• Tidak ada hasil yang ditemukan

Zigzag Cennet Cehennem 01

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "Zigzag Cennet Cehennem 01"

Copied!
100
0
0

Teks penuh

(1)

ZigZag

Cennet&Cehennem

01

KAYNAK

Hans Von AIBERG

Derleyen Metin KILIÇ [email protected]

1.Yayım TEMMUZ 2005 2.Yayım ARALIK 2009

Amacımız, HANİF kazanmaktır, onlara hangi milletten olursa olsun ulaşmaktır. Hans Von AIBERG

(2)

BİRİNCİ KİTAP 1. Selam/Selam 2. Allah 3. Ruh 4. Hız 5. Kur’an 6. Nur(Melek) 7. Nefs 8. Cinsan 9. Cin 10. İlahinnas 11.Yaratılış(İnsan)

11A. Cennet’ten DÜNya’ya 11B. 4 Element 11C. Ademin Zürriyeti 12. YY(Huri Irkı)

(3)

BÖLÜM 1 SELAM/SELAM

Hani "Oku rabbinin adıyla...Oku insana kalemle yazmayı öğretti..." derken İKİ KEZ OKU var

"İKİ KEZ İMAN var: " İKİ KEZ SELAM VAR selamün Aleyküm derken

Aleyküm=Senin üzerine kelimesi SIRADAN bir kelimedir. Ama SELAM ise KUTSALDIR ve Barış demektir.

O halde Selamün Aleyküm'den

Selam kalsın- aleyküm yerine ve Selam deyin Selam ves Selamolsun

Allah bunu bize yakıştırıyor

Üzerine kelimesi yerine bir daha BARIŞ denecek yani Selam ve Selam. Zor ama dilinizi alıştırmaya bakınız. Belki tabular böyle minicik nüanslardan başlayarak yıkılacak, kim bilir! Bilmeyenler için söylüyorum, İslamiyette Selam, Vakıa 25 ya da 26 da olabilir o ayette ALLAH tarafından T A V S İ Y E edilmiştir.

Bu tavsiye CENNET malıdır. Cennet üstü Cennet malıdır. Vakıa'nın ilgili ayetlerini rica etsem yazabilirseniz, bilmeyen ve duymamış arkadaşlarımız da varsa onlar da öğrenmiş olur...

<> 25. Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler. <> 26. Söylenen, yalnızca "selâm, selâm" dır.

Evet 26. ayetin arapçası şu "Selam vesselam". Aleyküm Selam'ı bırakmalıyız. Bir edattır "Üzerine, sana" kelimesi gibi Zamir/Edat/Zarf vb. bunlar kutsal değildir. Atılabilir. SELAM=Barış/İslam kutsaldır atılamaz.

(4)

O halde atılabilirin yerine BİR DAHA SELAM'ı ekleyelim olsun selam veselam. Atmak işi BEYNİMİZDEN atmak olmalı aynı zamanda...

Selamün aleyküm diyene selam vesselam deyiniz. Siz ona selam vereceksiniz, "Selam ves selam" deyiniz, sorarsa şöyle açıklayınız: "Sana zahmet olmasın diye bir de senin yerine SELAM dedim", "Selamına selam dedim". Bunu esselamün aleyküm ve... demek ise Ayette şöyle nitelendirilmiş: boş bir söz ve günaha sokan bir laf. Yalnızca "selâm, selâm". Mutmain oldunuz mu????

Önce beynimizden atmalıyız. Çıkarıp atmalıyız ve o iki ayeti anımsamalıyız. O iki ayet Cennet üstü Cennet (Sabıkur ve mukarrebun) İÇİN GEÇERLİDİR. Cennet'in üstündeki başka bir Cennet için, Arş'ın altındaki Süper CENNET için geçerlidir. Orada boş söz yok. (Altta var.) Orada karşınızdaki adına da kendinize selam veriyorsunuz.

(Alttaki Cennette ise Esselamü aleyküm ve Rahmetullahi ve Bereketühi dedikten sonra hal-hatır sorarak ve protokolle "BOŞ SÖZLER" olarak uzattıkça uzatıyorsunuz.. Buradan götürdüğünüz tüm alışkanlıklarınız ve son nefese kadar olan bilginiz ve de Saplantılarınız, inatlarınız, dayatma ve diretmeleriniz, nefsinizin ıslah olamayan kişisel projeksiyonlarını da ORTADAKİ CENNETE taşıyorsunuz...)

Selam'ına selam demek, iki kez barış demek ve bunun üzerine ne eklersen BOŞ SÖZDÜR. Boş sözler Cennet'te geçerlidir ama Cennetin üstündeki bu başka bölgede yani Allah'a komşu katta "Boş söz" hiç yoktur.

<> Orada ne boş bir laf işitirler, ne de günaha sokan bir söz Vakıa25.ayet <> la tesmeu fiyha lağiye

ama tercüme yanlış:

Çünkü Cennet ve sabıkun'da ZATEN GÜNAH yazmak kaldırılmıştır. Aslı şu:

Boşboğazlık ve gevezelik gibi içi boş konuşmalar yoktur. Bunların yerine "Selam'ına benden de selam" derler. Ayeti böyle anlamalıyız.

Ama Cennet'te boş laf var. (Ayetlerde kişilerin karakterleri ve söylemleri üzerine konuşacaklarını , mesela dünya hayatındaki Otomobil markalarını falan sayıp

(5)

dökeceklerini anlıyoruz.)

Ama Hanifleştirilmiş üst-cennet'te kişiler de ÜST düzeyde BİLİM-BARIŞ söylemiyle donanmış oluyorlar. Es (El>>>Harfitarif) Selam>>>Barış. ün aley>>>>Üzerinedir. Ke>>>>Senin Selam=Allah'ın da adıdır. El-Selam derseniz ALLAH'ın adı. (Esselam biçiminde liyazon oluyor)

Fakat sadece Selam(en) selam(en) derseniz, başına ES getirmeyeceksiniz. Çünkü selam yerine Allah'ın adından söz etmiş olursunuz. Sadece Selam selam diyeceğiz. Allah'ı anmak istediğimizde ise EL-Selam diyeceğiz. (Esselam...Mühiyminül azizül Cebbarül Mütikebbir... gibi)

BÖLÜM 2 ALLAH

Allah bizlere ŞAHDAMARIMIZDAN da yakın.

(Yakın bile uzak sayılır; yakından da yakın. Yakından da yakın uzak sayılır. SONSUZ YAKIN.)

Allah bizleri;

1. İhata eder >>> HER YÖNDEN kuşatır.

2. Allah bizlerin İÇİNDEDİR (sadrımızı, önümüzü arkamızı, içimizi bilir).

(6)

4. Allah bizleri İSTİLA etmiştir. 5. Allah bizleri İSTİVA etmiştir. 6.Allah bizleri İÇ-DIŞ olarak 7. Allah bizleri TERS_YÜZ olarak

KENDİ BENZERİNDE yaratmıştır. (Son iki maddeyi başka bir güne bırakalım, çünkü inanılmayacak kadar güzel ve uzun. Hatta dört maddeyi ERTELEYELİM.)

Şimdi fonksiyonlara bakalım:

a. Allah'ımız rızkımızı (herşeyimizi)

aa) Zaman içinde / nefes nefes / öğün öğün / hayır ve şer olarak VERMEKTEDİR. (Samed'in 1. fonksiyonu.) Buna zamana bağlı fonksiyon demekteyiz. (Perakende.)

Allah'a BİR TEK GÜNDE ruh yükselir AMA Allah'ı ORADA bulmak için. Yoksa ALLAH hep buradadır ve/veya oradadır. İHATA budur! HER ZAMAN HERYERDEDİR! HERZAMAN dedim > zamandan bağımsız. HERYER dedim > Zeminden de bağımsız. Bağımlılık bizdedir. Allah rızkına DÖRT BOYUTLU uzay zamandan bağımlılık... İşte ihata (kuşatma, abluka) eden O'dur.

Önümüzü-ardımızı/içimizi-dışımızı/sadrımızı-kalbimizi mutlak bilendir. Bunların HİÇBİRİNİ kiramen katibin melekler dahi bilemez. (Onlar tanrı mı?) Meleklerimiz İÇİMİZİ bilemezler, ancak YÜKSEK SESLE(fısıltı dahil) SÖYLEDİĞİMİZDE veya söylemeyip YAPTIĞIMIZDA öğrenirler.

Hiçbir şey söylemeden birini öldürebilirsiniz. Bunu içinizden geçirdiniz. Bilen ALLAH, melekler ise siz EYLEME geçince hesap defterine görüntüyü aldılar. Bu nedenle İNSAN meleklerden daha ALİM'dir.

Meleklerin İÇİNDEN hiçbir şey geçmez. DOĞALARINDA yoktur! Onlar jelatin gibi İÇİ/DIŞI birdir.

Meleklerin ÖNÜ-ARKASI da yoktur! Kimi zamanda ileri-kimi geri giderler vb. Meleklerin KALBİ ve SADRI da yoktur. Kalb değil GÖNÜL MEKANI vardır. Melekler GÖĞE çekilmezler onun için SADR'ları da yoktur.

(7)

Kavilleri ise vardır.

Örneğin: "Yeryüzünde yeni bir fesat mı yaratacaksın?" diyebilir. Ama kavlini dayatması için NEFS gerek, o da yoktur. Zaten meleklerden kim BEN (nefsim) DE VARIM derse Allah onu Cehennemin (BigBang sonsuz sıcaklığı) ile cezalandırır İDİ. Ama nefsi yok, dolayısıyla cezası da olmayacaktır. (İblis'in NEFSİ HEP VARDI.) Buraya kadar NET anladık mı?

Şimdi Allah'ımızın SAMED tek kutbundan bizlere nasıl bir fonksiyonla RIZK iniyor? RUH'lar kalubela'da (halen hepimiz yine oradayız).

Orası >>> NEFHİ SUR'un berzah=TEKİLLİK (Atar ve toplar damarın TERSİNMEMESİ haline BERZAH deniyor); yani HORN HOLE denen bir boru biçimli yer olup, bunun dışında DEĞİL; içinde/cidarında yer alıyoruz. O borunun DIŞI RAHMAN (Allah baba Rahmeti taşır)! O borunun içi RAHİM (Allah Anne Rahmeti taşır)!

BİZ İÇİNDEYİZ! RAHİM İÇİNDEYİZ! Allah rahminden, Ana rahmine intikal ile transfer olmaktayız. DIŞI bir erkek organ gibi; içi bir dişi organ gibi.. Ama bunları BENZETMEK bile abes! Allah er-dişi değil; her ikisi gibi RAHMET sahibidir (RahmanürRahim)!

Evrende sadece İSRAFİL bu CORN HOLE'un en dar yerinde ve dışındadır.

Berzah o kadar dardır ki, İsrafil'in ağzına kadar sığmaktadır. O bir korna (corn, Horn, kornet, hornet çalgılardır) gibi bir sestir. O ses, tüm evreni bir CAM BARDAK gibi düşünürseniz, ONU kıracak güçte bir sestir. (Sopranoların bardak kırmasını, korna seslerinden BİRİNİN, asma köprünün ÖZTİTREŞİMİNİ yakalayarak, koca köprüyü yıkması gibi.) Evren tuzbuz olacaktır. İsrafil bile... O bile tuzbuz olacaktır. Unufak olacaktır!

Demek ki bizim HİÇ AYRILMADIĞIMIZ yerimiz / Kalu Bela, sadece >>> HORN HOLE / Nefhi Sur'dur. Bunu da anladık mı?

O yaratılış başlangıcında ORADAYDIK.

DÜNYAYA GELMEK İÇİN sıra beklerken ORADAYDIK. Dünyaya gelince RUH'umuz olarak ŞİMDİ halen oradayız.

Ölünce yine oradayız.

Kıyamette orada olacağız ve kabzedileceğiz. Yeniden yaratılışta YİNE orada olacağız!

(8)

Ta ki dirilince oradan alınıp >>> ASIL YERLERİMİZE >>> CENNET/CEHENNEME konacağız.

O güne kadar (şu an dahi) ORADAYIZ!

RUH'larımız BURADA değil; HEP orada! Buna dikkat ediniz!

Z boyutundaki Ruhlarımız HEP ORADADIR. İster doğmamış; ister ölmüş, ister yaşayan olalım, RUH oradadır. CESET burada! Bunu da anladık mı?

<> emir alemi? <> gümüş kordonla bağlı?

Evet Emir alemi ve Gümüş Kordon ile ilgili.. Ceset asla oralara gitmedi ve gitmeyecek de.. Orası sadece KALİL bir yerdir. Rabbin EMRİNDEN'dir. Yani RUH denen BÜTÜN'e aittir. Ayet ne diyor? " Sana RUH'tan (Ruhlardan değil) SORARLAR!" Orada BİR BÜTÜNÜZ! Soul sister / soul bross 'uz.

<> 17/85. Sana ruh'tan sorarlar; de ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir."

Yine "MELEKLER ve RUH O'na (Z boyutuna) 50 bin yıl olan BİR GÜNDE varırlar!" Bu karadelik tekilliğinin tünel biçiminde açılmış şeklidir. Yani RUH'un menzili/gümüşkordonu bir TÜNEL gibi uzun. Karadelikten girip bir anda 50 bin yıl ötedeki bir akdelikten çıktığınızı düşünün. Tünelin UZUNLUĞU bu! Ama aynı zamanda karadelikler ve akdelikler BİTİŞİKTİR; yani SIFIR mesafede ve zamanda ÖTEYE çıkabiliyorsunuz.

Demek ki Gümüş Kordon hem bu kadar toleranslı bir uzunluk hem de parmağınızı göbek çukurunuza değdirdiğiniz kadar KISA (Adeta yok). Onun için gümüş kordon asla Gezici durugörü denen Z boyutu bedensiz astronomisi veya durugörüsü dışında ASLA görünmez!

Yine bir bayan kendine parmağıyla dokunduğunda, ALLAH'ın RAHİM adı dolayısıyla 50 bin yıllık bir mesafeye parmağını değdirmiş oluyor. Erkeğe gelince: Zaten kendi organı İÇ-DIŞ olmuş bir RAHİM'dir/Vajen'dir.

Cinsel buluşmada, 50 bin yıllık bir yol katedilerek BERZAH'a ulaşılır (Rahim ağzı), oradaki RUH'a ulaşılır, O transfer edilir. İşte bizi leylekler böyle getiriyor!

(9)

Baba ve Anne (Adem ve Havva tek idi, yeniden birleşmek için cinsel bağ kuruyorlar.) bu KOZMİK buluşmayı gerçekleştirdiğinde Berzah'ın ardına geçen SEÇİLMİŞ! O buluşmayı sağlıyor! Bunun ardından, o aşılanmış yumurta MUALLAKTA (Boşlukta) HORN HOLE'a doğru taaaaaaaaaa 50 bin yıllık bir yol katediyor. Yukarı tırmandığı anda ona muallağa tırmanan anlamında ALAK deniyor! Alak'ın tırmanması demek RUH'tan bir buz kalıbı olan kendi RUHUNU (yani nefsine ait olanı) alıyor. A L A K buydu işte!

Allah'dan daha merhametli HİÇ BİR KUVVET daha yoktur!

Allah'ımızdan ADALETLİ hiçbir ADİL daha yoktur! Allah dileseydi, bizi önce CEHENNEMDE yaratır ve ödül olarak CENNET'i kordu. ADALET odur ki, MERHAMETİ (Cenneti) ĞADABINDAN (Cehenneminden) ÜSTÜNDÜR!

İnsan EN ÜSTÜN olduğundan CENNET'te yaratıldı!

Cinler gibi Dünyada değil! BİZLER ÖZBEÖZ EVLAT-gibi- KULLARIZ! Ne Ezra'nın, ne İsa'nın, ne meleklerin, Allah'ın oğulları ve kızları olmasına ihtiyaç yok. BİZ ZATEN EVLAT => K U L 'uz!

Allah'ı ÜÇLEYENLER, tüm insanların EVLAT olduğunu inkar edip, bunu sadece İSA'ya veya Nurül Muhammedi'ye KISITLAYANLARDIR. KUL demek, Allah'ın doğurmadığı ammmaaaaaaaa "KENDİ SURETİNDEN" yarattığı, "KENDİ RUHUNDAN" üflediği EVLADI demektir.

Tenzih ederim, evlat-tevellüd-velet, doğum ile ilgilidir. Allah doğurmadığından VaLiDe'miz olmadığından, bize A B D (Abit) demektedir. Tek fark, EBA (Baba veya EBEVeyn) olmayışı.

Elif ile değil, AYN ile yazıldığında ve B => P olduğunda, APE (Apostle => KUL) olduğumuzdur. ABİD => APOT'tur. Yani KUL'DUR! Burada AYN vardır. DOĞURULMAMIŞ olduğumuzu göstermek için.

Biz, Allah'ın OYUNCAĞI ve oğlu falan değiliz. Hobisi veya Kızı değiliz!

En güzel kelimeyi seçmiş yaratan: "ABİD" diye... "Neredeyse evlatlarımsınız" demeye getirtmiş! "Cinleri ve insanları ancak bana KULLUK için yarattım" demiş!

"Melekler O'nun ONURLU KULLARIDIR", çünkü Bu Abid'lerinin NEFSİ yoktur, hata yapmaları yoktur >>> ONURLUDURLAR doğal olarak.

(10)

Ama CANNSAN'ın (Cin ve insan'ın) NEFSİ vardır.

Hata yapmaları ÇOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOK d o ğ a l d ı r . Allah bunun için Affedici, Ğaffar olmaya HAZIR'dır! Biz hata yaptıkça insanız! Cinler sıralarını savdılar, yeryüzünü KANA boyadılar! Bizler HALİFE'yiz! Ya kansever muhalifleriz (Cehennem yurtlukları) veya tersi HALİF kullarıyız.

Halif olmanın fıtratında HANİF olmak vardır. Hain olmanın fıtratında ŞEYTAN vardır.

BÖLÜM 3 RUH

Pekiyi bu Ruh nerede tezahür etti, nerede ortaya çıktı?

Yanıtı sizde, gönlünüzde, yüreciğinizde, kalbinizde ama soyut olan kalbinizde...Gönül mekanının (Ruh ürünlerinin, sürekli düşüncenin vb.) kaynağı olan jeneratör vardır. Oranın adı "gönül mekanı"dır.

Gönül Mekanına bir giren (Aort damarı, şahdamarı) vardır o da soyuttur, Onun adı Kur'an'da Hablilverid'dir. Allah bize o şahdamarından da yakındır. Ama manevi göbek kordonu olan o bitip tükenmeyen ince gümüş kordonun Arş'a asıldığı kadar uzaktır. Beslenme, savunma, Üreme içgüdüleri yani rızkımızın ikmali çok uzaklardan gelir. Ama ŞAHDAMARIMDAN YAKIN ALLAH'IMIZ hiç bir yere sığmaz da "GÖNLÜMÜZE" sığar.

Allah'ın ruhundan üflendi ya, o üfleme ebediyen sürmektedir. Örneğin, duygu, düşünce vb. çabasız bir süreçtir, enerji gerektirmez. Sürekli düşünürüz, uykuda düşünürüz (Düşünmesek rüya görmezdik, uyku küçük ölümdür) Büyük ölümden sonra da düşünürüz, tıpkı kendi ameliyatını tavandan seyredip de hayata dönenlerin anlattığı gibi) ölümden sonra da düşünürüz, ebedi Cennet ve Cehennem yaşamında sonsuza kadar düşüneceğiz. Kalu Bela'dan itibaren biz kesintisiz düşünmekle yükümlüyüz.

(11)

BÖLÜM 4 HIZ

Işıktan hızlı giden bir elma, ağaçtan yere değil, ağaçtan göğe düşer. Zaten ağaç da terstir. (Melekler uçmazlar, göğe düşerler. Cennet'te ağaçlar TERSTİR, kökleri yukarıdadır, ırmaklar başyukarı da akar vb.)

Önce ters çekimi irdeleyelim, terminolojilerini, çocuğun adını koyalım. Çekim yerine ters çekim Yani antigravitation ve veya LEVİTATİON (hani şu "Havalanma" olayları, meleklerin göğe düşmesi, Cennet'te ırmakların başyukarı akması, Cennet ehlinin dilerse uçması vb.)

Melekler(Takyonlar, Ruh vb.) UÇMAZ, yani rüzgara karşı kanat çırpıp, bildiğimiz kuşlar gibi yükselmez. Tam tersine "Ağaçtan yere düşeceğine; ağaçtan göğe düşen" bir elma gibidir.

Işıktan hızlı evrende(TAKYONLARDA) ÇEKİM yerine ANTİ ÇEKİM vardır.

(Levitation, antigravitation, elmanın yere değil göğe düşmesi, meleklerin göğe düşmesi, Cennet'te ağaçların ters durması, nehirlerin baş yukarı akması vb. Cehennemde ise Güneş'inkinden beter bir Çekim vardır, bildiğimiz çekim, ama bizi kağıt kadar inceltip yere yapıştıran cehennemi bir çekim.)

<> Yerler ve gökler var oldukça...onlar oradan (cennetten) çıkmazlar... Bu ayeti anlayamıyorum..

Sorduğun ayete gelince: Cennet 7 tabakadır. Bir de Cennet dışında başka bir yaratılış yani ÜÇÜNCÜ bir sınıfın gideceği ALLAH misafirhanesi olan Sabıkun Naim Cenneti var. Onunla birlikte 8 oluyor. 7+1 olarak düşünebilirsin.

Orası ve Süper uzay ile (Arş, Kürsi, Levhi Mahfuz, Nefhi sur, Kalem,Sidoe, Cennet yapıtaşıları, Cehennem vb.) malzemesi de KALICIDIR çünkü ÖMÜR değil H A Y A T (Ebediyet) sahibidir. Tamam mı?

(12)

15+1=cennette kızların yaşı, 16+(16+1)=erkeklerin yaşı <> arz-sema orada geçersiz yani... Geçersiz çünkü yaşlanmanın nedeni var: 1 gün= 1 güne eşit olduğunda yaşlanırsın.

Ama bir gün = Bin yıl = 365 bin gün RELATİVİTESİ işbaşına geçince YAŞLANMAZSIN. YAŞLANMAZSAN ÖLMEZSİN.

Daha da ileri giderek gençleşilen bir ülke daha var: Bir günün = 50 bin yıl olduğu bir hızla hareket eden bir sistem.... 11 milyon gün sürüyor o bir tek gün.

Gün 24 saat hemen bitiveriyor. Cennet'te böyle tasa yok: bir gün=EBEDİ!!!!!!! Tabii cehennemde de bir gün ebedi.

ÇOK DİKKAT ETMELİYİZ.

Cehennem ve Cenneti bir SIRAT kılı ayırıyor. Cennet takviminde iki ölçü(Takdir) vardır.

Sabıkun'da bir gün >>>>50 bin yıl ve SONSUZ TANE BİR GÜN var.... Buna NAİM (Nimetler) cenneti denmektedir.

İkinci bir Cennet daha var ki, o da Sidre takvimidir: Orada da bir gün Bin yıldır. Böylece bir saniyenin 18 yıla

Bir saniyenin 18 dakikaya bir saniyenin 14 saniyeye vb.

eşit olduğu "Nedensellik/Causality" takvimleri vardır.

Ama DÜNYA denen sürgün gezegeninde, bir gün=1 gündür. Yani ışıktan YAVAŞ olmanın bedeli olarak "OL VE ÖL AYNI ANDA" olmaz. Oluş(Neden) ÖNCE; ölüş (Sonuç) SONRA gelir.

BÖLÜM 5 KUR’AN

(13)

Kur'an'ın tamamının "İnanılmaz olaylarla" dolu olduğunu örnekseyerek yazmıştım. Denizin yarılması,

Hayvanların konuşması, İfrit ve cinlerin durumları, gökten inen kudret helvaları ve kuşlar,

Yunus'un su altında nefes alması, Davud'un demiri eliyle eritmesi,

Süleyman'ın uçurulması,

Adem-Havva'nın tek nefs olarak yaratılması,

Cennet'ten bir UZAY yolculuğuyla sürgün gezegeni dünyaya gelmesi, İsa'nın babasız doğması ve gelecekte yeniden SİZLERCE görülmesi,

Nuh'un gemisine hayvanların ÇİFT ÇİFT kendiliğinden girmeleri, İbrahim'in ALLAH ile dost olması (Tüm kuralları deliyor dikkat!)

Resulullah'ın Cinlerin peygamberi olması ve kendisini hep bir bulutun izlemesi. Hızır'ın tahtı getirmesi,

Musa'nın Ahit sandığı/Tabutüssekine,

Eyyub'un inanılmaz sabrı. (Zombiydi, yaşayan ölüydü) Altın buzağının konuşması,

hiç görünmeyen şeytan'ın varlığı, meleklerin varlığı,

Arş-Kürsi-Sur borusu-Arş direkleri-Levhi Mahfuz, Kur'an'ın ARKADAŞımız oluşu,

İdris'in öldürülmeden göğe alınışı,

300 yıl bir mağarada 8 saatlik bir süreyi yaşayan ashabı kehf ve Rakim...

Açın bakın olağan/Normal diyebileceğiniz hiç bir şey yok mübarek kur'an'da... Allah bunlara ve (Büyü, Ahıret, Huriler gibi.) görünmeyen bilinmeyen herşeye inanmamızı istiyor.

Denizler mürekkep olsa.... EBEDİYEN KUR'AN BİTMEZ... Zaten Levhi Mahfuz EBEDİ bir KUR'AN'IN ADIDIR... Orada dirildikten sonraki diyelim ki yük kentrilyon yıl sonraki "Cennette" yediğin meyvenin TANIMI var.

(14)

Kur'an bitmez. O Levhi Mahfuz'dan indirilmiş şanı yüce sayfalardadır. Levhi mahfuz'un ömrü ise SONSUZ'dur... Kur'an SONSUZDUR... ALLAH'IN KELAMIDIR ve o asla susmaz...

Çünkü ALLAH HAYYÜLKAYYUM DİRİDİR. Kelamı da vardır... Ebedi Mütekellimdir ve Kur'an bitmez... Onu size diyanet denen ihanetin tercüme ettiğine bakmayın. Kur'an ÇOK BAMBAŞKA bir kitaptır ve ebedi dosttur.

O Kabirimizdeki YEGANE arkadaşımızdır, en sevdiğiniz kişinin hologramında o sizinle birlikte olacaktır. Kur'an'ı çok sevin. O Arkadaştır ve CANLIDIR. Çünkü O RUH'tur. Melekler ve RUH derken işte bu RUH Kur'an'dır. Kur'an sizin arkadaşınızdır.

Onu size başucu kitabı olarak emanet ediyorum... Kur'an'ın kendisi zaten olağanüstü.

(“Mucize olarak kur'an yeter” ayetini anımsayınız.) Hayır bunlara şaşırmayın!

Annesiz babasız doğan üstelik cennet diye bir başka evrende yaşayan Adem'e Babasız doğan İsa'ya

İnanılmaz bir sabır gösteren Eyyub'a

Okuma-yazma dahil konuşmayı ve bildiğiniz herşeyi icat eden İdris'in ölümsüzlüğüne İbrahim'in ALLAH DOSTU, Allah'ın YGANE, BİRİCİK dostu olduğuna

Hızır'ın Belkıs'ın tahtını getirdiğine (Anında görüntü) Zülkarneyn'in koskoca Yecüc-Mecüc istiasını ertelediğine

Hiçbir duası kabul olmayan ve hayatında yaptığı ilk ve son tek bedduası yüzünden TUFAN yağdıran NUH'un öyküsü... Her hayvandan BİR ÇİFT... Hem de kendi kendilerine geliyor ve gemiye giriyorlar... Aslan yanında zürafa. Kedi fareye binmesi için yardım ediyor. Bunları sakın ve sakın birer FANTAZİ kabul etmeyiniz. KUR'AN BUDUR arkadaşlar.

Ve o kitap o mübarek dostumuz Kur'an Asla

bir Ş A K A

(15)

söz eğlence

ve hadis gibi iftira değildir.

Diyorum ya Kur'an'da NORMAL OLAN bir şey aramayın. Herşey orada Paranormaldir. Paranormal=Normalüstü

Adem Cennet'ten iniyor-İsa yukarı çıkıyor. Bunları normal sanmayın. Kur'anda ne varsa normal üstüdür Ve bunu düşünüp epeyce şaşırın. Çünkü, Kur'an "KEŞFİNİ ÇOK SEVER"

Kur'an'ı da İKİ KEZ okumalıyız.

Müfessirler YAZAR'lar ama bir de Görünmeyen yazma biçimi vardır, onu yazamazlar. İnsanın sol eli (meş'eme=cehennem) sağ eli (Meymene) vardır. BİR DE ÜÇÜNCÜ ELİ VARDIR!

Rabbim Ankebut suresinde Resulullah'a "SAĞ ELİNLE YAZMAMIŞTIN" derken, cehennem >>>TEK EL, CENNET ayrıca iki el(Meymene eli ve Naim eli.) Bunları da görmek gerekir. Yani OKU/OKU YAZ/YAZ SELAM/SELAM İMAN/İMAN

Üstelik Kur'an'da CANLILIK yanında devasa bir özellik daha var: Y A L A N hiç yoktur Kur'an'da... :)))) Dolayısıyla benim sözlerimde de YALAN dışarlanmış oluyor.

Gönül rahatlığıyla inanarak okuyunuz beni! Ben kur'an'ım! Kur'an da ALLAH'IN KELAMI, KELİMESİ/SÖZÜDÜR!

<> nisâ, 4/87. Allah, O'ndan başka ilâhe yoktur. Gerçekleşmesi mutlak olan diriliş gününde sizleri biraraya toplayacaktır. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?

(16)

O söz başımıza gelmiştir!

“ALLAH'tan daha doğru sözlü kim olabilir?”

“we men aSdequ minallâhi xadîthen”

"Kim hadîs olarak ALlâh'tan daha doğrudur?" ya da "Kim bir hadîsi ALlâh'tan doğruladı?"

“Kim daha sadıktır Allah'tan hadisçe?” "Kim bir hadîsi ALlâh'tan doğruladı?" "we men asdaqu/asdaqa min ALlâhi xadîthen"

“asdaqa/asdaqu”;

“asdaqu” olursa isim cümlesi, “asdaqa” olursa fiil cümlesi.

"Kim doğruladı, Allah'tan, bir hadis?"

ya da "Allah'tan bir hadis doğrulayan mı var?" gibi..

<> Tûr, 52/33-34. Yoksa, "onu uydurdu" mu diyorlar! Hayır, iman etmiyorlar. Eğer doğru sözlü iseler, onun benzeri bir hadis/söz getirsinler.

Evet ayet benzeri bir HADİS bugüne kadar kimse yazamadı.

Nasıl yazsınlar ki? Yukarıdan aşağıdan sağdan okuyorsun, digital/bineer vb. Öyle bir yazacaksın ki, hem cinler hem insanlar okuyacaklar. Öyle bir yazacaksın ki, Ademce/İdrisçe/Nuhça/İbrahimce hepsi birden içinde olacak! Ve hepsi bir tek cümle olacak. (Kehf ve Rakimi de tamam olacak.)

Nasıl yazarız bunun bir benzerini?

Bu kese altın ile satın alınan emevi abbasi hadis uydurmaları değil ki...

Bir bilmece düşünün (Kare bilmece), sadece soldan sağa ÇÖZDÜĞÜNÜZÜ düşünün. Tüm kareler dolmuş oluyor. Bir de bakıyorsunuz ki, Yukarıdan Aşağıya kısmını çözmeniz gerekmiyor. Soldan sağa bölümündeki kelimelere hiç benzemeyen yepyeni YUKARIDAIN AŞAĞIYA kelimeler görüyorsunuz.

Kur'an bundan da öte, ÇAPRAZ'ı da çözer (Yukarıdan sola, aşağıdan sağa gibi). Üstelik KÜB gibi üç boyutludur (KEHF=KÜB).

(17)

Biliyor muydunuz, Kur'an7ın bu kadar güzel olduğunu?

Doyamazsınız tadına. O yemyeşil bir nurdur. Bir metre alttaki toprağın tek ışığı. Bir rakim mesafesi kalınlığında ve tek renk yeraltında...

Yeraltı mı? Hayır, yer gök bitişik. (Zaten bitişikti, onları ayırmıştı.) O halde YER ve altı diyemeyiz. Güneş yukarıda kavuruyor saçınıza değiyor. Gök nerede? Elimi kaldırınca güneşe giriyor-upuzun- uzatılmış. Ayak tabanınızın altında YEŞİL nur serin mi serin. Ve başınızın tepesinde güneş sıcak mı sıcak.

Orası Mahşer! Ve Dabbe olacaksınız her biriniz! Dabbeyi yaşayacaksınız. Yeşil Nur7u önünüze lamba koyacak takvanız ve amelleriniz.

kur'an7ın nurudur bu...

Öylece gidilecek merkezi meydana/mahşere...

Ve herkes bir ipi tutmuş olacak! Bizim ipimiz belli>>>Allah7ın ipi. Bir de bakacağız ki İbrahim milleti olan hanifler de aynı ipi tutmuşuz.

Bir de bakacağız ki o ip(ler) meğer Arş'ın GÖLGESİYMİŞ. (Mahşerdeki TEK/biricik gölge)

Arş güneş ile aramıza gölge yapmış Yeşil bir serinlikte kalmışız! Ve emin olarak

Teslim olarak hak etmiş olarak

DAHA FAZLA bekletilmemek için "Önce haldi MİH girecek. <> 7. Ey sükûna kavuşmuş benlik!

<> 28. Dön Rabbine, razı etmiş ve razı edilmiş olarak! <> 29. Gir kullarımın arasına!

<> 30. Gir cennetime!

Ey Dostum ibrahim kıyamete kadar bütün gelmiş geçmiş milletini topla ve şu kısa HALI'yı geçin bakalım. İlk girenler bana en yakın olan Cennet7e girsin, Sabıkun/mukarrebun/Naim cennete.

Sonra sıra diğerlerine gelecektir! Diğer cennetlere.. Bir günün bin yıl hatta 50 bin yıl olduğu o günler boyu beklemekten kurtularak... Bir gününüz bin yıl mı oldu? O halde siz sabredenlerdendiniz! Sizlere sabırı tavsiye ediyorum. Ne kadar sabrederseniz mahşerdeki bekleme azabı o kadar kısalacaktır. Sırat da bir halı boyunda olacaktır.

(18)

Cehennemi örtecektir. Tel cambazı olmanıza gerek kalmadan... Allah size bu kolaylıkların hepsini versin.

Cennet’e müminler, Naim cennet’e ise İbrahim’e tabi olmuş Müminler, bu ayetler çok açık. Çünkü Kur’an’ın tamamı HANİF DİN üzerine kuruludur. (Bunu bilmezler, bildirmek Dabbe görevidir.)

BÖLÜM 6 NUR(MELEK)

Nur (Sonsuzözenerji Ennorgie) ve Esir (Sonsuzdabirler ortamı, KülliŞey'in ortamı) Nur'dan da melek ve Zebani diye bir takım yaratılıyor. Melek Cehennem'de yanar (Ayeti anımsayınız: Meleklerden her kim ben de varım=İlahım derse biz onu cehennemle cezalandırırız.) Ama Zebani Cehennemi Yakar. Bu yüzden hiçbir zebani/Zebun Cehenneme giremez. Onlar sadece SEKARda yani kazanın altındaki ATEŞte bulunurlar. 19 tanedirler.

Hiçbir ZEBANİ "Ben ilahım diyemez" çünkü cezalandırılacağı bir Cehennem yoktur ve En büyük ceza şu olmalıdır bir Zebani'ye... CENNET'e konması yani orada helak olur...

Tuhaf ama bu doğru... Zebani'nin Cenneti de SEKAR işte.. (Gübreböceğinin cenneti gaitadır ne yapalımki bu böyle)

Cinlerin Cenneti ise Volkaniktir, onlar bunu seviyorlar... (Üstüme gelmeyin haşa ben yaratmadım, niye böyle Allah'ımıza sorun.)

TAKYON bir kütleyi KARADELİK YUTMAZ tam tersine KUSAR Ama bu kez AKDELİK takyonları yutar.

Ayeti anımsayınız:

"Meleklerden kim ben de varım derse onu (KENDİ) CEHENNEMİ (Quasar/Akdelik) ile cezalandırırız."

(19)

<> 27. Onlar O'nun sözünün önüne geçmezler; onlar yalnız O'nun emriyle iş yaparlar. <> 28. O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar,O'nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler.

<> 29. İçlerinden her kim, "Ben O'nun dışında bir ilahım" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. Zalimleri işte böyle cezalandırırız biz.

Evet bu melekler. Sadece melekler.

Onların CEHENNEMİ İlk aknokta(Bigbang) patlaması. O nokta onları TEKİLLİK BİÇİMİNDE yutuyor. (Bizdeki karadeliğin bizi yutmasıyla özdeş)

Melek olduğundan kuşkulanan var mı? Yani orada bildirilen sadece MELEKTİR demek istiyorum, bundan kuşkulanan var mı? ?????

<> 26-29 hepsi beraber okununca belli oluyor.

Evet :) Meleklerin de cehennemi var. Hatta onları donduracak bir soğuk fusion benzeri mekanizma bile var.

Melekler takyonlardır. (Sıfırdan küçük imajiner kütledir.) Dolayısıyla ışıktan hızlıdırlar. Işıktan katına göre milyonlarca kez hızlıdırlar. Bir gün=Binyıl gibi, 50 bin yıl gibi. Yani kimi melek ışığın bin yılda aldığı yolu alıyor birtek günde... Ya da 50 bin yılda katedilen yolu alıyor...

Takyonların son hızı nedir? Sonsuz mu? Hayır! Şimdi C=Işık hızını işaretleyip bir ÇEMBER çizelim saat yönünde giderek ışık hızının katlarında hızlanırlar. Nereye kadar? Çember sizi getirip sıfır kelvin (Mutlak soğuk) noktasına yani HAREKETİN durduğu yere, evren ısısının HİÇ olmadığı bir yere getirecektir.

ISI HİÇ YOKSA NAR ve NUR da DONMUŞTUR. (Energy ve Enoorgy) İşte meleklerin sonu geliyor.

BİZİMLE BİRLİKTE BİR TEK ALLAH KALICI. (Hüvelbaki) Kalan Fani/geçici. O gün hiç kimse Allah'ımızın "Bugün mülk kimindir?" sorusuna yanıt veremeyecektir. Allah'ımız kendini yanıtlayacaktır: "Bugün mülk Vahidül Kahhar olan Allah'ındır."

(20)

Mutlak soğukta tüm YARATILANLARIN K A B Z E D İ L M E S İ N E(Tutuklanmasına) KIYAMET deniyor. Hiçbir melek de yaşayamayacaktır. Ruhu kabzedilecektir.

İnsan meleklerden nasıl üstün olur? Nasıl eşrafı mahlukattır?

Sonsuz hızda giden melekler bizim MİNİMUM hızımız olan 0 derece Kelvin'in GERİSİNDE KALDILAR. Işık hızı Meleklerden daha hızlı oldu böylece...

Işık hızı Cinleri; fakat kelvin hızından ışık hızına olan aralık ise İNSANI temsil ediyor. İNSAN E N H I Z L I oluveriyor. Bir de Aşağıların aşağısında olmasına rağmen YUKARILARINEN YUKARISINDA oluveriyor. En şerefli yaratık İnsandır Amenna.... Bu antropik görüş değil; Bu FİZİKMAN da böyle... Maymunlar da kediler de var ama... Onların yegane AKILLISI (Akıl=Bilim üreten) kuşkusuz TEK BAŞINA İNSAN Yani BİZLERİZ.

Allah'ın bu nimetine hamdolsun Şükürler olsun.

İyi ki bir CİN ya da MELEK değiliz İnsanız biz

Haülifeyiz=Şerefli Halifeyiz=Nankör Hamd olsun Hamid Rabbimize...

Evreni BİZİM üzerimize kurmadılar Bizi EVREN üzerine kurdular CEBRAİL bile BAHANE. Vahy meleği.

Azrail bile bahane. CAN alır o kadar. Öteki alemde can almak yok ki. Ebedi cennet-cehennem'de ÖLÜMSÜZ olarak yaşayacağız. Azrail kimin canını alacak.

İsrafil dört kez SUR'a üfleyecek sonra ??? İŞİ BİTTİ

Mikail BİYOSFER MELEĞİ. Öteki alemde TEK HÜCRELİ olunca (Quant teoremi olmayınca) kimin canını alacak ki? İşi bitti.

(21)

Gerçek ALAN ehli Cennet-cehennem ve üstüne kalıyor <> Azrail’in canı dr?

Azrail'in canı>>>>>>>Tüm canlıların canı.

KENDİ CANINI ALIYOR haberi yok !!!! Azrail can aldıkça ÖMÜRÜ BİTİRİYOR. HAYAT devam ediyor. Ömür dediğin sonsuzda-bir. HAYAT ise >>>>>Sonsuzun TA kendisi

Önce Allah HIZLI olanı yarattı. (Melekler ışıktan hızlı gider.) Sonra Daha az hızlı olanı (Işık/Cinler ) yarattı...

Meleklerin tersine cinlerin NEfsi(fesat çıkarma istidadı) vardı. Cinler yeryüzünde azdılar... Dinozor bile bırakmadılar. Doğaya zarar verdiler.

Onların başına Allah Cinlerden bir çocuğu bela olarak verdi. O tüm cinleri öldürdü. Bir kısmı kaldı. (Şimdikiler onlar)

O cinlerden bir IRK olan CİN ÇOCUK Azazil adıyla Cennet'e alındı. Cennet haznedarı oldu. Yeryüzü ise kanlı bir yeryüzüydü...

Allah Adem'i yaratmayı (Halif ve muhalif olarak) yeryüzüne atamayı diledi. MELEKLER cinlerin geçmişine bakarak, yani devasa dinozor gibi hayvanları, mamutları vb. nasıl yok ettiğine bakarak, şimdi de İNSANIN yeryüzünde neler yapacağını (tahmin) ederek bu serzenişte bulundular.

"Yeryüzünde yeni bir fesad mı yaratacaksın?" dediler. (Tecrübe konuşuyor dediler.) Hangi laf üzerine? "Ben yeryüzüne YENİ bir H A L İ F E yaratacağım" ayeti üzerine...

Bunun iki türevi ve işlevi var:

1. HALF>>>Halife/Allah İktidarının temsilcisi 2.muHaLiF>>>>Bu iktidarın KARŞITI düşmanı...

Bir yazı tura mı atacaksın? Bunu sordular... Rablerine... Ya Halif ya muhalif olmak gibi bir YAZI TURA... İyi ama, Allah'ın yazı tura ile zar ile barbut ile poker ile NE İŞİ VAR? Melekler SAÇMALAMIŞTI. Zaten hemen de özür dilediler...

(22)

O ayeti bulabilir misiniz?

<> 2:30 wa 'iz qaala rabbka li al malaa'ikah 'inniy jaa il fe al 'ard.Khalefah qaalu 'a taj al fehaa man yufsid fehaa wa yasfik ad dimaa' wa nah.nunusabbih. Bi h.amdka wa nuqaddis laka qaala 'inniy a lam maa laa ta lamuun

<> 2:30 Hani Rabbin, Meleklere: "Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim" dedi.

Ve bunun üzerine MELEKLER nasıl GERİ adım attılar? (Devamını yazınız lütfen) <> Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin" dedi. (31)

<> Dediler ki: "Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın."(32)

Yani MELEKLER okuma yazma bilmezler. İlk bunu anlıyoruz ayetlerden. İkinci olarak GELECEĞİ de bilmezler :)))) (Allah'a şirk olamazlar)

Üçüncü olarak Melekler kıskanç olabilmek için NEFSLERİ olması gerekir. -ki nefsleri YOKTUR-Düşen MELEK denen şeytan NEFSİ olduğu için kıskançtı.

Ama meleklerin AYRIK kimliği yoktur. (Mültikopya olarak matris kurarlar ve TÜMLEŞİKTİRLER.) Nefsi olmayanın burada kıskançlığı değil CAHİLLİĞİ sözkonusu: Allah'ımıza "Halif-muhalif" yani YAZI TURA attırmaya kalkmaları AKILSIZLIK idi ve Allah onları düzeltince melekler de hemen ÖZÜR moduna geçtiler.

<> meleklerin haksız çıktığı da söylenemez 'ben sizin bilmediğinizi bilirim’ de maksat neydi acaba?

Maksat şuydu: Cehennem gibi CENNET de yarattım. Halifeyi Cennet'e... Muhalif'i Cehennem'e koymak üzere...

(23)

BÖLÜM 7 NEFS

NEFS=EMANETTİR

Nefsi taşımak çok ama çok zordur. Melekler nefsi istememişlerdir. Hayvanlar ve bitkiler Aklı istememişlerdir nefsi almışlardır ama bu yüzden de MASUM kalmışlardır.

Biz ise , bu satırları okuyan herkes EMANETİ=NEFSİ üstlenmişiz... Yani NEFSİMİZ olsun istemişiz.

Melek istememiş: Cennet'i de cehennemi de istemiyorum demiş dolayısıyla NEFS'i olmamış.

İnsan ise "İster Cennet ister Cehennem, hele bir nefsi verin deneyelim" diye Allah'a misak vermiş Anlaşma yapmış, söz vermiş, akit ve ahit imzalamış...

Bundan sonraki ilk konu şu:

Nefs 12 yolla nasıl terbiye edilmeye çalışıldı. 11 yol ile yola gelmedi. Açlık denen 12.yol (Ramazan) nasıl terbiye edildi. Hangi ağaçtı beslendiği? O ağaç neden kur'anda lanetlendi? Şeceretil Mel'une dendi?

<> peki ölüm olayında nefsin durumu ?

Nefs, Madde(Tardyon) ile soyut madde(Ruh=Takyon) arasında bir GİRİŞİMDİR. Yani interferens olayıdır. NEFS=LUXON'dur. Işıkhızıyla sınırlıdır. Enerji bedendir. Resmi çekilebilmektedir. Parmak ucundan bile fotoğraflanabilmektedir. (Kirlian photography maddesini Web Search edebilirsiniz.) Nefsin durumu bu. Takyon ve maddenin GİRİŞİM saçaklarına N E F S deniyor.

Beden x,y,z koordinatları içinde ARTI olandır. (Sıfırdan büyüktür, ışıktan yavaştır.) Ruh ise SOYUT bedendir. xyz EKSİ'dir, sıfırdan küçüktür ve ışıktan hızlıdır.

İkisi bir araya gelince otomatikman BİLEŞKE olarak NEFS ortaya çıkar. <> yeniden dirilişte ruh bedenle beraber nefiste dirilecek mi?

(24)

Yani yeniden dirilmek demek. <> nefs berzahda diyebilir miyiz?

Hayır. Nefs LOKAL'dir. SENİN LİMİTLERİNİN TA KENDİSİDİR. Resmini çektiğinde görürsün ki, parmağından omuzundan saçından DIŞARI kaçamamakta. Nefs bizimle birliktedir.

İstekleri isteyen NEFS değil Bilincin ta kendisi. Çünkü ölümden sonra dirilişe kadar NEFSSİZ olarak beklemekteyiz. Ancak bilincimiz şimdiki bilinciniz neyse o. NEFS ile ilgisi yok. Çünkü ölümden sonra Beslenme-savunma-üreme yok. Bunlar yoksa NEFS de yok.

Cehennem'in münafık, Siccin iki dip katı haricinde tamamı boşaltılacak kalan herkes Er/geç (Belki yüzmilyar asır sonra) Cennet'e gidecek.

Zerrece iman ile orantılı olarak AZAP süresi de uzuyor. Kaç zerreniz varsa o kadar kısalıyor.... Bu ZERRE'nin oluşturduğu miktarın HARDAL tohumu büyüklüğüyle ilgisi var.

Çünkü : ŞEY=Sıfır idi. Bunlardan mesela yüz katrilyon tanesinden bir Hardal tohumu oluştuğunu düşününüz. Hardal tohumu artık ŞEY değil E Ş Y A kategorisine giriyor. Eşya olan her şey de bir birim=NEFS'dir. Şeyler'in ölüme ihtiyacı yoktur ama Külli Nefs'lerin ölmesi bir zarurettir.

Çünkü: Şey=SIFIR'dır (Esirdir, sonsuzda bir küçüklükte bir noktacıktır.) Sıfır olan bu kökten Allah yaratmayı dilerse Sıfır ikiye bölünüyor. İki ŞEY daha oluşturuyor. (Zıttı ile kaim: Madde-Antimadde; somut-soyut gibi)

İşte o zaman BİR TEK Ş E Y İki Zıt-Nefs oluyor. Bunların bir ömrü var. Sonra ikisi cebirsel olarak birbirlerine rastlıyor ve birbirlerini yokediyor (+1)+(-1)== gibi

Yani Annihilation. (Sıfır olarak NEFSİN yok olması, Nefs çiftinin ölümü tadması) Elektron ve pozitron da böyle bir çift nefs'dir (Kendi başına ayrık kimlik) ama birbirlerine rastlarlarsa Toplanıp sıfır olurlar. Bundan bir çift FOTON çıkar.

(25)

olarak... Her foton birbirinin aynıdır. (Artısı eksisi yoktur. Yani TEKDÜZE bir ş e y 'dir.) <> Ölmeden evvel ölme sırrı üst uzayda ölümü tatmak mı acaba?

Evet üst uzayda BİRLENMEK. İşte bu çok önemli.

NEFSİMİZ böylece kabzediliyor. <> 27. Ey huzura kavuşmuş insan!

<> 28. Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. <> 29. (Seçkin) kullarım arasına katıl,

<> 30. Ve cennetim gir.

Bu MUTMAİN olmuş NEFS anlamındadır. Bu nefsin sahibi bir millettir ki onun adı İbrahim Milletidir. Allah onlardan onlar da Allah'tan razı olurlar böylece. Kullar(Seçilmiş) dan maksat Haniflerdir.

30. ayetin Arapçasını yazabilir misiniz? <> 27. Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü. <> 28. İ rci'ıy ila rabbiki radıyeten merdıyyeten.

<> 29. Fedhuliy fiy 'ıbadiy. <> 30. Vedhuliy cennetiy.

Ve dahili CENNET diye ikinci bir anlamı daha var. Yani Ve dahil olunuz Cennet'ten başka DAHİLİ CENNET diye bir GİZLİ tevili daha var.

Meleklerin nefsi olsaydı da boylarının ölçüsünü görürdüm! Meleklerden kim BEN (nefsim) VAR derse, onu o saatte CEHENNEM ile cezalandırırız bu ayettir (Yerini siz bulunuz ltf.)

<> Meleklerden kim BEN (nefsim) VAR derse, onu o saatte CEHENNEM ile cezalandırırız bu diyebilme ihtimalini de gösterir değil mi kaptan?

NEFSİ yokki, NASIL desin? Nefsi olan bunu söyleyebilir. Melekler İMTİHAN edilmiyor! Onlar kalubela'da "Ben imtihan istemiyorum, korkarım" diyen RUH. Sınavdan

(26)

korkuyorsan, NEFSİN olmaz, yani melek olursun!

<> Enbiya 29-İçlerinden her kim: "Ben O'ndan başka ilahım! derse, Biz ona cehennemi ceza olarak veririz; zalimleri Biz böyle cezalandırırız."

Evet, NEFS der ki: "Ben küçük tanrıyım, sen sana ben bana, küçük dağları da ben yarattım." Bu nefsin tipik söylemidir! Daha ilk gün kalubela'da su koyverdi nefsimiz! Eğer zebanilerin NEFSİ olsaydı, (ki onlar da melek) CEHENNEM onların NEFSİNİ yakardı! Zebaniler cehennemden etkilenmeyen meleklerdir. Ama nefsleri yoktur! Olsaydı o dehşeti duyarlardı, isyan ederlerdi ve "Ben bir şey yapmadan beni buraya nasıl korsun Tanrım, sen nasıl Adilsin?" diye feryadı figan ederlerdi.

Demek ki yakılan NEFS'imiz!

Zebaninin nefsi yok, cehennem ona Cennet gibi gelir!

<> 29. Ve mey yekul minhüm innı ilahüm min dunihı fe zalike neczıhi cehennem* kezalike necziz zalimın

İyi ki arapçasını yazdın: Meal aynen şöyle:

KALUBELADAKİ GİBİ BEN DE KENDİME İLAHIM (nefsin ta kendisi) KENDİ KENDİMİN İLAHIYIM! BEN DE TANRICIĞIM!

Bunu söyleyemezler çünkü NEFSLERİ yoktur.

Onlar sadece bir şeyi BİLDİKLERİNİ s a n ı r l a r! (Zannederler)

Takyon hızında olduklarından zamanları GERİ akmakta olduğundan, (Geçmişlerin toplanması ilkesine göre) bizim GELECEĞİMİZ onların geçmişidir. Biz geleceğimizi bilemeyiz ama tersinen zamanda gelecek=geçmiş ile yer değiştirdiğinden, o kimse "Geleceğimizi" bildiğini ZANN EDER!

Nitekim melekler Allah'ımıza :

"Yeryüzünde (adem halifeyi yaratmakla) bir fesat mı çıkaracaksın?" Allah buyurur: Melekler doğrularlar:

(27)

"Kuşkusuz Rabbimiz sen bizim bilmediğimizi bilirsin, seni tenzih ederiz" diye yanıt verirler.

Meleklerin bilmediği şudur:

Onların GELECEĞİNİ de biz GEÇMİŞİMİZ olarak bilmekteyiz.

Bunu Allah onlara hatırlatır. Doğa sistemleri iki yönlüdür. Matematik dizgesi olarak gelecekten (sonsuzdan) geçmişe (sıfıra doğru) akarlar. Adem bu matematiği tersine çevirdi: 1'den sonsuza doğru SESLENDİRDİ. İsimlendirdi. Adem isimlendirerek, meleklerin bilmediğini de bilmiş oldu.

BÖLÜM 8 CİNSAN

<> İNSAN kelimesi ve ins, nas, nisa , (ya)sin kelimelerinin anlamları nedir? Ve bu kelimelerin "insan" kelimesi ile ilişkisi var midir?

Kelime köküİNS. İnsAN onun genellenmiş biçimi. Nisa dişi insan vb. Ya Sin'deki sin harfi ince S'dir. (peltek se veya insandaki Sad değil)

İnsan kelimesinin en en en bastaki kökeni GEN kelimesidir. Yani Ademce GENS arapçadaki biçimiyle CİNS bu aynı zamanda BEDEN içermeyen TÜM NEFSİN adıdır. Cinlerin bedeni NEFS'leridir. (Kirlian matrixi) İnsanların bundan başka ayrıca bildiğimiz bedenleri vardır. Bu ikisine ENERJİ ve MADDE bir arada (eşdeğer diyoruz.)

GENS içinde Cin (saklı gen gibi) ayrıca ENS (ins=Maddi bedenli) kelimeleri var. İlk yaratık kuşkusuz CİNSAN denen bir fundemental yapıydı.

Nefsin fazları vardır. Saf nefse Cinlerde CİN, insanlarda Hannas dahil türlü isimler veriliyor. Ama insan kendini İNSAN olarak HANNAS'dan ayırmalı, yani nefsini şeytan nefsiyle EŞİT kılmamalıdır.

<> Insân, Sin+Elif ile yazılıyor; Nâs ise, Sin ile; doğrusu Sad mı olmalı, yoksa Sad ve Sin neredeyse ayni, başka bir harf mi?

(28)

Sin yanına gelen elif, eğer üstün alırsa ince harf olmasına rağmen Sa gibi okunur. (Elif olmasaydı se okunacaktı/Arapça bilmeyenler için yazıyorum-ukalalık kabul etmeyiniz lütfen.)

GENS(an)da iki harf vardır ki bunlar arapça'da yoktur. Biri G diğeri de buradaki S. Bu sona gelen S. Nebati alfabesinde Ç ile kaynaştırılıyor. Mesela Gens fakat gençe gibi. O yüzden Arapların kafası karıştığında başı SAD'ları sin diye, bazı sinleri de Sad diye okurlar. (BaST kelimesini hatırlayınız.) Bunun nedeni Ç harfinin olmamasıdır.

Latinceden örnek: -tion son eklerinde S ve T yer değiştirir veya S okunan ce eki (regence-regentation gibi) oraya bir S harfi sıkışır. Bunun nedeni GENS'deki gibi Sanskritçe liyazon etkisidir. (Daha önce gen, genom, genosid, genesis vb. ile CİN, CENnet, CEN'in vb.nin AYNI OLDUĞUNU yazmıştık hatırladınız mı?)

GEN kelimesi içinde salt ENERJİ (zaten cin, Genii, Gnom vb. de cin demek) ama GENS içinde >>>cin+insan yani C İ N S kelimesi hemen göze çarpıyor.

C'yi ayırırsanız kalan insan BEDENİ oluyor, her ikisi de CANN içeriyor. CAN’lı kelimesindeki gibi sankritçe bu JAN (Can da okunuyor Jan'da...Janina mesela Canlılık demek CAN ve RUH aynı şey gibidirler. Ruh>>>Üflenen

CAN'da üflenenin yeni yuvası anlamında. Yani Allah ruhundan üfler. Nereye üfler? Sizdeki CAN'a buraya kadar da anlaştık mı?

<> JOHN ismi ile ayni kategoride mi kaptanım, yani oradan mi geliyor kelime koku olarak

(Zaten YAHYA adına gelecektim.) Yahya bir lakap/Allah’ın ismini almış ayrıcalıklı biri. Hatırlayınız Allah HAYY sıfatı ve muHYi adına sahipti. Anımsadınız mı?

Allah Yahya'ya SIFATINI vermedi, adını(n işlevini) verdi. Yani HAYAT VEREBİLİR'di ve nitekim Isa CAN'landı.

<> St John Baptist

Hatta İsa Lazarus gibi bazı ölüleri de CAN'landırdı. (yuHYi etkisi) (veya İHYA etkisi. (İhya etmek hayat vermek demektir. Yahya da budur.))

Allah’ın HAYY sıfatı Muhyi adı

(29)

Yuhyi fiili ve Yahya adı

Allah'in ruhundan üflemesi ve GENS kelimesinin Kur'an'daki geçen biçimi: CANN. Bunu da yazar mısınız? (Çünkü bu GENS/Cins adının ortak paydasıdır.) Mesela CANN'ı da ateşten (enerjiden) yarattı..." gibi bir ayet lütfen.

<> 19/7 Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz; adi Yahya, daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık.

<> 19/7. Ya zekeriyya inna nübessiruke bi gulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya

ona hiç kimseyi (ALLAH ADI OLAN MUHYİ İLE) adaş yapmadık.

Benim sorduğum CANN biçiminde yazılan ve genelde cinlere mal edilen kelime... Bu kelimeyi yarı-yanlış olarak CİN+LER biçiminde çeviriyorlar yani çoğullaştırıyorlar.

<> [055.015] [E0] Bir maric ateşten de o cannı yarattı <> [055.015] [E1] cinleri de maric (halis ateş)den.yarattı;

<> [055.015] [E2] Cinleri de hâlis ateşten yarattı. Evet teşekkür: CANNI yarattı. Bunun arapçası lütfen.

<> 55/15. Ve halekal canne min maricin min narin.

Evet CANN. İşte bu kelime ve ayrıca CİNLERİ de ATEŞTEN yarattı diye devam ediyor. GENS veya CİNS veya cinsan veya C A N kelimesini (canlilik gibi) farkettiniz mi?

Maricin min narin Bunu CANN'ın enerji hali olarak çevirebilirsiniz.

Maricin>>>CİN BEDENİ olan NEFS'i (cannı) anlatıyor. (Yani canlı enerji-bunun tersi cansız enerji- mesela elektrik cansız enerji ama Cinler canlı enerji gibi...)

Şimdi en başa gidelim:

1. Kûn deyince OLAN cansız şeyler

2.Allah ruhundan üfleyince (ani genişleyen) evren malı canlılar.

Yani KUN (ol) üzerine CANLILIK üfleniyor. RUH zaten var olan bir şey. Ama bunun yukarı hologramları (ilahi matriksleri) var. En yukarıda KUTSAL RUH (Ruhülkuddüs) ki Isa Mesih'e üflendi-sadece onda var- o bir KELAMULLAH (Allah kelimesi)dir. Bunun altında KUTSALLIĞI kişinin iradesine bırakılmış üflenen ALLAH ruhu var. (Adem'e üflendi... Mesela İYİ anlamında Habil'e; kötü anlamında Kaabil'e tecelli etti.)

(30)

iyi>>HALIFE

kötü>>Muhalefet diye algilanacak.

İnsan ikisine açık, ikisi de olabilir. Ama EŞİT olamaz. Yani bir kere iman, bir kere selam vb. yerine mutlaka iki kez bunları pekiştirmek zorundayız. (Bildiğimiz şeyler ama ola ki bilmeyenler veya unutanlar olur diye tekrarladım.)

Yani ne idügü belirsiz bir RUH var ve NÖTR halde duruyor. Halifeliği (iktidarı) veya muhalifliği, ihtilafı (muhalefeti) siz özgür iradenizle seçiyorsunuz. İmanınız var -güzel- bizim mesturelerin de rahibelerin de imanı var (aynı) ama ihtilaf ŞERHİ koyuyorlar.

Mesela rahibe İMANINA rağmen Ruhlül Kuddüs-baba-oğul üçgeni kurarak bu imanını HALİF değil (hanif değil) muhalif olarak ortaya koyuyor. Ama Hanif biliyor ki: "Ey iman edenler iman ediniz" diye iki kez iman etmesi gerektiğini çok iyi biliyor. Ama mesture bilmiyor. Kredisi bitmiş yani...

Bu iyi-kötü potansiyeli altında da GENS (cins cinsan diye bileşenleri olan CANN keyfiyeti duruyor. Ruh'un altında birden CAN kelimesine geldik. Allah'tan başlayarak buradaki NEFS ortak paydasına kadar her saydığım HAYY(at) sahibi diri...

Şimdi yukarıdan aşağıya diri olmayan (enerji ve madde olan) bedenlere gelelim. (Cesedi düşünün, diri değil, sadece bir kütle.) (Bu anlamda BEDEN dedim.)

<> Saf enerji ,hiç bir madde ile etkileşime girmemiş (nur enerji) aldığı programına göre bu adları alıyor insan-cin-melek diyebilir miyiz efendim?

Evet.

RUH+TAKYON BEDEN'i oluşturan NUR enerjisi=MELEK

Yani takyonlar EKSİ kütledir, fakat bu eksi kütlenin de En NOOR denen bir enerji formu var. Bu bizdeki gibi NEFS değil! Kiramen denen bir MİSALDİR. (Kelime kökü hem Kerim adı (ikram, keramet vb.) hem de Sanskritçe KHarma (holoGRAM'ın gram adı buradan geliyor, Krama'nın yunancası Gram)) Şimdiki hintçede Kharma. (belki Web'de vardır, bir bakınız lütfen) Kharma veya karma.

<> karma:Etymology: Sanskrit karma fate, work

<> the force generated by a person's actions held in Hinduism and Buddhism to perpetuate transmigration and in its ethical consequences to determine the nature of the person's next existence

(31)

<> Budizm ve Hinduizmde insanin iyi veya kötü kaderinin dünyaya daha önce gelişinde yaptığı iyi veya kötü hareketlerinin sonucu olduğunu savunan öğreti; kader, talih. ,karma öğreti.

Evet işte bu... Tam karşılığı insanin doğum öncesi olan RÜYET yaşamı. Yani bizim Kalu Bela'nin RÜYET'i gibi. Sen neden iyisin ben neden kötüyüm? İlk Kharma tezahürü Habil ve Kabil idi. Biri Halife olurken diğeri de Kharması itibariyle muhalif oldu. (Allah'a muhalefet etmek anlamında, ihtilaf anlamında.)

Bizim kaderimiz belli değil miydi?

Hani Kalu Bela'da biz unutturulmak şartıyla dünyaya sınav için bırakıldık ve döndüğümüzde KADERİMİZİ ya da fatal choise'umuzu kendimizin seçtiğini görmeyecek miyiz? Cehennem veya cenneti veya üst cenneti kendi özgür irademizle seçtiğimizi ve kendimize KADER yaptığımızı idrak etmeyecek miyiz? ?

Kharma işte BU RÜYETIN adı.

Yani yaşam bir hayal (Halo uzay sahnesi) ve bunun Kur'an'daki karşılığı (7 anlamından biri olarak-diğeri Kerim-ikram vb.) KİRAMEN'dir Bir çifttir. Kiramen Katibiyn de bir çift. Kiramen>>>İkram edilen veya Kharma anlamında (Yunancası -gram olan) kelime. Lütfen Kiramen kelimesinin geçtiği bir ayet yazar mısınız?

<> 82/11. Kiramen katibiyne. Evet.. Bunun devamını lütfen <> 12. Ya'lemune ma tef'alune.

<> 13. Innel'ebrare lefiy na'iymin.

<> [025.072] [E0] Ve onlar ki yalana sâhid olmazlar ve lâgve rastgeldikleri vakit kerîmâne geçerler

<> [082.012] [E0] Her ne yaparsanız biliyorlar

Onlar bir çift melek. Antitakyon ve takyon olmak üzere onlar sanal x,y,z eksenlerinden olusmuş maddenin tam tersi olan bir HAYAL varlık gibi (bize göre orası hayal. Oraya gidince burası hayal.) ve burada KİRAMEN ve melek birleştirildiğinde HOLOGRAM'ı (holygram, cinlerinki hollowgram) ve de KATİB>Bir katip, Katibiyn>>İki katip. Neden sekreter deniyor veya illaki öyle anlamalıyız?

(32)

Bir hologramı veya bu evren koordinatlarını NEYE ÇİZERSİNİZ? <> 80/16 daki sefere:yazılı anlamına gelmiyor mu ?

<> Secret record.

Sanskritçe Sferis (yunanca sphere) Riemann uzayın adı. Bunun eş anlamlıları Kubbe, Kürre vb. Ama YUKARIDAki adı Sefere. Sefere altında Kubbe. Bunun altında da Kürre var. Bunların dizilisine (içiçe küreler) veya riemann uzayı katmanlarına aktarissefere (Aktarissemavat gibi) çaplar, kuturlar diyoruz.

İkinci olarak sefere kelimesi statik olmayan, yer değiştiren, dönen veya dinamik anlamına geliyor. (Seferiligi de buradan çıkarabilirsiniz)

Bir şeye OL der o şey oluverir. O şey NOKTA halinde veya tek boyut veya iki boyut düzlem halindedir. Bu haliyle CANSIZDIR

<> sphere:Etymology: Middle English spere globe, celestial sphere, from Middle French espere, from Latin sphaera, from Grek sphaira, literally, ball.

Ama o KUN dediği şey’e Allah ruhundan üflediğinde o şey birden ÜÇ BOYUT ANI şişer ve CANLANIR, canlı-bilinçli oluverir. İşte bu KÜRRE biçiminde anı şişmeye SEFERE deniyor veya bizdeki modelin adıyla

1. Riemann küresel uzayı

2. Bigbang'den sonraki ANİDEN ŞİŞME teoremi

Bunları 1980'lerde kitaplarımda anlatmıştım. 95 yılına kadar karşı konuldu ani şişme teoremine, ama bugün kanıtlandı... Yani kesinkes kabul ediliyor. Bilimde böyle duraksamalar vardır ve çok komiktir: Mesela bana ÖZEL RELATİVİTE teoreminin yılını ve formülünü bulabilir misiniz? Einstein neyi bulmuş?

<> 1905de yayınladığı özel relativite teorisini

Evet. 1907'de kabul edildi. O makalede bir tek formül var. O basit formülü soruyorum. Pekala GENEL RELATIVITE teoremi hangi yıl?

<> 1916?

Evet. Belki Einstein biyografisine girerek bulabilirsiniz.

<> Einstein, 1905'te Özel Relativite'yi, 1905-1915 arası Genel Relativite'yi geliştirerek uzay-zaman.. diyor.

(33)

Evet birincisi 1907'de ikincisi de Nobel ödülü aldığı, 1921'de onaylandı. Neyse, buna hazırlıklı olmanız gerekiyor. Bunu bir başka zaman ele alalım. (Şimdiki konuyla bağlantısı yok.) Ama şunu anlatmak istedim: 1905'de özel relativite ile 1915'deki genel relativite arasında kaç yıl var?

<> 10

On yılda Einstein, ilk formülünün içler dışlar çarpımını yaparak E=mc2 olduğunu buldu. İlk formülü ise E/m=c kare idi. ;) On yılda bunun içler dışlar çarpımını bulmuş. Komik değil mi? Bu on yıla acırım hep!

<> Gelecekten gelen biri bunu bilmiyor muydu?

Geleceğin ihtiyacı olan formülleri BU ÇAĞDA buluyor. Ondan sonra gelecek kabul edip öğreniyor. Mesela WEMB kurallarını koyan tek başımıza BİZLER idik, oradan getirilmedi. İbrahim atamız da kuralları koydu-ki bizimkiyle aynı. (Hanif din kuramları) Allah da kabul etti. Yani gelecekten 3M'den 5M'den gelmedi. İbrahim atamız istedi. Allah da KABUL etti. O kuralları Atamızdan sonra BİZLER ve bizlerden sonra da iki boynuzun öteki ucundaki 3M, 3+1M, 5M kabul etti. Bunu hissettiniz mi?

Biz birinci CORN (boynuz veya Karn =Zamanız) M'ler ise boynuzun ötekisi 'ikinci corn/karn). NEDEN biziz, SONUÇ onlar. Her ikisinin EŞİTLENDİĞİ durumda da Almighty (Artık Hızır bu adı alıyor.) her ikisi yani zamanın efendisi ya da OL=ÖL birleşmesi.

Yani bir günün bin yıl olması ile gelen GENEL eşitlenme. (Hyperrelativity) Kalu Bela bu takvime göre yürür. Yani secde ettiğiniz anda, o salisede hem orada, hem burada hem ölüp dirilerek Mahşer’de aynı salisede oluyorsunuz.

Çünkü neden ve sonuç AYNI AN'dalık haline geliyorlar. Yani neden ve sonuç arasındaki C hızı aşılmış, herşey Gri hiçlikteki gibi (Tarık seması) aynı anda herşey olmuştur.

Süperrelativity, Süper uzayı (Super Space/Asagi misal alemi kuantum tünel ve köpükleri) kapsar. Orada her an OL=ÖL halinde tüneller oluşum halindedir. Orada sonsuz tane evren olur ve/veya ölür. (Bigbang ve/veya Big Crunch)

Ne zaman NEDEN ve SONUÇ ayrışır? Eğer ışık hızından YAVAŞ giderseniz.

(34)

Basit: Evren artık mahşer tipi (De sitter) değildir. Aniden şişmiştir. Şişkinlik, yukarı ve aşağı (veya aşağıların aşağısı vb.) kavramları getirir. Böylece bir noktadan ötekine gitmeniz zaman alır. Yani "ZAMAN" alır.

Balonu Doomday ile patlatın, yeniden gök ve yer yapışır (birleşir). Böylece SPACE(uzay) koordinatları kalır ama artık ZAMAN içinde bir yere gitmeniz gerekmez.

<> Işık hızında olduğu halde notrinolarin kestirmeden dolaşmadan yol almaları bile cinlerle farklı yol kat etmelerini getirir.

Rahman33'de GENS (Cinsan)a aktarissemavat çizgilerinden çıkamayacağımız bildirilmiştir. Ama ilahi takvimde bir gün bin yıl olunca cin ve insan (GENS/cinsan) ikisi de EŞZAMANLI olmuş olur. (Synchronization)

GUT teoremi uyarınca ANİ şişme 1995'den sonra tamamen kabul edildi. Artık birleşik alanlar yerine Grand Unified Theory kabul ediliyor.

(GUT) bu süpersimetri sonucunda evrenin ANİDEN şişmesi gerekiyor. Zaten ayetlerdeki "Allah ruhundan üfledi" de bunun ilahi misali Evrenler (ki sonsuz tane) süper uzayda var. Ama cansız külli sey'in noktacıkları/nun'lar. Onları CANLI kılan bigbang değil.

Bigbang=OL emridir. Ama CANLAN emri ANİ ŞİŞME (Ruhundan üflemesi)dir. (Allah ruhundan üfledi, veya Adem konularında.) Bu konuda ayet bulabilir misiniz?

<> 66/12 Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem'i de örnek verdi. Biz onun içine ruhumuzdan üfledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledi de içten bağlananlardan oldu.

<> 38/72 "Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin." <> 32/9 Sonra, ona bir biçim verdi ve ona kendi ruhundan üfledi. İşitme gücü verdi, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar da az şükredersiniz!

<> 15/29 "Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın."

<> Enbiya Suresi 91. Ayet Ve o, cinsiyet organını/ırzını titizlikle koruyan kadın. Onun bağrına ruhumuzdan üfledik de kendisini ve oğlunu âlemler için bir mucize yaptık.

Bakınız ki OL cansızı, ruhundan üflemek de CANLIYI yaratıyor. Yani GEN durumundan VÜCUT durumuna geçen bir ani ŞİŞME sözkonusu Cansız için OL emri cansızı canlı kılmak için ise ayrıca ANİ ŞİŞME (Nefhi ruh) gerekiyor. Bunu net anladık mı?

(35)

<> [003.049] [E0] hem Beni İsraile bir Resul olarak, söyle ki: ben size rabbinizden bir âyetle geldim, ben size çamurdan kus biçimi gibi bir mahlûk biçerim de içine üflerim, Allahın izniyle derhal bir kus olur, yine Allahın izniyle gözsüzü ve abrasi iyi eder ve ölüleri diriltirim, ve evlerinize ne yiyor ve ne biriktiriyorsanız size haber veririm elbette bunda size şüphesiz bir âyet vardır eğer iman edecek iseniz

<> 002.117] [DI] Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah’tır. O, bir işin olmasını dilerse, ona ancak «ol» der ve olur.

<> 2/117. Bedius semavati vel ard* ve iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun (Sünnetullah böyle şeylerdir. Ayetlerdeki misallerin bilim ile AYNILAŞTIRILMASI.)

<> Nefhi ruh, SULTAN ile alakalı mıdır? Yukarısı (ARŞ ve direkleri, Kürsi=Kürsü)

Bunlar riemann değil, lobatçevski değil. Bunlar doğrudan ÖKLID'dir. Riemann bir kürede küre yüzeyine hapissinizdir ama öklid Düzlem çarpı Z dikmesinde YUKARI alınırsınız. Yani bir düzleme (mahşer) verilen bir noktadan bir tek DİKME (Z=Sultan dikme) çizilebilir. Böylece yukarıya (üç sınıfın İKİSİ yukarıdadır) çıkarılırsınız.

Çıkamayanlar

ya arasatta (mahsur meydanında) kalır

ya da negatif dikme ile çukura (cehenneme) düşerler

SULTAN kelimesi burada ÖKLID'i anlatıyor. Oysa riemann gauss ve lobatçevski uzay modellerinde siz küre yüzeyine hapissiniz. Oradan asla çıkamazsınız. Yani bir sultan kuvvet yoktur. Riemann uzayda hiçbir paralel çizemezsiniz, ötekinde ise sonsuz yani yine sıfır paralel vardır.

Oysa ÖKLID (kürsi gibi Ars gibi) öklidyan uzayda o yüzeyden çıkıp YUKARIDAKİ düzlemlere (İlki cennet, bunun üstünde de Sidre bunun üstünde de Sabikun ve bunun üstünde de Ars Düzlemi var) çıkabilirsiniz. İşte Cennet'ten Sabikun'a dek bu düzlemlere giden Z dikmesi (asansör gibi) sultan güçtür.

Melek bedeni olan takyonlar ve melek enerjisi olan nuru anlattık. Aşağıda enerji ve bunun canlısı olan NEFS vardı.

Bunun altında da her üçünü barındıran İNSAN (madde) kategorisi var.

CİNS kelimesi sadece cinsiyet demek değildir. İki temel öğeyi veya iki bileşenli bir kombinezonu anlatır.

(36)

Mesela E(enerji, Cin) = m (madde, insan) x C2 (Takyonlar/meleklervb.)

İkisi CİNSANdır. (GENS) Zaten genesis>>Yaratılış kelimesi de budur, yani Saskritçe GENS'den gelmektedir. Diğer yığınla türevi var. Zaten GENNEH de cennettir. (G harfi olmadığından ve H yerine Tü yazıldığından) Cennet=Bahçe olmuş. Cenneti bahçeye indirgeyemeyiz.

Mesela WEMBERS ve ve VAMPyrs de birer cenah (cennet, cephe, cenah çifti). Allah nizami ile siyonizmin bir çatışması. Yine GEN'den gelen Generation (Zürriyet) ve çok iyi bilinen bir kelime>>>GENERAL (umumiyet) (Her cen) Genetik bilimi, gynosid vb. Yani saysam sabah olur. En bilindik biçimi de CENİN (embrio).

Gerçekte cennet nedir biliyor musunuz? ÜTOPYA kelimesidir Yani öyle paradix paradise falan da değil. Utopia'nın sözlük anlamına bakabilir misiniz?

<> Gerçekleştirilmesi olanaksız tasarı ya da düşünce; hayal. KÖKÜ nedir onu da bulabilir misiniz?

<> TPY mi?

Hayır, yani sözlüklerde bu nereden gelmiş. (Mesela maymuncuk kelimesi yani açkı, maymundan gelmiş, Mouse ise bilgisayarlara Fareden gelmiş)

<> Etymology: Utopia, imaginary and ideal country in Utopia (1516) by Sir Thomas More, from Greek ou not, no + topos place Date: 1610

<> 1 : an imaginary and indefinitely remote place

<> 2 often capitalized : a place of ideal perfection especially in laws, government, and social conditions

Evet buldunuz. CENNET demek veya arapçasıyla KUTB ????? KUTUB nedir? (etimolojisi lütfen.)

<> İşlerin görülmesine veya insanların doğru yolu bulmasına vâsıta kılınan büyük zât. Dünyâ isleri ve madde âlemindeki olaylarla alâkalı olana medâr kutbu (kutb-ül-aktâb), din ve irsâd isi ile vazîfeli kılınana irsâd kutbu denir.

(37)

KUTUB evliyaların kendi aralarındaki payeler değil. KUTUP'tur öteki kutup. (Esfeli safilinin TERSİNDEKİ yukarıların yukarısı.)

<> Kutup; mıknatıs kutbu;birbirine zıt iki kuvvetten biri;mat. iki vektörün kesiştiği sıfır noktasi. celestial pole kuzey kutbu. positive pole müspet kutup.south pole güney kutbu. terrestrial pole arz kutbu. be poles apart birbirine zit olmak. ,kutup.

KUTB zaten arapça... Yani kutup dediğimiz... İşte Ütopya budur. Y+top+ia. ya eki ÜLKE anlamında, baştaki Ü okunan Y harfi>>>ÖTEKİ demek, topluca KUTUP, yukarı kutup, üst kutup.

İşte bilinen CENNET budur ve terminolojimize dünyaca girmiştir ve SULTAN'in diğer misal ve bilimsel adıdır.

<> U harfi mi Y harfi mi ? UTOPIA... "öteki"- "other" demek kaptanım?

Y>>>Ober, Hyperon, Oberon, Overall gibi OVER kelimesi yani topu da öteki ikisi birden (Çanakkale gibi) birleşince KUTUP demek. Kutup+ya (kutup ülkesi gibi) Hologramın öncül şartlarından biri (Katib'in çizdiği hologram) ve ÖKLID bir uzayın tanımıdır. (Bu anlattıklarımın çoğu Matrixçiler için-gelecekte-)

BÖLÜM 9 CİN

Cinler(enerji) aynada nasıl bir yer tutar?

Enerji İKİ BOYUTLU yüzeydedir. Üçüncü boyutu asla yoktur. (Nedeni cinlerin üçüncü boyut>>>GÖKLERİN) YASAKLANMASI uyarınca SULTAN YÖNE "Yukarı, Arş'a doğru" çıkamaması, aynaya hapsolması. (Böyle bir yüzey enerjisinden dolayı DÜMDÜZ ve iki boyutlu bir uzay (Daha doğrusu mahşer meydanı) olduğunu bize Willem De Sitter(Hollandalı) bu matematik ispatı yapmıştır.) (Websearch uzay olduğunu)

Bundan bize çıkarım var mıdır?

(38)

Mesela uzay'a çıkamaz, astronotluk yapamaz vb.

İnsan zaten MADDE'dir yani enerji gibi iki boyutlu değil; ÜÇ boyutludur.

İnsan Cennet'ten AYNAYA geçmiş (Dünya) ve buraya yapışmış SÜRGÜNDÜR. (Sürgün'ü anlatmıştım.)

Meleklerde RUH vardır nefs yoktur bedenleri de hologramdır Cinlerde Ruh vardır, nefs vardır bedenleri enerji tortuludur İnsanlarda ruh vardır, nefs vardır ve ceset(madde) beden vardır.

İlk cin'in adı CANN idi... Bunu çoğu kimse cinin çoğulu sanır Arapça da... Halbuki Cann Sankritçedir. Ta Malaya'dan Kürtlerimize kadar CAN = RUH anlamında olduğundan başka ayrıca CAN+LI diyoruz. CAN =RUH'un sankritçesi (Farsça dahil tüm hint dillerinde vardır.)

CANN ile Adem arasındaki fark şu:

Cann'ın genlerinde adenin, guanin sitosin ve timin kombinezonları yok. Metan, Amonyak, subuharı ve Karbon oksitleri var. Farkımız bundan ibaret.

Cann ATA CİN Canane dişisi

Adem ve Havva'nın öyküsü aynen Can-Canan arasında da vardı. Tek fark : Bunlar Cennet'te değillerdi; Dünyadalardı. Kovulmaları gerekmedi yani. Cennnetten kovulmaları gerekmedi.

<> cennetten nasıl kovulmadılar ?..:))

Çünkü Cinler hep dünyadaydılar. Şeytan dışında hiçbiri CENNETE gitmedi.

Bir istisna ile sadece bir kere olmak üzere en fazla 275 bin km uzağa, AY'a gittiler o da PEYGAMBERLERİ idi ve onları götüren mekanik melekler Marriblerdi. (Kerrubiler, melekden ziyade bir araca benzerler.)

(39)

Adem ve Havva ayrıca huri Cennet'te yaratıldı, ilk iki cins yeryüzüne indiler. Ama cinlerin Adem-havvası sayılan CANN ve CANAN ise DÜNYADA yaratıldılar ve oradan hiçbir yere gitmediler. Ben bunu anlatmaya çalışmıştım.

BÖLÜM 10 İLAHİNNAS

Konu şu: İLAHİNNAS bundan sonraki konumuz olacak.

Neleri inceleyeceğiz? İLAHİNNAS olmakla bizlerin neden cin/şeytan ve melekten FARKIMIZ olduğunu... DÖRT işlemin NEDEN sadece insanlar tarafından ve İlahinnas izniyle yapıldığını göreceğiz. O zaman "Kul hüvallahü Ehad" ayetini anlamış olacağız. Bir tekrar: Allah adları dört direktir: ALLAH, EHAD, EVVEL ve ilahinnas direği...

İlk üçünün MATEMATİĞİ Elif kez elif +1 yüzünden İMKANSIZDIR. Yani Allah birdir, El evvel olduğundan bir'dir, Ehad olduğundan bir'dir...

Ama İlahinnnas olunca iş değişiyor: Bize dört işlem yapma imtiyazını veriyor. MELEKLERE VERMİYOR (anlatmıştım). ŞEYTAN ve CİN gibi çok zeki yaratıklara da bunu vermiyor.

Cinler SAYI saymayı bilmez! Evet şaşırdınız mı? Onların TABLOLARI ve psi-trailingleri vardır. Bu sayede SAYARMIŞ gibi yaparlar ama çarpım tablosunu falan bilmezler.

Kedi ve köpekleri düşünün: Kimi 12 yavru yapabiliyor. Anne kedi/köpek, tüm çocuklarını TEK TEK arıyor, sayıyor GİBİ... Bulamazsa, çeşitli sesler çıkararak, yanıt bekleyip, o sese gidiyor. Yani kayıp veledini buluyor. Kedi ve köpek SAYMAYI biliyor mu? ??? Pekiyi nasıl sayıyor GİBİmsimtrak?

<> saymayı bilmiyor, yavrularını tek tek tanıyor <> kıyaslama mı yapıyor

Referensi

Dokumen terkait

__ Kalıp sınıfın sadece bazı üyeleri başka bir kalıp sınıfın private üyelerine erişim ihtiyacı duyduğu zaman, (yani private yapıcı işlevleri olan öteki kalıp

Ayşe Sarısayın’ın kadın figürlerini ortaya koyarken anlatıcı olarak yine odak figür olan kadınları seçtiği; yani odak figürün ağzından öznel bir bakış açısı

Nova Atlantis'te, Yunan­ lılarda (Aiskhilos'un günümüze yalnızca bir bölümü kalmış olan triolojisinde Zeus'un zincire vurdurduğu ve akbabaların didikledi- ği bir titan

Kanuni Sultan Süleyman Dönemi (1520-1566) tezhib sanatı açısından zirvede olan bir dönemdir. İmparatorluk bu dönemde her yönü ile bir süper devlet görünümündeydi. Buna

majikal sanatlarla ilgilendiği için bu notları almış olan birisidir. Şayet meraktan, sadece vakit geçirmek için okuyan bir kimseyse önemli değil 6 fakat büyüyü

Adım: Bakım bölümü için planlı bir bakım programının kurulması Dokuzuncu adım, TÜB 8 temel faaliyetlerinden biri olarak daha önce tanımlanmış olan bakım bölümü

Yukarıdaki pipo da aynı cümle içinde şöyle cevap vere- bilir: &#34;Gözlerinizin önünde her mekandan ve her sabit kaideden sıyrılmış olarak yüzüp duran şey, ne

Tarihsel bir konuya ilişkin güncel ilgi, “kendi­ ni o konu içersinde önceden biçimlenmiş olarak” duyumsamak­ tadır, ama asıl önemlisi, “o konuyu kendi