n·'J3j7AK l'oplilcr Hilim Kitaplan I I 2
Anadolu Manzarahln Hikmet Birand
Resimkr: Refik Epikman. Arif Kaptan. Beylan - Nejat Diyarhaktrh ·
© llikmet Birand. l 9S7
© Tlirkiye Bilimsel ve Teknik Ara~t!rma Kurumu, !999 Bu yapttln hiitiin haklan sakhdtr Yazliar ve gilrselmalzemeler,
izin almmadan tiimiiyle veya ktSmen yayu11lanamaz. Tt/BiTAK Popzllcr Bilim Kitaplarz 'mn sc~·imi z•c ch~Qer!cndirilmesi
T0JJ11AK Yttyzn Komisvonu tamjiwlan yapzlmaktw/u·. ISBN 97S- 40.3- 167- .)
llk hastmt Eyliil 1999'cla yaplian Anadolu Manzaralarz bugiine kadar 20.000 adet baSthm~ttr.
9. Basun :jubat 2004 ( 2')00 acletl Yaymlar ve Tanttun Daire Ba~kam
:jefik Kahramanbptan lslerme Mlidlirii M. Kemal Bostannoglu Yayuna l!aztrlayan: Zulu! Ozer
Grafik Tasanm: Cemal Hingiir Sayfa Dlizeni: Seval ()zgiil
TfJBiTAK
Atatlirk Buh·an No: 221 Kavakhdere 06100 Ankara Tel: (.312) 427 .3.3 21 Faks: (.312) 427 U .)(J
e-posta: [email protected] internet: kitap.tubitak.gov.tr Kalkan Mathaanhk - Ankara
Anadolu
Manzaralar1
Hikmet Birand
Sunu~
Rahmetli hocam Prof. Dr. Hikmet Birand doga koruma fikrini iilkemizde ilk ortaya atanlardand1r. Bu fikir 1950'li yillarda diinyanm geli~mi~ iilkelerin-de bile dahayeni tart1~1hrken iilkemizde bir avu~ or-manCI, ziraah;:I ve nihayet o y1llann en deneyimli, ileri gorii~lii botanik~isi Prof. Birand, iilkemizde do-ga koruma bayragmi a~an onciilerden olmu~lardir. Hocamn elinizdeki kitabi, hazirlandigi tarihe
ka-dar, kendisinin degi~ikyaym
organlanndayayimla-nan memleket hikayeleri ile ilgili popiiler makalele-rinin bir araya getirilmi~ ~eklidir.
TOBiT AK tarafmdan daha once yay1mlanan
Alu; Agac1 ile Sohbetler
adh kitabmdan 10-15 yii kadar once yazilan bu makalelerden bazilan, orne-ginKeltepe Ormanlarmda Bir Giin,
ufak kitap~Ik lar ~eklinde yayimlanmi~tir.Alu; Agac1 ile
Sohbet-ler
den anla~Ilacagi gibi, hoca, kendi doneminde Tiirkiye'yi ~ok dola~an biri idi. Bu gezileri sirasm-da elde ettigi bilgilerden bir k1smmi bu iki kitabm-da toplam1~tir. Bir botanik~i i~in onemli olan husus miimkiin oldugunca ~ok yeri, dolu baki~larla, yani bilerek, inceleyerek, anlayarak, hissederek gezmek,gormektir. i§te Prof. Birand iilkesini boyle gezmi§-tir. Boyle, bir ki§inin goriip hissettiklerini, herkesin soluk almadan okuyacag1 bir hale getirecek bir §e-kilde yaz1ya dokmesi, o ki~inin herkeste bulunma-yan bir ozelligini ortaya koyar. Prof. Birand, tarihi-miz i<;cinde bu ozellige sahip nadir ki§ilerden oldu-gunu bu iki oliimsiiz kitabJ ile gostermektedir.
Son yirmi otuz yd i~inde ben ve baz1 botanik<;ci, zoolog meslekta§lanm, geli§en teknolojinin nimet-lerinden de yararlanarak, rahmetli hocaimzdan da-ha <;cok yer gormemize ragmen, gordiiklerimizden elde ettiklerimizi bir tiirlii halkm anlayabilecegi tarzda yazdmi§ yaymlara donii§tiiremedigimiz i<;cin hay1flamr durur, <;cok iiziiliiriiz. Bilimsel bulgular di§mda, halkm gen;ekten i§ine yarayacak olanlar bizlerle birlikte toprak olup gidecektir.
Prof. Birand'm ve rahmetli babamm arkada§lan olan iki hocam1 da bu vesile ile anmak isterim. 1962 ydmda kaybettigimiz zooloji hocam1z Prof. Dr. Mithat Ali Tolunay'm Ankara Fen Fakiiltesi'nde yapdan cenaze toreninde, 1980'li ydlarda uzun siire TOBiTAK Ba§kanhgmi dayapan meslekta§I ve ar-kada§I Prof. Dr. Tevfik Karabag, omriim boyunca <;ce§itli vesilelerle hatirladigim bir ciimle soylemi§ti. "Baz1 bilim adamlan yapt1klan bilimsel <;cah§malar ve makaleleri ile, bir k1sm1 ise yazd1klan kitaplarla iz birakirlar ve amhrlar". Prof. Karabag' a gore Prof. Tolunay ikinci gruba girenlerdendi. Sm1fm ti-tiz, <;cah§kan ogrencileri bile, nefis bir §ekilde
anlat-ttgt butiln dersleri <;tt <;tkarmadan dinledigi ic:;in not tutmazlardt. <;ok fazla bilimsel makalesi olmamast-na ragmen, hocanm yazdtgt il<; ciltlik
Gene/
Zoolo-ji ders kitabt, alamo klasikleri arasma girmi~tir.i~te Prof Birand da rahmetli Tolunay hoca
gru-bundan bir bilim adamt idi. Ancak ondan farkt, yazdtgt kitaplann salt bilimsel olmaktan <;ok, bilimi
populerle~tiren, halka donuk kitaplar olmastdtr. Bu nedenledir ki iki kitabt da olumunden otuz yd sonra TOBiTAK tarafmdan isabetle, populer bilim kitaplan dizisi i<;inde yaytmlanmt~ttr.
Afu; AgacJ ile Sobbetler,
nastl botanigin halk di-linde anlatt!dtgt bir eser ise, elinizdeki kitabt da ul-kenin bazt yorelerinin bitki cografyast ve sosyoloji-sinin, hatta stmrh da olsa faunasmm, halkm anlaya-cagt ~ekilde aktanlan bir ozeti olarak gormek gere-kir. Soranm size, ~u anda ya~1 ktrk, hatta elli civa-nnda olanlar Ankara'nm hemen yakmmda, Hact-kadm diye bir mesire yeri oldugunu ve orada <;e~it li aga<; tilrlerinin, Akdenizli bir me~enin ya~adtgmthattrlar m1, hattrlasa da bilebilir mi bunlann her bi-rinin bir hazine oldugunu? Adana-Ankara arasm-daki bozkm (hocanm terimi ile stepi) hangi kalem bu kadar ~iirsel ve okuyucuyu stkmadan, fark ettir-meden bozktr fikrini populerle~tirerek anlatabilir?
Bitkileri anlattrken araya hayvanlar, ozellikle
ku~lar hakkmda bilgiler eklemesi de hocanm diger bir ozel!igi, Siradan botanik<;iJerden farktd1r. <;un-ku hoca, iyi bir botanik<;i oldugu kadar aym
za-manda mahir bir avCiydJ. Bir kurt ile ilk kez kar§I-la§an eniklerin (gene;: ve teeriibesiz kopeklerin) davram§lanm anlayabilmek ic;:in hoea gibi ave1 ve koy c;:oeugu olmamz gerekir.
Ya§ammda insanlarla pek ilgilenmez gibi goriin-se bile, yazd1klarmdan iyi bir gozlemci oldugunu anhyoruz. Seyahat ederken kac;:Imiz dii§iiniir ki yol kenarmda sigarasm1 tiittiiren dertli c;:oban
"bozkJ-rm moral kabramam, bilge ki$idir, biiyiikler
zen-ginler bep ondan ak1l dam$Ir':
Hoeamn
AII9 Agac1 ile Sobbetler
kitabm1 oku-duysamz onun doga a§Igi oldugunu artik anlami§-Simzdir. Y almz bitkileri degil, dogadaki her §eyi se-ver; ineeler ve ne olduklanm anlamaya c;:ah§Ir. Kir-kikindi yagmurlanm, bunlann dogaya c;:e§itli etki-lerini boyle abe1 bir iislupla anlatan kac;: ki§i bili-yorsunuz? Doga diigiinlerinin nas1l oldugunuAn-kara 9igdemi'ni
okuyunea anlarsm1z.Karabiik'ii anlat1rken eaddelerde yalane1 akas-yalan goriinee, o ilimizin etrafmda bol say1da yeti-§en giizelim diger agac;:lann yerine neden bu ya-banei agaem dikildigini kmamasm1, "ne app, ne ay1p" diye feveran ettigini okuyan ormane1 ve pey-zajeilar, kendileri ile yaptlgimiz benzer tarti§mala-nn, Prof. Birand'm yanmda yeti§memizden kay-naklandigmi daha iyi anlayaeaklardir.
At ve Asfalt
yaziSI eveil hayvanlann sahipleri ile aralarmdaki duygusal bag1 ac;:Iklayan, tammlayan nefis bir yaz1d1r.Kitap, o y1llarda hocam1z ile birlikte doga koru-ma konulannda ilk bayrag1 a<;an ve ~imdilerde bazt-lan rahmetli olmu~ baz1 ormanctlann kurdugu Tiir-kiye Tabiatm1 Koruma Dernegi kurucularma, gele-cekte neler yapmalan gerektigi konusunda onerile-ri kapsayan bir boliim ile sona ermektedir. Bugiin
ya~ananlan, bundan elli y1l once fark eden Prof. Bi-rand'm, halkt ta o zamanlar doga koruma konula-nnda egitmeye <;ah~mt~ olmas1 dikkat <;ekicidir.
Bir botanik<;i olarak hocanm, yaytmlandtgJ ta-rihlerde, pek kii<;iik bir kesime ula~abilen,
AII9
Agac1 ile Sohbetler
veAnadolu Manzaralan
kitap-lannm tekrar, ozenli bir ~ekilde yaytmlanarakge-ni~ halk kitlelerine ula~tmlmasm1 ~iikranla kar~Jla
dJgJmt belirtmek isterim.
Ai19 Agac1 i/e Sohbetfe/in
<;e~itli mesleklerden ki~ilerce incelendigini,
hissedi-lerek okundugunu, tamd1k, tammad1k degi~ik
ke-simlerden bana gelen telefon ve mesajlardan biliyo-rum.
Anadofu Manzaralan'nm
da geni~ bir kitlenin ilgisini <;ekecegi iimidi ile siz okuyuculara sevgi ve saygtlar sunuyorum. Umuyorum ki bu kitab1 oku-yanlar dogamtzl daha titizlikle koruyacaklar,hoca-nm tabiri ile orselemeyeceklerdir.
Prof. Dr. Tuna Ekim
istanbul Universitesi, Fen Fakiiltesi Biyoloji Bolumii, Botanik Anabilim Dab
i<;indekiler
Birka<; Soz
Yav§an Stepinde Sabah
Kirkikindiler
Ankara yigdemi
Zavalh Sogutler
Keltepe Ormanlarmda Bir Gun
Asii Afet
At ve Asfalt
Turkiye Tabiahm Koruma
Cemiyeti i<;in
21 37 53 59 97 105 115Birka<;
Soz
B
u kitap<;lktaki yaziian <;ok seneler once yazmi§,Ulus,
Giizel Sanatlar Sahifesi,01-kii, Sanat
veEdebiyat
gazetelerinde ya-yimlami§tim. Sonra onlardan iktibas edilerek gali-ba gali-ba§ka dergilerde de yay1mladilar. Bu kitagali-ba da biiyiik<;e bir k1smm1 aldigim "Keltepe Ormanlarm-da Bir Gun"Ulus
gazetesinde tefrika edildikten sonra Maarif Vekaletince Egitim Enstitiileri seri-sinde basildi. Belki konulanyla yeni bir <;e§ni getir-dikleri i<;in olacak, bu yaz1lardan sanatseverler ve edebiyat<;Ilanmiz da ho§landiiar; ille bunlan bir ki-tapta topla diye bana tembih ettiler.I3u yaz1lann yazan edebiyatc;1 degil, biyologdur. Tlirkiye'nin vejetasyonunu incelemek ic;in, her ye-rini gezmh,;tir.
Gezilerimde not ettigim mi.i:;;ahadelerimin, mes-lek ve ilim c;evresini degil, herkesi ilgilendirebile-cek yanlanm ayn ve herkesin anlayabilecegi bir dille yazmak, memleketin c;e:;;itli peyzajlannm renklerini, giizelliklerini, olu:;;lanm, bozulu:;;lanm, neden ve nas1l bozulduklanm anlatmak, memleket tabiatJm, c;ok da zor oldugunu bilerek, tasvir et-mek istemi:;;tim. Boyle bir Ti.irkiye kitabJ yazacak-tlm. Bizde konusu memleketin ta:;;1 topr~. otu agac1, denizi, dag1, hepsi birden memleket tabiatJ ve herkese ac;1k olan yaz1lar yazilm1yor. Ama buna ne kadar ihtiyacimJz var! <;unki.i Tlirkiye, c;ok es-ki medeniyetlerin yatag1 olmakla beraber, tabiatc;a gene; bir memlekettir. Daha a:;;mmalar, yJpranma-lar, dlizelmeler sona ermemi:;;; memleketin yiizi.i son :;;eklini almamJ:;>tJr. Ayncayeni kultiir tesisleri-mizle de memleket tabiatJ durmadan degi:;;mekte-dir. Mukadder olan bu degi:;;meler olurken memle-ket tabiatJ orselenmemelidir. Ben bu yaz1lan yaza-hdan buyana bile memleket peyzajlannda nice de-gi:;;iklikler olmu:;;tur. Bu kitabm ba:;;mda okuyaca-gmJz "Yav:;;an Stepinde Sabah"ta anlatJlan yav:;;an peyzajlannm yerinde :;;imdi yeller esmekte, to!Jrag1 savrulup gitmektedir; hepsi bugday tarlas1 olmu:;;-tur. Boylesi daha iyi mi olmu:;;tur? I3ilmiyorum. 0 glizel. o munis peyzajdan hatJra olarak
rmza galibayalmz "Yavi?an Stepinde Sabah" ve i§i be-nimki gibi olacaklara Enstittideki koleksiyonlar kala-caktir. Ben o peyzajm son demini yakalamii?, on a renk ve htiviyet veren nebat ortilsilniln son envanterini yapmr§ oluyorum. Ben, o peyzajm eskiden (kadimde) nastl oldugunu dti§ilnilr ve yirmi seneden beri bu me-rakimi gidermeye ugra§mm. Biliyorum <;tinkti, benim son halini gordtigtim ve i<;inde o kadar me§akkatli, fa-kat o kadar da mesut zamanlar ge.:;irdigim o peyzaj, eskiden oyle degildi. Onun i<;in eskilerden birinin onu tasvir etmedigine <;ok ha}'lflamyorum.
Bu kitapta, ayn <;e~?itten olan bir yaztdan, "At ve Asfalt"tan ba§kayalmz Orta Anadolu ile Kuzeyba-ti Anadolu, step ve orman peyzajlanna ait yazilar vard1r. BatJ, Gtineydogu ve Dogu Anadolu peyzaj-lanna ait notlanmi, as1l i§ime ait toplanan ve y1giiip kalan malzemenin hakkmdan gelemedigimden, yazmaya vakit bulamiyorum. Onlan, hayvanlara ait mti~?ahadelerimi ve av hatiralanmt art1k ilerisi i<;in sakhyorum. Bu yaz1lan da onlarla birlikte ya-yimlayacakttm. Lakin bu y1l ben zor bir yaz ge<;ir-dim; goztim y1ldt. Onun i<;in daha da ya~?lanmadan bu kitabi yayimlayayim, dedim.
Hikmet Birand Konuklar, 1956
Yav~an
Stepinde
Sa bah
ir zamanlar Ren Nehri'nin kenanndaki bir §ehirde aras1z be§ sene kalmi§tim. Orada hava ki§In hep yagi§II, kapah gc-<,;er; haftalarca, hatta aylarca giine§ yiizu gon1n-mczdi. Bulamk, 1slak, kapah havalann insana kasvct vercn halini bilirsiniz. Ostelik parlak step gune§inc ah§lonsamz, nemli, sisli havalann sibcJ etkisini, hele si.irekli de olurlarsa, <,;abucak ilikle-rinizc kadar hissedersiniz. Bcnde de i:iyle oldu. Oradaki i§imin oki.ili.i zamanda bitmesi gerekti. Bundan dolay1 da oradan, k1sa bir sda iyin olsun, aynlacak vaktim yoktu. Ara s1ra nehrin kar§I
lo-y1smdaki kumsala gider, o zaman merak sard1g1m bir koleksiyonu tamamlamak i.:;in yosun toplar-dim. Nehrin oteki k·y•sma ge<;ip de kar§Idan §Ch-re bakmca, gozlerime ilk once ili§en ~eyler, ahali-si Katolik olan bu ku.:;uk ~ehir i.:;in bana li.izu-mundan f"azla g·ibi gelen kiliselerin, ha<;clan al.:;ak ka•·a bulutlara saplanan ve onlarla aym renkte alan kuleleri olurdu. Bu eski kiliselerin gotik mi-marisi, esmerle§en duvarlan, kara arduvazla or-tiilu damlan, son zamanlarda epeyceyenile§en bu
~ehinlen ziyade havasmm mistik haline daha
uy-gundu. Sonra bir de vakti gelince hep birden <;a-lmmaya ba§lanan .:;anlann sesleri de havaya ka-ri§ti m1, ana busbutiin kasvetli bir ton verirdi. i§-te boyle :zamanlarda, eger alametleri neden oldu-gu belli olmayan bir i<; ezgisi ise, bende oldu-gurbet hastahgmm nobeti ba;dar, yalmz o zamanki degil, bugi.inki.i ve bir omur\uk i§imle, daha bir.:;ok
§ey-lerimle, hatta delikanhhg•mla ilgili tiirlli munis hatiralanm alan bu §ehir bana dar gelir, .:;ocuk-ken i<;inde oglaklanmJzi kovaladJgim stepin yav-§anlan burnumda tiiter, k1zgm, parlak giine§inin hasreti i.:;imi yakard1. Kendimi yoklay1p da, ozle-digim ve beni o anda mesut ediverecek olan
§ey-leri ara§tmnca, bunlann ba§mda giine§in geldigi-ni anlardJm. ~imdi ne kadar iyi hatirhyorum; gii-ne§e, bizim giine~e hasret .:;ekiyor ve ona kavu-§Unca, bir gun bile benden once uyanmayacak, diyordum.
Giine:;;e verdig·im ve unutup gittigim sozii neden sonra, bakm, gilnq bana nasd hatirlatti: iki sene once Temmuz ve Agustos aylanm Adana'da ge<;ir-dim. Gune:;;e verdigim sozi.i tamam1 tamamma an-cak oradayerine getirebildim. <;ukurova'da her sa-bah gi.ine:;; yerin ardmdan, yerin i<;inden 91kan k1zd ate:;;ten bir sini gibi kivibmlar sa<;arak Jogarken, onun ilk I:;>mlan her ak:;;am dogu yamm ozenle sim-siki ortti.igi.im <;admmda mutlaka gene bii· Jelik, bir a<;Ik ke:;;feder ve i<;eri girdikten sonra da "eyyam-I bahur"a rastlayan bu haftalarda sabaha kar:;;1 <;a-ken hafif bir serinlikle beraber yeni daldigimiz uy-ku Sirasmda, daha once ger<;ekten <;almmi:;> ve duy-mami:;; oldugumuz kalk borusunu <;alarlar. <;ok ge<;mez; s1cak dalga dalga gc::lmeye, perde perde yi.ikselmeye ba:;;lar. <;admn i<;i daha ku:;;luk alma-dan cehenneme doner. Eger havada boz beyaz bu-lutlar da varsa ki olmadigi gun yok gibidir, s1cak bi.isbi.iti.in bogucu bir hal ahr.
Biraz serinlemek i<;in kendini Seyhan'a atan hayvanlan, baygm dii:;;en, kurumu:;; ag1zlann1 a<;a-rak soluyan veya si.iziilerek ayaklanm ve kannla-nm suda 1slatarak yukselen ku:;;lan, atik ve urkek kertenkelelerin kimiidamadan yanlanna yakla:;;tir-malanm, mecalsiz, hareketsiz tereddi.itlerini gor-di.ik<;e biisbiitiin umutsuzluga di.i:;;erdim. Nihayet giine:;; beni de <;arpt1. Hastalandim. Agustos'un so-nuncu gilni.i tedavi edilmek i<;in Ankara'ya gonde-rildim. Konya i.izerinden gitmek ve ge<;erken
a:;;i-...
nas1 oldugum yerleri gormek istiyordum. Trcni-miz ikindi iizeri Adana'dan kalktt. <;ok agtr giden bir trendi. <;ukurova'dan uzakla~ttk<,'a. hmldaya htnldaya Toroslar'a ttrmanchk<,'a hem manzara hem de hava degi~ik ve ferahlattct bir hal ahyordu. Toroslar'm dimdik kaya duvarlanna tutunan, sarp yalym kayalarla zorlu bir oliim dirim bogu~masm
dan sonra onlann bagnna koklcrini saplayan yam-Ian gordi.ikye burada ya~amak kudret ve scvinci-nin <;ukurova'dakinden daha kuvvetli oldugunu
du~iinliyor ve deg·er, diyordum. Fakat birdcn yO-ken karanhk bu ic,; ayiC! manzaranm sefasmt slir-meye mani oldu.
Alt~kanhktan gene c,;ok erken uyandtm. Kara-man Ovast'nda stepte gidiyorduk. Ay batmak, gli-nq dogmak Uzere idi. Aytk mavi goktc sabah<,'t birka<,' yt!dtzm bile hala feri gec,;memi~ti, ~~t!dtyor
lardt. <;ok si.irmedi, giine~ glimi.i~ kamc,;tlanm salla-maya, ovada canh ne varsa, hepsini uyandtrmaya
ba~ladt. Sabah oldu. Bol yt!dtzlt gece karanhgm-4
dan yepyeni bir dtinya, bi.iti.in hatlanyla, bi.iti.in rcnklcriyle tazc, aydmhk bir di.inya dogmu~tu ve bu di.inyanm ne tabiatt, ne sabaht, ne gi.ine~i di.in-ki.i <;ukurova'mnki gibi degildi. Bu di.inya yav~an lar di.inyast idi. Bu ayh yt!dtzlt gi.ine~li, taze, serin sabah, step sabaht, bu gi.izel parlak gi.ine:;; de, step
gi.ine~i, benim glinqimdi. Ne kadar iyi idim. He-men kaputumu giyindim. Bu parlak step sabahmt ge<;memeli, ya~amah, diyordum. Pencereden bak-maya ba~ladtm. Goz alabildigine bo~, di.iz ovada bcyaz bir si.ikuncte bi.iri.inmi.i~ olan obek obek yav:;;anlardan ba:;;ka bir ~cy gori.inmi.iyordu.
1\lev-sim ge<;mi~; bu ovayt bahann alit morlu, akh san!t, alaca bulaca renkli ve gi.izeltttr kokulu
c;;ic;;ekleriy-le bezeycn step otlannm hepsi yanmt:;;, kurumu~; bize ve stepimize Allah'm en bi.iyi.ik ihsam olan
yav~anlardan ba~ka bir ~cy kalmamJ~. Onlar da ya tam veya yan kurumu~lar, boz, san gori.ini.iyorlar, ama zaran yok, bu zati onlann kendi rengidir. Ta-ze iken de boyle gori.ini.irler. Bak1yor, baktyor, hep bu monoton di.izli.igi.i, bozlugu goriiyorum ve
ya-va~ yaya-va~ bo~, bombo:;; bakmaya ba~hyorum. Arttk ne obek obek yav~anlan ne de yav~anlann saltanat siirdi.igi.i ovayt gori.iyorum. ~imdi tarihin karan!tk derinligi ic;;in ~~t!dayan stepi vc gec;;mi:;;ini goriiyo-rum. Step ... Step ... Step deyince .:;ogunun aklma ktthk kurakhk, hatta gerilik gibi ~eyler gelir de i<;-leri burkulur, diyorum, oysa ki stepin ne kadar parlak bir ge.:;mi:;;i ve gelecegi var.
..
~· >••
,..<!fl' ...sw11
~'Jf~ l\1/Jt!l ... ~\1/&,~·q
~ :( ,-Step bir bitki cografyas1 terimidir; aga<;:siz, sene-lik veya birka<;: senesene-lik bitkilerlc ()rtiilii olan (ama <;:1plak degil !) yerlerin ad1d1r. Stepin belgesi aga<;:-Sizhktir. Sebebi de stepte yagi§lann, step otlan gi-bi toprak suyunu idareli kullanmasmi gi-bilmeyen, bol su harcayan, geni§ yaprakh, ulu ta<;:h, yiice gov-deli aga<;:lan doyuracak kadar <;:ok olmamasidJr.
Onun i<;:in bu step de oldum olas1 aga<;:sizdJr. Ta On Binler seferinde bu ovadan ge<;:enler buraya
iL'-;yols chora (aga<;:siz memleket) demi§ler. isa dogmadan
190
sene once Galatlara kar§I seferinde Konsiil G. Manlius buradan ge<;:erken de ovamn ad1 oylc imi§; o zamanlar da bu ovada tezek yalohr-ITII§. Aga<;: yoktur stepte ama, orman aga<;:lanndandaha bol, daha ();.Ju tohum tutan yuzlerce bitki tLi-rli vard1r. Orman bitkileri i<;in bol ve 6zlli tohum tutmak masrafl1 bir luks i~idir. Tabiat onlara ilti-mash yer sc<;:mi~; tohumlan nercyc di.i~se orada <;:imlenir. Bol tohuma nc ihtiya<;:lan var! Ostelik on-lar <;:imlendikten sonra filizlerine orman toprakla-nnda pek <;:ok bulunan mantarlar da slitninelik eder. Step otlanna gelincc, eger di.inyada nesilleri s()nmeyecck ise, bunlar ic;in bol ve ozlu tohum tut-mak bir alum dirim i~idir. Step otlannm ri.izgarla savrularak stepe scrpilen tohumlannm hcpsinin <;imlenmek ic;in elvcri~li yer bulamamalan, <;:ogu-nun daha <;imlcnmeden ebedi uykuya dalmalan, <;imlenecekleri bir yere du:;;seler bile <;:imlendikten sonra topragm hemcn hakkmdan gclemeyerck ku-ruyup gitmeleri almyazdandir. Bundan dolay1 step otlan, hi<; olmazsa bir k1smi iyi bir tesadi.ifle <;:imle-nebilecek bir yere di.i~si.in diye bol vc 6zlu tohum tutarlar. i~te bu step otlanmn, stcpin <;:etin ~artlan na kar:;;1 koymak i<;:in aldiklan akdhca tedbiderden bir tanesidir. Ama bu, insanlan, eski insanlan dag-lardan, ormanlardan steplere c;eken sebeplerin de en onemlisidir.
Bir zamanlar avlanarak ge<;:incn insanlar, meyvc ve tohumla da bcslenmenin kabil oldugunu sezdi-lcr; meyvc ve tohum toplayarak ge<;:inmeye ba~ladi lar. Bulamayacaklan zamanlar i<;:in toplay1p da ha-nndiidan yerlere sakladiklan tohumlardan toprag·a du:;;i.irdi.iklcrinin topraktan tekrar bittigini giirl'rl'k
c;og;u stcptc yeti~en ozlii tohurnlu otlan sec;rneyi, ekrncyi ogrendiler. Toplamadan ckmeye, goc;mc-den yerle~meye ba~laddar. Bugiinhi kultur hay-vanlanmn bir k1smm1 da kcndilerine o zamanlar
alJ~tJrdJlar. Btiylccc stepte bir medeniyct kuruldu. Bu medeniyct, ziraat medeniyeti idi. Bunu kuran-lar da bizimkiler idi. Bu medeniyeti onkuran-lardan ()gre-nenler, sonralan kendi memleketlcrinde suni step-ler ac;arak c;ogu step bitkisi olan bugi.inkli kultlir bitkilerini ekmeyc ba~laddar. Fakat i~te odur bu-dur, insanoglu hep bu medcniyetin nimeti ic;in, ck-mek ic;in birbiri ile dovu~ur. Evet bug·day stepin yerlisi, step bitkisidir. Bu, stepin irkilip yerilecek degil, ovlilecek gcc;mi~idir.
Lokomotifin dudugu stepin bu c;ok uzak gec;mi~i ne takdan akhm1 ba~1ma gctirdi. Bizim vagon du-varlan san badanah, damlan kJrmJZI kiremitlerle orttilu kuc;iik bir istasyon binasmm oniinde
dur-mu~tu. Bu istasyonda da, bin;oklannda oldugu gibi birka<; akasya vard1. iyi geli~mi:;;lcrdi. Yapraklan kurak yerlerde yeti~en bitkilcre hie; yak1~mayacak kadar ye§il ve na1·in yapd1 olan bu agacm ne garip bir talihi var; ash Avustralyahd1r ama butiin
y• f'dhetmi~tir. Toprag;m adeta zcrrclcrini bile sara-bilen ki>kleri sayesindc akasyalar kurak yerlerde tutunabilirler. ispanya'nm, lYlacaristan'm, Rus-ya'nm, daha bir\~ok mcmlckctlerin kurak bolgeleri-ni once bunla•· yc~ertmi~tir. Fakat nc tuhaf, akasya bize yabanCJ oldugu haldc art1k bizim memleketin karaktcl'istik agac;lanndan biri olmu~tur. Yalmz bu-racla, step ki>y vc kasabalanmJzcla degil, ag·a<;lann en yi.iccsi; en gi.izeli yeti~en Karadeniz k•ytlannclaki :;;ehirlerimize giderseniz, oracla da parklarda, so-kaklarda hep akasya gori.irsiini.iz. Bu bir moda ipti-las• mlcllr, yoksa oyle geli~igi.izel clag•hvermi~ de on-dan mldlr, kim bilir? Neyse ben, bu step sabahm1
ya~amak istiyordum. Art1k ctrafl gozetliyor ve a~i
nasi oldugum :;;eyleri gorcli.ik<;e seviniyordum.
~imcli bir harmanm yanmdan ge<;iyoruz. Tinasm rahat yumu:;;akhgmdan yeni kalkan ve giyinen <;ift-c;iler, dovenlerine bagh biiti.in gun <;ignedikleri sa-pm i.isti.inden kalkmak istemeyen k1sraklar, yere
c;akdm·~ ve i.isti.i otlarla ortiilmi.i~ dort sogi.it dalm-dan bir talvar ve tavanma asd1 su testisi, daha yeni atddigi koni §eklinde y•g·Ilmami:;; olmasmdan
anla-~dan uzun, san bugday obekleri ... Step toprag• ni-c;in kislrm•:;;? Di.inyanm neresindc stepte yapdd.g·• gibi aylak ziraat yapd1r? Bu bugday y•gmmi vcren topraga ne yapdd1? Bu bugday y•gmm1 kald•rabil-mek i<;in toprag1 bereketli, ziraati ileri saydan memleketlerde topraga neler yap1lmaz. Fakat step topragi, bereket versin, gene <;ok :;;dkatlidir.
Uzakta, <.;ok, pck .:;ok uzakta bir kiiy gori.iniiyor. JVlunis siluetini .:;ogunuzun hatirlayacagmiz bir koy ... Kerpi<; duvarh, di.iz toprak damh, kU.:;Uk tek pencereli evler ... Biri ~urada, biri ote yanda. Yam
ba~lannda ah1rlan, samanhg·1 vc samanhg·m online dizilen tezekler, damlanna yigilan devcdikenleri. .. Aralannda iki tanc de konak (iki kath olanlar) var. J\!lescidin ve baz1 evlerin duvarlan ak toprakla SI-vanmi;;. Ortada pek dcrin olmadigi o kadar uzun olmayan kova smgmdan belli kuyu, yalaklar ve ko-yUn, gi.ine~ sanki onu ozenerck aydmlatiyormw;; gi-bi pml pml yanan gi-biricik agac1 igde. Fakat gUne~ onu mahsus aydmlatm1yor. Stepte gi.ine;; I;;Igi si-caktir. Bu I§Ik kmlmazsa yakar. igdenin yaprakla-n bcyaz gUmi.i;; ti.iylerle ortUIUdUr. Bu ti.iyler gi.iyaprakla-ne- gi.ine-;;in I§Igmi ayna gibi k1rar da yapraklan yanmadan korur. Kokleri derine gitmeyen bu igdeden ve ak siVah cvlerden belli ki burada sag toprak o kadar derin degildir.
Bi.itiin koy ve biiti.in bunlar sanki <,'ok yakmday-ffil§lar gibi ne kadar ac:;1k, nc kadar ayan beyan go-ri.iniiyorlar. <;:iinki.i step parlaktlr; havasmda
gi.ine-~in l§Jg·ml kesecek bugu azd1r. Steptc insan dostu da, dii~mam da ta uzaklardan goriir. Ormanlann, oni.iniizde, ardmJzda ne olup bitecegi bilinmeyen vesvescli lo~lugundan eskilerin kac:;mmasmm, em-niyetli bannak olarak stepi se\melerinin bir sebebi de bu olsa gerektir.
Trenin giiriilti.isi.inden i.i<;: bag1rtlak kalktJ. Bun-Jar da steplidir. S1rtlan, kanatlan san cbrulu, boz tiiyliidiir. Gogiisleri karad1r. Yav§anlann dibine p1sarlar. Hi<; goriinmezlcr. Fakat sokulmak ister-seniz c:;ok uzaktan <;'ig bir CJrrrk'\a uc:;ar giderler. Civarda hcrhalde bir c:;orak olmah. Bunlar ku~luk
olmadan <;:oraga inerler ve <;orakta billurla!;>an gu-her<;:ilcyi pck scvcrlcr. Bu ovada ku<;:uk bir <;:orak tavasmda bir agustos sahah1 hunlardan ne kadar
c,~ok haklami:;;tim.
i:;;te <.;akirdagi; :;;u oteki ovamn ortasmdan bir-den bire yukseliveren de Karadag'dir. Bunun <;:ati-SI koyu andezitlerden oldugundan benzi karayagiz-dir da onun i<;in ad1 Karadag. Yoksa Akdag, San-dag, Bozdag· ... Bunlar step daglannm adland1r.
~u kar:;;1ki tilmsegin Listunde yusyuvarlak bir aga<; var. Tek aga<;:! Ovanm monoton duzlligundcn kainati seyreden bir ag·a<;. Bu, mutlak bir ah<;tir. Yalmz bu ovada degil, biitUn Anadolu'da bu tek ag·a<;lara dikkat ediniz; onlarda yalmz, kendi ba!;>I-na, kendi halinde ya!;'ayan insam goriir gibi olursu-nuz. Tek aga<;larayakla!;>Irsamz, <;apra!;>Ik kuru dal-lanna bag·lanmi:;; sanh, beyazh, alh morlu, her renkten solgun pa<;avralar gorursiiniiz. Bunlar set-relerin, cepkenlerin yenlerinden kopanlrm:;;, o kuru dallara baglanmi!;> arzulann adakland1r. Belki hi<;-bir zaman ger<;ekle:;;meyecek olan guzel arzulann adaklan ... Kim bilir, bu tek ag·a<; altmda yatan da
(vat1r) belki sag;lig·mda tek ba;;ma ya~ayan bir aziz-mi;;tir. Fakat bu step tlimsegi i.isti.inde kendine ne gi.izcl amt scc;mi~.
Gene bir kc)y ... T1pki deminki gibi, evleri, mcs-cidi, kuyusu, her ~eyi aym. ~u farkla
ki
bu k<)yde, yam ba;nndaki mezarliktan tutunuz da koyden epcyce uzakta olan ve koylin ardmda kalan ti.irnse-ge kadar uzanan alan, ti.irnsek ve koyi.in etraft hep i.izerliklcrle orti.ili.i. Bu ti.irnsek bir hoyi.ikti.ir. I-1<1-yi.igi.in otu da i.izerliktir. Bilmcm ka<;mci kat toprakaltmda eski bir ~chir, bir koy, bir yap1 bulundugu-nu herkestcn iyi bilir. Anadolu'da birc;ok kaz1
yap-rm;; olan yabanc1 bir arkeologa bile o hocahk et-mi;;tir. Bu hoyi.igi.i de kazarsamz bclki altmdan bir koy, bir ~ehir <;Ikar. Ozerlik cskilerin bin bir derclc dcrrnan saydddan bi,- ottu. Bu ki.)ydcki, bi.iti.in k()ylcrdeki cvlerin hangisinc girerscniz duvarlann-da i.izerlikten ori.ilmi.i:;;, pi.iski.illi.i, sa<;akh mavi bon-cuklu si.islcr gori.irsi.ini.iz. Bu koy damlanmn gol-gesindc oynayan boy boy, hcp bir boy sevirnli bc-belerin sirtlannda tosbaga kabugu, mavi boncuk ve i.izcrlik tohurnundan yapdan bircr nazarhk diki-lidir ve bu, onlan kotli gozlerden korumak ic;indir.
i:;;te uzaktan beyaz bir :;;crit gibi 1:;;ddayan bir ko-yun si.iriisii ... i:;;te kepenegini sJrtlami;;, cigarasmi ti.itti.iren ve treni seyrcden <;oban. 0, bu ovanm rnasallannm kahramamdn·, bilgcdir. Biiyliklcr, zcnginler, hep ondan akd dam~;ar. Bi.iti.in ornriini.i hep bir ba:;;ma stcpin bcyaz giinlerinin JSSizhgJ,
parlak ytld1zh gecelerinin sessizligi i<;inde ge<;iren ve dii§iinen adam ermez de kim erer? i§te siiriiniin arnans1z bekc;ileri; trene dogru ko§an iki karaba§. Bir tanesi de hi<; istiflni bozmadan yat1yor ve baki-yor. 0, <.;obanm c;ok tekrarlachg1 "akdsiz kopegi yo! kocat1r" tekerlernesiniya§ayarak duymu§tur ve o da gen<.;liginde bu trene kar§I <;ok ko§mU§tur. Ar-tik tecrubeli ve ternkinlidir. Bu ko§anlar, saldiran-lar daha eniktirler; c;ig acemidirler ama acar ve atdgand1rlar. Geceleri bu ovada sinsi sinsi dola§an kurtlann hakkmdan ancak bunlar gelir. Kiyrnaca-sma bogu§urlar. Kurdun sivri, keskin di§lcrinin a<;t1g1 yaralardan akan kanlarla her yanlan bpkir-mizi kesilir. Fakat gece karanhgmda olan bu kor-kun<; bogu;;ma kurdun son ncfesi kesilrneden sona crrnez. Bu kolay bir bogu§ma degildir; ucunda can vard1r. Soluk soluga saatlerce surer. <:;unkii bu alum dirim bogu§masmda kullamlan tck silah ne top nc de tufektir, yalmzca di§tir. Enigin zaferini <;oban sabah bir toklu kescrek kutlar. Lakin bu yagh ziyafete ragmen, o ilk gece tam§ma ve bogu~
masmi cnik 6mru olduk<;a bir daha unutmaz; daha temkinli, hatta ileride yatan koca kopek gibi daha <;ekingcn olur.
Koyunsuz step olur mu? 0 da bugday gibi step-lidir. Onun da ceddi bugdaymki gibi hala stepte
ya~amaktad1r. Bu koyunlann soyuna Karaman ko-yunu denir. Bunlar Orta Asya steplerinde parlak
bir medeniyct kuran dedelerimizin orada evcille~ti-14
rip buraya getirdikleri bir ti.irle Mezopotamya'da ya:;;ayan bir ti.iri.in brmasJdJr. Ama bu koyunlann ccdlcri bunlara pck benzcmczlerdi. Bu sekiz on ki-lo <;eken yag hazinesi kuyruk, stepin ya:;;ama :;;art-lannm ctkisi ilc yapdannda beliren bir dcg·i"?iklig·in (mutasyon) ve uzun bir cinsi evrimin sonucudur.
~imdi bu yag hazinesinin dolacag1 mevsimdir. Si.i-ri.iler bu mevsimde amzlarda dola'?Irlar. Orak arti-gi ba:;;aklann ozli.i tanelerini yiyerek yaglamrlar. Onlerinde, boyle ozlu, besleyici yemlcr bulamaya-caklan <;ctin bir k1'? var. Kar stepi orti.ince,
kuru-mu~ yav~an pi.ir<;i.iklerini kemirecekler ve kuyruk-lanndaki ihtiyat yag1 yakacak, harcayacaklardir.
Yav:;;an bu ovada bahardan gi.ize kadar kalan tek ottur. Bu ovada baharda yav:;;anlann arasmda <;qit <;qit otlar biter, ama hepsi baharla, ilkyazla ge<;er gider. Bu koyunlan gi.izi.in vc k1~m tek ba'?ma yav-'?anlar besler. Bu ovada ydma gore iki milyon, i.i<; milyon koyun yayd1r. Yd koti.i (yaz kurak, b~ <;e-tin) olursa t"enadir, k1ran gelir ve si.iri.ilerin yansmi siler si.ipi.iri.ir. Ama tasalanmamak ki~iligin :;;anm-danchr: Cana gelccek, mala gelsin denir ve ezeli te-selli, rahmetlerin bol yagdigi, stcpin gi.izel <;i<;ekler-le bezendigi ve kara gozli.i koyunlarm ikiz kuzula-chg·I bolluk ydland1r.
Lakin bu koyunlar, bilseniz, ne kadar da kibar-dirlar. Giizlin nc kadar <;elebi iseler baharda o ka-dar ~Imank, o kaJar hercaidirler. Bu ovadayeti~en
~ifahsi---
-·~==-
=
..
---;
..
m, aciSII1I, tathsmi, hepsini ... Giini.in birinde yalmz
yav~ana kalacaklanm biliyorlarmi~ gibi, varsa, bir otla nefislcrini korletmczler. Bir may1s gi.ini.i bu ovada ben kara gozlli bir koyunun ardmda neler ycdig;ini gonnek ic,;in ne kaclar dola~mi~ ve ~u ottan bir <;ic,;ck, berikinclen bir yaprak, otckinden bir pi.ir-c,;iik kopanp gcc,;tigini ve boylece stepin ona ikram cttig;i her nimettcn nasibini almaya bakt1gmi gore-rek ne kaclar ~a~Irmi§tim.
Bu boz yav~anlar deryas1 it;incle ;;u yakla~tigimiz ye~il ada bir sazhkt1r. Bu yiiksek ovamn ak1t1
yok-tur. Ovay1 c,;cvreleyen <;1plak claglann ovaya baLm yamac,;lannclan gelen selleri hep bu bagn yamk step ic,;er, c,;okiintiilercle batakhk, sazhk yapar. Yazm c,;o-gu kuruyan bu batakhklarclaki sazlann ic,;inclc ve kcnannda biraz ck~i c,;ay1r yeti§ir. Bu ovanm
nu ak, s1gm karad1r. Ak koyun yav§anda, kara s1g1r sazda yayd1r. Bu sazhk ic;inde boyuna egilip dogru-lan, bir §eyler arayan kadmlann topladigi §ey
tezek-tir. Onun da giizden once toplanmasi lazim. KI§In tand1rda ;;epit ne ile pi;;ecek, ocakta a;; ne ile kayna-yacak? Hep kuyruklu dagm komiirii ile. Bu, asker-de ta;; komiiriinii goren bir onba;;mm tezege takt1g1 ;;aka ad olsa gerektir. Ama tezek ocagm degil, top-ragm hakkid1r; kim bilir? Belki de ocagm hakk1d1r.
Bu sazhklar yalmz sivrisineklerin degil, su ku;;-lannm ve benim cennetimdir. Bu ovadaki sazhk-lardan birinde bir ordek avmda beyaz bir ki;; gece-si c;e;;it c;e;;it su ku;;lannm konserini dinlerken bu yaz1y1 yazmi;>tim. Fakat ne giizel. ne unutulmaz
gece idi...
hte saz adacigmi gec;iyoruz. Gene yav;;an derya-sma girdik. Yav§an, yav§an, hep yav§an ve uzakta bir kuyu; kovas1 uzun bir s1nga bagh bir kuyu, bir hayrat ...
Gene uzakta, c;ok uzakta bir kay mii, yoksa oba damlan m1 (yayla evleri) oldugu pek belli olmayan, fakat hirer yap1 olduklan hayal meyal sec;ilen bir §eyler goziikiiyor; ama bunlar ufukta, kah havada duruyorlarm1;; gibi, kah azgm sellerin durgunla;;an sulan ic;inde yiiziiyorlarmi;> gibi goziikiiyorlar. Bakt1kc;a sular biiyiiyor, I;>Ildiyor, pardd1yor, bir gal oluyor, biitiin ufku, biitiin ovay1 kaplayan bir deniz oluyor. Bu bir deniz olamaz. Burada, biliyo-rum, bir gal de yok. Fakat tren mesafeyi kisaltiyor
-
-··
--...
..
...
ve deniz kii.:;iili.iyor, yava~ yava~ gal oluyor ve son-ra kii.:;iik bir havuz bile olmadan birden kayboluve-riyor. Ve kah havada u.:;u~uyorlarmi~, kah denizde
yiiziiyorlarmi~ gibi goriinen evler ve her ~ey yerli ·yerine oturuyor. Acep bu serap, bu ovanm neye hasret .:;ektigini biliyor da, onun i.:;in mi gozlere boyle deniz gibi goziikiiyor ...
Gene bir ye~illik, ama kii.:;i.ik bir ye~illik. Bir saz ye~illigi degil, bir saz adas1 kadar da biiyi.ik degil. Bu, stepin yiizi.inde, stepin yiiziinii giildi.iren,
gi.izel-le~tiren bir ben kadar ki.i.:;iik bir ye~illik; bir bostan .. Bir diziye seyrek, top top sogiitler ve yi.iksek ovanm selvileri kavaklar. .. Ktytda selvilerin koyu ye~ili ne kadar vakarh ise, yaylada kavaklann a.:;tk ye~ili de o
kadar i<,e a<;Icidir. Orada §Irii §Irii akan bir 1rmak ola-cak. Temiz, serin sulannda <,eimdigim, dalgm dallan suyun yiiziine kadar sarkan s6giitlerinin golgesinde dinlendigim Irmaklardan biri ... Stepinyi.izi.ini.i degi§-tirecek, stepin gelecegini yapacak Irmaklardan biri ...
Gene yav§an stepinde ko§uyoruz. Manzara hi<,e degi§miyor: Biteviye bir harman, bir koyun siiri.isi.i, bir dam, bir koy, bir kent, bir ag1l, bir kuyu ve obek obek yav§anlar birbiri arkasma sJralamyor. Ak§ama kadar da hep boyle olacak.
Art1k ku§luk oluyordu. Ci.ine§ stepi hem daha <,eok JSitlyor hem de gozleri kama§tiracak kadar ay-dmlatJyor, parlat1yordu. Uzakta beliren bir §ehre, ye§il bah<,eelerin arasma gomi.ilmi.i§ olan eski ve
lin-Iii bir §ehre yakla§Iyorduk. Daha §ehrin ne kervan-saraylan, ne eski konaklan, ne camileri ve ne de diiz damh evleri se<,eilebiliyordu. ~ehirden goziime ilk once ili§en §eyler gogiin diiz mavisi ile kavakla-nn a91k ye§ili arasmdan s1ynlan ihtiyar kale ile in-ce beyaz minarelerdi. Fakat yer, gok, her §ey cana yakm ve giiler yiizlii idi.
,..,,,.~•11,~._
-i'~.•··-~
_.;~~~
.
~"'
illK1rkikindiler
azm Ankara'nm tepeleri boz, dereleri ye~ildir.
<;unki.i dereler kuytudur-lar, yazm sulak b~m thk olurlar. .;-;-
~'."
~::.~
r•·
i:
't~~o t ~~~!;!';.;¥~~\\\; Onun i<;in de yama<;lan baghk,
ta-,.~~"'
1, ,~"""'
banlan aga<;hkt1r.::"" ,,1/1. ·•••
1"t.'';;;
Ankara derelerinin bence enf,
'i ,,
,_.,tfl! .•
1..-.!.~
....
,~~'lt~
gi.izeli Hac1kadm Deresi'dir.~~~;~_.'~~-
Ben Hacikadm'I birk1~
pazan... x1
<gormi.i~.
onunki~
halini bilesev-.~~- ~ mi~tim. Sonra oraya her y1l,
en az ii<;: yol gider oldum. Ben brlara s1k giderim. Fakat :;;ehirden <;:Ikmca safi tabiat, su katdmami:;;, el degmemi:;; tabiat isterim. Hac1kadm Deresi'nde dik yama<;:lar, derin yarlar, sarp kayalar, .;aglayanlar var. Hac1kadm Deresi'nde yalmz Ankarah degil, Akdenizli, Karadenizli aga<;:lar var.
Hacikadm'a ben Ke<;:ioren yolundan giderim. Bu yolun sonunda ve derenin ba:;;mda bir ard1<;: vard1r. ilk durag1m onun altidir. Govdesi iki bilek kalmhgmi, bir bu<;uk adam boyunu a:;;mayan, fa-kat en az birka<; yiiz ya:;;mda olan bu ihtiyar ardi-cm altmda biraz eyle:;;ir, onunla halle:;;ir, nereden geldigini, hala nas1l kalabildigini dii:;;iiniir duru-rum. Acaba Toroslar'dan m1 gelmi:;;? Yoksa daha yakm olan Ilgaz'dan m1? Yoksa alt kenan :;;imdi Kizdcahamam'a kadar giden ve evvel zaman i<;in-de buralara kadar sarkm1:;; olmasi pek muhtemel olan ormamn bJraktigt son ve tek amt mt? Derken aniden bir seyahate <;:Ikar, Toroslar'a, Ilgaz'a, Ko-roglu'na, Uludag'a, Murat Dag1'na, HaCibaba Dag1'na, Zindan Dagt'na, <;angal Dag1'na tirma-mr, biitiin bu daglan orten ve bitki cemaatlerinin en esrarhst, en ihti:;;amhst olan <;:e:;;it <;e:;;it ormanla-nn i<;inden ge<;:erim. Sonra tek ardtct gelecek sefer gene sag salim bulaytm diye allahaismarlayarak derenin i<;ine sarkmak iizere yamac1 a:;;anm. Fa-kat <;ok gitmeden, daha kirk elli ad1m bile atma-dan yamaci a:;;ar a:;;maz birdenbire benim oluve-ren deoluve-renin sefasmi once yukandan siireyim diye
yamacm bogrilndeki me::,;elerin govdesine yaslamr kahr, bir yanda hemen ardtmdaki <;tplak, somurt-kan tilmseklerle oniimdeki i<;i bin bir giizellikle dolu olan derenin tezathgma hayran olurken, bir yandan da yatagmm iki yanmda ft::,;ktran
sogiitle-rin, igdelesogiitle-rin, di::,;budaklann, me::,;elesogiitle-rin, ah<;lann Slk yaprak ortilsiinden goriinmeyen, fakat sanki biitiin bu derin yarlan, bu giizel baglan, bah<;ele-ri bu ye::,;il cemaati ben yarattlm diye oviiniirmii::,; gibi ::,;ml ::,;ml akan suyun keyifli sesini duyanm. Art1k durmadan saga, sola, yukanya, a::,;agtya ba-karken her sefer oldugu gibi gozlerim gene kar::,;1 yamacm sol bogriindeki boz beyaz, giimii::,; gibi panldayan me::,;e adactgma takthr, ka<; y1l once ::,;u yaslandtgtm me::,;enin altmda bulup da ::,;a::,;ttgtm
palamutu hattrlanm.
Evet, evet ... Bu sahiden bir palamut me::,;esi, kar::,;t yama<;takiler de oyle. Ama bunlar nereden gelmi::,;? Bunlarm ash Akdenizli. ~u meyvelerinin kabuklan Ege'ye her yt! il<; be::,; milyon getiren, bi-razctk himmetle daha birka<; kat fazla da getirecek olan, fakat kesilen, yaktlan, komilrii ta Mtstr'ayol-lanan, velhastl <;ok hor bakt!an Akdenizli palamut me::,;elerinin ta kendisi. Neden Akdenizli palamut-lar kiiltiir agact saytlmtyor ve Karadenizli fmdtk-lar gibi orman aga<;hgmdan ba::,;ka tiirlii bir itibar gormiiyorlar? Bilmiyorum. Biz bunlan Ege'nin yumu::,;ak, thk vadilerinden Ankara'ya kadar ula::,;-mazlar samrd1k. Yoksa Orta Anadolu bozkmm
Akdeniz Bolgesi'ne ekleyenler hakh m1? Ama ha-yJr: Eski Ankarahlar bu dereleri c;ok severler, her
c;e~it agac;la si.islemek isterlermi~. Merakh birisi Ege'den getirdigi palamutlan buraya sac;m1~, ki.i-c;i.ik bir ormanc1k yapm1~. ~imdi torunlan mahke-mede bu palamutlan dedelerinin ektigini ispata
c;a-h~Jyorlarmt~. Gene bir Ankarah dostuma ihtiyar ninesi, gi.izi.in evlerine Hac1kadm Deresi'nden ka<; yi.ik fmd1k, kestane geldigini anlattr dururmu~.
~imdi bunlann yerinde yeller esiyor. Fakat bu pa-lamut ba~JmJza ne i~ler ac;mJ~tJ! Onun yi.izi.inden izmir'de, U~ak'ta, Manisa'da, Denizli'de, Ay-dm'da, Mugla'da bi.iti.in palamutluklan dola~tJm. <;ah~kan bir i~ arkada~tmt hemen her hafta Haci-kadm'ayolladim. Bu me~elerin dallan, yapraklan, meyveleri, c;ic;ekleri, tomurcuklan ta~md1 geldi. Nihayet bu me~elerin s1rn c;ozi.ildi.i ve zevklerine c;ok di.i~ki.in bir agac; olduklan anla~ddL Bunlann dollenmesi tam bir yt! si.iri.iyor. ..
Fakat ~u koca ko~k ... Kar~1 yamac;ta me~eligin
sagmda benim de, derenin de camm s1kan bir
ko~k var. Bu eski ko~k son y1llarda betonlu, c;i-mentolu ilavelerle biraz asrile~ti. Ama boz mavi bir badana da yiyince dere de smt1r oldu. Maddi imkanlar artmca bunlara hi.ikmeden ~eyler de art-mah. Y oksa bunlar c;1g gibi, sel gibi, huysuz, ha~a
n olurlar. Bence ne betonlu mavi badana Hacika-dm'm baret, ne de tabiata kahretmek kimsenin hakk1d1r. HaCJkadm'm yazhg1 bu derenin
dan topragmdan olmah. ~u aga<;:lar, ~u otlar gibi bu dereden bitrneli de bu dereye uymah. Bilrnem yeri rni? Ama dereme ve baz1 yeni moda evlere bakt1k<;:a bizim koyleri hatirlanm ve onlan belki de bir daha boyle ovmek kismet olrnaz diye kor-kanm: ~u bizim Orta Anadolu koyleri yok mu?
~u tek kath, ki.i<;:i.ik dort ko~e pencereli, samanh boz toprakla s1vah, diiz toprak damh evlerin ko-yii. 0 koyler, o evler ne giizeldirler! <;unki.i onla-nn ne tabiati, ne gozi.i zorlayan bir yam var. Be-nim kavlimce bu, onlann, bu tabiatm harcmm, bu tabiatm gosteri~ sevmeyen, diiz ve uz zevkinin ya-ptst olmalanndan.
Art1k kar~I yama<;:ta baharda ye~il yumaklarla san ta~ yoncalan, kanarya <;:i<;:ekler, pembe balh-babalar, brmizi gelincikler, mor hezarenler, beyaz papatyalarla elvan elvan olan sirtlan, bay1rlan, yarlan bir bir siizdi.ikten sonra dererni bir de ote yandan seyredeyim diye a~ag1ya iner, kar~I
yama-ca t1rrnamnm. Ve oradan her mevsimde bir ba~ka renk alan bu yamaca da bakt1ktan sona derenin ta-banma inerek Irmak boyunca gider, ahbabi, a~ina SI oldugum aga<;:lan, <;:ahhklan, otlan, yuvalan, da-ha bir<;:ok ~eyi araya araya ta baraj yoluna 91kanm. Fakat bunlann hic;birisini anlatrnayacag1m. <;un-ku bugiin Hacikadm'a son geli~imi anlatmak isti-yorum. Ve son geli~imde kar~t yamaca ge<;:meden koca ard1cm oniinden HaCikadm'a bir bakm1~, donmi.i~ti.im.
Haziran ba~lannda bir gi.indii. Hava gi.izel, gok parlak mavi idi. Yalmz Elmadag ile <;al Dag1'nm ve Ahlathbel'in i.isti.inde irili ufakh beyaz bulutlar vard1. Bir gi.in once biraz yag·mur da yagmi~tJ. Tam Hacikadm'm giini.i idi. Ogleden sonra otobi.ise ada-dim. Ke<;:ioren'de hi<;: durmadan Hac1kadm'm yolu-nu tuttum. Koca ard1ca vard1ktan sonra biraz iler-leyerek yamacm ba~mdan dereye bir bakt1m: Her
~ey oldugu gibi, eskisi gibi yerli yerinde idi. Akhm-dan gene demin anlattlg1m ~eyler ge<;;meye, adeta camm sik1lmaya ba~lamJ~tJ. Acep ~u ard1cm arka-smdaki s1rtm tepesine <;;1ksam ... Epeyce de uzak ve
yuksek ... Epeyce terlemeye, solumaya mal olacak, ama deger. <;unku o tepeden hem Hac1kadm'm
ba~ka bir yuzilnil hem de daha gormedigim bir<;eok
~eyi ve yeri, hele t;ok ho~landigim bu dalgah arazi-de sanki birbirinarazi-den <;1kan tepeciklerin yava~t;a, yumu~ak<;a birbirlerinc ekleni~lerini gortirtim ...
Haydi! Tepeye tlrmanmaya ba~lad1m.
S1cak, hem kuru s1cak degil, biraz da sikmtih ...
Yava~ yava~ <;Ikiyor, s1k s1k duruyor, dinleniyor-dum. Yoku~un yansm1 a~t1ktan sonra az soluma
di.i~en koca kalker b\oklarmm golgesinde biraz nefes alay1m dedim. Kayalara vannca gordi.im ki ote yanda ki.ic.,:i.ik bir SU SIZJntlSI bir evJek kadar ye-ri Islatm1~, ye~ertmi~ ve ye~il <;imenlerin arasmdan t;Ikan di.igi.in<;i<;ekleri, yavruag1zlan, yabansi.isen-leri, papatyalar, mor si.imbi.iller, ak si.it<;i<;ekleri bu Islak, ye~il yeri bir <;i<;ek bah<;esine <;evirmi~ler. Kayanm dibine oturduktan sonra t;i<;eklere bakar-ken ikide bir <;imenlik i.izerinde u<;an ve ka<;an bir kuyruksallayan dikkatimi t;ekti. Bu ki.i<;i.ik <;i<;ek tarlasma bir<;ok bocek, sinek, an, kelebek i.i~i.i~
mi.i~ti.i. Kah bir <;i<;ege konuyorlar, kah u<;uyorlar, yi.ikseliyorlar, al<;ahyorlar, vizdda~Iyorlar, ti.irli.i ti.irli.i ut;u~ oyunlan yapiyorlardJ. Kar~1da bir ceh-ri dalma konan ve beni hit; umursamayan kuyruk-sallayan, arada bir yukandan bir pike veya yan-dan bir sagdma ile <;imenlige geliyor ve u<;arken, hap ... Y a bir kelebek ya bir sinek kap1p gidiyordu. Daha <;ahya konmadan, havada gagasma
siki~tir-chg1 bocegi ezmeye <;ah~t1gm1 iyice goruyordum. Dala konduktan sonra gagasmm <;1kardJg1 t1k hk sesleri kesildi mi artJk i§>ini bitirdigini.yeni ava ha-zJrlandJgmJ anhyordum. Son geli~inde san bir du-gunc:;ic:;egine konmak uzere bulunan bir yabanan-Sinl ni~anlamJ~tJ. Av heyecanh, iddiah oldu. I-hzh bir sagdma ile gelen ku~, gagasm1 uzat1rken an birdenbire yukseliverdi. Bu seferki hap bo~a gitti. Fakat hemen donen ve annm arkasmdan havay1 delercesine dimdik yukselen ku~. anmn pe§ini bJ-rakmadt. <;abucak yeti§ti ve hop ... Any1 gagasma
sJb~tJrarak uc:;tu gitti. Annm ba§ma gelenlere hie:; de aldm§ etmeyen oteki boceklerle kelebekler cumbu§lerine, <;ic:;ekler uzerindeki seyranlanna devam ediyorlardJ. Kayalann yanmdan aynhp da birkac:; ad1m attJktan sonra iki saatten beri iyice uydugum bu buyuk sessizlik i<;inde onumden bir-denbire g1rr diye Lie:; keklik f1rlayJverince lirkmu~, bir ho~ olmu§tum.
Bunlar ta~lann dibine p!SffiJ~lardJ. Anla~dan, su-ya, taze ye~ile gelmi§lerdi. Miikemmel bir kavis c:;i-zerek dereye suzulduler ve kar§l yamac:;taki kaya-hga kondular. H1mmm! diyorum: Sonbaharda bu-raya ba~ka tertiple gelmek de fena olmayacak. Az sonra tepeye ula~mJ§tlm. 1V1anzara geni~ ve guzel-di. A~ag1da Hac1kadm ye§il bir kurdele gibi k1vnm k1vnm uzuyor, kar~1daki c:;epec:;evre Kec:;ioren, Et-lik, daha geride arkas1 kararan Baglum s1rtmm iis-tundeki kii<;iik <;am ormam, yiftlik, <;ubuk yay1,
Ankara, Ahlat!Ibel, Dikmen, <;al DagJ, <;ankaya, Elmadag, Karacakaya, Huseyingazi, hepsi apa<;1k gozukuyorlardL
Fakat bu guzel manzara <;ok surmedi; bir yandan Baglum s1rtlannm arkasm1 karartan ve golgeleri dalgah bay1rlan koyula~tiran kara bulutlar ilerli-yor, bir yandan da Etlik gerilerinden kopan bir toz
f1rtmasi Akkoprli'ye dogru ko~uyordu. Hatip Te-pesi'nin onlinden kalkan bir toz hortumu hem yli-ruyor hem yukseliyordu. Kire<; ocag1 ile Telsiz ara-smda ylikselen bir ikincisi de onunla boy ol<;li~li
yordu. Nedense, <;ocuk<;a, bunlann yukselmelerini, telsiz antenlerini a~malanm istiyordum. Telsiz'in yanmdaki <;ok yukselmeden bozuldu. Oteki epeyce yukseldi ve tepesi yava~ yava~ hunile~irken a~agi dan koptu. Fakat artik Ankara gozukmez olmu~tu.
Toz flrtmas1 ~ehrin onunu bir bulut gibi kaplami~
h. Etlik ustiine gelen kara bulutlann alt kenarlan bir perdenin piiskulleri gibi yere dogru sarkmaya
ba:;;lami~Iardi. Ke<;ioren baglanndan u<;an kag1t par<;alanndan, az sonra yamacm eteginden yuvar-lanan kuru otlardan firtmanm yakla~tigmi anhyor-dum. Tereddut i<;inde idim. Hem buradan aynlma-mak, olam biteni hep buradan gormek hem de IS-lanmadan <;abucak yo! ustiindeki bo~ bag evinin yolunu tutmak istiyordum. <;ok ge<;medi; firtma te-peye de ula§ti. Ge<;en yddan kalan kuru <;akir di-kenlerini kopanyor, kah yuvarltyor, kah ziplatiyor, kah u<;uruyor, yama<;taki <;Iplak yerlerin ince sag
topragm1 t;:Ilgmca savuruyor, yamac1 insafs1zca
b-sirla:;;tmyordu. Ket;:ioren'e dogru ut;:mak isteyen bir saksagan bile bir tUrlii ilerleyemiyor, sanki vurul-mu:;; gibi kanatlanm zorla t;:Irpabiliyordu. <.;aresiz yolunu degi:;;tirdi; kendini riizgara kaptJrmi:;;tJ.
Arttk duramazd1m. Zaten bir :;;ey goremezdim. Her yer kararm1:;;, gok kara bir :;;emsiye olmu:;;tu. ikide bir t;:akan ve her yeri aydmlatan :;;im:;;ekler sanki bu koca :;;emsiyeyi <;:attr t;:atJr yirtJyorlardJ. H1zh adtmlarla keseden inmeye ba:;;lad1m. Get;:er-ken bakttm ki kiit;:iik t;:imenlikteki :;;enlikten de eser kalmamt:;;. (it;:ekler de, bocekler de yakla:;;an afeti sezmi:;;ler. Bocekler kat;:mt:;;lar, kim bilir hangi ko-vuga sigmmt:;;lar. (it;:ekler hep kapanmt:;;lar; demir parlak ak t:;;tkta at;:tk ye:;;il goriinen t;:imenlerde ko-yu, donuk bir renk almi:;;lar.
Yamacm etegine vanrken iri, kocaman bir dam-la almmt tsdam-latti. Aman bu ne ho:;;tu; bu biiyiik san-darla inleyen gogiin dogurdugu ilk rahmet damla-SI idi. Fakat daha sanctsi get;:memi:;;, agnlan dinme-mi:;;ti. Saga, sola, t;:ok yakmlara ate:;;, korku sat;:an :;;im:;;eklerden sonra i:;;itilen korkunt;: giirlemeler durmadan artiyor, nur topu damlalar stkla:;;wordu. Ben de onlara adtm uyduruyor, adeta ko;myordum. Bo:;; bag evine yakla:;;trken, damlalar uzamaya, ip sicim olmaya ba:;;ladtlar. Toprak tslamyor, Islandik-t;:a karanyor ve havaya giizel bir koku yaythyordu. Oh! Bu ne ho:;;, ne rahmani bir koku idi! Bu cen-net kokusu, toprak kokusu idi.
Qelengin altma sigtndigim zaman art1k yagmi-yor, adeta ak1yordu. Gokten yere, yerden bir rna-karaya sanhyorlarm1~ gibi inen ve birbirlerine hi<; degmeyen yagmur ipleri, arada bir riizgar ters es-tik<;e birbirlerine dola~Iyorlar, kordiigi.im oluyor-lar, tekrar <;oziili.iyorlardi. Bu 1slak bo~luk i<;inde hi<; de 1rak olmayan Aktepe Vadisi'nden ancak ha-yalleri se<;ilen kavaklar, sanki sarho~ olmu~?lar gibi,
saga solayalpa vuruyorlar, birbirlerine yakla~Iyor
lar, kucakla~Iyorlar, gene aynhyorlard1. Az sonra demin iistiine c;Iktigim s1rttan ve bi.iti.in yamac;lar-dan kiic;iik seller inmeye, kah o yana, kah bu yana k1vnlarak ikide bir yollanm, yonlerini degi~tere rek, a~ag1ya derelere dogru akmaya ba~laddar. Sir-tm iistiindeki ti.imseklerin eteklerinde, donemec;ler-de birbirlerine kan~Iyorlar, kabanyorlar, buyiiyor-lar; biiyiidukc;e de h1zlamyor, hm;:mla~Iyorlardi. Demin flrtmanm har vurup harman savurdugu in-ce ve sag topraktan ne kalmi~sa onu da bunlar sii-riikleyip geliyorlardi.
Y ava§ yava~ uslanmaya ba~layan ri.izgar kesil-dikten sonra inceden inceye yagan yagmur, gokte bir yandan bir yana uzanan kivilcimh parlak §erit-lerden sonra bi.iyiik giiriiltiilerle yuvarlanan ve
uzakla~tJkc;a giiriiltiisii bogukla§an ag1r bir yuvak
ta~I sanki bulutlann suyunu sJkJyormu~ gibi bir-denbire h1zlamyor, ~amata gec;tikten sonra gene inezden inezden yag1yordu. T1p tip diye yere
<;ukur·cuk a<;an ve birinin a<;t1g1 <;ukuru oteki bo-zan yagmur damlalanna bakarken: "Ver, Allahim ver, <;ok<;a ver..." diye mmldanmaya ba~dami:;> ve dalmi§tim.
Bu brkikindilerden biri, belki de sonuncusu-dur, diyordum. Bozkm abat eden, bozk1rda azizler gibi amlan kirkikindilerden biri ... Bozk1rda hayat on lara bagh, onlara ayarhd1r. Ger<;i bozk1ra, y1lma gore, bir kan:;;, bir bu<;uk, iki kan:;; yagar, ama bu-nun yanm kan:;;1, bir-bir bu<;uk kan:;;1 giiziin ve ki-:;;m yagar. Ne giiz, ne k1:;; yagi:;;lan bozk1r i<;in kaJi ve bu topu topu yanm kan:;; kadar tutan kirkikin-diler gibi can katiCI degildirler. <;unkii bozkmn ki-§I ayazd1r. Topraktan ne bir <;i<;ek, ne bir bocek hi<;bir :;;ey ba:;;m1 kald1rmaya cesaret edemez. ~i:;;en
tohumlar tombulla:;;an tomurcuklar hep gUne:;;in yUkselmesini, I§Igmm Ismmasmi, topragm
Ihmasi-m bekler. Baharda neIhmasi-mli, 1hk topraktan <;iIhmasi-mler, <;i-menler f1:;;kmr. Bozk1r yemye:;;il olur. Ekinler yUk-selmeye, kuzular serpilip geli:;;meye, fakat :;;efkatli toprak ana da kurumaya, kuruduk<;a cimrile:;;me-ye, can verdigi her :;;ey ac1kmaya susamaya ba:;;lar.
Eger baharla ba:;;layan ilkyazla kesilen kirkikindi rahmetleri imdada yeti:;;mezse kotndiir: K1thk olur! Toprak tak1r takir kurur; otlar, ekinler yanar kavrulur; siiriiler kmhr, tollar viran, koyler oren olur. GiinUn birinde gokte umut bulutlan gozii-klirse kurbanlar adamr, dualara <;Ikiiir. <;ocukluk hatiralanmi kurcahyor, kirkikindisiz bir s1kmt1
lmda bi.iyiik ki.i<;i.ik bi.iti.in bir kasaba halkmm dini bir hw;m ile yaz1ya <;Iki§Ini, mezarhklar i<;indeki harap bir ti.irbenin oni.inde toplani§Ini, avu<;Jann goge a<;III§Inl, uzak yakm bi.iti.in tamd1klanmm ke-derli, tevekki.illi.i yi.izlerini gori.ir gibi olurken, kor-kun<; bir giiri.ilti.i ile pek uzaklara di.i§medigini ha-vaya katt1g1 ozon kokusundan anladJgim bir yddJ-nm, beni bu ac1kh hat1ranm ezgisinden kurtard1. Ha! Demek biraz once mmldandigim §eyler, o za-man biz "iptidailerin" de katildigimiz bu yagmur duasma giderken, gelirken soyledigimiz tekerle-melerden bir par<;a idi.
Demin yeri de§en yagmur damlalan, toprag1 do-yurduktan sonra oni.imdeki ki.i<;i.ik <;ukurlarda ilki-le ilkiilki-le birka<; golci.ik yapmi§lar, bu sefer de ba§ka bir oyuna ba§lami§lardL Cip cip diye suya di.i§i.iyor-lar, di.i§ti.ikleri yeri biraz <;ukurla§tmyordi.i§i.iyor-lar, fakat bu <;ukurluk hemen kapamyor ve ortasmdan ince, narin endamh bir si.itun yi.ikseliyor, yi.ikseldik<;e in-celiyor ve ucu sivrilirken birdenbire §i§manlayarak bir yumurta, oval bir yumurta §eklini ahyor. Sonra si.itunun ucundan kopuyor, k1sa bir pmlt1 ile zipla-yarak suya di.i§i.iyordu. Bazen bir ikincisi, daha ki.i-<;i.ig·i.i onu takip ediyor ve si.itun, ucundan bir dam-la koptuktan sonra, suyun yi.izi.ine bir halka halin-de yigdiveriyordu. Bu halka yava§ yava§ geni§liyor, geni§lerken ya ba§ka bir damlanm halkasJ veya i<;i-ne di.i§enyeni bir damlanmyaptigi ki.i<;i.ik, fakat da-ha acar bir da-halka onu siliveriyordu. Birbirleriyle
to-ku~an, birbirlerini kesen, birbirlerini silen, birbirle-rinin ic;:ine giren ic;:inden c;:1kan halkalar suyun
yii-zunde tuhaf nak1§lar, glizel menevi~ler, mozaikler yap1yorlardJ. Damlalar suya c;:arparken suyun
yii-zunden yukselen siitunlann ba~lanndan koparken irili ufakh hava kabarciklan da doguyor, suyun yii-zunde yiizuyorlard~. Fakat bunlar da slitunlar gibi bsa omurlii oluyorlar, uzun boylu ylizmeye vakit bulamadan, hele yagmur hiZiandJkc;:a, yanlarma ve-ya kubbelerine bir ve-yagmur damlas1 c;:arparak bozu-lup gidiyorlardl. Yagmurun yava~;dad1g1, hlzlandigi bu kuc;:iik gollerin yiizlerinden c;:ok iyi anla~Jhyor du. Yagmur azaldikc;:a, suyun yiiziinde siitunlar seyrekle§iyorlar, halkalar rahat rahat can c;:eki~erek alum Slmrlanna vanyorlar, silinip gidiyorlardJ. Vel-hasii bu bir avuc;: su ic;:inde bile bir olmaca bozulma-ca oyunu ahp veriyordu.
Damlalarla suyun cumbii§iinii epeyce seyret-tikten sonra halkalar azald1gmdan, golciiklerin baz1lannda hie;:, bazdannda uzun bir fasdadan sonra bir tek slitun yiikseldiginden, yagmurun dindigini anlad1m. Qelengin altmdan <;1karak yola koyuldum. Daha her taraf kapah, hava cia puslu idi. S1k s1k duruyor, kunduralanm1 agJrla~t1ran
c;:amuru bir ta§a siirterek temizliyordum. Aktepe Vadisi'ne inerken ufukta, Etlik gerilerinde, ince lacivert bir §erit beliriyor, gok gozukiiyordu. Az sonra k1zilla~an sol yanmdan fl~k1ran san turuncu bir 1~1k, sanki ye§i[ bir boya piiskiirmii§ gibi, mor
kara bay1rlan bir anda yemye~;;il etti. Arttk ytiksel-meye ba:;;layan bulutlar da list kenanndan siynl-dik<;a bu ince lacivert :;;erit geni:;;liyor, kubbele:;;i-yordu. Gune§ batmadan once bir daha dogarak her yeri nura bogmu:;;; yepyeni, temiz p1nl p1nl bir dtinya dogurmu:;;tu.
Aktepe'ye <;Iktigim zaman Ahlathbel ile <;a! Da-gi arasma, HaCikadm Da-gibi munis olan Oikmen De-resi lizerine harikulade guzel bir koprli kurulmu:;;-tu. Bu koprti ne <;elikten ne betondan; aldan, ye:;;il-den, sandan, maviye:;;il-den, ak I§Igm, ana I§Igm yedi I§I-nmdan bir koprti idi. Galiba her :;;eyin en gtizelini gene tabiat yap1yordu. Gtizel kern ere bakarken ya-mba:;;Imdaki vi:;;neye ti<; ser<;e stiztildti. Konar kon-maz <;eki:;;meye, 1slak tiiylerini kabartarak sevi:;;me-ye ba:;;ladiiar. Yaramazhk ettikleri dallann yaprak-lanna yagmurun takt1g1 p1rlanta kiipeleri hep yere dii:;;tirdiiler. Fakat tela:;;lanndan, heyecanlanndan altlarmdaki dalda arka arkaya kamburlanm <;Ika-rarak stiriinen kocaman iki tirtdm, ben oradan
ay-nlmcaya kadar, farkma bile varmadilar. Otobi.ise binerken kirlangH:;lar, Ke<:;i6ren havalannda <;ok-tan ba~ladtklan ko~maca oyunlanna <;:ilgmca de-vam ediyorlardt. Bu ne gi.izel, ne gi.in giizel di.inya idi boyle! Ferahlayan gok memnun, kurtlar, ku~ lar, otlar memnun, her ~ey memnundu ...
Ankara
<;igdemi
u k1!? pek uzun siiren karh, donlu ve yoru-cu haftalann biri daha gec;ti. Butiin ki§, bir kerecik olsun, !?ehirden <;Ikmak, k1rlara ac;Ilmak k1smet olmad1.
Bugiin Mart'm ikinci, fakat birinci 1hk ve aydm-bk pazan.
Ot kutusunu, cep c;apasm1 ald1m. incesu yolunu tuttum. Pe!?ime Nelli de takildL Fakat Nelli i~;;in far-kmda. Haftamn giinlerini bile sayan, pazarlan be-nimle ava gitmek ic;in cumartesi gunleri kimseye da-m!?madan enstitiiden kac;arak kendi ba§ma Yeni!?e-hir'e, eve gelen Nelli bilmez mi hie;? Zeki
gozleriy-le: "Bu olsa olsa, ~oyle bir pazar gezintisi olacak. Bi-zim efendinin omuzunda tilfegi yok. Bu mevsimler-de stk stk yaptlan ot gezintilerinmevsimler-den biri galiba" di-yor gibi. Ama yine sevin<;:li. Ko~uyor, ztphyor, do-ni.iyor, geliyor, omuzuma st<;:nyor, ta~lan, aga<;:lan kokluyor. <;ahlann i<;:inde ci.imbi.i~ yapan ser<;:elere ferma ediyor, kovaltyor. Zavallt hayvan! Bu bahar gezisine sevinmekte haklt; bi.iti.in kt~ kapah kald1.
Fidanhgt ge<;:tim, incesu Deresi'ne girdim. Dere eskisi gibi, bildigi gibi aktyor. Bu ince derenin i.is-ti.ini.i ktsa, gi.idi.ik bahardan sonra ye~il yaprak or-tiisii ile SlffiSikJ orten sogi.itler, igdeler, kavakJar, badem, ah<;:, me~e, ayva ve di~budaklar, bunlara ttrmanan bogiirtlen ve yabangiilleri <;:tnl<;:tplak. Bunlara bakarak derenin yam ba~mdaki patikadan ilerliyorum. lslak toprak i<;:inde bi.iti.in kt~ yatan, ~i ~en ve <;:atlayan milyonlarca tohum ve <;:im gibi bun-Jar da tomurcuklanna dolan nusgun yaktct stkt~ttr masmdan sabtrsizhkla gi.ine~in yi.ikselme'iini, t~tgt
nm tsmmasmt bekliyorlar. Yakmda hepsi patlaya-cak; bu derenin iki yam, bu bah<;:eler, bu yama<;:lar hayat ve renkle dolacak. Ad1m ba~t ya igdelerin
ya kekiklerin, yav~anlann, adac;aylanmn havaya saldiklan koku bulutlarmm i<;inden gec;ecegim. Ki.ic;i.ik donemeci doni.iyor, munis hali her y1l daha c;ok ho~uma giden degirmene geliyorum. Dolabma bak1yor ve bu dolaba di.inya durdukc;a bir daha durmamak, go<;memek ve <;i.iri.imemek i.izere can veren adami, Yunus'u hatirhyorum.
Artik incesu'nun gi.iney yamacma tirmamyor, eski dostlan aramaya ba~IIyorum. Daha otuz, kirk metre yi.ikselmeden boz andezit blokunun oni.inde
c;apra~Ik kuru dallanyla kaderine ki.iski.in gibi go-ri.inen bodur bademin dibindeki ye~il yosunlann arasmdan beyaz tac;lanyla gi.ili.imseyen ilk c;igdemi, akc;igdemi gori.iyorum. Yakla~Iyorum: Bir yilhk hasretten sonra bu kavu~maya seviniyor ve "Ho~ geldin" diyorum.
- Gee;
kaldmiZ, diye soze ba~hyorum, gec;en yd-lar ~ubat i<;inde, hatta ikinci kanunda ac;ar, bahannyakla~tigmi mi.ijdelerdiniz. Bu yii niye boyle ge<;? - N e yapahm? Kar c;ok yatt1. Bunun o kadar za-ran yoktu ama, don c;ozi.ilmedi. Biz de ba~Imizl kal-dirmaya cesaret edemedik.
- Hakkm1z var. Bu k1~ boyle oldu. Otekiler de geldi mi?
- Geldi zannederim. Fakat git bak, ara! Bugi.in hangimizle konu~mak istiyorsun?
- Ankarah ile.
- Ya ... Oyle mi? Demek, gelecek bahara art1k. Gi.ile gi.ile ...
Biraz ilediyor ve yama<;ta yiikseliyorum. i:;;te yi-ne bir ak<;igdem. Bir daha, bir daha ... Az solda ve yukarda, san <;ak1llann arasmdan mor bir !eke pa-nldJyor. 0 tarafa yoneliyorum, <;lkJyorum. i:;;te bir mor .;;igdem! Onunla da selamla:;;Jyor, k1sa bir soh-betten sonra vedala:;;1yorum. Bu ta:;;h ve <;akdh ya-maca sahiden bahar gelmi:;;. Efemerlerden bazdan <;tkm1:;;, nerede ise a.;;acaklar. S1g1r dilinin taze pa-muk gibi tliylu yapraklan topragm ustiine sanki bir rozet gibi yay1lmJ:;;. Bakahm, daha neler var. Oo! .. i:;;te bir san .;;igdem. Acep Ankarah mt? Hay1r, bu
Creocus saturianus. Ankarah'ya .;;ok benzer, ama
bunu ondan ancak ah:;;km gozler ay1rt edebilir. Onun da halini, hatJnm soruyorum ve Ankarah'yt aramaya devam ediyorum. Daha pek .;;ok .;;igdem goriiyorum: Menek:;;e, san, beyaz, mor <;igdemler ... Koleksiyonuma koymak i.;;in birka.;; tanesini kii.;;iik .;;apamla <;1kanp kutuya attyorum. Nihayet parlak koyu san .;;i.;;eklerini giine:;;e kar:;;t .;;evirmi:;; alan Ankara <;igdemini buluyorum. ince, ye:;;il bir kur-deleye benzeyen yapraklanm .;;akdlann iizerine yaym1:;;; memnun, mesrur. .. Hemen yam ba:;;ma
.;;o-meliyor, ho:;;be:;;e ba:;;hyorum:
- Bu yama<;larda bir bu.;;uk saatten beri seni an-yorum. Sizinkilerin hepsiyle gorii:;;tlim. Seninle ko-nu:;;acagJm :;;eyler pek <;ok. Bana hikayeni anlat1r ITIISin?
- Buyurun, bir ctgarayakm, biraz dinlenin de ra-hat rara-hat konu:;;ahm.
- Senin adma botanik dilinde Crocus ancyrensis
diyorlar. Latince Ankara'mn adt Ancyra'dtr.
Soya-dm ancyrensis yani "Ankarah" dernek olduguna
go-re, senin adm "Ankara <;igderni"dir. Sana bu adt kim verdi? Ankara' dan ba~ka yerlerde yeti~rnez rnisin '!
- Benim adtm, soyadt kanunundan eskidir. Biz Ankara'nm eski yerlisiyiz. Daha eski Ankara ku-rulmadan, hatta buralara ademogullan bile ayak basmadan biz bu yama<;lara, Etlik'e, Ke<;ioren'e, Huseyingazi'ye, Teke Dag1'na, <;al Dag1'na, yan-kaya strtlanna yerle~tik. Old urn olast buraltytz. Fa-kat yalmz Ankara'ya yerle~ip kalmadtk; butiin Anadolu'ya yaytld1k. istanbul'a kadar g·idenlerimiz bile var. Yuz yd kadar once Herbert adh bir ingi-liz, ~imdi i.izerinde evler biten ~u kaqtki Kocatepe strtlannda bizlerden birka<; ba~ topladt. ingiltere'ye gottirdu ve bizi Spofforth'da yeti~tirdi. 0, bizi Kt-nm YaKt-nmadast'nda yeti~en ve bize <;ok benzeyen
Crocus angustijfolius samyordu. Fakat bizim cinse
<;ok merak sardtran Herbert'in hern~erisi G. Mav, h1sJm akrabamizJ dunyanm dox·t tarahndan toplat-tJ. Ona o zarnanlar ingiltere'nin Ankara konsolos-luguna vekalet eden Bayan Gavan Gatheral bm·a-dan, Sivas'taki Amerikan misyoneri rahip
A.
W. Hubbard da oradan bizirn soganlanmtzdan gon-derdi. Bir ba~kasmdan Bayan Danfot·d'un 1876'da bizi Mara~'taki Ah1r Dag1'nda ve Kayseri'deki Er-ciyes Dag1'nda gordugi.inti i~itti. Bayan Baker ona Londra yakmmdaki Kew Kralhk Muzesi'nde LadyListon'un istanbul civanndan topladtgt bitkiler arasmda bizim de bulundugumuzu haber verdi. G. Mav, bunlan vuru~turduktan sonra seksen kadar akraba ti.irden mi.irekkcp olan cinsimizin gi.izel bir monografisini yaptt. Bizim Kmm <;:igdemiyle bir ol-madtgtmtzt anlayan ilk botanik<;:i o oldu. Bize
Cro-cus ancyrensis admt veren de odur. Hi.ilasa bizi
bu-rada tamyan yoktu, ama i.ini.imi.iz once ingiltere'de, daha sonra da Fransa'da yayilrnt~tt. <;unkii Bay P. E. Botta da buradan Paris'e bizim soganlanmtzdan
gotiirmii~ ve bizi Paris Nebatlar Bah<;esi'nde yeti~
tirmi~ti. i~te o zamandan beri ben biitiin di.inyada
Ankara <;igdemi diye amltnm. Hem biz ki;dzade bir ailedeniz. Safran da bizim cinstendir. Bilir misin, bir zamanlar ticareti ne kadar rag bette idi?
15.
yi.iz-ydda bizim safrana hile katanlann cezas1 idamdt.Hatta 1449'da Almanya'da safrana ba~ka ~eyler ka-tarak satan Friedenkern adh bir vurguncu safram i-le beraber cay1r cay1r yak1ldt.
- Peki, admt samm, soyunu sopunu ogrendim. Siz buralara nereden ve ne zaman geldiniz?
-Ge<;:mi~i b1rakahm. Demin dedim ya, biz bura-lara go<;eli <;ok oldu. Di.inyanm bi.iyiik bir bsmmt kaplayan buzlar erir erimez biz buralara yerle~tik. Hatta o zamanlardan kalma ah~kanltkla sJcaktan pek ho~lanmam. Onun i<;in k1~m sonunr:la, bahann oniinde a<;anm.
- 0 halde bahann, giizel. steak gunlerini de gor-mezsin.
- Oyle. Benim diinya yiiziindeki omriim pek ki-sadir. ~u birka<; gi.in i<;inde bi.iti.in hacetlerimi gor-mek, elimi kivrak tutmak zorunday1m. Oni.imde <;etin bir vaz var; kurak ve s1cak. Onu ve bi.iti.in ki-§I hep toprak altmda ge<;iririm. ~imdi bir yandan gelecek yd si.irecek, geli§ecek olan ci.ici.igi.imi.i ya-ratmakla, bir yandan da §U ho§landigmiz <;i<;ekleri-min i<;inde sessiz, tantanas1z ge<;ecek olan di.igi.ine hazirlanmakla me§guli.im.
- Dugi.in mi.i dedin? Bu ilgimi <;ekti. Fakat once §U geJecek yJ! a<;acagmi soyJedigin ci.ici.igi.ini.i gor-mek isterim.
- Ki.i<;i.ik <;apanla beni zedelemeden toprag1 biraz kaz da bak.
Toprag1 azicik kazmca, i.ist i.iste, alttaki daha bi.i-yi.ik, i.istteki daha ki.i<;iik, iki yumrucuk gori.ini.iyor-du. ikisinin de i.isti.i kat kat, a<;Ik kahverengi, dan-tela gibi oymah, i§JemeJi Orti.iJerJe SlffiSiki orti.iJiiy-di.i. Ben sormadan o anlatmaya ba§ladJ:
- Bu alttaki bi.iyiicek, i<;i bo§ sogan ge<;en yddan kalma; iistteki kii<;i.ik, bu yilmki. Bu ki.i<;i.ik soga-nm i<;inde ki.i<;iici.ik bir ciici.igi.im var. Bu minna-cik ciiciikte, §imdi bende bana ait ne goriiyorsan hepsinin kii<;i.ik bir taslag1 var. Bu ci.iciik, gelecek yd si.irecek, biiyiiyiip geli§ecek, yapraklanacak, <;i<;eklenecek. Gelecek bahann yakla§tigmi sana o mi.ijdeleyecck. Fakat gelecek bahara kadar koca bir yd var. Onun bir yilhk yiyecegini i<;ecegini §imdiden hemen haz1rlamak ve bunlan bu ciici.igii
saran yumrucugun io:;ine doldurmak laz1m. Onun ic,;in sana elimi k1vrak tutmak zorundaytm, diyor-dum. ~u incecik yapraklann ic,;indeki minnac1k ye:;;il klorofil tanelerinin ic,;indc ci.iciigi.imi.i besle-yecek olan maddelerin hepsi, un, :;;eker, yag, yu-murta akt, her :;;ey haz1rlanacak. Sonra bunlar yapraklardan bu kiio:;i.ik yumrucuga akacak,
ora-da depo edilecek ve depo edildikc,;e de bu yumr·u-cuk bi.iyi.iyecek.
- Sozi.ini.i kestim. Bu ki.ic;;i.ik klorofil tanecikleri birer fabrika m1 ki bunlann ic;;inde tiirli.i maddeler yap1labiliyor? Biz insanlar, bu maddelerden birini bile yapmak ic,;in koca koca fabrikalar kurmak zo-runda kahyoruz. Bu fabrikalann i:;;leyecegi ham-maddeleri ele gec,;irmek ic,;in de birbirimize giriyo-ruz. Sonra bu fabrikalan c,;alt:;;tJrmak ic;;in cnerji kaynaklan da laz1m.
- Evet, sizin o dev gibi koca fabrikalanmzda yapt1gm1z :;;eyleri ben gozle gori.ilemeyecek kadar ki.io:;i.ik, mikroskobik klorofil tanelerinin ic;;inde ya-panm. Hammadde ic,;in de kimseye takazam ol-maz. yi.inki.i benim i:;;ledigim hammadde havamn, evet, :;;u teneHlis ettigim havanm "karbondioksiti-dir"; enerji kaynag1m da gi.ine:;;. Kimsenin sahiple-nemeyecegi, herkesin, bi.iti.in canh varltklann hepsinin diledigi kadar faydalanabile::egi hava ve gi.ine:;;.
- Peki su! Yazm bu yamac;;lar c;;ok kurak olur. Toprak tak1r tak1r kurur. Ciiciigi.in susamaz m1 hit;?