• Tidak ada hasil yang ditemukan

transmisyonstaj

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "transmisyonstaj"

Copied!
48
0
0

Teks penuh

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ STAJ RAPORU Transmisyon Müdürlüğü Adı ve Soyadı : Numara :

Stajın Başlangıç Tarihi :

Stajın Bitiş Tarihi :

(2)
(3)

TÜRK TELEKOM İLE İLGİLİ BİLGİLER

Staj yaptığım Kuruluş Türk Telekom AŞ’dir. Türk Telekom’un Ulus’taki merkezinde stajımı tamamladım.

Kuruluş Türkiye de her türlü iletişim şekli için vazgeçilmez bir kurumdur. Çalışma konusu bir konu üzerinde sınırlanmayacak geniştir, yani çalışma konusu Türkiye de kullanılan her hangi bir iletişim şeklini az veya çok kapsar.

Kuruluş bir işletmedir, yani araştırma-geliştirme bölümü yoktur, bu durumda

mühendisler yeni bir şey geliştirmek yerine; iletişim sistemin işletimi, onarımı, ve yönetimi aşamalarında görev alırlar. Bu teknik işlerin yanı sıra, işletmede amirlik görevini de

yapıyorlar.

Kuruluşun tarihçesi ve organizasyon şeması aşağıdaki gibidir. Tarihçe

Bugünkü Türk Telekom'un temeli 23 Ekim 1840 tarihinde Postahane-i Amirane adıyla Sultan Abdülmecit tarafından atıldı.

9 Ağustos 1847: İlk telgraf alma-çekme işleminin başarıyla gerçekleştirilmesi üzerine ilk telgraf hattının İstanbul-Edirne arasında döşenmesine başlandı.

Temmuz 1881: İstanbul Soğukçeşme'deki Posta ve Telgraf Nezareti binasıyla Yeni Cami'deki postane arasında tek telli bir telefon çekildi.

23 Mayıs 1909: İlk manuel telefon santralı, İstanbul Büyük Postane binasında 50 hatlık olarak tesis edildi.

4 Şubat 1924: 406 sayılı Telefon ve Telgraf Kanunu ile yurdun her tarafında telefon tesis etme ve işletme görevi PTT Genel Müdürlüğü'ne verildi.

11 Eylül 1926: Türkiye'nin ilk otomatik telefon santralı, 2000 hatlık kapasiteyle Ankara'da hizmete verildi.

1 Eylül 1929: Tek devreli ilk şehirlerarası haberleşmesi Ankara-İstanbul arasında gerçekleştirildi.

1940: Ankara-İstanbul arasında tesis edilen 2 adet tek kanallı havai hat çoklayıcı sistemi haberleşmede eskiye göre büyük kolaylık sağladı.

Kasım 1973: İlk otomatik teleks santralı kuruldu.

6 Nisan 1976: Antalya-Catania arasında toplam 480 kanallı ilk denizaltı koaksiyel kablosunun hizmete verilmesiyle, çok kanallı yurtdışı haberleşmesi sağlandı.

(4)

23 Nisan: İlk uydu haberleşme yer istasyonunun hizmete verilmesiyle İNTELSAT üzerinden Atlantik bölgesi uyduları kullanılarak 13 ülke ile haberleşme sağlandı.

Mart 1982: Şehirlerarası ve milletlerarasına açık ankesörler kurulmaya başlandı. 28 Haziran 1984: Ankara, İstanbul, İzmir, ve Adana illeri arasında Elektronik Mektup hizmeti verilmeye başlandı.

5 Temmuz 1984: Bir sistem üzerinden çok sayıda köyü otomatik telefon şebekesine bağlayacak multi access özel radyo link sistemi tesis edildi.

18 Aralık 1984: Türkiye'nin ilk sayısal telefon santralı, Ankara Kavaklıdere'de hizmete verildi.

10 Nisan 1985: Haberleşmede kanal kapasitesini artıran fiber optik kablo, ilk kez Ankara-Konya karayolunun 37. kilometresinden itibaren döşenmeye başlandı.

23 Ekim 1986: Mobil telefon, Ankara ve İstanbul'da; çağrı cihazları da Ankara, İstanbul ve İzmir'de hizmete verildi.

Mart 1987: Avrupa'da ilk olarak uydu sistemi üzerinden video konferans ülkemizde gerçekleştirildi.

Aralık 1988: İlk olarak Ankara, Çankaya'da Kablo TV hizmeti verilmeye başlandı. 21 Aralık 1990: Fransız Aerospatiale firması ile "TÜRKSAT Milli Haberleşme Uyduları" sözleşmesi imzalandı.

23 Şubat 1994: Türkiye GSM teknolojisiyle tanıştı. Haberleşmede sınır tanımayan GSM ilk kez Ankara, İstanbul ve İzmir'deki abonelerine hizmet vermeye başladı.

11 Ağustos 1994: Türkiye'nin ilk uydusu TÜRKSAT uzaya fırlatıldı.

24 Nisan 1995: PTT'deki telekomünikasyon ve posta hizmetlerinin birbirinden ayrılmasıyla Türk Telekomünikasyon A.Ş. kuruldu.

10 Temmuz 1996: Türkiye'nin ikinci uydusu TÜRKSAT 1C uzaya fırlatıldı. 1996: Türkiye Ulusal İnternet Altyapı Ağı (TURNET) hizmete verildi.

7 Kasım 1996 : Türksat uydularını üreten Aeorspatiale ve Türk Telekom ortaklığıyla kurulan Eurasiasat'ın kuruluş anlaşması imzalandı.

Kasım 1996: Yüksek hızlı veri iletimine olanak sağlayan Frame Relay hizmeti devreye sokuldu.

27 Nisan 1998: GSM lisansı, 25 yıllığına Turkcell ve Telsim Şirketlerine devredildi.. 28 Ağustos 1998 : İnternet erişimini Türkiye geneline yaymak, hızlı ve kaliteli hizmet sunabilmek amacıyla TT NET ulusal internet alt yapı ağına ilişkin sözleşme imzalandı.

(5)

11 Ocak 2001: Türk Telekom ve Alcatel ortaklığı ile kurulan EURASIASAT şirketi tarafından yaptırılan TÜRKSAT 2A uydusu Güney Amerika'daki Kourou Üssü'nden uzaya fırlatıldı.

(6)

Stajın Amacı

Elektrik Elektronik Bölümü öğrencilerinin, mezuniyet sonrası çalışmaya kısa sürede uyum sağlayabilmesi için için öğrenciye deneyim kazandırmak, teknik ve pratik bilgi edinmek.

Stajın Konusu

Telekom’da stajımı Transmisyon Müdürlüğünde yaptım. Bu kısımda verilerin yüksek kapasiteli çoklayıcılar ile çoklanarak uzun mesafelere iletilmesi sağlanıyordu.

Yardımcı Birimler

Türk Telekom’un işletmesi kuruluşun organizasyon şeme ve yapından görüleceği üzere İşletme Daire Başkanlığı’nın sorumluluğundadır. Ayrıca bölge ve il müdürlüklerinde İdari İşler Müdürlüğü ve Gelirler Takip Müdürlüğü işletme görevlerinde sorumludurlar.

Türk Telekom’un laboratuvarlarından T.T. Laboratuvar Müdürlüğü sorumludur. Müdürlük Ankara Macunköy’de bulunmaktadır. Müdürlüğün belli başlı görevleri arasında şunlar bulunmaktadır:

1) Laboratuar faaliyetlerini koordine etmek ve takibini sağlamak.

2) Laboratuarda onarılan birimlerin sorumluluğu altındaki illere sevkini sağlamak. 3) Konusu ile ilgili gelişme ve yenilikleri takip ederek öneriler sunmak.

4) Personelin konularında gelişmeleri için gerekli eğitim ve seminerlere iştirakini sağlamak.

Türk Telekom’un Laboratuar Müdürlüğü’nde şu alt birimler bulunmaktadır: 1) Enerji Sistemleri 2) Soğutma Sistemleri 3) Transmisyon 4) Erişim şebekeleri 5) Mobil sistemleri 6) Bilişim Ağları 7) Santraller 8) Ankesörlü 9) Büro Makineleri 10) Teleks ve Teleteks

(7)

Kalite Güvence ve Plan Koor. Şef Mühendisliği sorumludur. Bu müdürlük toplam kalite yönetimi ve ISO 9001 Kalite Güvence Sistemi’ni Türk Tlekom’un geneline uygulamaya çalışmaktadır. Bunun için sunumlar hazırlamakta, broşür vb. dökümanlarla bunu çalışanlara uygulamayı amaçlamaktadır. Kalite Güvence ve Plan Koor. Şef Mühendisliği’nden mühendis Ayten AKTAŞ’tan alınan bilgilere göre; bugüne kadar 8 il ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi belgesini almış.

TELEKOMÜNİKASYON SİSTEMİNİN GENEL TANIMI

Telekomünikasyon sistemleri, telefonun keşfinden sonra hızla gelişen haberleşme araçları ile en yeni teknolojileri eskiden kurulmuş ve faal olan teçhizatlarla birlikte uyumlu olarak kullanan dünyanın en büyük otomatik sistemidir. Bu gelişmeler, insanların diğer insanlarla süratli, gizli ve güvenilir haberleşmeye verdikleri önem sonucu artan ilgi ve isteği ticari yönden cazip kılmasıyla meydana gelmiştir. Genel bir telekomünikasyon şebekesi; abone terminal ve cihazları, santraller, iletim sistemleri, hatlar ve hat başı teçhizatlarından oluşur. Şekil_1 deki blok şema ile haberleşme sistemi bileşenleri gösterilmiştir. Santraller telekomünikasyon şebekesindeki esas görevlerine göre; lokal abone, tandem (transit), şehirlerarası ve milletlerarası santraller olarak gruplandırılırlar.

Şekil_1- Haberleşme Sistemi Bağlantıları Blok Şeması Bazı kısaltmaların açıklamaları;

(8)

FOK: Fiber optik kablo

FOHT: Fiber optik hat teçhizatı

PCM: Sayısal çoklayıcı sistem.30 ses kanalı bir fiziki devre teşkil eder.

EM/2Mb: Sayısal 30 kanalı analog E/M tipi işaretleşmeli devreye dönüştüren cihaz Telekomünikasyon sistemlerine bağlı çok sayıda değişik haberleşme araçları

bulunmaktadır. En yaygın olarak kullanılan telefon santralleri, haberleşme ağının düğüm noktalarıdır. Santraller arası iletim bağlantılarında çıplak havai hatlar, havai ve yeraltı kabloları, fiber optik kablolar veya kablosuz olarak radyo irtibatları kullanılır.

Bir iletim irtibatından aynı anda çok sayıda konuşma kanalı iletebilmek için analog ve sayısal çoklayıcılar kullanılmaktadır. Kablo uçlarına veya R/L sistemlerine irtibatlanan bu terminal cihazları santral trank uçlarına analog olarak trank seviyesinde, sayısal olarak da 30 kanallı PCM seviyesinde irtibatlandırılmaktadır. Santrallerin abone bağlantıları genelde doğrudan bakır kablo ile bağlanır. Özel durumlarda abone devrelerinden data haberleşmesi için modem kullanılabilir.

BİR TELEFON SANTRALİNDE ARAMA ÇEŞİTLERİ Aynı Santrale Bağlı İki Abone Arasında (Lokal) Arama

1) Ahizeyi kaldırma ve santrale arama (çağrı) isteğini iletme.

2) Santralin rakam kaydı için yazıcı (register) hazırlayarak arayan abone hattına bağlaması ve çevir sesi vermesi.Rakam kayıt cihazı müşterek kullanılan bir donanım olup 10000 abone için trafik durumuna göre 140-160 adet olarak belirlenir.Sadece rakam kaydı tamamlanıncaya kadar bağlı kalır.

3) Arayan abonenin aradığı telefon numarasına ait rakamları çevirmesi veya tuşlaması. 4) Santralin rakamları kayıt etmesini tamamlaması, tercüme etmesi aynı santrale ait numara olduğunu tespiti, aranan telefon hattının donanım belirleme , her iki abone arasında bağlantı kanalının anahtarlama donanımının çalıştırılarak sağlanması.

5) Aranan abone serbest ise zil çaldırma, meşgul ise geriye meşgul tonu gönderme 6) Zili çalan abonenin cevap için telefon ahizesini kaldırması ile konuşmaya başlama,santralin ücretlendirmeyi başlatması.

(9)

2) Santralin rakam kaydı için yazıcı (register) hazırlayarak arayan abone hattına bağlaması ve çevir sesi vermesi.

3) Arayan abonenin aradığı telefon numarasına ait rakamları çevirmesi veya tuşlaması. 4) Rakam kaydının tamamlanmasından sonra prefiks tercümesi sonucu aranan telefon numarasının başka bir santrale ait olduğu tespit edilir.Prefiks koduna göre yön ve

ücretlendirme kademesi seçilir.Seçilen yöndeki trank grubundan boş bir çıkan trank seçilerek yakalanır.Arayan abone ile seçilen çıkan trank arasında anahtarlama sistemini çalıştırarak bağlantı kanalı kurar. (çıkan arama bağlantısı tamamlandı).

5) Çıkan trankın karşısına bağı giren trank üzerinden gerekli işaretleşmeler yapılarak rakamlar karşı santrale gönderilir. Santral giren tranka bağlı yazıcıya rakamları kayıt eder.Kayıt edilen rakamları kontrol birimine aktararak tercüme eder ve kendi abonesi olduğunu tespit ettikten sonra adresini belirler,arayan santralle bağlantılı olan seçili giren rank devresine abone hattını anahtarlama üzerinden irtibatlar.

6) Aranan abone serbest ise zili çaldırılır, meşgul ise geriye meşgul tonu gönderilir. 7) Zili çalan abonenin cevap için telefon ahizesini kaldırması ile konuşmaya başlama, aranan santralden arayan santrale trank üzerinden cevap işareti gönderilmesi ve arayan abonenin bağlı olduğu santralin bu cevap işaretini alması ile ücretlendirmeyi başlatması.

SANTRAL İŞARETLEŞMELERİ Santral Abone İşaretleşmesi

Santral abone işaretleşmeleri telefon makinesını ahize açık kapalı durumu, zil tonlar ve rakam çevirme veya tuşlama işlerinden oluşur.

Sayısal ISDN abonelerde hat işaretleşmesi olmaz doğrudan telefon makinesi ile santral arasında sinyalleşme kanalı kullanılır.

Santraller Arası İşaretleşme

Santraller arası trank irtibatları üzerinden konuşma bağlantıları sağlanması için işaretleşme yapılır. İşaretleşme yapısı kanal bağlı ve ortak kanal işaretleşmesi olarak ikiye ayrılır.

Kanal bağlı işaretleşmelerden Türkiye de yaygın olarak kullanılanlar E/M ve DC loop hat işaretleşmesi ve R1 yazıcı işaretleşmesidir.

(10)

Bir abonenin arama yapmak için telefonu kaldırması veya bir santral trankından diğer santrale arama yapılması teşebbüsünde, serbest, meşgul gibi hattın durumunu ve rakam gönder, çöz gibi bağlantı fonksiyonlarını ifade eden sisteme hat işaretleşmesi denir.

Yazıcı (Register) İşaretleşmesi

Santrallerden arama isteyen kullanıcının aradığı adresi rakamlarla

tanımlamasından sonra bu rakamların elektriksel sinyallere dönüştürülerek santralden gönderilmesi ve alınması ile kayıt edilerek değerlendirilmesini sağlayan sisteme yazıcı işaretlemesi denir.

(11)

TÜRKİYE'DE İLK TELEFON

Türkiye'de ilk telefon 1908 senesinde uygulanmaya başlandı. Kadıköy ve Beyoğlu santralleri 1911 senesinde hizmete açıldı. İlk otomatik telefon santrali 1926 senesinde

Ankara'da kuruldu. Ardından diğer il merkezlerinde de telefon santralleri kurulmaya başlandı. Kısa bir süre sonra kurulan santraller aracılığıyla bütün iller arası telefon haberleşmesi

başlamış oldu. PTT'nin 1970'lerden sonra yaptığı çalışmalarla telefon süratle yayılmaya başladı.

Telefon nasıl çalışır: Bir elektrik devresi üzerinden bir telefon konuşmasının yapılması sırasında meydana gelen olaylar şöylece sıralanabilir:

1. Ses enerjisi elektrik enerjisine dönüşür. 2. Elektrik enerjisi nakledilir.

3. Karşı tarafta elektrik enerjisi manyetik enerjiye dönüşür. 4. Manyetik enerji ses enerjisine dönüşür.

Elektrik titreşimlerinin iletkenlerdeki yayılma hızı esas titreşimlerinin havadaki yayılma hızından bir kaç yüz bin kere daha fazla olduğundan (200-300 bin km/sn mertebesinde) telefon ile konuşanlar, aradaki uzaklığa rağmen, karşı karşıya bulunuyorlarmış hissine

sahiptirler. Telefon sistemi üç ana görev yapar. İki abone arasında konuşma irtibatını sağlar ve aboneler arasında çağırma, meşgul çevirme, ses sinyalleri üretir. Otomatik olmayan

manyetolu telefonlarda bu işlemler elle yapılır.

Bir telefon aletinde bulunan belli başlı parçalar şunlardır: 1. Ses alıcı (mikrofon),

2. Mikrofon akım kaynağı, 3. Ses verici (kulaklık),

4. Çağırma ve çağrılma düzenleri, 5. Devre açıp kapayıcılar, anahtarlar, 6. Çağırma kadranı.

(12)

Şekil_3 - Mikrofon Yardımıyla Sesin Elektriğe Çevrilmesi Şekil_3'de görüldüğü gibi, ağzından çıkan veya herhangi bir şekilde yayınlanan ses havada basınç değişimi yaratmakta ve bu basınç değişimi, suya atılan taşın yarattığı dalgaya benzer şekilde, havada bir dalga iletimi şeklinde yayılmaktadır.

Hava basıncının yarattığı etkiden yararlanılarak, mikrofonlar aracılığıyla sesin elektriğe çevrilmesi sağlanmıştır. Bunun tersi bir işleme, elektriğin de sese çevrilmesi mümkün olmaktadır.

Elektriğin sese çevrilmesi de hoparlörler ile gerçekleştirilmektedir.

Otomatik telefon cihazında ahize kaldırıldığında devreyi açan bir anahtar ve ön tarafta numaratörü mevcuttur. Telefon ahizesi kaldırılınca telefonla santral arasında elektrik devresi kurulur. Ahizeden ton sesi duyulur. Numaratörden, mesela 6 rakamı çevrilince elektrik devresi altı defa açılıp kapanmış olur. Elektrik devresindeki açılıp kapanmalar sinyal olarak santralde devreler vasıtasıyla sayılır.

Muhaberenin (haberleşmenin) konuşma şeklinde olması şart değildir. Lokal santrallere konulan bilgisayarlar gönderilen sinyal cinsine göre seçim yaparak dağıtımı analog telefon, sayısal telefon, teleks, televizyon bilgi işlem şekillerinde terminallere ulaştırır. Böylece telefon konuşmaları yanında televizyon, yazı, teleks, bilgisayar işlemleri de çok süratli ve kaliteli olarak yürütülür.

Muhabere hatları: Muhabere (haberleşme) imkanları çok çeşitlidir. Bunlar: 1) İki telli analog radyo sinyal hattı (1 konuşma).

2) Anolog radyo röle link hattı (30 konuşma). 3) Sayısal radyo röle link hattı (1920 konuşma). 4) Çok kollu koaksiyel kablo hattı (7680 konuşma). 5) Fiber optik kablo hattı (10.000 konuşma ve üstü). 6) Muhabere uydular hattı (20.000 konuşma).

(13)

İki telli konuşma devreleri uzak mesafelerde kayıplar çok arttığı ve kanal sayısı sınırlı olduğu için şehir içi dağıtım sistemi dışında kullanılmaz. Muhabere sistemleri radyo yayınlarından istifadeyle kapasite ve kalite yönünden çok gelişmiştir. Telefon konuşmaları hem doğrudan analog sinyal olarak hem de bu analog sinyalin sayısal sinyal haline

çevrilmesinden sonra yayınlanarak yapılabilmektedir. Analog sinyal de yankı problemi ve sinyal gürültü seviyesi yüksek olduğu için terk edilmiş sayısal sinyal sistemine geçilmiştir.

Sayısal sinyal sistemlerinde, analog sinyal dilimlere bölünerek düzgün palslara ayrılır. Bu palslar daha sonra kodlanarak verici anteninden '0', '1' sayısal yayın olarak gönderilir.

Kodlanma işlemi her konuşma için ayrı ayrı yapılabildiği için bir antenden aynı anda binlerce sayıda konuşma palslar halinde yayınlanabilir. Alıcı telefon, istasyondan alınan bu binlerce yayın tekrar kod çözücüde çözümlenerek, ses sinyal haline çevrilerek santral mantık devresinden geçerek abonelere ulaşır. Kodlanmış palslar antenden yayınlanabildiği gibi koaksiyel kablolardan da gönderilebilir. Koaksiyel kablolarda kayıplar çok azalır. Koaksiyel kablo yerine bundan daha süratli yüksek kapasiteli ve kayıp oranı çok düşük optik fiber kablolar da kullanılabilir. Optik fiber sisteminde kodlanmış sayısal sinyaller optik sinyallere çevrilerek gönderilir. Karşı santralde optik sinyaller önce elektronik sinyallere daha sonra da odyo analog sinyale çevrilerek lokal santral mantık devresinden abonelere ulaştırılır.

İki telli muhabere sisteminde aynı anda bir konuşma yapılır. Halbuki pals kod modüleli sayısal radyo link muhabere sisteminde 30 kanal mevcuttur. Koaks kablolu sayısal radyo link muhabere sistemiyse en az saniyede 30 megabit bilgi gönderme kapasitesine sahip olup, 1920 kanallıdır. 1985 senesinde F. Almanya'da hizmete girmiş olan böyle bir sistem saniyede 565 mbit kapasiteye; bir başka ifadeyle aynı anda 7680 konuşma veya bilgi aktarmaya müsaittir. Fiber optik sistemler 140 mbps ve daha yukarı kapasitede görev yapmaktadır. Fiberoptik muhabere sistemi kapasite yüksekliği, montaj kolaylığı, bakım istememesi, yüksek kaliteli bilgi göndermesiyle mevcut sistemlerin en mükemmelidir.

Telefonun tatbikatta sağladığı en büyük fayda muhaberenin süratli bir şekilde

yapılmasıdır. Fiber optik, koaksiyel kablo ve elektromanyetik yollarla uydulardan yansıtılarak yapılan telefon görüşmeleri dünyanın her köşesini birbirine bağlamıştır. Telefon sistemlerinin kanal kapasiteleri her geçen gün artmaktadır. Kanal sayısında artışlar telefonu daha da pratik bir hale sokmaktadır. Telekomünikasyon alanındaki önemli gelişmelerden biri de, telsiz telefonun ortaya çıkmasıdır. Kısa dalga radyo alıcı-vericilerin normal telefon sistemine bağlamasıyla hareket halinde telefonla konuşma imkanı ortaya çıkmıştır. Bu sistemle bölgeler

(14)

arası kesintisiz bağlantı olduğu gibi, çok uzun menzilli yolculuklar yapan bile istediği yeri anında arayabilir.

Şekil_4- Koaksiyel Kablonun Yapısı

Koaksiyel (veya kısaca "koaks") kablo, merkezde iletken kablo, kablonun dışında yalıtkan bir tabaka, onun üstünde tel zırh ve en dışta yalıtkan dış yüzeyden oluşur.

OPTİK KABLOLAR VE OPTİK İLETİŞİMİN TEMELLERİ Bakır tel, R/L ( Radyo Link), uydu haberleşmesi gibi radyo dalgaları ile yapılan iletişim sistemlerinde var olan dinleme, karışma, gürültü, kapasite ve iletişim hızı düşüklüğü, bant genişliği ve esnekliklerinin az olması gibi olumsuz etkileri ortadan kaldıran Optik İletim Sistemi, iletişimde yeni bir dönem açmıştır.

İdeal derecede saflaştırılmış silikondan oluşan fiber optik damarlar ile yapılan optik iletişim, sahip olduğu geniş olanakları ile iletişime büyük kolaylık ve kalite getirmiştir.

Haberleşmede Optik İletişimin Kullanımı

Optik iletişime aşağıdaki nedenlerden dolayı yönelinmiştir.

1) Optik damarların, bakırdan daha ucuz bir malzeme ile üretilmesi. 2) Optik damarların, hızla artan kanal ve bant gereksinimleri karşılayacak

şekilde yüksek bir iletim kapasitesine sahip olması.

3) Nükleer radyasyon ve elektromanyetik etkilerden etkilenmemesi. Yukardaki özellikler ile lazerinde kullanılmasıyla optik iletişim kısa bir sürede

(15)

kullanıma geçmiştir.

FİBER OPTİK

Son on yılda elektronik iletişim endüstrisinde çok sayıda önemli ve dikkate değer değişim meydana geldi. Ses, veri ve görüntü iletişimindeki olağanüstü artış, daha ekonomik ve daha geniş kapasiteli iletişim sistemlerine olan talebin de aynı şekilde artmasına neden oldu. Bu da elektronik iletişim endüstrisinde teknik bir devrime yol açtı. Yeryüzü mikrodalga sistemleri çoktan maksimum kapasitelerine ulaşmış bulunmaktadır; uydu sistemleri de her geçen gün artan talebe ancak geçici bir rahatlama getirebilmektedir. Geniş kapasitelere cevap verebilecek ve yüksek kalitede hizmet sağlayabilecek ekonomik iletişim sistemlerinin gerekli olduğu açıkça ortadır.

Bilgi taşıyıcısı olarak ışığın kullanıldığı iletişim sistemleri, son zamanlarda oldukça ilgi görmektedir. Günümüzde önde gelen çeşitli ve geliştirme laboratuarlarında bir ışık dalgasını içermek ve bu dalgayı bir kaynaktan bir varış yerine göndermek üzere cam ya da plastik fiber kabloların kullanıldığı sistemlerle ilgili araştırmalar yapılmaktadır. Güdümlü bir fiber optik aracılığıyla bilgi taşıyan iletişim sistemlerine fiber optik sistemler denmektedir.

Düşük sinyal kayıpları nedeniyle fiber, bakır kablolara göre daha yüksek hızlarda ve çok uzun mesafelerde veri aktarımı mümkündür. Bu mesafe repeater kullanılmadan 2 km ye kadar çıkabilir.

Fiberin hafif ve ince yapısı bakır kablo kullanmanın zor olduğu ortamlarda

kullanılabilmesini sağlar. Bütün bunlar fiberin önemli özellikleridir fakat fiberin en önemli özelliği elektromanyetik alanlardan hiç etkilenmemesidir. Çünkü fiber kablodan elektrik değil ışık aktarılır.

(16)

Resim_1- Fiber Optik Kablo Demeti

Şekil_5- Bir Fiber Optik Hat Teçhizatının Genel Blok Şeması

PDH (Plesiochronous Digital Hierarchy ) ve SDH (Synchronous Digital Hierarchy ) çoklamanın ne olduğu ve önemi üzerine daha önceki sayfalarda bilgiler verdik, günümüzün çoklama metodu olan sayısal çoklamanın farklı hiyerarşilerinden bahsedelim. İki çeşit yüksek kapasiteli çoklama hiyerarşi günümüzde Telekom tarafından kullanılmaktadır. Bunlar PDH ve SDH’tir. Şimdi bunlar üzerine bahsederek bu hiyerarşileri karşılaştıralım.

(17)

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA FİBERİN KULLANILMASI

Dünyada Fiber teknolojisi hastanelerde, havacılıkta, işyerlerinde, bilgisayarlarda, güç istasyonlarında ve demiryollarında kullanılmaktadır.

Ülkemizde yaygın olarak Türk Telekom A.Ş. tarafından kullanılmaktadır.Kablolu TV’de yayın merkezleri, dağıtım merkezleri ve denetim merkezleri arasında kullanılır. Ayrıca televizyon ve radyo yayınlarının sistemin kendi içinde haberleşmesinde de kullanılır.

Optik İletimin Üstünlükleri

Işıksal iletimi diğer iletim şekillerinde güçlü yapan özellikler aşağıdaki gibidir. 1) Yüksek hızla iletim yaparlar.

2) Uzun yineleyici ( repertör )aralıklarına olanak sağlarlar 3) Kanal başına maliyeti düşüktür.

4) Bilgi çalınması oldukça güçtür.

5) Elektromanyetik etkilerden etkilenmez. 6) Karışma sorunu yoktur.

7) Alış ve veriş uçlarında elektriksel iletim vardır.

8) Değişik çevre koşullarında güvenli olarak kullanılabilinir

Kablo tesisi kolaylığına rağmen ek ve bakımda daha hassas bir müdahale gerektirir. Optik İletişimde Kıllanılan Malzemeler

Bildiğimiz gibi sinyaller çoklayıcılar içerisinde işlenirken elektriksel sinyallerdir, fakat iletim esnasında fiber kablolarda sinyaller ışık halindedir. Çoklayıcıda işlenen sinyali optik hale, veya optik sinyali çoklayıcıya uygularken elektriksel hale dönüştürmek için

dönüştürücüler kullanılır. Elektrik sinyalinin optik ( ışıksal ) sinyale, optik sinyali elektrik sinyaline çevirme görevini yapan yarı iletkenlerden yapılmış elemanlara kısaca dönüştürücü diyoruz. Elektrik sinyalini optik sinyale çeviren dönüştürücüler hat teçhizatının verici ucunda bulunur.

Temel olarak iki tip dönüştürücü kullanılır. Bunlar LED ve LD dir. LED: ( Light emmiting diode ) ışık yayan diyot.

LD: ( Light amplification by stimulated emission of radiation diode ) Uyarılmış ışınım salınım ile ışık çoğaltan diyot.

LED‘ler:

(18)

3) Ucuzdurlar 4) Tesisi kolaydır 5) Düşük güçlüdür

6) Düşük tepki hızları vardır LD’ler:

1) Miliwattlar boyutundan 10 W’a kadar yüksek çıkış güçleri vardır. 2) Yüksek tepki hızları ile bilinir.

3) Pahalıdır.

4) Isıya karşı duyarlıdırlar. 5) Kısa ömürlüdürler.

Sistemde LED veya LD’ in hangisinin kullanılacağı sistemin özelliğine ve

gereksinimlerine göre değişir. Genel olarak; LED’ler sürücü ve denetim devrelerinin basitliği dolayısıyla kısa mesafeli haberleşme sistemlerinde ve aygıt içi bağlantılarda, LD’ler ise yüksek güçlü olduklarından geniş bantlı uzak mesafeli haberleşme sistemlerinde

kullanılmaktadır.

Optik sinyallerin elektriksel sinyallere dönüştürülmesi işlemi hat donanımının alış ucunda bulunur. Temel olarak iki çeşit O/E dönüştürücü kullanılmaktadır. Bunlar APD ve PIN-PED’dir.

APD: ( Avalanca photo diode ) APD’lerin gürültü düzeyleri yüksektir. Özellikle yavaş çalışan sistemlerde kullanılır.

PIN-PED: ( Positive-Intrinsic-Negative-Field-Effect-Transistor ) PIN-PED’in ışık duyarlılıkları ve tepki hızları yüksektir. Bu nedenle optik sinyallerin alınışında yaygın olarak kullanılırlar.

Birleştirici ( Konnektör) : Sistemden alınan optik sinyalin en az kayıpla fiber damara geçmesini sağlayan malzemedir. Optik fiber ara bağlantı kablolarının bir ucunda bulunur.

Optik Fiber Ara Bağlantı Kablosu: Fiber damardaki optik sinyalin sisteme veya sistemden fiber damara geçiş yapabilmesi için kullanılan ve bir ucunda birleştirici

( konnektör ) bulunan içinde tek fiber damar olan özel kablolardır. 3~10 m uzunluğunda üretilmektedir.

Çıplak Fiber Adaptörü: Optik fiber ara bağlantı kablosu yapılmadığı durumlarda ( geçici olarak ) optik sinyalin geçişini sağlamak için kulanlar. Çıplak fiber adaptörünün vidalı veya geçme kısmı sistem veya U link’e bağlanırken diğer kısmı düzgün kesilmiş çıplak fiber damarı gerip sıkıştırarak ileri-geri hareketini engelleyecak şekilde yapılmıştır. Birleştiriciden

(19)

( konnektörden ) farkı kaynak yapma ve sınırlı esneklik gibi olumsuz yönü olmayıp istenildiği an fiber damarlardan ayrılabilir. Değişik yapıda olanları vardır.

U Link ( optik Bağlayıcı) :Konnektörleri ( birleştiricileri ) veya çıplak fiber

adaptörlerini ( fiziksel olarak ) karşı karşıya getirerek ışıksal sinyalin bir noktadan bir noktaya geçişini sağlayan malzemedir.

Bu geçiş bir damardan diğer bir damara, damar ile sistem arasında veya sistemler arasında olabilir.

Zayıflatıcılar:Optik zayıflatıcı; sistemin (O/E) çalışma sınırlarından daha çok gelen optik gücünü düşürmek amacıyla kullanılır. Optik sinyali ( zayıflatıcının giriş ve çıkışları arasında )

Zayıflatma gelen ışık ile giden ışık arasında geçiş ( hava ) aralığını çoğaltarak veya azaltarak geçen ışığın miktarını ayarlama ilkesine dayanır.

Optik Filtreler:Fiber damarlardan gönderilen değişik dalga boyundaki optik

sinyalleri diğer sinyallerden ayırıp alabilmek için kullanılır. 1310, 1550 nm dalga boyuna göre değişik tipleri vardır.

Fiber Damarlarda Işığın İletilmesi

Optik damarlara verilen sinyaller bu damarlar üzerinde iletilirler, fakat bu iletim elektriksel iletim gibi değildir. Şimdi ışığın bu damarlar üzerinde ilelemesine bakalım.

Fiber damarlardan gelen ışığın, kaynaktan kaç dereceyle geldiği, ışığın iletimini etkiler. Işık fiber damarda ilerlerken, damarın çevresine çarparak ve çevreden yansıyarak ilerler.

Optik iletimde kullanılan fiber damarlar tam yansıma olayından yararlanan ışık dalga kılavuzlarıdır. Silindirik dalga kılavuzları başlıca iki katmandan oluşur. İletimi sağlayan silindirik öz tabakası, bunun dışını çevreleyen bir örtü tabakası vardır. Örtü tabakasının kırılma indisi, öz tabakasın indisinden biraz azdır. En üstte de koruyucu

( plastik ) kılıf vardır.

Eksene dik ve düzgün olarak kesilmiş fiber damara dar bir ışın demeti tutulduğunda ışın fiber damar içine girer. Burada ışın demetinin eksenle yaptığı açıya göre iki durum oluşur.

Geniş Açı Durumu: Eksenle belirli değerden daha geniş açı yaparak öz’den fibere giren ışık, eksene yaklaşacak şekilde kırılır. Bu ışık öz ile örtü tabakası arasındaki yüzeye çarptığında büyük kısmı kırılarak örtü tabakasına girer. Çok az bir kısmı da öz içine geri

(20)

Dar Açı Durumu: Eksenle açısı belirli bir değerin altında olacak şekilde özden fibere giren ışık öz ile örtü tabakası arasındaki yüzeyde tam yansımaya uğrar ve bu yansıma ışığın yolu üzerinde tekrarlanır. Optik iletim sağlayan da bu ışıktır.

Fresnal Yansıma: Işık kırılma indisleri iki ortamdan birinden diğerine geçerken, bir bölümü geldiği ortam içine yansır. Buna fresnal yansıma denir. İki fiber kablonun ek

kısmında ideal koşullar sağlanamadığından bu çeşit bir yansıma görülebilir.

Tüm iletim sistemlerinde olduğu gibi bu iletim sistemlerde de zayıflama olacaktır. Değişik etmenlerin etkisiyle optik sinyal varış noktasına gücü azalmış olarak ulaşır. Genel olarak bu zayıflama aşağıdaki etmenlere dayanır.

1) Keskin küçük kıvrımlar. 2) Yabancı maddeler 3) Üretim hataları

4) Çekme, büzülme, basınç ve sıcaklık etkisi 5) OH iyonlarının yutulması

6) Metal iyonları yutması

F/O kabloları tesisi ve eki sırasında önemli kayıpları önlemek için aşağıdakilere dikkat etmek gerekir.

Keskin ve küçük kıvrımlar: Keskin kıvrımlar; fiber optik damarlar keskin dönüş yaptıklarında dönüş noktasında ışık geniş açı yapar ve önemli kısmı damardan dışarı çıkar ve zayıflama yapar.

Küçük kıvrımlar ise şöyle oluşur. Kablonun içindeki damarın uzama katsayısı onu koruyan kılıftan daha fazla olduğundan, uzama durumunda içteki fiber damar kablo içinde küçük kıvrımlar oluşturur ve buda geniş açıyla damarı dışına çarpmasını sağlar. Buda ışığın önemli bir kısmının dışarı çıkmasına neden olur ve zayıflamaya neden olur.

Çekme, büzülme, basınç ve sıcaklık etkisi: Çekme, büzülme, basınç ve sıcaklıktan dolayı fiber damarlar içerisinde küçük ve keskin kıvrımlar oluşur. Bu kıvrım noktalarında kayıplar artar, ve zayıflama görülür.

OH ( Nem-Hidroksil) Yutması: Kablonun su alması nedeniyle plastiklerin nemden bozulması sonucu ve ayrıca iletkenin elektrolizinden ortaya çıkan hidrojen, oksijen ile birleşerek OH iyonu olarak gösterilen hidroksil nem oluşturur.

SiO ile H2O temasa geçince SiOH ve OH oluşur ve SiO bozulur, buda kabloyu tahriş eder.

(21)

TELEFON ŞEBEKESİ

Bir telefon şebekesi,dağıtım (tevzi) kutusu, lokal kablo, saha dolabı, prensibal kablo, jonksiyon kablo ve repartitörden meydana gelir.Her abone santralden ne kadar uzakta olursa olsun mutlak surette santralden itibaren müstakil bir devre ile beslenmek zorundadır.

Dağıtım Kutusu: Abone ile telefon şebekesinin irtibatlandığı terminallerdir.Bina dahili ve harici olmak üzere iki tip dağıtım kutusu vardır.Bina içine monte edilen 30-40-90 ve 120’lik olan dağıtım kutuları bina dahili kutulardır.Bina dışında duvara veya direklere monte edilen 10’luk veya 20’lik olan dağıtım kutuları bina harici kutulardır.

Lokal Kablo: Dağıtım kutusu ile saha dolabı veya dağıtım kutusu ile santral arasındaki kablolardır.

Saha Dolabı: Abone yönünden gelen lokal kablolar ile santral yönünden gelen prensibal kabloların irtibatlanmasını sağlayan 100’lük terminallerin bulunduğu bağlantı yerleridir.

Prensibal Kablo: Saha dolabı sisteminde, repartitör ile saha dolapları arasında kablolardır.

Jonksiyon Kablo: Aynı şehirde santrallerin bağlantılarını sağlayan kablodur. Repartitör: Santral kabloları ile şebeke kablolarının irtibatlandığı yerdir.

ANALOG SAYISAL ÇEVİRİCİLER

Analog ses işaretlerinden belli zaman aralıkları ile örnekler alınarak sayısal kodlama ile iletilmesi teorik olarak çok önceleri düşünülmüş ancak o zaman ki teknolojilerle hızlı anahtarlama yapılamadığı iççin uygulanamamıştı. Yarı iletken anahtar olarak transistörün kullanılmaya başlanması ile ve tümleşik elemanlar sayesinde devrelerde küçülme ve ucuzlama sayısal işlemleri cazip hale getirmiştir.

Son yıllarda bilgisayar teknolojisindeki hızlı gelişme; telefon tekniğinde çok büyük gelişmelere neden olmuştur.Bu yöndeki ilk adım 25-30 yıl öncesinin bilgisayar kontrollü analog anahtarlı santralleridir.Teknoloji geliştikçe santrallerin anahtarlama sistemleri

sayısallaştırılmıştır.Sayısal santrallerin teknoloji ve ekonomikliği açısından analog santrallere göre üstünlüğü vardır.Sayısal santrallerin kullanılabilmesinde ön şart konuşma işaretlerinin sayısala dönüştürülmesidir.Bu işleme PCM (Pulse Code Modulation) Darbe Kod

(22)

FDM (Frequency Division Multiplex)

TDM (Time Division Multiplex) de kullanılır.

TDM ( Time Division Multiplex )

Hem analog hemde sayısal santraller ile çalışabilen bu sistem şu anda ülkemizde radyolink üzerinden 1920 kanal, koaksiyel kablo üzerinden 7680 kanal ve fiber optik kablo üzerinden ise 30720 kanal kapasiteli çalışabilmesine rağmen ille de en yüksek kanal kapasiteli çalışması gerekmez.Güzergahın kanal kapasitesi ne ise ona uygun sistem seçmek suretiyle lüzumsuz yere boş kanal sayısı arttırılmaz.

TDM, zaman bölmeli çoklama denilen ve sayısal olan bir yöntemdir.Bir sayısal sinyal düşünelim, bu sinyalin bir hızı vardır ve bu hız varsayalım 64kb/sn ( bir telefon hattının veri hızı ) olsun.Bunun anlamı bir telefondan bir saniyede 64kb veri alınıyor demektir.Şimdi bir çoklayıcı devre düşünelim, ve bu devrenin hızı 128kb olsun,yani bu devrenin girişine iki kablo üzerinden iki tane 64kb uygulanınca , çıkışta tek kablo üzerinden bir tane 128kb veri elde ederiz.Bu şekilde bir saniyelik zaman aralığına iki katı veri sıkıştırmış oluruz.Yani zaman çoklaması yapmış oluruz.

FDM(Frequency Division Multiplex)

Analog sistemler Telekom da hakim iken frekans çoklamalı sistemler varmış.Bunu şöyle açıklayalım.Bir frekans aralığı düşünelim,bu aralık 100kh’lik bir aralık olsun.Bu aralığı 10kh’lik 10 aralığa bölelim. Yani bu çoklayıcı devrenin girişine 10 tane giriş girelim ve modülasyon teknikleriyle bu 10 girişi 10kh’lik aralıklarla 100kh’lik aralığa yerleştirelim ve bir kablo üzerine bu sinyali uygulayalım, görüldüğü gibi yine çok girişi tek çıkış haline getirdik ve yine çoklama yaptık.

TDM’in FDM’e Karşılaştırılması

TDM’in FDM den üstünlüklerine bakalım;

• Kanal kapasitesi daha yüksektir.

• Gürültü oranı daha düşüktür.

• Güvenilirliği daha yüksektir.

• Fiziki boyutları daha küçüktür.

(23)

• İşletme kolaylığı sağlar.

Görüldüğü gibi, TDM daha avantajlı ve kolay bir, yöntem. Analog sistemlerin işletim ve dizayn zorluğunu da düşündüğümüz zaman sayısal sistemlerin kullanılmasının daha mantıklı olduğunu görürüz.Telekom da analog sistemler şu an az miktarda kullanılıyor ve kalanlarda gerekli mali imkanlar bulunduğunda sayısal sistemlere dönüştürülüyor.

PCM ( PULSE CODE MODULATION )

Analog olan ses frekans sinyalimizi sayısal sistemler üzerinden karşı merkeze

ulaştırabilmek için sinyali sayısal bilgi şekline dönüştürmek ve karşı merkeze vardıktan sonra da yine sinyalin benzeri olan analog sinyal elde etmek gerekmektedir, bu işlemi PCM ile yaparız.

PCM, darbe kod modülasyonunun kısaltmasıdır. Darbe kod modülasyonu ile analog sinyaller sayısal sinyallere dönüşür ve ülkemizin ve birçok ülkenin standart yapısı olan 2mb/sn çerçeve yapısını oluşturulur. 2mb çerçeve yapısını oluşturan ünitenin girişinde 64kb/sn hızında 30 hat bulunur ve bu 30 hat ünitenin içinde çoklanır ve kontrol verileri ile birlikte 32 hatlık bir çerçeve oluşturulur. Bu çerçevenin saniyedeki hızı 32*64=2048 kb/sn, yani 2mb/sn dir. Bu şekilde 2mb çerçeve yapısı oluşturulur. (1 byte=8bit) Şimdi bu yöntemi inceleyelim;

Öncelikle çerçeve yapısı kavramını hakkında biraz bahsedelim. Bir çerçevenin içinde veriler bir düzene göre yerleşir ve çerçevenin her bitleri veya bytelarının önceden belirlenen bir görevi vardır. Mesela 2mb çerçevenin ilk baytının 3. biti AIS ( Alarm Indication Signal ) diye bilinen hata bitidir ve herhangi bir hata halinde bu bit 1 olur. Daha başka çerçeve yapılarına örnek olarak 155mb, 620mb… gibi SDH çerçevelerini örnek verebiliriz.

Bilgi sinyalinin frekansından en az iki katı frekansta belirli aralıklarla örnekler alınarak yine belirli basamaklar arasına yerleştirildikten sonra ikili sayı sistemi ile kodlama işlemine PCM ismi verilir.Bu işlem örnekleme, kuantalama ve kodlama olmak üzere üç aşamadan oluşur.

(24)

ÖRNEKLEME

Örnekleme; konuşma işaretinin sayısal şekle dönüştürülmesine doğru atılan ilk adımdır. Örneklemeye gerek duyulmasının nedeni analog sayısal dönüşümünün anlık ve sürekli olarak yapılamamasıdır. Anlık bir işaret değerinin elde edilmesi ve dönüştürülmesi gerekir, bu da belli bir süre alır. Bir önceki işlem tamamlanmadan yenisi ile uğraşılamaz. Örneklenmiş işaret örnekleme sıklığı yeterli olmak kaydıyla kaynak işaretinin oldukça yakın bir açıklamasını vermektedir.

Örnekleme Frekansının Seçilmesi;Örneklenmiş işaret, örnekleme frekansı fö,kaynak işaretinin en yüksek frekansının en az iki katı olması kaydıyla kaynak işareti hakkında tam ve tek anlamlı bilgiyi taşır.

Mesela 300-3400 Hz band genişliğine sahip bir telefon konuşma kanalını örneklemek için en az 6800Hz’lik bir örnekleme frekansına ihtiyaç vardır. Ancak pratikte bu değer 8000 Hz olarak alınır.

Khz

Khz

f

f

ö

2

2

4

8

max

=

×

=

×

=

olarak bulunur. Buradan da aboneye uğranılması

gereken zaman aralığı;

sn Khz f T 125µ 8 1 1 = = = olarak bulunur.

Her 125 µsn de aboneden alınan bu sinyale P.A.M(pals genlik modulasyonu) sinyali denir.125 µsn bir çerçevenin süresidir, Bir çoklu çerçeve 16 çerçeveden oluşur. Bir çoklu çerçeve için geçen süre 125µsn×16 =2msn ’dir. Bir örnek 8 bitten oluşur yani bir timeslot 8 bittir ve bir timeslot aralığı 3,9 µsn dir. 1 bit 488 nsn dir.

KUANTALAMA

Örnekler alınan analog sinyalin PAM olarak karşı tarafa göndermesi, gürültü

açısından çok büyük bir yarar sağlamamaktadır ve PAM sinyalleri halen analog özelliktedir. Örnekleme sonucunda elde edilen kesikli PAM sinyalinin genlik değerinin kodlanarak sayısal hale çevrilebilmeleri için KUANTALAMA (niceleme) işleminin yapılması gerekmektedir. Bu işlemde her genlik dilimine bir kod (seviye) karşılık olarak gelmekte ve bunun sayısal olarak yollanması uygun görülmektedir. Kuantalama işlemi yapıldığında; örneklenmiş durumdaki

(25)

kesikli PAM sinyalinin genlik değerleri gelişigüzel veya asıl değerleri yerine önceden belirlenmiş kendisine en yakın genlik seviyeleri ile temsil edilmektedir. Bu genlik değerleri, belirli kuantalama seviyelerine karşılık gelmektedir.

İki şekilde kuantalama yöntemi vardır. 1) Lineer Kuantalama

2) Non-Lineer Kuantalama

Lineer kuantalama da, kodlanan ses sinyalinin genlik bölmeleri eşit bir şekilde bölünmüştür.Kodlamanın her genlikte hassasiyeti aynıdır.Fakat non-lineer kuantalama da toplumların lisanlarının bazı genlik aralıklarında daha yoğun seslere sahip olmasından dolayı, bazı genlik aralıklarına daha hassas kodlama yapılır,böylece ses daha anlaşılabilir bir şekilde tekrar oluşturulabilir.

Türkiye’de non-lineer kuantalama kullanılır.Bu yöntemde kanaldan iletilebilecek en yüksek gerilimin pozitif ve negatif alternanstaki değeri önce eşit olmayan 8 parçaya bölünür ve bu parçalara segment adı verilir.Daha sonra her segment 16 eşit parçaya bölünür,bunlara da oda aralığı denir.böylece pozitif ve negatif alternansta 128’şer olmak üzere toplam 256 adet kuantalama aralığı(oda aralığı) elde edilmiş olur.Bu şekilde sınırsız olan genlik sayısı 256 ile sınırlandırılır.

(26)

KODLAMA Kodlama üç safhada yapılmaktadır.

Aboneden alınan sinyal 125 µsn aralıklarla örneklendikten ve doğrusal olmayan kuantalama yöntemi ile kuantalama aralıklarına yerleştirildikten sonra sinyalin pozitif ya da negatif alternansta olmasına bakılır.Eğer pozitif alternansta ise ikili sayı sistemi ile 1,eğer negatif alternansta ise ikili sayı sistemi ile 0 olarak örneğin işareti konulur.

Örneklenmiş sinyal eşit olmayan 8 segment aralığından (0 ile 7) hangisine denk gelir bunu ikili sayı sistemi ile ve 3 bit olarak kodlarız.

Örneklenip kuantalanmış sinyalin segmentinin oda değerine bakılır. Segment aralıklarında bulunan 16 adet (0 ile 15 arası) odadan hangisinin içerisinde yer alıyorsa ikili kod ile 4 bit olarak kodlanır.

Bu şekilde sayısal sinyallere çevrilen ses sinyali, TDM yöntemiyle çoklanarak 2mb çerçeve yapısı oluşturulur. PDH teorisine göre 4 tane 2mb çoklanarak bir 8mb çerçeve elde edilir. Daha sonra 4 tane 8mb çoklanarak 34mb çerçeve yapısı oluşturulur. Daha sonra da 4 tane 34mb çoklanarak PDH teorisi için en yüksek hız olan 144mb çerçeve yapısı oluşturulur. PDH ve SDH teorileri ilerde incelenecektir.

PCM Çerçeve Yapısı ve Hat Kodları

Kanalların analog sayısal dönüşüm işleri tamamlanıp konuşma bilgileri sayısal olarak aynı iletim ortamından birden çok kanalı taşıyabilmek için çoklama işlemi yapılır. Zaman paylaşımlı çoklama yönteminde bir kanaldan alınan iki örnek arasındaki zaman aralığı

sistemdeki kanal sayısı kadar zaman dilimlerine ayrılır. Her zaman dilimi içinde örneği temsil eden bite karşı gelen 8 darbe üretilir.İlk on beş kanal 1-15, son on beş kanal ise 17-31 arası zaman dilimlerine yerleştirilir.

Sıfır ile tanımlanan ilk zaman dilimine 8 bitten oluşan sabit bir zamanlama sözcüğü yerleştirilir. Bu sözcük veriş ile alış tarafı arasındaki zamanlamayı sağlar. İşaretleşme bilgileri de 16.zaman diliminde gönderilir. Böylece bir çerçeve şekilde de görüleceği gibi 0-31 sayıları ile tanımlanan 32 zaman diliminden oluşur.

(27)

Şekil_7- PCM Çerçeve Yapısı

32 kanaldan ancak 30 tanesi konuşma kanalı olarak kullanılabilir.Bu yüzdendir ki bazen 30 kanal bazen de 32 kanal olarak adlandırılır. Konuşma için kullanılan her kanal 1 tanesi işaret 7 tanesi büyüklü olan 8 bit içerir.Her örnek için değişken bit ters çevrimi

kullanılarak çift bitler değiştirilir.Her çerçevede aynı aboneye, aynı kanal verilir.Her seferinde ise bir başka örnek gönderilir.Bu da 8000 Hz’lik örnekleme hızına bağlı olarak, saniyede 8000 çerçeve demektir.

Kanal 0 konuşma için kullanılmaz, çerçeve eş zamanlaması anlamında şekillendirme için kullanılır. Bununla birlikte bu iş için sıfırıncı kanalı bütün bitleri gerekmez; bazı bitlerin ulusal bazılarının da uluslar arası anlamı vardır. Çift ve tek çerçevelerin değişik anlamları vardır. Çift ve tek çerçevelerin değişik anlamları vardır. Çift çerçevelerin 7 biti, diğerlerinin 1 biti eş zamanlama için kullanılır. Kalan 8 bit başka amaçlar içindir.

Çoklu Çerçeve (Multiframe) Yapısı

16 PCM çerçevesi 1 çoklu çerçeveyi oluşturur. Her çerçeve 125 µsn süreli olduğundan böyle bir çoklu çerçevenin zaman aralığı 125µsn×16 =2msn ’dir.

(28)

Şekil_8- PCM Çoklu Çerçeve Yapısı

Sıfır çerçevesinde PCM sisteminde kullanılan alıcıların çerçevelerinin ardışık

sıranışlarına göre zamanlamalarını sağlayan çoklu çerçeve sözcüğü yer alır. 16.zaman dilimi çerçeveler içine her biri 4 bit içeren iki yarım bit dizisi şeklinde yerleştirilir. 1. çerçevedeki ilk yarı dizi 1. kanala, ikinci yarım dizide 16.kanala ait işaretleşme bilgilerini taşır. Şekilde de görüleceği gibi bunu izleyen çerçevelerdeki yerleştirme ; 2.çerçevede 2 ve 17, 3.çerçevede 3 ve 18 ve sonuncu (15.) çerçevede 15 ve 30 no’lu kanal bilgileri taşınacak biçimde yapılır.

16 adet 32 zaman dilimli ve 30 konuşma kanallı PCM çerçevesi bir çoklu çerçeve yapısını oluşturur.

PCM 30 için 0.zaman dilimi ve 30 ses kanalının işaretleşmesi için 16.zaman dilimi kullanılmakta olup, işaretleşme; 16 çerçeveden (0-15) meydana gelen bir çoklu çerçeve süresinde tamamlanır.

(29)

Her kanal sinyalleşmesi için 4 bit ayrılmıştır. Hat işaretleşmesi için 1 bit veya 2 bit kullanılır. Diğerleri sabit bir değere ayarlanırlar.

PCM HAT KODLAMASI

PCM bilgileri elde edildikten sonraki sinyal şekli uzak mesafeye taşımaya elverişli olmadığından yeniden kodlanarak iletime uygun hale getirilirler. Kare dalganın iletim hattında bozulmasını önlemek, uzun süren 0 bitleri ile kesinti durumunun ayırt edilmesini sağlamak için değişik kodlama mantıkları geliştirilmiştir.

Örneklenip, kuantalanıp, kodlanarak oluşturulan NRZ ( Non Return Zero ) bit dizisi haline dönüştürülen bu işaretleri hatta uygulayabilmemiz için hat koduna getirilmesi gerekir. Bit dizilerini hat üzerinde iletebilmemiz için hat üzerinde meydana gelen DC bileşkenin sıfıra yakın seyretmesi gerekir, aksi takdirde tüm 1 bitleri karşı taraftan 0 olarak algılanır. Bunu önlemek için hatta verilen veri kodlanarak verilir.

SAYISAL MODÜLASYON TEKNİKLERİ

2 mbps lik 30 kanal 32 zaman dilimli PCM sistemi çoklanmak suretiyle daha yüksek mertebelerde ilerletilirler. Sayısal teknolojinin yaygınlaşması ile birlikte frekans bölüşmeli çoklayıcı (FDM) sistemler yerine zaman bölüşmeli (TDM) sayısal sistemler çoklayıcı olarak kullanılmaktadır.

(30)

Şekil_9- FDM Çoklayıcı Yapısı

(31)

PCM HAT TEÇHİZATLARI VE MERTEBELERİ

Şekil_11- 2Mbps PCM Hat Teçhizatının Blok Şeması

Şekil_12- PCM Kapasite ve Hat Teçhizatı Mertebeleri

Sayısal çoklayıcıların en düşük mertebesi 2.044 kbps lik 32 kanallı sistemdir. Bunun 30 kanalı iletim için kullanılır. Hat teçhizatları bu temel kanal grubunun 4 katı olacak şekilde kademelendirilmiştir.

(32)

PDH ( Plesiochronous Digital Hierarchy)

PDH bir çoklama hiyerarşisidir. Kendi çerçeve yapısına ve özelliklerine göre verileri çoklar. SDH’e göre daha eski bir teknolojidir.

Standart bit hızlarına baktığımızda, şimdiye kadar iki çoklama hiyerarşisi vardır, bunlardan ilki olan ve Amerika da ve bazı ülkelerde kullanılan 1.5mb/sn çerçevesidir. Diğeri ise Avrupa da ve birçok ülkede kullanılan 2mb/sn çerçeve yapısıdır ve bu çerçeve CEPT standartlarından göre kullanılır.

PDH sinyalinin özelliklerine baktığımızda şu özellikleri görürüz;

• Asenkrondur, yani çoklama esnasında senkronizasyona ihtiyaç yoktur.

• Bit çoklaması vardır.

• Bitler üzerinde çerçeve düzeltilmesi, hizalanması vardır.

• Her çoklama evresi için ayrı bir çerçeve vardır.

• Çoklama yapıldığında oluşan yeni çerçevede çoklanan veriler arasındaki faz bilgisi yani verilerin yerleri bir bellekte saklanmaz,yani çoklanan verinin içindeki bir 2mb’e erişmek için ters çoklama yapmak gerekir. SDH / SONET ( Synchronous Digital Hierarchy )/(Synchronous Optical Network )

SDH hiyerarşisi CCITT standartlarına uygundur, SONET ise Amerikan standartlarına uygundur.

İletim şebekeleri, çeşitli servislerin ürettiği ses, veri ve video trafiğini şebeke boyunca aktarırlar. SDH, fiber optik kablo üzerinden sayısal iletim için geliştirilmiştir. Senkron sayısal iletim normal PCM e göre (PDH) avantajı daha yüksek hızlara çıkması ve mertebeler arasında geçişin elastikiyeti ve ileri teknolojinin getirdiği donanım azlığı ve az yer tutmasıdır.

Geliştirilmiş bakım, test, denetim ve izleme imkanı vardır. Veri taşıması ucuzdur.SDH de STM1, STM4, STM16, STM64 gibi hız mertebeleri tanımlanmıştır.

SDH iletiminin temel üstünlükleri olarak; 1) Şebekenin eşzamanlı olması,

2) İşletim/Bakım için ayrı şebeke gerektirmemesi,

(33)

4) Yüksek anahat hızları,

5) Anahatlar üzerinden değişik hızlarda bilgi aktarımı,

6) Hat ve şebeke elemanı arızalarına karşı koruma ve yedekleme sayılabilir. 7) En küçük çerçeve 155MB/sn dir, ve buna STM-1 denir. STM’ler de kendi aralarında çoklanarak STM-N oluşturulur, STM-N’in çerçeve büyüklüğü ise 155*N olarak bulunur.

Şekil_13- SDH Mertebeleri

Şekil_14- SDH'de Farklı Bağlantılar

SDH'in bir noktadan diğer noktaya bilgi aktarımını bir nakliye işlemine benzeterek açıklayabiliriz. SDH iletiminin, şebekede yaklaşık ışık hızı ile dolaşan TIR'ların taşıdığı çeşitli boydaki bilgi paketleri ile yapıldığını düşünelim. TIR'ların büyüklüğü SDH elemanının 155 Mbit/sn, 622 Mbit/sn, 40 Gbit/sn gibi hangi anahat hızında çalıştığını belirtir. Servis işaretleri (aynı şekilde ses, veri ya da video olabilir) gönderecek olan SDH elemanı tarafından özel bir şekilde paketlenir (bu paketlere sanal kap denilmektedir) ve TIR üzerine yüklenir. TIR diğer SDH elemanına ulaştığında doğrudan sadece bu pakete ulaşılır ve indirilir.

(34)

SDH Şebekesinde Bilgi Aktarımı

Yerine konulacak başka paket var ise boşaltılan yere yerleştirilir. Her bir SDH elemanının TIR üzerinde yükünü alacağı ve yükleme yapacağı yerler önceden belirlenir ve şebeke yöneticisini değiştirinceye kadar sabit kalır. Bu şekilde şebeke üzerinde bilgi iletimi ekle/çıkar olarak adlandırılır. SDH elemanları kendilerine ait sanal kapların TIR içindeki yerini bilirler ve doğrudan bu paketlere ulaşarak kendi bilgilerini alırlar. İletim hattındaki bozulmayı paketin yolda hasar görmesi olarak alabiliriz. İletim garantisi için aynı paket diğer bir TIR'a da yüklenerek gönderilir ve vardığı noktada alan SDH elemanının iki paket arasında seçim yaparak sağlam paketi alması beklenir.

PDH ve SDH Karşılaştırılması

PDH daha eski bir teknoloji olmasına rağmen halen kullanılmaktadır, SDH ise daha gelişmiş bir teknoloji olup, birçok yerde PDH’in yerini almıştır, şimdi bu iki hiyearşiyi karşılaştıralım.

PDH SDH

1) Asenkron ağ ( network ), 1) Senkron ağ( network ),

2) Asenkron çoklama tekniği kullanılır, 2) Senkron çoklama tekniği kullanılır, 3) Her çoklama evresi için ayrı bir çerçeve

tanımlıdır,

3) Her evrede aynı çerçeve şekli tanımlıdır,

4) bit-bit çoklanır, 4) byte-byte çoklanır

5) ters çoklama ile çerçevenin parçalarına erişilir,

5) işaretçiler yorumlandığında istenilen çerçeve parçasına erişilebilir

6) 140mb’a kadar standart bit hızı vardır. 6) 155MB’ın katları bit hızları standarttır. Tablo_1- PDH-SDH Karşılaştırılması

STM1 ÇERÇEVE YAPISI

Her hiyerarşide bir çerçeve yapısı vardır, senkron hiyerarşiler de ise çerçeve kavramı daha fazla önem kazanır.SDH hiyerarşisinden en küçük basamak olan STM-1 çerçevesine göz atalım.

(35)

STM-N ( Synchronous Transport Module Level )

SDH hiyerarşide temel veri iletim hızı 155Mb/sn’dir. Senkron iletişimde STM-1 en düşük veri hızıdır.STM1, 1 tane 140 mbps ya da 1 tane 155 mbps dir.

STM-1’in çerçeve yapısına bakacak olursak, çerçeve yapısı 1430 byte’tan oluşur ve her zaman aşağıdaki gibi iki boyutlu bir gösterimle ifade edilir şekli ise 270

×

9=2430 byte’lık bir çerçevedir.

2430 byte

×

8 bit

×

8000 Hz=155,520 mbps

Şekil_15- STM1Yapısı

Çerçeve süresi 125 µsn.Bu süre bilindiği gibi insan sesinin iki misli frekansta örnekleme frekansından, yani 8000 Hz örnekleme frekansından geliyor.

Buradaki her byte 64kb/sn hızındadır. Yani her byte’ta bir kişi telefon görüşmesi yapabilir.

Çerçevenin sağ kısmındaki AU-4 kısmı trafik bilgileri, yani ilettiğimiz veridir. Sol kısmındaki kısım ise STM çerçevesinin sağlıklı çalışması ve verinin sağlıklı iletilmesi için çerçevenin kontrol kısmıdır.

STM çerçevesi üç ana blok içerir. Bunlar SOH ( Section Overhead ), PTR ( Pointer ), ve trafik bilgilerinin olduğu kısımdır.

(36)

SOH ve PTR içerisinde veriler denetim bilgilerini, Trafik bilgileri ise AU-4 dediğimiz trafik kısmını ifade eder. Bu çerçeve satır satır iletilir; ilk iletilen bit, ilk sütunun ilk satırıdır.

Benzer şekilde bir STM4, 4 tane 140 mbps ya da 4 tane 155 mbps dır. STM16, 16 tane 140 mbps ya da 16 tane 155 mbps dır. STM64, 64 tane 140 mbps ya da 64 tane 155 mbps dır. Çerçeve Yapısında Tanımlar

SOH: 8x9 byte büyüklüğünde ki SOH bloğu çerçeve hizalama sinyali ( verilerin çerçevede verilen kalıba uydurulması) , denetleme baytları, onarım ve kontrol gibi servisler için derekli byte’ları içerir.

Trafik Bilgisi ( Payload) : 2 ila 140 Mbit/sn’ lik STM çoklayıcısına akan sinyaller bu 9x261 byte’lık alanda iletilir. Bu sinyaller STM-1 içerisinde gerekli çerçeve koşullarına göre çoklanır.

PTR ( İşaretçiler ): Trafik bilgisinin STM çerçevesindeki faz ilişkilerini depolar, yani çoklanan verilerin çerçeve içerisindeki yerlerinin adreslerini kaydeder. Bu sayede herhangi bir STM içerisinde çoklanan verilere erişebiliriz.

SDH ile çoklanan sinyallerde daha yüksek hızları STM-1 çerçevelerinin byte-byte çoklanması ile elde ederiz. Çoklalan yeni çerçeve kalıp olarak STM-1 çerçevesi ile aynıdır, ama doğa alarak boyutu daha fazladır. N tane STM-1 çerçevesi çoklanırken, ilk önce her çerçevenin ilk sütunu yani çerçevenin en sol kısmına sütunları ard, arda dizerek yerleştirilir, daha sonra ikinci sütunlar ard, arda dizilir, bu şekilde bütün sütunlar dizelenir. Bu şekilde STM-N çerçevesi oluşturulur.

Taşıyıcılar ( Container ): Taşıyıcıları C ile sembolize edersek, STM-1 çerçevesinde her çeşit bilgi,senkron olsa da asenkron olsa da C’ler içerisinde çoklanır, ve çerçevedeki yeri tayin edilir. Bu C’ler aslında tanımlanmış çerçeve tarafından senkronize edilmiş ( yani bir

(37)

gibi her 125 mikro saniye bir bu C tekrar doldurulmalıdır. Benzetme yapacak olursak, SDH bir terzi olsun ve asenkron veri girişleri de bez parçaları olun. Bu bez parçalarını şekillendiren terzi C’leri elde eder, bu parçaları birleştirerek elbiseyi yani, STM-1 çerçeve yapısını elde eder.

Trafik bilgileri C’lere sığdırılmak zorundadır, bu durumu sağlamak için bit-bit veya byte-byte hizalama yapılabilir.

C’ler aşağıdaki verileri içerir; 1) Saf trafik bilgileri.

2) Zaman hizalaması için hizalama bitleri veya byte’ları.

3) Hizalama kontrol bitleri, bu bitleri verinin hizalama olup olmadığını bildirir. Eğer hizalama ise veri olarak algılanmaz.

Taşıyıcıyı aşağıdaki gibi gösterelim;

Görsel Taşıyıcılar: STM çerçevesi yapısında C’ler belli basamaklar ile

işlenir,birleştirilir, ve STM çerçeve yapısı oluşturulur. Taşıyıcılardan bir sonraki aşama ise, görsel taşıyıcılardır ve VC ( Virtual Container )ile sembolize edilir. Şimdi bu basamağı inceleyelim.

Bu basamakta taşıyıcıya 1 byte bilgi eklenir. Bu POH ( Path OverHead ) bilgisidir. Burada bazı kontrol verileri vardır.

(38)

Yukarıdaki taralı kısım taşıyıcıya verilen POH’ tır, ve böylece taşıyıcıdan görsel taşıyıcıya ulaşmış olduk. POH’ta ki bilgi, taşıyıcının iletim esnasında sağlıklı bir şekilde iletilmesin sağlıyor. Kullanılan ağın denetimi ve onarımı için verileri içinde barındırıyor. TU ( Tributary Unit ): Bu basamak görsel taşıyıcının bir üst basamağıdır. Görsel taşıyıcıya bir byte’lık işararetçi bilgisi ilave edilir ve TU-12 elde edilir. Küçük VC ler büyük VC ler içerisinde olabilir ve içeride bir şekilde yerleştirilmişlerdir, bu yerleşmedeki faz ilişkilerini, yani verilerin birbirinden ayrılmasını sağlar. Eğer faz ilişkileri kayıt edilmeseydi, istenilen veriye ulaşabilmek için demultiplex aşamalarını kat etmek gerekirdi, fakat faz ilişkilerini bildiğimizden istediğimiz veriye herhangi bir çerçeve katmanında ( STM-N) ulaşabiliyoruz.

TUG( Tributary Unit Group): Bu basamakta bir sonraki basamak için bir alt

basamaktır. Daha geniş bir taşıyıcıda toplanmadan önce TU’lar kendi aralarında gruplanırlar, yani TU’lar kendi aralarında TU gruplaroluşturulur, ve TUG’lar oluşturulur. TUG’lar da kendi aralarında gruplanır.

(39)

TUG’lar da en sonunda VC-4 görsel taşıyıcı içerisine kodlanır. VC-4 görsel taşıyıcısının boyutu büyüktür, ve ancak bir tanesi bir STM içinde taşınabilir.

(40)

AU ( Administrative Unit ): Yüksek sevyeli VC-4 görssel taşıyıcısı, bir STM-1 içerisinde direkt olarak taşınabilir. Bu durumda görsel taşıyıcının çerçecedeki yeri çiçn faz bilgilerinin bir yerde saklanması gerekir. Bu durumda AU işaretçileri bu görsel taşıyıcıya bağlanır, ve AU basamağını oluşturur. Eğer AU’ nun içinde VC-4 gibi büyük bir görsel taşıyıcı yoksa ve daha küçük boyutlarda ise, bu AU’ları gruplandırıp STM-1 çerçevesini oluşturmak gerekir. Bu şekilde AUG’ ler oluşur. Örnek olursak Amerika da 3 tane AU-3 bir AUG’yi oluşturur, Türkiye de ise bir tane AU-4 Bir AUG’yi kendi başına oluşturur.

Türkiye de AU-4 kullanıldığı için, biraz AU-4’dan bahsedelim. İfade ettiğimiz gibi, bir tek VC-4 bir AU-4 içerisinde iletilebiliyor. VC-4’e AU-4 içerisinde, uygun bir yer

bulunur, ve AU-4 işaretçileri ile yeri tarif edilir, bu tarif ise VC-4’ün ilk byte’ını yani ilk POH byte’ının işaret ederek VC-4’ün yeri belirlenir. Bu durumu aşağıdaki şekil üzerinde daha net görebiliriz.

Yukarıdaki şekilde, AU-4 PTR ilk byte’ın yerini gösteriyor, ve bu şekilde VC-4’ün yeri belirleniyor, bu arada AU-4 işaretçisi her 3 byte da bir gösterim yapabiliyor, yani, 3,6,9... gibi bir adres gösterim özelliğine sahip.

(41)

İşaretçi AU-4 bloğu içerisinde üç ve üç’ün katı olan her hangi bir adresi gösterebilir, yani bir arıza durumunda veya bir gecikme durumunda, çerçevenin çerçeve çok esnek bir şekilde yerleştirilabildiğinden, hızlı bir şekilde çalışmaya başlıyabilir. Eğer bu esnaklik sağlanmasa idi, STM çerçevesinin belli bir byte’ı başlama byte’ı olacaktı, ve bu durumun sonucu olarak, esneklik azalacak ve hata durumunda veri iletimini tekrar sağlayabilmek için bir veya yarım çerçeve periyodu kadar beklemek gerekebilecekti.

DWDM(Yoğun Dalga Boyu Bölmeli Çoklama)

DWDM, tek bir fiber üzerinde farklı dalga boylarında birden fazla yüksek hızlı devre taşıyabilen optik transmisyon teçhizatlarıdır. DWDM teknolojisinde optik anahtarlama ve yönlendirme yapılmakta ve yüksek hızlı şebekelerde artan yüksek talepleri karşılamak nedeniyle noktadan noktaya bağlantılarda tercih edilen bir transmisyon teknolojisidir. 32 tane 10 gbps lık stm64 çalıştırır,yeniler 96 tane 10 gbps stm64 çalıştırabilir.

Fiber optik üzerinden yapılan ışık bazlı iletişimlerde sinyallerin dalga boyuna göre ayrılması.Böylece multiplexing ışık sinyallerini çevirmeden ve böylece zaman kaybedilmeden yapılabilecektir.Dense wavelength division multiplexingde aynı fiber optik kablosunda 16 kanal birden bulunabilmektedir.

DWDM transmisyon sisteminin Avantajları Nelerdir?

1) Tek bir fiber çifti üzerinde çok sayıda yüksek hızlı devre taşıyabilme imkanı

sağlayan yüksek kapasiteli linklerin kurulması.

2) Mevcut linkler üzerine yapılacak kart ilaveleri ile kapasite artırımlarının kolay

ve hızlı karşılanabilmesi.

3) Yüksek kapasite imkanı sağlaması açısından diğer alternatif transmisyon

çözümleri ile karşılaştırıldığında ekonomik yatırım faydaları sağlaması.

4) Optik anahtarlama ve yönlendirme teknolojisi ile sağlanan sistem güvenilirliği. 5) Gelişmiş işletim/yönetim fonksiyonlarının SDH sistemleri ile entegreli

çalışabilme imkanı getirmesiyle, tek bir noktadan tüm şebeke elemanlarına erişim sağlaması.

(42)

Günümüz teknolojisinde tek bir fiber üzerinde herbir kanaldan 100 Mb/s - 10 Gb/s hızları arasında 8, 16, 32, 64,80 ve 160 adet kanal taşıyabilen DWDM sistemleri mevcuttur. DWDM Telekom operatörleri tarafından, yüksek hızlı kapasite kullanımında fiber

maliyetlerini düşürmek amacıyla daha çok noktadan noktaya uzak mesafe omurga yapısında tercih edilmektedir. DWDM transmisyon sistemleri Türk Telekom şebekesinde 2001 yılından itibaren SDH transmisyon teçhizatı ile birlikte ana omurgada kullanılmaktadır. DWDM projesi kapsamında 26 büyük il ve 36 merkez 320 Gb/s ve 80 Gb/s kapasiteli linkler ile birbirine bağlanmaktadır.

İLETİŞİM ALTYAPISI TEKNİK DURUM BELİRLEMESİ

Türkiye’nin iletişim altyapısı, tüm olanaksızlıklara karşılık göz ardı edilemeyecek bir büyüklükte ve teknolojik düzeydedir. Bir dönem, Avrupa’da ikinci en çok sayısallaşmış konuma yükselmiş olan bu altyapı, birçok AB ülkesinin altyapısından daha zengindir. Ancak, ülkemizin gelişmesine olabilecek katkısı açısından hızla genişletilmesi, yenilenmesi ve genişleyecek pazarın gereksinmelerine, tekel sonucu değil, küresel rekabet koşullarında tercih edilerek yanıt vermesi sağlanmalıdır. Bu düşünce ile, bu bölümde Türk Telekom’un sahibi bulunduğu altyapı özetlenmeye çalışılmıştır.

İletişim Ağı

Türkiye genelindeki iletişim ağı, mekanik ve sayısal santraller, yönlendiriciler, optik, radyo (ve uydu) ya da kablo iletim hatları, çoklayıcılar ve bu ağın yönetiminden oluşmaktadır. Bunların tümü TT’nin mülkiyetindedir.

1. Uluslararası Ses Çıkış Merkezleri

Türk Telekom, ülke genelinde ses taşımada tek yetkili işletmeci olup uluslararası ses çıkış hizmetlerini üç büyük şehir merkezindeki telefon santrallerinden sağlamaktadır. Nortel Networks / Netaş tarafından İstanbul, Ankara, İzmir illerine kurulan DMS300 santralleri, bu üç noktadan yurtdışına çıkan ve gelen telefon trafik hizmetini sunmaktadır. Bu uluşlararası merkezlerden ülke geneline yayılma, şehir santralleri ve toll gateway santralleri aracılığıyla sağlanmaktadır.

2002 Mart itibarıyla DMS 300 telefon santrallerindeki çıkış uç (trunk) sayıları aşağıdaki gibidir.

İstanbul DMS300 18780 Ankara DMS300 14910

(43)

İzmir DMS300 7200

Uluslararası DMS300 santralleri tümüyle sayısal olup dış Dünya ile No.5, No.7 ve R2 sinyalleşmeleri ile Türkiye çapındaki santrallerle ise No.7 sinyalleşmesi ile haberleşmektedir. 2. Şehirlerarası Ses Çıkış Merkezleri

Türk Telekom sabit telefon şebeke (PSTN) hiyerarşisi büyük ve küçük şehirlerde farklı yapıda çalışmaktadır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerde santraller toplam dört seviyeye yayılmaktadır. En alt seviyede abonelere erişimin sağlandığı “lokal” telefon santralleri, ikinci seviyede lokal telefon santrallerinin birbirleriyle şehir içi iletişimini sağlayan “lokal tandem” telefon santralleri, üçüncü seviyede şehirlerarasına çıkışı sağlayan “toll tandem” santralleri ve en üstte ise “uluslararası çıkış” santralleri yer almaktadır.

Küçük şehirlerde ise santrallerin dağılımı daha farklı bir yayılım izlemektedir. Metropol dışındaki şehirlerde köy ve kasaba abonelerinin telefon şebekesine erişimini sağlayan kırsal telefon santralleri, ilçe telefon santralleri ve şehir içi lokal telefon santralleri. Köylerde yer alan kırsal telefon santralleri en alt sevide olup şebekeye ilçe santralleri üzerinden katılırlar. Merkez köy/kasaba, ilçe ve şehir içi lokal santralleri ise bir üst seviyededir. Şehirdeki üçüncü seviyede yer alan aboneli tandem şehir santrali ise çok

fonksiyonlu olup, hem şehir içi, lokal ve merkez köylere bağlantı sağlar, hem de şehirlerarası ve uluslararasına çıkış sağlar.

Türk Telekom PSTN şebekesinde şehirler arası ve GSM şebekelerine bağlantıyı sağlayan ve uluslar arası DMS 300’lerin bir altında yer alan toll tandem santraller şebekede CLASS1 olarak nitelendirilir ve 2001 sonu itibarıyla toplam 24 adettir.

Bu santrallerin santral bazında dağılımı %70 DMS200, %20 S12 ve %10 EWSD’dir. Şebekeye No.7 ve R1 sinyalleşmeleri ile ve 2Mb/s E1 trunk’ları üzerinden bağlanmaktadırlar. Aynı zamanda bu santraller No.7 şebekesinde STP (Signaling Transfer Point) işlevini de yerine getirmektedir.

3. Şehir Ses Anahtarlama Merkezleri

Türkiye genelinde 2001 sonu itibarıyla şehir santralleri kategorisinde toplam 740 sayısal santral ve 105 X-BAR santral hizmet vermektedir. Bu santrallerin sistem bazında kurulu abone kapasiteleri yine 2001 sonu itibarıyla aşağıdaki gibidir.

(44)

EWSD: 2,896,234 AXE-10: 324,960 X-BAR: 1,625,000

Ulusal şebekede şehir santralleri seviyesinde XBAR’larda R1, Sayısal santrallerde No.7 ve (XBAR ve kırsal santral bağlantısı için) R1 sinyalleşmesi desteklenmektedir. Türkiye genelinde 740 şehir santralından 446 adeti 2001 sonu itibarıyla No.7 şebekesine dahil

olmuştur. Bu santrallerde No.7’nin getirdiği abone özelliklerinden (CLIP, CLIR gibi) yararlanabilecek abone sayısı 2001 sonu itibarıyla 10,800,000’dir.

Kırsal santral olarak 2000 yılı sonu itibarıyla sistem bazında kurulu abone dağılımları ise aşağıdaki gibidir.

ELİF :809,504 DİCLE :2,340,241 LEVENT :601,704 ANADOLU :1.356.019 FIRAT :13,192 S-2000 :334,201 4. Uluslararası İletim

Uluslar arası bağlantılar genelde uydu kanalları ve fiber optik kablolar ile sağlanmaktadır. Uydu bağlantıları TT Gölbaşı uydu yer istasyonu üzerinden Türksat ve diğer iletişim uydu kanalları kullanılarak yapılmaktadır. Çok sayıda ülke ile uydu bağlantısı bulunmaktadır. Yurtdışı iletim bağlantılarının büyük bir kısmı da fiber optik kablolar ile sağlanmaktadır. Çeşitli komşu ve Avrupa ülkeleri ile aramızda denizaltı ve karasal fiber kablo bağlantısı yapılmıştır. Uluslararası bağlantı hızları olarak 2/34/155 Mb/s uygulanmaktadır.

5. Şehirlerarası İletim

Günümüzde şehirlerarası iletim çok büyük oranda fiber optik hatlar üzerinden

sağlanmaktadır. Bu tek modlu (SM) hatlar üzerinde lazer iletim teknolojisi kullanılmaktadır. Fiber optiğe oranla çok az kapasitede eşeksenli kablo (coaxial cable) ve radyolink iletim sistemleri de bulunmaktadır.

Fiber hatlar üzerinde genelde SDH eşzamanlı sayısal çoklayıcılar ile TDM zaman bölünmeli çoklama uygulanmaktadır. Temelde, en küçük birim olarak 30 adet konuşma kanalını taşıyan 2 Mb/s E1 işareti kullanılmaktadır.

(45)

SDH teknolojisi ile doğrudan çok yüksek hızlarda çoklama yapılabilmektedir. Örneğin 1,008 adet E1, 2.5 Gb/s hızındaki STM-16 işaretine dönüştürülmektedir. Dört adet STM-16 ise STM-64 (10 Gb/s) hızına çoklanarak 4,032 adet E1 yani 120,960 adet telefon konuşması veya eşdeğer veri aynı anda bir çift fiber üzerinden taşınmaktadır.

Günümüzde internet ve veri teknolojilerinin gelişmesi sonucu artan ihtiyaçlar trafikte yaratılan gereksinmeyi sözü edilen değerlerin de üzerine çıkarmış, zaman bölünmeli çoklamaya ek olarak farklı dalga boyuna sahip lazer kaynaklarının tek bir fiber üzerinden taşındığı yoğun tayf çoklaması (DWDM – Dense Wavelenght Division Multiplexing) uygulanarak fiber hat üzerinden taşınan veri miktarı katlanarak büyütülmüştür. (Bkz. Şekil_16)

Bugün yurdumuzda şehirlerarası iletişimde SDH çoklama ile 2.5 Gb/s veri hızı yaygın olarak kullanılmaktadır. Son dönemde de10 Gb/s, STM-64 düzeyinde sistemler kullanılmaya başlanmıştır. Bu hızlar DWDM tekniği ile optik olarak tekrar çoklanarak 32 adet 2.5 Gb/s veya 32 adet 10 Gb/s kanal bir çift fiber kıl üzerinden iletilmektedir.

Şekil_16- Kapasite Devrimi

IDR (INTERMEDIATE DATA RATE) SİSTEMİ

Transmisyon problemleri nedeniyle haberleşme olanağı sağlanamayan veya mevcut haberleşmenin sürdürülmesinde güçlüklerle karşılaşılan yerleşim birimlerine TURKSAT uyduları üzerinden 512 Kbs (30 kanal) sayısal haberleşme olanağı sağlamak amacıyla 5 adet master ve 30 adet remote uydu yer istasyonu sistemleri ihtiyaç duyulan merkezlerde servise verilmektedir. 1984 1984 19941994 19981998 20012001 50 Mb 50 Mb 2.5 2.5 GbGb 6.4 Tb 6.4 Tb 320 320 GbGb

Kapasite

Devrimi

Moore

Moore KanunuKanunu

1.6 Tb

Referensi

Dokumen terkait

Bu kapsamda bu çalışmada öncelikle enerji fiyatları ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki ele alınmış, ardından enerji fiyatları içinde önemli bir paya sahip olan

Bu çalışmada diferansiyel denklemlerin bir konusu olan Yüksek mertebeden sabit katsayılı diferansiyel denklemler tanım, teorem ve örneklerle ele

Gershom Scholem'in kuru ve bilgece hikayeleri ve Mar­ tin Buber'in eski Hasidik masallarının stilize tercümeleri dışında, bu konuda İngilizce olarak yazılmış olan, gerçek

«Aydınlanmaya engel teşkil eden, bu geçici bedenin içindeki Atman'ın ihtişamını gören kişi; Atman'ın her şeyin yaratıcısı ve sahibi olan Tanrı ile bir ve

yüzyıla kadar olan dönemde Türkçe olarak yazılmış ve dilbilimcilerce transkripte edilerek yayımlanmış tıp metinlerini bir bütünlük içinde değerlendirerek bu

Hazırlanan Bu tüzüğe göre Avrupa kültürünün zenginlik ve çeşitliliğinin yeri doldurulamaz bir dışavurumu olan mimari mirasın tüm insanların ortak malı olduğunu ve

Bu misallerdeki haramlık hükmü müebbeddir, bunlar birbirleri ile hiçbir zaman evlenemezler. Bir de geçici bir nedenle nikahlanması haram olan kadınlar var: Buna örnek:

Bununla beraber, akıl çizgisi bu kadar bariz ve düz olan bir insanın kalp çizgisi de kuvvetli ve derin ise, bu, o insanın pek o kadar merhametsiz olmadığını ve hislerini