Muhammed'in Hayat
ı
Muhammed'in dogumu
Yer Arabistan'in Mekke sehri, Tarih 570. Amine isimli dul bir kadin, Muhammed ismini verdigi bir cocugu dunyaya getirmistir. Hatta bazi rivayetlere gore Muhammed'in annesinin o'na ilk verdigi isim Kotan (dogrulugu tartisilir) ve bu isim 50 yil sonra Medine'ye goc ettiginde halk tarafindan "hamd edilen kimse" anlaminda Muhammed olarak
degistirilmistir. Kuran-i Kerim'de defalarca "hamd, yalniz Allah'a mahsustur" dendigi halde, Muhammed, hamd edilen kisi anlamindaki kendi isminden hic bir zaman rahatsiz olmamistir.
Muhammed babasini dogumundan kisa bir zaman once kaybetti. Annesi Amine ise genc yasta yoksullugun ve Arap kulturunde dul bir kadin olarak yasamanin verdigi zorluklar ile depresyonlar gecirdi. Bazi bilimsel
arastirmalara gore hamilelik zamaninda depresyon gecirmis kadinlarin cocuklarinda sinirsel, icine kapaniklik, saldirganlik, kisilik ve davranis bozukluklari olduklarini saptamaktadir. Bu tur rahatsizliklari Muhammed'in ilerki yasaminda rahatlikla gorebilmekteyiz.
Muhammed daha 6 aylikken annesi Amine o'nu amcasi Ebu-Leheb'e verdi. Ebu-Leheb zamaninin en varlikli kisilerinden biridir. Zaten Amine'nin Muhammed'i evlatlik olarak vermesi de finansal nedenlere dayalidir. Dul, fakir ve genc yasta kocasini yitirmis bir kadin olarak depresyon gecirmistir. Muhammed'e bakacak durumu olmadigi gibi kendisine yeni bir koca bulmak icin Muhammed'i evlatlik olarak vermek zorundadir. Gunumuzde bile cocuklu bir bayanin koca bulmakta nasil zorlandigini gorebiliyor isek, 1400 sene oncesinin col bedevi kulturunde bunun ne kadar zor oldugunu anlamak icin alim olmaya gerek yoktur.
Muhammed cocukluk yasami boyunca hep siginti olarak yasamistir. Buyudukce buyudugu evin aslinda kendi annesinin ve babasinin evi olmadigini anlamis ve kendisini hep siginti olarak gormustur. Kendisini senede 1 veya 2 kere ziyarete gelen oz annesinin onu neden istemedigine bir anlam verememistir. Anne ve baba sevgisinden yoksun bir cocuktu Muhammed. Amcasi Ebu Leheb ve karisi da ona hic bir zaman gercek anne-baba sevkati gostermemistir. Fakat her ne kadarda Muhammed'e sevgi ve sefkat gostermese de, o'nu buyuten, midesine ekmek koyan kisilerdir. Muhammed ilerki yillarda buyuyunce Ebu leheb ve karisina kendisini buyuttukleri icin su sozlerle tesekkur etmistir;
Tebbet
1. Ebû Leheb'in elleri kurusun. Zaten kurudu. 2. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı. 3. O, bir alevli ateşe girecektir,
4, 5. Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir).
Muhammed psikolojik rahatsizliklari olan bir cocuktu. O yuzden dogru durust hic bir arkadasi yoktu. Sut annesi Halime MUhammed'de ki psikolojik rahatsizliklari cok acik ve net gorebiliyordu.
Ibni Ishak, Muhammed'in psikolojik rahatsizliklarini su sekilde anlatiyor;
Halime ve Muhammed'in amcasi anlatiyor;
"Bunun üzerine ben ve babası evden çıkıp Muhammed?in yanına vardık. Çocuğu
yüzü sararmış bir durumda ve ayakta bulduk. Ben ve babası onu kucaklayıp
Ey çocuğum! Sana ne oldu? Deyince o bize Üzerlerine beyazlar elbiseler
giyinmiş iki adam beni yere yatırdılar. Karnımı yardılar ve karnımdan bir şey
çıkardılar. Sonra onu yine yerine koydular. dedi. Bunun üzerine çocuğu alıp
birlikte döndük.
Babam ve oglum filmini hepiniz izlemisinizdir. Muhammed'in cocukluguna birebir ornek bir film. Filmde dogum aninda annesini yitirmis ve babasi hapiste oldugu icin anne ve baba sevgisinden yoksun buyumus bir cocuk anlatiliyor..Cocugun tek arkadasi tipki Muhammed gibi onun bakicisi kadindir. Filmdeki cocuk tipki Muhammed gibi kendi yasiti hic bir arkadasi olmadigindan kendine, hayali dunyada yeni yeni arkadaslar buluyor. Cucelere, kovboylara, inlere ve cinlere konusuyor. 1400 sene once etrafinda cinler melekler goren kucuk Muhammed'in, 1400 sene sonra babam ve oglum filminde kendini Alice harikalar diyarinda zanneden cocuktan hic bir farki yoktur.
Muhammed'in kendi oz annesine olan kini buyudukce de kendini gostermistir. 114 sure ve 6000'i askin ayetten olusan kitabinda hic bir zaman kendi annesi Amine'den bahsetmemistir. Isa'nin annesi meryem icin boy boy ayetler yazan Muhammed, kendi oz annesi icin kitabinda tek bir soz bile etmemistir.
Bugun bilimsel arastirmalarda kanitlanmis diger bir gercek ise sudur ki; kucukluklerinde anne sevkati gormeyen cocuklar buyuduklerinde tum kadinlara karsi kin beslemektedirler. Tum seri kadin katilleri, anne sevgisi hic gormemis, annelerinden nefret etmis psikolojik rahatsizliklari olan kisilerdir. Muhammed'in neden kadinlardan bu derece nefret ettigi, onlari ikinci sinif kisilikler olarak gordugu hep annesinden kaynaklanan psikolojik rahatsizliklara dayalidir. Ayrica anne sevgisinden yoksun buyuyen
cocuklar buyuduklerinde de kendilerinden cok olgun, yasca buyuk kadinlarda cinsel cekicilik bulmaktadirlar. Muhammed'in 25 yasinda , 40 yasinda ki hatice ile evlenmesinin nedeni belkide yillardir aradigi anne sevkatini hatice'de gormus olmasi muhtemel bir tahmindir. Tabii Hatice'nin serveti de bonus.
Muhammed ve Hatice
"Kucuk Muhammed" konusundan sonra artik genclik cagina gelmis Muhammed'den soz edelim biraz..
Muhammed 25 yasina geldiginde, amcasi Ebu Talip ona Hatice isminde cok unlu ve zengin bir tuccarin yaninda is buldu.
Hatice dul bir kadindi ve eski kocasindan 3 cocgu bulunuyordu.
Muhammed'in zekasi ve icine kapanikligina asik olan Hatice Muhammed'e evlenme teklif etti.
Muhammed cocuklugundanda gelen hem duygusal ve hem finansal bir boslugun icinde idi. Firsat bu firsat deyip haticenin teklifini tereddutsuz kabul etti. Muhammed hatice'de hem yillardir aradigi anne sevgisini buluyor ve hemde para ve servete kavusuyordu..Bundan sonraki hayatinda artik calismasina hic gerek yoktu..
Ve calismadi da..Muhammed artik cocukluk yillarinda ki siginti, istenmeyen cocuk degil, sevilen , saygi duyulan "zengin" bir kisilikti. Hatice evin reisi olarak ticaret ile kostururken Muhammed ekmek elden su golden zamanini hep bos islerde ve magarada geciriyordu.. Para kazanma gibi bir derdi yoktu. Okuma ve yazmayi bu zaman icinde ogrendi diyebiliriz (bu bir tahmin)..evdeki 10 cocugunu (3 haticeden, 7 de kendisinden) hatice ile birakip, magarasina cekiliyor ve tipki cocuklugundaki gibi hayali
arkadaslari ile oynuyordu..
Ayse, Muhammed'in magarada cokca gecirdigi zamanlari su hadiste bize bildiriyor;
Ravi:Aişe
Hadis:Resulullah (sav)`a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda gördüğü salih rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi aynen vukua geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira
mağarasına çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına kalıp, tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.- Bu maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hz. Hatice (ra)`ye dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu.
Hadistende anlasildigi gibi Muhammed'in artik hic bir derdi hic bir kaygisi yoktu.
Zaman Muhammed icin su gibi akiyordu. hersey cok guzeldi artik. 40 yasina geldiginde bir gun magara'da Muhammed daha once hic yasamadigi bir olay ile karsi karsiya kaldi;
Bir gün ona melek gelip: "Oku!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ben okuma bilmiyorum!" cevabını verdi. (Aleyhissalatu vesselam hadisenin gerisini şöyle anlatıyor: "Ben okuma bilmiyorum deyince) melek beni tutup kucakladı, takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar: "Oku!" dedi. Ben tekrar: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni ikinci defa kucaklayıp takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar bıraktı ve "Oku!" dedi. Ben yine: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü sefer takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve: "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o kalemle öğretti, insana bilmediğini öğretti" (Alak 1-5) dedi." Resulullah (sav) bu vahiyleri öğrenmiş olarak döndü. Kalbinde bir titreme (bir korku) vardı. Hatice`nin yanına geldi ve: "Beni örtün, beni örtün!" buyurdu. Onu örttüler. Korku gidinceye kadar öyle kaldı. (Sükunete erince) Hz. Hatice (ra)`ye başından geçenleri anlattı ve; "Nefsim hususunda korktum!" dedi. Hz. Hatice de: "Asla korkma! Vallahi Allah seni ebediyen rüsvay
etmeyecektir. Zira sen, sıla-i rahimde bulunursun, doğru konuşursun, işini göremeyenlerin yükünü taşırsın. Fakire kazandırırsın, misafire ikram edersin, Hak yolunda zuhur eden hadiseler karşısında (halka) yardım edersin!" dedi.
Muhammed'in magarada elinde bir kitap oldugu asikar. Cunku hayali dunyasinda gordugu yaratigin ona durduk yerde oku demesi icin onunde yada elinde bir kitap olmasi lazim. Zaten baska turlu bir insan kitap yada okunulacak hic birsey olmadan ne diye yillarca magarada oturur
durur..Muhammed'e gelen bu ilk vahiy(!)(nobet) sonrasinda, artik
Muhammed kendisinin bir peygmber oldugunu zannetmesi icin yeterli bir nedendi..
Her ne kadar da ona gorunen hayali yaratik "sen peygambersin" demese de, muhammed artik kendi gozunde bir peygamberdi..
Muhammed'in psikolojik rahats
ızlığı
Muhammed'in vahiy anlarinda yasadiklarini yakinlarinin agizlarindan dinleyelim. Hadislere bir goz attiktan sonra olaylara bilimsel aciklamalar getirecegim;
Ravi:Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Hadis:Şöyle demiştir: Hâris b. Hişâm radiya`llâhu anh Resûlu`llâh
salla`llâhu aleyi ve sellem`den: "Yâ Resûllâ`llâh, sana vahiy nasıl gelir?" diye sordu. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Ahyânen
bana çıngırak sesi gibi gelir ki bana en ağır geleni de budur. Benden o
hâl zâil olur olmaz (Meleğin) bana söylediğini iyice bellemiş olurum. Ahdânen Melek bana bir insan olarak temessül eder. Benimle konuşur. Ben de söylediğini iyice bellerim. -Âişe radiya`llâhu anhâ der ki:
Resûl`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i soğuğu pek şiddetli bir günde
kendisine vahiy nâzil olurken görmüşlüğüm vardır. (İşte öyle soğuk bir günde bile) kendisinden o hâl geçtiği vakitde şakaklarından şapır şapır ter akardı.
Ravi:Ubadetu`bnu`s-Samit
Hadis:Resulullah (sav)`a bir vahiy geldiği zaman, vahiy sebebiyle onu bir gam ve keder alır, yüzünün rengi uçardı. Bir gün Cenab-ı Hakk yine vahiy indirmişti ki aynı hal onu sardı. Keder hali açılınca: "(Zina haddiyle ilgili hükmü) benden alın. Allah onlar hakkında yol kıldı (yani çok açık şekilde had beyan etti): Bekar bekarla zina yapmışsa cezası yüz sopa ve bir yıl sürgündür. Dul dulla zina yaparsa yüz sopa ve recm`dir." Ravi:İbnu Abbas
Hadis:"Ey Muhammed! Cebrail sana Kur`an okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle)" (Kıyamet 16) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Hz. Peygamber (sav) vahiy geldiği zaman büyük bir şiddet (ve ağırlık) hissederdi. Bunun tesiriyle dudaklarını kımıldatırdı. Bunun üzerine şu ayet indi. (mealen): "(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur`an okurken acele edip onunla
beraber söyleme (sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize aittir" (Kıyamet 16). İbnu Abbas devamla der ki: "Ayette geçen "onun toplanması" tabirinden murad "(yeni nazil olan) ayetin Hz. Peygamber (sav)`in kalbinde toplanması, yerleşmesi, sonra da Hz. Peygamber (sav) tarafından okunmasıdır." "Biz vahyi okuduğumuz zaman, sen onun kıraatine uy" (18. ayet) ayetinde de, "Dinle ve sus, sonra onu sana biz okuturuz" denmektedir. Bu vahiyden sonra, Cibril (a.s.) vahiyle gelince,
sadece dinlerdi. Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasıl okunmuş ise, öylece okurdu."
Ravi:Aişe
Hadis:Resulullah (sav)`a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda
gördüğü salih rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi
aynen vukua geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira mağarasına çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına kalıp, tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.- Bu maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hz. Hatice (ra)`ye dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu. Bu hal, kendisine Hira mağarasında Hak gelinceye kadar devam etti. Bir gün ona melek gelip: "Oku!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ben okuma bilmiyorum!" cevabını verdi. (Aleyhissalatu vesselam hadisenin gerisini şöyle
anlatıyor: "Ben okuma bilmiyorum deyince) melek beni tutup kucakladı, takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar: "Oku!" dedi. Ben tekrar: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni ikinci defa kucaklayıp takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar bıraktı ve "Oku!" dedi. Ben yine: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü sefer takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve: "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o kalemle öğretti, insana bilmediğini öğretti" (Alak 1-5) dedi." Resulullah (sav) bu vahiyleri öğrenmiş olarak döndü. Kalbinde bir titreme vardı. Hatice`nin yanına geldi ve: "Beni örtün, beni örtün!" buyurdu. Onu örttüler. Korku gidinceye kadar öyle kaldı. (Sükunete erince) Hz. Hatice (ra)`ye
başından geçenleri anlattı ve; "Nefsim hususunda korktum!" dedi. Hz. Hatice de: "Asla korkma! Vallahi Allah seni ebediyen rüsvay
etmeyecektir. Zira sen, sıla-i rahimde bulunursun, doğru konuşursun, işini göremeyenlerin yükünü taşırsın. Fakire kazandırırsın, misafire ikram edersin, Hak yolunda zuhur eden hadiseler karşısında (halka) yardım edersin!" dedi. Sonra Hz. Hatice, Aleyhissalatu vesselam`ı alıp Varaka İbnu Nevfel İbnu Esed İbnu Abdi`l-Uzza İbni Kusay`a götürdü. Bu zat, Hz. Hatice`nin amcasının oğlu idi. Cahiliye devrinde Hıristiyan olmuş bir kimseydi. İbranice (okuma) yazma bilirdi. İncil`den, Allah`ın dilediği kadarını İbranice olarak yazmıştı. Gözleri ama olmuş yaşlı bir ihtiyardı. Hz. Hatice kendisine: "Ey amcaoğlu! Kardeşinin oğlunu bir dinle, ne söylüyor!" dedi. Varaka Aleyhissalatu vesselam`a: "Ey kardeşim oğlu! Neler de görüyorsun?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam gördüklerini anlattı. Varaka da O`na: "Bu gördüğün melektir. O, Hz. Musa`ya da inmiştir. Keşke ben genç olsaydım (da sana yardım etseydim); keşke, kavmin seni sürüp çıkardıkları vakit hayatta olsaydım!" dedi. Resulullah (sav): "Onlar beni buradan sürüp çıkaracaklar mı?" diye sordu. Varaka: "Senin getirdiğin gibi bir din getiren hiç kimse yok ki, ona husumet
edilmemiş olsun! O gününü görürsem, sana müessir yardımda
bulunurum!" dedi. Ancak çok geçmeden Varaka vefat etti ve vahiy de fetrete girdi (kesildi).
Ravi:Yahya İbnu Ebi Kesir
Hadis:Ebu Seleme İbnu Abdirrahman`a Kur`an`dan ilk inenin ne olduğunu sordum. "Ya eyyühe`l-Müddessir (ey örtüsüne bürünmüş)! (suresi)dir!" dedi. Ben; "İyi ama, başkaları ilk inenin İkra` bismi Rabbikellezi halak (süresidir). diyorlar" dedim. Bunun üzerine Ebu Seleme: "Ben bu hususta Hz. Cabir (ra)`e sormuştum. O bana; "Sana, Resulullah Aleyhissalatu vesselam`ın söylediğinden başka bir şey söylemeyeceğim, Aleyhissalatu vesselam: "Bir ay kadar Hira magarasına mücavir oldum (itikafa girdim). Mücaveretimi (itikafımı) tamamlayınca, dağdan indim. Derken bana bir seslenen oldu. Sağıma
baktım, hiçbir şey görmedim. Soluma baktım, yine bir şey görmedim. Arkama baktım bir şey görmedim. Derken başımı kaldırdım, bir şey gördüm, ama (bakmaya) dayanamadım. Hemen Hatice`nin yanına geldim: "Beni örtün!" dedim. Derken şu ayetler
nazil oldu. (Mealen): "Ey örtüsüne bürünen! Kalk! (insanları ahiretle) korkut! Rabbini büyükle, elbiseni temizle. Pislikten kaçın.." (Müddessir suresi). Bu vahiy namaz farz kılınmazdan önceydi."
Ravi:Ömer
Hadis:Resulullah (sav)`a vahiy indiği zaman, yüzünün yakınlarında arı
uğultusu gibi bir ses işitilirdi. Bir gün, O`na vahiy indirildi. Bir müddet
öyle kaldı. Sonra o hal açıldı. O da Mü`minun suresinden ilk on ayeti okudu: "Mü`minler kurtuluşa ermiş, umduklarına kavuşmuşlardır. Onlar namazlarını Allah`tan korkarak, hürmet ve tevazu içinde ve tadil-i erkan ile kılarlar. Onlar dünya ve ahiretlerine faydası dokunmayan her türlü şeyden yüz çevirirler. Onlar nail oldukları her türlü nimetin zekatını aksatmadan verirler. Onlar namuslarını korurlar. Ancak hanımlarına ve cariyelerine karşı müstesna, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar. Kim helal sınırını aşarak bunların ötesine geçmek isterse, işte öyleleri haddini aşmış olanlardır. O mü`minler ki, Allah`a ve kullara karşı olan emanet ve mesuliyetlerini yerine getirirler ve sözlerinde dururlar. Onlar namazlarını devamlı olarak, vaktinde ve şartlarına riayet ederek kılarlar, işte onlar varislerin ta kendileridir. Onlar Firdevs
cennetine varis olurlar. Onlar orada ebedi olarak
kalacaklardır" (Mü`minun, 1-11). Arkadan dedi ki: "Kim bu on ayeti yerine getirirse cennete girer." Sonra kıbleye yöneldi ve ellerini kaldırıp: "Allahım (hayrımızı) artır, bizi (iyilik yönüyle) noksanlaştırma. Bize ikram et, zillete düşürme. Bize ihsanda bulun, mahrum etme. Bizi tercih et,
(düşmanlarımızı) bize tercih etme. Allahım, bizi razı kıl, bizden de razı ol!" buyurdular.
Ravi:Ibnu Mes`ud
Hadis:Allahu Zülcelal hazretleri vahiy suretiyle konuştuğu zaman sema
ehli bir ses işitir ki bu, demir bir zincirin düz bir kaya üzerinde hareket etmesiyle çıkan çıngırak sesine benzer. Sema ehli bu sesi duyunca korku ve haşyetten bayılırlar. Cibril (a.s.) kendilerine
gelinceye kadar bu halde devam ederler. O gelince korku, kalplerinden açılır. Hemen: "Ey Cibril, Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. O: "Hakkı söyledi" der. Sema ehli hep bir ağızdan: "el-Hak, el-Hak" diye söyleşirler. Ravi:Zeyd b. Sâbit
Hadis:"Resûlu'llâh ... Efendimize gelen vahyi yazardim. Vahiy nâzil
oldugu vakitte (onu) bir sikinti kaplar, inci taneleri gibi siddetli bir ter dökerdi de ondan sonra açilirlardi. Kendileri bana imlâ buyurur, ben
de yazardim..." Ravi:Ebû Hüreyre
Hadis:"Vahiy nâzil olurken en evvel vücûd(una) bir titreme gelirdi"; "Vahiy nüzûl ederken kendilerini (tasa ve kaygi kaplar yüzü kül gibi
olur), gözlerini kaparlar ve horultuya (benzer) siddetli siddetli nefes alirlardi"
Ravi:Aişe
Hadis:Hz. Peygamber (sav)`e (yahudiler tarafından) sihir yapıldı, öyle
ki, Resulullah (sav) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu.
Bir gün benim yanımda iken Allah`a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki: "Ey Aişe, hissettin mi, sorduğum hususta Allah bana fetva verdi?" "Hangi hususta Ey Allah`ın Resulü?" dedim. "İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine: "Bu zatın rahatsızlığı nedir?" dedi. öbürü: "Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu: "Kim büyüledi?" Diğeri: "Lebid İbnu`l`A`sam adındaki Beni Züreykli bir yahudi" diye cevap verdi. Öbürü: "Büyüyü neye yaptı?" dedi. Arkadaşı: "Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomurcuğunun içine" cevabını verdi. Diğeri: "Pekala, şimdi nerede?" diye sordu. Arkadaşı: "Zervan kuyusunda!" cevabını verdi." Bunun üzerine Resulullah (sav) Ashabından bir grupla birlikte (ra) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp: "Ey Aişe! Allah`a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu
ile sulanan) hurma ağaçlarının başları da sanki Şeytanların başları gibiydi!" dedi. Ben: "Ey Allah`ın Resulü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?" diye sordum. "Hayır!" dedi ve ilave etti: "Bana gelince, Allah bana afiyet lütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!" Resulullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü." Tum anlatilan rivayetler tip dilinde "Temporal Lob Epilepsi" diye adlandirilan hastaligin belirtileridir.
Temporal Epilepsi hastaliginin belirtileri;
Halüsinasyon: bir his organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı
olmaksızın, alınan bir hissin mevcudiyetine inanma halidir. Varsanı olarak da bilinir. Muhammed'in melekler, cinler gibi mantik disi varliklari gormesi, bugun tip dilinde ancak bu sekil izah edilebilir.
Kas gerilmesi(kaslarin istek disi hareket etmesi):kasların istem dışı
oluşan seğirmelerini, spazmlarını ya da hareketlerini içeren bir grup duruma verilen ortak bir isim.
Korku: Muhammed'in korkudan ortulere sarinip dolandigini anlatan durum. Anormal agiz hareketleri:Muhammed'in dudaklarinin neden istek disi
hareket ettigini anlatan durum.
Terleme: Hadislerde acikca belirtiliyor ki, Muhammed vahiy anlarinda "en
soguk gunlerde dahi" yuzunden ve vucudundan sakir sakir terler akiyor.
Yuz kizarmasi: Temporal Lob epilepsi hastalarinda gorulen bu belirti,
Muhammed'in vahiy aninda da acikca goruluyor.
Hizli kalp atislari
Amnezi veya hafıza kaybı: ornek olarak verdigim son hadiste acikca
goruluyor ki, Ayse'nin de anlatimiyla "öyle ki, Resulullah (sav) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu." Muhammed'in hafiza kaybi
yasadiginin acik belirtisi.
Aslinda Temporal Lob epilepsi hastaliginin tedavisi bugun mumkundur. Fakat o zaman bu hastalik hakkinda insanlar bilinc sahibi olmadiklari icin bu tur eylemleri cinler, periler, melekler ile aciklayabilmistir.
Temporal Lob Epilepsi gibi kolayca tedavi edilebilen hastaliktan daha tehlikeli ve tedavisi daha da zor olan bir hastalik vardir ki, o nun adi da
Islamdir. Islam hastaliginin en buyuk tehlikesi ise, bu hastaliktan etkilenmis kisilerin hastaliklari hakkinda en ufak bir bilgiye sahip olmamalaridir.
Hastaligi olduguna inanmayan kisiler ise dogal olarak tedaviyi reddederler.
Muhammed ve peygamberlik kariyerinin baslangici
Muhammed, psikolojik rahatsizliginin Temporal Lobe Epilepsi (Muhammed'in hastaligi hakkinda okumak icin Tikla!) neden oldugu halusunasyon sonucu gormus oldugu hayali yaratik Cebrail ile
karsilastiktan sonra hanimi Hatice'nin onayini da alarak artik peygamber olduguna iyice inanmis ve boylece ilahi(!) mesajlarini halka sunmaya baslamistir.
Peki neydi bu mesaj? Mesaj su ki, Muhammed artik bir peygamberdir ve sonuc olarak herkes ona saygi gostermeli, itaat etmeli, ornek kisi olarak gormeli, sevmeli, karsi gelmemeli ve korkmalidir. 23 yil suren
peygamberlik kariyeri suresi icerisinde mesaj hic degismemistir. Islam'in temelini olusturan mesaj kisilerin Allah'a manevi, peygamber'e ise hem manevi ve hemde maddi sekilde itaat etmeleridir. Bunun disinda baska bir mesaj yoktur. Muhammed'e itaat etmeyen kisi hem bu dunyada ve hemde oldukten sonra oteki dunyada cehennem azabi ile cezalandirilacaktir.
Muhammed peygamberligini ilan ettikten sonra yillarca Mekke'li putperest halk ve taptiklari putlarla alay etmistir. Akabinde ise Mekkeli putperest halk, Mecnun (deli, oynak..Bakiniz Hicr:6 ) diye kaale almadiklari Muhammed ve o'na inanan kisilerle irtibatlarini kesmis ve sonuc olarak muslumanlar dislandiklari topraklardan "Muhammed'in talimati"
dogrultusunda Abisinya'ya goc etmislerdir. Olaylarin iyiye gitmedigini farkeden Muhammed, hem Abisinya'ya goc etmek zorunda kalan muslumanlari geri getirebilmek ve hem de sayica kat kat fazla olan
putperest mekkelilerin muslumanlara uyguladiklari boykota son vermek ve gonullerini almak icin yeni bir plan duzenlemistir.
Buyuk Islam alimi Ibni Sad'in "Tabakat" isimli eserinde kalame aldigi hadiseye gore Muhammed, Mekkeli putperest halkin kutsal putlari Lat, Uzza ve Menat'i su sozlerle ovmustur;
"Lat'ı, Uzza'yı ve... üçüncü olan Menat'ı gördünüz mü? İşte bunlar, yüce tanricalardir... Sefaatleri de elbette ki umulur." (Kuran 53: 19-20)
Bu sozler karsisinda sinirleri iyice yatisan Mekkeli halk artik muslumanlara karsi boykotu kaldirir ve muslumanlar Abisinya'dan mekke'ye geri donerler.
pozisyonunu riske attigini ve Allah'a ortak kostugunu anlayan Muhammed derhal ayetleri iptal eder ve o ayetlerin Allah'tan degil duzenbaz seytanin bir baska oyunu oldugunu vurgular. Seytan ayetlerinin yerini ise su ayetler alir;
Necm
19. Gördünüz mü Uzza'yı, Lât'ı.
20. Ve ötekini, üçüncüsü olan Menât'ı. 21. Erkek size, dişi Allah'a mı?
22. İşte bu, insafsız bir bölüştürme. Ustteki ayetlerden cikan anlam sudur;
"Kendiniz erkek evlatlariniz ile gurur duyar iken Allah'a kiz evlat ha??" Arap toplumunda disi ikinci sinif canlilar olarak benimsendikleri icin Allah bu yakistirmayi kendisine hakaret saymis ve sert bir dille bu yakistirmanin adil olmadigini tembih etmistir.
Muhammed'e inanan bir cok kisi bu fiyaskodan sonra islam'i terketmistir. Muhammed insanlarin guvenini yeniden kazanmak icin kendisine yeni bir strateji hazirlamistir. Yeni strateji ise soyledir;
Hac
52. Biz senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o bir şey tasarladığında/okuduğunda, şeytan onun düşünce ve dileği içine bir şey atmış olmasın. Ama Allah, şeytanın attığını siler, sonra kendi ayetlerini muhkemleştirir. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
53. Bu, Allah'ın; şeytanın attığını, kalplerinde hastalık olanlara, gönülleri katılaşanlara bir fitne yapması içindir. Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık ve kopuş içindedirler.
Muhammed'in ayetlerini kendi cikari dogrultusunda uydurdugunu anlayan bircok kisi Islam'i terketmistir. Ustte ki ayetlerden anlasilan sudur ki, "Ben Muhammed, sayet bir gaf yapar ve siz bunu yakalar iseniz, yakalayan kisilerin kalplerinde bir hastalik oldugu icin suclu ben degil, kalpleri hastalikli olan kisilerdir".
Peygamberliginin ilk 13 senesi boyunca sadece 70-80 kisiyi kendisine inandirabilmistir. Muslumanlar gunumuzde bile "Muhammed-ul emin", yani "guvenilir kisi" (not= Muhammed'e emin yakistirmasi aslinda guvenilir kisi oldugundan degildir. Daha sonraki yazilarimda bu konuya aciklik
getirecegim) diye yere goge sigdiramadiklari efendilerinin nasil olurda 13 sene gibi uzun bir zaman icerisinde bu kadar az, cogu kendisine en yakin kisiler ve bir kac esir kole disinda kimsenin ona inanmamasina, hatta
mekkelilerin o'na "deli, oynak, kafayi yemis" yakistirmalari yapmalarina mantikli bir cevap verememislerdir.
O gunun devrinde Mekkeliler kisilerin dini inanclarina toleransli insanlardi. Cok tanrili dinlere inanan toplumlar dogal olarak kisilerin dini inanclarina karismazlar. Muhammed'in kendi putlarina karsi alayci sozlerine her ne kadar gucenselerde, dinlerinin toleransli yapisi sonucu Muhammed'e hic bir zaman zarar vermemislerdir.
Mekke'de gecen 13 sene sonrasi bir yere varamayacagini anlayan Muhammed artik kendisine yeni bir strateji gelistirir ve yanina inanan muslumanlari da alarak Yatrib'e(Medine'ye) goc etmeye karar verir. Kurulu duzenlerini birakmak istemeyen muslumanlar bu karara hic te sicak
bakmamistir. Bu karara en cok sevinen kisiler daha onceden musluman olmus kolelerdir. Kole sahibi bir cok kafir, Mekkeli zengin kisiler, kacmaya calisan musluman kolelerini yakalamis ve dovmustur. Her ne kadar
gunumuz Islami filmlerde ve kitaplarda bu olaylari sanki islam'a yapilan bir zorlama olarak empoze etmeye calissalar da, isin asli ortada direk Islam dinine yapilan bir zorlama yoktur. Mekkeliler dogal olarak "sahip olduklari" koleleri bedavaya birakmak istememis ve koruma altinda tutmuslardir. Muhammed ve Muhammed'in kisisel egosu olan Allah hic bir zaman kolelige karsi degildi. O yuzden dir ki Islam hic bir zaman kolelige son vermemistir. Aksine Muhammed Medine'ye goc ettikten sonra, yillardir hasret kaldigi destegide arkasina alinca binlerce insani, kadin, genc, coluk, cocuk demeden kolelige zorlamistir. Muslumanlar tarih boyunca bu sekil bir cok temelsiz iddialarda bulunmuslardir. Politeist, yani cok tanrici insanlar kimin hangi tanriya taptigi konusu ile zerre kadar ilgilenmezlerdi.
Kabe o zamanin devrinde tam 360 farkli puta ev sahipligi yapmistir. Tipki Orta Asya'da yasayan her Oguz Boyunu temsil eden damgalarin oldugu gibi , her Arap kabilesini sembolize eden birer put kabede bulunmakta idi. Mekkeliler hic bir zaman aralarinda dini inanclari yuzunden savasmamistir. Tarih Islam'dan once boyle bir hadiseyi kaydetmemistir. Asil Arabistan yarimadasinda din adina yapilan savaslar Islam ve Muhammed'in gelisi ile baslamistir.
Hicret
Egoist kocasi Muhammed'in yani sira bir suru cocuga da bakmakla mesgul olan Hatice artik ticaret'e fazla zaman ayiramiyor, serveti yavas yavas yok oluyordu. Evin diregi Hatice oldukten kisa zaman sonra Muhammed'in destekciligini, koruyuculugunu yapan amcasida vefat etmisti. Bu iki kisinin olumu ve mekkelilerin Muhammed'i kaale almayisi sonrasi artik
Muhammed baska bir sehre goc etmek, insanlari kendisine inandirmak icin yeni bir sehirde, yeniden sansini denemek istiyordu. Ilk etapta
kendisine inananlarin medine'ye goc etmesini emretti. Bir onceki yazimda da bahsettigim gibi kurulu duzenlerini ve ailelerini birakmak istemeyen muslumanlar tereddute dusmuslerdi. Bu durum karsisinda Muhammed careyi muslumanlari tehdit etmek ve korkutmakta buluyordu. Bakiniz Nisa suresi 97 nolu ayette Muhammed Medine'ye, daha dogrusu o zamanki ismi ile yahudi sehri yatrib'e gitmek istemeyen muslumanlara nasil sesleniyor;
"İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir." Muhammed bir gece dusmanlarinin onu oldurmek istedigini iddia ediyor ve Ebu bekir'in o'na medine'ye giden yolda eslik etmesini istiyordu. Bu olay assagidaki ayette su sekilde dile getiriliyor;
Enfal
30. Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Yukaridaki ayetten anladigimiz kadari ile Allah Muhammed'e tuzak
kuruldugunun habercisi oluyor ve O'nu uyariyor. Muhammed ise arkasinda koskoca Allah'i oldugu halde careyi Ebu bekir'e siginmakta buluyor. Sirf yukaridaki ayet bile Muhammed'in ne kadar paranoyak bir kisilik oldugunu anlamamiz icin yeterli bir kanit. Muhammed 13 sene boyunca mekkelilerin putlarini assagilayip hakaret etmis ve mekkeliler kendisinin kilina bile zarar vermemistir. Muhammed'in "kendi paranoyak iddialari disinda"
mekkelilerin ona tuzak kurup oldurecegini bildiren hic bir tarihi kaynak yoktur.
Muhammed'in medine'ye kactigi gece Hicri takvimin basladigi gundur. Muhammed Medine'de Mekkeli sofistike, bilgili ve zengin araplarin aksine daha cok geri kafa, egitimsiz ve isci kismi araplarla karsilasti. Medine'nin zengin, aristokrat kismi yahudilerden olusmaktaydi. Para, Mal, mulke muhtac fakir araplar Muhammed'in sarap akan nehir, tomurcuk memeli huriler ve taze taze hurmalar turu masallarina ister istemez inanmak durumundaydilar. Mekke'de adi "deli" olarak bilinen Muhammed'in lakabi medineli halktan sir gibi saklaniyordu tabi.
Muhammed peygamber oldugunu ilan eden tek Arap degildi. Aksine Arap yarimadasinda Tanri elciligi gayet yaygin bir meslekti. Civar sehirlerde de peygamberligini ilan etmis ve insanlara Tanri mesajlari ogutleyen kisiler vardi. Aralarinda en meshur olani ise "Museyleme" idi. Museyleme peygamberligini Muhammed'den bir kac sene once ilan etmisti ve
arasinda cokta basarili idi. Baska bir sehire goc etme gibi bir derdi yoktu. Arap yarimadasinda bulunan diger peygamberlerin hicbirisi Muhammed gibi kisilerin uzerinde dinlerini degistirmeleri icin kaba kuvvet kullanma ya da saltanat kurma gibi gayeleri yoktu. Onlar sadece kendi hallerinde, kendi sehir sinirlari icerisinde insanlara bariscil, arkadas yanlisi ogutler
veriyorlardi. Muhammed arabistan'in ilk savasci peygamberi idi. Museyleme dahil hic bir peygamber Arabistan'da rant kavgasi icinde degillerdi.
Medinelilerin Muhammed'i peygamber olarak kabul etmelerindeki etken Muhammed'in ogretici ogutleri degil, daha cok verdigi damak sulandirici vaadler, kendisinin de Arap olusu ve Yahudiler karsisinda hissettikleri eziklikten dolayidir. Yahudiler kendi inanclarina gore "Secilmis, ustun insanlardir". Tipki bugunde oldugu gibi petrol sayesinde sans eseri zengin olmus araplarin o zamanlar bile gipta ile baktiklari kisilerdi. Medine'nin tumu yahudilere aitti. Kisaca medine, yani yatrib bir yahudi sehri idi. Ebu El Farah Ali tarafindan yazilmis "Kitab el-Afgani" isimli eser, yahudilerin Medine de ki ikametlerini Musa zamanina kadar dayatir. Medine'de ki yahudi halk esnaf, kuyumculuk, ticaret, ciftcilik ile geciniyor ve soylu ailelerden geliyorlar idi. Sehirdeki Arap nufusu ise yahudilerin sahip olduklari is yerlerinde calisiyordu. Araplarin Medine'ye goc etmelerinin sebebi ise 450 yillarinda yemen'de yasanan bir tufandan dolayi idi.
Muhammed ile musluman olmayi kabul ettiklerinde ise yahudi isverenlerini katlederek mallarina konmuslardir.
Medine'ye iyice yerlesen Muhammed ve ona inanan fakir halk artik yavas yavas Yahudilerin mallarini gasp ediyor, kervanlari basiyordu. Muhammed ve onca muridinin medinede helal yollardan ekmek bulduklarini kaynaklari ile aciklayacak, belgeleyecek ve kanitlayacak kisiler var ise buyursun bize Muhammed'in o kadar kisiyi eskiyalik yapmadan nasil doyurdugunu "belgeleriyle" kanitlasin.
Yahudiler ise aliskin olmadiklari bu eskiyaliga karsi fazla bir direnc ya da kaba kuvvet kullanmiyor, sadece muslumanlara kendilerini kurtarici "yeni bir mesih'in gelecegini" bildiririyorlardi.
Buyuk islam alimi Ibn Isak, Islam'in en degerli eserlerinden biri olarak gosterilen "Siret Resul" adli kitabinda yahudilerden irfan(bilim) ve kitap ehli kisiler olarak bahsetmis ve muslumanlarin yahudilere yaptigi eskiyaliklara ve gasp olaylarina anlatabildigi en guzel dille kitabinda yer vermistir.
Muhammed her zaman kendisini ve ona inananlari magdur ve eziyet ceken insanlar olarak gostermistir. Gunumuzde bile Islami terorist orgutleri tipki peygamberleri gibi ayni oyunu oynamakta ve onca masum insani oldurdukleri halde devamli kendilerini magdur insanlarmis gibi gostermeye
calismakla beraber, tum dunyayi islam'a karsi cephe almakla suclamaktadir.
Muhammed Mekke'den medineye goc etmesine, mekkelilerin o na ve ona inananlara eziyet ettigini sebep olarak gostermeye calismistir..Halbuki Muhammed her ne kadar kendisini magdur gostermeye calissa da ayetler isin gercegini tum ciplakligi ile gozler onune seriyor;
Nahl
41. Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahiret mükafatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi...
Muhammed, Mekkede ki evlerini terk etmelerini ve yaninda medine'ye gelmelerini emrettigi muslumanlara ustteki ayeti yazmak zorunda kalmistir. Nedeni ise mekkede kurulu duzenlerini birakip Medine'de issiz gucsuz, evsiz barksiz kalan muslumanlarin beyinlerini yine cennet vaadleri ile yikamaktir. Inananlarin gozunde artik Muhammed'in kredisi tukeniyordu. bazilari artik medine'den firar etmeye baslamisti.. Bir baska tehdit iceren ayeti ise su sekilde yazdirmistir;
Nisa
89. Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı.
Sadece yukarida ki ayet bile aslinda eziyet cektirenin mekkeliler degil tam aksine Muhammed oldugunu anlamak icin yeterlidir. Ailesini, colugunu, cocugunu, dogdugu topraklari ve kurulu duzenini birakmak istemeyen bir insan sizce olumu ne kadar hak ediyor?Muhammed'in empoze etmeye calistigi gibi oratada buyuk bir cile zulum var ise cehennem azabli
tehditlere ne gerek olabilir? Muslumanlarin o eziyet ve cileden kacmak icin Mekkeyi seve seve terketmeleri gerekmiyor mu? Insanlari surekli hicret etmek icin zorlayan, tehdit eden hatta etmeyenlerin oldurulmelerini
emreden bir insan sizce bunu neden yapiyor olabilir? Bir tek neden var.. O da "kontrol"..
Muhammed narsist bir kisilige sahip oldugu icin insanlarin uzerinde her yonuyle kontrol sahibi olmak istemistir.
Cok degil, 1977 yilinda Amerika'nin eyaleti olan indiana'dan, Guney Amerika ulkesi Guyana'ya tipki Muhammed ve muridlerinin yaptiklari gibi
bir hicret yapilmisti..
Hicreti gerceklestiren kisi Jim Jones ve 900 kisilik muridi idi.
Jim Jones Kimdir?
James Warren "Jim" Jones (13 Mayıs 1931 - 18 Kasım 1978) ABD'li "People's Temple (İnsan Tapınağı) kilisesinin kurucusu vaiz. 1978 yılında Guyana'da kendi ve müridlerine özel kasabası Jonestown'da 911 müridini aynı anda intihar etmeye ikna etmiş ve kendisi de müridleriyle birlikte ölmüştür. (kaynak vikipedi)
Jim Jones, 900 kisilik muridlerine kendisini mesih olarak inandirmis ve onlari Televizyon, radyo gibi aydinlatici ve bilgilendirici cihazlardan ve Jim jones'in emellerine mani olabilecek murid yakinlari ve ailelerinden uzak tutabilmek icin Guyana denen ulkeden balta girmemis ormanin ortasinda bir arsa satin aliyor ve kendisine muridleri ile yeni bir hayat baslatiyordu. Guyana ormanlarindan satin aldigi arsaya "Jonestown" yani"Jones'un kasabasi" ismini vermistir. Tipki Muhammed'in medine'nin yatrib olan onceki ismini sehri ele gecirdikten sonra "medinetul nebi" yani
"peygamberin sehri" olarak degistirmesi gibi..
*Jim jones Amerikadan guyana'ya goc ediyor...Muhammed mekke'den medineye goc ediyor.
*Jim jones muridlerinden elde ettigi paralar ile yeni aldigi kasabasina kendi ismini veriyor, Muhammed Yatrib'in ismini "peygamberin sehri" olarak degistiriyor..
*Jim Jones muridlerinin tum dis dunya ile baglantilarini kesmelerini ve yalnizca kendi aralarinda kaynasmalaraini emrediyor, Muhammed "her musluman muslumanin kardesidir, kafir kisi babaniz bile olsa dostluk etmeyin" diyor.
*Jim Jones muridlerinin karilari ve kizlari ile seks yapiyor, Muhammed gelini ile seks yapiyor ve tum akrabalarinin kizlarini kendisine helal kiliyor..
Jones muridleri tarafindan adeta tapilan bir kisi idi. Muridleri ona buyuk bir ictenlikle "Father" yani "Baba" diye hitab ediyorlardi. Zaman gectikce artik Jones kendini "Mesih" ilan etmisti. Muridleri uzerindeki etkisi arttikca muridlerin o'na daha cok itaat etmelerini ve daha cok bagli kalmalarini istiyordu. Muridleri o'na itaat etmek icin adeta birbirleri ile yarisiyordu. Jones muridlerine dunyanin buyuk bir nukleer facia sonucu yerle bir olacagini soyluyor ve bu faciadan kurtulacak olanlarin sadece o'na inananlarin olacagini savunuyordu.
Bu durum, Islam dini ve Muhammed'i benzer bir sekilde tanimliyor.
oldugunu soyluyor, insanlarin Allah'a ve kiyamet gunune inanmalarini ogutluyordu. Jones'un Nukleer facia gunu ve mesihlik rolu, Muhammed'in uyarici rolu ve kiyamet gunune adeta birebir ornektir. Muhammed'de tipki Jones gibi muridleri uzerinde etkisi buyudukce onlardan daha cok itaat isteginde bulunuyor, evlerini terkedip hicret etmelerini istiyor ve kendisine inanmayanlari cehennem azabi ile tehdit ediyordu.
Muhammed'in bir cok nutku direk olarak Allah'a sirk kosmayi elestiren turdedir. Fakat Muhammed'i en cok sinirlendiren ve ayetlerinden de anlasildigi gibi kin kusturan iki faktor vardir. Birincisi kendisini assagilayan ve kucuk goren kisilere olan kini. Ikincisi ise o'nun tarafindan karsi tarafa kacan, yani islami terkeden kisilere olan kini idi.
Jim Jones sahibi oldugu tarikat orgutunun ve muridlerinin yaptigi milyonlarca dolar degerindeki bagislarla Guyana'da balta girmemis ormanlarda "Jonestown" adini verdigi koca bir arsa satin aliyor ve muridlerini Amerika'da ki ailelerinden ayirarak tam 911 muridi ile oraya yerlesiyordu. Muridlerinin dis dunya ile baglantilarini keserek bu sekilde uzerlerinde total kontrol sahibi oluyor ve kolayca beyinlerini
yikayabiliyordu. Muhammed'in neden muslumanlarin Mekke'den Medine'ye onunla birlikte hicret etmelerini istemeside tamamen ayni
sebeptendir. Muslumanlar uzerinde devamli kontrol sahibi olmak ve surekli elinin altinda tutarak beyinlerini yikayabilmek. Muhammed tipki Jim
jones'in muridlerini ailelerinden ayirdigi gibi, muslumanlari ailelerinden ayirmak istemistir. Kendisine daha bagli olan muslumanlari, ailelerini ve evlerini birakmak istemeyen muslumanlara karsi kullanmistir;
"Enfal 72. İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar, onların velayetleri size ait değildir. Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir."
Ustte ki ayette diyor ki; Muslumanlar hicret etmek istemeyen diger muslumanlarin koruyuculugunu yapmasinlar. Muhammed boylece hicret etmek istemeyen muslumanlari hicret etmek icin zorluyor ve "Allah
yaptıklarınızı hakkıyla görendir." diyerek, Allah'in onlari izledigini soyluyor ve emellerine kavusmak icin boyle korkutuyordu.
1978 yilinda Jones'in People's Temples tarikatina mensup muridlerinin Amerika'da ki aileleri Guyana'da ki yakinlari hakkinda endiselenmis ve endiselerini Amerikan Kongre uyesi Leo Ryan'a beyan etmislerdi. Leo Ryan kultu incelemeye alarak yaninda bir gazeteci ile Guyana'ya ucuyor
ve tarikat uyeleri ile irtibat kuruyordu. Beyni yikanik tarikat uyeleri Jones'tan cok memnun olduklarini ve Amerika'ya geriye donmeyi
akillarinan bile gecirmediklerini iletiyorlardi. Fakat Jones'in muridlerinden iki aile ortada donen duzembazligin farkina varmis olduklari icin gizlice Leo Ryan ile kontak kuruyor ve geri donmek istediklerini ona bildiriyordu. Leo Ryan ve bu iki aile aralarinda plan yaparak Jonestown'dan kacis gununu belirlemislerdi. Firar planlarinin farkina varan kult lideri Jim Jones,
muridleri ile birlikte toplam 5 kisi olan iki aileyi ve Leo Ryan'i oldurmustu. Amerikan kongre uyesi ve 4 Amerikan vatandasini katleden Jim Jones artik isin sonuna geldiginin farkina varmis ve muridleri ile ormanda bir ayin duzenleyerek ictikleri zehirli icecek sonucu toplam 911 muridi ile hayatini noktalamistir.
"Son Ayin" olarak bilinen bu olayin video kayitlari mevcuttur. Video'da gorunen o dur ki muridler Jones'in "Serefle ölün!" sozleri sonrasi zehirli icecekleri seve seve iciyor ve cocuklarina iciriyorlardi. Assagida tercume ettigim konusmalar direk videodan alintidir;
Jim Jones: Ben sizlere iyi bir hayat vermek icin elimden gelenin en iyisini yaptim. Buna ragmen, bir avuc insan, yalanlariyla bizim hayatlarimizi yasanamaz bir duruma getirdiler. Eger baris icinde yasayamiyorsak, o halde baris icinde olelim. (Burada muridler arasinda alkis kopuyor).. Bizler ihanete ugradik. Bizim yapacagimiz eyleme topluca intihar denilemez. Bu eylem devrimci bir harekettir.
Birinci kadin: Ben hayatta kalmamiz icin bir umudumuzun oldugunu dusunuyorum..
Jones: Gunu geldiginde tum insanlar hayata gozlerini yumacaktir.
Cemaat: Evet!!! Evet!! Evet!! (diye haykiriyor)
Jones: Su anki durumumuz bu dunyada bize cehennemden bile beter bir hayat yasatacaktir. Benim icin olum korkunc bir sey degildir. Esas lanetli olan bundan sonra yasamaktir. Bu durumda yasamanin bir anlami yok!
Birinci kadin: Ama ben olumden korkuyorum!
Jones: Hic zannetmiyorum korktugunu..
Birinci kadin: Bence bir kac kisinin ihaneti yuzunden 1000 kadar insanin kendini oldurmesi anlamsiz. Ben buradaki cocuklara ve bebeklere bakiyorum ve yasamayi hak ettiklerini dusunuyorum.
hakediyor. Insanlara verecegimiz en iyi ifade sekli, bu kahrolasi dunyadan cekip gitmemiz olacak! (Cemaat alkisliyor)
Birinci Adam: Tamamdir hanim kardesim! hersey bitti artik..Iyi bir gun gecirdik. (Alkis)
Ikinci adam: Emri verdiginiz takdirde hayatimizi noktalamaya haziriz!
Jones: Lutfen Tanri askina hadi baslayalim. (cemaat "Baba! baba! diye tempo tutuyor)
Ucuncu adam: Babamiz bizi buralara kadar getirdi. benim secenegim baba ile olmek!
Jones: Serefle olmeliyiz...Hadi! cabuk! cabuk! Olmek bu hayatta yasamaktan kat kat daha iyi.
Bu teyp medya'da yayinlandiginda dunyada sok etkisi yaratmisdir. Kulte mutlak baglilik, suursuzca sadakat tipki Jones'in muridlerinin yaptigi gibi Islam'in temel taslarindan sadece bir kacidir. Inananlar Allah'a ve
Muhammed'e bagliliklarini ve sadakatlerini kanitlayabilmeleri icin kendi hur iradelerinden vazgecmeli, aileleri ve en yakinlari dahil hicbirseyi
onemsememeliler. Muhammed Kuran'da "doğru söyleyenler iseniz haydi ölümü temenni edin!(Bakara 94)" demistir. Bir baska ayette Muhammed yine yahudilerin Allah'a bagliliklarini kanitlamalari icin yine olmelerini istemistir;
"Ey Yahudi akidesini benimseyenler! Bütün insanlar değil de, yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, (bunda da) samimi iseniz haydi ölümü isteyin!" Cuma:6
Ortada bariz ve cok net bir sekilde gorunen gercek sudur ki, Muhammed ve Jim Jones gibi sapik dusunceli narsist kisilere gore insanlarin Allah'a olan bagliliklarini kanitlayabilmeleri icin olmeleri gerekmektedir.
Jones'in tarikatina mensup muritler surekli cezalandirilma korkusuyla yasarlardi. Jones muritlerinin en ufak bir yanlisinda onlari cezalandirir ve disiplini saglamak icin hunharca dovdururdu. Bu sekilde o cok arzuladigi itaati saglamaktaydi. Ayrica muritleri arasinda en ufak bir gevsekligin ve isteksizligin ortaya cikmasina neden olacak tum faktorlerin onlemini aliyordu.
Muslumanlarda tipki Jones'in muritleri gibi tum hayatlarini surekli korku icinde yasarlar. Kendileri gibi dusunmeyen insanlari kendilerini en cok korkutan cehennem, seytan gibi absurd ve batil seylerle korkutmaya calisirlar. Bu korkunun nereden geldigini anlamak icin Kuran'dan sadece bir kac ayet okumak yeterlidir. Muslumanlar kultleri ile ilgili hic bir seyi kafalarinda sorgulayamazlar. Muhammed'in peygamberligini veya Kuran'in ilahiligini sorgulamaya kalkismak, muslumanlarin beyinlerinin korku ile kilitlendigi ve kuyruk sokumlarina kan dolasiminin durdugu andir.
Muslumanlarin tek korkusu sadece psikolojik degildir. Fiziksel cezalarda Islam'in temel taslarini olusturan tamamlayici bir terbiye seklidir. Musluman cocuklar daha kucuk yaslarda medreselerde dayak yemeye alistirilir ve islamin kontrol mekanizmasini beyinlerine iyice kazimak icin ayak
bileklerine zincirler takilir. Bunun bir cok ornegini az gelismis, fakat Islami gelismis musluman ulkelerden cok daha iyi uygulayan Pakistan ve
Afganistan gibi ulkelerde cokca gormekteyiz. Fiziksel cezalar sadece cocuklarla kalmiyor, yetiskinlerde seriatin on gordugu sekilde kirbaclaniyor ve hatta taslanarak oldurulebiliyorlar.
Muhammed ve Jim Jones gibi narsist kisilerin, kendilerine zit goruslu ve karsit fikirli insanlara tahammulu yoktur. Her ikiside muridlerinin onlari elestirmelerini ve sorgulamalarini yasaklamistir. Muhammed kendisine karsi savasan kisileri yalniz ona inandiklari takdirde affetmistir..Ornegin kuzeni Ebu Sufyan..Ebu Sufyan Muhammed'in Mekke'yi ele gecirecegini onceden sezdigi icin musluman olmus ve hatta Mekke ele gecirildikten sonra oraya Muhammed tarafindan vali olarak adanmistir. Fakat
Muhammed kendisine inanmayanlari ve kendisini ciddiye almayanlari asla affetmemis ve kellelerini vurdurmustur. Yuzlerce hatta binlerce insan sirf Muhammed'e inanmadiklari ya da Islam'i terkettikleri icin kellelerini kaybetmislerdir.
Iste bu yuzden Muhammed karsit fikirli insanlara hic bir zaman tolerans gostermedi ve o'na inanan muslumanlar hala bugun ayni gelenegi
surdurmektedir. Islam ve Muhammed karsiti konusan insanlar teker teker susturulmaktadir. Iste bu yuzdendir ki, Islam'i terkeden bizlerin sesi
duyuldukca muslumanlar gercegi gorecek, mensubu olduklari kultu ve bin yillik yalani sorgulama gucunu ve cesaretini kendilerinde hissedeceklerdir.
Jones'in tam 6 yil boyunca yuksek rutbeli muridlerinden biri olan ve
sonradan duzembazligin farkina varip People's Temples'i terkeden Jeanne Mills adli eski tarikat uyesi soyle konusmustur; "Kilisede kusursuz bir sekilde uygulanan onemli bir kanun vardi. Hic kimse Jones'i
elestirmeyecek ve sorgulamayacak." Bu dusunce tarzi bugun
muslumanlarda da ayni sekilde devam etmektedir. Hic kimse Muhammed'i sorgulayamaz ve elestiremez.
Bugun Islam dininin sart kostugu seriat kanunun uygulandigi bir ulkede yasayan insanlar, Muhammed veya Islam'i elestirildikleri takdirde
oldurulurler. Sayet Islami bir ulkede yasamiyorsaniz musluman olmadiginiz halde bile suikasta kurban edilebilirsiniz. Hollandali film yapimcisi Theo Van Gogh islamda kadinlarin yerini anlatan bir film yapmis ve
muslumanlar tarafindan katledilmistir. Ettore Caprioli, "Seytan Ayetleri" kitabini Italyanca'ya cevirdigi icin feci sekilde yaralanmistir. Hitoshi Igarishi, ayni kitabi Japonca'ya cevirdigi icin Tokyo'da muslumanlar tarafindan oldurulmustur. William Nyagaard, ayni kitabi Norvecce'ye cevirdigi icin bicak darbeleri almis ve sans eseri hayatta kalmayi basarabilmistir.
Amac, insanlarin gozunde o kadar cok teror estirmektir ki, hic kimse Islam'a karsi elestirilerde bulunmaya cesaret edemesin. Deborah Blakey, People's Temples'in bir baska eski uyesi tarikatten ayrildikdan sonra tarikat hakkinda soyle bir konusmayi dile getirmistir; "Jones hakkinda en ufak bir anlasmazligi bile hainlik kabul ederdik. Her ne kadar icinde oldugum durumun yanlis oldugunu biliyordumsa da, fikir ayriligina dusen insanlarin Jones'i cok sinirlendirdiklerini bildigim icin her zaman sustum."
Jim Jones bayan muridleri ile surekli cinsel iliskiye girmekten zerre kadar cekinmemistir. Muhammed'de ayni sekilde akrabalari ve kucuk yasta kizlarla hicte ahlaki bulmadigimiz cinsel munasebetlerde bulunmustur. Muhammed'in en kucuk yasta ki hanimi Aise, Ahzab suresinin 51. ayeti indikten sonra ortada donen duzembazligi sezmis ve rahatsizligini su sekilde dile getirmistir;
"Bakıyorum da, senin Efendi Tanrın , yalnızca senin şeyinin keyfini yerine getirmek için koşuyor."
Muhammed kendi gelini Zeynep ile evlenmis, Mariye adli cariyesi ile diger karisi Hafsa'nin yataginda yakalanmis, daha oyuncak caginda olan 9 yasinda ki Ayse ile evlenmistir. Ustelik kendisine gelen vahiylerin en iyilerini Ayse'nin yatagindayken aldigini iddia etmistir. Hayatinin son yillarinda bir gun emekleyen tatli bir kucuk bebegi gormus ve ailesine bebek buyuyunce onunla evlenmek istedigini soylemistir. Ne sansli ki, kucuk kiz daha buyuyemeden Muhammed geberip gitmistir. Kafirlere karsi
duzenledigi baskinlarda genc kizlari cariye olarak almis ve ailelerini oldurmus ve oldurtmustur.
Burada aklimizda bir soru belirebilir. "Madem Muhammed bu kadar kotu birisi, neden insanlar onun peygamberligine inanmakta devam
ediyorlardi?" O donemde yasamis tum Araplarin bunca kotuluge neden ses cikatmadiklari bir baska sorudur. Oysa bunun nedeni de zaten
korktuklari icindi. Muhammed kendisi hakkinda ileri geri konusanlari teker teker susturmustur.
Jones'in muridleri kendi aileleri ve en yakinlari aralarinda bile Jones hakkinda ileri geri konusamamislardir. Kisinin annesine ya da babasina bile guvenirliligi yoktu. Herkes Jones'in muhbirligi gorevini yapiyordu. Tarikat karsiti her soylem ve dedikodu Jones'e bildirilirdi. Muritler Jones'e olan bagliliklarini bu sekilde ispatliyordu. Tipki Jones gibi Muhammed'in de inananlari arasinda ona haber ve bilgi veren adamlari vardi. Tum
muslumanlar potansiyel ispiyoncu durumunda idi. Muhammed muritlerini birbirlerine karsi kullanmak ve uzerlerinde daha cok kontrol sahibi olmak icin su ayeti indirmistir;
"Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir." Tevbe 23
Muhammed-ul emin zirvaligi
Muslumanlar Muhammed'in zamaninda sozune cok guvenilir bir kisi oldugunu ve durust oldugundan dolayi Mekkelilerin o'na "Muhammed-ul emin" yani guvenilir kisi dendigini soylerler.
Oncelikle belirtmek isterim ki "Emin" sifati sadece Muhammed'e degil, baskasi namina mal goturup mal satan emanetcilere verilen bir sifattir. Muhammed hatice icin calistigi zamanlarda tipki baska tuccarlara calisan diger "emanetciler" gibi "Emin" diye taninirdi.. Turkce'mize arapcadan gecen emanet kelimeside zaten emin kelimesinden turemistir.
Kisiye emin sifati verilmesi icin sadece emanetci olmakda gerekmiyordu..
Emin el-mektebe = Kutuphane bakicisi yada emanetcisi
Emin el-şorta= Guvenlik yada zaptiye
seklidir.
Mekkelilerin Muhammed'e cok guvendikleri icin emin ismini verdikleri iddiasi tamamen uydurmaca ve duzmecedir..
Mekkelilerin Muhammed hakkinda aslinda ne dusundukleri Kuran'da yazmaktadir..
"Dediler ki: "Ey kendisine Zikir (Kur'an) indirilen kimse! Sen mutlaka delisin!"
Muhammed ve Obsesif-Kompulsif Bozukluk
Temporal Lobe Epilepsi (TLE) teshisi konmus kisilerde diger psikiyatrik hastaliklarida gormek mumkundur.
Muhammed'in ayrica Obsesif-Kompulsif Bozukluklari olmasi cok buyuk ihtimaldir. Bu durum, uyguladigi ve muridlerine uygulattigi obsesif
rituellerden acikca gorulmektedir. Ruh hastaliklari merkezinin konu ile ilgili bir makalesinden ufak bir alintiyi sizlerle paylasmak istiyorum. Assagida ki paragrafi lutfen okuyunuz;
"OKB ve nörolojik bozukluklar arasında bir ilişki olduğu uzun zamandır dikkat çekmiştir. Epileptik nöbetlerde; kafa travması, beyin enfarktı, beyin tümörleri, herpes simpleks ensefaliti, gelişimsel bozukluklar, diabetes insipitus, multipl skleroz ve akut intermitant porfiride, OKB semptomlarının ortaya çıktığı bildirilmiştir.
Bu konuda yapılan ilk çalışmaların birinde, 104 obsesif hastanın %
19,4'ünde ensefalit, menenjit, epilepsi gibi nörolojik bulgular
saptanmıştır." Kaynak (http://www.epilepsiveben.com/ obsesif_kompulsif_bozukluk)
Yukarida alintiladigim ruh hastaliklari merkezinin yaptigi anlatima gore, Muhammed'in Obsesif bozukluklarinin oldugunu soyleyebiliriz. Muhammed abdest'in nasil alinacagi ve namazin nasil kilinacagi gibi bir cok rituel
saplantilari olan bir kisiydi. Kisilerin ellerini, burnunu, kulaklarini nasil yikamalari gerektigini anlatmistir. Tum bu batil ritueller normal bir kisi icin anlamsiz gelebilir. Fakat Obsesif bozukluklari olan bir kisi icin bu ritueller "olmazsa olmaz" misali cok anlam tasimaktadir.
Bazı Obsesif-Kompulsif Bozukluk Belirtileri (Uzm.Dr.Sibel Mercan) • Kendi başına veya yakınlarının başına bir kötülük geleceği düşüncesi
• Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen cinsel düşünceler • Dinle ve ahlaki değerlerla aşırı uğraşma
Kaynak (http://www.donusumkonagi.net/makale.asp?
id=4576&baslik=obsesif_kompulsif_bozuklugu_belirtileri_nelerdir_&i=obse sif_kompulsif)
• Kendi başına veya yakınlarının başına bir kötülük geleceği düşüncesi
Muhammed her zaman oldurulme korkusu ile yasardi. Paranoyak dusuncelerini Kuran'a bile yazmistir.
• Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen cinsel düşünceler
Muhammed'in hayati boyunca cinsellikle ilgili saplantilari surmustur.
• Dinle ve ahlaki değerlerla aşırı uğraşma
Bu belirti hakkinda yorum yapmama hic gerek yok sanirim.
Obsesif bozukluklari olan hastalarin diger bir saplantisi ise sayilardir. Saplanti kisiden kisiye cift ya da tek sayilar olarak degisir. Hastalar surekli kafalarinda yada parmaklariyla herseyi sayarlar.
Muhammed'in saplantisi tek sayilardi. Ozellikle "3".
Abdest
3 kere agza su verme
3 kere burna su verme
3 kere yuzu yikama
3 kere sag kolu yikama
3 kere sol kolu yikama
3 kere yikamanin anlami vedir?
Kisinin elini islayipta boynunu ve basini silmesi onu ne kadar temizleyebilir?
Neden hep sag taraf once yikanir?
Tum bunlar, temizlikle yakindan uzaktan hic bir ilgisi olmayan anlamsiz rituellerdir.
Muhammed'in rituelleri "teyemmum" ile daha da belirgin bir gorunus kazanir. Kisi su bulamazsa teyemmum yolu ile temizlenmelidir.
Sadece yukarida ki ornekler bile Muhammed'in psikolojik saplantilarini gormek icin yeterlidir.
Ayni sey namaz icinde soylenebilir. Ornegin secde, kiyam, rukuh vs.
Müslim’in “Sahih”inde yer verdiği bir hadis vardır. Hadis şöyledir: Hz. Aişe, Hz. Peygamber (sas)’in bu gece (Şaban’ın ortasında ) Baki Mezarlığı’nı ziyaret ettiğini söyler: “-Ey Aişe, sen gördüğünde bana Cebrail geldi ve seslendi. Ben onu senden gizledim. Ona cevap verdim. O, sen elbiseni çıkardığın için yanına girmiyordu. Uyuduğunu sandım, seni uyandırmayı doğru bulmadım, heyecana kapılmandan korktum. Cibril bana dedi ki;
“Rabbin senin Baki Mezarlığı’na gitmeni ve onlar (orada yatanlar) için bağışlanma istemeni emrediyor.” Ben;
“Onlar için nasıl dua edeyim?” deyince, buyurdu ki; “Şöyle (dua et): Mü’min ve müslimler diyarının insanları! Size selam olsun. Allah bizden önce gidenlere ve bizden sonrakilere merhamet etsin. İnşallah yakında biz de sizlere kavuşacağız.”
(Müslim, Cenaiz, 103)
Belli Allah iyice oynatmis ki, peygambere gecenin ortasinda mezarliga gitmesini ve oluler icin bagis dilemesini emrediyor. Allah gariban Muhammed'i gecenin o saatinde rahatsiz etmeden oluleri direk bagislayamiyor mu?
Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denir;
"Halk ikindi namazı sırasında acele etti ve bir kısmı alelacele abdest aldı. Biz onlara ulaştık. Ökçelerine (topuklarina) su değmemiş, parlıyordu. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:
Ustte ki hadisten acikca anlasiliyor ki Muhammed abdesti temizlik icin degil, ritueli icin aliyordu. Muhammed topuklarin su ile yikanmadigi takdirde cehennem atesinde yanacagini dusunuyordu. Bugun tum dunyadaki muslumanlar iste bu gibi hadislere bakarak abdest alirlar ve peygamberlerinin psikolojik saplanti rituellerini sanki ilahi bir temizlenme sekliymis gibi uygularlar..
Muhammed ayrica muridlerine sicmaya giderken yanlarina 3 cakil tasi almalarini emretmistir. Oyle ya, psikolojik rahatsizliginiz varsa 3 çakil tasi kıçı iyi temizler.
Böl ve ele geçir takti
ği
Muhammed, Medine'de issizlik ve yoksulluk yuzunden firar eden
muslumanlarin karinlarini doyurabilmesi icin Mekkeli kervanlara baskinlar duzenlemeye ve ganimetlerine el koymaya baslamisti. Surekli Medinelileri Mekkelilere karsi kiskirtiyor ve Mekkelilerin onlari evlerinden zorla
cikarttiklarini iddia ederek, ganimetlerin bu yuzden onlara helal oldugunu soyluyordu.
Hac Suresi
39. Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah'ın onlara yardım etmeğe gücü yeter.
40. Onlar, haksız yere, sırf, "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah'ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
Muslumanlar efendilerinin yaptigi sinsilik ve hilekarliklardan ovune ovune bahsederler. Duzembazlik ve hilekarligi peygamberlik gibi ilahi bir mevkiye layik goren ve bundan pekte hosnut bir bicimde bahseden sitelere
internette rastlamak mumkun . Muslumanlarda Muhammed'i yaptiklarindan dolayi sorgulayabilme cesareti yoktur. O yuzden Muhammed'in her yaptigi isi dogru olarak gorurler. O yapmis ise dogrudur. Bakiniz Ibni Ishak "Siret Resul" adli eserinde Hendek savasinda olan bir hadiseyi nasil anlatmistir;
Nuaym b. Mes'ud (ra), gizlice müslüman olmuştu. Allah Resûlü, ona bir müddet daha müslümanlığını gizlemesini söylemiş.. ve onu bu
muhasara esnasında, çok mühim işlerde kullanmıştı.
Nuaym, hem Kureyş'in hem de Yahudiler'in itimat ve hürmet ettikleri bir insandı. Efendimiz, ona harbin bir taktik olduğunu söylemiş ve idare-i
kelâm etmesine de izin vermişti. Nuaym, bu ruhsat üzerine Yahudiler'e giderek: Kureyş sizi terkedecek ve Muhammed (sav)le baş başa
bırakacak. Düşünün o zaman haliniz nice olur. Eğer bu durumda kalmak istemiyorsanız, onların ileri gelenlerinden bir kaçını rehin olarak
yanınızda alıkoyun dedi. Onlar Nuaym'a olan itimatlarından dolayı bu sözlere kesin olarak inandılar.
Nuaym daha sonra Kureyşe gitti. Onlara da: Yahudiler Muhammed (sav)le gizlice anlaştılar. Sizin ileri gelenlerinizden birkaçını rehin edip ona teslim edecekler. O da onlara ilişmeyecek. Sakın sizden böyle bir talepte bulunurlarsa onların dediğini yapmayın dedi. Kureyşliler de, Nuaym'a itimat ettiklerinden, onun bu tekliflerinden zerre kadar şüphelen-mediler.
Kureyş ileri gelenleriyle Yahudi liderleri, birgün bir araya geldiler. Her iki taraf ta birbirinden şüpheleniyordu. Evvela Yahudiler sözü açtı ve: Siz başınız sıkışınca çekip gidecek ve bizi bu adamla baş başa
bırakacaksınız. Teminat için bize birkaç rehin vermezseniz biz savaşı bırakacağız dediler. Kureyş, zaten böyle bir teklif bekliyordu. Nuaym'ın sözünü hatırladılar ve tabii bu teklifi reddettiler. Onların reddi, Yahudilere de Nuaym'ı tasdik ettirdi. Böylece ittifak bozulmuş oldu ve Yahudiler harp sahnesinden çekilmeye başladılar.
Nuaym Müslüman olalı birkaç gün olmuştu. Allah Re-sûlü'nün insanları tanımadaki isabetine bakın ki, hemen Nuaym?ın becerebileceği bir işi ona teklif etmiş, o da arızasız bu işi yerine getirivermişti. (Ibni Ishak, Siret Resul.)
Yani Ibni Ishak'in yukarida bize anlattigi hikaye diyor ki;
Muhammed iki kabileyi iftira ile birbirine dusurmustur. Ornek kisi, durustluk abidesi Muhammed bir kere daha muslumanlara ne kadar guvenirilir bir kisi ve sozunun eri, durust oldugunu kanitlamistir. Muslumanlara ise bu saatten sonra Muhammed ile bolca ovunmek duser.
Muhammed kendisine inananlari diger ayetlerde "Allah'in agziyla" su sekilde savasa davet etmistir;
Enfal suresi
65. Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.
Muhammed onceki yazilarimda da belirttigim gibi muslumanlari sanki magdur olan ve eziyet cekenler gibi gostermeye calismis ve beyinlerini yikamistir. Asil kervanlara saldiran, eskiyalik ve gasp yapanlarin kendilerigi
oldugu halde durumun adaletli gorunebilmesi icin sucu her zaman icin kafirlere atmistir. Tipki bugunki geri kalmis Arap ulkelerin geri
kalmisliklarinin nedenini Israil ve Amerika olarak gosterdigi gibi. Onlar bugun sadace tipki peygamberlerinin 1400 sene once yaptigini yapmakta ve "magdur olan" kisileri oynamaktadirlar.
Ortada ki celiski barizdir. Muhammed once Mekkelileri evlerinden zorla cikartiyor, onlari cehennem azabi ile korkutmakla kalmayip ustune ustluk birde oldurulmelerini emrediyordu. Diger bir tarafta ise "Sizi zorla
evlerinden cikartanlara karsi", yani Mekkelileri sucsuz olduklari halde suclayarak savasi korukluyordu.
Bu strateji Muhammed'i olaganustu derecede basarili yapmisti.
Muhammed "bol ve ele gecir" taktiginin ustasi idi. Kabileleri kabilelere, aileleri ailelere ve hatta evlatlari babalarina (Tevbe 23.) bile dusman ederek, onlari bolerek uzerlerinde kontrol sahibi olmayi basariyordu. Kisa bir zaman icerisinde bu taktik ile tum Arap yarimadasini domine etmeyi basarmisti.
Tum bu olanlari "Araplarin salakliklarina" baglamak dogru olmaz. Bugun bile bati ulkelerinde Islam virusu ile enfekte olmus yabanci bir kisi, tipki 1400 sene once anasina babasina sirt donmus col bedevisi arap gibi ailesine dusmanlik edebilmektedir. John Walker Lindh (Walker hakkinda okumak icin tikla!) genc yasta bu virus ile enfekte olduktan sonra
Afganistan'a gitmis ve el kaide'ye katilarak kendi ulkesine karsi savas yapmistir.
BBC muhabiri Yvonne Ridley adinda bir baska bayan ise 2001 senesinde Taliban tarafindan ele gecirildikten sonra bebek katili teroristlerden
"ozgurluk mucahitleri" olarak soz etmis ve bombalama olaylarini destekleyici beyanatlar vermistir..Ayrica Ridley, Urdun'de 60 kisinin
acimasizca olumune neden olan bir olayda, olayin mimarisi Ebu Musab al zervaki'den "kahraman" diye soz etmistir..
Cennet vaadleri ve bu yoldan insanlari siddete tesvik
Kuran'in bir cok suresinde muslumanlari "kanunsuz kazanca tesvik
eden" (ornegin ganimet, kole, cariye, ahirette ise huri, sarap akan irmaklar vs) ayetleri gormek mumkun. Ornek olarak su ayeti verebiliriz;
Fetih Suresi
20. Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir.
sindiremeyenler olmustu. Muhammed adamlarinin yaptiklari kanunsuzlugu hakli bir dava gibi gostermek ve vicdan azabi cekenlerin sesini kesmek icin kisisel egosu Allah'i soyle konusturmustur.;
Enfal suresi
69. Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendi.
Ustte ki ayetten acikca goruluyor ki, "Caldiginiz mallar, irzlarina gectiginiz kadinlar, esir olarak aldiginiz coluk cocuk size temiz ve helal. Sakin ola ki Allah'a karsi gelmeyin"
Buyuk Turk Hukumdari Timurlenk 1336-1405 yillari arasi yasamis, tipki tarihte diger bir cok Turk hukumdarlari gibi Islam'in afyonunu yutmus Turk atalardan yalnizca bir tanesidir. Timurlenk Muhammed'in bu yaptigi
kanunsuzlugu malesef hicte yadirgamamis olacak ki, bizzat kendi
tarihcileri tarafindan yazilmis "Malfuzat-i Timuri" adli eserinde Hindistan'a yaptigi seferi kendi agzi ile su sekilde aciklamistir;
"Bunca zahmet ve zorluluga karsin benim Hindistan'a gelmemde 2 neden vardir. Birincisi Islam dusmani kafirlerle savasmak ve bu dini savas sonucunda oteki dunya icin bir kazanc elde edebilmek. Ikincisi ise cismi bir nedendi. Kafirlerin mallarini yagmalayarak Islam ordusuna maddi guc katmak. Kafirlerin mallarini yagmalamak Allah'a inanan biz muslumanlar icin ana sutu gibi helaldir."
(Malfuzat-i Timuri, Timurlenk)
Farzedelim ki, muslumanlar Mekke'den zorla cikarildilar. Bu sekilde dusundugumuz takdirde bile muslumanlarin kafir kerevanlarina saldirip mallarini gasp etmeleri, erkekleri oldurup kadinlari cariye, cocuklari ise birer kole olarak almalari, sizce ilahi bir yaraticinin emri olabilme ihtimali var mi? Kovuldugumuz bir sehrin, hic tanimadigimiz bir vatandasinin malina el koyup onu oldurmek ve karisina goz dikmek, degil ilahi, normal siradan bir ahlak anlayisina sigiyor mu? Iste muslumanlar ayni ahlak ve mantik cercevesinde bugun bile masum insanlari coluk cocuk, yasli genc demeden bu sekilde bombalamakta ve yaptiklarinin dogru oldugunu dusunmektedir. Peygamber efendileri bunu aynen bu sekilde uygulamis ise bunu sorgulamak yada ahlak anlayisina uyar bir sekile sokmak, ustte enfal suresinin 69. ayetinde de belirttigim gibi (Artık elde ettiğiniz
ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah'a karşı gelmekten sakının.) hic bir muslumanin haddine degildir. Muslumanlar icin herhangi bir ulkenin onde gelenleri bir konusma esnasinda Islamiyet hakkinda kucuk dusurucu yada assagilayici bir gaf yapar ise, o ulkenin her masum vatandasini
oldurmek, elinde silah, yuzunde maskeli Islam teroristleri ve basinda takke ya da turban, elinde ise Kuran ile ilimli gorunmeye calisan potansiyel teroristler icin artik farz olmustur. Masum insanlar teroristler tarafindan vahsice oldurulurken, gunluk hayatta icice yasadigimiz ilimli
muslumanlarin bile bazen bu tur gaddarliklara sevindiklerini hepimiz gormekteyiz. Cunku olen kisi bir musluman degil, Allah'tan baska bir tanri'ya tapan kafir, pislik bir kisi.. Bugun dunyada muslumanlar tarafindan gerceklestirilen her olay, uygulanan politika ve yapilan her eylem tipki 1400 sene onceki efendilerinin yaptiklarinin kopyasidir.
Hac suresinin 39. ayetinde Muhammed yine her zaman ki gibi kendisini magdur taraf gibi gostermis ve su sozleri Kuran'a yazdirmistir;
"Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi."
Bu ayet Osama Bin Laden'in 9/11 olaylarindan sonra TV'ye cikip yaptigi insanlik disi eyleme agzindan salyalar akarak sebep gosterdigi ayettir. Bu ornegide goze alarak Islami Teror'un, Islam ile alakasi olmadigini
soyleyebilir miyiz?
Mekke'den Muhammed ile hicret etmis muslumanlarin sayisi Medine'de parmakla sayilacak kadar azdi. Islami kaynaklar nufuslarini 80 ila 100 arasi olarak bildirmektedir. Muhammed'in baskin ve yagmalamalarda daha etkili olabilmesi icin "Ensari" adini verdigi, yani Ensar kentinden Medine'ye goc etmis ve daha henuz cicegi burnunda musluman olmus, "yardimci" kisilere ihtiyaci vardi.
Allah'a inanmak ve kerevan eskiyaligi yapmak farkli seylerdir.
Muhammed'den once Araplar dini savas nedir bilmezlerdi. Bugun bile muslumanlar arasinda sikca gordugumuz kisiler Allah'a inandiklari halde gasp ve eskiyaligi ne kosullarda olursa olsun dogru bir hareket bicimi olarak gormez, kisileri dini inanclari yuzunden birer pislik ve oldurulmeye layik kisiler olarak kabul etmek istemezler. Bu turde insanlarin aklini celebilmek icin Sallalahu Aleyhu ve Sellem efendi Allah'in agzina su sozleri koymustur;
Bakara suresi
216. Savaş, hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Cok gecmeden goruldu ki peygamber efendinin emekleri bosa gitmemisti. Haksiz kazancin hakli olarak gosterilmesi ile galeyana gelen Araplar, birde