·
BARIARDS
HAYRIODiN PASANlN
HATIRAlARI
BİRİNCİ CİLT
<i\
.~
-
~
·/
Tercüman gazetesinde hazırlanan
bu eser Kervan
Kitapçılık A.Ş.Tereüman
1001 TEMEL ESER
fD
G A Z A V A T - l
HAYREDDiN
PAŞA Baskıya Hazırlayan : Ertuğrul DÜZDAGBARIARDS
HAYRIODiN PASANlN
HATIRALARI
BİRİNCİ CİLT
1001 Temel Eser'i
iftiharla sunuyoruz
Tarihimize mana, milli benliğimize güç ka-tan kütüphaneler dolusu birbirinden seçme eser-iere sahip bulunuyoruz. Edebiyat, tarih, sosyo-loji, felsefe, falklor gibi milli ruhu geliştiren,ona
yön veren konularda "Gerçek eserler" elimizin
altındadır. Ne var ki, elimizin altındaki bu eserlerden çoğunlukla istifade edemP.yiz. Çünkü devirler değişmelere yol açmış, dil değişmiş, yazı değişmiştir.
Gözden ve gönülden uzak kalmış unutul-maya yüz tutmuş -Ama değerinden hiçbir şey kaybetmemiş, çoğunluğu daha da önem
kazan-mış-binlerce cilt eser, bir süre daha el atılmazsa,
tarihin derinliklerinde kaybolup gideceklerdir. Çünkü onları derleyip toparlayacak ve günümüzün türkçesi ile baskıya hazırlayacak değerdeki kalemler, gün geçtikçe azalmaktadır.
Bin yıllık tarihimizin içinden süzülüp gelen ve bizi biz yapan, kültürüroüzde "Köşetaşı"
vazifesi gören bu eserleri, tozlu raflardan
kurta-rıp, nesillere ulaştırmayı planladık.
Sevinçle karşılayıp, ümitle alkışladığımız
"1 000 Temel Eser" serisi, Milli Eğitim Bakanlı ğınca durdurulunca, bugüne kadar yayınlanan
66 esere -yüzlerce ek yapmayı düşündük ve "Tercüman· 1001 Temel Eser" dizisini yayınla
maya karar verdik. "1000 Temel Eser" serisini
hazırlayan çok değerli bilginler heyetini, yeni üyelerle genişlettik. Ayrıca 200 ilim adamımız
dan yardım vaadi aldık. Tercüman'ın yayın hayatındaki geniş imkanlarını 1001 Temel Eser için daha da güçlendirdik. Artık karşınıza gu-rurla, cesaretle çıkmamız, eserlerimizi gözlere ve gönüllere sergilememiz zamanı gelmiş bulu-nuyor. Milli değer ve manada her kitap ve her yazar bu serimizde yerini bulacak, hiç bir art
düşünce ile değerli değersiz, değersiz de değerli
gibi ortaya konmayacaktır. Çünkü esas gaye bin
önüne sermek, onları layık oldukları yere
oturt-maktır.
Bu bakımdan 1001 Temel Eser'den maddi hiç bir kar beklemiyoruz. Karımız sadece
gu-rur, iftihar, hizmet zevki olacaktır.
KEMAL ILICAK
U IRKAÇ
Bü~üklerinin kıymetini bilmeyen milletlerden büyük adamlar yetişmez olur. Genç nesiller ve halk, daima hatır
lanan ve rağbet gören isimleri kendine örnek edinmekte-dirler.
Süfli ve günlük, birer eğlence vasıtası olan kimseler-den, geçlci, yalancı ve zararlı şöhretlerden, milletin gerçek büyüklerine yeri kalmayan yayın organlanmız, büyük şah
siyetlerden mahrum günlerin, bu yakın ve uğursuz gekee·
ğin işaretini veriyorlar.
Halbuki biliyoruz ki, geçmişimiz, çocuklarımıza ııü
mône-1 imtisal olacak binlerce büyük adamla doludur. Bu ilim ve hayat kahramanlan, cehalet semanuzda arada bir pariayıp kayboluyorlar. Biz oruann varlığını sa·
dece hissediyoruz ve yol gösterici parlak güneşler halinde hayat yolumuza getirmemiz icap ederken, uzal{ ha:yaHeri ile faydasız övünüp duruyoruz.
Yeni nesiller ise -gözlerine tutulan-yabant·ı Jşıkbrm peşinde, sürüklerup gidiyorlar.
Örnek milli şahsiyetlerin, hayat hikayeleı:i, ı:·ser \t'
kirleri ile yeni nesillerin önüne konması zaruri lıir ihlh
tır. Yükselrnek ve milletine faydalı olmak istf'V'<'n ;-c•d ken
di mlzaç ve meyilleriniıt.:BevkJ ile, bu muhter.•~m ••
:-m•kl<>r-den bh• veya birkaçım seçer, öğrenir, itıret ah.r j ~nlan
geçmeye gayret eder.
Bu büyük a<'lamiarda tecelli etmiş tıuüın:.:ın. milletin
müşterek ahlak ve ideali, yeni nesillt>rn• bi:r gelenek ola· rak kolayca benlmsenir. «MUli !:ıidU;., dent>n «Sevgili»vf'
cvuslat»ın en tabii yolu da bu dm·.
Mllletimin hizmetine koyduğum i.cu. :~kaiemiınle bu yol-da gayret sarfetmekteylm. Daha bn(? d+-. lfuamnı Naci
Mu-8
rat Bey'in «Turfanda mı Yoksa Turfa mı» adlı milli roma-mm (Mansur Bey adıyla) ve «Şeyhullslam Ebussuud Efen-di Fetvaları ışığında 16. Asır Türk Hayatı»nı yeni nesille-rin istifadesine sunmuş idim.
Bu serinin dokuz numaralı kitabında da, yirminci asır
da yaşamış İslamcı bir fikir ve devlet adamım, Said Halim
Paşa merhumu hayat ve eserleri ile tanıtmaya çalışmış tım.
Elinizdeki kitapla ise, onaltıncı asırda yaşamış İslam cı bir clhad ve devlet adamım, Barbaros Hayreddin Paşa
merhumu gerçek hayatı, savaşlan ve kendi dünyası ile
ta-nıtabilmek ümidini taşıyorum.
Neşre hazırladığım eser, «Gazavat-ı Hayreddin Paşa• dır. Büyük denizcinin zamanmda ve yanında, reisierinden Seyyid Muradi tarafından kaleme alınmıştır. Eserin aslı
el yazması olarak Üniversite Kütüphanesi'ndedir. Kitabı
mızın sonuna bu yazmadan birkaç yaprak örnek olarak
konmuştur.
Eseri, bugün zevkie okwıacak bir hale getirebilmek maksadiyle, hatıra şeklinde tertip ederek dilini sadeleştlr
dim ve fasıliara ayırdım.
Sadeleştirmede aşın gitmedim. Hatta o günterin
hava-sını taşıyan bazı kelime ve deyinıleri aynen bıraktım.
Bun-ları da kitabın sonuna ekiediğim «Lüıatıt kısmında açık· ladım.
Baş . tarafa, eserin takip ve aniaşılmasını kolaylaştır
mak maksadıyla Hayreddin Paşa'nın hayatı ile Türk deniz-cllik tarihi ve gemi çeşitlerine dair bir «Giriş» koydum.
Bu kısımlan ve metni hazırlarken faydalandığım kay-naldar kitabın sonundadır.
Eserin mert ve vakur üslfibunu bllhassa muhafaza et-meye çalıştım. Ama bu üslfip ancak cihangir bir impara-torluk mensfibunun kin idi. Ne yazık ki, biz bugün onu, ne his, ne de ifade edebilmeye muktediriz.
Bu kitap, gelecekteki büyük ve geniş Türkiye'nin mut-lu çocuklanna armağan olsun.
GİRİŞ
*
BARBAROS HAYREDDiN PAŞA'NIN HAYATI*
BARBAROS HAYREDDiN PAŞA'YA KADARKi TÜRK DENİZ HAREKATININ KISA TARİHİ*
TÜRK DENiZCiLERİNİN KULLANDIKLARI GEMİ ÇEŞİTLERİ*
ESERiN YAZMA NÜSHALARI VE NEŞRE HAZIRLANIŞ .ŞEKLİBARBAROS HAYREDDiN PAŞA'NIN HAYATI
Büyük Osmanlı Türk denizcisi, korsanı ve
amira-li Hızır Hayreddin Paşa Midilli'de doğdu. Babası Mi-dilli'nin fethi üzerine kale muhafızı olarak buraya
gel-miş, aslen Vardar Yenice'sinden Yakup Ağa idi.
Do-ğum tarihi kesin olarak belli değildir. 1466 - 1483
arasında çeşitli rivayetler vardır.
Hızır'ın İshak ve Oruç adında iki ağabeyi ve İl yas adında bir kardeşi vardı. İshak Midilli'de çalışı yordu. Oruç ve Hızır deniz ticareti yapmakta idiler.
Küçük kardeşleri İlyas'ı da yanına alarak Şam Trablusu'na sefer eden Oruç Reis'in gemisi Rodos şö
valyeleri tarafından tutuldu. İlyas şehit oldu. Oruç esir edilerek Rodos'da zindana atıldı.
Oruç'u fidye vererek kurtarmaya çalışan Hızır
buna muvaffak olamadı ise de Oruç bir fırsatını bu-larak kaçtı. Bu hadiseden sonra Oruç Reis korsanlığ;:ı başlamıştır.
Geleceğin Barbaros Hayreddin Paşa'sı olan Hızır
Reis ise daha bir zaman ticarete devam etti. Ama so-nunda o da ağabeyi Oruç Reis'in yanına gitti.
Beraberce Tunus Bcyi'nc müracaat ederek gani-metierin beşte birini ona vermek şartıvla Halk-ül Vad kalesinde barınmak için anlaştılar (1512).
12
Bundan sonra Akdeniz'de geniş bir korsanlık ha-reketine giriştiler. Ceneviz, V enedi k, Fransız, İspan yol ticaret ve harp gemilerine karşı kazandıkları
ba-Ş2Xı üzerine hem kuvvetleri arttı, hem de servf't "·
şöhretleri.
Bazı Arap kabile ve şehirlerinin ileri gelenleri "'~"
dilerini yardıma çağırdılar. Bunlar, gerek zalim Arap beylerine ve gerekse İspanyol veya Cenevizli
müstev-lilen~ karşı yardım istiyorlardı. Bu davetler Hızır ve Oruç Reis'in Kuzey Afrika'da bir devlet kurmalarıy
la ndicclendi.
Becaye, Cicel (1513), Şirşel (1514) ve Cezayir (1516)
ellerine geçti. Cezayir'i geri almak için işbirliği yapan bir İspanyol donanınası ile bir Arap ordusunu mağlup ettiler.
İsp<myollarla işbirliği yapan Tencs ve Tlemsen'i de aldılar. Fakat düşmana sığınan Tlcmsen beyi, İs panyol kuvvetleri ile tekrar hücuma geçti. Bu savaşta
Oruç Reis şehit oldu.
Oruç'un ölümü üzerine Cezayir şehri dışındaki
arazi Barbaros Hayrcddin'in elinden çıktı. Ayrıca Ce-zayir'i almak üzere gelen bir İspanyol donanınası ile
savaşmak zorunda kaldı. Donanma perişan olarak ge-ri çekildi.
Daha önce Yavuz Sultan Sclim'c bir elçi göndere-rek zapt ettiği toprakların Osmanlı Devletinin bir eya-Jeti olarak kabul olunmasını dilemiştİ (1518). isteği kabul edildi. Padişah, Barbaros Hayreddin'c
beyler-beyiliği payesi ve Anadolu'dan asker toplama izni
!3
Barbaros'un bu şekilde Osmanlı Devleti'nin bir
paşası olarak valilik etmesi düşmanlarını telaşa dü-şürdü. Önce Tunus ve Tlemsen beyleri birleşerek bü-yük bir ordu ile Cezayir'e yürüdülee Cezayir'in için-den elde ettikleri adamları da Türkler aleyhine ayal$.-landırdılar. Fakat Hayreddin Paşa ayaklanmayı
has-tırdığı gibi, Tunus ve Tlemsen beylerini de durdurdu. Az sonra ise İspanyollar kırk gemilik bir donan-ma ve binlerce askerle hücudonan-ma goçtiler (1519). Bunlar da mağlup oldular ve pek azı kurtulup kaçabildi.
Fakat Hayreddin Paşa birçok düşmanlıklarla
kar-şılaşması ve Tunus Beyi'nin ordusu ile yapılan
sava-şın iyi bir netice vermemiş olması üzerine gemileri ve kendine bağlı reisieriyle Cicel'e çekildi. Cezayir'i
kendiliğinden terk etti.
1520'den sonraki yıllarda, bütün Hristiyanlık
dün-yasını ş.aşırtan fevkalade zaferler kazandı. Akdeniz'de-ki bütün Türk ve öteAkdeniz'de-ki Müslüman korsanlar onun em-rine girmek için Ciccl'e koştular. Kısa zamanda kırk
teknelik bir donanma kuruldu. Bütün meşhur deniz
kurtları B:nbaros'un emri altında bulunuyorlardı.
Kafi derecede kuvvetienince Cezayir i"ızcrine yü-rüdü. Kendisine taraftar olan ileri gelen Cezayir'liler-den de yardım görerek şehri tekrar zapt etti. Hayred-din Paşa'ya vaktiyle ihanet etmiş olan Cezayir Beyi İb
ııi Kadı öldürüldü. Şirşel ve Tenes tekrar alındı.
Ticm-serı hi\kimi Abdullah vergi vermeyi reddedince üzeri-ne askcr sevkedilerek, vergiye bağlandı (1523).
Cezayir'in zapt u rapta alınmasından sonra, şeh
rin yalısından kurşun atımı mesafede bulunan bir
14
teşebbüs etti. Bu kale İspanyolların elinde bulunuyor ve Müslümanlara zulmedip sevap kazanmak için pa-zar günleri şehri topa tutuyorlardı. Barbaros gelme-den önce ise Cczayir'i haraca bağlamış idiler.
İspanyolların teslim olmayı reddetmeleri üzerine kale lağımla havaya uçurulup zapteLiildi (1525). Hay-reddin Paşa kalcyi tamamen yıktırarak çıkan taşlarla adayı sahilden ayıran denizi doldurttu. Böylece gemile-rin sığınacağı bir liman meydana geldi.
Birkaç gün sonra kaleye yardım etmek üzere ge-len on teknclik bir İspanyol filosu, kaçmak isterken tutularak tamamen esir alındı.
Aynı yıl Barbaros'un, Aydın Reis idaresinde ola-rak sefcre yolladığı Türk korsanları Marsilya ve Nis sahillerini basıp esir ve ganimetler aldıktan başka İs
panya kıyılarını korumak üzere kendilerini arayarı
on-beş teknelik bir filoyu da tamamen esir ederek Ce-zayir'e döndüler.
İslam alemini sevince gark eden bu zaferlcr,
Hris-tiyanları matemiere boğuyordu. Rahiplerin gönder-dikleri şikayet mektupları ve bizzat gelen şikayetçilerin
verdiği kara haberler, o sırada Almanya, İtalya, Hol-landa ve İspanya tahtıarına sahip olan İmparator
Be-şinci Karl'ı (Şarlken) bir meclis toplanı;ı.ya mecbur c tl i.
Prens, şövalyc, kardinal, ileri gelen komutan ve
kapıanların katıldığı toplantıda İspanvol ve Fransız
filolarının birkşcrek Barbaros Hayreddin Paşa üzeri-ne gitq1eleri kararlaştırıldı. Kurulacak olan
dor•an-manın b<;şına ise dcvrin Hristiyan kaptanlarının en
15
Anclrca Dori;:ı, Afrika kıvı<.ıııdcı bir han:kct üssü elde etmek için önce 40 parçalık bir donaıınıa ile Şir şel'e çıkarına yaptı İ<,e de şehrin rniidafilcri tarafın
dan mağlup edildi. Birçok ölü ve esir bırakarak kaç-mava mecbur oldu.
Ha; reddin Paşa i~c Andrca Dori:t yı karşılamak
i.izen: Akdeniz'e açılmış. fah.:ıt tesadüf e(kmemi';>ti Şir şel'dc olduğunu haber alınca, pc:;;indcn gitti. Fakat Andrea Doria kaçarak İspanya limanlann:ı sığındı.
(Bizim ıııetnirııize göro· ise Havrcddin Pa)a bu
donan-m<\VI yakalamı) ve Anc!rca Doria da dahil hepsini
esir ;.ılmıştır.)
Akdeniz'de karşısına çıkacak kimse kalmayan Bar-baros Hayreddin Paşa, bu sırada Hristiyan zulmünc
k~ırşı 2v:::klanını) olan Endülüs Müslümanianna yar-cluna gitti \'C 70 bin Müslümanı Afrika'ya geçirerek
kurtardı.
B:ırbaros Hayreddin Paşa 1533 yılında Kanuni '-;ult<1n Sülevman tarafından bir hatt-ı hümayun ilc İs
t<ınbul'a çağırıldı. Barbaros, verine cvHltlığı Hasan
i\~a'n hıı·aktı. Yanına meşhur ondokıı?. reisini alarak
ıni.ikemrncl bir donanma ile vola çıktı. Yolda Mesina
·ıçıklarında 18 gemilik bir filo rna(Tlüp edilerek yakıl Jı. Konm'da bulunarı Arıdn~a Doria, Prcvezc'ye sığındı.
1533 yılı ortalarında Hayreddin Paşa'nın
donan-ınası büyiik merasim ve :;cnliklcrlc İstanbul Jimanına
'scldi. Birkaç gün sonra Biiyük Ti.irk Kanuni
Süley-man'ın huzuruna kaptanları ile birlikte kabul edildi. Sonra, bu sırada Hclep'te bulunan Sadrazam İh r<,him Pa::;a'nırı daveti üzerine oPun vanına gitti.
Ora-16
da merasimle Cezayir Beylerbeyisi payesi ile Kapudan-ı Deryalığa nasb olundu. Halep'e at sırtında yirmiiki günde gidip dönmüştür.
O kış İstanbul tersanelerinde 61 parc gemi inşa ettirdi.
1534 yılı ilkbaharında 80 parçalık bir donanma ile Akdeniz'e açıldı. Santa Luka, Sidraro, Fondi ve İs perlonga şehir ve kalelerini zapt ve tahrip etti. Haçlı
lar üzerinde yeteri kadar korku uyandın;lıktan sonra Tunus'a döndü.
Halk-ül Vad kalesini ve Tunus'u aldı. Kayruvan'a çekilen Tunus Beyi Hasan'ın üzerine onbin kişilik bir ordu ilc yürüdü. Bu seferde otuz topu çektirrnek için kafi hayvan bulamayınca top kundakları üzerine yel-ken taktırması meşhurdur. Tunus Beyi mağlup edile-rek kabileler itaat altına alındılar (1534).
Tunus'un 7"-aptı Avrupa'da akisler uyandırdı. Tu-nus Beyi'nin Alman imparatoru ve İspanya kralı Be-şinci Karl'dan yardım istemesi üzerine 1535'de impa-ratorluk, Papalık, İspanya, Napoli, Ccneviz, Malta ve Portekiz kuvvetlerinden meydana gelmiş 300 gemi ve 24 bin kişilik ordu Halk-ül Vad'de karaya çıktı.
Bura-yı bir müddet müdafaa eden Hayreddin Paşa daha
soı:ıra Tunus sehrinc çekilerek müdafaaya devam et-ti. Fakat gerek muhasara eden ordunun üstün kuvve-ti ve gerek içcrdeki dörtbin Hriskuvve-tiyan csirin boşana
rak şehrin içinde karışıklık çıkarmaları üzerine
ora-vı terk etti. Düşman kuvvetlerini yararak önce Babül-zünnab Jimanına oradan da gcmilcrle Cezayir'c dön-dü. Tı,ınus'a giren Haçlı ordusu şehri günlerce vağ:ma
17 Cczayir'e gelir gelmez 35 teknelik bir donanma ile derhal denize açılarak İspanya kıyılarına baskınlar verdi. Minorka adasının Mahon limanını, Mayorka
adasının Palma kalesini ve şehrini tahrip edip yaktı.
Yolda Tunuslu esirleri Avrupa'ya taşıyan Haçlı gemi-lerini esir alıp Müslümanları kurtardı. Büyük gani-metlerle ve pek çok esir ile Cezayir'e döndü.
Avrupa, Barbaros Hayreddin Paşa'nın bu yeni darbelerinin haberi kendisine ulaştığında Tunus zafe-ri müjdesini kiliselerde ayinlerle kutlamakta idi.
Bunlardan sonra Kanuni ·tarafından tekrar İstan bul'a çağrılan Hayreddin Paşa, Napoli üzerine yürüye-cek olan Fransızlara denizden yardım etmek ve
hare-katı idare etmekle vazifetendirildi (1536).
Osmanlı donanınası Otranto yakınlarında karaya
çıkarma yaparak Kastro kalesini zapt etti. Fakat ku-zeyden Napoli üzerine gelecek olan Fransız kuvvetleri
görünmediğinden geri dönüldü.
Bunda ve bir yıl sonra yapılan seferde Breı dizi ve Korfo zorlanarak Venedik'e ait olan Syra (Şira), Egi· na (Ekin), Nios (İne), Paros, Tinos ve Skorpento (Ker· pc), Kasos (Kaşot) gibi adalar alındı. Ve Nakos
(Nak-şe) dükalığı Osmanlı idaresine bağlandı. Girit'e
bas-kınlar vapıldı.
Barbaros Hayreddin Paşa idaresindeki Osmanlı donanmasının bu zaferleri Venedik devletini çok güç durumda bıraktı. Papa'ya ve bütün Avrupa'ya müra-caat ederek bir haçlı donanınası hazırlanmasını istedi.
Bütün kuvvetli denizci devletlerin iştiraki ile 300
kadarı kadırga ve kalyon çeşidinden büyük harp ge·
18
misi olmak üzere 600 teknelik bir donanma kuruldu. Bu donanmanın başına da devrin en meşhur kaptam Ceneviz dukası Andrea Doria getirildi.
Barbaros Hayreddin Paşa bu büyük deniz kuv-vetine Preveze önlerinde 122 kadırga ile karşı çıktı
(Eylül 1538). Bu gemilerin gönüllü gelmiş 20 tanesi ar-ka safta ihtiyat kuvveti olarak Turgut Reis'in emrin-de bulunuyordu. Ön safta merkezde Hayreddin Paşa
vardı. Sağ kanada Salih Reis, sol kanada ise Seydi Ali Reis kumanda etmekte idiler.
Düşman donanınası ise önde kalyonlar, ikinci hat-ta kadırgalar ve üçüncü hatta diğer gemiler olmak üzere saf tutmuştu.
Savaşın başlangıcında rüzgarı arkadan alan ilk saftaki 150 kadar kalyonun, zaptı imkansız yüzen kale-ler halinde Türk donanınası üzerine yürümesi herke-si dehşete düşürdü.
Fakat rüzgar durunca, yalnız yelkente hareket edebilen kalyonlar hareketsiz kaldı. Kalvon toplarının
kısa menzili dışında kürekleriyle ve sür'atle kayan Türk kadırgaları uzun menzilli toplarıvla bu iri gemi-leri delik deşik ettiler.
Arka saftaki düşman kadırgaları Andrea Doria
kumandasında olarak ileri çıktilarsa da dayanarnayıp kalyonların gerisine çekildiler. Onların çevirme hare-ketleri, Hayreddin Paşa'nın gayet seri ve yerinde :>ıap
tırdığı
manevralars~bebiyle işe yaramadı.
Turgut~e
is'in de katıldığı Türk çevirmesinden sonra yandan daateş açıhnca barut dumanı her yeri kapladı.
Ilk saftaki kalyonları kafi derecede döven
19
geçtiler. Bir kısmını zapt edip veya batırarak bu
saf-fı yardılar ve arkadaki gemilere h ücum ettiler...
Sava-şın kaybedildiğini anlayan Andrea Doria gece karanlı ğından istifade ederek harp sahasını terk etti.
Preveze zaferi, bütün Osmanlı ülkesinde «cihad-ı
ekber» sayılarak şenliklerle kutlandı. (Kitabımıza esas olan yazma nüshada Preveze savaşına dair verilen bil-giler farklıdır. Biz de metinde ona sadık kaldık.)
Ertesi yıl Kataro ağzındaki Nova kalesi de Hasan ve Turgut reisler tarafından zapt edilince Venedik sulh istemeye mecbur kaldı. Böylece Akdeniz'deki Osmanlı
hakimiyeti tamamlanmış oldu.
Barbaros Hayreddin Paşa'nın Preveze zaferi düş manları tarafından da takdir edildi. Beşinci Karl, onu bütün Kuzey Afrika'nın hükümdan olarak tanıyacağını
bildirerek Osmanlılardan ayrılmaya teşvik etti. BJ,trbaros'un bunu kabul etmemesi üzerine ise 400 gemi ve 30 bin askerle bizzat İmparator. maiyetinde An-drea Doria ve Meksika'yı istila eden Fernando Cortez
olduğu halde Cezayir'e hücum etti (1541). İspanya, İtal
ya, Almanya ve Malta şövalyelerinin en meşhurlarının
da katıldığı bu büyük Haçlı donanması, Hayreddin
Pa-şa'mn yerine bıraktığı Hasan Ağa tarafından bozguna
uğratıldı. Hasan Ağa'nın emrinde bin tanesi Türk ol-mak üzere 9 bin kişilik bir kuvvet vardı. Havanın da
bozması üzerine Haçlı donanınası perişan olarak geri döndü. (Gazavatname metninde bu taı:ıihten sonraki se-ferler yazılmayarak, Hayreddin Paşa'nın vefatı kısaca
kayd olunmuştur.)
Barbaros Hayreddin Paşa'nın idaresindeki Türk
20
etme emrini aldı. Tam bir keşmekeş içinde bulunan
Fransız dananınasından pek istifade ederneden (barut
fıçısından çok, şarap fıçısı getirmişlerdi) Nis zapt edildi. Fakat aynı sebeple Nis müdafaa edilerneden tekrar bırakılıp geri çekilmek icap etti. Bu sefer sıra sında Barbaros, Cenova'da esir bulunan Turgut Reisi de kurtarmıştır.
Hayreddin Paşa donanma ile, Beşinci Karl'ın İs panya ve İtalya topraklarına hücumlar yaparak onu Fransa Kralı Fransua ile sulhe mecbur ettikten sonra İstanbul'a döndü (1544).
Dönerken, Fransa'da bulunan Müslüman esirleri ve pek çok ganimet malını da beraberinde getirdi.
İstanbul'da iki yıl daha yaşadıktan sonra 1546'da vefat etti. Ölümüne ebced hesabı ile (Mate reisül bahr) «deniz reisi öldü» cümlesi tarih (hicri 953) düşürül müştür.
Kendi ka~biliyeti ve iradesi ile korsan reisi,
Kap-tan-ı Derya ve ülkeler fatihi olarak viikselmiştir.
Os-manlı Devletinin ondokuzuncu Kaptan-ı Deryil'sı idi. Oniki yıl şeref ve zaferlerle hizmet etti. Emrindeki
do-r.anmavı zaferden zafere ul2,ştırdı. Devl~te koca bir eya-let b?.!i:ladı ve Osmanlı sınırlarını Fas'a kadar uzattı.
İstanbul'da Beşiktaş semtinde deniz kenarındaki türbesinde medfundur. Aynı yere son zamanda kendi-sini ve birkaç levendini bir kadırf!a burnu üzerinde ola-rak temsil eden bir heykcl yapılmıştır. Eskiden o ci-varda kendi yaptırdığı medresesi de varmış. Allah rah-met eylesin.
BARBAROS HAYREDDiN PAŞA'YA KADARKi TÜRK DENİZ HAREKATININ KISA TARİHİ
xl:
ASlR1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu Müslüman Türklere
açıldı.
1076 Anadolu Selçuklu Devletinin kurucusu olan Sü-leyman Şah, Trabzon ve Sinop hariç bütün Ana-dolu'yu ele geçirerek İznik'i kendisine payİtaht edindi. İstanbul'u almaya hazırlık olmak üzere burada bir donanma kurmaya başladı.
1084 Selçuklulardan İshak Bey İzmir'i ele geçirerek Adalar Denizine (Ege) çıktı. Burada yaptırdığı
çok sayıda gemilerle Klazomen ve Foça kaleleri-ni aldı, körfeze hakim oldu.
1088 Süleyman Şah'ın 1086'daki vefatından iki yıl son-ra Bizans donanınası hücum ederek, Gemlik'te
kurulmuş olan tezgahlan ve mevcut gemileri
yaktı.
1089 İshak Bey, Midilli, Sisam, Sakız ve Rodos
adala-rını zapt etti. Sakız'ı kurtarmak için gelen bir Bizans donanmasını mağlfıp etti. Bu galibiyet Türk donanmasının ilk zaferi sayılır.
22
1095 İshak bey, Nara burnu civarındaki Abidos kale-sini alarak Bizans donanmasını Marmara'ya hap-setmek istiyordu. Kalenin fethi sırasında şehit
oldu.
XII. ASlR
*
Haçlı seferleri sırasında mühim limanlar ve ada-lar Bizans, Venedik veya Cenevizlilerin eline geç-ti. Venedik, Piza ve Ceneviz donanmaları Akde-niz'de faaliyete başladılar. Türkler, Menteşe ve Teke (Antalya) sahillerinde tutunmaya çalışıyor lardı. Haçlıları Akka'dan Dimyat'a geçiren 200 teknelik Rum donanmasının bir kısmı Türk de-nizcileri tarafından ateş kayıkları ile yakıldı.XIII. ASlR
1214 Selçuklu sultanı İzzettin Keykavus 1214'te Sinop kalesini ve ertesi yıl Antalya'yı aldı. Sultan-ül berri vel-bahr (Kara ve deniz sultanı) diye anı lı)\prğu.
1230 Cei}gizlilerin istilasına uğrayan Harzem Türkle-" riıipen batıya göç eden Horzum ve Teke aşiret-,~~
leri Selçuklulara sığınarak Antalya civarına yer-leştiler. Hazar ve Aral göllerinin usta denizcileri olan bu Türkler, Akdeniz'de korsanlığa başla dılar.
1250 Haçlı donanınası Mısır'da esir edildi. Suriye sa-hili Haçlılardan geri alınarak Sen Jan şövalyde
23
1268 Mısır sultanı Baybars Antakya'yı, 1270'de Uzki· ye'yi ıapt etti.
1271 Baybars'ın Kıbrıs'a gönderdiği 17 gemilik donan-ma donan-mallup oldu.
1291 Mısır Sultanı Halil zamanında Akka, Sur, Say· da, Beyrut ve bütün Suriye salıilinden Haçlılar
kovuldu. Sen Jan şövalyeleri de Kıbrıs'a sığın dılar.
*
Selçuklular Menteşe, Antalya, Alaiye ve İçel'e tayin ettikleri cemir-ül sevahil» denilen beylerin idaresinde olarak (bu beylere Osmanlılar devrin-de cyalı beyleri» denmiştir) buraları denizhare-katı için üs yerine kullanıyorlardı. Bu beyler
Kıbrıs kralları ve sonra da Rodos şövalyeleri ile
devamlı harp etmişlerdir.
1300 Asrın ikinci yarısında Selçuklular ta,rafından sı
nırlara yerleştirilen uç beyleri ile Rumlar
ara-sındaki mücadele şiddetlendi. 1280'de harekete geçen bu beyler 1300'de salıiliere ulaştılar. Os-man Gazi Bilecik'i alarak Marmara'ya, Karasi Bey, Balıkesir, Aydıncık ve Edremit havalisini alarak Marmara ve Ege Denizlerine çıktılar.
Menteşe beyleri ise Menderes havzası ile sahille-rinden sonra 1300'de Rodos'u da alarak Rum-larta savaşmakta idiler. Aynı yıl Gazi Çelebi Si-nop'ta hükümdar oldu. Bir donanma meydana getirdi. Sinop'u muhasara etmeye gelen Rum
do-nanmasının gemilerini deniz altından delip batı
24
XIV. ASlR
1301 Anadolu Selçuklu Devleti sona erdi. Beylikler te·
şekkül etti. Osmanlı Devleti kuruldu.
1308 Menteşeli Sasa Bey, Ayaslog'u (Efes) aldı. 30 ge-mi ile Sakız'ı yağmalayıp geri döndü.
1308 Osmanlılardan, Osman Gazi'nin kumandanı Emir Ali Bey, Kalolimni adasını aldı. (Emir Ali: İm
ralı).
1309 Suriye'den kovulunca Kıbrıs'a gelmiş bulunan Sen Jan şövalyeleri Papa'nın isteği üzerine Ro-dos'u Türklerden aldılar. Bu şövalyeler bundan sonra «Rodos şövalyeleri» diye anılmış ve Ro· dos'un 1522'de geri alınmasına kadar burada ka-larak Müslümanlara zarar vermişlerdir. 1522'den sonra ise Malta'ya yerleşmiş Qıialta şövalyeleri) ve aynı işe devarn etmişlerdi. Bunlar kendilerini
Hristiyanlığa adamış savaşçılardı. Sen Jan tari-katinde bulunmakta idiler.
1310 Ayaslog'a hücum eden Rodos şövalyeleri püs-kürtüldü. Aynı yıl Ayaslog Valisi Osman Bey fi-losu ile Rodos'u muhasara etti. Zapt etmek üze-re iken İtalyanlar yardıma gelerek kurtardılar. 1311 Karesi Beyliği hizmetinde olan Sarı Saltuk Türk-Ierinden Ece Halil Bey Gelibolu'yu zapt etti.
Ha-lil Bev 1314'te Rum, Sırp ve Cenevizli'ler
tara-fından baskın ile şehit edildi.
1311 Aydın oğlu Mehmet Bey İzmir'e hücum ederek
yukarı kaleyi (Kadife Kalesi) aldı.
1312 23 Gemilik Türk filosu Rodos şövalyelerinin
bas-kİnı ile mağlup oldu. Aydın ve Menteşe gemileri birlikte hareket ediyorlardı.
25
1318 Türk filosu Rodos'a hücum etti, fakat geri çe-kildi.
1318 Sinop'ta hüküm süren Gazi Çelebi, Rumların
elinde bulunan Trabzon'u yağma ettirdi.
1319 Sakız'ı almak için yola çıkan 58 gemilik Türk fi-losu, Sakız ve Rodos'luların 38 büyük gemisine
mağlup oldu. Bütün gün süren savaşta ancak 6 Türk teknesi ve 400 levent kurtulabildL
1320 Menteşeli Şecaaddin Orhan Bey, tekrar Rodos'a hücum etti ise de netice alamadı.
1322 Gazi Çelebi vefat etti. Sinop kalesi K!zıl Ahmet-Iiierin (Candaroğulları) eline geçti.
1326 Osmanlı Devletinde, Osman Gazi vefat etti. Or-han Gazi başa geçti.
1326 Aydınoğlu Osman Bey vefat etti. Henüz 18 yaşın
da bulunan Umur Bey, İzmir Beyi seçildi ve
do-nanmanın idaresini eline aldı. Umur Bey'in
ya-nında Peşref Bey oğlu Yusuf Bev, Ahat subaşı,
Dündar Bey, İlyas Bey ve Hoca Selman gibi ku-mandanlar bulunuyordu.
1328 Umur Bey iki sene muhasara ettikten sonra aşa
ğı İzmir'i aldı.
1329 Umur Bey, biri kadırga olan 7 teknelik küçük bir filo ile sefere açıldı. Bozcaada civarında Ruı~
gökelerini kaçırdı.
1331 Karasi Beyleri 70 gemilik bir filo ile Gelibolu ve Ferecik civarına asker çıkardılarsa da Rum kuv-vetleri önünde çekildiler.
1331 Umur Bey 28 harp gemisi ile sefere çıktı. Midil-li Beyi'nin gökesi alındı. 22 teknelik Hızır Be'!
26
1332 Umur Bey 35 gemisi ve Samhan ile Aydın beylik-leri filolannın da katılması ile sefere çıktı. Ge-libolu'ya asker döküldü. Üç gün savaştan sonra Bizans ordusu iç kaleye kapandı. Fakat büyük bir yardım kuvveti geleceği öğrenilince Türkler çekildiler. Donanma Semendirek adasını ve Trak-ya'da bazı yerleri yağma ederek döndü.
1333 Umur Bey, civar beyliklerden gelen filolar ve kendisine katılan korsan teknelerinden kurulu 250 gemilik bir donanma ile Teselya seferine çık
tı. Skiros adası alındı. Çeşitli koliara ayrılan filo Termopil'e asker çıkardı. Modeniç kalesini ve
Eğriboz adasını vergiye bağladı. Pek çok gani-met alındı. Bu arada esir üç Türk gemisi ve
mü-rettebatı ile ayrıca esir SOO Türk kurtarıldı.
1333 Aynı yıl 110 gemi ile tekrar sefere çıkan Umur Bey, Salamis adası ve Atika sahillerini yağma et-ti. Akıncılar Atina'ya kadar gittiler.
1333 Karasili Dursun Bey, Çığrı kalesini alarak Ça-nakkale Boğazına vardı_
1334 Edremit'te hüküm süren Karasili Yahşi Bey 100 kadar küçük gemi ile Golos'u üs edinip, Teselya,
Eğriboz, Selanik tarafianna akıncılar gönderdi.
1334 Aydın hükümdan Mehmet Bey vefat etti. Kardeş
leri ve oğulları toplanarak aralarından Umur Bey'i hükümdar seçtiler.
1334 Papahk, Kıbrıs ve Rodos şövalyeleri 30 büyük gemi ile İzmir'e baskın yapmak istediler. Umur Bey yetişti. çekildiler.
27 1335 Umur Bey'in filosuna Saruhan filosu ve Türk
korsanlannın da iştirakiyle 276 teknelik bir do-nanma meydana geldi. Mora despotlan haraca
bağlandı. Onbin kişilik bir düşman kuvveti mağ
lup edildi. Eski Isparta'ya kadar girildi. Esir ve ganimetlerle dönüldü.
1336 Bizans İmparatoru, Midilli ve Foça'yı ellerinde tutan Cenevizlilere karşı Saruhanlılardan, sonra da Umur Bey'den yardım istedi. Düşman teslim oldu. Esir Türkler de kurtarıldı.
1337 Arnavutlar isyan etti. lmparator, Umur Bey'den
yardım istedi. Yardım yapıldı ve isyan bastırıl dı. (Arnavutlar 15. asırdan itibaren Müslüman
·olmuşlardır.)
1338 Umur Bey 350 tekne ile Adalar Denizine hakim bulunuyordu. Cepanto ve Patros körfezine ka-dar sefer edip döndü.
1339 Atina dükahğını elde tutan Katalanlar Umur Bey'den yardım istediler. Yardım yapıldı fakat sözlerinde durmadılar. Atina ve Tep havalisi,
Nakşa, Andrina, Sifnoz, Serifoz, Paros adaları yağma edildi.
1340 Osmanlılar Karasi Beyliğini ve Katalanların elin-deki Biga'yı da alarak Lapseki'ye kadar ilerledi-ler. Usta Karasi denizcileri Osmanlıların hizme-tine girmişlerdi.
1340 Bizans lmparatoru'nun teklifi üzerine Umur Bey 350 gemi ile Karadeniz'e çıktı. Kilya salıilinden
Eflak arazisine akınlar yaptı. Ganimet ve esir-lerle döndü.
28
1341 Umur Bey 300 gemi ile Kıbrıs'a hücum ederek
Kıbrıs Kralı'nı yardım istemeye mecbur bıraktı.
1342 Aydın ve Menteşe korsan gemileri Girit ve Eğri boz'a akınlar yaptılar.
1342 Aynı yıl iki yeni imparator namzetinden biri Kan-takuzin Umur Bey'den basınına karşı yardım is-tedi. Umur Bey 300 gemi ve 29 bin askerle Me-riç nehri ağzında Ferecik ve havalisini aldı. Er-tesi yıl da Sel<1nik'e sefer etti.
1343 Papa'nın teşviki ile Türk deniz kuvvetine karşı
bir Haçlı donanınası hazırlandı.
1344 Haçlı donanınası büyük bir kuvvetle gelerek Türk donanmasını yaktı. İzmir'e hücum edip aşağı İzmir'i, Liman Kalesini aldılar ve bütün
halkı öldürdüler.
1345 Umur Bey karadan savaşa devam etti. Ha-çlıların
kumandan ve il"eri gelenlerini tuzağa düşürerek kılıçtan geçirdi.
1346 Umur Bey yeni bir filo kurdu. Liman Kalesini denizden de kuşattı. Fakat tekrar Haçlı
donan-ması gelerek Türk deniz kuvvetini mağlup etti. 1347 Umur Bey tekrar topladığı gemilerle İmroz'u iş. gal etti. Fakat Rodos şövalyeleri baskın vererek gemileri yakıp bir kısım askeri esir ettiler. 1348 İzmir kalesini hücumla almak için büyük bir
ta-arruz hazırlayan Umur Bey, harp sahasında kale
mazgallarına bakmak için miğferini kaldırdığı sırada ok ile alnından vurularak şehit oldu.
29 1348 Vmur Bey'in vefatı üzerine Aydınoğulları
deniz-deki kuvvetlerini tamamen kaybettikleri gibi
Haçlılarla, aleyhte şartları muhtevi bir mütareke akdine de mecbur kaldılar.
1349 lTınur Bey'den yardım göremeyeceğini anlayan Kantakur-in çok çekinmekle beraber, Osmanlıla
ra yanaşmış ve 1346'da kızını Orhan Gazi'ye
ver-mişti. Türklerden aldığı Şehzade Süleyman
Pa-şa kumandasındaki 6 bin kişilik kuvveti şimdi
iki olan hasımiarına karşı kullandı. Bu şekilde
Türkler Üsküp'e kadar ilerlediler. Kantakuzin buna karşılık Gelibolu'daki Çimeni Kalesini ve-recekti.
1355 Süleyman Paşa, Kantakuzin'in vaad ettiği halde
vermediği Çimeni (Cumalı) hisarını zorla aldı.
Gelibolu kalesipi sardı.
1356 Gelibolu kalesi alındı. Bolayır işgal edildi. 1358 Süleyman Paşa avda kazaen vefat etti.
1350 Orhan Gazi vefat etti. Sultan Murad başa geçti. 1361 Sinop gemicileri Kırım'a giderek Cenevizlilerin
Kefe limanını sıkıştırdılar.
1361 Kıbrıs, Pa pa ve Rodos donanmaları Antalya 'yı
Tcke oğullarından aldılar. 1372de geri alındı.
1363 Sırp Sındığı zaferi.
1365 Kıbrıs Kralı Mısır'a yardıma giden bir Türk
do-nanmasını bozdu. Gülnar Kalesini aldı.
1366 Kıbrıs Kralı 140 gemi ile Şam Trablusu'na hü-cum ve zapt etti. Fakat Türklerin karşı taarru-zu üzerine geri çekildi.
30
1375 Mısır Kölemenleri, Haçlı seferleri başında Ada-na'ya yerleşmiş olan Ermeni beyliğini yıktılar.
Buraya 1379'da Ramazanoğulları yerleşti.
1385 Arnavutluk alındı, Adriyatik'e varıldı.
1389 Kosova Zaferi. Sultan Murat'ın şehadeti. Yıldı rım Bayezid başa geçti.
1390 Yıldırım'ın emri ile Sarıca Bey, Gelibolu deniz üsünü kurdu. Saruhan, Aydın ve Menteşe bey-liklerinin alınması üzerine deniz kuvvetleri
bir-leştirildi. 60 gemilik bir donanma Adalar Deni-zi'ne açıldı.
1391 Türk ordu ve donanmasının Mora'ya müşterek
seferi.
1393 Anadolu Hisarının inşası ve Boğaz'ın kontrol al-tına alınması. Sinop ve Samsun'un Osmanlılara
katılması.
1394 Türk gemileri Adriyatik Denizinde.
1396 Venediklilerin idaresinde Haçlı donanması, Türk-leri çekilmeye mecbur etti.
1396 Niğbolu Zaferi. Rumeli'nin tarrmmen ele geçmesi. 1397 Yunanistan ve Mora seferleri.
1399 Yıldırım'ın İstanbul'u sıkıştırması üzerine İstan bul'un yardımına gelen bir Haçlı filosu, Osman-lı donanmasını Çanakkale'de bozdu. Ayrıca İs tanbul Bağazı'ndaki gemilerden bir kısmını
yak-tı. Yıldırım, Sarıca Paşa'ya tekrar bir hafif filo kurdurdu.
31
XV. ASlR
1402 Ankara Savaşı. Yıldırım'ın Timur'a esir düşmesi.
1402 Timur'un İzmir'e gelişi ve şehri Rodos şövalye
lerinden alması.
1403 Timur'un ölümü. Osmanlı ülkesinin şehzadeler
ve beyler arasında parçalanması.
1410 Edirne'yi Süleyman Çelebi'den alan Musa Çelebi,
İstanbul'u muhasara etti. Fakat Sarıca Paşa'nın
hafif donanınası Bizans donanmasına yenilince, çekildi.
1413 Mehmet Çelebi kardeşlerini yenerek sultan oldu. 1416 Sarıca Paşa'nın 42 gemilik hafif filosu Nakşe ve
Eğriboz civarını yağma ve birkaç gemi zapt etti. Venedik gemileri ile yapılan savaş kaybedildi. Türk gemilerinde henüz top yoktu. Düşman tQp
ateşi ile galip geliyordu.
1421 Çelebi Sultan Mehmet'in vefatı, İkinci Murat'ın tahta cülusu.
1422 Kıbrıs donanınası bütün Suriye ve Mısır sahil-lerine zarar verdi ve yağmaladı.
1423 Mısır Kölemenleri donanınası Kıbrıs'a hücum etti. Magosa yağma edildi. Kıbrıs ordusu yeniidi ve gemilerinin bir kısmı yakıldı.
1425 Mısır'ın Kıbrıs'a ikinci seferi ve galibiyeti. 1426 Mısır donanınası Kıbrıs'ı işgal ve Kral'ı esir
et-ti. Yardıma gelen Haçlı donanmasını yen di. Kıb
rıs'ı vergiye ba~ladı.
1427 Türk korsanlan Malta'yı yağma ettiler. Maltah ve İspanyolların 1432'de Cerbe'ye yaptıkları mu-kabil hücum kırıldı.
32
1430 İkinci Murat Anadolu'yu düzene koyup Rumeli'-ye geçti. Selfınik Kalesini aldı. Sarıca Paşa oğlu Hamza Bey de 40 gemi ile muhasaraya katıldı. 1444 Varna Zaferi.
1448 İkinci Kosova Zaferi.
1451 Sultan İkinci Murat'ın vefatı. (Fatih) Sultan Meh-met'in tahta cülusu.
1452 Boğazkesen (Rumeli) hisarının inşası ve Baltaoğ
lu Süleyman Bey'e 70 gemilik bir filo
kurdurul-ması.
1453 İstanbul'un fethi. Muhasara sırasında İstanbul'a
yardıma gelen 4 Ceneviz kalyonu, hafif Türk
do-nanmasını yarıp geçti. Baltaoğlu yerine Hamza Bey tilonun başına getirildi. Bir gece Dolmabah-çe'den Kasımpaşa'ya indirilen 70 gemi Fener
ta-rafından şehri sıkıştırdı.
1455 Fetih'den sonra Hamza Bey, Adalar Denizi'ne çıktı. İstanköy kalesini muhasara ettiyse de
ala-madı. Yerine Has Yunus Bey geçirildi.
1456 Donanma ve ordu sefer ederek İnoz (Enez), Ta-şoz, Serneodirek ve İmroz'u aldılar.
1459 Fatih'in Mora seferi.
1460 Amasra, Sinop ve Trabzon'un alınması.
1462 Midilli, Bozcaada, Limni alındı. Sakız vergiye
bağlandı. Çanakkale ağzındaki adalar Sarıca
Pa-şa oğlu Hamza Bey idaresine verildi.
1463 1479 yılına kadar 16 sene devam edecek olan Ve-nedik harbi başladı.
1465 Eflak ve Buğdan seferinde donanma denizden nakliyat yaptı. 85 kadırgalık bir Venedik
do-nanması Çanakkale ağzında bazı adaları aldı. Ve
33
1469 Fatih karadan, Mahmut Paşa kumandasındaki
100 kadırga ve 200 nakliye gemisinden kurulu do-nanma denizden, Venediklilerin üssü olan Eğri
boz'a yüriidü. Kale alındı. Venedik donanınası
çekildi.
1472 104 gemilik Venedik donanınası Antalya'ya, son-ra İzmir'e saldırdı.
1472 Alaiye alınarak Karamanlılar'a son verildi. Bun-lar, Osmanlı ordusu Rumeli'ye geçtikçe, arkadan isyan ediyorlardı.
1473 Otlukbeli Zaferi.
1475 Gedik Ahmet Paşa kumandasındaki 300 gemilik donanma Kırım'a gönderildi. Cenevizlilerden Ke-fe, Menkup, Azak Kaleleri alındı. Kırım ele geç-ti, Han tayin olundu. Balıkova'da tersane ku-ruldu.
1477 Hadım Süleyman Paşa, Lepanto'yu (İnebahtı) muhasara etti.
1479 Çaresiz kalan Venedik, harp tazminatı vererek sulh istedi.
1480 Mesih Paşa emrindeki ordu ve donanma Ro-dos'u iki ay muhasara etti, alamadı.
1481 Gedik Ahmet Paşa 100 gemi ile Santamarya ve
Zanta'yı aldı. Pulya'ya asker dökerek Otranto'yu zapt etti.
1481 Fatih Sultan Mehmed'in vefatı. İkinci Bayezid tahta geçti.
1482 Şehzade Cem saltanat davasına kalktı. Muvaffak olamayınca Mısır'a, sonra Rodos şöva1yelerine sığındı. Nis'e götürüldü. '495'teki ölümüne kadar
34
da Avrupalıların dinde Bayezid'e karşı bir teh-dit unsuru ularak kaldı. Bu yüzden 1481-92 yıl larında İspanyolların hücumuna uğrayan Endü-lüs'e de yardım edilemediği söylenir.
1485 Mısır Kölemenleri ile savaşıldı. Altı yıl süren har-be Osmanlı donanınası da Hersekzade Ahmet
Pa-şa kumandasında olarak katıldı ise de fırtınadan dağıldı.
1487 Türk korsanı Kemal Reis Endülüs Müslümania-nna yardıma gitti.
1488 Venedikliler Osmanlı -Mısır harbinden bilistifa-de Kıbrıs'ı işga( ettiler.
1495 Kemal Reis Osmanlı hizmetine girdi. Üç kadırga ile Tunus'a giderek Becaye'de İspanyollara hü-cuma geçti. Yedi büyük gemilerini aldı.
1498 Vcnediklilere karşı sefer açıldı. 1502'ye kadar sürdü.
1499 Küçük Davut Paşa kumandasında, Burak ve Ke-mal reisierin de bulunduğu 300 gemilik Osmanlı
donanınası Mora'ya geldi. Papa, .İspanya ve Ro·· doslular da Venedik'e yardıma geldiler. Lepanto (İnebahtı) kalesi karadan kuşatılmıştı. Deniz yo-lunu kapayan Haçlı donanınası ile yapılan ikinci
savaşta Burak Reis kendi gemisine saldıran dört
düşman gemisinin ikisini batırdı, diğer ikisini de kendi gemisi ile beraber ateşe verdi. Üçüncü ça·· tışmada ise düşman yarılarak İncbahtı önüne gelindi. Kale teslim oldu.
1500 Ordu ve donanma Mora'nın güneyindeki Mo-don'u muhasara etti. Venedik donanınası bozul-du. Beş gemi ve 600 esir alındı. Kale zapt edildi.
35
Korun ve Navarin de alındı. Kemal Rcis 30 gemi ile kaldı, donanma İs tan bul'a dundü.
XVI. ASlR
1501 200 gemilik Venedik - Fransa donarıması Midil-li'yi muhasara etti. Hersekoğlu Ahmet Paşa do-nanma ile yetişip düşmanı mağlup etti.
1502 Venedik sulh istemeye mecbur kaldı. Draç
lima-nı ve Ayamavra Adası Osmanlılarda kaldı.
1510 Oruç Reis'in, Teke havalisine hükmeden Şehüide Korkut'un izni ve yardımı ile korsanlığa başla
ması.
1511 Anadolu'da Kızılbaşlık'ın yayılması, Teke
taraf-larında Şah Kulu isyanı ve bastırılması.
1512 Yavuz Selim'in saltanatı alması.
1512 Oruç ve Hızır reisierin Tunus Beyi'ne müracaat ederek Halk-ul Vad kalesine üslenip korsanlık
etmeye başlamaları.
1514 İran seferi ve Şah İsmail'e karşı Çaldıran Zafe-ri. Bu sefcrde Yavuz Sultan Selim ordusunun ik-mal işleri için Karadeniz donanmasını ve
liman-larını kullandı.
1515 Yavuz Selim, Gelibolu ve Kilithahir istihkfunları
ile tersaneyi gezdi. Asıl tersanenin İstanbul'a nak-ledilerek büyük bir donanma inşasını emretti. Piri Pa~anın gayretiyle donanma kuruldu. 1516 Cezayiriiierin daveti üzerine Oruç Reis'in
Ceza-yir'e giderek urasını İspanyollardan alması. 1516 Mısır seferi ve Mereidabık zaferi. Bu seferde
İskencle-36
run'a gelmişti. Yolda Cezayir'den gelen Kurtoğlu
Muslihiddin Reis de donanmaya_katılmıştı. Ordu ilerledikçe donanma da Suriye limanlarını ala-rak ordunun ihtiyaçlarını ikmal ediyordu. Sina Çölünün geçilmesinde orduya yardım etti. 300 gemi İskenderiye'ye gelince şehir ve Mısır gemi-leri teslim oldu. Cafer Bey ince (hafif) filo ile Nil yoluyla Kahire'ye ilerledi.
1517 Kahire önlerinde Ridaniye zaferi. Mısır'ın zaptı.
Yavuz Selim gemi ile Nil üzerinden İskenderi ye'ye gelip donanınayı teftiş etti. Yaralılar de-nizden nakledildL.. Hicaz ile Hilafet hakkı da
alındı.
1518 Yavuz İstanbul'a döndü. Cezayir'de müstakil bir beylik kurmuş olan Barbaros Hızır Reis, elçiler göndererek Osmanlı Devletine bağlandı. Kendi-sine beylerbeyilik verildi.
1520 Yavuz'un vefatı ve Süleyman Kanuni'nin
salta-natı.
1521 Belgrad'ın fethi. Danişmend Reis kumandasın
daki SO gemilik bir hafif filo da Karadeniz'den Tuna'ya girerek muhasaraya katılmıştır.
1522 Mustafa Paşa kumandasında 200 tanesi kadırga
700 gemi ve 100 bin kişilik bir ordu ile beş ay muhasaradan sonra Rodos şövalyeleri teslim ol-dular. Ayrıca 12 ada ile Meis, İstanköy ve Bad-rum kaleleri alındı. Rodos merkez olmak üzere adalarda «deniz sancağı>> kuruldu. Rodos şöval
yeleri Malta'ya yerleştiler (1530).
1523 Barbaros Hayreddin Paşa'nın Tlemsen'i zaptı.
37
1531 Barbaros Hayreddin'in 70 bin Endülüslüyü
Af-rika'ya nakletmesi.
1533 Sultan Süleyman'ın Barbaros'u İstanbul'a davet ederek «Kaptan-ı Derya» tayin etmesi.
1534 Barbaros, Tunusu zapt etti.
1535 İspanyollar 300 gemi ve 24 bin askerle gelip Tu-nus'u geri aldılar. Barbaros da İspanya kıyıları
nı tahrip etti.
1537 Lütfi Paşa ordusu 280 gemi ile İtalya'ya çıkarıl
dı. Otrant ile Kalipoli arasında 30 hisar alındı.
Hayreddin Paşa 60 gemi ile ayrılarak Mısır'dan
gelen zahireleri karşılayıp Preveze'ye getirdi. İs tanbul'a dönerken Eğine, Pares, Nakşe adalarını
zapt etti. 1538 Preveze Zaferi.
1539 Hadım Süleyman Paşa'nın Hindistan seferi. Aden
alındı. Portekiziiierin elindeki Diyu kalesi sarıldı.
1539 Cezayir Valisi Hasan Paşa 30 kadırga ile İspanya sahillerini yağma etti.
1540 Venedik sulh istemeye mecbur kaldı. Harp
taz-minatı ile Mora'daki Menekşe ve Anabolu kalele-rini verdi.
1541 Beşinci Karl (Şarlken) 200 büyük gemi, 80
ka-dırga ve hepsi 500 gemilik büyük bir donanma ve 25 bin asker ile Cezayir'e saldırdı. Barbaros'un
oğuBuğu olan Cezayir Valisi Hasan Paşa emrin-deki az bir kuvvetle düşmanı püskürttü. Çıkan fırtına düşman donanmasını dağıttı.
1543 Barbaros emrindeki donanmanın Fransa ile bir-likte Nis'i muhasarası.
1546 Barbaros Hızır Hayreddin Paşa İstanbul'da ve-fat etti.
TÜRK DENiZCiLERİNİN KULLANDIKLARI
GEMİ ÇEŞİTLERİ
A. Kürekle yürüyen gemiler:
1. UÇURMA: Süratli bir kayık olup hafif donan-maya dahildi.
2. VARNA BEŞ ÇİFTESİ: Hafif donanmadan beş çifte kürekli süratli kayık.
3. KARAMÜRSEL: İstanbul ile Marmara sahilleri
arasında işleyen birbuçuk direkli ve sivri üçgen yelken-li, yarım güverteli Marmara kayığı. Hem kürek hem yel-kenle giderdi.
4. AKTARMA: Tuna'da kullanılan nehir gemisi.
(Ayrıca düşmandan alınan ganimet tekneye de bu isim veri !irdi.)
5. ÜSTÜAÇIK: Tuna'da kullanılan gemilerden. Bir dümenci ve sekiz kürekçisi vardı. Nakliyatta kul·
lanılırdı.
6. ÇiFTE KAYHii: Bir çeşit nehir kayığı.
7. BROLİK: Sığ yerlere girebileıı hafif donanma gemisi. İçinde yedi savaşçı levent bulunurdu.
8. CELİYYE: Nehir ve ırmaklarda kullanılan, ha-fif donanma gemisi.
40
9. ÇAMLICA: Tuna'da işleyen nakliye gemilerin-den.
10. KÜTÜK: Sığ sularda ve çıkarma işlerinde
kullanılır, altı düzce, döşemeli, başı kalkık ve içeriye
bükülmüş gemi. Bugünkü mavnalara benzer. Çeşitli
nakliye işlerinde kullanılır. Tek kürekli ve yelkenlidir. ll. AT KAYIGI: Timarlı sİpahinin nakli için Çar-dak ile Gelibolu arasında kullanılan küçük mavna. Dört küreklidir.
12. KANCABAŞ: Hafif filoya dahil, üstü açık ve
salıiliere sokulur, nehirlere girer bir gemi.
13. ŞAYKA: Altı düz büyük kayık. 20 - SO savaş
çı taşır. Özi, Dinyeper ve Tuna nehirlerinde işleyen ge-milerdendir. Üç topla mücehhez olup nehir sahil
mu-hafazasında kullanılırdı. Çayka da denir.
14. İŞKAMPAVYE: Hafif donanınaya dahil Tu-na gemilerinden. Kürekli olup haberci gemisi olarak da kullanılırdı.
15. ŞAHTUR: Hafif donanma gemilerindendi ve
Fırat nehrinde eşya nakli için de kullanılırdı.
16. ÇEKELVE: İki direkli ve boyu on metre
ci-varında olup büyük yük gemilerindendi.
17.KIRLANGIÇ: Hafif domnmanın haberleşme ve
k<~rakol hizmetlerini gören ve yüz kişilik mürettebatı
olan bir gemidir. Ayrıca tüccar kırlangıçları da olurdu. 18. FİRKATF_: 10 - 17 oturaklı olup her küreği-ni 2 - 3 kişi çekerdi. Hafif donanmadandır, nchirierde de kullanılırdı. Savaş sırasında 80 savaşçı taşırdı.
19. KALİTE: Ağır donanmadandır. Frenkler, kal-yota, galita, galyot derlerdi. 19- 24 oturaklı olup harn zamanmda 220 sayaşçı taşırdı. Bilhassa düşmanı takip kin kullanıldığından haş tarafında da topu vardı.
41
20. PERKENDE: Pergendi, birgende veya per-gandi de denirdi. Yabancıların brigantin dedikleri ge-midir. 18 - 19 oturaklı, baş tarafında topu bulunan
ağır donanma gemilerindendir.
21. MAVNA: 26 oturaklı, iki katlı, kadırgadan
daha yüksek ve geniş bir ağır donanma gemisidir. Kü-reklerini r.edişer kişi çekerdi. Bütün mevcudu 600 ka-dar olurdu. 364 kürekçisi vardı. 24 topu bulunurdu. Bir veya iki latin yelken kaldırırdı.
22. GIRAB: Uzun, başı sivri ve keskin bir ağır
donanma gemisi. Güvertesi altında kürek çekilirdi.
Sa-vaş gıraplarının küpeşteleri gayet yüksek olurdu. 23. KAD1RGA: Frenklerio gali ve galer dedikleri gemidir. 25 oturaklı olup her küreğini 4 - 5 kürekçi çekerdi. Boyları gayet uzun, ensiz, su ile beraber dene-cek kadar alçak ve son derece süratli idiler. 35 gemici, 196 kürekçi ve 100 savaşçısı vardı. Baş tarafında üç ta-ne olmak üzere 13 topu bulunurdu.
24. BAŞTARDE: Kadırganın büyüğüdür. 26- 36
oturaklı olup her küreğini yedi kişi çekerdi. Kaptan Paşa baştardesi 36 oturaklı olup, SOO kürekçi, 216
sa-vaşçı ve gemicilerle birlikte 800 mevcutlu idi. Baş ta·
rafında üç ağır ve yanlarda hafif topları bulunurdu. Kalyon ların ehemmiyet kazanmasından sonra Kaptan
Paşalar harp sırasında «baş kapudane» denen kalyona binerlerdi.
25. BAŞTARDE-i HÜMAYUN: Padişahlar için
ya-pılan <<hünkar baştardesi»dir. Teknesi, kürekleri, yel-ken ve direkleri yeşil boyalı olurdu. Yeşil sancak çe-kerdi. Bir sefere serdar oian vezir bu baştardeye biner
42
B. Yelkenle Yürüyen Gemiler:
26. ATEŞ GEMİSİ: Harp sırasında düşman do-nanmasını yakmak için kullanılırdı. İçieri yanıcı mad-delerle dolu olup hususi olarak yapılmışlardı. İçin deki gemiciler, hedefe yaklaşınca geminin arka
lurn-barlarından denize atlayıp, arkadaki kayığa biner
ka-çarlardı.
27. ŞALOPE: İki direğinde sübye denen iki kü-çük düz yelken bulunan ambarsız bir gemi idi.
Haber-leşme içiiı. kullanılır, içinde 62 kişi bulunurdu. i.2 to-pu vardı.
28. BRİK: Her iki direği kabasorta denen dört
köşe yelkenli idi. Zamanın en süratli harp gemisi olup
nmbarsızdı ve 70 mürettebatı vardı. l.umbarh olan
kü-peş.telerinde 8 kadar top bulunurdu.
29. USKUNA: Birinci direğinde kabasorta ve ikin-cisinde sübye denen düz yelken bulunurdu. 16 kadar topu ve 90 mürettebatı vardı.
30. ŞEHTİYE: Büyükleri üç, küçükleri iki
direk-li olup 200 kadar mürettebatı bulunurdu. Şitye de de-nirdi.
31. AGRlPAR: Büyük gemilerden olup 16. Asırda 30'dan fazla top taşıyanları vardı.
32. KORVET: Üç direkli büyük harp gemilerin-den olup yalnız güvertesinde 20 - 30 topu bulunurdu. 19. Asır başlarında, gemi mürettebatı 174 kişi fdi.
33. BARÇA: Hem nakliye, hem harp gemisi ola-rak kullanılır, kalyon çeşidinden altları düz 2 - 3 di-rekli büyük teJ-.nelerdir. 16. Asır başlarında 80'den faz-la topu bulunan barçafaz-lar kulanılmakta idi.
43
34. KALYON: Üç direkli, yelkenli büyük harp gemisidir. 2 - 3 ambarlı olanları vardı. İki ambarlı larda 60 - 80, üç ambarlılarda 80 - 110 top bulunur-du. Bizde ilk olarak İkinci Bayezid devrinde yapılmış olan kalyona «GÖKE» deniyorrlu ve 2 bin mevcutlu idi. Fakat gerek kalyon, gerek barçalann rüzgarsız havada yürütülmeleri imkansız olurdu.
GÖKE, BARÇA, BURTON, KARAKA, KARAYELE, FİRKATEYN, KAPAK ve ÜÇ AMBARLI denen gemile-rin hepsi kalyon ·çeşidindendir.
35. FİRKATEYN: Üç direkli harp gemisidir. Hem güvertesinde hem de ambarında top bulunurdu. Çeşitli
büyüklüklerele olanları vardır. 30 - 70 topu olurdu. Si.iratli hareket ederdi.
36. KAPAK veya KAYPAK: İki ambarlı harp ge-milerinden olup güvertesinde ve her bordasında iki sı
ra topu vardı. 80 - 110 topu bulunurdu. 800 - 1000 mürettebat ve savaşçı taşırdı.
37. ÜÇ AMBARLI: Kalyon sınıfının en bi.iyükle-rindendir. 17. Asır sonlarında yapılmaya başlandı. 110 - 120 topu ve 800 - 1000 arasında mürettebatı vardı.
ESERiN YAZMA NÜSHALARI VE NEŞRE
HAZIRLANIŞ ŞEKLİ
Daha k~lay okunınası ve hoşa gitmesi ıçın hatıra
ve roman şekline_ soktuğumuz bu eserin aslı «GazaviH-ı
Hayreddin Paşa» adını taşımaktadır.
«Gazavatname>>ler islam - Türk kahramanlarının din düşmaniarına karşı gaza ve zaferlerini anlatmak için yazılmış eserlerdir. Burada olduğu gibi bazen bir kahramanın bütün gazalarını, bazen de bir tek mühim
gazayı mevzu olarak alırlar.
Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis'in
gazala-rı çok sayıda esen: konu olmuştur. Fakat bu gazavatna-melerin en meşhuru Hayreddin Paşa'nın yanında
sa-vaşlara katılmış olan Seyid Muradi Reis'in yazmış
ol-duğu eserdir.
Esasen bu kitap bizzat Hayreddin Paşa'nın emri ve yardımı ile yazılmıştır. Böyle olduğu eserin ilk
say-falarında anlatılmaktadır.
«Gazavat-ı Hayreddin Paşa>>, gerek eski ve gerek yeni yazı ile basılmış değildir. Bu ve benzeri yüzbinler-ce eser, el yazması nüshalar halinde çeşitli kütüphane-lerde değerli ecdat yarligarı olarak, kendileriyle meş
gul olacak himmet erbabını dört gözle beklemekte-dirler.
46
«Gazavat-ı Hayreddin Paşa»ların nesir ve nazım ha-linde yazılmış olanları vardır. Biz kitabımızı hazırlar
ken İstanbul Üniversitesi K~tüphanesinde mevcut olan dört mensur nüshadan faydalandık.
Bu nüshalar, Türkçe yazmalar bölümünde 94, 2459, 2490 ve 2636 numaralarda bulunmaktadırlar.
Bunlardan 393 yaprak (786 sayfa) hacminde bulu-nan 2636 numaralı nüshayı yazısı ve dili bakırnından
en uygun görerek fotokopisini aldırdım ve üzerinde
ça-lıştım. B• yazma, eserin, zamanımızdan ikiyüz sene ön-ce ve yazılmasından ikiyüz sene sonra istinsah edilmiş
bir nüshasıdır.
Ayrıca, bilhassa baş taraflarda 94 numaralı nüsha-dan istifade ettiğim gibi, bazı isiınierin okunınası ve-sair hususlarda gerektikçe öteki nüshalara da başvur
dum.
<<Gazavat-ı Hayreddin Paşa>>nın manzum üç
nüsha-sı ise Topkapı Sarayı Kütüphanesinde bulunmaktadır.
Yukarıdaki izahattan da anlaşılacağı üzere bu
yaptığımız «Gazavi'tt-ı Hayreddin Paşa>>nın ilmi bir neş
ri değildir. Eseri halk ve gençlik için hatıra şekline so-karak roınanlaştırdım. Bu şekil değişikliği ve sadeleş
tirme dışında, esere müdahale etmedim. Metinde ilave \Tya çıkarma :yapmadım.
Eseri fasıliara ve konuşmalara ayırdım. Dilini ise çok fazla sadeleştirmeye çalışmadım. Cümleleri kısai tıp kolav anlaşılır hale getirdim. O günün dil ve
ifa-47
de özelliklerini taşıyan ve e<>erc tarilıl havasını veren ifadeleri ise bilhassa muhafaza ettim. Yerinde bırakı
lan bu kelime ve tabirleri, kitabın sonuna ekiediğim
lügat kısmında açıklamaya çalıştım. Bu izahlar daha çok eserimizle ilgili manaları içine almaktadır.
Asıl güçlük ise coğrafi isimlerde çekildi. Çünkü, eserde geçen yabancı yer isimleri Osmanlı ağzındaki
telaffuz şekilleri ile yazılmış bulunmaktadır. Bu isim-lerin aslını ve coğrafi yerini tesbit etmek çok zor oldu.
Bulduğum bazı yerler ise şüpheli kaldığından, bunları
lügatta (?) işareti ile belirttim.
Okuyucu lügata bakmak zahmetine katlanmasa da sürükleyici ve tarihi gerçekiere uygun bir roman
oku-muş olacaktır.
Bu zahmeti göze aldığı takdirde ise, hayali aşan bu
gerçeğin tarih ve coğrafyadaki yerini tesbit ederek, da-ha da çok duygulanacaktır sanırım.
BARBAR OS
HAYREDDiN
PAŞA'NIN
HATIRALARI
GAZAVAT-l HAYREDDiN PAŞA
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
1j
BİRİNCİ FASIL,
BU ESERiN Y AZILMASINA,
ASLIMIZIN KİMLERDEN OLDUCUNA, ACAM ORUÇ REİS'İN ESİRLİCİNE ve
KORSANLIK ETMESiNE
B
ismillahirrahmanirrahim,Sonsuz hamd ve şükür, varlıkları yaratan ve besleyen Cenab-ı Hakk'a olsun. Bizi yokluk-tan varlık alemine çıkardı, iman elbisesi giy-Jirdi. Biz kullarına dünya nimetleri ve safiHar verdi.
Ve dahi salat ü selam kflinatın serveri ve
mevcu-datın iftihari, dünya ve ahiretin sultanı Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve selleme, ve dahi arkadaş ları ve eviadı üzerine olsun.
Ve dahi ol dört seçkin kul üzerine olsun ki, biri Ebubckr Sıddıyk, ikincisi Ömer Faruk, üçüncüsü Os-man Zinnureyn, dördüncü Ali Murtaza'dır. Rıdvanuna
hi teala aleyhim ecmain.
Sultan Süleyman'ın fennam
Ve bundan sonra, sultan-ül a'zam ve melik-ül mu-azzam, ümmetierin metbuu, Arab, Acem ve Rum reisie-rinin efendisi, emniyet ve selametin yayıcısı, adalet ve
ihsanın koruyucusu Osman Han'ın oğlu Orhan Han'ın oğlu Murad Han'ın oğlu Mehmed Han'ın oğlu Bayezid
Han'ın oğlu Selim Han'ın oğlu, es sultan ibn-is sultan Süleyman Han hazretleri -Allah onun mülkünü
za-manın ve devranın nihayetine kadar devamlı kılsın,
amin va Rabbel alemin- bir gün ferman buyurdular ki:
54
«- Sen ve karındaşın nasıl ortaya çıkıp, cihad
meydanına atıldınız? Bunun sebebi ne idi? Kimlerden-siniz? Kul taifesinden mi, saiderden mi? Bu zamana gelinceye kadar ufak büyük, karada ve denizde, ne şe kil gazalar oldu ise, baştan sona kadar, ne eksik ne fazla, gerek nazım gerek nesirle, yazıp bir kitap düzüp buraya gönderin ki, eskiden yazılmış tarihierin yanın
da, Hazine-i Amire'mde bulunsun!»
Seyyid Muradi
Bu yüce fermana can baş üstüne deyip, Seyyid Mu-radi'yi çağırttım.
Seyyid Muradi, emrimdeki reisierden Durak Re-is'in baştardasında gazalara iştirak eden bir deniz
yi-ğidi idi. Gazalarımızı nazımla destan edip söylerdi.
Yazdıkları hoş şeyler olup gaziler ezber eder,
okur-lardı.
Muradi'ye dedim ki:
«- Baka Muradi! Bizler için artık dünyada işitil
medik nesne kalmamıştır. Hemen arzumuz, bu fani alemde bir eser bırakıp ahfadımızın hayır duasına vesi-lc kılmaktır. Nitekim denilmiş ki:
<<Er odur ki dünyada koya bir eser «Esersiz kişinin yerinde yeller eser.
«Benim dediklerimi nesirle ve nazımla yaz. Bu dünyada gazalarımızdan sonra bir de kitap koyup gi-delim.>>
Muradi benden dinlediklerini, kendi gördüklerini ve öteki reisierden duyduklarını kaleme aldı. Böylece bu eser meydana geldi.
Hemen vasiyetim, işbu kitabı okuyan din karındaş larımın beni, yoldaşlarımı ve bütün mücahidleri hayır
ss
Midilli'de ilk Müslümanlar
Sultan Mehmed Han -Allah kabrini nurlandır sın- zamanında Midilli feth olunup katirlerin elinden
alındı.
Sultanın emri ile kul taifesinden bazı kimseler, kaleyi beklemek üzere tayin olunup yazıldılar.
Bu erierin kalede kalmaları kararlaşınca, bunlar, şevketlü padişah hazretlerine arzıhalde bulunup, şöyle dediler:
« - Bizim burada kalmamızı ferman buyurdunuz. Emriniz can baş üstüne! Gerektir ki bizim ihtiyaçları mızı da gideresiniz. Zira bizler burada bir alay bekar
adamlarız. Bu yer ise bir adadır. Bu taraflarda
Müs-lümanlık yer de yoktur ki onlarla tanışıp, kendi başımı
za bir çare bulalım. Elhasıl bizim burada böyle
kalma-mız çok zordur. Biz buna razı olmayız. Bize bir çare buluverin.»
Sultan Mehmed hazretleri bunların arzıhallerini
isitip hak verdi:
« - Kul ıaıfe<;inin <;Özleri makuldür. Bunların
ev-lermelerine bir vesıle gerektir.»
Devip. 'i u 1 ec h ile hir emr-i şerif gönderdi:
«Ol hisarda muhafız kalan kullanın, oradaki kafir-lerin kızlanndan hangi güzel kızı beğenirlerse usulünce nikah tclip ;.ıbınlar Eğer ivılik ile ':ermulerse cebren
alsınlar. -\mma ·-;erıate muhalif .:ı!masınlar. ~ikah ile
alıp evlensınler. 8Ö\·lece •Jradaki kafirlerle de
arala-rında ümiyet pevda ulup. kalevi muhafaza etmekte
ko-lavlık ola, ve kaleyi ivi hıfz edeler.»
Bu emr-i şerifi alan gazıler memnun ve razı
56
Babamız Yakup Ağa
Kale muhafızlarının içinde, Selanik yakınlarında
ki Vardar Yenicesi'nden, Yakup Ağa da vardı. Yiğit, di-laver bir er idi. Bir sİpahinin oğluydu. Bahadırlığıyla akranı gençler arasında mümtaz idi. Katirden ilk kızı
alan bu Yakup Ağa oldu.
Yakup Ağa kafir kızlarından güzellikte emsalsiz bir dilberi beğenip, nikah edip helallığa aldı. Zevcesi ile bir nice zaman dirlik içinde yaşadı. Dört oğulları oldu. Adlarını İshak, Oruç, Hızır ve İlyas kodu.
İşte bu Yakup Ağa benim babam olup oğullannın üçüncüsü idim.
Ağam İshak hepimizin ulusu idi. Midilli'ye yerleş miş orada çalışır, kazanırdı. Ağam Oruç, reisliğe heves ettiğinden bir gemi yaptırıp deryada ticarete başladı. Benim de hevesim reisliğe olduğundan, onsekiz oturak bir tekne de ben yaptırıp ticarete başladım.
Oruç Reis'in Rodos Şövalyeleıine esir düşmesi
Kimseye muhtaç değildik. Kendi işimizi işleyip ra-hat yaşıyorduk. Ben, daha çok Selanik ve Eğriboz'a se-fer ederdim. O tarafıara sefer etmek hoşuma giderdi.
Amma, Oruç reis, küçük karındaşımız İlyas'ı da
yanına alıp Şam Trablusu'na doğru sefer etmek istedi. Kaza kader bu ~a, yolda giderlerken ansızın Ro-dos gemilerine rast geldiler. Ulu cenk eylediler. Karın
daşımız İlyas şehit düşüp ecel şerbetini içti. Meskeni cennet-i a'la oldu. Rahmetullahi aleyh.
Elhasıl katir gemileri galip geldi. Dertli ağam
57
Bu kara haber aleme yayılıp, Midilli'ye de ulaştı. Haberi alınca gerek ağam Oruç'un esareti, gerek İlyas karındaşçığımın şehadeti beni ağiatıp perişan etti. Sonunda «Allah'tan gelene hoş geldin, denir. Hü-küm tek ve kahhar olan Allah'ındır.>> deyip
«Olacak olsa gerek çar ü na-çar, <<Gerek kalbin gen tut gerek dar.>> sözüne uyarak işe çare düşünmeye başladım.
Ağam Onıç'u yer altına attılar.
Midilli'de tanıdığım bir kafir bezirgan vardı. Dai-ma Rodos'a varıp gelip ticaret ederdi. Adı Kirigo idi.
Bu kafire ağarnın halini anlattım.
« - İşte yarenlik dostluk bu günde belli olur.» Dedim.
Kirigo'yu gemime alıp, Bodrum'a getirdim. Ben Badrum'da kaldım. Onu, eline Oruç Reis'i kurtarması
için onsekizbin akçe verip Rodos'a gönderdim.
« - Var şimdi sen Rodos'a git. Ben burada dura-yım. Bak gör, karındaşım Oruç Reis ne alemdedir. Ona göre bana bir haber getir. Tedbirli davran, kendisi ile
görüş.>>
Diye tembih ettim. « - Baş üstüne!>> Dedi.
Bir kefere teknesine binip Rodos'a gitti. Kfrlgo'nun Oruç Reis'le görüşmesi
Krigo ne yapıp edip, ağarola görüşmüş.
Gizlice:
« - Karındaşın Hızır, sana çok selam ve dualar eder. Senin haline çok üzülüp perişan olmaktadır.