• Tidak ada hasil yang ditemukan

Bu defa başka

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "Bu defa başka"

Copied!
7
0
0

Teks penuh

(1)

/

b i

GALAXY, HÜRRİYET İLE

BİRLİKTE 250 BİN LİRA

Kıvrıkoğlu, ayağının tozuyla

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Romanya gezisinden döner dönmez ayağının tozuyla Kocatepe Camii'ne koştu. Kıvrıkoğlu, kuvvet komutanlarıyla birlikte töreni

izlerken yanında da Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu yer aldı.

Bombalıı suikasta kurban gi­

den Kışlalı'nın cenaze töre­

ninde, çağdışı karanlık güç­

lere anlamlı mesajlar verileli.

Askerden son selam

Genelkurmay Başkanlığı, ordunun laik cumhuriyetin arkasında olduğu Genelkurmay Başkam'na kadar tam kadro, Kışlalı'nın cenaze töreni için mesajını vermek için tarihinde ilk kez T SK’ya, bir sivilin cenazesine katılın dün Kocatepe Camii'ni doldurdu. Komutanlar, camiye geliş-gidişlerinde

emri verdi. Ve Türk Silahlı Kuvvetleri, en küçük rütbelisinden vatandaşlardan büyük alkış aldı. (Volkan YILDIRIM)

Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve her rütbeden askerler, Kocatepe Camii'nde-

ki törene üniformalarıyla gelerek laik cumhuriyetin kararlı bekçileri olduklarını gösterdiler.

On binler katıldı

Cam ideki törene Cum hurbaşkanı Süley­ man Demirel, Başbakan Bülent Ecevit, si­ yasi parti liderleri ve bütün devlet erkânı ile zaman zaman şiddetini artıran yağmura rağmen on binlerce vatandaş katıldı.

Türkiye sizinle gurur duyuyor

Törende Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu ve kuvvet komutanları ile yük­ sek rütbeli generaller de yer aldı. Orgene­ ral Kıvrıkoğlu camiye, “ Türkiye sizinle gu­ rur duyuyor” sloganları arasında girdi.

Atatürk’ün yolunda

K ışlalı’nın cenazesi geçerken kalabalığın alkışlarına subaylar da toplu halde katıldı­ lar. Komutan ve subaylar Kocatepe Camii’- ni terk ederken kalabalık, “ Ordu-millet el ele, Atatürk yolunda” sloganları attı.

TBM M ’de sloganlar

TBMM; tarihinde ilk kez alkışlı protestoya sahne oldu. Meclis’i inleten kalabalık, De­ m irel ve Ecevit törenden ayrılırken, “ Hü­ küm et istifa” , “ Suskun M eclis istem iyo­ ruz” şeklinde sloganlar attı. ■ 26. sayfada

Gözü yaşlı üş genç kadın ve iki ağabey

Ahm et Taner Kışlalı'nın eşi Nilüfer Kışlalı, büyük kızı Dolunay Uluç ve Altınay Kışlalı ile ağabeyleri, M ehm et Ali ve M ahm ut Kışlalı TBM M

önündeki törende gözyaşlarını güçlükle tuttular.

ıımye

280.038 ■ İstanbul Matbaası 137.394 - Ankara 109.915 - İzmir 50.470 - Adana 29.238 - Antalya 24.360 - Trabzon 146.165 • Frankfurt 777.580 - Adet basılmıştır.

Bu defa başka

S

EVGİLİ Ahm et T a­

ner Kışlalı'yı, uygar ve Atatürkçü bir Tür­ kiye isteyen herkesin gözyaş- larıyla uğurladık.

Dün gözyaşı dökenler ara­

sında herhalde A nıtka­

bir'deki ölmez de vardı: Türk ulusuna daha uzun yıllar ışık tutacak b ö y le d e ­ ğerli bir evladını katlettikleri için O üzülmüş olmalıydı. ■ Yazısı 2 9 . sayfada

G Ü N Ü N

Y A ZIS I

m

Oktay

EKŞİ

8 bin polis

3 bin asker

■ Güvenliği 8 bin polis ile 3 bin asker sağladı. Tüm devlet erkânı Kocatepe Camii'nde olduğu için bölgede uçuş da yasaklandı. ■ 4 farklı yerdeki cenaze törenlerini

Türkiye'nin belli başlı tüm TV kanalları naklen yayımladı. ■ Ankara DGM Savcısı Nuh Mete

Yüksel, Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş ve Yekta Güngör Özden de alkışlandılar.

H Ü R R İ Y E T İ N İ N T E R N E T A P R E S İ : w w w . h u r r i y e t . c o m . t r İ P

FİYATI 150 BİN LİRA

B ir i k a d ın 5 k iş in in ro b o t re s m i

■ Suikastı soruşturan polis ve jandarma, Ankara’da bazı adreslere operasyon düzenledi. Gözaltına alman ve adları sır gibi saklanan bazı şüpheliler sorguya çekildi. Tanıkların ifadeleri doğrultusun­ da biri kadın 5 kişinin robot resim leri de çizildi. ■ 28. sa y fa d a

(2)

S a n a t

U Ğ U R

D Ü N D A R

ARENA PR06RAMI

Faili meçhul

5

D

UN, birçok siyasi cinayeti aydınlatıp, katilleri yakalayan eski bir polis şefiyle konuşuyordum .

“ Bazı siyasi cinayetler niçin faili meçhul kahyor?” diye sordum .

“ Faili meçhul kalması istendiği için!” dedi.

Deneyim li müdür, yeterli birikim v e b eceriye sahip Türk polisinin, hiçbir önem li siyasi cinayeti uzun süre faili m eçhul bırakmayacağını söylüyordu. Mesleki yaşam ı başarılarla dolu polis şefi, tozlu raflara kaldırılan dosyaların ardında, mutlaka karanlık ilişkilerin olduğu inanandaydı.

BİR GARİP AYMAZLIK

Ünlü dedektifin sözlerini

dinlerken, Uğur Mumcu

Suikastı'nm dosyasını inceleyen bir yetkiliyle yaptığım konuşm ayı anımsadım. Yetkili, o dön em deki siyasi otoritenin, Mumcu'nun katillerinin bulunması için gereken kararlılığı gösterm ediğini

söyleyerek şunları anlatmıştı: “ M um cu’ya yapılan

suikasttan önce, Ankara'daki bazı yabancı temsilcilik görevlilerine de benzer saldırılar düzenlenmişti. Araştırmacı-yazar Uğur M u m cu y u da aynı ajanların öldürdükleri kanısmdaydık. Ancak bu kişiler, diplomatik

mü dediniz?

dokunulmazlıkları

olduğundan ellerini kollarını sallayarak ülkelerine

döndüler. O ysa cinayetin aydınlatılması ve canilerin yakalanması için, o

dönemdeki siyasi iktidarın, tıpkı PKK elebaşısı Abdullah Ö calan ’m Suriye'den ayrılması sırasında yapılan baskıya benzer bir girişimi, bu ülkeye de uygulaması gerekiyordu. M aalesef konunun üzerine yeterince gidilemedi. Çünkü karşı taraf, ülkelerindeki rejime muhalif olan grupların topraklarımızı hareket üssü olarak seçtiklerini ve gizli destek aldıklarını iddia ediyordu. Siyasi kararlılık olmayınca, dosya da tozlu raflardaki yerini aldı.”

Değerli araştırmacı gazeteci Uğur M umcu Suikastı'nm özü budur. D osya faili m eçhul kaldığı gibi, yıllar sonra her söylediği yalan olan Abdullah Argun Çetin isimli bir ruh hastası, suikast sanığı olarak yakalandı. B öylece kam uoyunun kafası karıştırıldı.

Aynı garip aymazlık, Çetin Emeç ve Turan Dursun

cinayetlerini işlediği bilinen İslami Hareket Örgütü

soruşturmasında da yaşandı. Bir ayağı Türkiye'deki karanlık odaklarla, diğer ayağı da malum ülkedeki gizli servislerle bağlantılı olan örgütün soruşturması, bir

yere kadar götürüldü ve orada duruldu. Bu ülkede askeri eğitim gördüklerini, patlayıcı m adde, silah ve para yardımı aldıklarını itiraf eden teröristlerin ifadelerinin, bazı gizli pazarlıklarda koz olarak kullanıldığı ö n e sürüldü.

"BU R A D A N ÖTE GİTME!"

A y n ca örgüt elebaşılarının, yurtiçindeki karanlık odaklarla olan bağlantılarıyla geçm işteki ilişkileri d e yeterince aydınlatılamadı. O ysa bu ilişkiler tüm detaylanyla ortaya çıkanlmalıydı.

Belli ki bilileri, soruşturmayı yürütenlere, “ Dur bakalım, buradan öte gitm e!” dediler.

Caniler bulunup

ceza la n d ırm a dık ça , yani Türk polisine “ Buradan öte gitm e!” dendikçe, faili m eçhul dosyaların sayısına paralel olarak, tek günahı Atatürkçü olm ak, laik,

dem okratik cumhuriyeti savunmak olan seçkin aydınlanmızı

öldürm eye heveslenenlerin sayısı da artıyor.

B ö y le ce Türkiye'yi ortaçağ karanlığına sürükleyerek oluşacak kaotik atm osferde, hayallerindeki çağdışı düzeni kurmak isteyenler gü ç ve m esafe kazanıyor.

KATİLLER BULUNMALI

Düşünün bir kere, eğ e r Abdi İpekçi'ler, Çetin E m e ç 'le r ve Uğur M u m cu 'la r yaşamış olsalardı, radikal dinci örgütlenm e bu denli rahat bir yayılma ortamı bulabilir miydi? Ortalıkta terör dehşeti kol gezebilir miydi?

Uluslararası çapta bir

araştırmacı olan Uğur Mumcu, radikal dinci örgütlenm enin uluslararası dayanaklannı, siyasi ve finansal bağlantılarını en ince ayrıntılarına kadar araştırıp, Türkiye'yi bekleyen tehlikeyi gözler ön ü n e serm ez miydi?

Hüküm et, terör şehidi Ahmet Taner Kışlah'nın katillerini en kısa sürede bulup cezalandırmak zom n d a . Aksi takdirde “ bazı siyasi cinayetler, faili meçhul kalması istendiği için aydınlanmıyor” diyen polis şefi haklı çıkacak.

PAZAR, 24 Ekim 1999

Ne kötü

B

UGÜN tatil. Kara bir gün. Önümüzden geçen ölülerin hayat hikâyeleri sessiz bir film gibi. Acının üstüne hiçbir şey konulmuyor.

Ölüm tekerrürleri ajandamızda unutamayacağımız satırlarla yazılı.

Yıllar ön ce Bedrettin Cömert'in cenazesine Ahmet Taner Kışlalı nın makam arabasıyla gitmiştim.

Alçaklığın tekerrürü demek daha mı doğru acaba?

Cumhuriyeti sevdikleri için öldürülenlere ağıt yakmayacağız. Üzüntünün pısırıklığına kapılmadan, düşünceleri, inançları uğruna öldürülenleri, yakılanları hep hatırlatarak ve unutturmayarak direncimizi bileyeceğiz.

Yananları, öldürülenleri düşünerek yaşamanın ağırlığını, korkunçluğunu, acının ataletini üzerimizden atacağız.

Ölenlerin arkasından sadece yas tutmak, onların verdikleri mücadeleye layık olmadığımızı gösterir.

Boşuna öldüler sözünü kimseye söyletmeyelim.

Berin-Nadir Nadi'nin evinde zaman zaman rastladığım Uğur Mumcu'nun gözlerinde, doğrulara ulaşma uğruna çalışmanın güzelliğini görürdüm.

Güldal Mumcu ile Nokta nın ödül töreninde karşılaştığımda, Uğur Mumcu’nun bayrağını gönderden hiç indirmediğini bilerek onunla

karşılaşmaktan mutluluk duydum. um:ag, kitaplannı yayınladı, yarışmalar açtı, genç kuşağa onun

bir pazar

B

U

G

Ü

N

P A Z A R

sesini, inancını duyurdu.

Ölenlerin arkasından; bu direnci, bu bilinci gösterenlere saygım ve desteğim sonsuz.

Ahmet Taner Kışlalı nın kızları da babalanndan onurla devir aldıkları

Cumhuriyet mirası nı koruyacak çapta genç kuşağın temsilcileri.

Ağırbaşlı, ısrarlı.

Ahmet Taner Kışlah'nın kızlan Dolunay Uluç ile Altınay Kışlalı yı televizyonda gördüyseniz, cumhuriyet

kuşaklarının inanç emaneti'ni elden ele dolaştırmaktaki kararlılığını hemen anlardınız.

★ ★ ★

ARKADAŞLARINIZI, dostlannızı, kalemdaşlannızı öldürenlerle birlikte aynı coğrafyada yaşamanın ağır havasım solumak kahredici.

Hangi dürüst cumhuriyetçi bu ölümlere isyan etmeden yaşayabilir.

Türkiye, Kışlalının cenazesinde ilkleri yaşadı.

Dilerim ölümler bitsin, ilkler son olsun.

Türkiye'de insanların el ele tutuşarak cumhuriyetten vazgeçmeyeceklerini sadece ölümlerde öğrenmedik.

Kışlalı Ailesi, el ele camiye gelirken, cumhuriyet kadınlannın aaya dayanma gücüne saygı duyuyorum.

Rüzgâr, yağmur, soğuk... Cami avlusunda cumhuriyetin her kuşağından insan var.

Her kuşağın ortak paydası, cumhuriyetteki hüzünlü buluşma ve and töreni.

Hayatı boyunca ödün vermeyen Kışlalı' riın cenazesine koşanlar doğaya bile ödün vermiyor.

Kışlalı, cumhuriyeti, lakiliği savunuyordu. Yani bizi, yaşama biçimimizi, uygarlığımızı.

★ ★ ★

BERİN Nadi'nin, Cumhuriyet Gazetesinde çalışan bütün arkadaşlarımın yüreğindeki acılannı unutmuyorum. Cumhuriyet şehitlerinin naaşım omuzlannda, acısını

yüreklerinde taşıyorlar ve aynı inançla, aynı sevgiyle gazeteyi çıkanyorlar.

Aşkolsun onlara!

Kuşadası'nda çevre filmleri festivali

K

UŞADASI'99 Çevre Kısa Film Günleri, 3- 5 Kasım tarihleri ara­ sında yapılacak. Belediye ve Ak­ deniz Sinema Grubu işbirliğiyle düzen­ lenen etkinlikle, çevre bilincinin gelişti­ rilmesi, özellikle yeni nesle aşılanması ve bu alandaki çalışmalara destek veril­ mesi hedeflendi.

Çeşitli ülkelerin çevre temasını işle­ yen 19 filmin belediye meclis salonun­ da ücretsiz izlenime sunulacağı, Belge­ sel Sinemacılar Birliği desteğiyle kısa

belgesellerin gösterileceği, Sinema ve Çevre konulu açık oturum ve söyleşiler yapılacağı bildirildi. Gösteriler arasın­ da, Engin Ayça'nın, “ Bergama der ki; Ölüler Altın Takmaz", Marmara depre­ minden sonra Mustafa Ünal'ın çektiği "Yarın Deprem Olursa" filmlerinin de yer alacağı açıklandı. Kuşadası Belediye Başkanı Fuat Akdoğan, konuyla ilgili olarak süregelen film günlerinin, önü­ müzdeki yıl eylül ayında "Kuşadası 2000 Kısa Film Festivali"ne dönüşece­

ğini kaydetti. Akdoğan, şöyle dedi: "Kuşadası, 2000 yılında ulusal ve uluslararası gündemde kültür, sanat, tu­ rizm ve sportif etkinlikleriyle yer ala­ caktır. 3-5 Kasım tarihlerinde Kuşada-sı'nda düzenleyecek olduğumuz Çevre Kısa Film Günleri'ni her Kuşadalı'nın iz­ lemesi gerekli. Gösterimdeki filmlerden Kuşadası yaşayanlarının da bir pay çı­ karacağına ve çevre bilincinin artması­ na katkıda bulunacağına inanıyorum." ■ Nuran ŞEFKATLİOGLU/ KUŞADASI

(3)

G ü n d e m

KOZ/ KORI

PAZAR, 24 Ekim 1999

ii]ITTJr” 1

Kışlalı'nın cenazesinde halk ve asker omuz om uzaydı

T e rö re kurban

verdiğimiz Ahmet

Taner Kışlalı'nın

cenazesine on

binlerce vatandaş ve

generalinden

astsubayına kadar

binlerce asker katıldı.

Askerler, aralıksız

yağmura rağmen

törende pardösülerini

çıkardılar. Politikacıla­

rı yuhalayan kalabalık

Genelkurmay Başkanı

Orgeneral Kıvrıkoğ-

lu'na büyük sevgi

gösterisinde bulundu.

k

:

OMUTANLAR veaskerler, . Cumhuriyetçi, la­ ik aydın Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın cena­ zesine toplu halde katıla­ rak ‘üniform alı m esaj’ verdi. Kocatepe Camii’ nde başta üst rütbeli su­ baylar olmak üzere topla­ nan binlerce asker, töre­ ne üniformalarıyla katıl­ dı. Aralıksız yağan yağ­ mura karşm camiye ge­ len askerler, üzerlerinde­ ki pardösüleri ve yağ­ murlukları çıkararak, üniformalarıyla çarpıcı bir tablo çizdiler. Kışla- lı’nın cenazesi camiye, ‘Türkiye laiktir laik ... ... ....— ... kalacak’ sloganı arasın­ da getirildi. Camiye gelen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, TBMM Başkam Yıldırım Akbulut, Başba­ kan Bülent Ecevit bir grup tarafından yuhalandı. Başta FP Genel Başkam Recai Kutan olmak üzere diğer liderler de protestolardan nasibini aldı.

K

IVRIKOGLU'NA SEVGİ SELİ

Cami önünde toplananan ve politikacıları yuhalayarak protesto eden kalabalık, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesine büyük sevgi gösterdi. Kocatepe’ye gelen Genelkurmay Başkam Orgeneral Hüseyin K ıvrıkoğlu’nu, “ Türkiye sizinle gurur duyuyor” , “ En büyük asker bizim asker” sloganlarıyla karşıladı. Tören boyunca askere yönelik aynı slogan sürekli yinelendi.

A

s k er d en

alkişli

destek

Kışlalı’nın cenazesi son yolculuğuna çıkarken kalabalığın alkışlarına subaylar da toplu halde katıldı. Komutan ve subaylar Kocatepe Camii’ni terk ederken kalabalık, “ Ordu-millet el ele Atatürk yolunda” sloganı attı. Törende, Orgeneral Kıvrıkoğ- lu’nun yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutam Orgene­ ral Atilla Ateş, Hava Kuvvetleri Komutam Orgene­ ral Ergin Celasin, Genelkurmay İkinci Başkanı Or­ general Edip Başer, Midi Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Cumhur Asparuk, Genelkur­ may Genel Sekreteri Atilla Işık dikkat çekti.

B

AKAN ASKERİ PROTOKOLDE

Milli Savunma Bakam Sabahattin Çakmakoğlu da törende sivil protokol yerine askeri protokole ayrılan bölümde durdu. Törende eski Genelkurmay Başkanlan’ndan emekli orgeneral Necip Torumtay da törene katıldı. Törene Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyeleri de büyük ilgi gösterdiler. Kocatepe Camii’nde siviller yoğun yağmur nedeniyle saçak altlarına çekilirken, subaylar ve askerler kendilerine ayrılan bölümde yağmur altında büyük bir disiplin içinde beklediler.

‘Bravo

paşam

yaşayın

paşam’

Y

aklaşık 3 bin asker

ve mavi bereliler, Kocatepe’de olağa­ nüstü bir güvenlik ağı oluşturdular. Asker ve subaylar, törendeki ‘K o­ catepe manzarası’m bir şehit cenazesi görünümü­ ne dönüştürdüler.

Cami girişinin iki tarafında da Kara Kuvvetleri Komutanlığı Onur Kıtası yer aldı. Tören boyunca Kocatepe Camii’nin üzerinde uçan Sikorsky tipi bir askeri helikopter da, havadan güvenliği sağladı. Otobüslerle ve özel araçlarla caminin yala­ rımda inen generaller, gruplar halinde yürüye­ rek Kocatepe’nin avlu­ sundaki yerlerim aldılar.

Halkın oluşturduğu binlerce kişilik kalabalık, askerlere sevgi gösterisi yaptı. Kalabalıktan, “ Bravo paşam, sizler yaşayın paşam” sesleri yükseldi.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) en küçük rütbelisinden, Genelkurmay Başkam’na kadar tam kadro

camideydi. Ordunun laik cumhuriyetin arkasmda olduğu mesajım vermek için TSK tarihinde ilk kez bir sivilin “ Cenaze töre­ nine katılın” emri veren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıv- rıkoğlu, Romanya gezi­ sinden döner dönmez ayağının tozuyla Kocate­ pe Camii’ne koştu.

Kıvrıkoğlu, kuvvet komutanları ile birlikte Kışlalı'nın tabutunu asker selamı ile uğurladı.

S e la m o ls u n

Fotoğraf: Fahir ARI KAN - ANKARA

O

Kışlalı'nın cenazesi, Kocatepe Camii'nde asker ve sivil büyük bir kalabalığı omuz omuza getirdi. Tö­ rene büyük bir disiplin içinde katılan başta, Genel­ kurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, üst dü­

zey komutanlar ile Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri ve Jan­ darma Komutanlığı'ndan subaylar cenaze geçerken se­ lama durdular. Camiye gelen subaylar kalabalığın "O r­ du millet el ele", 'Türkiye sizinle gurur duyuyor" slo­

ganlarıyla karşılandı. Kışlalı'nın bayrağa sarılı tabutu, 'Türkiye laiktir laik kalacak" sloganlarıyla birlikte, kalabalığın ellerinde yükseldi. Birbiriyle yarışan eller üzerinde yükselen tabut, karanfil yağmuruyla uğurlandı

Torumtay, askerin yanındaydı

K

OCATEPE Camii’ndeki törene

Genelkurmay Başkam Orgene­ ral Hüseyin K ıvrıkoğlu, Ge nelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Edip Başer, Midi Güvenlik Kurulu Ge­ nel Sekreteri Orgenaral Cumhur As­ paruk, Kara Kuvvetleri Komutanı Or­ general Atilla Ateş, Hava Kuvvetleri Komutam Orgeneral Ergin Celasin, Genelkurmay Genel Sekreteri Atilla Işık da katıldı. Törende emekli Genel­ kurmay Başkanı Orgeneral Necip To­ rumtay ile Albay Ülkü Coşkun da

dikkat çeken isimler arasındaydı. Emeklilikle sivil yaşama geçen Torum ­ tay, bu kez üniformalı meslektaşları­ nın yanında sivü olarak omuz omuzay- dı. Faili meçhul kalan ve benzer şekilde öldürülen Uğur Mumcu suikastı olayı­ nın ilk DGM savcısı olan ancak Anaya­ sa değişikliği ile DGM’lerin sivilleştiril­ mesinin ardından askeri yargıya geri dönen Albay Coşkun da üniforması ile cenaze töreninde hazır bulundu. Albay Coşkun, DGM Savcılığı sırasında, Yeni Asya Gazetesi’nin sahibi Mehmet

Kut-lular’a ilk Nurculuk soruşturmasını açan savcıydı. Coşkun DGM Savcüığı sırasmda, Nakşiler, Hizbullah, Hizbil İslam hakkında da irticai faaliyetleri nedeniyle soruşturma yürütmüştü. Ce- zane töreninde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş da hazırdı. Gö­ zaltı krizinin ardından M erve Kavakçı hakkında açtığı soruşturması nedeniy­ le soruşturmaya uğrayan Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel de dikkat çe­ ken isimler arasmdaydı. Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Atatürkçü

Düşünce Derneği Başkam Yekta Gün­ gör Özden de camideydi. CHP Lideri Altan Öymen, eski Genel Başkanı Baykal da camideydi. ANAP Lideri Yılmaz, DYP lideri Çiller, FP Lideri Kutan, ÖDP Lideri Ufuk Uras da ca­ mideydi. Camiye gelmeyen tek lider ise Doğu gezisinde olan MHP Lideri Bah­ çeli oldu. Devlet eski Bakanı Hikmet Uluğbay da dikkat çeken isimlerdendi. Bombalı saldırıdan kılpayı kurtulan İHD eski Genel Başkam A kın Birdal da camideydi.

(4)

G ü n d e m

d

PAZAR, 24 Ekim 1999

Meclis, tarihinde ilk defa kitlesel gösteriye sahne oldu

A h m e t Taner

Kışlalı'nın cenaze

töreni, Meclis'i,

hükümeti ve siyasileri

protesto gösterisine

dönüştü. Meclis, bir

kilometre çevresinde

bile gösteri yasağı

olmasına rağmen,

“Türkiye laiktir, laik

kalacak”, “Katiller

bulunsun, hesap

sorulsun”, “Suskun

Meclis istemiyoruz”

sloganlarıyla inledi.

Bakana

yuh

çeldiler

O

Kültür Bakanlığı ve Büyük Tiyatro'nun önünde toplanan kalabalıklar hükümete ve Başbakan'a tepkilerini "Başbuğ Ecevit", "Mücahit Ecevit, Merve sana yakışır", "Hükümet istifa" sloganlarıyla dile ' getirdiler. Bakanlığın

önündeki törende bu kez protesto, DSP'li Kültür Bakanı İstemihan Talay'a yöneldi. Sürekli yuhalanan Talay, protesto sloganları altında Kışlalı'nın öldürülmesini nefretle kınadığını söyledi.Tepki

ve protestolar üzerine Talay zorlukla yaptığı konuşmasını kısa tuttu.

B

OMBALI saldın

sonucunda hayatını kaybeden Kültür eski Bakanı Ahmet Taner Kışlalı için düzenlenen cenaze töreni, Meclis’i, hükümeti ve siyasileri protesto gösterisine dönüştü. Yoğun protestolar sabah ilk törenin yapıldığı TBMM’de başladı. Mec­ lisin bir kilometre çevre­ sinde bile gösteri yapıl­ ması yasak olmasına kar­ şın, TBMM bahçesi pro­ testo sloganlarıyla inledi. Alkışlı ve sloganlı protes­ to, cenaze ve aile Mec- lis’ten ayrılana kadar sür­ dü. Önce alkışlarla başla­ yan protesto, Cumhurbaş­ kanı Süleyman Demirel ve Başbakan Bülent Ece­ vit TBMM’den ayrılırken, “ Türkiye laiktir, laik kalacak” , “ Susma sustukça sıra sana gelecek” , “ Katiller bulunsun, hesap sorulsun” , “ Suskun M eclis istem iyoruz” sloganlarıyla tumandı. O

D O Y L E S I

G Ö R Ü L M E D İ

Kışlalı'nın cenazesi, katafalka konulduktan sonra, özgeçmişi okundu ve bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Cenaze daha sonra tören kıtası tarafından arabaya

konulmak üzere omuzla­

ra alındı. Bu sırada töre­ ne katılanlar, alkışlarla protesto gösterisine başla­ dılar. Alkışlar sürerken, aile ve protokol mensup-... ... ... lan, cenazenin ardından yürümeye başladı. Cenaze arabaya konulduktan son­ ra önce Demirel, ardından da Ecevitler aileye baş­ sağlığı dilediler. Cumhurbaşkanı ve Başbakan tören­ den ayrılmaya hazırlanırken, alkışlı protestoya sloganlar eklendi. Meclis tarihinde ilk kez TBMM içinde bir gösteri yaşanması, bunu beklemeyen emniyet güçlerini de şaşırttı. Emniyet güçleri, alkış ve sloganlara hiçbir müdahalede bulunmadı.

B İN A L A R D A N

d e s t e k

Hükümeti ve siyasetçileri protesto sloganları Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki törende de sürdü. Ardından sabahın erken saatlerinde Cumhuriyet Gazetesinin önünde toplanmaya başlayan Atatürkçü Düşünce Demeğinin yurdun çeşitli yerlerinden gelen üyeleri, Kültür Bakanüğı’na doğru yürüyüşe geçtiler. Sloganlar atan bu

topluluğun sayısı Sıhhiye’ye ulaştığında 30 bin kişiye ulaştı. Katılımlarla giderek büyüyen kalabalık ikinci törenin düzenleneceği Büyük Tiyatro’ya yürürken, “ A nkara’nın taşma bak” , “ Güneş topla benim için ” , “ Y iğidim aslanım burada yatıyor” , “Uyu Memiş oğlan uyu” türkülerini de söylediler. Yolda, “K ışlalılar sağlamdır h içb ir şey olm az”

sloganlarıyla radikal dincilerin Gölcük Donanma Komutanlığı’ndaki depremin ardından başlattıkları hakaret furyasına da atıfta bulunuldu. Yol kenarında bulunanlar ve binaların pencerelerine çıkanlar da topluluğa büyük destek verdiler.

M

e r v e s a n a y a k i ş i r

...

Kültür Bakanhğı’ndan yine alkışlarla çıkarılan Kışlalı'nın naaşı, protesto sloganlarıyla Cumhuriyet Gazetesi’ne doğru götürüldü. Cumhuriyet Gazetesi’ne doğru giden topluluğa Cebeci istikametinden gelen büyük bir kalabalık daha katıldı. Kışlalı'nın Türk Bayrağı’na sarih cenazesi daha sonra Cumhuriyet Gazetesi’ne getirilerek, burada karanfillerle süslü ka­ tafalka konuldu. Protesto sloganları ve hepbir ağız­ dan söylenen türkülerle Cumhuriyet Gazetesi’nin önündeki törene katılan kalabalık, ardından Meşruti­ yet Caddesi üzerinden yürüyüşe geçti. Kalabalık cad­ de üzerindeki DSP Çankaya İlçe binasının önünden geçerken ıslıklar ve yuhalamalarla Ecevit’i protesto etti. Grup “ Faşist Ecevit, Katil Ecevit, Başbuğ Ecevit, Ecevit Merve sana yakışır” sloganları attı. Ardından kalabalıklar birkaç koldan Kocatepe Camii’ne yürüdü. ANKARA

Kombilerimizle ■

Kat

ısıttık.

I kaloriferlerimizle

ısıttık.

53 M , / « ®

5 J M J Ä ®

Fotoğraflar: Zekeriya ALBAYRAK - ANKARA, a.a.

Çok üzüldüler

O

Kışlalı'nın Adli Tıp'tan alınan naaşı saat09.10'da TBMM'ye getirildi. 1977 yılında CHP'den İzmir Milletvekili olarak parlamentoya giren ve 42'nci hükümette Kültür Bakanı olan Kışlalı için Meclis'teki tören saat 10.00'da başladı. Alkışlı ve sloganlı protestoların yapıldığı törene, Kışlalı'nın ailesi ve

yakınları başta olmak üzere Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, TBMM Başkanı Yıldım Akbulut, Başbakan Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit ile çok sayıda Bakan ve milletvekili katıldı. Törene, FP Genel Başkanı Recai Kutan, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, CHP Genel Başkanı Altan Öymen katıldı. Törende, MHP'yi Grup

Başkan Vekilleri İsmail Köse, Ömer izgi ve bazı bakanlar temsil ederken, DYP'yi Grup Başkan Vekili Saffet Arıkan Bedük, ile bazı milletvekilleri temsil etti. Alkışlı protesto ve atılan sloganlardan etkilendikleri görülen Ecevit çiftinin Kocatepe Camii'ndeki törende de morallerinin oldukça bozuk olduğu görüldü.

uıııhtıriyotiıı bekçıMyi/

.ftLılı'yı I .-.ğfe’ Ç j Jt

iü flu v u ru / i T M a . v _.

®a «,-ok yönlü rfırdüm liıyre j f

Siyasilere öfke

Kışlalı için ilk tören TBM M önünde yapıldı. Buradaki törene binlerce yurttaş katıldı. Kışlalı'nın cenazesi, TBM M önünde

katafalka konulduktan sonra, özgeçmişi okundu ve bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Cenaze daha sonra tören kıtası tarafından arabaya konulmak üzere

omuzlara alındı. Bu sırada törene katılan yurttaşlar, alkışlarla protesto gösterisine başladılar. Ellerinde Kışlalı'nın fotoğraflarını ve son yazısının yayınlandığı Cumhuriyet Gazetesi taşıyan yurttaşlar,

Cumhurbaşkanı ve Başbakan törenden ayrılmaya hazırlanırken, bu kez de slogan atmaya başladılar.

Yasak olmasına karşın, tarihinde ilk kez TBMM içinde bir gösteri yaşanması, bunu beklemeyen emniyet güçlerini de şaşırttı. Emniyet güçleri, alkış ve sloganlara hiçbir müdahalede bulunmadı. Alkışlı ve sloganlı protesto, cenaze ve aile Meclis'ten ayrılana kadar sürdü.

Cenaze namazını Yılmaz kıldırdı

IŞLALI' nın cenaze namazını Diyanet İşleri Başkanı

Mehmet Nuri Yılmaz kıldırdı. Yılmaz cenaze namazını kıldırdıktan sonra, Kışlalı'nın ailesi, yakınları, öğrencileri ile Türk milletine başsağlığı diledi. Kışlalı'nın menfur bir saldırı sonucu yitirildiğini kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti: "Bütün semavi dinlerde insan, mukaddes bir varlıktır. İnsanın canı, malı, ırzı, namusu

kutsaldır. Cenab-ı Hak, Kuranı Kerim'de 'Haksız yere bir cana kıyan bütün insanlığa kıymış gibidir. Bir hayat kurtaran da bütün insanlığı kurtarmış gibidir1 demiştir. Cana kıymak, dinimizde en büyük günahlardan sayılmış­ tır. Bu vesileyle bu menfur suikastı telin ediyorum, kını­ yorum. Umarım ki fail veya failler en yakın zamanda ya­ kalanır." Yılmaz, daha sonra, cenaze törenine katılanlara,

"Kışlalı'dan razı mısınız?" diye sordu. Törene katılanlar, "razıyız" yanıtını verdiler ve haklarını helal ettiklerini bildirdiler. Kışlalı'nın Türk bayrağına sarılı naaşı, musalla taşından alınarak, eller üzerinde cenaze arabasına taşındı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş ve Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel de naaşın taşınışına destek verdiler.

Başbuğ

E c e v it

d îye

slogan

a ttıla r

T

ö r e n ve yürüyüş boyu n ca kalabalıklar art arda şu sloganları attı:

►Katiller M eclis’te ►Susma sustukça sıra sana gelecek

► Katiller bulunsun, hesap sorulsun ► Suskun M eclis istem iyoruz ► Demokrat Türkiye ► Yobazlar nerede, Kem alistler burada

► Eninde sonunda A tatürk yolunda

► Başbuğ Ecevit ► M ücahit Ecevit, M erve sana yakışır

► Ecevit istifa ► Katil Ecevit ► Ecevit burada, Fethullah nerede? ► Hüküm et istifa ► Çeteler halka hesap verecek ►Hükümetin başı, laiklik düşmanı ► Faşizm e karşı om uz om uza ► M ollalar İran’a ► K ahrolsun Faşizm, K ahrolsun irtica ► Aydınlık Türkiye ► Şeriata geçit y ok ► Türkiye laiktir, laik kalacak.

P

a n k a r t la r

T ören sırasında şu pankartlar da taşmdı: ► K ırcı’ya af, Cumhuriyet’e kurşun ► Şeriata karşı sosyalist Türkiye ► Hepimiz biriz, M ustafa K em al’iz

► Kem alist devrim tam am lanacak

► Genç M ustafa K em al’ler geliyor

► G ericilik ve yobazlık bize yakışm az bize, şeriat düzenine verm eyiz vize

► Kem alistler tek bir yum ruk

katillerin peşindeyiz ► K ışla lıla r

sağlam dır h içbir şey olmaz.

V

et ü r k ü l e r Prof. Dr. Ahm et Taner Kışlalı'nın cenaze törenine katılanlar, “ A nkara’nın

taşına bak” , “ Güneş topla benim için” , “Yiğidim aslanım burada yatıyor” , “ U yu M em iş oğlan u y u ” türküleriyle yürüdü. K alabalık sık sık “ 10. Yıl M arşı”nı da hepbir ağızdan söyledi.

Klimalarımızla

soğuttuk.

(5)

Hum ve

Yöneten: Doğaner GÖNEN

PAZAR, 2 4 Ekim 19 9 9

Kızlar da taşıdı

O

B om balı suikast sonucu yaşam ını d üze n le n d i. Kışlalı'nın T ürk bayrağına türbanlı ö ğren cile ri de cenaze tö re n in d e sloganlara da eşlik ederek protestolara yitiren Prof. A h m e t Taner Kışlalı sarılı tabutunu kızlı-erkekli ö ğren cile ri Kışlalı'yı ya nlız bırakm adı. T ürbanlı destek verdiler.

için İletişim Fakültesi'nde tören o m u zla rın d a taşıdı. İletişim Fakültesi'nin ö ğrenciler, diğ er arkadaşlarıyla b irlik te ■ Selçuk ŞENYÜZ / ANKARA

I

Polis, ja n d a rm a ve M İT'in şok baskınlarında gözaltına alınanların sayısı ve k im lik le ri sır gibi sak­

lanıyor. G üvenlik güçleri, H izbullah'ın taşeron o la ra k kulla n ılm ış o la b ile c e ğ i ü ze rin d e duruyor.

A

HMET Taner Kışlalı’ya bombalı suikast

düzenleyen zanlılarla ilgili önemli ipuçları elde edildi. Polis, önceki gün ve dün bazı adreslere şok operasyonlar düzenledi.

Soruşturmayı ortaklaşa yürüten polis, jandarma ve MİT yetkilileri, özellikle dün bazı adreslere çelik yelekli, otomatik silahlı operasyon düzenledi. Görgü tanıklarının ifadeleri doğrultusunda, biri kadın 5 şüphelinin robot resimleri çizilirken, operasyonlarda gözaltına alınan kişilerin sorgusuna büyük bir gizlilik içinde başlandı. Gözaltına alınanların sayısı ve kimlikleri sır gibi saklanıyor. Önceki gün gözaltına alınan üç İranlı ise dün bırakıldı.

B

o m b a

araştirmasi

Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Laboratuvan’nda yapılan incelemelerde, suikastta kullanılan ‘melez bom ba’mn, TNT ile RDX adı verilen iki ayrı patlayıcı maddenin karıştırılarak yapıldığı saptandı. TNT’ye karıştırılan RDX maddesinin bombanın gücünü artırdığı belirtildi.

Kışlalı suikastında kullanılan bombanın özellikle­ rinin, Milli Bomba Bilgi Merkezi’ndeki bilgilerle kar­ şılaştırılması sonucu çok sayıda şüpheli nokta ortaya çıkarıldı. Hem jandarma bölgesinde, hem polis bölge­ sinde önceki yıllarda patlatılan bombalar ve bombacı­ larla ilgili bilgilerin, Kışlalı suikastıyla benzerlikleri tek tek çıkarılarak eleniyor.

T

elefo n

kayitlari

Soruşturmayı yürüten güvenlik birimleri, Kışlalı, daha önceden “ tehdit aldım ” dediği için telefon kayıtlarını da araştırıyor.

Güvenlik güçleri ayrıca son günlerde Türkiye’ye girip çıkan yabancıları da araştırmaya başladı.

T

a şer o n

h

İ

zbullah

mi

?

Soruşturmayı yürüten birimler, Hİzbullah örgütünün başka ülkelerin gizli servislerinin kışkırtmasıyla bu suikastı gerçekleştirme olasıhğı üzerinde duruyor.

İRAN: PİS SENARYO

İran’m Ankara Büyükelçiliği, Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesinden sonra üç IranlI’nın gözaltına alınmasına sert tepki gösterdi. Iran, gözaltına alman üç vatandaşının birkaç günden beri Türkiye’de bulunduğunu, teknik görevli olan bu kişilerin Ankara’daki büyükelçilik ile İstanbul’daki başkonsolosluk binalarında bazı teknik işlerde çalıştıklarım öne sürdü.

Kadir

ERCAN-Ugur ERGAN / ANKARA

H ain suikasta kurban giden A h m e t Taner Kışlalı, sevenlerinin sevgi seli

altında son y o lc u lu ğ u n a uğurlandı. Kışlalı'nın cenazesinin ö nü nd e, ailesi

yer aldı. Soldan sağa

Kışlalı'nın dam adı Sıtkı U lu ç , karısı N ilü fe r, kızı A ltınay,

d iğ er kızı D o lu n a y U lu ç ve ağabeyi M e h m e t A li Kışlalı alkışlar eşliğinde yü rü dü .

8 bin polis, 3 bin asker

A

N K A R A Valiliği, K ışla lı’nın cenaze töreni için olağanüstü önlem aldı. Poliste izinler kaldırılırken, cenazede 8 bin polis görevlendirildi. Törenler sırasında ayrıca 3 bin kadar da asker görevlendirildi.

Emniyet Genel M üdürlüğü ile Ankara Valiliği bünyesinde de iki izleme ve yönlendirm e bürosu kuruldu.

Kocatepe Camii’ndeki cenaze törenindeki güvenlik önlemlerinde askerin ağırlığı ön plana çıktı.

Kocatepe’de askerler ve mavi bereliler,

bir şehit cenazesini andıran biçimde olağanüstü güvenlik önlem leri aldılar.

Güvenliğin sağlanmasında keskin nişancı asker ve polisler görev yaptı.

K ışla lı'n ın cenazesi nedeniyle devlet zirvesi Kocatepe Camisi’nde bir araya geldiği için çevre uçuşa kapatıldı.

Kışlalı'ya maçta yuhalama

A

N K A R A C e b e ci Stadı’n da o y n a n a n Ş ek ersp or- Y im p a ş Y ozg at S p or

k a rşıla şm a sı A h m e t T a n e r K ı ş l a l ı ’n ın a n ısın a çirk in b ir g ö s te riy e sah n e old u . M a ç

ö n c e s i y a p ıla n say gı d u ru şu n d a 15-20 k iş ilik b ir g ru p ö n ce K ı ş l a l ı ’y ı y u h a la d ı d ah a s o n ra da “ Y a A l l a h B is m i ll a h , A l l a h u E k b e r ” d iy e slo g a n attı.

Isıttık,

soğuttuk.

a ^ L Ä i ü ir C ® T A M 4 5 Y U D I R

Kombilerimizle

ısıttık.

□ ^ L & IÜ C C © T A M 4 5 Y I L D I R

G ündem

ANKARA DAN

SEDAT ERGİN

Prof. Kışlalı'yı

uğurlarken

^ n p ÜRKİYE laiktir, laik kalacak...’ Prof. Ahmet Taner Kışlalı'nın cena- m ze namazının kılındığı K ocatep e Cam i­ in d e dün en ço k duyulan slogan buydu...

G elgelelim , cumhuriyetin laiklik ilkesine sa­ hip çıkanlar açısından, dün cam i avlusunda eleş­ tirilmesi gereken pek ço k görüntü vardı.

Bunların başında, Başbakan Bülent Ecevit için haksız bir şekilde atılan “ Başbuğ Ecevit” sloganı geliyordu.

Bir d e küçük bir grubun, avludan içeri giren siyasilerin çoğu nu ve bu arada Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i yuhalaması...

Sayıca kalabalık değillerdi, am a törene hâkim olan yas havasını bozmakta etkili oldular.

Bu, cumhuriyete sahip çıkmanın gerektirdiği öl­ çülülük ve olgunlukla bağdaşmayan bir durumdu.

★ ★ ★

Eleştirilmesi gerek en bir nokta daha vardı: Ne denirse densin, katılım, bu nitelikteki bir tö ­ renin taşıdığı sembolizmin gerektirdiği büyüklük­ le orantılı olmadı. Katılımın daha yüksek olması gerekirdi.

Özellikle Ankara'daki üniversitelerin gerekti­ ğince organize olam am alan düşündürücüydü.

Suikasta kurban gid en kişinin bir öğretim üyesi olduğu hatırlandığında, Ankara'daki üni­ versitelerin ço k daha örgütlü ve diri bir şekilde kendilerini gösterm eleri beklenirdi.

C am i avlusunda gözleyebildiğim iz, yalnızca O D T Ü öğretim üyelerinin “ topluca” cüppele­ rini giyerek, yani akademik kimliklerini ö n plana çıkartarak katıldıklanydı.

Diğer üniversitelerin benzer bir düzenlem eye gitme ihtiyacını duymamış olm alan, bu çerçeve­ de yadırganacak bir durum oluşturdu.

T ören, sahne olduğu bu görüntülerle, laiklerin örgütlenme ve dayanışma açısından katetmeleri gereken daha ço k büyük bir m esafe bulunduğu­ nu çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi.

★ ★ ★

V e dün organize olan tek bir kurum vardı: Türk Silahlı Kuvvetleri...

C am u avlusundan içeri girerken G enelkur­ m ay Başkanı O rgen eral Hüseyin Kıvrıkoğ- lu'na gösterilen coşku ve “ Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlan üzerinde düşünme­ ye değerdi.

Yazının başındaki slogana dön ersek, galiba bu sloganın içeriğine sahip çıkılması konusunda en duyarlı kesimin Türk Silahlı Kuvvetleri oldu­ ğu gerçeği bir kez daha algılandı.

Bir başka anlatımla, O rgen eral Kıvrıkoğ- lu'nun “ Her şey Silahlı Kuvvetler'den bek­ leniyor. Neden sivil tepkiler zayıf kalıyor? Neden sivil toplum kuruluşları kendi üstle­ rine düşen görevi yerine getirmiyorlar” şeklindeki yakınmasının haklılığı kanıtlanmış oldu.

Cum huriyeti bekleyen en büyük tehlike de galiba gerici akımlarda değil, bu tepkisizlikte ya- üyor.

Cumhuriyete sahip çıkanlar, öldürülen cum ­ huriyetçilerin cenaze törenlerini evde televizyon­ larından seyretm enin rehavetinden bir türlü çı­ kamıyorlar.

Prof. Kışlalı, bir köşeden kendi cenaze töre­ nini izleseydi, bu gözlem leri yapmaktan kendini alıkoyam azdı... Yıl: 51 Sayı: 18543 24 Ekim 1999 PAZAR Sahibi

Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A. Ş.yi temsilen Doğan Yayın Holding A.Ş, adına

Aydın DOĞAN

Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul ÖZKÖK

Yayın Koordinatörü

Seçkin TÜRESAY

M ali işle r Grup Başkanı

Ahmet TOKSOY

Reklam Grup Başkanı

Ayşe SÖZERİ CEMAL

Pazarlama-Op. Grup Bşk.

Vuslat DOĞAN SABANCI

Reklam K oordinatörleri Gönül BİRKİYE Hakan ÖNEN Altuğ ACAR Reklam Müdürleri Zeynep METİN Taner İÇTEN Yayın Danışmanı Doğan HIZLAN Yazıişleri Müdürleri:

Fikret ERCAN Tutan T tlR E N Ç Erol TÜR EGÜN Nurcan A KAD Aydın CANDABAK

Yurtdışı Ya. Md.: Ertuğ KARAKULLUKÇU

Haber M üdürü: Reha ÖZ

H.H.A. G enel M üdürü: Uğur CEBECİ

S orum lu Müdür: Haşan KILIÇ

Bölge Yayınları: Nejat SEÇEN

Dış H aberler M üdürü: Serdar DEVRİM

Ekonomi M üdürü: Vahap MUNYAR

Spor S orum lu M üdürü: Nezih ALKIŞ

Dlzi-Araştırm a: Neyylre ÖZKAN

Magazin K oordinatörü: Uğur GÜNERİ

B ilg i işle m Y önetm eni: Nilüfer ÖKTEM

G rafik Tasarım: Reha ERDOĞAN TEMSİLCİLER

ANKARA : Sedat ERGİN İZMİR (Ege Temsilcisi) : Nedim DEMİRAĞ ADANA (Çukurova Temsilcisi) : Y. Sinan TANYILDIZ TRABZON (Karadeniz T e m silcisi): Orhan KAYNAR

ANTALYA (Akdeniz T e m silcisi): Melih YALMAN

MATBAALAR

BASILDIĞI YER: H ü rriye t G azetecilik ve M atbaacılık A.Ş.

• HÜRRİYET MEDYA TOWERS: Tel: (0-212) 677 00 00, Faks: (0-212) 677 03 27

Güneşli - 34544 İstanbul

İstanbul istihbarat: Tel: (0-212) 677 03 44 - (0-212) 677 03 45, Faks: (0-212) 677 03 40

İRTİBAT BÜROSU Türkocağı Cad No: 3/1 Cağaloğlu, 34440, İstanbul

ANKARA: Tel: (0-312) 467 00 20. Faks: 428 53 18. Clnnah Cad. No: 8 - 06690 Kavaklıdere ■ İZMİR: Tel: (0-232) 463 51 00 Faks: 463 08 29. Şehitler Cad. No: 16/1 - 35230 Alsancak ■ ADANA: Tel: (0-322) 34616 00. Faks: 346 36 02. Adana - Ceyhan Karayolu - 01260 ■ TRABZON: Tel: (0462) 326 38 32 ve 33 Faks: (0462) 326 38 34. Gazipaşa Caddesi Ulusoy Apt. Kal: 2 No: 4 6100

■ ANTALYA: Tel: (0-242) 340 38 38 Faks: 340 38 12. Serik Yolu 8. kllometre-07100

Hürriyet, basın meslek ilkelerine uym aya söz vermiştir

Hürriyet Gazetesi ve eklerinde yayınlanan yazı, haber ve fotoğrafların her türlü telif hakkı Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A. Ş.'ye aittir.

(6)

G ündem

MHMHMNMWMI

L3

PAZAR, 2 4 Ekim 1 9 9 9

MMMMNMMNMI Doğu Perinçek

Kışlalı'yı

NATO

öldürdü

İSTANBUL - İşçi Parti­ si Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ahmet Taner Kışlalı'nın 'Türkiye'yi Batı'ya entegre etmek isteyen süper NATO' tarafından öldürüldü­ ğünü iddia etti. Dün partisinin İstanbul il merkezlide basın top­ lantısı düzenleyen Pe­ rinçek, Kışlalı suikastı­ nın küreselleşme uğru­ na, ulusal devleti hedef alan, Mumcu, Üçok, Denizer cinayetlerin­ den biri olduğunu sa­ vundu. Perinçek, "Su­ surluk'taki Merce-des'ten Abullah Çat- lı'nın çıkması ne kadar gerçekse, bu bilgi de o kadar doğrudur" dedi. Kışlalı cinayetinin ulu­ sal devleti savunan, Kemalist devrimin ön­ cüsü olan aydınlara yö­ nelen cinayet zinciri­ nin son halkası olduğu­ nu belirten Perinçek, "Kışlalı cinayetinde kullanılan bomba ABD Savunma Bakanlığı nın özel izniyle Türkiye'ye getirilebilen, Tür­ kiye'de sadece ABD ve NATO'nun üç üssünde bulunan malzemelerle üretilebiliyor" dedi. Seçil TÜRESAY

CSO 'dan

Kışlalı jesti

ANKARA - Cumhur­ başkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), dün ve önceki günkü konserlerini bombalı suikasta kurban giden Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'ya ithaf etti. CSO Müdürü Ahmet Nedim Tanrıkulu, cuma günkü konser öncesinde, izleyicilere yaptığı konuşmada, Kışlalı'yı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadıklarını vurguladı. Konser öncesinde saygı duruşunda bulunuldu.

TV'ler

naklen verdi

ANKARA - Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın cenaze törenini TV kuruluşlarının büyük bölümü gün boyu ve naklen yayınladı. Saat 13.50 itibariyle Cumhuriyet Gazetesi'nin önündeki töreni TRT-1, TRT-INT, ATV, NTV, Show-TV, Kanal-D, CNN Türk, BRT, Flash, İnterstar, TGRT, Kanal 6 ve Samanyolu TV naklen yayınladı. FP'ye yakınlığı ile bilinen Ka­ nal 7 sadece Kocatepe Camii'ndeki töreni naklen verdi. Dinsel ağırlıklı yayın yapan kanalların büyük bölü­ mü ise yayın akışların­ da normal programı uyguladılar.

DOKUZ NO LU ARKADASINIZ

O

uğursuz 1 9 7 9 yılının ilkbaha- mektubu nnda aldık.

B eytepe Kampusu, yakıtsız, soğuk bir kış­ tan henüz çıkıyordu.

Sokaklarda her gün 1 5 -2 0 kişi öldürülüyordu.

A m a biz yine de o uğursuz, o melun mektubun ne anlama geldi­ ğini bilmiyorduk.

★ ★ ★

Size ön ce o mektubu anlatmalı­ yım:

Mektup 10 kişiye gönderilmişti. Beyaz bir zarfın içinde gelmişti.

Alelade bir zarf.

O eski, klasik, dikdörtgen değil de kareye yakın zarflardan.

Üzerinde sadece bizim adımız ve adresimiz vardı.

Sol üst köşedeki göndericiye ait bölgede tek kelime yoktu.

Ne de arkasındaki o tanıdık üç­ gen bölgede... “ Faili m eçh u l” bir mektup yani...

İçinden çıkan alelade kâğıdın te­ pesine bir tabut resmi çizilmişti.

Bütün dünyada herkesin ilk ba­ kışta anlayabileceği kadar basit ve evrensel bir işaret.

Bir noktadan başlayıp üçgen şek­ linde hafif aşağı indikten sonra, dik­ dörtgen bir sandık halinde aşağı inen basit bir resim. Bir sanduka...

H em en altında büyük harflerle yazılmış kısa bir cümle:

“ B E Y T E P E ’D E N T A B U T L A R Ç I K A C A K .”

Onun altında şimdi tam hatırla­ yamadığım iki-üç cümle.

Yakında binlerinin öldürüleceğini anlatan iki-üç alelade tehdit cümlesi.

V e onun altında l'd en 10'a ka­ dar uzunca bir liste. Alt alta yazılmış

10 isim.

Bu listenin 1, 2, 5 ve 9'uncu sı­ radaki isimlerini hâlâ çok iyi hatırlı­ yorum.

1 numarada Dr. E rcan E yü- boğlu vardı.

Fransa'da öğrencilik yıllarında aynı öğrenci derneğinde birlikte ça­ lıştığım arkadaşım. Öğrenci Birliği Başkanı'ydı.

Türkiye'ye döndükten sonra Tüm Öğretim Üyeleri Dem eği Baş­ kanlığı yaptı.

Karadeniz'in yoksul bir köyünde doğmuş, çok küçük yaşta babasını kaybetmiş, devlet bursuyla Fransa­ 'da doktora yapmış başarılı bir ö ğ ­ retim üyesiydi.

★ ★ ★

2 numarada D oç. E m re K o n - gar vardı.

Bütün öğretim üyeliği yıllarımız­ da bize yardım eden, akademik kıs­ kançlığın “ A ” sını bilmeyen parlak bir bilim adamı.

O günlerde CHP'nin önde gelen danışmanlanndan biri. Listenin ka­ muoyunda en tanınan siması.

5 numaranın hizasında benim adım yazılıydı.

Akademik kariyerimin henüz ba- şındaydım. Solcu bir öğretim üyesi olarak tanınıyordum.

Ve listenin 9 numaralı siması...9 numaranın karşısında şu isim vardı:

Doç. Bedrettin C ö m ert. B e d re ttin 'i bizden ayıran en

E rtu g ru l OZKOK

çarpıcı özelliği neydi?

Ç ok yakışıklı bir gen ç adamdı. Dünya güzeli bir insan.

Yüzünde her zaman sakin bir ifa­ de vardı. Tıpkı A h m e t T aner'in

yüzü gibi.

N edense onu h ep rahat, sade ama modern kıyafetler içinde hatır­ lıyorum.

Ç ok başarılı bir sanat estetikçisiy- di. C ro ce 'n in çok önemli bir kitabı­ nı çevirmişti.

Kitap o günlerde yayınlanmıştı. O da ÖHP'ye yakın bir sosyal de­ mokrat olarak tanınıyordu.

Am a içimizde siyasete en uzak olanımızdı. Onun eşi de yabancıydı.

Tıpkı A h m e t T a n e r'in ilk eşi

Nilgün gibi. İşte listeden bu isimleri hatırlıyorum.

Hayatımda aldığım ilk tehdit mektubuydu. Tabut resmi tuhaf bir ürperti yaratmıştı. Korkmuştum.

Am a o manasız atasözü nedense korkumuzu hafifletmişti:

“ Isıracak k ö p e k h a v la m a z ”

veya “ Ö ld ü r e c e k a d a m u y a r­ m a z ” .

Ama çok geçmeden, bunun sade­ ce bir avuntu olduğunu anlayacaktık.

H em de içimizde “ O n u niye öldürsünler ki” diye düşündüğü­ müz arkadaşımızın öldürülmesiyle.

★ ★ ★

O uğursuz mektupları almamız­ dan kısa bir süre sonra Bedrettin, K öroğ lu Caddesinde öldürüldü.

Küçük V olksw agen arabasının koltuğuna yaslanmış yüzü hiç bozul­ mamıştı.

Hâlâ içimizde en yakışıklımızdı. Hâlâ o dünya güzeli insandı.

O ölüm bizi çok sarstı. Çok ağladık. Hem ona, hem kendimize ağla­ dık... 9 numara gitmişti.

Listenin üst sıralarındakiler, biz- ler ise hâlâ hayattaydık.

Kötü günlerdi. “ A c a b a kurtu­ lan Bedrettin m iyd i?” diye düşün­ düğümüz bile oldu.

E m re K on g a r'ia Gölbaşı'ndan dönerken yolumuz kesildi. Zor kur­ tulduk.

S e d a t Simavi'nin mezan başın­ da bom ba patladı.

Mezarlığa çıkan yokuş yolda ara­ bamız kaydığı ve iki dakika geciktiği için hayatımız kurtuldu.

Ankara'da odam ızın dibinde bom ba patladı. Biz şu ana kadar şanslıydık.

Bedrettin ve A h m e t T aner ise şanssızdı.

★ ★ ★

O uğursuz mektuptan beri köprü­ lerin altındaki sular durmadan aktı.

O sular kırmızı bir mürekkep hali­ ne dönüşüp kendi kendine hüzünlü bir hayat bilançosunu yazdı. Netice...

Neticede aynı listeyi paylaştığınız 9 No'lu arkadaşınızı Köroğlu Cad­ desinde bırakmışsınız.

Paris'te Rue Sommerand'da uzun otel odalannı paylaştığınız arkadaşı­ nızı bir bom ba parçalamış.

Aynı gazetenin aynı koltuğunu paylaştığınız bir ağabeyinizi evinin önünde vurmuşlar.

Sonuçta bu uç hayatın muhase­ besi nedir?

Onlar mı kurtulmuşlardı, yoksa siz mi yaşamaktasınız?

İnternette

İBDA-C’nin

ölüm listesi

G

AZETECİ-yazar Ahmet Taner Kışlalı'nın,

bombalı suikastla öldürülmesi olayıyla bağlantısı araştırılan yasadışı îslami terör örgütü İBDA-C, ölüm listesini internetten yayınladı. A tatürk’e ağır hakaretler yağdıran örgüt, Atatürk fotoğrafının altına, “ Ne leşler vardır, gebertilecek” yazdı. Örgütün, militanlarına yol göstermek için hazırladığı sayfada, “ 1999 ihtilalinde

gebertilecekler” başlığı altında, öldürüleceklerin isimlerine yer veriliyor. Listede, türban konusundaki tavizsiz tutum ve söylemleriyle tanınan bilim adamları da bulunuyor. Özellikle türbanlı öğrencilerin alınmadığı, İstanbul Üniversitesinin Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter ile eski Rektör Prof. Dr. Bülent Berkarda’mn isimleri “ gebertilecekler” arasmda geçiyor. Öldürülecekler arasında, yine, daima türban yasağının uygulanmasından yana olmakla tanınan emekli Orgeneral Çevik Bir, Jandarma eski Komutam Teoman Koman, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı V ural Savaş, Anayasa Mahkemesi eski Başkam Yekta G üngör Özden gibi isimler de gösteriliyor.

Y İY E C E K STO K LA Y IN ÇA ĞR ISI

İBDA-C’nin ölüm listesinde, Cumhurbaşkanı Süleyman Dem irel ile Başbakan Bülent Ecevit’in isimleri, “ M üstakbel Protokol Leşlerimiz” başlığı altına sıralanıyor. Yine, 8 yıllık eğitim nedeniyle hedef yapılan Milli Eğitim eski Bakam Hikmet Uluğbay’ın yanı sıra, ölüm listesinde işadamı Sakıp Sabancı’mn ismi de dikkat çekiyor. İBDA-C’nin, rahatça yayın yaptığı internetteki sayfası,

Müslümanlar’a uyarıyla başhyor. Müslümanlar’a, “ Yakında yaşanacak kaos ortam ı için hazır olm a” uyarısı yapılıyor. Bunun için herkesten, en az bir ay yetecek kadar temel gıda ve içme suyu

stoklaması, yaralanmalara karşı tetanoz aşısı olması, çocuk sahibi olan ailelerin çocuk bezi, ilaç gibi şeyleri alması, çadır, uyku tulumu dürbün gibi kamp malzemelerim bulması, saldırı ve savunma için de silah, tüfek, mermi, patlayıcı almaları isteniyor.

S

a v a ş d e r s l e r î v e r

İ

y o r l a r

İBDA-C’nin internet sayfasmda, ayrıca savaş ders­ leri veriliyor. Bu derslerde bomba ve molotofkokteyl yapımının yanı sıra, “ Dolaşım sistemi, solunum ve suni solunum, hasta ve yaralıya müdahale” baş­ lıkları altında ayrıntılı bilgiler arüatıhyor. Militanla­ ra, bomba yapımında kul­

lanılan kimyasal malzeme­ lerin, kimyevi madde üre­ ten firmalardan fatura karşılığı alınabileceği be­ lirtilirken, bu firmaların telefon rehberinden bulu­ nabileceği açıklanıyor. Bu malzemelerin tamamının tek bir firmadan

alınmasının sakıncalı olduğu uyarısı yapılıyor.

Klimalarımızla

soğuttuk.

13

Alkışlandı

C H P 'nin eski Genel Başkanı D eniz Baykal da dün A hm et Taner Kışlalı'nın cenazesindeydi. M ehm et Sevigen başta olm ak

üzere önem li kurmaylarıyla birlikte Kocatepe C am ii'ne gelen Baykal, törenler boyunca alkış alan ender siyasetçilerden biri oldu.

Cumhuriyet Gazetesi'nin ı önündeki törende konuşan CFIP

Genel Başkanı Altan Öymen, Kışlalı suikastıyla laik Cumhuriyef i savunanlara gözdağı vermek isteyenlerin amaçlarına ulaşamayacaklarını söyledi. Öymen, "Kışlalı'yı niçin öldürdüler? Demokratik ve laik cumhuriyetimizin en etkin savunucularından biriydi o, onun için öldürdüler. UğurMumcu'yu, Muammer Aksoy'u, Bahriye Üçok'u niçin öldürdülerse onun için öldürdüler" dedi. Suikastın uzmanlaşmış bir cinayet örgütü tarafından gerçekleştirildiğini düşündüklerini söyleyen Öymen, "Yatacağı yer Atatürk'ün yanıdır, Uğur Mumcu'ların, Bahriye Üçok'ların, Muammer Aksoy'ların yanıdır" diye konuştu. Öymen, sözlerini şöyle tamamladı: "Kışlalı'ya selam olsun, onu aramızdan ayıran ellere lanet olsun. Türkiye'de Atatürkçülerin, laik cumhuriyeti savunanların yolu açık olsun." Törende konuşan Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı ve Köşe yazarı ilhan Selçuk, 6 yıl önce aynı yerden Uğur Mumcu'yu son yolculuğa uğurladıklarına dikkat çekerek, "6 yıl sonra 2005 yılında da tekrar böyle bir cinayetin başında toplanacak mıyız arkadaşlar?" diye sordu. Mumcu'nun tabutunun başında da yine böyle bir konuşma yaptığını belirten Selçuk, o günkü kararlılığın devam etmemesi yüzünden bugün Kışlalı'nın

ölümünün acısının yaşandığını kaydetti. Selçuk, "Laik insanlar güçlerini birleştirirseydi, acaba bu cinayet işlenir miydi?" diye sordu.

■ Fotoğraflar: Hamza ŞAHİN, a.a

GÜNÜN YAZISI

OKTAY EKŞİ

Bu defa başka...

■ Birinci sayfadan devam

A m a Kışlalı' nın şehit edilm esi üzerine üç-beş yobaz hariç tüm Türkiye'nin tek ses haline gelmesi ve laik cumhuriyete sahip çıkm a azmini bir kere daha ortaya koyması, O 'nu herhalde rahatlatmıştır.

Şim di karşım ızda duygusallıktan hızla annm a ve Kışlalı 'nın da özlediği uygar Tür­ kiye'nin kriterleriyle hareket etm e görevi var: Laik cumhuriyeti ebediyete kadar ya­ şatmak için her birimize daha ne gibi görev­ ler düştüğünü, kendi benliğimizde tartışmalı­ yız. Bizimle aynı değerleri bölüşen kişilerle, örgütlerle bütünleşmeliyiz. Duyarlığımızı ka­ m uoyuna yansıtmalıyız. Bu y ön d e program ­ lar oluşturmalı, sistemli, istikrarlı bir şekilde uygulamalıyız. D aha som u t ifadeyle söy le­ m ek gerekirse “ aydınlık Türkiye için bir dakika karanlık” eylem i gibi som ut, sü­ rekli am a hukuka saygılı eylemler dönem ine geçmeliyiz. Bu bir.

İkincisi bu meş'um cinayetin faillerini mutlaka bulmalı ve adaletin işlediğini görmeliyiz.

G eride kalan yıllara ait örnekler bu konu­ da iyimser olmamızı engelliyor. Çünkü böyle bir durum karşısında ister istemez, “ Muam­ mer Aksoy'un katili bulundu mu? Uğur Mumcu'nun katilini bulmak bir yana, olayın tanığı susturulm adı m ı? Abdi İpekçi'nin öldürülmesine tanık olduğu­ nu bildiren kişi susmaya mecbur edil­ medi mi? İpekçi cinayeti hakkında res­ mi görevlilere bilgi veren Yalçın Özba- y'ın ifade bantları, resmi sıfat sahipleri tarafından silinmedi m i?” gibi sorular akla geliyor.

A m a bu defa biz daha iyimseriz. Çünkü aradan g eçen yıllar içinde edindiğimiz bilgile­ rin bizi götürdüğü kanaate g öre Muammer Aksoy, Çetin Emeç ve Turan Dursun ci­ nayetleri, İran 'dak i molla rejiminin Türki­ ye’de tuttuğu aşırı dinci kiralık katiller ta­ rafından işlendi.

Uğur Mumcu cinayeti, ancak bir gizli servis işi olabilecek kadar profesyonelceydi. A ncak o sırada İran'ın Türkiye'deki cinayet­ leri, daha ço k Şah yanlısı İranlılar’a yönelik­ ti. O nedenle bize kalırsa o olayda İran'ın rolü ya yok, yahut da ço k az idi. Bize sanki Bahriye Üçok ile Uğur Mumcu aynı gizli servisler tarafından öldürülmüş gibi geliyor. Bu iki cinayetin çözü lem em iş olm asını da on a bağlıyoruz.

A m a Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürül­ m esin d e kullanılan el yapım ı b o m b a y ı ve bom banın yerleştiriliş şeklini “ fazla profes­ yonelce” bulmayanlara katılıyoruz. O yüz­ d e n bu olayın m u h tem el failleri arasında “ gizli servis” türü bir merkezi aramıyoruz. O olm ayınca da Türkiye’deki polisin, Milli İs­ tihbarat Teşkilatının ve Jandarm anın işbirli­ ği yapm aian şartıyla bu defa muammayı ç ö ­ zeceklerini sanıyoruz.

Kışlalı

3

için miting

G

AZETECİ- yazar A h m et T an er K ışla lı

suikastı, Hatay’m İskenderun İlçesi ve Bursa’da miting ve yürüyüşle kınandı. Atatürkçü Düşünce Derneği İskenderun Şubesi’nce Atatürk Anıtı önünde düzenlenen mitinge, çeşitli kuruluşlar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri katıldı. ADD İskenderun Şube Başkanı C em il U ğutm en, artık ölümlerin şiddetle ve nefretle kınanması yerine, azmettiren­ lerin bulunmasını, açıklanmasını ve cinayetlerin ardındaki sırların aydınlatılmasını istediklerini söyledi. Mitinge katilanlar, daha sonra A h m et T an er K ışla lı fotoğraflarıyla yürüdü ve bombalı saldırıyı alkışlarla protesto ettiler.

Bursa’da sivil toplum örgütlerince düzenlenen yürüyüşe katilan yaklaşık 750 kişilik grup,

“ Susm a su stu k ça sıra sana g e le ce k ” , “ T ü rk iy e la ik tir, la ik k a la ca k ” , “ Ç eteler h alk a hesap v e r e ce k ” diye slogan atarak, Setbaşı’ndan Atatürk Anıtı’na kadar yürüdü. Atatürk Anıtı’na çelenk koyan grup, saygı duruşunun ardından istiklal Marşı’nı okuduktan sonra dağıldı.

Öcalan: Suikast

barışa saldırı

S

B

ÖLÜCÜBAŞI A bd u lla h Ö calan , A h m et

T aner K ışla lı suikastının barışı baltala­ mak isteyen kesimlerce yapıldığım öne sür­ dü. Perşembe günü kendisiyle îmralı Adası’nda gö­ rüşen avukatları H atice B ozk u rt, T ü rk a n A slan ile F iliz K ostak aracılığıyla açıklama yapan Ö ca­ lan, A h m et T aner K ışla lı’ya yapılan suikastı rad yodan dinlediğini aktardı. T ü rk a n A sla n , A vru­ pa’da PKK sözcülüğünü yapan Özgür Politika Ga- zetesi’ne, Ö calan ’m yaptığı değerlendirmeyi aktar­ dı. Ö calan, saldırıyı ‘D evlet için d e k ir li savaşın sü rm esin i isteyen k esim in b ir p ro v o k a sy o n u ’

Referensi

Dokumen terkait

Lampiran 5: Gambaran Responden Menurut Pengetahuan pada Pasien yang Berkunjung ke Puskesmas Kecamatan Jagakarsa Bulan Maret 2011 Pernomor Kuesioner No Pengetahuan Hipertensi 1

Antara usia "#- tahun mengalami perkembangan bahasa yang cepat secara umum, ditandai dengan kebanyakan anak usia " tahun dapat menyusun kalimat sederhana, namun cara

Hand off adalah komponen kritis dalam perawatan pasien yang meliputi upaya komunikasi dalam memindahkan pasien dari satu unit perawatan ke unit perawatan yang lain dengan

Untuk mengatasi masalah ini, terdapat beberapa alternatif solusi yang dapat dilakukan media massa seperti dikemukakan oleh Chang (dalam Trijono, 2002) antara lain: 1)

Pada langkah akhir ini guru meminta pasangan-pasangan tersebut untuk berbagi hasil pemikiran mereka dengan pasangan lain atau dengan seluruh kelas. Pada langkah ini

Untuk itu guru harus dapat membuat perencanaan yang seksama sehingga dapat meminimalkan jumlah waktu yang terbuang, (4) Banyak kelompok yang melapor dan perlu