• Tidak ada hasil yang ditemukan

Ahmet Çavuşoğlu - Tapinak Sovalyeleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "Ahmet Çavuşoğlu - Tapinak Sovalyeleri"

Copied!
13
0
0

Teks penuh

(1)

Tapınak ŞövalyeleriyadaGizli Dünya Devleti Tapınak ŞövalyeleriyadaGizli Dünya Devleti İçindekiler

[ Linkleri Tıklayın ] Baron'u Patrikhane'de edilen yemin öldürdü

Sürpriz son VeTantan Gerçek Egemen

Kan deryası üzerinde kurulan imparatorluk Tapınakçılar sahnede Göstermelik Çokuluslu Şirket DevrinİMF'si oldu HittinSavaşı Yeni üs Kıbrıs Kurtulmak için Üstadın Laneti Satanistçıktılar

İllüminativeBush'un 'Haçlı seferi' sözleri Tapınakçılık'tanMasonluğa

İlluminative Devrim

Türkiye'nin de P2 locası var Bizde de var

Tapınak ŞövalyeleriyadaGizli Dünya Devleti Baron'u Patrikhane'de edilen yemin öldürdü

- Yıl 1118... Avrupa'dan İstanbul'a gelen 9 ünlü şövalye Patrik huzurunda bir yemin eder. - Asırlardır, binlerce Baron'u yaratan veya öldüren karanlık güç bu yeminle vücut bulur.

Mart Perşembe günü her hafta olduğu gibi milyonlarca kişi, telaşla işlerini dizinin başlayacağı saatten önce bitirip ekran başına oturdu. Bu, yaklaşık 2 yıldır hayalle gerçeğin arasında heyecanlı bir gidiş-gelişin başlama saatiydi.

Acaba kim?

(2)

dizi idi. Ama, öyle projeksiyonlar yapılıyordu ki, izleyici hayal ile gerçek arasında gidipgidip geliyordu. Dizinin jeneriğinde 'Olaylar ve kişilerin gerçek olay ve kişilerle alakası olmadığı' yazılıyordu ama, izleyenler hiç de öyle düşünmüyordu. Yakın tarihte yaşanan, kahramanları kamuoyuna mal olmuş pek çok esrarengiz olayın neredeyse bire bir kopyasını ekrana getiren dizi bittiğinde milyonlarca kişi, hafızaları zorlanmış bir halde oturup seyrettiği olaylardaki 'Gerçek' kişi ve 'olayların' kim ve neler olduğunu tartışmaya başlıyordu.

Olaylar aynı

Bu tartışma dizinin bittiği birkaç saatle de sınırlı değildi.. Ertesi gün işyerlerinde, kahvelerde, insanlar toplanıyor, 'Yahu şu batan eroin gemisi ....'nindeğil miydi' veya 'Yahu şu öldürülen tefeci

'bilmemneotobanında arabasında infaz edilen Musevi asıllı tefeci değil miydi' diye 'Bilgi alış verişinde' bulunuyordu.

YaDenktaş

Nasıl bulunmasın ki. Hayal ile gerçek o kadariçiçe geçmişti ki.. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş bile dizide yer alıyor ve milli davamız hakkında en yalın gerçekleri kılıç gibi keskin bir üslupla milyonlarca insanın beynine sallıyordu.

At izi – it izi

O beyinler ki, yıllardır sürendezenformasyon yüzünden at izi ile it izini birbirine karıştırmış, kimin hain kimin kahraman olduğu konusunda kafası karmakarışık edilmişti..

Entel-dantel takımı adı takılan ve samimiyeti ve milli aidiyeti konusunda kimsenin emin olmadığı bir grup tarafından 'Mafya dizisi' diye yaftalanan bu dizi, toplumu adetatopyekün bir hafıza tazelemeye zorluyordu. İnsanlar bir tarihte 'ışık yakıp söndürme' gibi kitlesel eylemlerle protesto ettiği kişiler hakkında 'Vay anasına!.. Adam kelle koltukta vatan için savaşmış' diye düşünmeye başlıyordu.

Sürpriz son

Baron'un, Laz Ziya'nın, Doğu Bey'in,Polat'ınAbbasUstaoğlu'nun gerçek hayatta kim olduğu (tam emin olunmasa da) insanların zihnindeki yerini yavaşyavaş alırken, son bölümde milyonlarca izleyici gerçek bir şok yaşadı.

Herkesin 'Önünde durulamaz güç odağı, her şeyin kesin hakimi' diye algıladığı Baron, bir de bakıldı ki hiç bir şey değil. Türkiye'nin kaderi üzerinde oyunlar oynayacak bir güçle donatılmış Baron, gerçek ilahların bir sözü ile yok edilecek bir maşa.. Bir gölge.. Ölümü bile o güce hiç yakışmayacak cinsten. Kahramanca değil, aşağılık bir celladın elinden..

Baron'un öldürülmesi sırasında ekrana gelen çarpıcı sahneler, akıllara hemen birkaç yıl önce ortaya atılan 'Tapınak Şövalyeleri' kavramını getirdi.

Hemen herkes eski İçişleri Bakanlarından SadettinTantan'ın , çaresizliğini ifade etmek için kullandığı 'Tapınak Şövalyeleri' sözlerini hatırladı.

VeTantan

(3)

SadettinTantan 'Tapınak Şövalyeleri' sözünü kimler için ve hangi durumda söylemişti. Bir zamanların elinde makineli tabancası ile operasyondan operasyona koşan, korkusuz, efsane polisiTantan .. İstanbul'un kocaman bir randevu evi olmaya yüz tuttuğu dönemlerde gözünü budaktan esirgemeyip ticaretin en pisini yapanlarla yırtıcı bir savaşa girenTantan ..

Halkın büyük desteğine rağmen, 'Tapınak Şövalyeleri'nin büyük gücünü' hesap edemediği için kızağa çekilenTantan ..

Ümitsizliğe kapılıp köşesine çekilmeyen, 'Siyasete girerim, pisliklerle savaşırım' diyenTantan .. Belediye Başkanlığı dönemindeki yönetim anlayışının, siyasette de prim yapabileceğine inananTantan ..

Hep sustu

Ve günün birinde İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturan, siyasetin temizlenebileceğini düşünerek yolsuzlukların üzerinetopyekungidilebileğini sananTantan ..

Çeşitçeşit adla düzenlediği yolsuzluk operasyonlarının, sonuna kadar, kime ulaşırsa ulaşsın üzerinegidilebileğini sananTantan ..

Kendine ve halkına verdiği 'Bataklığı kuruturum' sözünü, bir kez daha kızağa çekilerek tutamayanTantan etti ilk kez 'TapınakŞovalyeleri ' sözünü..

Milyonlarca insan 'Kim bu güç odakları' merakını giderecek net bir açıklamayı çok beklediTantan'dan .. Ama (Elbet bir bildiği vardı ki) daha fazla açmadı bu kavramı.. Millet sadece tahmin etmekle yetindi Tapınak Şövalyeleri'ni.

Ta ki, Kurtlar Vadisi dizisinin son bölümünde Baron'un, o gücü sınırsız sanılan kişinin, bir tapınakta koyun gibi boğazlanışına kadar..

Gerçek Egemen

Hele Baron'un ölüm gerekçesi olarak açıklanan 'Büyük Ortadoğu Projesi için yeterince çalışmadın, Tezkere'nin Meclis'tengeçmesini sağlayamadın. Dostlumuz ABD'yi zor durumda bıraktın' sözleri gerçek bir şok oldu izleyici için.

Bu nasıl bir güç ve organizasyondu.. Dünyanın gerçek egemenleri bu karanlık ve gizli örgütün üyeleri miydi?

Peki Baron'un ölüm kararını veren heyettekiler.. Kırmızı plakalı makam arabası ile gelenler. Dizide işaret edildiği gibi çokçok üst makamlarda oturanlar Tapınak Şövalyesi miydi?..Tantan'ın önünü kesen bu etkili makamlarda oturan kişiler miydi?..

Bu sorularıTantan'a yönelttik. Çok netti verdiği cevap:Anlatmak istediklerimi ekrana yansıtmışlar..

Kimdi Bunlar?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin İçişleri Bakanlığı makamına kadar yükselen bir insanın bir anlamda'Baş edemedim. Önümü kestiler'dediği TAPINAK ŞÖVALYELERİ kimdir..

1118 yılında İstanbul Patrikhanesi'nde edilen bir yeminle başlar Tapınak Şövalyeleri'nin serüveni. Hani şu ABD'nin AB'nin 'Ekümenikolsun' diye bastırdığı İstanbul Patrikhanesi bu tohumun atıldığı mekan olur. 'Kudüs'e gidecek Hıristiyan hacılara yardım' amacı ile yola çıkan, ancak asıl amaçları her zaman titizlikle gizlenen Mason Teşkilatı'na dönüşümünü de izleyeceksiniz..

Kan deryası üzerinde kurulan imparatorluk

Tarihin şahit olduğu en büyük çapul ve kıyım olaylarından birinin adı HaçlıSeferleri'ydi . Seferlerin en zehirli meyvesi ise, tohumları İstanbul'da atılan Tapınak Şövalyeleri oldu

TAPINAK Şövalyeleri, Haçlı Seferleriyle ortaya çıkan çeşitli dönüşümlerle günümüze kadar uzanan 'devletler ve dinler üstü egemenlik' iddiasındaki bir örgüttür.Aynı zamandaMason Teşkilatları'nın da çekirdeğidir.Haçlı Seferleri ise her ne kadar dini amaçlı bir hareket gibi görünse de aslında Kilise eksenli 'Zengin toprakları talan' organizasyonundan başka bir şey değildir.

Aç Avrupa

Avrupa'nın açlıktan nefesinin koktuğu bir dönemde Doğu'nun ve Ortadoğu'daki Müslümanların refah ve zenginliği, Avrupalıları özellikle de Kilise'nin iştahını kabartmıştır. Kabaran iştah, Hıristiyanlığın dini motifleriyle de yaldızlanınca, acımasız çapulculuğa yüksek katılım da sağlanmıştır. Haçlı Seferleri'nin kararı, 1095 Kasım'ında Papa II. Urban'ın başkanlığında 300 din adamının katılımıyla

gerçekleşenClermont Konseyi'nde alındı. Bu konseyde o zamana kadar Hıristiyan dünyasına hakim olan barışçı doktrin terk edildi ve Haçlı Seferleri'nin temeli atıldı.

(4)

Cennet vaadi

Papa II. Urban, konseyin kararını büyük bir kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada duyurdu. II. Urban bu meşhur konuşmasında, Hıristiyanlardan kendi aralarındaki çekişme ve savaşları bırakmalarını istedi; zengin, fakir, 'asil', 'köylü' herkesi tek bir bayrak altında birleşmeye ve 'kutsal toprakları Müslümanların elinden kurtarmak için' savaşmaya çağırdı.

Daha da önemlisi sefere katılacakların tüm günahlarının bağışlanacağı vaadinde bulundu. Konuşmanın sonunda büyük bir coşkuya kapılan dinleyiciler, elbiselerine dikmeleri için kendilerine dağıtılan

kumaştan yapılmış haçları aldılar ve 'kutsal savaş' çağrısını herkese duyurmak için çekirge sürüsü gibi her yere dağıldılar. Kısa sürede hem profesyonel savaşçıların hem de on binlerce çapulcunun katıldığı dev bir 'Haçlı Ordusu' oluştu.

İşte kendilerine 'Haçlılar' denen bu güruh, üç büyük grup halinde 1096'nın yaz aylarında yola çıktılar; farklı rotaları izleyerek İstanbul'a geldiler. Bizans İmparatoru I.Alexius'un büyük destek verdiği bu topluluk, yol boyunca önlerine çıkan her yeri yakıp-yıkıp, yağmalayıp, binlerce Müslüman’ı da kılıçtan geçirdikten sonra 1099 yılında Kudüs'e vardılar. 5 hafta süren uzun bir kuşatmanın ardından Kudüs düştü. Ve bugün bize 'Ermeni soykırımını tanı' diye baskı yapan Avrupalının dedeleri inanılmaz bir soykırım başlattılar.

Soykırım yaptılar

Karşılaştıkları herkesi birer ölüm makinesi gibi akla hayale gelmez işkencelerle katlettiler. Buldukları her şeyi yağmaladılar. Müslümanların ve Yahudilerin kutsal mabetlerini tahrip ettiler. Şehrin

sinagogunda saklanan Yahudileri, sinagogu ateşe vermek suretiyle yaktılar. Eşine az rastlanır bu barbarlık şehirde öldürecek kimse kalmayıncaya kadar devam etti. Bir Haçlı komutanı olanRaymund ofAguiles , bu vahşeti 'övünerek' şöyle anlatıyordu: 'Görülmeye değer harika sahneler gerçekleşti. Adamlarımızın bazıları -ki bunlar en merhametlileriydi- düşmanların kafalarını kesiyorlardı. Diğerleri onları oklarla vurup düşürdüler, bazıları ise onları canlıcanlı ateşe atarak daha uzun sürede öldürüp işkence yaptılar. Şehrin sokakları, kesilmiş kafalar, eller ve ayaklarla doluydu. Öyle ki, yolda bunlara takılıp düşmeden yürümek zor hale gelmişti. Ama bütün bunlar, Süleyman Tapınağı'nda yapılanların yanında hafif kalıyordu. Süleyman Tapınağı'nda akan kanların yüksekliği, adamlarımızın dizlerinin boyunu aşıyordu'

70 Bin kişi kesildi

AraştırmacıDesmondSeward ise,TheMonks ofWar (Savaşın Rahipleri) isimli kitabında bu vahşeti şu şekilde tasvir ediyordu: Temmuz 1099'da Kudüs ele geçirildi. Kutsal kentin tüm nüfusu kılıçtan geçirildi; Yahudiler, Müslümanlar, erkek, kadın ve çocuk toplam 70.000 kişi üç gün süren bir soykırımda katledildiler. 460 yıldır Müslümanların egemenliği altında bulunan Kudüs artık Haçlıların başkentiydi. Bu tarihten sonra Haçlıların Ortadoğu'da tutunabilme mücadelesi başladı. Kurdukları devleti ayakta tutabilmek için örgütlenmeleri gerekiyordu. Bu nedenle daha önce benzeri bulunmayan 'askeri tarikatlar' kuruldu. Bu tarikatların üyeleri, Avrupa'dan Filistin'e göç edip, burada bir tür manastır hayatı yaşıyor, bir yandan da Müslümanlara karşı savaşmak üzere askeri eğitim görüyorlardı. İşte bu tarikatlardan biri, diğerlerinden farklı bir yol tuttu. Ve tarihin akışına etki edecek bir değişim yaşadı. Bu tarikat, 'Tapınakçılar' tarikatıydı.

Tapınakçılar sahnede

Tapınak Şövalyeleri, Kudüs'ün alınmasından yaklaşık 20 yıl sonra tarih sahnesine çıktı. 1118'de, aralarındaGeoffroi de Saint-OmarveHugues dePayens'in bulunduğu, dokuz haçlı şövalyesi kendilerini dine adadılar ve öteden beri Vatikan'ın otoritesine gizliya da açık daima düşmanlık

gösterenConstantinople'e , yani İstanbul'a özel bir ziyaret gerçekleştirdiler. İstanbul Patriğinin önünde ant içtiler.Tampliye adıyla tanınanTapınak Şövalyeleri bu yeminle vücut bulmuş oldu.Tarikatin ilan edilen görevi, kutsal yerleri ziyarete gelen Hıristiyanları korumaktı.

Kudüs'teKabala öğretisi sayesinde her türlü büyücülüğün temel bilgilerine ulaştılar. Belki de bu sayede 10 yıl önce otoritesine karşı çıktıkları Papa'nın desteğini kazandılar

TAPINAK Şövalyeleri'nin ilan edilen açık görevi 'Hırıstiyanhacılara yardım' etmek olarak açıklandı ama,örgütün bir de ilan edilmemiş gizli bir emeli vardı: Kabala..Kabala, Tevrat'ın ve diğer Yahudi dini kaynaklarının gizli manalarını araştıran bir öğretidir . Binlerce yıldır kullanılan hemen her türlü büyünün temel bilgilerine Kabala ile erişildiğine inanılır.

(5)

Göstermelik

O dönemde Kudüs'teTapınakçılar'dan başka askeri tarikatlar da vardı. Ancak onlar kuruluş amaçlarına uygun işlerle uğraşıyordu. MeselaSt . John Şövalyeleriya da diğer adlarıylaHospitaler Şövalyeleri hayır işleri yapıyor, kutsal topraklardaki hastaların ve fakirlerin yardımına koşuyordu. Peki Tapınakçılar neler yapıyorlardı. Masonluğun en tanınmış isimlerinden biri olan 33. dereceden büyüküstadAlbert Pike anlatıyor:

Dokuz şövalyenin gerçek amacı, Yahudiliğin ve Eski Mısır'ın gizli geleneklerinin özünü içeren kalıntılar ve yazıları bulabilmek için bölgede araştırma yapmaktı.Bu özel görevi yerine

getirdiklerine hiç kuşku yoktur. Tapınakçıların Hıristiyan bir dünyada doğmalarına

rağmen,Hıristiyanlıktan tamamen farklı bir inanca ve felsefeye bağlanmalarına neden olan, onları sapkın ayinlere,kara büyüritüellerine yönelten bir kaynak olmalıdır. Bu kaynakKabala 'dır. Yahudi olmayan pek çok insan Kabala'nın gizeminden etkilenmiş, bu öğretiyi kullanarak büyü ile uğraşmıştır. Tapınakçılar da bunlardandır.

Tapınakçılar kısa sürede yeni katılımlarla hızla büyümeye başladı. Tarikatın gizemli havası ve mistik öğretisi pek çok Avrupalı asilin ilgisini çekmişti. Bu gelişim, tarikatın 1128 yılındakiTroyes Konseyi'nde Papalık tarafından resmen tanınmasıyla daha da hız kazandı.

Papa'nın bu açık desteği Avrupa'nın bir ucundan diğer ucuna kasırga gibi esti. Tapınakçı askerlerin sayısı arttı. Aynı zamanda Avrupa'nın kralları ve baronlarından bağışlar, hediyeler Tapınakçıların kapısına düzenli olarak ulaşıyordu. Şaşırtıcı bir süratle, dokuz şövalyeden oluşan küçük

grup,Tapınakçılar Şirketi 'ne dönüştü. Çokuluslu Şirket

Papa'nın desteği sayesinde Tapınakçılar benzeri görülmemiş ayrıcalıklara sahip oldular. Örgüt kısa bir zamanda dokuz şövalyeden iyi eğitimli on binlerce çalışana vemuazzam bir sermayeye sahip dev bir şirkete dönüştü: 'Yeni üyeler, para ve arazi teklifleri her yerden akmaya başladı.

Hem denizde, hem karada önemli ticaret yolları ve merkezleri oluşturmakla kalmamış, bir çok savaşa katılarak ganimetler almışlardı.

Çok büyük bir servet biriktirmeyi başarmışlardı. Batı'nın yalnızca en büyük askeri gücü olmakla kalmıyorlar, aynı zamanda en etkinbankerleri olarak da göze çarpıyorlardı.

DevrinİMF’si oldu

Tefecilik kesinlikle yasak olmasına rağmen faizle para vermekten çekinmiyorlardı. Seyahat etmek 12. yüzyılda çok tehlikeliydi. Tapınakçılar bundan faydalanarak büyük paralar kazandılar. Keşfettikleri sistem şöyle işliyordu: Londra'dan Paris'e gitmek isteyen bir tüccar, bu örgütün Londra'daki merkezine başvuruyor, parasını yatırıyor, karşılığında da şifreli bir not alıyordu. Paris'e vardığında, Tapınakçıların buradaki merkezine gidiyor ve yaklaşık yüzde 60 faiz bedeli ödedikten sonra parasını çekiyordu. Tüccarların yanı sıra bu sistemi en çok kullananlar Hıristiyan hacılardı.

O derece zenginleştiler ki Avrupa'nın kralları borç para bulmak umuduyla kapılarını çalıyordu.Avrupa ekonomisi bu örgüte bağımlı hale gelmişti.Bir dönem, İngiliz ve Fransız Krallıklarının mali işleri tamamen Şövalyelerin kontrolündeydi. Bu durum, onlara krallar ve alınan kararlar üzerinde söz sahibi olma, hatta kralları yönlendirme imkanı verdi. Birden bire aklımızaIMF geldi.. Ne ilginç değil mi?..

O günün tefecileri bugünün İplikçi Nedim'i

Kurtlar Vadisi'ndeki Yahudi tefeciİplikçi Nedim , bir anlamda yüzyıllar önce ekonomik gücü eline geçiren 'Tapınak Şövalyeleri'nin bugünkü temsilcisi... Onlar da dönemlerinde yüksek faizle para verip, güçlerine güç katarken Nedim'de parayla para kazanıyor...

Peki sonu ne olacak?

Diziye şivesiyle renk katan ve Konsey'in Maliye Bakanlığı'nı yürüten İplikçi Nedim tiplemesi Türkiye'nin yakın tarihinde bir örnekle ekrana yansıtılıyor. Bu anlamda İsmailİncekara'nın oynadığı

veNesimMalki'nin hayatından yararlanılarak yazılan karakterin dizide uzun süre kalması mümkün gözükmüyor. O ölünce paralarının paylaşımı mafyayı birbirine düşüreceğe benziyor.

(6)

Kudüs Müslümanların elinegeçtikten sonra Tapınakçılar Avrupa'nın başına bela olmaya başladı. Krallar ve Papa yarattıkları bu canavarın kendilerine yöneldiğini anladı. Ama iş işten geçmişti

'Hz. İsa'nın Fakir Askerleri' sloganı ile yola çıkıp, Avrupa'dadevletler üstümali, siyasi ve askeri güç olmayı başaran Tapınak Şövalyeleri artık iyice şımarıp azgınlaşmış ve tamamen kontrolden çıkmıştı. İşi Papa'ya ve krallara kafa tutmaya kadar vardırdılar. Ancak bugünler daha iyi günlerdir... Avrupa'nın, daha sonraki yüzyıllarda da Tapınak Şövalyeleri'nden çekeceği çok şeyler vardır..

HittinSavaşı

Tarih 4 Temmuz 1187... Mısır SultanıSalaheddin , bütün gücüyle, Latin Haçlı krallıklarına yöneldi. Susuzluktan bitkin düşmüş Haçlı ordusunu, Filistin'deHittin mevkiinde bir hamlede yok etti ve 2 Ekim 1187'de de Kudüs'teki 88 yıllık Hıristiyan egemenliğine son verdi.

Eyyubi, Müslümanlara çok eziyet etmiş olmalarına rağmen, intikam peşine düşmedi. Hıristiyanların büyük bölümünü affetti. AncakTapınak Şövalyeleri'nin çoğunu idam ettirdi.

1291 tarihinde Haçlıların son kalesi olanAkka da düşünce Tapınakçılar gözlerini Avrupa'ya çevirdi. Ama kısa birgeçiş süresine ihtiyaçları vardı. Bunu da 'Aslan Yürekli' lakabıyla tanınan, dönemin İngiltere kralı Richard sağladı.

Yeni üs Kıbrıs

Richard, yeni fethettiği Kıbrıs adasını Tapınakçılara sattı. Tapınak şövalyelerinin bir kısmı Kıbrıs adasına yerleşti. Geri kalan bölümü Fransa'ya geçti. Sınırsız bir serbestliğe sahiptiler.

Kuzeyde Danimarka'dan güneyde İtalya'ya kadar her bölgede toprakları binlerce şatoları, çok büyük ve savaşçı bir orduları vardı. Bu büyük askeri ve siyasi güç, kuşkusuz Avrupa'daki kralları rahatsız ediyor, korkutuyordu. Dahası ekonomik olarak o kadar güçlüydüler ki; Avrupa'daki hanedanlıklar arasında Tapınakçılara borçlu olmayan yoktu.

Kurtulmak için

Sonunda 1307 yılında, Fransa KralıPhilip , Papa V.Clement ile birlikte 'Başa bela' teşkilatı tamamıyla ortadan kaldırmak için harekete geçti.

Papa, son Büyük ÜstatJacques deMolay'nin ruhani gücünü gölgelemesinden şikayetçidir. Fransa Kralı ise Tarikat'a o kadar çok borçlanmıştır ki, alacaklısını ortadan kaldırıp, mal varlığına el koymak daha akılcı gelir.

13 Ocak 1307 sabahı askerler aynı anda, Fransa'daki her şatoyu bastı ve, binlerce şövalye tutuklandı. Papa da bir fetva ile bu 'operasyonu' kutsadı. Şövalyeler, Engizisyon mahkemelerinde, çarmıha

tükürmekten sübyancılığa kadar bir dizi inanılmaz suçtan yargılandı. Büyük Üstat ve 54 yardımcısı Yahudi Adası denilen yerde ateşe atılarak yakıldı.

Üstadın Laneti

Haç üzerinde yakılan son Büyük Üstat, alevler ihtiyar bedenini sararken, 'PapaClemens ve KralPhilippe !.. Lanet! Lanet! Soyunuzun 13. kuşağına kadar sizi lanetliyorum' diye bağırdı. Gerçekten de bir ay sonra Papa, yedi ay sonra Fransa Kralı ölür. Ve lanet nesiller boyu sürdü..

Tapınakçılaraisnad edilen suçlardan bazıları şunlardı: - Törenlerde haç ve kutsal figürlere tükürmek, üzerine işemek - Tarikata yeni girenleri dudak, kalça ve göbeklerinden öpmek

(7)

- Homoseksüelliği teşvik etmek ve uygulamak - Ve en önemlisi de 'Şeytana Tapmak'

Satanistçıktılar

Tarikatın özellikle üst kademesi Hıristiyanlığı terk etmiş,Satanizmi ve Kabala mistisizmini temel alan bir anlayışa yönelmiştir. Tapınakçılara göreHz. İsa başka bir dünyada hüküm süren ve bu dünyada fazla gücü olmayan bir tanrıdır, bu yüzden onun yerini, maddi dünyanın efendisi olan Şeytan almalıdır.

ŞövalyelerinBaphomet adlı keçi başlı şeytanın sembolik figürüne tapınmaktadırlar ki bu sembol bugün deSatanist'lerin sembolüdür.Baphomet'in insan vücudunun üst kısmı bir kadına, altı ise bir erkeğe aittir.

Fransa dışında, İtalya, Almanya, İngiltere gibi ülkelerde de Tapınakçılar sorgulandı.

Sonuçta, 1312'de toplanan Viyana Konsülü'nün kararıyla Tapınakçılık tüm Avrupa'da yasaklandı, yakalanan üyeleri cezalandırıldı.Tarikat kağıt üzerinde dağıtılmış gibi görünse de gerçek bu değildi.

Bir ağ gibi bütün Avrupa'yı ve Akdeniz kıyılarını örenTapınakçıların mal varlığını ele geçirmek, ne Fransa Kralı ne de Papa için mümkün olamazdı.

İllüminativeBush'un 'Haçlı seferi' sözleri

11 Eylül'ü bahane ederek Afganistan'a operasyon düzenleyenBush harekat için 'Bu bir Haçlı Seferi'dir' demişti. Baba-oğulBush'ların 'Düyayanizamatvermeye' soyunmuş gizli bir örgütün üyesi oldukları biliniyor.İllüminati isimli örgütün ABD uzantısıSkullsandBonesSociety (SBS) örgütü de

günümüzünTapınak Şövalyeleri Örgütü'nden başka bir şey değil.SBS her yıl en çok 15 üye kabul eden son derece gizli bir örgüt. ABD'deki en kritik kurumlara nüfuz etmiş durumda. Bunlar arasında Beyaz Saray, Yüce Divan, istihbarat örgütleri, ordu mahkemeler de vardır. Temel amaçları, beyaz, Anglosakson ve Protestanların dünya hakimiyetini kurmak.Büyük Ortadoğu Projesi'ni de kapsayan Yeni Dünya Düzeni'nin yaratıcısı bu örgüt. Kurtlar Vadisi'nde Baron'un ölüm

sahnesindeki konuşmalar hatırlandığında, senaryoda anlatılan örgütün SBS olma ihtimali çok yüksektir.

Evlenmez ve yıkanmazlar

Tapınakçıların en dikkat çekici özelliği, gizliliğe son derece önem vermeleriydi. Kuruluş ile kapanış arasında geçen iki yüzyıl boyunca, bu ilkelerinden asla taviz vermediler. Tapınak Şövalyeleri'nin inanılmaz sıkılıkta disiplin kuralları , çok katı bir emir komuta zinciri vardı.

- 'Üstadlar'ave 'BüyükÜstad'a itaat en önemli şartlardandı.

- Her şey tarikatın malıydı. BirTapınakçı'nın kişisel mal varlığı yoktu. - Evlenmek ve akrabalarla ilişki kurmak yasaktı.

- İkili gruplar halinde dolaşırlardı. Bu iki şövalye her şeyi ortak kullanır, aynı kaptan yemek yerdi. - Her şövalyenin üç at ve bir hizmetçi bulundurma hakkı vardı.

- Yıkanmayı küçük düşürücü ve utanç verici bulurlardı. Pis giyinirlerdi. Tapınakçılık'tanMasonluğa

PAPA ve Fransa Kralı'nın yasakladığı Tapınak Şövalyeleri, çok kısa sürede Mason localarına

yuvalandı.FRANSIZ İhtilali'nin arkasındakiİllimünati örgütü gibi bazı gizli derneklerle Avrupa'nın kaderini belirlediler

FRANSA Kralı ile Papa'nın koca kıtayı sinsice ele geçirmekte olan Tapınak Şövalyeleri'ne karşı

başlattıkları imha harekatı, elbette ki başarısız oldu. Tarikatçılar, bütün Avrupa'da, özellikle de İngiltere gibi Kuzey ülkelerinde yeraltında faaliyetlerine devam etti. Fransa'da 30-40 bin kadar Tapınakçı da masonlarla iç içe girdi.

Kaçak Tapınakçıların önemli bir bölümü İskoçya'ya sığındılar. İskoç Kralı Robert Bruce'un himayesi altında yeniden örgütlendiler. Bir süre sonra da, Britanya Adası'ndaki en önemli 'sivil toplum örgütü' olan duvarcı loncalarına sızdılar.

Tapınakçılar'ınduvarcı ustaları tarihten gelen sıkı bir işbirliği ve ortak sırları vardı. Tapınakçılar Avrupa'da çok sayıda katedral inşa ettirmişti. Katedraller Avrupa'da o güne kadar bilinmeyen bir mimari tarzda inşa edilmişti.Gotik mimari adı verilen bu tarz Kabala kaynaklı şifrelere dayanıyordu . Duvarcılar bu sırrı Tapınak Şövalyeleri'nden başka kimseyle paylaşmamışlar,

yarattıkları eserlerde belli sembollerle ancak Kabala'yı bilenlerin anlayacağı tarzda şifrelemişlerdi. Yani duvarcı ustaları ile Tapınakçılar 'Sırdaş' idi.

Yani Tapınakçılar, ortadan kalkmamış, bilakis, atıl ve güçsüz mason localarına girmiş, 'yavrulayan' başka gizli örgütlerle Masonluğu kendi amaçlarına hizmet eden korkunç bir

(8)

silah haline getirmişlerdir. Bu silah yüzyıllar boyu kullanıldığı gibi halen de etkili ve faaldir.

İlluminative Devrim

18. yüzyıldan bu yana Batı dünyasında gelişen bazı fikri akımların ve siyasi hareketlerin perde arkasında da, masonluğun global stratejisi yatmaktadır. Bunlardan en önemlisi de

'İlluminati'cilerinetkili olduğu Fransız Devrimi'dir.

Almanya'da AdamWeishaupt adlı bir hukuk profesörü tarafından kurulup süratle Avrupa'ya yayılan bu dernek,masonik ideallere uygun bir siyasi düzeni devrim yoluyla kurmak amacını taşıyordu. Örgütün amaçları şöyle sıralanıyordu:

1- Bütün monarşilerin feshedilmesi, 2- Şahsi mülkiyet ve verasetin kaldırılması

3-Aile hayatı ve evlilik kurumunun feshedilmesi 4-Bütün dinlerin feshedilmesi.

Maley’inİntikamı

Hatırlanacağı gibi, Tapınak Şövalyeleri, Fransa Kralı ve Papa'nın hışmına uğramış BüyükÜstadMaley ve 64 Tarikat önderi haç üzerinde yakılarak öldürülmüştü. Fransız Devrimi, bir anlamda bu idamların öcünü almaktı.Fransız Devrimi'ni ateşleyen ayaklanmanın planı, 1782 yılındaWilhelmsbad'da toplanan BüyükMasonik Konvansiyon'da yapılmıştı. Konvansiyon'a katılanlar arasında devrimin önemli liderlerindenComte deMirabeau da vardı.Mirabeau , Fransa'ya döner dönmez Konvansiyon kararlarını Fransız localarında tebliğ etti. Devrimin önemli kişilerinden biri de asıl adı JosephBalsamo olan Sicilya doğumluCagliostro isimli ajandı.İlluminati locasına üyeydi. Görevi, tüm Avrupa'yı dolaşarak radikal ve devrimci düşünceleri yaymaktı.

BastilleSimgeydi

Sonunda Fransa'ya giderekJakobenler'e katıldı. 1785'te patlak veren ünlü Kraliçe Gerdanlığı

skandalıCagliostro'nun komplosuydu. Skandal, Kraliçe ile Kardinal arasında bir aşk macerası yaşandığı izlenimi yarattı ve halk arasında hem Kraliyet'in hem Kilise'nin itibarını büyük ölçüde zayıflattı.

Devrimin simgelerindenBastille zindanının da özel bir anlamı vardı:Tapınakçılar'ın Büyük ÜstadıJacques deMolay 1314 yılında idam edilmeden önce, uzun süreBastille'de tutuklu kalmıştı!... Devrimle birlikte madem DeMolay'ın intikamı alınıyordu, o halde öncelikleBastille basılmalıydı. Ve öyle de oldu.

1789 yılındaİlluminatilerinmanipulasyonları sonucunda yapay bir buğday darlığı yaratıldı. Çok büyük bir açlık başladı. Halk kısa zamanda ayaklandı. Olayların başını çeken kişi, Fransa Büyük Doğu (GrandOrient) Locasının Büyük ÜstadıOrleans Dükü idi.

Daha sonra tüm ülkede eşzamanlı bir panik duygusu yaratıldı. Köyden köye, kentten kente giden atlılar, herkese 'haydutların' yaklaşmakta olduğunu ve kendilerini korumak istiyorlarsa silaha sarılmaları gerektiğini bildirdiler.

Tam Provokasyon

Ayrıca, yurttaşlara tüm bu olayların sorumlularının malikanelerde ve şatolarda gizlendikleri söylendi. Halk ayaklanmıştı. Yağma ve yıkım sürerken, anarşi gittikçe yaygınlaşıyordu.

BunuJakobenler'in başlattığı büyük bir terör dönemi izledi. Başta din adamları ve monarşi yanlıları olmak üzereonbinlerce insan giyotine gönderildi ve Fransa tam bir kan gölüne dönüştü.

Paris sokakları teröre teslim olmuştu...1793 Kasım'ında tüm Fransa'da rahipler öldürülmeye başlandı. Tüm mezarlıklara,İlluminatilerin ünlü sloganı olan 'Ölüm Sonsuz bir Uykudur' sözlerini içeren yazılar asılmaya başlandı. Paris'teki kiliselerde 'Akıl Bayramları' adı altında eğlentiler düzenleniyor, fahişeler tanrıça gibi tahta çıkarılıyorlardı.

Nüfus Planlaması

1793 yılının sonlarına doğru, yeni devrim yönetimi, sayıları yüz binlere ulaşan işsizlerle yüz yüze kaldı. Devrimin önderleri, sonradan bütün diktatörlerin taklit edeceği yeni bir 'terör' projesini uygulamaya geçirdiler: 'nüfus azaltılması.'...

Amaç, Fransa'nın 25 milyona ulaşan nüfusunu 16 milyona indirmekti. Devrim mahkemeleri kimlerin ölmesi gerektiğine karar veriyor ve sonu gelmez bir kurban sürüsü giyotinin yolunu tutuyordu. YalnızcaNantes'de , bir gece içinde 500 kimsesiz çocuk kent mezbahasında öldürülüyor, 144 yoksul kadın nehre fırlatılıyordu.

5 yüzyıl önce Kral ve Kilise tarafından Paris'te idam edilmiş olanJacques deMolay'ın intikamı Kilise de Kral da artık yok edilerek alınıyordu.

(9)

Türkiye'nin de P2 locası var

İtalya'daki P2 mason locasının mafya, siyaset, ticaret ilişkileri herkesi şok etmişti. Susurluk Komisyonu üyesi bir vekil şunları söylüyor: Türkiye'de de P2'ler faal..

1981 Mart ayı..Milan savcısı, 1979 yılında sahte bir kaçırılma olayıyla ortadan kaybolan Sicilya doğumlu uluslararası bankerMicheleSindona'nın durumunu araştırıyordu. Vatikan'ın da mali danışmanı olanSindona'nın aynı zamanda mafya ile de yakın bağlantıları olduğunu düşünüyorlardı.

Araştırmaları sırasında ilginç bir şey buldular:Sindona polisten kaçarak Palermo'da saklandığı sırada tam 600 mil kuzeydekiArezzo kentine gitmiş ve oradaLicioGelli adlı bir tekstil üreticisi ile

görüşmüştü.Sindona gibi bir kişinin, 'Yeraltında' olduğu bir sırada, kendisiyle görüşmek için 600 mil yol teptiği buLicioGelli , kuşkusuz önemli birisi olmalıydı.

3 Bakan, 43 milletvekili

Gelli'ninaraştırılması emrini verdiler. 17 Mart günü polisler bu ilginç sanayicinin ofisinde gizli bir liste buldular. Listede tam 962 isim vardı. Ve bu liste sıradan bir liste değildi; Propaganda 2,ya da kısaca P2 adındaki bir mason locasının üyelerinin listesiydi.Gelli ise bu locanın Büyük Üstadıydı. Listeyi bulanları şaşkına çeviren şey ise,locanın üyelerinin İtalya'nın en önemli kişileri olmasıydı . P2 üyeleri arasında; 3 bakan, 43 milletvekili, 43 general, 8 amiral, gizli servis şefleri, yüzlerce üst düzey bürokrat ve diplomat, İtalya'nın dört büyük şehrinin polis şefleri, sanayici vefinansörler , ünlüCorriereDella Sera gazetesinin editör ve yayıncısı da dahil olmak üzere 24 gazeteci ve ayrıca bazı ünlü televizyon yıldızları yer alıyordu.MicheleSindona da locanın üyesiydi.

Her taşın altında

Locanın büyük üstadı olanLicioGelli , militan bir faşistti.Gelli , İspanya İç Savaşı'nda faşistler safında harbe katılmış,Mussolini'nin ateşli bir destekleyicisi olmuştu. Daha sonra, İtalyan Partizanlarına yapılan işkencelere adı karıştığı için ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı. Savaş sonunda Arjantin'e kaçmış, orada CumhurbaşkanıJuan Peron'la yakın dostluk kurmuştu. Şimdi ise P2 mason locasının büyük üstadıydı.

Bu gerçeğin ortaya çıkması tüm İtalya'yı şoka soktu. Araştırmalarlocanın devlet yönetiminde büyük rol oynadığını , ayrıca İtalya'nın bitmek-tükenmek bilmeyen yolsuzluk olaylarında da büyük etkisi olduğunu ortaya çıkardı.Mason kardinaller sayesinde Vatikan'ı da 'para aklama merkezi' haline getiren loca, efsanevi İtalyan mafyasının en güçlü koluydu. P2, suikast, bombalama gibi pek çok terör eyleminin de arkasındaydı. Bu işleri mali destekle kendine bağladığı bazı terör örgütlerine sipariş ediyordu

Silah satışlarından ham petrol fiyatlarına kadar, hemen her konuda faaliyet gösteren uluslararası bir örgüt olduğu ortaya çıkan P2 locasınınbaşı ve İtalya banka skandallarının karanlık ismiLicioGelli , 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Bizde de var

Peki İtalya'ya pek çok yönden benzeyen Türkiye'de acaba durum nedir? Masonluk ile mafya arasındaki ilişki, Türkiye için de geçerli midir?..

İlgiyle izlediğiniz Kurtlar Vadisi bu sorunun cevabını vermekte.. Mafya-Siyaset-Devlet ilişkileri üzerine yazılmış pek çok belgesel nitelikli kitap da..

Ama biz resmi bir ağızdan bu soruya cevap vererek dizimizi bitirelim:

TBMM Susurluk Komisyonu üyelerinden milletvekili HayrettinDilekcan vardıkları sonucu şöyle açıklıyordu:

'...İtalya'da P2 locası vardı. Türkiye'de İtalya'daki P2 locası gibi bir olayın olduğunu artık rahatlıkla söyleyebiliriz ...Mevcut durumu mafya olarak tabir etmek olayı küçümsemek olur. P2 locasını basit bir mafya olarak değerlendiremezsiniz. Türkiye'de loca hakimiyeti söz konusu. Türkiye'de birileri bir yere gelmek istiyorsa bu localarda karar veriliyor. Bu locaları Türkiye aşamadığı müddetçe çözmemiz uzun zaman alacak demektir... P2 locasına

baktığımız zaman Başbakanı ve bakanları belirleyen bir konuma ulaşmış... Türkiye'de parti genel başkanlarının belirlenmesi konusunda dahi etkili olmuşlar, artık gerisini siz tahmin edin .'

Mito'yuda localar korumuştu

GİZLİ ellerin devlet içindeki atamalara nasıl karıştığı Kurtlar Vadisi'ne de konu olmuştu... Dizide Aslan Bey'in Pala ve adamları tarafından öldürülmesinden sonra Doğu Paşa inceleme başlatmış ve cinayetin

(10)

ardındaKGT'nin sorumlusuMito'nun olduğunu belirlemişti. Bunun üzerine 'ulusalcı' kanat

vasıtasıylaMito'nun görevden alınması için çalışma başlatmıştı. Hatta alınacağından son dakikaya kadar çok emindi. Ancak, Ankara ve yurtdışı bağlantılar çok güçlü olan Kirve ile bağlantıya geçenMito yerini sağlamlaştırmıştı. Hatta görevde kaldığına öfkelenen Doğu Paşa'ya kafa tutmuştu.

-BİTTİ- Yayın Listemiz

Aşağıdaki e-Kitap ve programlar sizin için hazırlanmıştır. http://ferid_hakki.sitemynet.comve http://yorumsuz1.sitemynet.com'danücretsiz indirebilirsiniz !. --- http://ferid_hakki.sitemynet.com v Günün Yorumu v Allah’ı Bilmek

v TsunamiAltındaki gerçekler - H.A.A.R.P v Sorgulayan Beyinlerin Kendine Soruları v Allah indinde DİN 2.Bölüm

(11)

v Avrupa Birliği'nin Türkiye Politikaları v Allah indinde DİN 1.Bölüm

v Mir'at ül İrfan (İrfan Aynası) v G.O.P ya da HAÇLILAR MI?

v AVRUPA BİRLİĞİ VE CHRISTENDOME KAVRAMI v MARDUK ya da KAOS

v [Astroloji-Program] Astro Yükselen v GİZ'liGülşen 1

v Depresyon v Psikospritüel Kriz

v [Astroloji-Program] Yıldızlar Altında v Aynadaki Evren

v Din'i Anlamada Reform

v Tao'cu Uygulamanın Temelleri (Kültür Serisi-1) v En Büyük Sır- İlluminati Şeytani Bilinci

v MARDUK "Yakın Gelecek" mi? v Metafizik Mucizeler ya da Yanılgılar

v Kur'an-ı Kerim Meali (Microsoft Reader formatında) v Hz.İbrahim'in Mirası Hz.Musa'nın Asa'sı ve KUNDALİNİ v Dik Bahçene Solayım!

v Uzaylılar

v Düşünen Beyinlere Hiç Okunmamış Yazılar II

v Sonsuzluğu kucaklamış aşkın sembolü Hallac-ı Mansur v Din, Maneviyat, Psikoloji, Psikiatri

v İbn Arabi ile ilgili araştırma Serüvenim v Evrenin Sırları

v Etkili Sözler III

v Beynimizi Kim Kullanıyor ? v Yorumsuz Katalog (Güncellendi) v Zamansızlık (timelessness)

(12)

v Hangi Evreni Algılamaktayız? v Gönül Uyandırma

v Kıyametin Deşifresi v Yorumsuz Katalog v Çağdaş Bakışla Allah

v Taş'taki Güç... Mutluluğunuz için... v Etkili Sözler II

v Çağdaş Bakışla Cennet, Cehennem v Rüya Yorumu

v Kader Gerçeği v Evrensel Sırlar

v Rüyanın Dışındaki Rüya v [Astroloji-Program] Canopus

v Düşünen Beyinlere Hiç Okunmamış Yazılar v Holografik Beyin ve Evren

v Mesajlar I

v Uzaylıların İçyüzü v Tanrı yok Allah var

v Reenkarnasyon Aldatmacası

v Astroloji-Yeni Millennium'un Popüler Bilimi v [Astroloji-Program] Planetium

v Modern Bilim ZİKİR'i Keşfetti v Etkili Sözler I

v Yıldızların Altında v Çağdaş Bakışla Din

v [Astroloji-Program] PopHR

v [Kullanım kılavuzu] PopHR Rehber v.2

(13)

http://ferid_hakki.sitemynet.com

Referensi

Dokumen terkait

Kemudian Nahdlatul Ulama Kabupaten Bondowoso juga melakukan kegiatan pelatihan kader pancasila dalam rangka ingin memberikan pemahaman tentang pancasila yang pesertanya para

Penulis diminta mencantumkan nama tanpa gelar, afiliasi kedudukan dan alamat emailnya setelah judul karya tulisnya, dan ditulis dengan Times New Roman (TNR),

2.. Hak untuk memperoleh penyelesaian yang patut terhadap permasalahan yang dihadapi. Dari ketiga prinsip ini jelasl prinsip terakhir merupakan masalah dasar

Bahwa bila penentuan anggota KPU Kabupaten Kepulauan Aru dan Anggota KPU Kabupaten/Kota di Provinsi Maluku serta kabupaten lainya di wilayah Negara Kesatuan Republik Indonesia

 jelas yang yang menimbulkan menimbulkan volume volume sirkulasi sirkulasi yang yang tidak tidak efektif efektif dan dan terjadi terjadi sinkop, sinkop, syok

Ada dua persamaan yang digunakan untuk menghitung nilai resistivitas tergantung jenis sampelnya, yaitu untuk spesimen tebal (bulk sample) dan berupa lembaran

dan tiadalah (kejahatan) yang diusahakan oleh tiap-tiap seorang melainkan orang itulah sahaja yang menanggung dosanya; dan seseorang yang boleh memikul tidak akan memikul

Using your knowledge of motion, forces and properties of material, state and explain the suggestions based on the following aspects:. (i) Shape of