• Tidak ada hasil yang ditemukan

Hacamatla.pdf

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "Hacamatla.pdf"

Copied!
16
0
0

Teks penuh

(1)

Hacamatla, kılcal damarlardaki tıkanıklıklar açılır. Kandaki ve dokulardaki gaz ve toksinlerin hacamatla atılması, hacamat yapılan bölgeye bağlı damarlardaki kan akımını canlandırır. Hacamat, dokuların beslenmesi ve oksijenlenmesini arttırır, sertlikleri ve ödemleri çözer. Hacamat kan üretimiyle görevli organları (kemik iliği, karaciğer, dalak) uyarır, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır, ağrıları giderir, hastalıkları önler. Kansızlık, bel tutulması, eklem ağrıları, baş ağrıları, bel, boyun fıtığına ve kireçlenmesine bağlı ağrılar, dalak, karaciğer hastalıkları, enfeksiyonlar, sinirsel, psikolojik ve türlü hastalığın tedavisinde, iç kanamayı durdurmada büyük yardımcıdır.

Ne yazık ki, ülkemizde hacamat, kupa çekme, ebelik ve sülük tedavisi yıllarca horlanmış, aşağılanmış, yasaklanmış, sonunda bu meslekler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Amerika ve Avrupa’da su sanatlar üzerine araştırmalar yapılmaktadır ve bu uygulamalar, ‘modern tıbbın yeni uygulamaları’ olarak anavatanına geri dönmek üzeredir. İnşallah, yabancı markalar altında sunulan kendi değerlerimize, hiç olmazsa bu yolla kavuşmuş olacağız.

Hacamatın yasaklanmasının yüzeysel sebeplerinden biri ‘bulaşıcı hastalıkların çoğalması’ korkusudur. Halbuki bu metot kusursuz ve mükemmel bir metottur. Hastalığın bulaşmasına da imkan yoktur, çünkü kan dışarı sızarken, bulaşıcı mikroplar hiçbir şekilde içeri giremez. Neşter veya kavanozda bulaşıcı veya zehirli madde olsa ve vücuda girmeye çalışsa bile, kan onu dışarı atar. Hacamat bittikten sonra kesiklere dokunmadan, kanın durmasını ve

kurumasını beklemek gerekir. Kanı silmeye, kesiklere antiseptik kullanmaya, merhem

sürmeye veya bantlamaya gerek yoktur. Çünkü taze kesikler için kandan daha iyi temizleyici, kapatıcı, enfeksiyondan koruyucu ve iyileştirici bir ilaç yoktur. Kesikler üzerinde kandan oluşan kabukları kaldırmamak, enfeksiyona yol açmamak gerekir.

KAYNAK : DR. AİDİN SALİH, GERÇEK TIP KİTABI, YAZI YAYINLARI 2008.

Peygamber Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem), Hadis-i Şerif'te "Mirac'dan inerken hangi Melek cemaatine rastlasam. Ey Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem)! Ümmetine

hacamat olmalarını emret! dediler." buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) hayber'de zehirli koyun buduyla

zehirlenildiği zaman, Cebrail Aleyhisselâm kendisine hemen kafasının arkasından hacamat yaptırmasını söylemiştir.

"Hacamat her hastalığa faydalıdır,uyanık olun hacamat olun."

Risale-i Nur'da hacamat ile ilgili şu kayıt geçiyor. Bunun dışında da herhangi bir tafsili izahat geçmiyor.

Hem, nakl-i sahih-i kat'î ile, hacamat edip, mübarek kanını Abdullah ibni Zübeyr teberrüken şerbet gibi içtiği zaman ferman etmiş: 17 "Senin yüzünden insanların, insanlar yüzünden de senin vay haline!" Askalânî, Metâlibü'l-Âliye, 4:21; el-Heysemî, Mecma'u'z-Zevâid, 2708; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:554. deyip, harika bir şecaatle ümmetin başına geçeceğini ve müthiş hücumlara maruz kalacaklarını ve insanlar onun yüzünden dehşetli hadiselere giriftar olacaklarını haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış. Abdullah ibni Zübeyr, Emevîler zamanında, hilâfeti Mekke'de ilân ederek kahramanâne çok müsademe etmiş. Nihayet Haccac-ı Zalim büyük bir orduyla üzerine hücum ederek, şiddetli müsademeden sonra o kahraman-ı âlişan şehid edilmiş. On Dokuzuncu Mektup

Üstadın talebelerinden Ceylân Çalışkan abi şöyle bir hatırasını naklediyor: Sinekten kısas

Kafası pek çalışmayan, sâfi kalb, hemen aldatılabilen kimselere zeki ve nükteli buluşuyla "Kardeşimiz fazla mübarek" diye takılan Ceylân Çalışkan, çok konuşan, çenesi kuvvetli

(2)

kimseleri de "Kardeşimiz az konuşmanın faziletine dair beş saat konuşabilir" diye şakayla hicvedermiş.

Çalışkanlar hanedanının asil bir mensubu olan Ceylân Çalışkan bahsini rahmetlere ve dualara vesile olması dileğiyle lâtifeli hatıraları ile bağlıyalım:

Barla'nın Çam dağlarında yabani ve iri bir sivrisinek Ceylân'ın eline konmuş emerken,

Çalışkan elindeki makasla sineğin ayağını kesmek istemiş, Üstad ise "Keçeli ne yapıyorsun?" deyince Ceylân Çalışkan, "Kısas yapıyorum Üstadım" demiş. Üstad ise "O seni hacamat yapıyor" diye mukabele etmiş. Son Şahitler 2.Cild s. 380

Selam ve dua ile... Sorularla Risale Editör Hacamat (Hıcamat)

İki omuz arasından, sırttan, başın arka tarafından yahut vücudun herhangi bir yerinden tedavi maksadıyla bardak, şişe veya boynuzla kan aldırma. Peygamberimizin (sav) sağlıkla ilgili tavsiyelerinden ve bizzat tatbik ettiği sünnetlerindendir.

Hacamat, sebebi belli bir hastalığın tedavisi olmaktan ziyade kan fazlalığının vücutta meydana getirdiği rahatsızlıkları gidermek için kullanılan genel bir tedavi usûlüdür.

Eskiden yaygın olarak "hacamat bıçağı" veya "hacamat zembereği" denilen bir aletle tatbik edilen bu usûl, bugün yerini enjektörle kan almaya bırakmıştır. Hacamat bıçağı, tarak biçiminde, vücutta bir sıra çizik meydana getiren bir alettir. Bir yüzünde birçok yarık bulunan bakır bir kutu içinde tetikli bir zembereğe bağlı olan bıçaklar, düğmesi basılınca zembereğin boşalmasıyla yarıklardan dışarı fırlar ve vücutta çizikler meydana getirir. Bardak vb. bir şeyle çizikler üzerinden kan çekilir. Bir cins sülük de bu iş için kullanılmaktadır. Sülük vücudun ağrıyan bölgelerine konularak kanı emmesi sağlanır.

Hangi araç ve metotla olursa olsun önemli olan kan aldırmaktır. Uzman bir hekimin muayenesi ve tavsiyesiyle yaptırılan hacamat faydalı ve İslâm'da caiz olan bir tedavi usûlüdür.

Ameller niyetlere göre değer kazanır. Sünnete uymak niyetiyle ve bize emanet olan

vücudumuzun sağlığına kavuşması için yaptırdığımız hacamat bir ibadet değeri taşır. Çünkü ibadetlerimizi ve diğer görevlerimizi ancak sağlıklı bir bedenle tam olarak yerine getirebiliriz. Peygamberimizin (sav) yaptığı ve yapılmasını tavsiye ettiği işlerin şüphesiz bir anlamı ve hikmeti vardır. Onun hayatı bizim için örnektir: "Andolsun Allah'ın Resulü'nde sizin için Allah'ı ve ahireti arzu eden ve Allah'ı çok anan kimseler için (uyulacak) en güzel bir örnek vardır" (el-Ahzâb, 33/21).

Mirac gecesinde yanından geçtiği bir melek grubunun Peygamberimize: "ümmetine hacamatı emret!" diye söylediğini Abdullah b. Abbâs (ra) rivayet etmektedir (Ali Nâsıf, et-Tâc, III, 203). Hz. Peygamber (s.a.s) bizzat kendisi Ebû Taybe adında bir Haccâm'a hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp haccâma ücretini ödemiş ve şöyle buyurmuştur: "Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)"(Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3).

Hz. Peygamber (sav) ihramlı iken hacamat yaptırmıştır (Buhârî, Savm, 22; Müslim, Hac 87, 88; Ebû Dâvûd Menâsik 35). İhramlı iken saç kestirmemek şartıyla hacamatın caiz olduğu hususunda âlimler arasında görüş birliği vardır. Aynı şekilde Hz. Peygamber (sav) oruçlu iken de hacamat yaptırmıştır. Yani kan aldırmıştır (Buhârî, Tıb II; Ebû Davûd, Siyâm 29).

(3)

Nâfi'den (ra) rivayet edildiğine göre İbn Ömer (ra) (Kendisine): Nâfi, kan (fazlalaşmak suretiyle) beni yedi. Bunun için sen bana bir hacamatçı getir ve genç bir hacamatçı seç. Ne yaşlı ne de çocuk hacamatçı seçme demiştir.

Nâfi der ki; İbn Ömer (ra) şöyle dedi: Ben, Resûlullah'dan (sav) şu buyruğu işittim: "Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı ve hıfzetme (ezberleme) gücünü arttırır. Hâfız olanın da hıfzetmek kabiliyetini kuvvetlendirir. Artık kim hacamat olmak isterse Allah'ın ismini anarak perşembe günü hacamat olsun " (İbn Mâce, Kitâbu't-Tıb, 22).

İbn Hacer Buhârî şerhindeki Hacamat bölümünde özetle şu bilgiyi verir: Buhârı, Sahîhinde "Hangi saat hacamat olur" başlığı altında bir bâb açmış ve burada Ebû Mûsa'nın geceleyin hacamat olduğuna dair bir eseri ile Hz. Peygamberin (sav) oruçlu iken hacamat olduğuna dair İbn Abbâs'ın (ra) bir hadîsini rivayet etmiştir.

İbn Hacer bununla ilgili olarak şöyle der: Hacamat olmak için uygun vakitler hakkında birkaç hadis vârit olmuş ise de hiçbiri Buhârî'nin söz konusu ettiği şarta uygun değildi. Bana öyle geliyor ki: Buhârî hacamat işinin ihtiyaç olduğu zaman yapılabileceğine ve bunun belirli bir vakte bağlı olmadığına işaret etmek istemiştir. Çünkü hacamat işinin geceleyin yapıldığını ve Hz. Peygamberin (sav) oruçlu iken hacamat olduğuna dair hadîsi rivayet etmiştir.

Hacamatın yani kan aldırmanın insan sağlığına birçok katkıda bulunduğu tıbbî bir gerçeğe dayanır. Özellikle bazı deri hastalıklarının tedavisinde hacamatın faydası görülmüştür.

HACAMAT

KAN ALDIRMAK Tıbbı Nebevi ‘de kan aldırma işlemi alınan kanın bir başka hastaya

verilmesi ile değil tamamen sağlık amaçlı olarak yapılmaktadır. Kan aldırma işlemine

hacamat denir. Kan vücuttan çıktığında yerine plazma adı verilen bir vücut sıvısı

geçecek ve kanın sulanması sağlanmış olacaktır. Akışkanlık özelliği artan kanın aynı

zamanda çevredeki , beyin ve karaciğerdeki dolaşımı da düzelmiş olacaktır.

Kanın Alınma Şekilleri

Deri hafifçe bir neşter ile çizilir ve üzerine ağzı geniş bir cam kavanoz (eskiden bu

işlem için boynuz kullanılırmış) kapatılarak emici gücün etkisi oluşturulur ve kirli kan

vücuttan çıkarılır. Bu yöntem vücudun değişik yerlerine uygulanılmakta ve hasta

organa yakın yerler özellikle tercih edilmektedir. Örneğin peygamberimiz baş

ağrısından dolayı alnının her iki yanından ,zehirlenmeden dolayı her iki omuz başı

arasından ,topuğundaki bir incinmeden dolayı da ayağının üzerinden kan

aldırmıştır.(6)

İkinci kan aldırma yöntemi ise ön kolun üst kısmından girilerek direkt damardan

alınmasıdır. Genel kan dolaşımından alınan bu kan derin vücut dokularındaki

kirlenmiş kanın dışarıya çıkmasını sağlamaktadır.

(6) E. Davud Tıp H. 3859. 3860, Tirmizi Tıp H. 2052, İ. Mace Tıp H. 3484. 3484

Kan Aldırmanın Faydaları

Peygamber Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) Hadis-i Şerif'de "Mirac'dan

inerken hangi Melek cemaatine rastlasam. Ey Muhammed (Sallallahü aleyhi ve

sellem)! Ümmetine hacamat olmalarını emret! dediler." buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) hayber'de zehirli koyun buduyla

zehirlenildiği zaman, Cebrail Aleyhisselâm kendisine hemen kafasının arkasından

hacamat yaptırmasını söylemiştir.

"Hacamat her hastalığa faydalıdır,uyanık olun hacamat olun."

Kafadan hacamat olmak; delilik, cüzzam, gece körlüğü, alaca, başağrısı, diş, göz,

kulak gibi hastalıklara ve daha birçok hastalığa şifadır. "Kafadan hacamat olmak her

hastalığın ilacıdır"Hadis-i Şerif

(4)

hastalığı,kısırlık ve daha bir çok hastalık. Kanser olup ameliyat olması gereken bir

kişide, hacamattan sonra kanser kütlesinin yok olduğu görülmüştür. Hacamatta

kanser'den kısırlığa kadar birçok hastalığa şifa vardır.

Hacamat iki türlü amaç için olur bunlar; 1-Korunma 2-Tedavi (Tedavi amaçlı olduğu

zaman,mevsim ve ayın günleri gözetilmez, ancak haftanın günleri gözetilmeye

çalışılır.)

Hacamatın faydası akılla bilinebilecek bir şey değildir, nakille bilinir.

Hacamatın faydalı olduğu yaşlar, 2 yaş ile 60 yaş arasıdır.

Kadınların adet nedeniyle hacamata ihtiyacı yoktur görüşü yanlıştır. Adet şifayı

gerektirmez, şifa için hacamat olmaları gerekmektedir. Efendimiz'in (Sallallahü aleyhi

ve sellem) hanımları hacamat olmuşlardır. Kendilerine cin musallat olan kadınlara

hacamat yapıldığı takdirde 6 ay cinler yaklaşamıyor.

Ayın 17 sinde hacamat olmanın 1 senelik şifası.

Hacamatta derinin altındaki uyuşuk kan alınıyor. Damardan kan vermekte faydalıdır

ancak Efendimiz(Sallallahü aleyhi ve sellem) ve Selef bunu yapmamışlardır.

Büyük alimler 3 ayda bir hacamat olurlardı.

Hacamat 1 inden 14 üne kadar mekruh olur(faydasız).

Hacamat yapılmadan önce kiraz yenilmemelidir.(Mümkünse bir ay evvelden itibaren)

Hacamat açken yapılacak. Hacamattan evvel en az 8 saat bir şey yenmeyecek…

Ayın 17 nci günü Salı gününe denk gelirse hacamat olunabilir bu da çok

faydalıdır.(Alimler yapılabileceğini uygun görmüşler)

Hacamat esnasında Ayet-el Kûrsi'nin olunması, hacamatın faydasını iki katına

çıkarır.

(7 kere okunması gerektiğini söyleyenler vardır.)

Şeytanın vesveselerine karşı kalbin arkasından yapılan hacamat çok faydalıdır.

50 senelik kökleşmiş büyünün, hacamatla kaldırıldığı rivayeti vardır.

Çift uzuvlarda hacamat faydalıdır.(İki diz, iki ayak gibi…)

Kansızlık, şeker ve kan hastalıklarından birisi bulunan kişiler doktorun izniyle ve usta

bir hacamatçıya en uygun yerden en fazla 1 kere hacamat olmalı…

Bir insan bünyesine, dayanıklılığına ve vücudunun kan oranının azlığına yada

çokluğuna göre 1 yerinden, 8 yerine kadar aynı anda hacamat olabilir.

Bir kere hacamat olan bir kişi bir daha hacamat olması için en az 1 ay, ortalama 3 ay

geçmesi gerekir.

Hacamattan sonra tuzlu, süt ürünleri ve hayvani şeyler yememeli, 1 gün önce 3 gün

sonrasına kadar cimâ yapılmamalıdır.

Hacamat gününe ve şartlarına uyulmazsa şifa değil hastalığa sebep olur…

Hacamatçı işini ehli olmalı ve Hacamat yapılacak yerleri çok iyi bilmelidir.Hangi

hastalık için nereden hacamat olunacağını hacamatçı bilmeyebilir. Bunu açıklayan

kitaplar vardır, o kitaplara bakarak öğrenilmeli ve oralardan hacamat olunmalıdır.

Hacamat yaptırırken başta Sünneti Seniyye sonra da mesela şifasını istediğiniz

hastalığa şifa yada zahiri ve Batıni hastalıklardan korunma niyetiyle yapılırsa daha iyi

olur.

EN FAYDALI YERLER

-En faydalı yer Kâhildir (İki kürek arasının 10 cm üstü).

-Sonra Ehdeayn (2 kulak arkası).

-Sonra kalbin arkasıdır

En Uygun Zaman

MEVSİM OLARAK ZAMANI

Hacamat sıcaklar bastırdığı zaman yapılır. Sıcaklar bastırdığı zaman ilkbaharın

sonu,kiraz çıktığı zaman Mayıs-Haziran aylarıdır. (Hacamat oluncaya kadar kiraz

(5)

yenilmemelidir.Bir ay evvelden hacamat yapılacak zamana kadar yenilmese iyi olur.)

"Sıcak şiddetlendiği zaman zaman hacamat ile yardım isteyin" Hadis-i Şerif

AYIN HANGİ GÜNLERİNDE YAPILMALI: (Hacamat Hicri ayın günlerine göre yapılır)

Her ayda hacamat olabileceğin 4 gün vardır o geçti mi, diğer ay beklenecek.

Hacamat gökteki ayın (HİCRİ)17-19-21-15 nci günlerinde yapılmalıdır. En faydalısı

17 nci gündür. Hacamat ayın ilk günlerinden 14'üne kadar(gökteki ayın büyüme

günlerinde) faydalı değildir. 15 inden 21 ine kadar(Hicri ve tek günlerde) günlerde

faydalıdır. 22 sinden 30 una kadar ay küçük olduğu için bedenler zayıf olur ve çıkan

kan az olacağından faydası az olur(Bunun içindir ki ameliyatlar mümkünse ayın 14

ünden sonra yapılmalıdır.Bunun için denilmiştir ki; Kesilmesi istenen bir iş, ay

küçülürken, yani 14 ünden 30 una kadar yapılmalı-Devam etmesi istenen bir iş de ay

büyürken yani 1 inden 14 üne kadar yapılmalı.Mümkünse devam etmesi istenen bir

işe ayın ilk çarşambası başlanmalı.-Bununla beraber ayın 1 inde ortasından ve

sonunda bir işe başlama-Marifetname). Hadis-i Şeriflerde, tekli günler tavsiye

edilmiştir. Bu günler içinde en çok faydalı olduğu gün ayın (Hicri)17 nci günüdür.

Ondan sonra (Hicri)19, ondan sonra (Hicri)21, ondan sonra (Hicri)15 nci gündür.

HAFTANIN HANGİ GÜNLERİNDE YAPILMALI

Hacamat PAZARTESİ günü yapılmalıdır.Hakkında teşvik olup yasak olmayan tek gün

pazartesidir. Haftanın üç günü hakkında hem teşvik edici, hem de yasaklayıcı Hadis-i

Şerifler vardır. Eğer Pazartesi günü mümkün olmazsa, bu üç günde hacamat

olunabilir. Bu günler; PAZAR, SALI, PERŞEMBE (Salı günü ayın, hicri 17'nci gününe

gelirse hacamat için çok uygundur.)

HANGİ GÜNLERDE YAPILMAMALI

Haftanın üç günü hakkında teşvik olmayıp sadece yasaklayıcı Hadis-i Şerifler vardır.

Bu üç günde yasak günlerdir; ÇARŞAMBA, CUMA, CUMARTESİ (Bu günlerde

ameliyat, mümkünse yapılmamalıdır.) BU GÜNLERDE KESİNLİKLE HACAMAT

OLMAMALIDIR. Hadis-i Şerif'te "Kim Çarşamba veya Cumartesi günü hacamat

olurda bedeninde alaca hastalığı görürse, sadece kendini kınasın.","Cuma günü bir

saat vardır, kim o saatte hacamat olursa mutlaka ölür.", "Cuma, Cumartesi, Pazar

günleri hacamat olmaktan kaçının."

ŞÜPHELİ GÜNLER

Haftanın üç günü ise hem yasaklanmış, hem teşvik edilmiştir. Bunlar; PAZAR, SALI,

PERŞEMBE günleridir. Eğer Pazartesi(Pazartesi en faydalı gündür) hacamat olmak

mümkün olmaz ise bu günlerde olunabilir. Hadis-i Şerifler;"Kim Perşembe günü

Hacamat olurda o gün hastalanırsa,o hastalıkta ölür.", "Salı günü kan günüdür,o

günde bir saat vardır ki o saatte kanama kesilmez."

GÜNÜN HANGİ SAATİNDE YAPILMALI

En faydalısı güneş doğduktan 1 saat geçtikten sonraki 2 saattir(bu 2 saatten sonrada

öğlen kerahet vaktine kadarda hacamat yapılabilir), bu mümkün olmazsa öğlen ikindi

arası.

Bazı bilim adamlarına göre Ay ‘ın çekim kuvveti sadece med ve cezir (gel-git)

hadisesi ile sulara değil ; aynı zamanda insanlara , hayvanlara , meyvelere ,ağaçlara

topraklara , hatta madenlere dahi tesir etmektedir. “‘Güneşin tesiri harareti ile , ayın

tesiri ise rutubeti iledir.” (13)

(11) K. Ummal 10/28126 (Benzar ve E. Nuaym’dan naklen)

(12) İ. Sina Kanun 1/212

(13) Ali Rıza Karabulut Tıbb-ı Nebevi sh. 377

Ayın ilk yarısında vücutta kan miktarı artmaktadır. Kan miktarının artmış olduğu bu

dönemde insanlar kendilerini güçlü ve sağlıkl ı hissederler. İkinci yarısında ise kan

miktarı azalır. Bu dönemde ise zayıflık hisseden insanların ağrıları artar. Daha geç

(6)

iyileşirler. Kan dolaşımları ve bağışıklık sistemleri zayıflamıştır.

“ Ayın ilk yarısında (Dolunay halinde ) hararetle , rutubetin artmasından dolayı ,

damarlardaki kan çoğalır. Ayrıca dolaşımdaki kanın hızında da artma meydana gelir.

Cinsel istekte kuvvetlenme olur. Yapılan araştırmalara göre bu dönemde ayın 11-21.

günlerinde işlenen suçlar ve cinayetlerde belirgin artışlar olduğu tespit edilmiştir. Bu

günlerde ayın cazibesi vücuttaki kanın hareketlenmesine ve vücudun dinç olmasına

tesir ettiğinden dolayı kişiyi suç işlemeye müsait bir hale getirdiği gibi , sinir sistemine

de tesir etmektedir “.(14)

Eğer insan vücudundaki kan hücreleri yanyana dizilecek olsaydı, 96.500 km'lik bir

şerit oluşturacaklardı, yani dünyanın çevresini 2 kez dolaşmaya yeterli bir uzunlukta

olacaklardı.

Minik bir kan damlasının %50'sinde, 5 milyon alyuvar, 10 bin akyuvar ve 250 bin

trombosit vardır. Diğer yarısını ise plazma teşkil eder.

Bir akyuvarın kalbinizden başınıza gidip gelmesi yaklaşık 10 sn, ayak baş

parmağınıza gidip gelmesi ise yaklaşık 1 dakika sürer. Bir gün içinde bu akyuvar

vücutta binden fazla tur yapar.

Akyuvarlak saniyede 1.2 milyon tane olmak üzere kemik iliğinde yaratılır. Bir ömür

boyunca buralarda yaklaşık yarım ton akyuvar yaratılır.

Eskiden beri hacamatın her türlü rahatsızlığa iyi geldiği düşünülmektedir. Frederick,

savaşlarda sinirlerini yumuşatmak için hacamat yaptırırdı. XIII. Louis ise 6 ay içinde

47 hacamat yaptırmıştı.

"Ölüm hariç her hastalığın ilacı vardır"

Peygamber efendimiz kendisi ilaç kullanır, Eshabına da , "Ey Allahın kulları! İlac

kullanın!" buyururdu. Bir kere de, "Her hastalığın ilacı vardır. Yalnız ölüme çare

yoktur" buyurdu. İlac, kaza ve kaderi değişdirir mi dediklerinde, "Kaza ve kader,

insana ilacı kullandırır" buyurdu. Bir defasında da, "Bütün Meleklerden işittim ki,

ümmetine söyle, hacamat yaptırsınlar. Yani kan aldırsınlar dediler" buyurdu.

İlac üç türlüdür: Birinci kısm ilacların tesiri, faydası katidir, meydandadır. Ekmeğin

açlığı, suyun susuzluğu gidermesi böyledir. Ölmiyecek kadar ve namazı ayakda

kılabilecek kadar yemek, içmek farzdır. Bu kadar yememek büyük günahdır. Faydası

kat'i olan ilacları kullanmak farz olmaktadır. Tesiri kati olan sebeblere yapışmanın

vacib bunları kullanmayıp zarar görmek günahtır. Tesiri muhakkak olan bu gibi ilacları

kullanmamak tevekkül değil, ahmaklıktır ve haramtır.

İkinci kısm ilacların tesiri kati olmadığı gibi, zan ile de değildir. Fayda ihtimali vardır.

Fen yolu ile tecribe edilmemiş maddeler ve Kur'an-ı kerimden olmayan, manasız

yazılar kullanmak ve ateşle dağlamak ve uğurlu sanarak kullanılan şeyler böyledir.

Tevekkül etmek için, bunları kullanmamak lazımdır. Peygamber efendimiz, bunları

kullanmak, sebeblere fazla düşkün olmak alametidir, buyurdu.

Üçüncü kısm ilaclar, birinci ve ikinci kısm arasında olanlardır. Bunların faydaları

hadisle sabittir, Damardan kan alma, deriden hacamat yapmak, müshil almak,Bazan

bunları kullanmamak daha iyi olur. Peygamberimiz, "Arabi ayın onyedinci veya

ondokuzuncu veya yirmibirinci günleri hacamat olunuz ki, kan artarsa (ya'ni tansiyon

yükselirse), ölüme sebeb olur" buyurdu. Bir defasında da "Allahü teâlânın ölüme

sebeb yapdığı hastalıklardan birisi, kanın artmasıdır" buyurdu.

Peygamberimiz, Sa'd bin Mu'az için, fasd yani damardan kan aldırmasını emir

buyurmuştu. Hazret-i Alinin mubarek gözü ağrıdığı zaman da, taze hurma

yememesini, pancar yaprağı, yoğurt ve pişmiş arpa yimesini söyledi. Peygamberimiz,

her gece sürme sürerdi. Her ay hacamat olurdu. Vahy geldiği zaman, mubarek başı

ağrırdı. Mubarek başına kına bağlardı. Bir yeri yara olsa, oraya kına kordu. Birşey

bulunmadığı zeman, temiz toprak tozu ekerdi. Daha nice ilac kullanmıştır.

(7)

İnsanoğlunun 5 bin yıldır kullandığı ve Rasulullah Efendimizinde kullandığı

mükemmel tedavi yöntemi gerçekten onlarca hastalığı tedavi ediyor mu?

Hacamat, nedir, nasıl yapılıyor?

Kağıtlar yakılıyor. Neşterle çizikler atılıyor. Bardaklar bel yada başa

vakumlanıyor. Binlerce yıldır kullanılan bir tedavi yöntemi… Alternatif tıpta

geniş bir yer bulan bu tedavinin adı: Hacamat

Hacamat İslam ülkelerinde çok yaygın. Ama Çin’den Almanya’ya -

Malezya’dan Kanada ve Avustralya’ya kadar bütün dünyada kullanılan

alternatif bir tedavi yöntemi…

Hacamat genellikle kulak arkası ve sırta yapılıyor. Tedavinin ilk aşaması

traş… Traşın ardından işlem başlıyor. Devreye, ateş, bardak ve neşter

giriyor. Hacamat tedavisinin Medine’de kullanımıyla ilgili bilgiler veren Dr.

Mehmet Kocabaş, “hacamat” yani kan alma hadisesinin Medine’de çok

popüler olduğunu, en aliminden en cahiline kadar her hastalıklarını

genellikle “hacamat” yöntemiyle tedavi ettirdiklerini söylüyor.

Türkiye’de bu tedavi yöntemi Sağlık Bakanlığı tarafından tanınmadığı için

ehil olmayan kişiler tarafından sağlıksız ortamlarda yapılıyor.

Hacamatla tedavi

Önce, bardak vb. den oluşan kupa kan alınacak yere vuruluyor, orayı

havasız bırakıp uyuşturuluyor. Aynı yeri neşterle et ile deri arasını 2 veya 3

milim çiziliyor. Sonra kupayı neşterlenen yere tekrar vuruluyor. Kılcal

damarlardan kan gelmeye başlıyor. Bunu genellikle üç defa tekrarlanıyor.

Tedavi 20-25 dakika sürüyor. Ortalama 300-350 gram kadar kan çıkarılıyor.

Hacamat konusunda Hadis-i Şerifler

Hz. Muhammed(s.a.v) Hadis-i Şeriflerinde, hacamatın önemi hakkında

şunları buyurmuş:

“Damardan veya deriden kan aldırmak, tedavi olduğunuz şeylerin en

faydalılarındandır.”

“Sefer ediniz şifa bulunuz, oruç tutunuz şifa bulunuz, hacamat olunuz şifa

bulunuz.”

Hacamat nedir?

Peygamberimiz (s.a.v)’in sağlıkla ilgili tavsiyelerinden ve bizzat tatbik ettiği

sünnetlerindendir. Hacamat, sebebi belli bir hastalığın tedavisi olmaktan

ziyade, kan fazlalığının, vücutta meydana getirdiği rahatsızlıkları gidermek

için kullanılan bir tedavi usûlüdür. Hacamat’la alınan kan temiz kan değil,

kirli, koyu, pıhtılaşmış, derinin altındaki uyuşuk kandır.

Bu kan, damardan değil deriden alınır. Hacamat’la pıhtılaşmış koyu kan

alınınca, vücuttaki kanın akışkanlık özelliği artar ve dolaşımı kolaylaşır. Deri

hafifçe bir neşter ile çizilir ve üzerine ağzı geniş bir cam kavanoz

(8)

kapatılarak emici gücün etkisi oluşturulur ve kirli kan vücuttan çıkarılır. Bu

yöntem, vücudun değişik yerlerine uygulanmakta ve hasta organa yakın

yerler özellikle tercih edilmektedir.

Kullanılan malzeme hijyen olması gerekir.

Hacamat’ın hiçbir yan etkisi olmadığı gibi tamamen doğaldır. Hiçbir acı

vermez ve iz bırakmaz. Aynı gün iyileşme görülür ve vücutta çok rahatlama

olur. En hızlı tedavi usûlüdür. Hacamat’la tedavi usûlü binlerce yıldır

uygulanan en eski tedavi usûlü olup, günümüzde de Asya, Afrika ve Uzak

Doğu Ülkelerinde yaygın olarak uygulanmaktadır. Avrupa da son yıllarda

alternatif tıp olarak uygulanmaya başlanmıştır.

Rasûlullah (s.a.v), baş ağrısından dolayı alnının her iki yanından,

zehirlenmeden dolayı her iki omuz başı arasından, topuğundaki bir

incinmeden dolayı da ayağının üzerinden kan aldırmıştır. (1) Rasûlullah

(s.a.v)’in hanımları da hacamat yaptırmıştır. Rasûlullah (s.a.v): “Miraç’tan

inerken hangi Melek cemaatine rastlasam, ey Muhammed (s.a.v)!

Ümmetine hacamat olmalarını emret dediler.” buyurmuştur.

Hayber’de zehirli koyun etinden zehirlendiği zaman, Cebrail (a.s) kendisine,

hemen kafasının arkasından hacamat yaptırmasını söylemiştir. İbn Ömer

(r.a) şöyle buyurdu: Ben, Rasûlullah (s.a.v)’den şu buyruğu işittim:

“Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı ve

hıfzetme (ezberleme) gücünü arttırır.” (2) Yine bir Hadis-i şeriflerinde:

“Hacamat her hastalığa faydalıdır, uyanık olun hacamat olun.” Buyurmuştur.

Kafadan hacamat olmak; delilik, cüzzam, gece körlüğü, alaca, baş ağrısı,

diş, göz, kulak gibi hastalıklara ve daha birçok hastalığa şifadır. Hacamat’ın

şifasını bilen büyük âlimler üç ayda bir hacamat olurlardı. Hacamat 70

hastalığa şifadır. Bunlardan bazıları; Kanser, cilt hastalıkları, sedef

hastalığı, kısırlık, süreklilik arz eden kronikleşmiş birçok hastalıklar, migren,

romatizma, mide, bağırsak rahatsızlıkları, karaciğer yetersizliği, zihinsel ve

ruhsal birçok hastalıklarda, böbrek hastalıklarında kan vermenin faydaları

belirgindir.

Kanser olup ameliyat olması gereken bir kişide, hacamat’tan sonra kanser

kütlesinin yok olduğu görülmüştür. Hacamat ta kanser’den kısırlığa kadar

birçok hastalığa şifa vardır. Müzmin birçok hastalığın hacamat’la tedavi

olduğu tecrübeyle sabittir. Hacamat nazara ve sihire karşı da iyi gelir. 50

senelik kökleşmiş büyünün, hacamat’la ortadan kalktığı rivayeti vardır.

Bu sebeple hacamat yapılırken mutlaka Ayet el-kürsi ve Muavizeteyn

sureleri okunur. Rasûlullah (s.a.v) bizzat kendisi Ebû Taybe adında bir

Haccâm’a hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp haccâma ücretini

ödemiş ve şöyle buyurmuştur: “Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır.

(9)

(yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)” (3) İbn-i Abbas (r.a)

anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki: “Haccam (hacamat yapan) ne iyi

kuldur; (fazla) kanı giderir, beli hafifletir, gözü parlatır.”

Londra Milli Hastanesinde ve Kopenhag Kraliyet hastanesinde hacamat’la

ilgili Tıbbi araştırmalar yapıldı. Araştırmalar neticesinde kirli kan alınca,

koyu kanı bulunan hastaların beyinlerinden geçen kan akışı hızlandığı,

kanın incelmesiyle, kandaki alyuvar yoğunluğunun azaldığı, hemoglobin

seviyesinin düştüğü, böylece kalbin beyne daha rahat pompalama yaptığı

tespit edildi. Ayrıca araştırmalarda, kan akışının artmasıyla insanın

ataklığının da fark edilir derecede arttığı görüldü. Hastalıklara karşı kan

aldırmanın koruyucu bir rol oynayabileceği bu araştırmalarda ortaya çıktı.

Dipnotlar:

1-E. Davud Tıp H. 3859. 3860, Tirmizi Tıp H. 2052, İ. Mace Tıp H. 3484.

3484. 2-İbn Mâce, Kitâbu’t-Tıb, 22. 3-Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62,

63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3.

Hacamat nasıl yapılır?

Hacamatın birinci hikmeti sevgili peygamberimizin (s.a.v.) sünneti olması ve

Mirac’ta verilmiş olmasıdır.Onun herbir sünnetine uymanın ne kadar makbul

olduğu hepimizce bilinmektedir.

Biz tabii ki işin tıbbi yönüne bakacak olursak önce hacamat (kan aldırmak)

damardan değildir. Kan bağışı ile hacamat tamamen değişik iki yöntemdir.

Hacamat vakum usulu ile vücudun çeşitli yerlerinden kan almaktır.

Damardan değil. Hacamatla vücuttta fazla kan kalp ve beyin sektelerine,

sinirsel rahatsızlıklar, allerji gibi bir çok hastalığa sebep olmaktadır.

Hacamatla; işte bu fazla kan ve deri altındaki kirli kanlar dışarı çıkartılır.

Deri altındaki kılcal damarlardan kan dolaşımı normal dolaşıma nazaran

daha yavaş yürüdüğünden dolayı yıllarca bı kanlarda temizlenmeme oranı

artar.

Bu sebepten dolayı vücutta çeşitli rahatsızlıklar (baş ağrısı, bel ağrısı, diz

ağrısı, uyuşukluk, tembellik, ağırlık, v.s) baş gösteriri. Hacamat ile deri

altındaki bu rahatsızlıklara sebep olan kan dışarı çıkartılarak kanın rahatça

dolaşması sağlanmış olur.

Hacamatla tedavi olunan hastalıklar..

Hacamat kan ile alakalı bir işlem olduğu için kan da insan bir bölgeye tesir

etme imkanı vardır. Bununla beraber vücuttaki kirli kanı almakla kandaki

toksinler, kolestrol ve kullandığımız ilaçlardan dolayı kanda bulunan ve bize

zarar veren maddeler tehlikesiz bir şekilde vücuttan uzaklaştırılır.

Hacamat ile insanlar; anında tesir gösteren, emin, tehlikesiz, yan tesirsiz ve

ucuz bir şekilde tedavi olma imkanı bulurlar.

(10)

Bununla beraber hacamatla tedavi olunan hastalıkların bazıları

şunlardır.

*Baş ağrısı, yarım baş ağrısı ve sinuzit,

*Tembellik, uyku fazlalığı,

*Yüksek tansiyon ve şeker hastalığı,

*Prostat ve cinsel zayıflık,

*Sırt ağrısı, bel ağrısı (lumbago), işiaz, diz ağrısı, yanlarda uyuşukluk,

*Hormon bozzukluğu,

*Yumurtalık hastalıkları,

*Buna benzer bir çok kadın hastalığı.

Hacamat hangi hallerde yapılmaz

*Hacamat çok ihtiyar ve zayıf kişilerde,

*Kalp Yetmezliği olanlarda,

*Bir yeri kesildiğinde kanı durmayan kişilerde,

*Hamilelerde,

*Aşırı kansız kişilerde

*AİDS HİV

*Tansiyonu çok düşük olan kişilerde

*Küçük çocuklarda

*Çok hassas ve korkan kişilerde kanlı hacamat yapılmamaması tavsiye

olunur, duruma göre kansız hacamat tatbik olunur

1-3-10 Günlük Açlık Oruçları ORUÇLAR:

40 yaşından sonraki insanlar ve ibadetlerini yapan insanlar 5 yaşındaki çocuk gibi yemelidir. (250’gr dan 500 grama kadar) bundan daha fazla yenildiği zaman, fazla artıklar vücutta hastalık yapıyor. Vücut hastalıklarla değil yemeklerle uğraşıyor. O zaman sadece aç kalarak hastalıklardan kurtulabilinir. Çünkü vücut aç kaldığı zaman hasta hücreleri yemeye başlar. Yani hastalıkları kendisine yemek yapar. Kireçleri de eriterek kısmen kullanır, kısmen çıkarır. Hasta insan aç kaldığı zaman vücut 1. gün 360 gr hasta hücreyi yiyor. Eğer açlık zamanında su içilmemiş olsa o zaman su bulmak için daha çok hasta hücreyi kullanıyor. 1 günde 1.5 kiloya kadar kullanıyor 3 günde 4.5 kilo, 3 günden sonra azalmaya başlıyor 6. günden sonra 350 gr en fazla 500 gr kullanıyor. Açlık ne kadar uzun sürse hasta hücreler daha azalıyor ve hastalıklar bitiyor. Hastalık bittiğinde oruçlu insanın iştahı çoğalıyor, hastalıklar bitmemiş olsa hiç iştahı olmuyor. Açlığa niyet edildiği zaman vücut niyete göre kendisini programlıyor. Vücudun programını bozmamak için niyeti bozmamak gereklidir. Bütün oruçlara başlamadan önceki akşam bağırsak boşaltıcı bir şeyin içilmesi gereklidir.

1 günlük oruç (36 saatlik oruç): Sahurda bir şey yenilmeden su ile (dua ile) oruca

başlanır. İftarda da bir şey yenilmeden, su ile açılır. İhtiyaç olursa 1 yudumdan 3 yuduma kadar su içilebilir. İçmemek daha güzeldir. Ertesi sabah saat 10’da meyve suyu içilir, yarım

(11)

saat sonra isterse tekrar içebilir. Yalnız çok yavaş içmek gerekir. Öğlen zeytinyağlı, limonlu tuzsuz salata yenir. Akşam hafif bir yemek yenir. 1 günlük oruca devam etmek isteyenler haftanın hep aynı günü mesela her pazartesi ara vermeden devam etmelidirler. Çocuklar ve gençler kendilerini hayat boyu hastalıklardan koruyabilmek için 1 günlük oruca devam etmelidirler. Yaşlılar gençler gibi hemen sağlıklarına kavuşamazlar, on günlük oruç da onlara ağır gelebilir. Onlar bütün temizlemeleri yaptıktan sonra, yavaş yavaş sıhhate kavuşmaları için 1 günlük oruca devam etmelidirler.

3 günlük oruç: İftar ve sahurda bir şey yenilmeden 3 gün arka arkaya tutulur. Hastalığı ağır olanlarda bu 3 günlük oruç 7 gün arayla 7 defa yapılır. Bütün hastalıklara, kanser dahi olsa çok büyük faydası vardır. Oruçların sonunda önce meyve suyu sonra meyve daha sonra sebze yenilerek yavaş yavaş normale dönülür. Hemen yemek yenilirse bağırsakta burkulma olabilir. Tehlikelidir. 10 günlük oruç: Tümör, ağır kemik hastalıkları, fıtık, kalp krizi ve beyin krizi geçirenlerin 10 gün aç kalmadan iyileşmesi zordur. Oruca başlamadan önceki akşam magnezyum sülfat içilir. Bağırsağın temiz olması lazımdır. Hiç bir şey yenilmeden, su da içilmeden 3 gün oruç tutulur. 3 günden sonra iftar ve sahurda istenildiği kadar su içilebilir. Günde 1 veya 3 defa soğuğa dönük ılık su ile gusül abdesti alınır. Ne abdest ne de içmek için sıcak su kullanılmamalıdır. 3 günden sonra farklı farklı ağrılar olabilir. Ateş, titreme, kusma, hepsi normaldir. Ve iyidir. Şeker düşebilir, tansiyon düşebilir vücut kendi durumuna göre ihtiyacı olanı ayarlıyor ona karışmak mümkün değildir.

11. gün sabah meyve suyu ile oruç açılır. Elma veya greyfurt suyu yarı yarıya suyla karıştırılıp akşama kadar içilir. Akşama yakın karışımın 4’te 3’ü meyve suyu olabilir.

12. gün meyve suyuyla beraber meyve yiyebilir.

13. gün Meyve suyu ve meyve ile beraber sebze yemeye başlayabilir. Akşama yakın yağsız ve tuzsuz, demlenmiş sebze (az su ve kısık ateşte pişirilmiş) ve yağsız, tuzsuz taze yapılmış salata yiyebilir,

14. gün ekmek, (kepekli ve bayat en güzeli mayasız) kavrulmamış ve rafine olunmamış zeytinyağı ve sarımsak yemeye başlayabilir.

15. gün Bal, yoğurt, pirinç, bulgurlu yemeye başlayabilir. Oruçtan sonra 10 gün sadece burada yazılanlar yenilmeli, Et, Yumurta, Peynir, Süt, Tuz, Şeker kesinlikle kullanılmamalıdır. 1 gram bile tuz alınsa insan çok şişebilir. Oruç tutarken 5. günden sonra büyük abdest simsiyah ve pis kokulu olabilir, kan pıhtılarına benzer, bu çok güzeldir ağır hastalarda zaten olması lazımdır. Bu pisliklerin iç kanamayla alakası yoktur.

10 günlük orucu, bütün temizlemeler yapıldıktan sonra, herkes bilhassa gençler hemen yapabilir. Acil hastalar ve çok ihtiyacı olanlar karaciğer temizlemeden hemen sonra başlayabilir. Bütün oruçların hiç bir tehlikesi yoktur. Hepsinin

(12)

faydası çok büyüktür. Sadece gerektiği gibi yapmak, şartlarını bozmamak gereklidir.

Aydın hn.’ın konuşması;

Kardeşlerim, ben Özbekiztan’dan geldim. Orada bir Albay vardı, ihtilal yaptı, idama mahkum edildi. Ertesi gün idam edilecek, o eşine boğazının ağrıdığını söylüyor. Eşi de ona, ertesi gün idam edilecek adama karbonatla gargara yap diyor.

Sizler bana o hastalık nasıl geçer bu nasıl geçer diye soruyorsunuz. Ben sizlere başka bir şey anlatmak istiyorum. Yediklerinizi içtiklerinizi değiştirmezseniz, ilaçları kullanmayı bırakmazsanız yakın zamanda sizde kendi kendinizi idama mahkum edeceksiniz. Nano, gen teknoloji ve şeytani yöntemler ile yeni ilaçlar yapılıyor. Bu ilaçlar kanseri

iyileştirecek, menapozu düzeltecek denilecek, hepiniz bu ilaçlara koşacaksınız. Ve bu ilaçlar hepimizi insanlıktan çıkaracak. O küçücük ilaçlar birer varlıktır. Sizler bu varlıkların

vücudunuza yerleşmesine izin veriyorsunuz. Bu küçücük ilaçlar (nano parçacıklar) ile bütün insanları yöSihirli İksirilmek üzere merkezi bir bilgisayara veya beyne bağlayacaklar.

Çin’de yeni küçücük nano parçacıklar, ilaçlar üretildi. Bütün bu ilaçlar nano teknoloji ile üretilip insanlığı Deccal’in yöSihirli İksirimine hazırlıyor. Herkes kendini Deccal’den korumalı. (Dinleyicilerden birisi menapoz hakkında sorar) Kadınlar hiç hissetmeden menapoza girmeli, bir sorun varsa hemen oruç tutulmalı, hacamat yaptırmalı.

Her kadın, her erkek, her çocuk oruç tutmalı mutlaka. Yaşlılar 1 günden gençler hemen 3 günlük ile başlamalı. Yetişkinlerden imanı tam, namazı devamlı kılanlar hacamatı öğrenmeli. Çünkü insanlar çok fazla.

TV’yi izlemeyin, evlerden kaldırın. Bütün TV. Dizileri insanları programlıyor. Bilgisayara oyunları ile çocuklar Deccal’e kurban ediliyor.

(Eczacı bir hanım sinüzit hakkında soruyor) Sinüzit hiç bir şey değil. Oruçlarla hemen geçer. Eczacı hanım, sinüzit ilaçlarını yan etkilerinden dolayı kullanmadığını söylüyor. Aydın hn. peki kendin almıyorsun, insanlara niye satıyorsun diyor. Hanım mesleği olduğunu söylüyor. Aydın hn. kızıyor, “ o meslek seni haram götürüyor” diyor.

Allah 18 bin alemi ve varlıkları yarattı. Her varlığa devamlı ve mecburi zikir verdi. Sadece insana seçme hakkı verdi, sadece insan mecburi zikir etmiyor. İnsana da seçme hakkına sahipsin ama sorarım dedi. Eski ilaçlar insanı zikirden alıkoyardı. Kur’an-ı Kerim’de nice namaz kılanlar vardır, onları namazları boşadır der. Bütün hazır ilaçlar haramdır. Çünkü şeytani ürünlerdir, ben bundan kesinlikle eminim.

Amerika’da, İngiltere’de hayvanlar klonlanıyor ve bu hayvanların etleri Türkiye’ye geliyor. Sizler bu ürünleri yiyorsunuz, haberiniz yok. Bütün pastane ürünleri, yağlı ürünler hepsi şeytani, haram ürünlerdir. Haram yiyen namaz kılabiliyor mu, normal düşünebiliyor mu? Fakirullah Hazretleri (Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.’nin hocası) kendi yetiştirip yiyordu. Onun zamanında böyle bir şeye gerek yoktu. Onun böyle yapması bizlere örnek olmak

istemesindendir.

Öyle bir zamandayız ki sadece kendi elinizle ilaç yapacaksınız. Çünkü aktarın sattığı şeyin nerden geldiğini ne satan biliyor ne biz biliyoruz. İsrail’den mi geliyor, hangi ülkeden geliyor, ahir zamandayız.. Kendi elinizle yabani otlar toplayın, bununla ilaç yapın.

Kan vermeyin, tahlil yaptırmayın. Çünkü İslam ülkelerinde çeteler var. Tahlil için kan veriyorsunuz, bu tahlilden bütün organların, vücudun durumunu çıkarıyorlar.

Büyük kliniklerde tahlillerde doktor sizden iki şeyin tahlilini ister ama onlar bütün vücudu tahlil ederler ve sonuçları yurtdışına gönderiyorlar. Biliyorsunuz İman Geni bulundu, bu tahlillerde iman geni var mı yok mu bakılıyor. Ama iman geni üzerine hiçbir şey etki edemez, asla değiştirilemez.

(13)

Korunmak için, daima abdestli olmak, zikir yapmak, oruç tutmak, kan aldırmak (hacamat ve sülükler ile), haram yememek (bütün hazır gıdalar ve ilaçlar haramdır) gerek. Abdestli insanın üzerine dışardan hiçbir şey yapılamaz.

Türkiye’de her türlü gıdada şeker yerine tatlandırıcı kullanılıyor. Glikoz, fruktoz ve aroma kullanılıyor. Bunları şeytani ürünlerdir ve insan bunları hazmedemez.

Sentetik insülin kullanan insanlar çok kötü durumda. Hazır yiyecekler, TV., müzik, lazer tedavisi, ilaçlar, bütün vitaminler, homeapeti ilaçları bunların hepsi insanları programlamaya yönelik, bilinçlerini ele geçirmeye yönelik kullanılıyorlar.

İngiltere’de küçük çipler üretiliyor derinin altına konuluyor. Bu çipler ile insanlar uzaktan yöSihirli İksiriliyor. Artık onlar insan değil, bilgisayarlaşmış robotlar, insanlıktan çıkmışlar. Peki amaç ne; Şeytan Allah Adem’i yarattığında söyledi, ben onlara önlerinden, arkalarından, yukarıdan, aşağıdan, sağdan, soldan yaklaşıp yoldan çıkarıcam diyor ve kıyamete kadar da bu konuda izin alıyor.

O şimdi Alla’ ispat etmeye çalışıyor, bak sen kimi bana tercih ettin demeye çalışıyor. Amaç asla insanı öldürmek değil, yoldan çıkarmak, rezil etmek, yalvartmak, kendisine muhtaç kılmak. Sizler zaten bunu yapıyorsunuz. İlaçları bol bol kullanıyorsunuz, yaptığınız işler, haram haram yiyecekler alıyorsunuz.

İnsanlar artık çikolatayı, pepsiyi seviyorum diyor. Soruyorum inciri, üzümü sevmiyor musun, hayır diyor. Bunu söyleyen büyük bir cemaatin başı. Şeytani ürünleri seviyor, cenSihirli İksir ürünlerini sevmiyor. Ben sizlere cenSihirli İksir ürünlerini sevdirmeye çalışıyorum, gül kokusunu aldırmaya, sevdirmeye çalışıyorum.

Sülükler asla size zarar veremezler. O sadece görevini yapar.

Bakıyorum kadınlar artık hep oturarak namaz kılıyor, siz kendiniz kendinizi böyle yaptınız, yüzsüz, nasıl Allah’ın karşısında oturarak namaz kılıyorsun.

Her şey ilaçlarla başlıyor. Bakın şeytan sizi nasıl kandırıyor. İlk aspirinler söğüt ağacından yapılıyordu ve çok şifalıydı. Sonra söğütler yetmeyince sentetik aspirin yapılmaya başlandı. Sentetik olan hiçbir şeyi vücut eritemez, bütün ilaçlar sentetiktir. İnsülün önceden domuzdan yapılıyordu, o şifalıydı. Artık insülün sentetik. Sentetik aspirin vücutta eklemlerde romatizma yapıyor. Anemi yapıyor. Lösemide başlangıç sebep aspirin.

Kan sulandırıcı olarak aspirin değil, limon suyu kullanın. Limon suyu her türlü iltihabı eritir, söker.

Tıbbi tedavi ile aranızda daha iyi olan, iyileşen var mı? (Cevap yok) Beter olsun size bu yoldan dönmediğiniz sürece. Hz. Muhammes (s.a.v) dedi size üç şeyde şifa var, oruç tutmak, kan aldırmak ve dağlama, sizi dağlamadan men ettim. Lazer, kızgın, kuvvetlendirilmiş

ateştir.

Mide de ne problem varsa 3 günlük oruçlardan sonra kan grubuna göre diyet yapın, tamam, hiçbir problem kalmaz. Mide için açlıktan daha iyi ilaç yoktur.

Araştırma hastaneleri, insanlar üzerinde yeni nesil ilaçları (nano teknoloji ile üretilenler) deniyorlar, insanları kobay olarak kullanıyorlar.

Türkiye’ye yeni nesil ilaçlar geldi. Grip aşısı ve hepatit B aşıları nano teknoji ile üretilmiş çiplerdir. Bunları kesinlikle olmayın, bu çipleri vücudunuza sokmayın.

Amerika’da 1999 yılında aşı yasaklandı. Büyük bir skandal oldu. Otistik çocukların sayısında % 60 artış oldu. Halk ayaklandı, araştırmalarda buna aşıların sebep olduğu anlaşıldı. Ve aşılar yasaklandı.

O aşılar Türkiye’ye yollandı. Şimdi Türkiye’de çocuklar hiperaktif, otistik doğuyor. Midenizde hazmedilmemiş yemek bırakmayın, onu kusun mutlaka.

Hayat çok kolay siz onu zorlaştırıyorsunuz.

(14)

Saf sızma zeytinyağı kolestorelü yükseltmez. Zeytinyağı mübarektir.

Piyasada satılına margarin, mısırözü yağı, ayçiçeği yağı, fındık yağı bütün damarları tıkar. Kabızlık bütün hastalıkların başı ve sebebidir. Mutlaka geçirmek lazım. Normal bir insan günde kere tuvalete çıkmalı. Sinameki mutlaka kullanın. Ama çay yaparak içmeyin işe yaramaz, nane gibi her yemeğin üzerine serpin. Karaciğer hasta ise kabızlık olur, karaciğeri temizlemek lazım.

Sinameki mübarek bir ottur. Hz. Muhammed (s.a.v) dört ot söylemiştir. Sinameki bunlardan biridir. Yemekten önce alınırsa kalp damarını açar, yemekten sonra alınırsa müshildir, bağırsaklara yardımcı olur. Kaynatarak çay gibi kullanmayın zararlıdır, nane gibi yemeklere kullanın. Veya bir çay kaşığı sinamekiyi suyla için.

Bitkileri kaynatarak kullanmamak gerek, çiğ veya döverek, kurutarak kullanılmalı.

Ağrı kesici asla kullanmayın, ağrıyı geçirmek mümkün değil, yasaktır, günahtır. Aldığınız ağrı kesiciler ile ağrılar geçmiyor, o bölgede ağrı bloke oluyor. Siz enin sonunda ama bu dünyada ama kabirde o ağrıyı çekeceksiniz. Ağrı ile vücut bağışıklık sistemine bilgi veriyor, sinyal gönderiyor. Bu bölgede sorun var diyor mesela kimyasal maddeler bu bölgede toplandı, bir şeyler yap diyor. Ama siz ağrı kesici alınca bağışıklık sistemine bu bilgi gitmiyor, önünü tıkıyorsunuz ve vücut tedavisine başlayamıyor.

Her hastalığa çare var. Ancak egzama, sedef, vikiluga, alaca, uyuz gibi deri hastalıklarını dışarıdan tedavi etmeyin. Bu hastalıkların vücudun savunma sistemi kendini iç hastalıklardan korumak için yapar. Siz ilaçlarla derideki bu hastalıkları iyileştireyim derken vücudu

savunmasız bırakıyorsunuz. Vücut egzama ile içerde bir hastalık oluşmaması için bir şeyleri dışarı atmaya çalışıyor, siz ilaçlar ile bu yolu tıkıyorsunuz. Kendi kendinize zulüm

ediyorsunuz.

Bütün hastalıkları haram, karışık ve zararlı yemek yapıyor, başka hiçbir sorun yok. Alerjilerin hepsinin sebebi budur. Güneş alerjisi olmak diye bir şey yoktur. Polen alerjisi, alerji değildir, tıkanmış vücut o mevsimde o polenler sayesinde dışarıya bir şey atmaya çalışıyor.

(Basur, hemoroid sorulur) basura sakın müdahale etmeyin, basur kanı ile vücut karaciğer ve dalakta birikmiş toksinleri atıyor. Basur kanaması durdurulursa siz belki kanser olacaksınız. Burada yapılması gereken basuru vücuttan kesmek değil, içerideki hasta organları tedavi etmek, boşalmaktır. İçerisi tedavi olduğunda dışarıdaki hastalıkların hepsi kendiliğinden vücudu terk ederler, çünkü onlara artık gerek kalmaz. Oruçlar, hacamat ve sülükler ile hepsi geçiyor. Burada tedavi olmuş olanlar var, onlara sorun.

Şimdilerde gençler evleniyor, birleşemiyorlar. Tek sebep cinlerdir. Tedavi ise haram yememek, oruç ve hacamattır.

Bugünkü doktorlar ilim sahibi değiller. Onlar batının bilim dedikleri bilgi ile eğitim alıyorlar. Bilim ise ilim değildir. İlim sadece İslam’dadır. Sadece Allah’ın kitabında ve Resullullah’ın sünSihirli İksirindedir. İslam’da her şey var. Bizler hepimiz ilim öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Artık deniyor ki, ben ne kadar zekiyim, kızım oğlum ne kadar zeki. Bu yanlış. Mümin akıllıdır, şeytan zekidir.

Bilim ile ilmi, akıl ile zekayı karıştırmayalım.

Siz tıbbi ilim deniyor buna aldanıyorsunuz, tıbbi ilim sadece İslam’da peygamberimizin sünSihirli İksiri ve Allah’ın kitabında vardır.

Allah kadını rahim için yaratmıştır, kadının erkekten tek farkı rahimdir. Kadının enerji noktası rahimdir. Rahmi alınmış kadın ölü gibidir. Rahmi alınan kadın tövbe etmeli.

Isırgan otu ve adaçağı ostrojen hormonu içerir. Kadınlar devamlı içmeli.

Bütün oruçlara niyetlenerek başlanır. Dinimizde 3 günlük açlığa izin vardır. İftar vaktinde bir yudum su iftar için yeterlidir. Hz. Muhammed (s.a.v) Hira dağında 40 gün ne yer ne içerdi. Abdulkadir Geylani hz.’leri 40 gün halvete çekildiğinde ne yer içerdi. Tamam onlar büyükler,

(15)

biz onlar gibi olmayız. Ama herkes 3 günlük oruç tutabilir. 3 günlük oruçlar ile bütün

hastalıkları vücut atar. Muhakkak niyet ediyoruz, niyetsiz oruç ve sağlık olmaz. Hücrenin (ve buna bağlı olarak insan vücudunun kendinde depoladığı) 40 günlük rızkı vardır. Yeni doğmuş çocuğu bırakın çöle 40 gün sonra gidip canlı bulabilirsiniz.

3 günlük oruçlarda ne kadar su içilmezse (ya da az içilirse) vücut birikmiş depoları çözer, kullanır, zararlıları vücuttan atar.

Romatizma diye bir hastalık yoktur. Bütün hastalıkların isimleri uydurulmuş. Yapılması gereken tek şey yemekleri kan grubuna göre düzeltmek, az yemek, oruç tutmak, hacamat yaptırmaktır.

Halsizlik ve çok uyuma hakkında sorulur. Ne kadar az yersen o kadar az uykuya ihtiyaç duyarsın. 3 günlük, 10 günlük oruç tutmuş gençler var aramızda sorun onlara.

Bağırsak gazları hakkında sorulur. Yeni Müslüman olduğum zamanlarda ben de sürekli bağırsak gazı oluyordu. Abdestim bozulmasın diye ben onu tutuyordum. Sonra çok dua ettim bu konuda. Bir süre sonra dikkat ettim bu gazlar normal çıkması gereken yerden değil, ağızdan çıkmaya başladılar. Ağızdan çıkınca abdest bozulmuyor biliyorsunuz.

Abdest çok önemli, en büyük koruyucudur. Abdest bir mümini her şeyden korur. Şeytan da abdesti bozmak için her şeyi yapar. Gaz oluşmaması için yemeklerin arasının çok olması ve karışık yememek lazım.

Bir gün Hz. Muhammed (s.a.v.) camiye gelir, Ebu bekir’i görür. Ne yapıyorsun der. Ebu Bekir çok aç olduğunu söyler. Peygamberimiz haydi filan kişinin evine gidelim der. Giderler

kendilerine hurma ikram edilir. Sonra bir koyun kesilir, onu da yerler. Hz. Muhammed aleyhisselam Ebu Bekir’e “vallahi bu yediğimizin hesabı vardır” der. Sizler sürekli bir şeyler yiyorsunuz.

Her şey zihinde, bizler utanma hissini kaybettik. Yaptıklarımızdan utanmıyoruz artık. Haya, insanı her şeyden kurtarır.

Tedavi sadece peygamberimizin usulü olmalı. Yahudilerin tedavilerinden tedavi olmaz. Çocuğu olmayanlarda kadında sorun varsa, kesin erkekte de vardır. İkisi birlikte tedavi olmalı. Birlikte oruç tutmalılar, sülükleri makata, rahim ağzına kapatmalılar. Makatta 100 tane akupunktur noktası vardır direk beyin ile bağlantılıdır, yine 100 tane akupunktur noktası böbrek ve buna bağlı olarak üreme organları ile bağlıdır. Her yaşta kadın erkek bunları yaparsa şifa bulur, örnekleri vardır.

Allah bebeği perdeli perdeli bir mekanda sır olarak yaratır. Bu bebeğin bakıcıları yıldızlardır. Kadınlar ne kadar hayasız oluyorlar, ağrım var diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Doktorlar kadın sussun diye serum veriyor. Serum ile kadına sentetik hormon verilmiş oluyor. Bu hormon rahimi patlatıyor, o zaman sezeryana mecbur kalınıyor. Her sezeryan kadın vücuduna, rahme saldırıdır. Kadının mutlaka tövbe, istiğfar etmesi gerekir.

İstatistiklere göre yurtdışında sezaryanla doğan çocukların % 70’i ileri yaşlarda şizofren oluyor. Yurtdışında zorunlu olmadıkça asla sezeryan doğum yapılmaz.

Kediler, köpekler hepsi kendileri doğum yapıyor siz niye hastaneye gidiyorsunuz. Allah insanı hayvanlardan daha mı aciz yarattı. Kadın için doğumdan daha doğal ne var. Ne diye

hastaneye gidiyorsunuz. Eskiden kadınlar evde doğum yaparlardı. Doğumu küvette, ılık suda, 150 gr. Zeytinyağı içerek kolaylıkla yapabilirsiniz.

Doğum kontrol olarak spiral falan kullanmayın. Nar kabuğunu toz haline getirin, rahim ağzına koyun.

(Bir bayan lenf kanseri olduğunu, kemoterapi gördüğünü söylüyor) Kemoterapi ilacı aslında bir böcek ilacıdır. Böceği öldüren senin hem hasta hem sağlıklı hücrelerini de öldürecektir. Bana kanser teşhisi konulmuş olarak gelen hastaların % 97’si iyileşiyor. Demek ki bu hastalar gerçekten kanser değiller. Çünkü gerçek kanserin çaresi yok.

(16)

Dinleyicilerden bir bayan laboratuarda çalıştığını söylüyor. “Ben yıllarca kemoterapi gören kanser hastalarını gördüm. Ama iyileşen hiç görmedim” diyor.

Kansere tedavi yoktur. Kanser değilse iyileşir. Kanser gerçek ise ölür ama ölümünde şereflisi gerektir. Allah yolunda ölünürse şerefli olur. Şeytana yalvara yalvara (ilaçlı tedaviler) ölümün nesi şerefli.

Fıtıkları oruçlar ve hacamatlar vücuttan atar.

Hormon bozukluğunu yapan kullandığınız ilaçların kendileri. Kullandığınız bütün ilaçları bırakmalısınız.

İnsanların zihniyeti artık iyice bozuldu. Doğru diye bildikleri yanlışları yapıyorlar, artık uyanmak gerek.

Aybaşının hicri ayın başında olması gerekir ve en fazla 3 gün sürmeli. Şimdi artık 7 gün, 10 gün sürüyor. Normal değil bunlar.

Bütün ambalajlı yiyeceklerde ve temizlik malzemelerinde (deterjanlarda) ostrojen hormonuna benzeyen bir hormon vardır. Bunları kullanıyorsunuz o zaman vücudun hormonlarında dengesizlikler oluşuyor. Yapılması gereken yemekleri düzeltmek, ambalajlı, dışardan yemek almamak, detarjanları kullanmayı bırakmak, oruçları tutmak, hacamat yapmak lazım. Hacamatla, kılcal damarlardaki tıkanıklıklar açılır. Kandaki ve dokulardaki gaz ve toksinlerin hacamatla atılması, hacamat yapılan bölgeye bağlı damarlardaki kan akımını canlandırır. Hacamat, dokuların beslenmesi ve oksijenlenmesini arttırır, sertlikleri ve ödemleri çözer. Hacamat kan üretimiyle görevli organları (kemik iliği, karaciğer, dalak) uyarır, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır, ağrıları giderir, hastalıkları önler. Kansızlık, bel tutulması, eklem ağrıları, baş ağrıları, bel, boyun fıtığına ve kireçlenmesine bağlı ağrılar, dalak, karaciğer hastalıkları, enfeksiyonlar, sinirsel, psikolojik ve türlü hastalığın tedavisinde, iç kanamayı durdurmada büyük yardımcıdır.

Ne yazık ki, ülkemizde hacamat, kupa çekme, ebelik ve sülük tedavisi yıllarca horlanmış, aşağılanmış, yasaklanmış, sonunda bu meslekler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Amerika ve Avrupa’da su sanatlar üzerine araştırmalar yapılmaktadır ve bu uygulamalar, ‘modern tıbbın yeni uygulamaları’ olarak anavatanına geri dönmek üzeredir. İnşallah, yabancı markalar altında sunulan kendi değerlerimize, hiç olmazsa bu yolla kavuşmuş olacağız.

Hacamatın yasaklanmasının yüzeysel sebeplerinden biri ‘bulaşıcı hastalıkların çoğalması’ korkusudur. Halbuki bu metot kusursuz ve mükemmel bir metottur. Hastalığın bulaşmasına da imkan yoktur, çünkü kan dışarı sızarken, bulaşıcı mikroplar hiçbir şekilde içeri giremez. Neşter veya kavanozda bulaşıcı veya zehirli madde olsa ve vücuda girmeye çalışsa bile, kan onu dışarı atar. Hacamat bittikten sonra kesiklere dokunmadan, kanın durmasını ve

kurumasını beklemek gerekir. Kanı silmeye, kesiklere antiseptik kullanmaya, merhem

sürmeye veya bantlamaya gerek yoktur. Çünkü taze kesikler için kandan daha iyi temizleyici, kapatıcı, enfeksiyondan koruyucu ve iyileştirici bir ilaç yoktur. Kesikler üzerinde kandan oluşan kabukları kaldırmamak, enfeksiyona yol açmamak gerekir.

Referensi

Dokumen terkait

1 Identifikasi bakteri pada ulat sutera Bombyx mori yang sakit 4 2 Koloni bakteri yang tumbuh pada media agar darah dan MCA 8 3 Hasil pengamatan mikroskopis bakteri yang

Pengembangan pasar yang dilakukan oleh PT BRI Cabang Bogor Pajajaran dapat dilakukan dengan mengadakan suatu pameran yang bertujuan untuk memperkenalkan produk tabungan Britama Junio

Terdapat pengaruh positif dan signifikan status lima dimensi kualitas pelayanan menurut parasuraman et al., yaitu; keandalan, daya tanggap, jaminan, empati, dan bukti

DATA KELUARGA MISKIN PAKET SANDANG DAN PANGAN DESA BAGIK NYAKA SANTRI KECAMATAN AIKMEL TAHUN 2018.. NO NAMA NIK KEPALA RUMAH TANGGA

Hasil limestone yang telah diangkut oleh blade tersebut kemudian dijatuhkan ke hopper kemudian diangkut dengan belt conveyor menuju proses selanjutnya yang terlebih

a) Molekul analit dapat menyerap cahaya dengan kuat sehingga analit harus mengandung gugus kromofor. Contohnya adalah senyawa- senyawa aromatik, heterosiklik, dan sistem

Tentang program pembinaan iman misdinar di paroki Santo Cornelius Madiun, para responden menjelaskan bahwa program pembinaan iman misdinar terbagi menjadi dua

Metode peramalan akan membantu dalam mengadakan pendekatan analisa terhadap tingkah laku atau pola dari data yang lalu, sehingga dapat memberikan cara pemikiran, pengerjaan