• Tidak ada hasil yang ditemukan

PKK: ABD BİZİ SATIYOR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Membagikan "PKK: ABD BİZİ SATIYOR"

Copied!
16
0
0

Teks penuh

(1)Ankara Marandiz istasyonu.. Unutmamak için dama oynayın Dama köşesi ilk kez a k’t Aydınlı ESİ T. BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ. DÜNYACA ünlü Türk Daması artık sayfalarımızda. Zeka, mantık, strateji hepsi bu oyunda. Tahtaya veya bir zemine ihtiyacınız yok. Çizgi çekin ve oynayın. Belleğinizi zinde tutun, Alzheimer gibi hastalıklardan korunun. Türk Daması Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Merkez Hakem Kurulu Başkanı Ahmet Murat Çelik, “Köşemizde iki soru soracağız. Ertesi gün yanıtlar olacak. Ve her oyunun bir öyküsü olacak. Öğretirken eğiteceğiz” dedi.  FÜSUN İKİKARDEŞ’in söyleşisi 3’te. AR HERCUM DE ’ SAYFA12. 9 kişi hayatını kaybetti Eitmen Çelik, damann dostluk kurmada yardmc olduuna, ömür uzattna ve kötü alkanlklardan koruduuna dikkat çekti.. sa Apaydn. Suspus! ANKARA’DAKİyüksek hızlı tren kazası çok tartışıldı ama bir tek TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın’dan ses çıkmadı. 9 kişinin hayatını kaybettiği, 84 kişinin yaralandığı kazanın ardından Apaydın, açıklama yapmak yerine sosyal medya hesabını kapattı. TCDD henüz açıklama yapmazken, Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turhan, “Sinyalizasyon olmazsa olmaz bir sistem değil” dedi. 4’te. www.aydinlik.com.tr. Bu souk günlerde Aydnlksz yapamayan okurumuza teekkür ediyoruz.... İKİ AL, BİR OKU BİR OKUT. VATAN EMEK NAMUS KURULUŞ: 1921. 15 ARALIK 2018, CUMARTESİ. [email protected]. 2 TL. Türkiye’nin kararlılığı dengeleri değiştirdi. PKK: ABD BİZİ SATIYOR. Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyon kararı, terör örgütü PKK/PYD’de ‘ABD bizi satıyor’ telaşının baş göstermesine neden oldu. Örgütün yayın organlarında, ‘ABD nasıl Türkiye’nin operasyon yapmasını engellemez’ görüşü öne çıktı. James Jeffrey. Zayıf tepki PKK analizinde, ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon) Türkiye’nin operasyon kararıyla ilgili açıklamasına da dikkat çekildi. Pentagon’un açıklamasının “zayıf” kaldığı belirtildi. Zeytin Dalı Harekatı sırasında da PKK’dan “ABD bizi sattı” feryatları duyulSayfa muştu.. 8. Jeffrey PKK’ya koştu ABD’NİN Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Ankara temaslarının ardından Fırat’ın doğusuna gitti. Jeffrey, ABD’nin “General Mazlum” diye. bahsettiği terörist Ferhat Abdi Şahin ile görüştü. Şahin, ABD’nin Türkiye’nin operasyonunu engellemek için “ciddi adımlar” attığını ileri sür-. 35 bin askerle Irak harekatını yöneten ‘Tamburalı Paşa’:. VATANPartisi Ankara İl Başkanlığı’nın “Yerli Malı Üret Yerli Malı Tüket” sloganıyla başlattığı kampanyaya esnaftan destek geldi. Afişler Ankara esnafının dükkanlarına asılıyor. 11’de. lker Babu Hasan Kundakç.  İSMET ÖZÇELİK’in haberi 9’da. ABD’ye karşı dörtlü kıskaç Bozkurt Güvenç’e saygı BEGÜMŞEN ERGENEKON’UN YAZISI 4’TE. AYDINLIK 01. CMYK. İRAN, Irak, Suriye ve Rusya, ortak bir güvenlik mekanizması oluşturmak için masaya oturmaya hazırlanıyor. Irak Genelkur-. may Başkanı Osman Ganimi, önümüzdeki günlerde dört ülkenin üst düzey askeri komutanlarının bir araya geleceklerini açıkladı. Dört ülkenini hedefinde de ABD’nin bölgedeki etkinliğini kırmak. var. Türkiye’nin de oluşturulacak yeni güvenlik mekanizmasına dolaylı olarak katılacağı değerlendiriliyor. 8’de. Trump’la görüştü CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump dün akşam telefonda görüştü. Görüşmede Suriye’deki son durumun ele alındığı öğrenildi. Erdoğan, Trump’a Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda terör örgütünün varlığı ve eylemlerinden kaynaklanan meşru güvenlik endişelerini aktardı.. 5. 5. 10. 10. 11. 13. YILDIRIM KOÇ. Devamsızlıktakıdem tazminatıyanarmı? UĞUR CİVELEK. Küreseldeğişimlerin belirleyiciliğiönemlidir! SABAHATTİN ÖNKİBAR. Yazıcıoğlucinayetinde ikincifail! YAVUZ ALOGAN. Siyasalınkapısı Beytepe’ninanıtı ATAKAN HATİPOĞLU. Ergenekon’dan sonra HÜSEYİN HAYDAR. Açıktanık konuşuyor ISSN 2146-2356.  8’de. KUNDAKÇI, “Türkiye terörden çok çekti. Müdahale şart. Çok başarılı bir harekat yapılacağına inanıyorum. Türk Ordusu donanımlı. Mehmetçik zor günlerin askeridir. Üstelik Suriye bir Irak değil. Harekat için uygun bir doğa yapısı var. Atatürk’ün Ordusu gereğini yapar” dedi. Kundakçı, Suriye yönetimi ile temasın sağlanmasının uluslararası hukuk açısından Türkiye’yi rahatlatacağını söyledi.. 0530 163 08 70 Sayfa. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı, emekli Korgeneral Hasan Kundakçı, ABD’nin Türk Ordusu’nu durduramayacağını söyledi. Okur hattı. Sayfa. ABD engelleyemez. KRİTİK atak. Yıkılan sistem. Bastille’i zapt ettik. Tarihî adımlar. Son umutları Fırat’a gömülecek. Üretim devriminin eşiğinde. Millete ve vatana yabancılaşma halleri. Türk Devriminin ve Türk Milletinin mecburiyetleri ve dinamikleri.. Yerli malına büyük destek. dü. Örgütün sözcüsü Kino Gabriel ise ABD’nin gözlem noktalarını PKK/PYD’yi korumak için kurduğunu itiraf etti. 8’de. Sayfa. Tarihî karar süreci. Ferhat Abdi ahin, Türkiye’nin 2017’de Karaçok operasyonundan sonra bölgeye giderek ABD askerleriyle poz vermiti. Örgütten kaçan eski PYD Sözcüsü Talal Silo, ahin’in ABD tarafndan örgütün bana geçirileceini söylemiti.. Sayfa. D. oğu PERİNÇEK. SONER POLAT’IN YAZISI 9’DA. Sayfa. PKK’NIN yayın organında yer alan analizde, “Türkiye’nin operasyon kararı ciddidir” denildi. Üst düzey yöneticilerden birinin elinden çıktığı anlaşılan analizde, “Türk devletinin ne yapmak istediği anlaşılıyor ama ABD’nin ne yapmak istediği ciddi şüpheler uyandırıyor” ifadelerine yer verildi.. ABDve İsrail, İran’ı öne çıkarsalar da bölgedeki en büyük tehdit olarak Türkiye’yi görüyor. PKK/PYD’ye verilen silah, teçhizat ve cephane bunun en açık göstergesidir. Düşman dişlerini gösterince, Türk milleti siyasi ayrım gözetmeksizin kenetlenir. Türkiye önünde sonunda mutlaka kazanacaktır.. Sayfa. Türkiye ciddi. Türkiye lider ve güçlü bir ülkedir.

(2) 2. 15 Aralık 2018 CUMARTESİ. Hazırlayan: Ercan Dolapçı [email protected]. Çağının ötesinde büyük bilgin: Beyrûnî 7.yüzyıldaortayaçıkanİslâmuygarlığı,8.yüzyıldanitibarenözellikleAntikYunanbilim vefelsefesindenetkilenerek,AntikYunan’ınbilimvefelsefeeserlerininbüyükbirkısmını Arapçayaçevirmeyibaşarmışlarve9.yüzyıldanitibarendebilimekatkıyapmaya başlamışlardır.İştebukatkılarıyapanbiliminsanlarıarasındaBeyrûnî’ninyeribüyüktür. B. Kütahya Üniversitesi. İLİNDİĞİ üzere Or- disinden önce yapılan gözlemleri incelemiştir. taçağın 4. yüzyıl ile Sonuçta bu eğimin sabit olduğuna ve öl10. yüzyıl arası, Ka- çümlerde karşılaşılan büyük farkların ise kuranlık Çağ olarak adlandı- surlu aletlerle yapılmış yanlış gözlemlerden rılmaktadır. Karanlık Çağ, kaynaklandığına karar vermiştir. Teleskopun keşfine kadar yapılan gökyüzü Prof. Dr. bilim katkının yapılmadığı gözlemlerinin amacı, gök cisimlerinin koYavuz UNAT hatta bilimsel bakımdan genumlarının mümkün olduğunca hassas bir şeriye gidişi tanımlayan bir kilde belirlemektir. Beyrûnî, bunun için dönemdir. Günümüzde yapılan çalışmagözlem aletlerinin boyutlarını büyütmek lar, bu dönemin sadece Batı’da yayerine, açı büyüklüklerinin okunduşandığı, Doğu’da ise tam akğu cetvellerin çapraz çizgiler ya da sine aydınlık bir dönemin diğer adıyla transversal olarak olduğu anlaşılmıştır. 7. bölümlendirilmesi yöntemiyüzyılda ortaya çıkan ni geliştirerek, Verniye İlİslâm uygarlığı, 8. yüzkesi’nin temellerini atmışyıldan itibaren özeltır. 16. yüzyıl sonlarında, likle Antik Yunan ünlü gökbilimcilerden bilim ve felsefesinTycho Brahe (15461601) de bu yöntemi den etkilenerek Ankullanacaktır. tik Yunan’ın bilim Beyrûnî dönemin ve felsefe eserleriönemli astronomlarınnin büyük bir kısdan Ebu’l-Vefa el-Buzmını Arapçaya çecânî (940-998) ile ortak virmeyi başarmışlar çalışmalar da yürütmüşve 9. yüzyıldan itibatür. Ebu’l-Vefa Bağdat’ta, ren de bilime katkı Beyrûnî ise Harezm’de yapmaya başlamışlar997 yılındaki Ay tutulmasıdır. Özellikle bu katkılar nı gözlemlemişler ve her iki 10. yüzyıldan itibaren yokentteki tutulma farkını bir ğunlaşmıştır. İşte bu katkısaat olarak bulmuşlardır. Buları yapan bilim insanlaGüne, dünya ve ayn hareketlerini radan iki kent arasındaki rı arasında Beyrûnî’nin tespit etmiti. Kaynak: British boylam farkını doğru olarak yeri büyüktür. Library Or. 8349, f. 31v. saptama olanağını elde et963-1186 yılları aramişlerdir. Ayrıca her iki bilim sında Horasan, Afganistan ve Kuzey Hin- adamı da tutulma düzlemini 23 derece 37 dadistan bölgelerinde egemenlik kuran Gaz- kika olarak belirlemişlerdir. neliler karşımıza çıkar. Bu Türk devleti, Gazneli Mahmud’un (970-1030) hüküm- ÖLÇÜMLEME TEKNİKLERİ darlığı döneminde en parlak devrini yaşaCoğrafyanın bütün alanlarında önemli mıştır. Gazneli Mahmud, başkenti olan eserler vermiş olan Beyrûnî yerölçümü ile de Gazne’yi bir kültür merkezi haline getirmiş ilgilenmiştir. Bu alanda kullanmış olduğu yönve pek çok bilgini buraya davet etmiştir. Bu- temlerden birincisi, bir derecelik meridyen raya gelen bilginler arasında en önemlisi Bey- yayının ölçülmesi üzerine dayanır ve elde ettiği sonuç 9. yüzyılda İslam Dünyası’nda yarûnî’dir (4/5 Eylül 973-13 Aralık 1048). pılan ölçümleri doğrular niteliktedir. İkinci VERNİYE İLKESİ yöntem ise, Beyrûnî’ye aittir. Hindistan’a yapBeyrûnî tutulma düzlemi eğiminin sabit mış olduğu bir seyahat sırasında, geniş bir olup olmadığını araştırmış ve bu amaçla ken- ovaya hâkim olan yüksek bir dağa çıkmış ve. ÇOK YÖNLÜ BİLİM İNSANI BEYRÛNÎ çok yönlü bir bilim insanıdır. Astronomi, matematik, kimya, coğrafya, ilaçbilim alanlarında eserleri vardır. Gazneli Mahmud’un oğlu Mesud için 1030 yılında hazırladığı Kânûn el-Mesudî fî el-Hey’e ve el-Nücûm (Astronomi ve Astrolojide Mesud’un Kanunu) adlı meşhur astronomi kitabı, İslâm Dünyası’nda bu alanda yazılmış olan en kapsamlı eserlerden biridir. Trigonometriye ayrılmış olan uzun giriş bölümünde, trigonometrik fonksiyonların birer oran veya sayı niteliğinde olduklarına dikkat çekilmiş ve birim çemberin yarıçapının 1 olarak kabul edilmesi önerilmiştir.. Yer’in günlük hareketi üzerinde duran Beyrûnî, bu konuda bir de kitap yazmıştır. Ancak bu eser kaybolduğu için, görüşlerini ayrıntılarıyla bilme şansımız yoktur. Kânûn el-Mesudî’de bu konunun tartışıldığı, fakat sonuçta Yer’in durağan ve merkezde olduğu şeklindeki Batlamyusçu (M.Ö. 150 yılları; Yer merkezli sistemin matematiksel analizini yapmasıyla tanınır) görüşün benimsendiği görülmektedir. Aristoteles (M.Ö. 384-322) fiziğinin hâkim olduğu bir dönemde, bu konunun gündeme getirilmiş olması oldukça önemlidir. Batı’da bu tür tartışmalar ancak 14 ve 15. yüzyılda başlayacaktır.. orada ölçtüğü ufuk alçalma açısından yararlanarak Yer’in çevresinin büyüklüğünü hesap etmiştir. Bu yöntemi ilk defa olarak kendisi kullanmış ve iyi bir sonuç elde etmiştir. Yönteminde trigonometriyi esas almış ve Yer’in çevresini yaklaşık olarak 42 bin kilometre olarak belirlemiştir (gerçek değer 40 bin km). Beyrûnî kimya alanında da çalışmış ve bu alana ilişkin olarak Kitab el-Cemâhir fî Ma’rife el-Cevâhir (Cevherlerin Bilgisi Hakkında Bilginlerin Kitabı) adlı eser kaleme almıştır. Burada Beyrûnî, diğer simyacıların aksine, değersiz madenlerden değerli madenler, örneğin altın, gümüş gibi madenlerin elde edilemeyeceğini savunmuştur. O bu eserinde metaller ve taşlara ilişkin açıklamalar yapmış, yaptığı deneyleri vermiştir. Cisimlerin özgül ağırlıklarının belirlenmesi için piknometreye benzer bir alet geliştiren Beyrûnî, bu aletle çok sayıda ölçüm yapmıştır. O aleti su ile dolduruyor ve özgül ağırlığı istenilen cismi bunun içine daldırıyordu. Taşan suyu başka bir kaba iletiyor ve duyarlı bir terazi ile ölçüyordu. Böylece özgül ağırlığı ölçmeyi başarıyordu. O bu yöntemle, 8 farklı metal, 23 farklı taşın, örneğin altın, cıva, zümrüt ve kuartsın özgül ağırlıklarını ölçmeyi başarmıştır. Onun bulduğu değerler çağdaş değerlere çok yakındır.. FARMAKOLOJİYE İLGİ Beyrûnî, suyun sıcak veya soğuk olmasının özgül ağırlığı etkilediğini de bulmuştur. Bu doğrudur, ancak o dönemde termometre olmadığı için hangi derecede ne kadar fark olduğunu belirleyememiştir. Beyrûnî, farmakoloji ile de ilgilenmiştir. Bu konuda yazmış olduğu Kitâb el-Saydele fî el-Tıb (Eczacılık Kitabı) adlı eser tıp tarihi konusunda oldukça önemlidir. Bu hacimli kitapta bitkiler, hayvanlar ve madenlerden üretilen ilaçlar hakkında ayrıntılı bilgiler yer alır. Yediğimiz ve içtiğimiz maddeler, yiyecekler ve zehirler olarak ikiye ayrılmış ve ilaçlar bu ikisi arasına yerleştirilmiştir. Ona göre orta konumda bulunan ilaçlar, gıdalara oranla bedeni bozarlarsa da ilaçlara oranla bedeni düzeltirler. Ancak ilaçların etkilerinin ortaya çıkarılabilmesi için, bunların büyük bir beceri ve incelik sahibi hekimler tarafından hazırlanması gerekir. Ona göre bir eczacı, ilacın terkibinde yer alan maddenin yokluğunun ilacın etkisini değiştirebileceğini ve ilaçların başka ilaçların yerine kullanılabileceğini bilmesi gerekir. O eczacılık sanatına “saydele” der ve bu alanda yazmış olduğu esere Kitabüs-Saydale adını verir. Saydele sanatı eczacıların çalışmalarından çok hekimlerin çalışmalarıyla gelişir. Öyleyse hekimler bilgi ve deneyimleriyle bu sanatı yükseltmeli ve emin eczacılara teslim etmelidirler. Yani eczacılar hekimlere, hekimler hastalara hizmet etmelidir. Ona göre ilaçlar basit ve bileşik olmak üzere iki kısma ayrılır. Basit ilaçlar tek bir maddeden bileşik ilaçlar ise birkaç maddeden imal edilirler. Kaynaklar: 1- Hüseyin Gazi Topdemir ve Yavuz Unat, Bilim Tarihi, 9. Baskı, Pegem A Yayınevi, An-. Eserlerinde Türkçeyi kullandı HİNT dinleri, felsefesi, bilimi, gelenek çekte birçok İslâm düşünürü ve bilimin ve göreneklerini tanıttığı El-Tahkîk Mâ insanın da dikkatinden kaçmayan doğal seleksiyondan bahli’l-Hind (Hindistan setmesidir. Ona Üzerine Araştırmagöre canlı varlıklar) adında bir kitabı lar, özellikle bitkida bulunan Beyrûnî, ler çevrelerine göre doğu ve batı bilimleşekillenmektedir. rini derinden etkileİnsanlar bu sürece miş önemli bir bilginmüdahale de etdir. Birçok eserinde mektedirler. SeTürkçeyi de kullançimlerle türleri mış hatta eczacılık daha iyi hale getiüzerine olan eserinin rebiliriz. Çiftçi ihönsözünde anadilinin tiyacı oranında en bilimsel çalışmalar iyi mısırı elde ediniçin yetersiz kaldığını, ceye kadar, gelişArapça ve Farsçayı meye daha az elvesonradan öğrendiğini ve bu iki dili kulrişli olanları keserek, seçim yapabilanmakta güçlük çeklir. Ona göre tekâtiğini belirttiğinden mülün bir sınırı ve anadilinin Türkçe ve Rusya’da ansna bastrlan pul. kanunu vardır. Türk olduğu ileri süBeyrûnî buna tarülmüştür. Yine bu kitabında ilaç olarak kullanılan bitkile- biat ekonomisi adını verir. Yeryüzü bir türin Arapça, Farsça, Yunanca, Sanskrit- rün üyelerinin çokluğu ile fesada uğrar çe ve Türkçe adlarına da yer vermesi eti- hale gelecek olursa, onun fertlerine hükmedebilen kontrolcüsünü ortaya çıkamoloji açısından oldukça önemlidir. Bu eserin bir başka yönü Beyrûnî’nin rarak fazla türleri yok eder ve üremeyi Evrim Kuramı’ndan çok daha önce, ger- kontrol altına alır. kara, Şubat 2018. 2- Sevim Tekeli, Esin Kâhya, Melek Dosay, Remzi Demir, Hüseyin Gazi Topdemir, Yavuz Unat ve Ayten Aydın Koç, Bilim Tarihine Gi-. riş, 10. Baskı, Nobel Yayınları, Ankara 2018. 3- Yavuz Unat, İlkçağlardan Günümüze Astronomi Tarihi, 2. Baskı, Nobel Yayınları, Ankara 2013.. Tarımda ithalatla nereye kadar? SÜLEYMAN YURDDAŞER (ZİR. YÜK. MÜH.) USMER İSTANBUL PLOTFORMU TARIM KOMİSYONU. til sanayi gibi birçok sanayi dalı devreye girmiştir. Bunu şu şekilde de özetlemek yanlış olmaz sanırım: Tarım, çağımızdaki gelişmiş sanayi ve teknolojinin motoru olmuştur.. KONUMUZA Cumhuriyetin ilk Tarım Bakanlarından Şükrü Bey’in yaptığı bir tarım tarifi ile başlayalım. Şükrü Bey diyor ki, “Tarım, toprağa yazılan bir eserdir, sayfaları açıktır. Bunu herkes okumalıdır.” Ben de diyorum ki, “Tarımla ilgisi olmayanlar, yaşamayanlardır.”. CUMHURİYET DÖNEMİ. SANAYİNİN MOTORU İnsanoğlu, avcılık-toplayıcılıktan sonra, yerleşik yaşama geçince, yaşamını devam ettirebilmek için çiftçiliğe başlamış, gereksinimi olan gıdayı üretmeye çalışmıştır. Bunun için aletlere ihtiyacı olduğunu görmüş ve bazı basit aletler icat etmiştir. Zamanla bu aletleri geliştirmiş, geliştirdiği bu aletlerin kullanımı için de hayvanları ehlileştirmiştir. Bu yöntemle yapılan çiftçilikte üretim fazlası oluşmuştur. Bu üretim fazlası, tarımsal ürün ticaretini ve ürün stoklamasını ortaya çıkarmıştır. Ardından da ürünlerin işlenmesi, depolanması ve ticareti gündeme gelmiştir. Günümüze gelecek olursak, tarımsal ürünlerin üretiminden soframıza gelene kadar, hatta sırtımıza giyene kadar, birçok sektör oluşmuş ve devreye girmiştir. Bunlar; alet-makine üretimi, kuvvet makine üretimi, gıda sanayinin ihtiyacı olan ürün işleme makineleri ve teks-. AYDINLIK 02. CMYK. Bu konuda dünyaya bir göz atarsak, kalkınmış ülkelerin sanayi alanında da gelişmiş ülkeler olduğunu görürüz. Ancak, o ülkelerin kalkınma hikâyelerini incelediğimizde, önce tarım sektörlerinin geliştiğini, yaratılan tüketim fazlası ürünlerin diğer ülkelere satışı ile sermaye biriktirdiklerini tespit ederiz. Bu sermaye birikimi de sanayiye aktarılarak sanayileştiklerini görüyoruz. Bu tarihi bir gerçektir... Başka türlü kalkınma yoktur... Yani, özet olarak diyebiliriz ki, tarımı geliştirmeden sanayileşmek olası değildir. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda gerçekleştirilen sanayi hamlesi, ihraç edilen tarım ürünleri sayesinde olmuştur. Osmanlı’dan Cumhuriyete devreden borçların ödenmesi bile, tarım ürünlerinin ihracatıyla gerçekleşmiştir. Yakın geçmişte dahi birçok ağır sanayimizin ülkemize kazandırılması, tarım ürünleri ihracatı sayesinde olmuştur. İskenderun demir-çelik sanayi ve Seydişehir alüminyum tesisleri gibi... Ancak, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası ülkemiz yönetimine dayatılan liberal ekonomi sisteminden en çok tarım sektörümüz olumsuz etkilenmiştir. O yıllarda Türkiye, dünyada. gıda konusunda kendine yeten ülkelerin başında gelirken, bugün tarım ürünleri ve gıda alanında ithalatçı ülke durumuna düşmüştür. Çok uzağa gitmeye gerek yok, 2002 yılından bugüne kadar, tarım ürünleri ithaline yaklaşık 40 milyar dolar ödenmiştir. Bu ithalatın, tarımın istihdama olan olumsuz etkisini, milli ekonomiye olan olumsuz etkisi net şekilde her gün yaşamaktayız.. SANAYİDE İLERİ AŞAMA Bu çerçevede, gelişmiş ülkelerin tarımsal üretim ve sanayi ilişkisine bir göz atmakta yarar vardır. Birçok tarımsal üretimde otomasyona geçmişlerdir. Toprak işlemeden hasada kadarki aşamayı dijitalleştirmişlerdir. Bu da ürün maliyetini düşürmekte ve kaliteyi artırmaktadır. Aynı şekilde, hayvan ve bitki ıslahında kullanılan biyoteknolojilerin uygulanmasında da dijital uygulamalar kullanılmaktadır. Bu şekilde, çok uzun süreler isteyen çalışmaların süresini kısaltmakta ve başarıyı artırmaktadır. Ürünlerin standardizasyonundan depolama ve uygun koşullarda ambalajlamaya kadar dijitalleşmiş sanayi kullanılabilmektedir. Bunu uygulamak için akıllı aletlere ihtiyaç olduğu ortadadır. Yani yine tarım, sanayiyi ileri aşamalara taşımaya devam etmektedir. Bu sistemlerin uygulanmasında gecikmemiz halinde, tarım sektörümüzün dünya ile rekabet gücünün ortadan kalkması ve özellikle gıda konusunda ge-. lişmiş ülkelere bağımlı hale gelmemiz demektir. Bu uygulamaların yapılabilmesi için, üniversite ve araştırma kuruluşlarımızın işbirliğine gitmesi şarttır. Öncelikle de siyaset kurumunun bu teknolojileri içselleştirmesi, desteklemesi ve uygulamaları kolaylaştıracak politikalar geliştirmesi gerekmektedir. Geleceği akıl ve bilimle plânlamak, siyaset kurumunun işidir.. NEREYE KADAR İTHALAT Son olarak, tarımda üzerinde önemle durmamız gereken konu, teknoloji kullanımına hassasiyetle önem vermektir. Bu konudaki gelişmeleri yakından takip etmeli ve kendimize has çalışmalar yürütmeliyiz. Bu alanda büyük rekabet vardır. Özellikle bitki ve hayvan ıslahında biyoteknolojilerin uygulanmasına karşı çıkmak, bu uygulama-. ları yapan çok uluslu emperyal şirketlerin egemenliğine girmek demektir. Milli üretimimizi, milli teknolojimizi geliştirerek yapmamız, bağımsız kalmamızın biricik şartıdır. Dünya nüfusunun hızla arttığı bir dönemde, tarım/gıda stratejik bir alan haline gelmiştir. Tarımdan vazgeçmek, ileride felakete yol açan sonuçlar doğurur. Daha fazla geç kalmadan ciddi tedbirler alınmalı ve bu alanda üretim ve teknolojik seferberlik başlatılmalıdır. Et, nohut, mercimek, pirinç, saman, soğan, patates ithaliyle nereye kadar devam edebiliriz? Büyük medeniyetlerin kurulduğu Anadolu toprakları bereketlidir ve daha büyük nüfusu doyurur. Yeter ki toprağımıza gerekli değeri verelim ve güçlü kalmak için tarımdan vazgeçemeyelim..

(3) 15 Aralık 2018 CUMARTESİ. Hazırlayan: Özlem Konur Usta. [email protected]. Damanın artık bir köşesi var Siyahvebeyazzeminyok,tahtayok,hiçbirzemineihtiyaçyok.Sadeceçizgilerlekendinizeoynayacakalan eldeedebiliyorsunuz.Türkler,onedenleçokbaşarılıolmuş,TürkDamasıdiyenamıyürümüş.Etabii,çiztoprağa,oturoyna!Attanin,oyna!Eşsizbirzihinsporu.Bugündenitibaren12.sayfamızdaköşeaçtıkkendilerine AHMET Bey’de bir heyecan, bin heyecan... Bugün Aydınlık’ta belki de basın tarihinde ilk kez “Dama köşesi” başlıFÜSUN yor. Her hafta CuKKARDE martesi günleri 14. sayfamızda yer alacak köşeyi Ahmet Murat Çelik hazırlayacak. Köşemizde neler mi olacak? Hemen söylemeyelim, önce biraz Ahmet Bey’le söyleşelim, dama tarihine kısa bir yolculuğa çıkalım. 37 yıllık dama oyuncusu, Türk Daması Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi, merkez hakem kurulu başkanı ve dama eğitmeni Ahmet Murat Çelik anlatsın biz aktaralım.... Samancı Açmazı nasıl doğdu. DAMA OYUNU ANADOLU’DA DEMLENDİ  Nereden çıktı Türk daması? Orta Asya’dan mı? Bilinen tarihi 2500 yıllık, ama 6 bin yıllık Mısır kazılarında dama var. Gerçi bunu çok sahiplenen var, Dragos (Draughts) da, Checkers da, satranç da sahipleniyor. Dragos ve Checkers, Avrupa ve Rus damaları olarak da bilinir, ikisi de çapraz oynanır. 8’e 8 tahtada, diğeri 10’a 10 tahtada oynanır. Bizim oynadığımız Türk damasında da 64 kare var, 8’e 8’dir. Biz yatay ve dikey oynarız, diğerlerinde taşlar çapraz hareket eder. Bizim oyunumuz burada farklılaşır. Oyunumuzun asıl demlenmesi, olgunlaşması, Anadolu topraklarında yatay ve dikey, düz oynanmaya başladığı zaman kıvamına geliyor. Siyah ve beyaz zemin kalmıyor, sadece çizgilerle kendinize oynayacak alan elde edebiliyorsunuz. Türkler, o nedenle çok başarılı. Dünya Dama Federasyonu’nun da (FMJD) kafası karışık. (Gülüyor) Türkler, at üzerinde ordan oraya sürüklenirken nasıl bu kadar geliştiler, derinliği bu kadar yüksek bir oyun oluşturabildiler ve bu kadar ilerletebildiler? İşin içinden çıkamadılar bir türlü. Bi-. AYDINLIK 03. CMYK. zim dama oyununun en temel özelliği şu: Hiçbir zemine ihtiyacı yok. Çiz toprağa, otur oyna! Attan in, oyna!. HİNDİSTAN’DAN ÇIKTI  Sonradan mı saraya girdi? Sultan Abdülaziz döneminde saray damacıları vardı ve edipler, şairler, saray güreşçileri kadar itibar görürlerdi. O dönem, 12 altın lira gibi maaş alırlardı. Yani, Anadolu’da çok ilerledi ve Osmanlı döneminde saray oyunu oldu.  Çıktığı yer neresi? Damanın geliş noktası Hindistan’dır. Oradan Pakistan, Afganistan, İran üzerinden Batı’ya doğru yayıldığını biliyoruz. Bize İran’dan geldiğini biliyoruz, ama o kadar yüksek bir profil kazanmış ki, bütün dünya bunu Türk daması olarak adlandırmaya başlamış.  Yazılı kayıt var mı? Var tabii, Süleymaniye Kütüphanesi’ni çok karıştırdık, dama ile ilgili bir şey bulur muyuz diye... Ay Test Dergisinin sahibi Ayhan Okyar, damaya gönül vermiş biriydi. Osmanlıca’ya hakim biriydi, çok katkısı olmuştur. Eyüplü Ay-. han diye bilinir, üstatlardandı.. HER HAFTA İKİ SORUYA HAZIR OLUN  Dama köşesinde neler var? Aydınlık’taki köşede iki dama sorusu soracağız. Bunlar aynı zamanda aydinlik.com.tr’de de yayınlanacak. Ertesi gün bunların yanıtlarını alacağız. Her oyunla ilgili olarak oyunun öyküsünü anlatacağız. Oyunların öykülerini, iyi şampiyonları, yaptıkları olağanüstü oyunları tanıtacağız. Hem öğreteceğiz hem sevdireceğiz  Nedir bu gönül bağı dama ile? Ne hikmeti var dama oyununun? Bugüne kadar çok damacı tanıdım, hiçbirinin de alzheimer olduğunu görmedim, imkan yok! Ömrü de uzatıyor, kötü alışkanlıklardan alıkoyuyor. Gereksiz adımlar atan kimseyi de görmedim. 37 yıldır dama ile hemhalim, hiç kavga görmedim. Küçük alınmalar, sürtüşmeler olur, ama birkaç saniyede söner. Saman alevi gibidir, kimse kimseye kin gütmez. Kimse haksızlığa uğradığını düşünmez. Kim-. KÖŞEMİZDE tarihten minik kesitler de yer alacak. Haydaa, oyun dediniz tarih mi okuyacağız demeyin. Mesela şöyle bir kesit: “Bizim oyunlardan Samancı Açmazı ismi geçer mesela, buna ismini veren kişi bilinmez aslında, ama hikayesi bilinir. İbarih Bey’le Haçik Usta arasında Kuledibi’nde oynanan bir oyunda Haçik Usta, İbrahim Bey’i sıkıştırıyor. Sarayın başdamacısı yenilecek, o sırada ‘Samancı’ olarak bilineni biri, sırtında iki balya samanla takılmış oyunu izliyor. İbrahim beyle gözgöze geliyorlar, ona kaş göz işareti yaparak yol gösteriyor. İbrahim bey bundan feyz alarak oyunu buluyor. Haçik Usta, ‘Nereden buldun bu oyunu? Hiç görmedim’ diyor, İbrahim Bey de yanıt olarak ‘Vallahi ben de hiç görmedim’ diyor. Samancının Açmazı diye kalıyor.” se kimsenin hakkına riayet etmez. Damanın asıl mevzusu odur zaten, dostluklar üstüne kuruludur. Dünya üzerinde herhangi bir yerde bir damacı varsa, orayı kendi evimiz biliriz. Ben buradan Urfa’ya, Van’a, Siirt’e, İzmir’e, Aydın’a rahatlıkla giderim, orada damacılar beni ağırlar. Biz de onları ağırlamak için yarışırız.  Federasyonda işler ne durumda? Yeni Federasyon Başkanımız Sn. M. Muzaffer Ceylan beyin en çok önem verdiği konu UNESCO’nun Somut Olmayan Dünya Kültür Mirasına girebilmek. Federasyonumuz, Muzaffer Ceylan, Necip Çelik ve Atila Zeybek’ten oluşan üç kişilik bir çalışma ekibi kuruldu ve bu ekibin en önemli konusu, damayı somut olmayan kültürel miras katagorisine eklemek.. 3. El yazması dama stratejileri AHMET Murat Çelik, kayıtları anlatırken iki büyük dama ustasını, Mustafa Kemalettin Demirbaş, ve Baba Os-. man’ı saygı ve rahmetle andı ve biraz hüzün biraz da gururla çantasından el yazması defterler çıkarttı. Defterler, ustaların vasiyetine uyularak Ahmet Bey’e verilmiş dama oyunu stratejilerini anlatan kayıtlardı... Dedi ki, “Modern dönemin iki büyük dama emektarı da, dama ile ilgili bütün kayıt ve belgelerini vasiyetle bana bıraktılar. Ben de gönüllü olarak bunları dijital platforma aktarıp yaymaya giriştim, görev edindim. Bu kadar emekle topladıkları, yazdıkları çizdikleri oyunlar, stratejiler onlarla birlikte ölüp gitmesin dedim.”. Gül ki güldüresin. yan: Hazrla kfrat A Emine. [email protected]. Katırın istediği yere HOCA, gem almaz bir katıra binmiş. Başı pek sert olduğunda mümkün değil gideceği yöne çevirememiş. Bu sırada ahbabından biri rast gelip: “Hoca nereye gidiyorsun?” deyince, Hoca: “Katırın istediği yere” demiş.. Katmerli ahmak olmam lazım HOCA değirmene buğday götürmüş. Orada bulunan diğer buğday çuvallarından avucunu doldurup kendi çuvalına koyarmış. Değirmenci, “Ne yapıyorsun?” deyince: “Ben budala bir adamım; aklıma geleni işlerim” demiş. Değirmenci, “Budala isen neye kendi çuvalındaki buğdayları halkın çuvalına doldurmuyorsun?” deyince Hoca, “Şimdi alelade bir ahmakken o surette katmerli ahmak olmam lazım gelir” demiş..

(4) 15 Aralık 2018 CUMARTESİ. 4. Hazırlayan: Özlem Konur Usta. Gökkuşağı. [email protected]. Dr. Begümşen ERGENEKON. [email protected]. Bozkurt Güvenç’e saygı. P. rof. Dr. Bozkurt Güvenç sınıfta ismime bakıp bana döndü ve “sizinle efsanevi bir akrabalığımız var” dedi soyadımı kastedererek. Sadece o kadar mı, her ikimiz de subay ailesinin çocuklarıydık ve büyüklerimizle diyar diyar gezmiştik. 10 Aralık 2018 günü vefatını bir antropolog arkadaşımdan öğrendim. Doksan iki yaşındaydı. O sırada “İnsan ve Kültür” önümde Sosyal Antropoloji öğrencilerime ders hazırlamaktaydım. Editörlüğünü hocam Prof. Dr. Mübeccel Kıray’ın (1923-2007) yaptığı kitap Türk Antropoloji dünyasına ne büyük katkıda bulunmuştu. O gün dersime “Başınız sağolsun” diye başladım. Öğrencilerim çoktan acı haberi duymuşlardı; bana da başsağlığı dilediler. Değerli hocamız Bozkurt Güvenci daha iyi anlamak ve öğrenmek için hepimizin üyesi olduğu kültürün özelliklerini ilginç ve sürükleyici bir şekilde anlatan “İnsan ve Kültür” kitabını herkes rahatlıkla okuyabilir. Sizlere o kitabın girişinden bir bölüm sunuyorum.. İNSAN VE KÜLTÜR Güvenç, Bodrumlu tarihçimiz Heredot’un gezerek, konuşarak ve gözlem yaparak Akdeniz çevresindeki ülkeler hakkında yalnız görüp işittiklerini yazmakla yetinmediğini; “bu ülkelerde yaşayan insanların tarih açısından niçin farklı olduğu sorusuna güvenilir bir cevap” arar. “Bu toplumların giyim, vb.davranışlarda, törede, teknoloji ve politika düzeylerinde nasıl farklı olduklarını büyük bir ustalıkla anlatmış başka bir deyimle, onların kültürlerini incelemiş, tarihi olayları kültür farklarıyla açıklamaya çalışmış; böylece toplumla tarih arasındaki karşılıklı ilişkiyi gören ve değerlendiren ilk düşünürler arasında” yer aldığını söylemiştir (Güvenç, 1984:3-27). Heredot (İÖ 490-425) Anadolu’ya has bir dil konuşur (Heredot Tarihi 2002:8-10). Güvenç şöyle devam eder: “Belli bir toplumun üyesi olarak insan , kendi kültürel mirasını öğrenir, onu savunur, yaşatır ve kendisinden sonraki kuşaklara aktarır. Bu süreç; kültürel varlığımızın bir ön şartı ve kaçınılmaz işlevidir. Bu göreve çoğunlukla inanırız. Yabancılaşmayı, bir yana itilmeyi göze almadan, inanç ve değerlerimizin kültürel kaynaklarını reddedemeyiz. İşte bu inançlardan ötürü sosyal-beşeri bilimler çok yavaş gelişmiş; uzun çağlar boyu felsefenin ve Tanrıbilimin (teoloji, İlahiyat) yönetimi, gözetimi ve denetimi altında kalmıştır.” “İnançlara uymayan bulgular, belgeler ve bilgiler” reddedilmiş, böyle bilgilerle uğraşanlar kovuşturulmuş, sürülmüş hatta “inançları uğruna hayatlarını” kaybetmiştir. Bu tutumun bazı evrensel nedenleri vardır.. BİLİMSEL DÜŞÜNCE 20. yüzyılın başlarına değin çoğunlukla inanılmıştır ki “üzerinde yaşadığı dünya, evrenin merkezindedir. Kendisi, bütün öteki canlılardan ayrı ve ayrıcalıklı olarak yaratılmıştır, insan akıllı ve bilinçli (şuurlu) bir varlıktır.” İnsan bilimi “Antropolojinin bir bilim olarak doğması ve gelişmesi için bu tür yanlış inançların yıkılması gerekmiştir. Astronomlar dünyamızın evrenin merkezinde bulunmadığını; doğa bilimcileri insanın (mahlukattan) ayrı yaratılmadığını, psikologlar da insanın sandığı ve inanmak istediği kadar bilinçli bir varlık olmadığını deneysel yöntem ve kanıtlarla gösterdikten sonradır ki, insan bilimi mümkün olmuştur. En az iki bin yıllık gecikmiş bir doğum ve gelişme döneminin tarihçesini ve önemini vermek kolay değildir. Ancak işevuruk (operasyonel) tanımına göre, insan bilim, insanbilimcilerin yaptığı iş olarak kabul edilirse, ilk antropologların uğraştığı sorunlar ‘İnsan ve toplumlar neden ve nasıl (a) birbirlerine benziyor, (b) birbirlerine benzemiyor, (c) değişiyor? şeklindedir. Bu üç soru, antropolojinin bugün de geçerli olan temel sorunlarıdır.” Özetle 20. yüzyılın başında “Biyolojik evrimin yanısıra -evrim değilse bile- sosyal-kültürel bir değişim vardır (Güvenç, 1976). Bu değişim, toplumun kendi iç dinamiğindeki etkileşimlerin bir sonucu olabileceği gibi, dıştan gelen etkilerin bir ürünü, daha doğrusu, dış ve iç dinamiğin bir bileşkesi olarak ortaya çıkmaktadır. Nasıl doğa, biyolojik evrimin en zengin bilgi arşivi ise; kültür de, sosyal değişmenin en güvenilir bilgilerini içinde saklamaktadır. İnsanbilim; tarih, biyoloji, sosyoloji, etnoloji, fizik (bedensel) antropoloji, sosyal antropoloji, arkeoloji, ekoloji, psikoloji, ekonomi, politika, teoloji, etkileşim içinde olan bir bilim dalıdır. Geçmiş ve çağdaş toplumları inceler. “Çağdaş Antropoloji” ırk denilen “fiziksel farkları yadsımaz” fakat “Irkın her şeyi belirlediği görüşüne karşı, bir tarih bilim olarak kurulan antropoloji” insanın “tüm yaşantısını bir bütün olarak açıklamaya çalışan tek bilimsel disiplindir (De Laguna, 1968:475). Mimar, antropolog, yazar, devlet adamı olan çok yönlü ve değerli hocamız Samsun’da doğan ama ama uzun yıllar Ankara Hacettepe, Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencilerine emek veren, antropologlar yetiştiren Bozkurt Güvenç’i “iyi biliyor”, saygı ve sevgiyle anıyoruz.. AYDINLIK 04. CMYK. Doç. Dr. Defne Tamar GÜROL / Psikiyatri Uzmanı. HAYATA BAĞLAN. Bağımlıya habersiz ilaç vermek doğru olur mu? “MERHABA Defne Hanım, eşim yıllardır her akşam içki içer. İşten gelince içmeye başlar, gece 2’ye kadar devam eder. İçtiği zaman olumsuz bir şey olmadığı için alkolik olduğunu kabul etmez. Ancak sabah kalkmakta zorlanır. Bu nedenle iki kez işten atıldığı halde alkolün bir sorun olduğunu kabul etmez. İki yıl önce alkol etkisinde yaptıklarını hatırlayamaması sonucunda tedavi olmayı kabul etti. Beş ay alkolü bıraktı. Ancak bu dönemde neşesi gitti, hayata küstü. Beş ayın sonunda tekrar içmeye başladı. O istemeden hiçbir şey yapamayacağımı anladım. Haberi olmadan yemeğine ilaç koysam işe yarar mı? Yardım istemeyen birine ne yapabilirim?” Özetleyerek aktardığım okurumuzdan gelen bu mektup bağımlılık hakkında bize birçok ipucu veriyor. Pek çok alkol bağımlısı içmesinin kimseye bir zararı olmadığını, içtiği zaman şiddet uygulamadığını, bu nedenle alkolün bir sorun olmadığını iddia eder. Oysa gerçek bu kadar basit mi? Fiziksel şiddet uygulamamak tek başına yeterli mi? Ailede her akşam içki içen birinin varlığı aile işlevlerini ciddi bir şekilde bozmaktadır. Alkolün bilişsel işlevler üzerine etkisi dikkate alındığında, ailece geçirilen zamanın kalitesinde belirgin bir düşme ortaya çıkar. Birlikte alınması gereken kararlar, çö-. züm bekleyen sorunlar çoğunlukla eşlerden birinin omuzlarına yüklenir. Ailenin sosyal etkinlikleri alkol tarafından kısıtlanır. Alkolün eşlik etmediği etkinlikler giderek ortadan kalkar. Alkolün kişiye verdiği zararı, çevresi daha önce fark ederler. Fiziksel, ruhsal, sosyal, ekonomik, yasal birçok sorun yaşanır. Okur mektubumuzda olduğu gibi alkol kullanımının bir sonucu olarak iş kayıplarına veya çalışma hayatındaki verimin düşmesine yol açar. Ancak alkol kullanım bozukluğu olan kişi, yaşanan bu olumsuzlukların alkol kullanımı ile ilişkisini görmezden gelme eğilimindedir. Ona göre bu olumsuzlukların kaynağı başka şeylerdir. Patronu çok serttir, iş yerinde haksızlığa uğruyordur, eşi anlayışsızdır, o şanssızdır, her kötülük onu buluyordur... Bu evre farkındalık öncesi evre olarak adlandırılır. Alkol bir zarar vermediğine ve isterse kontrol edebileceğine göre, ‘alkolikler’ gibi ‘sabahtan’ içmeye başlamadığı için bırakmasına da gerek yoktur. Zaman içinde alkolle ilişkili sorunlar görmezden gelinemez bir hal aldığında, yaşanan sorunlar ve alkol arasındaki bağ da kurulmaya başlanır. Bu evrenin en önemli özelliği kişinin ikilemde kalmasıdır. Bir yanda alkolle ilişkili sorunlar, diğer yanda ise sevdiği içkiden ayrılmanın zorluğu... Tahterevalli gibi bırakmanın öne-. mi ve ‘sevgili’ arasında gidip gelir. Zarar tarafı ağır bastığında bırakma yönünde harekete geçer. Aslında içmemek, içmeyi sürdürmekten daha kolaydır. Alkol bedeni yoran bir maddedir. Her gün alkolün etkisine girmek, daha sonra alkolün vücuttan çekilmesi ile son bulacaktır. Uyku kalitesini bozduğu için, sabah dinlenmiş olarak uyanılmaz. Akşamdan kalmanın etkisinden çıkma, kendine gelme çabası, günlük hayata katılmanın zorluğu çok yorucudur.. Ayıklığın da haz verici olduğunu keşfetmek önemlidir. Bu aşamalarda bazı psikiyatrik bozukluklar eşlik edebilir. Depresyon, anksiyete bozukluğu gibi. Bu durumda eşlik eden psikiyatrik bozuklukların tedavisi ayıklığın tadının alınmasını mümkün kılar. Bir başka zorluk yaşanan aşermelerdir. Alkole aşeren birinin sağlam bir ayıklık inşa etmesi güç olacaktır. Aşermeyi azaltan ilaç tedavileri ayıklığın getirdiği kolaylıkları algılamayı mümkün kılar. Ayıklık inşa edilirken depreşmeler görülebilir. Alkol kullanımına geri dönme TEDAVİDE İKİ AŞAMA mümkündür. Bu aşamada en uygun yakTedavinin ilk aşaması alkolün vücut- laşım tekrar çarkın hızla dönmesini sağtan arınmasıdır. Arınma ilaç tedavisi ile lamak ve bırakma girişimini yinelemeksağlanır. Yoksunluk belirtilerinin gideril- tir. Alkol kullanımının olumsuz sonuçlamesi, alkol kullanımı sonucu oluşan vi- rı ile yüzleşmek ivme kazandırır. Aile üyetamin eksikliklerinin yerine konması ilk lerine düşen görev kişiyi bu olumsuz sonuçlardan korumamaktır. Alkol etkisinhedeftir. İkinci aşama ayık yaşamın inşa edil- de olmadığı zamanlarda, suçlamadan, mesidir. Bu ortalama iki yıl süren me- yargılamadan, eleştirmeden konu hakşakkatli bir süreçtir. Kişinin ayıklığını sür- kında konuşulabilir. Hastadan habersiz ilaç kullanımı asla dürmesini sağlayan iki güdüleyici vardır. Biri alkol kullanımının oluşturduğu za- olmamalıdır. Bunun için kullanılan ilaçrarlardan kurtulma, diğeri ise ayık ya- larla birlikte alkol kullanıldığı zaman şamın sağladığı kolaylıklardır. Yıllar önce ciddi zehirlenmelere yol açar. Hayatı tehbir hastam “ayıklığın da bir kafası varmış, dit eden sonuçlar doğurabilir. Bu göze çok sevdim” demişti. Bu çok doğrudur. alınmaması gereken bir risktir. Alkol, madde, kumar ve ekran bağımlılığı ile madde kullanımı hakkındaki her türlü sorunuzu [email protected] adresine bekliyoruz.. 9 kişi öldü TCDD’den ses yok! Ankara’dakitren kazasınınardındanTCDD GenelMüdürüApaydın Twitterhesabınıkilitledi. Apaydın,Çorlu’dakitren kazasındaoğlunukaybedenanneyidesosyal medyadaengellemişti. sa Apaydn. AYDINLIK / ANKARA TÜRKİYE Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Müdürü İsa Apaydın, 9 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının ardından açıklama yapmak yerine Twitter hesabını kilitledi. Kaza sonrası devletin ilgili kurumlarından peş peşe açıklamalar gelirken TCDD’den hâlâ bir ses çıkmaması dikkat çekti. Ankara’da meydana gelen ve 9 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasında ‘ihmal var mıydı?’ sorusu tartışılmaya devam ediliyor. Kazanın ardından devletin ilgili kurumlarından peş peşe açıklamalar gelirken gözler demir yollarından sorumlu olan TCDD’ye çevrildi. Ancak ne kazanın hemen sonrasında ne de ilerleyen saatlerde TCDD’den bir açıklama geldi. Daha önce Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde yaşanan tren kazasında oğlunu yitiren anneyi sosyal medyada engellemesiyle gündeme gelen TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın, bu kez de Twitter hesabını kilitledi. TCDD müdürü olması nedeniyle takip edilen ve kazayla. Bakandan sinyalizasyon şart değil açıklaması ilgili halka görevi gereği bilgi vermesi gereken Apaydın, bilgi paylaşımı yapmak yerine kazanın ardından hemen hesabını kapattı.. TELSİZLER EMNİYETE GÖNDERİLDİ Öte yandan kazanın ardından Birleşik Taşımacılık Sendikası Başkanı Hasan Bektaş, tren hattının sinyalizasyon sistemi olmadan açıldığını öne sürmüş, haberleşmenin telsizler aracılığıyla sağlandığını belirtmişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında haberleşmenin sağlandığı iddia edilen telsizlerin incelenmek üzere emniyete gönderildiği öğrenildi.. Hevsel Bahçeleri sular altında kaldı DİYARBAKIR’ın Eğil ilçesindeki Dicle Barajı’nda, yağış nedeniyle artan fazla suyun tahliyesi için dolu savaktaki açılmaya çalışılan radyal kapağı önceki akşam 18.30 gibi koptu. Dicle Nehri’ndeki su seviyesi 4 metre yükseldi, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Hevsel Bahçeleri’ni su bastı. Nehir kıyısındaki birkaç iş yeri ile eşyalarının suya gömüldüğü bölgede, bazı hayvanlar akıntıya kapılıp telef oldu. Yetkililerin uyarısıyla nehir kıyısında bulunan evlerinden çıkan vatandaşlar, geç saatlere kadar dışarıda ateş yakarak bekledi. Kıyıda iş yerleri bulunan esnaf ise eşyalarını su kenarından. uzaklaştırdı. Valilik bünyesinde de kriz masası oluşturuldu. Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, sosyal medya hesabından “Tehlikenin yaklaşık üç gün sürmesi beklendiğinden yetkili makamlar tarafından bildirilmesine kadar bu hassasiyetin sürdürülmesi ve tedbirlerin terk edilmemesi can ve mal emniyeti için çok önemlidir. Bütün vatandaşlarımızın dikkatine sunarım” paylaşımında bulundu. Barajdaki 270 milyon metreküp suyun boşaltılmasının ardından kapağın onarılacağı belirtilirken, 50 milyon metreküp suyun tahliye edildiği ifade edildi.. İtfaiyeciler Öykü’ye donör oldu İZMİR’de yaşayan Çağdaş ile Eylem Yazıcı çiftinin kızları Öykü Arin için Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi de seferber oldu. Nadir görülen Juvenil Miyelomonositik Lösemi teşhisi konulan 3,5 yaşındaki Öykü için bir günde 300 itfaiyeci kan bağışında bulundu. Öykü gibi ilik bekleyen binlerce kişiye umut olmak için bağış sırasına girdiğini belirten itfaiye eri Yiğit Seymener, “Tüm Türkiye’ye örnek olması gerek” diye konuştu. Bir diğer itfaiye eri Damla Ertuğrul da “İşimiz hayat kurtarmak. İçimizdeki kahramanlar birçok kişiye umut olacak” dedi.. “Sinyalizasyon olmadığı için kaza oldu” iddialarına yanıt ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’dan geldi. Adli ve idari soruşturmaların da devam ettiğini söyleyen Bakan Turhan şöyle konuştu: “Sinyalizasyon sistemi demir yollarımızda son birkaç yıldır tesis etmeye başladığımız bir sistemdir. Sinyalizasyon sistemi demir yolu işletmeciliği için olmazsa olmaz bir sistem değil. Bu sistemin olmamasından dolayı demir yollarında işletme yapılamaz diye bir şey yok. Sinyalizasyon olmadığı için bu kaza oldu gibi değerlendirmeler yapanlar doğru bir değerlendirme yapmıyor.” Bakan Turhan, “Bu trenlerde bu sis-. tem var mıydı?” sorusuna ise, “Bu soru doğru bir soru değil” yanıtını verdi.. KAZA MECLİS GÜNDEMİNDE CHP milletvekili Alpay Antmen, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığına kazayla ilgili soru önergesi verdi. Antmen önergesinde Bakan Turhan’a “Olayın kapatılması için göstermelik bir şekilde bir memuru sorumlu tutup görevden almak yerine bu kazanın sorumluluğunu alarak istifa etmeyi ve açılacak yargı sürecine objektif biçimde destek olmayı düşünüyor musunuz?” diye soru yöneltti..

(5) 15 Aralık 2018 CUMARTESİ. Hazırlayan: Deniz Bilici. İŞ GÜVENLİĞİ. Sınıf Gözlüğü. [email protected]. enay K. ÖZDOĞAN / İş Güvenliği Uzmanı. Kapalı alanlarda çalışma  Şenay Hanım ofis kapalı alan mıdır? Kapalı alanlarda çalışırken nelere dikkat etmeliyiz? Kapalı alan; sürekli çalışmaya göre tasarlanmadığı için giriş çıkışları kısıtlı olan ve içerisinde sınırlı miktarda hava bulunan çalışma ortamlarıdır. Yani ofis çalışmaları kapalı alan çalışmalarına girmez. Kuyular, silolar, depolar ve tanklar, kanallar gibi yerler kapalı alanlara örnek verilebilir. Kapalı alan-. BİRLEŞİK N E T ' Ş İ U M A K 'E MEMUR-SEN TEPKİ:. larda çalışma yapmak için kapalı alanlara giriş izni alınmalıdır. İş izni olmadan kapalı alanlarda çalışma yapılmamalıdır. Kapalı alana girmeden önce mutlaka gaz ölçüm cihazı ile içeride bulunan oksijen miktarı ve zararlı gazlar tespit edilmeli ve uygun değerler elde edilmezse kapalı alana girilmemelidir. Kapalı alanlarda asla yalnız çalışılmaz. En az bir gözcü eşliğinde çalışmalar yürütülmelidir. Kapalı. alana girecek olan çalışanın kapalı alanlarda çalışma eğitiminin bulunması ve sağlık açısından herhangi bir engeli bulunmaması gerekir. Eğitimsiz kişiler kapalı alanlarda çalışma yürütemez. Çalışma esnasında kapalı alan havalandırması iyi yapılmalı, doğal havalandırma yetersiz ise havalandırma ekipmanları kullanılmalıdır. Çalışanlar kişisel koruyucu ekipmanlarını eksiksiz kullanmalıdır. Eğer acil. bir durum oluşur ve kurtarma operasyonu gerçekleşmesi gerekir ise gözetmen asla kapalı alana girmemeli ve içeride kalan çalışan yaşam hattı, üçayaklı kurtarıcı ve kaldırma veya çekme ekipmanları kullanılarak kurtarılmalıdır. Sorularınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz.. KamuçalışanlarınıntoplusözleşmesiiçinhükümetlemasayaoturanMemur-Sen'inGenelBaşkanıAliYalçın'ın 'diğersendikalarınbumasadakalabalıkyapmaması'nayönelikaçıklamasınaBirleşikKamu-İş'tenyanıtgeldi. B. İRLEŞİK Kamu-İş Başkanı Mehmet Balık, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde diğer kamu sendikalarının kalabalık yapmaması gerektiğine yönelik sözlerini eleştirdi. Balık, Memur-Sen'in kendi üyeleri dâhil olmak milyonlarca kamu çalışanının haklarını ve çıkarlarını çiğnediğini belirtti. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, geçen günlerde toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde diğer kamu sendikalarının toplantılara katılmamasını, kalabalık yapmamasını söylemişti. Milyonlarca çalışanı yakından ilgilendiren toplu iş sözleşmesi gö-. Mehmet Balk. rüşmelerine emekçinin hakkını korumak için katılan sendikalara yönelik bu sözlere Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık'tan yanıt geldi. Açıklamanın kabul edilemez olduğunu ifade eden Balık şöyle konuştu: "Yoksulluk sınırının altında çalışan kamu çalışanlarının sorunlarını görmezden gelen, sendikadan çok hükümetin politikalarına onay veren bir kurum olarak çalışan Memur-Sen Konfederasyonu'nun bu açıklamaları kabul edilemez. Memur-Sen Genel Başkanı bu türlü ifadeler kullanacağına; ülkemizde çalışan milyonlarca kamu çalışanının güvenceli çalışma ve diğer gelişmiş ülkelerde olan grev hakkını savunmalıdır. Diğer ülkelerde memurların grev hakkı bulunmak-. tadır. Statülü hukuk çerçevesinde atanan bir memur, kariyer süreci içerisinde hem güvenceli durumunu korumakta hem de grev hakkına sahip olabilmektedir. Halihazırda ülkemizde memurların ne özgür bir toplu iş sözleşmesi yapabilme hakkı ne de grev hakkı bulunmaktadır. Yeni Ekonomik Program çerçevesinde 'Kamuda Esnek Çalışma' adı altında yeni dönemde getirilecek olan çalışma sistemi ile kamu çalışanlarının güvenceli çalışma hakkının tamamen ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Konfederasyon olarak diyoruz ki; öncelikle kamu çalışanlarına özgür ve bağımsız toplu iş sözleşmesi yapabilmesi sağlanmalı, kamu çalışanlarına grev hakkı tanınmalıdır.". Ali Yalçn. Konyaaltın'da asgari ücret 2 bin 200 TL. Grevdeki işçilere öğlen çorbası Vatan Partisi'nden gonlarıyla seferleri nasıl düzenlediğine hayret ediyoruz. Büyük risk bulunmaktadır" ifaVATAN Partisi Genel Başkan Yardımdelerini kullandı. Büyükşehir Belediye Başcısı ve İzmir İl Başkanı Dr. Rıfat Mutlu ve kanını da eleştiren Mutlu, şunları söyledi: beraberindeki heyet, grevdeki İZBAN iş"Hacıağa gibi kenardan işçilere konuşan Aziz çilerini ziyaret etti. Kocaoğlu işçilerin yoksulluk değil, açlık sıVatan Partisi heyeti, talepleri için soğukta nırında ücret aldıklarını biliyor mu? Buna bekleyişlerini sürdüren işçilere çorba dağıttı. razı olunmasını nasıl isteyebilir? İşçilerin karSendika Başkanı Hüseyin Ervüz ve işçilerle nını doyurmaya ihtiyaçları var. İşçiler en fazsohbet eden heyetle grevin 5. günündeki gela 1600-1800 lira alıyor. Fazla çılaşma saatRfat Mutlu lişmeler değerlendirildi. Mutlu, burada lerindeki ücretleri ile ellerine geçen bile yetyaptığı açıklamada 342 işçinin grevini kutlayarak ha- mediği gibi dışarıda ek iş yapıyorlar. valimanı-Çiğli hattında grev kırıcılığı yapan taşeron İzmirlilerle işçilerin arasını bozmaya kimsenin hakişçileri grev kırıcılığına iten işverenleri eleştirdi. Mut- kı yok. Sanki işçiler çok para alıyor da yetinmiyormuş lu, İş Kanununun 68. maddesine göre grevdeki işye- gibi nutuk atanlar bölücülük yapıyor. Uyarıyoruz; işçi rine ait bir aracın dahi kullanılamayacağını, cezai an- karşıtlığından vazgeçiniz. 42 istasyonda günde 320 bin lamda da yasal suç oluşturduğunu belirterek grev kı- kişiyi taşıyan işçilerin kavgasını sonuna kadar desrıcılığının tespiti için mahkemeye başvuran sendika- tekleyeceğiz. Bütün ilçe örgütlerimiz en yakın yerdeki ya "Başarılacaktır, buna inanıyoruz" dedi ve "İşvere- İZBAN istasyonlarındaki işçileri ziyaret edecek, onnin, şu ana kadar bakımı dahi yapılmamış banliyö va- lara destek olacağız.". HAYATİ ÖZCAN / İZMİR. Emeklilikte yaşa takılanlar İstanbul'da buluşuyor AYDINLIK 05. CMYK. PRİM günlerini doldurmalarına rağmen yaş haddine takıldıkları için emekliliğini elde edemeyenlerin kurduğu Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Büyük İstanbul Buluşması düzenliyor. Emeklilikte yaşa takılanlar, yarın Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde saat 13.00'da başlayacak etkinlikle sorunlarını ve taleplerini anlatacak. Etkinliğe Sosyal Güvenlik Uzmanları Ali Tezel, Özgür Erdursun ve Ali Duman katılacak. Sanatçılar Aşık Tolga Can ve Ahmet Güney, tiyatrocular M. Ali Çelik ve arkadaşları ile şair Mehmet Temel de destek için etkinlikte olacak.  EMEK SERVİSİ. Yıldırım KOÇ. [email protected]. Milyonlarca çalışanın haklarını çiğniyorsunuz!. AYDINLIK / ANKARA. 5. hittin Böcek, CHP Genel Konyaaltı BeBaşkanı Kemal lediyesi'nde Kılıçdaroğlu'nun düzenlediği CHP'li belediyebasın toplanlerde ve 31 tısında yaptığı Mart'ta kazanaaçıklamada, cakları yeni beşunları söylelediyelerde asdi: "350 pergari ücretin 2 sonelimiz bin 200 TL ola1800 lira maaş cağını açıklamaalıyordu. 1 sı üzerine, AnOcak itibarıyla talya'da Konyabu 350 arkaaltı Belediyesi, daşımızın net 1 Ocak'tan itiMuhittin Böcek maaşı 2 bin baren geçerli olmak üzere bu oranın al- 200 lira olacak. Beleditında maaş alan 350 işçi- yemizde 748 işçi kardenin asgari ücretini 2200 şimiz var ve en düşük ücret 1800 TL idi. Ümit edeTL'ye çıkardı. Konyaaltı Belediye rim ki hükümet de bu koBaşkanı ve aynı zamanda nuda çalışma yapar. As31 Mart seçimleri için de gari ücretin 2 bin 200'ün CHP'nin Antalya Büyük- üzerinde olmasını ümit şehir Belediye Başkan ediyoruz. Bu konu son aday adaylarından Mu- derece önemli.". 'Asgari 2 bin 500 olmalı' HAYATI ÖZCANNURCAN CANDAN / İZMİR İZMİR'de, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi başta olmak üzere, Atatürkçü Düşünce Derneği, Eğitim-İş, Eğitim-Sen ve altı kitle örgütünün oluşturduğu Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu, asgari ücretin 2 bin 500 lira olması için Aliağa merkezinde imza masası açtı. Platform, açıklanacak olan asgari ücret rakamının 4 kişilik bir ailenin insanca yaşayabileceği bir düzeye çekilmesi, asgari ücretin vergi dışı bırakılarak çalışanlardan kesilen gelir vergisinin yüzde 15 oranına sabitlenmesi için imza topluyor. "Bütün işçi konfederasyonlarını, emekçilerin acil talepleri için birleşmeye ve mücadeleye çağırıyoruz" diyen platform üyeleri, önceki gün toplanan 3 bin 300 imzayı Aliağa postanesinden Cumhurbaşkanlığına, Aile, Spsyal Hizmetler ve Çalışma Bakanlığına ve Türk-İş Genel Merkezine gönderdi. Asgari ücret görüşmeleri hakkında Demokrasi Meydanı'nda yapılan basın açıklamasında platform adına açıklamayı okuyan Genel-İş Sendikası Aliağa Bele-. Devamsızlıkta kıdem tazminatı yanar mı?. Ö. zellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin bazılarında işçinin kıdem tazminatını yakmak için şöyle bir oyun oynanmaktadır: İşyeri yetkililerinden biri, işçiye, "Seni işten çıkardık, gelecek hafta gel, tazminatlarını al" diyor. İşçi gidiyor, ancak bir hafta sonra alacaklarını tahsil etme umuduyla işyerine gittiğinde, "Sen neredeydin, kaç gündür işe gelmedin, senin çıkışını tazminatsız olarak verdik" deniyor. İşçi, "Ama bana siz git dediniz," dese bile, "Söze mühür vurulmaz" ilkesi uygulanıyor ve işçi, kıdem ve ihbar tazminatları ile işe iade davası açma hakkını kaybediyor. Bu nedenle, kendisine işten çıkarıldığı bildirilen işçinin, bu bildirimin yazılı olarak yapılmasını talep etmesi, bu yapılmıyorsa, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü'ne başvurarak durumu tespit ettirmesi gerekmektedir.. TAZMİNAT NASIL YANAR? 4857 sayılı İş Kanunu şöyle diyor (25/II/g): "İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi," tazminatsız çıkışa neden olur. İşçinin devamsızlığına ilişkin bazı Yargıtay kararları şöyledir (Uğur Ocak, Feshe Bağlı İşçilik Alacakları, Ankara, 2015): "Ardı ardına iki gün devamsızlık yaptığı, mazeret de sunulmadığı anlaşıldığından işverenin haklı feshi vardır." (9.HD. 2009/44436 E. 2012/4936 K. 20.02.2012) "Cumartesi yarım gün de olsa bir gün devamsızlık sayılır." (9.HD. 2012/23462 E. 2012/37672 K. 14.11.2012) "Genel tatil günleri çalışılacağı sözleşmede kararlaştırıldığından, o gün de iş günü sayılır; bir ayda 3 gün işe devamsızlık yaptığından işveren feshi haklıdır." (9.HD. 2012/3663 E. 2014/8847 K. 18.03.2014) "Sözlü izin aldığını ispatlayamadığından işveren feshi haklıdır." (7.HD. 2013/16310 E. 2014/219 K. 14.01.2014) "Düğüne gitmek mazeret teşkil etmez." (9.HD. 2008/41001 E. 2010/29123 K. 14.10.2010). YARGITAY'IN LEHTE DÜZENLEMELERİ Yargıtay, işçinin devamsızlığının "haklı bir sebebe dayanması" durumunda tazminatsız çıkışı engellemektedir. Bu konuda kullanılan ölçüt, ülkedeki gelenekler ve uygulamalardır. Bazı Yargıtay kararları aşağıda sunulmaktadır: "Bacanağı öldüğünde izin verilmese de 3 gün devamsızlık yapması insani ölçülerde yerindedir." (9.HD. 2012/22299 E. 2014/21005 K. 23.06.2014) "Dayısının vefatı nedeni ile 2 gün ardı ardına devamsızlık yaptığı, devamsızlığın haklı bir sebebe dayandığı, 12 yıllık kıdemi bulunan işçinin sözleşmesinin feshinin ağır bir yaptığım olduğu görülmektedir." (9.HD. 2006/2002 E. 2006/24201 K. 20.09.2006) "Yakınlık derecesine göre cenaze için 3 günlük izin makuldür. Bu süreden sonra gelmediğinden işveren feshi haklıdır." (7.HD. 2013/21856 E. 2014/4456 K. 24.02.2014) "Oğlunun düğününe gitmek için izin istediği halde verilmediğinden kendi kafasına göre gitmesi halinde mazerete dayalı olduğu kabul edilmelidir." (9.HD. 2007/22335 E. 2008/15470 K. 13.06.2008) "Hacca gitmesi için izin verilmemesi işçiyi gözetme borcuna aykırıdır." (9.HD. 2014/664 E. 2014/4313 K. 12.02.2014) "Eşinin rahatsızlığı gibi haklı bir mazerete dayandığından kıdem ve ihbar tazminatları kabul edilmelidir." (9.HD. 2006/14747 E. 2006/33223 K. 18.12.2006) "Kaza geçiren eşinin yanında hastanede refakatçi kalması mazeret teşkil eder." (9.HD. 2007/22612 E. 2008/17906 K. 27.06.2008). diyesi İşyeri Temsilcisi Sinan Uğur şunları söyledi: "Ülkemiz bir ekonomik kriz darboğazına girmişken ve son üç ayda emekçilerin gelirleri, zamlar ve döviz dalgalanmalarıyla yarı yarıya erimişken milyonlarca emekçinin gözü kulağı Asgari Ücret Tespit Komisyonunun 2019 yılı için açıklayacağı asgari ücret rakamında. İşverenlerin asgari ücretin hep en 'asgari' düzeyde tutulmasını istediklerini biliyoruz. Devleti yönetenlerin yaptıklarına bakıldığında maalesef emekçiden değil hep işverenlerden yana kararlara imza atıyorlar". 'ASGARİ ÜCRET BÜTÜN KESİMLERİ ETKİLİYOR' İşsizlik fonunun yağmaya açıldığını, bireysel emekliliğin zorunlu hale getirildiğini ve elektriğe, doğalgaza, temel tüketim mallarına peş peşe zam yapıldığını ifade eden Uğur, "Peki ya sofrasındaki ekmeği yarı yarıya azalan biz işçiler, emekçiler, emekliler ve yoksullar için ne tür önlemler alındı? Hiçbir şey. Tam tersine açıklanan bütün önlemler krizin faturasını biz emekçilere ödetme niyetinden başka bir anlama. gelmiyor. Bizler tüm bunlara sessiz kalamayız. Asgari ücret temel bir ücrettir" diye konuştu. Uğur, şu ifadeleri kullandı: "Enflasyon ve dövizdeki artışın gelirimizde yarı yarıya bir düşüş yaşattığı ortada. O halde; asgari ücret acilen vergi dışı bırakılmalı ve en az 2 bin 500 TL olarak açıklanmalıdır. Artan gelir vergisi uygulaması işçilere değil patronlara uygulanmalı, işçilerden kesilen gelir vergisi oranı yüzde 15'te sabitlenmelidir. Emekli maaşında katsayı tekrar eski seviyesine yükseltilmeli, en düşük emekli maaşı da 2 bin 500 lira olarak açıklanmalıdır. Temel tüketim mallarındaki ÖTV benzeri vergiler kaldırılmalı, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınarak vergide adalet sağlanmalıdır.".

Referensi

Dokumen terkait

Hasil dari pengolahan data mentah SBP dengan Matlab di dekat lokasi B19 diperoleh profil 2D dari lapisan sedimen dimana terlihat jelas dasar laut dan reflektornya serta memiliki

dengan Fraktur Coles”  dengan lancar dan tepat waktu.  dengan lancar dan tepat waktu. Makalah ini tentunya masih !em"ga makalah ini dapat berman$aat bagi seluruh pembaca..

Indonesia pernah menerapkan tax amnesty tahun 1984 tapi pelaksanaannya belum efektif karena wajib pajak sendiri kurang merespons dan tidak diikuti dengan

y Produk petrokimia yang dihasilkan dari hasil pengolahan minyak bumi berupa naptha, dan kondensat adalah produk aromatik (benzene, toluene dan xylene) dan produk olefin

matematika yang heterogen. Masing- masing kelompok siswa mendapat tugas menyajikan data dalam bentuk diagram batang, diagram garis atau diagram lingkaran. Kemudian secara

Dengan demikian istilah cempaka gadang merupakan sebuah konsep yang memberikan makna bahwa teks Cempaka Gadang berisi cerita tentang upacara pangruatan (melaksanakan

School refusal adalah karakteristik dari kondisi keengganan dan sering sama sekali menolak pergi ke sekolah pada anak yang : (1) mendapat rasa aman dan nyaman dari rumah,