• Tidak ada hasil yang ditemukan

araştırma yöntemleri 1

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "araştırma yöntemleri 1"

Copied!
9
0
0

Teks penuh

(1)

Sakarya Üniversitesi

Uzaktan Eğitim Ders Notları

Doç. Dr. Özer KÖSEOĞLU

Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Doç. Dr. Özer KÖSEOĞLU ‘na aittir. "Uzaktan Öğretim" tekniğine uygun olarak hazırlanan bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan ders içeriğinin tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

Her hakkı saklıdır © 2016 Özer KÖSEOĞLU

SOSYAL BİLİMLERDE

ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

(2)

Bölüm Hedefleri

Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

Bilgi edinmenin geleneksel yollarını bilecek,

Geleneksel bilgi edinme yolları/kaynakları ile bilimsel bilgi arasındaki farkı öğrenecek,

Bilim ve bilimle ilişkili bazı kavramları öğreneceksiniz.

Anahtar Kavramlar

 Bilim  Bilimsel bilgi  Yöntem  Yöntembilim  Akılcılık  Otorite  Görgücülük  Veri  Kuram  Ampirik kanıt

İçindekiler

GİRİŞ ... 3

ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ DERSİNE NEDEN İHTİYAÇ DUYARIZ? ... 3

BİLGİ EDİNMENİN GELENEKSEL YOLLARI ... 4

Sezgi ... 4 Otorite ... 4 Akılcılık (Rasyonalizm) ... 5 Deneyimcilik (Görgücülük) ... 5 Gelenek ... 6 Sağduyu ... 6 Medya Mitleri ... 6

BİLİM ... 7

Birinci Bölüm:

(3)

GİRİŞ

Bu derste, araştırma yöntemlerinin önemine değindikten sonra bilginin kaynakları incelenecektir. Bilimsel bilgi, tanımlandıktan sonra bilim ve sosyal bilimin temel özellikleri ortaya konulacaktır.

ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ DERSİNE NEDEN İHTİYAÇ DUYARIZ?

Bu derste, bilimsel araştırmanın nasıl yürütüleceği anlatılmaktadır. Bilimsel araştırma, sadece profesyonel bilim insanlarının bilmesi gereken bir konu olarak düşünülebilir. Ancak lisans ve lisansüstü her düzeydeki öğrencilerin de bilimsel araştırma yöntemleri dersini almalarını gerektiren çok sayıda sebep vardır (Christensen vd., 2015: 2). Söz konusu sebepler Tablo 1’de görülmektedir.

Tablo 1. Araştırma Yöntemleri Dersini Alma Nedenleri

Neden Araştırma Yöntemleri?

Bilimsel araştırmanın nasıl yürütüldüğünü öğrenme

Kamu yönetimi, siyaset bilimi ve sosyoloji gibi belirli konulara temel sağlama

Daha bilinçli ve sorgulayıcı olma

Eleştirel ve analitik düşünmeyi geliştirme

Bir bilimsel çalışmayı eleştirel gözle okuyabilmek için gerekli bilgi birikimine sahip olma

Kamu yönetimi, siyaset bilimi ve sosyoloji gibi sosyal bilim disiplinlerine ilişkin lisansüstü programlara kabul almada gerekli olması

Kaynak: (Christensen vd., 2015: 3).

Bilimsel araştırma, özel ya da kamu sektöründe olsun, yönetici ya da personel olsun çalışanların iş yaşamında kullanabilecekleri veri toplama, analiz etme, ölçme, bulguları yorumlara, çıkarımda bulunma, neden-sonuç ilişkisi kurma ve raporlama gibi birçok yetkinliğin etkili bir şekilde kullanılmasına yardımcı olur. Esasında burada sayılanlar insanların gündelik hayatında da karşılaştıkları birçok durumda kullanma ihtiyacı duyduğu yetkinliklerdir. Bu nedenle, araştırma yöntemleri hangi disiplin için olursa olsun sosyal bilimlerin temel derslerinden ve özel bir çabayla öğrenilmesi gereken konulardan birisidir.

(4)

KUTU 1. Yöntembilim mi Yöntem mi?

Yöntembilim, yöntemlerden daha geniş bir alandır ve yöntemleri de kapsar. Yöntembilim,

yöntemleri kullanan toplumsal araştırmacılar grubunun toplumsal-örgütsel bağlamını, felsefi varsayımları, etik ilkeleri ve politika meselelerini anlamaktır. Yöntemler ise vakaları seçmek, toplumsal yaşamın çeşitli yönlerini ölçmek ve gözlemlemek, veri toplamak ve elde etmek, verileri incelemek ve sonuçları rapor etmek için kullanılan belirli teknik kümelerdir. Yöntembilim ve yöntem, yakından ilgili ve birbirine bağlı olmakla birlikte ayrı şeylerdir (Neuman, 2010: 3).

BİLGİ EDİNMENİN GELENEKSEL YOLLARI

Bir olgu ya da olay hakkında bilgi sahibi olabilmek için birçok yol bulunmaktadır. Örneğin, geçmiş yaşadıklarımızdan dersler çıkararak deneyim yoluyla bilgi ediniriz ya da konuyla ilgili uzmanların görüşlerine itibar ederek bilgimizi artırırız. Ancak belirtmek gerekir ki, bilimsel yöntemlerle bilgi edinmenin sezgi ve deneyim gibi farklı yollarla karşılaştırıldığında ayırt edici bir takım özelliklerinin bulunduğuna dikkat edilmelidir. Bilgi edinmenin başlıca yöntemlerine aşağıda yer verilmiştir.

Sezgi

Sezgi, akıl ve mantık yürütme olmadan doğrudan bilgiye ulaşma süreci veya eylemidir. Örneğin, ruhbilimciler ulaşmak istedikleri bilgiye sezgileriyle erişirler. Sezgi, “bunun doğru olduğunu hissediyorum” veya sebebini ifade edemesem de bu görüşe sahibim” gibi gerekçelendirmelere dayanır. Sezgisel yaklaşım, doğru ve yanlış bilgiyi ayırt etmek için bir yöntem sunmaz. Buna rağmen, örneğin hipotezlerin şekillendirilmesi gibi bilimsel sürecin çeşitli aşamalarında sezgiden yararlanılır (Christensen vd., 2015: 3).

Otorite

Bilginin, oldukça güvenilir bir kaynak tarafından sağlanması nedeniyle kabul edilmesidir. Burada, örneğin devlet bir siyasal otorite olarak yürüttüğü politikalar veya çıkardığı yasalar eliyle belirli bir bilgiyi gerçeklik olarak kabul edip sosyal hayatta uygulanmasını temin edebilir (Christensen vd., 2015: 4). Ayrıca kitaplar, televizyon ve diğer iletişim araçlarının yanı sıra anne, baba, öğretmen ve uzmanlardan da bilgi ediniriz. Otorite konumundaki biri söylediği için ya da otorite sahibi bir yayında yer aldığı için bir şeyin doğru olduğunu kabul ettiğimizde bilginin temeli olarak otoriteyi kullanmış oluruz (Neuman, 2010: 4).

Otorite yaklaşımında karara bağlanan her şey sorgusuz biçimde kabul edilir. Otoritelerin bilgeliğine güvenmek bir şeyi öğrenmenin hızlı, basit ve ucuz yoludur. Ancak otoritelere güvenmenin de sınırları vardır. İnsanların uzmanlığını abartmak kolaydır, haklı olmadıkları halde haklı görülebilirler, çok az bildikleri alanlar üzerine konuşup yanıltıcı olabilirler ve hatta otorite olma özelliklerini kötüye kullanıp manüpülatif olabilirler.

(5)

Ayrıca kimin otorite olduğu veya farkı otoritelerin birbiriyle anlaşmazlığa düştüğünde kime inanacağımız konuları da tartışmalıdır (Neuman, 2010: 4). Tarih yanlış bilgilendirme yapan uzmanlar ve kurumlar ile bunların yönlendirilmesiyle hareket eden siyasetçiler, hükümetler ve karar alıcıların örnekleriyle doludur. Ayrıca otoritelere çok fazla güvenmek demokratik toplumlar için tehlikeli olabilir. Teknokratik eğilimler, katılımı zayıflatarak insanların kendi kendine yargıya varma becerilerinin zarar görmesine neden olur (Neuman, 2010: 5).

Yukarıda tartışılan sorunlarına ve risklerine rağmen, araştırmanın tasarlama aşamasında farklı otorite kaynaklarından yararlanılabileceği gibi örneğin bir nitel araştırmada uzman görüşüne başvurmak gerektiğinde araştırma alanında otorite olan kişi veya kişilere danışılabilir (Christensen vd., 2015: 4).

Akılcılık (Rasyonalizm)

Bu yaklaşıma göre, bilgiye ulaşmak için akıl yürütme kullanılır ve doğru akıl yürütme süreci kullanıldığında geçerli bilgi elde edilebilir. Rene Descartes’ın (1596-1650), “düşünüyorum, öyleyse varım” sözü akılcılığın en iyi ifadelerinden biridir. Rasyonalizm, 16. yüzyılda kişiyi gerçeğe ulaştırabilecek en etkin model olarak görülüyordu. Fakat, nasıl ki iki farklı bireyin aynı akıl yürütme yöntemlerini kullanmasına rağmen farklı sonuçlara ulaşması mümkünse akılcılığa fazla güvenmenin de sorunlu olduğu söylenmelidir. Buna rağmen, akıl yürütmenin bilimsel süreçte önemli bir faktör olduğu unutulmamalıdır. Hipotez kurmak, hipotezlerin yanlışlığı veya doğruluğunu belirlemek gibi çeşitli bilimsel süreçlerde akılcılığa dayanılır. Ayrıca rasyonalizmin bir çeşidi matematik sosyal bilim araştırmalarında yaygın olarak kullanılmaktadır (Christensen vd., 2015: 5).

Deneyimcilik (Görgücülük)

Temelde “bir şeyi deneyimlediysem, bu geçerli ve doğrudur” anlayışına dayanır (Christensen vd., 2015: 6). Burada “ben gördüğüme inanırım” anlayışının güçlü bir etkisi vardır (Neuman, 2010: 4). Bu nedenle, deneyimle uyumlu olan gerçekler kabul edilirken, diğerleri reddedilmektedir. Ancak Robert Merton tarafından ortaya konulan ve kişinin bazı durumları gerçek olarak algıladığı durumlarda sonuçları itibariyle de gerçeklik ortaya çıkar tezine dayanan kendini doğrulayan kehanet gibi teoriler deneyimciliğin sorunlu olduğunu açığa çıkartmıştır. John Locke (1632-1704) ve David Hume(1711-1776) gibi filozoflar hemen hemen bütün bilginin deneyime dayandığını savunmuştur. Bunlara göre, bilgimizin bütün kaynağı görme ve duyma gibi dokularımızdır. Ampirik yaklaşım, yaygın olarak kullanılmakla birlikte geçmiş deneyimler ve algılama sırasındaki motivasyon gibi değişkenlerin etkileri ve birey hafızasının sabit kalmaması (unutma, hafıza kayıpları gibi nedenlerle) bu yaklaşımın sorunlu olabileceğini göstermektedir (Christensen vd., 2015: 6). Neuman (2010: 8-9), kişisel deneyimde dört ciddi hatanın insanları yanlış yönlendirdiğini belirtir:

(6)

Örneğin, “40 yaşıma kadar görme engelli beş kişi tanıdım ve hepsi de aşırı sinirliydi, bu nedenle görme engellilerin hepsi aşırı sinirlidir” sonucuna ulaşmak gibi. Halbuki kişisel deneyim yaşadığımız beş kişi, görme engelli tüm insanları temsil etmez.

2. Seçici gözlem: Bazı insanlara ya da olaylara özel olarak dikkat gösterdiğiniz ve sonra bunlardan genelleme yaptığınız zaman ortaya çıkar. Çoğu kez bildiğimiz ya da inandığımız şeyleri doğrulayan kanıtlar arayıp buluruz, fikirlerimizi doğrulayan özelliklere duyarlılık gösteririz.

3. Erken bitirme: Erken bitirme, yukarıda bahsedilen diğer iki hatayla birlikte görülür. Erken bitirme, tüm yanıtları bulduğumuzu düşünüp daha fazla dinleme, bilgi arama ya da soru sorma gereksinimi duymadığımızda gerçekleşir. Çoğunlukla, birkaç parça kanıt elde ettiğimizde ya da kısa bir süre için olayları gözlemlediğimizde her şeyi çözdüğümüze inanıyoruz. Örneğin, günde altı paket sigara içen ve 80 yaşına kadar yaşayan üç kişi tanıyorum, demek ki çok sigara içen insanlar 80 yaşına kadar yaşar.

4. Hale etkisi: Çok olumlu ya da itibarlı olduğuna inandığımız şeyleri aşırı genellediğimizi belirtir. Saygı duyduğumuz kişi ya da şeyleri bir haleyle çevreleriz ya da onlara büyük önem atfederiz. Örneğin itibarlı bir üniversiteden bir kişinin hazırladığı bir rapora ulaştığımızda yazarının zeki ve yetenekli olduğu, raporunun mükemmel olduğunu varsayarız. Çok bilinmeyen bir üniversiteden birinin raporu için aynı varsayımda bulunmayız.

Bahsedilen tüm sorunlarına rağmen, deneyimcilik sosyal bilimin bir parçasıdır, ancak ampirik (yani veriye dayalı) gözlemler kontollü şartlar altında yürütülmeli, araştırmacının önyargısını en aza indirmek ve objektifliğini en üst düzeye çıkarmak için sistematik stratejiler kullanılmalıdır (Christensen vd., 2015: 6).

Gelenek

Gelenek, bir şeyin doğruluğunun, “eskiden beri böyle olageldiği için kabul edilmesi” anlamına gelir. Geleneksel bilgi bir zamanlar doğru olsa bile kuşaktan kuşağa geçtikçe çarpıtılabilir ve bir süre sonra doğruluğunu yitirir. İnsanlar, geçmişte işe yarar ya da doğru olduğu için bir şeyin her zaman doğru olması gerektiğini varsayarlar (Neuman, 2010: 5).

Sağduyu

Toplumsal dünya hakkında sıradan mantık yürütme ve sağduyu aracılığıyla birçok şeyi biliriz ve açıklamaya çalışırız. Herkesin bildiği ve bize “mantıklı gelen” şeylere güveniriz. Mesela düz bir mantıkla, ölüm cezasının olmadığı ülkelerde cinayet oranlarının yüksek olduğu düşünülür, çünkü ölüm cezasıyla karşı karşıya kalan insanların suç işleme eğilimleri azalacaktır. Sağduyu, gündelik yaşamda önemli bir bilgi kaynağıdır; ancak bizi mantıksal yanlışlıklarla karşı karşıya bırakır. Sağduyu gelenekten de kaynaklanabilir (Neuman, 2010: 6).

(7)

Televizyon şovları, filmler, gazete ve dergi makaleleri, toplumsal yaşam hakkında önemli bilgi kaynaklarıdır. Örneğin, suçlularla hiçbir teması olmayan birisi diziler, televizyon şovları ve filmler izleyerek, gazete ve dergi okuyarak suç hakkında bilgi edinir. Ancak televizyondaki suçlu portreleri ve daha birçok şey, toplumsal gerçeği doğru yansıtmaz. Örneğin bir araştırmada psikiyatrik tedaviyi betimleyen 400 filmden ancak 5 tanesinin bunu doğru biçimde yaptığı bulunmuştur. Medya, bir kültürün mitlerini sürdürme eğilimindedir. Örneğin, akıl hastası insanların çoğunun şiddet gösterdiğini veya yaşlıların çoğunun huzur evinde kaldığını gösterir, ancak gerçekte durum tam tersidir (Neuman, 2010: 6).

ARAŞTIRMA SORUSU

Ev işlerinin cinsiyete göre bölünmesinde, neden kadınlar çamaşır yıkama eğilimlidir?

Yukarıdaki soruyu otorite, sezgi, akılcılık, kişisel deneyim, gelenek, sağduyu ve medya miti açısından nasıl temellendirilebileceğini düşünerek, bu yaklaşımlara dayalı olarak açıklamaya çalışın.

Sezgi, otorite, akılcılık ve deneyimcilik bilgi edinmenin geleneksel yollarıdır. Bu yolla edinilen bilginin bilimsellik niteliği tartışmalıdır. Buna rağmen, sezgi, otorite, akılcılık ve deneyimcilikten bilimsel araştırmanın farklı aşamalarında yararlanılmaktadır. O halde, bilim nedir ve bilimsel yolla bilgi nasıl edinilir konusuna daha ayrıntılı bakabiliriz.

BİLİM

Bilim, Latince “bilmek” kökünden (scire) türemiş ve bilinen şey (scientia) ya da bilgi anlamına gelen bir kelimedir. Modern anlamda bilim, 16 ve 17. yüzyıllarda Batı dünyasında ortaya çıkan önemli değişiklikler sonucunda, doğayı ve toplumu anlama ve açıklamada gelenek ve dinin yerini alan bir düşünce tarzıdır (Altunışık vd., 2012: 3). Günümüzdeki anlamıyla “science” (bilim) kelimesi, 19. yüzyılda Wiliam Whewell tarafından türetilmiştir. Bu yüzyıldan önce bilim insanlarına “doğa filozofları” deniyordu (Christensen, 2015: 6).

Bilim kelimesini duyduğunda insanların aklına genelde doğa bilimleri gelir. Biyoloji, kimya, fizik gibi doğa bilimleri, fiziksel ve maddi dünyayla (kayalar, bitkiler, kimyasallar, yıldızlar, kan, elektrik gibi) ilgilenir. Öte yandan, antropoloji, psikoloji, siyaset bilimi ve sosyoloji gibi sosyal bilimler insanların (örneğin inançlarının, davranışlarının, etkileşimlerinin ve kurumlarının vb.) incelenmesiyle uğraşır (Neuman, 2010: 10). Bilim, soru sormaya, sorgulamaya dayanır. Doğa bilimleri ya da sosyal bilimler olsun, bilimsel faaliyetin kendine göre bir gelişimi, ayrı bir dili ve kendine özgü kuralları bulunur (Altunışık vd., 2012: 5).

(8)

(ampirik) ve nesnel gerçeklik olmasıdır. Görgüllük, bilginin konusunu oluşturan olay ya

da nesnelerin gözlemlenebilir olması anlamına gelir (Altunışık vd., 2012: 3-4). Bilimsel yaklaşım, doğal dünya hakkında güvenilir ve geçerli bilgiyi sistematik bir şekilde üretmek için tasarlandığından sezgi, otorite, akılcılık ve deneyimcilikten üstündür (Christensen vd., 2015: 6). Bilimsel yaklaşımı diğerlerinden ayıran üç temel özelliği bulunmaktadır (Altunışık vd., 2012: 4):

1. Gözlem, sınıflama, kavramsallaştırma ve yorumlamada daha sistematik, formel ve kesindir.

2. Bulgularını eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutar.

3. Elde edilen bilgiler genelleştirilerek, bilgi bütünü oluşturmak amaçlanır.

Yukarıdaki özelliklerinden yola çıkıldığında, bilimsel faaliyetin amacı incelenen konudaki olguları tanımlamak, olgular arasında nedensellik ilişkisi kurmak ve bunları genelleştirip, kuramlar içinde toplayarak kanunlara ulaşmak olarak ifade edilebilir.

Olaylara dayanma, tarafsızlık, eleştiriye açık olma ve yanılma olasılığını kabul etme

bilimsel düşünmenin temel özellikleridir (Altunışık vd., 2012: 5). Ancak belirtmek gerekir ki bilimin bu fonksiyonu, pozitivist bilim anlayışına uygun bir yaklaşımdır. Sosyal bilimlerde pozitivist bilim anlayışının yanında post-pozitivist, yapısalcı ve feminist yaklaşımlar gibi farklı akımlar da bulunur.

Bilim insanları, özel teknikler kullanarak veri toplar ve kuramları desteklemek ya da

reddetmek için bu verileri kullanır. Veriler, kural ya da prosedürlere uygun olarak dikkatle toplanan ampirik kanıtlar ya da bilgilerdir. Veriler nicel (yani sayılarla ifade edilen) ya da nitel (yani kelime, resim veya nesnelerle ifade edilen) olabilir. Bilimsel bilgi kuramlar halinde düzenlenir. (Toplumsal) kuram ise toplumsal dünya hakkındaki bilgileri özetleyen ve düzenleyen, birbirine bağlayan fikirler sistemidir. Ampirik kanıt, doğrudan insanların duyuları (dokunma, görme, duyma, koku ve tat) aracılığıyla deneyimlediği gözlemler ya da dolaylı olarak duyuları destekleyen teknikler kullanarak gözlemlenip deneyimlenen şeylerdir. Bilimsel faaliyetle uğraşan araştırmacılar toplumsal dünyanın zeka, algı, tutum, güç, yetki gibi farklı yönlerini gözlemlemek ve dolaylı olarak ölçmek için, duyularının yanında pek çok özel tekniği kullanırlar (Neuman, 2010: 12).

KAYNAKÇA

Altunışık, Remzi, Coşkun, Recai, Bayraktaroğlu, Serkan ve Yıldırım, Engin (2012), Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri, Geliştirilmiş 7. Baskı, Sakarya: Sakarya Yayıncılık. Christensen, Larry B., Johnson, Burke R. ve Turner, Lisa A. (2015), Araştırma Yöntemleri:

Desen ve Analiz, Ankara: Anı Yayıncılık.

Neuman, Lawrance W. (2010), Toplumsal Araştırma Yöntemleri: Nitel ve Nicel Yaklaşımlar, I. Cilt, Sedef Özge (Çev.), İstanbul: Yayınodası Yayınları.

(9)

Referensi

Dokumen terkait

Lampiran 5: Gambaran Responden Menurut Pengetahuan pada Pasien yang Berkunjung ke Puskesmas Kecamatan Jagakarsa Bulan Maret 2011 Pernomor Kuesioner No Pengetahuan Hipertensi 1

Identifikasi dan analisa faktor risiko yang berpengaruh merupakan subyek penelitian yang diharapkan dapat membantu sektor swasta dalam mensimulasi risiko sehingga diperoleh

Sehingga membuat penulis tertarik untuk melakukan penelitian mengenai faktor-faktor yang mempengaruhi niat beli konsumen pada Peer-to-Peer platform media sosial,

Menurut Tia fitriani dalam makalahnya, Moral (Bahasa Latin Moralitas) adalah istilah manusia menyebut ke manusia atau orang lainnya dalam tindakan yang mempunyai

Temperatur kerja pada mesin penetas telur menggunakan temperatur 38-39°C yang agak sedikiti lebih tinggi suhu nya dibandingkan dengan suhu 37,8°C pada saat awal umur

Motor Unggul Indonesia, yang akan mengeluarkan produk baru dan buatlah perencanaan strategi dan program kerja berdasarkan visi dan misi tersebut dengan metode

Pelaksanaan praktik pembelajaran di kelas dilaksanakan setelah praktikan melakukan observasi di kelas bersama guru pembimbing dan mahasiswa praktikan masing-masing

Ringkasan Jabatan Perancang Promosi ialah, menerima dan mengumpulkan bahan dan data promosi serta mengkaji dan merancang promosi sesuai prosedur dan ketentuan yang berlaku