.
. .
AYUK TARiH Vf KUlTUR arnGISI
ARALIK 2016 SAYI 100
FİYATI 9
URAOSMANLI
DEVLETİ'NİN
KADİM
HAFIZASI
.
.
.. ..
.
.
.
OSMANLILARDAN GUNUMUZE iNTiKAL EDEN
. .
.
ARŞiV
'-'
MALZEMESiNiN MiLYONLARCA EVRAK, DEFTER
.
.
.
.
.
,
FOTOGRAF,
MINYATUR VE DAHA PEK Ç~K ORIJ~NAL MATERYALDEN
YEDİKITA
kltaplılıAsırlarca
huzur içinde
ya§attığı
topraklarda
Osmanlılardan
kalan
izler ...
crnaziye dair hasbihaller
.
.
.
rilporlaJ ıorı.ı. 1
Yedikıta Röportajları Serisi · 2
•
YEDIKITA
AYllK TARİH Vf KÜlTÜR
rncisi
Aralık
2016 -
Sayı100
ÇAMLICA BASIM YAYIN VE TİC. A.Ş.
Adına Sahibi Ahmet TEMİZ
Yayın Yönetmeni (Sorumlu) Kemal ERKAN
Yayın Koordinatörü Ahmet APAYDIN Editörler Tunahan KANICI -Veysel SEKMEN Editör Asistanı Emre BOYACI
Tashih Selman SOYDEMİR -İbrahim COŞKUN
Tasarım Uygulama Süleyman KÖKLÜ Grafik Koordinatörü Eyyüp ÇA~IRGÖZ Kurumsal İletişim Hüseyin GUNEY
İsmail GÜR - Kemal AYDIN Dijital Arşiv Çamlıca Dijital
Hukuk Müşaviri Av. Ali ÇAVUŞOGLU Web Tasarım Siraceddin EL Kütüphane ve Arşiv
Kemal ÖNCEL - Abdullah AKAR
Zeynel Abidin AYGÜN -Cemil KOCABIÇAK Yönetim Yeri Alemdar Mah. İncili Çavuş Sokak No:9A Sultanahmet / Fatih -İstanbul
Baskı ve Cilt Fazilet Neşriyat ve Tic. A.Ş. Bağlar Mh. Mimar Sinan Cd.
No 52 Güneşli -Bağcılar/ İSTANBUL Matbaa Sertifika Na: 16384
Dağıtım YAY-SAT
Yayın Süresi-Türü Aylık-Yerel Süreli ISSN 1308-5379
Avrupa Bayii ENDER GMBH Melatener Weg 18 -50825 KÖLN
Tel.+49 22169058 90-Fax.+49 221690589 29 avrupa@yedikita.com.tr
YEDİKITA Dergisi'nin bütün yayın hakkı, Çamlıca Basım Yayın
ve Tic. A.Ş.'ye aittir. Dergiye gönderilen yazılar, yayınlansın
yahut yayınlanmasın iade edilmez. Dergimiz yazılar üzerinde gerekli müdahaleyi yapma hakkına sahiptir. Dergide çıkan yazılar
kaynak gösterilerek iktibas edilebilir. Dergide yayınlanan yazı ve
reklamların her türlü mesuliyeti yazarlarına ve sahiplerine aittir.
İRTİBAT ve ABONE
(0212) 657 88 00 - 7102
Bağlar Mh. Mimar Sinan Cd.
No: 52 Güneşli -Bağcılar/ İSTANBUL abonemerkezi@camlicabasim.com Yazı İşleri (0212) 657 88 00 -7103 WhatsApp Hattı: 0530 285 38 04
Çamlıca Basım Yayın ve Tic. A.Ş.
Ziraat Bank. IBAN TR81 0001 0021 0550 7231 7750 02 Akbank IBAN TR60 0004 6011 9388 8000 0135 18 www.yedikita.com. tr
editor@yedikita.com.tr
IJ
@ /yedikitadergisir:l
/yedikitaYedikıta'dan
izleri her zaman yanıbasımızda hissederek
ulaştığımız bu 100. sayımıza kadar pek çok makale ve fotograf neşrettik. Bütün bu çalışmalarımızda en mühim kaynağımız Osmanlı' dan miras kalan
arşivlerimiz ve kütüphanelerimiz oldu. Çok iyi biliyoruz ki bizler için en büyük hazine, bu miras.
Esasında 1400 yıllık tarihimizde, özellikle bizim kültür coğrafyamızda kağıdın muhafazası fikrinin ve ona gösterilen
hürmetin kaynağı Mushaf-ı Şerif tir. Çünkü o, kağıt üzerine yazılıdır. Nitekim, Anadolu'da hala en ufak bir kağıt parçasına
dahi hürmet gösterilir, yerde bulunsa alınıp yüksek bir mekana
kaldırılır ya da bir tas kovuguna sıkıştırılır.
Yukarıda bahsettiğimiz üzere en büyük hazinemiz Osmanlı arşivleri oldugundan, bu sayımızda, belki biraz da vefa
borcumuzu ödemiş olmak için arşivlerimizi kapağa taşıdık. Bizzat arşivin tozunu yutanlar tarafından hazırlanan bu dosyamızla, Osmanlı'dan günümüze ulasan milyonlarca
vesika, defter serisi ve fotoğrafın nasıl olustugu, tarihimizde
hangi rolleri oynadığı ve bugüne nasıl intikal ettiğine cevap
arıyoruz. Osmanlı Arşivi'nin tarihçesini, Ebulfaruk Önal yazdı.
Osmanlı'dan sonra arşivlerimizi Yrd. Ooç. Or. Rasit Gündoğdu kaleme aldı. Arşivin emektarlarından İlhan Ovalıoğlu arşiv takviminden bir yaprak açarak Sultan İkinci Abdülhamid'e
atılan iftira oldugunu nasıl anladıklarını anlattı. Son zamanlarda İstanbul tarihine dair mühim bir kesif
yapılmıştı. Vaktiyle İbrahim Hakkı Konyalı'nın fotoğrafını çektiği tarihi eserlere ait bir albümün hikayesini Fatih
Oalgalı'yla konuştuk. Anadolu'nun asırlardır bereket ve kazanç kapısı olan tarihi çarşılarını Melih Uslu, Lozan kutlamaları
bahanesiyle yapılan Osmanlı düşmanlığını Prof. Or. Hamit Pehlivanlı, 18. asrın meşhur sadrazamı Koca Ragıb Pasa'yı Eyüp Çolak, 1887'de İstanbul'a gelen Alman bir seyyahın hatıralarını Harun Reşid Acaroğlu kaleme aldılar. Bu ayki Kitap Tenkit bölümümüzde Ooç. Or. Mustafa Gündüz, Türk ve İslam
kültüründe kitabın kadim tarihine dair iki kitabı inceledi. Vesikalar Arası bölümünü özellikle zikretmek isteriz. Zira
meşhur Siyonist Theodore Herzl'in Hicaz Oemiryolu inşaatına kendince yaptığı yardımın reddedilişini anlatıyoruz.
i.
Tahsin Özsoy
OSMANLI ARŞİVİ'NDE MUHAFAZA EDİLEN ~~;
7
T
ARİHi
OBJ
E
Melih Uslu
-DOGU'NUN
ÇARŞilARI
4
YEDİKJTAARA.UK2016/SAYI 100İlhan Ovalıoğlu
-
Ebul Faruk Önal
Raşit Gündoğdu-
Kasım HızlıOSMANLI
.
.
.
Prof. Dr. Hamit
PehlivanlıLOZAN
KUTlAMALARI
BAHANES
iYLE
OSMANLI
..
...,D
UŞMANLIG
I
Eyüp
Çolak
~arun
Reşid AcaroğluI
STAN
BUL
'
DAN
F-"'-'- -
MASUM
lv\RELER
SOSYAL
DERCİ
6
ARAL .. LK'TA
7
NE OillU?
HABERLER
8
İBRAHiM
HAKKl
16
KONYi\Ll'NIN
KAYJP
KİTABI
BULUNDU
ANlN
HİKı\.YESİ
38
..
İSİMDEN
46
MUSE~1AYA
BERCESTE
53
TJ\RİH
AMBJ\RI
58
..
.."TÜHK VE
jSL\ı\1
66
KULTURUNDE
KITAP''A
DAİR KİTAPlAR
VES~\Lı\R
ARASINDA
70
OS
BASININDAN
74
BlJUıL\CA78
KOCA
BİR
OSMANLI
ARAGIB
PAŞA
Sosyal
Dergi
Abdullah Enes Can
Yedikıta dergisiyle bu ay tanışma fırsatı yakaladım. Çok beğendim. Allah uzunömürlü kılsın ...
@farukaman
@yedikita İştah kabartan bir sayı. Emeğinize sağlık.
Bu Sayfa Sizin ..
Siz de yorum ve fotoğraflarınızı Yedikıta Dergisi'nin
facebook, twitter ve instagram hesaplarına mesaj atarak veya #yedikita etiketiyle paylaşabilirsiniz. 6 YEDİKJTAARA.UK2016/SAYI 100
@sefergktpl
Devamını bekleriz
@f.haks
İnsanlar da bir sonbahar misali ...
@etaytan
Yedikıta yine orijinalliğini konuşturmuş. Diğer tarih dergilerine bakıyorum aynı
konuları ısıtıp ısıtıp okurlarına sunuyor. Hiçbir özgünlüğÜ yok ama Yedikıta kaliteyi aşılıyor okurlarına.
KAYIHAN ÇAGLAR
ARALIK'TA
Kıbns'ta
EOKA
Katliam
Yaptı
Kıbrıs't Yunanistan'a bağlamak
amacıyla kurulan EOKA örgütü üyeleri, 950 kişilik Yunan Alayı mensuplarıyla
adanın her tarafındaki Türklere
karşı saldırı başlattılar. Yapılan
saldırılarda 364 Türk şehit oldu. 103 köy yakılıp yıkılarak 30 bin kişi evlerini terk etti. Kıbrıs Türklerini hedef alan
silahlı saldırı ve katliamlar
Türkiye' de tepkiyle karşılandı.
( 20 Aralık
1963)
Erzincan'da Deprem
=~~cıı::~ın:ı=
Old
U
..,ı.,,ı. ı:,.ı-6uuJ,,r • Tol.oJJ.--ı.ı. .ı.- .ı,.,,ku"*""" -
"'"''"'
ı, k;uwl.ı...
---
·
-··· ,.y _ _ _ _ _ , . ,
Erzincan ve çevresi, 8 şiddetinde bir
!~.::"
!
IWl
dep~emlesa~~ı
l
dı.'
~r~~n~an ilinin tamamenlfj
~
tharıtadan
s
ılındığı
buyuk zelzelede,yardım
~
~
ekipleri bölgeye 3 günde ancak ulaşabildiler . ...=-
"E---R-,s.
~
Depremde 40 bin kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 100 bin kişi de yaralandı.
( 27
Aralık1939)
Dayton
Antlaşması
İmzalandı
Bosna'da 1992-1995'te vuku bulan, yaklaşık 200 bin masum
insanın öldürüldüğü ve 2 milyon kişinin yerinden edildiği Bosna Savaşı'nda silahları susturan Dayton Antlaşması imzalandı.
Her ne kadar adil bir antlaşma olamasa da, yapılan sulh ile
Bosna-Hersek bağımsız bir devlet statüsüne kavuştu.
(
14
Aralık1995)
Kore' de Kunuri
Zaferi
Kazanıldı
Soğuk savaşın ısındığı dönemde
meydana gelen Kore Savaşı'na, 5083 askerle 1950 tarihinde Türkiye de katılmıştı. Türk Tugayı, Kunuri'de büyük bir zafer kazandı ve ABD ordusunun imhasını önledi. Çarpışmalarda 918 Mehmetçik şehit oldu. Kore Savaşı'na 16 ülke askeri birlikleriyle, 6 ülke ise tıbbi yardım
aracıyla katılmıştır.
•
ESKi OSMANLI
SARAYI
KÜTÜPHANE
OLDU
8 YEDİKJT
AARA.UK2016/SAYI 100EMRE BOYAC I
L
übnan'ın Biaklin beldesindeki eski Osmanlı sarayı, günümüzde 140 bin kitap ve 300 bin gazete ve dergiyle ülkenin en büyük kütüphanesi olarak hizmet veriyor. 1897 yılında dönemin Lübnan Emiri Mustafa Arslan adına İkinci Abdülhamid Han'ın emriyle yapılan iki katlı saray, ziyaretçilerini girişindeki Osmanlı armasıyla karşılıyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra okul, mahkeme, hapishane gibi çeşitli maksatlarla kullanılan saray, 1996 yılında Lübnan Kültür Bakanlığıtarafından milli kütüphane olarak düzenlenmiş.
TUGRUL
KULESİ
ASIRLARA
MEYDAN OKUYOR
B
üyük Selçuklu Devleti'nin kurucusu Tuğrul Bey'in anıtmezarı "Tuğrul Kulesi" farklı mimarıyapısıyla merak uyandırıyor. 10 asır önce Selçukluların başşehri Rey'de inşa edilen kümbette T ugrul Bey' in kabri de bulunuyor. Zamanının ilmi teknikleriyle yapılan kümbetin etrafındaki üçgen sütunlar bize zamanı bildiriyor. Güneşin doğuşundan
sonra kuzey kapısından sola doğru sayıldığında
güneş ışınlarının düştüğÜ sütun saatin kaç olduğunu gösteriyor. Türbe bugün İran'ın başşehriTahran'a bağlı Rey'de ziyaretçilerini bekliyor.
138 YILLIK MEZAR
TAŞINDA
•
"ET VE DOMATES" FIYATI
•
I
zmir'in Kbulunan 138 onak yıllık ilçeskindabeir ki Ali taşında Ağa o gCaünmii he ait aezirt ve esindedomates fiyatları yer alıyor. 30 yaşına girmeden vefat
eden Cemile Hanım'a ait mezar taşında şunlar yazıyor:
"On para domat, altmış para lahm (et), bir ekmek, yirmi kömür ve bamya idi aşım. On üç sal (yıl, sene), bu hal-i
yevmiye tamam şükür edip dört evlat ile müdam Urlalı
Mustafa Efendi-i bi-rahm, tahammül edip sabr ile büküldü belim, ayağım. Baş parmağımda mercimek danesi şişim, ömr vefa etmedi otuz yaşım ... "
ÇİVİ
KULLANILMADAN
YAPILANB
•
ASIRLIK CAMI
T
okat' ın Sulusaray ilçesinde bulunan 8 asırlık Malum Seyit Camii, çivi kullanılmadan inşaedilmesi, a~~ap ~avanı ve taşıyıcı~arın üzeri~e oyma teknığıyle ışlenen geometrık desenlerıyle
dikkat çekiyor. Malum Seyit Tekke köyünde bulunan
caminin duvarları bir sıra kesme taş, üç sıra tuğla dizilerek örülmüş. 1200'lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen caminin duvarları 32 demir dövülerek birbirine geçirilmiş. 1940'ta
çatı kısmı tamir edilen cami, 1970'te ve son olarak 2006 yılında aslına uygun olarak restore edilmiş.
Sultan Dördüncü Murad devrine ait sikkenin ön ve arka yüzü
GERMİYANOGULLARINA
AİT
HAMAM VE
MESCİT
BULUNDU
K
ütahya'nın şehir merkezindekiUlu Cami'nin arkasında 2. Yakup Külliyesi çevresinde yapılan kazı
çalışmalarında 1380'li yıllarda
Süleyman $ah tarafından yaptırılan tarihi hamam ve mescit kalıntıları bulundu. O devirde Ulu Cami henüz yapılmadığı için, namazların bu mescitte kılındığı tahmin
ediliyor.
1OYEDİKITAARALIK2016/SAY1100
JAPONYA'DA
••
•
17. YUZYILA AiT
OSMANLI
SİKKESİ
BULUNDU
Japonya'nın Okinawa eyaletinin Uruma şehrinde UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Katsuren Kalesi'nde yapılan kazılarda 4'ünün
3. ve 4. yüzyıl Roma döneminden,
birinin 17. yüzyıl Osmanlı
döneminden kalma oldugu belirlenen 10 sikke bulundu. Gangoji Enstitüsü Kültürel Miras Araştırmaları biriminin yaptığı açıklamaya göre Osmanlı
sikkesi 1687 yılına tarihli. O dönemde Okinawa Adası'nın Avrupa ile doğrudan bir ticareti bulunmuyor. Bu yüzden Japon yetkililer sikkelerin oraya
•
•
EDIRNE'DEKI
TARİHİ
ESERLER
E
Uç
~.ime' de
ŞerefelSe
ilimiy
ve
e,
eski cam
ilerin
de araları
ndabulunduğu
topl
am
27 tarihi
ya
pmm
kurşunö
rtü
bakımve
onarım çalışmalan yapılıyor.Bu
çerçevede, Selimiye
Camii'n
in 31 metrelik geniş
liğiil
e 8
fil
ayağıüzerinde d
uran
kubbe
s
inin
kurşun bakımve
onarım çalışmaları
so
na
e
rdi.
t'-4'~ - •• h, ... ,ıı,..,. ""-w.;;;.: #,,..,, .. , .... -./,ı,..,,. , .. ,ı,._,
·--~
••
•
SULTAN 2. ABDULHAMID HAN'IN
MAL VARLIGI ORTAYA ÇIKTI
S
ult
H
an'
a
n
ın İkinciAn
ado
Abdülhamid
lu,
Ortadogu,
B
a
lkanlar
ve
Traky
a'da
ki
m
a
l
varlığınadair 7 bin
756
taşınmazınt
ap
u
kayıtlarıT
apu
ve
K
a
da
s
tro
Genel
Müdürlüğüarşivlerinde
muh
afaza ed
ili
yo
r.
T
ap
u
Genel
Müdürlüğil'nce yapılanaçıklamaya
gö
r
e;
Abdülh
a
m
id
Han'ın
1869
-
19
08
yıllarınaait tapu
kayıtlarında
Anad
o
lu'da
2 bi
n
369,
B
a
lk
a
nl
ar'
da
4
bin
280,
Ortadoğu'da
bin
107
taşınmaz kaydıbulunu
yo
r
.
Bu m
a
l
varlıklarınınbir
kısmıh
ala
Abdülh
am
id H
an
adına kayıtlıdurm
akta o
lu
p, vefatmdan sonra
bir
kısmı
h
azineye,
bi
r
kısmıda
şahıslarOSMANLI
ARŞİVİ'NDE
MUHAFAZA
EDİLEN
7 Tarihi Obje
Söğüt'te
uf
ak bir beylik olarak tarih sahnesine
çıkan Osmanlılar,
en
başta
mukaddesata olan hürmetleri ve
bağlılıkları,
tarihlerinden gelen devlet yönetme yetenekleri ve zaman içinde
geliştirdikleri
mükemmel sistemlerle
altı asır
boyunca,
dünyanın
en stratejik
noktalarını
huzur ile idare edip
kurumlarında
ideal
devlet
anlayışını yakaladılar.
Bu uzun soluklu devlet, tarih
sahnesinden çekilirken kökleri yüzlerce
yıl
eskiye dayanan bir
hazine
bırakmıştı.
O
hazineden
seçtiğimiz
7
obje sizlerle ...
İ. TAHSİN ÖZSOY
HAZİNE-İ
EVRAK
LE
V
HA
S
I
+
Bu
gü
n
k
ü d
evle
t
arşivininkarşılıgı
ola
n H
az
i
ne-
i E
vra
k
t
ab
iri,
1
8
46
'
d
a
Babıalid
a
ir
ele
ri
arasına katılan, es
ki y
e
ni bütün
ö
n
e
mli bel
g
el
e
rl
e
d
e
ft
e
rl
e
rin
saklandıgı binadır. Sult
a
n
Abdülm
e
ci
d
tarafından İtalyanmim
a
r F
ossa
ti
'ye ya
ptırıldı.1
9
.
yüzyılınikin
ci ya
nsındab
irk
aç
k
ez
düzenlenmiş, taşradave
İstanbul'd
a
kapatılan bazıd
a
irel
e
rin
arşivlerib
ur
aya
taşınmıştı.
20
13
yılınak
a
d
a
r
Osmanlı Arşivi araştırmasalo
nu
o
l
ara
k
kullanılanH
az
in
e-
i E
vra
k
binası, arşivin Kagıthane'yetaşınmasının ardından
es
ki
s
i
k
a
d
a
r
yogu
n
kullanılmasa da arşivbün
yes
ind
e fa
ali
ye
ti
n
i
d
eva
m
e
ttiri
yor
. H
az
in
e-
i E
vra
k
yazılı
b
u
lev
h
a
muht
e
m
ele
n
arşiv binasında
b
ir
fo
nk
s
i
yo
n
ic
ra
etmiştir. TıpkıH
az
in
e-
i
Evra
k
binasınıh
alen s
ü
sleye
n
"Kıya.mü
'1
-
hikm
e
ti
b
i'l
-
k
ale
m
"
kelam-ı kibarıg
i
b
i.
+c
NİŞAN KESESİ
+
Osmanlı'nın
so
n
zamanlarınaai
t,
b
ir hi
z
m
e
t
ve
li
yakat
karşılıgıola
r
ak
t
evcih e
dilmişola
n
nişanlar vardı. Bunlarıne
n
meşhurlarıM
e
cidi
, Os
m
a
n
i ve
İmtiyaz nişanlarıi
d
i.
Bir d
e Os
manlı hanedanı mensuplarınam
a
h
sus o
lan
Hanedan-ıAl
-
i
Os
m
an
nişanıve
kadınlaram
ahs
u
s
Şefkat Nişanı vardı.M
a
d
a
l
yala
r i
se, b
u
nla
r
d
a
n
d
a
h
a
düşükala
m
e
tl
e
r
d
i.
Üze
ri
S
ult
a
n M
e
hm
e
d
Reşadtugrası işlemeli
bu
a
tl
as
k
ese, Os
manlı'nınbelki d
e son
nişanlarındanbi
r
ini
bagrındaSU
RRE
KESESİ+
taşıdı,
kim
b
ilir ..
.
M
e
kk
e-
i Mük
e
rr
e
m
e
il
e
M
ed
in
e-i
Mün
ewe
r
e'ye
h
e
r
yılgö
nd
e
rilm
es
i
a
d
e
t
o
lan p
a
r
a ve
h
ed
i
yeye S
u
rre
d
e
nm
e
kt
e
i
di.
S
urr
e-
i
Hümayu
nl
a,
M
e
kk
e-
i Mük
e
rr
e
m
e Şe
rifii
ç
in in
ci ve
elm
asla
rl
a s
ü
slü c
üb
be ve
bi
r
m
e
kt
ub,
h
a
lk
için de ço
k m
ik
t
a
rd
a
p
ara gö
nd
e
rilirdi.
S
urr
e
Alayıke
n
d
in
e
m
a
h
s
u
s
m
erasim
il
e
ugurlanır,
k
e
r
va
nd
a
ki h
e
di
y
el
er
dervişler,ta
l
ebeler ve yoks
ull
ara
dagıtılırdı.
Bu h
e
di
yele
rin m
u
h
afaza e
dil
d
i
g
i
kes
el
e
r
e S
urr
e
K
esesi
de
nir
di.
Çantanınön
yü
z
ünd
e
h
ediye
nin M
ed
in
e-
i Mün
ewe
r
e
a
h
alisinde
n
ve şe
riflerdenMu
ha
mm
e
d
Sa
kk
af
E
fe
n
d
i
'ye
gö
nd
e
rildi
g
ini b
elirte
n
,
"Bim
e
nnih
i
T
eala,
M
e
din
e-
i M
ü
n
ewe
r
e
a
h
alis
in
de
n
ve
şürefa-yıki
ra
m
da
n
ŞerifMuh
a
mm
ed Sak
k
a
f
Efe
ndi
'ye
,
se
n
e
1333
/
1
9
14
"
yazısıo
kunu
yor.
100/ARAIJK2016YEDİKITAMECİD! NİŞANI
+
~
Osmanlı nişanlarından birinin adıdır. Halk arasında Mecidiye
Nişanı suretinde de kullanılırdı.
1852' de ihdas olunmuştu.
Sultan Abdülmecid'e nisbetle bu adı aldı. Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci
rütbeleri oldugu gibi murassa, yani mücevherli olanı da vardı.
Kayd-ı hayat şartıyla verilirdi. Birinci rütbesi elli, ikinci rütbesi yüz elli, üçüncü rütbesi
sekiz yüz, dördüncü rütbesi üç bin, beşinci rütbesi de altı bin tane olmak üzere sınırlı sayıda
ürettirilmişti. Nişanda, devletin hususi alameti olan birer ay
yıldız olmak üzere üçer şubeli
yedi şua' dan ibaret gümüş bir
güneş görünüyor. Orta kısımda
ise tuğra ve etrafında güvez mina üzerine altın yazı ile "sadakat, hamiyyet, gayret," kelimeleri ve
tesis tarihi olan 1268 rakamı
yazılı. Nişanın arkasında Ayyıldız
içinde "Darbhane-i Amire" yazısı ile hemen üstündeki "sah" yazısı
dikkat çekiyor.
14YEDİKITAARALIK2016/SAY1100
CÜZDAN
+
Evrak, kart ya da para koymak için üretilen, kitap kabı şeklinde veya çantaya benzer şekilleri olan bir tür mahfaza.
Hacmine göre cepte veya elde taşınır. Son asırda daha çok para taşımak için kullanılmıştır. Padişahlar, belki sıradan
insanlar gibi her zaman cüzdana ihtiyaç duymuyorlardı.
Fakat onların da cüzdanları ve keseleri mevcuttu. Sultan
İkinci Abdülhamid'in bu cüzdanı, kuwetle muhtemel şehzadelik yıllarına ait.
MÜHÜR
+
Üzerinde
i
s
im
veya
işaretkaztlı o
l
up
m
ekt
upl
ara
,
senetlere ve
diğerka
gt
tlara
bastlan
taştanyahut
mad
e
nden
yapt
lm
a a
l
e
tin
ad
tdtr
.
Şahtsi
ç
in
y
aptlanlara
"Mühr-i Zati", re
s
mi
daire
l
er
i
ç
in
yapılanlara"Mühr-i
R
es
mi"
deni
lirdi.
Osmanlılarda İkinci
Meşrutiyet'
e
ge
lin
ceye
k
ada
r
memurlar re
s
mi
ka
g
ttl
a
r
a
imza
at
m
az
lar,
mühür
basarlardı. Ortasındadev
l
e
tin r
es
mi
armasıbu
lun
a
n
bu
mühür, k
eşkeh
ep Osman
lı'nın ihtişamlıy
tll
anndaki
g
ibi
zafer
anlaşmalarına
hatim
e
çe
k
eb
il
seyd
i.
.
.
Kaynak:
Mehmed Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü
ANTLAŞMA
+
İki
yahut
d
a
h
a ço
k d
ev
l
e
tin
karşılıklt olaraküstlendikleri
yükümlülüklerin
yazıyageçirilere
k
im
za
lanmastyla
oluşanbelgelerdir. Tarih
i
bi
lin
e
n
il
k
yazılı banşve dostluk
antlaşması,M.Ö. 128
0
yılında MısırlılarlaHi
ti
tl
er
arasında,bölgedeki
As
ur
t
e
hl
ikesine
karşıimz
a
l
a
n
a
n
Kadeş Banş Antlaşması' dır.Gayet
güzel
bir ci
ltl
e
kaplanmışo
l
an
bu dostluk
ve
tic
a
r
et
antlaşması i
se
1
866
ytlında OsmanlıDevl
e
ti ile Meksika
arasında imzalanmtş. u \\ ,•1,1ı., ıı ,f_,,.. ... ~ , ... _...,.. ,.,ııı, ~ ... - ... , - -- ,. ~_.,..,. r--• .,,..,,,,._." -4 .,ı--. ,,.. .. ___,_,._,,.,. A,ıı.,,,,,,_ _,.ı.., ...,..,,;_ A-,._,,_... • .... ,,,,,,_,.. ...,,ıııııl; . , _ _ ıııı..,...,,.. • _,.,. • ._. . . .,,,,.,,.__.." A•ırı" ",
/,,.ıı,ı,,..,_, ....... ,,,,.,,,,ı,. .... , , _ ,,ı4.,,,ı.,,..,.,,_,,._._,,..,..,,._, ~ ' -.. ~.,_,,.., ıf-.H•• , _.4 __ _ , ' - ,.,,._,,,,,,_,_,..,,,,._ ...,4,A "'--• __..._,;_.,,,,..,... ,p- ...,,;._.,,.._,,..., ~... t1 " 'Son devrin
meşhur
kültür
simalarından İbrahim
Hakkı Konyalı'nın
hazırladığı
Mimar Sinan
yapıları albümü
nasıl
bulundu? Albümdeki
eserlerin
yıkılışına
şahit
olan, kimini kurtaran,
bazısı
içinse
elinden
bir
şey
gelmeyen
Konyalı
hangi
hadiselere
şahit
oldu?
Tesadüfen bulunup titiz bir
araştırma
sonucunda kültür
dünyamıza kazandırılan
bir
kitabın
hikay
e
si
.
..
•
lbrahim
Hakkı
Konyalı'nın
Kayıp
Kitabı
Bulundu
İbrahim Hakkı Konyalı, İstanbul'da Mimar Sinan Eserleri, Haz: Fatih Dalgalı, Kültür A.Ş., İstanbul 2016 100/ARAIJK2016YEDİKITArzu
ederseniz
öncelikle
kitabınmüellifi İbrahim
Hakkı KonyalıBeyefendiden
bah
se
delim. Malumunuz
İbrahim HakkıBey
çok eser
telif
etmiş.Ancak eserlerinin adedi
ve
kalite
s
i ni
s
petinde i
s
mi
duyulmuşbir şa
hısdeğil.
Bu
vesileyle onun
hakkınıda te
s
lim
etmiş
oluruz.
İbrahim Hakkı Konyalı, 1896 yılında Konya' da, Alaeddin Köşkü'nün Akıncılar Kapısı yakınında bir evde dünyaya gelmiştir. Atis olan soyadı yerine
Konyalı soyadını kullanması da bundan dolayıdır. Konyalı, Nalbandzade Mustafa Efendi ile Atazade
İbrahim Aga'nın kızı Hatice Hanım'ın ogludur.
Babası Nalbandzade Mustafa Efendi, Konya'nın
Takva Hoca Medresesi'nden icazetname almıştır. Konyalı, soyunun Anadolu Sekuklulan'na kadar gittigini söyler. Hayatı boyunca çok sayıda degerli eser kaleme alan Konyalı; sorgulayan ve incelemeyi seven biridir. Kitaplarından başka, çok sayıda dergi ve gazetede de yazılar yazmış, yazılarında kendi adını kullandıgı gibi Amber Reisoglu, Ayhan Atis, Ayhan Nalbantoglu, Nalbantzade
İbrahim Hakkı, İbrahim Atis, Derviş Karamanoglu, Hakkı Arayan, İbrahim Cimcoz, İbrahim Hakkı, İ. Atis, Ömer Ataoglu, Mediha Atis ve Vak'anüvis gibi çok sayıda müstear isim de
kullanmıştır. Konyalı, yapmış oldugu çalışmalar ve bıraktıgı
eserlerle kültür dünyamıza çok şey kazandırmıştır. Ayrıca Bulgaristan'a satılan
evrakların durdurulması, bu konunun takipçisi olması,
bu vatana yaptıgı büyük hizmetlerinden biridir. Konyalı'nın dolu dolu geçen
18YEDİKITAARALIK2016/SAY1100
r2
·-.,,
' Y'_
... : ! '
RÖPORTAJ: AHMET APAYDIN
hayatı, Akşehir'de 20 Agustos 1984'te geride birçok eser bırakarak son bulmuştur. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Karacaahmet Mezarlıgı'nda topraga verilmiştir. İbrahim Hakkı Konyalı'nın bu çalışması münasebetiyle hatırasını yad eder, kendisine
Allah'tan rahmet dilerim.
Kitap, Mimar
Sinan'ın
İstanbul'daki
ese
rlerinden mi
bahsediyor?
İbrahim Hakkı Konyalı tarafından 1940-1941 tarihlerinde yapılan albüm ve daktilo metninden yararlanılarak hazırlanan İbrahim Hakkı Konyalı'nın Kayıp Arşivinden İstanbul'da Mimar Sinan Eserleri
adlı kitapta, Mimar Sinan'ın
İstanbul' da inşa ettigi cami,
mescid, türbe, kütüphane, darülkurra ve mektepleri yer alıyor. Enkazcılara
satılan cami ve hamamlar, tarihi: kıymeti yüksek olan çinilerin akıbeti, türbelerin
bakımsızlıgı gibi pek çok bilginin Konyalı'nın agzından anlatıldıgı eser aynı
Mimar
Sinan'ın İstanbul'da
inşa
ettigi cami,
mescid,
türbe, kütüphane, darülkurra
ve
mektepleri bulunuyor.
Enkazcılara
satılan
cami ve
hamamlar, tarihi
kıymeti
yüksek
olan çinilerin
akıbeti,
türbelerin
bakımsızlığı
gibi
pek
çok
bilginin
Konyalı
'nın
ağzından
anlatıldığı
eser
aynı
zamanda
İstanbul'da
yapılan yıkımlara
ve
tarihi
yapılara
reva
g
örülen
muamelelere de
ışık
tutuyor.
•
İbrahim Hakkı Konyalı'nın Karacaa
hm
e
t
Mezarlığı'nda
bulunan
kabri
~ Konyalı'mn kayıp kitabı
için
çektirdiği fotoğraf/,ardan,M
er
k
ezefe
ndi
Ca
mii
yıkımlara ve tarihi yapılara reva görülen muamelelere de ışık tutuyor. İbrahim Hakkı Konyalı'nın
hatırasına sahip çıkmak ve yapılacak yeni çalışmalara kaynaklık etmesini sağlamak amacıyla elimizde bulunan iki albümü yayına hazırladığımız bu esere hatıraları ile katkı sağlayan Prof. Dr. Erdem Yücel'e ve değerli büyüğümüz Belkıs İbrahimhakkıoğlu
Hanımefendi'ye teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Kitabın
ilginç de bir hikayesi
var sanırım.
Evet. Şöyle ki, önümüzde "İstanbul' da Mimar Sinan Eserleri" başlıklı iki fotoğraf albümü vardı.
Bunlar üzerinde çalışmaya başladık. Fotoğrafların altında, daktilo edilerek yapıştırılmış bilgiler bulunmasına rağmen, çalışma sürecinde albümlerin kime ve hangi tarihe ait olduğu konusunda malumat edinemedik. Albüm üzerinde bulunan etiket kısmı kazınmış oldugundan eser sahibinin adı da muammaydı. Dikkatimizi, albümdeki fotoğrafların bir
kısmında arkası dönük yahut yan duran, bazen elindeki kağıda not alan, kimi zaman eseri tetkik eden, kimi zaman da uzaktan görülen pardösülü, fötr şapkalı kişinin üzerine yogunlaştırdık. İşte bu kişi Cumhuriyet sonrası birçok eserin kurtarılmasına, gün yüzüne çıkmasına ve tanıtılmasına vesile olmuş İbrahim Hakkı Konyalı'ydı. Konyalı'nın
hazırladığı bir çalışmanın elimizde olması bizi epey heyecanlandırmıştı. Konunun uzmanı olan kişilerle
görüşmeler yapmaya başladık. Bu esnada İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı'nda bulunan B/ 33 numaralı Mimar Sinan'ın Eserleri adlı 23 x 29.5 cm ebadında 473 varaklık yayınlanmamış bir çalışmaya ulaştık. Albümde yer alan fotoğraflar ve Atatürk Kitaplığı'nda bulunan daktilo metin ile kitap karşılaştırıldığında dönemlerinin aynı oldugu, metinlerin de albümde bulunan fotoğraflar
için hazırlandığı anlaşıldı. Yapmış olduğumuz bu çalışmada Konyalı'nın hazırladığı fotoğraf albümüne
baglı kalınmış ve diger metinle de yine Konyalı'nın
görüşlerine yer verilmiştir. Ayasofya Müzesi eski müdürlerinden Prof. Or. Erdem Yücel ile yaptıgımız
görüşmede ise İbrahim Hakkı Konyalı'nın böyle bir
çalışma hazırladıgını ancak bu dokümanların daha
sonra kayboldugunu ögrendik. Konyalı'nın yıllar
önce hazırlıklarını yaptıgı çalışmanın kısmen de olsa hayat bulacak olması bizi daha fazla heyecanlandırdı.
Kitap ile
ya
da malzeme ile
karşılaşmanız nasıloldu?
İstanbul konulu kaynakların toplanması fikriyle bugüne kadar çok sayıda görsel ve yazılı materyali
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.
koleksiyonları arasına kattı ve katmaya da devam
ediyor. Gazeteci Faik Şenol'un 1930'lu yılların
İstanbul'unu kayıt altına aldıgı birbirinden kıymetli fotograflar da Kültür A.Ş. koleksiyonlarının önemli bir parçasını oluşturuyor. Elinizdeki bu çalışma, Faik Şenol'un, belge niteligindeki çok sayıda
görsel dokümanın bulundugu albümleri arasından
çıkarılarak hazırlandı. Elbette bu albümleri elimize
aldıgımızda, bunların Konyalı'ya ait oldugunu bilinmiyordu. Daha sonra üzerinde yaptıgımız incelemeler neticesinde yıllar önce kaybolan ve Konyalı'ya ait çalışmalar oldugu bilgisine ulaştık.
Bu konuda bize yol gösterenlerden biri de Prof. Dr. Erdem Yücel oldu.
itap
hazırlanırkenözellikle
dikkatini
z
i
çeken,
il
gi
nç bilgil
e
rl
e
karşılaştınız mı? Elbette, bu çalışmadaİbrahim Hakkı
Konyalı'nın Mimar Sinan eserlerini yerinde tetkik ederkenki düşünceleri
toplanmıştır. Konyalı, eserleri incelemiş, kendisinde
uyandırdıgı duyguları açık bir şekilde yazmıştır. Ayrıca tetkiki esnasında karşılaştıgı hadiseleri de açık bir şekilde kaleme almıştır. Bunlarda biri Merkez 20YEDİKITAARALIK2016/SAY1100
Efendi Hamamı'na dairdir. Bu hamam hakkında Konyalı: "Sinan'ın yaptıgı Merkez Efendi Hamamı, Merkez Efendi Camii'nin evkafındandı. Bir çok hamamlar gibi o da hususi ellere geçmiştir. İki sene ewel son sahibi tarafından 1300 liraya yıkıcı Kayserili Şevket' e satılmıştır. Enkazcı, bu abideyi
yıkıyordu. Bu mamureyi tetkik ederken yıkma
ameliyesine şahit oldum. Bir gazetede yaptıgım
neşriyatla bu hamamın Sinan'a ait oldugunu
haykırdım. Bu suretle yıkılmasına mani oldum." şeklinde hatırasını yazmıştır. Bir diger anekdot ise
Emir Buhari Camii hakkındadır. Bu yapı hakkında da "Sinan'ın bu kıymetli eserini; ben camii tetkik ederken 15 Mart 1941 yılında yıkıyorlardı. Son şeyhi
olan Hafız Mehmed Emin Efendi, 1939 senesi 13
Nisan'ında ölmüştür. Oglu ve mabedin mütevellisi Hafız Ahmed Efendi de yıkılma ameliyesine nezaret ediyor, mabedin avlusundaki meşrutanın da ahşap
Konyalı'nın
Mimar
Sinan'a olan
hayranlıgı,
metinlerinde
rahatlıkla
görülebilir. Bu
düşüncesinden dolayı
eserleri en
ince
ayrıntısına
kadar yerinde
incelemiş
ve
birçok
eserin
korunmasını
sağlayarak kaybolmasını
engellemiştir.
İçinde
Konyalı 'nın düşünceleri
ve
tetkik
esnasında
karşılaştıgı
hadiselerin
bulunması,
bu
çalışmayı
farklı
kılmaktadır.
...
Konyalı'nın kayıp kitabıiçin
çektirdiği fotoğraflardan
Mihrimah
Sultan
M
edreses
i
ifadeleri, bizlere dönem hakkında ilgi çekici bilgiler vermektedir.
Kitabı,
Mimar Sinan
hakkındaki diğerkitaplardan
ayıranözellikler neler?
İstanbul, tarih içinde çeşitli
isyanlara, yağmalara, dogal afetlere ve yıkımlara şahit
olmuş ve en acı şekilde
bunların bedelini ödemiş bir şehir. Fetihle birlikte
İstanbul'da yeni imar faaliyetleri başlayarak şehir şenlendirilmiş ve yeni bir
görünüm kazanmıştı. İstanbul
yeni yapılarla tadandmlırken,
önceki devirlerde yapılan mimari yapılar da korunmuş, sonraki dönemlere en iyi
şekilde aktarılmıştı.
Konyalı'nın Mimar Sinan'a olan hayranlıgı,
metinlerinde rahatlıkla görülebilir. Bu düşüncesinden dolayı eserleri en ince ayrıntısına kadar yerinde
incelemiş ve birçok eserin korunmasını sağlayarak
kaybolmasını engellemiştir. İçinde Konyalı'nın
düşünceleri ve tetkik esnasında karşılaştığı hadiselerin
bulunması, bu çalışmayı farklı kılmaktadır.
Yıllar önce İbrahim Hakkı Konyalı'nın yapmış oldugu bu çalışmanın yayınlanması münasebetiyle medeniyetimizin büyük mimarlarından biri olan
Mimar Sinan'ın ve tarihi sahada çok sayıda eser kaleme alan velud yazar İbrahim Hakkı Konyalı'nın
hatıralarını yad ediyor, Allah'tan rahmet diliyoruz. il
Osmanlılardan
günümüze intikal eden
arşiv
malzemesini
milyonlarca evrak, defter serileri,
fotoğraflar,
minyatürler ve
daha pek çok orijinal materyal
oluşturuyor.
Peki ya günümüze
gelemeyenler? Onlann
sayısı
muhakkak eldekilerden fazla.
Tüm bu
arşivlik
malzemenin,
Divan-ı
Hümayun'dan nezaretlere
ve müdürlüklere kadar pek çok devlet dairesi
tarafından nasıl
oluşturulduğunu
ve bugüne
nasıl kaldığını
merak ediyor musunuz?
...
OSMANLI
_ _ _
A R
$
İ
V
İ
'
N
İ
N
TARiHi
•
•
T
Türk tarihinde bizzat arşiv ve arşivcilikfaaliyetleri için ilk defa 1849 yılında Fossaci'ye
yaptırılmış olan tarihi Hazine-i Evrak binası. Bu
bina 2013 Haziranı'na kadar Osmanlı arşiv binası
olarak kullanılmıştır
•
•
-•
EBUL FARUK ÖNAL
BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVİ
İDARE
ve kültürhayatımızda arşiv tarihi Orta Asya Türk tarihinin
derinliklerine kadar uzanır. Göktürlerden kalan yazılı malzemeler, tarihi Uygur Devleti'nin şehirlerindeki
zengin kütüphaneler, bize devlet
hayatı ile ilgili kayıtların iyi
muhafaza edildiğini gösteriyor.
Bilindiği gibi Hazret-i Ömer (r.a.) tarafından bir devlet dairesi olarak kurulan Divan, Emeviler ve Abbasiler döneminde de devam ettirilmiştir. Çok daha sonraları Büyük Selçuklularda ise resmi yazışmaların yapıldığı Dıvan-ı Ala veya Dıvan-ı Saltanat müessesesi vardır.
ARSİVCİLİGİN
MAYASI:
K.A.GIDA HÜRMET
Türk-İslam medeniyetinde kağıdın ayrı bir yeri vardır. Kağıt
bu hürmeti, mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerım'den alır. Köylerimizde hala İslamı harflerle yazılı bir kağıt görülse
alınır ve ayak basmayacak bir yere konulur. Bu sebeple ecdad,
Osmanlı Devleti'nde arşivcilik ilk
dönemlere kadar dayanmaktaysa da o
devre ait evrak yok denecek kadar azdır.
Ancak Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u
fethinden sonra arşiv belgeleri çoğalmaya
başlamıştır. Esas düzenli ve yoğun arşiv malzemesi ise, devletin müesseseleriyle
gelişimini tamamladığı Kanuni Sultan
Süleyman devri ve sonrasına aittir. Osmanlı Devleti'nde önemli devlet
işlerinin görüşüldüğü karar mercii, Oivan-ı Hümayun'du. Hangi dil ve milletten olursa
olsun; erkek-kadın, Müslim-gayrimüslim
herkese açık olan Oivan-ı Hümayun,
devletin işlerini doğrudan, halkın işlerini de müracaat, itiraz ve ihtiyaç üzerine tetkik
ederdi. Toplantılarda alınan kararlar
ivan katipleri tarafından herhangi bir tereddüde mahal vermeyecek şekilde
defterlere kaydedilirdi. Osmanlı Arşivi'nin temelini oluşturan bu defter kayıtlarından emirler yazarak muhataplarına ulaştırmak,
saklamak gibi görevler, Divan-ı Hümayun kalemlerine aitti. Usta-çırak ilişkisi
şeklinde yetiştirilen, güvenilir ve bilgili işilerden oluşan katiplerin Oivan-ı Hümayun toplantılarında alınan karar
ucebince yazdıkları ferman, berat, name,
hidname gibi belgeler Nişancı tarafından tuğrası çekilerek muhatabına özel ulak ile
gönderilirdi.
DEVLET SIRRINI
ÇALANIN CEZASI
stanbul'un fethinden sonra ilk arşiv Yedikule'de idi. Arşiv, daha sonra Atmeydanı'na taşındı. Haftanın dört
günü toplanan Oivan-ı Hümayun'un
karar defterleri, tahrir defterleriyle beraber Defterhane hazinesinde saklanırdı. Defterhane, her Divan
toplantısından sonra çavuşbaşı tarafından padişahın veziriazamdaki mührüyle
kapanan ve toplantı günleri açılan üç hazineden biriydi. Divan toplantıları önemini kaybettikten sonra bu hazine
opkapı Sarayı birinci kapısı olan Bab-ı
24YEDİKJTAARAUK2016/SAY1100
Hümayun'un üst kat odalarına,
daha sonra Sultanahmed 'deki
Saray-ı Atik denilen mahzene ve Bab-ı Ali'ye yakın Tomruk
Dairesi'ne taşınmıştır. Maliye
evrakı ise yine aynı bölgede eski Çadır Mehterleri Kışlası'nda
saklanmıştı. 18. yüzyılın
ortalarından itibaren Bab-ı Asafi ve daha sonra Bab-ı Ali önem
kazanınca evraklar buralara yakın mahzenlere yerleştirilmiştir.
Sarayda ise padişahın ve ailesinin özel arşivi teşekkül etmiştir. Osmanlı bürokrasisinde, arşiv malzemesinin korunması,
devlet sırlarının çalınmaması, kayıtlarda tahrifatın önlenmesi, bürokratik
teamüllerin ciddiyetle takibi gibi hususlarda ciddi önlemler alınmıştı. Devletin varlığı
ve intizamlı yaşayışı, dini hassasiyetin yanında arşivdeki belgelere dayanırdı.
Gerektiğinde bilgi için hususi izinle arşiv
belgesi hazineden çıkarılır, işi bitince tekrar yerine konulurdu. Üzerinde kazıntı, silinti ve tahrifat yapılmasına katiyetle müsaade edilmezdi. Buna cüret edenler olur ise şiddetle cezalandırılırdı. Nitekim
1590 tarihli bir kayıtta, bazı belgelerin
çalınma ve tahrifinde suçu görülen Oivan-ı
Hümayun katiplerinin bazısının idam
edildiği, bazısının ise ellerinin kesildiği görülmektedir.
• Yıldız Sarayı'nda resmi yazışmaların takip ve
muhafaza edildigi
Mabeyn-i Hümayun
Köşkü .... Osmanlı Devleti'nde önemli devlet işlerinin görüşülüp karara
baglandığı Divan-ı
Hümayun toplantılarının
yapıldığı Kubbealtı
YABANCI GÖZÜYLE
Osmanlı bürokrasisinin ve arşivlerinin mükemmel yapısı, yabancıların dikkatini çekmiştir. Graf Marsilli, Osmanl bürokrasi zihniyetini şöyle anlatır: "Türkiye kadar her hususta
muntazam ve doğru kayıtları bulunan, diğer hükümetler ile
akdedilen anlaşmaları bütün teferruatıyla düşünülerek mevcu
usul ve teşrifata göre tertip eden, emirname ve talimatnameleri ve
imtiyazları dahi ihtimamla vesika haline getiren ve memurları
vazifelerini tesbit eden, velhasıl, her şeyin düşünülerek yapılmış
olmasını kendisine hedef seçen ve yapan bir idare ve hükümeti
GAZA
MEYDANINDAKİ
DEFTERLER
evlet sefere çıktığı zaman ihtiyaç halinde
üşkillerin acilen halli için defterler ordu
ile beraber sefere götürülürdü. Ancak
zaman zaman tedbir olarak bu defterler muhkem kalelerde bırakılmış, gerektiğinde cepheye ulaştırılmıştır. Özellikle son devirlerde, ordunun bozgunu sebebiyle
bir kısım defterlerin düşman eline geçtiği
biliniyor.
18. yüzyıl ortalarına kadar ihtimamla
orunan arşiv malzemeleri, bir ara rehavet
ve umursamazlığın doğurduğu birtakım ·hmal ve tahriplere de maruz kalmıştı.
Bakımsızlık, su baskını, taşımalar,
yangınlar, kötü şartlar, yetersiz depolar başlıca sebeplerdi. Bu rehaveti Vak'anüvis
ütfi Efendi, Tarih'inde şöyle ifade ediyor:
" ... Dairelerde biriken ve hükmü kalmayan
evrak; gerek hatt-ı hümayunlar ve gerek
resmi senetler, Üzerleri açık mahzenlere atılır, karmakarışık birbirleri üzerine
yığılırdı. Muhafazalarına vazifeli müdür
ARŞİV, HAZİNEDİR
ve katip gibi memurlar olmayıp o kadar
kayıtsızlık vardı ki hamallara beş on kuruş
vererek bir kimse güpegündüz o mahallere
1750'lerden itibaren Divan toplantıları
önce Paşakapısı denilen, Sultan Birinci
Abdülhamid' den sonra da Bab-ı Ali olarak isimlendirilen sadrazam konağında
yapılır olmuştu. Bugün İstanbul Valiliği'ni çevreleyen müştemilat içinde teşekkül eden Bab-ı Ali'nin saraya uzaklığı ve her zaman arşive memur göndermenin zorluğu
gitse alabildiği kadar şeyleri
toplayıp götürse kimsenin wazifesi değil idi. Yalnız
ivan kalemi defterler ve
Öiğer kayıtları muhafaza
altında bulunup diğer resmi
evrakın topu bu halde idi.
Bundan başka mahzenlerin
üstü zamanla eskiyip
yağan yağmurlar evrak-ı
metrukeye sirayetle hemen
yüzde ellisi rutubetten birbirine yapışıp telef olmuştur ... "
26YEDİKITAARALIK2016/SAY1100
ARŞİV TARİHİNİN
BAŞLANGICI
erhum arşivci Prof. Dr. Atilla Çetin,
arşiv tarihini milletlerin tarihiyle
beraber başlatmak gerektiğini ifade eder.
itekim Boğazköy Hattutaş' da yapılan
kazılar sonucu M.Ö. 1800-1200 yılları
veren ilk devlet, Fransa olmuştur. Fransa 1790 yılında ilk milli arşivi olan
Archives Nationales' i, 1796' da bölge
arşivlerini (Archives Departementales),
İngiltere 1838' de Public Record
arasında Hititlere ait arşiv bulunmuştur. Offıce'i kurmuştur. Almanya devlet
Keza, Eski Mezopotamya' da Sümerler, arşivi ise 1867' de (Das Bundesarchiv)
surlar, Babiller gibi devletlerin kurulmuştur. Amerika' da ise ilk arşivler
arşivlerinin bulunduğu bilinmektedir. devletlerin istiklalleri ile başlamaktadır.
ncak 14. yüzyıldan itibaren düzenli
arşivlere sahip olmaya başlayan Avrupa devletlerinde arşive gereken önemi
Osmanlı'da resmi kurum olarak
arşiv, 1846' da Hazine-i Evrak adıyla kurulmuştur.
.A.
Mimar Fossatitarafından
Ayasofya'nın tamiratını
yürüttüğü sırada
çizilen bir resimde Bab-ı Ali binaları ve yine Fossati'ye inşa ettirilen Hazine-i Evrak
binası görülüyor
gözönüne almarak 1795'te bahçedeki bir
binanm arşiv olarak kullanılmasma karar
verildi. Defterlerin yerinden çıkarılıp tekrar konulması işi de Reisülküttabm
sorumluluguna verildi ve arşiv deposuna
görevlisinden baskasmm girmesi
yasaklandı.
Bu devirde, arşivlerin korunmasma
dair gösterilen ihtimam ve titizligin en
canlı örnegi Sultan Üçüncü Mustafa'nm
(1757-1774) fermanıdır. Fermanda,
mühimme, ahidname, name, şikayet ve
ruus kayıt defterlerinin devletin hazinesi
mesabesinde oldugu, tek bir harfine bile
zarar gelmesi halinde hesabmı kimsenin
veremeyecegi belirtilmektedir. Nitekim "devlet hazinesi" ifadesinde yerini bulan
bu anlayış, sonraları da terk edilmemiş,
Sultan Abdülmecid tarafmdan modern
anlamda Bab-ı Ali' de inşa edilen arşiv
binasma Hazine-i Evrak, idarecisine de
Hazine-i Evrak Nazırı adı verilmiştir.
HAZINE-İ
EVR.A.K'IN
KURULUSU
Osmanlı devlet yapısmda Tanzimat'm (1839) getirdigi degişimler, arşivcilige de
yeni bir çehre kazandırdı. Tanzimat'tan
sonra merkez dairderdekLsorumlulug
artmasıyla hem bürokrasi karmaşıklaşmaya başlamış, hem de iş hacmi büyümüş, dolayısıyla merkez ve taşra bürokrasisinde ciddi bir arşiv sıkmtısı ortaya çıkmıştı.
1845 tarihinde Maliye Nazırı Safveti Pasa,
saklanan milyonlarca belgeyi günümüz
arşiv tasnif anlayışma uygun olarak kalemlerine göre ayırtıp modern arsivcilige geçişin ilk adımlarmı attı. Saklanmasma
lüzum görülmeyen evrakm imhası gibi radikal kararlar da aldı. Bu arada süratle
artan evrak ve karışıklık yüzünden aranılan belgenin zamanmda bulunamaması gibi
sebeplerle, geniş ve muntazam bir binanm
insasma başlandı (1846). Hazine-i Evrak
diye isimlendirilecek olan bu binanm mimarı, Ayasofya'nm restorasyonu işini de
yapan İtalyan mimar Fossati'ydi. Arşivle
ilgili usulleri ortaya koyması için de
Muhsin Efendi müdür tayin edilmişti. İki yıl sonra da "devletin kuvve-i hafızası" olan arşivlerimiz için ihtiyaca uygun arşivcilik prensipleri tespit edildi ve bir
de nizamname yaymlandı. Bu tarihten itibaren Hazine-i Evrak'ta genellikle Oivan-ı
Hümayun, Bab-ı Asafi ve Bab-ı Defteri'ye ait önemli kayıt ve vesikalar toplandı.
Hazine-i Evrak'ın sahip oldugu önemli
defter serilerinin bir katalogda gösterilmesi
bakımından kıymetli bir çalışma, 1870'te "Mahzen Defteri" adıyla iki cilt halinde
eylikçi Kisedarı Hasan Ziver Efendi
tarafından hazırlanmıştır. Son günlere
kadar uzmanlarınca kullanılan bu defter,
özellikle defter serileri için "ilk arşiv
envanteri" kabul edilebilir. 1870 tarihinde Ali Paşa'nın son
sadrazamlıgı zamanında Mehterhane
yakınındaki mahzende birikmiş evraktan
Bab-ı Ali'ye ait olanlarının Hazine-i Evrak'a
getirilmesine karar verilince, Sultan Birinci Mahmud'un saltanatı başlangıcından, Sultan İkinci Mahmud'un vefatına kadar
olan 112 seneye ait 62312 adet evrak buraya
aklolunmuştur. Bunlar, Hatt-ı Hümayun
asnifi'nin özünü teşkil eder. Bu nakil
sırasında daha önceki devirlere ait evraka
dokunulmamıştır.
Said Paşa'nın sadaretinde, 1884'te Hazine-i
vrak'ın memur ve katipleri çogaltılmış,
vesikalar numara altında tasnif edilmiş ve
sicile kaydedilerek fihristleri yapılmıştır.
Cevad Paşa ise Hazine-i Evrak yanına emurlar ve müstahdemler için 1892' de
yeni bir bina inşa ettirdigi gibi, belgelerin
tasnif ve düzenlenmesinde "Dosya Usulü"
sistemi getirerek yeni bir uygulama
başlattı. Belgeler muhteviyatı itibariyle ait oldugu dairelere göre, ayrı ayrı
bilen katipler vardı. Bugün Yıldız Arşivi,
Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nin özel ve çok degerli bir bölümüdür.
defterlere kaydedilmeye başladı. olapları da ayrıldı.
ARŞİVİN
YILDIZI, YILDIZ
TASNİFİ
Sultan İkinci Abdülhamid
an döneminde, Yıldız
Sarayı'nda resmi işlerin titizlikle yürütüldügü bir arşiv sistemi
geliştirilmişti. Mabeyn-i Hümayun'da çok yetenekli,
çalışkan, Mekteb-i Mülkiye'yi
birincilikle bitirmiş, yabanc di 28YEDİKITAARALIK2016/SAY1100
İkinci Abdülhamid Han zamanında, Maliye Nezareti için Beyazıt'ta iki katlı bir
arşiv binası inşa edildigi gibi, 1888-1889
yılında Şer'i mahkeme sicillerini bir araya
Osmanlı Vesikalarında Kullanılan Yazı Çeşitleri -Rik'a -Divani -Nesih -Sülüs -Siyakat -Talik
toplamak amacıyla, Meşihat
yakınında Şer'i Siciller Arşivi yaptırılmıştır.
il. Meşrutiyet döneminde, Abdurrahman Şeref'in
vakanüvisliginde ve Tarih-i
Osmani Encümeni'nin
kuruluşundan sonra,
Topkapı Sarayı'nda
Kubbealtı'na bitişik
mahzenlerdeki belgeler
Hazine-i Evrak'a nakledilir
fakat Ayasofya Camii
yan galerilerindekilere
.&.
Divan'da katiplerin oturdugubölüm
... Sultan İkinci
Süleyman'ın,
Kudüs'teki kiliseler hakkında 1099 (M.1688) tarihli bir
fermanı
Harbi sırasında, Sadaret ve Hariciye
arşivlerinin birleştirilmesi düşünüldüyse de,
savaş sebebiyle bu iş gerçekleşmez. Bilahare
kurulan Hazine-i Evrak Nezareti kısa bir
müddet sonra Hazine-i Evrak Müdürlüğü unvanını alır ve Osmanlı Devleti'nin
nihayetine kadar bu isimle devam eder.
TAŞRA ARŞİVLERİ
Tanzimat öncesi taşradaki resmi evrakınesasını, kadı sicilleri oluşturmaktadır.
Bu sicillerde her türlü dava, senet, tereke gibi resmi kayıtlar ile merkezden gelen
ferman, berat gibi emirlerin suretleri yer
alır. Siciller, ait olduğu şehrin ticaret sicili
ve noterlik arşividir. Yine Tanzimat öncesi
Eyalet ve Sancak arşivlerinin varlığından haberdarız. Ancak döneminde Beylerbeyi
Divanı'nda tutulup paşaların konaklarında saklanan bu arşivler günümüze intikal
etmemiştir.
Tanzimat'la birlikte bürokrasi de
karmaşıklaşarak daha fazla belge üretmeye
başlamış, dolayısıyla taşrada ciddi bir
arşiv sıkıntısı ortaya çıkmıştır. Taşra
idarecilerinin müracaatları sonucu ilk
kagir arşiv binası Manastır' da yapılmış, bunu Ruscuk, Prizrin, Edirne, Aydın, Karahisar-ı Sahip, Urfa ve Yemen gibi vilayetler takip etmiştir.
Yangın, deprem, insanların yaptığı tahrifat ve ihmal, savaş ve toprak kayıpları gibi sebeplerle maalesef taşra arşivlerinin büyük
bir kısmı yok olmuştur. Bir kısım taşra arşivleri ise, bugün Osmanlı toprakları
üzerinde kurulu devletlerin milli arşivlerini oluşturmuştur. il
Kaynaklar: BOA, A.DVNS.MHM.d, 168/306, 308, 309, 183/11; HAT, 1364/53956; HR.SFR.04, 778/50;
İ.DH, 102/5152, 138/7066, 620/431; İ.HUS 85/80;
İ.MSM, 25/658, 25/659; İ.MVL 173/5150, 91/1869;
TŞH, 381,466, 739, 765, 1065, 1484; Ahmet Mumcu,
"Divan-, Hümayun", DİA, c. 9, s. 430-432, İstanbul
1994; Atilla Çetin, Bir Arşiv Sevdalısının Yazıları Arşivlerin Tozunu Yutmak, Çamlıca Basım-Yayın (Baskıda); Aydın Taneri, "Divan", DİA, c. 9, s. 383-385,
İstanbul 1994; Fatih Rukancı, "Osmanlı Devleti'nde
Arşivcilik Çalışmaları", Türk Kütüphaneciliği 22, 4 (2008), 414-434; İsmet Binark, Türk Arşivlerinin Kısa
Tarihcesi ve Devlet Arşivleri Genel Müdürlügü'nün Faaliyetleri, Ankara 1994; Sinan Çuluk v<l., Osmanlı
Arşivi Galerisi, İstanbul 2013; Uğurhan Demirbaş vd.,
Köklü bir
geçmişive benzersiz
içeriğiile
Osmanlı Arşivi eşineaz
rastlanırbir
hazine. Bu hazinenin
elmasları, yakutları
ve
altınları dünyanın
dört bir
yanını
aydınlatıyor. Dünyanın
dört bir
yanından sayısız araştırmacıkendi tarihleri
ve
Osmanlıtari
h
i için
araştırmalarınısürdürüyor.
Peki bi
zler bu hazineyi ne
kadar
tanıyoruz?_
5
_
5 O R U D A
~ - ~
OSMANLI
1HAZI-
•
~ -
NESi
ERTUGRUL ÖZBİLEN30YEDİKITAARALIK2016/SAY1100
ı.
OSMANLI
ARŞİVİ
NASIL
OLUŞTU?
Arşivlerin oluşumu ve muhafazasındaki
temel mantık, 'gerektiginde müracaat
edilmek'tir. Osmanlı Arşivi'nde
dogrudan devlet işlerini ilgilendiren
kayıtlar oldugu gibi sosyal hayatın yansıması olan belgeler de mevcuttur. Yani devlet dairelerinin, kalemlerin alt ve
üstleriyle yaptıkları yazışmalar ile halkın
herhangi bir işini halletmek için devlet
dair_elerine yazdıgı yazıla ye bunlar
verilen cevaplar, gerektiginde müracaat
edilmek üzere muhafaza edilmiş ve
bugüne ulaşmıştır.
Defter serilerinden anlaşıldıgına göre
Osmanlı bürokrasisi defter usulünü
benimsemiştir. Alt birimlere ait muameleli
evrak ise, müsveddelerine varıncaya kadar torbalara konur, bu torbalar da üzerine
daire adı ve yılı yazılı oldugu halde çogu
zaman deri kaplı saglam sandıklara
konarak gerektiginde müracaat edilmek
üzere mahzenlere kaldırılır ve bu sürede
... Arşivde belge ve defter muhafazasında kullanılmış sandık
T
Sultan Birinci Mahmud'un Mora muhafızına gönderdiği 1154 (M.1741) tarihli ferman2.
CUMHURİYET
DEVRİNDE ARŞİVİN
DÖNÜŞÜMÜ
NASIL
OLDU?
1 Mart 1923'te TBMM İcra Vekilleri Heyet-i Riyaseti'nin Kalem-i Mahsus Müdüriyeti kadrosunda Mahzen-i Evrak Mümeyyizliği kurulmuştur. Mümeyyizliğin esas görevi Hazine-i
Evrak'la birlikte lagvedilmiş Sadaret
dairesinin bütün eşyasını ve evrakını korumaktı. İlk talimatnamede kapatılan kalemlerden kalan evrakın Mahzen-i Evrak' a konması ve halen
BULUNMAKTA?
Arşivde askeri, bahri, mali, fenni,
ticari, siyasi, hukuki, dini ve edebi sahalarla alakalı belgeler mevcuttur. Güzel sanatların muhtelif dallarıyla Türk evlerinin, bahçelerinin tarihleri,
kağıt, mürekkep, mühür, imza, cilt,
ebru, ziraat, sanayi, maden işleri tarihini
aydınlatacak belgeler de bulunmaktadır. Ayrıca siyakat, divani, rika yazılarının tarihini araştırmak isteyenler yine
arşivden bigane kalamaz. Osmanlı köylerinin, aşiretlerinin, şehirlerinin
ve bin yıllık Türk adlarının tarihlerini de eklediğimizde Osmanlı Arşivi'nin
kapasitesi ve belge çeşitliliği hakkında bir nebze bilgi sahibi oluruz.
4.
ARŞİVDE
BULUNAN
BELGELER
BİZLERİN
NE
İSİNE
YARAMAKTA?
Osmanlı Arşivi yukarıda saydığımız
belge çeşitliliğinin temas ettiği ilim
dallarıyla ilgili araştırmacıların ilk elden ve en önemli kaynaklarından biri
durumundadır. İlgili sahalarda araştırma
yapacak herkes Osmanlı Türkçesi bilmek ve arşivdeki belgelerle hemhal olmak
Hazine-i Evrak'ta durumundadır ki araştırmasını belli
bulunan vesikaların seviyelere getirebilsin. Ayrıca özel zevk ve
mükemmel surette tasnif edilerek
ehemmiyetle muhafazası
emredilmiştir. Sonuç olarak sınırlı sayıdaki
personeli ile Hazine-i Evrak Mümeyyizliği yeni devletin kurumları arasındaki yerini almıştır.
3.
ARŞİVDE
N
E
TÜR
BELGELER
merak olarak nüfus, soy, şecere ve tapu araştırmaları yapan şahısların kısmen
istifade edebileceği bir yerdir.
5. OSMANLI
ARSİVİ'NİN
BİZİM İÇİN ÖNEMİ
NEDİR?
Osmanlı Arşivi önemlidir, zira orada
500 yıllık mazimiz yatmaktadır. Osmanlı Arşivi bugün bazı milletlerin kendine suni tarih ürettiği vasatta daha da önemli
hale gelmektedir. Çünkü neredeyse
bütün bir hafızamız Osmanlı Arşivi'nin
depolarında kendisine uzanacak gayretli
Cumhuriyet devrinde Ali
Em
iri Efendi' den
İbnülemin
Mahmud Kemal'e, Muallim
Cevdet'ten
Macar ilim
adamı
Fekete'ye
arşivlerimizin geçirdiğiiyi-kötü
günler
ve
yürütülen
tasnif
çalışmalarının detayları...
ARŞİV
DEVLET
•
•
~ -
MESELESiDiR
_ _ _ _ _ _
_
OSMANLI-DAN SONRA
1~RSIV-
• 1LERIMIZ
32YEDİKITAARALIK2016/SAY1100
YRD. OOÇ. DR. RAŞ İT GÜNOOGOU KIRKLERELİ ÜNİVERSİTESİ