• Tidak ada hasil yang ditemukan

2009 09 Agustos

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "2009 09 Agustos"

Copied!
65
0
0

Teks penuh

(1)
(2)

Ay d›n l›k Yerel Haftal›k Haber Yorum Dergisi 9 AĞUSTOS 2009 Say›: 1151

Sahibi: GÜNEY REKLAMCILIK YAYINCILIK MATBAACILIK ORGANZASYON SANAY ve TCARET LMTED RKET Sorumlu Müdür: Z. Ruhsar enolu

Genel Yayn Yönetmeni: Deniz Yldrm Yazileri Müdürü: Özlem Konur Usta Haber Aratrma: Hikmet Çiçek Ankara Temsilcisi: Fikret Akfrat

çi-Sendika: Esin Ergenç Turhan Ekonomi: Z. Ruhsar enolu D Haberler:Merve AksunaYurt Haberler: Emine Dölek Ariv : Ercan Dolapç Fotoraf : Alpay Tulu Datm-Abone: Ergin Onay

Sayfa Tasarm: Melih Yldrm - Mahmut en Teknik Sorumlu: Mutlu Selçuk

BÜROLAR

stanbul: Gizem Erturul Koç, Ufuk Akkaya, Serkan Koç, Meral Akkaya, Veli Sivasl, Sare Bakolu,

Teoman Alili, Önder Öztürk, Hakan Eröz, Naci Eri, Didem Öztürk, Can Karadut, Anl Tanercan

Ankara: Levent Ak, Murat Arsoy, Umut Albayrak, Can Özçelik, Bülent Akbua, Sabri Kara, Murat Karabulut, Didem Özder

zmir: Teoman Alver, Hayati Özcan, Ali Karlayan, Belma Yücel, enol Cark Adana: Erkan imek

Antalya: Devrim Akn Karasoy Burdur: Fatih Özcan Çanakkale: Zuhat Yoku Hatay: Hüseyin Güler, Mansur Erk Isparta: Bora Tüfekli Kayseri: Ekrem Demir

Kahramanmara: Cafer Sincer Krkkale: Hasan enses Mersin: Yusuf Çelik Mu: Cevat Dani Ordu: Namk Canik Samsun: Srr Turan Siirt: Haydar Evin Sivas: Hakan Sertan Tokat: Ali Yönel Zonguldak: Nazm Ayarolu Avrupa: Ali Mercan ADRES VE TELEFONLAR

Yönetim Yeri: Alemdar Mah. Divanyolu Caddesi Erçevik han No: 54/311

Sultanahmet, Eminönü-STANBUL Tel: (0212) 520 04 94 E-posta:aydinlik@aydinlik.com.tr

http://www.aydinlik.com.tr

OFSET HAZIRLIK VE DAITIM ORGANZASYON Toros Yaynclk Yapmclk Matbaaclk Reklamclk ve Turizm Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. ti. Tel ve Faks: (0212) 251 51 22 stiklal Caddesi, Deva Çkmaz 7/3 Beyolu- stanbul

Ankara: Tel: (0312) 229 52 52 Faks: (0312) 229 15 20 zmir: Tel: (0232) 445 27 26 Faks: (0232) 445 46 64

Mersin: Kuvayi Milliye Cad. Akel merkezi K.4 No: 63 (0324) 3364550 Adana: Fevzi Çnar Tel: (0532) 467 43 27

Almanya: Eylem Demirel Boral-Frankenallee 39, 60327-Frankfurt/M Tel: 0049-69736253 Faks: 0049-6975009310

Cep: 0049-1788547974 e-posta: aydinlikalmanya@hotmail.de ngiltere: Musa Ballkaya

Tel: 0044 2085213525 Faks: 0044 2085093069 Cep: 0044 7961953300

Azerbaycan: Agil Alesger Tel: 0099 412 409 66 65

Basld Yer: Rotamat Basn Yayn Limited irketi Turgut Özal Cad. No: 117/B Çelik-Yenal Endüstri Merkezi kitelli-STANBUL

DA I TIM: Turkuvaz Datm Pazarlama A

ABONE KOULLARI Yurtd abone:

Almanya;A. Aslandoan, Postbank Essen 837 839 437, BLZ: 36010043 Hollanda; Av. Mahir Önel

Tel: 0031640184484

sviçre; Gülay Snac Tel: 0041 32 724 58 54 Cep Tel: 0041 76 302 39 51

e-posta: gulaysinaci@romandie.com, gulay_sinaci@hotmail.com Banque cantonale neuchâteloise, compte no 1003.00.73.3 ABONE BEDEL

6 Aylk Yllk

TÜRKYE 90 180 TL

AVRUPA 70 125 Euro

SVÇRE 120 230 Fr.

ABD VE UZAKDOU 75 150 Euro

AVRUPA SATI FYATI: Avrupa 2.5 Euro, sviçre 5 Fr.

Aydnlk’ta yaymlanan yazlarn iktibas hakk sakldr.

ISSN 1301-6579 Ay d›n l›k Ba s›n Mes lek ‹l ke le ri ne uy may› taah hüt eder letiim/Abone Tel-faks: (0212) 251 51 22 e-posta: dagitimabone@aydinlik.com.tr

KAPAK

TÜRKYE

ÇZGLERYLE YAZILARIYLA

ÖNEY OLCAYTU

63

DOU PERNÇEK

2 .

KUTBAY NAC AYDIN

9

HKMET ÇÇEK

26 .

HÜSEYN MACT YUSUF

35

NHAT GENÇ

38 .

ARSLAN BAER KAFAOLU

49

YILDIRIM KOÇ

53 .

FKRET OTYAM

58

ULE PERNÇEK

62

İÇİNDEKİLER

ABD’DEN SON ERGENEKON TALMATI: Türkiye bölünene kadar içerde tutun! 4

BR YILDA YÜZDE 30 ARTTI

‘Örtülü harcama’ Ergenekon tertibi için mi? 8

3. DDANAME’DE F SAVCILARININ RAHATSIZLII

ADD’de yöneticilik teklifi almak, AB’ye kar olmak 10

SLVR’DE 102. DURUMA

Salon büyüdü, kargaa artt, mücadele sertleti! 13

SANIK AVUKATLARI, ERGENEKON HÂKMLERN UYARDI ‘Tertibe alet olarak, o kürsüde oturamazsnz!’ 14

‘YASADIILIIN TRAFI’

Ergenekon tertibi hâkim ve savclara yöneldi 18

‘AKP, TARH ÇNDE TERS BR PARANTEZ OLMAKTAN ÖTEYE GDEMEYECEK’

Milletvekili Houriet Ergenekon sürecini sviçre gazetesi Le Courrier’de yazd 20

ATAMALAR, NORMAL SEYRNDE YAPILDI YA psikolojik savaa teslim olmad 21

ABD BÜYÜKELÇSNN PART BAKANLARI LE NE  VAR? ‘Kürt açlm, Amerikan iradesidir’ 22

“ONE MÜNÜT” MÜYDÜ?

AKP, srail’in ekmek kaps oldu 30

ABD’NN ANKARA-AVRASYA HATTI’NI GERME ATAMASI Zeyno Baran, Holbrooke’un danman oluyor 32

BRNC YILINDA GÜNEY OSETYA’DA DURUM Kafkasya’nn gelecei Paris’te tartld 33

‘MLLETMZ ÇN GÖSÜMÜZÜ SPER EDECEZ’ Çorlu’da çi Partisi’ne iki emekli subay katld 34

ATATÜRK’ÜN MLLETVEKLNDE ARADII ÖZELLKLER ‘Milletvekili kimsenin adam olmayacak, milliyetperver olacak’ 42

FORUM / DENZ BANOLU

Onlar ki vatan haini bile deiller! Çünkü… 43

AH DEVRMN AABEY! ANSIZIN GTTN! Elim börümde kald… 44

K TÜRKÜNÜN ORTASINDA AIRIP DURAKSAMAK… Çok yönlü Demirta Ceyhun… 46

EKONOMİ / EMEK

ÖRETM GÖREVLS ENS MUSLUOLU: Moody’s, Türk bankalarn tehdit ediyor 48

BAYINDIR’DA BR SERADA YÜZ BN TORBA ÇÇEK ÇÖPE ATILDI Kriz çiçekleri de vurdu 52

TOPLUM

TOPAL OSMAN, KILIÇ AL, SALH BOZOK… Mustafa Kemal Paa’nn fedaileri! 56

KİTAP

DR. ERDAR AHNKAYA CUMHURYET EKONOMSNN NASINI YAZDI Planl ekonomiyle gelen tam bamszlk 60

SPOR / PERDE ARKASI Gerçei yazalm da! 64

(3)

Türkiye, birbiri ardı sıra iki has aydı-nını kaybetti: Prof. Dr. Uçkun Geray ve Demirtaş Ceyhun

YAPAMADIKLARIYLA BIRAKTIKLARI ATEŞ

Her kaybettiğimiz yaratıcıdan sonra, onunla artık yapamayacakları-mıza yanarız. Aydının ölümü, bir pına-rın kuruması gibidir. Ona her geçen gün daha çok susarız. Aydının pınar-dan farkı, kaynaktan biz hâlâ su içebiliyoruz. Ancak içtiğimiz su, bize eskiden verdiği sudur.

Büyük aydınlar, bir zamanlar ürettiklerini ve bıraktıkları iz-leri sonsuza salmış gibidirler. O nedenle hep erken ölürler. Çünkü yapamadıklarıyla yüreklerimize bir ateş bırakmışlardır. Hatta bize, yapamadıkları yaptıklarından daha büyük görünür. Onları özlemek, yapamadan bırakıp gittiklerini

özlemek olur.

Bir güzellik üretiminin durduğunu sapta-mak, uçurumun kenarında vurulduğumuz andır. Aydının bıraktığı boşluğa uçarız. Nereye düşeceğimizi bilmiyoruzdur.

HERKES KENDİSİNİ YAZMIŞ VE KENDİSİNİ TANIMLAMIŞ

Demirtaş Ceyhun için o kadar çok not al-mışım ki, son kitabı ve açtığı anayasa tartışma-sı üzerine görüşler, eleştiriler, “şu konuyu da işlesenize” diye dilekler… Arkadaşlara “şu ki-tapları da ulaştırmaları” için ricalar vb. Ondan o kadar çok beklediğimiz vardı ki. İyileşecek, aramıza dönecek ve hepsini yapacaktı…

Demirtaş Ceyhun’un arkasından yazılanla-ra baktım. Neredeyse herkes kendisini yazmış. Her yazıda, altındaki imzaya benzeyen bir De-mirtaş Ceyhun var.

Bazıları farklı. Bunlardan Turan Özlü ve Mecit Ünal’ın yazdıkları daha da farklı. Niçin diye düşündüm. Örgütlü mücadele tecrübesini en azından hayatlarının bir döneminde yaşa-mışlar. Bir bakıma onlar da kendilerini yazmış oluyorlar.

İnsanın fikirlerini, toplumsal konumu belirler. Kaybettikleri-miz için düşündükleriKaybettikleri-mizin istisna oluşturması için bir neden bulunmuyor. Kaybettiklerimize de bulunduğumuz yerden ba-kıyoruz.

Herkesin birleştiği bir yargı var: Demirtaş Ceyhun önemli bir aydındı.

Perki aydın kimdir? Galiba bu soruya cevap verirken de her-kes, kendisini tanımlıyor.

AYDIN KİME DENİR

“Aydın ve Kültür” başlıklı kitapta bu konuyu işledim, me-raklılara öneririm.

Aydını üretim sürecindeki konumuyla tanımlayamıyoruz. Onu burjuva veya işçi gibi, üretim aracına sahip olması veya iş-gücünü satmasından hareketle bir yere oturtamıyoruz. O, kendi sınıfsal konumunu, zihinsel üretimiyle ve örgütlü siyasal

faaliyetiyle belirliyor. Yani aydın; yazarken, çizerken, boyarken, yontarken, ama en önemlisi siyasal örgütlü eylemiyle kendisini de tanımlıyor. Bir bakıma aydın, kendi sınıfını kendisi seçiyor; ağadan, beyden, işçiden, çiftçiden bu özelliğiyle ayrılıyor. O nedenle burjuvazinin de aydınları var, emekçi halkın da. Ve gö-revleri, bağlı oldukları sınıfın ideolojik ve siyasal alandaki glad-yatörleri olmalarıdır.

Aydın, siyasal faaliyete girerek, sınıfların öncü kesimi içinde yer alırlar. İşçi, işçi bilincine sahip olmasa da, nesnel olarak iş-çidir. Aydın ise, bilinciyle aydın olur. Bilincin işareti, aydının si-yasal ve örgütsel eylemidir.

Demirtaş Ceyhun ve Uçkun Geray, romanlarıyla, hikâyele-riyle, bilimsel üretimleriyle kamuoyu önünde safa girmişlerdi. Bu safa girme kavramı, çok açıklayıcı, çok vurgulu! Nâzım Hik-met’in o şiirini yayımlamalı!

Rıfat Ilgaz da, “Aydın ol” şiirinde aynı çağrıyı yapar. En so-nunda, “eğer hiçbir şey yapamıyorsan, kollarını aç ve korkuluk ol.” der. Korkuluk olmak, yine de bir eylemdir.

LENİN VE GRAMSCİ’DEKİ DENEK TAŞI

Toplumsal mücadele, örgütlü oluyor. İnsa-nın hayata müdahale aracı, siyasal örgüttür; si-yasal partidir. Lenin ve Gramsci’nin aydın ta-nımlamalarında, partili olmak, denek taşıdır; hem emekçi sınıfların aydını hem de burjuva ay-dını için!

Demirtaş Ceyhun’un ve Prof. Uçkun Ge-ray’ın sanat ve bilim alanındaki üretimlerini bili-yoruz. O ürünler ile onların eylemleri ve partili hayatları kuşkusuz bağlantılıydı. Konumları açık ve kesindi. Kendi bilinçlerinde kesinleştirdikleri o saf, onların kişilik ve karakterini de kesinleş-tirmişti. Hakikat aşkı, dürüstlük, açıklık, cesaret, gereğinde en yakın arkadaşına “olmaz” deme-sini bilmek, insan sıcaklığı, gönül zenginliği, hepsi kuşkusuz toplumsal mücadeledeki karar-lılıkla bütünleşiyordu.

SINIRIN ÖTESİNDEKİ DEMİRTAŞ CEYHUN

Partisiz fikir ve sanat emekçileri; çeşitli sınıf-larla dans edebilme, cilveleşme, en azından göz süzerek, kaçamak bir bakışla her kampa bir umut verme olanaklarını elde tutmaya büyük değer yüklüyor-lar.

Hasan Yalçın, Aydın Rantı başlıklı o eşsiz kitabında aydınla-rın bu hallerini anlatmıştı. Aydın rantı, yalnız bir aydın hali değil, insanlık halidir.

O yazıları yazanlar, Demirtaş Ceyhun’un o mücadelelere örgütlü olarak girdiğini bilmezler mi?

Kuşkusuz bilirler, ama bilmezden gelmeleri gerekir. O ne-denle gerçeği yazmazlar. Yazacak olsalar, kendi sınırlarını geç-miş olurlar. Kendi sınırlarını, Demirtaş Ceyhun’un sınırları hali-ne getirince de, Demirtaş Ceyhun gerçeğinden kopmuş olu-yorlar.

Demirtaş Ceyhun, onların ölümlerini yazarken böyle yapar mıydı? Yani onları yazarken, kendisini mi yazardı?

Burada yeniden öncü örgütlenmenin, bir fikir emekçisini aydın kılan işlevine ulaşmış oluyoruz.

Bireycilik ile toplumculuk arasındaki farktır bu!

Düzenin namusu ve aydınlar

BAŞYAZI

DOĞU PERİNÇEK

M

Düzenin namusunu

korumak için, partisiz

olmak gerekir.

Demirta Ceyhun, Prof.

Uçkun Geray, Saim

Bugay gibi aydnlarn

partili konumlarnn

duyulmamasna dikkat

edilmelidir. Bu özen,

düzenin namusunu

koruma

sorumluluunun

gereidir.

L

(4)

DÜZENİN NAMUSU

Düzenle bağı olan aydın için bir siyasal ör-gütlenme ihtiyacı yoktur. Düzen zaten örgütlü-dür ve çark dönüyor. O dönen çarka müdahale edecek bir örgütlü faaliyeti etkisiz kılmak, düzen için bir namus meselesidir.

Hakim sınıfların kendi aydınına yüklediği işlev, sistemi zihinlerde yeniden üretmektir. Bu işlevi yerine getirmenin sırrı, “bireysel özgür” konumlarda kalmaktır. O konumda durduktan sonra, yaramazlıklarda bulunmak, sıra dışı tavır-lar icat etmek, hatta anarşistlik yapmak, aydın rantını yükseltir.

İznin bittiği yer, düzene karşı örgütlü, kolek-tif bir faaliyete katılmaktır. O nedenle düzenin namusuna sığmayan eylem, örgütlü duruştur. Eğer bazı dostlarımız işte o namusun içinde kal-mamışlarsa, onların bu eylemlerinin duyulma-ması, düzenin namusunu korumanın gereğidir. Bunu her yazar-çizer bilir.

DEVRİMCİNİN NAMUSU

Oysa örgütlü olmak, sistemin karşısındaki aydın için, bir güvence, bir sağlamlık etkenidir. Sadakat ve vefa gibi büyük insani değerler, bi-reysel ilişkiler alanının dışına çıkıldığı zaman, örgüt ister. Vatana bağlılık, emekçi halka sada-kat, devrime vefa; hep örgütle olur; örgütle sağlamlaşır ve örgütle hayata geçirilir.

Saim Bugay’ı da yeni kaybettik. Onunla, De-mirtaş Ceyhun’la, Uçkun Geray’la, özetle yara-tıcı gönül insanlarıyla yaşanan güzelliklerin, paylaşılan mutlulukların benzeri yoktur.

Ancak o güzelliklerde örgütlenmiş olan bir rakı masası değildir. Onun ötesinde öncüleri kucaklayan, toplumu ilgilendiren bir örgütlen-me, sadakat, vefa gibi büyük değerlerin ufkunu insanlığa açar.

Derin arkadaşlıklar, yurda sadakat, emekçi halka vefa, devrime bağlılık büyük değerler ağı içinde somutlaşır ve göğerir.

SINIRLARI AŞMAK

İşte burada, kişisel arkadaşlıkların ötesinde, Türk Devrimciliğinin ve Dünya Devrimciliğinin fedailer geleneğine dahil oluyoruz. Kendini mil-letin özgürlüğü ve emekçi halkın iktidarı gibi büyük davalara veren aydınları anlamak, onlar-dan olmayı gerektirir. Toplumonlar-dan her zaman alacaklı olan kalem sahiplerinin zorlandıkları yer burasıdır.

Saim Bugayları, Demirtaş Ceyhunları, Uçkun Gerayları anlamak ve örnek almaktaki sınırlar, bizim kendi hayatımıza koyduğumuz sınırlardır. Partili olmak, o sınırları aşmak için biricik giri-şimdir; yola girmektir; yol oğlu olmak, yol nefe-ri olmaktır. Hakikati aramak ve paylaşmak, o yolun eşsiz güzellikleridir.G

www.doguperincek.info www.doguperincek.com.tr

AYDINLIKTAN

Aydın Doğan’ın Taraf’ı

Ergenekon tertibiyle Türk Ordusu’nun subaylarına yönelik “üstlerine suikast planları düzenlemek, fuhuş yapmak ve Abdullah Öcalan’ın kitaplarını okumak” yalanları üzerinden servis edilen psikolojik savaş malzemeleri Milliyet gazetesin-de gazetesin-de yerini aldı. Habergazetesin-de teğmenlerin evingazetesin-den Aydınlık çıktığı da iddia edildi. Gönderdiğimiz cevabı ve düzeltme metnini aynen yayımlıyoruz.

Sayın Sedat Ergin

Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

1 Ağustos 2009 tarihli Milliyet gazetesinde “Ataç’ın suikast önlemi” başlığıy-la yayımbaşlığıy-ladığınız haberde 7 teğmenin evinde yapıbaşlığıy-lan aramabaşlığıy-larda “Abdulbaşlığıy-lah Öca-lan’a ait kitaplar, Doğu Perinçek resmi ve Aydınlık’a ait dökümanların” bulun-duğu yazılıyor.

Sayın Ergin,

“Aydınlık’a ait doküman” nedir? Eğer evden Aydınlık dergisi çıkmışsa bura-daki suç unsuru ya da haber değeri olan şey nedir?

Aydınlık 40 yıldır yaptığı yayınlarla Türk basını içinde saygın yerini almıştır. Öncelikle teğmenlerin evinde yapılan aramaya ait tutanakları, gizlilik kararı nedeniyle incelememiz mümkün değil. Ancak bu gün Ergenekon tertibinin medya eşliğinde yürütüldüğü dikkate alındığında bu bilginlerin hangi merkezler-den ve ne amaçla servis edildiği oldukça açıktır.

Şimdi size açıkça söyleyelim; Biz, Türkiye’nin bütün işçileri, emekçileri, dok-torları, mühendisleri ve aynı zamanda teğmenleri okusun diye çıkarıyoruz Aydın-lık dergisini. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde katillerin, uyuşturucu kaçakçılarının, hır-sızların evlerinde yapılan aramalarda Milliyet’in bulunma olasılığı ne kadardır? Eğer bulunursa “milliyet bulundu” diye mi haber yaparsınız?

O evde Aydınlık çıkmıştır ya da çıkmamıştır bilemiyoruz.

Ancak asıl gerçeklik, haberinizde Aydınlık’ın suç unsuru olarak göstererek ve Abdullah Öcalan’ın kitaplarının yanında çıktığını söyleyerek psikolojik savaşın or-tağı haline getirilmenizdir.

Daha çok kısa bir süre önce “bu gazeteleri almayın, boykot edin’ diyenlere karşı basın özgürlüğü yok ediliyor diyen sizler değil miydiniz? Basın özgürlüğünü, basın ilkelerine bağlı bütün yayın organları için savunmanız gerekmez mi? Logo-nuzun altında “Basında Güven” yazıyor. Şimdi yayımladığınız bu haberle kimle-rin güvenini kazanmayı amaçladınız. Aydınlık’ı hedef göstererek belli merkezlere mesaj göndererek mi basında güven yaratacaksınız.

Sizi değerli Abdi İpekçi’nin genel yayın yönetmenliği yaptığı kurumunuzda sorumlu gazeteciliğe bağlı kalmaya ve bu düzeltmeyi yayımlamaya davet ediyo-rum.

Saygılarımla. Deniz Yıldırım

Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni

PKK tanık, TSK sanık demiştik…

Abdullah Öcalan bir kez daha ‘Ergenekon’la ilgi bildiğini iddia ettiği konuları görüşmek üzere Savcı Öz’le görüşmek istediğini söyledi. Zekeriya Öz’e seslenen Öcalan, “Ergenekon savcısı isterse gelip benimle görüşebilir. Ben bu konudaki bilgilerimi ve görüşlerimi savcıya söyleyebilirim. PKK`ya mal edilmiş dünya kadar şey var. Benim bu konuda görüşlerim alınmalı” dedi. Abdullah Öcalan, Ergene-kon savcısı Zekeriya Öz ile görüşebilmek için 125 sayfalık bir dilekçe kaleme al-mıştı.

***

Arkadaşlarımız Kiraz Perinçek ve Caner Karavit dünya evine girdiler. Esas düğün Kiraz’ın babası ve başyazarımız Doğu Perinçek özgürlüğüne kavuşunca. Arkadaşlarımıza bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.

***

1978’den beri Aydınlık’a emek veren değerli arkadaşımız Feyza Perinçek’i ölümünün 5. yılında özlemle anıyoruz.

(5)

Z. RUHSAR ENOLU

Ergenekon Mahkemesi daha birletirme kararı vermemiti, 3 Austos 2009 tarihinde Danıtay sanıklarını durumaya yolladılar. Mahkeme heyeti sanki bir emriva-kiyle karı karıyaydı, Danıtayla

Ergenekon davalarını birletiriver-di!

4 Austos 2009 tarihinde, aynı Mahkeme Heyeti, hiçbir gerekçe göstermeden sanıkların tahliye tale-bini reddetti. Mahkeme Bakanı Köksal engün’ün tek açıklaması “Bu aamada” sözleri oldu; “Bu

aamada tahliye taleplerinin reddi-ne…”

çi Partisi Genel Bakanı Dou Perinçek’in ifadesiyle, Okyanus ötesinden güdülen cumhuriyet yıkı-cıları, yargıyı karanlık amaçları için mi kullanmaktadır?

Hangi “aamada” tahliye talep-leri gerekçesiz reddediliyordu?

“KÜRT AÇILIMI AŞAMASI” Durumanın ertesi gün, 5 Aus-tos 2009 tarihinde Babakan Tay-yip Erdoan PKK’yla bulutu! Ne amaçla görütü, hangi sonucu aldı? Yanıt “hiç”… Babakan Erdoan, “Kürt açılımının” bir neferi olarak ertesi günkü gazete manetlerinde boy gösterdi.

Talimat böyleydi, yerine getiril-di!

Yine 5 Austos 2009’da Meh-met Ali ahin Meclis Bakanlıına getirildi. ahin, Ergenekon tertibini yürüten ekibe “arkanızdayım” deyip hukuk dıı güvenceler ver-miti. Tertibin Türkiye ayaının baındaki isimlerden.

Planlanan tertip günü gününe uygulanıyor. Öncesi de var. 1 Austos 2009 günü “Kürt Mesele-sinin Çözümü: Türkiye Modeline

ABD’DEN SON ERGENEKON TALMATI:

Türkiye bölünene kadar

içeride tutun!

AKP iktidar Amerikan Gladyosuna tam teslim… “Frsat bu frsat”

dediler, “Onlar içerdeyken bu ii bitirelim!” Bitirilecek i, Türkiye’yi

bölme amaçl “Kürt açlm”… “Açlm” yürüten merkez, bandan beri

Ergenekon tertibini de yürütüyor… Bedeli ödendi: 18 milyar dolar!

Uzmanlar, “Bu para gelmeseydi, AKP iktidar ayakta kalamazd” diyorlar.

KAPAK

ahin, Gül, Erdoan… 3 Austos’ta Ergenekon davas Dantay’la birletirildi, 4 Austos’ta tahliye talepleri reddedildi. 5 Austos 2009 tarihinde Erdoan PKK’yla bulutu. Yine 5 Austos 2009’da ahin Meclis Bakanlna getirildi.

(6)

Doru” balıklı “Çalıtay”la dü-meye basılmıtı. Nerde toplandı bu çalıtay? Polis Akademisi’nde. Niçin Polis Akademisi? Çünkü Fet-hullahçı Gladyonun karargâhı! a-ret oradan çakılıyor.

Ergenekon tutuklamaları bala-madan önce ulusalcılıın “terör” kapsamına alındıının ilan edildii brifing de Polis Akademisi’nde ya-pılmıtı.

“Kürt Çalıtayına” katılan 12 adamın özellii ne? Dümanın asi-metrik psikolojik harekât mangası! 12 nefer talimatı aldı, harekete geçti!

Ne yıllar önceki brifing basit bir toplantıydı, ne sonuncu çalıtay.

Yasemin Çongar, 29 Temmuz 2009 tarihli Taraf’taki köesinde öyle yazdı: “Devlet adına suç ile-yenlerin, Ergenekon ve JTEM da-valarında adalet önüne çıkarılması sessiz bir devrim tekil etmekle kal-mıyor, Kürt açılımı için de bence salam bir temel oluturuyor.”

AÇILIM NEYİN DİYETİ

“Türkiye 2. Dünya Savaı’ndan bu yana en iddetli krizi yaıyor. 18 milyar dolarlık ‘kaynaı belirsiz para’ olmasaydı, Türkiye’de ne ekonomi kalırdı, ne AKP iktidarı!”

ktisatçılar ve siyasetçiler ko-nuyla ilgili ayrıntılarda tartıma yü-rütüyorlar ama yukarıdaki sapta-mada birleiyorlar.

18 milyar doların 12-13 milyar doları “kaynaı belirsiz” kara para!

Bütün bunların üzerine, 27 Temmuz-5 Austos günlerinde, Borsa’yı yüzde 110 iiren bir

ma-nipülasyon yaandı. Para, doru-dan banka-holding hisselerine aktı. Ergenekon konusunda çeitli defa-lar “hukuk içinde hareket edilmesi-ni” isteyen büyük sermayenin kasa-sına… Sus payı!

PARA ABD’DEN, BAŞROL GÜL’E Paranın dorudan doruya Obama’nın emriyle, CIA balantılı spekülatörler marifetiyle ve çeitli kanallardan Türkiye’ye yönlendiril-dii belirtiliyor. Piyasanın paraya doyurulması, 29 Mart yerel seçim-leri öncesinde Tayyip iktidarıyla Fetullahçılar arasında kurulan mu-tabakatın bir parçası. “Kürt Açılı-mı”ndan önce Tayyip ile Gül ara-sındaki buzlar da tamamen eridi.

Ergenekon tertibinde perde ar-kasında kalmaya gayret eden Ab-dullah Gül, “Kürt Açılımı”

konu-sunda hep barol oyuncusuydu. Zira “Kürt Açılımı” Abdullah Gül’ün ABD’yle imzaladıı “iki sayfa dokuz maddelik” gizli anla-ması içinde önemli bir aırlık olu-turuyor. Gül’ün Sedat Sertolu ile röportajında itiraf ettii, 2 Nisan 2003 günkü Vatan gazetesinde ya-yımlanan gizli anlamanın ilgili maddeleri öyle:

5. Madde- Kukla devlet Türki-ye tarafından resmen tanınacak.

6. Madde- PKK ya af çıkarıla-cak ve PKK yasallatırılaçıkarıla-cak.

7. Madde- Güneydou beledi-yelerine özerklik verilecek ve Türki-ye adım adım federasyona götürü-lecek.

“AMERİKAN GLADYOSUNUN MERKEZİ” Bütün bu Ergenekon tertibin ve peinden uygulamaya konulan “Kürt açılımının” mimarı kan Gladyosu. Ankara’da, Ameri-kan Büyükelçilii’nde oturuyorlar, her eyi oradan yönetiyorlar.

Türk-Amerikan savunma ibir-lii anlaması gerei Türkiye’de bu-lunan ve ODC (Office of Defence Cooperation) adı verilen birim, Gladyo’nun faaliyetlerini perdeli-yor. Ancak daha da ileri gitmiler.

Emekli Deniz Binbaı Erol Bil-bilik, son aratırmalarında, ODC’lerin 1976’dan beri Ameri-kan Büyükelçilikleri içinde faaliyet yürüttüklerini saptadı. Bilbilik, “Ankara, Amerikan Gladyosunun merkezi haline getirildi” dedi. Erol Bilbilik, Amerikan Kontrgerillası-nın “Askeri Uzman”, “Yardım

He-MABD Ankara Büyükelçisi James Jeffrey. “Stay Behind”n (SüperNATO), bir baka deyile Amerikan Gladyosunun önemli isimlerinden biri olarak tannyor. Bu nitelikte birinin Ankara’ya büyükelçi atanmas, o dönem “Amerikan yönetiminin Türkiye’de daha saldrgan bir politika izleyecei” yorumlarna yol açmt.

(7)

yeti”, “Danıma Kurulu” vb. per-desi altında ve Büyükelçilik kadro-su olarak çalıtıını belirtti. Atılan adımlar, yıllar öncesinin “Ortado-u’yu NATO’nun merkezi yapma” planlarının parçasıydı…

35 KİŞİLİK CIA-PENTAGON EKİBİ Aydınlık, 16 Mart 2008 tarihli sayısında önemli bir haberi okurla-rına duyurmutu: Özel yetimi, 35 kiilik CIA-Pentagon ekibi Anka-ra’ya geldi, Türkiye’de

operasyon-lar yürütüyor. Erdoan ile Bush’un 5 Kasım 2007 tarihindeki buluma-sından iki buçuk ay sonra, gizlilik koulları altında Türkiye’ye gelmi-lerdi. Ergenekon tertibinin karar-latırıldıı Erdoan-Bush zirvesin-den hemen sonra… CIA-Pentagon ekibinde üst düzey subaylar ve is-tihbaratçılar vardı…

“BÜYÜKELÇİLİK İŞBAŞINDA” Ergenekon tertibinin en civcivli zamanına dönelim. Zaman gazetesi

Washington muhabiri Ali Aslan, 21 Haziran 2008 tarihinde yayım-lanan yazısında öyle diyordu:

“ABD’nin dümanlarına karı ‘önleyici saldırı’ doktrininin maku-liyeti ve hakkaniyeti tartıılır. Ama dostlarının hayati hatalarına karı bazı ‘önleyici’ mekanizmaları dev-reye sokmasına itirazımız olamaz. Bunlardan biri, sesini eksiz üphe-siz demokrasi lehinde yükseltmek-tir. Dieri de, özel resmî görüme-lerde ilgililere de aynı mesajı daha

Edmonds:

Türkiye’deki gladyoyu

ABD kurdu

Türk asıllı Eski FBI tercümanı Sibel Edmonds, ABD’de Demokratlar’ın en büyük internet sitesi Daily Kos’ta yayınla-nan “Bomba iddialar” balıklı röportajın-da Türkiye’deki derin devlet yapılanması-nın ABD tarafından oluturulduunu söy-ledi. FBI’daki usulsüzlükleri dile getirdii için iine son verilen Edmonds, FBI’da ça-lıtıı dönemde karılatıı istihbarat ra-porlarını dayanak göstererek u bilgileri verdi: ABD Ortadou ve Orta Asya’ya yö-nelik operasyonlarında Türkiye’yi taeron olarak kullanıyor. Susurluk’la birlikte or-taya çıkan gladyo ABD’nin gizli yapılan-masının bir parçası. ABD yaklaık 10 yıl-dan beri Türk ajanlarının da yardımıyla Ortadou ve Orta Asya’da ayaklanmalar ve operasyonlar düzenliyor. MT’in Kontrterör Dairesi eski bakanı Mehmet Eymür ile ABD’nin eski Türkiye büyükel-çileri Grossman ve Edelman, Türkiye’deki oluumun en önemli liderleri. Çin’in Sin-can bölgesindeki Uygurlar’ı da Türki-ye’nin nüfuzunu kullanarak ABD kıkırttı.

MGK Eski Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç’ın avukatı iken kendi-sini sanık sandalyesinde bulan isim-lerden Av. Hüseyin Buzolu, 3. id-dianameyi deerlendirirken Aydın-lık’a u yorumu yaptı:

“Önemli olan, iddianame içeri-indeki maddi gerçekliklerden yok-sun birtakım isnatlar deil. Bu soru-turma siyasallamı bir sorusoru-turma. Ülkemizdeki aydın ve yurtseverlere yönelik ciddi bir saldırı söz konusu. Ucu açık bir soruturmayla korku imparatorluu yaratıldı. ABD tara-fından yürütülecek bölgesel operas-yonlara ülke içerisinde direnç göste-recek aydınlar, yurtseverler ve yazar-lara karı yürütülüyor. 4. iddianame, belki 5., 6. iddianamelerin sırada ol-duu görülüyor. Böyle bir sorutur-madan ve kovuturması devam eder-ken bir mahkemenin ciddi bir yargı-lama yapmasını beklemek mümkün deil. Yargısal bir sonucun

beklendi-ine de inanmıyorum. Ülke içinde dı-arıdan gelen tehditlerin gölgelene-bilmesi için maalesef bu iddianamele-ri hazırlayıp kamuoyuna sunuyorlar.

ster sada, ister solda, ister mer-kezde, herhangi bir siyasal fikri olan ve u ana kadar üpheli, sanık veya tutuklu olan tüm bu soruturmada ismi geçen insanların, aydınların, ya-zarların ortak bir özellii var: Anti-emperyalist ve yurtsever olmaları. ABD’nin gerek ülke içerisindeki ve gerekse bölgedeki yapacaı operas-yonlara direnç gösterecek olanlardır hedef.

Maalesef iktidarda olan kii, henüz babakan sıfatını kazanmadan Beyaz Saray’da kabul görmütür. Kendi ülkesinin Genelkurmay Baka-nı’yla görüebilmek için baka bir ül-kenin savunma bakanından ricacı ol-mutur. Bugün geldiimiz nokta Tür-kiye’nin nereye doru götürülmek is-tendiini adeta göstermektedir.

AV. HÜSEYN BUZOLU:

Bölgesel operasyonlara hazırlık için

aydın ve yurtseverlerin direnci kırılıyor

L“Fethullahç gladyonun gücü ABD güdümlü Mafya-Tarikat rejiminden geliyor... Bir Emniyet yetkilisi, Türk mafyasnn 100 milyar dolarlk uyuturucu ticaretini yönettiini belirtiyor.”

(8)

da açık bir dille ifade etmektir. Özellikle ABD’nin Ankara büyük-elçiliine bu konuda çok i düü-yor. Ve bir eyler yapıldıı da kula-ıma geliyor.”

ABD BÜYÜKELÇİSİNİN “NİTELİKLERİ” Ergenekon tertibi ve Kukla Devlet operasyonu açısından kritik bir adım da, geçen yıl ABD Ankara Büyükelçiliine James Jeffrey’in atanmasıydı.

Jeffrey, “Stay Behind”ın (Süper-NATO), bir baka deyile Ameri-kan Gladyosunun önemli isimlerin-den biri olarak tanınıyor. Bu nite-likte birinin Ankara’ya büyükelçi atanması, o dönem “Amerikan yö-netiminin Türkiye’de daha saldır-gan bir politika izleyecei” yorum-larına yol açmıtı.

James Jeffrey, Irak savaı sıra-sında Badat’taki iki numaralı adam olarak parladı. Jeffrey, Tay-yip Erdoan’ın 5 Kasım 2007’deki Oval Ofis ziyareti sırasında “Ame-rika’nın, Türkiye’nin Irak’ın kuze-yine operasyon yapmasına karı ol-duunu” açıkça söylemiti

Jeffrey, 1985-1987 yılları ara-sında ncirlik üssünün K. Irak’a yö-nelik harekâtlarının zirveye tırman-dıı dönemde bir “asker diplomat” olarak Adana Bakonsolosluu yaptı. 1999-2002 yılları arasında Ankara Büyükelçilii’nde müste-arlık görevinde bulundu. 2004’te kurulan “Irak Politikası Operas-yonları Grubu” (ISOG) bünyesinde yer alan, ISOG’a benzer olarak 2 Ocak 2007’de kurulan “ran ve Su-riye Operasyonları” bölümünde ABD’nin ran-Suriye-Irak politika-larını oluturdu. ISOG’da, Ameri-kan derin devletinin bir numaralı ismi Dick Chaney’nin ajan kızı Eli-zabeth Cheney ile birlikte çalıtı.

İÇİŞLERİYLE DOĞRUDAN TEMAS! Eric Edelman döneminden beri Büyükelçilik ile özellikle çileri Ba-kanlıı arasında dorudan temas var. Büyükelçilik ekibi Türkiye’de-ki muhataplarıyla sık sık biraraya geliyorlar. Büyükelçilik bünyesin-deki FBI bürosu ile Emniyet arasın-da sıkı bir ba var.

ABD’nin milli devleti tasfiye operasyonunda Türkiye’nin resmi mekanizmaları kullanılıyor. Baba-kanlık Güvenlik leri Genel Mü-dürlüü’nün operasyonlarda kritik

rol oynadıı belirtiliyor. Müdürlük dorudan Babakan’a balı. Ama Babakan adına Müstear tarafın-dan yönetiliyor.

Bu birimle paralel çalıan bir baka birim, emdinli olayları sıra-sında çileri Bakanlıı’nda olutu-rulan 8 kiilik bir tim. stihbaratçı-ların oluturduu tim, bu operas-yonların merkezinde yer alıyor. Psi-kolojik operasyonları burası yöne-tiyor. MT’ten de görevliler var.

ABD Kontrgerillası Ankara merkezli örgütlenmesini salamla-tırırken, Tayyip-Gül iktidarı devle-tin güvenlik birimlerinde Fethullah-çı örgütlenmeyi yürütüyordu.

SİVİL İSTİHBARAT AĞI AKP, 3 Kasım seçimlerinden sonra ibaına geldii ilk günlerde Türkiye çapında sivil bir istihbarat aı kurdu. Emniyet içindeki Fethul-lahçılara dayanıyor. l il örgütlendi-ler. Emniyet’in yasal mekanizması içinde görünen, fakat giderek resmi hiyerarinin dıında davranan bir mekanizma… Bu mekanizma ara-cılııyla dinlemeler ve operasyonlar yürütülüyor. Baında Fethullah si-cilli Ramazan Akyürek’in bulundu-u Emniyet stihbarat Dairesi’nin talimatıyla hareket ediyorlar.

ERDOĞAN’IN ÖZEL TİM’İ Erdoan dorudan kendisine balı “Özel stihbarat Örgütü” kurma giriimlerini 2003’te balat-tı. Aydınlık defalarca haberler yaptı. CHP Milletvekili Atilla Kart, bir soru önergesinde Yavuz Do-nat’ın bir yazısına dikkat çekiyor-du. 11 Temmuz 2003 tarihli Sabah gazetesi’nde yayımlanan “Erdo-an’ın Özel Tim’i” balıklı yazıda u satırlara yer veriliyordu:

“Dorudan Babakan’a balı bir organizasyon. çileri ve Adalet Bakanları’nın bilgileri dahilinde. Bütün ‘iç güvenlik birimleri’ de bu organizasyonun içinde. Çalımalar gizli… Operasyonel yetenei yük-sek, tribünlere oynamayan bir takım. Bu ilerin yürütüldüü ka-rargâha gelince. O da gizli… TBMM’ye yürüme mesafesinde’ bir yer… Bu organizasyonun çalıma-ları belli bir noktaya geldikten sonra, iki ayrı dümeye aynı anda basılacak. Bazı kiiler, dorudan yargıya gönderilecek.”

çinde yargıdan, emniyetten,

MT’ten yetkililerin bulunduu bir organizasyon. Yani Tertip Uygula-ma Merkezi!

DOĞU PERİNÇEK: DUVARLARI DELİP ÇIKACAĞIZ!

ABD, askeriyle, ajanıyla boylu boyunca iktidarın içinde, Tayyip-Gül ikilisinin arkasında. 18 milyar dolarlık dayanaı kurdular, devril-mek üzere olan iktidarı ayakta tu-tuyorlar. Dolarların bedeli aır…

Türkiye halkı tertibe, bölücülü-e isyan ediyor! Silivri isyan ediyor!

çi Partisi Genel Bakanı Dou Perinçek duruma salonunda Mah-keme Heyetini uyarıyor: “Okyanus ötesinden güdülen cumhuriyet yıkı-cıları, yargıyı karanlık amaçları için kullanmaktadır. Size burayı dar edeceiz. Bu duvarları delerek çıka-caız!”G

CUMHURYET KÖYÜ MUHTARI TANRIKULU:

‘Ergenekon’un

1 numarası biziz!’

Bismil’in Cumhuriyet köyü muhtarı Mehmet Tanrıkulu, anlıurfa’nın Öncül köyünde 22 Tem-muz’da Ulusal Kanal’ın öncülüünde düzenlenen Tarım ve Toprak Reformu Kurultayı’nda Bis-mil’deki toprak mücadelesini anlattı. “Bizim mü-cadelemizde yanımızda sadece çi Partisi vardı. Fakirden yana ve güçlü bir devleti sadece çi Par-tisi kurabilir. Bunu bildiimiz için çi ParPar-tisi’nde- Partisi’nde-yiz. Bakanımız Dou Perinçek ve Avukatımız Nusret Senem yoksulun yanında oldukları için, haksızlıa karı oldukları için Ergenekoncu diye hapse atıldılar. Eer haksızlıa karı çıkmak, yok-sulun yanında olmak Ergenekonculuksa en bata Ergenekon biziz. Ergenekon’un 1 numarasını arı-yorlar; aradıkları o 1 numara biziz; Cumhuriyet köylüleridir!”

(9)

B

abakanlık, kurumsal malidurum ve beklentiler rapo-ruyla ilk altı aydaki harca-malarının detayını Temmuz ayı sonunda açıkladı. Rapora göre Babakanlık, bütçe ödeneinin 236 milyon lira üstünde harcaya-cak. Personel ve sosyal güvenlik ödenekleri yetmeyecek, ek kay-naa ihtiyaç olacak.

KRİZ, BİR TEK ÖRTÜLÜ ÖDENEĞİ TEĞET GEÇMİŞ

Örtülü ödenek harcamalarıy-la ilgili detayharcamalarıy-lar dikkat çekici.

Özel Kalem Müdürlüü’nün top-lam harcaması 212 milyon lira olurken; örtülü ödenekte altı aylık harcama 205 milyon 814 bin liraya ulatı. Babakanlık, ör-tülü ödenein bu yıl bu kadar yüksek oluuna gerekçe olarak, örtülü ödenek harcamalarıyla önceki yıllarda ertelenen ihtiyaç-ların bu yıl karılanmasını göste-riyor. Ancak Örtülü ödenekten 2008’in aynı döneminde 156,3 milyon lira harcanmıtı. 2006 ve 2007 yıllarında da; örtülü ödene-in de içinde bulunduu Özel Kalem Müdürlüü ödenei kap-samında toplam 540 milyon lira harcamıtı.

ERGENEKON OPERASYONLARI MI FİNANSE EDİLİYOR?

Örtülü ödenein Ergenekon operasyonlarında kullanılmı olabilecei, sürekli gündeme geti-rilen bir konu. ddialara göre, bu paralar Ergenekon operasyonla-rının her safhasında kullanıldı. Bu ödenekten, istihbarat topla-madan, tanıklık yapacak kiile-rin bulunmasına kadar her alan-da harcama yapıldıı belirtiliyor. Babakanlık ise bu iddialarla ilgi-li hiçbir açıklama yapamıyor.

ERDOĞAN, “HESAP VERMEK ZORUNDA DEĞİLİM” DEMİŞTİ Örtülü ödenekten harcanan parada son yıllardaki artı, her-kesin aklına Ergenekon tertibin-de kullanıldı mı? sorusunu gün-deme getiriyor. Ancak Erdoan bu konuda hesap vermek istemi-yor. Geçen yıl, örtülü ödenek harcamalarındaki artı üzerine gazetelerde eletiriler yapılınca

Erdoan “Bunun hesabını biz bu gazetelerin patronlarına vermeye mecbur deiliz” diyerek, iin üs-tünü kapatmıtı.

ÖZEL İSTİHBARAT ARAÇLARI MI ALINDI?

Hesap verme zorunluluu ol-maksızın kullanılan örtülü öde-nek konusunda çok ciddi eletiri-ler ve üpheeletiri-ler gündeme gelmiti. “Örtülü ödenek paraları Ergene-kon operasyonlarında ve gizli haber alma için kullanılıyor” id-diaları, TBMM gündemine bile gelirken; Hükümet tarafından bu iddialara ilikin hiçbir cevap veya yalanlama gelmemesi, üp-heleri daha da kuvvetlendiriyor. TBMM Telekulak Komisyo-nu’nun geçen yılki toplantıların-da muhalefet milletvekilleri; ör-tülü ödenekle, Babakanlık’a alı-nan 11 yüksek teknolojili dinle-me aracının ilgisi olup olmadıı-nı sormutu. Bu sorular da yaolmadıı-nıt- yanıt-sız kalmıtı. 11 yüksek teknoloji-li dinleme aracının kimler tara-fından kullanıldıı hâlâ muam-ma!

ÖRTÜLÜ HARCAMALAR, ÇİLLER’İ HATIRLATIYOR

Yakın zamana kadar “örtülü ödenek” denince en fazla DYP Lideri Tansu Çiller akla geliyor-du. 24 Aralık 1995 seçimleri ön-cesi ANAP lideri Mesut Yılmaz, Çiller’in, azınlık hükümetini des-teklemesi karılıında Alpaslan Türke’in liderliindeki MHP’ye örtülü ödenekten para aktardıı-nı iddia etmi, Çiller bunu inkar etmiti. Daha sonra banka de-kontları basına sızmıtı. Yine Tansu Çiller’in isminin karıtıı baka bir “örtülü ödenek” tartı-ması, aynı anda büyük bir skan-dalı daha ortaya koymutu. Sel-çuk Parsadan isimli bir dolandı-rıcının çeitli vaatlerle Tansu Çil-ler’in örtülü ödeneinden para kullandıı ortaya çıkmıtı.G MÖrtülü ödenein Ergenekon operasyonlarnda kullanlm olabilecei, sürekli gündeme getirilen bir konu. Babakanlk bu iddialarla ilgili hiçbir açklama yapamyor.

BR YILDA YÜZDE 30 ARTTI

‘Örtülü harcama’

Ergenekon tertibi için mi?

stihbarat, savunma, devlet itibar gibi amaçlarla, kullanm babakanlarn

emrine sunulan örtülü ödenekten bu yln ilk alt aynda 206 milyon lira

harcand. Geçen yla kyasla, harcanan para yüzde 32 daha fazla. Bu

paralarn nereye harcand ise ayr bir tartma konusu. Geçen yl gündeme

getirilen “örtülü ödenek paralar Ergenekon operasyonlarnda kullanlyor”

iddialar hâlâ yalanlanmad.

(10)

KUTBAY NAC AYDIN

Haftalardır bu köşede, “yandaş, Fethullahçı” ve “müte-baki” holding medyasının haberleri nasıl çarpıttığını anlat-maya çalışıyorum.

Bu hafta sizlere, medyanın “çarpıtmadığı” bir konudan bahsedeceğim. Evet! Bu haftaki haber medyanın hiç mi hiç çarpıtmadığı bir konuya ilişkin. Çünkü, yandaşı da, Fethul-lahçısı da mütebakisi de bu haberin üzerini “elbirliği” ile örttüler ve örtmeye devam ediyorlar.

ERGENEKON SAVCILARI HAKKINDA BAKANLIK RAPORLARI

Şu anda elimde 67 ayrı şikâyet dilekçesine ilişkin resmi bilgi var. Şikâyet edenleri isimleri ile yazacağım ama daha önce, bu şikâyetlerle ilgili Adalet Bakanlığı raporlarının ta-rihlerini ve “işlem yapılmasına yer olmadığına ilişkin” rapor-ları yazan müfettişlerin ve bu raporrapor-ları hukuka uygun bulan “yetkililerin” kim olduğunu açıklayalım:

1- Toplam 46 dilekçe hakkında verilen 21.8.08 tarihli iki sayfalık, 2007/9383 sayılı “işlem yapılmasına yer olmadığı” raporu:

a) Yazan: Çetin Şen, (Hâkim, Genel Müdür vekili) b) “Rapor görüşüme uygundur” diyen Aykut Kılıç (Hâkim, Müsteşar Yardımcısı)

c) Bakan adına “soruşturma açılmasın!” diyen Ahmet Kahraman (Hâkim, Müsteşar)

2- Meşhur “Nuriş kardeşlerden” Vedat Ergin’in 11.8.08 tarihli şikâyeti hakkında 17.10.2008 tarihli, 2008/10678 sa-yılı topu topu 12 satırlık rapor yazan ve “şikâyeti işlemeye koymaya gerek yok!” diyen:

a) Tuncay Galip Tatar (Hâkim, Genel Müdür)

b) Bakan adına “şikâyet işleme konulmasın” diyen: Zeki Yiğit (Hâkim, Müsteşar Yardımcısı).

3- Toplam dokuz dilekçe hakkında verilen “bir-buçuk” sayfadan ibaret 17.10.2008 tarihli, 2008/11289 sayılı “şi-kâyetlerin işleme konulmaması” raporu:

a) Yazan: Tuncay Galip Tatar

b) Bakan adına “tamam!” diyen Zeki Yiğit.

4- Toplam altı dilekçe hakkında verilen “iki-buçuk” say-fadan ibaret 7.1.2008 tarihli, 2008/13207 sayılı “şikâyetle-rin işleme konulmaması” raporu:

a) Yazan: Tuncay Galip Tatar,

b) Bakan adına “tamam!” diyen Zeki Yiğit.

(Bu raporun içeriği bence “müthiş!” Aşağıda bunu açık-layacağım.)

5- Toplam 4 ayrı şikâyet dilekçesi hakkında verilen 27.3.2009 tarihli, 2009/3326, 3327 ve 3328 sayılı üç ayrı raporda da, “şikâyetlerin işleme konulmaması” Galip Tun-cay Tatar tarafından önerilmiş ve bakan adına Müsteşar Yardımcısı Zeki Yiğit tarafından, “tamam!” denilmiş. Bu üç rapordan, Avukat Ayhan Sarıhan’ın 23.1.2009 tarihli dilek-çesindeki şikâyetin “reddi” kararı, ayrı bir yazı konusu ol-mayı hak ediyor. İlk fırsatta onu da yazacağım.

KİMLER HSYK’YA BAŞVURMUŞ

26 Ocak 2009 tarihinde CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın başvurusuna kadar, toplam 67 şikâyet dilekçesi ve-rilmiş. 26 Ocak 2009 tarihinden bugüne kadar geçen 7 aya yakın sürede bu şikâyetlerin sayısı 100’ü aşmıştır. Oysa

Ada-let Bakanlığı’na atfen verilen bilgilere göre, şikâyet sayısı 38 olarak gösterildi. Biz 67 dilekçenin sahiplerini alfabetik sıra ile tek tek yazalım:

A. Muttalip Tonçer (3 defa), Dr. Adil Serdar Saçan, Av. Ayhan Sarıhan, Av. Aytekin Erol, Av. Burak Güneş, Behiç Gürcihan, Bekir Öztürk (3 defa), Dr. Cahit Deniz, Av. Bülent Berkem, Cemal Hasan Dilektutan, Cenani Güngördü, Av. Ceyhan Mumcu (2 defa), Doğu Perinçek vekilleri (2 defa), Av. Engin Çelik Kadıgil, Av. Enver Baydan, Erdal Sarızeybek, Erol Ölmez (2 defa), Fikri Karadağ, Dr. Günay Gözüm, Hasan Basri Özbey (3 defa), Av. Hüseyin Buzoğlu (3 defa), Av. Hüseyin Gökçearslan, Kazım Kolcuoğlu, Av. Kemal Ke-rinçsiz (3 defa), Av. Kerim T. Kerimoğlu, Mahmut Öztürk (4 defa), Av. Mehmet Emre Elçi, Av. Mehmet Demirlek (2 defa), Muammer Karabulut, Mustafa Gürmeriç (2 defa), Muzaffer Tekin, Av. N. Seçkin Albayram (3 defa), Av. Nev-zat Erdemir (vefat eden İzmir Barosu Başkanı), Nusret Kara-kaş, Av. Nusret Senem, Nuri Ergin (Nuriş olarak ünlenen hü-kümlü), Sefa Bilgiç, Selim Akkurt, Tuncay Özkan (2 defa), Av. Turgut Kazan, Vedat Ergin, Vural Ergül (3 defa).

Bu isimleri, resmi belgeden aktardığım için, adı veya so-yadı yanlış yazılan varsa, kusur bana ait değil. (BOP Eşbaş-kanlığında, “düzgün” bir Türkçe ile ve “yanlışsız” bir resmi yazıya henüz rastlamış değilim.)

ADALET BAKANI NİÇİN İZİN VERMEMİŞ…

Yukarıda 4. sırada yazdığım rapor içeriği, toplam 67 şi-kâyetin “neden” ve “nasıl” rafa kaldırıldığını gösterir nite-likte. Bakın, 7.1.2008 tarihli raporda neler var:

“İstanbul C. Savcısı Zekeriya Öz’ün, (…) Aydın-Çine Sav-cısı olarak görev yaptığı dönemde Mehmet Ocak isimli iş adamından haraç ve bu kişiye ait benzin istasyonundan üc-retsiz benzin aldığı, haraç ve ücüc-retsiz benzin alması nede-niyle Mehmet Ocak tarafından rehin alındığı halde şikâyet-çi olmadığı, Çine’de görevli iken ATGV (Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı) adına tahsil edilen gelirlerini paylaşma teklifinde bulunduğu, İstanbullular Nakliyat isimli firma ile araba alım satım işi yaparak ticari faaliyette bulunduğu, Fet-hullahçılar tarikatıyla ilişkili olduğu, Atatürk’ten ‘beton Ke-mal’ diye söz ettiği (…) iddia edilmiş ise de; (…) adı geçen C. Savcısının, Çine ilçesinde 28.9.1995 ile 6.7.1998 tarihle-ri arasında görev yaptığı dikkate alındığında, 765 sayılı TCK’nun 102. ve 104. maddelerinde yer alan dava zama-naşımı süresinin fazlası ile dolduğu (…) Kaldı ki, 4 Temmuz 2006’da yürürlüğe giren 5525 sayılı Disiplin Cezalarının Affı Kanunu uyarınca 14.2.2005 tarihine kadar işlenen suçlar hakkında disiplin yönünden işlem yapılmasının mümkün ol-madığı (…)

Aydınlık Dergisi’nde haber konusu olan iddiaların Zeke-riya Öz tarafından tekzip edildiği anlaşıldığından şikâyetin işleme konulmaması düşünülmüştür. Takdirlerinize arz ede-rim” İmza: Galip Tuncay Tatar, Hâkim, Genel Müdür. Nokta!

Bendeniz de, durumu Aydınlık okuyucularına ve Fethul-lahçı-yandaş medyanın “mütebaki”si holding medyasının “araştırmacı” yazarlarına arz ederim.

Umuma açık not: Bu yazıda kullanılan bütün bilgi ve bel-geler, Silivri 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2009/37 sayılı dosyasında kuzu kuzu yatmaktadır. Duyurulur.G

Medyanın ulaşamadığı (!) bomba haberler

(11)

ÖNDER ÖZTÜRK

E

ski Milli Güvenlik KuruluGenel Sekreteri Emekli Or-general Tuncer Kılınç’a, 3. Ergenekon ddianamesi’nde ib-retlik suçlamalar yapıldı. F savcı-larının Kılınç’ın terör örgütü üyesi olduunu kanıtlayan en önemli buluu emekli olduktan sonra kendisine Atatürkçü Dü-ünce Dernei (ADD) tarafından genel bakanlık teklif edilmesi. 643. sayfada yer alan ifade aynen öyle: “Tuncer Kılınç’a emekli olduktan sonra ADD Genel Ba-kanlıı’nın teklif edildii, deiik sebeplerden ötürü kabul etmedi-i, deiik zamanlarda ADD’nin davetlisi olarak konumacı sıfa-tıyla konferanslara katıldıı be-yanlarından anlaılmak-la... kendisine bu görevin teklif edilmesinin örgütsel konumunu ortaya koyduu anlaılmakta-dır.” Yani, Atatürkçü Düünce Dernei tarafından yöneticilik teklifi almak, terör örgütü üyesi olmak için yeterli bir neden.

KILINÇ’IN F TİPİ GLADYO’YU RAHATSIZ EDEN ASIL SUÇU Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterlii yapmı emekli bir

or-general olan Tuncer Kılınç, “Devletin Güvenliine likin Gizli Belgeleri Temin Etme” id-diasıyla da suçlandı. Dier iddia-lar ise “Bıçak veya Dier Aletleri zinsiz Olarak Bulundurma”, “Pek Az Sayıda Mermi Bulun-durma veya Taıma.” ddiana-mede yer alan suçlamalar bunlar. Peki, Kılınç’ın F Tipi Gladyo’yu rahatsız eden asıl suçu neydi. F savcılarını rahatsız eden konu-mayı Gazi Üniversitesi’nde 4 Aralık 2004 tarihinde düzenle-nen Avrasya Toplantısı’nda yap-mıtı: “Türkiye, Avrupa Birli-i’nden milli menfaatlerini ilgi-lendiren konularda hiçbir yardım görmemitir. Bilakis Avrupa Bir-lii bu konuda hep menfi dav-ranmıtır. O halde Türkiye’nin yeni arayılar içinde olması kesin bir ihtiyaç. Bunun en uygun tarzı Rusya, Çin ve ran’ı da içine ala-cak ekilde alternatif bir seçenek

oluturmaktır.”

AB KARŞITI OLMAK BÜYÜK SUÇ ddianamede, örgütün amaç-ları bölümünde, “Dünyaya kapa-lı, AB ve insan haklarına karı, ekonomik yönden zayıf bir dev-let imajı oluturulmaya çalııla-rak, devlet otoritesini içte ve dıta zafiyete uratmak…” ek-linde bir cümle yer aldı. Bu cüm-leden de anlaıldıı üzere Avrupa Birlii’ne karı olmak büyük suç!

‘CENAZE TÖRENİ AMACA ULAŞILDIĞININ GÖSTERGESİ’ Mustafa Yücel Özbilgin’in hayatını kaybettii ve Alparslan Arslan’ın tetikçilikten yargılandı-ı Danıtay saldırısı, 3’üncü id-dianamede Ergenekon’un ger-çekletirdii eylemler arasında. ddianamede u ifadeler yer aldı: “Danıtay saldırısından sonra, saldırıda hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin’in cena-ze törenine bakıldıında Ergene-kon silahlı terör örgütünün ama-cına ulatıı, cenaze töreninin görüntüleri incelendiinde, töre-ne katılan bazı kiilerin laik-anti-laik çatımasını meydana

getire-3. DDANAME’DE F SAVCILARININ SUÇLAMASI

ADD’de yöneticilik teklifi almak

AB’ye karşı olmak

Türkiye’nin AB üyeliine kar msnz? Bir cenaze töreninde hükümeti

protesto mu ettiniz? Belki de Cumhuriyet mitinglerinin

düzenlemesinde paynz vardr! Ya da bir gün, biri size ADD

yöneticilii teklif etmitir... Öyleyse 3. Ergenekon ddianamesi’ne göre

siz de terör örgütü üyesi olabilirsiniz...

Org. Klnç’n suçu, emekli olduktan sonra ADD tarafndan genel bakanlk teklifi almak

“Tuncer Klnç’a emekli

olduktan sonra ADD Genel

Bakanl’nn teklif

edilmesinin örgütsel

konumunu ortaya koyduu

anlalmaktadr.”

(12)

bilecek nitelikte provokatif nite-likle sloganlar attıı, törene katı-lan dönemin hükümet yetkilileri-ni protesto ettikleri, hatta fiziki saldırıya teebbüs ettikleri, sonuç olarak bu eylem sonrası ülkede kaos ortamının olutuu görülm-ütür.”

CUMHURİYET MİTİNGLERİ YİNE HEDEFTE

Cumhuriyet mitinglerinin,

ör-gütün “sözde toplumsal refleksi” harekete geçirme aracı olduu ifade edilen 3. iddianamede öyle yazıldı: “Yasama ve yürütme or-ganını devirmeye teebbüs ey-lemlerinde tüm bu örgütlenmele-ri aynı anda devreye sokarak sözde toplumsal refleksi harekete geçirme adına tertipledikleri mi-tingler vasıtasıyla kendi kuralla-rının uygulanacaı bir sistemin kurulması için aktif olarak

çalı-tıkları anlaılmıtır.” ‘REKTÖR’ÜN SUÇU ATATÜRKÇÜ OLMAK ddianamede, yargılanan rek-törler Prof. Dr. Ferit Bernay, ADD Genel Bakanvekili ve eski Uluda Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Bakent Üniversitesi kurucu Rek-törü Prof. Dr. Mehmet Haberal ve nönü Üniversitesi eski

Rektö-Fethullahçı Gladyo’nun

yeni saldırı hazırlıı mı?

Vakit, bu sefer de Yargıtay Cumhuriyet Basav-cısı Abdurrahman Yalçınkaya’yı hedef gösterdi. 7 Austos 2009 tarihli sayısında ‘Korkunç senaryo’ balııyla verilen haberde u satırlar yer alıyor: “Ergenekon’un 3. iddianamesinde; eylemlerle ilgili deerlendirmelerin bulunduu bölümde, Ergene-kon üyelerinin Yargıtay’da üst düzey bir yetkiliye yapacakları suikast giriimi ile Danıtay saldırısın-da olduu gibi ülkede laik-anti laik çatıma çıkar-mayı amaçladıı ve AK Parti’yi devirmeyi planla-dıı belirtiliyor.”

Vakit, “söz konusu ismin AKP’ye kapatma da-vası açan Yargıtay Cumhuriyet Basavcısı Abdur-rahman Yalçınkaya olduu konuuluyor.” diye-rek, yeni bir saldırı hazırlıına mı iaret etti?

Aynı gazete, silahlı saldırıya urayan Danıtay 2. Dairesi üyelerini, 13 ubat 2006 tarihli sayısın-da, Aytaç Kılınç adlı türbanlı öretmenle ilgili ka-rara atfen, ‘te o üyeler’ manetiyle açıkça hedef göstermiti. Vakit, sonraki altı gün de ‘Moultay döneminde atanmılar‘, ‘Hukuk kimsenin tekelin-de tekelin-deil’, ‘Yargı’dan yetki gaspı’, ‘Öfke büyüyor’, ‘Danıtay vicdanı’ manetleriyle devam etmiti.

O zamanki adı Akit olan gazetenin, 1995 yılın-da yılın-da ‘Baro terörü’ manetinin ardınyılın-dan, türbanlı avukatların davalara girmesine izin vermeyen Gü-mühane Barosu Bakanı Ali Günday, silahlı saldı-rıda öldürülmütü.

Vakit. 7 Austos 2009

Rektörler, Cumhuriyet mitinglerine katlmak ya da tevik etmekle suçland

(13)

rü Fatih Hilmiolu’nun ortak suçlarını Cumhuriyet mitingleri-ne katılmak ve tevik etmek ola-rak belirlemi.

İDDİANAMEYE İLK CEVAP Bakent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Mehmet

Ha-beral, 13. Aır Caza Mahkeme-sinin Ergenekon Davası’na ili-kin hazırladıı 3. iddianamenin gerçei yansıtmadıını belirte-rek, “ddianame de ahsıma yö-neltilen suçlamalar asılsız olup, bu gerçek dıı iddialar nedeniy-le 4 aydır bütün özgürlüknedeniy-lerim hukuka, insan haklarına aykırı olarak kısıtlandıı gibi, salıı-mı da ciddi bir ekilde zedelen-mitir” dedi. Prof. Dr. Haberal, açıklamasında unları belirtti: “ddianamede adı geçen sözde terör örgütü ile ilgili tek bilgim, vatandaların olduu gibi benim de sadece medya üzerin-den olmutur. ddianamede terör örgütü yöneticisi olarak benimle birlikte ismi geçen Yal-çın Küçük ve lhan Selçuk ile sa-dece aydınlar dilekçesi nedeniy-le 25 sene önce karılatım. O günden bu güne her ikisiyle bir irtibatım olmamıtır. ‘Aydınlar Dilekçesi’, 12 Eylül 1980 ihtila-linden sonra ortaya çıkan anti-demokratik uygulamalara karı demokrasi için yapılan bir giri-im olup, ben de bu dilekçe altı-na imza atanlardanım. ddiaaltı-na- ddiana-mede belirtilen Mustafa Özbek ve Erol Manisalı ile medya fi-nans yapılanması içinde yer al-dıım ve yardım ettiim iddiası kesin bir yalandır.”

ÖZKÖK’ÜN İFADESİNDEKİ ÇELİŞKİ ddianamenin Giri Bölü-mü’nde “tanık” olarak ifadeleri yer alan eski Genelkurmay

Ba-kanı emekli Org. Hilmi Özkök, görev süresince MT’ten Ergene-kon Ergene-konusunda kayıtlı bir evrak almadıını söyledi.

MT ise 13. Aır Ceza Mah-kemesi’ne 23 Aralık 2008’de gönderdii belgede, Ergenekon hakkında 2003 ve 2006’da Ge-nelkurmay Bakanlıı’na iki kez kitapçık yolladıını belirtmiti. Üçüncü Ergenekon iddianame-sinde “tanık” sıfatıyla verdii ifade yer alan eski Genelkurmay Bakanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün anlatımları soru ia-retlerine yol açtı. Darbe iddiala-rıyla ilgili olarak gelen bilgi ve belgelerin delil mahiyetinde ol-madıını söyleyen Özkök, bir baka bölümde darbe iddiaları konusunda kendisine birçok kez ihbar, mektup, CD ve benzeri bilgilerin ulatıını, Ayııı ve Yakamoz adlı planların bilgisi-nin ise kendisine slayt eklinde geldiini anlattı.

“NE ERGENEKONU BEN AMERİKANCIYIM”

Eski YÖK Bakanı Kemal Gürüz iddianamede sözde örgü-tün ara elemanı olarak suçlanı-yor.

Ergenekon operasyonu kap-samında gözaltına alınıp sorgu-landıktan sonra serbest bırakılan eski YÖK Bakanı Kemal Gürüz, 19 Ocak 2009’da “Ne Ergeneko-nu ben Amerikancıyım. Dünya barıını ancak Amerika salaya-bilir” demiti. G

Yargıtay’a,

NATO’ya saldırı ve

Büyükanıt’a suikast

Savcılar hayali eylemler konusunda karar vere-mediler!

Ergenekon Soruturmasında ortaya çıkan üç id-dianame, birbirleriyle karılatırıldıında adeta bir çelikiler manzumesi…

Her üç iddianamede de “Örgütün Tasarladıı Eylemler” balıı altında ele alınan; “Yargıtay bi-nasına sabotaj veya Yargıtay görevlilerine sui-kast”, “NATO görevlilerine suikast ve NATO Ka-rargâhına sabotaj”, “Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaar Büyükanıt’a suikast” konuların-da birbiriyle çelien açıklamalara yer veriliyor.

Birinci ddianamede dile getirilen bu suçlama-lar, bunlara dayanak gösterilen ve çi Partisi’nde bulunduu iddia edilen CD’lerin arama tutanakla-rında olmadıı anlaılınca, kinci ddianamenin 105-107. sayfalarında “delil elde edilemediinden suç isnadına konu edilmemitir” denilerek geri alınmı iken bu kez Üçüncü ddianamenin 44-46. sayfalarında “Örgütün Gerçekletirmeyi Planladıı Eylemler” balıı altında yeniden suçlama konusu yapılıyor.

kinci ddianamede bu konularda ‘delil buluna-madı’, ‘suçlama yapmıyoruz’ diyen Ergenekon Savcıları, bu beyanlarını unutup yeni bir kanıt ileri sürmeksizin Üçüncü ddianamede; “Yargıtay bina-sına ait kroki ve bilgilerden Ergenekon silahlı terör örgütünün Yargıtay Bakanlıında görevli üst düzey bir yöneticiye yönelik suikast hazırlıkları yaptıı anlaılmıtır” diyorlar. Yine arama tuta-naklarında bulunmadıı anlaılan CD’den hare-ketle; “Ergenekon silahlı terör örgütünün NATO karargâhına yönelik gerçekletirmeyi planladıı eylemi açıkça ortaya koymaktadır” deniliyor. “Bü-yükanıt’a suikast” iddiasında da durum aynı, kin-ci ddianamede geri alınan bu iddia, Üçüncü ddia-namede; arama tutanaklarında bulunmayan CD’nin “içeriinde dönemin Kara Kuvvetleri Ko-mutanı Yaar Büyükanıt’ın belirtilen tarihte zmir ve Balıkesir illerine yapacaı ziyaretler sırasındaki koruma planının olduu, burada yer alan bilgiler-den de Yaar Büyükanıt’a yönelik örgütün eylem hazırlıı çerisinde olduu anlaılmıtır” denilerek tekrarlanıyor.

imdi birletirilen davada bu ddianamelerden hangisinin esas alınacaı merak konusu.

Vatandalar, Dantay saldrsndan bir gün sonra, Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze töreninde AKP’li Bakanlar protesto etmiti

(14)

CÜNEYT AKALIN

E

ski salonun yetersizlii karısındayükselen itirazlar üzerine Cezaevi Kompleksi içinde apar topar yapılan daha büyük duruma salo-nu hizmete sokuldu. Salon büyü-mü ama anlayıta deiiklik yok. Salonun mimari tarzı bile korun-mu, aynı yapı biraz büyütülmü. “Adalet Mülkün Temelidir” cüm-lecii ve bir Atatürk büstü adet ye-rini bulsun diye yargıçların arkasın-daki duvara ilitirilmi. Tek olumlu gelime, izleyicilere ayrılan bölü-mün büyütülmü olması, ancak Si-livri’ye ulamanın güçlüü dikkate alındıında, bu gelimenin getirisi imdiden belli.

Salon yeni ama kafa eski ve uy-duruk! Yazın sıcaında havalandır-manın çalımaması ikâyetlere neden oldu, heyet bunu not etti. Yurttaların salona ulamaya çalı-ırken gördüü eziyet de not edil-meli. Durumaya gelenler dıarıda-ki parmaklıkların önünde keyfi bekletiliyor, içeriden talimatlar bekleniyor. Sorumlu da belli deil, ne için bekletildii de… Acaba bunları kime ikâyet etmeli? Heyet, davaları birletirmekle megul, bu gibi ufak konular onun sorumlulu-una girmez zaten. En iyisi, en büyük yargıca, millete ikâyet et-meli. Tertipçiler esas ondan kork-malı.

102. DURUŞMADA “ZULÜM” ÇIĞLIĞI 3 Austos pazartesi günü saat 9.30 sırasında yargıçlar, sanıklar ve izleyiciler yerlerini aldılar. Esas de-iiklik ite o zaman ortaya çıktı. Danıtay davasının katilleri de

sa-lona getirilmi, jandarma kordonu altında salonun bir köesine yerle-tirilmiti. P avukatı Mehmet Cen-giz, duruma itiraz etti. “Daha bir-letirme kararı bile olmadan bu ki-iler burada nasıl olur?” diye sordu. Bunu P bakanı Dou Pe-rinçek’in müdahalesi izledi. Perin-çek duygu yüklü konumasında “Atatürk Devrimi’ne karı yürütü-len psikolojik harekatın hiçbir sınır tanımadıını” söyledi, “yargılama-nın bir zulme dönütüüne” iaret etti ve Heyet’i uyardı: “Mahkeme bütünüyle teslim olursa, bizim bu-rada ancak sandalyelerimizi yargı-layabilirsiniz.” Ardından solonu terk etti. Onu öteki P’li sanıkları ile Prof. Dr. Kemal Alemdarolu iz-ledi. Durumayı izlemeye gelen 300’ü akın izleyicinin büyük bölü-mü de salonu terk etti. Heyet, aç-mazlarla ba baa kaldı.

Sanık avukatları Danıtay Da-vasının birletirilmesine itiraz etti-ler. Heyet ara karar için çekildi.

Sıra, bu durumaların tarihine “korsan muhabbet bölümü” ola-rak geçecek olan araya geldi. Sa-nıklarla izleyiciler aradaki onlarca

metre mesafeye ramen kaynatma-ya koyuldular. Dr. Emin Gürses “Demirta aabeyi kaybetmenin” acısını paylaırken, E. General Veli Küçük dostlarıyla söyleti.

Sonra salon hareketlendi, Ara bitti, Heyet yerini aldı. zmir’den

Ankara’dan, Trakya’nın çeitli yörelerinden kalkıp durumayı izle-meye gelen ancak protesto amacıy-la salonu terk ettikten sonra kapı ile salon arasında bocalayan izleyi-ciler, Heyet bakanı engün’ün açıklamalarını duydular.

“Danıtay davasının ayrılması talebi reddedildi…”

İDAMDAN BİLE AĞIR

Salonda düzen tam salanma-mıtı ki, salonun arka sıralarında tek baına oturan biri el kaldırdı, söz istedi. Prof. Kemal Alemdaro-lu tarihi konumasını ite o sırada yaptı: “Türbanı yasaklamamdan sonra iki kez TBMM komisyonun-da sorgulandım. u ankomisyonun-da ben tür-ban kararı nedeniyle Danıtay hâ-kimini katledenlerle aynı salonda bulunuyorum. Bu benim için sizin vereceiniz idam cezasından daha aır bir cezadır.”

102. durumadan, akılda Perin-çek’in “zulüm” tanısı, P’li sanıkla-rın durumayı terk etmeleri ve mahkemeyi sandalyelerle ba baa bırakma sözleri ile Prof. Alemda-rolu’nun tarihi açıklaması kaldı.G

Eer mahkeme, Türkiye’mizi hedef alan bu karanlk tertibe bütünü ile teslim olursa bizim burada ancak sandalyelerimizi yarglayabilirsiniz!”

SLVR’DE 102. DURUMA

Salon büyüdü, kargaşa arttı

mücadele sertleşti!

Bir önceki durumadan beri, köprülerin altndan çok sular akt.

Davalarn birletirilmesi talep edildi, HSYK’da adalet ile iktidar bir kez

daha kar karya geldi. Bir de duruma salonu deiti. HSYK

toplantlarndan sonra Ergenekon savclarnn psikolojilerinin deiip

deimediini ise zaman içinde anlayacaz…

(15)

E

rgenekon davasının 4 Aus-tos’ta yapılan durumasın-da, salonda mahkeme heye-tine güvensizlik ön plana çıktı. Durumada söz alan sanık ve avukatların birçou, mahkeme heyetinin tertibe alet edildiine dikkat çeken konumalar yaptı-lar. Heyeti uyaran konumaların merkezinde, davanın Danıtay saldırısı davasıyla birletirilmesi kararı ve tutukluluk hallerinin gerekçe belirtilmeksizin sürdü-rülmesi vardı. Dou Perinçek’in avukatı, çi Partisi Genel Bakan Yardımcısı Hasan Basri Özbey ile Av. Vural Ergül, savunmala-rında bu iki konuyu

ayrıntılarıy-la ele aldıayrıntılarıy-lar. Emekli General Veli Küçük ve Av. Kemal Kerinç-siz de konumalarının bir bölü-münde, üye hâkim Sedat Sami Haılolu hakkındaki üpheleri dile getirdiler.

“ÇİFT BAŞLI CANAVAR YARATTINIZ” çi Partisi Genel Bakan Yar-dımcısı Av. Hasan Basri Özbey, Danıtay saldırısını da konu eden ilk iddianame verildiinde, saldı-rıyla ilgili davanın Ankara 11. Aır Ceza Mahkemesi’nde görül-mekte olduunu hatırlatarak, he-yete öyle seslendi: “ddianameyi kabul ederek çift balı bir cana-var yarattınız!”

Av. Hasan Basri Özbey, da-vaların birletirilmesi kararının ardından atılan bazı gazete ba-lıklarından da örnekler verdi:

“Ergenekon yargıcı öldürttü” “Danıtay’ın hesabını Ergene-kon verecek”

“Ergenekon’da Danıtay pa-nii”

“Danıtay davası, bu manet-ler atılabilsin diye Ergenekon da-vası ile birletirildi” diyen Av. Özbey, öyle devam etti:

“Bu manetlerin sorumluları, Danıtay saldırısını iddianameye yazanlar ve bu kanunsuz iddia-nameyi kabul edenlerdir. Sorum-luluk sizdedir. Bu sorumSorum-luluktan hiçbir usuli bahaneyle kaçamaz-sınız! Sorumluluunuzun gerek-lerini yerine getirmekten hiçbir nedenle kaçamazsınız!

“Siz Atatürk Cumhuriyetinin yargıçlarısınız. O kürsüde mayı hak etmenin, orada otur-Av. Hasan Basri

Özbey. “Dantay suikast davas bir letir. ddianameyi kabul ederek yol açtnz büyük yanln sonucunda bu le önünüze atld. Gladyo’nun tertipçileri bu lei önünüze attlar. Le ortadadr ve kokmaktadr. Bu kokuma tüm ülkeye yaylmaktadr. Bu le Türkiyemizin en temiz insanlarn lekelemektedir. Bu lee, kokumaya seyirci kalamazsnz. Seyirci kalmak, Cumhuriyete ve Türkiye’ye yönelen bu hain tertibe sadece boyun emek demek deil, alet olmaktr.

SANIK AVUKATLARI, ERGENEKON HÂKMLERN UYARDI

‘Tertibe alet olarak

o kürsüde oturamazsınız!’

“O kürsüde oturmay hak etmenin, orada oturmaya devam edebilmenin

olmazsa olmaz koulu Atatürk Cumhuriyetinin yargc olmak, buna

uygun kararllk ve duruu gösterebilmektir. Tertibe boyun eerek,

tertibe alet olarak o kürsüde oturulamaz, o cübbeler giyilemez, Türk

milleti adna karar verilemez!”

Av. Vural Ergül. “Mahkeme heyetinin bamsz davranmas için göstermesi gereken cesaretten yoksun olduu inancndaym.”

(16)

maya devam edebilmenin olmaz-sa olmaz koulu Atatürk Cum-huriyetinin yargıcı olmak, buna uygun kararlılık ve duruu göste-rebilmektir. Bu ancak ülkemize yönelen karanlık tertiplere diren-mekle mümkün olabilir. Tertibe boyun eerek, tertibe alet olarak o kürsüde oturulamaz, o cübbe-ler giyilemez, Türk milleti adına karar verilemez! Boyun emeye devam edip teslim olduunuz takdirde, bu salonda yargılaya-cak sanık, taleplerini dinleyecek avukat bulamazsınız.”

Dou Perinçek’in avukatı Hasan Basri Özbey, yargılama-nın Ergenekon dava dosyasından ayrı yapılıp yapılmayacaı husu-sunun ‘derhal’ deerlendirilmesi-ni ve Danıtay davası dosyasının davadan ayrılmasını ve ayrı bir esasa kaydedilerek sürdürülmesi-ni talep etti.

“UTANÇ MAHKEMENİZİN OLACAK” Av. Vural Ergül de “mahke-meye olan saygının devam ede-bilmesi için”, mahkemenin “tu-tukluluk hallerinin devamı” yö-nündeki kararlarının gerekçesini açıklamasını talep etti. Gerekçe-siz kararlarla bazı sanıkların iki yıla varan tutukluluk hallerinin, mahkemeye olan güveni sarstıı-na dikkat çeken Vural Ergül, “Çakma tanık ve ihbar

mektup-ları marifetiyle Danıtay davasıy-la Ergenekon denen hayali örgüt

davası birletirilerek yargılama süresi uzatılmak isteniyor” dedi.

Ekim 2005

Fethullah Gülen Amerika’dan iareti verdi: “Ulusalc dalgay aacaz”

Kasm 2005

emdinli tertibi: Dönemin Kara Kuvvetleri Komutan Org. Yaar Büyükant’ suçlayan

iddianame düzenlendi.

17 Mays 2006

Dantay suikast: Tertip Alpaslan Aslan’n yakalanmayaca üzerine kurulmutu. Ancak

süreç, istenildii gibi ilerlemedi. Tipik bir Gladyo eylemi olan bu suikast, hukuku

sindirme ve teslim alma operasyonunun ilk örneiydi. Dönemin Babakan Yardmcs

Mehmet Ali ahin, olaydan 2 saat sonra öyle dedi: “Bir takm sürprizlere hazrlkl olun.”

Hemen ardndan Tayyip Erdoan da bir açklama yapt: “Bizim iktidara gelmeden önce

yaptmz tespitimize göre bu çeteler var.” Tayyip Erdoan, birkaç gün sonra da

“Ulusalclarn üzerine gidin” talimat verdi.

Erdoan’dan sonra Abdullah Gül, Babakan Yardmcs sfatyla Emniyet Genel

Müdürlüü ve MT’ten brifing istedi. MT ve Emniyet Genel Müdürlüü Abdullah Gül’ün

önüne 2001’lerde imal edilmi ‘Ergenekon Örgütü emas’n koydu. Ancak sözde

Ergenekon örgütü ile Dantay suikast arasnda somut bir balant bulunamad. Delilleri

imal etme talimatn da Abdullah Gül verdi: “Bana anlattklarnz delillendirip savcya da

anlatn, hepsi yakalansn, yarglansn.”

Gül, sadece delil bulunmas için deil, savc bulunmas için de talimat vermiti. Bulunan

savc Zekeriya Öz, 2006 ylnda gerçekleen Dantay suikast ile 2003-2004’teki ‘darbe

giriimleri’ arasndaki ba kefetti! Savc Öz’ün kurduu baa göre, Dantay suikast,

“Darbe ortam hazrlamak” amacyla yaplmt! Ancak savcnn öne sürdüü darbe

giriimi, saldrdan iki yl öncesinde kalm ve darbecilikle suçlanan komutanlar çoktan

emekli olmutu!

Delil imal edildi, savc bulundu ama stanbul polisiyle bu tertip yürütülemezdi.

O tarihte Adalet Bakan olan Mehmet Ali ahin, u açklamada bulundu: “Emniyet Genel

Müdürlüü’ndeki tecrübeli elemanlar geçici olarak stanbul’da görevlendirdik.”

F Tipi Emniyet görevlileri, Alpaslan Aslan’a sorguda, “Suikast emrini Dou Perinçek mi

verdi” biçiminde sorular yöneltti. Dou Perinçek, u açklamay yapt: “Eer o soruyu

soran erefli bir fare ise deliinden çkmal ve ‘ben sordum’, diye kendisini ortaya

koymaldr.”

Uydurma Ergenekon örgütü emalar Gladyo medyasnda çaraf çaraf yaynlanmaya

balad. Düzmece Ergenekon belgeleri basna servis edildi.

Hürriyet gazetesi Genel Yayn Yönetmeni Erturul Özkök de, 27 Mays 2006 da öyle

yazd: “Dantay’a yaplan menfur saldrdan sadece üç saat sonra Babakan’n

çevresinden ve Emniyet’in bir kanadndan kulaklara u fsldand. “Bu olayn altnda

baka ey aramayn. Bu cinayeti ileyen kii ile Cumhuriyet gazetesine saldran kii ayn.

Sedat Peker ve Veli Küçük gibi kiilerle ilikisi var.”

Dorudan doruya Gladyo’nun merkezinde imal edilen sözümona “olaylar, toplantlar ve

eylemler” piyasaya sürüldü. Darbe senaryolar, emalar, krokiler, sahte belgelerle Türkiye

tarihinin en youn psikolojik sava balatld…

TERTİBİN KRONOLOJİSİ

Av. Vural Ergül: “ki

davann birletirilerek

görülmesi, eer Ergenekon

davas

sonuçlandrlamazsa,

Alparslan Arslan ile

Osmanm Yldrm’n 1015

gün sonra ellerini kollarn

sallaya çkp gitmesini

salayacaktr. Bu da hiç

üphesiz yarg adna bir

utançtr ve bu utanç da

Ergenekon davas ile

Dantay davasn

birletiren

Referensi

Dokumen terkait

Sputum yang bercampur darah atau hemoptisis dapat menjadi akibat dari kerusakan jalan napas dengan infeksi akut. Sputum yang dihasilkan dapat berbagai macam,

Variasi asam sitrat dan asam tartrat mempengaruhi sifat fisik granul dan tablet, rasa tablet effervescent yang dihasilkan serta kadar senyawa fenolik total dari

Evaluasi yang dapat disimpulkan pada keempat uji coba tersebut adalah diperoleh akurasi tertinggi 100% untuk testing data sama dengan training data dan 78,26% untuk

bahwa untuk penyelenggaraan Ujian Nasional (UN), Ujian Akhir Madrasah Berstandar Nasional (UAMBN) dan Ujian Akhir Madrasah Tahun Pelajaran 2015/2016 dipandang perlu

Diameter droplet VCO produk emulsi VCO-madu yang dibuat dari beberapa konsentrasi VCO disajikan pada Gambar 3 dan plot konsentrasi VCO terhadap diameter droplet emulsi

Untuk mengatasi masalah ini, terdapat beberapa alternatif solusi yang dapat dilakukan media massa seperti dikemukakan oleh Chang (dalam Trijono, 2002) antara lain: 1)

Motor Unggul Indonesia, yang akan mengeluarkan produk baru dan buatlah perencanaan strategi dan program kerja berdasarkan visi dan misi tersebut dengan metode