• Tidak ada hasil yang ditemukan

GÖK TEÑRİ - Mehmet Cüneyd Çapanık

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "GÖK TEÑRİ - Mehmet Cüneyd Çapanık"

Copied!
576
0
0

Teks penuh

(1)

m e h m e t c ü n e y d ç a p a n ý k

GÖK TEÑRÝ

(2)

GÖK TEÑRÝ _

Mehmet Cüneyd Çapanýk ISBN 978-975-01104-0-5 1.Baský : Ankara, Ocak 2007

GERÇEK adlý çalýþmaya yoðun olarak ilave yapýlan sayfalar

67 ~ 158 180 ~ 190 227 ~ 235 297 ~ 302 402 443 ~ 485 493 ~ 567

Kapak Tasarýmý : Erdoðan Ergün Baský - Cilt : Cem Ofset Matbaacýlýk - ANKARA

Daðýtým : Umut Ýnsan Derneði - Ankara

Bu çalýþma insan toplumlarýnýn doðru bilgiye eriþmesi için yapýlmýþtýr. Aslýna sadýk kalarak tümü bedelsiz olarak çoðaltýlabilir, ücret karþýlýðý satýlamaz.

(3)
(4)
(5)
(6)
(7)

Ý

LK SÖZ

Evvel; Baþlangýcýna Zaman Belirlemek Söz Konusu Edilemeyen Allah Adýyla…

Var Eden’in fiziksel yapýsýnýn, kâinatýn var edilmesinden sonraki duru-munu ve Kendisi’ni doðru öðrenemeden, yaþamýn niçin var edildiðini anlayabilmek ve doðru temele oturtmak mümkün deðildir.

Din inancý, insanlýk tarihi boyunca sosyal yaþamýn temelini oluþturmuþtur. Semavi kitaplarý anlayamamýþ ve yaþam ilkelerini rayýna oturtamamýþ insanlardan oluþan toplumlar hiçbir þekilde olmasý gereken uyumlu düzen-lerini kuramamýþlardýr. Türkiye, Atatürk'ün devrimleri ile yapýlan çok önemli doðru deðiþimleri, Atatürk'ün ölümünden sonra bilinçli olarak önü kesilen aydýnlanma aþamasýna giremediði için kavrayamamýþ ve bugünkü durumuna düþmüþtür. Kâinat ve varlýklar niçin ve nasýl var edilmiþtir?, yaþam ve ölüm nedir? sorularýna cevap veremeden, adýna modern denen kültürler içerisinde kaybolup gitmiþ olan insanlardan oluþan toplumumuzda güvensizlik, mutsuzluk ve ahlâki çöküntü hayat bulmuþtur.

Bilinen tarih, bugünümüz ve sonrasý ile ilgili akýlýmýza gelebilecek tüm sorularýn doðru cevaplarýný bulabilmek ancak Allah’ý ve öðretilerini doðru anlamakla mümkündür. Varlýk âlemlerinin ve bizlerin niçin var edildiðini doðru öðrenmek için kullanabileceðimiz kaynak da, herþeyi var eden Allah'ýn bizlere öðrettiði bilgileri kapsayan semavi kitaplar ve ilimdir.

(8)

Allah öðretilerinin adaletli oluþu, her insanýn kendi kararýna býrakýlmýþ olmasýdýr. Kendi kararýný vermek ve buna göre yaþamak, ancak insanýn kendisinin okumasý ve kendi iradesi ile düþünmesiyle oluþabilir. Ýnsanlarýn, kendilerine verilen ‘düþünme’ yeteneði ile oluþturacaðý en kuvvetli silah, kuþkuya yer býrakmayan doðru bilgi üzerine kurulmuþ ideolojidir.

Sorgulamak, akýlýn sorumluluðudur. Yapýlan hata ise, sorgulamanýn bir yönde yapýlýyor olmasýdýr ve insanlýk tarihinde en büyük baðnazlýðý yapan-lar hep ilim insanyapan-larý arasýndan çýkmýþtýr. Kur'an da 'oku' sözüyle yol gös-terilmiþtir, 'dinle' ile deðil. Bu sayfalarda okuyacaðýnýz sözler sizin dýþýnýzda bir baþkasýna aittir. Eðer doðru deðilseler ve sizler Kur'an'ý kendiniz oku-madan bu sözleri doðru kabul ederseniz, baþkasýnýn yanlýþýna ortak ola-bilirsiniz. Kendinizce doðru olaný bilemez, neyi, nasýl, niçin yaptýðýnýzý anlatma ve kendinizi savunma þansýnýzý kaybedersiniz.

(9)

G

ÖK TEÑRÝ

Kaahir; Hokumun Sahibi Allah Adýyla...

Var Eden, ‘bir’ olmasý dýþýnda Kendisi’yle ilgili baþka birþey bilinmesini istemiyor olsaydý, Kur’an’da Kendi özelliklerini anlatan adlarýný, isimini, ve anlamlarýný öðretmezdi. Göklerin ve yerin, ve var ediliþimizin sebepleri-ni açýklayan ayetler üzerine derin derin düþünülmesisebepleri-ni istemezdi.

3. ÂLÝ ÝMRAN (ÂLÝ ÝMRAN AÝLESÝ) SURESÝ

191. Ayet (Yaþar Nuri Öztürk meali, YNÖ)

Aklý ve gönlü iþletenler o kiþilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah'ý zikrederler; göklerin ve yerin yaratýlýþý hakkýnda derin derin düþünürler: "Ey Rabbimiz! Sen bunu boþuna yaratmadýn. Þanýn yücedir senin. Ateþ azabýndan koru bizi."

191. Ayet (Elmalýlý Hamdi Yazýr meali, EHY)

Onlar ki, gerek ayakta, gerek otururken ve gerekse yanlarý üzerinde yatarken Allah'ý anarlar; göklerin ve yerin yaratýlýþý hakkýnda inceden inceye düþünenler "Ey Rabbimiz, sen bunu boþuna yaratmadýn, seni bütün eksiklerden tenzih ederiz; o halde bizi o ateþ azabýndan koru.

(10)

Allah’ýn varlýðý, Allah katýndan yere indirilen kitaplar sayesinde bilin-miþtir. Eðer üzerinde yaþadýðýmýz yere indirilmiþ bilgiler olmasaydý, bugün insan toplumlarý Allah’ýn varlýðýný ve bir olduðunu bilememiþ, tüm yaþamýn bir raslantý sonucu oluþtuðunu kabul etmiþ olacaklardý. Ya da insanlar farklý þeyleri ilâhlar olarak kabul edeceklerdi. Allah’ýn yeri niçin var ettiði ve var ettiði varlýklardan beklediði þeylerin ne olduðunu öðretmesi, yere indirdiði kutsal kitaplar ve gönderdiði elçiler sayesinde mümkün olmuþ-tur. Sadece doðayý gözlemlemekle ve doðanýn gizemlerinin farkýna varmakla cennet ve cehennemin var olduklarý bilinmez, Var Eden’in kâinatý niçin var ettiði ve amacýnýn ne olduðu anlaþýlamazdý.

39. ZÜMER (ZÜMRELER) SURESÝ

67. Ayet (YNÖ meali)

Allah'ý, kadrine/þanýna yaraþýr þekilde tanýyamadýlar. Oysaki kýyamet günü, yeryüzü tamamen O'nun avucudur/avucundadýr; gökler de O'nun sað elinde /kudretinde dürülmüþ haldedir. Þaný yücedir O'nun; arýnmýþtýr onlarýn ortak koþ-tuklarýndan.

67. Ayet (EHY meali)

Onlar, Allah'ý gerektiði gibi takdir edemediler. Oysa bütün yeryüzü kýyamet gününde O'nun tasarrufunda olacak gökler de O'nun kudretiyle katlanmýþ ola-caktýr. O, onlarýn ortak koþtuklarýndan münezzeh ve çok yücedir.

Göklerin ve yerin var edilmesinin ilk adýmý olan ve sözde ‘Big Bang’ adýyla tanýmlanan ‘Büyük Patlama’, bir ortamýn tersine dönmesi, ters yüz olmasý gibi bir durumdur. Sözde büyük patlamaya dahil olmuþ olan madde, patlama sonrasý gözle görülmez olmuþ, ilk önce dört temel yapý taþý haline bölünerek ortamýn ters dönmüþ olan halinde (vakum/emme ortamýnda) kütlesiz olarak akmýþ, bir araya gelmeleriyle atomlar ve sonrasýnda madde oluþmuþtur. Zaman kavramý madde yapýsýyla ilgilidir. Zaman boyutu madde yapýsýyla eþleþmiþtir. Atomlar, sözde Büyük Patlama sonrasý yapý taþlarýnýn tekrar bir araya gelmesiyle oluþtuklarý anda sahip olduklarý enerjileriyle kendi zaman

(11)

boyutlarýný belirlemektedirler. Yani maddenin, temel yapý taþlarýna (atom altý parçacýklara) ayrýþmasýndan sonra yeniden bir araya gelerek oluþtuðu anda sahip olduðu toplam enerji miktarý, maddenin toplam varolma süresi-ni belirlemektedir. Atomlarýn yesüresi-niden oluþmasý için geçen süreyi belirleyen sözde büyük patlamanýn gücüdür. Maddenin ayrýþmasýna sebep olan patla-ma ne kadar güçlü ise, ayrýþmýþ olan yapý taþlarý vakum/çekme ortamýnda o kadar daha uzun süre ayrý ayrý akmaktadýrlar. Sözde patlamanýn gücüne baðlý olan bu akýþ süresi ne kadar uzun olursa, yapý taþlarý bir araya gelmek için o oranda daha fazla enerji harcamaktadýrlar. Uzayan akýþ süresi sonun-da enerjileri azalmýþ olan parçacýklarýn bir araya gelmesiyle oluþan atomlar ve bu atomlarýn bir araya gelmesiyle oluþan elementlerle meydana gelen maddeler kendi zaman boyutunu; kendi ömürlerini belirlemektedirler. Patlama sonrasý ayrýþmýþ olan dört temel yapý taþýnýn tekrar bir araya gelmesi ve atomlarýn oluþmasý için geçen süre deðiþtirilebilirse farklý bir zaman boyutu, yani madde yapýsýnda kalan toplam enerji miktarýnýn fark-lý olduðu yeni bir yaþam boyutu oluþacaktýr. Maddenin toplam varolma süresini belirleyen; ayrýþmýþ durumda olan dört temel yapý taþýnýn tekrar bir araya gelerek atomlarýn oluþmasý için harcamýþ olduklarý enerjiden sonra kendi yapýlarýnda kalan toplam enerji miktarýdýr. Bu da bu maddenin içinde bulunduðu yaþam boyutu demektir.

Farklý zaman boyutlarý, zamanýn daha hýzlý ya da yavaþ aktýðý yaþam boyut-larý demek deðildir. Sürekli hareket/titreþim halinde olan temel yapý taþboyut-larý bir arada kalmak için doðal þartlar altýnda hep ayný miktarda enerji har-carlar. Bu nedenle de enerjinin harcanma miktarý, bir anlamda zamanýn akýþ hýzý her boyutta aynýdýr. Farklý zaman/yaþam boyutu demek; mad-denin, tekrar oluþtuðu anda sahip olduðu toplam enerji miktarýnýn, daha uzun ya da daha kýsa sürede tükenmesinin ortaya çýkardýðý farktýr. Yani, ayrýþma sonrasýnda farklý akýþ süreleri boyunca ayrý kaldýktan sonra yeniden oluþan madde yapýsýnda kalan toplam enerji miktarýnýn tükenmesi için geçmesi gereken toplam süreler arasýndaki farklardýr. Ýçinde bulunulan varlýk alanýndaki maddenin sahip olduðu toplam enerji miktarýna baðlý olarak, maddenin daha uzun veya kýsa ömürlü olmasý demektir, fark budur.

(12)

16. NAHL (BAL ARISI) SURESÝ 7. Ayet (YNÖ meali)

Ve aðýrlýklarýnýzý yüklenir, canlarýnýzýn yarýsýný tüketmeden varamayacaðýnýz beldelere kadar taþýrlar. Hiç kuþkusuz, Rabbiniz gerçekten Raûf'tur, çok acýyýp esirger; Rahîm'dir, sýnýrsýzca merhamet eder.

7. Ayet (EHY meali)

Aðýrlýklarýnýzý da yüklenir, yarý can olmadan varamayacaðýnýz memleketlere kadar götürürler. Þüphesiz Rabbiniz, çok þefkatli, çok merhametlidir.

Tüketilen can; ruh deðil, enerjidir. Vücud enerjileri tükenen varlýklar yeniden var edilebilmektedir.

30. RÛM (BÝZANS’LILAR) SURESÝ

11. Ayet (YNÖ meali)

Allah yaratýþa baþlar, sonra onu varlýk alanýndan çekip tekrar yaratýr. En sonunda O'na döndürülürsünüz.

11. Ayet (EHY meali)

Allah yaratmayý ilkin yapar, sonra da çevirir onu yeniden yapar; sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz.

Maddenin þu an sahip olduðu toplam enerji, ve de maddenin enerji kay-betme miktarý zamana baðlý olarak hesaplanabilirse, zamaný tanýmladýðýmýz birimlere(bir dakika altmýþ saniyedir gibi) baðlý olarak yerin, enerji tüken-mesine baðlý olarak ne zaman gözden kaybolacaðý da hesaplanabilir. 30. RÛM SURESÝ

8. Ayet (YNÖ meali)

Kendi benliklerinin içinde olup bitenleri de mi düþünmediler! Allah gökleri, yeri ve bu ikisi arasýndakileri ancak hak üzere ve belirlenmiþ bir süreye baðlý olarak yaratmýþtýr. Þu da bir gerçek ki, insanlardan çoklarý Rablerine kavuþmayý gerçek-ten inkâr ediyorlar.

(13)

8. Ayet (EHY meali)

Vicdanlarýnda bir düþünmediler mi? Allah gökleri ve yeri ve ikisi arasýndaki þey-leri gerçeðe uygun ve belirli bir süre için yaratmýþtýr. Bununla beraber insanlardan bir çoðu Rablerine kavuþmayý inkâr ederler.

Belirlenmiþ olan süre, yani göklerin ve yerin var edilmesinden kýyamet gününe kadar olan süre; ya söz konusu olan enerjinin tükenmiþ olacaðý, ya da vücudu toprakdan meydana getirilen insanýn genetik evrimini tamam-layacaðý andýr. Ýnsanýn, evrimini tamamlamýþ olan köpek balýðý gibi kanser türü hastalýða yakalanmayacaðý, insan ömrünün fiziksel hastalýktan, yani vücudundan baðýmsýz olacaðý biyokimyasal/genetik yapýya ulaþmasý için gerekli olan süredir.

‘Zaman’ adý; somut, fiziksel bir olay tanýmlamaz, hayalidir. 60 saniye de bir dakika kabul edilebilir, 80 saniye de. Sabit olan; belirli bir zaman aralýðýn-da maddenin enerjisini harcama miktarýdýr. Altmýþ saniyenin bir aralýðýn-dakika, altmýþ dakikanýn bir saat, yirmi dört saatin bir gün kabul edilmesi matema-tiksel hesaplama ve gösterim bakýmýndan kolaylýk ve tam sayýlar olmasý için seçilmiþ deðerlerdir. Zaman kavramý, yaþamý kolaylaþtýrmak için uygu-lamaya konulmuþ bir sayýsallaþtýrma sistemidir. Zaman; dördüncü boyut deðil, bir tanýmlamadýr.

Ayný zaman boyutunda yolculuk diye birþey de söz konusu deðildir. Madde yapýsýnýn geri döndürülmesi ya da ayný zaman boyutunda henüz yaþan-mamýþ bir ana gitmek olasý deðildir. Mümkün olan; sahip olunan madde enerjisini koruyarak daha geç yaþlanmak veya enerjiyi daha hýzlý tüketerek daha çabuk yaþlanmaktýr.

Allah katýndaki zaman boyutu ile içinde bulunduðumuz zaman boyutu arasýnda 355000 kat fark vardýr.

22. HAC (ZÝYARET) SURESÝ 47. Ayet (YNÖ meali)

Senden aceleyle azabý istiyorlar: Allah, vaadine asla ters düþmez. Þu da bir gerçek ki Rabbinin katýndaki bir gün, sizin saymakta olduðunuzun bin yýlý gibidir.

(14)

47. Ayet (EHY meali)

Bir de senden acele azap istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katýnda bir gün, sizin sayacaklarýnýzdan bin sene gibidir.

O boyuttaki maddenin sahip olduðu enerji miktarý, içinde bulunduðumuz varlýk alanýndaki madde yapýsýnýn sahip olduðu enerjiden 355000 kez daha fazla olmalýdýr. Bu da oradaki ömrün uzunluðu hakkýnda fikir vermektedir. Varlýk ömrünün kýsaltýlmasý ya da uzatýlmasý da bir ilimle, vücud yapýsýnýn sahip olduðu enerjinin azaltýlmasý ya da artýrýlmasýdýr.

35. FÂTIR (VARLIÐIN ÝLKELERÝNÝ KOYAN) SURESÝ 11. Ayet (YNÖ meali)

Allah sizi bir topraktan, sonra bir spermden yarattý; sonra sizi çiftler haline getir-di. O'nun ilmi dýþýnda, bir diþi ne hamile olur ne de doðurur. Yaþayan bir varlýða daha çok ömür verilmesi de onun ömründen biraz azaltýlmasý da mutlaka bir kitapta yazýlýdýr. Bu, Allah için gerçekten çok kolaydýr.

11. Ayet (EHY meali)

Hem Allah sizi bir topraktan, sonra bir nutfeden yarattý, sonra da sizi çiftler yaptý. O'nun bilgisi dýþýnda ne bir diþi gebe olabilir, ne de doðurabilir. Bir yaþatýlanýn ömrünün uzatýlmasý da kýsaltýlmasý da kesinlikle bir kitapta yazýlýdýr, þüphe yok ki, o Allah'a göre çok kolaydýr.

Sözde büyük patlamaya dahil olan maddenin ne olduðunu anlamak için doðaya bakmak yeterlidir. Sözde patlamaya giren madde önce dört temel yapý taþýna ayrýlmýþ, sonra tekrar bir araya gelmiþtir. Yani patlamaya giren ve çýkan madde temelde aynýdýr. Doðada her yerde hidrojen vardýr. Bu da suyun yapýsýnda bulunur. Gökleri ve yeri oluþturan tüm varlýklarýn mey-dana getirildiði temel maddenin su olduðu anlaþýlmaktadýr.

21. ENBÝYA (PEYGAMBERLER) SURESÝ 30. Ayet (YNÖ meali)

O küfre sapanlar görmediler mi ki gökler ve yer bitiþik idi, biz onlarý ayýrdýk. Her canlý þeyi sudan oluþturduk. Hâlâ iman etmeyecekler mi?

(15)

30. Ayet (EHY meali)

O küfredenler görmediler mi ki, gökler ve yer bitiþik idiler de Biz onlarý ayýrdýk; canlý olan her þeyi sudan yaptýk. Hâlâ inanmýyorlar mý?

Sonuç olarak, ayrýþtýrma iþleminin sonucunda tekrar bir araya getirilerek oluþturulduklarý anda kendilerinde kalan farklý enerji miktarlarýna sahip yapý taþlarýndan oluþan elementlerle meydana gelen fiziksel yapýlarýn olduðu ve varolma toplam süresinin daha uzun ya da kýsa olduðu farklý yaþam boyutlarýndan bahsedilebilir. Böyle bir fiziksel olayý oluþturmak hepimizin boyunu aþacaðýna göre de bu olay, ilimi sadece Allah’a ait olduðu için O’nun var edebileceði bir durumdur. Rastlantý deðildir. * “ 4 temel yapý taþlarý þunlardýr;

• Pozitron • Elektron

• Protonun terkibinde bulunan ‘elektron neutrinosu’ • Elektronun terkibinde bulunan ‘elektron antineutrinosu’

Türükler (Erken/Ýlk Türkler) bunlara TÖRT TOÐMAQ (dört doðum) demiþlerdir.

Bu 4 parçacýðýn özellikleri ise þunlardýr;

• Maddenin temel yapý taþýný teþkil etmektedirler.

• Bugünkü madde yapýsýnda bulunmaktadýrlar (‘indifferent’ dirler), • Eþdeðerlidirler (parçacýk-antiparçacýk eþdeðerliliði gibi).

• Elementler, ÝLTÝNÜ TÖRÜSÝ (Türükler’in dilindeki tanýmlanmasý, Originasiyon Kanunu/Baþlangýç Kanunu) ile oluþan birinci dereceden 4 çekirdeðin geneolojik armonisi ile meydana gelmiþlerdir.

• Ardý ardýna meydana gelen A, AW, OM, SWA, XA halleri, yani Kozmik Iþýnlar, Gamma Iþýnlarý, X Iþýnlarý, Ultraviolet Iþýnlar ve Iþýk Iþýnlarý ancak bu 4 ana yapý taþýnýn ortaya çýkmasýndan sonra oluþmuþlardýr. Dört Doðum’dan sonra oluþan bu ýþýnlarý Türükler, TÖRT TOÐMAQ BÝÞ YOL, yani; ‘Dört Doðumdan Sonra Olkunmuþlardýr’ þeklinde tanýmlamýþlardýr.

(16)

Türük; baþta dil yapýsý olmak üzere, kültür ve medeniyet alanýnda ortak deðerler sergileyen bir millete verilen isim. Türlü Türk kabilelerinin ortak adý olmak üzere Urqun yazýtlarýnda T-Ü-R-ÜK yazýlarak kullanýlmýþ bulunuyor.”

6. EN’AM (HAYVANLAR-DAVARLAR) SURESÝ

1. Ayet (YNÖ meali)

Hamt Allah'adýr! O ki gökleri ve yeri yaratmýþ, karanlýklara ve nura vücut ver-miþtir. Sonra, gerçeði örtenler bunlarý Rablerine denk tutuyorlar.

1. Ayet (EHY meali)

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlýklarý ve aydýnlýðý (nuru) kýlan Allah'adýr. (Bundan) Sonra bile inkâr edenler, Rablerine (bir takým varlýklarý ve güçleri) denk tutuyorlar.

Nur: Iþýk. Iþýðýn, aydýnlýðýn, yol gösteriþin kaynaðý, erdiriþin kaynaðý ve yöneticisi olan.

Nura, yani ýþýða verildiði söylenen vücut, dört temel yapý taþýnýn tekrar bir araya gelerek atomlarý oluþturduklarý anda açýða çýkan ýþýk ýþýnlarýdýr. Kur’an’da, ‘... nura vücut vermiþtir.’ olarak tanýmlanmýþ, göklerin ve yerin var edilmesi baþlangýcýnda ortaya çýkmýþ olan fiziksel olay budur. Atomlarýn bir araya gelmesiyle elementler ve onlarýn çeþitli þekillerde bir araya getirilmeleriyle oluþan farklý maddelerden de canlý cansýz varlýklar meydana getirilmiþtir/oluþturulmuþtur.

Bugün ilimin kanýtlamýþ olduðu, var edilen maddelerden oluþturulmuþ tüm varlýklarýn fiziksel yapýlarýnýn sýkýþtýrýlmýþ enerji olduðudur. Oluþturulmuþ tüm varlýklar, enerjinin, farklý yoðunlukta binbir türlü þekillenmiþ halidir. Hepsinin özünde en küçük yapý taþlarý vardýr. Nasýl insanlarýn içindeki ruh, Var Eden’in Ruh’unun bir parçasý ise, tüm varlýklarýn fiziksel yapýlarýnýn temelinde de Var Eden’in fiziksel yapýsýnýn gözle görülemez hali olan ‘atom altý parçacýklar’ vardýr. Bu nedenle de Var Eden, maddi ve manevi varlýðýndan var ettiði tüm varlýklarla her þeyde ve her yerdedir.

(17)

57. HADÎD (DEMÝR) SURESÝ 4. Ayet (YNÖ meali)

O, odur ki, göklerle yeri altý günde yarattý, sonra arþ üzerinde egemenlik kurdu. Yere gireni ve ondan çýkaný, gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O, nerede olur-sanýz olun sizinle beraberdir. Allah, iþleyip üretmekte olduklarýnýzý en iyi þekilde görmektedir.

4. Ayet (EHY meali)

O'dur ki, gökleri ve yeri altý günde yarattý. Sonra Arþ üzerine hükümranlýðýný kurdu. Yere gireni, ondan çýkaný, gökten ineni ve ona yükseleni bilir ve her nerede olsanýz sizinle beraberdir. Allah bütün yaptýklarýnýzý görür.

Kur’an’da bizlere öðretilen ve sadece Var Eden’e ait olan adlarýn anlamlarý bu durumu açýklamaktadýr.

Zahir: Herþeyde tecelli eden. Tüm yarattýklarýnda, kendisinden görünebilir izler, iþaretler bulunan.

Batýn: Gözle görülmeyen, herþeyde kendinden bir güç bulunan.

Hayy: Sürekli diri. Hayatýn kaynaðý. Kendisi için ölüm söz konusu olmayan.

Kayyum: Kudretin kaynaðý. Kudretiyle herþeyi kývamýnda tutan.

Hiçbir þey yoktan var edilmemiþtir. Ortada en küçük yapý taþlarý da dahil olmak üzere hiç birþey yokken herhangi birþeyi var etmek olanak dýþýdýr. Var Eden, Kendisi dýþýnda hiçbir varlýðýn olmadýðý ‘bir varlýlýk’ durumun-dan kâinatý ve tüm canlýlarý Kendi fiziksel varlýðýndurumun-dan var ederek ‘çok var-lýlýk’ durumuna geçmiþtir. Bu nedenle, herþeyin yoktan var edildiðini kabul etmek; kâinat var edilmeden önce Var Eden’in de var olmadýðýný kabul etmek olur ki bu yanlýþtýr. Kâinatda, Var Eden’in fiziksel varlýðýndan baþka madde yoktur ve var edilen tüm varlýklar; Var Eden’in Kendi fiziksel var-lýðýndan meydana getirdiði farklý farklý ‘þekillenmeler/tecelliler’ dir.

(18)

52. TÛR (TÛR DAÐI) SURESÝ

35. Ayet (YNÖ meali)

Yoksa onlar hiçbir þeysiz mi yaratýldýlar? Yoksa bizzat kendileri mi yaratýcýdýr? 35. Ayet (EHY meali)

Yoksa kendileri hiçbir þeysiz (yaratýcýsýz) mý yaratýldýlar? Yoksa yaratan onlar mýdýrlar?

Bu ayette var ediliþin ‘hiç’ten ya da ‘yok’tan olmadýðý bilgisi verilmiþtir. Var ediliþ, hiç’ten meydana gelmek deðildir.

Allah, insanlarýn doðruya ikna olarak inanmasýný, kabul etmesini istemekte-dir. Bu nedenle içinde bulunduðumuz yaþam döneminde insan toplumlarý ilimde yavaþ yavaþ ilerlemiþ, Allah, doðrularý sindire sindire ilimle öðret-miþtir.

*“Fizikçiler, dünyanýn çekirdeðini bulmaya yönelik yüzyýllardýr süren arayýþlarýnda, sürekli maddenin derinliklerine ulaþmýþlardýr. Önce atom-larý, sonra bin kat daha küçük olan atom çekirdeðini, ardýndan da atom çekirdeðinde alt yapýlar olan protonlar, netronlar ve diðer yüzlerce ‘ele-menter parçacýklar’ý keþfetmiþler ve en sonunda bu parçacýklar dünyasýný ‘Standart Teori’ adýný taþýyan karmaþýk bir teoriyle düzenlemiþlerdir. Bu teori, dünyanýn çekirdeðini, kuark, gluon ve lepton (bunlar bazen madde, bazen enerji yapýsýnda olan ve þüpheli bir durumda aniden kaybolan tuhaf parçacýklar) olarak tanýmlanan yapý taþlarýndan oluþan hareketli (kaçmaya hevesli) bir yapý olarak tanýmlýyor. Kuarklar sadece ikili ya da üçlü gruplar halinde bulunuyor ve bünyelerinde gizemli renkler taþýyorlar. Gluonlar ise proton ve nötron gibi parçacýklarýn içinde yaþýyorlar. Bütün hepsi bir araya geldiðinde aþýrý çegingen bir yapý sergiliyor, insanýn onu gözlediðini fark edince yapýlarýný deðiþtiriyorlar.”

Burada altý çizilmesi gereken nokta; dýþarýdan bir ýsý, ýþýk veya kuvvet et-kisi olmadan sadece gözlendiklerini fark ettiklerinde yapýlarýný deðiþtiriyor olmalarýdýr. Bu ancak bilinçlerinin de olmasýyla mümkün olabilir. ‘Çekin-gen bir yapý sergilemelerinin’ anlattýðý manevi yapýyý lütfen bir düþünün.

(19)

“Ýleri sürülenler, herkes tarafýndan kavranamayacaðý için bazý bölümleri gizli tutulan özel bir bilgi görüntüsü çiziyor. Ancak teoriye verilen isim, sanki her þey kontrol altýndaymýþ izlenimini veriyor; ‘Maddenin Standart Modeli’. Teori, dünyanýn, en merkezde sadece iki parçacýk grubundan oluþtuðunu ileri sürüyor; altý farklý yapýdaki kuarklar ve akrabalarýyla bir-likte elektronlar. Dünya, çeþitli kuvvet parçacýklarýnýn meydana getirdiði dört temel kuvvet sayesinde bir arada kalýyor. Bunlardan birincisi, elek-tronlarý atom çekirdeðine baðlayan, elektrik akýþýný saðlayan ve bütün kim-yasal olaylarýn temelinde yer alan ‘elektromanyetik kuvvet’. Ýkincisi, gün-lük yaþamda kesinlikle fark edilmemekle birlikte radyoaktif parçalanma ve Güneþ üzerindeki olaylarda rol oynayan ‘zayýf kuvvet’. Üçüncüsü, atom çekirdeðinin daðýlmasýný önleyen ve atom bombasýnýn patlamasý sýrasýnda açýða çýkan ‘güçlü kuvvet’. Dördüncüsü ise, elmanýn aðaçtan düþmesini saðlayan, yeryüzünün daðýlmasýný önleyen, yýldýzlar, gökadalar ve gökada yýðýnlarýnýn þekillenmesini saðlayan ‘kütleçekim kuvveti’.

Ancak fizikçiler ‘Standart Model’ konusunda sýkýntýlar yaþýyorlar. Karþýt parçacýklar, farklý renkteki kuarklar ve kuvvet parçacýklarýnýn hepsi dahil edildiðinde, model 61’den fazla parçacýðý kapsýyor. Ama modelde yer alan kuarklarýn birbirinden çok farklý kütlelere sahip olmalarýnýn nasýl açýklan-masý gerektiðini, ayrýca bu parçacýklarýn bir çoðuna niçin ihtiyaç duyul-duðunu kimse açýklayamýyor. Günlük dünyamýz iki kuark ve bir elektron-la þekillendiðine göre geri kaelektron-lanelektron-lar ne iþe yarýyor?

Standart modelde yanlýþlarýn bulunduðu düþünülüyor. Örneðin, evrenlerin oluþumunu saðlayan büyük patlama tarif edilmeye kalkýþýldýðýnda bu model hata veriyor. Kaðýt üzerinde, içindeki hiçbir þeyin iþlemez hale geldiði bir uzay-zaman köpüðü meydana geliyor. Standart modelin ortaya çýkardýðý bazý sonuçlar, insan zekasýný durdurabilecek nitelikte. En zeki beyinler bile standart modelin teorik olarak mümkün kýldýðý birçok þeyi uygulamaya aktaramýyorlar. Bu nedenle araþtýrmacýlar, ‘tanrý parçacýðý’ adýný verdikleri ve her þeyi basit bir þekilde açýklayabilecek yeni mini mini parçacýklarýn teorisini aramaya koyuldular. Bu parçacýk, en küçük olarak bilinen kuarktan daha küçük olmalýydý. Ancak þu ana kadar net bir bilgiye ulaþamadýlar.”

(20)

Bu noktada Var Eden’in þu andaki fiziksel yapýsýnýn özelliklerini anlatan ve bizlere öðretmiþ olduðu isimlerini ve anlamlarýný hatýrlamakta fayda var. Zahir: Herþeyde tecelli eden. Tüm yarattýklarýnda, kendisinden görünebilir izler, iþaretler bulunan.

Batýn: Gözle görülmeyen, herþeyde kendinden bir güç bulunan.

Hayy: Sürekli diri. Hayatýn kaynaðý. Kendisi için ölüm söz konusu olmayan.

Kayyum: Kudretin kaynaðý. Kudretiyle herþeyi kývamýnda tutan.

‘OQ’, ‘+’, simgelerinin anlamý ‘Kuantum’ dur; sudan var ediþin ‘fizik’ ilimidir.

* “Bazý bilim insanlarý da süper sicimlerle ilgili teoriler geliþtiriyorlar. Yaþamýn en küçük yapý taþý nokta þeklinde deðil, iç içe geçmiþ titreþen sicimler (strings) þeklindeki yapýlardan oluþuyor. Bu sicimler sadece bili-nen boyutlara (zaman ve uzay) deðil, on ya da on bir boyuta sahip. Bir yer-lerde görünmez bir þekilde, yumak halinde sarýlý olduðu için biz bu boyut-larý göremiyoruz.”

Bu durumu gösteren en iyi örnek, Mimar Sinan tarafýndan inþa edilen Selimiye camîsinin bir minaresine, sarmal þekilde üç ayrý merdivenden çýkarken insanlarýn birbirlerini göremiyor olmasýdýr.

67. MÜLK SURESÝ

3. Ayet (YNÖ meali)

Birbiriyle uyum ve ahenk içinde yedi gökleri yaratan da O'dur. O Rahman'ýn yaratýþýnda/yarattýklarýnda herhangi bir uyuþmazlýk, aykýrýlýk, çeliþme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklýk, bir uyuþmazlýk görüyor musun?

(21)

O ki, birbirine uygun yedi gök yaratmýþtýr. O Rahman'ýn yarattýðýnda hiçbir nizamsýzlýk göremezsin. Haydi çevir gözü(nü), görebilir misin hiç bir çatlak, bir kusur?

71. NÛH SURESÝ

15. Ayet (YNÖ meali)

"Görmediniz mi, Allah yedi göðü ahenkli bir bütün olarak nasýl yarattý?" 15. Ayet (EHY meali)

Görmediniz mi, Allah'ýn yedi göðü nasýl uygun tabakalar halinde yarattýðýný?

Var edilmiþ yedi gök ayrý ayrý deðildir. Ýç içe bir bütün halindedir. Bu durum, ilimin bugün ‘parelel evrenler’ olarak adlandýrdýðý kavramdýr. Bir biri tarafýndan görülemeyen yaþam boyutlarýnýn ayný ‘yer’i paylaþmasýdýr. Paralel evrenlerin ilimine insanlar eriþemeyecektir. Eðer bunun ilimine eriþmesine izin verilirse, insanlar boyunu aþacak iþlere kalkýþacaktýr. “Araþtýrmacýlarýn kesin olarak bildikleri birþey var. Kuarklarýn içinde gerçekten daha küçük parçacýklar bulunuyorsa, bunlar aþýrý yüksek ener-jiye sahip olmalýlar. Çünkü kuark, milimetrenin milyarda birinin milyonda biri büyüklüðüne sahiptir. Bu kadar küçük bir alanda hareket edebilen bir parçacýðýn, Heisenber’in ‘Belirsizlik Teorisi’ne göre, yüksek bir hýza ve onunla birlikte de yüksek bir enerjiye sahip olmasý gerekmektedir.” Demek ki en küçük yapý parçacýðý ortaya çýktýðýnda, gözle görünür olduðun-da ortaya aþýrý yüksek bir enerji çýkacaktýr. Bir olduðun-daðý parça parça edebilecek büyüklükte enerji. Hz. Musa’nýn un ufak olmasýna þahit olduðu dað gibi... Varlýklar nasýl var olmuþtur? Temel yapý taþlarý önce atomlarý, elementleri ve varlýklarý ortaya çýkarmak/oluþturmak için doðru þekilde bir araya gelebilmeyi nasýl bilebilmiþlerdir? Onlarý elleriyle bir araya getirebilecek varlýklar henüz var edilmemiþken bu nasýl mümkün olmuþtur? Çamurdan, topraktan ve sudan var edilen insan vücudu, ve diðer varlýklar nasýl can-lanmýþtýr?

(22)

* “Ýnsan DNA’sý biyolojik bir internettir ve yapay olandan birçok açýdan daha üstündür. Var olan her þeyin temelde atomdan oluþtuðu sanýlmak-taydý. Þimdi fizikçiler süper sicim diye isimlendirilen sicim þeklindeki sürekli titreþim halinde olan cisimden oluþtuðunu söylemektedirler. Yani atomda sicim olarak adlandýrýlan cisimden oluþmuþ bir parçacýk. Fizikçiler atomun içindeki protonu bölüp ikiye ayýrmak istediklerinde rast gele hareket ettiðini, bazen yok olduðunu ve ne zaman ‘þurada mý acaba’ diye düþünseler orada ortaya çýktýðýný görerek hayret etmiþler. Böylesine ma-tematik ve geometriye dayanan bir evren varken nasýl olurda atom altý parçacýklarýnda bu derece rast gelelik ve atom altý parçacýklarýn insanýn düþüncesinden etkilenme durumu olabilir diye hayrete düþmüþlerdir. Var olan her þeyin bir olmasý ve birbiri ile baðlantýda olmasýnýn nedeni budur, temelde her yeri kaplayan boþluk bile süper sicimdir. Yeni bir araþtýrmada, Stanford üniversitesi fizik profesörü Dr. William A. Tiller, bilinçli düþün-celeri standart 1 mikro vattan daha az güç yayan bir elektronik alete yük-leyip bununla gelecekte bir canlýyý etkileyebileceðini ispat etmiþdir. Ame-rika’nýn çeþitli laboratuarlarýnda birçok deney uygulamýþ, küçük aletleri ile belirli bir niyet yükleyip istediði etkiyi elde etmiþdir. Sistemi kullanarak PH solüsyonunu deðiþtirip sinek larvalarýnýn geliþimini %15 hýzlandýrmýþtýr. Su ve hava derecelerini deðiþtirmiþ ve karaciðer enziminin alkalin fosfat aktivitesini yükseltmiþtir. Tiller, araþtýrmalarýný 4 güçlü meditasyon uzma-nýnýn niyete 15 dakika odaklanýp zihinsel olarak mühürlenmesiyle gerçek-leþtirmiþtir.

Dr. Jacques Benveniste 2 Nobel ödülü alan tek insandýr. 1991 de suyun hafýzasý olduðunu keþfettiði ve 1998’de de bu buluþunu dâhice kullandýðý için ödüllendirilmiþtir. Benveniste yaptýðý araþtýrmalarda DNA hücre-lerinin belli bir frekansta foton(ýþýk) yaydýðýný ve farklý hücrelerin farklý frekansta titreþtiðini, farklý titreþimdeki iki hücre yan yana geldiðinde yeni bir frekans oluþturup birlikte bu frekansta titremeye baþladýðýný ve elektro manyetik dalgalar ile bir çaðlayan yaratýp ýþýk hýzýnda yolculuk ettiðini keþfetmiþtir. Bunun dýþýnda suyun hafýzasý olduðunun da kâþifidir. 1980’lerde baþlattýðý çalýþmalarýnda suya bir madde yüklemiþ ve bunu bir

(23)

milyon kez sulandýrmýþ özel bir alet ile aþýrý hýzda sallayarak yapýlan deney-de maddeney-denin yok olmadýðý gözlemlenmiþtir. Ne kadar çok sulandýrýlýrsa sulandýrýlsýn, ki bu defa on milyon kez daha sulandýrýlsa bile suyun içine koyulan maddenin hâlâ var olduðu tespit edilmiþtir. Hatta daha da ileri giderek suya zehirin kendisini deðil de frekansýný yüklemiþ ve aynen zehirin kendisi koyulmuþçasýna suyun sinekleri öldürdüðü gözlemlenmiþtir. Daha sonra emin olmak için dünyanýn deðiþik ülkelerindeki laboratuvarlarla anlaþýlýp hýzlý karýþtýrýcý aleti göndererek buralarda da deneylere devam edilmiþ, ancak Belçika’da ki bir laboratuvarda bir türlü doðru netice elde edilememiþtir. Benveniste bizzat kendisi gittiðinde deneyi sürdüren bilim kadýnýnýn, elektro manyetik alanýnýn deneyi etkileyip bozduðunu anlamýþtýr.

Son derece þüpheci biri olan Queens Belfast üniversitesi Profesörü Madeleine Ennis, Avrupa ülkelerinde yelpazelenen bir araþtýrma grubuna katýlmýþtýr. Fransa, Ýtalya, Belçika ve Hollanda’lýlardan oluþan ekibiyle Profesör M. Roberfroid, Belçika Katolik üniversitesinde, Benveniste’nin kullandýðý orijinal deneyin daha rafine edilmiþini kullanarak yapýlan uygu-lamada, ilgili dört laboratuvarda ki bilim adamlarý deney solüsyonlarýnýn içinde ne olduðunu bilmeden çalýþmýþlardýr. Hatta tüplerin bazýlarýnda sadece saf su kullanýlmýþtýr. Tüm deney baðýmsýz bir bilim adamý tarafýn-dan koordine edilmiþtir. Baðýmsýz koordinatör, tüm solüsyonlarý kodlamýþ ve bilgiyi toplamýþtýr ama deneylerde bir fiil çalýþmamýþtýr. Bu yüzden yalan ve sahteciliðe olanak kalmamýþtýr.Yapýlan tüm deneyler Benveniste’nin sonuçlarýný desteklemiþtir. Benveniste bu sonuç karþýsýnda ‘12 sene önceye bizim baþladýðýmýz noktaya gittiler’ demiþtir. Benveniste biyo kimyevi mad-delerin yaydýðý sinyali kaydedip internet aracýlýðý ile dünyaya yayabilirim ve bu sinyal biyolojik hücrelerde sanki gerçekte o madde varmýþ gibi etkileyip deðiþim yaratýr. Unutmayýn bedenin %75 su’dur.”

Buradan çýkarýlacak ilk ders þudur; internet aracýlýðý ile ulaþan sesli hiçbir mesajýn dinlenmeden silinmesi gerekebilecektir. Bir melodi veya sözle iletilen titreþimin ne zaman neye sebep olacaðý anlaþýldýðýnda çok geç ola-bilir. Cep telefonlarý da bu amaç için kullanýlmaya uygundur.

(24)

“Titreþimlerin su moleküllerinde sebep olduðu deðiþiklikler, Japon bilim adamý Masaru Emoto’nun bilimsel çalýþmalarý ve fotoðraflarý ile birlikte yayýnlanmýþ olan “The Message from Water” isimli kitabýnda bulunuyor. Emoto’nun çalýþmasý bize gerçekçi kanýtlarla insanýn titreþimsel ener-jisinin, düþüncenin, kelime, fikir ve müziðin suyun moleküler yapýsýný et-kilediðini sunuyor. Su bu gezegendeki yaþamýn kaynaðýdýr. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen trilyonlarca sývý dolu odacýklardan oluþur. Yaþamýmýzýn kalitesi sývýmýzýn kalitesi ile direk baðlantý halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel þekli kolayca bulunduðu ortama adapte olur. Yalnýz deðiþen sadece fiziksel þekli deðildir, moleküler þeklide deðiþir. Çevresel enerji veya titreþimler suyun moleküler þeklini deðiþtirir. Bu anlamda su sadece görsel anlamda çevresel durumu yansýtmaz ayný zamanda moleküler anlamda da yansýtýr.

Emoto, görsel anlamda bu moleküler deðiþimi fotograf teknikleri ile bel-gelemektedir. Su damlacýklarýný dondurup fotoðraf çekme kapasitesi olan karanlýk alan mikroskobu altýnda inceliyor. Çalýþmasý çevresel etkilerin suda yarattýðý moleküler deðiþimi açýkça ortaya koymaktadýr.

Emoto, dünyanýn deðiþik kaynaklarýndan alýnan ve deðiþik durumlarda olan sularýn kristalize þekillerinde bir çok büyüleyici farklýlýklar keþfetmiþtir. Akar sulardan ve kaynaklardan alýnan su çok güzel geometrik þekilleri olan kristal desenler gösterirken, sanayi ve yerleþimin yoðun olduðu kirli ve tok-sik sular, su borularýnda ve depolarda bekletilen durgun bozuk sular kesin þekilsel olarak bozuk ve rastgele oluþmuþ kristal þekiller oluþturuyor.

Sanbu-ichi Yusui akarsuyundan su

Japon Shimato nehrinden su

(25)

Bu fotoðraflar suyun inanýlmaz yansýmasýný gösteriyor, canlý ve her duygu ve düþüncemize tepki veren bir madde. Suyun çevresindeki titreþim ve enerjiyi kolayca aldýðý açýkça ortada. Su, bir kelime söylendiði anda, anýn-da hemen etkilenmekte.

Fransa Lourdes çesme suyu

Japonya Biwako gölü kirli su

Yodo nehri Kasai’deki þehirlerden geçiyor

Ýþlem görmemiþ

durmuþ su

Fujiwara barajindan dua edilmeden önceki hali

Fujiwara barajindan dua edildikten sonraki hali

Musluk suyunun duadan önceki hali

Musluk suyunun duadan sonraki hali

Tibet Sutrasi

Beethovenin Pastorale Kawachi yerel dans müziði

(26)

Düþünce ile DNA yapýsý deðiþtirilebilmektedir. 1990 yýlýnda Moskova’ da bir grup bilim adamý insan genomunun fazlaca biyokimya düzeyine in-dirildiði görüþü ile insan DNA’sý üzerinde bir çalýþma baþlattýlar. Bugüne kadar oluþmuþ olan Ortodoks düþünce tarzýnýn birçok bilgiyi gizlediðini fark etmiþlerdi.

Bu grupta çoðunluðu Rus bilim akademisinden olan üstün yetenekte bilim adamlarý var. Tanýnmýþ Lebedev enstitüsünden fizikçilerin dýþýnda mo-leküler biyolog, biyofizikçi, genetik uzmaný, embriyolog ve dilbilimci de bulunuyor. Projenin yönetimi bir biyofizikçi ve moleküler biyolog olan Dr. Pjotr Garjajev, kendisi Rus bilim akademisinin olduðu kadar New York Bilim akademisinin de bir üyesidir. 1990’dan bu yana oluþturulan bu pro-jenin neticesinde Moskovalý grup devrim sayýlacak bir farkýndalýkla karþýlaþtý. Bu durum DNA ve insan genetiði anlayýþýna yepyeni bir ýþýk tuttu.

DNA’mýzýn sadece % 10’nunu protein oluþturmakta kullanýrýz, diðer % 90’ný iþe yaramaz DNA diye kabul edilir. Oysa bu Rus araþtýrmacý grup Heavy metal müzik Sen beni hasta ediyorsun

seni öldüreceðim

Adolph Hitler

Teþekkür ederim Sevgi ve Takdir

(Burada oluþan 6 köþeli yýldýza dikkat edelim)

(27)

doðanýn aptal olmadýðýna inanarak araþtýrmalarý baþlattý ve neticeler devrim yaratacak nitelikte sonuçlandý.

DNA’mýzýn alkalinlerinin bildiðimiz normal lisanda kullanýlan grameri takip ettiðini ve aynen lisanlarýmýz gibi kalýpsal kurallarý olduðunu keþfet-tiler. Dolayýsý ile insan lisanýnýn tesadüfen oluþmadýðý, içsel DNA’mýzýn yansýmasý olduðu ortaya çýktý.

“Bu araþtýrmacý grup ayný zamanda DNA’nýn titreþimsel tabiatýný da inceledi. Kýsaca özetlemek gerekirse; “yaþayan kromozomlar endojen (içsel) DNA lazer radyasyonu kullanarak aynen holografik bilgisayarlar gibi çalýþýyor”. Bunun anlamý þu; belirli frekans desenlerini lazer ýþýnýna ayarlayýp bununla DNA frekansýný etkilediler ve dolayýsý ile genetik bil-ginin kendisini etkilediler. DNA-alkaline eþleri ve lisanýn temel yapýsý ayný olduðuna göre, DNA’yý deþifre etmeye gerek yok. Basit bir þekilde insanýn kullandýðý lisandaki kelime ve cümleleri kullanabilirsiniz. Yaþayan doku-daki DNA maddesi, eðer gerekli frekanslar kullanýlýrsa, lisana ayarlanmýþ lazer ýþýný ve hatta radyo dalgalarýna her zaman tepki verecektir. Bu ise düþünce ve kelimelerin, cümlelerin, enerji çalýþmalarýnýn neden etkili ol-duðunu ve neden iyileþtirici neticeler elde edildiðini açýklamakta. Batýlý araþtýrmacýlar DNA sarmalýmýzdan tek genleri kesip atýp baþka yerlere yer-leþtirirken Ruslar ayarlanmýþ radyo ve ýþýk frekanslarý ile hücre metaboliz-masýný etkileyerek genetik yanlýþlýklarý düzeltiyor.

Garjajeva’nýn araþtýrma grubu bu metotla X ýþýnýnýn zarar verdiði kromo-zomlarýn onarýlabilineceðini ispat ettiler. Hatta belirli bir DNA’nýn bilgi desenini yakalayýp baþka birine aktardýlar, böylece hücreleri baþka bir genoma programladýlar. Mesela kurbaða embriyosunu salamander em-briyosuna sadece DNA bilgi deseninin frekansýný ileterek aktardýlar. Böylece tüm bilgi kesip biçme olmadan, dolayýsý ile hiçbir uyumsuzluk ve yan etki oluþmadan aktarýlmýþ oldu. Tüm bunlar sadece titreþim ve lisan kullanarak yapýldý. Spritüel öðretmenler bedenlerimizin kelime, düþünce, ses ve titreþimlerden etkilendiðini ve tekrar programlanabildiðini asýrlardýr

(28)

bilirler ancak bunun bilimsel olarak da ispat edilmesi yolumuza daha da somut bir ýþýk tutmakta.

Rus bilim adamlarý bu kadarla kalmayýp DNA’mýzýn vakumda bozucu desenlere neden olabileceðini böylece manyetik solucan delikleri yarata-bileceðini de keþfettiler. Solucan delikleri Einstein-Rosen köprüleri de denilen, yanarak sönmüþ olan yýldýzlarýn býraktýðý kara deliklerin mikroskobik eþ deðeridir. Bunlar bilginin uzay zaman dýþýnda iletilmesini saðlayan tüneller, evrenin tamamýyla deðiþik bölgeleri ile oluþan baðlan-týlardýr. DNA bu bilgi parçacýklarýný çeker ve bizim bilincimize aktarýr. Bu tarz Hiper baðlantý en çok gevþemiþ ve dingin bir durumda oluþur. Gerilme, korku, üzüntü veya hiper aktif bilinç hali hiper baðlantý oluþu-munu ve böylece bilginin akýþýný engeller. Doðada Hiper baðlantý milyon-larca yýldýr yapýlýr. Böceklerin organize hayat akýþý bunu dramatik bir þe kilde ispatlar. Doðadan bir örnek ; Kraliçe karýnca kolonisinden ayrýlýrsa, yapýlanma planlandýðý gibi delicesine devam eder. Þayet kraliçe öldürülürse kolonideki tüm çalýþma durur. Kraliçenin uzaktan bile olsa grup farkýndalýðý ile iþçilere imar planlarýný gönderdiði bellidir, ölmedikçe istediði kadar uzakta olsun hiper komünikasyon saðlanýr. Hiper komünikasyon insanlar arasýnda his, ilham, sezgi, duru görü, þifacýlýk olarak deneyimlenir.”

36. YÂSÝN SURESÝ

82. Ayet (YNÖ meali)

O, bir þeyi istediðinde, buyruðu sadece þunu söylemektir: "Ol!" Artýk o, oluverir. 82. Ayet (EHY meali)

O'nun emri, birþeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da oluverir.

16. NAHL SURESÝ 40. Ayet (YNÖ meali)

Biz bir þeyi dilediðimizde, onun hakkýnda söyleyeceðimiz söz, "Ol!" demekten ibarettir; o hemen oluverir.

(29)

40. Ayet (EHY meali)

Bizim, herhangi birþey için sözümüz onu murat ettiðimiz zaman, yalnýzca ona:"Ol!" dememizdir. O da hemen oluverir.

Ýstenilen bir þeyin oluþmasý için yapýlanýn sadece ‘ol’ demek olduðu belir-tilmiþtir. Allah bir þeyi istediðinde emreder, bizde yaparýz denilmemiþtir. Yapýlan; olmasý istenilen þey için gerekli kelimelerin doðru sýrayla ve sesle söylenmesidir. Allah, kelimelerle maddeye hokum etmektedir.(Arapça doðru okunuþu ‘hokum’dur, ‘hüküm’ deðil.)

11. HÛD SURESÝ 44. Ayet (YNÖ meali)

Ve denildi: "Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Ve su çekildi. Ýþ bitirilmiþti. Gemi, Cûdi üzerine oturdu ve haykýrýldý: "O zalimler topluluðu geri gelmez olsun!” 44. Ayet (EHY meali)

Bir de: "Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sende açýl!" denildi ; su çekildi, iþ bitirildi, gemi Cudi üzerinde durdu ve bu zalim topluluða: "Defolun!" denilmiþti.

21. ENBÝYA SURESÝ 69. Ayet (YNÖ meali)

Biz de þöyle dedik: "Ey ateþ, Ýbrahim'e bir serinlik ol, bir selam ol!" 69. Ayet (EHY meali)

Biz: "Ey ateþ, Ýbrahim'e serin ve zararsýz ol!" dedik.

40. MÜMÝN SURESÝ 68. Ayet (YNÖ meali)

O O'dur ki, hem hayat veriyor hem öldürüyor. Bir iþ ve oluþa hükmedince, ona sadece "Ol!" der; o hemen oluverir.

68. Ayet (EHY meali)

O'dur hem dirilten, hem öldüren. Özetle, O bir iþe karar verdiði zaman ona sadece: "Ol!" der, oluverir.

(30)

Yukarýdaki ayetlerden anlaþýldýðý üzere herþey gibi, canlandýrmak ve can almak da sadece gerekli kelimelerin söylenmesiyle oluþan ses titreþim-lerinin fiziksel etkisi sonucu oluþan durumdur.

2. BAKARA(SIÐIR) SURESÝ

243. Ayet (YNÖ meali)

Ölüm korkusuyla binlerce kiþi halinde yurtlarýndan çýkanlarý görmedin mi? Allah onlara "Ölün!" dedi de sonra onlarý diriltti. Þu bir gerçek ki Allah, insanlara karþý çok lütufkârdýr. Fakat insanlarýn çoklarý þükretmezler.

243. Ayet (YNÖ meali)

Binlerce kiþi iken ölüm korkusuyla yurtlarýndan çýkan kimseleri görmez misin? Allah onlara: "Ölün." dedi. Sonra onlara bir hayat verdi. Muhakkak Allah, insan-lara karþý bir fazilet sahibidir, ancak insanlarýn pek çoklarý þükretmiyorlar.

41. FUSSILET (‘AYRINTILI YAPTI’) SURESÝ

12. Ayet (YNÖ meali)

Böylece onlarý, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göðe kendi iþ ve oluþunu vahyetti. Ve biz, arza en yakýn göðü kandillerle ve bir korumayla donattýk. Ýþler bunlar Azîz ve Alîm olanýn takdiridir.

12. Ayet (EHY meali)

Böylece onlarý iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu ve her gökte (bulu-nan meleklere) iþlerine ait emrini vahyetti. Dünya gökyüzünü kandillerle donat-týk ve koruduk, iþte bu, hep o çok güçlü ve herþeyi bilenin takdiridir.

99. ZÝLZÂL (ZELZELE) SURESÝ

4. Ayet (YNÖ meali)

Ýþte o gün yerküre, tüm haberlerini söyler/anlatýr. 4. Ayet (EHY meali)

(31)

5. Ayet (YNÖ meali)

Çünkü Rabbin ona vahyetmiþtir. 5. Ayet (EHY meali)

Çünkü Rabbin ona vahyetmiþtir.

10. YÛNUS SURESÝ

24. Ayet (YNÖ meali)

Þu iðreti hayatýn durumu gökten indirdiðimiz bir suya benzer: Ýnsanlarýn ve davar-larýn yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karýþmýþtýr. Nihayet toprak, takýdavar-larýný kuþan-mýþ, süslenmiþtir. Topraðýn sahipleri onun üzerinde egemen olduklarýný sanmak-tadýrlar. Tam bu sýrada emrimiz ona gece veya gündüz ulaþmýþtýr. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuþ gibi biçip atmýþýzdýr. Derin derin düþünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrýntýlý olarak veriyoruz.

24. Ayet (EHY meali)

O dünya hayatýnýn misali, ancak gökten indirdiðimiz bir su gibidir ki, onunla yeryüzündeki otlar, insan ve hayvanlarýn yediði bitkiler birbirine karýþmýþtýr. Nihayet yeryüzü zinetini takýnýp süslendiði ve sahipleri de onun üzerinde kendi-lerini güçlü sandýðý bir sýrada geceleyin veya gündüzün ona emrimiz gelivermiþ, bir anda ona öyle bir týrpan arývermiþizdir ki, sanki dün orada hiçbir þenlik yokmuþ gibi oluverir. Ýþte düþünebilecek bir kavim için ayetlerimizi böyle açýklýyoruz.

Yukarýdaki ayetlerde verilen bilgilerde, oluþan/meydana gelen tüm iþlerin söz söylenmesiyle yapýldýðý anlaþýlmaktadýr. Peki madde kendisinden ‘olmasý istenilen’ þeyi anlatan sözü nasýl anlamaktadýr? Maddenin anladýðý kelimenin anlamý deðil, kelimelerin telaffuz edilmesiyle oluþan ses titreþim-leridir. Algýladýklarý titreþimlere göre davranan/deðiþiklik gösteren madde temel yapýsýnýn, ‘gözlendiklerini farkettiklerinde yapýlarýný deðiþtirdikleri’ de hatýrlanýrsa, þuuru ve hafýzasý olduðu için, kendilerine ses titreþimleriy-le emredititreþimleriy-leni oluþturmakta/yapmaktadýrlar. Titreþimtitreþimleriy-ler maddeyi kontrol etmekte, ona emir vermektedir. Allah’ýn emrine karþý konulamamasý; kelimeleri telaffuz etmesiyle oluþan ses titreþimlerinin maddeye hokum etmesidir.

(32)

36. YÂSÎN SURESÝ

28. Ayet (YNÖ meali)

Biz onun ardýndan kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de deðildik.

28. Ayet (EHY meali)

Arkasýndan kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de deðildik.

29. Ayet (YNÖ meali)

Olan, sadece korkunç titreþimli bir sesti. Ve bir anda sönüverdiler. 29. Ayet (EHY meali)

O sadece bir sayha (gürültü) oldu; hemen sönüverdiler.

49. Ayet (YNÖ meali)

Sadece korkunç titreþimli bir sesi bekliyorlar. Onlar çekiþip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir.

49. Ayet (EHY meali)

(Ondan) sadece bir tek sayhaya bakýyorlar, bir sayha ki, onlar çekiþip dururlarken kendilerini yakalayýverir.

53. Ayet (YNÖ meali)

Topu topu korkunç titreþimli bir tek ses. Ve bakmýþsýn, hepsi birden huzurumuz-da divan durmaktadýr.

53. Ayet (EHY meali)

Baþka deðil, sadece bir sayha olmuþ, derhal hepsi toplanmýþ huzurumuza getirilmiþlerdir.

16. KAMER SURESÝ 31. Ayet (YNÖ meali)

Biz, onlar üzerine bir tek ses gönderdik de aðýlcýnýn serptiði kuru ot gibi kýrýlýp ufa-landýlar.

31. Ayet (EHY meali)

Çünkü Biz üzerlerine tek bir sayha gönderiverdik; aðýlcý çýrpýsý gibi kýrýlýp dökülüverdiler.

(33)

16. NAHL SURESÝ 77. Ayet (YNÖ meali)

Göklerin ve yerin gaybý Allah'ýndýr. O saate/dünyanýn sonuna iliþkin emirse bir göz açýp yummak gibi, hatta ondan da yakýndýr. Allah her þeye kadirdir.

77. Ayet (EHY meali)

Bütün göklerin ve yerin sýrrýný bilmek de Allah'a mahsustur. Kýyamet olayý da yal-nýz bir göz kýrpmasý gibi veya daha yakýndýr. Þüphe yok ki, Allah, herþeye gücü yetendir.

Hayvanlarýn da önce bedenlerine þekil verilmiþ, sonra gerekli kelimelerin söylenmesiyle canlandýrýlmýþlardýr.

36. YÂSÎN SURESÝ 71. Ayet (YNÖ meali)

Görmediler mi, ellerimizin yapýp ettiklerinden, kendileri için nice hayvanlar yarat-týk da onlar, bu hayvanlara sahip oluyorlar.

71. Ayet (EHY meali)

Þunu da görmediler mi: Biz onlar için ellerimizin yaptýklarýndan bir takým yumuþak hayvanlar yaratmýþýz da onlara sahip bulunuyorlar.

Allah, Hz.Ýsa’ya vücudu çamurdan oluþturulmuþ þekline söylendiðinde onu canlý bir kuþ haline getirecek kelimeleri öðretmiþtir.

3. ÂLÝ ÝMRAN SURESÝ

49. Ayet (YNÖ meali)

Onu Beniisrail'e þöyle konuþan bir resul yapacak: "Þu bir gerçek ki, ben size Rabbinizden bir mucize getirdim: Ben, çamurdan, kuþ görünümünde bir þey yapar, ona üflerim de Allah'ýn izniyle kuþ oluverir. Ben, körü ve abraþý iyileþtirir, ölüleri Allah'ýn izniyle diriltirim. Evlerinizde yemekte ve biriktirmekte olduklarýnýzý size haber veririm. Eðer inananlarsanýz, bunda sizin için tam bir mucize vardýr."

(34)

49. Ayet (EHY meali)

Onu Ýsrailoðullarýna Peygamber olarak gönderecek; onlara diyecek ki: "Ben, size Rabbinizden bir mucize ile geldim. Ben, size çamurdan kuþ biçiminde bir yaratýk yaparým, içine üflerim; Allah'ýn izniyle hemen bir kuþ olur. Yine Allah'in izniyle, anadan doðma körü ve abraþý iyi eder, ölüleri diriltirim ve size evlerinizde yedik-lerinizi ve biriktirdikyedik-lerinizi haber veririm. Eðer iman edecekseniz, þüphesiz bunda size bir delil vardýr.

Büyük olasýlýkla Beniisrail halký tarafýndan Hz. Ýsa’ya yapýlan iþkencenin sebebi de bu kelimeleri öðrenebilmek olmuþtur. Tabii daha önce Hz.Ýsa’ya bu kelimeler unutturulmadýysa.

Sadece sözle birþey kanýtlanamaz. Kelimelerle söylenen þeyler oluþacaðý, var olacaðý/meydana geleceði için doðru ortaya çýkacak ve kanýtlanacaktýr. Ýnananlar için zaten þüphe edilen birþey yoktur. Yalanlayýp inkâr edenler birkez daha düþünmelidirler.

8. ENFAL SURESÝ 21. Ayet (YNÖ meali)

O sýrada Allah, iki gruptan birinin kesinlikle sizin olacaðýný vaat ediyordu. Ve siz, güçsüz ve silahsýz olanýn size düþmesini arzu ediyordunuz. Allah ise hakký kendi kelimeleriyle tam bir biçimde ortaya koymayý ve küfre batmýþlarýn ardýný-arkasýný kesmeyi istiyordu.

21. Ayet (EHY meali)

Ve o zaman Allah, size iki topluluktan birini va'd ediyordu ki, sizin olsun! Siz ise arzu ediyordunuz ki güçsüz olan sizin olsun! Oysa Allah sözleriyle gerçeði ortaya çikar-mak ve kafirlerin arkasýný kesmek istiyordu.

10. YÛNUS SURESÝ

82.Ayet (YNÖ meali)

"Ve suçlular hoþ görmese de Allah, hakký, kelimeleriyle ortaya çýkarýp kanýtlaya-caktýr.”

(35)

82.Ayet (EHY meali)

Allah kendi sözleriyle gerçeði ispat eder, suçlular hoþlanmasalar bile.

‘Kelime’ olarak kullandýðýmýz sözcüðün erken Türkçe aslý * ‘ATBÝTÝG’ dir. ‘AT’ýn anlamý ‘var etme’ dir. ‘BÝTÝG’in anlamý ‘ortaya konmuþ eser’dir. Kelime/ATBÝTÝG’in anlamý ‘var edilerek ortaya konmuþ eser’dir. Kelimeler’i bilen Allah’dýr. Var etmeyi saðlayacak kelimeleri bilmediðimiz için de bizim söylediklerimiz; sözcükler, adlar ve isimlerdir, ‘kelimeler’ deðildir. ‘Bir kelime öðretenin kýrk yýl kölesi olurum’ sözünün anlamý bu durumdur.

Allah’ýn kudreti ve hokum eden olmasý, maddeye istediði her þeyi yaptýra-cak olan ilime, yani kelimelerin bileni, sahibi olduðu içindir. Allah, verdiði emre hokum eder. Bu da kelimelerle, canlý cansýz tüm varlýklarýn fizik-sel/maddesel yapýlarýna hokum ettiði içindir. Ýþte yenilmez, karþý konulamaz güç budur. %75’i su olan insan bedeni de, akýl ve þuuruna raðmen titreþim-lere karþý koyamayacaðý için, Allah’ýn hokumu önüne geçilemez olandýr. Allah’ýn emri kesinlikle yerine gelir.

12. YÛSUF SURESÝ

21. Ayet (YNÖ meali)

Onu satýn alan Mýsýrlý, karýsýna þöyle dedi: "Ona iyi bak, kendisine güzel bir yer hazýrla. Bize yararý dokunabilir. Belki de evlat ediniriz onu." Ýþte bu þekilde biz Yûsuf'a yeryüzünde imkân verip o topraða yerleþtirdik ki, ona olaylarýn/haberlerin yorumunu öðretelim. Allah, kendi emrine Gâlib'dir/kendi emrine hükmeder. Ama insanlarýn çoklarý bilmiyorlar.

21. Ayet (EHY meali)

Mýsýrda onu satýn alan kiþi karýsýna: "Ona iyi bak, belki bize yararý olur, ya da onu evlat ediniriz." dedi.Bu þekilde Yusuf'u orada yerleþtirdik, kendisine olaylarýn yorumuna dair bilgiler öðretelim diye. Allah, yaptýðý iþte üstün bir güce sahiptir, fakat insanlarýn çoðu bilmezler.

(36)

Ýnsanlar beynini deðil, akýlýný, doðarken belirlenmiþ kapasitelerde iþletebile-cek farklýlýkla var edilmiþlerdir. Eðer insanlara her þeyin ilimine ulaþmasýna yetecek kapasite/ruh verilirse Allah’a rakip olmaya kalkýþacaklardýr. 16. NAHL SURESÝ

4. Ayet (YNÖ meali)

Ýnsaný bir spermden yarattý. Bir de bakmýþsýn insan, açýkça kafa tutan bir hasým oluvermiþtir.

4. Ayet (EHY meali)

Ýnsaný bir damla sudan yarattý. Bir de bakarsýn ki o, açýk bir düþman kesilmiþ!

Canlýlarý kopyalamak bunun baþlangýcý deðil midir? 2. BAKARA SURESÝ

255. Ayet (YNÖ meali)

Allah'tan baþka ilâh yok. Hayy'dýr O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kay-naðýdýr. Ne gaflet yaklaþýr O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnýz O'nundur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadýkça, kim þefaat edebilir! O, insanlarýn önden gönderdiklerini de bilir, arkada býraktýk-larýný da!... Ýnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediði dýþýnda, hiçbir þeyi kavrayýp kuþatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuþatmýþtýr. Göklerin ve yerin korunmasý O'na hiç de zor gelmez. Aliyy'dir O, yüceliði sýnýrsýzdýr; Azim'dir O, büyüklüðü sýnýrsýzdýr.

255. Ayet (EHY meali)

Allah'dan baþka hiç bir tanrý yoktur. O, daima yaþayan, daima duran, bütün var-lýklarý ayakta tutandýr. O'nu ne gaflet basar, ne de uyur. Göklerdeki ve yerdeki herþey O'nundur. O'nun izni olmadan huzurunda þefaat etmek kimin haddine! Onlarýn önlerinde ve arkalarýnda ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediði kadarýndan baþka ilminden hiçbir þey kavrayamazlar. O'nun hükümdarlýðý, bütün gökleri ve yeri kucaklamýþtýr. Her ikisini görüp gözetmek, ona bir aðýrlýk da ver-mez. O, çok ulu ve çok büyüktür.

(37)

Türükler’in (Erken Türkler’in) kuantum fiziðinden haberdar oluþu, mad-denin gözle görülemez dört temel yapý taþýný ve bir araya geldiklerinde oluþan ýþýk ýþýnlarý biliyor olmalarý, bu bilgilerin onlara öðretildiðini göster-mektedir. Eðer Türükler bu bilgileri, kendi ulaþmýþ olduklarý uygarlýk seviyesi sonucunda öðrenmiþ olsalardý, kendilerinden bu günlere kalanlar sadece duvar veya taþ yazýtlar olmazdý.

Kur’an nasýl yirmi üç senede insanlarýn anlamasýna süre tanýnarak yavaþ yavaþ indirilmiþse, Hz.Nuh tufaný sonrasý içinde bulunduðumuz yaþam döneminde Allah, insanlarýn, öðretilen ilimi kullanarak sindirmesini istemiþ ve yavaþ yavaþ bugünkü seviyeye ulaþtýrarak, Kendisi ve var ediþiyle ilgili doðrularý ikna olarak anlamamýzý, öðrenmemizi ve inanmamýzý saðlamýþtýr. Maddenin özelliklerinden bir tanesi eþdeðerli, yani madde/karþýtmadde halinde olmasýdýr. Bunun anlamý; var edilen canlý cansýz her varlýðýn, ayna simetrisi þeklinde bir benzerinin de var olmasýdýr. Ayna simetrisi, sað ile solun yer deðiþtirmesidir. Avuç içleri ayný yöne bakacak þekilde sað elimizi sol elimizin üzerine koyduðumuzda parmaklarýmýzýn yer deðiþtirmiþ olmasý durumudur.

*“Bütün parçacýklar(ya da maddeler) için, benzer karþýtparçacýklar (ya da karþýtmaddeler) vardýr. Parçacýk ve karþýtparçacýklar iþaretleri dýþýnda tamamen benzerdirler. Örneðin bir proton elektriksel olarak pozitif, ancak antiproton elektriksel olarak negatifdir. Her ikiside ayný kütleye sahip olduklarýndan, kütleçekiminden benzer þekilde etkileþirler. Bir karþýt-madde parçacýk, uygun parçacýk sembolünün üstüne bir çizgi çizilerek sembolize edilir. Örneðin, proton(P), P+ þeklinde yazýlýp, P- þeklinde yazýlan bir karþýtparçacýða sahiptir. Bir protonun karþýtparçacýðý antipro-ton, bir elektronun(e-) karþýtparçacýðý ise pozitron(e+) olarak adlandýrýlýr. Buradaki ilginç soru þudur; bir madde ve karþýtmadde tamamen eþ ancak zýt iþaretlidirler. Öyleyse niçin evrende karþýtmaddeden daha fazla madde vardýr? Fizikçiler hâlâ bu bilmeceyi çözmeye çalýþmaktadýrlar.

(38)

Sað ve sol elinizi, parmaklarý ayný yöne bakacak þekilde üst üste getirmeyi deneyin. Getiremezsiniz! Eldiven teklerini de ayný þekilde üst üste getire-mezsiniz. Sað ayaðýnýzý sol ayakkabýnýzýn içine sokamazsýnýz. Buna ‘ayna simetrisi’ denir. Pekala, bir örnek daha; dýþ görünüþ bakýmýndan tamamen özdeþ iki tür salyangoz vardýr; ama bunlar evlerini ‘ayrý’ biçimde yapar. Birinin kabuðunun kývrýmý saat yelkovaný yönünde, ötekininki ters yöndedir. Doða þaþýrtýcýdýr. Sað ve sol olmak üzere iki tür þeker vardýr ve bu salyangozlar yalnýzca bu þekerlerden birini yer. Umarým artýk inan-mýþsýnýzdýr! Bu özellikte birçok molekül vardýr. Bunun harika örnekleri de yalnýzca kimyada (organik kimyada) vardýr.

...

Karþýtmadde kavramý Leibniz’e, 18.yy’a gider. Leibniz, Newton’un çað-daþýdýr ve ondan baðýmsýz diferansiyel ve ve integral hesabýnýn keþifçisidir. Ýkili arasýndaki tartýþma, þu þekilde anlatýlabilir; eðer bir cismi veya bir tür fiziksel süreci doðrudan doðruya veya aynada izlersek, cismin veya sürecin doðrudan veya yansýmýþ görüntüsünün hangisinin doðrudan, hangisinin yansýmadan görüldüðünü ayýrt edemeyiz. Bir þeyin gerçeði ile aynadaki görüntüsü arasýndaki tek fark; sað ile solun yer deðiþtirmesidir. Bunun sonucunda tüm varlýklar ve süreçler, sað ve sol deðiþmelerine karþý eþit olasýlýkla oluþmuþlardýr. Bu mantýksal kural, çekirdek ve elektromanyetik etkileþmeler için deneylerle kanýtlanmýþtýr.”

51. ZÂRÝYÂT (TOZUTUP SAVURANLAR) SURESÝ

49. Ayet (YNÖ meali)

Herþeyden iki çift yarattýk ki düþünüp anlayabilesiniz. 49. Ayet (EHY meali)

Hem herþeyden iki çift yarattýk ki, düþünesiniz.

13. RA’D (GÖK GÜRÜLTÜSÜ) SURESÝ

(39)

Yeri uzatýp döþeyen ve onda oturaklý daðlar ve nehirler vücuda getiren O'dur. Bütün meyvelerden kendi içlerinde ikiþer çift yaratmýþtýr O. Geceyi gündüze sarýp bürümektedir O. Bütün bunlarda derin derin düþünecek bir topluluk için elbette ayetler vardýr.

3. Ayet (EHY meali)

Yine O, Odur ki, yere bir uzantý verdi, orada oturaklý daðlar ve ýrmaklar yaptý ve meyvelerin hepsinden onda iki çift yarattý; geceyi gündüze bürüyüp duruyor; mu-hakkak bunda düþünen bir topluluk için deliller vardýr.

23. MÜMÝNÛN (MÜMÝNLER) SURESÝ

27. Ayet (YNÖ meali)

Bunun üzerine biz, Nûh'a þöyle vahyettik: "Gözlerimizin önünde ve vahyimize uygun olarak gemiyi yap. Emrimiz gelip tandýr kaynayýnca, ailenle birlikte her tür-den iki çifti gemiye sok. Ýçlerintür-den, haklarýnda daha önce hüküm verilmiþ olan-larý dýþta býrak. Zulmetmiþ olanlar hakkýnda bana yakarýp durma. Onlar kesinlik-le boðulacaklardýr."

27. Ayet (EHY meali)

Biz de ona þöyle vahyettik: "Bizim gözetimimiz altýnda ve vahyimizle gemiyi yap sonra emrimiz gelip de tandýr (kazan) kaynayýnca hemen ona topundan bir iki çifti ve aleyhinde önceden huküm verilmiþ olanlarýn dýþýnda aileni ona bindir ve o zul-medenler hakkýnda bana yakarýþta bulunma; çünkü onlar kesinlikle boðulacak-lardýr!

Ýki çift dört eder, iki erkek iki diþi. Bu durum madde oluþumunun deðiþmez özelliðidir ve var edilen her varlýðýn ayna simetrisi benzerinin var olmasýn-dandýr. Kýyamet günü diriltilecek olanlar bu benzerlerimizdir. Kýyamet günüyle ilgili hiçbir ayetde ‘tekrar var edilme’ ifadesi kullanýlmamýþtýr. Hep diriltilmenin bilgisi verilmiþtir. Þu anda yerde paralel boyutta bir ölüm/bir uyku halinde bulunan benzerlerimiz, kýyamet günü þu an içimizde bulunan ruhlarýn o benzer bedenlerimize girmesiyle dirilme meydana gelecektir.

(40)

24. NÛR (IÞIK) SURESÝ

37. Ayet (YNÖ meali)

Öyle erler vardýr ki, bir ticaret de bir alýþ-veriþ de onlarý Allah'ýn zikrinden /Kur'an'ýndan, namazý/duayý yerine getirmekten, zekât vermekten alýkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceði/yer deðiþtireceði günden korkarlar.

37. Ayet (EHY meali)

Nice erler ki, ne ticaret, ne de alýþveriþ kendilerini Allah'ý anmaktan, namaz kýl-maktan ve zekat vermekten alýkoymaz; onlar, kalplerin ve gözlerin kývranacaðý günden korkarlar.

Kýyamet günü diriltilecek olan benzerlerimizde, karþýtmaddenin ayna simetrisi özelliði gereði, gözlerin ve kalbin yeri deðiþmiþ durumdadýr. Kalp asýl olan yerinde, sað tarafta olacaktýr. Madde oluþumunun karþýtmadde özelliðinin bir þartý olarak var olmuþ olan ayna simetrisi durumundaki ben-zer vücutlarýmýz, paralel boyutta þu anda bizlerle üben-zerinde yaþadýðýmýz yeri paylaþmaktadýrlar ve kýyamet günü mezarlardan çýkacak þekilde görüne-cek olanlar bu benzer vücutlarýmýzdýr.

22. HAC SURESÝ

7. Ayet (YNÖ meali)

Ve saat mutlaka gelecektir. Kuþku yok onda. Ve Allah kabirlerdeki þuurlu varlýk-larý diriltecektir.

7. Ayet (EHY meali)

Ve gerçek þu ki o kýyamet gelecektir, onda hiç þüphe yoktur. Ve gerçekten Allah kabirlerde olan kimseleri diriltip kaldýracaktýr.

50. KAF (‘KAF’ HARFÝ) SURESÝ

42. Ayet (YNÖ meali)

(41)

42. Ayet (EHY meali)

Hakka çaðýran o sayhayý (haykýrýþý) iþitecekleri gün, iþte o kabirlerden çýkýþ günüdür.

56. VÂKIA (OLAN, ORTAYA ÇIKAN) SURESÝ

35. Ayet (YNÖ meali)

Biz kadýnlarý da güzel bir biçimde yeniden yaratmýþ, 35. Ayet (EHY meali)

Biz kadýnlarý yeniden biçimlendirdik.

76. ÝNSAN/DEHR (ÝNSAN/ZAMAN) SURESÝ

28. Ayet (YNÖ meali)

Biz yarattýk onlarý ve kuvvetli yaptýk baðlarýný/eklemlerini. Dilediðimizde benzer-leri ile deðiþtiririz onlarý.

28. Ayet (EHY meali)

Onlarý Biz yarattýk, kundaklarýný da Biz baðladýk, dilediðimiz vakit de kýlýklarýný deðiþtiririz.

29. Ayet (YNÖ meali)

Ýþte bu, bir hatýrlatýcý ve düþündürücüdür. Dileyen, Rabbine doðru, bir yol edinir. 29. Ayet (EHY meali)

Ýþte bu bir öðüttür, dileyen Rabbine bir yol tutar!

30. RÛM SURESÝ

25. Ayet (YNÖ meali)

Göðün ve yerin O'nun emriyle ayakta durmasý da O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi bir çaðrýyla davet ettiðinde siz yerden hemen çýkacaksýnýz.

25. Ayet (EHY meali)

Yine göðün ve yerin O'nun emriyle durmasý da O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi bir çaðýrýþ çaðýrdýðý zaman siz hemen yerden çýkarsýnýz.

(42)

2. BAKARA SURESÝ

260. Ayet (YNÖ meali)

Hani, Ýbrahim de þöyle yakarmýþtý: "Rabbim, göster bana, nasýl diriltiyorsun ölü-leri?" "Ýnanmadýn mý?" diye sordu. "Ýnandým, dedi, ancak kalbimin tatmin olmasý için ..." Allah dedi ki: "Kuþlardan dört tane al, onlarý kendine ýsýndýrýp alýþtýr. Sonra her daðýn üstüne onlardan bir parça koy. Sonra da onlarý çaðýr. Koþarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.

260. Ayet (EHY meali)

Bir vakit Ýbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasýl dirilttiðini göster." demiþti. Allah buyurdu: "Yoksa inanmadýn mý?" Ýbrahim: "Ýnandým, ancak kalbimin iyice yatýþ-masý için." dedi. Allah buyurdu ki: "Öyle ise kuþlardan dördünü tut ve onlarý kendine çevir, iyice tanýdýktan sonra her dað baþýna onlardan birer parça daðýt. Sonra onlarý çaðýr, koþa koþa sana gelsinler. Bil ki, Allah gerçekten güçlüdür ve hikmet sahibidir."

Allah, diriltilmeyle ilgili verdiði örnekte niçin iki, üç veya beþ deðil de dört tane kuþ ile örnek vermiþtir? Çünkü iki çift dört eder. Maddenin varolma þartlarýndan biri olan karþýtmadde oluþumu nedeniyle,varedilen her var-lýktan ayna simetrisi þeklinde benzerleri de var olmaktadýr. Ýki erkek ve iki diþi, toplamý dört eder.

78. NEBE ÝMRAN SURESÝ

8. Ayet (YNÖ meali) Sizleri çiftler olarak yarattýk. 8. Ayet (EHY meali) Sizleri çift çift yarattýk.

Ýlgili ayetlerde herkesin ölüp yok olacaðý söylenmemiþtir. Her canlýnýn ölümü tadacaðý bilgisi verilmiþtir.

(43)

3. ÂLÝ ÝMRAN SURESÝ

185. Ayet (YNÖ meali)

Her benlik ölümü tadacaktýr. Hak ettiðiniz karþýlýklar size, kýyamet günü, eksiksiz bir biçimde mutlaka verilecektir. Ateþten uzaklaþtýrýlýp cennete sokulan kesinlik-le kurtulmuþ olacaktýr. Ýðreti-sefil hayat aldatýcý bir yararlanmadan baþka þey deðildir.

185. Ayet (EHY meali)

Herkes ölümü tadacaktýr. Mükafatlarýnýz ancak kýyamet günü tamamlanacaktýr. Her kim o vakit ateþten uzaklaþtýrýlýr da cennete konulursa, iþte o, murada erdi. Yoksa, dünya hayatý, aldatýcý bir eþyadan baþka bir þey deðildir.

21. ENBÝYA SURESÝ

35. Ayet (YNÖ meali)

Her canlý, ölümü tadacaktýr. Biz bir imtihan olarak sizi þer ile de hayýr ile de deni-yoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.

35. Ayet (EHY meali)

Her canlý ölümü tadacaktýr. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilik ile deneye-ceðiz; hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.

Bir þeyi tatmak; onun ne olduðunu, nasýl olduðunu öðrenmektir, yok olmak deðildir. Gözden kaybolmak fiziksel yapý için, vücudlarýmýz için geçerlidir. Bir elmanýn topraða karýþmasý gibi toprak olacak olan þu andaki bedenlerimizdir. Akýlý iþletme özelliðimiz ve þuurumuz olan ruhlarýmýz, bilinçleriyle birlikte yeni vücudlarýnda yaþamlarýna devam edeceklerdir. 23. MÜMÝNÛN SURESÝ

88. Ayet (YNÖ meali)

Þunu da sor: "Eðer biliyorsanýz söyleyin. Kimdir o, her þeyin melekûtu/aslý-esasý elinde olan? O koruyup gözeten ama korunup gözetilmeyen?"

(44)

88. Ayet (EHY meali)

Sor onlara ki: "Kimdir herþeyin mülkiyeti ve yönetimi kudret elinde olan, kayýrýp da kendisine kayýrýlmaz olan; söyleyin, biliyorsanýz?"

Yukarýdaki ayette, ‘her þeyin aslý-esasý elinde olan’ denilmiþtir. Her þeyin bilgisi ya da ilimi denilmemiþtir. Bugün üzerinde yaþadýðýmýz yerde karþýt-maddeden daha çok madde vardýr ve fizikçiler bunu nedenini çözmeye çalýþmaktadýrlar. Fakat anlaþýlan þu dur ki; aslýnda, esas/asýl olan fizikçi-lerin karþýtmadde olarak adlandýrdýklarýdýr. Asýl olanda Allah’ýn elindedir, kýyamet günü görünür olacaklardýr.

10. YÛNUS SURESÝ

45. Ayet (YNÖ meali)

Onlarý huzuruna toplayacaðý gün, gündüzün bir saatinden baþka, dünyada dur-mamýþ gibidirler; aralarýnda tanýþýrlar. Allah'a kavuþmayý yalanlayýp da doðru yolu tutmamýþ bulunanlar, hüsrana uðramýþlardýr.

45. Ayet (EHY meali)

Sanki gündüzün bir saatinden fazla kalmamýþlar gibi hepsini mahþere sevkedeceði gün aralarýnda tanýþacaklar! Allah'ýn huzuruna çýkacaklarýný yalanlayýp da doðru yolu tutmamýþ olanlar þüphesiz zarara uðramýþ olacaklar.

84. ÝNÞIKAK (YARILMA,AYRILMA,KOPMA) SURESÝ

19. Ayet (YNÖ meali)

Ki siz boyuttan boyuta/halden hale mutlaka geçeceksiniz. 19. Ayet (YNÖ meali)

Sizler binip binip tabakadan tabakaya (halden hale) geçeceksiniz!

Bedenlerimizin çifter olmasý yanýnda, ruhlarýmýz/iradelerimiz de adam ve kýz olmak üzere bir çifttir/eþleþmiþtir. Nefislerimizin bir çift olarak var edilmiþ olmasý, ayný þeylere ilgi duyan, ayný þeylerden mutlu olan ruhlar/þuurlar /iradeler demektir.

(45)

30. RÛM SURESÝ

21. Ayet (YNÖ meali)

Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ýsýnasýnýz ve aranýzda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eþler yaratmasýdýr. Bunda, iyice düþünen bir toplum için elbette ayetler vardýr.

21. Ayet (EHY meali)

Yine sizin için nefislerinizden kendilerine ýsýnýrsýnýz diye eþler yaratmasý ve aranýz-da bir sevgi ve bir esirgeme yapmasý aranýz-da O'nun ayetlerindendir. Þüphesiz ki bunaranýz-da düþünecek bir kavim için ibretler vardýr.

42. ÞÛRA (TOPLU DENETÝM) SURESÝ

11. Ayet (YNÖ meali)

Gökleri ve yeri ortaya çýkarandýr, Fâtýr'dýr O. Size, benliklerinizden eþler yap-mýþtýr; davarlardan da çiftler. Bu tarz içinde üretiyor sizi. O'nun benzeri gibi bir þey yoktur. Gereðince iþiten, gereðince görendir O.

11. Ayet (EHY meali)

O gökleri ve yeri yaratan, size kendilerinizden eþler ve hayvanlardan da çiftler yaratmýþtýr. Sizi bu suretle üretip duruyor. O'nun benzeri gibi birþey yoktur. O, öyle iþiten, öyle görendir.

Bu yaþamýnda eþ ruhuna rastlamýþ kimse var mýdýr acaba? Anlaþýlan o dur ki; insanlar inançlý, ahlâklý, barýþtan ve yardým etmekten yana sabrederek yaþamayý baþarabilirlerse, yeni vücutlarýyla birlikte anlaþýp mutlu olacak-larý eþ ruholacak-larýna da en geç cennette kavuþacaklardýr.

Bilgi çok deðerlidir. Fakat sadece bilgi, koca bir hiç’tir. Bilginin doðru olarak kullanýlmasýna olanak veren ve kuvvet olmasýný saðlayan akýlý iþletme özel-liðidir.Akýlýn bilgiyi doðru kullanmasýyla ortaya çýkan kuvvet; ilimdir. Fakat ilim de yalnýz baþýna bir hiç’tir. Ýlimle istenilen bir þeyin oluþturulabilmesi, yapýlabilmesi, istenilen bir eylemin oluþmasý için ‘enerji’ gerekir. Enerji olmadan duvara bir çivi çakmak bile mümkün deðildir. Her varlýðýn temel

(46)

yapý maddesi enerjidir. Ýnsan adlý varlýk, vücudumuzun þu andaki þekli oluþturularak, gerekli kelimelerin söylenmesiyle canlanmýþtýr. Ama hâlâ açýklanamayan bir þey vardýr; ruh. Ruh da, içinde yaþadýðýmýz tabiatýn kendi düzeninin oluþturabileceði bir varlýk deðildir.

Materyalist düþünce, ruhun insan beyni ve kalbi arasýnda oluþan bir elek-triklenmeden dolayý göðüs boþluðunda toplanan ve insan vücudunun ken-disinin oluþturduðu bir enerji birikimi olduðunu iddia etmektedir. Böyle olamayacaðýný da yine ilimin kendisi ispat etmiþtir. Ölmek üzere olan 9 hastanýn, çok hassas elektronik tartý olarak hazýrlanmýþ olan yataklarda ölüm öncesi ve sonrasý yapýlan aðýrlýk ölçümlerinde tüm bedenlerin aðýr-lýðýnda 21 gr. fark ettiði tespit edilmiþtir. Eðer ruh, iddia edildiði gibi insan vücudunun ürettiði bir enerji olsaydý, her insanýn içindeki ruhun, insan-larýn fiziksel yapý ve metabolizma farklýlýkinsan-larýna göre deðiþik miktarlarda oluþmasý gerekirdi. Ayrýca ruh böyle bir enerji olsaydý, aðýrlýklarý bir anda 21 gr. fark etmez, bir yakýt gibi zamanla azalýr ve sonunda tükenirdi. Ayný ölçüm hayvanlarda yapýldýðýnda, ölüm öncesi ve sonrasý aðýrlýklarý hiç deðiþmemiþ ve hayvanlarda ruh olmadýðý da ispat edilmiþtir. Eðer ruh, akýl ve bilinç doðanýn kendi düzeni içinde kazanýlan ve kendiliðinden artan bir yapý olsaydý, yerde insanlardan çok önce yaþamaya baþlamýþ canlýlar âlemi-nin ve de özellikle evrimini tamamlamýþ olan köpek balýðýnýn insanlardan çok daha üstün bir akýla sahip olmasý gerekirdi.

Bir hayvan veya ruhu olmayan bir insan vücudu sürekli ateþin içinde tutu-lursa hissedeceði sadece acýdýr. Niçin orada olduðunun þuurunda olmadan sadece acý hisseder. Cehennem cezalarýn en korkunç olanýdýr ve þuura sahip olmadan sürekli orada olmanýn hiçbir anlamý olmayacaktýr. Cezanýn amacý, piþmanlýk duygusunu yaþatmak ve bir daha ayný yanlýþlarýn yapýl-masýný önlemektir.

Ýnsan bedeni öldüðünde ruh ölmez, kaybolmaz, yok olmaz. Hesap verme gününde tüm ruhlar benzer bedenlerine sahip olacak, kimileri cennete kimileri de cehenneme konuk olacaktýr. Cehenneme gidecek olanlarýn

Referensi

Dokumen terkait

Kelembaban tanah permukaan dapat dikorelasikan dengan nilai spektral citra penginderaan jauh, sifat pantulan tersebut dipengaruhi oleh kondisi kelembaban tanah

LEMBAR KERJA SISWA 4.4.1.. +uku Paket IPS untuk SMP/M)s. uru mem#erikan penjelasan sinkat tentan materi 9an akan "i#i&arakan. Masin$masin kelompok

Temperatur kerja pada mesin penetas telur menggunakan temperatur 38-39°C yang agak sedikiti lebih tinggi suhu nya dibandingkan dengan suhu 37,8°C pada saat awal umur

Hama dan penyakit yang sering menyerang tanaman kakao ini sebagai berikut:.. Penggerek buah kakao (Conopomorpha

2.1 Bijih (ore) adalah suatu mineral yang mengandung logam, atau suatu agregat mineral logam, yang dari sisi penambang dapat diambil suatu profit,

(1) Usaha peternakan yang telah memiliki izin dapat melakukan pemindahan lokasi atau membuka cabang kegiatan usahanya dengan harus mendapat persetujuan dari pemberi

Sehingga penelitian ini dilakukan dengan menggunakan pendekatan yang beorientasi pengembangan penggunaan agens hayati dari golongan cendawan entomopatogen

Segenap keluarga besar, dosen jurusan Seni Rupa Murni, Institut Seni Indonesia Yogyakarta dan staf atas ilmu yang bermanfaat dan telah begitu banyak.. diberikan