• Tidak ada hasil yang ditemukan

Turgut Özakman - Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "Turgut Özakman - Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele"

Copied!
721
0
0

Teks penuh

(1)
(2)

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ

1. Bazı iddialardan örnekler

2. Resmi tarih

3. Yasaların, gerçekleri açıklamaya engel olduğu iddiası 4. Devlet arşivlerinin durumu

5. İngiliz belgeleri

6. Tarih yazarlığı hakkındaki görüşler

BİRİNCİ BÖLÜM

VAHİDETTİN 1. Vahidettin'in kısa hayat hikâyesi

2. Vahidettin'in kişiliği

3. Saltanatın kaldırılması ve Vahidettin'in hain ilan edilmesi 4. Vahidettin'in İstanbul'dan ayrılmasının sebepleri

5. Ayrılış hazırlıkları

6. Vahidettin'in ayrılışı ve sonrası (Malta, Hicaz, Cenova, San Remo) 7. Vahidettin'in ayrılışını nasıl değerlendiriyorlar?

8. San Remo günleri 9. Vahidettin'in cesareti

10. Bazı görgü tanıklarının Vahidettin hakkındaki görüşleri 11. Ölümü

12. Birinci Bölümün sonu

İKİNCİ BÖLÜM

MUSTAFA KEMAL 1. M.Kemal aleyhindeki iddialara giriş

2. Vatan ve Hürriyet Partisi (1905-1906) 3. Hareket Ordusu (1909)

4. Balkan Savaşı (1913). 5. Çanakkale Savaşı (1915).

5/1. Savaşın çok kısa bir özeti. 5/2. Çanakkale bir zafer midir?

5/3. TRT'nin 18 Mart 1988 günü yayımladığı Çanakkale programı.

(3)

5/4. M.Kemal'in Çanakkale Savaşı'ndaki rolü konusunda farklı yaklaşım-lar.

5/5. Zafer kimin?.

5/6. M.Kemal'in rolünün sonradan büyütüldüğü. 5/7. Çanakkale Savaşı'nı nasıl değerlendiriyorlar?.

5/7.1. Genel değerlendirmeler. 5/7.2. İlk gün ve Arıburnu savaşları.

5/7.3. M.Kemal, kendiliğinden değil, emirle hareket etmiş..

5/7.4. M.Kemal ordunun tüm yedeklerini kullanarak savaşı tehlikeye atmış.

5/7.5. Arıburnu savaşlarında M.Kemal'in başarısız olduğu ve askeri sa-vurganca kullandığı.

5/7.6. M.Kemal'in düşmanı denize dökemediği. 5/7.7. Meğer M.Kemal izinsiz ricat etmiş. 5/7.8. Anafartalar ve Conkbayırı savaşları. 5/7.9. Bizimkiler ne diyorlar?.

5/7.10. M.Kemal'in saatinin parçalanması.

5/7.11 Çanakkale'nin boşaltılması sırasında M.Kemal neredeymiş?. 5/7.12. Enver Paşa- M.Kemal çekişmesi.

5/7.13.M.Kemal'in parlak bir asker olmadığı. 5/7.14. Resmi tarih, M.Kemal ve Çanakkale. 6. Suriye Cephesi. 7. Mütarekeye doğru. 8. İkinci Bölümün sonu.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

VAHİDETTİN VE M.KEMAL 1. Mütareke.

2. Vahidettin ile M.Kemal'in tanışmaları.

3.Kurtuluş Savaşı konusuna girmeden önce eğlencelik birkaç örnek.. 4.Vahidettin ve D.Ferit hükümetleri hakkında bazı ön bilgiler.

4/1. Anadolu'da durum.

4/2. Bu facialar karşısında İstanbul yönetiminin 1919'daki tutumu. 5.Vahidettin'in vatanseverliğinin kanıtı olarak ileri sürülen olaylar. 6.Vahidettin ve Kurtuluş Savaşı.

6/1. Milli Mücadele'yi ilk düşünen ve planlayan Vahidettin imiş. 6/2. Vahidettin'in planının özü neymiş?.

6/3. Planın uygulamaya konulması.

6/3.1. M. Kemal'i Anadolu'ya göndermek için işgalcilerin gözlerini bo-yamaya yönelik bir görev uydurulmuş:

6/3.2. M.Kemal'i bu göreve Vahidettin seçmiş.

6/3.3. M.Kemal'in atanmasına karşı çıkanlar olmuş ama Vahidettin

(4)

dinlememiş.

6/3.4. Vahidettin M.Kemal'i neden Anadolu'ya göndermiş?. 6/4. İşin doğrusu.

6/5. Vahidettin planını yalnız M.Kemal'e açıklamış.

6/6. M.Kemal Anadolu'ya gitmek istemiyormuş, Vahidettin ikna etmiş. 6/7. Vahidettin neden Anadolu'ya ve Milli Mücadele'nin başına

geçme-miş?.

6/8. Planın ayrıntıları.

6/8.1. Meclis'in kapatılması, Tevfik Paşanın istifaya zorlanması, Damat Ferit'in Sadrazamlığa getirilmesi de planın ayrıntılarındanmış. 6/8.2. Vahidettin bazı genç komutanları ve devlet adamlarını da aynı

plan gereğince Anadolu'ya göndermiş. 6/8.3. Vahidettin birçok yere mektuplar yazmış.

6/8.4. M.Kemal Anadolu'dayken, Vahidettin ile bağlantı kurarak fikir üretiyormuş.

6/9. Vahidettin M.Kemal'e bir hatt-ı hümayın vermiş. 6/10. M.Kemal'e bol para da verilmiş.

7. Bandırma gemisi.

8. M.Kemal - İngiliz gizli anlaşması masalı. 8/1. M.Sabri Efendi.

8/2. İngilizlerin M.Kemal ile ilişki kurması.

8/3. Gizli anlaşmanın amacı ve M.Kemal'in tavsiyesi üzerine, Yunanlıların İzmir'e çıkarılması.

8/4. Yunanlıların İzmir'e çıkmalarının gerçek öyküsü. 8/5. İngilizler ile M.Kemal neden kolayca uzlaşmışlar?. 8/6. K.Mısıroğlu'na göre iki muamma.

8/7. M.Kemal-İngiliz ilişkisini kanıtlamak için ileri sürülen örnekler ve doğruları.

9. Vahidettin neden ve ne zaman M.Kemal'e karşı olmuş?.

10. Milliyetçilerin suçlanması, fetvalar, Kuva-yı İnzibatiye, Kuva-yı Seferiye, isyanlar, idam kararları ve öteki faaliyetler.

10/1. Vahidettin'in Damat Ferit'i 4.defa sadrazamlığa atamasının gerçek öyküsü. 10/2. Milliyetçileri suçlama. 10/3. Fetvalar. 10/4. Kuva-yı İnzibatiye. 10/5. Kuva-yı Seferiye. 10/6. İsyanlar. 10/7. İdam kararları .

10/8. Bolşeviklik suçlaması ve Milli Mücadele karşıtı dernekler. 10/9. İşbirlikçi basından örnekler.

11..Şehzade Ömer Faruk Efendi konusu. 11.1. Veliaht Abdülmecit Efendi konusu. 12. Sevres Andlaşması .

13. Vahidettin, Damat Ferit ve İstanbul hükümetleri ile ilgili belgeler,bilgiler

(5)

ve notlar [19 Ocak 1919-20 Ekim 1920]. 14..Vahidettin'in anıları ve beyannamesi.

14/1. Anıları.

14/2. Beyannamesi ve ilgili belgeler[ 21 Ekim 1920-25 Ekim 1922]. 15. Ek belgeler.

16. Vahidettin'le ilgili bir televizyon dizisi. 17. Üçüncü Bölümün sonu.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KURTULUŞ SAVAŞI Birinci Kısım

KURTULUŞ SAVAŞI'NIN NİTELİKLERİ HAKKINDAKİ İDDİALAR 1.Kurtuluş Savaşı‘nın bir Türk-Yunan savaşı olduğu..

1/1. Birinci Dünya Savaşı öncesi gizli anlaşmalar. 1/2. Savaş içinde yapılan gizli anlaşmalar.

1/3. Mondros Mütareke Anlaşması.

1/4. Sevres Andlaşması ve Üçlü Anlaşma ile ilgili görüşmeler. 1/5. Sevres Andlaşması.

1/6. Üçlü Anlaşma.

1/7. Bu sürecin kısa bir değerlendirmesi. 2.İngilizlerin Yunanlılara yardım etmediği.

3.Emperyalistlerin Anadolu'yu yerleşmek niyetiyle işgal etmedikleri ve savaşma-dan da gittikleri.

4.Kurtuluş Savaşı'nın antiemperyalist bir savaş olmadığı. 5.Kurtuluş Savaşı‘nın bir kurtuluş savaşı olmadığı. 6.Kurtuluş Savaşı‘nın emperyalist bir savaş olduğu. 7.Kurtuluş Savaşı hakkındaki öteki iddialar ve doğrular.

İkinci Kısım SAVAŞLAR 1.İnönü savaşları.

1/1. Birinci İnönü Savaşı ve Ethem olayı. 1/2. Birinci İnönü Savaşı'nın gerçek öyküsü.

1/3. Birinci İnönü Savaşı 'zafer' mi, yoksa 'başarı' mı?. 1/4. Bizimkiler ne diyorlar?.

1/5. İkinci İnönü Savaşı.

1/6. Bakalım bizimkiler ne diyorlar?.

(6)

1/7. Ek iddialar .

1/8. H.Suphi Tanrıöver'in telgrafı. 2.Kütahya-Eskişehir savaşları. 3. Sakarya Savaşı. 4.Büyük Taarruz . 4/1. Yunan kayıpları. 4/2. 30 Ağustos Savaşı. 4/3. Zaferden sonra. Üçüncü Kısım

LOZAN, HİLAFET VE EK KONULAR 1.Lozan Andlaşması.

1/1. Bazı iddialar ve masallar.

1/2. M.Kemal, Halife olmak istiyormuş!.

1/3. M.Kemal'in, her yerde, hilafeti göklere çıkaran konuşmalar yaptığı iddiası ve askerlerin terhis edilmesi sorunu.

1/4. Öteki iddialar. 2..Hilafet.

2/1. İngilizler ve hilafet. 2/2. Emir Ali ve Ağa Han. 2/3. Mektup olayı.

2/4. Tepkiler.

2/5. Hilafetin tarihçesi ve kaldırılmasının sonuçları.

2/6. Hilafetin kaldırılması için yapıldığı iddia edilen hazırlıklar. 3..Kazım Karabekir konusu.

3/1. K.Karabekir ve kitapları. 3/2. Başlıca iddiaları

3/3. Bir Karabekir masalı.

3/4. Karabekir'in yakın tarihe meraklı damadı.

3/5. Karabekir ve kolordusu hakkında bazı ilginç görüşler. 4..İstiklal Mahkemeleri.

4/1. Bazı iddialar, masallar.

4/2. Bize Nasıl Kıydınız adlı film ve 4 televizyon programı. 4/3. Bir televizyon programı daha..

4/4. Sonuç.

5..İngiltere- Yunanistan ilişkileri hakkındaki belgeler ve notlar [9 Kasım 1919 - 19 Ekim 1922]..

6..Kurtuluş Savaşı'nın stratejisi. 6/1. Dış siyasette uygulama. 6/2. İç siyasette uygulama..

(7)

Dördüncü Kısım SON KONULAR 1.Anılar.

2.Yalanlar, dolanlar, yanlışlar. 3.Sonuç

4.Atatürk Kanunu

5.Gazi Mustafa Kemal Atatürk. 6.Son söz.

7.Ekler.

7/1. Falih Rıfkı Atay'ın bir yazısı.

7/2. 37 yıldır gizli kalmış çok önemli bir gerçek. 7/3. İslam ahlak .

Çanakkale haritası .

Enver Paşanın gerçek el yazısı ile sahte el yazısı örneği. Kaynakça.

Dizin.

(8)

KISALTMALAR

ATASE = Askeri Tarih ve Stratejik Etüdler Dairesi (eski Harp Tarihi Dairesi) Atatürk = Kinross, Atatürk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu

Atatürk'le Beraber = M.Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölünceye Kadar Atatürk'le Be-raber

bç.= Basılmamış çeviri

1918-1923 İstiklal Savaşı = Nurettin Peker, 1918-1923 istiklai Savaşı, Resim ve Ve-sikalarla İnebolu-Kastamonu Havalisi

C. = Cilt

CG Yol = A. Dilipak, Cumhuriyete Giden Yol

Dış Politika = S.R.Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika GRYT Ansiklopedisi = Gayr-i Resmi Yakın Tarih Ansiklopedisi GCZ = Gizli Celse Zabıtları (tutanakları)

Güney Asya Müslümanları = Mim Kemal Öke, Güney Asya Müslümanlarının İstik-lal Davası ve Türk Milli Mücadelesi

Hayatı ve Eseri = Hikmet Bayur, Atatürk- Hayatı ve Eseri Hilafet = K.Mısıroğlu, Geçmişi ve Geleceği ile Hilafet

İng. Belgeleri = Jeschke, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri İngiliz Belgelerinde = Bilal N.Şimşir, İngiliz Belgelerinde Atatürk

İngiliz İstihbarat Servisi = S.R.Sonyel, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz istihbarat Servisinin Türkiye'deki Eylemleri

İstanbul Hükümetleri = Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele KA Günlüğü = Utkan Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü

KS Günlüğü = Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü Lozan = K.Mısıroğlu, Lozan, Zafer mi Hezimet mi

Milli Mücadele Başlarken = Tevfik Çavdar, Milli Mücadele Başlarken Sayılarla Va-ziyet ve Manzarayı Umumiye

M.M.Başlarken = M.Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken M.M.Hatıraları = A.F.Cebesoy Milli Mücadele Hatıraları

Mondros = TİH, 1.C., Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı

Osm.T.Kronolojisi = İ.H.Danişment, izahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi Sakarya'dan İzmir'e = Bilal N.Şimşir, İngiliz Belgeleri ile Sakarya'dan İzmir'e S.Mücahitler = K. Mısıroğlu, Sarıklı Mücahitler

Sina-Filistin Cephesi = Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi dizisi, Sina Filistin Cep-hesi

TC Kronolojisi = Utkan Kocatürk, Atatürk ve TC Tarihi Kronolojisi TC'de Tek Parti = Mete Tuncay, TC'nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması TİH = Türk İstiklal Harbi [dizisi, ATASE yayını]

TKS Kronolojisi I/ll = Jeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi I/II T.Ü. Tezler 2 = Yalçın Küçük, Türkiye Üzerine Tezler, 2.cilt

T.Ü. Tezler 5 = Yalçın Küçük, Türkiye Üzerine Tezler, 5.cilt

XX. Yüzyıl = Hikmet Bayur, XX. Yüzyılda Türklüğün Tarih ve Acur Siyasası Üze-rindeki Etkileri

V.G.Cehenneminde = T.Mümtaz Göztepe, Vahidettin Gurbet Cehenneminde V.M.Gayyasında = T. Mümtaz Göztepe, Vahidettin Mütareke Gayyasında Yunan Askeri Tarihi = 1919-1922 Küçük Asya Seferinin Özetlenmiş Tarihi ZC = TBMM Zabıt Cerideleri (tutanak dergileri)

Kaynakçada, adları kısaltılan kitapların künyesinin sonuna • işareti konulmuştur.

(9)

GİRİŞ

1. Bazı iddialardan örnekler

Uzun zamandan beri Vahidettin, M.Kemal ve Kurtuluş Savaşı

hak-kında, bazı kitap, gazete ve dergilerle televizyon kanallarında, resmi tarihe de, resmi tarih dışındaki pek çok esere de ters düşen yeni iddialar, görüşler ileri sürü-lüyor, yorumlar yapılıyor. Bazıları kısaca şöyle:

M.Kemal İngiliz ajanıdır,

M.Kemal'in Çanakkale'deki rolü küçüktür,

Suriye Cephesinde M.Kemal'in ihaneti yüzünden yenildik, Yunanlılar, M.Kemal'in tavsiyesi üzerine İzmir'e çıkartılmıştır, Vahidettin, Damat Ferit, Ali Kemal vb. hain değildir,

M.Kemal'i Anadolu'ya, milli mücadeleyi başlatması için Vahidettin gön-dermiş, ayrıca bol para ve bir de hatt-ı hümayun (padişah buyruğu) vermiştir,

□ Kurtuluş Savaşı antiemperyalist bir savaş değildir, bir kurtuluş savaşı da değildir, hatta 'son tahlilde... Kürdistan'ın bir bölümünün ilhakıdır'.1

□ Kurtuluş Savaşı bir Türk-Yunan savaşıdır, abartıldığı kadar da önemli değildir,

1. ve 2. İnönü savaşları masa başında uydurulmuş zaferlerdir,

Büyük Taarruzda Yunanlılar imha edilememiş, denize dökülememiş, kaçmalarına göz yumulmuştur vb...

Bu iddialara yer vermediği için resmi tarihi de kıyasıya suçluyorlar:

□ "...Hakikate kıyılmış ve Kurtuluş Savaşının gerçek yüzünü örten şal, ara-dan elli yılara-dan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen hâlâ bir türlü kaldırıla-mamıştır. [..] Yarım asırdan beri devam eden pespaye yalanlar... Tahsi-sat-ı mes-tureden (örtülü ödenekten) cömert ihsanlarla (bağışlarla) yazdırılmış kitaplar..." (Kadir Mısıroğlu, Sarıklı Mücahitler, s.32; Lozan Hezimet mi Zafer mi, 1.C., s.51)

□ "... doğruların yanlış, yanlışların doğru olarak gösterilmeye çalışıldığı ve bütün bunların da her türlü dayatmalarla millete zorla öğretildiği 'yalan söyleyen tarih'..." (H.Hüseyin Ceylan, Büyük Oyun, 1.C., s.9)

□ "...Tarihi hadiseler ters yüz edilmiş, kahramanlar ile hainler yer değiştir-miştir... Gerçekler, günlük politikanın emrinde ve hizmetinde, icab eden değişik-liklere uğratılarak kullanılmıştır." (Vehbi Vakkasoğlu, Son Bozgun, 1.C., s.6, 20)

□ "Yakın tarih tahrif edilmiş (değiştirilmiş), Milli Mücadele'nin gerçek dışı bir versiyonu geliştirilmiştir." (Fikret Başkaya, s.25)

□ "...resmi tarihe inanmıyoruz... Yeni tetkikler, resmi tarihi bir yalanlar he-yulasına çeviriyorlar." (Hüseyin Yılmaz, İnkılap Kurbanları, s.6; Cumhuriyetin

(10)

İlk Yıllarında Devlet Terörü, s.59-60)

□ "Bu ülkede yaklaşık yetmiş yıldır, ilkokuldan üniversite son sınıfa kadar eğitimin her kademesinde, bütünüyle sübjektif gözle kaleme alınmış, gerçek dışı, hayal ürünü, saptırma bilgilerle dolu "resmi tarih" okutulagelmiştir... Resmi tarih doğruları yeni nesilden saklıyor... Yakın tarih hâlâ sisler altında..." (Gayr-i Resmi Yakın Tarih Ansiklopedisi, 1.C., takdim yazısı; 2.C., s.114.121) 2

□ "Resmi tarihin aldatıcı masalları..." (Abdurrahman Dilipak, İhtilaller Dö-nemi, s.8)

□ "Gerçek tarihle ilgisi olmayan neşriyat, tarihi günlük politikanın oyunca-ğı haline getirip ikbal sahiplerinin arzuları istikametinde yazıp söylemeyi âdet edinen sözde tarihçilerle yapılmış ve ortaya atılan o yalan laflar, yıllar boyu, mektep sıralarından gazete ve mecmua sütunlarına kadar her yerde o kadar çok tekrarlanmıştır ki bugün o yalan lafların gürültüsünden, gerçek tarihin sesi du-yulmaz olmuştur," (Mustafa Müftüoğlu, Yalan Söyleyen Tarih Utansın, 1.C., önsöz)

□ "Resmi tarih masalları !" (Nokta Dergisi, s.10, 5 Mayıs 1991)

□ "Türkiye'de tarih... inanılması çok zor bir masal niteğindedir." (Yalçın Küçük, Aktüel Dergisi, s.44, Sayı 36/1992)

□ "Resmi tarih tezi, Türkiye'de yalanlarla dolu bir şekilde ele alınmış ve sunulmuştur." (Mehmet Altan, Kanal 6'da, 16 Mayıs 1995 Salı günü akşamı, Pusula programı) 3

Bu iddialar doğru mu, değil mi ?

● Hepsini, gerçeğe saygılı bir tarih meraklısı ve Kurtuluş Savaşı'na katkı-da bulunmuş herkese mihnet duyan biri olarak ele alıp değerlendirmeye karar ver-dim. Yakın tarihimizle ilgili genişçe bir kitaplığım ve arşivim vardı zaten. Gere-ken yeni kitapları da topladım ya da yakınlarımın ve öğrencilerimin yardımıyla fotokopilerini sağladım. Televizyonda yapılan konuşmaları kaydettim. İki yıl süren kesintisiz bir çalışma sonunda, bu kitapçık ortaya çıktı. Gerçek tarihçilerin bu cüretimi bağışlayacaklarını umut ederim.4

2. Resmi tarih

Resmi tarih kısaca şöyle tanımlanabilir sanıyorum: Okunması zorunlu ana çizgilerden oluşan, pedagojik amaçlı, yönlendirici ilk ve orta öğretim ders kitap-ları.5

Kurtuluş Savaşı, M.Kemal ve Türk devrimi hakkındaki resmi, özel, Türkçe ya da yabancı dilde yayımlanmış bütün eserlerin, yıllara göre toplam sayıları şöyle:

1941: 227 6 1953: 433 7 1960: 1.130 8 1968: 3.959 9 1974: 7.010 10

debian_8

(11)

1995'te bu sayının 10.000'i çoktan geçmiş olduğu rahatça söylenebilir. Bu ya-yınların acaba yüzde kaçı, eleştirilmesi moda olan resmi tarih? Bunu yaklaşık olarak saptamak için şu üç kaynağı tarayıp değerlendirdim:

1. Türk Dil Kurumu'nun yayımladığı Atatürk'e Saygı adlı derlemenin sonun-daki S.N.Özerdim'in hazırladığı 'kılavuz bibliografya ',11

2. Türker Acaroğlu'nun hazırladığı, Açıklamalı Atatürk Kaynakçası,12

[1981'e kadar bu konularda yayımlanmış eserlerin en önemlilerinden 500'ünün özellikleri ve özetleri, iki cilt]

3. Yapı ve Kredi Bankası'nın Atatürk Kitaplığı katalogu,13

[kitaplıkta bulunan 1200 özgün eserin künyesi]14

Bu üç esere göre resmi tarihlerin ya da resmi tarih niteliğindeki yayınların or-talama oranı, % 1,3.

10.000 eser içinde, ortalama oranın, yüzde birin çok altına düştüğünü söyle-mek yanlış olmaz sanırım.15

O kadar eleştirilen resmi tarihin, yakın tarihle ilgili bütün yayınlar arasındaki ağırlığı işte bu kadar.16

Öteki yayınların oranı ise, % 98,7.

Tabii, ders kitaplarının, öğrencilerce okunmalarının zorunlu olması gibi önemli bir özelliği var. Resmi tarih gerçeklere uygunsa, bu özellik bir sakınca sayılmaz. Ama değilse, gerçeklerden habersiz masal çocukları yetiştiriyoruz de-mektir.

Fikret Başkaya, "Sovyetler Birliği'nde devrimden bu, yana 'resmi gerçeğin' (resmi tarihin) tam on defa değiştirildiğini" yazıyor17

ve şöyle devam ediyor: "Bizde aşağı yukarı 1920'lerin sonları ve 1930'ların ortalarına kadarki dönem-de oluşturulmuş bir 'resmi tarih' ve 'resmi gerçek' varlığını sürdürmektedir. Bura-da tartışılması gereken, nasıl olup Bura-da 'resmi gerçek' ve 'resmi tarih'in ciddi bir eleştiriye uğramadan ve yara almadan veya çok az aşınmaya uğrayarak bu kadar uzun süre varlığını sürdürebilmiş olmasıdır."

Sahi, acaba neden resmi tarih, bunca yıldır ciddi bir yara almadı ve pek az aşınmaya uğradı?

İki olasılık var:

a. Ya doğru olduğu için dayanıyor,

b. Ya da dayanıklılığı doğruluğundan değil, daha başka sebeplerden kay-naklanıyor.

Fikret Başkaya'ya göre bu dayanıklılık, resmi tarihin doğruluğundan kaynak-lanmamaktadır:

"Bunun, hem Türkiye'deki sermaye birikiminin aldığı özgün biçim, hakim sı-nıfların niteliği veya sınıfsal ittifakın yapısı ve tarihsel süreklilik, hem de aydınla-rın devlet içindeki ve devlet karşısındaki konumları ile ilgili yanlan var... Bizimki gibi ülkelerde ve bürokratik baskı rejimlerinin geçerli olduğu ülkelerde (Çin, son dönem öncesi SSCB, Doğu Avrupa, Küba vb.), bilimsel bilginin (sosyal bilim) göreli bağımsızlığı da ortadan kalkmakta, bağımlılık mutlak bir nitelik kazan-maktadır. Böyle bir göreli özerklik yokluğu, toplumda irrasyonel (akla aykırı), bilim dışı, iç tutarlılığı olmayan bir toplum ve tarih versiyonunun ortaya

(12)

masına sebep olmakta [dır]."18

Ama Başkaya'nın dikkate almaktan özenle kaçındığı bir olgu var. 'Kurtuluş Savaşı, M.Kemal ve sonrası' ile ilgili kitapların % 98'inden fazlası özel ça-lışma. Bu yazarların kimi Türk, kimi değil; kimi sağcı, kimi solcu; kimi Doğulu, kimi Batılı. Dinleri, sınıfları, konumları, eğitimleri, meslekleri, dünya görüşleri başka başka insanlar ve çok büyük çoğunluğu da resmi tarihi doğruluyor.

Entelektüelliğin başlıca niteliğinin 'gerçeği ortaya çıkarmak' olduğunu yazan Başkaya,19

bu farklılıkları görmezden gelerek, hepsini aynı şablona sığdırmış. Vahidettinci yazarlar da, resmi tarih çizgisini sürdüren bütün tarihçileri ve araştırmacıları -aynı yaklaşımla- bir kaba koyuyor ve şöyle suçluyorlar:

□ "Hakikate saygısız birçok inkılap dalkavuk ve yobazı..." (K.Mısıroğlu, Sarıklı Mücahitler, s.83)

□ "Kiralık kalemler..." (K.Mısıroğlu, Osmanoğulları'nın Dramı, s.21)

□ "Tarih yalancıları..." (V.Vakkasoğlu, Son Bozgun, 3.C., s.6)

□ "Gerçeği söylemek yerine dalkavukluk etmeyi tercih edenler... M.Kemal ve İnönü'nün meddahları... Masalvari kitaplar yazmaktan başka iş yapmayanlar." (GRYT Ans.LC, s.133, 319, 374) vb...

Ama mesela Yunanlı A.A.Pallis, Kuva-yı Milliyeci İbrahim Ethem, tarihçi Bernard Lewis, gazeteci Ö.Sami Coşar, Bulgar gazeteci Paruşev, bilim adamı Seha L.Meray, Eski Kızılordu komutanlarından Büyükelçi S.İ.Aralov, yedeksubay Şevket Soğucalı, Hindli araştırmacı Sinha, gazeteci İlhami Soysal, Tunuslu bilim adamı Abdülvahap Boudhima, bilim adamı Sina Akşin, Fransız Türkolog J.L.Bacque Grammont, öğretmen Baki Öz, Pakistanlı bilim adamı Yakup Mughul, yazar Attilâ İlhan, İngiliz bilim adamı A.J.Toynbee, yazar Peyami Safa, İtalyan Yüzbaşı Baj Makario, araştırmacı Fethi Tevetoğlu, Al-man bilim adamı G. Jeschke, Arjantinli yazar Blanco Villalta, Avusturyalı Dagobert von Mikusch, Pakistanlı bilim adamı Hanif Fauk, araştırmacı Zeki Sarıhan, tek bir şablona sığdırılabilir, resmi tarihi doğrulayan tutumları, 'çıkarcı-lık ve dalkavukluk'la açıklanabilir mi?

Yakın tarihimizle ilgili özel eserlerin, genel olarak resmi tarih doğrultusunda olmasının gerçek sebebini, bütün iddiaları görüp değerlendirdikten sonra, birlikte bulacağız.

3. Yasaların, gerçekleri açıklamaya engel olduğu iddiası

Bu konudaki iddiadan bir örnek:

□ "Bu satırların naçiz muharriri, Türk Kurtuluş Savaşının gerçek veçhesi üzerine resmen çekilmiş bulunan örtüyü kaldırmaya muktedir değildir. Kanun-lar, bugün için böyle bir şeye asla imkân vermemektedir." (Kadir Mısıroğlu, Sarıklı Mücahitler, s.33)

Yazar 'kanunlar' diyor ama aslında tek kanundan şikâyetçi: Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlarla İlgili 5815 sayılı Kanun.

Bu kanunla ilgili iddialar ve görüşler, dördüncü bölümde ele alınacaktır. Sakın bu kanundan dolayı, gerçekleri öğrenemeyeceğiz diye üzülmeyin. Ne söylemek

(13)

istiyorlarsa hepsini apaçık, düpedüz yazıyorlar ama bir yandan da sızlanıyorlar. Niye mi sızlanıyorlar? İlerledikçe anlayacağız.

4. Devlet arşivlerinin durumu

İleri sürülen iddialardan biri de, devlet arşivlerinin, 'gerçeklerin anlaşılmaması için' kapalı tutulduğu. İşte birkaç suçlama örneği:

□ "Yetmiş yıldır kat kat kilitli bodrumlarda gizlenmiş belgeler..." 20

"Bir kısım Meclis zabıtları (tutanakları), İstiklal Mahkemesi dosyaları gibi çok mühim tarihi malzeme hâlâ gözlerden uzak tutulmaktadır. [..]Vesikalardan (belgelerden) bir kısmı hâlâ saklanmakta, araştırmacılardan giz-lenmektedir." 21

□ "Yakın tarihimizde cereyan eden bir yığın mühim hadiselerin perde arka-sı, iç yüzü, gerçek mahiyeti ortaya konulamamış, sağlıklı değerlendirmesi yapı-lamamıştır. Bunun da temel sebebi, başta Çankaya ve Genelkurmay Başkanlığı arşivi olmak üzere yakın tarihin belgelerini bağrında saklayan arşivlerin sivil araştırmacılara kapalı oluşu(dur)." 22

□ "Tarihi ile bu kadar çok övünen devlet, savaş tarihi arşivlerini, resmi ta-rihçilerin dışında hiç kimseye açmıyor." 23

Bu iddiaların gerçek olup olmadığını anlamak için arşivlerimizin durumuna çabucak bir göz atalım.

4/1. TBMM Arşivi

1. İstiklal Mahkemeleri ile ilgili dosyalar, hiç olmazsa 1973'ten beri araş-tırmacılara açıktır.24

Prof.Dr.Ergün Aybars'ın bu dosyalara dayanarak hazırladığı 1920-1923 dönemi İstiklal Mahkemeleri hakkındaki doktora tezi, 1975 yılında Bilgi Yayınevi'nce yayımlanmıştır;25

1923-1927 dönemi İstiklal Mahkemeleri hakkındaki doçentlik tezi de 1982'de Kültür Bakanlığınca yayımlandı. Ahmet Nedim de Ankara İstiklal Mahkemesi (1926) tutanaklarını 1993'te yayımladı. 26

2. TBBM Gizli Celse Zabıtları (1920-1937), TBMM'nce 1980'de yayımlan-mıştır.

4/2. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüdler (ATASE) Arşivi

Bu arşivde, Osmanlı dönemine ilişkin olanlarla birlikte yedi milyona yakın askeri belge,27 ayrıca Atatürk'ün ölümünden 25 yıl sonra açılmak üzere Ziraat

(14)

Bankası kasalarında korunup 1964 yılında Genelkurmay'a teslim edilen -Atatürk'ün özel mektupları ile özel not defterlerinden oluşan- Atatürk özel arşivi ile Cumhurbaşkanlığı arşivinin kopyası bulunmaktadır.

1. Bu arşive dayanan Kurtuluş Savaşının Askeri Tarihi 16 cilt olarak yayım-lanmıştır.

Bu arşivden yararlanılarak hazırlanmış üç yeni kitabın adı:

Doç.Dr. İsmail Özçelik, Milli Mücadelede Güney Cephesi, Kültür Bk.Y., An-kara, 1992;

Dr.Mesut Aydın, Milli Mücadele Döneminde TBMM Hükümeti Tarafından İstanbul'da Kurulan Gizli Gruplar ve Faaliyetleri, Boğaziçi Y., İstanbul, 1992;

Dr.Bülent Çukurova, Kurtuluş Savaşında Haberalma ve Yeraltı Çalışmaları, Ardıç Y., İstanbul, 1994.28

2. ATASE'nin başvuru kitaplığında, Kurtuluş Savaşı ile ilgili Yunanca, İtal-yanca, Fransızca vb. kitapların çevirileri ile yayımlanmamış çeşitli anılar, tümen ve alay tarihçeleri, harp cerideleri bulunuyor.

ATASE araştırma kitaplığından herkes yararlanabilmektedir.

3. Atatürk'ün özel arşivindeki mektuplar ve defterlerindeki notlar, üç kitap halinde29 ve geri kalanlar ise 75,77,79,80 ve 82 sayılı Askeri Tarih Belgeleri der-gisinde yayımlanmıştır.

Atatürk özel arşivi de araştırmacılara açıktır.30

4/3. Cumhurbaşkanlığı Arşivi

Bu arşivde bulunan Atatürk dönemi belgeleri, uzunca bir zaman araştırmacıla-ra açık kalmıştı; 1991 yılında, bilgisayaaraştırmacıla-ra geçmek amacıyla geçici olaaraştırmacıla-rak kapa-tılmıştır. Ama bu arşivde bulunan belgelerin kopyaları yalnız ATASE'de değil, Türk Tarih Kurumu'nda da var.31

Doğrudan bu arşivden ya da TTK' ndaki fotokopilerden yararlanmış, değişik yıllara ilişkin birkaç yazarın ve eserinin adı:

Lord Kinross (Atatürk- Bir Milletin Yeniden Doğuşu, Sander Y., İstanbul, 1966) Uluğ İğdemir (Sivas Kongresi Tutanakları, TTK Y., Ankara, 1969)

Prof.Dr.B.Sıtkı Baykal (Heyet-i Temsiliye Kararları, TTK Y., Ankara, 1974) Doç.Dr. Mim Kemal Öke (Güney Asya Müslümanlarının İstiklal Davası ve Türk Milli Mücadelesi, Kültür ve Turizm B.Y., Ankara, 1988)

4/4. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü ve Türk Tarih Kurumu

Arşivle-ri

Bunlar da araştırmacılara kapalı değil. Sözü uzatmamak için her iki arşivden birden yararlanılarak yazılmış yeni bir örnek vermekle yetineceğim: Dr.Sıtkı Aydınel'in 'Güneybatı Anadolu'da Kuva-yı Milliye Harekâtı' adlı araştırması, Kültür Bakanlığınca 1993'te yayımlandı. Araştırmacı bu kitabı için şu dosyaları

(15)

incelemiş:

T.İnkılap Tarihi Enstitüsü (Ali Orhan İlkkurşun arşivi), T.İnkılap Tarihi Enstitüsü (Cavit Aker arşivi),

Türk Tarih Kurumu (Alb.Bekir Sami Günsav arşivi), Türk Tarih Kurumu (Tevfik Bıyıklıoğlu arşivi), (s.399)

Bu arşivlerde bulunan belgeler, sistematik olmamakla birlikte, Harp Tarihi Vesikaları (Askeri Tarih Belgeleri), Askeri Bülten, Tarih Vesikaları, Belleten, Atatürk Araştırmaları Merkezi dergisi ile Belgelerle Türk Tarihi ve Türk Kültürü gibi dergilerde yayımlanıyor. Dışişleri arşivinde bulunan Kurtuluş Savaşı ve Ata-türk dönemine ilişkin temel belgelerin 1.cildi 1981'de, 2.cildi 1982'de,32

Başba-kanlık arşivinde bulunan M.Kemal ile ilgili belgeler 1982'de,33

Lozan Kurulu ile Ankara arasındaki tüm yazışmalar ise 1990 ve 1994'te 34

yayımlandı.

● Sözü bağlayayım.

Meclis Zabıtları 1920'den beri yayımlanıyor. 1920-1937 dönemine ilişkin Gizli Celse Zabıtları 1980'de eksiksiz yayımlandı. İstiklal Mahkemeleri dosyala-rı, en azından 22 yıldan beri araştırmacılara açık. Çankaya, ATASE, TİTE, TTK, Osmanlı Arşivi gibi arşivlerden birçok yazar harıl harıl yararlanıyor.35

Durum bu.

Öyleyse neden böyle yazıyorlar?

Bu sorunun cevabını, bu çalışmanın sonunda, birlikte bulacağız.

5. İngiliz belgeleri

□ Abdurrahman Dilipak diyor ki:

"M.Kemal'in Samsun'a çıkışından herkes kendine göre bir fayda gözetiyordu. Vahdettin Anadolu'daki halk hareketini örgütlemek istiyordu. İngilizler bu şekil-de Müslümanların Hıristiyan ahali üzerinşekil-deki baskısını İstanbul'u kullanarak bloke etmek ve İstanbul'a alternatif bir hareket başlamasını ümit ediyorlardı. Bu amaçla birçok temas ve görüşmelerin vuku bulması mümkündür. Ne yazık ki bu döneme ilişkin İngiliz belgeleri hâlâ çok özel sebepler ve birtakım siyasi mülaha-zalarla İngiliz yasaları ile belirlenen süreler, çeşitli vesilelerle tevil edilmek sure-tiyle aşılarak izleyicilere sunulmamaktadır." (Cumhuriyete Giden Yol, s.35)

Dilipak, yanlış bilgi veriyor. İngiliz belgelerinin incelemeye açılmadığının doğru olmadığını aşağıda göreceğiz.

● Kurtuluş Savaşı hakkında yazılmış ilk Türk eserlerinde, 1960'lı yıllara kadar pek az İngiliz belgesine rastlanır, çünkü İngiliz arşivlerinin büyük bölümü, araştırmacılara kapalıydı. Bu yüzden, resmi tarihler ve pek çok özel kitap, İngiliz belgeleri bilinmeden yazılmıştı.36

İngiliz belgelerinin ilk bölümü 1944'te araştırmacılara açılmış ve belgeler ya-vaş ama sürekli olarak yayımlanmaya da başlamıştır. 1967'de ise, 1939'a kadarki bütün belgeler serbest bırakıldı.

Bu belgelerin bizimle ilgili olanlarını, ilk defa Prof.Dr.Jeschke yayımlamıştır.

(16)

(Die Welt des İslam, 5.C., 1.ve 2.sayılar, 1957) 37

Bu belgelerden büyükçe bir bölümünü 1967'de Erol Ulubelen yayımladı. (308 sayfa) 38

Celal Bayar'ın 1968'de yayımlanan Ben de Yazdım adlı 8 ciltlik kitabında, İn-giliz Dış Politika Belgeleri'nin 1. serisinde bulunan bazı belgelere yer verilmiştir.

1969 yılında, Türk Kültürü dergisinin 85. ve 89. sayılarında, Salahi R.Sonyel'in bir monografisi yayımlandı: 1919 Yılı İngiliz Belgelerinin Işığında M. Kemal ve Milli Mukavemet. (Toplam 37 sayfa)

1970 yılında ise G. Jeschke'nin "Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi" çıktı. (198 sayfa) Araştırmacı, İngiliz Dış Politika Belgeleri 1. serisinin (30 Ekim 1918-1922) yanında birçok kaynağa da gönderme yapmakta ve belgelerin çok kısa özetlerini vermektedir.-39

Bunu 1970'te Taner Baytok'un kitabı izledi.40

Bu kitapta ilk kez İngiliz parla-mentosu tutanaklarından da yararlanılmıştır. (216 sayfa)

1971'de, yine G. Jeschke'nin "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri" ya-yımlandı (285 sayfa).41

Jeschke bu araştırmasında, İngiliz belgeleri ile yetinme-miş, Paris Barış Konferansı ile ilgili ABD resmi belgelerini (Papers Rela-ting to the Foreign Relation of the USA), İtalyan belgelerini (Giannini I ve II, Documenti diplomatici della Pace Oriental), birçok anı, günlük ve gazeteleri de taramış ve özetlerini aktarmıştır.

1972'de Bilal N.Şimşir'in "İngiliz Belgeleri ile Sakarya'dan İzmir'e (1921-1922)" adlı araştırması çıktı (546 sayfa).42

Araştırmacı Dış Politika Belgeleri 1.serisinin I-XVII. ciltlerindeki 756 belge ile XVII. cildindeki 683 belgeden ya-rarlanmış. Ayrıca İngiliz Dışişleri Bakanlığı arşivi (Foreigne Archives) belgeleri-ni de yebelgeleri-niden taramış.43 Kabine tutanakları (Cabinet Archives, 23. sayılı seri) ile İngiliz Kabinesine sunulmuş rapor ve muhtıraları da (Cabinet Papers) incelemiş-tir.

İkinci İnönü Savaşı sonu ile Büyük Taarruz dönemini kapsayan bu zengin araştırmayı, 1973'te Salahi R.Sonyel'in "Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika" adlı eserinin birinci cildi izledi.44

Yazar, İngiliz Dışişleri arşivinin FO 371 ve FO 424 sayılı serilerden başka, FO 454-559 sayılı serilerde bulunan gizli belgeler ile Balfour, Curzon,45 Ryan, Crow gibi İngiliz yetkililerinin özel belgelerini, beyaz kitapları (Commend Papers), çeşitli monografi ve yabancı doktora tezlerini de taramış. Kitabın önemli bir özelliği de, ilk kez Yunan siyasi belgelerine geniş biçimde yer vermiş olması.46

1973'te Bilal N.Şimşirin yeni ve önemli araştırmasının 1. cildi yayımlandı: "İngiliz Belgelerinde Atatürk, 1919-1938.47

Yazar, özet olarak diyor ki:

"Arşivlerin elli yıllık kapalılık süresi, genel bir kural olarak, hemen hemen her ülkede uygulanagelmektedir. Bu genel kuraldan ilk ayrılan ülke İngiltere oldu. İngiliz devlet arşivlerinin kapalılık süresi elli yıldan otuz yıla indirildi... İngiltere bir yandan arşivlerini araştırıcılara açarken, öte yandan sistematik belge yayınla-rını da sürdürmektedir... 1919-1923 yılları Türkiyesi üzerine yayımlanan İngiliz belgeleri birkaç ciltte toplanmıştı. [Oysa] Aynı dönemde Türkiye ile ilgili İngiliz Dışişleri Bakanlığı arşivinin yalnız bir dizisinde 723 cilt belge vardı. Herhalde yayımlanmış İngiliz belgeleri ile yetinilemezdi. Doğrudan doğruya arşive inip

(17)

araştırmayı gerekli gördük... Toplam olarak 1.300 kadar arşiv cildini taradık... Belgeleri seçerken sübjektif davranmadık. Bulabildiğimiz belgelerin hepsini ki-tabımıza aldık. M.Kemal'in kendisini veya politikasını yermeye kalkışmış belge-lere de rastladık. Hasım bir tarafın belgeleri olmaları dolayısıyla bunların karşıt görüşleri savunmalarını olağan karşıladık... Bilimsel dürüstlük kaygısıyla bütün belgeleri kitabımıza almayı uygun hatta gerekli bulduk." (s. XI -xıv)

4 ciltte tamamlanan araştırmada, toplam 997 belgenin orijinali ile Türkçe öze-ti yer almaktadır. (2.097 sayfa)

1974'te, H.Bayur'un, XX. Yüzyılda Türklüğün Tarih ve Acun Siyasası adlı eseri çıktı.48

Eserin 153-370. sayfaları Kurtuluş Savaşı ile ilgilidir. Yazar, 1919-1939 dönemine ilişkin İngiliz belgeleri ile belli başlı anılara, çeşitli araştırmalara ve resmi dokümanlara dayanmaktadır.

1974'te Doğan Avcıoğlu'nun 4 ciltlik "Milli Kurtuluş Tarihi" adlı araştırması yayımlandı.49

1296 sayfası Kurtuluş Savaşı dönemi ile ilgilidir. Yazarın 1898-1914 dönemine ilişkin British Documents'ten de yararlandığı anlaşılıyor. (C. I, III, V.)

1976'da Bilal N.Şimşir, Kurtuluş Savaşı'nın ilginç bir kesimine ışık tutan ve yine İngiliz belgelerine dayanarak yazdığı "Malta Sürgünleri"ni kitaplığımıza kazandırdı.50

(420 sayfa)

1978'de Doç.Dr. Ömer Kürkçüoğlu'nun, "Türk-İngiliz İlişkileri" adlı çalış-ması yayımlandı.51

(333 sayfa) Kürkçüoğlu, ek olarak, Avam ve Lordlar Kamara-larının tutanaklarından da yararlanmış.

1983'te de Sina Akşin'in "İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele" adlı ge-niş araştırması yayımlandı.52

(602 sayfa) Akşin, konuyla ilgili tüm İngiliz belge-leri ile Başbakanlık arşivi (Meclis-i Vükela zabıtları) ile Dışişbelge-leri Bakanlığı arşi-vini de (Mütareke ile ilgili dosyalar) taramış.

Bunlara 1983'te, Mim Kemal Öke'nin İngiliz Belgelerinde Lozan Barış Kon-feransı (1922-1923) adlı belge derlemesi katıldı. (208 belge, 320 s.) 53

Son olarak da 1995'te, S.R.Sonyel'in son eseri yayımlandı: "Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz İstihbarat Servisi'nin Türkiye'deki Eylemleri," TTK Y., Anka-ra. (347 sayfa) 54

Sözün özü, yaklaşık 15 yıllık bir dizi yoğun çaba ve bizi yakından ilgilendiren binlerce İngiliz belgesi.55

• Peki, Dilipak, bütün bu araştırmaları yok sayıp, neden bir kısım İngiliz bel-gelerinin gizlendiğini, İngiliz arşivlerinin araştırmacılara kapalı olduğunu ileri sürüyor?

Aranıp da bulunamayan belgeler ne hakkında?

Bu çalışmanın sonuna doğru, bu sorunun cevabını da yine birlikte bulacağız.

6. Tarih yazarlığı hakkındaki görüşler

Resmi tarihe yöneltilen eleştirileri ve alternatif tarihleri incelemeye geçmeden önce, resmi tarihe şiddetle çatan bazı yazarların tarih yazımı konusundaki görüş-lerini de aktarmak istiyorum. Okuyunca beğeneceksiniz.

(18)

□ "[İncelenen] devrin hadise ve şartlarını biraz bilmek lazımdır. Malumdur ki tarihi hadiseleri, onları ortaya çıkaran müessirlerden (etkenlerden) ayıklayarak ele almak caiz (doğru) değildir. Üstelik -bazen- tek bir vesikaya (belgeye) istinat da (dayanmak da) tarihçiyi şaşırtıcı neticelere sürükler." (K.Mısıroğlu, Hilafet, s.214)

□ "Bugün tarih de adeta bir laboratuar ilmi haline gelmiştir. Onun için de gerçekleri ortaya çıkarmak için kendine mahsus birtakım ispat usulleri vardır.

Kısaca söylemek gerekirse, ele geçen vesikaların sıhhat (doğruluk) derecele-rini araştırmak ve bu vesikaları icabında başkalarıyla mukayese (karşılaştırmak) ve kontrol etmek gibi prensiplere riayet etmeksizin (uymaksızın) sıhhatli bir araş-tırma yapılamaz. Şuradan veya buradan ele geçmiş herhangi bir vesikayı kafi telakki ederek (kesin belge sayarak) işe koyulmak ve sadece bunlar'a ihticac et-mek (yetinet-mek), araştırıcıyı çok defa yanlış neticelere götürür." (K.Mısıroğlu, Osmanoğulları'nın Dramı, s.339)

□ "Bugün müspet bir ilim ve bütün ilimler gibi gayesi gerçekleri aydınlatıp ortaya çıkarmak olan tarih, ancak doğruluğu sabit vesikalara ve onlar kadar sağ-lam hatıralara dayanılarak, kronolojik tasniflerle yazılır." (F.Kandemir'den akta-ran ve benimsediğini yazan V.Vakkasoğlu, Son Bozgun, 1.C., s.17)

□ "Tarihi, çarıklı erkan-ı harp rivayetleri ve hikâyelerinden ayırmak ge-rekmez mi? 'Siz bilmezsiniz, sizin okuduğunuz kitaplarda yazmaz. Şu gözlerin gördükleri gördükleri...' diye başlayan sözlü hatıralar, artık yerini belgelere bı-rakmamalı mı?" (A.Dilipak, Başka Açıdan Kemalizm, s.19)

□ " 'Kronolojiyi temel sayan, olayları his ve arzularına göre yorumlamadan olduğu gibi yansıtan, en ince ayrıntıyı bile adalet ve haktanırlık ölçüsünde kay-deden bir dikkat olmadan hadiseleri (olayları) değerlendirmeye kalkışırsanız, tarih değil, hoşa giden masal yazmış olursunuz. ' Evet, tarihin ne olup olmadığını belirleyen bu nefis söz, ünlü tarihçi Wels'e aittir." (H.Hüseyin Ceylan, Büyük Oyun, 1.C., s.9)

Demek ki iddialarını, inceledikleri dönemin ve olayın şartlarını dikkate alarak, tarih açısından değer taşıyan, doğruluğu araştırılıp kontrol edilmiş, başka belgelerle karşılaştırılmış, kanıtlanmış ciddi ve gerçek belgelere, onlar kadar sağlam anılara, güvenilir tanıklara dayayacaklar; öyle çarıklı erkan-ı harp rivayet ve hikâyelerini dikkate almayacaklar; gerçeği tek bir belgeye de bağlamaya-caklar, olayları his ve arzularına göre yorumlamayabağlamaya-caklar, en küçük ayrıntısına kadar adalet ve haktanırlık ölçüleriyle değerlendirecekler. "Dürüst tarihçilik" yapacaklarına güvence de veriyorlar.

Yakın tarihimizin doğrusunu, tanıklara ve 'kapı gibi sağlam' belgelere56 dayanarak yazdıklarını söylüyorlar.

□ "Bu iddiamızı tam bir fikir namusuyla ana tezimiz olarak başa alıyor ve en ince teferruatına kadar ispatını boynumuza borç biliyoruz." (N.F. Kısakürek, Vahidüddin, s. 140)

□ "Bu korkunç hak ve hakikat kalpazanlığı karşısında biz, şu kitabımızla bazı tarihi olaylara ışık tutarak, yalan söyleyen tarihi utandırmaya çalıştık." (M.Müftüoğlu, Yalan Söyleyen Tarih Utansın, 1.C., önsöz)

"Tamamen belgelere dayandırılmış olarak hazırlanan bu araştırma..." (V. Vakkasoğlu, Son Bozgun, 3.C., s.9)

(19)

"[Amacımız] Sultan Vahdeddin'in.. bu vatan için yaptıklarını., belgelerle ortaya koymaktır.. Bunun için hatıratlar başta olmak üzere yüzlerce belge tara-dık." (H.H.Ceylan, Büyük Oyun, 1.C., s.17, 87)

Acaba doğru mu söylüyorlar? Yoksa okuyucularına, hayali, sahte bir tarihi benimsetmek ve gerçekleri değiştirmek için bu sözlerle bir ön hazırlık mı yapı-yorlar?

Birlikte göreceğiz!

Notlar

1) F.Başkaya, Paradigmanın İflası, s.59,66.

2) Yazarları: Bünyamin Ateş, Burhan Bozgeyik, Mustafa Kaplan.

3) Mehmet Altan 20 ve 27 Mayıs 1995 Sabah gazetesinde şöyle yazıyor: "Türkiye yönetimi... İnsanın beyinselliğini, aynen tekrarlanmasını istediği bir 'resmi söylemle' kısırlaştırma çabası içindedir. Alışageldiği bir garnizon kültürü içinde, resmi tezlerin itirazsız tekrarlanmasını ister... Gelin, Türkiye'yi çağa ulaştırmak için tabu bellediğimiz yalan ve yanlışları teker teker tespit edelim."

4) İlke olarak, sadece kitaplığımda ve belgeliğimde bulunan kitaplara, gazete ve dergilere ve kaydettiğim televizyon programlarına gönderme yaptım.

Geride, bildiğim ve bilmediğim daha birçok kaynak olduğunu belirtmeliyim. Gönderme yaptığım bütün kitapların künyesi, kitabın sonundaki 'kaynakça' bölümünde verilmiştir.

5) Bir kısım yazarlar, bütün kişi, olay ve belgelere yer vermediği için resmi tarihleri eleştiriyorlar. Kurtuluş Savaşı'nın yalnız askeri yönü 16 cilt. (Türk İstiklal Harbi [TİH] dizisi) Celal Bayar'ın anıları 8 cilt, 2.778 sayfa ve ancak Erzurum Kongresine kadarki dönemi içeriyor.

Bir orta okul, lise, hatta üniversite ders kitabı, bu kadar uzun ve ayrıntılı olabilir mi? Zaten ne kadar uzun olursa olsun, bir tarih kitabı, hayatı bire bir yansıtamaz. En uzunu bile genişçe bir özet niteliğindedir. Bu yüzden, bütün olayları ve kişileri kapsamaz, ancak gerçeğin özünü ve ana çizgilerini yansıtır ve sadece belli başlı kişileri ve olayları vurgular. Boşlukları, öğretmenler ile ders kitapları dışındaki objektif ve ayrıntılı araştırmalar ve dürüst anılar doldurur ve tamamlar.

Tarihi, resmi ve gayr-i resmi diye ayırmak da doğru değildir. Bir tarihin ancak doğru olup olmadığı tartışılabilir. Bir tarih, ne resmi olduğu için yanlıştır, ne gayr-i resmi olduğundan dolayı doğru.

Resmi ya da gayr-i resmi bir tarih, yanlışları dolayısıyla elbette eleştirilebilir. Yanlış varsa eleştirilmeli, belgelere dayanılarak düzeltilmeli, yine belgelere dayanılarak eksikleri tamamlanmalıdır. Ama bu, öyle ulu orta, metotsuz, dayanaksız, önyargıyla, ayak üstü, kulaktan dolma bilgiyle yapılacak bir iş değil. Geniş ve sağlıklı bir tarih bilgisinin yanında, tarih metodunu bilmeyi ve ansiklopedik kültüre sahip olmayı da gerektiriyor. Kısacası, eleştirel tarihçilik, geniş bir hazırlığa ihtiyaç gösteren, ciddi bir iştir.

Kurtuluş Savaşı ile ilgili bazı özel yayınlarda, geneli etkiyecek ağırlıkta olmamakla birlikte, unutkanlık, araştırma tembelliği, dikkatsizlik, bilgi ve kaynak yetersizliği, gelişigüzellik, yayına hazırlayanların nitelikleri, dar görüşlülük vb. sebeplerden kaynaklanan irili ufaklı hayli yanlış ve sübjektif değerlendirmeler bulunduğunu da belirtmeliyim.

Rıza Nur'un anıları gibi patalojik yayınlar ise, ayrı bir tür oluşturuyor ve tarih için geçerli bir kaynak değeri taşımıyorlar. Uğur Mumcu, Rıza Nur'un M.Kemal'i karalayan anılarının, Suudi Arabistan'da basılıp. dinci örgütlere parasız dağıtıldığını yazmaktadır. (Kâzım Karabekir Anlatıyor, s. 189/21 .dipnotun son paragrafı)

6) Prof. Herbert Melzig, Atatürk Bibliografyası, Ankara, 1941.

7) M.Mercangil, Atatürk ve Devrim Kitapları Katalogu, Bitlis Derneği Y., Ankara,1953. 8) İsmail Arar, Atatürk, Kurtuluş Savaşı, Devrimler ve Cumhuriyet Türkiyesi ile ilgili

(20)

Kitaplar, Baha Matbaası, İstanbul, 1960.

9) M. Gökman, Atatürk ve Devrimleri Tarihi Bibliografyası, Devlet Kitapları Müdürlüğü, İstanbul, 1960.

10) a.g.e., ek cilt I, İstanbul, 1974. 11) Türk Dil Kurumu Y., Ankara, 1969.

12) İşb.Y., Ankara, 1981; Künyesini verdiği kitapların arasında, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nce yazılıp 1931'de basılmış olan tarih dizisinin "Türkiye Cumhuriyeti" başlıklı 4. cildi de bulunuyor. T. Acaroğlu şöyle diyor: "işte Atatürk'ün gözden geçirdiği Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi tarihi budur." (s. 666)

13) Yapı ve Kredi Bankası Y., İstanbul, 1973 (Bu değerli ve yararlı kitaplık ne yazık ki kapatıldı).

14) 1924 yılı müfredat programına göre yazılmış olan Asr-ı Hazırda Türkiye Tarihi adlı ilk tarih dersi kitabından 1973 yılı ders kitaplarına kadar bütün resmi tarihlerin dökümü var. 15) Atatürk'ün doğumunun 100'üncü yılı dolayısıyla yayımlanan 485 tanıtma, araştırma ve

inceleme kitabının bile 436'sı özel yayın. (Leman Şenalp, Atatürk Kaynakçası, TTK Y., Ankara, 1984)

16) Yeni devletin, rejimi yerleştirmek ve ideolojisini benimsetmek için yoğun ve sürekli bir yayın etkinliği göstermediği anlaşılıyor.

17) a.g.e., s.16; bizde de A.Zuhuri Danışman adlı bir tarihçi, 1950-51 döneminde okutulan kitabından (Yeni Tarih Dersleri, Orta III), İnönü adının geçmemesi için İnönü savaşları ile Mudanya anlaşmasını ve Lozan'ı çıkartmıştı. Kısa bir süre sonra bu ayıp düzeltildi. 18) a.g.e., s.16.

19) a.g.e., s.14.

20) Ankara İstiklal Mahkemesi Zabıtları, Hasan Mezarcı'nın önsözü, s. X, İşaret Y., İstanbul, 1993

21) V.Vakkasoğlu, a.g.e., 1.C., s.7.

22) Gayr-i Resmi Yakın Tarih Ansiklopedisi 1.C., takdim yazısı. 23) Y.Küçük, Türkiye Üzerine Tezler 2, s.634.

24) Uğur Mumcu, 'Şeyh Sait Ayaklanması dosyalarının tasnif dışı olduğunu' ileri sürmektedir. (Kürt-İslam Ayaklanması, 1919-1925, s.7; ilk yayın tarihinin 1991 olduğunu sanıyorum.) Bu ifadeden, en azından bu dosyanın incelemeye kapalı olduğu anlamını çıkararak, sebebini öğrenmek için telefon ettim. Arşiv yetkilisi dedi ki: "Dosyalar olaya ve mahkemeye göre değil, sanık adlarına göre tasnif edilmiştir. Bir yanlış anlaşılma olmuş herhalde. Çünkü sanık adı belirtilmek şartıyla her dosyayı incelemek kabil. Hiçbir dosya incelemeye kapalı değil" (23.6.1995 günü, Arşiv Md.Y. İhsan Ezherli ile yapılan konuşma)"

25) İstiklal Mahkemeleri, Bilgi Y., Ankara, 1.Baskı, 1975.

26) Ankara İstiklal Mahkemesi Zabıtları, İşaret Y., İstanbul, 1993; Burhan Bozgeyik şöyle yazıyor:"İstiklal Mahkemesi gibi... bir müessese ile ilgili arşiv belgelerinin, kâğıt fabrikasına gönderilerek hamur yapıldığı söylenmektedir." Bozgeyik, böyle çocukça bir söylentiyi aktarmakla yetinmiyor, bir de kesin yargıda bulunuyor: "Bu mahkemelere ait on binlerce belge, bugün ortada yoktur!" (Ç.Ethem, s.7, Yeni Asya Gazetesi Y., İstanbul, 1991)

Bütün dosyalar ve belgeler, TBMM arşivindedir. Bu tür desteksiz atışların daha patırtılılarını da göreceğiz. 27) Kur.Alb. N.Kaplan, Askeri Tarih Bülteni, s.271, sayı 36 (1994).

28) ATASE Başkanlığı, araştırma yapmak isteyen GRYT Ansiklopedisi yazarlarına, "Arşivin, eskiyazı bilen Türk ve yabancı bilim adamlarına ve araştırmacılara açık olduğunu", ancak incelemek istedikleri (Doğu Anadolu olaylarıyla ilgili) belgelerin, "tasnif aşamasında olduğunu ve bu konuda Başkanlıkça bir yayın hazırlığı olduğunu", bu sebeple incelemelerine imkân olmadığını yazılı olarak bildirmiş. (GRYT Ansiklopedisi, 5.C., s.165) Doğu olayları ile ilgili belgelerin bu aşamada araştırmacılara kapalı olduğu anlaşılıyor.

29) Atatürk Özel Arşivinden Seçmelerin I. si Kültür Bakanlığınca (1981); II. ve III. ise ATASE Başkanlığınca (1992, 1994) yayımlanmıştır.

(21)

30) Örnek: Dr.M.Aydın, a.g.e., s.313.20

31) 'Bütün belgelerin fotokopisi' deniyor. Gerçekten böyle mi, bilmiyorum. 32) Atatürk'ün Milli Dış Politikası, 2 cilt, Kültür Bakanlığı Y., Ankara, 1981/1982. 33) Atatürk'le İlgili Arşiv Belgeleri (1911-1921), Başbakanlık Y., Ankara,1982. 34) B.N.Şimşir, Lozan Telgrafları, 2 cilt, TTK Y., Ankara, 1990,1994.

35) Şunu da söylemek gerek. Arşivlerimizde kaba tasniften ince tasnife geçilemediği, mikrofilm, bilgisayar gibi kolay arama ve ulaşma sistemleri çoğunlukla kurulamadığı, belgeler sistematik bir biçimde yayımlanmadığı için ayrıntılara inmek isteyen araştırmacıların işi hâlâ kolay değildir.Mesela Başbakanlık arşivinde 50 milyon belge olduğu anlaşılıyor. (Hayat Tarih dergisi, sayı 5/1965) Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı arşivi için Genel Sekreterliğin, TBMM arşivi için Meclis Başkanının, Başbakanlık (Osmanlı) arşivi için Başbakanlığın izni gerekiyor. Herhalde bu işleri kolaylaştırmak şart. Dışişleri Bakanlığının, arşivini pek az araştırmacıya açtığı ise bir gerçek. Araştırma isteklerine cevap bile vermedikleri anlaşılıyor. (Son olarak, Azmi Özcan'ın bu konudaki açıklaması, Pan-İslamizm, s.XII/dipnot, TDV İslam Araştırmaları Merkezi Y., İstanbul, 1992). Bu sorunun bir çözüme kavuşturulması, daha fazla ertelenemez.

36) Mesela H.Bayur, Türk İnkılabı Tarihi (10 kitap) için yayımlanmış Alman, Sovyet, Avusturya, Fransız, Yunan ve bazı İngiliz belgelerinden yararlanmışsa da hepsi 1914'e kadarki dönemle ilgilidir. (1.C., 2.kısım, s. 273 vd.)

37) Bu çalışmadan ilk söz eden ve yararlanan da T.Bıyıklıoğlu'dur: Atatürk Anadolu'da, s.1 vd.,TTK Y., Ankara, 1959.

38) İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, Çağdaş Y., İstanbul; belgelerin bir bölümü, Yön dergisinde de(197. sayı / 1967) yayımlanmıştır.

39) TTK Y., Ankara.

40) İngiliz Kaynaklarından Türk Kurtuluş Savaşı, Başnur Matbaası, Ankara, 1970. 41) Çeviren Cemal Köprülü, TTK Y., Ankara.

42) Milliyet Y., İstanbul.

43) FO 371 sayılı seri: Genel yazışmalar, Doğu İşleri, Türkiye. 1921 yılı '117' cilt, 1922 yılı '116'cilt; FO 406 sayılı seri: Gizli yayınlar (belgeler). Bu serinin 46,47,48 ve 49. ciltleri, 626 belge; FO 424 sayılı seri, 715 gizli belge.

44) TTK Y.,1. cilt 1973, 2. cilt 1986.

45) Mısıroğlu'nun, Lord Curzon'un belgeleri hakkında ileri sürdüğü bazı iddiaları, doğrularıyla birlikte Dördüncü Bölümün Lozan paragrafında göreceğiz.

46) İngiliz ve Yunan kaynaklarından yararlanmış iki başka önemli eser: M.L.Smith, Anadolu Üzerindeki Göz (İonian Vision), çev: Halim İnal, Hürriyet Y.; David Walder, Çanakkale Olayı (The Chanak Affair), çev: M.Ali Kayabal, Milliyet Y.

47) 2. cilt 1975'te, 3. cilt 1979'da, 4.cilt 1982'de yayımlanmıştır. Ciltler Nisan 1919- Ekim 1922 dönemine ilişkin belgeleri içermektedir. TTK Y., Ankara.

48) TTK Y., Ankara.

49) İstanbul Matbaası, İstanbul, 1974. 50) Bilgi Y., Ankara.

51) A.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Y., Ankara. 52) Cem Y., İstanbul.

53) Prof.Dr.N. Göyünç, tanıtma yazısında, tüm belgelerin, Prof.Langhorne'un Documents on British Foreign Policy 1919-1939/XVIII. cildinin ikinci bölümünden alındığını açıklıyor ve bunu belirtmediği için araştırmacıyı ağır şekilde eleştiriyor. (Tarih ve Toplum, sayı 4/ Nisan 1984, s.70-71) Ama araştırmacıya dönük bu kusur, belgelerin değerini azaltmıyor. 54) İngiliz İstihbarat Servisini, yaygın ününe aldanarak, başarılı ve yanılmaz bir örgüt

sananlar olabilir. Sakarya Savaşı sırasında Türk Cephe emirlerini ele geçirmek gibi şaşırtıcı başarıları yok değil. (B.N. Şimşir, Sakarya'dan İzmir'e, s. 213 vd.) Ama bu kitaptaki istihbarat raporlarının çoğu, masal, insan, bu masalları okudukça, İngilizlerin neden birçok konuda yanıldıklarını, bocaladıklarını anlıyor. Sonyel'den, işlenmemiş bilgi yerine, raporlarda yer alan bilgi ve iddiaların doğrularını da kısaca belirtmesi, hiç olmazsa doğru bilgilerin alınabileceği kaynakları işaret etmesi beklenirdi.

55) İngiliz belgeleri, daha önce yazılmış Türk resmi tarihlerini, birkaç küçük ayrıntı dışında,

(22)

doğrulamaktadır. Bu, Türk tarihçilerinin, itidal çizgisini korumuş olduklarını, abartıya ve süslemeye kaçmadıklarını gösteren çok önemli bir göstergedir.

İngiliz belgeleri ve türleri için genel bilgi: Jeschke, Kurtuluş Savaşı ile ilgili İngiliz Belgeleri, s.XI vd.; S.R.Sonyel, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz İstihbarat Servisi'nin Türkiye'deki Eylemleri, s. 349 vd.

Ali Kemal Meram'ın Belgelerle Türk-İngiliz İlişkileri Tarihi adlı kitabını (Kitaş Y., İstanbul 1969) görüp inceleyemediğim için bu mini araştırmanın dışında bırakmak zorunda kaldım.

56) a.g.e., 1.C., s.163.

(23)

BİRİNCİ BÖLÜM

VAHİDETTİN

Resmi tarihlere, çeşitli yayınlara ve belgelere göre Kurtuluş Savaşı'na karşı olanların başında, son Osmanlı Padişahı Vahidettin geliyor. Vahidettin, birçok kitapta "hain" olarak niteleniyor. Buna karşılık bazı yazarlar, Sultan Vahidettin'in asla hain olmadığını, hatta Kurtuluş Savaşı'nı onun başlattığını ileri sürüyor, me-sela şöyle diyorlar:

□ "Osmanlı padişahlarının en talihsizidir. Bu yüzden kendisine hain dam-gası vurulmuştur. Fakat hain değil, bütün Osmanlı padişahları gibi vatanperver-dir." (Nihal Atsız, Türk Ülküsü, s.85, İstanbul, 1958)

□ "Milli şahlanış hareketinin fikirde müellifi (yaratıcısı) ve bu maksatla M.Kemal Paşayı Anadolu'ya gönderen, doğrudan doğruya Vahidüddin'dir... Vahidüddin olmasaydı, Türk İstiklal Savaşı olmayacak ve kurtuluş sağlanamaya-caktı." (N.F.Kısakürek, Vahüdiddin, s.156, 184)

□ "Sultan Vahidettin, ufukta beliren vahim tehlikelere karşı Anadolu'da bir direniş hareketi düşünüp, bunu tepesindeki işgal kuvvetlerine rağmen, en dikkatli şekilde planladı. Bu cümleden olarak yaverlerinden M.Kemal Paşayı geniş yetki ve imkânlarla donatarak Anadolu'ya gönderdi." (K.Mısıroğlu, Osmanoğulları'nın Dramı, s.79)

□ "M.Kemal'i milli mücadele için Anadolu'ya olağanüstü yetkilerle gönde-ren bizzat Padişah olmuştur. Hani şu bize vatan haini olduğu, ilkokul birinci sı-nıftan itibaren söylenen Sultan Vahideddin." (V.Vakkasoğlu, Son Bozgun, 3.C., s. 155)

□ "Anadolu'nun kurtuluş hareketinin başlamasının bir numaralı kahramanı Sultan Vahdeddin'dir. [..] Sultan Vahdeddin vatana ihanet etmemiş, tam tersine Vahdeddin'in bu vatan için yaptıklarına karşılık olarak ona ihanet edilmiştir." (H.H. Ceylan, Büyük Oyun, 1.C., s.23, 87)

Bu, bildiğimiz Vahidettin'den farklı biri, adeta hakkı yenmiş bir gizli kahra-man!

Doğru mu, değil mi, görelim.

1. Vahidettin'in kısa hayat hikâyesi

Doğumu 1861. Babası otuz ikinci Padişah Abdülmecit, annesi Gülistu hanım. Abdülmecit'in 30 çocuğundan 23'üncüsü.57

Dört aylıkken babası ölür.Çocukluğu ve gençliği kapalı bir ortamda geçer. Amcası Abdülaziz ile ağabeyleri V.Murat

(24)

ve II.Abdülhamit'in tahttan indirilmelerine, ihtilal, darbe ve savaşlara tanık ve Veliaht Yusuf İzzettin Efendi intihar edince Veliaht olur,(1916); Veliaht iken Avusturya ve Almanya'ya resmi ziyaretler yapmıştır. Ağabeyi Sultan Reşat'ın ölümü üzerine de 4 Temmuz 1918'de, 58 yaşında tahta çıkar.

Bir oğlu, iki kızı var (Ertuğrul, Ulviye, Sabiha).

Mütarekeyi işgaller izler, Anadolu silaha sarılır, M.Kemal'in öncülüğünde Kurtuluş Savaşı başlar ve bu çetin mücadele Lozan Andlaşması ile noktalanır.

Resmi tarih, Vahidettin ve eniştesi Damat Ferit ile yakınlarının, Milli Müca-deleye karşı çıktıklarını ve önlemeye çalıştıklarını ileri sürüyor, Vahidettinciler ise tersini iddia ediyorlar. Bu iddiaların tamamını göreceğiz.

TBMM, 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırır.

Vahidettin, 17 Kasım 1922 Cuma sabahı İstanbul'dan ayrılarak, bir İngiliz savaş gemisiyle Malta'ya gidecek bunun üzerine TBMM, Vahidettin'in yerine Veliaht Abdülmecit Efendiyi Halife seçecektir.58

Vahidettin, Birinci Dünya Sa-vaşı sırasında Osmanlı devletine başkaldırmış olan eski Mekke Şerifi, yeni Hicaz Kralı Hüseyin'in davetinden yararlanarak Malta'dan Mekke'ye geçer (Ocak 1923], İslam alemine bir beyanname yayımlar. Mısır'da yaşamak ister ama İngi-lizler uygun görmeyince,59

1923'te, İtalya'nın Riviera bölgesindeki San Remo kentine yerleşir ve 1926'da vefat eder.

Kısa hayat hikâyesi böyle. Şimdi, Vahidettin'i daha yakından tanıyalım: 2. Vahidettin'in kişiliği

Bu bölümde, yakınlarının, dostlarının, tarafsız kişilerin tanıklığına ve bazı sağcı tarihçilerin yazdıklarına ve geçerli belgelere dayanılmış, metinler genellikle sadeleştirilmiştir. Yanlış bilgi ve gerçeğe aykırı iddiaları işaretledim ve doğruları belirtmeye çalıştım.

• Kızı Sabiha Sultana yazdığı mektubun üslubu, damadı İ.Hakkı Okday'ın an-lattıkları,60

İstanbul'dan apar topar ayrılırken tek oğlu Ertuğrul'u yanına alması, iyi bir baba olduğunu gösteriyor.

• Sırasında ağlayan ve ağladığını da saklamayan biri.61

• Yakınlarına cömert.62

• İyi bir besteci. İ.Mahmut Kemal İnal diyor ki: "Eserleri üstadça idi.63

Hazi-nedarlarından bir hanımla bu mevzuda konuşurken hangi sazı çaldığını sordum, 'Eline hangi sazı alsa bilerek çalardı. Çalmadığı saz yoktu' dedi." 64

• Çok sigara içiyor.65

• Dindar ama yobaz değil. Mesela Almanya'yı ziyareti sırasında verilen bir ziyafette, masanın kurallarına uyar, İmparatorun şerefine şampanya kadehini kaldırır, Padişah-Halifenin Veliahtı sıfatıyla, içmese de ağzına, değdirerek içer gibi yapmak inceliğini gösterir.66

Birçok Vahidettinci yazar, bu olaydışında ağzı-na damla içki koymadığını yazıyorsa da, yakın adamı Tütüncübaşı Şükrü Bey tersini söylüyor: "(Hünkâr] istediği öte beriyi bana aldırtırdı, bunların başında da daima konyak vardı." 67

(25)

1922'de Malta'da Tigne Villası salonlarında verilen yılbaşı balosuna da katı-lır.68

San Remo'daki köşkün alt katında bulunan misafir salonunun duvarında bü-yük bir çıplak kadın tablosu asılıdır, Halifeliği sürdürdüğünü ilan eden Vahidettin, misafirlerini bu tablonun altında oturarak kabul etmekte sakınca gör-mez.69

Amerikan 'Associated Press' muhabiri ile 1919 Aralık ayının ortalarında yap-tığı konuşmada şöyle der: "Türk kadınlarının hürriyetlerine kavuşmaları için önümüzde açık bir büyük saha bulunuyor. Onlara Amerikalı kız-kardeşlerinin statülerini vermek suretiyle ve dinimiz delaletiyle (yardımıyla) en iyi surette ba-şaracağımıza inanmaktayım." 70

Geleneğe göre Osmanlı hanedanına mensup kızları, nikâhlı da olsalar, kocala-rı düğünden önce göremezler; buna rağmen Vahidettin düğünden önce, damadı İ.Hakkı'yı davet eder ve -zaten İ.Hakkı ile gizlice buluşmakta olan- kızı Ulviye Sultan'a takdim eder.71 İ.Hakkı'nın yeğeni Şefik Okday diyor ki: "Osmanlı Sarayı da Avrupalılaşmak yolunda ufak bir adım daha atmış, amcam da korkusuz olarak Sultanla buluşma imkânını elde etmişti." 72

• Nihal Atsız,"iyi bir binici olduğunu", T.M.Göztepe de, "Osmanlı hanedanı içinde silahşorluğu ve biniciliği ile ünlü olduğunu" yazıyor.73

Dönemiyle ilgili bütün kaynakları taradım, hiçbir kaynakta, 'silahşorluğunu' ve 'iyi bir binici olduğunu' doğrulayan bir kayıt göremedim. Başkâtibi tabanca taşıdığını yazıyor ama tabanca taşımakla silahşorluk başka başka şeylerdir.74

• Sağlığı ve sinir sistemi:

"Şehzadeliğinde zayıf, nahif, hastalıklı bir genç. Denilebilir ki bu haliyle dev-letin en sadık timsali... Padişahlığında Ali Fuat Beye defalarca söylediğine göre, çocukluk ve gençliği türlü hastalıklar içinde geçmiştir." 75

Padişahlığında da sağlıklı değil. Tahta çıkış töreni dolayısıyla Topkapı'ya gel-diği zaman, arabadan inince, romatizmadan muzdarip olup yol yürümekte zahmet çeker, bastonunu ister, adamları bastonu almayı unutmuşlardır, 'Bu bir felaket!' diye sızlanır." 76

□ Hususi doktoru Reşat Paşa, bir Fransız gazetesinde yayımlanan açıkla-masında diyor ki:

"Padişah çok asabi ve sinirleri vehme mütemayil olacak kadar zayıftı... Mü-him anlarda birkaç defa baygınlık geçirmiş ve derhal müdahaleye lüzum hasıl olmuştu. Bunlardan bir tanesi Sevres Muahedesi (andlaşması) şeraitini (şartlarını) ve metnini tetkik için teşkil edilen Saltanat Şûrasına riyaset (başkanlık) etmek üzere salona girecekleri anda vukua gelmişti. [..] Diğer bir baygınlık da Malaya zırhlısı ile İstanbul'dan müfareket (ayrılma) kararının İngiltere devletince kabul edildiğinin Yaver (Kiraz) Hamdi Paşa tarafından arzı sırasında vukua gelmişti."

77

□ Başkâtibi Ali Fuat Bey de, önemli olaylar karşısında çok heyecanlandığı-nı açıklıyor; birkaç örnek:

"Pek müteheyyiç (heyecanlı) bir halde bulunduğundan..." (s.162), "Ziyade

(26)

(çok) heyecanlı olmasıyla, hasta olduğunu bahane edip..." (s.254), "Zaten heye-canlı bir haldeydi, büsbütün sinirlenerek..." (s. 175), "Gayet heyeheye-canlı bir vazi-yette..." (s.255) vb.

□ Meclis Başkan Vekili Hüseyin Kazım Bey: "Padişah son derece heyecanlı idi." (s. 172) □ Rauf Orbay:

"Vahidettin umulabileceğinden fazla heyecanlı idi. Parmakları arasındaki si-garasını düşürecek kadar elleri titriyordu. Lütfi Simavi Bey sigarayı yerden kaldı-rarak tablaya koydu." 78

□ Vahidettin'le ilk defa görüşen Yüksek Komiser Amiral de Robeck'in 21.8.1920 günlü raporu:

"Heyecanlı hali dikkati çekiyordu... Kelimeleri güçlükle kullanıyordu." (T.Baytok, İngiliz Kaynaklarından Türk Kurtuluş Savaşı, s.124)

□ İ.M.Kemal İnal:

"Cebinde tabanca bulundurarak, vehimli büyük kardeşi Abdülhamit'i taklit etmesi, onun gibi daima bir suikast beklemekte ve kendini korumaya hazır oldu-ğunu göstermektedir. Böyle bir korkunç bekleyiş içinde, düşünce doğruluktan, kalb rahattan yoksun olacağından, devlet işlerini iyi idare etmenin zorluğunu açıklamaya gerek yoktur." 79

Yaşı, sağlık durumu ve tanık olduğu eski ve yeni olaylar dolayısıyla, sinir sis-teminin sağlam olmadığı anlaşılıyor. Birçok olay karşısında, gereken metinliği ve soğukkanlılığı gösteremediğini de göreceğiz.

 Diğer özellikleri:

Gençliğinde Abdülhamid'e 'jurnalcilik' yaptığı oldukça yaygın bir söylenti. □ II. Abdülhamit'in Başkâtibi Tahsin Paşa diyor ki:

"Vahdeddin Efendinin Sultan Hamid'e sürekli havadis taşıyıp getirdiği mevsuken (doğru olarak) rivayet edilirdi ki bunun jurnalcilikten bir farkı yoktu." (Sultan Abdülhamit, s. 171)

□ Başmabeynci Lütfi (Simavi) Bey bu durumdan, "Abdülhamit zamanın-daki kötü şöhreti" diye söz etmektedir.80

□ Vahidettin'e güvensizliğin Abdülhamit'ten sonra da sürdüğünü gösteren bir olayı Sultan Reşat'ın Başkâtibi H.Ziya Uşaklıgil şöyle aktarmaktadır:

"Bir aralık Sultan Reşat'ın oğlu Necmettin Efendi beni ve Lütfi (Simavi) Beyi kardeşlerinden uzakça bir yere çekerek hemen aynen şu sözleri söyledi:

'Amcamız Vahidettin Efendiden sakınınız!' " 81

 Öğrenimi:

□ İ.M.Kemal İnal'ın açıklaması:

"Bir devletin idaresini yüklenmek için şehzadeler, zamanın gereğine uygun biçimde eğitim görmek, dünya olaylarıyla ilgilenmek ve onlar hakkında bilgili olmaya çalışmak ve bir devlet adamı olarak yetişmek gerekirken, öğretim ve eğitimlerine itina edilmemek, hatta kendi dilini bile hakkıyla öğretmemek

(27)

den ne türlü zararlar doğduğunu açıklamak ve kanıtlamak için sayfalar doldur-mak icab eder. Halleri acımaya layık olan bu zavallılar, şayet bir şey öğrenebil-mişlerse, o da sırf kendi heves ve gayretleriyledir ki Vahidüddin de onlardan biridir." 82

□ Vahidettin'in öğrenimi hakkında N.Fazıl Kısakürek, şu bilgiyi veriyor: "Çocukluk ve gençliği türlü hastalıklar içinde geçmiş, bu yüzden layıkiyle oku-maya, ciddi bir tahsil görmeye imkân bulamamıştır." (s.24)

□ Rıza Tevfik:

"Kasden açmış olduğum hükümet şekilleri bahsinde biraz konuşunca derhal anladım ki [Vahidettin'in] bu konularda bilgisi yoktur. Fakat buna da şaşmadım ve bu bilgi yoksulluğunun kabahatini kendisine yüklemek istemedim. Zira pek iyi biliyordum ki o zamanlar şehzadeler bilgisizlik içinde yaşarlardı." (s.33)

□ Başkâtibi Ali Fuat Bey:

"Sultan Vahidettin kardeşi Sultan Reşat kadar Arapça ve Farsçayı bilmezse de, o da fıkıhla (İslam hukuku ile) ilgilenmişti." 83

[Ali Fuat Beyin verdiği bu bilgi, Vahidettincilerin dilinde şu biçimi almış: "Fıkıh bilgini idi. [..] Devrin en iyi hukukçuları kadar fıkıh bilirdi."]84

□ Vahidettin, Şeyhülislam Musa Kazım Efendiye durumunu açık yürekli-likle itiraf etmiştir:

"Ben bu makam için hazırlanmadım. [..] Bu makama gelmeyi beklemiyor-dum. Fakat takdir-i ilahi ile bana teveccüh etti, bu ağır vazifeyi üstlendim. Şaş-mış bir haldeyim, bana dua ediniz." 85

 Yazması, konuşması, zekâsı: □ Ali Fuat Bey:

"Kitabeti (yazılı anlatımı) ve imlası düzgündü. Fikirlerini kâğıt üzerine koy-makta zahmet çekmezdi. [..] Vükelayı (bakanları) topluca kabul ettiği sırada göz-lerini kapayıp her kelime ağzından birer ikişer dakikada çıkmak suretiyle ve hafif sesle birkaç söz söylerdi. Ekser vükela kendisinin iyi söz söylediğine değil, hatta lakırdı söyleyebildiğine bile kani değillerdi. Fakat bir adamı birkaç kere yanına kabul edip de kendisine alıştıktan sonra gittikçe açılarak bazen bir saat düzgün söylerdi. [..] Cin fikirli ve seri-ül intikal (çabuk kavrayışlı) idi." (s.274 vd.)

□ Başmabeynci Lütfi (Simavi), Vahidettin'in Şehzade iken Avusturya'ya yaptığı ziyareti şöyle anlatmış:

"Veliaht hazretleri İmparator tarafından İmparatoriçe hazretlerine takdim olundular. Bu tanışmada tercüman olarak sadece ben hazır bulundum. Vahidettin Efendi, Padişah hazretleri adına önce uygun ve saygılı cümlelerle başsağlığı dile-diler. Bundan sonra başka konulara geçildi. Kendisinin konuşmayı pek iyi idare ettiğini belirtmek isterim." 86

Lütfi Bey Almanya ziyareti için de, o zamanın üslubuyla şunları söylüyor: "Veliaht hazretlerinin meftur oldukları (yaradılışında bulunan) nezaket, akl-ü kiyaset (akıl ve uyanıklık) ve evsaf-ı bergüzide (seçkin nitelikler) ise İmparator hazretlerinden bed' ile (başlayarak) kendileriyle temasta bulunanlarca fevkalade takdir olunmuştur." 87

Referensi

Dokumen terkait

Rasa syukur penulis panjatkan kehadirat Allah SWT, atas berkah dan rahmatNya yang telah diberikan dan akhirnya penulis dapat menyelesaikan karya ilmiah berupa Skripsi

Adanya kondisi tersebut pada koperasi karyawan “emas putih” telah memberikan suatu alasan yang cukup mendasar untuk mengetahui bagaimana hasil dari penyusunan laporan

Pengukuran larutan deret standar dan larutan sampel dilakukan pada panjang gelombang maksimum yang telah diukur sebelumnya.Setelah itu kita pasti

Kajian pelaksanaan ini mencakup implementasi Standar Isi ke dalam pengembangan silabus, Rencana Pelaksanaan Pembelajaran dan pelaksanaan dalam kegiatan pembelajaran. Untuk hal

Untuk keterampilan membaca Pondok Pesantren Darul Hikmah dan Pondok Pesantren Al Kamal menggunakan metode qiro’ah atau membaca teks Arab langsung untuk melatih

Huzurunda hayranlık duyduğumuz sanat eseri, unutmıyalım ki bizim şu sefaletimize sunulmuş bir protesto mahiyetindedir: Bizi çok sevmek istediği halde, sevgiye layık

Sehingga judul yang digunakan dalam penelitian ini adalah, “Analisis Pengaruh Current Ratio, Debt to Equity Ratio, Net Profit Margin, Return on Equity dan Total Asset Turnover