• Tidak ada hasil yang ditemukan

Aşk Laftan Anlamaz 2.Bölüm

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "Aşk Laftan Anlamaz 2.Bölüm"

Copied!
116
0
0

Teks penuh

(1)

12 Mayıs 2016 tarihli son revize

AŞK LAFTAN ANLAMAZ

2.Bölüm

(2)

1) SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Suna, Hayat, Murat)

Hayat, Murat’ın odasından çıkar. Bir iki adım atar. Ancak hızını ve hırsını

alamadığından tekrar kapıya döner. Kendi kendine söylenerek,

HAYAT-

(Murat’ın taklidini yaparak) Sorgulama yap! İş hakkında hiç fikrin yok!(karşısında Murat varmış gibi atarlanarak) Ya senin de insanlık hakkında hiç fikrin yok bir kere. Onu ne yapacağız?

Beklemekte olan Suna Hayat’ı fark eder. Kalkar, ona doğru ilerlemeye başlar. Onu fark etmemiş olan Hayat ilerleyip Çağla’nın sandalyesine atmıştır kendini,

HAYAT-Asistanlık mı yapıyorum, çile mi çekiyorum belli değil! Patron değil, cehennem zebanisi. Ya ben ne günah işledim de bu sevimsizin eline düştüm ki? O Suna’nın içine doğmuş da kaçmış vallahi.

Genç kız, sırtı kendisine dönük olan Hayat’a doğru ilerler.

SUNA –

Merhaba. Suna Pektaş’a bakmıştım.

Hayat, Murat’ın odasından çıkar. Bir iki adım atar. Ancak hızını ve hırsını

alamadığından tekrar kapıya döner. O sırada az önce girdiği koridordan geri dönen Suna görünür. Genç kız, sırtı

kendisine dönük olan Hayat’a doğru ilerler.

SUNA –

Merhaba. Suna Pektaş’a bakmıştım. Hayat, henüz dönerken girdiği cümlesini

tam da Suna’nın yüzünde bitirecektir.

HAYAT –

Suna Pektaş benim. İki kız yüz yüze kalırlar. Birbirlerini

hatırlamışlardır.

SUNA –

Ne tesadüf? Ben de. Ne kadar süredir orada olduğunu

bilmediğimiz Murat’ın sesi duyulur bu kez.

MURAT – Suna hanım?

(3)

İki kız da aynı anda Murat’a dönerler.

SUNA&HAYAT – Efendim?

Murat’ın şaşkın yüzü... Karşılıklı duran gerçek Suna ve Suna rolünü oynayan Hayat’la tam ortalarındaki Murat’ın üçlü resminde KARARMA

Resim açıldığında bir önceki bölüm kaldığımız yerden devam ederiz.

Murat, bir an kendisine aynı anda

‘efendim’ diyen iki kızı da şöyle bir süzer. Hayat atılır.

HAYAT – Adaşız da...

SUNA –(şaşkın) Öyle miyiz? Murat, meselenin üstünde pek durmaz.

MURAT –

Siz neden hala buradasınız? Soruyu üstüne alınan Suna atılır bu kez.

SUNA –

Daha yeni geldim de ondan.

MURAT – Size sormadım. Hayat, Suna’ya açıklama yapar.

HAYAT –(sesini indirip) Onun derdi benle.

MURAT –

Arkadaşlarınızı mesai dışında ağırlayın lütfen.

Suna, Murat’ın bu üstten tavrından hiç ama hiç haz etmemiştir.

SUNA –

Niyeymiş efendim?

MURAT –

Siz üstünüze alınmayın.

SUNA –

Konunun muhatabı benim.

MURAT –

(4)

SUNA –

O çalışan ben de olabilirdim.

HAYAT –(Suna’ya) Aman Allah korumuş. Murat, bir an dönüp Hayat’a ters bir bakış

atar.

MURAT –

Arkadaşınız da en az sizin kadar cüretkar. Bu kadarı Suna için gerçekten fazladır.

SUNA –

Biz arkadaş değiliz! Hayat’ın gözleri yuvalarından fırlar.

Murat’ın şaşkın yüzü...

1 SARTE/ ANA GİRİŞ

İÇ/GÜN

(Nejat, Derya)

Eş zamanlı Derya ve Nejat’ın şirketin ana kapısından içeri girdiklerini görürüz.

2 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat, Suna)

Hayat, bir kez daha canla başla durumu toparlamaya çalışmaktadır.

HAYAT –

Yani, bize ‘arkadaş’ demek aramızdaki ilişkiye haksızlık olur. Suna’yla ben,

arkadaştan da öteyiz. Haza kardeşiz yani o derece.

Şaşkınlıkla Hayat’a dönen Suna...

SUNA – Nasıl?

3 SARTE/ASANSÖR ÖNÜ

İÇ/GÜN

(Derya, Nejat, Çağla)

Derya ile Nejat asansöre binerler. Kapılar kapanacaktır ki, koşarak gittiği yerden dönen Çağla seslenir.

ÇAĞLA –

Pardon! Pardon, kapıyı bir saniye tutar mısınız?

(5)

4 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat, Suna)

Hayat, Murat durumu çakmasın ya da Suna daha fazlasını söylemesin diye tavuk gibi çırpınmaktadır.

HAYAT –(Murat’a açıklama yaparak) ‘Hem nasıl’ anlamında nasıl. (Suna’ya dönüp çaresizce ‘bozuntuya verme ne olur’ gibisinden kaş göz ederek) Ya arkadaşım di mi? (Suna’ya sarılıp) İnsan kardeşi olsa bu kadar sevemez belki.

Hayat’tan kurtulan Suna...

SUNA –

Ne kardeşi ya?! Murat giderek durumdan şüphelenmekte...

5 SARTE/ASANSÖR

İÇ/GÜN

(Nejat, Derya, Çağla)

Üçlümüz asansörde 4.kata çıkarken...

ÇAĞLA –(sevimlilikle) Geleceğinizi bilmiyorduk...

DERYA –(ters)

Kendi şirketimize gelmek için haber mi vermemiz gerekiyor?

Çağla bozulur.

ÇAĞLA –

O anlamda söylemedim Derya hanım.

6 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat, Suna, Nejat, Derya, Çağla)

HAYAT –

O anlamda söylemedi Murat Bey. Şimdi kardeş var, kardeş var öyle değil mi? (Suna’ya dönüp sesini indirerek) Ben sana birazdan izah edeceğim.

MURAT –

Her neyse… Bu gereksiz arkadaşlık şovu için teşekkürler. Belli ki yalnızca iş değil özel ilişkileriniz de sıra dışı. Yani sorunlu.

(6)

Murat henüz lafını tamamlamamıştır ki, çalışanların olduğu koridorun ucunda Nejat, Derya ve Çağla görünürler. Nejat her zamanki neşeli ve enerjik üslubuyla...

NEJAT –

Vay! Bizim karşılama komitesi tam tekmil buradaymış yahu! (Derya’ya) İyi ki, habersiz gelmişiz bak.

Murat gülümser...

MURAT-Hoş geldiniz. Nejat’ı gören Hayat, iyice köşeye sıkışmıştır

şimdi. Gözlerine inanamayarak...

HAYAT –

Sizin burada ne işiniz var Nejat Bey? Murat Hayat’ın tepkisinin yersizliği

karşısında sabırlı olmaya çalışırken,

‘Nejat Bey’ adını duyan Suna’nın başından aşağı kaynar sular dökülür. Genç kız, insiyakla gelen gruba arkasını dönerken...

NEJAT –(Hayat’ı düzeltir)

Nejat Amca. Bak Derya, sana yolda gelirken bahsettiğim küçük hanım bu. Suna. Bizim Kemal’in kızı. Derya, eşim.

Hayat’ı şöyle bir baştan ayağa süzen Derya, genç kıza elini uzatıp...

DERYA –

Memnun oldum. Hala alnından soğuk terler boşalan Hayat,

zoraki bir gülümsemeyle...

HAYAT – Ben de.

MURAT –

Odama geçelim isterseniz. Suna hanım da misafirini uğurlayıp işinin başına dönsün artık.

Murat, Nejat ve Derya’yı alıp odasına yönelirken aynı anda derin birer nefes alan Suna ve Hayat... İki kızımızın hafiften arkalarında kalmış olan Çağla...

ÇAĞLA – Suna hanım? Kızlarımız yine aynı anda dönerler.

SUNA&HAYAT –(aynı anda) Efendim?

(7)

HAYAT –(bir kez daha atılıp)

Adaşız, arkadaşız, kardeşten öteyiz. Öyle böyle değiliz.

ÇAĞLA –

Murat Bey’i duydunuz. Kardeşten öte adaş arkadaşınızı bir an önce uğurlayıp işinizin başına lütfen.

SUNA –

Bir saniye yalnız!.. Suna’nın daha fazla konuşmasına mahal

vermeyen Hayat, hızla onun koluna girer. Genç kızı asansöre doğru sürüklerken...

HAYAT –

Murat Bey’i duyduk ama di mi? (Suna’ya eğilip) Valla birazdan izah edeceğim. İtişe çekişe giden ikilinin bir süre

arkasından garipseyen gözlerle bakan Çağla, işinin başına döner.

7 SARTE/MURAT ODA

İÇ/GÜN

(Murat, Nejat, Derya)

Derya, odanın içinde gezinip dekorasyonu incelerken Murat ile Nejat karşılıklı oturmuş, konuşmaktadırlar. Derya, yanlarında oturmasa da kulakları, ikilidedir.

NEJAT –

Ee, anlat bakalım... Bu Araplar’la toplantı ne iş?

MURAT – Şimdilik sır. Bir an için Murat’a dikkat kesilen Derya...

NEJAT –

Yeni bir ihracat kapısı mı?

MURAT –(gülerek)

Hiç boşuna uğraşma baba, oltaya gelmem. Bekleyip göreceksin.

Derya daha fazla dayanamaz. Kocasının yanına gelirken...

DERYA –(kinayeli)

Oğlun seni emekli olmadan tasfiye etmeye ne de meraklıymış Nejat.

(8)

NEJAT

-Fena mı, biz de Uzakdoğu seyahatimizi erkene alırız.

Murat, Derya’nın çaktığı lafın farkındadır ve babası oradan gelmese de altında

kalmaz.

MURAT –

Konunun, babamı tasfiye etmekle ilgisi yok Derya anne. Büyük bir girişim peşindeyim ve her açıdan değerlendirmediğim bir projeyle babamın karşısına çıkmak istemem.

DERYA –(tek kaşını kaldırıp) Büyük bir girişim?..

MURAT –(gururla) Evet.

Derya’nın işkilli, fesat, haset, manidar yüzünde kalırız.

8 SARTE BİNA/ TERAS veya BAHÇE

DIŞ/GÜN

(Hayat, Suna)

Hayat ve neredeyse sürüklediği Suna, binanın terasına veya bahçesine çıkarlar. Genç kızın elinden kurtulan Suna, son derece öfkeli ve tahammülsüzdür.

SUNA –

Bana artık burada neler döndüğünü açıklayacak mısın?!

HAYAT –

Ben de onu yapmaya çalışıyorum.

SUNA –

Nejat amca babamı arayıp benden ne kadar da memnun olduğunu anlatıyor. Oysa ben görüşmeye bile girmedim! Az önce de adam, seni ben diye tanıştırdı karısına. Bütün bunlar ne demek oluyor, söyler misin? Hayat ıkınıp sıkılıp...

HAYAT –

Şimdi... Şöyle ki... Sen o gün görüşmekten vazgeçince hani beş sayfalık cv’ni yüzüme çarpıp gittin ya...

(9)

Evet?!

HAYAT – (iyi bir şey yapmış olmanın gururuyla)

Ben de toplayayım da öyle durmasın, hem benden bilmesinler dedim...

SUNA – Evet?!

HAYAT –

Tam o sırada asansörün kapıları açıldı...

SUNA – Ee?

HAYAT – (gülerek, bak şu işe der gibi) Sonra… Çağla geldi. Murat Bey’in

asistanı… elimde cv’yi görünce... Beni, sen sandı.

SUNA – Yani?

HAYAT – (suçlu gibi, itiraf ederek) Ben de bozmadım. Daha doğrusu

bozamadım. (ağlamaklı) Bozamazdım, çok zor durumdaydım. (derin bir nefes alıp) Hala öyleyim. Yalvarıyorum birkaç gün daha... Sadece birkaç gün daha sen olarak burada çalışmama izin ver.

Hayat ağladım ağlayacaktır. Bir an kala kalan Suna, yumuşayıp oyunu bozmayacak zannederiz. Ancak Hayat’ın burnuna kadar ağır adımlarla ilerleyen Suna...

SUNA –

Yok öyle bir dünya. Yarın bu işe bir son veriyorsun. Hem de benim zarar

(10)

Suna basıp gider. Hayat’ın çaresiz yüzü...

9 SARTE/TUVAL ÇALIŞMA ALANI

İÇ/GÜN

(Tuval, Derya)

Derya, Tuval’in yanına gelmiştir. Akşamki davet için giyeceği elbisenin son rötuşları yapılmakta... Derya, Nejat’ın karısı olduğundan Tuval, bizzat ilgilenmekte... Derya, aynadaki aksine ve elbisenin orasına burasına bakıp...

DERYA –

Fazla mı iddialı oldu acaba?

TUVAL –

Kadın dediğin iddialı, özgüvenli ve (üstüne basa basa) dişi olacak tatlım. Ne giydiğinin bir önemi yok ki... Önemli olan nasıl taşıdığın...

Bir kere daha aynadaki aksine bakan Derya, yine de rahatsızdır.

DERYA –

Yırtmacı kapasak biraz?..

TUVAL –

Anorakla bere de vereyim mi üstüne? Haziran ayındayız. Taş gibi hatunsun. Mermer, seni görse hasedinden çatlar. Güven bana, emin ellerdesin. Hatta bence şu göğsü de biraz açmalı.

Tuval, elbisenin göğsünü biraz daha açarken...

TUVAL –

Bu açtığım senin göğsün değil, vizyonun Deryacığım. Hayatta hayran olduğum bir kişi varsa... O da benim. Tek bir hareketle yakaladığım dinamiğe bakar mısın? Modanın Messisi miyim acaba ben! Neydi yakanın o bir önceki hali? Baktıkça bana hararet bastı.

Kısa bir an işini yapan Tuval’i izleyen Derya’nın aklına bir şey düşer.

DERYA – Tuvalciğim...

TUVAL – Söyle tatlım...

(11)

DERYA

-Senin şu yeni girişimle ilgili kulağına bir şeyler çalınmış olabilir mi?

Yeni bir havadis duyan Tuval, yaptığı işi bırakıp zınk diye doğrulur.

TUVAL –(bir avazda)

Hangi yeni girişim?! Kim yapıyor? Neden? Kaç kişiler? Ne zaman başlayacak? Karlı mıymış?

DERYA –

Murat bahsetti az önce.

TUVAL –(büyük bir ilgiyle) Hı?

DERYA

-Daha doğrusu bahsetmedi.

TUVAL –(Büyük bir hayal kırıklığıyla) Hıııı...

DERYA

-Bir şeyler netleşmeden bizden bile saklayacakmış. Sır.

TUVAL –(abartılı bir ‘bak sen’ gibisinden) Hııı.

Tuval’in konuyla ilgili her hangi bir şey bilmediğini anlayan Derya...

DERYA –

Neyse... Öylesine sordum zaten. Tekrar işine konsantre olan Tuval,

derinleştirdiği göğüs dekoltesine şöyle bir aynada bakıp...

TUVAL –

Yemin ederim kabiliyetim beni dehşete düşürüyor. Dahilikten kafam ağrıdı… (asistanına) Kafeinim nerde benim! Derhal Türk kahvemi getirin! Oh şöyle! Senin göğüs açılınca benim de bir içim açıldı valla...

10 SARTE-ARŞİV ODASI/İPEK OFİS/ASLI HASTANE İÇ/GÜN

(Hayat) (İpek) (Aslı)

Hayat’ın, İpek ve Aslı’yla telekonferans halindeyken bir yandan da hırsla portatif bir merdivene çıkıp indiğini görürüz. Arşiv

(12)

odasında üst raflardaki dökümanları indirmektedir.

HAYAT –

Yarın bu işe bir son veriyorsun. Hem de benim zarar görmeyeceğim bir formülle, dedi.

Ekran üçe bölünür. Ofisteki kahve

makinesinin başında kendisine geniş geniş kahve hazırlayan İpek’le bir hastaya pansuman yapmakta olan Aslı’yı görürüz.

ASLI –

Zarar görmeyeceği formül neymiş ben anlamadım.

İPEK –

Çok basit. Tercüme edeyim: Koyun can derdinde, kasap mal derdinde!

HAYAT –(ağlamaklı bir kızgınlıkla)

Şu gerçek Suna, birkaç gün daha meseleye ayılmasa ölür müydü? En azından annem gidene kadar bekleseydi. Yarın ne ya? Yarın ne?

ASLI –

Dur bir sakin ol, yerlere yapışma hemen. Neredesin sen? HAYAT – Arşiv odasında. İPEK –(şaşkın) Niye ki? HAYAT –

Murat beyefendiler, eski yıllara ait

dökümanları sisteme girmemi istediler de efenim!

İPEK –

O değil, niye hala şirkettesin? Kovulmuşsun zaten.

HAYAT –

Kovulmadım. Çünkü işe hiç alınmadım İpek.

ASLI –

Olsun, bırak kız kafasını dağıtsın en azından.

(13)

İPEK –

Ne münasebetmiş canım? Yarın zaten gitmeyeceği bir işte niye çalışıyormuş hala? Çıksın, hava alsın, gezsin, tozsun.

İstanbul’daki son günlerinin tadını çıkarsın.

ASLI –

Çalışmak istemiş, çalışsın.

İPEK –

Bir de o ukala patronuna bedavaya iş yapsın öyle mi? Çalışmasın!

ASLI –

Ne istiyorsa onu yapsın ay!

HAYAT –(iyice çaresiz)

Ben ne yaptığımı biliyor muyum ki, ne istediğimi bileyim? Tek bildiğim şey şu. Memlekete geri dönmek istemiyorum. Ve yarın artık beni burada tutacak bir işim olmayacak!

11 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Didem)

Asansörün kapıları açılır. Didem iner. Küçük dağları ben yarattım havalarıyla doğruca Murat’ın odasına yönelir.

12 SARTE/MURAT ODA ÖNÜ

İÇ/GÜN

(Didem)

Murat’ın oda kapısının önüne gelen Didem, üstüne, yüzüne ve saçına son bir çeki düzen verip kapıyı tıklatır. Ancak ‘gel’ diyen olmaz. Didem, bir kez daha kapıyı tıklatır, yine ses gelmez. Genç kız, kapıyı açıp başını içeri uzatır. Oda boştur!

(14)

13 SARTE/4.KAT

İÇ/GÜN

(Didem, Çağla)

Boş odadan dönen Didem elinde bir iki çıktıyla henüz yerine gelmekte olan Çağla ile karşılaşır.

DİDEM –

Hah Çağla... Murat nerede?

ÇAĞLA –

Az önce arşiv odasına doğru giderken gördüm kendisini.

14 SARTE-ARŞİV ODASI/ İPEK OFİS/ASLI HASTANE

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat)

Hayat, üst raflardan bir kucak dolusu dökümanı yüklenirken kızlarla tele-konferans görüşmesi devam etmektedir.

ASLI –

En iyisi çık patronunun karşısına, de ki böyleyken böyle. Belki adam insafa gelip seni işe alır.

İPEK –(ciddiyetle dalgacı)

Ya da Hayat’ı kimlik sahteciliğinden karakola çeker. İşe almazsa bile ifadesini alır. Bence de Aslı’yı dinle sen.

HAYAT –

Benim daha iyi bir fikrim var.

İPEK&ASLI –(aynı anda) Nedir?

HAYAT –

Gideyim o bencillik anıtına, ağzıma geleni söyleyeyim... Nasılsa işimden oldum, bari içim rahatlasın!

O sırada kapıda beliren Murat...

MURAT – Hayat hanım... Tam da ondan bahsederken Murat’ı

karşısında gören Hayat’ın eli ayağına dolanır.

(15)

Kızların sesleri, telefondan gelmeye devam eder.

İPEK –(SES)

Sen o manyağa bey mi diyorsun hala?

ASLI –(SES)

Gidip yüzüne söyleyeceğine, arkasından söv de bari başın belaya girmesin.

Murat, söylenenleri duymuştur. Hayat ile ikisi göz göze kalırlar. Genç kız, panikle telefonu kapatayım derken dengesini kaybeder.

Ağır çekim: Elindeki dosyalar

havada uçuşurken Hayat da Murat’ın kucağına düşer. İkili yüz yüze, göz göze ve de nefes nefese kalır. Murat’ın Hayat’ın sırtını ve belini sıkıca kavrayan elleri... Genç kızın iki yana salınan kolları... Hayat’ın alnından yüzüne düşen bir tutam saçı... Genç kızın yüzündeki saçı, Hayat’ın yüzüne iyice yaklaşıp üfleyerek savuşturan Murat’ın dudakları... Murat’ın dudaklarında kalan Hayat’ın gözleri... Genç kız bir an için karşısındaki adamın gözlerinde, dudaklarında kaybolur adeta... Bu adamdan garip bir biçimde etkilenmekte... Aralarındaki elektriğe karşı koyamamaktadır.

15 SARTE/ARŞİV ODASI ÖNÜ

İÇ/GÜN

(Didem)

Tam da odaya girmeye hamle etmişken açık kapıdan ikiliyi o halde gören Didem’in şoka giren yüzü...

16 SARTE/ARŞİV ODASI

İÇ/GÜN

(Murat, Hayat)

MURAT –

Her fırsatta kucağıma düştüğünün farkında mısın?

HAYAT –

Ne münasebet! Ben düşüyorum, siz beni kucaklıyorsunuz.

(16)

HAYAT – Bırakın lütfen. Murat, Hayat’ın sırtındaki elini çekince

genç kızın başı aniden geri düşer. Bir kez daha panikleyen Hayat, düşmemek için iki eliyle genç adamın boynuna sarılır güzelce.

HAYAT-Ay ay bırakmayın!

MURAT –(gülerek)

Gerçekten bir söylediğin, bir söylediğini tutmuyor. Denize düşen, yılana sarılır ha?.. Hayat bozulur. Murat’ın da yardımıyla

toparlanıp kalkarken...

HAYAT –

Bırakın derken, öyle küt diye bırakın anlamında demedim ki! İnsan gibi bırakın. Ayaklanıp üstüne başına çeki düzen veren

Hayat, bütün ciddiyetini takınıp hiçbir şey olmamış gibi...

HAYAT –

Siz ne istemiştiniz?

MURAT – Swot analizi. Hayat, hayatında ilk defa duyduğu bu

analiz türü karşısında gözlerinin faltaşı gibi açılmasına engel olamaz.

HAYAT – Swot analizi?

MURAT –(olağan)

Evet. (laf çakarak) O kadar eğitimden sonra ne olduğunu biliyorsunuzdur herhalde?.. Hayat, aşırı bir kendinden eminlikle...

HAYAT –

Tabi biliyorum. Hayatım, swot analizi yapmakla geçti desem yeridir.

17 FADİK EV GENEL

DIŞ/GECE

Evin genel görüntüsü... Kamera, ışıkları yanan kızların odasına ağır ağır yaklaşırken sesler, görüntü üzerine düşecektir.

İPEK –(SES)

Swot analizi ne be?!

(17)

Buldum buldum. Okuyorum... Bir projede ya da bir ticari girişimde kurumun,

tekniğin, sürecin, durumun veya kişinin güçlü ve zayıf yönlerini belirlemekte, iç ve dış çevreden kaynaklanan fırsat ve tehditler saptamak için kullanılan stratejik bir teknik...

18 KIZLAR EV/KIZLAR ODA

İÇ/GECE

(Hayat, İpek, Aslı)

Aslı ile İpek, bilgisayarın başında; Hayat ise yatağına kendisini yüzü koyun bırakmış, depresyondadır.

ASLI – ... imiş.

HAYAT –

Yarın işe gitmeyeceğime göre öğrenmeme de gerek kalmadı.

Sinir bozukluğuyla ağlama arasında bir ‘ühühüüüü’ tutturan Hayat, başını yastığın altına gömer.

İPEK –

Bence gerçek Suna’yla bir kere daha konuşalım.

ASLI –

Ne diyeceğiz ki? Kız, tavrını kesin koymuş baksana.

İPEK –(hinlikle)

Herkesin bir zaaf noktası vardır. Bir an için başını gömdüğü yastığın

altından kaldıran Hayat...

HAYAT

-Evet, var. Kuşlar. Suna’ya bir kafes dolusu kuş hediye etsek, kararından cayar belki. Söylediği şeye kendi bile inanmayan Hayat,

tekrar ‘ühühüüü’leyerek başını, yastığın altına gömer. Aslı, kalkıp Hayat’ın yanına giderken...

ASLI –

Niye böyle yapıyorsun canımın içi? Ağlanacak zaman mı şimdi? Hep birlikte kafa kafaya verip bir çaresini bulacağız.

(18)

Hayat, anlık bir umutla başını yastığın altından çıkarıp...

HAYAT –

Bulacağız arkadaşım di mi? İpek de yatağa zıplayıp Hayat’ın diğer

tarafına geçer.

İPEK – Evet. Hayat ve Aslı, ilk kez İpek’in ağzından

olumlu bir şey çıktığı için dönüp şaşkınlıkla kıza bakarlar.

İPEK –

Kafa kafaya verip çaresini bulamazsak, el ele verip valizlerini toplarız. No problem.

EMİNE –(SES)

Yemek hazır! Gelip sofrayı kurun bakalım kızlar!

İpek’in söylediğinin üzerine bir de annesinin sesini duyan Hayat iyice kötü olur.

HAYAT –

Yemek hazır diyor kadın ya... Söyleyin bari üstüne helvamı da kavursun... Ühühüüüü... Hayat, tekrar başını yastığın altına gömer.

İPEK –

Devekuşu gibi o kafanı yastığa gömüp durma. Kalk hadi, bulacağız bir çaresini, tamam.

19 İSTANBUL GÖRÜNTÜLERİ

DIŞ/GECE

İstanbul’da günden geceye geçiş...

20 SARSILMAZ EV/ EBEVEYN ODA

DIŞ/GECE

(Derya, Doruk, kuaför)

Derya, tuvalet masasının karşısında akşam katılacakları bir organizasyon için saçlarını taratmakta... (Üzerinde şık bir sabahlık olabilir.) Kuaför, henüz fön aşamasındadır. Doruk gelir.

DORUK –

(19)

Derya da Doruk, fön makinesinin sesinden dolayı bağırarak konuşacaklardır. Hatta Doruk, bir süre sonra bu durumu bir oyuna çevirip el kol hareketleriyle söylediklerini desteklemeye çalışacaktır

DERYA –(doğrudan konuya girip) Senin haberin var mıydı?

DORUK – Neyden?

DERYA –

Abinin iş planlarından.

DORUK – Hangisinden?

DERYA –

Büyük bir girişim peşindeymiş kendileri.

DORUK –

Küçük girişimler abimi kesmez zaten.

DERYA –

Ben çok ciddiyim Doruk. Haberin var mıydı, yok muydu?

DORUK –

Daha bir şey söylemedi.

DERYA –

Buyur işte! Bu oğlan, senin arkandan iş çeviriyor deyince ben suçlu oluyorum sonra. Doruk bu sefer bozulur artık. Kuaförün

elindeki makineyi susturup...

DORUK –

Abim benim arkamdan iş çevirmez. Derya ise geri basmaz.

DERYA –

Büyük girişim planları senden niye saklandı o zaman?

DORUK –

Söylemeye fırsatı olmamıştır.

DERYA –

Tam da baban emekli olmayı düşünürken? Tam da altı aylık mühlet koymuşken? Tam da performanslarınıza bakıp şirketin başına sadece birinizi geçirecekken?

(20)

Doruk, gelip annesini alnından öper. Ağzı yanmış gibi geri çekilip...

DORUK –(dalgacı haline geri dönüp) Tahmin ettiğim gibi fönden. Fazla ısınmış o güzel kafan...

DERYA – Doruk!!! Annesine sevimlilikle gülümseyen Doruk,

sıvışıp kaçar. Derya’nın yüzünde kalırız.

21 KIZLAR EV/SALON

İÇ/GECE

(Hayat, İpek, Aslı)

Hayat, Aslı ve İpek, bir yandan masa kurarken bir yandan da fısır fısır konuşmaktadırlar.

HAYAT –

İyi diyorsun hoş diyorsun da bakalım gerçek Suna, konuşmayı kabul edecek mi bizimle? İPEK – Etmese de ettiririz. ASLI – Nasıl olacakmış o? İPEK –

Bizim de kendimize özgü bir takım yöntemlerimiz var çok şükür.

EMİNE –(SES)

Biriniz şu salatayı alsın bakayım!

HAYAT –(mutfak tarafına seslenip) Geliyorum anne! (kızlara dönüp)

Konuşacaksak bile, yarını beklemez bu iş. Aslı’yla İpek, Hayat’a iyice yaklaşırlar.

ASLI –

Gece evden çıkamazsınız ki...

İPEK – Kim demiş?

ASLI –

Birinin söylemesine gerek yok. (Hayat’a) Annenle Fadik teyze zebellah gibi başımızı bekliyorlar sabaha kadar.

(21)

Tam o sırada içeri giren Emine’nin lafıyla üç kızımız da olduğu yerde sıçrayacaktır.

EMİNE –

Kime diyorum ben?!

HAYAT –

Geliyorum dedim ya anne.

EMİNE –(şüpheci)

Ne konuşuyorsunuz siz orada bakayım öyle fısır fısır?

Üç kız aynı anda farklı cevaplar vereceklerdir.

HAYAT – İş. İPEK – Aşk. ASLI – Hayat. Emine’nin duruma her hangi bir anlam

veremeyen yüzü... İpek, konuyu toparlar.

İPEK

-Hayat’ın iş aşkından bahsediyorduk.

(Hayat’ı kanadının altına alıp sarsalayarak) Helal olsun arkadaşıma valla. Yatıyor işle, kalkıyor işle. Ben böyle bir iş aşkı

görmedim hayatımda. Emine, elindeki salatayı masaya bırakıp

mutfağa yönelir. Emine’nin arkasını dönmesiyle birlikte gevşeyen kızlar birbirlerine sokuşup yeniden kaynamaya başlarlar. Ancak Emine’nin ani dönüşü bir kez daha put kesip gülümsemelerine neden olur. Kısa bir an kızların gözlerinde kalan Emine, mutfağa girer.

22 KIZLAR EV/ MUTFAK

İÇ/GECE

(Fadik, Emine)

Emine, mutfağa girdiğinde Fadik, ekmek kesmektedir. Emine, tekrar ocağın başına geçerken...

EMİNE –

Bunlar yine bir işler çeviriyorlar ama dur bakalım hayırlısı.

FADİK –(pek de önemsemeden) Kimler ayol?

(22)

EMİNE –

Benim Hayat’la çetesi.

23 MURAT EV/ MUTFAK-SALON

İÇ/GECE

(Murat)

Murat, açık mutfakta kendisi için akşam yemeği hazırlamaktadır. Fiks erkek yemeği gibi düşünebiliriz.

Yakın plan: Tencereden süzgece boşaltılan havalı bir makarna (ravioli veya tortellini)... Döküm tavada yüksek ateşte pişirilen bir parça biftek... Makarnanın yanına

yerleştirilen etle birlikte tamamlanan akşam yemeği... Varsa mutfağın bar-tezgahına yerleştirilen tek kişilik yemek servisi...

Murat, tabağını bar-tezgaha henüz yerleştirmiştir, ellerini omzundaki beze silmektedir ki, dairenin zil sesi duyulur. Elini, beze silerek kapıya giden Murat, kimseyi beklemediğinden saatine bakar.

24 MURAT EV/SALON-ANTRE

İÇ/GECE

(Murat, Didem)

Mutfak tarafından gelen Murat, kapıyı açar. Karşında Didem durmaktadır. Genç kız, elindeki bir şişe şarabı ve küçük-şık tatlı kutusunu gösterip...

DİDEM – Sürpriz! Murat’ın ise bu sürprizden hiç

hoşlanmadığı her halinden bellidir.

MURAT –

Bu gece için sözleştiğimizi hatırlamıyorum.

DİDEM -(neşeli)

Sözleşsek sürpriz olmazdı zaten değil mi? Didem, fütursuzca içeri dalarken...

DİDEM –

Tahıllı barlar üzerine bol meyveyle hazırlanmış muhteşem tatlılar aldım. Şarapla iyi gider.

(23)

Murat’ın olduğu yerden sıkkınlıkla ittiği kapı kapanır.

MURAT –

Daha yemek yemedim ben. Aynen gerisin geri Murat’ın yanına dönen

Didem, genç adamın yanağına küçük ancak cilveli bir öpücük kondurur.

DİDEM –

Tamam hayatım, sorun değil. Önce yemeğimizi yer, tatlıya öyle geçeriz. Didem, aynı neşe ve fütursuzlukla mutfak

tarafına yönelirken Murat’ın sıkkın yüzü...

25 KIZLAR EV/ KIZLAR ODA

İÇ/GECE

(Hayat, İpek, Aslı)

Aslı, odanın içinde gergin voltalar atarken İpek ile Hayat, hazırlanmaktadırlar. Çantalara, cep telefonları konulmakta... İpek araba anahtarını almış eline…

ASLI –

Ay siz şimdi ciddi ciddi evden mi kaçıyorsunuz yani?

HAYAT –

İzin verseler Allah’ın emriyle giderdik.

İPEK –

Biz kaçıyoruz, sen de durumu idare ediyorsun Aslı.

ASLI –

Şimdiden ateş bastı. Ya ben beceremem öyle şeyler diyorum. Ben gitsem Hayat’la, sen kalıp idare etsen?

İPEK –

Arabayı kim kullanacak canım? Bi dolu taksidi var daha. Şoförlük konusundaki yeteneğin de malum di mi kuzum?

ASLI – (şöyle bir düşünür)

Evet… Arabaya yazık olur… yayalara da… her türlü canlıya…Dehşet saçıyorum. Peki sen kullan, ben geleyim, Hayat kalsın? Hayat ile İpek’in ‘olur mu hiç’ bakışı

karşısında...

ASLI –

(24)

26 MURAT EV/ SALON

İÇ/GECE

(Murat, Didem)

İkilimiz, salondaki yemek masasına taşınmıştır. Belli ki Murat, Didem için de bir tabak hazırlamış... İkilimiz yemek yemekte... Didem, soluksuz konuşurken Murat sadece yemeğine konsantredir.

DİDEM –

Bebek’te yeni bir mekan açılmış. Kızlar gitmiş dün gece, bayılmışlar. Önce dedim, Murat’ı da alayım dışarı çıkalım bu gece. Sonra ev gibisi yok oldum, tatlıya döndüm. (bir an durup) Senin neyin var Allah aşkına?

MURAT –(nötr)

Misafir beklemiyordum.

DİDEM –

Baş başa yemek yiyoruz, fena mı oldu yani?

MURAT –

Sürprizlerden ve emrivakilerden hoşlanmıyorum.

Didem’in ise konuşmak istediği şey başkadır. Murat’ın bu cümlesini fırsat olarak değerlendirir.

DİDEM –

Aynen valla. Ben de. Örneğin misal, yeni bir asistanın olduğunu yeni öğrendim.

Murat, peçetesiyle ağzını silip...

MURAT –(laf çakarak)

Personel değişikliğinden seni haberdar etmem gerektiğini bilmiyordum, af edersin. Murat ayağa kalkıp...

MURAT – Kahve?

DİDEM –

E, içkimiz bitmedi daha?.. Murat, hız kesmeden mutfak tarafına

geçerken...

MURAT – Ben tamamım.

(25)

27 MURAT EV/MUTFAK-SALON

İÇ/GECE

(Murat, Didem)

Murat, kahve makinesine su ve kahve ilave ederken Didem gelir.

DİDEM –

Bir de bana laf çaktı terbiyesiz. Murat, aynı ciddiyetle işini yapmaya devam

ederken...

MURAT –(nötr) Kim?

DİDEM – Yeni asistanın. Bir an Hayat’ın laf çakan halini düşünen

Murat’ın yüzüne istemsiz küçük bir tebessüm yayılır. Ancak Didem görmez.

MURAT – Hm... Ne dedi?

DİDEM –

Tuvalette karşılaştık geçen gün. Yardım istedim ben bundan. Peçete filan yani. Bi havalar, bi tafralar görsen. ‘Ben Murat Sarsılmaz’ın asistanının asistanıyım’ dedi. Murat, dolaptan iki kahve kupası

çıkarırken...

MURAT – E, doğru.

DİDEM –

‘Ben de Murat Sarsılmaz’ın sevgilisiyim ne olmuş yani’ dedim. Sevgililik bir pozisyon değilmiş!

Murat yine için için gülmesine engel olamaz.

MURAT –

E, bu da doğru. Kaldı ki, ‘bir zamanlar sevgiliydik’ demek istedin herhalde. Murat’ın bu lakayt tavrı karşısında iyice

çileden çıkan Didem...

DİDEM –

Kız beni aşağıladı diyorum, sen neredeyse gidip teşekkür edeceksin Murat! O kızı, işten çıkarmanı istiyorum.

Murat’ın neşesi yüzünde donar. Ciddiyetle Didem’e dönüp...

MURAT – Anlamadım?..

(26)

DİDEM –

O kızı kovacaksın!

MURAT –

Doğruları söylediği için mi? Bu laf Didem’in niyeyse pek bir ağrına

gider. Hırstan gözleri dolar.

DİDEM –(patlar)

Sizi gördüm tamam mı?

MURAT –

Neden bahsediyorsun sen?

DİDEM –

Arşiv odasında gördüm sizi bugün! Alt alta, üst üsteydiniz.

MURAT – Kazaydı o. Murat’ın açıklamasına rağmen hızını

alamayan Didem...

DİDEM

-Bravo ama kız işi biliyormuş! Arşiv

odasından daha şahane bir fantezi mekanı gelmiyor aklıma!

Murat, tuhaf bir biçimde Didem’in Hayat hakkında bu şekilde konuşmasından son derece rahatsız olmuştur. Asla sesini yükseltmeden ancak otoriter.

MURAT

-Kazaydı dedim Didem! İkili bir an yüz yüze, göz göze kalırlar.

Murat, öfkesine zor hakim olmaktadır.

MURAT –

Üstelik bunu, sana açıklama yapmak zorunda olmadığım halde söyledim. Didem, fazla ileri gittiğini anlamıştır ancak

geri dönüşü de yoktur. Onun için taktik değiştirip boynunu büker.

DİDEM –(usulca ve kırgın) Kalbimi kırıyorsun...

MURAT –(nötr) Bunu sen istedin. Didem, hafiften Murat’a yaklaşıp

sırnaşarak...

DİDEM –

(27)

MURAT –

Kimse kimseye şans veremez. İnsan, şansını kendi yaratır. Ya da yakaladığı şansı, senin gibi kendi elleriyle kaybeder.

DİDEM – Düzeltebilirim.

MURAT –

Yanlış yoldasın Didem. Bir kez daha hata yaptığını kabul etmek

istemeyen Didem’in yüzüne bu cümle bir tokat gibi iner. Gururlu kadın pozlarına dönmekten başka çaresi kalmamıştır. Didem, gözlerine hücum eden yaşlara engel olamaz. Çantasını kaptığı gibi gider.

Kapının ‘dank’ diye kapanma sesi Murat’ın yüzüne düşecektir.

28 KIZLAR EV/ KIZLAR ODA

İÇ/GECE

(Aslı, Hayat, İpek)

Hayat, heyecandan ve gerginlikten eli ayağı titreyen Aslı’yı kollarından

cesaretlendirmek istercesine tutarak...

HAYAT –

Bir şey olmayacak tamam mı? Annemle Fadik teyze diziye dalmışlardır şimdi. On birden önce başından kalkmazlar zaten. Bir şey isteyecek olurlarsa da onlar odaya gelmeden fırla sen git yanlarına.

ASLI –(kaygılı)

Adresi şey ettiniz di mi? Gidip de bulamamak, dönüp de kalamamak var sonra.

Hayat, cebinden çıkardığı cv’nin ilk sayfasını gösterip...

HAYAT -

Adres de telefon da cepte. Korkma. Hazırlıklarını tamamlayan İpek, montunun

fermuarını çekip...

İPEK – Hadi miyiz? Hayat da aynı şekilde montun önünü

kapatır.

HAYAT – Hadiyiz.

(28)

İpek, oda penceresini açar. İki kızımız, pencereye yönelirken...

ASLI –

Ay ben bakamayacağım.

29 YOL

DIŞ/GECE

Yol alan Murat’ın arabası... Kerem ile Murat’ın sesleri araba üzerine düşecektir.

KEREM –

Bu saatte arayınca şaşırdım... Bir terslik olmadığına eminiz di mi Murat Bey?

MURAT –

Mesain bittikten sonra aradığıma göre ‘bey’i kaldıralım Kerem.

30 MURAT ARABA

İÇ/GECE

(Murat, Kerem)

Murat ve Kerem konuşması devam etmektedir. Murat, can sıkıntısını her ne kadar belli etmemeye çalışırsa da dikiz aynasından gözlerini askerlik arkadaşına dikmiş olan Kerem, bir tatsızlık olduğunun farkındadır.

MURAT –(espriye vurmaya çalışıp) Ev bastı diyelim.

KEREM –

Sen kolay kolay program değiştirmezsin de...

MURAT –

Değiştirmedim zaten. Bizimkilere gitmeye karar verdim.

Yine bir süre Murat’ın yüzünü izleyen Kerem...

KEREM – Bir anda?

MURAT –

Benim hakkımda konuşmayı bıraksak artık. Sen neler yapıyorsun? Anne, baba nasıllar?

(29)

31 YOL

DIŞ/GECE

(Murat, Kerem)

Kerem’in aniden direksiyonu kırıp sağa çekerek zınk diye durdurduğu araba... Genç adam, araçtan inip Murat’ın kapısını açar. KEREM – İn bakalım. MURAT – Niye? KEREM –

Göz bunlar göz. Radar değil ki birader. Neyin olduğunu anlayacağım diye gireceğim bir direğe o olacak.

Murat isteksiz de olsa arabadan iner.

MURAT –

Yok bir şeyim dedim ya. Taksi

çağırmadığıma pişman etme beni Kerem.

KEREM –

Taksi yerine beni çağırdığına göre, iki kelam edesin var belli.

Murat, askerlik arkadaşı da olsa biri tarafından deşifre edilmekten rahatsızdır. Kısa bir süre susup uzaklara bakar.

KEREM – Anlat.

MURAT –

Ev bastı. Bizimkileri göresim geldi, hepsi o.

KEREM –

Adam, çelik kasa mübarek! Ne demiş atalarımız? İçinde tutup dert olacağına, dışına çıksın bok olsun.

Murat elinde olmadan güler.

MURAT –

Yok öyle bir atasözü. Kerem de hafiften gülüp...

KEREM –

İleride kesin olacak. Tutar bu laf, görürsün. (kısa bir an Murat’ın gülen yüzünde kalıp) Bir kere de ‘darlandım tertip’ diye arar insan. Çıkalım, iki demlenelim, iki muhabbetin belini kıralım, havamız değişsin, nedir yani?

(30)

MURAT –

Olur, bir dahakine öyle ararım. Ama bu gecelik azat et. Gerçekten bizimkilere görmek istedim. Başka zaman.

KEREM -

İlle ailemin sıcak kolları diyorsun. Sen de haklısın. Baba ocağının yerini hiçbir şey tutmaz tabi.

Murat’ın bir an yüzü bulutlanır.

MURAT

-Ben kendimi, hiçbir yere ait hissetmiyorum. Murat tekrar arabaya yönelirken...

MURAT -Haydi gidelim. Kerem’in yüzü...

32 KIZLAR EV/KIZLAR ODA

İÇ/GECE

(Aslı)

Aslı, soğuk terler dökmekte stresten... Otursa olmamakta... Saatine bakar, zaman geçmemekte... Kalkıp odanın içinde turlar. Camdan bakar. Gelen giden yoktur. Derken içeriden Emine’nin sesi duyulur.

EMİNE –(SES) Hayat!

Aslı, elini bir an için yerinden fırlayacakmış gibi atan kalbine koyar.

ASLI –(kendi kendine)

Kalp krizi geçiriyorum galiba...

EMİNE –(SES)

Hayat buraya bak biraz kızım! Emine’nin ikinci kez seslenmesi üzerine

iyice fenalaşan Aslı...

ASLI –

Bilemedin panik atak. (gücünü toplayıp) Bismillahirahmanirahim.

33 KIZLAR EV/ SALON

İÇ/GECE

(Aslı, Fadik, Emine)

Emine ile Fadik, tv’de dizi izleyip meyve yemektedirler. Aslı gelir.

ASLI –

(31)

EMİNE –

Hayat’a seslendimdi ben.

ASLI – Hayat yok. Emine ile Fadik, bir an için Aslı’ya dikkat

kesilirler.

FADİK –

O ne demek yavrum?

ASLI –

Yani var da yok... İpek’e iş yerinden yeni bir maske mi ne vermişler. Sürdüler yüzlerine. Yarım saat konuşmadan yatmaları gerekiyormuş öyle.

FADİK –

Ne idüğü belirsiz şeyleri sürmeyin öyle yüzünüze, gözünüze. Dokunur mokunur, şişer sonra maazallah. (tahtaya vurur) Emine, içerisini kollayıp sesini indirerek...

EMİNE –(Aslı’ya)

Sen bi gelsene azıcık benim yanıma bakayım...

Aslı, Emine’nin gösterdiği yere, kadının hemen yamacına otururken...

ASLI –(son derece tedirgin) Niye Allah korusun?

EMİNE –

İçlerinde yine en aklı başında olan sensin. Anlat bakayım ne işler çeviriyor bu ikisi yine?

ASLI –

Ne işler çevireceklermiş canım? (bir

avazda) Hayat, başka birinin kimliğiyle işe girdi de, gerçek kız, ortaya çıktı, bizimki de seninle memlekete dönmek istemiyor diye, gecenin bu saatinde evden kaçıp kızı ikna etmeye gitmedi herhalde.

Emine ile Fadik’in adeta donup kalmış yüzleri... Aslı’nın tedirgin yüzü... Tekrar Emine ve Fadik... Bir kez daha nefesini hala tutmakta olan Aslı... Fadik kahkahayı koyverir.

FADİK –

(32)

Emine de Fadik’e katılmıştır şimdi... İki kadın kahkahalarla gülerken...

FADİK

-Hay Allah iyiliğini versin be Aslı... Hiç güleceğim yoktu...

EMİNE – Benim de... En son tuttuğu nefesi verip sinir

bozukluğundan onların gülmesine eşlik etmeye başlayan Aslı...

ASLI –

Hele benim hele benim... Üçlümüz gülüşürken KESME

34 YOLLAR/BENZİN İSTASYONU

DIŞ/GECE

(İpek, Hayat)

Hayat ve İpek, İpek’in küçük ve sevimli arabasındadırlar. İkilimiz yol almakta... İpek’in benzinliğe girmek üzere sinyal vermesi üzerine... Görüntüye kızlarımızın sesleri düşer.

HAYAT –(SES)

Ne oluyoruz, niye döndük?

İPEK –(SES) Benzin bitti.

35 BENZİN İSTASYONU

DIŞ/GECE

(Hayat, İpek)

İpek, şık siyah bir arabanın yanında durur. Arabadan inerlerken...

HAYAT –

Tam da sırasıydı!

İPEK –

Beş dakka sürmez. Geliyorum hemen. (pompacıya) Fulle abicim fulle.

İpek, markete doğru ilerlerken Hayat, gergin ve endişeli kala kalır. Hemen yanlarında duran siyah film camlı arabadaki aksine bakıp evden dağınık çıktığı saçını başını düzeltirken

(33)

HAYAT –

Ben böyle şansın içine tüküreyim! Acelemiz var ya! Şu halime bak! Gerçi kız da tipime bakıp mı karar verecek Suna olup

olmayacağıma?..

36 MURAT ARABA İÇİ

İÇ/GECE

(Murat)

Hayat’ın bakıp konuştuğu araç camının arkasında Murat’ın olduğunu görürüz! Genç adam bir an için elindeki tabletten başını kaldırdığında Hayat’ın aksini görür.

37 BENZİN İSTASYONU/MARKET İÇİ

İÇ/GECE

(Kerem, İpek, fgr)

Kerem kasadaki adamın karşısında durmuş, ödemeyi yapmaktadır. Bir yandan da tezgahta duran çikolataları incelemektedir. O sırada hızla içeri giren İpek de kasaya doğru yaklaşır. Acelesi olduğu her halinden bellidir. Sabırla önündeki adamın yani Kerem’in işini bitirmesini bekler. İpek’in üstündeki telaşlı halin tam tersi bir ağırkanlılık, yavaşlık içindedir Kerem.

KEREM-Paşam ne kadar tuttu bizim günahımız?

GÖREVLİ-320 abi.

KEREM-Okey. Peki şimdi bu çikolatanın olayı nedir?

GÖREVLİ-Ne açıdan abi?

KEREM-Yani serotonini artırması, mutluluk hormonu salgılatması falan?

GÖREVLİ-Öyle diyorlar abi.

(34)

KEREM-Ama bir yandan da kan şekerini düşürüyor. O da halsizlik yapar. Tam bir çelişki yani. Mutlu ama yorgun olur insan.

İpek darlanmıştır, keser. Kerem’in

muhabbeti bitecek gibi gözükmemektedir.

İPEK-Çikolata mevzunuz bende asabiyet yaptı fakat. Yayılmasak? Müsaade etseniz de işimizi halletsek?

Kerem İpek’e doğru döner. Bakışları değişir. Adeta kitlenmiştir.

İPEK-Hayrola ? Kal mı geldi?

KEREM-Beni tanımadın mı? İpek Kerem’i şöyle bir süzer, çıkarmaya

çalışarak,

İPEK-Pardon çıkaramadım?

KEREM- (kendinden emin) Sen osun. Vallahi osun. An bu an. Kaderimizin bağlandığı saat bu saat. Kendimi bildim bileli seni bekliyorum ben. Kaç kez evlendirmeye kalktılar hayır dedim. Doğru insan bir gün karşıma çıkacak dedim. Oldu işte. Alınyazınım ben senin. Kerem’im ben.

İPEK-De ben Aslı değilim. Hadi kardeşim, işine gücüne bak, gece gece sinirimi zıplatma benim. Yoluna git!

KEREM-(İpek’in halleri çok hoşuna gitmiştir, gülerek, gurur duyarak)

Ya şu atarın tatlılığına bak. Hay Allahım. Tam hayal ettiğim tarz hareketler. Burada ayrılıp farklı istikametlere gitsek bile yolumuz bir bizim. Bak görürsün.

İPEK-Bak kardeşim şurayı görüyor musun?

KEREM- (dikkat kesilir İpek’in işaret ettiği yere)

(35)

İPEK-Ha işte, tam oradan bastır git!

KEREM-(güler)

Tilki seni ya. Bak, nasıl tavırlar ya.

İPEK-Yok yok ben anladım seni. Şimdi atla arabana. Şurdan önce düz git, sonra bir kavşak var, ordan sola döneceksin.

KEREM-Nedir, neresi orası?

İPEK-Hastane kardeşim hastane. Git baktır bir kafana. Bir şey yaptır. Ateşini ölçtür. Ne sayıklıyorsun sen ya? Hadi acelem var benim.

38 BENZİN İSTASYONU /MURAT ARABA

DIŞ/GECE

(Hayat)

Hayat, kendini iyiden iyiye kaptırmış, arabanın siyah film camına yansıyan kendi aksiyle dövüşmektedir adeta.

HAYAT –

Hayır yani ölür müydün, iki gün daha ağzını tutsaydın, ölür müydün?

Hanfendinin tuzu kuru tabi... Halden anlar mı? Üç gün ya, alt tarafı üç gün daha sıkacaktı dişini, sorun kalmayacaktı!

39 MURAT ARABA İÇİ

İÇ/GECE

(Murat)

Murat’ın kızın bu sinirli hallerinden tuhaf bir keyif aldığı bellidir.

40 BENZİN İSTASYONU/MURAT ARABA

İÇ/GECE

(Hayat, Murat, Kerem, İpek)

Hayat, iyice coşmuştur.

HAYAT –

Ben bayılıyordum sanki Suna Pektaş olmaya!

(36)

Tam o sırada Murat, Hayat’ın bakıp saydırmakta olduğu camı indirir. İkilimiz yüz yüze kalır. Hayat şok!

HAYAT – Aa! Murat Bey!

MURAT –

Demek artık işi, araba camlarıyla kavga etmeye kadar götürdün.

Hayat hafiften bozulur, biraz da endişeli... Murat’ın her hangi bir şey duyup

duymadığını bilmiyordur çünkü.

HAYAT –

Kendimle kavga ediyordum ben.

MURAT –(hınzır)

Sonunda doğru adresi bulmuşsun. Hayat, Murat’ı bir kez daha sinirlendirmeyi

başarmıştır.

HAYAT –

Size de tavsiye ederim. Böylelikle etrafınızdaki insanlara daha az eziyet edersiniz belki.

Murat da hafiften bozulmuştur şimdi. O sırada marketten dönen Kerem, gelip şoför mahallindekini yerini alır.

MURAT –(kinayeli) Yarın görüşmek üzere... Murat’ın camı Hayat’ın yüzüne kapanır.

Kerem’in kullandığı araba hızla uzaklaşırken...

HAYAT –(Murat’ı taklitle)

‘Yarın görüşmek üzere’ ymiş! Tabi, altta kalmayacak ya... Hesabını, işte sorarıma getirdi lafı! Sinir şey!

İpek de gelir. O da aynı şekilde Kerem’e saydırmaktadır hala...

İPEK –

Manyağa bak ya! İki kız, hırsla arabaya binerlerken...

HAYAT –

Al birini vur ötekine!

İPEK

-Erkek milleti değil mi? Hepsi yüzsüz, hepsi pişkin!

HAYAT – Hem nasıl!

(37)

Tam hareket edeceklerdir ki duruma ayılırlar.

İPEK –

Kimden bahsediyorsun sen?

HAYAT –

Murat kod adlı sadist patronumdan. Sen?

İPEK –

Ne adını, ne kodunu bilmediğim öküzün tekinden!

İki kız tekrar yollara düşerler.

41 SARSILMAZ EV/ BAHÇE

DIŞ/GECE

(Azime, Doruk, Nejat, Derya)

Azime yanına Doruk’u da almış laptopun karşısında, bahçedeki masada

oturmaktadır. Gözünde gözlükleri,

ciddiyetle monitöre bakmaktadır. Masada akide şekeri, kolonya… Doruk’un suratında muzip bir gülümseme, Azime’nin

yanağından bir öpücük alır…

DORUK-Babaannem ilk laykın ben olayım! Bak gör, seni her gün dürteceğim. Seni en çok ben beğeneceğim!

AZİME-Dalga geçme babaanneyle, ben dürterim asıl seni! O layk da kötü bir şeyse bak sorarım hesabını. Düştüm eline tabii, eğlen Doruk efendi!

DORUK-Ya en son üç aylar ne zaman başlıyor, sor bir gogıla demiştin. Şimdi geldiğimiz aşamaya bak! Sen de internetin esiri olacaksın ha Azime Sarsılmaz!

AZİME-Ben kimsenin kölesi olmam! Bir iş için lazım işte. Sabret, anlarsın niye olduğunu. Doruk işlemler yapmaya devam ederken,

DORUK-Peki. Her şey tamam, şimdi bir profil fotosu koymamız lazım. Şöyle boydan afili bir şey seçelim de görenlerin aklı şaşsın.

(38)

AZİME-Sakın! Elalem niye benim resmimi

görecekmiş ! Mantı yapmıştım geçen, baban çekmişti fotoğrafını. Onu koy!

DORUK-Ya hiç mantı olur mu babaanne. Belki bu platformda hayatının aşkıyla

karşılaşacaksın. (göz kırpar) Al şuradan bir akide! Valla şahane.

AZİME-Sen yut o akideyi terbiyesiz! Babaanneye ettiği lafa bak!

Derya ve Nejat şık bir şekilde giyinmiş olarak bahçeye gelirler.

NEJAT-Gençler, biz çıkıyoruz! İyi geceler… Doruk onlara bakar, ıslık çalar,

DORUK-Valla bradangelina gibi olmuşsunuz. Baba, seni de ekliyorum babaannemin arkadaşı olarak tamam mı?

NEJAT- (gülerek)

Oooo anne? Hesap mı açtırdın kendine? Azime Doruk’u ayağıyla dürter,

AZİME-Lazım oldu oğlum.

DERYA-(imalı gülerek)

Anne, arkadaşlarınızı eklemek zor olur ama sizin için. Çoğu öteki dünyada ya hani.

AZİME-Sen dua et, teknolojiyi geriden takip ediyorum! Zamanında olacaktı ki bu icatlar, oğlumu hayırlı bir kısmetle evlendirecektim.

DORUK-(güler)

Eveett, babaannem sert bir çalımla, topu ağlara gönderdi!

(39)

Nejat ve Doruk güler, Derya bozum... Murat bir süre önce gelmiş, yüzünde belirsiz bir tebessüm kapıya dayanmış onları izlemektedir.

NEJAT-(Murat’ı fark eder)

Oğlum! Bu ne güzel sürpriz ya. Bilsem valla hiç giymezdim takımları.

Nejat Murat’a sevgiyle sarılır.

MURAT-Davet var anlaşılan. Öylesine uğradım. Ben de kaçarım zaten…

NEJAT-Neden? Kal. Dönüşte laflarız. Burası senin evin oğlum! Keşke hep yanımızda olsan.

DERYA-(bu davetten rahatsız) Yani Nejat... Murat, kocaman adam. Kendine göre bir hayatı var.

AZİME-(ters)

O hayat biziz. Hoş geldin oğlum evine!

DORUK-Zaten ben bu gece bir yere bırakmam abimi. İşimiz var. Abi baksana bir telefonuna.

Murat, telefonuna bakar,

MURAT-Ooo. Azime Sarsılmaz’dan arkadaşlık isteği. Benim için bir şereftir.

AZİME-Hemen ekle. Babaanneler bekletilmez. Azime, Murat, Doruk ve Nejat gülerler.

Derya bozum.

42 SUNA EV ÖNÜ

DIŞ/GECE

(İpek, Hayat, hizmetçi)

Suna’nın evinin önüne park etmiş olan İpek’in arabası... Hayat, bir elindeki cv yaprağına bir de müstakil eve bakar.

HAYAT – Burası. İpek, kendinden emin ve girişken, zillere

(40)

İPEK –(telaşlı)

Onu biliyoruz! Evet, basıyorum, hadi bismillah.

Hayat, gerilmiştir şimdi. İpek’le evin arasına siper olup...

HAYAT –(endişeli)

Önce bir arasa mıydık acaba?

İPEK –

Olmaz! Baskın basanındır. İpek, yine zillere hamle eder. Tek tek

isimleri tararken bir kez daha evle arkadaşının arasına giren Hayat...

HAYAT –

Ya biz baskına gelmedik ki... Uzlaşmaya geldik!

İPEK –

Ne oldu Hırçın Kız? ‘Atar’damarını, birilerine hibe mi ettin?

HAYAT –(bir an atarlı)

Ne alakası var?! (bir an durup) Teklifimizi kabul etmese ne yapacağımı bilmiyorum sadece. B planım yok.

İPEK –

Onun için A planının tutması şart! Çekil. Hayat, mecburen kenara çekilir. Ancak

samimiyetle korktuğu bellidir.

HAYAT – Ya evde yoksa? ‘Pektaş’ yazılı zile basarken bir an için

Orhan Gencebay’ın ‘Ya evde yoksan’ nağmesiyle...

İPEK –

Ya evde yoksa nırı nırı nı... Ya evde yoksa... Hizmetçi kapıyı açar.

HİZMETÇİ –

Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?

İPEK-(gülümserken Hayat’a fısıldar) Bak evdelermiş.

(41)

43 AĞAÇLIK ALAN

DIŞ/GECE

(Suna, Gökçe)

Ağaçlık bir alana park etmiş olan Gökçe’nin Lada Nivası... İki sevgili, gözlerinde gece görüşü gözlükleri olduğu halde ellerinde dürbünleri, önlerinde teleskopları, fotoğraf makineleri kuş beklemektedirler. Suna, hırsla sabah olanları anlatırken Gökçe’nin bütün ilgisi ve konsantrasyonu henüz ufukta

görünmeyen kuşlardadır.

SUNA –

Bir an ne diyeceğimi de bilemedim. Yarın bu işe bir son veriyorsun dedim sadece. Ha bir de... Benim zarar görmeyeceğim şekilde diye de ekledim.

GÖKÇE – (bambaşka bir kafadadır. son derece kendinden emin dürbünden bakarken)

Hiçbir zarar söz konusu değil Suna.

SUNA –

Olur mu Gökçe? Babam çok üzülür. Hem arkadaşına nasıl mahcup olur ayrıca.

GÖKÇE

-Bu onların doğası, üremeleri için çiftleşmeleri lazım! Baban niye zarar görsün kuşum?

Duruma ayılan Suna, Gökçe’ye dönüp...

SUNA –

Neden bahsediyorsun sen Gökçe?

GÖKÇE –

Tabii ki havada çiftleşen ebabil kuşlarından sevgilim. Çılgın bunlar. Dehşetengiz bir doğa olayı. Aldığım duyumlara göre burada olmaları an meselesi.

SUNA –(tribal)

Beni dinlediğin için teşekkür ederim sevgilim.

Gökçe, Suna’nın gönlünü alırken...

GÖKÇE

-Tamam kuşum, bozulma hemen. Niye atar yaptın kıza? Bıraksaydın, sen olarak işe devam etseydi. Biz de burada rahat rahat kuş gözlerdik.

(42)

SUNA –

O iş öyle değil işte. Kız bir çuvallasa, babama salladığım yalana, bir de kimlik sahteciliğine ortaklık eklenecekti.

Suna’nın telefonu çalmaya başlar. Ekrana bakan Suna...

SUNA

-Babam arıyor eyvah! (açar) Efendim babacığım? (dinler) Kim kim? (dinler, şaşırır) Allah allah... Peki. Tamam, geliyorum ben hemen.

Telefonu kapatan Suna şoktadır.

GÖKÇE –

Ne olmuş kuşum?

SUNA –(son derece şaşkın)

İşyerinden arkadaşlarım ziyaretime gelmişler!

44 SUNA EV/SALON

İÇ/GECE

(Kemal, Hayat, İpek)

Kemal’in henüz kapattığı telefon elindedir hala... Hayat ve İpek ise kedi gibi adamın hemen karşısındaki kanepede

oturmaktadırlar. Kızlara dönen Kemal...

KEMAL –

Haber verdim, gelir birazdan.

İPEK –

Acele etmeseydi Kemal amca... Sohbet ediyorduk ne güzel.

Hayat, İpek’e küçük bir dirsek atar. Kemal de koltuğuna geçerken...

KEMAL –

Ee, biraz da siz anlatın bakalım...

HAYAT –(gergin) Ne anlatalım?

KEMAL –

Nereli olduğunuzdan başlayabilirsiniz mesela.

İPEK –

Ben Tekirdağlıyım Kemal amcacığım, Hayat da Karadeniz kökenli. Hem de koyusundan.

(43)

45 SARSILMAZ EV/ BAHÇE

DIŞ/GECE

(Azime, Murat, Doruk)

Bahçedeki masada Azime önünde laptop iki yanında Murat ve Doruk olduğu halde oturmaktadır. Azime elindeki listeyi sallar,

AZİME-Bu listedeki kızların yedi göbek sülalesine hakimim. Bunlar gibisi yok, garanti veriyorum. Günlerdir araştırıyorum hep sizin için.

MURAT-(güler)

Azime Sultan, senin azmin Steve Jobsu sollar. Bu sistemli çalışma, profesyonel yaklaşım… Hayran kaldım valla.

AZİME-Napayım evlatcım. Hamam devri bitmiş. Artık hep buralardan oluyormuş bu işler. Mecbur kaldım.

DORUK-Ben de babaannem kafayı değiştirdi, interneti fethedecek, dünyaya açılacak diyordum! Derdi yine bizmişiz.

AZİME-Konuşma da yaz Doruk. Aslıhan Gödekli. Doruk facebooka (ya da benzeri yapılacak

bir siteye) ismi girer. Kızın hesabı çıkar. Kız biraz balık etli bir kızdır. Doruk kızın fotoğraflarını incelerken,

MURAT-Babaanne kim bu kız?

AZİME-Tanımadın mı oğlum? Amcanızın karısının ablası Mürüvvet yok mu?

MURAT-(asla hatırlamadan) Muhakkak var.

AZİME-Onun kayınçosunun kız kardeşinin arkadaşı! Hatırlamadın mı?

MURAT-(tebessümle) Pek çıkaramadım.

(44)

AZİME-(ısrarla)

10 yaşında vardın, memlekete gitmiştik hani. Oynamıştınız güzel güzel. Nasıl hatırlamadın ki?

DORUK-(imalı)

Abim hep böyle babaanne. Kızlarla oynuyor oynuyor. Sonra onları hiç hatırlamıyor.

Murat Doruk’a gene yaptın yapacağını der gibi başını sallar.

AZİME-Sanki sen çok matah bir şeysin de! Neyse… Maşallah şu güzelliğe bakın çocuklar. Edebli, terbiyeli… Mutfağı 10 numara. anaokulu öğretmeni. Boy 1.64. Ölçüleri 105, 95-100. Taşı sıksa suyunu çıkarır.

MURAT-Elektrik alamadım babaanne.

AZİME-Bir çay içseydiniz oğlum?

MURAT-Bana hitap etmedi.

AZİME-(doruk’a döner) Sen Doruk?

DORUK-Hoşlantım olmadı babaanne. Şansımı başka adaylarda denemek istiyorum.

AZİME-(sinirlenir)

Siz anca eti kemiğine yapışmış,

tahtakurularına bakın. Kadın dediğin iş görecek! Güçlü kuvvetli olacak! Yaz, Fatma Nur Sevcan.

Doruk gülerek ismi yazar. Güzelce bir kızın hesabı görülür monitörde. Doruk yaklaşır ekrana,

DORUK-Hımmm. Bir elektrik hissediyorum. Babaanne bu kızın cebi ne? Ben bunu bi ekliyim. Hiç fena değil! Valla şahane.

AZİME-O elektirikle ben çarparım seni! Yüzük takmadan eklemek de ellemek de yok!

Referensi

Dokumen terkait

Bahwa bila penentuan anggota KPU Kabupaten Kepulauan Aru dan Anggota KPU Kabupaten/Kota di Provinsi Maluku serta kabupaten lainya di wilayah Negara Kesatuan Republik Indonesia

Perencanaan kinerja ini merupakan proses penyusunan rencana kinerja Kecamatan Cibeunying Kaler Kota Bandung sebagai penjabaran dari sasaran dan program yang telah

makan dan tempat penyediaan minum lainnya dan harus memenuhi ketentuan peraturan perundangan yang berlaku. Fasilitas Akomodasi Taman Rekreasi dapat dilengkapi de­ ngan hotel

Evaluasi yang dapat disimpulkan pada keempat uji coba tersebut adalah diperoleh akurasi tertinggi 100% untuk testing data sama dengan training data dan 78,26% untuk

mempu membaca dan memahami  berbagai teks  pendek dengan teknik membaca  bersuara dan membaca indah  berbagai kalimat 1.1 mendengarkan pesan lisan yang bertema keluarga

Sehingga penelitian ini dilakukan dengan menggunakan pendekatan yang beorientasi pengembangan penggunaan agens hayati dari golongan cendawan entomopatogen

Target 2016: Seluruh pelaku usaha kehutanan memenuhi kewajiban/comply terhadap aturan/regulasi (penataan batas areal kerja, administrasi hasil hutan, lingkungan hidup, melunasi

Selain upaya pelestarian dan sosialisasi yang sudah sering dilakukan, kiranya perlu juga dilakukan program internalisasi nilai-nilai budaya (dalam hal ini lukisan dinding gua)