• Tidak ada hasil yang ditemukan

Enneagram

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "Enneagram"

Copied!
36
0
0

Teks penuh

(1)

Materyalist mistisizm akımı

Enneagram

Ali Ünal

http://ferid_hakki.sitemynet.com

tarafından derlenerek size e-kitapçık olarak sunulmuştur.

Basım : Mart-2006 Kaynak: www.zaman.com.tr

http://ferid_hakki.sitemynet.com

Yayın Listemiz >>> Sayfa 30

(2)

yorumsuz bildiri

-İnsanlığa gerçekleri anlattığına inandığımız düşünürlerin,

yazarların, aydınlanmışların ilimsel üretimlerini

sizlerle paylaşmaktan başka bir arzumuz yoktur.

Biz bir başka insanı değişim-dönüşüme uğratamayız.

Bizim yapabileceğimiz tek şey;

değişim-dönüşümün meydana gelebileceği,

hoşgörü ve sevginin girebileceği bir alan, bir boşluk yaratmaktır.

Dileğimiz size yararlı olabilmek...

Evreni (algılayamadıklarımız dahil) yöneten ve

farklı adlarla işaret edilen Yüce Gücün,

bu arzumuzu yerine getirmemiz için, önümüzü açık etmesini diliyoruz;

‘Eğer bu duanın gerçekleşmesi, bizler ve tüm yaşam adına en iyisi olacaksa...’

(3)

Materyalist mistisizm akımı

Enneagram

Ali Ünal

İçindekiler

Sayfa

04 - Enneagram: Bir materyalist mistisizm akımı 05 - Enneagram teorisi

09 - Enneagram kişilik tipleri

17 - İnsanî öz ve çocuklukta kirlenme iddiası 18 - Sıradan kişilik testleri

Sayfa

20 - Temel felsefesiyle Enneagramın eleştirel tahlili 25 - Büyü ve insanları uzaktan yönlendirme 27 - Sonuç

30 - Yayın Listemiz

(4)

Materyalist mistisizm akımı

Enneagram

Ali Ünal

Enneagram: Bir materyalist mistisizm akımı

Enneagramın babası: Georges Ivanovitch Gurdjieff

Enneagram (ennea=dokuz, gram =çizgi-çizim), ilk defa, asıl ismi itibarıyla George Georgiades, kendine verdiği isimle Georges Ivanovitch Gurdjieff’in öğretilerinde ortaya çıkar. Gurdjieff, kesin olmamakla birlikte, 1866 yılında Ermenistan’da Gumri şehrinde Yunanlı bir baba ve Ermeni bir anneden dünyaya geldi.

Hıristiyan kültürüyle, bu arada deneye dayalı bilime de açık olarak yetişti. Yazılarından oluşan

Meetings with Remarkable Men’de (Seçkin Kişilerle Buluşmalar) anlatıldığına göre, “insan hakkında semavî dinlerin de modern bilimin de veremediği bilgiler” edinmek için Tibet, Hindistan, Mısır, Mekke, Medine, Buhara’da seyahatlerde bulundu. Seyahatleri esnasında, kendi iddiasına göre M.Ö. 2500 civarında Babil’de kurulmuş bulunan Sarmoung veya Sarmonî Kardeşlik adlı gizli bir toplumun yine gizli bir manastırına kabûl edildi. Bu manastırın bulunduğu yere Buhara’

(5)

dan gözleri bağlı olarak 12 gün süren bir yolculuktan sonra ulaştırıldı. Burada, daha sonra öğretisinde önemli bir yer teşkil edecek olan kutsal dansla birlikte batınî bilgileri aldı.

Gurdjieff, öğretisini yaymaya 1912 yılında Rusya’da başladı. 1914’te filozof Petyr D. Ouspensky ve az bir süre sonra da bestekâr Thomas de Hartman’la karşılaştı. 1922’de kendi adlandırmasıyla “Batınî Hıristiyanlığı” öğretmeye başlayan Gurdjieff, 1949’da öldü.

Paris’te şehir dışında Avon’un yakınında Chateau du Prieuré at Fontainebleau’da Institute for the Harmonious Development of Man (İnsanın Ahenkli Gelişmesi Enstitüsü)nü kuran Gurdjieff’in görüşlerindeki hareket noktası, 1922’de yayınladıkları bir broşürde şöyle açıklanıyordu:

Enneagram teorisi

Günümüz medeniyeti, insanı, içinde yaşaması gereken normal şartların dışına çıkarmış bulunmaktadır. Bu medeniyetin bilim ve ekonomik hayat sahasında insana yeni yollar açtığı doğrudur. Fakat onu daha üst bir bütüncül gelişim seviyesine çıkarmak yerine, sadece tabiatının bazı yönlerini, bir kısmını toptan mahvettiği diğer fakülteleri rağmına geliştirebilmiştir.

(6)

Modern insanın dünyayı idraki ve yaşama biçimi, bütün bir varlık oluşunun şuurlu ifadesi olmaktan çıkmıştır. Bu bakımdan, psişik hayatımız, hem dünyayı idrakimiz hem de onu tezahür ettirmemiz açısından bir bütün ortaya koymaktan uzaktır. Bunun yerine o, zihnî, hissî ve davranışlarla ortaya konan hayat olarak üç ayrı parçaya ayrılmış durumdadır. Bu tezden hareketle, önce düzenli kâinat (kozmos) ve varlığın meydana çıkması teorisi geliştiren

Gurdjieff, bu teorisine “Yaratılış Şuası” adını vermiştir. Bu şua, yukarıdan aşağıya her birine bir notanın da tekabül ettiği Mutlak (do), bütün dünyalar (si), bütün güneşler (la), güneş

(sol), bütün gezegenler (fa), yeryüzü (mi), ay (re) ve mutlak (do)’tan oluşmaktadır. Bu şuada Mutlak yaratılışın aslî kaynağıdır ve kâinat, Mutlak’tan sayısız dallanmalarla meydana gelmektedir.

Enneagram, Gurdjieff’in öğretisinde bir “kâinat sembolüdür ve kâinat hakkında, onun temsil ettiğini ileri sürdüğü matematik kanunlarına dayalı bir bilgi kaynağıdır”. Ona göre, 3 ve 7 kutsal rakamlar olup, kâinattaki her şeyin temelinde Üç (3) Kanunu ve Yedi (7) Kanunu yatmaktadır. Kâinatın (kozmos) Mutlak’ın birliğine dönüş arzusunu 1’in 3 ve 7 ile bölünmesi temsil eder. 1’in 7 ile bölünmesiyle kesir ondalıklar olarak, 1-4-2-8-5-7 ve tekrar 1 elde edilir.

(7)

ve bu noktaların 9’dan başlayarak sağa doğru 1, 2, 3, ... 8 olarak işaretlendiği bir çemberdir. Bu sayılardan 3, 6 ve 9, 3 ve 3’ün katları, diğerleri ise 1’in 7’ye bölünmesiyle elde edilen ondalık sayılardır.

Söz konunu bölünmede sıralama 1, 4, 2, 8, 5, 7 şeklinde değil de, sayıların sırasına göre 1, 2, 3, 4... şeklinde olur.

Çemberin en tepe noktasına 9 yerleştirildikten sonra, sağa doğru sırayla ve eşit aralıklarla elde edilen 8 noktaya 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 yazılır.

Sonra bu rakamlar, ikişer ikişer birbirleriyle eşleştirilip birleştirilir. Ama bu eşleştirme ve birleştirmede 1’in 7’ye bölünmesiyle elde edilen rakamların sırası takip edilir. Yani, 1 ile 4, 4 ile 2, 2 ile 8, 8 ile 5, 5 ile 7 ve 7 ile tekrar 1 eşleştirilip birleştirilir ve bu birleştirme, ilk sayıdan diğerine, yani 1’den 4’e, 4’ten 2’ye, 2’den 8’e, 8’den 5’e, 5’ten 7’ye, 7’den 1’e uzatılacak bir çizgi ile yapılır ve her bir çizgiye uzama yönünü gösteren bir ok işareti konur.

Daha sonra 3’ten 9’a çizilecek bir çizgi ve çizgi üzerine 9 yönünde konulacak bir okla 3 ile 9, 9’ dan 6’ya çizilecek bir çizgi ve 6 istikametinde konulacak bir okla 9 ile 6, 6’dan 3’e çizilecek bir çizgi ve çizgi yönünde konulacak bir okla 6 ile 3 birleştirilir.

(8)

tiplemesinde ilk kullanan ve temelde 3, 3’e ait her 1 tipte de 3 olmak üzere 9 kişilik tipi olduğunu ileri sürerek, Enneagon adını verdiği Enneagram’ı sistemleştiren Bolivyalı Oscar Ichazo oldu. Ichazo, Bolivya’da doğdu, Peru’da yetişti. Çocukken batınî (ezoterik) bilgilere ilgi duyuyordu. 19 yaşında Arjantin’in başşehri Buenos Aires’te, “çeşitli batınî şuur değiştirme teknikleri hakkındaki bilgilerini paylaşmak” üzere küçük bir gruba katıldı. Bu teknikler içinde Zen, Tasavvuf, Kabala ve Gurdjieff’in teknikleri de vardı. 1950’lerde Asya, Hong Kong, Hindistan ve Tibet’te seyahatlere başladı ve judo, karate gibi Uzak Doğu savaş sanatları, Yoga, Budizm, Konfüçyanizm, simya ve eski Çin kehanet ve hikmet kitabı olup, Değişiklikler Kitabı olarak da anılan I Ching üzerinde çalışmalar yaptı.

1964’te Bolivya’ya döndü ve babasının evine yerleşip bir yıl inzivada kaldı. Bu arada, yedi günlük bir “İlâhî koma hali” veya “trans hali”ne girdiğini ve 7 günün sonunda bu halden, o ana kadar öğrendiklerini öğretmesi gerektiği inancıyla uyanarak çıktığını iddia etti. Öğretilerini yaymak için Arica’da bir enstitü kurdu. Daha sonra, Kuzey Amerika’nın pek çok şehrinde Arica enstitüleri kurma kararına vardı ve merkezini New York’a taşıdı.

Ichazo, çocukluk yıllarında Buenos Aires’te Gurdjieff’in öğrencileriyle bir arada kalmış olmakla birlikte Enneagram’ı, Afganistan’daki bir tasavvuf tarikatında gördüğünü, fakat oradaki tarikat ehlinin ondaki derin manâyı bilmediğini, dolayısıyla bu derin manâyı ve 9 kişilik tipini

(9)

kendisinin keşfettiğini iddia eder. Bu keşif de, iddiasına göre, bir trans ânında Cebrail, Yeşil Kutup veya en büyük baş melek olarak nitelendirdiği Metatron gibi adlarla andığı bir varlıkla teması ânında gerçekleşmiştir. Arica Enstitüsü’nde verilen eğitimde de öğrenciler daha yüksek varlıklarla, bizzat Ichazo’nun “kendisiyle temasta olduğu” Metatron’la temas için hazırlanırlar. Buradaki eğitimin maksatlarından biri, belli bir mesafe almış öğrenciyi bu “iç üstad”la temasa geçirmektir ki, bu temasın eğitimin bir merhalesinde gerçekleşmesi beklenir.

Enneagram kişilik tipleri

Enneagram kişilik teorisinde genel kabûl gören hususlar şunlardır:

1. Yukarıda anlatılan Yaratılış Şuası veya kozmosta en derin seviyede zihni ve kalbiyle yer alan insan, kendi içinden de geçen ve kozmik planda gerçek tesir sahibi aslî gücü kendilerinde barındıran şuurlu enerjilerin farkında değildir ve bunları kuşanamamaktadır. O, ekonomik bir makineye dönmüş olup, etrafını çevreleyen kültür ve medeniyetin etkisiyle uykudadır. Düşünceleri, fikirleri, davranışları, dıştan ve içten gelen uyarılara karşı mekanikî tepkilerden ibarettir. İçindeki ve etrafındaki her hadise, onun şuurlu katılımı olmaksızın meydana gelmekte, üstüne üstlük, insan, içinde bulunduğu kültür ve medeniyet sebebiyle bunun da farkına varmamaktadır.

(10)

2. Gurdjieff’ten sonra aldığı şekliyle bir “insan benliği haritası” olarak nitelendirilen

Enneagram teorisine göre insanın bir özü vardır. Bu öz, insanın aslî benidir, varlığıdır, güzeldir, asildir. Bununla birlikte her insan, dokuz aslî ve hakim insan tipinden birine ait olarak doğar. Bu dokuz tip, şunlardır:

• Tip 1: Reformcu veya mükemmeliyetçi tip: Gayelidir, kendini kontrol eder.

• Tip 2: Yardımcı tip: Cömerttir, insanları memnun etmeye çalışır.

• Tip 3: Başarılı tip: Hırslıdır, uyum sağlayabilir, kendine güvenlidir.

• Tip 4: Ferdiyetçi tip: İçe dönüktür, romantiktir, kendisinin farkındadır.

• Tip 5: Araştırmacı tip: Entelektüeldir, meraklıdır, bağımsızdır.

• Tip 6: Sadık tip: Adanmıştır, güvenlik ve güvenilirliği öne alır, sorumludur.

• Tip 7: Şevkli-neşeli tip: Meşguldür, üretkendir, dışa dönüktür.

• Tip 8: Meydan okuyucu tip: Güçlüdür, kendine güvenir, kararlıdır.

• Tip 9: Barışçı tip: Kolay geçinilir, istikrarlıdır, iyimserdir.

Her insan, bu 9 tipten birine ait olarak; fakat saf ve mükemmel bir özle dünyaya gelir. Tipi tayin eden hakim özellik, çocukluğumuzda çevremize adaptasyon biçimimizle birlikte,

anne-babamıza şuurumuz dışı yönelişimizi de belirler. Bu adaptasyon ve yönelişimizin neden böyle olduğunu bilmeyiz. Bunların tesirinde her bir çocuk, 4-5 yaşında iken özünün üstünde, onu kuşatan ve onun tersine bir kişilik geliştirir. Artık o, bu kişilik

(11)

çerçevesinde dünyaya ve hadiselere dahil olur.

3. Bu 9 kişilik tipini, önce temelde 3 ana grupta ele alabiliriz. Bunlardan biri, içgüdüsel veya hareket grubudur ki, 9, 1 ve 8 tiplerinden oluşur. Hissetme grubu 2, 3 ve 4 tiplerinden,

Düşünme Grubu ise 5, 6 ve 7 tiplerinden meydana gelir. Bu grupları belirleyen, tipler arasındaki ortak özelliklerdir.

4. Her bir insan, bir tipe ait ise de her şeyiyle bu tipten değildir. Onun kişiliğinde etkili daha bazı en az 2 veya 3 tip özellikleri daha vardır. Bu yan etkili tipler ise daha çok Enneagram’daki yakın noktalara tekabül eden tiplerdir. İşte bu ikincil tiplere kanat adı verilir. Kanat, kişiliği tamamlar, ona önemli, bazen zıt unsurlar katar. Meselâ bir insan 9 tipinde ise ona yakın olan 1 ve 8 tipinden de özellikler taşır.

5. Kişiliği tanımada bir diğer husus, üç içdürtüdür. İnsan tabiatının önemli bir yanı, biyolojik varlıklar olarak sahip olduğumuz dürtülerde yatar. Dolayısıyla her birimizin korunma içdürtüsü,

cinsel içdürtüsü ve sosyal içdürtüsü vardır. Her bir insanda bu dürtülerden biri daha önde veya üstte, diğer ikisi ise belli derecelerde daha arkada veya alttadır. Bu üçü birden, üç katlı pasta gibi, içdürtüsel yığınımızı oluşturur.

(12)

keşfedilmesi gereken bu faziletler, 9-1-2-3-4-5-6-7-8 tip sıralamasına göre: • Hareket, • Hilim (ağırbaşlılık), • Tevazu, • Doğruluk, • Kabûl-sakinlik, • Hırstan kurtulmuşluk, • Cesaret, • Ayıklık, • İffet’tir.

İnsanın özüyle teması kaybetmesinin meydana getirdiği realiteye verilen şuur dışı duygusal tepki ise kuvvetli (tepki) duygularını meydana getirir ki, bunlar da şunlardır:

Hareketsizlik,

Öfke,

Gurur,

Aldatma,

(13)

Hırs,

Korku,

Yiyip-içmeye düşkünlük,

Şehvete düşkünlük.

Enneagram felsefesinde Varlığın Birliği (panteizm) hakimdir. İnsanın aslî özü, varlığın birliğini tanıma perspektiflerine sahiptir. Özün bu dual olmayan perspektifleri, uyanmış ve gerçeği olduğu gibi görebilen insanda kendiliğinden ortaya çıkar. Bunlara

Kutsal Fikirler denir ki, şunlardır:

• Kutsal sevgi,

• Kutsal mükemmellik,

• Kutsal irade (kutsal özgürlük),

• Kutsal hukuk (kutsal papa),

• Kutsal menşe,

• Kutsal bilgi (kutsal şeffaflık),

• Kutsal inanç,

• Kutsal hikmet (kutsal plan),

• Kutsal gerçek.

(14)

tepkilerin zıttına daha pasif duygular geliştirir. Bunlara saplanma noktaları

(fixations-saplantılar) denir. Bu saplantılar da şöyle sıralanır:

• Tembellik, • Alınma, • Tabasbus (koltuklama), • Kendini beğenme, • Melankoli, • Cimrilik, • Korkaklık, • Planlama, • Kin.

Her bir insanın kozmik yükselme merdiveninde yukarılara tırmanarak, büyük varlık zincirindeki gerçek yerini alması ve böylece insanlığın geleceğinin de kurtarılması gerekmektedir ve bunun için o, içinden geçen; fakat farkına varıp da kuşanamadığı evrensel şuurlu enerjileri kuşanabilmelidir. Gurdjieff ve ondan naklen talebesi Ouspensky, bunları Gıda Diyagramı olarak adlandırır. Bu kuşanma, her bir insan ferdinin içten tekâmülüne bağlıdır ve bu tekâmül, bizzat insanın içinde gerçekleşecektir. Buna, iyileşme veya restorasyon denmektedir.

(15)

Esasen özü yeniden keşfedip onunla bütünleşmeyi ifade eden iyileşme ve restorasyon, yıllar alacak bir süreci gerektirir. Bu süreçte insan, önce bir suçluluk psikolojisine girmeden kendisini tanımalı, geçmişinde biriken bagajda ne olup ne bittiğini görmeli, bir açıdan

kendisiyle yüzleşmelidir.

Bu yüzden enneagram felsefesi, kendini tanıma, bilme felsefesi olarak da değerlendirilmektedir. Kişinin kişilik seviyesinde kendini tanıması, kendisiyle yüz yüze gelmesi işine değişik kişilik testleriyle başlanmaktadır. Bu, tamamen ezoterik, içe dönük bir süreç ve kanun olup, hariçten bir tesir beklenmemelidir.

Bu çabayla bir yandan kendimizi tanırken, tanıma ölçüsünde kendiliğinden veya birtakım tekniklerle iyileşme de başlar. Artık vücudumuzdaki enerjileri asimile eder hale geliriz. Her merhalede değişik meditasyon türleri (Kök, Göbek, Kalb, Boğaz, Üçüncü Göz, Taç Çarka meditasyonları gibi), vücuttaki enerjileri düzenleme için belli noktalara uygulanan akupunktur benzeri akupressure (akubaskı)lar, grup ve ikili çalışmalar, tartışmalar, konferanslar, beden işleri, bilhassa kutsal danslar ve müzik gibi tekniklerle devam eden kendini tanıma ve tanırken iyileşme sürecinde insan, kişiliğin olumsuz yanlarından kurtulur, öz ile kişilik arasındaki denge kişilikten öze doğru kaymaya başlar.

(16)

etkileşime girer ve girmelidir. Bu etkileşim ise ancak enneagram’da çizgi ile birbirleriyle birleşen iki çift arasında, fakat birleşmenin yönünün, yani okun tersine bir etkileşim olmalıdır.

Meselâ, tip 1 kişiliği enneagram üzerinde, kendisinden çıkan bir çizgiyle ok yönünde 4 ile birleşirken, 7 ise 1 ile birleşmektedir. Dolayısıyla, iyileşme sürecinde okun zıttı yönünde bir etkileşim olmalı, tip 1 kişiliği 7 gibi, tip 4 kişiliği ise tip 1 gibi olmaya çalışmalıdır.

Enneagramın arkasındaki felsefeye geçmeden önce, onun günümüzde işyerlerinde, ailede, eş seçiminde, eleman tercihinde kullanılması noktasında birkaç söz söylemek gerekiyor:

Her şeyden önce, temel insan tabiatı veya tipini belirleyen özelliğin 9 olduğu tamamen bir varsayımdır ve bu iddianın dayandığı temel hiçbir gerçek yoktur. Bu varsayım, 3 ve 7 rakamlarına atfedilen kutsallıktan kaynaklanmaktadır ve ayrıca, hem Gurdjieff’te hem de Izhaco ’da kendilerinden makul ilham, hattâ vahye benzer bir iddiaya dayanmaktadır.

Bunun gibi, herhangi bir tipteki insanın restorasyonu, yani özüne dönmesi için kendisiyle iletişime girmesi gereken tipin seçimi de, aynı şekilde keyfîdir ve hiçbir temele dayanmamaktadır. Bu varsayım da, 1’in 7’ye bölünmesinden elde edilen ondalık sayılardaki sıraya dayandırılmakta; fakat burada da, yine nereden kaynaklandığı belli olmayan tersine bir yöneliş ileri sürülmektedir.

(17)

İnsanî öz ve çocuklukta kirlenme iddiası

Ayrıca, bir insanın baskın bir karakterde doğup, onun başka bir karakter geliştiremeyeceği, bu karakter veya kişilik tiplerinin 3’le, 9’la sınırlı olduğu, onda mutlaka bir tipin hakim olduğu da yine temelsiz bir varsayımdır.

Evet, İslâm ahlâkçıları ve eğitimcileri, Cenab-ı Allah’ın isimlerinden bir veya birkaçının bir insanda hakim, daha başka isimlerin tecellilerinin de onlara yardımcı olarak ikinci-üçüncü derecede tesirli olduğu düşüncesindedirler. Fakat bu, 3’le, 9’la sınırlandırılamaz; ayrıca, hangi insanda hangi isim tecellisinin baskın olduğu, insanın bu tecelliye hangi kapasitede mazhar bulunduğu yoruma, müşahedeye açık olduğu gibi, iyi bir zihin ve kalb eğitimiyle insanın başka esmâ tecellilerine de açılabileceği inkâr edilmemektedir. Ayrıca, kendinde baskın bir veya birkaç isim tecellisi bulunan insanın ancak bir başka insan tipiyle iletişime geçip, özünü bulabileceği gibi bir iddia ise gerçekle de, İslâm ahlâkçı ve eğitimcilerinin görüşleriyle de bağdaşmaz.

İnsanın saf ve mükemmel bir özle doğmuş olması da yine gerçekle ve İslâm’la bağdaşır bir iddia değildir. Kur’an-ı Kerim, açık olarak “Allah, sizi annelerinizin karnından, siz hiçbir şey bilmez halde iken çıkarır.” buyurur (Nahl/16: 78). Âyetin devamında, “Sizin için işitme duyusu, gözler ve kalbde iç idrak merkezleri var etti.” denmektedir. Bediüzzaman Hazretleri, bu gerçeklerden

(18)

hareketle, insanın iman ve öğrenme ile tekâmül etmesi gereken bir varlık olduğu neticesini çıkarır. Kısaca insan, belli bir mükemmeliyette doğmaz; mükemmelliği kazanmak için onu kazanabilecek ve geliştirilip kabiliyet haline getirilmesi gereken bir kapasite ile doğar. Şu halde, insanın eğitiminden maksat, dünyaya geldiğinde sahip olduğu iddia edilen mükemmel özü yeniden keşfetmek değil, iman, ibadet ve öğrenmekle mükemmelleşmektir.

Sıradan kişilik testleri

Bunlardan ayrı olarak, her bir insanın 4-5 yaşında çevresiyle münasebetleri ve hem içinden hem çevresinden gelen uyarıcılara verdiği şuur dışı tepkiler sonucunda özü örten bir kişilik kazandığı da, yine hiçbir gerçek temeli olmayan bir başka varsayımdır. Bunu bütün çocuklara genellemek ise bir başka yanlıştır. Eğitimde, doğuş ânına dönüş de hedeflenmez. Ayrıca, enneagramı bir eğitim modeli gibi benimseyip savunanlar da, eğitime insanın en azından kendisini tanımaya başladığı, kendisi ve karakteri hakkındaki sorulara cevap verecek hale geldiği bir yaşta başlıyorlar ve başlamaları gerekiyor. Bu durumda, doğum ile bu yaş arasında geçen uzun bir dönemi, her insan için yitirilmiş bir özle geçirilmiş bir kayıp ve tefessüh etmiş karakter dönemi olarak kabûl etmek gerekmeyecek midir?

Ayrıca, enneagram kişileri tanımaya, kişilik testleriyle başlamaktadır. Bu testlerin, her zaman her yerde rastladığımız testlerden bir farkı yoktur. Ayrıca, kişilerin verdikleri bilgilere

(19)

dayanmaktadır ve dolayısıyla bu bilgileri veren insanın kendisini tanımasını gerektirmektedir. Aksi halde, çıkacak sonuç yanlış olacaktır. Sonra, farklı testler pekalâ farklı sonuçlar verebilmektedir. Yine, çıkan sonuçların yorumlarında, kişi geniş yelpazeli olarak sorulara verdiği cevapları bulmaktadır. Bütün bu tutarsız ve temelsiz varsayımlarına rağmen, enneagram niye bazılarınca kabûl görüyor?

Bir defa (manevî-ahlâkî kemale henüz ermemiş) insan, Bediüzzaman Hazretleri’nin ifade buyurduğu gibi, her şeyden önce kendisini hem de kendisine perestiş edecek derecede sever. Dolayısıyla onda kendini tanıma zaafı vardır ve o, kendinde var gördüğü kabiliyet ve birtakım güzel sıfatların, hele bilimselmiş gibi görünen bir test sonucunda ortaya çıkıp, kendisine ifade edilmesinden nefsanî haz alır. Ayrıca enneagram, tipini, karakterini, özelliklerini söylediği insana, “Bunları kötü görme! Önce kabûllen. Çünkü bütün mesele, kendini keşfetmeye bağlı. Kendini keşfettikçe kendindeki menfi özellikler de yok olacak ve özünü bulacaksın” demekte ve insana bir rahatlama sağlamaktadır.

Enneagram, Türkiye’de bazılarınca sadece bir eğitim sistemi gibi uygulanmaktadır. Bu sistem ise modern psikoloji ve eğitim sistemlerinden sadece biridir ve her sistem gibi başarılı-başarısız, bazıları için başarılı bazıları için başarısız, bazı şartlarda başarılı bazı şartlarda başarısız yanları olacaktır. Dolayısıyla, onu başka sistemlerden başarılı ve üstün görmenin ciddî ve gerçekçi bir kriteri yoktur.

(20)

Enneagramın Batı’da, pek çok akımdan bir akım olarak kendine taraftar ve öğrenci bulması da katiyen abartılacak bir husus değildir. Bilhassa 19’uncu asırdan itibaren Batı’da her sahada pek çok akım ortaya çıkmaktadır. Enneagram, İslâm tasavvufu değil, tasavvuf felsefesi, Budizm, Hinduizm, Hıristiyanlık, Zen, I Ching, Kabala gibi “klasik” geleneklerden alınan unsurlara, modern psikoloji ve fizyolojiyle birlikte, Uzakdoğu’ya ait meditasyon ve akupunktur tipi birtakım klasik uygulamalar da katılarak üretilmiş bir mistik materyalizm veya materyalist mistisizm akımıdır. Seanslarına daha ziyade aktörlerin, aktristlerin, sosyete mensuplarının, zengin dulların katılması da onu tanımaya yetebilir.

Temel felsefesiyle enneagramın eleştirel tahlili

Enneagram, modern çağın materyalist-ezoterik akımlarından biridir. Batı’da 19 ve 20’ nci asırlar, bilim temelli pozitivist ve materyalist akımlarla birlikte yeni ezoterik-okültist (gizilci) akımların üremesine veya tarihte kalmış akımların diriltilmesine şahit oldu.

Gurdjieff tarafından temeli atılan enneagram da sadece bu akımlardan biridir. O, ne İslâm’a, ne İslâm tasavvufuna ne de Risale-i Nur’a yamanabilir ve Bediüzzaman Hazretleri, Risalelerde enneagramı, iddia edildiği gibi bırakın dantel dantel işlemeyi, onun inancı ve düşüncesi, diğer ezoterik-okültist akımlar gibi enneagramı da bütünüyle reddetmektedir.

(21)

Çünkü, enneagramda Hinduizm’deki Brahman-Atman ilişkisine benzer bir Yaratıcı ve genel dünya-kâinat ruhu telâkkisi söz konusudur. İkinci olarak, Gurdjieff, enneagram teorisini Dördüncü Yol adı altında oluştururken, “modern medeniyet ve kültürün meydana getirdiği büyük boşluğu doldurmak için gerekli Yeni Tip İnsan’ı artık dinî vahiylerin “yaratamadığı” iddiasıyla ortaya çıkmıştır ve bu insanı “yaratacak” olanın kendi yolu olduğu” iddiasındadır. Bu yolda, İslâm’ın bize anlattığı Allah yoktur, Kitap yoktur, Peygamber yoktur, vahiy yoktur, Âhiret yoktur.

Enneagramda Kabala’daki beden-pisiş-ruhtan meydana gelen hayat ağacı diyagramını görmek mümkün olduğu gibi, Hint metinlerinden Vedanta’daki ruhun egodan kurtulup Brahman’a katılması doktrinini, Brahmanizm’deki Brahman-Atman-Samsara üçlüsünü

ve ilişkisini, Hıristiyanlığın temelini oluşturan Baba İlah, Oğul İlah, Ruhu’-Kudüs İlah teslisini, yine Hıristiyanlık’taki en büyük yedi günah kabûlünü, bazı Müslüman filozofların (İslâm’ın değil) yaratılışı izah için ileri sürdükleri 10 Akıl doktrinini, İbn Miskeveyh

gibi Müslüman ahlâkçılardaki insan, insandaki başlıca kuvveler, bunların ifrat-tefrit noktaları ve terbiye edildiğinde ortaya çıkan faziletler değerlendirmesini, Pisagorculuğu, Hurûfîliği görmek de mümkündür.

Enneagramdaki insan eğitimiyle İslâm’daki insan eğitimi arasında da münasebet yoktur.

(22)

İnsanı doğuşunda var olduğunu iddia ettiği özüne döndürme gayesi güden Enneagram teorisinde eğitim teknikleri olarak, daha önce de anıldığı üzere, kişilik testleri, ikili ve grup çalışmaları, bedenî çalışmalar, konferanslar, tartışma ve müzakere, grup olarak gerektiğinde yıllarca birlikte kalma, her merhalede değişik meditasyon türleri (Kök, Göbek, Kalb, Boğaz, Üçüncü Göz, Taç Çarka meditasyonları gibi), vücuttaki enerjileri düzenleme için belli noktalara uygulanan akupunktur benzeri akupressure (akubaskı)lar, kutsal danslar ve müzik söz konusudur. Oysa, bunların hiçbirinin İslâmî ahlâk ve maneviyat eğitimiyle bir alâkası yoktur. İslâmî ahlâk, maneviyat ve şahsiyet eğitimi önce imana ve imanın gereği olarak ibadete, haramlar karşısında nefsi gemlemeye, sabır ve şükre, gerektiğinde riyazet gibi yollara dayanır. Buna karşılık, enneagramda ne iman vardır, ne ibadet.

Enneagram ile İslâm ve Risale-i Nurlar arasında müsbet bir münasebet asla kurulamaz. Enneagram felsefesinin, Bediüzzaman’ın 30. Söz’de derinliğine ele aldığı insan benliği, enesi, egosuyla hiçbir müspet münasebeti yoktur.

Bu münasebeti kurmak isteyenler, “ben, benlik” manâsına gelen Arapça “ene” ile enneagramın dokuz manâsına gelen “ennea”sı arasında bile bir münasebet aramaktadırlar ki, nasıl bir zorlama, hattâ çarpıtma ile karşı karşıya olduğumuz açıktır.

İkinci olarak, Bediüzzaman, enneagramı da pekalâ içine dahil edebileceğimiz felsefenin; insan egosunu şişirme, ona sahip olduğu iddia edilen kendi gücünü kazandırma, âdeta

(23)

tanrılık verme, teşebbüh-ü bi’l-Vâcip, yani egoyu varlığı zaruri olan Zât’a, Allah’a benzetme, hattâ O’nun yerine koyma hedef ve gayretinde olduğunu, buna karşılık, Peygamberlikle temsil edilen İslâm’ın ise, “ene”nin hiçliğini, mutlak zaaf, acz ve bilgisizliğini kavrayarak, bu mutlak zaaf, acz ve bilgisizlik içinde Mutlak Kudret, Mutlak İrade ve Mutlak İlmi göstermesi yolu olduğunu ısrarla vurgular.

Enneagramın temelde 3 ve bu 3’ün her birinden 3 kişiliğin daha türemesiyle 9 kişilik tipi teorisiyle, Bediüzzaman Hazretleri’nin Yirmidördüncü Söz’de, Allah’a ulaşma yolları ve bu ulaşmada temel kabiliyetler açısından Zühre, Katre, Reşha başlıkları altında incelediği ve sonunda 9 taifeye çıkardığı insan gruplaması arasında da münasebet aramak, yine bir zorlama ve çarpıtma olur.

Enneagram, terbiye, hakikati bulma, Allah’a ulaşma adına 9 insan tiplemesi değil, kendinde hakim aslî özelliğe göre 9 karakter tiplemesi teorisidir. Bediüzzaman’ın anlattığı yolda ise insan, Allah’ın kendisine verdiği hususi kapasite ile hakikate ve Allah’a ulaşmaya çalışır. Bu çalışmada tarih boyu başlıca üç yol ortaya çıkmıştır: Ehl-i fikir, ehl-i velâyet ve ehl-i nübüvvetin yolu. Bu her bir yol da, kendi içinde üç grubu barındırabilir. Açıktır ki, bu yürüyüşte ortaya çıkan yolları belirleyen kişilik tipi veya karakteri değildir. Ehl-i fikir içinde de, ehl-i velâyet içinde de, ehl-i nübüvvet içinde de, enneagramdaki dokuz karakter tipinden her biri bulunabilir.

(24)

Bediüzzaman Hazretleri, “her batıl yolda, her dalâlet yolunda bir hakikat tanesi bulunur” der. Ama bu tane, o yolu bâtıl ve dalâlette olmaktan kurtarmaz. Ayrıca, dinler, felsefeler, sistemler arasında ortak noktaların bulunması da tabiîdir, fakat bu ortak noktalar, onları birbirleriyle özdeşleştirmez.

Bu sebeple, Yirmidördüncü Söz’de 3 ve onun şubeleri olarak 9 yoldan söz edilmesi, Risale-i Nur ile enneagram arasında bir münasebet kurulmasını asla gerektirmeyeceği gibi, enneagramda “Kendini tanıma” görüşü ile, “Kendini bilen Rabbini bilir” sözü arasında da hiçbir münasebet yoktur. Tasavvuftaki “Kendini bilen Rabbini bilir” sözü, Bediüzzaman Hazretleri’nin ifade ettiği gibi, insanın mutlak acz, fakr ve cehaletiyle, kendine malik olmaması ile, faniliğiyle, Cenab-ı Allah’ın mutlak Kudret, İrade ve İlmi’ne, her şeyin Mâliki, ezelî-ebedî ve varlığı kendinden bir Vâcibü’l-Vücud olduğuna aynalık yapması

demektir.

Ayrıca, ondaki, meselâ görme, işitme gibi sıfatlara bakarak, bunları verenin Allah olduğunu, insanın sonlu, yaratılmış olmasından dolayı eksik ve kusurlu olarak sahip kılındığı bu sıfatlara Cenab-ı Allah’ın sonsuz nitelikte sahip olmasını idrak etmek demektir. Enneagram’ın kendini tanıma teorisi ise, nihayette Brahmanizm’deki, insanda Brahman’ın yansıması olan dünya ruhu Atman’ı, Hıristiyanlıktaki Ruhu’l-Kudüs’e tekabül eden Yeşil Kutup veya Metatron aracılığıyla Oğul’un haşa Allah olduğunu keşfetmektir. Yani, hulûl-ittihad söz

(25)

konusudur.

Büyü ve insanları uzaktan yönlendirme

Yine, iddia edildiği gibi, enneagramdaki dokuz insan tiplemesiyle, Bediüzzaman Hazretleri’nin

İhlâs Risalesi arasında, ihlâsın faydaları olarak anlatıldığı iddia edilen, oysa Müslümanlar arasındaki ihtilâfları gidermede dikkat edilmesi gereken hususlar olarak sunulan 9 madde arasında da en küçük bir münasebet yoktur. Kitap ortada: Müslümanların izzetinin, onların arasındaki ihtilafın ikinci sebebi olarak zikredildiği ve incelendiği yerde, bu izzetin ihtilaf sebebi olmaması için ifade edilen dokuz çarenin birincisinde “İhlâs, en büyük esastır” diye bir şey söylenmemekte, yani, iddia edildiği gibi, enneagramdaki 1 No’lu kişiliğin kuralcılığı nazara verilmemektedir. Aynı şekilde, 2. maddede, “En büyük kuvvet ihlâstır” denmediği gibi, bu manâya gelecek bir sözde de söylenmemekte, yani, iddia edildiği üzere, enneagramdaki 2 No’lu kişiliğin kuvvet arayışına seslenilmemektedir. İnsan, İslâmî veya değil, bir felsefeye gönül verebilir, bir teoriyi, bir sistemi benimseyebilir, ama bunu başkalarına kabûl ettirmek için dini,

Bediüzzaman gibi önemli zatları ve eserlerini yanlış yorumlar, yanlış misaller ve çarpıtmalarla kullanmaya kimsenin hakkı olmamalıdır.

Enneagram konusunda yazılan ve enneagram öğretmenlerinin yazdıkları kitaplara baktığımızda,

(26)

çalışıldığını da görürüz. Meselâ, enneagram çevresinde ve enneagramcılar tarafından yazılıp tanıtılan Charles Tart’ın Waking Up: Overcoming the Obstacles to Human Potential (Uyanma: İnsanî Potansiyeldeki Engelleri Aşma), States of Consciousnes (Şuurun Halleri), Body, Mind and Spirit: Exploring the Parapsychology of Spirituality (Beden, Zihin ve Ruh: Ruhçuluğun Parapsikolojisini Keşfetme) gibi kitapların tanıtımında bu husus ön planda görülmektedir: “Bir zihin bilimi; bilim ve ruhçuluk arasındaki münasebette dönüşüm: ilgili bilim adamlarıyla yapılan atölye çalışmasına dayanan Charles Tart, aramızda bulunan pragmatik ve bilimsel eğilimli kişilerin, dinî bir temel ve birikim olmadan zihnî şuur ve dikkati günlük hayata nasıl taşıyabileceklerini gösteriyor… Normal ötesi olguların birer gerçek olup olmadığını tartışmakla vakit harcamak yerine, mevcut bilimin sınırlarını aşan bir bilimsel paradigma ortaya koyuyor.”

Şimdi dikkat edin: İlgili diğer modern mistik akımlar gibi, enneagram da kaçınılmaz olarak büyü türü uygulamalardan kopuk değildir. States of Consciousness (Şuurun Halleri) kitabını satan yayınevi, “Bu kitapla ilgilenenler, şu kitaplara da ilgi duyabilir” diyerek, bu gerçeği ortaya koymaktadır:

Occult and Pagan Stuff (Gizli İlimler ve Putperestlik Malzemesi): Büyü yapma, Sözle büyü, Muskalar ve daha pek çok şey. How to Do Real Witchcraft (Gerçek Büyü Nasıl Yapılır): Erkek-kadın gerçek büyücüler tarafından ifşa edilen büyü gizlilikleri.

(27)

The Secret of Magic (Büyünün Sırrı): Parmak uçlarınızdaki son derece etkili büyüler ve ritüeller. Benzeri teori ve uygulamalarda olduğu gibi enneagramda da kişilerin zihinlerini etkileme, onlara uzaktan kumanda etme gibi hususlar da söz konusudur. Nitekim, William Braud

tarafından kaleme alınan Distant Mental Influence: Its Contributions to Science, Healing, and Human Interactions (Studies in Consciousness) [Zihni Uzaktan Tesir Altına Alma: Bunun Bilime, Tedaviye ve İnsanî İlişkilere Katkıları (Şuur Üzerine Çalışmalar)] isimli kitap hakkında yazılanlar ise şöyle: Modern psikoloji, davranış tıbbı ve psikoneroimmunoloji profesyonelleri, hipnoz, görselleştirme, dikkat, niyet ve daha başka kendini ayarlama biçimleriyle vücudumuzu zihin kontrol ve tesirine alma yollarını ortaya koyuyorlar. Bu teknikleri, başkalarını, hattâ uzak mesafedekileri tesir altına almada da kullanabilir miyiz

? Uzak-yakın başka şahısların düşüncelerini, davranışlarını ve psikolojik tepkilerini etkilememiz mümkün müdür? Bu tesirler, gelecek-geçmiş zamandaki olaylara da teşmil edilebilir mi?”

Sonuç olarak da...

Enneagram teorisi, eski metafizikî ve batınî akımlardan, dinlerden, felsefelerden ödünç aldığı unsurları, Freudculuk dahil, modern psikolojiyle harmanlayarak, onlara bilimsel bir elbise giydirmeye çalışmıştır. Esasen, üzerinde durulması gereken bir noktadır burası. Çünkü, enneagram gibi modern ezoterik akımların hepsi Din’in yerini almaya

(28)

yeltenmekte; şuur, irade, hayat gibi gerçekleri izah edemeyen modern bilimsel materyalizm, Uzakdoğu, Kabala ve Hıristiyanlık menşe ’li birtakım ezoterik-okültist (Batınî-gizilci) unsurları da yedeğine alarak, güya Din’in manevî yanını da bilimselleştirerek, Din’in dirilmesine mani olmaya çalışmaktadır.

Bu arada bu çalışmalardan büyük güçler ve onların istihbarat servisleri de geniş ölçüde faydalanmakta, bir bakıma bu çalışmalar, bu servislerle birlikte yürütülmektedir. Enneagramın da, benzer materyalist mistik akımlardan biri olarak aynı gaye ile gündeme taşınıp, gündemde tutulmadığını söylemek mümkün değildir. Nitekim, Russel Targ ve Jane Katra tarafından yazılan Miracles of Mind: Exploring Nonlocal Consciousness and Spiritual Healing (Zihnin Mucizeleri: Mahallî Olmayan Şuuru Keşfetme ve Ruhsal Tedavi) kitabının tanıtımında Gail Hudson şöyle demektedir: “Targ, ilk defa olarak, Soğuk Savaş süresince CIA’nın zihin casusluğu üzerindeki denemelerinin insanı yerinden oynatıcı sonuçlarını açıklıyor.”

Son söz: Geliştirdikleri ve sahip oldukları rehberlik hizmetleriyle insan eğitiminde kendilerini ispatlamış bulunan ve en gerçekçi eğitim prensiplerine sahip olan insanların ve müesseselerin, enneagram gibi başka felsefe ve teoriler peşinde koşmaları karşısında, onlara sorulacak en anlamlı soru, herhalde “Nereye?” olmalıdır.

(29)

Bu çalışma, Jacob Needleman (Felsefe profesörü, San Francisco State University), Mitchell Pacwa, S.J., H. P. Blavatsky, Ed Hird ve daha başka pek çok yazarın, aşağıdaki web sayfalarında yer alan makale ve çalışmalarından faydalanılarak hazırlanmıştır: http://www.enneagraminstitute.com/ http://www.enneagraminstitute.com/intro.asp http://www.enneagraminstitute.com/history.asp http://www.enneagraminstitute.com/spirituality.asp http://www.enneagraminstitute.com/TrainPro.asp http://www.enneagraminstitute.com/workshops.asp http://www.enneagraminstitute.com/TrainP_1.asp http://www.enneagraminstitute.com/TrainP_2.asp http://www.enneagraminstitute.com/TrainP_3.asp http://similarminds.com/test.html http://skepdic.com/enneagr.html http://www.eclecticenergies.com/enneagram/test.php http://www.bmrc.berkeley.edu/people/misc/School.html#Meetings http://skepdic.com/gurdjief.html http://skepdic.com/enneagr.html http://www.iclnet.org/pub/resources/text/cri/cri-jrnl/web/crj0146a.html http://www.natcath.com/NCR_Online/documents/ennea2.htm http://www.blavatsky.net/blavatsky/arts/NumberSeven.htm http://www3.bc.sympatico.ca/st_simons/arm04.htm

(30)

Yayın Listemiz

Aşağıdaki e-Kitap ve programlar sizin için hazırlanmıştır.

http://ferid_hakki.sitemynet.com adresinden Ücretsiz indirebilirsiniz !.

http://ferid_hakki.sitemynet.com

Benim Adım CENİN

-2-•

Benim Adım CENİN

-1-•

Meşhurların Rüyaları- Kapıları Aralayan Şifre

Orta Dünya’nın İşgali

Muhyiddin-i Arabi-Risalelerden Alıntılar

Ortadoğu - Vaat Edilmiş Topraklar

Kuantum Düşüncede İslami Motifler

Terör Tekeli A.B.D.

(31)

-2-•

İnsan ve Din

-1-•

Amerika’nın Matruşkası

Aşk Penceresinden Asr-ı Saadet

Dünyayı Yöneten gizli Örgütler

Okunası, Çok Önemli Konular

Cuma Notları

-2-•

Avrupa Birliğine NEDEN HAYIR !

Kur’anla Kucaklaşmak

Psikolojik Harekât

“B” SIRRINA ERMEK

Gerçeğin Öğretisi/TASAVVUF

Oruç’un Sırları

Türkiye ya “Büyük Türkiye” olacak ya da “Yok” Olacak !

Yeni Keşifler

-2-•

İstihbarat

Bilinç Ötesi Boyut RÜYALAR

Parapsikoloji ve Parapsikolojik Harp

Kıyamet Halleri

CFR ve Yeni Dünya Düzeni

(32)

Yeni Büyük Oyun / Yeni Soğuk Savaş

İnternette Tıp Haberleri

-1-•

Yeni Keşifler

-1-•

Ölüm Terapisi

Ölmeden evvel Ölmek

Cemil Meriç Anısına

Vatikan’ın Gizli yüzü

İz Bırakanlar

Sonsuz Boyuta Açılmak – Zikir

Bilinmeyen Vatikan II

Cuma Notları I

Bilinmeyen Vatikan I

Tapınak Şövalyeleri - Gizli Dünya Devleti

Günün Yorumu

Allah’ı Bilmek

Tsunami Altındaki gerçekler -H. A. A. R. P

Sorgulayan Beyinlerin Kendine Soruları

Allah indinde DİN 2. Bölüm

Avrupa Birliği’nin Türkiye Politikaları

(33)

Mir’at ül İrfan (İrfan Aynası)

G. O. P ya da HAÇLILAR MI?

AVRUPA BİRLİĞİ VE CHRISTENDOME KAVRAMI

MARDUK ya da KAOS

[Astroloji-Program] Astro Yükselen

GİZ’li Gülşen 1

Depresyon

Psikospritüel Kriz

[Astroloji-Program] Yıldızlar Altında

Aynadaki Evren

Din’i Anlamada Reform

Tao’cu Uygulamanın Temelleri (Kültür Serisi-1)

En Büyük Sır- İlluminati Şeytani Bilinci

MARDUK ‘Yakın Gelecek ‘ mi?

Metafizik Mucizeler ya da Yanılgılar

Kur’an-ı Kerim Meali (Microsoft Reader formatında)

Hz. İbrahim’in Mirası Hz. Musa’nın Asa’sı ve KUNDALİNİ

Dik Bahçene Solayım!

Uzaylılar

(34)

Sonsuzluğu kucaklamış aşkın sembolü Hallac-ı Mansur

Din, Maneviyat, Psikoloji, Psikiatri

İbn Arabi ile ilgili araştırma Serüvenim

Evrenin Sırları

Etkili Sözler III

Beynimizi Kim Kullanıyor ?

Yorumsuz Katalog (Güncellendi)

Zamansızlık (timelessness)

Hangi Evreni Algılamaktayız?

Gönül Uyandırma

Kıyametin Deşifresi

Yorumsuz Katalog

Çağdaş Bakışla Allah

Taş’taki Güç... Mutluluğunuz için...

Etkili Sözler II

Çağdaş Bakışla Cennet, Cehennem

Rüya Yorumu

Kader Gerçeği

Evrensel Sırlar

(35)

[Astroloji-Program] Canopus

Düşünen Beyinlere Hiç Okunmamış Yazılar

Holografik Beyin ve Evren

Mesajlar I

Uzaylıların İçyüzü

Tanrı yok Allah var

Reenkarnasyon Aldatmacası

Astroloji-Yeni Millennium’un Popüler Bilimi

[Astroloji-Program] Planetium

Modern Bilim ZİKİR’i Keşfetti

Etkili Sözler I

Yıldızların Altında

Çağdaş Bakışla Din

[Astroloji-Program] PopHR

[Kullanım kılavuzu] PopHR Rehber v. 2

(36)

Referensi

Dokumen terkait

Janji tentang nikmat yang besar dan kekal serta siksaan yang pedih dan atau abadi, yang disinggung pada ayat lalu, akan diperoleh dan dialami pada hari tertentu yaitu

Ayahnya meninggal pada usia 62 tahun tujuh tahun yang lalu karena penyakit jantung dan diabetes mellitus, ibunya meninggal pada usia 61 tahun pada 3 tahun yang lalu karena

mengadakan pengamatan dan pencatatan di SMP Muhammadiyah 8 Surakarta untuk mendapatkan data, data yang dikumpulkan dengan metode ini adalah letak dan keadaan

Sumber daya IT yang digunakan pada penerapan e-government di Kabupaten Sragen pada dasarnya adalah supaya pelayanan dan proses bisnis berjalan dengan lebih efisien.. Tujuan

Berdasarkan hasil penelitian yang dilakukan maka diketahui bahwa pegawai Dinas Tanaman Pangan Holtikultura dan Perkebunan Provinsi Bengkulu telah menjalankan komunikasi

Kondisi optimum untuk ekstraksi flavonoid total dari daun jati belanda yang diperoleh pada penelitian ini adalah konsentrasi pelarut 70%, nisbah bahan baku- pelarut 1:10, dan

Pada tahun anggaran 2016, selain kegiatan Pelayanan Informasi pasar yang sudah berjalan,ditambahkan pula adanya kegiatan pemantauan stok gabah/beras di tingkat penggilingan dan

Pentingnya kualitas suatu perairan, khususnya perairan di Waduk Saguling Jawa Barat oleh masyarakat dimanfaatkan sebagai sumber air, maka berdasarkan penjabaran latar