• Tidak ada hasil yang ditemukan

Laiklikle ilgili üç kitap

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "Laiklikle ilgili üç kitap"

Copied!
23
0
0

Teks penuh

(1)

1 o A 8 I M 1 9 9 4 ^

□ A tatü rk ’ün “S ö y le v ”in e y azdığı ‘Ö n s ö z ’le Hıfzı V eldet V e lid e d e o ğ lu ’nu bir k ez d a h a an ıy o ru z...3. sayfada.

□ D ietrich G ro n a u ’n u n “A tatü rk ” kitabını T o k ta m ış A te ş y az d ı, b u n a bir d e A ta tü rk ’le ilgili kitapların listesini ek le d ik ...7. sayfada.

□ Şiir A tlası’n d a bu h a fta ünlü şairlerim izin A tatü rk ’le ilgil> şiirle rin d en bir s e ç m e y e r alıyor...¡6 ve 17. sayfalarda.

Cumhuriyet

m>

8 I

K İ T A P

r

ı-

"

~

Laiklikle

ilgili

üç kitap

••

Ü lk em izd e her geçen gün “laiklik

karşıtı” güçler biraz daha etkinlik

kazanıyor. Toplum ları geriye dönüş

sürecine sokmak, toplum sal yasalara

aykırıdır. İnsanlık ve Batı toplumları

sürekli değişim ve ilerleme

içindeyken, Türkiye’yi geriye dönüş

sürecine sokmak olanaklı mıdır?

Laiklik kurum u üzerine belirli

kesimlerden bunca itirazlar olurken,

laiklik ilkesini savunanlar da boş

durmuyor. M art 1994 ile Ağustos

1994 tarihleri arasında “laiklik” ve

“irtica” ile ilgili üç önemli kitap

yayımlandı. Aşağıda b u kitapların bir

özetini veriyoruz.

Dr. ALEV COŞKUN

C

umhuriyet gazetesi yazarlarından Prof. Dr. Toktamış Ateş’in “Dünyada ve Tür­

kiye’de Laiklik” adlı kitabı 1994 Mar-

tı’nda, yine Cumhuriyet yazarı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın “Kemalizm Laiklik ve

Demokrasi” adlı kitabı 1994 Ağustosu’nda; eski

savcı, araştırmacı gazeteci Prof. Dr. Çetin Yet-

kin’in “12 Eylül’de İrtica Niçin ve Nasıl Gelişti”

kitabı 1994 Ağustos ayında yayımlandı.

Toktamış Ateş kitabında özellikle Laiklik kav­ ramının benzer kavramlarla ilişkisini ortaya koy­ duktan sonra, Çağlar Boyunca Din ve Devlet

iliş-Devamı 4. sayfada

(2)

Yalnızca

"O kum ak”

Değil,

"Anlamak"da

İstiyorsanız,

Arıtan'ı

Okuyun ... Çünkü

Arıtan Yayınevi "

Bilgiy A nlaşılır K ıla r"

l

/E r ic h Fromm Bütün Eserleri

Josef Kirschner Bütün Eserleri

> Sahip Olmak Ya Da Olmak

> Kendin Yardım Et Kendine, Bunu

> Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve Sınırlan

Başkasından Bekleme

> Psikanaliz ve Din

> Manipulasyon, Ama Nasıl?

> Rüyalar, Masallar, Mitoslar

> Manipulasyondan Korunmanın Yolları

> Marx'm İnsan Anlayışı

> Kendinizi Yönetmeyi Öğrenin

> Yaşama Sanatı

> Cinsellikten Haz Almak ve Mutlu Olmak

> Barışın Tekniği ve Stratejisi (Çıkıyor)

> Korkusuz Yaşama Sanatı (Çıkıyor)

>■ Yok Olanlar Yalnızca Ağaçlar mı? (Pencereli Kitap)....

Frederic Vester

>

Müzik

-

İnsan ve Evren Arasındaki Köprü

...

Sufı Inayat Klıan

>■ Renginizi Tanıyın

... //.

ve D. Sun

> Düşünmek, Öğrenmek, Unutmak

...

Frederic Vester

>

Fiziğin Tao'su

...

Fritjof Capra

> İçsel Özgürlüğün Yolu

...

Patanjali

A R I T A N Y A Y I N E V İ

>

Tantra

...

Kamala Devi

B içki Yurdu s o k . N o : i/3

> İstanbul'un Çeşme ve S ebilleri

...

Affan Egemen

te i ? 5 2 6 1 7 * 5Sî T o 7 05

> Mühür ve Mühürcülük Sanatımız .

...

Fatma Egemen Engin

İ l e t i ş i m ' d e n

“Mostar Köprüsü 9 Kasım 1993’te imha edildi.”

Robert Anhegger

Mostar Köprüsü

luluk Hatıraları

Makame-i Tevkifiye

Haşan Kuruyazıcı

Mostar Köprüsü Nasıl

Orhan Koloğlu

Türk Dünyası Tarih

Yapılmış Olabilir?

■ Nezih Başgelen

Araştırmaları Kongresi

■ Kitabiyat/

Dramın Ülkesi: Bosna Hersek

■ Aydın

Netice Yıldız

Kıbrıs ve Akdeniz’de

Müslüman ve Gayrimüslimler

Cengiz İlhan

İntisap Ahlâkı

Herkiil Millas

Koraes’in Kitapları.

tarih

toplum

Mostar Köprüsü; lS57'de yapımına başlandı, 1566/67'de tamamlandı.

Oy

Bosna Hersek ’te İslâm

Epigrafisi

■ Turgut Ak-

pınar

Yezidiler Şeytana

mı Tapar?

■ Nevzat Gö

zaydın

Alman Belgele­

rinde H arf Devrimi

Abdullah

Uçman

Rıza

Tevfik’e Mektuplar

M

Ebüzziya Tevfik’in

Tutuk-tarih

toplum

Vs “.‘” ‘ 131

131. SAYI ■ K A S I M 1994

İSTANBUL Dağıtım + Kitabevi: Klodfarer Cad. İletişim Han No.7, Cağaloğlu 34400 • Tel. (0-212) 516 22 63-64 • Fax: (0-212) 516 12 58 ■ ANKARA Dağıtım: Konur Sok, 24/4. Kızılay 06640 • Tel. (0-312) 425 36 00 / 425 20 71 • Fax: (0-312) 425 18 15 • Kitabevi: Selânik Cad. No. 72/C, Kızılay 06640 / Tel. (0-312) 418 59 32 ■ İZMİR Dağıtım + Kitabevi: 853 Sok., 33/B, Konak 35250 • Tel. (0-232) 483 10 40 • Fax: (0-232) 484 46 65

(3)

O K U R L A R' A

Dergimizin bu sayısı,

Gazi Mustafa Kemal

A ta tü rk’ün ölümünün

36. yılına rastlıyor bu

anlamlı günde, elverdiği

ölçüde dergimizin tüm

sayfalarım A ta tü rk’ün

yazdığı kitaplara ve

onunla ilgili yazılmış

kitaplara ayırdık. Şiir

Atlası sayfalarımızda da

ünlü şairlerimizin

yazdığı A tatürk şiirleri

yer alıyor.

Geçen hafta ik i sayı

arka arkaya verdiğimiz

kitap ekimizin

tamamını T Ü Y A P

Kitap Fuarı’na

ayırmıştık. Bu sayımız

yayımlandığı günlerde

de fuar bütünbızıyla

devam ediyor olacak.

Kitapseverler, yılda bir

kez yoğun olarak

yaşadıkları kitapla

buluşmalarım oldukça

keyifli geçiriyorlardır

sanırız.

Fuar nedeniyle son bir

ayda yayımlanan

kitapların sayısında çok

hızlı bir artış gözlendi.

Dergimizin i feriki

sayılarında bu kitapları

tek tek duyurmaya

çalışacağız sîzlere.

Her yıl fuar sonrası

yaşanan kitap

satışlarındaki

durgunluğun bu yıl

tekrarlanmaması en

büyük dileğimiz.

Hepinize bol kitaplı

günler dileğimizi bu

sayımızda da

TURHAN GÜNAY

A tatürk’ün temel kitabı: N utuk

K d m P

İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi

c Basan ve Yayan: Yeni Gün

Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık

A.ş. O Cenel Yayın Yönetmeni: Orhan ErinçöCenel Yayın Koordinatörü: Hikmet çetinkaya o Yazı İsleri Müdürleri: İbrahim Yıldız, Dinç Tayanç (Sorumlu)

0 Yayın Yönetmeni: Turhan GünayoCrafik Yönetmen: Dilek likoruro Reklam: Reha ısıtman

T

Cumhuriyetimizin

kuruluş tarihi

A ta tü rk , bütün savaş ve

savaşımlarının temeli olan

“N u tu k ”u 1927 yılında TBM M ’de

okudu. Bu Söylev, çağdaş Türkiye

Cum huriyeti'nin; nereden başlanıp,

hangi olumsuz koşullar altında,

hangi engel ve aşamalardan

geçilerek nasıl kurulduğunu,

belgelerle anlatan anıtsal kitaptır.

Bu nedenle günüm üzün ve

geleceğin bütün kuşakları Türkiye

Cum huriyeti'nin kuruluş tarihini ve

böylece T ürk Ulusu'nun

tutsaklıktan kurtuluşunun

öyküsünü öğrenmek için Söylev'i

okuyacaklardır. N u tu k ’u, “Söylev”

adıyla günümüz diline aktaran

büyük A tatürkçü Hıfzı Veldet

V elidedeoğlu’nun kitaba yazdığı

“Sunuş”u aktarıyoruz sizlere.

HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU •

• çinde bulunduğumuz 1981 yılı Türkiye

I

Cumhuriyeti için olağanüstü bir önem taşı­maktadır. Çünkü 1981, yeni Türk Devle-

ti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ülkemizde ve bütün dünyada kutlanıp anıl­ dığı yıldır. Tam 100 yıl önce doğan Atatürk, Cumhuriyeti kurduğu zaman henüz 42 yaşınday­ dı. 43 yıl önce de bu dünyadan ayrıldı. 57 yıllık ya­ şamının son 27 yılını, sınır boylarında, ateş hatla­ rında ve daha sonra -ortaçağ kalıntısı karanlık bir ortamı yırtmak için- ya kitaplıklarda, bilim ku­ rulularında, ya da, elindeki tebeşir ve önündeki kara tahta iİe, halkın arasında savaşımla geçirdi. Bunlardan birincisi vatan savunması savaşı; İkin­ cisi de Türk Ulusu'nu aydınlığa kavuşturmak için bir kültür savaşımı idi.

Bütün bu savaş ve savaşımların temel kitabı O 'nun 1927'de okuduğu NUTUK'tur. Bu Söy­ lev, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin; nereden başlanıp, hangi olumsuz koşullar altında, hangi engel ve aşamalardan geçilerek nasıl kurulduğu­ nu, belgelerle anlatan anıtsal kitaptır. Bu nedenle günümüzün ve geleceğin bütün kuşakları Türki­ ye Cumhuriyeti'nin kuruluş tarihini ve böylece Türk Ulusu'nun tutsaklıktan kurtuluşunun'öy­ küsünü öğrenmek için Söylev’i okuyacaklardır.

23 Nisan 1920'den 1 Kasım 1922 tarihine de­ ğin Türkiye'de eylemli olarak iki hükümet, daha doğrusu iki devlet vardı: 1) Anadolu'daki Ulüsal Türk Devleti, 2) Düşman işgali altında bulunan İstanbul'daki kukla OsmanlI Devleti.

Atatürk Büyük Söylev'ini bu iki siyasal kuruluş arasındaki ilişkilere göre kronolojik biçimde dü­ zenlemiş olduğu için, biz de Söylev'i bölümlere

ayırırken bölüm başlıklarında, doğal olarak aynı yolu iz­ ledik ve ayrıca, O s­ manlI Mebuslar Meclisi'nce 17. Şu­ bat 1920'de kabul edilen Misak-ı Mil- li'nin (Ulusal Ant'ın) tam metni­ ni, ilgili bölüme - dip notu olarak- ek­ ledik.

Söylev'in başlık­ larla bölümlenmesi, kimilerince bunun "okul kitabı" biçi­ mine sokulduğu yo­ lunda yorumlandı ve küçümsendi. Eğer bu bölümleme Söylev'e gerçekten bir okul kitabı bi­ çim ve niteliğini ver­ mişse bundan ötürü çok seviniriz. Çün­ kü Söylev üzerinde­ ki çalışmamızın baş­ ta gelen amaçların­

dan biri de, bu tarihsel yapıtı orta ve yüksek öğre­ nimdeki bütün öğrencilere okutmaktır. Bu öğ­ renciler, Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyeti'ni dış ve iç düşmanlara karşı korumakla görevlendirdi­ ği kuşaklardır. Atatürk, Türkiye'nin hukuk düze­ nini şeriatçı sistemden akılcı, laik sisteme geçirdi­ ği için bizdeki şeriatçılar ona her zaman düşman­ dırlar. Bu gibiler Atatürk'ün büstlerini ve heykel­ lerini kent alanlarına ve okullara dikip bunlar önünde törenler düzenlemeyi "puta tapmak" sa­ yarlar. Böylece Atatürkçülüğü yıpratıp laik Tür­ kiye Cumhuriyeti'ni yıkmak, ulusumuzu Atatürk milliyetçiliği aşamasından ayınp ümmetçilik ka­ ranlığına, ya da Turancılık hayalciliğine götür­ mek isterler; ama hiçbir zaman başarıya ulaşama­ yacaklardır. Atatürk'ü "putlaştırmak", ya da "peygamberleştirmek", aklı başında hiçbir Ata­ türkçünün hatırından geçmez. Atatürk de herkes gibi, ölümlü bir kişidir. Nitekim onun fizik varlı­ ğı 43 yıl önce aramızdan ayrıldı. Kendisi bunu bil­ diği için, ölümünden çok önce: "Benim fâni vü­ cudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Tür­ kiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" de­ mişti. O nun heykel ve büstleri önünde düzenle­ nen törenlerin, yontulmuş bir taş veya maden parçasına tapmak olmayıp, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlük, dokunulmazlık ve il­ keleri karşısında saygı belirtmek demek olduğu­ nu, bilmeyenlere öğretmek, her aydına, her öğ­ renciye düşen vatan borcudur.

Ote yanda, sözde iyiniyetli aydın eleştirici kim­ liğine bürünerek Atatürk'ü ve O 'nun devrimcili­ ğini kötülemeye yeltenenler de vardır. Bu yolda­ kiler, Atatürk'ün -örneğin toprak ve vergi re­ formları gibi- köklü sosyo - ekonomik reformları gerçekleştirmediğini ileri sürerler. Bunlar, 1911 Trablus, 1912-1913 Balkan ve 1914-1918 Birin­ ci Dünya Savaşlarından hemen sonra, 1919

-1922 arasında üçbuçuk yıl dış ve iç düşmanlarla kıyasıya sürdürülen Kurtuluş Savaşı yüzünden yanmış, yıkılmış ve yer yer tükenmiş bir ülkenin toplumsal ortamında A tatürk'ün bütün bu re- formlaîı hemen gerçekleştirmeye vakit ve olanak bulamayacağını düşünme yeteneğinden yoksun olanlardır.

Bir de kendilerine "devrimci" veya "ülkücü" adını takarak Atatürk'ün gerçek devrimci kişili­ ğine gölge düşürmek ve dolayısıyla onun kurdu­ ğu Türkiye Cumhuriyeti'ni bölmek, yıkmak iste­ yenler vardır. Bunlar dış düşmanlardan yardım görmektedirler. Daha doğrusu, türlü yöntemler- e kafaları yıkanmış olan gençlerdir bunlar. G ön­ lünü, varlığını ve yazgısını bu vatanın yazgısına bağlamış namuslu hiçbir yurttaş böylelerinden yana olmaz. Ata-

Mm türk'ün doğumunun 100. yılında bu gerçeği her fırsat ve vesileyle vurgu- lamak bütün Türk aydınlarına d ü ­ şen ulusal ve kutsal bir görevdir. Daha Ulusal Kurtuluş Savaşı sıra­ sında bile Mustafa Kemal'i hedefin­ den saptırarak yabancı bir ideoloji­ nin uydusu yapmayı tasarlayanlar olmuştur. Atatürk bunu hemen se­ zip gereken önlemi almış ve bu gibi­ lerin istiklâl Mahkemesi önünde hesap verdiğini Söylev'de belirtmiş­ tir. Sarıklı bir milletvekilinin: "Pa­ şam, bizim hükümetimiz (yani reji­ mimiz) hangi devletinkine benzer" sorusunu A tatürk'ün, "Hocam, biz bize benzeriz" biçiminde yanıtla­ ması, onun taklitçilikten ne denli uzak ve ulusal onura ne kadar bağlı bir lider olduğunu gösterir. Teme­ linde milliyetçilik ve tam bağımsız­ lık yatan Atatürk ideolojisinin yö­ neldiği hedefe ulaşmak için O, daha Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında, içeride TBM M 'den özel ve olağa­ nüstü yetkiler almak, istiklâl Mah- kemeleri'ni kurmak; dışta da - bütün savaş gücünü Batı Cephe- si'nde yoğunlaştırmak amacıyla- önce Ruslar, sonra da Fransızlarla anlaşıp doğu, kuzey ve gü­ ney sınırlarımızı güvenceye bağlamak ve onlar­ dan ekonomik yardım sağlamak gibi her türlü ön­ lemi almıştır.

Atatürk'ü -hangi yönden olursa olsun- açık ve­ ya gizli eleştirenler ve O 'nun yanılgıya düştüğü iz­ lenimini uyandırmak sevdasında’ olanlar düşün­ melidirler ki, her ölümlü gibi onun da eleştirilebi­ lecek davranışları belki olmuştur. Yanılmazlık Tanrı'ya özgüdür. Ama Atatürk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda ve daha sonra yanılgıya düşseydi, ta­ rihsel fırsatları iyi kullanmasaydı, yeryüzünde bugünkü bağımsız Türkiye Cumhuriyeti olmaz­ dı. Bunu görmemek için ya bilgisizlik, bilinçsizlik veya nankörlük, ya da Türk vatanına ve onun ev­ latlarına karşı beslenen korkunç kin ve düşmanlı­ ğın yoğurduğu hayınlık içinde bulunmak gere­ kir.

Söylev'in bugünkü biçimiyle ilk basısı 1978'in Mayıs ayında yayımlandı. Henüz üç yıl bile dol­ madan dokuzuncu basıca ve elli bininci sayıya ulaşılması, Türk Ulusu’nun ve Türk gençliğinin bu anıtsal yapıtı okumak için ne büyük bir susa­ mışlık içindebulunduğunu göstermektedir. Böy­ le yüksek bir sayıya A tatürk'ün 100. doğum yılın­ da ulaşmak, bizim için ayrı bir mutluluk kaynağı olmuştur. Eğer bu rastlantı aynı zamanda bir ba­ şarıyı simgeliyorsa, bunu her şeyden önce aziz Atatürk'e; her zaman O 'na bağlı olan, O 'nun izinde yürüyen Türk halkına ve Atatürkçü aydın­ lara borçluyuz.

Şükran borcumuzu, yaşamımızın sonuna dek Atatürkçülük yolundaki uğraşılarımızı sürdüre­ rek ödemeğe çalışacağız. ■

Söylev-Nutuk 1-11/ Hıfz/Veldet Velidedeoğlu / Çağdaf Yayınları/416 s.

(4)

Laiklikle ilgili üc önemli kitaı

K a p a k k o n u s u n u n d ev a m ı...

^ kilerini inceliyor. Bu bölümde es­ ki toplumda Din ve Devlet, Hıris­ tiyanlık, Roma im paratorluğu ve Din Devleti, O rta Çağda Kilise ve Engizis­ yon konularını işliyor. Fransız Devri­ mi ile Amerikan Bağımsızlık hareke­ tinden sonra Din Devleti ile Laik Dev­ let arasındaki ilişkilere yer veriyor.

Kavram olarak “Aydınlanma” üze­ rinde duran yazar, “Aydınlanma” için, “ortaçağ karanlığından ve skolastik düşünceden kurtulan insanı ve insan düşüncesini açıklamak amacına yöne­ lik tir kavramdır” tanımını getiriyor.

Aydınlanma Avrupa’da üç merkez­ de birbirine koşut bir süreç içinde or­ taya çıkmıştır. Ingiltere’de başlayacak, sonra daha ılımlı biçimde Fransa ve Al­ manya’da görülecektir.

Laiklik denilebilecek ilk düşünürün

Makyavel olduğunu vurgulayan yazar tarihsel olarak laiklik harekederini şöyle açıklıyor. “Burjuvazi, kilisenin baskısından kurtulmak istiyordu, en ciddi darbesini insanlar arasındaki “eşitsizlik” temeline dayanan ortaça­ ğın devlet felsefesine vurdu. Tanrısal bir “yöneten-yönetilen” ayrımını yad­ sıyarak ve insanlar arasındaki “eşitli­ ği ” ön plana çıkartarak “laikliği” yaşa­ ma geçirdi. Tanrı egemenliğine karşı, halk egemenliği kavramını ileri süre­ rek, bunun savaşımını verdi.

Yazar kuruluş döneminde Osmanlı îm paratorluğu’nun çok ileri bir hoş­ görüye sahip olduğunu, Balkan­ lardaki hızlı yayılma ve genişlemesini de bu hoşgörüye ve zaptettiği toprak­ larda yaşayan farklı uluslara tam bir din ve vicdan özgürlüğü tanımasına borçlu olduğunu belirtir. Bu hoşgörü olmasaydı Osmanlı Imparatorlu- ğu’nun çokuluslu ve çok dinli yapısını

altıyüz yıldan fazla başarı ile götüre- meyeceğini vurgular.

Daha sonra Laik Devlet-Sekuler

Devlet kavramları üzerinde duran

Ateş, bu önemli konuya şöyle açıklık getiriyor.

“Sekliler devlet, kendini din kural­ larının dışında sayan devlettir. Din ko­ nusunda mutlak tarafsızdır ve buna karşı tümüyle ilgisizdir.” Sekuler dev­ let, geçmişinde yaşadığı “din-devlet” mücadelesini aşmış, tamamlamıştır.

Bu nedenle günümüzün gelişmiş de­ mokrasilerinde “devleti din temelleri­ ne göre yeniden düzenlemek” iddia­ sında hiçbir grup ya da parti yoktur. Bu nedenle ABD veya başka bir ülkede devlet başkanının Incil’in üzerine el basarak yemin etmesinde hiçbir sakın­ ca yoktur. Hiç kimse bunda potansiyel bir tehlike görmez.

Sekuler devletin din konusundaki mutlak tarafsızlığına ve ilgisizliğine karşılık, laik devlet din kurum u karşı­ sında ilgisiz değildir. Laik devlet, laik düzeni korumak için dini sürekli d e­ netlemek zorundadır. Laik devlet ken­ di “meşruiyet kaynağını” yanihalkege- menliğine dayanma özelliğini koru­ mak zorundadır. Daha açık bir anla­ tımla, laik devlet, yönetenlerin yönet­ me yetkisinin kaynağının Tanrı ve Din olmadığı bir devlettir. Bu yetki kayna­ ğına yönelik bir tehdit potansiyelini ta ­ şıyan her şeyi kontrol etmek zorunda­ dır. Önemli olan, din kuramlarını bas­ kı altına almak değil, dinin devletin meşru egemenliğine yönelecek tehdit­ lerini frenlemek ve farklı inançtaki yurttaşlara yönelebilecek tehditlere engel olmaktır. Zira laik devlet tüm yurttaşlarının din ve vicdan özgürlük­ lerini güvence altına almakla yükümlü­ dür.

Böylece yazara göre, laiklik “siyasal bir kavramdır”. Tanrı kökenli monar- şik iktidara karşı halk egemenliğine d a­ yanan bir iktidarın temel felsefesidir. Ateş’e göre “Laiklik, yönetenlerin yö­ netme yetkilerini Tanrıdan ya da din ­ den değil, halktan aldıkları yönetim bi­ çimidir.”

Ateş’in kitabı özgün olarak hazırla­ nan giriş kısmındaki konuya açıklık ge­ tiren, kavram karmaşasını önleyici bi­ limsel bölümüyle önem kazanmakta­ dır.

Kitabın ikinci bölümünde Türki­ ye’de “Laiklik” ana başlığı altında Mustafa Kemal ve Ulus Egemenliğiyle ülkemizde atılan olumlu adımlar irde­ lenmekte, bir Müslüman ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımları anlatılmaktadır. Kitabın üçüncü bölü­ münde konuyla ilgili olarak Ateş’in Cum huriyetteki köşesinde yazdığı 14 makale yer almaktadır. Kitabın Ekler kısmında, Birleşik Devletler Bağımsız­ lık Bildirisi, insan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ve İnsan Hakları Evrensel Bil­ dirgesi yer almaktadır.

* * *

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın

Kemalizm-Laiklik ve Demokrasi adlı

kitabı ise dört bölümden oluşuyor:

I. bölüm Kemalizm ile Hesaplaş­ mak; diğer üç bölüm, Kemalizm üzeri­ ne, Laiklik üzerine, Demokrasi üzeri­ ne başlıklarını taşıyor. Bu son üç b ö ­ lümde Prof. Kışlalı’nın özellikle Cum ­ huriyet’te yayımlanan konuyla ilgili 67 adet makalesi yer almaktadır. Ancak her bölümün başında konuya bilimsel

(5)

rumların hızla eskidikle­ ri bir dünyada ve son kırk yılını Kemalizme karşı olan, Atatürk’ün adını ağızlarından düşürm e­ yen, Atatürk’e ihanet eden iktidarların ege­ menliğinde geçiren, bazı kurumlarına egemen olan zihniyete 1930’ların bile gerisine düşen bir Türkiye’de...” diyerek Kemalizmin her koşula karşın dimdik ayakta kal­ dığını vurgulamak isti­ yor.

* * *

Uzun yıllar savcılık ve yargıçlık yapan değerli hukukçu, araştırmacı ga­ zeteci Prof. Dr. Çetin Yetkin 12 Eylül’de İrti-ca-Niçin ve Nasıl Gelişti

adlı özgün kitabında, “ir- ticanın ülkemizi ayrıkotu gibi sarmasında İ2 Eylül yönetiminin sorumlulu­ ğu nedir?” sorusuna ya­ nıt arıyor.

Kitap, giriş bölüm ün­ den sonra, Niçin irtica, Petrol Uğruna Dinci Ö r­ gütlenme, Dış Piyasada Din Etkeni, Araplara Ulusal Güvenlik Feda Olsun, İran’a Bu Hoşgö­ rü Neden, Hayatta En Hakiki Mürşit Nedir, 12 Eylül Üniversiteleri, Ata­ türkçülük Bunun N ere­ sinde başlıkları altında konuyu çeşitli yönlerden irdelemektedir.

“Irtica”nın ■ Arapça “rücû” kökünden geldi­ ğini ve “geri dönüş ” anla­ mını taşıdığını belirten, yazara göre 12 Eylül dö­ nemi, A tatürk’ün ölü­ münden günümüze dek yaşanan irticayı, yani ge­ riye dönüş sürecini oluş­ turan aşamalardan en et­ kinidir. 12 Eylül’de “irti-açıklık getiren ve çerçeveleyen uzun

bir inceleme yazarın “Siyasal Çatışma ve Uzlaşma” adlı kitabından alınmış­ tır.

Özgün olarak hazırlanan, birinci bölümde Kışlalı, “Kemalizm bir iceo- loji m idir?” sorusuyla konuya giriyor. Bu bölümün yanıtlamayı amaçladığı asıl soru “Kemalizm eskidi m i?” “işle­ vini tamamladı mı ? ” sorusudur.

Kışlalı, Türkiye’de üçlü ideolojik bölünmenin giderek netleştiğini söy­ lüyor ve bu üçlü ideolojik grupları ta ­ nımlıyor. Bir yanda A tatürk’ü yurdu düşmandan kurtarmış bir kahraman olarak kabul eden ancak Kemalizmin birçok ilkesine karşı olanlar;

Atatürk’e ve Kemalizme karşı olan­ lar tarafından oluşturulan ikinci kesi­ min A tatürk’ü, halifeliği ve hatta padi­ şahlığı kaldırdığı için düşman olarak kabul ettiğini belirtiyor. Onlar için önem taşıyan “üm m et” olgusudur.

Atatürk ve Kemalizme sahip çıkan­ lar ise, Atatürk’ün önderliğinde geli­ şen Türk devrimini ve ideolojisini bir bütün sayıyorlar, yirmibirinci yüzyılın gerektirdiği yenilenmeyi Kemalizmin ışığında gerçekleştirmek istiyorlar.

Yazar, Atatürk için “Cumhuriyetçi­ lik” ilkesiyle, “demokrasinin eşanlam­ lı olduğunu, demokrasinin Atatürk için her şeyden önce bir özgürlük” so­ runu olduğunu, Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak bastığı andan gözlerini yaşama kapadığı ana kadar, kişisel bir yönetim kurmamaya özen gösterdiği­ ni, baskı ve tehditle değil, insanları inandırarak adımlarım atmaya önce­ lik tanıdığını örnekler vererek belirti­ yor. Bu konuyu irdelerken ilk Meclis­ teki sayıları 120’yi bulan muhalefet grubuyla, Serbest Fırka’mn kuruluşu­ nu hatırlatıyor, bu konuda Prof. Öz- budun, Prof. Akşin ve Prof. Duver- ger’den önemli alıntılar yaparak tezini güçlendiriyor.

Kemalizm ve laiklik, alt bölümünde yazar Mustafa Kemal’in, gerek partisi­ nin içinde, gerekse dışında, faridı ide­ olojik görüşlere karşı son derece hoş­ görülü olduğunu, ancak ödün verme­ diği tek konunun “Laiklik” olduğunu belirtiyor. Bu konu için de çeşitli ka­ nıtlar ileriye sürüyor.

A tatürk’ün dinle ilgili görüşlerini özetlemek için yazar aşağıdaki alıntıyı veriyor:

“Din lüzumlu bir müessesedir. Din­ siz milletlerin devamına imkân yok­ tur. Yalnız şurası var ki, din Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfın din simsarlığına müsaade edilmemeli­ dir. Dinden maddi menfaat temin edenler iğrenç kimselerdir. İşte biz bu vaziyete karşıyız ve buna izin vermiyo­ ruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar masum halkımızı aldatmışlardır.”

Atatürk laiklik anlayışını kendi elya- zısı ile kaleme aldığı “Medeni Bilgi­ ler” kitabında iki öğeye dayandırıyor­

du:

1- Sadece din ve devlet işlerinin de­ ğil, dinin de siyasetten ayrılması;

2- Yasaların dine göre değil, toplu­ mun gereksinmelerine göre yapılma­ sı.

Prof. Kışlalı, kitabının bu ilk giriş kısmında, Kemalizmle, Demokrasi, Laiklik, Ulusçuluk, Halkçılık, Devlet­ çilik, Devrimcilik, Ordu, Gençlik, Ka­ dın ve Demokratik Toplumculuk ara­ sındaki ilişkileri incelemektedir.

Yazar, Kemalist, Ulusçuluk, Cum­ huriyetçilik, Laiklik, Halkçılık, Dev­ letçilik, Devrimcilik eskimiş midir? sorularını sorarak her birisi için yanıt­

larını arıyor.

Kemalizmle hesaplaşmanın aslında bu altı soru ile noktalandığını ve her sorunun yanıtını teker-teker herkesin kendi vicdanında vermesi gerektiğini vurguluyor. Ancak Yazar soru işarede- riyle dolu olan bu konuya verdiği ya­ nıtlarda Kemalizmin eskimediğini vurgulamaktan çekinmiyor. Örneğin Devrimcilik konusunu yazarken “Aca­ ba Kemalist ‘Devrimcilik’ eskimiş mi­ dir” sorusunda olduğu gibi, coşkulu yazım biçemiyle Kemalizmi savunu­ yor, aynı zamanda Kemalizm eskidi mi sorusuna yanıt arıyor.

“Koşulların çok hızlı değişip,

ku-cayayönelik gelişmeler, daha önce hiç­ bir dönemde olmadığı ölçüde yaygın­ laşmış ve yoğunlaşmıştır. Ve bugünkü bunalımın baş sorumlusu bu yönetim­ d ir” yargısına varıyor.

Bu yargıdan sonra özellikle 1950’lerden günümüze kadar geçen 45 yıllık süre içinde irticaya verilen ta­ vizler dokümanlaştırılıyor.

Niçin irtica başlığını taşıyan bölüm ­ de yazar, önce az gelişmiş ülkelerin te­ mel özelliklerini sıralar. Ingiltere’nin Halifeliğin kaldırılışından bugüne dek Islama dönük politikalarını irde­ ler. Daha sonra 12 Eylül yönetiminin uygulamalarıyla, Şili’de Pinoshett

(6)

w iletiminin uygulamalarını karşılaştıran ve benzerlikleri ortaya çıkaran yazar, Şili modelinin ülkemizde uygulanışın­ da Atatürk ilke ve devrimlerinin bir engel olarak dikilmekte olduğunu, bu yüzden “12 Eylülcüler, orduda ege­ men olduğu bilinen Atatürkçü gelene- ceğe sahip kesimlerin tepkisini uyan­ dırmak kaygısıyla, hep Atatürk’ten ve Laiklik’ten söz ettiler, ama uygulama­ da tam tersini yaptılar.” diye önemli bir yargıya varıyor.

Yazar, ülkemizde irtica’nın dış kay­ naklardan beslendiğini, bir yandan “ülkemiz insanının dinsel duyguları aşırılığa itilmek ve bir yan dan da bu ça - tışma bir Müslüman-Musevi çatışması

gibi gösterilerek Türkiye’nin bu kav­ ganın içine çekilmek istendiğini” be­ lirtiyor.

Yazar İrtica’nın arkasında bazı O r­ tadoğu ülkelerinin yanı sıra, ABD’nin de bulunduğunu belirliyor. Yeşil ku­ şak teorisini irdeliyor. Başkan Car- ter’den alıntılar yapıyor. CIA Eski O r­ tadoğu Direktörü Grahan Fuller’in:

“Kemalizm bitti., kendisine entelek­ tüel güven duyan Türkiye, Islamın günlük yaşamdaki yerini yeniden dü- şünebilmelidir.

Türkiye.... demokrasi ile İslam’ı bir arada yaşatacak formülbulun ursa Iran ve Arap dünyasına olağanüstü büyük bir entelektüel öncülük etmiş olacak. ”

şeklindeki açıklamasına yer veriyor. Türkiye’nin çıkarlarını Amerikan gözüyle görmeye koşullandırılmış ge­ nerallerin komünizme karşı besledik­ leri aşırı korkunun onları, dine sarıl­ maya yönelttiğini; özünde dış kaynaklı olan îrtica’nın 12 Eylül’ün açıp buyur ettiği kapılardan elini kolunu sallaya sallaya ülkemize girerek yerleşmeye başladığını vurguluyor..

Petrol UğrunaDini Orgüdenme ad­

lı bölümde, Yazar petrol üreten Suudi Arabistan’ın uzun yıllar Türkiye’ye petrol vermediğini 12 Eylül’de yapılan girişimler sonucu petrol vermeyi ka­ bul ettiğini, karşılığında tavizler ko­ pardığını belirtiyor.

12 eylül döneminde çıkan yasalarla, İslam örgütlerine katılındığını, İslam Kalkınma Bankası’nın amacının “şeri­ ata uygun olarak, üye ülkelerin ve İs­ lam toplumlarının gelişmelerini sağla­ m ak” olduğunu, Rabıta ile İslam Kal­ kınma Bankası arasında yakın işbirliği bulunduğunu, Rabıta’nın Kuzey Kıb­ rıs’ta İslam Üniversitesi kurduğunu, Araplar’la ilişkilerin güçlenmesi uğru­ na daha ne gibi tavizler verildiğini ya­ zar bir savcı titizliğiyle anlatmaktadır.

İran’daki Humeyni yönetimine gö­ re, “Laik Türkiye Cumhuriyeti - îsla- mın ayaklar altına alındığı bir devlet­ tir” cümlesiyle başlayan ve İran’la iliş­ kilerini anlatan bölümde, Türkiye’nin

-Dietrich Gronau dan “Atatürk ve Cumhuriyetin Doğuşu"

Herimi aibi bir Kurtarıcı

D ie tric h G ronau, A tatürk’e

karşı büyük bir sevgi içinde.

Kitabının arka kapağında

başlıyor bu sevgi ve

h a y r a n l ı k G e n ç

Cumhuriyeti birkaç on yılın

içinde Batı’ya açan

reformlarını

gerçekleştirmekte gösterdiği

başarının tarihte bir eşi daha

yoktur...”

TOKTAMIŞ ATEŞ

D

ietrich G ronau’nun “Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriye­ tin Doğuşu” başlıklı çalışması, ne bir tarih kitabı, ne de bir edebi eser. Ama çok zevkle okunan bir biyografi.

Günümüz dünyasında Türkiye, ne­ redeyse dört bir yandan baskı altında. Kitapta da ilginç örneklerini göreceği­ miz “Avrupalı Önyargısı”, en haklı ol­ duğumuz davalarda ve konularda bi­ le, bizi zorluyor, işte böyle bir iklim içinde Dietrich Gronau, hem Türki­ ye’yi, hem Türkler’i ve hem de Ata­ tü rk ’ü çok seven bir insan ve araştır­ macı olarak kaleme almış bu kitabı.

Gronau, Atatürk’e karşı büyük bir sevgi içinde. Kitabının arka kapağında başlıyor bu sevgi, hayranlık: “...Genç Cumhuriyeti birkaç on yılın içinde Ba- tı’ya açan reformlarını gerçekleştir­ mekte gösterdiği başarının tarihte bir eşi dahayoktur..."

Aynı hayranlığın somut ifadesini, kapak içi tanıtım yazısında da görmek - teyiz: “... Enerjisi ve hedefine ulaşmak - tâki azmi ile Osmanlı im paratorlu­

ğumun çöküşünü herkülvari bir işe dönüştürmeyi başardı.. ”

G ronau’da kimiyerli yazarlarımızda bile zor rastlanan bir heyecanın izlerini bulmak da mümkün: “...Anadolu hal­ kının en ağır şartlarda büyük kayıplar vererek gerçekleştirdiği Kurtuluş Sa­ vaşı, Mustafa Kemal’in 10 Eylül 1922’de İzmir’e girmesi ile görkemli bir sona ulaştı. Şehrin sakinleri bir yan - dan ağlayıp, bir yandan gülerek Ga- zi’nin arabasının çevresini aldılar, ayaklarının dibine kırmızı beyaz güller ve karanfiller attılar. Bu gri üniformalı Kahraman’a yanaşabilenler ellerini, yanaşamayanlar arabasının karoserini öptüler. Aynı sevinç gösterileri diğer askerlere de yapıldı. Kadınlar, erkek­ ler ve çocuklar askerlere çiçekler ver­ diler, herkes onlara dokunmak istiyor­ du. Süvarilerin atlarına sarılanlar dahi

oldu...”

Ancak zevkle okunan bu güzel kitap, bir “tarih kitabı” değil. Ciddi sayılabi­ lecek kimi isim ve tarih hataları var. Ö r­ neğin Mustafa Kemal, I. Dünya Savaşı yıllarında “Anafartalar Kahramanı” olarak ün kazanmıştı. Ama Gronau, sürekli olarak “Gelibolu Kahramanın­ dan” söz ediyor. Ya da bize “Kuva-ı Milliyeci” ve “Müdafaa-i Hukukçu olarak isimlendirilen Kemalist g ru b u ,. “Ulusal Fraksiyon” olarak isimlendir­ miş. Bunları ve benzer bazı hususları olduğu gibi bıraktım .

Ancak kimi önemli tarih ve isim hata­ ları vardı ki, bunları “Redaktörün N o­ tu ” olarak birer dipnotla düzeltmeye çalıştım. Bu düzeltmeler sırasında, ya­ zarın kendi özgün düşüncesinin ve yaklaşımının ürünü olan “yorumları­ na” saygıyla yaklaştım. Ama yanlış bil­ giden kaynaklanan yorumlarını düzelt­ me yolunu seçtim.

Dietrich G ronau hem Türkleri ve hem de Atatürk’ü çok seviyor. Ama buna rağmen Avrupalıların kimi ön­ yargılarından kendini kurtaramıyor. Özellikle Ermeni sorunu konusunda bunu hissetmemek mümkün değil. Bu tür yaklaşımları konusunda da herhan­ gi bir not düşmek gereğini duymadım.

“ Mustafa Kemal Atatürk ve Cum hu­ riyetin Doğuşu” Almanya’da Fischer Verlag tarafından yayınlanmış. Çok ünlü ve popüler bir yayınevi olan Fisc- her’in kitapları genellikle çok satılır ve okunur. Umarım bu kitap da çok satı­ lan ve okunan kitaplardan biri olsun ve Almanlar’a Türkler’i biraz daha yakın­ dan tanıma ve değerlendirme fırsatı versin.

Kitabı Türkçe’ye çeviren Gülderen Koralp Pamir de, sanıyorum benim okurken duyduğum zevk ve heyecanı, çeviri yaparken yaşamıştır. ■

(7)

Mollaların hedefi durum unda oldu­ ğunu İran kaynaklarına dayanarak ka­ nıtlamaya çalışıyor.

12 Eylül - Din ve Siyaset

12 Eylül generallerinin laikliği “din ve devlet işlerinin, din ve siyasetin b ir­ birinden ayrılması” olarak tanımladı­ ğını, ama uygulamada tam tersini yap­ tıklarını belirten yazar, Kenan Ev- ren’in Devlet Başkanı sıfatı ile yaptığı konuşmalarda, din, Kur’an ve ayetlere yaptığı atıf ve alıntıları titizlikle incele­ mekte ve bunları itina ile vermektedir, işte Evren’in konuşmalarından birkaç örnek: “Bizim dinimizin emri budur... Allah bize yardım etti. Havayı açtı. Ben yağmur yağacak diye korkuyor­ dum .”, “Sevap değil, günah işliyorsu­ nuz.”, “Muhterem din adamlarının elini öpeceğiz...”

12 Eylül yönetiminin en yetkili kişi­ sinin Atatürkçülüğe ve laiklik kavra­ mına aykırı düşen biranlayışasahipol- duğunu, Çünkü:

1- Ulusal birlik yerine, dinsel birlik öne sürüldüğünü;

2 - Böylece de ulus yerine, ümmet an­ layışının ön plana çıkarıldığım;

3- Laik devlet yasalarının yaptırım­ ları yerine, günah kavramının geçiril­ diğini;

4- Devlet yönetiminde dinin siyasal amaçla kullanıldığını;

5- Bilimsel olarak açıklanması gere­ ken meteorolojik olayların mistik bir anlayışla halkla anlatıldığını belirten yazar; Evren’in “Hayatta En Hakiki Mürşit ilim dir” ilkesi yerine “Hayatta En Hakiki Mürşit D indir” ilkesine sa­ hip çıktığını vurgulamaktadır.

Her ne amaçla yapılırsa yapılsın, bu yöntemin yanlış olduğunu, uygulama­ da ters sonuçlar getirdiğini de belirti­ yor.

12 Eylül döneminde okullarda din derslerinin zorunlu kılınmasını, Laik­

likten verilen çok önemli bir ödün ola­ rak değerlendiren yazar, bu kararın din ve inanç özgürlüğüne, laiklik ilkesi­ ne, Türk Medeni Yasası’na aykırı oldu­ ğunu belirtmektedir.

12 Eylül’ün getirdiği değerler sistemi ve YÖK Yasası ile akademik kariyerle­ rin alabildiğine dağıtıldığını, bu kişile­ rin bu unvanları kullanarak çağdaşlık ve bilimle ilişkisi olmayan yazılar yaz­ dıklarını belirten yazar, bu kişilerin ki=

taplarından ve ümmetçi gazetelerin kupürlerinden birçok alıntı vermekte­ dir.

12 Eylül döneminde, çoğalan dine dayalı okullar konusunda rakamsal bil­ gilerin de verildiği kitapta, alıntılar dai­ me dipnotlarla desteklenmektedir.

Yazar kitabının sonuç kısmında tüm olayı toplamakta, genel sonuçlara var­ maktadır.

12Eylülcüler’inyetişmebiçimle-Atatürk ve Kurtuluş Savaşı C.AtufKansu G .M .K.Paşa’nın Sonbahar Gezi. Nuri O nat

Atatürk Kitapları

A tatürk ve Sosyal Demokrasi Muammer Aksoy G.M.Kemal Atatürk Nihat Orcal

A tatürk’ten Sonra Atatürk Nail Güreli Gazi Mustafa Kemal D.V. Mikusch A tatürk’e İzmi r Suikasti Pakize Sönmez Hangi Atatürk? Attila İlhan Asil Kan Sadun Tanju A tatürk’ten Düşünceler Enver Ziya Kar al H ep Atatürk’ün Yanında Salih Cemil Bozok Atatürk Lord Kinross A tatürk’ten SeçmeSözler Cihat Imer İttihatçılıktan Kemalizme Feroz Ahmad

Atatürk ParaskevParusev A tatürk’ü Anmak M uammer Y üzbaşıoğlu Kemalizmin Dramı V. Nedim Tor

Atatürk Sadi Irmak A tatürk’ün Anıları İsmet Bozdağ Kök-Atatürkçülük N azanlpşiroğlu

Atatürk Y.K. Karaosmanoğlu A tatürk’ün İlkeleri ve Düşün. Ahmet Köklügiller M. Kemal Atatürk Zeki Cingöz Atatürk EmreKongar A tatürk’ün İzinde Bir Arpaboy Bahriye Uçok Mustafa Kemal Aşiyan’da Faruk Cum bul Atatürk Antolojisi Yusuf Çotuksöken A tatürk’ün N utuk’u-1 Taha Parla Mustafa Kemal veKürtler Abdurrahman Aslan Atatürk Bizimle M. Kamil Su A tatürk’ün N utuk’u-2 Taha Parla N ükte ve Fıkralarla Atatürk N.A.Banoğlu Atatürk Din ve Lai kli k Rauf R. Denktaş A tatürk’ün Temel Görüşleri Fethi Naci Nutuk Kemal Ö ner Atatürk Diyorki MustafaBaydar A tatürk’ün Yazdığı Yurttaşlık Bil. 1 NuranTezcan Olaylar Ansiklopedisi-Nutuk Turh an Haşmetoğlu A tatürkİçin Bütün Şiirler B.SuhaEdiboğlu A tatürk’ün Yazdığı Yurttaşlık Bil. 2 Nurafı Tezcan Resim, Atatürk-Hayatı veİlke. N .C anG ülekli A tatürkİçin DiyorlarKi Selahattin Çiller Atatürk-Destan Adam Cenap Ozankan Resimlerle Atatürk-Hayatı S. Kemal Karaalioğlu A tatürk KültürDevrimi Cevdet Perin AtatürkçülükteTemel İlkeler Ahmet Mumcu Romanya’da Karşı Devrim Mercan Köklü Atatürk Milliyetçiliği Baskın Oran A tatürk’ün Gizli Oturumlarda... Sadi Borak Sınıf Arkadaşım Atatürk A .FuatCebesoy

Atatürk ve Çağdaş Türkiye Bahri Sava Bayraklaşan Atatürk Sami Özerdim Söylev H.V. Velidedeoğlu

Atatürk veCumhuriyetin Doğuşu D ietrichGronau Çanakkale’den Laik Cumhuriyete Behzat Ay Söylev (Nutuk) M. Kemal Atatürk Atatürk ve Devrimler Niyazi Berkes Devrim Hareketleri İçinde Atatürk l ank Zafer Tunaya Söylev-Belgeler H.V. Velidedeoğlu Atatürk ve Eğitim Mahmut Tezcan En Büyük T ürk’ten Bize İnkılâp Kitabevi Tek Yol Atatürk Yolu Y. N abiNayır Atatürk ve Kahraman lık Şiirleri F. Ragıp, Tuncor Eskişehir-lzmit Konuşmaları Mustafa Kemal Vecizeler, Atatürk R. Tuncor, Tuncor

(8)

Dietrich Gronau'dan "Atatürk" kitabının öyküsü

A

tatürk’ün biyografisi için an­ laşma yapmak daha uzun bir zaman aldı. Sonunda, Fischer yayınevinde, benim projemle ilgilenen birine rastladım, fakat yayınevi yöneti­ minin bu projeyi gerçekleştirmesi için iki yıl daha bekledim. Atatürk’ün bi­ yografisi için 1991’den 1993’e kadar geçen üç yıl (kitap nisan 1994’te çıktı) yazarlık hayatımın en güzel dönemle­ riydi. Bu dönem ve öncesinde, başka biyografi yazılarımla da üslubumu ve bilgilerimi geliştirdim (“Marguerite Yourcenar”, 1992, “Anais N in”, 1993, her ikisi de M ünih’teki Wilhelm Heyn Yayınevi’nden çıktı). Hikmet’in mo­ nografisiyle de Türk tarihi üzerine bil­ giler edinmişken, bulunmaz bir m ater­ yal olan Atatür’ün yaşamı ve zamanın­ daki değişiklikleri yazamamak, bende bir boşluk yaratıyordu.

Berlin ve İstanbul şehirlerinin, deği­ şik dallardan Türk ve Alman sanatçıla­ ra verdiği bir burs sayesinde, 1991/92 kışında İstanbul ve Ankara kütüpha­ neleri ve arşivlerini inceleme olanağı

buldum. Bu sırada, ismet İnönü’nün kızı bayan Özden Toker, Ali Fethi Ok - yar’ın oğlu, Bay Osman Okyar, ünlü opera sanatçısı Bayan Semiha Berksoy ve Türkiye’de Kemalizm’in savunucu­ larından birçok profesör ve sanatçıyla

söyleşi yaptım. Ayrıca, Almanya’da es­ ki devlet arşivlerinde bugüne kadar açığa çıkmamış, Ankara’yla 1924’ten beri ilişkide bulunmuş diplomatların raporlarına da rastladım.

Mustafa Kemal değişik yönleriyle benim ilgimi çekti. O -benim için- b ü ­ yük bir özlemle yaşamı düşünen bir olay adam, enerjisini zıtlıklarla savaşa­ rak açığa çıkaran ve kendini bu uğurda feda eden bir insandı; O, Rus, Avus­ turya ve Alman krallıkları gibi uzun sü­ re ayakta kalmış Osmanlı imparatorlu- ğu’nun çöküşüne tanık olmuştu; O, es­ ki imparatorluğun yıkıntıları üzerin­ de, yeni bir toplumu şekillendiren baş aktördü; O, muhafazakâr düşünceler sonucu örnek karakterini yitirmeye yüz tutmuş, girişimcilik ve bir topluma aslında var olan yol göstericilik gibi bir kimliği kazandırmak için, yeniden keş­ fedilmesi ve tanıtılması gereken bir milli kahramandı; ve o, bir yazarın asla bulamayacağı, macera dolu hayatı sü­ resince büyük bir şahsiyet olarak tari­ he kök salmıştı.«

w ri nedeniyle komünizm, Kürtçülük ve irtica olmak üzere üç korkuları oldu­ ğunu ancak bunların gerçekte ne ol­ duklarını ve niçin tehlike oluşturduk­ larım tam olarak anlayamadıklarını belirtiyor.

Evren ve arkadaşlarının irticayı he­ def olarak gösterirken onun panzehiri olan laikliği hiç anlamamış oldukları­ nı ve bunun belgeleriyle kanıtlandığı­ nı; asıl önemlisi, komünizmin önüne dinci bir yapılanma ile set çekebile­ ceklerini sandıklarını anlatıyor. Aslın­ da bu sorunun, ABD’nin yeşil kuşak kuramı ile uyuşmakta olduğunu belir­ ten yazar, 12 Eylül’ün ABD’ye rahat bir nefes aldırdığını, belirtiyor ve b u ­ nun nedenlerini irdeliyor. Amerikalı yetkililerin açıklamalarından örnek­ ler veriyor.

Son yargı olarak, yazar 12 Eylülcü- ler’in, Atatürk ilke ve devrimlerini hiç anlayamamış olmalarının ülkemizi ir- ticanm batağına sürüklendiğini, onla­ rın hep Atatürk ve Atatürkçülük’ten söz ettiklerini, ama uygulamada tam tersini yaptıklarını belirterek kitabını bitiriyor. Bu özgün kitabın sonuna di­ zin konması, eserin bilimselliğini de artırmıştır.

* * *

Bu yazının olanakları çerçevesinde tanıtmaya çalıştığımız bu üç önemli kitabı, tüm aydınlara öneriyorum. Ki­ taplar birbirini tamamlıyor, bilimsel birbütünlüğü sağlıyor.

Prof. Ateş’in kitabı konuya özgün kuramsal ve bilimsel çerçeve veriyor.

Kavram karmaşası çözümlenmekte, Laiklik nedir, ne değildir açık seçik or­ taya konulmaktadır. Ateş’in bu konu­ da Cumhuriyet’te yayımlanmış etkin yazıları da bir bütün olarak verilmek­ tedir. Prof. Kışlalı’nın kitabı Kema­

lizm, Laiklik ve Demokrasi açısından konuya açıklık getirmektedir. 75 say­ falık Kemalizm ile hesaplaşmak bölü­ mü, özgün ve bilimsel bir incelemedir. Max Mehen’den, M. Duverger’e; Ibn Haldun’dan, Yunus Emre’ye; New

York Times’dan, Iran mücahit önderi Racavi’ye kadar çeşitli alıntılarla ve güçlü mantıkla konu işlenmektedir. Diğer bölümlerde de Prof. Kışlalı’nın “Siyasal Çatışma ve Uzlaşma” adlı b i­ limsel kitabından ilgili kısımlar alına­ rak desteklenmektedir. Ayrıca Prof. Kışlalı’nın Cumhuriyet’teki köşe- si’nde bu konuda yazdığı etkin yazılar toplu olarak verilmektedir.

Prof. Yetkin ise irtica olgusunu 12 Eylül yönetimi dönemine ilişkin ola­ rak özgün bir biçimde incelemektedir. Böylece, bu üç kitap birbirini tamam­ lamaktadır.

Laiklik karşıtı güçlerin etkinlik ka­ zandığı günümüzde bu savlara karşı ortak kültürün oluşması, bütünlüğün sağlanması, kavram kargaşalarının gi­ derilmesi son derece önem kazanıyor.

Ülkemizde yaşayan ve kendisini so­ rumlu sayan her bireyin Laiklik- Demokrasi ve Atatürk’ün Aydınlan­ ma devrimleri arasındaki bağlantıyı iyi kurması gerektiğine inanıyorum. Bu hem ortak bilinç, hem ortak kültür, hem de aydınlık yarınlar için önemli­ dir.«

Dünyada ve Türkiye’de Laiklik/

Yoklamış A te ş/ Ümit Yay m a lık / 1994/187 s.

Kemalizm Laiklik ve Demokrasi/

Ahm et Taner Kışlalı/ İmge Kitabeni/ 1994/303 s.

12 Eylül’de İrtica Njçin ve Nasd G e­ lişti/ Çetin Y etkin/ Ümit Yay m a lık /

134 s. Hariciye köşkünde verilen Yılbaşı balosunda. ( 31.12.1929

(9)

Cumhuriyet Kitap Kulübü

13. TÜYAP İSTANBUL

KİTAP FUARINDA

5-13

Kasım

ÇAĞDAŞ YAYINLARI KİTAPLARI

ÜYELİK KAYDI, ÜYELİK YENİLEME

ÜYE OLAN HERKESE GENEL KATALOG

İMZA GÜNLERİ

SOL, ONUR YAYINLARI KİTAPLARI

ÜYELERE İNDİRİM

Tüyap Kitap Fuarı

Stand No:A 85-86(Alt Kat) B 58(Üst Kat) Tepebaşı/istanbul

± 3

Ç a ğ d a ş Y a y ı n l a r ı ' n d a n Yeni Çı k a n K i t a p l a r

Hamdi Ülkümen

HÜMANİST

ATATÜRK

Sabahattin Eyuboğlu

MAVİ

VE

KARA

Çağdaş YaymJaff m > v " M M B M Julia M arshall .(M i'«t ûgzetim

Ctti-Anadili ve Yazın Öğretimi

Atrufut ttv.fctteri MuAyUM IVvy*»i*Tww*

tiidıçeye çeviren. CAiırr kOijvBI

ÇAĞCAŞ YAYINI AR

Necati Cum alı

VİRAN DAĞLAR

Makedonya İ9ÖÛ/ ILKit*p

rom «tu

(10)

K i m i ö l ü l e r b i z e n e k a d a r d a y a k ı n ; y a ş a y a n l a r ı n B i r ç o ğ u n e k a d a r d a j ö l ü / W o l f B i e r m a n n

DEM OKRASİ VE SİVİ1 TOPLUM / John Keane

Avrupa Sosyalizminin Açmazları, Toplumsal ve Siyasal İktidarın

Denetlenmesi Sorunu ve Demokrasi Beklentileri Üzerine_________ i„«eieme

John Keane çoğulcu, kozmopolit ve sosyalist bir demokrasi anlayışı geliştiriyor. Demokrasiyi çoğunluk yönetimi, parti rekabeti ve hukuk devleti ile sınırlı gören ufku aşmayı hedefleyerek demokrasi düşüncesini geniş bir konu yelpazesi içinde somutlaştırıp zenginleştiriyor. Bizde liberallikle özdeşleştirilmeye başlanan yeni muhafazakârlığın (ve “özelleştirmeciliğin") sivil ve siyasal öz­ gürlüklere yönelik tehditleri; Sovyet-tipi rejimlerin sosyalizm adına yarattığı siyasi, ahlâki ve insani tahribat; tam istihdamın ola­ naksızlığı; görünmez devlet iktidarı; parti merkezli siyaset anlayışının gerileyişi; toplumsal hareketlerin yükselişi; parlamento dü­ şüncesinin vazgeçilmezliği; mutlak, bilimsel ve evrensel doğruların bilgisine sahip olma iddiasından vazgeçmiş göreci bir perspektiften ideoloji eleştirisi yapmanın nasıl mümkün olabileceği bu konulardan birkaçı... Yazar sivil toplum-devlet ayrımının yıkılması değil, korunması gerektiğini düşünüyor. Ona göre, özerk kamusal alanlardan oluşan bir sivil toplum devletin keyfi ikti­ dar kullanmasının önündeki temel engeldir. Ama sürekli parçalara ayrılıp iç çatışmalarla kendi kendini kötürümleştirme potansi­ yeline de sahiptir. Bu anlamda bu eğilimi gideren yönlendirici ve eşgüdümleyici bir faktör olarak evrensel yasaları uygulayan ve “kamu vicdanfm cisimleştiren devletten vazgeçilemez. Ancak esas ilke yurttaşların devletin mülkü olmadığı ilkesidir; devlet top­ luma değil, toplum devlete hesap sorma yetkisine sahip olmalıdır. Sivil toplumu ve piyasayı her derde deva görenlerden de sınıf- merkezli, devletçi ve her türlü siyasi sorunu ekonomiye tahvil eden ufuksuz “sol” anlayışlardan da bunalanlara ve özgür bir ka­ musal alan konusunda fikir ve sol tavır üretmek isteyenlere şiddetle önerilir.

R o m a n

Murphy, bir Beckett anti-kahramanı. Belli bir eğitimden geçmiş. İrlandalI. Yainız, edilgen ve tekbenci. Bir işte çalışmıyor. Tek mutluluğu sallanan bir koltuğa kendini çırılçıplak bağlamak, iç dünyasına çekilip orada yolculuklara çıkmak... Celia, Murph^ye

âşık. Fahişe. Bedensel bir aşkla sevilen ve dış dünyaya ait olduğu için Murphynin reddetmek istediği bir kadın... Murphy, peşini bırakmayan dış dünyadan kaçarken, sığındığı akıl hastaları tarafından da dışlanır... Kitabın traji-komik öyküsü bu merkezi çelişki etrafında gelişir. Descartes'ın ’ruh-beden' ikiliğinden etkilenen Beckett, bu ilk romanında, ruhla bedenin, iç dünyayla fiziksel dün­ yanın kaynaşma zorunluluğundan uzakta, bir arada yaşayabileceğini göstermek ister. Doğu mistisizminden hareketle, bedenin, ait olduğu fiziksel dünyada asla tam özgür olamayacağı, gerçek özgürlüğün düşüncelerde yaşanabileceği fikrini ana izlek haline getirir. Bu anlamda Murphy, Beckett'in daha sonraki romanlarında sadece düşünerek ve konuşarak, sözcük üreterek, dili kulla­ narak var olabilen anti-kahramanlarının ilk örneğidir... Murphy, karamsarlıktan alaya, komikten traji-komiğe, hayatın ruhsal ve fi­ ziksel alanlarını kapsayan izlekleriyle tüm yaşamın deliliğini veya insanın insanlığını seslendirerek eğlenen bir roman. Düşün­ mek veya düşünmemek isteyenlere... insanlâra...

A n la t ı

“Yaşamda neleri elinden kaçırdın! Her şey ne kadar boktan! Kendini ne kadar kötü hissediyorsun! Beraber olduğun erkek sana ne kadar kötü davranıyor! Çevren, senin hastalıkların, zayıflıkların, üzüntülerin karşısında ne kadar anlayışsız. ÖTEKİ kadın ne kadar da bayağı, nasıl da senin ilişkinin içine sızdı! ERKEĞİNİ elde etmek için senin zayıf konumundan nasıl da faydalandı! Ne kadar sahtekâr!”

itiraf edin, bu duygulara yabancı değilsiniz. Başınıza henüz gelmese bile bir gün mutlaka gelecek, zaten çevrenizde sık sık ya­ şanan şeyler bunlar. Üstelik sevgilinizi çaldırmanın dışında hayatta “çuvalladığınız" başka şeyler de var. Kendinize güvenmiyor­ sunuz, güzel olmadığınızı düşünüyorsunuz; sekste düş kırıklığı yaşıyorsunuz, bir türlü orgazm olamıyorsunuz; her şeyin sorum­ luluğunu alma gibi “anaç” bir karakteriniz var; duygularınız karşılıksız kalıyor, kimse sizi romantik şeyler söyleyerek okşamıyor; erkeklerle, işinizle aranız bir türlü düzelmiyor... Sık sık ağlıyorsunuz, kendinizi.çaresiz hissediyorsunuz, arada bir ölmek istiyor­ sunuz... Siz bir “çuvallama” şampiyonusunuz!.. Luisa Francia feminist, yazar ve yönetmen. Kadınları anlıyor. Bu kitapta eğlenceli bir üslûpla, onlara “çuvallama" sanatında nasıl daha başarılı olabilecekleri konusunda ipuçları veriyor.

AYUNTI

Piyer Loti Cad. 17/2 34400 Çemberlitaş/lstanbul Tel: (0 212) 518 76 19 fax: (0 212) 516 45 77

ayrıntılar önemlidir!.

n İ l T İ T A T “C e h e n n e m e Ö vgü”nün ko rsan b ask ısı yapılm ıştır. Y azarın, yayınevinin em eğini g a s p ed e n bu uygulam aya karşı okuru dikkatli olm aya;

(11)

ıoo.

ÖZGÜRLÜĞÜN EKOLOJİSİ / Murray Bookchin

Hiyerarşinin Ortaya Çıkışı ve Çözülüşü

Yüzyılımızın büyük düşünürlerinden Bookchin’in en önemli çalışması olan

Özgürlüğün Ekolojisi,

çağdaş özgürlükçü düşüncenin “başyapıtf’dır.

Yazar, konformist/teknokratik çevreciliğe, kafaları mistisizmle bulanmış

“Yeni Çağ” ekofeministlerine, hayatın her alanını ekonomikleştirerek yok­

sullaştırmış olan kapitalizme ve onu eleştirmek isterken ekonomist mantı­

ğını devralan Marksizme karşı cepheden ve çok güçlü bir saldırıya girişi­

yor. Bookchin’e göre gezegenimizdeki yoğun ekolojik tahribatın ardında,

insanın insan üzerindeki tahakkümünün insanın doğa üzerinde de hakimi­

yet kurma isteğine yol açtığı “tahakküm mirası” ve bu isteği tam anlamıyla

gerçekliğe dönüştüren rekabetçi, kapitalizm vardır. Kapitalizmde “her türlü

kültürel, etik ve psikolojik mesele maddi bir ihtiyaçlar sistemi içinde mas­

sedilir.” Akıl rasyonalizme, etik tekniğe, bilim de “niçin” sorusunu “nasıl”

sorusuna kurban eden bilimci bir Kilise’ye dönüşmüştür. Ama bunları ta­

rihsel gelişimleri içinde değerlendirmeyip

bizzat

akla, teknolojiye ve bilime

saldırmak ucuz bir gericiliktir sadece.

Bookchin bütün bunlara karşı toplumu ekolojik, akılcı ve sanatsal kaygılarla

yeniden yapılandırıp “ekolojik bir toplum” yaratmayı amaçlayan ütopyacı bir

alternatif, eko-anarşist bir proje önerir. Bu proje yazarın “özgürlük mirası”

adını verdiği, tarihteki çeşitli özgürlük deneyimlerinin akılcılık ve bilimle bü­

tünleştirilmesine dayanır. Yazarın “tamamlayıcılık etiği” diye adlandırdığı

yeni bir etik,

bütünlüğe,

akılcı

yeniliğe ve

yaşam biçimlerinin

benzeşmezliği­

ne

ve zengin

çeşitliliğine

değer verir. Bu etiğin hayata geçirileceği “ekolojik

toplum”da hiyerarşi çözülüp yerini karşılıklı bağımlılığa bırakacak, özgürlük

doğayla, bireysellik topluluk bağlarıyla karşı karşıya konmayacaktır.

Özgürlük imkanları ve önündeki engeller hakkında gerçekten düşünmek

isteyenlerin olağanüstü bir heyecanla okuyacakları felsefi, tarihsel, sosyo­

lojik, psikolojik, kısacası “hayati” bir inceleme

Özgürlüğün Ekolojisi.

M

AYUNTI

Piyer Loti Cad. 17/2 34400 Çemberlilaş-istanbul Tel: (0 212) 518 76 19 Fax: (0 212) 516 45 77

a y r ı n t ı l a r ö n e m l i d i r

(12)

Y A P I

K R E D İ

Y A Y I N L A R I

İçim izde

b ir D on K işot

yaşıyor

olm alı...

M*'

2 5 0

K İ T A B A

U L A Ş T I

Çok büyük bir düşmanla,

cehaletle savaşıyoruz.

Ve silahımız sadece kitap.

D o n K i ş o t b u k e z

k a z a n a c a k .

© □ ©

Y A P I

K R E D İ

Y A Y I N L A R I

Yeni kitaplarım ızla TÜYAP Kitap Fuarındayız.

(13)

C* ^ MAYA/COVs/f/ k‘

%

'«É-.c i N ^ L D E S N o s -'¿ if & _____ s

^

o o o w i s * * '0

4 ^ ^ 3 A D © t * ^

4 ^

Ve yeryüzünü çevirdiler.

C evat Ç apan, O n a t Kutlar, Eray C anberk, A taol B ehram oğlu,

E gem en B erköz, A hm et C em al, H erkiil Millas,

G üven T u ran , Samih Rıfat, M azlum Beyhan,

Barış Pirhasan, Erdal Alova, Ali C engizkan,

T urgay Fişekçi, A dnan Ö zer, Kemal Atakay

İÇ İN İZ D E K İ Ş A İR İ I M N D I R I N !

M k

• •

Dünyanın en büyük şairlerinin tüm şiirlerinden yapılan seçmeler. Şair üzerine inceleme, yaşam öyküsü, notlar. Dilimizin ustalarınca hazırlanmış çok özenli bir dizi. Şiirle, edebiyatla, sanatla ilgili herkese...

îlk dört kitap çıktı, dizi bir yıl içinde onbeş kitaba ulaşacak.

Başkurt Sokak, 4 1 / 2 Cihanair-İSTANBUL Tei:(02l2) 2 4 4 02 85 Faks:|0212) 245 2 5 22

H ab ab am Sınırı Dizisi...Rıfat İlgaz... ---495. OOO M izah Dizisi 2 ... ...Rıfat İlgaz... ::::::: ::İ3o:ööö

K aradenizin R o m an Dizisi.. ‘ir

Dizisi---m

A y tie D i z m ---Alman Kül. T ü r k im gesi 1, 2---D e m o k ra t S ü reci & E. K ü ltü r Bilinci im p a r a to ru A r a r k e n ...—__ Nasıl M üslüm an O ld u k ..._ . Rıfat İlgaz...435.000 İlgaz...330.000 ga K ula...180.000 90.000 ►lak______________ - e T am Bağım sızlık---ve Sosyal D em okrasi.. H angi E rb a ıu ıa ________________... [slam da H oşgoru ve S ın ırı... İslam iyet G erçeği 1,2,3,4— 2.C um huriv et T a rtışm a la rı

*s?r„ıIi î ‘v&TJ,ü,pî‘i‘

K apitalizm in Gelişim i..

Devlet ve D em o k rasi______________________ O ltadaki Balık T ü r k iy e ... Laikliğe Ç a ~ A ta tü rk ve A ta tü rk ve A ta tü rk ç ü lü k v e T .D e m o k r.S ü r.____.... A ta tü rk Ç ağ d aslasm a ve L a ik Dem ok. Duny.ve TürkTlLaiklik-__________________ Aslan Sosyal İ3^mokratW.!.T.T..".” ""!!! M üslüm an T o p lu m . L aik D e v ... Azgelişmişlik S ü re c i. T ü r k _______________ Allah Devletinde D em okrasi_______ Isjam da K adın ve C in se llik ... U nl ü le re.Vl* İctup îar~. "E Külle te y n ---.. Ê r doğan A ÿ â in ! .ET." 1. jrrıî»:888 - E-Aydın---„---430.000 _____90.000

TsCSS3ASÎ;::::::::î?8:m

£

oktam w Ateş...110.000 l a r B. T a r hanlı---110.000 S". Yer asim os<3cil« )... 550. OOO . Faik Bulut...185.000

T u r a n D u rs u n ... 55.000 „ .T u r a n D u rsu n ...145.000 ...T u r a n D u rs u n ...- 55.000 ...T u ra n D u rsu n ... 55.000 Şeytan A yetleri T a r tış m a s ı...K a y n ak Y ay... 100.000 in sa n H aki. Cins. Y o k tu r... . H. b r a n d t....„ ...30.000

fsssssi f ö s ^ : = : r : r —

= ^ i l î r ^ k : : : j S : 8 8 8

f e s 5 L 5 l W s ı = = = = = = = = = = = ^

Bir K ra k te r Y a r a tm a k —...- —...Stanislavski...120.000 Bir A k tö r H a z ır la n ıy o r...Stanislavski...>...120.000

f « S J M ^ n i ^ î U K = = = r . ~

-« ? I b £ l*U S SSSRÎ ^ ¡ tS s r ^ = = m m

g S Î^ İT S fiS iü Y i::

T a n rıy a K afa T u ta n l a r — ---I- Z. E yü b oğlu...-5 0 .0 0 0 " ~ ... . S e rv e r TanflIL________120.000 F- Al her on i...110.000 O n Yit---....S e rv e r ' '.Aya M. S e v e r . C.D izder.... 125. OOO ^ W C E ~ - î i l : 8 8 8 M au rice D obb...250.000 .S .T anilli... >..270.000 . M .Em in D eğer...160.000 .M u am m er Aksoy...40.000 . M u a m m e r Aksoy...50.000 . M u a m m e r Aksoy...50.000 .P resto n H u g h e s...30.000 ■ E rgıin A ybars_________90.000 Tok tam ış A te ş... “ “ Boyun E ğ m e y e c e k s i n . . . F a t m ı r ö j a t a . ...>150.000 ¥ S f S S a < M E Î Î = ! ! S ^

İh tiş a m ın K ita b ı...G. Scholem ___________ 120.000 Ç ılgın M elek. D inledik...—...D. -E. B e rg e r...120.000 I C h ın g ___________________________...T om R ıse m a n ...>.75.000 B u r ç la r ve Y ıld ız lar...G ü lte n Su v e re n ...120.000 J a p o n G ü c ü , ve S tra . S ır la r ı... ...» > ... F, J. L o v r r t . .—.... —120.^^" G ü n ü m ü z ü n Nevrotik İ n s a n ı...—...K a re n H o rn e y . A ' İn s a n c a Sevgi ve C insellik__________—____E rle B e rn a ... A y d ın la n m a Ş ehveti...---J o h n Stevens—

H a s ta A ile ..._.H. E. R ic h tc r ...100.000 Sevm e S a n a tı---;...E ric h E ro m m ____________________70.000 S î ^ e r n & m r v e M riR y iria rk '::r.:::.::"^ * 2 l™ Â V 5 .^ î)“ " :;/: : .ı ^ : 8 8 o O r d u ve Politik a-...O .M .O z tü rk ...80.000 12 M a r t İh tila lin Pençesind e...M .A .B ira n d ...130.000 A t a tü r k 'e S a ldır. Daya. Hafifliği...— A. T . K ışlalı...135.000

İ

kem alizm L aiklik D e m okrasi...-A . T . K ışla lı...135.000

!£?.' gSSîgfelF ::3îS:888

D oğu M ito lo jisi__________________________—Jo s e p h C a m p b e ll----245.000 O r ta d o ğ u M itolojisi... S .H . H o o k e ...—115.000 H a p ish a n e n in D o ğ u ş u . . » » . . . ...M . F o u c a u lL ...>215.000 ... A n a -B a b a O k u lu .. cu k P sik o lo ji... cu k ve S uç... .H a lu k Y a v u z e r...140.000 ÖSli;î; :::::::: îfg:888 Y a v uzer * ü n eşi U y a n d ıra lım ... K a rd eşim Deniz K a rd e ş i Rüzg.. 188:888 R ay igjîn RÖViñ h»V.V™V." >î” >> ..75.000 Y a b an M u z u ... . V a sc o n ce lo s...120.000 . Vasconcelos.. — ...90.000 .YS£Sr¿te::::::::::::i3í:888 .V asco n c e lo s---90.000 O r h a n P a m u k ...90.000

8

r h a n P a m u k ...275.000 r n a n P a m u k ...135.OOO : I §S:888 ..E rd a l O z ... 150.000 -T -M o rriso n...100.000

FMSÍÍ&S:::::::::::::: 188:888

.M. D u ra s...>„„..30.000 P .S ü s k in d ... 55.000 .P.SUskind...145.000 .L .D u r r e ll________ 350.000

1:388:888

.M u za ffe r Izgü...120.000 T ü r k iy e ’d e G e r Z o r Şey T a n r ı O lm ak---D evlet N e d ir E stetik ve S a n a t Dersleri—

iye’de G e ric ilik ...Ç a ğ la r K ırç a k ...145.000 ----—...-A rkadı S tru g a ts k ı... 105.000 ---C em E ro ğ u L ---—...80.000 ...M . K a ğ a n ...>..250.000 A k deniz-1,2 A k d eniz D ü nyası...- F .B ra u d e l...*575.000 S iyasal Ç a tışm a ve U zlaşm a...A. T a n e r K ışlalı...>14^.000 Siyaset H ilm i... ...A . T a n e r K ışla lı...>140.000 Ç o c u k ve E rg en G elişim i...- M a r y J . G a n d e r >245.000 K o rs a n ın S e y ir Defleri...-A h m e t Y u rd a k u l____150-000 A y i n i n Ç ıp la k G ü n ü ...B .U z u n e r... 95.000 B alık İz le rin in Sesi...B .U zuner...420-000 B enim A dım M a y ı s . .» ---—» . .. .B . U z u n e r ...310.000 B ir S iyah Saçlı K a d ının G .N ...- ...B .U zu n e r...>.300.000 G ü n e ş Y iyen Ç in gene...B .U zu n e r...300.000

f i î i î ^ S ^ v k ™ ^

Çiâ*: C t r ^ :::: - ::

iç im iz d e k i Ç o c u k ...—...D oğan C üceloğlu.. ...140.000 İn s a n İ n s a n a ...> » ...—--- D oğan C ü c elo ğ lu ..__145.000

R

asta) an m a d a n Y aşam ak... S. D.-A. S te v e a rt...495.000 ısan O lm a k ---E n g in G e ç te n ...100.000 £ Î ? K ı y * s s a - s ^ T ^ » ^ :u ld a B aşar?...Feyzi U lu*... 95.000 A n n e ve Ç ocu k .______________________________ W e s c h .-P u y n ...175.000 A n a -B a b a ve Ç o c u k ...H a lu k Y a v u z e r...140.000 Beyaz K a le .... gevçle^B ey ve O ğ u lla rı... K a r a K ita p ... Y a r a l ıs ı n ... G ü lü n ü n Sold u ğ u A k ş a m ... E n M avi G üz...- ... K a tra n B e b ek ... S evgili... G ü v e rc in ---İsk e n d eriy e I>ortlüsu(4 K ita p )...

ÎSK KİÎSSfö! D o n u m d a k i P a r a ... Suç ve C e z a ...—. D u rg u n D o n ..________ -U y a n d ırılm ış T o p r a k ...- ...— Don K ıyısın d a H a s a t... —• P a ris D ü ş e rk e n --- ---D ipten Gelen ---D alg a______________________

Don Q u ijo te ...—...____________________________________________ Seçm e Y a z ıla r...- ...» S a m s a t l ı L u k ıa n o .... 190.000 D ecam eron H ik a y e le ri...- ...Boccaccio...325.000 A n n a ^ k a r e n in a - ... Ö lü C a n l a r ... ^ ü r k CVİtasulİarzE»>>>...- —... T ü r k S a n a tı ... T ü r k Dilinin

Etimolo.Sözl..*...-ı m « Etimolo.Sözl..*...-ı i i i = = = = =

-C ervantes..” ... ...450.000 Kızım O lm a d a n A sla... Ç oc u k Sevgisi U ğ r u n a ...

rd a l A ta b ek Dizisi... ek O n g u n Dizisi... c h a r d Bach D izisi...

Doğan Avcı oğlu D izisi...——... - ‘ ---fijneri

Ef;

S

ocuk K lasik leri Dizisi K>1 G ece M a sa tla rı... Aıak v . S.vdai Ş U rl.rl 1 ,2 .w _.r ... G o n c a ro v ...230.000 .T o lsto y ... 230.000

:ÎS^L'r."-r.r“ 118:888

g S ^ ; r ™ : : r .: : ~ “ l?l:888 -O ktay A s la n a p a . ....4 00 .0 00 . t.Z ..Eyuboğlu...410.000 Æ ïK 11 KîS?t::::5i?8:888 .{ ? fâ îS K :::::::::::::::1. îttÖ := = = = ± l___ ,8 K ita p )...85 0.00 0 -<11 K itap)...2.300.000 t e Y ap tım .. Ç ü n k ü O n u S eviyordum ... H itle r İstesey d i---M e şh u r i---M a te m a tik ç ile r B ifâ * . S p Y iis n r r ig f c » B ^ % * » rr....:î.l85:888 f38:888 B: SSK g.L:r:“" H8:888 .R ey m an E r a y ...90 .000 Ali D ö n m e z ...180.000 •F.B .S ton aker...50.000

PEŞİN FİY A TIN A TAKSİTLE ÜSTELİK KİTAP HEDİYELİ

En A z 1 .OOO.OOOTl Kitap s e ç m e n iz g e re k m e k te d ir. (İOO.OOO.TL Kitap H e d iy e ) % 25 Peşin geri kalanı 5 taksit, 2 0 0 0 .0 0 0 TL (200.000.Tl Kitap H e d iy e ) % 25 Peşin ge ri kalanı 6 taksit. 3.000.000.TL (3 00.0 00.Tl K itap H e d iy e ) % 20

Peşin g e ri k ala nı 8 taksitte ö d en ece k tir.

P osia/kargo ücreti a lç ıy a aittir. Peşinatları Posta Ç e k i: 411 639 notu hesab a Eren G ûndoğan ad ın a yatırın.

GÖNDOGAN YAYIN PAZARLAMA A d a k a le Sok. 25/37 Kızılay -A n k a ra Te l- F a x . : (3 1 2 ) 433 4 9 8 5 N o t : — 1.OOO.OOOTl 'd e n a ş a ğ ı siparişlerinizin ta m a m ın ı p o sta ç e k in e ya tırm a n ız g e re k m e k te d ir. _______________ — Baskısı o l m a k k o ş u lu y la b u lis te n in d ı ş ın d a d a k i t a p s ip a riş v e re b ilirs in iz .________ _______

İ S T E K K U P O N U

Yukarıda işaretlediğim kitapları satın alm a k istiyoSm. A d ı S o y a d ı :... E v A d re s i ;... İş A d re s i :... ... ...ŞEHİR... E v - T e l :... İ Ş - T e l :... M e s le ğ i : ... D o ğ u m T a r ih i :... İM Z A :

(14)

» < # v #

Kimseler uyumasın arhh!

Macbeth uyhuyu öldürüyor!

M a c ö e H ı / S h a h e s p e a re

V R P I H R E D I V R V I N L R R I T İ V R T R O / V R Ş R V R N D R A M fi H İ T R P L R R I

Oyunculuk Tarihi / Özdemir NuThu • El Hapısmda / Turgengev • Virm inci Vüzgılda Öncü Tiqalro / flgşın Candan •

Höpenich'li Vüzbaşı / Cari Zuchm ager • Verim sizler / Peter Turrini • Toplu Hısa Oyunlar [1 9 56 -6 2 ] / Samuel

Beckett • Dram Sanalı. Göslergebilim sel Bir Vaklaşım / Fehmi Efe • Tro ya 'yı Özlüyorum / Ülkü Ryvaz • Han

Hardeşleri / Willy Russell • Samuel B eckell Tiyatrosu / Ayşegül Vüksel • Veni Zaman Eski Hayal / Melisa

Gürpınar • Oyunun Kuralları / Luigi Pirandello • Pericles / W.Sbakespeare [B.Basım ] • Shakespeare: Vazar ve

Eserleri / Stanley Wells [2. B a s ım ]« H a k im iyel-i Milliye Rşevi / Güngör Dilmen • Rldalma / Harold Pinter

O Q O

Y A P I

K R E D İ

Y A Y I N L A R I

Referensi

Dokumen terkait

Berdasarkan analisis menggunakan pengukuran Conditional Revenue Model , dari 38 sampel perusahaan , jumlah perusahaan yang terindikasi melakukan praktek manajemen laba

Sehingga membuat penulis tertarik untuk melakukan penelitian mengenai faktor-faktor yang mempengaruhi niat beli konsumen pada Peer-to-Peer platform media sosial,

 jelas yang yang menimbulkan menimbulkan volume volume sirkulasi sirkulasi yang yang tidak tidak efektif efektif dan dan terjadi terjadi sinkop, sinkop, syok

Leukimia adalah keganasan pada organ pembuat sel darah, berupa proliferasi patologis sel hemapoetik muda yang ditandai oleh adanya kegagalan sum-sum tulang dalam

Jenis tindak ilokusi komisif yaitu “menjanjikan, bersumpah, dan berkaul.” Fungsi tindak tutur asertif yang ditemukan dalam penelitian ini yaitu “mengusulkan,

Untuk mempelajari materi quark, khususnya dalam hal ini quark didalam bintang, maka kita harus mempelajari persamaan keadaan yang menggam- barkan variabel variabel yang berada

Dengan ekonomi AS telah menunjukkan pemulihan dan rencana stimulus fiskal Donald Trump membuat The Fed berpotensi menaikkan suku bunga secara lebih agresif di 2017 untuk

Alhamdulillah, segala puji dan syukur hanya milik Allah SWT yang telah memberikan rahmat dan hidayah-Nya sehingga penulis dapat menyelesaikan skripsi yang berjudul