• Tidak ada hasil yang ditemukan

NationalGeographicEylül2017

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "NationalGeographicEylül2017"

Copied!
141
0
0

Teks penuh

(1)

F İ YA T I 1 0 T L | E Y L Ü L 2 0 1 7 KKTC FİYATI 12 TL ISSN 1302-8464 112757 197 W W W. N A T I O N A L G E O G R A P H I C . C O M .T R

S A Ğ L I K D O S Y A S I :

E R K E N D O Ğ U M A YA PAY R A H İ M | H İ S S E D E B İ L E N P R OT E Z L E R | O R G A N Ç İ P L E R İ

ZAYIFLIK MI, HASTALIK MI?

BAĞIMLILIK

Sigara, alkol, alışveriş, kumar, sosyal medya...

(2)

CROSSLAND

Ï

1.255 Litreye Varan Bagaj Hacmi

* Ï

ƒ3DQRUDPLN*HUL*|Uÿ.DPHUDVÔ

** Ï

+HDG8S'LVSOD\

Yeni Opel

GELECEK HERKESİNDİR ,62¶\HJ|UHDUNDNROWXNODU\DWÔUÔOPÔÿRODUDNWDYDQDNDGDUWDPDPHQGROXKDFLPGLU $UDoJHULYLWHVHJHoWLüLQGHNPVDOWÔQGDNLKÔ]ODUGDDNWLIWLU,QIRWDLQPHQW6LVWHPLDUDFÔQUHQNOLNXÿEDNÔÿÔ J|UQWVQDUDFÔQKHPHQDUNDVÔQÔYHGHUHFH\HNDGDU\DQODUÔQÔUHIHUDQVoL]JLOHUL\OHELUOLNWHJ|VWHULU *|UOHQHNLSPDQODU7UNL\HSDNHWOHULQGHIDUNOÔOÔNJ|VWHUHELOLUYH\DRSVL\RQHORODUDNVXQXODELOLU 2UWDODPD\DNÔWWNHWLPLLOHOWNPDUDVÔQGDRUWDODPD&22HPLV\RQGHüHUOHUL5(8 YH5(&1RGLUHNWLILQHJ|UHJNPDUDVÔQGDGÔU

(3)

E Y L Ü L 2 0 1 7 • N O. 1 9 7 • N A T I O N A L G E O G R A P H I C S O C I E T Y’N İ N R E S M İ YA Y I N I

I

İÇİNDEKİL ER

twitter.com/NatGeoMagTR

nationalgeographic.com.tr facebook.com/NatGeoMagazineTurkiye instagram.com/NatGeoMagazineTurkiye ANA KONULAR

KISA KISA VİZYON KEŞFET

Sağlık: Gıda araştırmaları, robotik uzuvlar, dudak izleri, yapay rahimler.

3 SORU

Eski ABD Sağlık Bakanı

Vivek Murthy duyguların önemini anlatıyor.

Kapak Bu beyn tasvrnde-k ışıtasvrnde-k patlamaları, dopamn akımının nasıl hssedldğn görselleştryor. Snapslar ara-sında snyal taşıyan kmyasal br nörotransmtter olan dopamn, bağımlı olunan maddeye veya eyleme duyulan arzuyu artırarak bağımlılıkta klt br rol oynuyor.

Görsel: Daniel Hertzberg

Düzeltmeler ve açıklamalar

için nat.tg/duzeltmeler adresini ziyaret edin.

88

KÜÇÜK ÜLKEDEN

BÜYÜK ATILIM

Az kaynakla çok mahsul elde eden ve yüksek teknolojili tarım denince akla gelen ilk ülke olan Hollanda, açlıkla mücadelede dünyaya yol gösteriyor.

Yazı: Frank Viviano Fotoğraflar: Luca Locatelli

40 | BAĞIMLI BEYİN

Bilim, bağımlı beyinlerin kötü alışkanlık– lardan kurtulmasına yardımcı oluyor.

Yazı: Fran Smith

Fotoğraflar: Max Aguilera–Hellweg

62 | DENİZ BEKÇİLERİ Baja California’nın yerel toplulukları balıklarını ve yaşam tarzlarını koruyor.

Yazı: Erik Vance

Fotoğraflar: Thomas P. Peschak

82 | ATEŞİN YAKTIĞI Yemek pişirmek için açıkta yakılan korumasız ateşlerin bedeli kimi kez fazla büyük oluyor.

Yazı: Michelle Nijhuis Fotoğraflar: Lynn Johnson

108 | FOSSEY’NİN GORİLLERİ

Dian Fossey’nin günümüze ulaştırdığı goriller yeniden tehlike altında.

Yazı: Elizabeth Royte Fotoğraflar: Ronan Donovan

126 | SINIR BÖLGELERİ Duvarlar ve tel örgüler, ABD ve Meksika’yı ayırıp kamuoyunu ikiye bölüyor.

Yazı ve Fotoğraflar: Richard Misrach

(4)

Nesibe Bat, Yayın Yönetmeni

FOTOĞRAF: LJUBAPHOTO/iSTOCK Şanslılar mı? Belki. Kimi açılardan

mo-dern yaşamın onlara sunduğu, bizimse rüyamızda görsek ne anlama geleceğini dahi yorumlayamayacağımız pek çok yeni oyuncakla, oyunla, teknoloji harikası olup da kara olmayan, tebeşirle yazılmayıp da silinirken toz çıkarmayan kara tahtalarıy-la, rengârenk, kendinden kapaklı, kapla-ma kağıdı gerektirmeyen defterleriyle, kitaplarıyla, hatta online ders notlarıyla kimilerine göre çok şanslılar.

Bizde ne mi eksikti? Bizim okul servis-lerimiz yoktu örneğin. Arkadaşlarımızla, her birinin kendi kapısında bekleyip yol boyunca teker teker bize katıldığı koca-man gruplar hâlinde, laflayarak giderdik okula. Yeni öğretim yılı başlarında annem kaplama kağıtlarını seçmem için beni ma-hallemizin kırtasiyesine götürdüğünde yaşadığım mutluluğa, abartmış olmaya-yım ama, belki bugün hiçbir çocuk aldığı bilmem kaç bininci hediyenin tamamına harcadığı heyecanıyla dahi yetişemez gibi geliyor bana. Aile bireylerinden her birinin ellerinde akıllı telefonları ya da dizlerinin üstünde dizüstleri ya da ku-caklarında tabletleriyle bir köşeye çe-kilmiş, parmaklarıyla aşağı yukarı bir şeyler kaydırır hâlde “birlikte” harcadığı zamanların fotoğrafını gösterselerdi bana çocukluğumda, sanırım ürkütücü bir uzay filmi gibi bir şey gelirdi aklıma.

Oyun denilince seksek, birdirbir, yılan (yere çizilen yılanımsı bir şekilden –ki kıvrıla kıvrıla uzayıp giderdi ve gerçekten beceri gerektirirdi– gazoz kapaklarını ittirerek oynardık), saklambaç, yakartopu anlayan bir nesilde büyümekten mutsuz muyum? Nasıl olabilirim ki! Peki bugünün çocukları için çok mu umutsuzum? Kesin-likle hayır. Olasılıkla her nesil, kendinden sonrakinin “normal”ini yadırgıyordur az çok. Benim özlemle anımsadığım norma-lim de, benden öncekilerin yabancıladığı şeyleri içeriyordu elbette. Büyükanne

ve büyükbabamın aileleriyle televizyon izlediği gibi bir anıları yoktu dağarcıkla-rında. Ya da telefon gibi bir alet olmadı-ğına göre, konuşmak için kalkıp gitmeleri gerekiyordu birbirlerinin evine. Ama yine de yeni ufukların, bilimin getirebileceği tüm iyiliklerin kabulü içinde, o ürkütücü gelecek tasvirleriyle ilişkilendirilebilecek şeyler görünce tedirgin olma hakkımı saklı tutuyorum ben de. Bugünün çocuklarının, korktuğumuz üzere, 24 saat telefonlarına yapışmaları, kalabalık akşam sofralarında yemek yerine odalarında tek başlarına abur cubur atıştırmaları, arkadaşlarıyla birbirlerinin gözlerini görerek seslerini duyarak geçirebilecekleri zamanları es geçip, sadece bilgisayarlarda online oyun-larda ve olsa olsa mesajoyun-larda buluşmaları mümkün mü?

Bilim madde olmaksızın da bağımlı-lık olabileceğini söylüyor. Yani bağımlı olmak için mutlaka örneğin kafein gibi bir madde gerekmiyor. Alışveriş, kumar, sosyal medya, alkol, sigara... İnsan denilen karmaşık duygu yumağı, işin içinde ödül olarak algıladığı bir şeyler olduğunda, 7’den 70’e, giderek artan bir şekilde ba-ğımlılığın peşi sıra gidiyor. İzleyen say-falarda sizi bekleyen “Bağımlı Beyin” makalemiz önce çocuklarımızı, ama as-lında hepimizi ilgilendiriyor. Bağımlılık-tan uzak, kararında yaşamlar dileğiyle...

K A P L A M A

D E F T E R L E R

V E B OY B OY

TA B L E T L E R

(5)
(6)

REKLAM GRUP BAŞKANI Gürhan Gezer gurhang@groupmedya.com

REKLAM GRUP BAŞKAN YARDIMCISI Selim Erem selime@global360medya.com

REKLAM SATIŞ DİREKTÖRLERİ Ayşegül Akbulutlar aysegula@global360medya.com

Edna Levi ednal@global360medya.com

Alev Zorlutuna alevz@global360medya.com

REKLAM KOORDİNATÖRÜ Özgür Çokgezen ozgurc@global360medya.com

DİJİTAL REKLAM DİREKTÖRÜ Mine Balkan mineb@groupmedya.com

REZERVASYON MÜDÜRÜ Ender Parlar enderp@groupmedya.com

REZERVASYON VE AR–GE MÜDÜRÜ Seyhan Erat seyhane@groupmedya.com

REKLAM TEKNİK MÜDÜRÜ Mesut Öztürk mesuto@groupmedya.com

KURUMSAL ABONELİK MÜDÜRÜ Görkem Argun gorkema@groupmedya.com

ABONE VE ESKİ SAYILAR Eda Şeftalicioğlu edas@groupmedya.com

ABONE www.group-medya.com/abonelik

E-POSTA: uye.natgeo@groupmedya.com

WEB SİTESİ VE SOSYAL MEDYA İLETİŞİM nationalgeographic@groupmedya.com

YAZI İŞLERİ Onur Uygun (ÖZEL HABER VE KONU EDİTÖRÜ) GÖRSEL YÖNETMEN Hüseyin Takmaz

EDİTORYAL KOORDİNASYON SORUMLUSU Kemal Gözegir ÇEVİRMEN Fahire Kurt

BU SAYIDA KATKIDA BULUNANLAR Doç.Dr. Derya Dikmen, Dr. Elif İnan Eroğlu, Dr. Sedat Kalem, Evrim Kalkan, Prof.Dr. Ahmet Karataş, Dr. S. Ünsal Karhan, Prof.Dr. Kültegin Ögel, Prof.Dr. Cem Özkan, Dr. Altar Sorkaç, Dr. Necdi Uygun

DİJİTAL DİREKTÖR Seda Özcan sedao@groupmedya.com

ONLINE İÇERİK DİREKTÖRÜ Yiğit Yeşillik yigity@groupmedya.com

DİJİTAL REKLAM REZERVASYON Selim Altınkaynak selima@groupmedya.com

National Geographic Society dünya genelinde üyelik esasına dayalı, kâr amacı gütmeyen ve gezegenimizi keşfedip korumaya adanmış bir organizasyondur. LİSANS SAHİBİ

NATIONAL GEOGRAPHIC PARTNERS

TÜRKİYE LİSANS SAHİBİ

GROUP MEDYA VE BİLGİ TEK. TİC. A.Ş. Halaskargazi Cad. No: 145/4 34381 Şişli / İstanbul

Tel: (212) 224 9330 / (212) 335 0050

İCRA KURULU ÜYESİ

Ahmet Argun ahmet@argunconsulting.com

Her hakkı saklıdır. National Geographic Türkiye, National Geographic Partners’ın lisansıyla yayımlan-maktadır. Bu dergide yer alan yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonların elektronik ortamlar da dahil olmak üzere çoğaltılma hakları National Geographic Partners ve Group Medya’ya aittir. Yazılı ön izin olmaksızın han-gi dilde ve hanhan-gi ortamda olursa olsun materyalin ta-mamının ya da bir bölümünün çoğaltılması yasaktır. Bu dergi, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Copyright © 2017 National Geographic Partners, LLC. Tüm hakları saklıdır. National Geographic ve Sarı Çerçeve Tescilli Markalardır ® Marcas Registradas. National Geographic talep edilmemiş materyallerden dolayı hiçbir sorumluluk kabul etmez.

ISSN 1302–8464

NATIONAL GEOGRAPHIC SOCIETY

PRESIDENTANDCEO Gary E. Knell BOARDOFTRUSTEES

CHAIRMAN: Jean N. Case

VICE CHAIRMAN: Tracy R. Wolstencraft Wanda M. Austin, Brendan P. Bechtel, Michael R. Bonsignore, Alexandra Grosvenor Eller, William R. Harvey, Gary E. Knell, Jane Lubchenco, Mark C. Moore, George Muñoz, Nancy E. Pfund, Peter H. Raven, Edward P. Roski, Jr., Frederick J. Ryan, Jr., Ted Waitt, Anthony A. Williams RESEARCHANDEXPLORATIONCOMMITTEE

CHAIRMAN: Peter H. Raven

Paul A. Baker, Kamaljit S. Bawa, Colin A. Chapman, Janet Franklin, Carol P. Harden, Kirk Johnson, Jonathan B. Losos, John O’Loughlin, Steve Palumbi, Naomi E. Pierce, Jeremy A. Sabloff, Monica L. Smith, Thomas B. Smith, Christopher P. Thornton, Wirt H. Wills EXPLORERS-IN-RESIDENCE

Robert Ballard, Lee R. Berger, James Cameron, Sylvia Earle, J. Michael Fay, Beverly Joubert, Dereck Joubert, Louise Leakey, Meave Leakey, Enric Sala

FELLOWS

Dan Buettner, Bryan Christy, Fredrik Hiebert, Zeb Hogan, Corey Jaskolski, Mattias Klum, Thomas Lovejoy, Sarah Parcak, Paul Salopek, Joel Sartore

NATIONAL GEOGRAPHIC PARTNERS

CEO Declan Moore SENIORMANAGEMENT

EDITORIAL DIRECTOR: Susan Goldberg

CHIEF MARKETING AND BRAND OFFICER: Claudia Malley

CHIEF FINANCIAL OFFICER: Marcela Martin

GLOBAL NETWORKS CEO: Courteney Monroe

CHIEF COMMUNICATIONS OFFICER: Laura Nichols

LEGAL AND BUSINESS AFFAIRS: Jeff Schneider

CHIEF TECHNOLOGY OFFICER: Jonathan Young BOARDOFDIRECTORS

CHAIRMAN: Gary E. Knell

Jean N. Case, Randy Freer, Kevin J. Maroni, James Murdoch, Lachlan Murdoch, Peter Rice, Frederick J. Ryan, Jr.

INTERNATIONALPUBLISHING

SENIOR VICE PRESIDENT: Yulia Petrossian Boyle

VICE PRESIDENT OF STRATEGIC DEVELOPMENT:

Ross Goldberg

Ariel Deiaco-Lohr, Kelly Hoover, Diana Jaksic, Jennifer Jones, Jennifer Liu, Leigh Mitnick, Rossana Stella

EDITORINCHIEF Susan Goldberg

DEPUTY EDITOR IN CHIEF: Jamie Shreeve. MANAGING EDITOR: David Brindley.

EXECUTIVE EDITOR DIGITAL: Dan Gilgoff.DIRECTOR OF PHOTOGRAPHY: Sarah Leen. EXECUTIVE EDITOR NEWS AND FEATURES: David Lindsey. CREATIVE DIRECTOR:Emmet Smith

Dünyayı değiştirmek için bilimin, keşfin ve öykü anlatıcılığının gücüne inanıyoruz.

4 NAT I O NA L G E O G R A P H I C • E Y LÜ L 2 0 1 7

REKLAM SATIŞ VE PAZARLAMA

ONLINE

DERGİ ABONELİĞİ HESABI HESAP ADI: GROUP MEDYA VE BİLGİ TEK. TİC. A.Ş. TEB KAĞITHANE ŞB. TR96 0003 2000 0000 0023 5443 61 KURUMSAL ABONELİK FİYATI: 14 TL

Nevzat Çalışkan

İMTİYAZ SAHİBİ nevzatc@groupmedya.com (Sorumlu)

Bige Daruga Çalışkan

YAYINCI bigedc@groupmedya.com

Nesibe Bat

GENEL YAYIN YÖNETMENİ nesibeb@groupmedya.com

INTERNATIONALEDITIONSEDITORIAL DIRECTOR: Amy Kolczak.

DEPUTY EDITORIAL DIRECTOR: Darren Smith. PRODUCTION: Beata Kovacs Nas

BASKI VE CİLT Promat Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş. Orhangazi Mah. 1673 Sok. No: 34 Esenyurt–İstanbul Tel: (212) 622 63 63

E-POSTA: info@promat.com.tr

DAĞITIM Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A. Ş. ULUSLARARASI RAPORLAMA UZMANI Nejla Serez nejlas@groupmedya.com

BASKI YERİ VE TARİHİ İstanbul, Ağustos 2017YAYIN TÜRÜ: Yerel süreli yayın

www.nationalgeographic.com.tr

(7)
(8)

E–POSTA FORUM.NATGEO@GROUPMEDYA.COM FACEBOOK /NATGEOMAGAZINETURKIYE TWITTER @NATGEOMAGTR INSTAGRAM @NATGEOMAGAZINETURKIYE ADRES

NATIONAL GEOGRAPHIC FORUM, HALASKARGAZİ CAD. NO: 145/4 34381 ŞİŞLİ/İSTANBUL giderek artması sonucunda oluşan yeryüzü

kirlilikleri dünyamızı ele geçirmiş durumda. Yaşamın bizleri kucaklayarak gösterdiği sevgi artık yerini öfke ve kızgınlığa bıraktı. National Geographic hiç şüphesiz en yaratıcı oluşumlar-dan bir tanesi.

BİLGİYE AÇ

Orm. End. Müh. Resul Yılmaz, e–posta

Herkese hayatında maceracı ve meraklı yıl-lar dileyerek sözlerime başlamak istiyorum. National Geographic okumaya daha yeni başladım. İlk dergim, kapakta uzun kulaklı kediyi konu alandı. Hayatımızdaki onlarca bilgiyi yeni öğreniyorum; “Gerçekten de bunlar var mıymış, niye daha önce duymadık, niye araştırıp okumadık?” diye kendime sitem edi-yorum. Dergideki her sayfayı özenle inceliyor, en küçük noktasına kadar okuyorum. Bu kadar muhteşem bir dergi olacağını tahmin dahi edemezdim. Adeta beni hikâyeden hikâyeye sürüklüyor, okuma öğrenme arzumu ateşliyor. Bu bilgiler sayesinde araştırma yapma hevesim artıyor, bilgi dağarcığımı genişletiyorum. Hayat hikâyeleri, yaşanmış ve yaşanacak olan olaylar beni içlerine çekiyor. Kendimi hikâyeyi anlatan kişinin yanında hissettiriyor. Derginin büyüsü-ne kapıldım. Abartmıyorum gerçekten bilgiye aç olan bir insanım. Öğrenme araştırma isteğim git gide artıyor ve artacak da. Bundan eminim. Yaşadıklarım, derginin bana kattığı duygular bunlar. Bu dergide beni en çok etkileyen mi? Tabii ki her şey. Böyle maceralarla dolu bir dergi hazırlayan National Geographic ailesine teşekkür eder. saygılarımı sunarım.

D Ö R T G ÖZ L E B E K L İ YO R U M

Serhat Karslı, e−posta

Bu dergide çok sevdiğim yazı başlıkları varsa eğer, o ay dergiyi 3–4 kere baştan sona okurum. Bunu bana tekrar yaşattığınız için teşekkürler. Ağustos 2017 sayısında ele alınan “Uzay Dosyası” içerikleri beni çok mutlu etti. Muhteşem bir yazı serisi. Ama en güzeli de astronot Scott Kelly’nin Endurance adlı kitabından alıntılarla yazdığı-nız makaleyi keyifle ve meraklı bir insan olarak okumak oldu. Türkiye’de 2018’de yayımlanması beklenen Endurance kitabını dört gözle bekliyorum.

“ÇOK BİLMİŞ”

Burcu Ambar, e–posta

Evet itiraf ediyorum, yaz tatili boyunca, şez-longa uzanıp Sarı Çerçeve’yi okuyan o çok bilmiş benim. Herkesin elinde romantik aşk romanları veya sürükleyici gerilim kitapları bulunurken, ben tatile giderken yanıma Sarı Çerçeve’mi alıyorum. Hem güneşleniyorum, hem yazın tadını çıkarıyorum, hem de bilgi edinmeye devam ediyorum. Etrafımdakile-rin yüzleEtrafımdakile-rinde “çok bilmiş, burada bile Nat Geo okuyor” ifadesini çok net görüyorum ama kendimi durduramıyorum. Güzel eserlerin her birinin kütüphanemde yeri özeldir, kimseye yarım saatliğine ödünç bile verilmez, eşim bile okurken tedirgin olur. Ve onlar tatile de benimle gelir. Nat Geo ailesine tekrardan bu güzellikler için teşekkür ederim.

YERYÜZÜ KİRLİLİKLERİ

İ. A. Gökhan, e–posta

Başlangıçta her şey doğallığını korurken ön-lenemez bir gücün her şeyi kontrol etme is-teği, milyonlarca hatta milyarlarca canlının yaşamını sürdürmesine engel olarak onları zor durumda bırakan hatta yaşamlarını ellerinden alan önlenemez bir güce dönüştü. Ne yazık ki yaşamlarımızın kaçınılmaz bir gerçeği olan ilkel davranışların, betonsal yapıların, parasal olu-şumların ve diğer her şeyin insani duygularımızı sömürmesi, şekillendirmesi ve kontrol altına alarak yeni düşünce biçimleri oluşturması çok acı bir durum. Üretimin ve bilinçsiz tüketimin

AĞ U S TO S 2 0 1 7

| F O R U M | OKURLARIMIZDAN

(9)
(10)

8 NAT I O NA L G E O G R A P H I C • E Y LÜ L 2 0 1 7

| V İ Z YO N | S İ Z İ N K A R E N İ Z

Okurlarımız fzksel, zhnsel veya ruhsal açıdan sağlıklı olmanın ne anlama geldğn bzlerle paylaştı.

Lance McMllan Toronto, Ontaro, Kanada

Ekonomde yaşanan değşmler görmek çn Küba’ya gden McMllan, Havana’dayken Rafael Trejo boks kulü-bünü zyaret etmş. Açık trbünlerde koşan bu adamı görünce kamerasını hazırlamış. “Oturma sıralarının arasında göründüğü anı bekledm,” dyor McMllan.

(11)

01 Ağustos-31 Aralık 2017 tarihleri arasında Opet, CarrefourSA, Arçelik, Beko, TeknoSA, Watsons, Enterprise üye işyerlerinde 1 TL harcama karşılığında 2 Mil, Rixos’ta 4 Mil kazanımı gerçekleşecektir. Mil kazanımı sadece Garanti Bankası POS’larından Miles&Smiles

programı üyesi işyerlerinde Miles&Smiles Kredi Kartı ile yapılacak işlemlerde geçerlidir. Kampanya müşteri bazındadır ve bir müşteri 1 ayda Opet, CarrefourSA, Watsons ve Enterprise harcamalarından en fazla 5.000’er Mil, Arçelik, Beko ve TeknoSA’dan 10.000’er Mil kazanabilir. Rixos otellerinde yapılacak harcamalarda Mil kazanımında sınır yoktur. Firmalardan yapılan alışverişlerden kazanılan

Mil’ler harcamaların yapıldığı ayı takip eden ayın 5’ine kadar yüklenecektir.

(12)

Besin bilimciler durmadan gıdaların sağlık üzerindeki etkilerini araştırıyor: Cleveland Kliniği’nin sağlık müdürü dok-tor Michael Roizen, zeytinyağı ve çay da dahil bu sayfadaki her gıdanın, son 25 yılda 20’yi aşkın araştırmaya konu oldu-ğunu söylüyor. Neden mi? “Bunların ya hiç umulmadık faydaları var,” diyor, “ya da yaygın tüketiliyor ve risk taşıyorlar.”

Bazı yiyeceklerin el üstünde tutul-masının nedeni –örneğin ABD’de nar ve antepfıstığı– bu yiyecekler üzerin-de yapılan araştırmaların maliyetinin, üretime ve satışlara hâkim büyük bir şirket tarafından karşılanıyor olması. Oysa Roizen, sponsorlu araştırmaların bilimi gölgeleyebileceğini söylüyor. Örneğin ABD Ulusal Süt Ürünleri Ku-rumu’nun süt, yoğurt, peynir ve diğer ürünlerin gerçek besin değerini kitlelere tanıtmasını sağlayan “dev bir pazarlama kolu” var. Bazı süt ürünleri, sağlıklı ka-bul edilen lesitin adlı bir bileşene sahip. Ancak lesitin bağırsaklardaki bakterilerle

etkileşime girerek iltihaplanmaya yol açan ve hastalığa neden olan trimetilamin adlı bir bileşen ortaya çıkarıyor. Yumurta sarısında da lesitin olduğu için Roizen olabildiğince az tüketilmesini öneriyor. Fazlaca araştırılan yiyecekler her za-man tüketilmesi gerekenler olmuyor. Roizen tereyağı, peynir ve bol et üzerine yoğunlaşan düşük karbonhidratlı bes-lenme alışkanlıklarından kaçınılması gerektiğini söylüyor. Otla beslenen hay-vanların sağlıklı gibi duran etinde dahi, trimetilamin ortaya çıkaran karnitin bile-şeni oluyor. “Hayvan ister otla beslensin ister tahılla, protein yine aynı protein,” diyor Roizen. Kırmızı şarap ve zeytinya-ğı –en çok araştırılan iki gıda– et ve süt ürünlerinin negatif etkisini azaltıyor. Ama alkol zararlı, zeytinyağı fazla kalorili.

En iyi yaklaşımın, dürtülerin değil bili-min peşinden gitmek olduğunu söylüyor Roizen. Sebze yiyin. Et yerine somon ve deniz alabalığını tercih edin, çünkü yağ açısından zengin, cıva açısından zayıf bir-çok türe göre bunlarda daha fazla faydalı balık yağı var. Sade kahve tüketin (karaci-ğere faydası olabilir). Atıştırmalık olarak kuruyemiş yiyin –ama fazla olmasın. Tatlı olarak da bir parça bitter çikolata yeterli.

Y E , İ Ç , D İ K K AT E T

Yazı: Catherine Zuckerman

FOTOĞRAF: REBECCA HALE

Balık yağında bulunan DHA adlı br tür omega–3 yağ as-d beyn güçlenas-dryor.

Lahanadak ağır kokulu kükürt ble-şenlernn bu sebzey kansere karşı etkl kıldığı düşünülüyor.

Kuruyemşn kanser, kalp hasta-lıkları ve felç rskn azalttığı blnyor.

K E ŞFE T

(13)

Peynrdek lestn damar lthaplan-masına yol açablyor. Günde br kadeh kırmızı şarap sağlıklı olarak kabul edlyor ve kalbe faydası oldu-ğuna nanılıyor. Baharatlar tansyonu den-gelemeye yarıyor olablr. Hnt bes-lenme alışkanlığı verler, zerde-çalın Alzheimer’ engellyor olab-leceğn ortaya koyuyor. Karnabahar ve dğer turpgller ne kadar fazla tüketlrse genellkle o kadar y. Ette bulunan karntn, kalp ve atardamar lthabına neden olablyor. Çn lahanası gb yapraklı yeşllkler, tp 2 dyabete karşı etkl antoksdanlar ve magnezyum açı-sından zengn. Hastalıklarla müca-dele potansyelne sahp faydalı flavono-tler açısından zengn btter çkolata sağlık konusunda yüksek puana sahp. Nar ve nar suyu

antoksdan açı-sından zengn olablr ama her derde deva değl.

(14)

Bir adam, bir robotik kol, onlarca elektrot. Felçli birine dokunma duyusu kazandıra-cak çığır açan bir araştırmanın ögeleri... Biliminsanları, kesilen veya felce uğ-rayan kol ve bacakların beyinde hisse-dilmeye devam edildiğinin uzun süredir farkındaydı. “Beyin her zaman yaptığı şeyi sürdürme kapasitesine sahip,” di-yor biyomühendis Robert Gaunt. “Hatta sakatlıktan sonra bile.” Son dönemde in-sanların robotik kol ve bacakları düşün-celeriyle kontrol edebilmesini sağlayan biliminsanlarının başarısının altında bu özellik yatıyor.

Gaunt ile Pittsburgh Üniversitesi ve Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde-ki meslektaşları, daha büyük ilerlemeler kaydetmeyi hedefliyor. Robotik kol ve bacağı Gaunt’un deyişiyle “bir bütün” hâ-line getirmek –yani sadece bir araç değil, bedenin bir parçası olmasını sağlamak– için deneyler yapıyorlar.

Gençliğinde geçirdiği bir trafik kazası sonucu göğsünden aşağısı felç olan Na-than Copeland bu deneylere katılmış. Bey-ninin istemli hareketleri yöneten motor korteksine ve eldeki duyguyu işleyen duyu korteksinin bir bölümüne ekip tarafından küçük sensörler yerleştirilmiş.

Science Translational Medicine’de ya-yımlanan bulgulara göre, bugün 31 yaşın-da olan Copeland kolunyaşın-daki protez par-makların hangisine bastırıldığını gözleri kapalı haldeyken yüzde 84,3 doğrulukla biliyor. Copeland, robot parmaklarda sı-caklık ve karıncalanma da hissettiğini ve bunun kendisine “mutluluk, rahatlık ve umut” duygusu verdiğini söylüyor.

Gaunt, nihai hedefin çok yalın bir şey olduğunu belirtiyor: Felce uğramayı ya da kol–bacak yitirmeyi “bir engel olmaktan çıkaracak” teknolojiler geliştirmek.

D U Y U L A R I

O N A R M A K

Yazı: Eve Conant

FOTOĞRAF: REBECCA HALE

Pttsburgh’dak deneyde kullanılan ve üsttek fotoğrafta görülen modüler protez kol, Johns Hopkns Uygulamalı Fzk Laboratuvarı tarafından yapıldı. Her ksnde de 100’den fazla sensör var. | K E Ş F E T| S AĞ L I K

(15)

©2017 LEVI STRAUSS & CO.

facebook.com/Dockers

instagram.com/Dockersturkiye

4 YONLU ESNEK KUMAS

ESNEK BEL

GIZLI EMNIYET CEPLERI

KIRISMAZ

(16)

|KEŞFET|YA Ş A M

Oyun, yetişkinler için hayatın içinde bir dinlenme fırsatı olsa da çocuklar için ha-yatın ta kendisi –ve ilk öğrenme aracı.

Cinsiyete dair ipuçları da bu öğrenime dahil. Sosyolog Elizabeth Sweet, Sears mağazasının geçen yüzyıldan kalma kata-loglarındaki 7 bin 300’den fazla oyuncağı inceledi. İlk dönemlerin cinsiyete bağlı oyuncaklarının –“yuva yapan dişi kuş” ve “sanayici genç adam” gibi sloganlarla– geleneksel rol ayrımını öne çıkardığını or-taya koydu. Oysa yüzyıl sonlarında roller daha fantastik hâle geldi: Ev kadınının yerini prenses, marangozun yerini ise aksiyon figürü aldı.

Ama bu durum kalıcı olmadı. Femi-nizmin yükselişiyle birlikte 1970’lerde cinsiyeti temel alan oyuncaklarda düşüş görüldüğünü söylüyor Sweet: 1975 tarihli Sears kataloğundaki oyuncakların sadece yüzde 2’sinde cinsiyet vurgusu varmış. Ancak 1980’lerden sonra rüzgâr yön de-ğiştirdi. Giysiler başta olmak üzere çocuk eşyalarında cinsiyet farklılaşması yeniden boy gösterdi. Sweet’e göre pazarlamacılar, çocuğun cinsiyetini doğmadan öğren-me olanağı veren ultrason teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya büyük bir fırsat çıktığını görmüş olabilir.

Ancak oyuncakları cinsiyete göre sınıf-landırmanın bedeli var. 2015’te yapılan bir araştırma, erkek çocukların K’nex, yapboz ve Lego gibi uzamsal zekâ geliştiren oyun-caklarla kızlardan daha fazla oynadıklarını gösteriyor. Araştırmayı gerçekleştiren ge-lişim psikoloğu Jamie Jirout, pazarlama-nın rolünün altını çiziyor. Kızlara yönelik ürünler yapan Lego Friends, inşa etmeye değil de rol oynamaya odaklanıyor; hatta bazı oyuncak mağazaları “kız” setlerini geleneksel inşa setlerinden ayırıyor. Kızlar daha az parçalı yapbozlarla oynuyor. Bu ayrımlar çocuğun geleceğini biçimlendiri-yor olabilir: “Uzamsal yetenek, kadınların bilim ve teknik alanında neden bu kadar az temsil edildiğinin açıklamasında rol oynuyor,” diyor Jirout.

KIZL AR, OĞL ANL AR

VE CİNSİYETE GÖRE

OYUNCAKL AR

Yazı: Natasha Daly

FOTO–İLLÜSTRASYON: BRENDAN FITZPATRICK

Kadınlar iklim değişik-liğini kabul etmeye er-keklerden daha eğilimli.

Gallup’un 2010 çevre anketinin sonuçları, ka-dınların yüzde 64’ünün, erkeklerin ise yüzde 56’sının küresel ısınma-nın insan faaliyetlerin-den kaynaklandığına inandığını gösteriyor. Anne kertenkele, genleri cinsiyete göre paylaştırıyor.

Dişi kahverengi anolis, yavrularının hayatta kal-ma şansını artırkal-mak için birden fazla eşle çiftleşi-yor ve erkek yavruları iri, kızları küçük yapılı olan erkeklerin spermlerin-den doğuruyor.

Çatışma sonrası erkek- ler, arkadaşça hare- ketler göstermeye ka-dınlardan daha yatkın.

Mağlubiyeti kim haz-medemiyor? Harvard’lı araştırmacılara göre, bir oyundan sonra erkekler rakipleriyle el sıkışır ve hafifçe sırtlarına vurur-ken, kadınların uzlaştığı daha az görülüyor. C İ N S İ Y E T A R A Ş T I R M A S I Cinsiyetler savaşı: Bilim ne diyor? 14 NAT I O NA L G E O G R A P H I C • E Y LÜ L 2 0 1 7

(17)

Hayatı

herkesten

farklı görün!

3,;352 <D] O P

3,;352 7HOHIRQ X\JXODPDV

'¾]HQOHPH YH %LUOH WLUPH <D] O P 0DF YH 3& L©LQ

Gerçek 4K ile 360 derece fotoğraf / video çekimi

imkanı sunan ve anında Wi-Fi ile paylaşmanızı sağlayan

Kodak PIXPRO 4KVR360 kamera sadece Teknosa’da!*

63.63.95<RXWXEHYH)DFHERRNGHUHFH IRWRáUDIYHYLGHR\XGHVWHNOHU3L[SUR.95LOH)DFHERRNYH <RXWXEH¾]HULQGHFDQOó\D\óQ¸]HOOLáLQLNXOODQDELOLUVLQL]

www.pixpro.world

(18)

Vancouver San Fransisko Toronto Seattle Meksiko Detroit Tampa Indianapolis Atlanta Pittsburgh New Orleans Şikago Houston Dallas Miami

New York Boston

Montréal Washington Baltimore Philadelphia Los Angeles Denver 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 55 60 65 70 75 80 85 90 95 100 Birinci sıra Daha sürdürülebilir Daha az sürdürülebilir

23 kent değerlendirildi. 12 tanesinin en güçlü olduğu alan ekonomik gelir kategorisi oldu.

K U Z E Y A M E R İ K A

| K E Ş F E T| İ L E R L E M E

Günümüz kentleri hem yaşanabilir, hem de ekonomik açıdan güçlü olmakta zor-lanıyor. Bir sürdürülebilirlik endeksine göre hiçbir kent, insan, gelir ve gezege-nimiz arasındaki dengeyi tam anlamıyla kuramıyor. Tasarım firması Arcadis ile Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi tarafından oluşturulan endeks, toplum, çevre ve ekonomi kategorilerinde değer-lendirdiği kentlerin başarısını ölçüyor.

Arcadis’in kentler dünya müdürü John Batten, Dubai gibi hızla kentleşen bölgele-rin en azından başlarda ekonomik büyü-meyi çevre ve sağlık konularından üstün tutma eğiliminde olduklarını söylüyor. Sözgelimi Dubai, ancak güçlü bir ekonomi yarattıktan sonra hava kirliliğini azaltıp yaya güvenliğini artıran toplu taşımacılık projelerine yatırım yapmaya başladı.

Kent yöneticileri yaşam standardını artırmanın değerini giderek daha iyi an-lıyor. İnsan kategorisinde ilk sırada yer alan Seul, uzun yıllardır süren ekonomik gelişmenin sonuçlarından yararlanarak çevre konusunda iyileştirmeler yapıyor: Projeler arasında kirlenmiş bir arazinin eğlence amaçlı yeniden düzenlenmesi ve su taşkını kontrol mekanizmasını geliştirmek gibi planlar da yer alıyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR

KENTLER

Yazı: Kelsey Nowakowski

DÜNYA KENTLERİNİN SIRALAMASI Arcads Sürdürüleblr Kentler Endeks, dün-yanın en büyük 100 kentn sıralamak çn üç farklı sürdürüleblrlk kategors kullanıyor. İnsan (Toplumsal)

Sağlık, eğtm, gelr eştlğ, ş–özel yaşam denges, maaşlı çalışan sayısının bakmakla yükümlü oldukları kşlere oranı, suç, konut ve geçm gderlern göz önüne alıyor. Gezegen (Çevresel)

Enerj tüketm ve yenleneblr enerj paylaşımı, atık yönetm, yeşl alanlar, santasyon, su, sera gazı salımı, doğal afet rsk ve hava krllğ. Gelr (Sağlıklı ekonom)

Ulaşım altyapısı, ş yapma kolaylığı, turzm, kş başına GSYİH, küresel ekonomk ağda kentn önem, nternet erşm ve sthdam oranları.

Üç faktör arasında toplumsal kategor, 34 kentte en düşük sırada yer alıyor. Bunların da 16’sı Kuzey Amerka’da yer alıyor.

Şkago’nun sürdürüleb-lrlk planı, 360 klomet-rey aşkın yen bsklet yolları yapılmasını bera-bernde getrd. Ancak şehr hâlâ yeşl alanların azlığı ve aşırı trafk gb sorunlarla uğraşıyor.

(19)

Singapur Stokholm Viyana Seul Prag Münih Kopenhag Roma Hong Kong Varşova Makao Nairobi Kahire Cape Town Johannesburg Amman Cidde İstanbul Riyad Maskat Doha Kuveyt Atina Abu Dabi Moskova Dubai Londra Frankfurt Hamburg Amsterdam Cenevre Edinburgh Paris Berlin Rotterdam Madrid Barselona Antwerp Dublin Glasgow Lizbon São Paulo Buenos Aires Rio de Janeiro Lima Manchester Birmingham Leeds Brüksel Milano Santiago Lyon Zürih

5: 4gezegen 32 kent değerlendirildi.14tanesinin en güçlü olduğu alan insan kategorisi oldu.

4:3gezegen 8: 4insan O R T A D O Ğ U A F R İ K A

G Ü N E Y

A M E R İ K A A V R U P A

Sıralamadak Kuzey Amerka kentlernn yarısı sağlıklı ekonomye önem veryor. Oysa 32 Avrupa kentnn 10’unda ekono-m faktörü en son sırada yer alıyor. Berln’n ddalı

çevresel ve toplumsal hedefler var. 2050’ye gelndğnde CO2 açısından nötr olmayı, bsklet yollarını çoğaltmayı ve enerj vermllğn artırmayı hedeflyor. Taşkınlarla müca-delede kullanılan yen yöntemler sayesnde Avru-pa’nın en büyük lmanını şleten Rotterdam, bu durumun faydası-nı görüyor.

(20)

Singapur Seul Hong Kong Makao Tokyo Şanghay Guangzhou Chengdu Manila Tianjin Yeni Delhi Kolkata Canberra Sidney Brisbane Melbourne Wellington Wuhan Mumbai Bangalore Madras Cakarta Hanoi Amman Cidde Riyad Maskat Pekin Doha Kuveyt Bangkok Shenzen Kuala Lumpur Taipei 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 55 60 65 70 75 80 85 90 95 100 Birinci sıra 8: 4insan 23 kent değerlendirildi. 11tanesinin en güçlü

olduğu alan insan kategorisi oldu.

5: 3insan

R T A D O Ğ U A S Y A O K Y A N U S Y A

İNSAN

GEZEGEN

GELİR

ALBERTO LUCAS LÓPEZ. KAYNAK: ARCADIS SÜRDÜRÜLEBİLİR KENTLER ENDEKSİ 2016; DÜNYA EKONOMİK FORUMU

İLK BEŞ

Bu kategorye Avrupa kentler egemen – ama Seul sağlık ve eğtmdek gücüyle lk sırayı alı-yor. Kentn sürdürüleblrlk planı, tarh koruyarak Güney Kore’nn kültürel kmlğn güçlendrmey ve toplu taşımayı gelştrerek daha güçlü topluluklar yaratılma-sını teşvk etmey amaçlıyor.

Endeks genelnde brnc olan Zürh, enerj vermllğ ve ye-nleneblr enerj gb çevresel öncelkler le tanınıyor. Sürdü-rüleblr toplu taşıma sstem şleten ve halkın farkındalığını artırmak çn her yıl “çevre günler” düzenleyen kent bu konuda br model.

Tcaret konusunda ddalı olan Sngapur, lk sırayı ş yapmanın kolaylığı ve turst erşleblrlğ nedenyle aldı. Büyüyen nüfu-sunun hareketllğn artırmak steyen kent, daha fazla metro ve hızlı tren yolu nşa ederek toplu taşımaya yatırım yapıyor.

Singapur Hong Kong Londra Dubai Zürih Zürih Stokholm Cenevre Viyana Frankfurt Seul Rotterdam Hamburg Viyana Berlin 1. 2. 3. 4. 5. 1. 2. 3. 4. 5. 1. 2. 3. 4. 5. Ortadoğu’dak Duba, Abu Dab ve

Maskat, üç faktör arasında en bü-yük zıtlıkların yaşandığı kentler. Her üçünde de sıralamanın en altında

(21)

KALİTELİ

VE EKONOMİK

KONUTLAR

Nüfusun artması ve kentleşmesi, konut ve

inşaat alanlarında yeni çözümler gerektiriyor.

BASF’nin geliştirdiği ürünlerle, yapıların

daha dayanıklı olmaları sağlanırken, bakım

için de daha az kaynağa ihtiyaç

duyuluyor ve aynı zamanda enerji

verimliliği sağlanıyor.

GELECEĞİN

KENTLERİ “KİMYA”

İLE YÜKSELECEK

2050 yılı itibarıyla dünya nüfusunun yüzde 70’ten fazlası

kentlerde yaşayacak. Ancak halen dünyanın ürettiğinden

fazlasını tüketiyoruz. Bu nedenle sürdürülebilirlik,

geleceğimiz açısından büyük önem taşıyor. BASF,

sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratma misyonuyla

geleceğin kentleri için çözümler geliştiriyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEK İÇİN KİMYA YARATIYORUZ

(22)
(23)

DAHA

ÇEVRECİ ULAŞIM

Dünyanın kaynakları tükendikçe, ulaşım

araçlarının çevreye verdiği zarar daha da

dikkat çekici hâle geliyor. BASF, emisyonların

düşürülmesi, elektrikli otomobillere

yönelik batarya sistemleri,

ağırlık azaltılması ve yakıtların

daha verimli kullanılmasına

yönelik çözümler

geliştiriyor.

e, ulaşım

r daha da

misyonların

billere

ri,

arın

na

TEMİZ SU

VE ATIK YÖNETİMİ

BASF, temiz suya daha çok insanın

ulaşabilmesi için pek çok çözüm sunuyor.

Örneğin, atık suyun ve deniz suyunun arıtılması

için ultrafiltrasyon membranları geliştiriyor.

Ayrıca BASF, organik atıkları, çöplüklerde

birikmek yerine değerli bir toprağa dönüştüren

kompostlanabilir biyobozunur

plastikler de geliştiriyor.

(24)

| K E Ş F E T | İ L E R L E M E

İsvçrel ekonomst ve mühends Sven Koehler, Berln’de br bnanın çatısın-da kend tasarladığı güneş panel kaplı rüzgâr türbn WndRal le brlkte. Elektriğin ihtiyaç duyulduğu yerde nasıl

üretildiğini görmek istiyorsanız, Berlin’de 12 katlı bir apartmanın asansörüne binip çatısına çıkmanız gerekiyor. Alman baş-kentinin etkileyici manzarasının yanı sıra şaşırtıcı bir şey daha buluyorsunuz bura-da: Çatıya kurulmuş bir rüzgâr türbini. Güneş hücreleriyle kaplı WindRail, çatıyı çepeçevre sarıyor. Binanın yüzeyinden yukarı doğru yükselerek üçgen modül-lerin içinden geçen rüzgâr, türbindeki rotorları döndürüyor.

Tasarımcı ve mühendisler etkin kent-sel rüzgâr türbini geliştirme konusuna oldukça uzun zamandır ilgi gösteriyor.

Sürdürülebilir kentsel alanları destek-leyen UN–HABITAT tahminlerine göre dünya genelinde üretilen enerjinin yüzde 75’ini büyük kentler kullanıyor. Karbon-dioksit salımının yüzde 60’ını yine büyük kentler gerçekleştiriyor.

Ancak kentlerdeki büyük binaların çatılarında standart yenilenebilir enerji sistemleri için yer olmadığını söyleyen Sven Koehler, “Çatılardaki alanlar binada-ki başka hizmetler için zaten kullanılıyor,” diye konuşuyor. WindRail prototipini ge-liştiren 39 yaşındaki İsviçreli ekonomist ve mühendis, bu nedenle ekipmanı hem rüzgâr hem de güneş enerjisiyle çalışabi-leceği çatı kenarına yerleştirmiş.

Koehler tarafından kurulan Anerdgy şirketinin pilot projesi olan Berlin’deki ünite, geçtiğimiz Ekim ayından bu yana işler durumda. Optimum rüzgâr olması durumunda her WindRail modülü yılda en az bin kilovat saat elektrik üretiyor, ki bu da bir çamaşır makinesini 500 kez ça-lıştırmaya yetecek bir miktar. Berlin’deki binanın çatısında üretilen elektrik apart-man asansörlerini, aydınlatmasını ve ha-valandırmasını çalıştırmakta kullanılıyor. Ancak hava durumu türbinlere zorluk çıkarabiliyor. Rüzgâr hızı kırsal alanlarla

E V YA P I M I

E L E K T R İ K

Yazı: Lisa Srikiow

FOTOĞRAF: BENNO KRAEHAHN kıyaslandığında kentlerde daha düşük

oluyor ve yönü öngörülemiyor. “Binalar arasındaki geometrik farklılıklar da rüzgâr hareketinde etkili oluyor,” diyor Koehler. WindRail ünitesinin etkin olarak çalış-ması için, yerleştirildiği binanın en az sekiz metre yükseklikte olması gerekiyor. Bina ne kadar yüksekse rüzgârın hızı da o kadar fazla oluyor ve binada yaşayanlara o kadar fazla enerji sağlıyor.

(25)

#JSCV[EPMBC‘

ÍPLŝFZEFĻJŝUJSJS

#PTDIU‘QL‘"CV[EPMBQMBS‘OEBPMEVĻVHJCJJMBOMBS‘OEBEBUBTBSSVGZBQ‘ZPSWFCVJMBO‘O‘O‘5&."7BLG‘OBCBĻ‘ŝM‘ZPS

#JSBÅB®

®PLÉFZ

EFÅJÉUJSJS

4J[EF5&."7BLGÇH¼OÂMMÂTÂPMVO

EFTUFLMFSJOJ[MFHFMFDFLEBIBZBÉBOBCJMJS

%ÂOZBEBIBZFÉJMPMTVO

UFNBPSHUS ,(/)#/JMF,(/1/&LPEMVCV[EPMBQMBS‘L‘ZBTMBOE‘Ļ‘OEB

Vita'SFTIQSPUB[FMJLTJTUFNMJ"/P'SPTUBMUUBOEPOEVSVDVMV

#PTDICV[EPMBQMBS‘EBIBZFŝJMCJSHFMFDFLJÍJOFOFSKJUBTBSSVGV TBĻMBSZJZFDFLMFSJOJ[JßÍLBUBLBEBSEBIBV[VOTßSFUB[FUVUBS

(26)

| K E Ş F E T | S AĞ L I K

24 NAT I O NA L G E O G R A P H I C • E Y LÜ L 2 0 1 7 FOTOĞRAFLAR: MARK THIESSEN. RORSCHACH TEST KARTLARI; MERIT, L.A. İZNİYLE Yer İsviçre’nin küçük bir kasabası, yıl 1917.

Psikiyatr Hermann Rorschach, zihnin nasıl çalıştığını araştırmak için kartların üzerine mürekkeple lekeler yapmaya baş-lar. İnsanlara bu lekelerde ne gördüklerini sorarak, şizofreni hastalarının yanıtla-rında bir bağlantı olduğunu gözlemler ve kişinin görsel bilgiyi işleyiş biçimine göre akıl sağlığının anlaşılabileceği teo-risini geliştirir.

Rorschach’ın yaptığı 10 orijinal görsel 1921’deki ölümünden bir yıl önce yayım-landı. Şikago’ya ulaşmasının ardından popüler bir kişilik testi olarak tüm ABD’ye hızla yayıldı. Yüzyılın ikinci yarısında Freudyen analizin gözden düşmesiyle

A K I L S AĞ L I Ğ I

N A S I L G Ö R Ü N Ü R ?

Yazı: Nina Strochlic

Rorschach’ın testnn yo-ruma açık tarzı 1960’larda tartışmalara yol açtı. “İnsanlar testn ne gördü-ğünüzle değl, nasıl gör-düğünüzle lgl olduğunu anlamıyor,” dyor Searls. birlikte, test “sözde bilim” olarak

görül-meye başlandı. Karşıtları yasaklanmasını istedi. Oysa Amerikan Psikoloji Birliği tarafından 2013’te yayımlanan bir araş-tırmanın sonuçlarına göre, akıl hastalığı tanısında tahminlerden çok daha etkili. Rorschach kartları ve hastalara göste-rilme sıraları hiç değişmedi. Tanı amaçlı kullanımlarını korumak isteyen psiko-loglar, kartların klinik ortamlar dışında gösterilmesini istemiyor. Rorschach’ın ilk biyografisi The Inkblots’u kaleme alan Damion Searls’ın karşısındaki en büyük zorluk da bu olmuş. Bizim de burada yap-tığımız gibi içlerinden birkaçını yayım-lamak üzere seçmiş. (Yukarıda görülen dört mürekkep lekesinin anlamlarını bir sonraki sayfada bulabilirsiniz.)

Tartışmalara rağmen Rorschach testi Amerikan kültüründe iz bıraktı. Bu on leke olasılıkla “Yirminci yüzyılın en çok analiz edilen tabloları oldu,” diyor Searls.

(27)

6[BL%PÁV˜EBUBEÃOBWBSÃMBDBL

MÜKEMMEL ANLAR

)BSFLFUMJÂFIJSMFSEFOIV[VSMVNBO[BSBMBSB CBNCVPSNBOMBSÀOEBON~LFNNFMTBIJMMFSF FNJSBUFTDPNUS—EFEFTUJOBTZPOEBOCJSJOJTFlJO Bali Bangkok Cakarta Cebu Clark Guangzhou Hanoi

Ho Chi Minh City

Hong Kong Kuala Lumpur Manila Osaka Pekin Phnom Penh Phuket Seul Singapur ̃BOHIBZ Taipei Tokyo Yangon Yinchuan Zhengzhou

Ù IûG

(28)

Brezlya bber ağacının kurutulmuş br dalı Emory Ünverstes Btk Koleksyonu örnekler arasında yer alıyor. yaralarda, stafilokok bakteri kaynaklı

egzamalarda ve başka cilt hastalıklarında kullanılacak bir merheme dönüştürmeyi planlıyor. Ekibiyle yaptığı araştırmalar-da, biber ağacının geleneksel şifacılar tarafından romatizma ağrısı, ateş, yanık, tırnak enfeksiyonu ve ishal dahil bir dizi hastalığı tedavi etmekte kullanılan farklı bölümlerini de inceliyorlar.

ABD’nin güneyinde yetişen istilacı Bre-zilya biber ağacı, antibiyotiğe dirençli bakteri enfeksiyonlarına karşı mücade-lede büyük potansiyele sahip. Bir grup araştırmacı, bitkinin 1648 yılı kadar eski bir zamandan bu yana geleneksel Güney Amerika tıbbındaki kullanımlarına dair tarihi kayıtları inceledi. Deneyi bitkinin yaraları iyileştirdiğine inanılan meyveleri üzerinde yoğunlaştıran araştırmacılar, Staphylococcus bakterisinin öldürücü bir türünü etkisiz kılan bir öz elde ettiler.

Modern antibiyotiklerin amacı bak-terileri öldürmek. Ancak bazı bakteri hücreleri sağ kalıyor ve dirençlerini bir sonraki kuşağa geçirerek, hastaların yaşamını tehlikeye atan güçlü enfeksi-yonlara karşı savaşan doktorların işini fazlasıyla zorlaştırıyor. Brezilya biber ağacı özü, enfeksiyonlara karşı sıradışı bir taktik uyguluyor. Bakteri hücrelerinin iletişim kurmasını ve böylece dokuları yok eden toksinler üretmek üzere bir araya gelmesini engelliyor. Bu da bedenin bağışıklık sistemine bakteriye karşı kendi savunmasını geliştirme şansı veriyor. “Bu haşereleri yok etmeyi amaçlayan, tama-men farklı bir yaklaşım,” diyor Emory Üniversitesi etnobotanikçilerinden Cas-sandra Quave. “Enfeksiyonlara nasıl çare bulunması gerektiği konusunda yepyeni bir düşünme biçimi.”

Quave’nin hedefi bu tür keşifleri ana akım tıbba aktarmak. Elde edilen özü –klinik deneylerin ardından– kronik

B A K T E R İ

AVC I S I B İ T K İ

Yazı: A. R. Williams

MÜREKKEP LEKESİNİN KİMLİĞİ

Rorschach test (br öncek sayfada) kşnn blgy nasıl şledğn ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Yanlış yanıt dye br şey yok ama çok sıradışı yanıt-ların olası br pskolojk sorunu yansıttığına nanılıyor. Lekelerde yaygın görülen görseller se sol üstten saat yönünde şöyle: Yarasa, k tane dört bacaklı hayvan, eğlen k garson, yengeç veya örümcek.

—NS

FOTOĞRAF (EN ÜSTTE): THARANGA SAMARAKOON, EMORY ÜNİVERSİTESİ BİTKİ KOLEKSİYONU

(29)
(30)

| K E Ş F E T | S AĞ L I K

28 NAT I O NA L G E O G R A P H I C • E Y LÜ L 2 0 1 7 GÖRSELLER: MARY L. MARAZITA, KRANYOFASİYAL VE DİŞ GENETİĞİ MERKEZİ, PITTSBURGH ÜNİVERSİTESİ İnsan dudağındak çzgler genetk olarak yarıklarla ve başka orofasyal bo-zukluklarla lşkl olablr. Onarılmış br yarık dudakta (en üstte) daresel çzgler görülürken, yarık olmayan dudakta (üstte) dkey çz-gler göze çarpıyor. Neiswanger herhangi bir

sınıflandır-ma sistemi olsınıflandır-madığını söylüyor. Ancak dudak izlerini birkaç kategoriye ayırmak mümkün: Dikey çizgiler, tüm dudağa ağaç kökü gibi yayılan “dallar”, çapraz çizgiler ve dairesel sarmallar. Bunlar arasında sarmallar –özellikle alt du-dakta olduğunda– bebeklerin meme emmesini zorlaştıran ve yüzde ize yol açan yarıkların ve diğer orofasiyal bo-zuklukların genlerini taşıma olasılığıyla ilişkilendiriliyor.

Dudak izlerini araştırma alanının yeni olduğunu söylüyor Neiswanger. Bu ne-denle orofasiyal bozukluklarla arasında sağlam bir ilişki henüz kurulmuş değil. Teknoloji geliştikçe, bu araştırma ileride anne karnında tanıyı olanaklı kılabilir. Marazita ile Neiswanger, dudak izinin yanı sıra yüz biçimi ve hatta konuşma tarzı dahil başka özelliklerin de belirli bozukluklara karşı genetik zayıflık belir-tisi olabileceğine inanıyor. “Tablo henüz yeni oluşuyor,” diyor Neiswanger, “Ve çok heyecan verici.”

Parmak izi geçen yüzyılda kaldı –yeni yöntem dudak izi. İnsanların parmak ucundaki çizgilerde olduğu gibi dudakla-rındaki çizgiler de embriyo aşamasında oluşuyor ve yaşam boyunca değişmedi-ğine inanılıyor. Dudak izi, suçluları yaka-lamak amacıyla adli tıpta kullanılmıyor belki ama doğuştan gelen kusurların en yaygınlarından olan yarık dudak ve yarık damağa genetik yatkınlık başta olmak üzere, kişinin sağlık durumuna dair ipuçları veriyor.

Pittsburgh Üniversitesi Kranyofasiyal ve Diş Genetiği Merkezi müdürü Mary Marazita ile genetikçi Katherine Neiswan-ger, 20 yılı aşkın süredir yarık dudak ve yarık damak vakalarının genetik temelini araştırıyor. Dudak dokusu dahil belli fi-ziksel özellikler arasında ilişki olup olma-dığını anlamak amacıyla, son dönemde dikkatlerini yüz yapısına yöneltmişler.

D U DA K O K U M A K

(31)
(32)

| K E Ş F E T | S AĞ L I K

Erken doğmuş kuzu, yapay rahmde büyü-mesn sürdürdüğü 28 gün boyunca hareket etme, gözlern açma ve yün gelştrme ye-tsne sahpt. Çok da uzak olmayan bir gelecekte, erken

doğan bebeklerin endişeli anne baba-ları kendilerini akvaryum benzeri bir şeyi izlerken bulacaklar. Yapay rahme konan bebek, suni amniyotik sıvı içine gömülecek. Sıvıyla dolan akciğerler, hava soluma yetisini geliştirmek için zaman kazanacak.

İnsanlarda normal gebelik 40 hafta ka-dar sürüyor ve 37 haftadan küçük bebek-ler erken doğmuş sayılıyor. Her yıl dünya çapında erken doğan 15 milyon bebek, tüm doğumların 10’da 1’ini oluşturuyor. Yaşayabilir kabul edilen en küçük bebek-ler (ancak 22–23 haftalık) genelde yarım kilogram ağırlığında oluyor ve yüzde 50 olasılıkla hayatta kalıyor. Ölümlerin en büyük nedenlerinden biri akciğerlerinin hava soluyamayacak kadar hassas olması. Philadelphia Çocuk Hastanesi araştır-macıları, Nisan ayında Nature Communi-cations’da yayımladıkları raporda, erken doğmuş sekiz kuzuda yapay rahmi dene-diklerini açıkladılar. Kuzu kullanılması-nın nedeni akciğerlerinin insanlarınkine benzer şekilde gelişmesi. Her kuzu yapay amniyotik sıvı dolu bir torbada büyüyor, kalp atışlarıyla pompalanan kan, göbek bağından geçerek plasenta işlevi gören bir makineye ulaşıyor ve burada oksijen alıp karbondioksitten temizleniyor.

Ekip, kuzunun akciğerlerinin ve diğer organlarının gerçek bir koyunun rah-mindeymiş gibi geliştiğini bildiriyor,

E R K E N D O Ğ A N

B E B E K L E R E

YA PAY R A H İ M

Yazı: Erika Engelhaupt

FOTOĞRAFLAR: NATURE COMMUNICATIONS (KUZU); CARLO DE JESUS, ALBANY ÜNİERSİTESİ (VİYAL)

KOLAY EBOLA TESTİ

2014’te başlayan Ebola salgını Batı Afrka’da 11 bn kşnn ölümü-ne yol açtı. Aradan geçen yıllar çnde, ABD’nn Albany Ünverste-s’nden (New York) byokmyacı Mehmet Yğt, hastalığın drardak byo–zlern ortaya koyan ucuz ve yen br test gelştrd. Kırmızıya dönüşen örnek, enfeksyona şaret edyor; mor se sorun olma-dığına. Dğer testlern sonuçlanması günler alırken, Yğt’n test Ebola’yı brkaç saat çnde görünür kılıyor. —Catherne Zuckerman ki bu durum erken doğmuş bebekleri

yaşatmak için günümüzde kullanılan yöntemlere kıyasla önemli bir ilerleme. Deneydeki kuzulardan birkaçı bugün yetişkin. İçlerinden biri 1 yaşını geçti ve beyin gelişmesi dahil her yönden nor-mal görünüyor. “Koyunlar için zekâ testi yok,” diye konuşuyor, araştırmanın lideri Alan Flake bir basın toplantısında. “Ama oldukça akıllı olduklarını düşünüyoruz.” Yapay rahmin amacının, bebekleri tamamen annelerinden ayrı olarak bü-yütmek veya hayatta kalma sınırını da-ha erkene çekmek olmadığını söylüyor Flake. Araştırmacılar, akciğerlerin nefes almaya hazır olduğu kritik 28 haftadan önce doğan bebeklerin yaşama şansını ve sağlık koşullarını iyileştirmeyi hedefliyor.

(33)

instagram.com/pegasusyayinlari facebook.com/pegasusyayinlari

twitter.com/pegasusyayinevi www.pegasusyayinlari.com

-6||

TARİHE YOLCULUK...

(34)

| K E Ş F E T | S AĞ L I K FRUTARYEN SIVI BESLENEN 3 OVO VEJETARYEN APİ VEGAN VEGAN

ÇİĞ YİYECEK TÜKETEN VEGAN 1 MAKROBİYOTİK 2 AKDENİZ 5 KÜMES HAYVANLARI DA TÜKETEN PESKETARYEN ÇİĞ/FİLİZLENDİRİLMİŞ BESİNLERLE BESLENEN PESKETARYEN HEPÇİL FRİGAN 6 PALEO 4

LAKTO OVO VEJETARYEN

Süt ürünleri Yumurta Bakliyat Meyveler Kuruyemiş ve yağlı tohumlar Tahıl Bal Balık Kümes hayvanları Et Sebzeler ETÇİL

(1) ÇİĞ YİYECEKLERDEN OLUŞAN VEGAN BESLENME, VEGANLIK (HAYVANSAL OLMAYAN YİYECEKLER) İLE ÇİĞ YİYECEK (48 DERECEDE YA DA ALTINDA PİŞİRİLEN YİYECEKLER) KONSEPTLERİNİ BİR ARAYA GETİRİYOR. (2) MAKROBİYOTİK BESLENME UYGULAYAN BAZI KİŞİLER SINIRLI MİKTARDA BALIK VE DENİZ ÜRÜNÜ TÜKETİYOR. (3) FRUTARYEN, SIVI BESLENEN VE ÇİĞ/FİLİZLENDİRİLMİŞ BESİNLER İLE BESLENEN BİREYLERDE, HAYVANSAL OLMAYAN GIDALARA YAKLAŞIMLAR BÜYÜK ÇEŞİTLİLİK GÖSTERİYOR. (4) PALEO DİYETİ 10 BİN YIL ÖNCEKİ AVCI–TOPLAYICILARIN TÜKETTİĞİ GIDALARA ODAKLANIYOR. (5) AKDENİZ TİPİ BESLENENLER ARA SIRA ET YİYEBİLİYOR. (6) FRİGANLAR, TÜKETİM KARŞITI FELSEFEYE UYGUN OLARAK KURTARILMIŞ YİYECEKLER TÜKETİYORLAR. İYİ BESLENME OLASILIĞI, FRİGANLARIN BULDUĞU YİYECEKLERİN ÇEŞİTLİLİĞİNE BAĞLI OLUYOR.

ALBERTO LUCAS LÓPEZ; MICHELLE HARRIS. KAYNAK: JENNIFER BRUNING, BESLENME VE DİYET UZMANLIĞI AKADEMİSİ; JENNIFER NELSON, MAYO CLINIC birbiriyle çakışan oldukça fazla besin var. Ancak tüm beslenme planlarında işler kötüye gidebilir. Sınırlı bir diyet uy-gulayarak yeterli besin almak olanaksız olmasa da son derece zor.

Diyetisyen Jennifer Bruning, kilit noktanın “Sevdiğiniz, paranızın yet-tiği, bedeninize uyan ve –en önemlisi de– sürdürebileceğiniz bir şey bulmak,” olduğunu söylüyor.

Meyve suyu seviyorsanız, tam sizlik bir beslenme biçimi var. Meyve, et ve çiğ/filizlendirilmiş besinler için de aynı şey söz konusu. Günümüzün beslenme biçimi çeşitliliği –yaygın olandan, moda hâline gelmiş olanlara ve en uçtakilere kadar– hemen herkese uygun bir diyet bulunduğu anlamına geliyor.

Buradaki kapsamlı listede de görül-düğü gibi, besin grupları ve içeriklerinde

Y İ Y E C E K

Ü Z E R İ N E

Yazı: Jeremy Berlin

MENÜDE NE VAR?

Yay bçml çzgler, farklı beslen-me bçmlernde tüketlbeslen-mesne zn verlen besn gruplarını br araya getryor. Besn çeştllğ y beslenmek açısından öneml. Çzglern renkler beslenme bçmlernn ortaya koyduğu besnsel zorlukları gösteryor:

Çok zor Orta zor Biraz zor En kolay Bu grafik sadece görsel amaçlıdır. Sağlık önerisi değildir.

(35)

instagram.com/pegasusyayinlari facebook.com/pegasusyayinlari

twitter.com/pegasusyayinevi www.pegasusyayinlari.com

Tanrı’nın Formülü bu yılın bombası.”

20 minutes

“Dikkat, tam bir başyapıt!”

Le dauphiné libéré

“Tarih, bilim ve gerilimi büyük bir yetenekle harmanlayan

Tanrı’nın Formülü bu yıla damgasını vuracak.”

Point de Vue

TTTaTanrı’nın FFormülülüübbu yıllın bbombbası.””

Tanrı’nın Formülü, zamanın başlangıcına, evrenin kökenine ve hayatın anlamına dair bu müthiş hikâyede kuantum fiziğini dinle, Batı felsefesini

Doğu mistisizmiyle buluşturan “Tanrı var mı?”, “Doğum ve ölüm nasıl şeyler?”, “Evren sonsuz mu yoksa bir gün yok olacak mı?” gibi insanlığın her zaman üzerine kafa yorduğu sorulara bir cevap ararken bir yandan da

okurlara unutamayacakları bir macera sunuyor.

Roman

“Rab mahirdir ama zalim değildir. Doğa sırlarını

sinsiliğinden değil özündeki yüceliğinden dolayı saklar.”

—Albert Einstein

gas gas gasasas

gasas

gasasusyusyusyusyusyusyusyusyyyyayiayiayiayiayiayiayiayinlanlanlanlanlanlanlanlanlariririririrririr

fac fac fac fac fac fac

facaca eboeboeboeboebeboeboeboebook.ok.okok.ok.ok.ok.k.comcomcomcomcomcomcomcommmmmm/pe/pe/pe/pe/pe/pe/pe/pepp gggggggg

twi twi twi tw twi twiw twiww twi twiww twi tw twiwww

twiwiwittettettettettettettettttttttttter.cr.cr.cr.cr.cr.cr.cr.com/om/om/om/om/om/om/om/pegpegpegpegpegpegpegegggggasuasuasuasuasuasuasuasuasuasuasususyasyasyasyasyasysyasyasyasyasyasyasyasyasyaayyinyinyinyinyinyinyinyinyinevievievievievievievevi

“Binlerce meraklı okuru tatmin edip bilgilendirecek müthiş ve takdire şayan bir eser.”

The Washington Post Book World

“Armstrong, üç büyük dinin değişken Tanrı algısının çok iyi yazılmış bir genel değerlendirmesini sunuyor. Ayrıca epey din tarihi bilgisi de vererek, bu dinlerle ilişkili çeşitli filozoflardan,

mutasavvıflardan ve reformculardan bahsediyor.” Library Journal

“Armstrong, sıra dışı bir araştırmayla, İslamiyet’in, Hristiyanlığın ve Museviliğin, günümüz anlayışına varana

kadar gelişimini inceliyor.” Kirkus Reviews

“Çünkü Allah hakkın ta kendisidir.” Kur’an-ı Kerim

“Söz Tanrı’yla birlikteydi…” İncil

“O, saklı kalan bir Tanrı’dır.” Tevrat

(36)

| 3 S O R U | V I V E K M U R T H Y

FOTOĞRAF: MARTIN SCHOELLER SÖYLEŞİ DAHA KISA VE ANLAŞILABİLİR OLMASI İÇİN DÜZENLENMİŞTİR.

Duygusal esenliğin sağlıklı beslen-mek ve hareketli olmak kadar önemli olduğunu söylüyorsunuz. Neden?

Sağlık Bakanı olarak göreve başladığım-da duygusal esenlik konusuna obaşladığım-dak- odak-lanmak gibi bir amacım yoktu. Ülkeyi dolaşarak küçük kasabalarda ve büyük kentlerde yaşayanları dinledikten sonra öncelik hâline geldi. İnsanların büyük duygusal acılar çektiğini anladım. Duy-gusal esenliği, hepimizde bulunan ve bize daha fazlasını yapma ve daha iyi performans gösterme olanağı veren bir şey olarak düşünüyorum. Sadece bir akıl hastalığına sahip olmama durumu değil bu. Zorluklara karşı dayanıklı olmamızı sağlayan olumlu duyguların varlığını ifade ediyor.

Nasıl geleceğiz bu noktaya?

Birincisi duygulara karşı bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Duygular birer güç kaynağı ve bunu bize bilim söylü-yor. Oysa tanıştığım insanların çoğu duyguları zayıflık olarak düşünmeye yöneltilmiş. Yapmamız gereken ikinci şey de duygusal esenliği “yetiştirmek”. Bunun için oldukça basit araçlar var. Uyku, fiziksel aktivite, minnet ve medi-tasyon gibi düşünsel pratikler ve sosyal ilişkiler bunlar arasında yer alıyor.

Günümüzde haberlerde bol mik-tarda stres var, insanlar yıpranıyor. Bu durum bir doktor olarak size ne gösteriyor?

Ülkemizdeki stres derecesinden çok endişeliyim. Potansiyelimize ulaşma-mızı engellediğini düşünüyorum. Ka-rarlarımızı etkileyen iki temel güç ya da duygu olduğuna inanıyorum; sevgi ve korku. Sevgi çok çeşitli şekilde tezahür edebiliyor: Şefkat, minnettarlık, kibarlık ve mutluluk. Korku ise şüphecilik, kız-gınlık, kıskançlık ve endişede kendini gösteriyor. Toplumun birçok kesiminin korkuyla hareket ettiğine inanıyorum. Bunun nedenlerinden biri, dünyanın durumu hakkında okuduğumuz haber-lerin bizi duraksatması. Bir nedeni de sevgiden kaynaklanan pozitif duygulara öncelik vermememiz.

2014 le 2017 arasında ABD Sağlık Bakanı olarak görev yapan Vvek Murthy (40), halk sağlığı hzmetlern güvenlr ulaşım, güvenl mahalleler ve erşleblr konut gb konuları çerecek şeklde genşlett. Günümüzde mental hastalıkları çevreleyen utanç duygusunu kırma, duygusal esenlğ ve sağlıklı alışkanlıkları teşvk etme gereğn vurgulamaya devam edyor.

S AĞ L I K L I O L M A K

N E D E M E K ?

‘DU YG U L A R A K A R Ş I B A K I Ş AÇ I M I Z I

D EĞ İ Ş T İ R M E M İ Z G E R E K İ YO R .’

V I V E K M U RT H Y, A B D E S K İ SAĞ L I K B A K A N I

(37)

p s y c h o l o g i e s t r

SİNEMATERAPİ

FİLMLERLE

İYİLEŞİN

Cinsel ilişki

sırasında

aklımızdan

neler geçiyor?

EYL ÜL 2017 PS YCHOL OGIES 10 TL/KK TC 12.5 TL S A YI: 2017 / 06 www .ps y chologies. c om. tr ISSN 2564-7199 9 7 7 2 5 6 4 7 1 9 0 0 1

Zil çalıyor,

okul korkusu

başlıyor

Sanal

kimliklerin

psikolojik

yüzleri

“Anneme

benzemekten

korkuyorum”

DİVAN

“Hayat size

istediklerinizi

veriyor”

Cate

BLANCHETT

Zamanı etkili kullanmanın beş yöntemi

Hayattaki

en temel

ihtiyacınızı

öğrenin

TEST

DOSYA

Daha iyi bir yaşam için

p s y c h o l o g i e s t r

“Daha iyi bir yaşam için size iyi gelecek her şey

Psychologies

’de”

Daha iyi bir yaşam için

Ƶ{ĂĀāĈ ƫ āĀĥ ƫāĂċĆ SAYI: 2017 / 05 www .psychologies. com.tr ISSN 2564-7199 9 772564 71 9001 p s y c h o l o g i e s t r Çocuklara aşılanması gereken 5 değer “TIK”LAMAK ALDATMAK SAYILIR MI? “Sahip olamadıklarımızı arzuluyoruz” Naomi Watts Rejim yapmayı neden seviyoruz? DİVAN VAMIK D. VOLKAN “Şimdi biz kimiz?” TEST Sağ ve sol beyninizi kullanmayı öğrenin p s y c h o l o g i e s t r DİVAN VAMIK D. VOLKAN

Gerçek ihtiyaçlarınızı belirleyin, fazlalıklardan kurtulun

HAYATINIZI SADELESTIRIN DOSYA

Daha iyi bir yaşam için

Ƶ‹ƵĂĀāĈ ƫ āĀĥ ƫāĂċĆ SAYI: 2017 / 03 www .ps ychologies. com. tr ISSN 2564-7199 9 772 564 719001 p s y c h o l o g i e s t r DOSYA ARTIK TANIYIN

Hayatınızdaki bütün seçimlerin nedenlerini öğrenin

KENDINIZI HAYAT, BİTTİ DEDİĞİN YERDEN DE BAŞLAR TEST EGONUZU ÖLÇÜN, BENLİĞİNİZİ DENGELEYİN NEDEN ESTETİK YAPTIRIYORUZ? p s y c h o l o g i e s t r TEST Charlize Theron NomofobiTelefon elimizden düşmüyor Flört şiddeti İlişkinin travmatik yüzü Yediklerimiz psikolojimizi nasıl etkiliyor? ÖZEL DOSYA DİVAN Ƶ‹ƵĂĀāĈƫ āĀĥƫāĂċĆ SAYI: 2017 / 03 www.psychologies.com.tr ISSN 2564-7199 9 7 7 2 5 6 4 7 1 9 0 0 1 p s y c h o l o g i e s t r

Daha iyi bir yaşam için YENİ DERGİNİZ

BABASIZ BÜYÜNÜR MÜ? Bizim çocuklar ayol DIVAN Adele “İlham kaynağım kalp kırıklıklarım” Yaratıcılığınız keşfedilmeyi bekliyor DOSYA SEVINCINIZI TAZELEYIN

TEST: Sizi neyin mutlu edeceğini öğrenin

YASAMA İş hayatında değişim travması MAYOYLA EGO SINAVI Masalların ve filmlerin bilinçdışı dili Neden dövme yaptırıyoruz? BAĞIMLILIKLA MÜCADELEDE PES ETMEYİN MAYIS 2017 PS YCHOL OGIES 10 TL/KK TC 12.5 TL SAYI: 2017 / 02 ww w.ps ychologies. com. tr ISSN 2564-7199 9 772 564 719001 p s y c h o l o g i e s t r DOSYA SUREBILIR MI?

İlişkileri sürdürmenin yolları ve mutlu çiftlerin 6 sırrı

ANNEMİZİ SEVMEK ZORUNDA MIYIZ? DİVAN Scarlett Johansson “Güçlüyüm, özgürüm, yine de sevgiye ihtiyaç duyuyorum” 3 haftada ruhsal yorgunlukla başa çıkın TEST Midenizin psikolojisi bozulmuş olabilir mi? YAS Bu en derin yaranın ilacı var mı?

ASK OMUR BOYU

p s y c h o l o g i e s t r AİLE Sınav kaygısının üstesinden birlikte gelin Daha iyi bir yaşam için Daha iyi bir yaşam için

Emma Stone “Oyunculuk, SIaOTIZUTI JIÎI²SUIU [IËTaWZs –WK]STIZVb \MPTQSMVQVJQZ r\Ss]bIËVLI İş hayatında zor kişilerle baş etme kılavuzu DİVAN Kıskançlık arzuyu artırır mı? <:)>5)<Ì3 )Ì4-;1:4):1 Neyi, nasıl söylemeli? )LULI JMaVQVQbQ ]aIZV ÀUZÆVÆbÆ ]bI\V

7

TEST: YAŞAM GÜCÜNÜZÜN KAYNAĞI NEDİR?

DOSYA: HAYATINIZIN KONTROLÜNÜ ELİNİZE ALIN

MAHKÛM DEĞILSINIZ KADERINIZE ‹ƵĂĀāĈ ƫ āĀĥ ƫāĂċĆ SAYI: 2017 / 01 www .psychologies. com.tr ISSN 2564-7199 9 772564 71900 1 Ì X [ a K P W T W O Q M [ \ Z

(38)

FOTOĞRAF: SERGEY URYADNIKOV/SHUTTERSTOCK Homo sapiens olarak çok barışçıl ve şiddeti reddeden bir tür olduğumuz

söyle-nemez. Herhangi bir günde, herhangi bir televizyon kanalının akşam haberleri bunu kanıtlamaya yetebilir.

Peki bunun nedeni ne? Araştırmalar, bu şiddet yatkınlığının temelini –en azından bir parçasını– primat atalarımızda arıyor. Memelilerin genelinde tür içi şiddet kaynaklı ölüm oranı yüzde 0,3 civarındayken, primatlarda bu oran 6 kat fazla –yani neredeyse yüzde 2 civarında. Araştırmacılar ilk insanların da primat akrabalarına bir istisna oluşturmadığını düşünüyor. Paleolitik insan kalıntılarında rastlanan izler bu yüzde 2lik oranı destekleyen bulgular sunuyor.

Ancak bu durum, tarih ilerledikçe, suçu atalarımıza ve primat doğamıza atıp işin içinden çıkamayacağımız kadar vahimleşiyor. Örneğin ortaçağda insanın insana uyguladığı şiddet, kaydedilen ölümlerin yüzde 12sinden sorumlu.

Yine de gelecek çok umutsuz görünmüyor. İnsanlık –yavaş da olsa– öğreniyor. Veriler, tüm korkunç savaşlarına ve katliamlarına rağmen yirminci yüzyılda birbirbi-mizi öldürme oranımızın yüzde 1,3ü geçmediğini söylüyor. Birbirimizi öldürmekten vazgeçme konusunda gelişime oldukça açık olduğumuz aşikâr; ancak en azından bir türün kendi isteğiyle bu kötü alışkanlığından kurtulmak istediğini bilmek güzel. İnsanlık olarak şiddete yatkınlığımızı –ve bunun ne anlama geldiğini– Eylül ayında nationalgeographic.com.tr’de keşfedin.

| N AT I O N A LG E O G R A P H I C .CO M .T R | E Y LÜ L 2 0 1 7

ŞU BİZİM ŞİDDET SEVDAMIZ

36 NAT I O NA L G E O G R A P H I C • E Y LÜ L 2 0 1 7 Araştırmalar, –bonobolar gb stsnalar çerse de– prmatların şddete, memellern ger kalanından daha yatkın oldu-ğunu gösteryor. Ancak bu durum da nsanın şddete aşırı yatkınlığını açıkla-maya yetmyor.

(39)
(40)

Uçak Kazası Raporu

25 Eylül’den itibaren her Pazartesi, saat 22.00’de

Natonal Geographc’n sevlen sers “Uçak Kazası Raporu” yen bölümler le ekranlara dönüyor. Ser, uçak ka-zalarının sır perdelern aralayacak, arkalarında yatan nedenler keş-fedecek ve daha önce görülmemş kayıtları ortaya çıkaracak. Ha-vacılık tarhnn büyük felaketlern nceleyen “Uçak Kazası Raporu”, neyn neden yanlış gt-tğn ekranlarınıza taşı-maya devam edyor. FOTOĞRAFLAR: NATIONAL GEOGRAPHIC Teknoloji ilerliyor, bilim mümkün

ola-nın sınırlarını zorluyor ve yakın gelecek git gide daha çok hayal edilebilir bir hâl alıyor. Peki ya bir milyon yıl sonrası?

National Geographic’in insanoğlu-nun bir milyon yıl sonra ne durumda olabileceğini öngörmeye çalıştığı, “Ge-leceğe Doğru” adlı 6 bölümlük belgesel seride günümüzün önde gelen bilimin-sanları, gelecek bilimcileri, uzmanlar ve bilimkurgu yazarları insanoğlunu geliştirecek, hatta yapısını değiştirecek en yeni teknolojileri, fikirleri ve yeni-likleri ekranlara taşıyor.

İnsanlığın geleceğinin neye benze-yeceğini Amerikalı sıradan bir ailenin bakış açısından sunan seri, insanın makine ile birleştiği, zekâ sınırı tanı-madığı ve en önemlisi, gezegenlerara-sı bir yaşam formu hâline geldiği bir gelecek resmediyor.

G E L E C E Ğ E D O Ğ R U

3 Eylül’den itibaren her Pazar, saat 20.00’de

| N AT I O N A L G E O G R A P H I C T V | DA H A FA Z L A B İ LG İ İ Ç İ N N ATG EOT V.CO M / T R

(41)
(42)

B AĞ I M L I

BEYİN

Bilim, gerek zararlı alışkanlıklarımızı tetikleyen

arzular gerekse bu arzularla mücadele yöntemleri

üzerine giderek daha çok bilinmeze ışık tutuyor…

Bağımlılık beyndek snr yolaklarını ele geçryor. Bağımlılığın ahlak br çöküş

olduğu görüşüne karşı çıkan blmnsanları, on mlyonlarca kşy esr alan arzu, aşırı tüketm ve bırakma döngüsünden çıkış sağlayacak tedavler bul- maya çalışıyor. Janna Rane, 20 yıl önce şte yaralandığında kullanmaya baş- ladığı reçeteyle satılan ağrı kesclere alışmasının ardından eronman olmuş. Geçen yıl Seattle’dak br otoyolun altındak evszler kampında yaşıyordu.

(43)
(44)

Kokanden kurtulmaya çalışan bağımlıların beynn analz eden Pennsylvania Ünverstes profesörlernden klnk nöroblmc Anna Rose Chldress, blnç-dışı uyuşturucu sembollernn beynn ödül sstemnde yarattığı heyecanı ve uyuşturucuya ger dönüştek etksn araştırıyor. Hastalarına soldak ekranda görülen kokan gb görseller 33 mlsanye boyunca gösterdğnde ödül dev-reler uyarılmış. Bu hareketlenmenn önüne geçen ve nsanların “görünmez” tetkleyclern tuzağına düşmesne engel olan laçlar bulmaya çalışıyor.

(45)

Referensi

Dokumen terkait

Pada saat observasi dan penelitian cidera yang pernah dialami oleh beberapa pekerja karyawan meubel dibagian pengamplasan yaitu diantaranya batuk dan pilek pada saat mengamplas

Hasil eksperimen pole figure menunjukkan bahwa metode WIMV dapat digunakan untuk menganalisis data pole figure untuk Zircaloy-4 , dan metode tersebut dapat menunjukkan

Setelah dilakukan pengujian radiografi, pengujian tarik, pengujian tekuk dan pengujian kekerasan maka dapat menunjukkan bahwa pengelasan Aluminium 5083 dengan proses friction

Diantara nutrisi-nutrisi penting sebagai asupan makanan untuk balita sebagai berikut : (1) Karbohidrat merupakan sumber energi yang tersedia dengan mudah di setiap makanan dan

Pemohon adalah perselisihan terhadap Penetapan Hasil Pemilihan Umum yang dilakukan secara nasional oleh Komisi Pemilihan Umum berdasarkan Keputusan Komisi Pemilihan Umum

Tujuan yang diharapkan oleh penulis dalam penelitian ini adalah untuk mendeskripsikan ada tidaknya pengaruh persepsi siswa mengenai kompetensi berkomunikasi

Kelelahan dari sisi persepsi menunjukkan adanya peningkatan untuk kriteria selang interval waktu berkendara sementara kelelahan dari sisi fisiologis tidak menunjukkan

Papan huruf/baca atau &#34;Reken Plank&#34; selain digunakan untuk memperkenalkan titik-titik Braille juga dapat digunakan untuk melatih kepekaan dria taktual siswa tunanetra.