• Tidak ada hasil yang ditemukan

Şâfiî İlmihali.pdf

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "Şâfiî İlmihali.pdf"

Copied!
98
0
0

Teks penuh

(1)

ŞÂFİ'Î İLMİHÂLİ

Şafii’de necasetten taharet...2

Şafii’de gusül abdesti ...3

Şafii’de hayz ve nifas ...7

Şafii’de abdest ...9

Şafii’de mest üzerine mesh...13

Şafii’de teyemmüm...14

Şafii’de namaz, ezan ve ikamet...17

Şafii’de namaz vakitleri...22

Şafii’de namaz nasıl kılınır?...24

Şafii’de secde-i sehv ve secde-i tilavet...36

Şafii’de cemaatle namaz...39

Şafii’de cuma namazı...41

Şafii’de bayram namazı...45

Şafii’de nafile namazlar...46

Şafii’de camilerle ilgili hükümler...48

Şafii’de seferilik ve iki namazı cem...49

Şafii’de cenaze namazı ve defin...51

Şafii'de zekât...57

Şafii’de oruç...68

Şafii’de hac ve umre...72

Şafii’de kurban kesmek...80

Şafii’de helal ve haramlar...83

Şafii’de alış veriş bilgisi...86

Şafii’de nikah ve talak...89

(2)

Şafii’de necasetten taharet

Taharet temizlik demektir. Taharet iki çeşittir; hadesten taharet, necasetten taharet. “Hadesten taharet”, namaz kılmaya engel olan abdestsizlik ve cünüplüğü kaldırmaktır. Yani abdesti olmayan

kimsenin abdest alması ve cünüp olanın da gusletmesi, demektir. Yine hayız veya nifas kanı kesilen kadının gusletmesi de hadesten taharettir.

“Necasetten taharet”; vücuda, elbiseye veya namaz kılınacak yere,

necaset bulaşmış ise, onu temizlemektir. Necaset, namaz kılmaya engeldir. Vücudunda, elbisesinde veya namaz kıldığı yerde az da olsa necaset bulunan kimsenin namazı, sahih yani geçerli değildir.

Necis olan maddelerden bazıları şunlardır:

1- Şarap ve sarhoş eden her türlü sıvılar. 2- İnsanın ve her çeşit hayvanın idrarı.

3- Mezi; ince ve sarı bir su olup, zayıf bir şehvetlenme olduğu zaman,

önden çıkar.

4- Vedi; beyaz, bulanık ve koyu bir su olup genellikle; idrar yaptıktan

sonra veya ağır bir şey kaldırınca çıkar.

5- İnsanın ve her çeşit hayvanın dışkısı. 6- Kan ve irin.

7- Kusmuk ve mideden gelen her şey.

8- Geviş, yani hayvanın, midesinden çıkarıp tekrar çiğnediği şey. 9- Eşek gibi eti yenmeyen hayvanın sütü.

10- Dine uygun olarak kesilmemiş her çeşit hayvanın ölüsü.

Necaset Nasıl Temizlenir?

(3)

üzerinden suyu akıtarak yıkamak gerekir. Bundan sonra eğer necasetin; tadı veya rengi veya kokusu kalırsa, üç defa parmak uçlarıyla ovalayıp çitileyerek yıkamak lazımdır. Bununla beraber yalnız renk veya sadece koku kalırsa ve bunu çıkarmak “müteassir” ise, artık temiz kabul edilir ve sabun gibi bir şey kullanmak gerekmez. “Müteassir”in ölçüsü, üç kere ovalanıp çitileyerek yıkandığı halde bunların çıkmamasıdır.

Şayet üç defa parmak uçlarıyla ovalanıp çitilenerek yıkandığı halde; sadece tad veya hem renk hem de koku kalırsa, onları izale etmek için sabun veya benzeri bir şeyi de kullanmak gerekir.

Sabun ve benzeri bir şey kullanıldığı halde bunlar çıkmazsa ve bunları çıkarmak “müteazzir” ise, artık necis olduğu halde affedilir. “Müteazzir”in ölçüsü de, orayı kesmeden necasetin çıkmamasıdır.

Şafii’de gusül abdesti

Gusül, yıkanmak demektir. Cünüp olan kimsenin, hayız ve nifas kanı kesilen kadının gusletmesi farzdır.

Gusletmeden aşağıdaki işleri yapması haramdır:

1- Kur’an-ı Kerim okumak. Fakat, zikir ayetleri dua niyetiyle

okunabilir. Mesela yemeye başlarken-. “Bismillahi”, (Allah’ın adıyla) yemekten sonra: “El-Hamdü lillah” (Allah’a hamd olsun) ve bir hayvana bindikten sonra: (El-hamdü lillahillezi) “Sahhare lena haza

vema künna lehti mukrinine ve inna ila Rabbina lemünkalibu-ne.” (Bunu, bizim emrimize veren Allahü teala, her çeşit kusurdan

münezzehtir. Böyle olmasaydı, biz buna güç yetiremezdik) ayet-i kerimeleri, sadece zikir niyetiyle okunabilir.

2- Kur’an-ı kerime dokunmak ve onu taşımak.

3- Namaz kılmak. Secde-i tilavet veya secde-i şükür de yapılmaz. 4- Hayızlı ve nifaslı olan kadınlar; namaz kılmazlar ve oruç tutmazlar.

(4)

Yıkandıktan sonra Ramazan-ı şerifte tutamadıkları oruçları kaza ederler. Fakat namazları kaza etmezler.

5- Hacda Kabe’yi tavaf etmek.

6- Camide durmak. Fakat durmadan geçilebilir.

7- Hayızlı ve nifaslı iken ibadet niyetiyle gusletmek. Mesela cuma

günü sünnet olan gusül niyetiyle gusletmek haramdır.

8- Hayızlı ve nifaslı kadınla cinsi münasebette bulunmak haramdır.

Kadın; hayız ve nifas kanı kesildikten sonra ve gusletmeden önce, oruç tutabilir.

Abdesti olmayan kimsenin de şunları yapması haramdır: Namaz kılmak, Kur’an-ı kerime dokunmak, Kur’an-ı kerimi taşımak ve tavaf yapmak.

Guslün Farzları

1- Yıkanmaya başlarken niyet etmek: Niyet şöyle yapılabilir:

“Neveytü raf’al hadesil-ekber” yani (Büyük hadesi, kaldırmaya niyet

ettim.) Hades, namaz kılmaya engel olan durumdur. Bu niyetin sadece Türkçesini söylemek de kafidir.

Niyet kalb ile getirilir, dil ile söylemek ise sünnettir. Niyet, vücuda suyu ilk değdirirken yapılır. Niyetten önce yıkanan yerleri bir kere daha yıkamak lazımdır.

2- Vücut üzerinde herhangi bir necaset varsa önce onu

temizlemelidir.

3- Vücudun tamamını yıkamak. Suyu, tenin ve kılların her tarafına

ulaştırmak gerekir. Bir kıl veya tenden; bir kıl kadar yıkanmamış birşey kalırsa, gusül geçerli olmaz.

Gusülden sonra yıkanmamış bir yer görülürse, sadece orayı yıkamak kafidir.

(5)

Guslederken şu hususlara uymak sünnettir:

1- Gusle başlarken “Besmele” çekmek.

2- Abdestte olduğu gibi, elleri bileklere kadar yıkamak. 3- Gusülden önce tam bir abdest almak.

Ancak abdestten önce avret yerlerini yıkamalıdır. Yoksa abdestten sonra eller buralara değince, abdest bozulur. Abdestten önce avret yerleri yıkanırken gusle niyet etmek de lazımdır.

4- Her yıkayışta, elin ulaşabildiği bedenin her tarafını “delk” etmek

yani ovmak.

5- “Müvalat” yani ara vermeden yıkanmak.

6- Suyu; önce başa, sonra sağ omuza, sonra da sol omuza dökmek. 7- Bütün yıkamalara sağ taraftan başlamak.

8- Suyun deriye ulaşmasına engel olmayan kirleri ve pislikleri

gidermek. Şayet bunlar, suyun ulaşmasına engel oluyorsa, bunları gidermek farzdır.

9- Avret yeri kapalı olarak gusletmek. 10- Yıkanan her yeri üçer defa yıkamak. 11- Saçları ve parmakları hilallemek.

12- Gusülden önce tırnakları kesmemek ve fazla kılları tıraş

etmemek.

13- Mazeret yoksa hiç kimseden yardım almamak. 14- Gusül suyunu üzerine sıçratmamak.

15- Üzerinde kalan su damlacıklarını silkelememek. 16- İhtiyaç olmadan gusül esnasında konuşmamak.

17- Önce vücudun üst kısımlarını, sonra alt kısımlarını yıkamak.

Sünnet Olan Gusüller

Şu durumlarda gusletmek sünnettir:

(6)

2- Ölüyü yıkayınca.

3- Ramazan ve Kurban bayramları için.

4- Kâfir olan kimse, Müslüman olunca. (Cünüp ise gusletmesi zaten

farzdır.)

5- Yağmur (yağması) için, ay ve güneş tutulmalarının sona ermesi)

için namaz kılmadan önce.

6- Deli iyi olunca, baygın ayılınca.

7- Hacda Arafat’ta, Müzdelife’de Meşar-i Haram’da vakfe yapmak

için.

8- Hacda cemrelere taş atmak (şeytanı taşlamak) için. 9- Ter veya kirden temizlenmek için.

10- Kan aldırdıktan sonra. 11- İtikafa girerken.

12- Medine-i münevvere’ye girerken. 13- Çocuk buluğa erince.

Helâ Adabı

Hela adabı şöyledir:

1- Helaya girmeden şu duayı okumak: “Bismillahi Allahümme inni euzü bike minel-hubusi vel-habaisi.” (Allahü tealanın adıyla. Ya

Rabbi, erkek ve dişi şeytanların şerrinden sana sığınırım.)

2- Çıktıktan sonra şöyle demek:

(Elhamdü lillahil-lezi ezhebe annil-eza ve afani.)

(Eziyet verici şeyi, benden uzaklaştıran ve bana afiyet ihsan eden, Allahü tealaya hamd olsun.)

3- Sol ayakla girmek, sağ ayakla çıkmak. 4- Ayakta idrar yapmamak.

5- Yıkanılan yerde idrar yapmamak.

(7)

7- İdrar damlası kalmadığına kanaat getirmeden abdest almamak.

Bir damla idrar sızarsa, hem abdest bozulur, hem de elbise kirlenir.

8- Sol eli ile taharetlenmek. 9- Avret yerine bakmamak. 10- Çıkan pisliğe bakmamak. 11- Sağa sola bakmamak.

12- Otururken ağırlığı sol tarafa vermek. 13- İhtiyaç olmadan konuşmamak.

14- Helaya tükürmemek.

15- Helada ihtiyaçtan fazla kalmamak. 16- Bir şey yiyip içmemek.

Şafii’de hayz ve nifas

Namaz kılmak, Kur’an-ı kerim okumak, hac ibadetini yapmak, baliğ olmak, evlenmek, boşanmak, iddet beklemek ve benzeri işler için, kadınlık hallerini bilmek gerekir.

Bu konuda bilinmesi lazım olan hususlardan bazıları şunlardır: Kadınlar en erken 9 yaşında iken, “hayız” kanını görebilirler. Bu yaştan önce görülen kan hayız kanı değildir. (Hayız, kadınların aybaşı halidir.)

Hayız görmeye başlayan kız baliğa olmuş, yani ergenliğe ulaşmıştır. 15 yaşını dolduran kız, hayız kanı görmese bile baliğa sayılır.

Hayız süresinin en azı bir gün bir gece, yani 24 saattir. En fazlası ise 15 gündür. Şu halde bir gün bir geceden az veya 15 günden çok gelen kan, hayız kanı değildir.

(8)

Hayız kanının hep akması lazım değildir. İlk görülen kan kesilip, birkaç gün sonra, tekrar görülürse, aradaki akmadığı günler hep

hayız kabul edilir. Mesela, 12 saat gelip kesilse, 14 gün sonra 12 saat aksa, bu 15 günün hepsi hayız kabul edilir.

Kan görüldüğü andan, kesildiği ana kadar olan günlerin sayısına adet zamanı denir. İki hayız arasındaki en az “tuhr” yani temizlik hali 15 gündür. Fakat nifasın en çoğu olan 60 günden sonra bir anlık dahi kan kesilse, sonra aksa bu akan kan, hayız kanıdır. Yani nifas ile hayız arasında 15 gün temizlik olması gerekmez.

Hamile kadının, gördüğü kan, hayız şartlarına uyarsa, hayızdır.

“Nifas” yani lohusalık kanının en azı bir andır. En çoğu 60 gündür.

Nifas kanı ile hayız kanı arasındaki temizlik için belli bir sınır yoktur. Yani 60 günlük lohusa kanı kesildikten bir an sonra, kan tekrar gelse, bu yeni gelen kan, hayız kanıdır ve aradan 15 gün geçmesi

gerekmez.

Hayızlı ve nifaslı kadın; namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kabe’yi tavaf edemez. Kur’an-ı kerim okuyamaz. Cinsi münasebette bulunamaz. Kocasının, onun diz ile göbek arasında kalan kısmıyla oynaması haramdır. Kadın; hayızlı iken tutamadığı Ramazan oruçlarını kaza eder. Namazları kaza etmez.

“İstihaza”, dokuz yaşına basmamış kızın gördüğü kandır. Hayız

görmekte olan kadının; bir gün bir geceden az veya 15 günden sonra gördüğü kan ve lohusa kadının 60 günden sonra gördüğü kan da istihaza kanıdır.

İstihaza kanı; hastalık sebebiyle gelir. Uzun zaman akması tehlikeli olup, tedavi olmak lazımdır. İstihaza kani; namaz, kılmaya, oruç

(9)

tutmaya, Kur’an-ı kerim okumaya engel değildir.

Şafii’de abdest

Abdest, belli organları belli bir usule göre yıkamaktır. Bu yıkama gelişi güzel değildir. Bunun farzları vardır, sünnetleri vardır, edebleri vardır.

Abdestin farzları:

1- Niyet etmek. Abdest almak isteyen kimse, hadesin yani

abdestsizliğin kaldırılmasına niyet eder. Niyet, yüzü yıkarken yapılır. Daha önce yapılırsa sahih olmaz. Niyet, kalb ile yapılır, dil ile

söylenmesi de sünnettir. “Neveytü raf’al-hadesi” yani (abdestsizliği gidermeye niyet ettim) şeklinde niyet edilebilir. Bu niyetin sadece Türkçesi-ni söylemek de kafidir.

2- Yüzü yıkamak. Yüzün uzunluğu, saç bitiminden çene kemiğinin

altına kadardır. Eni ise, iki kulak memesi arasında kalan kısımdır. Yüzde bulunan hafif sakal, kirpik, kaş, bıyık, favori ve dudak altındaki kılların hem altını hem de üstünü yıkamak gerekir. Gür olan sakalın sadece dışını yıkamak kafidir. Hafif sakal, karşıdan bakıldığında altındaki tenin görüldüğü sakaldır. Gür sakal ise, karşıdan

bakıldığında altındaki tenin görülmediği sakaldır.

3- Kolları dirseklerle beraber yıkamak. Kol, parmak uçlarından

dirseğe kadardır. Dirsek de dahildir. Abdes-te başlarken ellerin yıkanması kafi değildir. Yüzü yıkadıktan sonra kolları yıkarken de, eleri yıkamak gerekir.

4- Başın, ten veya saçından bir kısmını mesh etmek. Bir kıl veya

bir kıl kadar başın tenini meshetmek de kafidir. Hepsini meshetmek sünnettir.

(10)

5- Ayakları, yandaki aşık kemikleriyle beraber yıkamak.

Parmakların arasını ve ayaktaki yarıkları yıkamak da farzdır. Ayak üzerinde ve tırnaklar altında bulunan; suyu, altına geçirmeyen kir ve benzeri şeyleri gidermek de lazımdır. Parmak aralarına, hilalleme yapmadan su ulaşmıyorsa, hilallemek de gerekir.

6- Tertip üzere abdest almak. Yani sıra ile yüzü, kolları yıkamak,

başı meshetmek, sonra ayakları yıkamak. Ancak denize, göle girip çıkan kimse, abdeste niyet ederse abdesti sahih olur, tertip aranmaz.

Abdestin sünnetleri: 1- Kıbleye dönmek.

2- Euzü-Besmele çekmek. 3- Misvak kullanmak.

4- Suyu, üzerine sıçratmamak.

5- Elleri yıkarken, abdestin sünnetine niyet etmek. Mesela, “Neveytü sünnet-el-vudui” (abdestin sünnetine niyet ettim) demek.

6- Elleri bileklere kadar yıkamak.

7- El ve ayak parmaklarının aralarını hilallemek.

8- “Mazmaza” yapmak yani ağza su vermek, “istinşak” etmek yani

burna su vermek.

9- Yıkamaya, yüzün üst tarafından başlamak ve suyu yüzüne

çarpmamak. Gür olan sakalı hilallemek.

10- Başın tamamını meshetmek. Kulakların içini ve dışını yeni bir su

ile meshetmek.

11- Abdest azalarını ovalamak.

12- Bütün azalarda; sağı, soldan önce yıkamak. 13- Bütün yıkamaları üçer defa yapmak.

(11)

15- Abdest azalarını silmemek. Yani kurulamamak.

16- Abdest suyunun artığından içmek ve birazını elbiseye serpmek. 17- Azaları ara vermeden, arka arkaya yıkamak.

18- Abdest aldıktan sonra Kıbleye dönerek, ellerini semaya doğru

kaldırıp şu duayı okumak:

“Eşhedü en la ilahe illellahu vahdehu la şerike lehü ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resulühü Allahümmec’alni minet-tevvabine vec’alni minel-mutetahhirine sübhanekellahümme ve bi hamdike eşhedü en la ilahe illa ente estağfiruke ve etubu ileyke.”

Meali:

(Ben şehadet ediyor [dilimle söylüyor ve kalbimle inanıyorum ki,] Allah’tan başka ibadet edilmeye layık hiçbir ilah yoktur. O, birdir, Onun ortağı da yoktur. Ben yine şehadet ediyor [dilimle söylüyor ve kalbimle inanıyorum ki,]

Muhammed aleyhisselam, Onun kulu ve Peygamberidir. Allah’ım! Beni, çok tevbe edenlerden ve temizlenenlerden eyle. Allah’ım! Sen, bütün kusurlardan münezzehsin, sana hamd olsun. Ben şehadet ediyorum ki, senden başka ilah yoktur, senden günahlarımın affını diliyor ve (bütün günahlardan yüz çevirip) sana dönüyorum.)

Abdestin mekruhları

Abdestin mekruhlarından bazıları şunlardır:

1- Suyu normalden fazla kullanmak. 2- Solu, sağdan önce yıkamak.

3- Azaları üç defadan fazla veya az yıkamak. 4- Abdest uzuvlarını silmek.

5- Abdest uzuvlarını silkelemek. 6- Boynu mesh etmek.

(12)

Abdesti bozan şeyler:

1- Ön veya arkadan bir şeyin çıkması. 2- Baygınlık, delilik, sarhoşluk ve uyumak.

3- Yabancı bir kadına dokunmak. Hanım, hanımın kız kardeşi, halası

ve teyzesi de yabancıdır.

4- Kendisinin veya çocuk da olsa başkasının ön veya arka avretine

elin içiyle çıplak olarak dokunmak.

Abdest nasıl alınır?

Önce kıbleye dönülür. Euzü-Besmele çekilir ve abdestin sünnetine niyet edilerek mesela “Neveytü sünnet-el-vudui” (abdestin

sünnetine niyet ettim) diyerek eller, bileklere kadar yıkanır.

Sonra ağıza ve buruna üçer defa su verilir. Misvak kullanılır.

Sonra abdestin farzına niyet edilerek yüz yıkanır. Niyetin yeri kalbdir. Dil ile söylemek ise, sünnettir. “Neveytü raf al-hadesi” yani

(abdestsizliği gidermeye niyet ettim) şeklinde niyet edilebilir. Bu niyetin sadece Türkçesini söylemek de kafidir. Yüz, yukarıdan aşağıya doğru yıkanır.

Sonra parmak uçlarından, dirseğe kadar (dirsek dahil olmak üzere) üçer defa önce sağ kol, sonra aynı şekilde sol kol yıkanır, parmak araları hilallenir. Bu yıkamalar yapılırken organlar ovalanır.

Sonra başın tamamı meshedilir. Sonra yeni bir su ile kulakların içi ve dışı meshedilir.

Sonra sağ ayak, yandaki aşık kemiklerine kadar (bu kemikler dahil olmak üzere) üç defa yıkanır, sonra aynı şekilde sol ayak yıkanır ve ayak parmaklarının arası hilallenir. Abdestte kullanılan sudan bir miktar içilir ve biraz su elbiseye serpilir. Bundan sonra bildirilen

(13)

dualar okunur.

Şafii’de mest üzerine mesh

Abdestte, mest üzerine mesh etmek, ayakları yıkamanın yerine geçer.

Meshin müddeti, mukim için bir gün bir gece yani 24 saat, misafir

için 3 gün 3 gece yani 72 saattir. (Mukim, evinde bulunan kimsedir.)

Bir kimse, mukim iken mesheder ve meshin müddeti bitmeden sefere çıkarsa, bir gün bir gece yani 24 saat mesheder.

Seferde iken meshedip, mesh müddeti bitmeden mukim olursa, şayet 24 saat geçmiş ise, hemen mesh müddeti biter. 24 saat geçmemiş ise, 24 saat tamamlandıktan sonra biter.

Meshin müddeti; yel kaçırmak ve delirmek gibi gayr-ı ihtiyari abdest bozulduğunda, hadesin (abdestsizliğin) sonundan başlar. Namahrem bir kadına dokunmak ve uyumak gibi ihtiyari olarak abdest

bozulduğunda ise, hadesin (abdestsizliğin) başından başlar.

Meshin şartları:

1- İki mesti abdestli iken giymek. Tek ayağa mest giymek caiz

değildir.

2- Mestlerin temiz olması.

3- Mestlerin, ayağı yanlardan ve alttan örtmesi ve aşık kemiklerini de

içine alması. Hiç yırtığının bulunmaması.

(14)

5- Üzerine, su serpildiği takdirde, suyu geçirmemesi.

Meshi bozan şeyler

Dört şey meshi bozar:

1- Mesh müddetinin dolması.

2- Mestlerden birinin veya ikisinin ayaktan çıkması.

3- Guslü gerektiren bir durumun meydana gelmesi. Mesela kişini

cünüp olması.

4- Mestin yırtılması.

Mesh şekli

Mestin üst tarafından bir kısmını meshetmek farzdır. En iyi mesh şekli şöyledir:

Her iki el ıslatıldıktan sonra, parmaklar açık tutarak sağ eli, üstten ayak parmaklarının üzerine koyup, ayak bileğine doğru ve onunla birlikte de sol eli alttan topuk üzerine koyup parmaklara doğru çekerek mesh yapılır.

Abdestli iken, mest ayaktan çıkarsa veya meshin müddeti dolarsa, sadece ayaklan yıkamak kâfidir.

Şafii’de teyemmüm

Suyun bulunmadığı veya bulunduğu halde kullanılamadığı

durumlarda, abdest veya gusül yerine, teyemmüm edilir. Teyemmüm, temiz bir toprağı niyetle yüze ve kollara sürmektir.

(15)

1- Teyemmümü gerektirecek bir sebebin bulunması.

2- Vakit girdikten sonra teyemmüm etmek. Vakitten evvel alınan

teyemmümle farz namaz kılınmaz.

3- Tozlu ve temiz toprakla teyemmüm etmek. Kum, kireç ve taşla

teyemmüm edilmez.

Tozlu kum da, temizleyici toprak sayılır. Gerek temizleyici toprağın, gerekse kumun içinde toz bulunmadığı takdirde, bunlarla teyemmüm etmek sahih yani geçerli olmaz.

Toprağın yakılmış olmasının zararı yoktur. Ancak yakılmış olan

toprak, kül haline gelmemiş olmalıdır. Kuru çamur, dövülüp toz haline gelirse, bununla da teyemmüm edilebilir.

4- Teyemmüm edilecek toprağın, müstamel de olmaması gerekir.

Müstamel toprak, teyemmüm esnasında meshedilen organda kalan veya organın üzerinden yere dökülen topraktır.

5- Su bulunmadığı için teyemmüm ediliyorsa, vakit girdikten sonra

suyu aramak. Su, arandıktan sonra bulunmazsa, o zaman teyemmüm edilir.

Teyemmümün farzları:

1- Niyet etmek. “Neveytü istibahate fardis-salati” (Farz olan

namazı, mubah kılmaya niyet ettim) şeklinde niyet edilir. Abdestte olduğu gibi, “abdestsizliği kaldırmaya niyet ettim”, denilmez.

2- Toprağa, en az iki kere elleri vurmak. 3- Yüzün tamamını meshetmek.

4- Parmak uçlarından dirseğe kadar (dirsek dahil) kolların tamamını

meshetmek.

5- Tertip üzere teyemmüm etmek. Yani önce yüzü, sonra kolları

meshetmek.

Teyemmümün sünnetleri: 1- Başlarken Besmele çekmek.

(16)

3- Yüzü, üst tarafından başlayarak, kolları ise parmak uçlarından

başlayarak meshetmek.

4- Fazla toprak gelmişse, elleri birbirine vurarak azaltmak. 5- Müvalat, yani ara vermeden teyemmüm almak.

6- Birinci vuruştan önce, varsa yüzüğünü çıkarmak, (İkinci vuruşta

çıkarmak ise, farzdır.)

7- Her iki vuruşta da parmakları açık bulundurmak. 8- Başlamadan ağzı misvaklamak.

9- Bitirdikten sonra, abdestten sonra bildirilen duayı okumak. 10- Bir uzvun tamamını meshetmeden elleri, onun üzerinden

kaldırmamak.

Teyemmümü bozanlar:

1- Abdesti bozan şeylerin tamamı, teyemmümü de bozar. Fakat

abdesti bozan şeyler, gusül yerine alınan teyemmümü bozmaz.

2- Namaza başlamadan önce, suyu bulmak veya suyun bulunacağını

zannetmek.

Teyemmüm nasıl yapılır?

Teyemmüm şöyle yapılır:

Parmaklar açık olduğu halde, eller toprağa vurulur ve yukarıdan başlanarak yüzün tamamı meshedilir. Yüz mes-hedilirken niyet edilir. Mesela: “Neveytü istibahate fardis-salati” (Farz olan namazı, mubah kılmaya niyet ettim) şeklinde niyet edilebilir.

Sonra bir defa daha eller toprağa vurulur; önce sol elin dört

parmağının içiyle, sağ kolun alt yüzü, parmak ucundan dirseğe doğru meshedilir. Sonra, sağ kolun iç yüzü de, sol avuçla, dirsekten avuca kadar meshedilir ve sonra sol baş parmağın içi ile, sağ baş parmağın dışı meshedilir.

(17)

kol da meshedilir. İki vuruşla yüz ve kollar tam olarak mesh

edilemezse, daha çok vuruş yaparak mesh etmek yapmak gerekir.

Şafii’de namaz, ezan ve ikamet

Yüce dinimiz İslam; namaza çok büyük önem vermiştir. Namaz, imandan sonra en önemli ibadettir. Bunun için namazları vaktinde kılmalı ve kazaya kalmış namazlar varsa, hiç vakit geçirmeden kaza etmelidir. Çünkü namazı, vaktinde kılmak farz olduğu gibi,

kılınmayanları kaza etmek de farzdır.

Namaz iki türlü kazaya kalır:

1- Uyku, unutma gibi meşru bir özürle kazaya kalan namaz.

2- Özürsüz olarak, tembellikle veya kasten kılmamakla kazaya kalan

namaz.

Uyumak, unutmak gibi meşru ve geçerli bir özürle kazaya kalan namazları, kaza etmekte acele etmek müstehabdır.

Fakat terk edilen, yani özürsüz olarak kılınmayan namazları, acele kaza etmek farzdır. Kendisinin ve bakmakla mükellef olduğu

kimselerin geçimini temin etmek için çalışmak mecburiyetinde olduğu zamanın dışındaki bütün vaktini, kaza namazı kılmaya harcamak farzdır. Özürsüz olarak kazaya bıraktığı namazlarının tamamını kılmadan, sünnet namazları kılmak caiz değildir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Hiç şüphe yok ki, beş vakit namaz, günahları giderir, tıpkı suyun kiri giderdiği gibi.”

(18)

“Cennetin anahtarı namazdır.”

Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için, terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde şöyle buyuruluyor:

“Namaz dinin direğidir, namazı terkeden dini yıkmış olur.” “Hiç şüphe yok ki, kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır.”

“Şüphesiz namazı, kasden terkeden, Allah’ın ve Resulünün zimmetinden beri olur.”

Ezan ve ikamet

Ezan ve ikamet okumak sünnet-i müekkededir. İkisi de sadece farz namazlar için okunur. Nafile için okunmazlar. Bir kimse, kazaya kalmış birkaç namazı arka arkaya kılarsa veya iki namazı

cem’ederse, sadece bir ezan okur. Fakat her farz için ayrı ayrı ikamet getirir.

Ezan Şöyle Okunur:

“Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber. Eşhedü en la ilahe illallah, eşhedü en la ilahe illallah.

Eşhedü enne Muhammeden resulullah, eşhedü enne Muhammeden resulullah.

Hayye alessalat, hayye alessalat. Hayye alel felah, hayye alel felah. Allahü ekber, Allahü ekber.

La ilahe illallah.”

Meali:

(Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür.

(19)

ediyorum ki, Allah’tan başka ilah yoktur.

Ben, şehadet ediyorum ki, Muhammed aleyhisselam Allah’ın

peygamberidir. Ben, şehadet ediyorum ki, Muhammed aleyhisselam Allah’ın peygamberidir.

Namaza gelin. Namaza gelin.

Felaha [kurtuluşa] gelin. Felaha [kurtuluşa] gelin. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür.

Allah’tan başka ilah yoktur.)

Ezanın şartları:

1- Ezan okuyan kimsenin Müslüman olması. 2- Ezan okuyan kimsenin mümeyyiz olması. 3- Tertibe riayet edilmesi.

4- Kelimeler arasında uzun fasıla verilmemesi. 5- Başkasının ezanına bina edilmemesi.

6- Şayet cemaat için okunuyorsa, yüksek sesle okunması. 7- Vaktin girmiş olması.

8- Ezan okuyan kimsenin erkek olması.

Ezanın sünnetleri:

1- “Terci” yapmak. Yani Kelime-i şehadeti yüksek sesle söylemeden

önce, kendi kendine gizli olarak söylemek.

2- “Tertil” yapmak. Yani her kelimeyi teker teker okumak. Tekbirlerin

her çifti ise, birer sesle okunur.

3- Sabah ezanında “Tesvib” yapmak. Yani “hayye alel-felah”

dedikten sonra iki defa, “essalatü hayrün minennevm” sözlerini söylemek.

4- Kıbleye dönmek ve “hayya alessalat” derken sağa, “hayye alelfelah” derken de sola başıyla dönmek.

(20)

gür ve güzel olması.

6- Ezanı, duyan kimsenin; müezzinin dediğini tekrar etmesi sünnettir.

Ancak müezzin, “hayya alessalat” ve “hayye alelfelah” dediğinde;

“la havle vela kuvvete illa billah” denir. Sabah ezanında, “essalatü hayrün minennevm” dediğinde de, “sadakte ve berirte” denir.

Ayrıca hem müezzinin hem de ezanı duyan kimsenin; ezan bittikten sonra, Peygamber efendimize salat (salevat) getirmesi ve şu duayı okuması sünnettir:

“Allahümme Rabbe hazihid-da’vetit-tammeti vessalatil-kaimeti ati Muhammedenil el-vesilete vel-fadilete veb’ashu makamen mahmuden-il-lezi veadtehu inneke la tuhliful-miade.” Meali: (Ey

bu eksiksiz da’vetin ve zamanı gelmiş namazın rabbi olan Allah’ım! Hazret-i Muhammed’e; Vesile’yi, Fadile’yi, yüce ve yüksek olan dereceyi ihsan buyur ve Onu, kendisine va’d ettiğin Makam-ı mahmud’e ilet, şüphesiz sen sözünden caymazsın.)

İkamet (Kamet) Şöyle Okunur

“Allahü ekber, Allahü ekber. Eşhedü en la ilahe illallah.

Eşhedü enne Muhammeden resulullah. Hayye alessalat.

Hayye alel felah.

Kad kametis-salat. Kad kametis-salat. Allahü ekber, Allahü ekber.

La ilahe illallah.

Meali:

(Allah en büyüktür, Allah en büyüktür.

Ben, şehadet ediyorum ki, Allah’tan başka ilah yoktur.

Ben, şehadet ediyorum ki, Muhammed aleyhisselam Allah’ın peygamberidir.

(21)

Felaha [kurtuluşa] gelin.

Namaz başladı. Namaz başladı. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah’tan başka ilah yoktur.)

İkamet hakkında bazı meseleler

İkametin şartları ve sünnetleri ezanınki gibidir.

1- İkameti; harflerin mahreçlerine riayet etmekle beraber, sür’atlice

okumak sünnettir. Son kelime yani “la ilahe illallah” hariç, diğer kelimeler, bir nefeste; ikişer ikişer beraber okunur.

2- İkamet getiren kişi, “Kad kametis-salat, kad kametis-salat”

dediğinde, cemaat; “Ekamehellahü ve edameha

madametis-semavatu vel-erdu” (Yerler ve gökler var olduğu müddetçe Allah, bu

namazı kullarına kıldırsın ve devam ettirsin,) der.

3- İkametin başında; peygamber efendimize, salavat getirmek

sünnettir. Mesela, (Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali

Muhammed) denir.

4- Ezan ile ikamet arasında dua etmek sünnettir. Çünkü Ezan ile

ikamet arasında yapılan duanın reddedilmeyeceği varid olmuştur.

5- Ezan okuyan kimsenin, ikameti de okuması mendubtur. 6- Kadınlar, kendi aralarında cemaatle namaz kıldıkları zaman,

ikamet getirmeleri sünnettir. Fakat ezan okumaları sünnet değildir.

7- Şayet ikamet ile tekbiret-ül-ihram (namaza başlama tekbiri)

arasında iki rekât namaz kılınacak kadar ara verilirse, ikamet tekrar okunur.

Ezan ve ikameti bozan şeyler: 1- Müezzinin dinden çıkması. 2- Müezzinin delirmesi.

3- Müezzinin sarhoş olması.

(22)

vermesi.

5- Müezzinin, ezan veya ikametten bir kelimeyi okumaması.

Şafii’de namaz vakitleri

Vaktin girmiş olması, namazın şartlarındandır. Namaz vakitleri şöyledir:

1- Sabah namazının vakti; Fecr-i sadık’ın doğuşu ile başlar, güneşin

doğuşuna kadar devam eder.

2- Öğle namazının vakti; zeval ile (yani güneşin tepeden, batıya

doğru kaymaya başlamasıyla) başlar ve -istiva zamanındaki gölge hariç- her şeyin gölgesi kendi boyu miktarı uzadığı zamana kadar devam eder.

3- İkindi namazının vakti; öğle namazının vaktinin sona erdiği andan

başlar ve güneşin batışına kadar devam eder.

4- Akşam namazının vakti; güneşin tam olarak batmasıyla başlar ve

Şafak-ı ahmer’in (kırmızı şafakın) kaybolmasına kadar devam eder.

5- Yatsı namazının vakti; akşam namazının vaktinin çıkmasıyla

başlar, Fecr-i sadık’ın doğmasına kadar devam eder.

Beş vakit namaz ve sünnetleri

Günde beş vakit farz namaz vardır. Sabah namazının farzı 2, öğlenin 4, ikindinin 4, akşamın 3, yatsının da 4 rekâttır.

Ayrıca beş vakit namazın farzları ile birlikte kılınan ve “Revatib” denilen sünnet namazlar da vardır. Bunlar, “Müekked” ve “Gayr-ı

(23)

müekked” olmak üzere iki çeşittir.

Müekked sünnetler on rekât olup şunlardır: 1- Sabah namazının farzından önce iki rekât.

2- Öğle namazının farzından önce iki, sonra da iki rekât. 3- Akşam namazının farzından sonra iki rekât.

4- Yatsı namazının farzından sonra iki rekât.

Gayr-ı müekked sünnetler de şunlardır:

1- Öğle namazının farzından önce iki, sonra da iki rekât.

2- İkindi namazından önce dört rekât. Bunları, ayrı ayrı olarak, ikişer

rekât halinde kılmak efdaldir.

3- Akşam namazının farzından önce iki rekât. 4- Yatsı namazının farzından önce iki rekât.

Yatsı namazının farzı ve sünnetleri kılındıktan sonra, vitir namazı kılınır. Vitir namazının en azı bir, en çoğu da on-bir rekâttır. Her iki rekâtte bir selam verip, en son bir rekât daha kılıp selam vermek efdaldir. Üç rekât olarak kılmak için; evvela iki rekât kıldıktan sonra selam verip, sonra bir rekât kılmak efdaldir.

Mekruh vakitler

Nafile namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler şunlardır:

1- Sabah namazını kıldıktan sonra, güneş doğuncaya kadar.

2- Güneş doğduktan sonra, bir mızrak boyu yükselinceye kadar.

3- İstiva vaktinden yani güneşin, semanın ortasında olduğu vakitten,

öğle namazı vakti girinceye kadar. Fakat Cuma günü, bu vakitte nafile namaz kılmak, mekruh değildir.

(24)

4- İkindi namazını kıldıktan sonra, güneş sararıncaya kadar.

5- Güneşin sarardığı andan, batıncaya kadar.

Bu vakitlerde, sebebi kendisinden sonra olan nafile namaz kılmak tahrimen mekruhtur. Bu vakitlerde, sadece kaza namazı ve sebebi kendisinden önce olan nafile namazlar kılınabilir. Mesela camiye giren kimse, “Tehiyyet-ül-mescid” namazı kılabilir. Çünkü bunun sebebi olan camiye girmek, kendisinden öncedir. Mekke-i

mükerremede ise, nafile namaz kılmanın mekruh olduğu vakit yoktur.

Şafii’de namaz nasıl kılınır?

Namazın vücub şartları

Namazın vücub yani farz olmasının şartları şunlardır:

1- Müslüman olmak. 2- Baliğ olmak.

3- Akıl sahibi olmak, deli, baygın olmamak.

4- Kadının; hayız ve nifas halinde olmaması. Hayız veya nifas halinde

iken namaz kılınmaz ve kılınmayan namazlar kaza edilmez. Ancak tutulmayan, Ramazan oruçları kaza edilir.

Namazın sıhhat şartları

Namazın sıhhat yani geçerli olmasının şartları şunlardır:

1- Hadesten taharet. Yani cünüp olanın gusül etmesi, abdestsiz

olanın da, abdest alması.

2- Necasetten taharet. Yani vücutta, elbisede ve namaz kılınan yerde

(25)

3- Setr-i avret yani avret yerinin örtülmesi. Avret yeri; erkek için,

göbekle diz arası, kadın için ise; yüz ve eller hariç vücudun tamamıdır.

4- Vaktin girmesi.

5- Kıbleye doğru namaz kılmak. 6- Namazın nasıl kılınacağını bilmek.

7- Namazı bozan işleri yapmamak. Mesela birşey yememek,

içmemek ve konuşmamak.

Namazın rükünleri

Namazın rükünleri yani içindeki farzları şunlardır:

1- Niyet etmek. Niyet, kalb ile yapılır, dil ile söylenmesi sünnettir.

Ayrıca niyetin, Tekbiret-ül-ihram ile beraber getirilmesi gerekir. Yani “Allahü ekber” demekle beraber niyetin kalben yapılması gerekir. Farz namazda niyetinin üç şartı vardır. Bunlar:

a) Kasıd, yani namaz kılmaya azmetmek,

b) Tayin, yani kılınacak namazın adını söylemek,

c) Farziyet, yani kılınacak namazın farz olduğunu tavsif etmek.

Kılınacak namaz, belli bir nafile ise; kasıd ve tayin şarttır. Mutlak nafile ise, sadece kasıd şarttır.

2- Tekbiret-ül-ihram. Yani niyet getirirken “Allahü ekber” demek. 3- Fatiha okumak. Her rekâtte Fatiha’yı, Besmele ile birlikte okumak

farzdır.

4- Kıyam yani ayakta durmak. 5- Rüku’ya varmak.

6- İtidal, yani rüku’dan kalkmak.

7- İki secde yapmak. Secdede, ayak parmaklarının içlerinin

(altlarının) yere konulması gerekir. Dolayısıyla parmakların dışlarını veya uçlarını yere koymak kafi değildir.

8- İki secde arasında oturmak. 9- Son oturuş.

(26)

10- Son oturuşta Tehiyyat (Teşehhüd) okumak. Teşehhüd şöyledir: “Et-tehiyyatü el-mübarekâtü salevatü et-tayyibatü lillahi es-selamü aleyke eyyühen-nebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtühü es-selamü aleyna ve ala ibadillah-is-salihine eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden resulullah.”

Meali:

(Tahiyyat (bütün övgüler), mübarekât (nema bulan bereketli şeyler), salevat (beş vakit namaz gibi fiili ibadetler) ve tayyibat (salih ameller) Allah’a mahsustur. Ey Peygamber! Allanın selam, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Selam, bizim ve Allanın salih kullarının üzerine olsun. Ben şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah [ibadet edilmeye layık) kimse yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hazret-i Muhammed, Allah’ın resulü [yani elçisidir.)

11- Son Tehiyyat’tan sonra, salevat-ı şerife getirmek. En azı, “Allahümme salli ala Muhammed” (Allah’ım! [Hazret-i]

Muhammed’e salat [rahmet] eyle) demektir. Fakat salatın ekmeli [en iyisi] şöyledir:

“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala Ali Muhammedin kema salleyte ala İbrahime ve ala Ali İbrahime ve barik ala

Muhammedin ve ala Ali Muhammedin kema barekte ala İbrahime ve ala Ali İbrahime fil-alemine inneke Hamidun Mecidun.”

Meali:

(Ya Rabbi! Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline salevat getir, tıpkı Hazret-i İbrahim’e ve O’nun Aline salevat getirdiğin gibi. Yine Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline bereket ver, tıpkı bütün alemlerin içinde Hazret-i İbrahime ve O’nun Aline bereket verdiğin gibi. Hiç şüphesiz sen, Hamid ve Mecid’sin.)

12- Sağ tarafa selam vermek. “Esselamü aleyküm ve rahmetüllah”

şeklinde selam verilir.

13- Tertip üzere namaz kılmak.

Tumanine’ye riayet etmek de ayrıca farzdır. Tumane; rüku’de, itidalde, iki secdede ve iki secde arasında: “Sübhanallah” (yani Allah, bütün kusurlardan münezzehtir) diyecek kadar beklemektir.

(27)

Namazın sünnetleri iki kısımdır. Bir kısım sünnetlerine “eb’ad” denir. Bunların herhangi birisi, unutulduğu veya terkedildigi zaman, secde-i sehv yapılır. Bu sünnetler şunlardır:

1- Birinci Teşehhüdü okumak ve bu teşehhüdden sonra, Peygamber

efendimize salevat getirmek.

2- İkinci Teşehhüdden sonra, Peygamber efendimizin Âline salevat

getirmek.

3- Sabah namazının ikinci rekâtinde, rükudan kalktıktan sonra,

ayakta Kunut okumak ve Kunutta, Peygamber efedimize, Âline ve Eshabma salat ve selam getirmek.

4- Ramazan ayının ikinci yarısından itibaren, vitir namazının son

rekâtında; rükudan kalktıktan sonra, ayakta Kunut okumak ve Kunutta, Peygamber efendimize, Âline ve Eshabına salat ve selam getirmek. Sabah namazı ve vitirde okunan Kunut şöyledir:

“Allahümmeh-dini fi men hedeyte ve afini fi men afeyte ve

tevelleni fi men tevelleyte ve barik li fima a’tayte ve kini şerre ma kadayte feinnke takdi vela yukda aleyke ve innehu la yezillu men valeyte vela yeizzu men adeyte tebarekte Rabbena ve tealeyte felekel-hamdu ala ma kadayte estağfirukellahümme ve etubu ileyke ve sallallahu ala Muhammedin-in-nebiyyil-ummiyyi ve ala Alihi ve Sahbihi ve selleme.”

Meali: (Allah’ım! Hidayete erdirdiklerinle beraber beni de hidayete erdir, afiyet verdiklerinle beraber bana da afiyet ver, himaye

ettiklerinle beraber beni de himaye eyle, verdiklerini benim için bereketli kıl, kaza ettiklerinin şerrinden beni koru. Çünkü sen

hükmedersin, sana hükmedilmez, himaye ettiğin kimse zelil olmaz, zelil ettiğin kimse de aziz olmaz. Hayır ve bereketin çoktur, sen çok yücesin. Kaza ettiğin şeyler üzerine hamd sana mahsusustur.

Allah’ım, senden mağfiret diliyor ve sana tevbe ediyorum. Allah’ın salat ve selamı, Muhammed aleyhisselamın, Ali’nin ve Eshabının üzerine olsun.)

Namazın hey’at sünnetleri

Namazın bir kısım sünnetlerine de, “hey’at” denir. Bu sünnetlerin, unutulması veya terkedilmesi halinde, secde-i sehiv gerekmez. Bu sünnetler şunlardır:

(28)

1- Niyeti dil ile söylemek. Kalb ile getirmek ise, farzdır.

2- Tekbiret-ül-ihramı alırken, rüku’a giderken, rükudan kalkarken ve

birinci Tehiyyatı okuyup üçüncü rekâte kalkarken, parmaklar normal biçimde açık olarak, başparmak kulak memesinin hizasına gelecek şekilde elleri kaldırmak.

3- Kıyamda yani ayakta; elleri göğsün altında, göbeğin üstünde ve

biraz sola doğru meyilli olarak bağlamak.

4- Namazda secde yerine bakmak.

5- Tekbiret-ül-ihramdan sonra, iftitah duasını okumak. İftitah duası

şöyledir:

“Veccehtu vechiye lillezi fetares-semavati vel-erda hanifen muslimen vema ene minel-muşrikine inne salati ve nüsuki ve mahyaye ve memati lillahi rabbil-alemine laşerike lehu ve bizalike umirtu ve ene minel-muslimine.”‘

Meali:

(Batıl dinlerden uzak durarak ve Müslüman olarak; yüzümü, gökleri ve yeri yaratan (Allah’a] çevirdim. Ben, [Allah’a] ortak koşanlardan değilim. Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, alemlerin rabbi olan Allah’ındır. O’nun ortağı yoktur. Ben, bununla emrolundum. Ve ben, Müslümanlardanım.)

6- Kıraatin açıktan okunduğu rekâtlerde Fatihayı ve ondan sonraki

sureyi okurken gizlice Euzü çekmek. Besmele açıktan okunur. Fatiha okumaya başlarken, Besmele çekmek ise farzdır.

7- Fatihadan sonra “amin” (kabul buyur) demek.

8- İlk iki rekâtte Fatihadan sonra birer sure veya en az birer ayet

okumak. Birinci rekâtte okunan surenin ikincide okunandan daha uzun olması sünnettir.

9- Rükuda, üç kere: “Sübhane Rabbiyel-azim ve bihamdihi”

(Büyük Rabbim, her türlü kusurdan münezzehtir, O’na hamd olsun) demek. Münferid ayrıca şunu da söyler: “Allahümme leke reka’tü

ve bike amentü veleke eslemtü haşaa leke sem’i ve basari ve muhhi ve azmi ve asabi ve me-stekellet bihi kademi”

Meali:

(Allah’ım! Senin için rüku ettim, sana iman ettim, senin için Müslüman oldum. Benim, kulağım ve gözüm, iliğim, kemiğim,

(29)

sinirlerim ve beni ayakta tutan her şey, senin için boyun eğdi.)

10- İtidale kalkarken, “semiallahü limen hamidehü” (Allah,

kendisine hamd edenin, hamdini kabul etti)di yerek doğrulmak. Tam olarak doğrulunca: “Rabbena lekel-hamdü, mil’es-semavati ve mil’el-ardi ve mil’e ma şi’te min şey’in ba’du.”

Meali:

(Ey Rabbimiz! Göklerin dolusu, yerin dolusu ve bundan sonra istediğin şeyin dolusu, hamd sana mahsustur.)

Münferid ayrıca şunu da söyler:

“Ehles-senai vel-mecdi ehakku ma kalel-abdu ve kulluna leke abdun la mania lima a’tayte vela mu’tiye lima mena’te vela yenfeu zel-ceddi mink-elceddu.”

Meali:

(Sen; sena [övgü] ve mecd [azamet, büyüklük] ehlisin. Kulun

söylediği en haklı söz ki, biz de hepimiz sana kuluz, senin verdiğine kimse mani olamaz ve senin vermediğini, kimse veremez. Senin indinde, zengin kimseye, zenginliği bir fayda veremez.)

11- Secdede üç kere: “Sübhane Rabbiyel-ala ve bihamdihi” (En

yüce olan Rabbim, her kusurdan münezzehtir, O’na hamd olsun) demek. Münferid ayrıca şunu da söyler:

“ Allahümme leke secedtu ve bike amentü ve leke eslemtü

secede vechi li-llezi halekahü ve savverehü ve şakke sem’ahü ve basarehü tebareke-llahü ahsen-ül-halikine.”

12- İki secde arasında: “Rabbiğfir li verhamni vecburni ver-zukni vehdini ve afini ve’fu anni” duasını okumak. Meali: (Ya Rabbi!

Günahlarımı bağışla, bana rahmet eyle, eksiklerimi kapat, bana rızık ver, bana hidayet nasib eyle, bana afiyet ver ve beni affeyle.)

İki secdeyi yapıp ayağa kalkmadan önce, hafifçe oturup öyle kalkmak. Buna, “Cülus-ul-istiraha” (istirahat oturuşu) denir.

13- Rükuda elleriyle diz kapaklarını kavramak. 14- Rükuda baş ile arkayı aynı hizada tutmak.

15- Bütün oturuşlarda, “iftiraş” yapmak, yani sağ ayağı dikip sol

ayağı yatırarak üstüne oturmak. Sadece son oturuşta, “teverrük” yapılır, yani sağ ayak dikilir; sol ayak da, sağ ayağın altından çıkarılır.

(30)

16- Kıyamda ve rükuda iki ayağın arasını bir karış kadar açık

bırakmak.

17- Secde yaparken, elleri, omuzların hizasına koymak, parmakları

kapatmak.

18- Bütün oturuşlarda ve her iki teşehhüdü okurken, elleri dizlerin

üzerine koymak.

19- Teşehhüdden sonra şu duaları okumak:

“Allahhumme inni euzü bike min azabil-kabri ve min azabinnari ve min fitnetil-mahya vel-memati ve min fitnetil-mesihid-deccali.”

Meali:

(Ya Rabbi! Şüphesiz ben, kabir zabından ve ateş azabından, hayat ve ölüm fitnesinden, mesih olan Deccalin fitnesinden sana sığınırım.)

“ Allahhummeğfir li ma kaddemtu ve ma ehhartu ve ma esrartu ve ma a’lentu ve ma esraftu ve ma ente e’lemu bihi minni entel-mukaddimu ve entel-muahhiru la ilahe ille ente.”

Meali: (Ya Rabbi! Geçmiş zamanda işlediğim, gelecek zamanda işleyeceğim, gizli olarak işlediğim, aşikare olarak işlediğim, israf olarak işlediğim ve senin benden daha iyi bildiğin bütün günahlarımı affeyle. Öne alan ve geciktiren sensin, senden başka ibadet edilecek kimse yoktur.)

Tehiyyattan sonra; kendine, erkek ve kadın mü’minlere dua etmek de sünnettir. Şöyle dua edilir:

“Allahümmağfirli ve lil-mü’minine vel-mü’minati vel-müslimine vel-müslimati el-ahyai minhum vel-emvati.”

Meali:

(Ya Rabbi! Benim, erkek ve kadın bütün müminlerin, erkek ve kadın bütün Müslümanlann hem diri hem de ölü olanlarının günahlarını affeyle.)

20- Yalın ayak namaz kılmak.

21- Farz namazdan sonra nafile namaza kalkmadan önce, bildirilen

zikir ve duayı yapmak üzere oturmak sünnettir. Hadis-i şerifte

buyuruldu ki: “Bir zat, farz namazını kıldıktan sonra, nafile kılmak

(31)

farz namazdan sonra hemen nafile kılma. Bunun üzerine

Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem; isabet ettin ey Hattab’ın oğlu, buyurdu.”

Başka bir hadis-i şerifin meali de şöyledir: “Hangi dua icabete daha

yakındır, diye sual edildiğinde, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu; gece yarısı ve farz namazlardan sonra yapılan duadır.”

Namazın mekruhları

Namazın mekruhları şunlardır:

1- Elbiseyle oynamak, parmak çıtlatmak veya parmakları birbirine

geçirmek.

2- Elbisenin kolları sıvalı olarak namaza durmak. 3- Havaya veya sağa sola bakmak.

4- Özürsüz olarak ağırlığı bir ayak üzerine vermek. 5- Başı açık olarak namaz kılmak.

6- Alçak sesle okunacak yerde yüksek sesle, yüksek sesle okunacak

yerde alçak sesle okumak. Bir de, imamın arkasında, yüksek sesle okumak.

7- Zarar görme tehlikesi varsa gözleri yummak.Şayet zarar görme

tehlikesi yoksa, “hilaf-ı evla”dır (yani öyle yapmamak daha iyidir.)

8- Secdede erkeğin; karnını uyluklarına yapıştırması, kadının da

bunun aksine; karnını uyluklarından uzaklaştırması.

9- Küçük ve büyük abdesti sıkıştırırken veya yel zorlarken namaza

durmak.

10- Çok aç olup, yemek hazır iken, namaza durmak. Ancak namaz

vakti dar ise, Önce namazı kılmak gerekir.

11- Rükuda başı fazla eğmek veya belin hizasından yüksek tutmak. 12- İlk iki rekâtta Fatihadan sonra, sureyi okumamak.

13- İftitah tekbirinin dışındaki tekbirleri almamak, iftitah tekbirini

(32)

14- Son oturuşta, Teşehhüdden sonraki duaları okumamak.

Namazda erkek kadın farkı

Namazda, kadın beş yerde erkekten farklı hareket eder, şöyle ki:

1- Erkek; kıyamda, rükuda ve secdede dirseklerini yanlarından

uzaklaştırır ve buralarda ayaklarını bir karış kadar birbirinden ayırır, secde de, iki dizini aynı şekilde birbirinden ayırır.

Kadın ise, buralarda dirseklerini yanlarına yapıştırır. Ayaklarını ve secde de dizlerini birbirine yapıştırır.

2- Erkek; rükuda ve secdede karnını uyluklarından uzaklaştırır. Kadın

ise, rüku ve secdelerde karnını uyluklarına yapıştırır.

3- Erkekler, kıraatin sesli okunduğu; sabah, akşam ve yatsı

namazlarında sesini yükseltir. Kadın ise; yabancı erkek bulunduğu takdirde sesini yükseltmez.

4- Yanlışlık yapan imamını, ikaz etmek gibi bir durum olduğu zaman,

erkek; sadece zikir niyetiyle veya hem zikir hem de ikaz niyetiyle

“sübhanallah” der. Şayet erkek hiç bir şeyi kasd etmeden veya

sadece ikaz niyetiyle, “sübhanallah” derse, namazı bozulur. Kadın ise, böyle bir durumda “tasfik” eder. Yani sağ elin içini sol elin üstüne vurur.

5- Namazda erkeğin avreti, diz ile göbek arasıdır. Hür kadının ise,

yüz ve elleri hariç bütün vücudu avrettir.

Namazı bozan şeyler: 1- Abdestin bozulması.

2- Bedene, elbiseye veya namaz kılınan yere necaset bulaşması. 3- Avret yeri açılınca derhal örtülmemesi halinde namaz bozulur. 4- Bir rekâtte, ara vermeden üç adım atmak veya el, ayak ve baş gibi

organlarla üç harekette bulunmak.

5- Göğsünü kıbleden çevirmek. 6- Bir şey yemek veya içmek.

(33)

esnemek gibi şeyleri kasten yapınca iki harf çıkarsa, namaz bozulur. İrade dışı yapınca çıkan sesin, toplamı altı kelimeyi geçmezse namaz bozulmaz.

8- Bile bile bir rüknü eksik bırakıp, diğerine geçmek. Mesela rükuu

tam olarak yapmadan itidale kalkmak veya itidali tam yapmadan secdeye varmak gibi.

9- Kasden bir rüku veya secdeyi fazla yapmak. Fatiha ve Teşehhüdü

tekrarlamak ise, namazı bozmaz.

10- İmama uyan kimsenin, özürsüz olarak imamdan iki rükün geri

kalması. Mesela imam ikinci secdeden kalktığı halde, ona uyan kişinin mazeretsiz olarak hala birinci secdede olması gibi.

11- Mestin, ayaktan çıkması veya mesh süresinin dolması gibi.

Namaz şöyle kılınır:

Ayakta; başparmak, kulak memesinin hizasına gelecek şekilde eller, kıbleye karşı açık tutularak kaldırılır ve niyet etmekle beraber “Allahü

ekber” diyerek tekbir getirilir ve eller göğsün altında, göbeğin az

yukarısında hafif sola doğru bağlanır.

Sonra Besmele çekmeden, “Veccehtü” duası okunur. Euzü-Besmele çektikten sonra okunmaz.

Sonra Euzü-Besmele çekilerek Fatiha suresi okunur. Besmele, Fatihadan bir ayettir. Onu okumak da farzdır. Cemaatle kılınsın, yalnız kılınsın; bütün namazlarda Fatihanın tamamını okumak farzdır.

Sonra, bir sure veya ayet okunur. Birinci rekâtta okunan surenin ikinci rekâtta okunan sureden uzun olması ve Kur’an-ı kerimde, sıra

bakımından ondan önce olması sünnettir. Sure, sadece ilk iki rekâtte okunur.

Sonra eller kaldırılır ve tekbir getirilerek rüku’a varılır. Rüku’da, sırt, boyun ve baş aynı hizada tutulur. Dizler kırılmadan bacaklar düz tutulur. Dizleri tutarken parmaklar açık tutulur. Rüku’da üç kere,

(34)

“Sübhane Rabbiyel azim ve bihamdihi...” denir.

Sonra yine eller kaldırılarak itidal yapılır. Yani, “semiallahü limen

hamidehü...” diyerek doğrulmaya başlanır. Tam olarak doğrulunca “Rabbena lekel hamdü...” denir.

Sonra tekbir getirilir ve secdeye varılır. Şu 7 uzuv üzerinde secde edilir. Bunlar: Alın, burun, iki diz, iki avucun içi ve iki ayağın

parmaklarının içleri. Önce dizler, sonra eller sonra da alın ve burun yere konur. Secdede üç defa “Sübhane Rabbiyel a’la ve

bihamdihi...” denir. Sonra tekbir getirilerek baş secdeden kaldırılır

ve oturulur. İki secde arasında: “Rabbiğfir li verhamni...” okunur. Buna, “el-cülusu beynes-secdeteyn” (iki secde arasındaki oturuş,) denir. Sonra ikinci kere aynı şekilde tekbir getirilerek secde edilir.

Sonra tekbir getirilerek ikinci secdeden kalkılıp, az oturulur, buna da

“Cülus-ul-istiraha” (istirahat oturuşu,) denir.

Sonra ayağa kalkılır. İkinci rekâtte Fatiha ve sure okunur. Rüku ve secdeler yapılır ve oturulur. Bu oturuşta birinci Tehiyyat okunur ve üçüncü rekâte kalkılır. Üçüncü rekâte kalkarken eller kaldırılır. Son iki rekâtte sadece Fatiha okunur, sure okunmaz.

Son rekâtte, otururken son Tahiyyat okunur. Tahiyyatta; salevat-ı şerifeyi “Allahümme salli ala Muhammed”e kadar okumak farz, kalanını okumak sünnettir.

Sonra; önce sağa, sonra da sola selam verilir.

Bütün oturuşlarda sağ ayak dikilir ve sol ayak yatırılarak üstünde oturulur. Bu oturuşa “İftiraş” denir. Sadece son oturuşta, sağ ayak dikilir ve sol ayak, sağ ayağın altından çıkarılır. Bu oturuşa da

(35)

Sabah namazının son rekâtinde rükûdan kalktıktan sonra, eller kaldırılarak kunut okunur. Kunut, ayrıca Ramazan ayının ikinci yarısından itibaren ayın sonuna kadarki vitir namazlarının son rekâtlarında de okunur.

Namazdan sonra zikir ve dua

Selamdan sonra, 3 kere: “Estağfirullah-el-azim-ellezi la ilahe illa

huvel-Hayyel-Kayyume ve etubu ileyhi” denir.

Meali:

(Büyük, kendisinden başka ilah olmayan, her zaman diri olan ve her şeyi ayakta tutan Allah’tan günahlarımın bağışlanmasını diliyorum ve O’na tevbe ediyorum (yani bütün günahlardan yüz çevirip O’na

dönüyorum.])

Ardından: “Allahümme entes-Selamu ve minkes-selamu

tebarekte ve tealeyte ya Zel-celali vel-ikrami,” denir.

(Allah’ım! Sen, Selam’sın, selamet sendendir. Sen çok büyüksün, hayrın ve bereketin çoktur, sen çok yücesin, büyüklük ve ikram sahibisin.)

Ve Ayet-ül-kürsi okunur.

Sonra sırayla 33’er defa: “Sübhanallahi”, (Allah, bütün kusurlardan münezzehtir) “El-Hamdu lillahi”, (Allah’a hamd olsun) “Allahü

ekber” (Allah en büyüktür) okunur.

Yüzüncü defa: “La ilahe illellahü vahdehü la şerike lehü

lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve ala külli şey’in kadirun.”

Meali:

(Allah’tan başka ilah yoktur, O birdir, mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur ve O’nun herşeye gücü yeter.)

(36)

“Allahümme inni es’eluke mucibati rahmetike ve azaimi

magfiretike ves-selamete min külli ismin vel-ganimete min külli birrin vel-fevze bil-cenneti ven-necate minen-nari Allahümme inni euzu bike minel-hemmi vel-huzni ve euzu bike minel-aczi vel-keseli ve euzu bike minel-buhli vel-cubni vel-feşeli ve min galebetit-deyni ve kahrir-ricali.”

Meali:

(Allah’ım! Şüphesiz ben senden; rahmetinin muciblerini ve

bağışlamanın azimelerini, bütün günahlardan salim kalmayı, her çeşit hayrı, Cenneti kazanmayı ve ateşten kurtulmayı diliyorum. Allah’ım! Keder ve üzüntüden sana sığınırım, acizlik ve tembellikten sana sığınırım, cimrilik, korkaklık, başarısızlık, borç altında ezilmek ve erkeklerin kahrından sana ağınırım.)

Münferid de, me’mum [imama uyan] da imam da; duayı gizli yapar. Ancak hazır olanların öğrenmesi için, onlar öğreninceye kadar, aşikâre okunabilir.

İmam, zikir ve dua esnasında; solunu mihraba sağını da cemaate çevirerek yüzünü onlara dönderir.

Sonra secde yerlerini çoğaltmak için, başka bir yerde (kaza veya sünnet) namaz kılınır. Çünkü secde edilen yerler, Kıyamet günü kişiye şahitlik yapacaktır.

Şafii’de secde-i sehv ve secde-i tilavet

Secde-i sehv, yanılma secdesi demektir. (Secde-i sehvi gerektirecek bir şey yapıldığı zaman,) secde-i sehv yapmak, sünnet-i

(37)

Secde-i sehv, şöyle yapılır: Namazın sonunda tekbir alıp secdeye varılır, diğer secdelerde olduğu gibi üç kere, “Sübhane

Rabbiye’l-a’la ve bihamdihi” denir, sonra; “Sübhanellezi la yenamu ve la yeshu” (Uyumayan ve yanılmayan Rabbim, bütün kusurlardan

münezzehtir) denir. Sonra oturulur ve iki secde arasında okunan:

“Rabbiğfir li verhamni vecburni verzukni vehdini ve afini ve’fu anni” (Ya Rabbi! Günahlarımı bağışla, bana rahmet eyle, eksiklerimi

kapat, bana rızık ver, bana hidayet nasib eyle, bana afiyet ver ve beni affeyle) okunur.

İkinci defa secdeye varılır. Aynı teşbihler okunur. Sonra secdeden doğrulup oturulur ve selam verilir.

Secde-i sehv yapmayı gerektiren haller:

1- Birinci teşehhüd ve kunut gibi, namazın “Eb’az” olan

sünnetlerinden birini, unutarak veya kasden terketmek.

2- Kıldığı rekât sayısında şüpheye düşmek. Mesela dört rekâtlı bir

namazı kılarken, içinde bulunduğu rekât üçüncü mü, dördüncü mü diye tereddüt eden kişi, üçüncü rekâtte olduğunu kabul edip bir rekât daha kılar. Namazının sonunda, secde-i sehv yapar.

Birinci rekâtın secdesinde iken rüku edip etmediğinde şüpheye düşen kimse, hemen rükua geri dönüp oradan itibaren rekâtını tamamlar, yani rükudan sonra itidal yapar, sonra da secdelerini yapar. Sonra da namazın sonunda secde-i sehv yapar.

3- Kasden yapılınca namazı bozan bir işi, yanılarak yapmak. Mesela

fazla bir rekât kılmak, fazla bir rüku yapmak veya fazla bir secde etmek gibi.

4- Fatiha, son oturuştaki teşehhüd ve bu teşehhüddeki salevat gibi

bir rüknü, esas yerinde okumakla beraber, başka bir yerde tekrar okumak. Mesela Fatihayı oturuşlarda, teşehhüdü veya salavatı ayakta okumak gibi.

İmama uyan bir kimse; secde-i sehv yapmayı gerektirecek bir iş yaparsa secde-i sehv yapmaz. Ancak imam secde-i sehv yaptığı zaman, cemaat de yapar.

(38)

Secde-i tilavet

Secde ayetlerinden biri okunduğu zaman, hem okuyanın hem de dinleyenin, secde-i tilavet yapması, sünnet-i müekkededir. Secde ayetleri 14 tane olup şunlardır:

1- Hac suresi (18. ayet-i kerime)

2 - Hac suresi (77. ayet-i kerime)

3- Araf suresi (206. ayet-i kerime) 4- Rad suresi (15. ayet-i kerime) 5- Nahl suresi. (49. ayet-i kerime) 6- İsra suresi (107. ayet-i kerime) 7- Meryem suresi (58. ayet-i kerime) 8- Furkan suresi (60. ayet-i kerime) 9- Nemi suresi (25. ayet-i kerime) 10- Secde suresi. (15. ayet-i kerime) 11- Fussilet suresi. (37. ayet-i kerime). 12- Necm suresi. (62. ayet-i kerime) 13- İnşikak suresi. (21. ayet-i kerime) 14- Alak suresi. (19. ayet-i kerime)

Sad suresi 24. ayet-i kerimedeki secde, tilavet secdesi değil, şükür secdesidir. Dolayısiyle bu ayet-i kerime okunduğunda, secde-i şükür için niyet edilir.

Secde-i şükür

Bir nimetin gelmesi, bir musibetin kalkması, bir musibete uğrayan veya günahkâr bir kimse görüldüğü durumlarda, secde-i şükür yapılması sünnettir.

Secde-i tilavet ve secde-i şükrün şartları; namazın şartlarının aynısıdır. Ayrıca secde-i tilavet ve secde-i şükür ile sebepleri arasında örfen uzun bir zaman geçmemesi gerekir. Şayet kişi

(39)

abdestli değilse, 4 defa şöyle der:

“Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illellahü vellahü ekberü ve la havle vela kuvvete illa billahil-aliyyil-azimi.”

Secde-i tilavet ve secde-i şükrün rükünleri şunlardır:

1- Niyet.

2- Tekbiret-ül-ihram.

3- Bir tane secde yapmak.

4- Oturduktan sonra selam vermek. Şayet secde-i tilavet, namazda

yapılıyorsa, cemaat imamına uyar. İmam ve tek başına namaz kılan ise, sadece kalb ile niyet getirirler, dil ile niyet getirilmez.

Secdede, şöyle denir:

“Secede vechi li-llezi halekahü vve savverehü ve şakke sem’ahü ve besarehü bi havlihi ve kuvvetihi fetebareke-llahü ahsen-ül-halikine.”

Şafii’de cemaatle namaz

Cemaatle kılınan namazın sevabı, yalnız başına kılınan namazın sevabından çoktur. Hadis-i şerifte: “Cemaatle kılman namaz, yalnız

başına kılman namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir”

buyuruldu. Camideki cemaatin sevabı da, başka yerdeki cemaatin sevabından çoktur.

Cemaate namaz kıldıran kimseye imam denir. İmama uyana

“Muktedi” veya “Me’mum” denir. İmamda aranan şartlar şunlardır: 1- Müslüman olmak.

2- Akıllı olmak (deli olmamak.)

(40)

solundan ayırt edebilme çağına ermiş olmak. Bu itibarla henüz 7 yaşına varmamış çocuğun imamlığı caiz değildir.

4- Erkek olmak. Kadının, erkeklere imam olması caiz değildir. 5- Kıraatinin sahih olması.

6- Kendisine uyulacak imamın, o anda, başka bir imama uymuş

halde bulunmaması.

Cemaatle namaz kılmanın şartları

Cemaatle namaz kılmanın bazı şartları şunlardır:

1- Müslüman olmak. 2- Akıllı olmak.

3- İmama uymaya niyet etmek.

4- Namazdaki fiillerde, imamı takip etmek. 5- Uyan kişinin imamın hareketlerini bilmesi.

6- Uyan kişinin itikadına göre, imamın namazının sahih olması. Bir

kavle göre; imamın namazı kendi mezhebine göre sahih ise, ona uyan kişinin mezhebine göre sahih olmamasının zararı yoktur.

7- İmamın kılmakta olduğu namazı bilahare iade etmek durumunda

olmaması.

8- İmamın kıraatinin sahih olması.

9- Kıble hususunda, imamla ona uyan kimsenin kanaatlerinin bir

olması. Kıble konusunda farklı düşünen yani biri kıble bu tarafta, diğeri şu tarafta diyen kimseler birbirine uyamazlar.

Mesbuk meselesi

Mesbuk; herhangi bir rekâtte, Fatihayı okuyabilecek kadar bir zaman, imamla beraber, ayakta bulunmayan kimsedir.

Böyle bir kimse, yani bir Fatiha okuyabilecek kadar, imamla beraber ayakta bulunmayan kimse, rükudan önce imama yetişirse, Fatiha’dan okuyabildiği miktarını okur, imam rükua gidince, o da rükua gider,

(41)

Fatiha’nın kalan kısmını okuması gerekmez. Şayet rükuda imama yetişirse, yine o rekâte yetişmiş olur. Fatihayı hiç okumamış

olmasının mahzuru yoktur. İtidalde veya daha sonra imama yetişirse, o rekâtı kaçırmış olur. Fakat imama uyarak, onun yaptığı gibi yapar. İmam, selam verince kalkıp namazını tamamlar.

İmamı rükuda gören kimse, önce iftitah tekbirini alır, sonra da rüku için tekbir alarak hemen rükua iner.

Son oturuşta imama yetişen kimse, iftitah tekbirini alıp hemen oturur, imam selam verdikten sonra kalkar. Tam olarak namazını baştan kılar. Çünkü rükudan sonra, imama yetişen kimsenin, o rekâti sayılmaz, fakat yine de o kişi cemaat sevabını almış olur.

Sabah namazında, ikinci rekâte yetişen kimse, imamla beraber kunutu okuduğu halde, ikinci rekâtte tekrar okur. Çünkü kunut ikinci rekâttedir.

Akşam namazının, son rekâtının rükuundan önce, imama yetişen kimse, o rekâte yetişmiş olur. İmamla beraber teşehhüdü okuduğu halde, ikinci rekâtte yine okur. Çünkü kendisi için, ilk teşehhüd yeri burasıdır.

Şafii’de cuma namazı

Cuma namazının vücub şartlan şunlardır:

1- Müslüman olmak. 2- Akıllı olmak.

3- Baliğ olmak.

(42)

5- Hür olmak. Kölelere farz değil.

6- Mukim olmak. Yolcuya ve göçebelere farz değildir.

7- Sağlıklı olmak. Cuma namazına, yürüyerek veya binekle gitmekte

sıkıntı vve zorluk çeken hastaya, çok yaşlıya ve camiye götürecek birini bulamayan amaya farz değildir.

Cuma namazının farzı iki rekâttır. Cemaatle kılınması farzdır.

Cuma namazının sıhhat şartları

Cuma namazının sıhhat yani geçerli olmasının şartlan, diğer namazların sıhhat şartları gibidir. Ayrıca aşağıdaki hususlara da riayet etmek gerekir:

1- Cuma namazının şehir veya köyde, meskun saha içinde kılınması.

Şu halde meskun saha dışında kalan arazi, çöl ve bahçe gibi yerlerde Cuma namazı kılınmaz. Devamlı çadırlarda yaşayanların, çadırları sahasında Cuma namazı kılınamaz.

2- Cuma namazının; Müslüman, akıllı, baliğ, hür, erkek, mukim olan

en az 40 kişi ile kılınması. Bu itibarla; bir köyde bu şartları taşıyan 40 erkek yoksa, onlara Cuma namazı farz değildir ve orada Cuma

namazı kılınamaz. Bu şartlardan birini taşımayan mesela mukim, yani yerli olmayıp dışardan gelen yüzlerce yolcu orada toplansa bile,

Cuma namazını kılamazlar.

3- Cuma namazının öğle namazının vaktinde kılınması. Öğle vakti

çıktıktan sonra, Cuma namazı kılınamaz. Öğle namazı kaza edilir.

4- Cuma namazına, geç kalıp, ancak ikinci rekâte yetişen kimse,

Cuma namazına yetişmiş olur.

Fakat ikinci rekâtın rükuundan sonra mesela teşehhüdde, imama yetişen kimse, her iki rekâtı de kaçırmış olur. Böyle bir kimse, imam selam verince kalkıp; dört rekâtlık öğle namazını tamamlar.

5- Birden fazla camide Cuma namazı kılınan yerde, Cuma

namazından sonra, ayrıca öğle namazını kılmak.

6- Cuma namazından önce, hutbe okumak.

Kendisine; Cuma namazı farz olan kimsenin, Cuma günü fecir doğduktan sonra, yani sabah namazının vakti girdikten sonra ve

(43)

Cuma namazından önce; yolculuğa çıkması haramdır. Ancak yol üzerinde Cuma namazı kılınan bir yere yetişip orada kılması mümkün ise, Cuma namazından önce yola çıkabilir.

Kendisine, Cuma namazı farz olan kimsenin, Cuma namazının iç ezanının başlamasıyla beraber, her çeşit dünyevi işlerle meşgul olması haramdır.

Hutbenin şartları

Hutbe, Cuma namazının şartlarındandır. Hutbenin sahih yani geçerli olmasının şartları şunlardır:

1- Hutbenin iki tane olması ve öğle namazı vaktinde okunması. 2- Hutbenin, bütün rükünlerinin Arapça olarak okunması.

3- Hutbe rükünleri arasında, iki hutbe arasında ve hutbeler ile namaz

arasında hafif iki rekât namaz kılınabilecek kadar ara verilmemesi. Ancak rükünler arasında yapılan vaaz, fasıla sayılmaz. Bununla beraber, vaazın kısa tutulması sünnettir.

4- Hutbenin ayakta okunması.

5- Hutbenin bütün rükünlerinin, Cuma namazının sıhhati için aranan

şartları taşıyan, en az kırk kişiye işittirecek kadar yüksek bir ses tonu ile okunması.

6- Hatibin, iki hutbe arasında biraz oturması. Bu oturuşun, bir ihlas

okunacak kadar sürmesi sünnettir.

7- Hatibin erkek olması.

8- Hutbenin, Cuma namazından önce okunması.

Hutbenin rükünleri

1- Her iki hutbede Allahü tealaya hamd etmek.

2- Her iki hutbede Peygamber efendimize salat (salevat) getirmek.

Salavatta O’nun ismini anmak; mesela “Allahümme salli ala

Muhammedin ve ala ali Muhammed” demek şarttır, zamir ile

(44)

3- Her iki hutbede takva için tavsiyede bulunmak. Bu rükün;

“Usiküm bi takvallah” (Size, Allah’ın takvasını tavsiye ediyorum)

gibi cümlelerle ifade edilir.

4- Hutbelerin birisinde bir ayet okumak. Ayetin birinci hutbede

okunması efdaldir.

5- İkinci hutbede müminlere, ahiret ile ilgili dua etmek.

Hutbenin sünnetleri

1- Önce hamd, sonra salevat, sonra takva için vasiyet olmak üzere

rükünleri sırasıyla okumak.

2- Hatibin sesini işitenlerin, hutbeyi dinlemeleri.

3- Hatibin, minber gibi yüksek bir yerde hutbe okuması, minbere

çıkınca cemaate dönüp selam vermesi, sonra oturması, bundan sonra müezzinin minberin önünde ve hatibin karşısında, ezan okuduktan sonra, hutbeye başlanması.

4- Hutbenin anlaşılır, cümlelerinin düzgün ve kısa olması.

5- Hatibin, hutbe okurken sağa sola dönmemesi. Sağ elini minberin

kenarı üzerine koyması vve iki hutbe arasındaki oturuşta ihlas suresini okuması.

Cumanın sünnetleri

Cuma günü, yapılması sünnet olan işlerden bazıları:

1- Cuma guslü niyetiyle gusledip, bedeni iyice temizlemek. Bunun

vakti, sabah namazının vaktinin girmesiyle başlar.

2- Uzamış olan el ve ayak tırnaklarını kesmek, fazla kılları gidermek,

bıyığı kısaltmak, saç ve sakalı taramak.

3- En güzel elbiseyi giymek, güzel koku sürünmek. 4- Cumaya erken gitmek.

5- Cumaya giderken ağırbaşlı ve sükunetle yürümek, yolda gizlice

zikir veya Kur’an-ı kerim okumak.

6- Camiye girince en önde olan boşluğu doldurmak, namaz kılanların

Referensi

Dokumen terkait

Berdasarkan uraian latar belakang di atas, maka tujuan penelitian ini adalah untuk: (1) Mengetahui tingkat kesesuaian lahan untuk tanaman temulawak (Curcuma

SRU adalah suatu unit yang melakukan proses pemurnian pelarut yang telah dipakai di CPU (catalyst preparation unit) dan PPU (prepolymerisation unit) agar dapat dipergunakan kembali

Ritus atau upacara malam midodareni ini berasal dari cerita rakyat Jaka Tarub yang memperisteri bidadari Dewi Nawangwulan, yang memiliki putri bernama Dewi Nawangsih dan dari

Pemerintah bertujuan mempercepat diversifikasi energi bahan bakar kebutuhan pembangkit listrik dari bahan bakar minyak ke bahan bakar batubara, melalui Peraturan

internal dengan baik di SKPD maka tindakan kecurangan akan dapat berkurang. Good governance berpengaruh negatif signifikan terhadap tingkat kecurangan. Ini artinya

Adapun yang menjadi perumusan masalah dalam penelitian ini adalah bagaimana eksistensi jembatan tabayang terhadap keadaan sosial (pendidikan, dan interkasi sosial)

Explosion adalah pecah secara tiba-tiba dan dengan cara kekerasan dari suatu “plant” yang disebabkan oleh kekuatan tekanan uap atau cairan dari dalam (selain

Alhamdulillahirrobbil’alamiin, in the name of Allah, The Most Gracious, The Most Merciful and all praises be upon Allah SWT, lord of the world who has given his divine