• Tidak ada hasil yang ditemukan

osmanlı da işçiler ve işçi hareketleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "osmanlı da işçiler ve işçi hareketleri"

Copied!
348
0
0

Teks penuh

(1)

T.C

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

OSMANLI DEVLETİ’NDE

İŞÇİLER VE İŞÇİ HAREKETLERİ (1876-1914)

DOKTORA TEZİ

Cevdet KIRPIK

Tez Danõşmanõ: Prof. Dr. Bayram KODAMAN

(2)
(3)

ÖNSÖZ

İşçi tarihi, toplumsal tarihin önemli bir bölümünü teşkil etmektedir. Son dönem Osmanlõ toplumunda genel nüfusa oranlarõ büyük bir yekun teşkil etmeyen işçiler, gerek ekonomik faaliyet içindeki yerleri ve gerekse sosyal ve siyasal olaylarda oynadõklarõ roller itibariyle, dikkat çekici toplumsal bir sõnõf özelliği taşõmaktaydõ. Bunalõmlõ bir dönem geçirmekte olan toplumun bu kesiminin tarihi nasõldõ, sorusuna verilecek cevap, mukayese açõsõndan gerek Osmanlõ tarihinin önceki dönemleri ve gerekse Cumhuriyet tarihi açõsõndan aydõnlatõcõ olacaktõr.

İşçilerin Osmanlõ toplumundaki yeri ve oynadõklarõ rolleri gün yüzüne çõkarmak amacõyla 1930’lu yõllarõn başõndan itibaren seyrek de olsa eserler yazõlmaya başlanmõştõr. Bu çerçevede çalõşma yapanlardan ilki Hüseyin Avni Şanda olup, eserlerinde 1908 işçi hareketleri ile ekonomik yapõdaki değişmeleri, bu değişimlerin çalõşanlar üzerindeki etkisine değinmektedir. Şanda’yõ yaptõklarõ çalõşmalarla Hikmet Kõvõlcõmlõ, Lütfü Erişçi, Kemal Sülker takip etmiştir. Tedkik eserler içerisinde en kapsamlõ ve detaylõsõ Oya Sencer tarafõndan yazõlan ve 1969 yõlõnda yayõnlanan Türkiye’de İşçi Sõnõfõ Doğuşu ve Yapõsõ adlõ çalõşma olmuştur. Sencer, çalõşmasõnda özellikle yerli ve yabancõ gazeteleri esas alarak kõymetli bilgiler vermiştir. Sencer’den bir süre sonra Kurthan Fişek, Türkiye’de Kapitalizm’in Gelişmesi ve İşçi Sõnõfõ adlõ eseriyle işçi tarihine katkõda bulundu. Zonguldak’taki maden ocaklarõnda çalõşan işçilerin tarihini aydõnlatma adõna dikkate değer bir diğer çalõşmayõ da Sina Çõladõr ortaya koydu. İlerleyen yõllarda Mesut Gülmez, Şehmus Güzel, Yõldõrõm Koç, Ahmet Makal, Yüksel Işõk ve Yavuz Selim Karakõşla işçi tarihine katkõda bulundular. Bu arada yabancõ yazarlarõn da Türk işçi tarihine ilgi duyduklarõ görüldü. Özellikle Donald Quataert’õn çalõşmalarõ dikkate değerdir. Yine Osmanlõ demiryolu işçilerine dair bilgi veren Arhangelos Gavriel ile 1800-1870 dönemindeki işçi hareketleriyle ilgili doktora tezi hazõrlayan Birten Çelik’in eserini ve konuyla ilgili özellikle Tarih ve Toplum, Toplumsal Tarih ve Toplum ve Bilim gibi dergilerde değişik yazarlarca kaleme alõnmõş makalelerin varlõğõnõ da burada zikretmeliyiz.

Yerli ve yabancõ yazarlarõn yapmõş olduklarõ bu çalõşmalar şüphesiz işçi tarihinin üzerindeki sis perdesini önemli ölçüde aralamõştõr. Ancak, incelenen dönem içerisinde doğrudan işçi tarihini konu alan çalõşmalar daha çok dönemin basõn organlarõ ile diğer kaynaklara dayanmaktadõr. Çalõşmalarda konuyla ilgili devlet birimlerinin yazõşmalarõnõ içeren Osmanlõ arşiv kaynaklarõ yok denecek kadar az kullanõlmõştõr. Bu arada hemen belirtelim ki, Donald Quataert diğer araştõrmacõlara göre Osmanlõ arşiv belgelerinden nispeten daha fazla yararlanmõş olmakla belgelerin zenginliği ile kõyaslandõğõnda yeterli değildir. Yine Birten Çelik de çalõşmasõnda arşiv belgelerini son derece sõnõrlõ sayõda kullanmõş, daha çok ikinci el kaynaklara yönelmiştir.

Halbuki Osmanlõ işçi tarihi çalõşõlõrken zengin bir içeriğe sahip olan Osmanlõ arşiv kaynaklarõnõn kullanõlmamasõ, ortaya konacak eserde ciddî eksikliklerin bulunmasõna yol açacaktõr. Önceki araştõrmacõlarõn Osmanlõ arşivlerini ya hiç kullanmamalarõ ya da sõnõrlõ ölçüde kullanmalarõ, bizi son dönem Osmanlõ işçi tarihi üzerinde çalõşmaya sevk eden etkenlerden biri oldu. Başbakanlõk Osmanlõ Arşivi’ndeki tasnif çalõşmalarõnda kat edilen mesafe, çalõşmamõzõn ortaya çõkmasõnõ kolaylaştõrdõ. Önceki araştõrmacõlarõn faydalanmadõklarõ yahut son derece sõnõrlõ ölçülerde faydalandõklarõ ve işçi tarihini anlamada inanõlmaz bir zenginlik sunan bir çok tasnif tarafõmõzdan incelendi. Örneğin, Zabtiye Nezareti Evrakõ, Dahiliye Nezareti Evrakõ, Yõldõz Tasnifi ve İradeler özellikle işçi hareketlerini ve işçilerle ilgili daha bir çok meseleyi aydõnlatmada son derece kõymetli bilgiler sunmakta olduğundan, temel başvuru kaynağõmõz bunlar oldu. Bunun yanõnda son dönem Osmanlõ tarihi araştõrmalarõnda göz ardõ edilemeyecek başka bir başvuru kaynağõ da

(4)

basõndõr. XIX.yüzyõlõn sonlarõna doğru artan basõn hayatõ, II. Meşrutiyet’in ilânõndan sonra sansürün kalkmasõyla birlikte daha da çeşitlendi ve toplumu ilgilendiren her tür konu basõna yansõmaya başladõ. Bu nedenle çalõşmamõzõn arşiv belgelerinden sonraki ikinci en önemli dayanağõ da dönemin basõn organlarõ oldu ve bir kõsõm gazete bu çerçevede incelendi. Bunlarõn yanõnda döneme ait yasal mevzuatõn bulunduğu Düsturlar ve konu ile ilgili her tür kitap, makale ve ansiklopedi gözden geçirildi.

Şimdiye kadar yapõlan çalõşmalarda dikkati çeken hususlardan biri de yoğunlaşmanõn daha çok işçi hareketleri üzerinde olmasõdõr. Bunun dõşõnda işçilerin sosyal haklarõ, etnik yapõlarõ ve aile yaşantõlarõ ile yabancõ işçiler ve bunlarõn neden olduklarõ sorunlar gibi hususlara ya ikinci plânda yer verilmiş ya da hiç değinilmemiştir.

İşçi tarihini aydõnlatma adõna yapõlan bu çalõşmada 1876-1914 yõllarõ arasõ tercih edildi. Seçilen dönem Osmanlõ tarihi açõsõndan önemli dönüm noktalarõnõ teşkil etmektedir. Öncelikle I. Meşrutiyetle anayasal yönetime geçilmiş, ardõndan gelen baskõ dönemi II. Meşrutiyetle sona ermiştir. II. Meşrutiyetle anayasa tekrar yürürlüğe konulmuş, kişi hak ve özgürlükleri genişletilmiştir. Gerek Meşrutiyet ve gerekse sõkõ bir yönetimin hakim olduğu II. Abdülhamit döneminin işçilere dönük politikalarõ ve işçilerin verdiği tepki ile iki dönem arasõnda işçilere yaklaşõm açõsõndan farklarõ ortaya koymak büyük önem arz etmektedir. Çalõşma, I. Dünya Savaşõ dönemindeki olağanüstü şartlarõn işçiler açõsõndan farklõ bir karakter taşõyacağõ düşüncesiyle 1914 yõlõyla sõnõrlandõrõldõ.

Çalõşmanõn ortaya çõkmasõnda bir çok kişinin yardõmõnõ gördüm. Öncelikle danõşmanlõğõmõ kabul eden, çalõşmalarõma destek vererek son derece kõymetli tavsiye ve yönlendirmelerde bulunan saygõdeğer hocam Prof. Dr. Bayram Kodaman’a sonsuz teşekkür ediyorum. Onun yüreklendirmesi ve önerileri olmasa bu eser ortaya çõkmayacaktõ. Bir kõsõm kaynağa ulaşmada büyük desteğini gördüğüm, Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölüm Başkanõ saygõdeğer hocam Doç. Dr. Abdullah Saydam’a özellikle teşekkür ediyorum. Yine Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hikmet Öksüz’e, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünden Dr. Abdullah Şevki Duymaz’a, Yrd. Doç. Dr. Hasan Babacan’a ve Yrd. Doç. Dr. Süleyman Seydi’ye teşekkür borçluyum. Halen görev yapmakta olduğum okulumun müdürü sayõn İbrahim Baytar’a ve müdür yardõmcõsõ Resul Kurtuluş’a tezin ortaya çõkmasõ sürecinde gösterdikleri kolaylõklardan dolayõ teşekkür ediyorum.

Çalõşmanõn tamamlanmasõ sürecinde araştõrma yaptõğõm kurumlarda da bir çok kişinin yardõmõnõ gördüm. Bu çerçevede başta Başbakanlõk Osmanlõ Arşivi çalõşanlarõ olmak üzere, Başbakanlõk Cumhuriyet Arşivi, Millî Kütüphane, Bayezit Kütüphanesi, Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kütüphanesi, İslami Araştõrmalar Merkezi Kütüphanesi ile Trabzon’daki kütüphanelerde bulunan yetkililere teşekkür ediyordum.

Haziran 2004, Trabzon Cevdet KIRPIK

(5)

ÖZET

OSMANLI DEVLETİ’NDE İŞÇİLER VE İŞÇİ HAREKETLERİ (1876-1914) Cevdet KIRPIK

Süleyman Demirel Üniversitesi, Tarih Bölümü Doktora Tezi, 343 sayfa, Haziran 2004.

Danõşman: Prof. Dr. Bayram KODAMAN.

Tez, giriş kõsmõndan sonra üç bölümden oluşmaktadõr. Girişte XIX. yüzyõl sonlarõ ile XX. yüzyõl başlarõnda Osmanlõ ekonomisine ana hatlarõyla değinilmektedir. Bu dönemde Avrupa’da meydana gelen Sanayi İnkõlabõ ve Batõlõlara verilen ekonomik ayrõcalõklar ile devletin kendi bünyesindeki yapõsal sorunlar nedeniyle, ülke ekonomisi zor anlar yaşamaktaydõ.

Birinci bölümde ilk olarak 1876 öncesi dönemdeki işçilere kõsaca değinilmekte, daha sonra 1876-1914 dönemindeki işçilerden ayrõntõlõ olarak bahsedilmektedir. Devlet yüzyõllar boyu gerektiği zaman zorunlu istihdama başvurdu. Kendi ihtiyacõ olan işçileri kefalete bağlayarak ve piyasa şartlarõnda ücret ödeyerek istihdam ediyordu. Diğer yandan, serbest piyasadaki emek gücünün istihdamõ ve ücreti gibi konulara müdahale edilmiyordu. XIX. yüzyõlõn sonlarõnda teknoloji transferi ve yabancõ yatõrõmlar sebebiyle ülke dõşõndan çok sayõda işçi gelmeye başlamõştõ. Bu işçiler, ülkede çeşitli sorunlara neden oldular. Burada devletin gerek bu işçilerle ilgili ve gerekse genel anlamdaki işçi politikasõnõn nasõl olduğu konusu üzerinde duruldu. Ülkeye gelen yabancõ işçiler bir yana, ülke içindeki işçilerin etnik yapõsõnda da çeşitlilik vardõ. Devlet teşekküllerinde daha çok Müslümanlar istihdam edilirken, yabancõ sermayedarlar ile yerli gayrimüslim patronlar kendi dindaşlarõnõ tercih etmekteydi. Müslüman ya da gayrimüslim kadõn ve çocuklar, genel anlamda yetişkin erkeklere göre daha az bir ücretle çalõşmaktaydõ.

İşçi ücretleri sektörden sektöre, bölgeden bölgeye ve en önemlisi de işçinin maharetine göre farklõlõk arz ediyordu. Mesai saatleri uzun ve çalõşma şartlarõ kötüydü. Yoğun çalõşma sürecinde imdatlarõna bir günlük hafta tatili ile dinî bayramlar yetişiyordu. Bununla birlikte gerek çalõşma şartlarõnõn iyileştirilmesi ve gerekse bir takõm diğer haklar açõsõndan önemli gelişmeler oldu. Bilhassa devlet sektöründe çalõşan işçiler için sağlõk hizmetleri ve sosyal güvenlik alanõnda son derece ciddî adõmlar atõldõ.

İkinci bölümde işçi teşkilatlanmasõ ve işçi hareketleri ile bunlarõn sebep ve sonuçlarõ üzerinde duruldu. İşçi örgütlenmesinde değişik faktörler rol oynamaktaydõ. Avrupa’dan getirilen işçiler, beraberinde kendi ülkelerinde gördükleri teşkilat fikrini ülkeye taşõdõlar. Ayrõca sosyalizmin de kayda değer etkisi görüldü. Böylece Osmanlõ toplumu ilk kez işçi cemiyet ve sendikalarõyla tanõştõ. İşçileri bir fikir ve ideal etrafõnda toplayan bu teşkilatlar, işçi hareketlerinin başlamasõnda da etkili oldu.

İşçi hareketlerinin meydana gelmesinde bir çok diğer etkenler de rol oynamõştõ. II. Meşrutiyet öncesinde daha çok birikmiş ücretlerin ödenmesi isteği ile yapõlan grevler, yeni dönemde başta ücret artõş talepleri olmak üzere büyük bir çeşitlilik arz etti. 1908 yõlõ yaz aylarõnda, sanayileşmenin yoğun olduğu İstanbul, Selanik ve İzmir başta olmak üzere ülkenin hemen her yanõnda büyük bir grev fõrtõnasõ koptu. Aynõ yõlõn güz döneminden itibaren hõz kaybetmekle birlikte yõl sonuna kadar ciddî boyutlarda grev hadiseleri meydana geldi. İşçiler, taleplerinin çoğunu elde edemedi. Devlet ise işçi hareketleri karşõsõnda fiilî ve yasal tedbirlere baş vurdu. Bunun da etkisiyle 1909’dan I. Dünya savaşõnõn başladõğõ ana kadarki dönemde işçi hareketleri eski canlõlõğõndan çok şey kaybetmişti.

Anahtar Kelimeler: İşçiler, işçi hareketleri, yabancõ işçiler, işçi örgütleri, işçi ücretleri,

(6)

ABSTRACT

LABOUR AND THE MOVEMENTS OF LABOUR IN THE OTTOMAN EMPIRE (1876-1914)

Cevdet KIRPIK

Süleyman Demirel University, Department of History Ph.D, 343 pages, June 2004

Supervising Professor: Prof. Dr. Bayram KODAMAN

This thesis consists of two chapters following an introduction. Introduction dwells on the Ottoman economy at the end of nineteenth century and at the beginning of twentieth century. At this period, the Ottoman economy had a hard time because of structural problems, and the industrial revolution at the West, and also the capitulation, which were given to the Western countries.

First chapter briefly tackles on the workers of pre-1876, then it mentions the workers of 1876-1914 in detail. The State applied compulsory employment over centuries when it is needed. The workers that the state needed were employed by taking bail, paying normal wage. On the other hand, there were no interference to employment of workers and their wage at the free market.

At the end of nineteenth century, a considerable number of foreign workers had come to the country, as the result of foreign investment and import of technology. However, these workers caused a lot of problems. Therefore, this chapter analyses the policies of both foreign workers in particular and workers in general. Apart from these foreign workers, there were different ethnical elements in the countries indigenous workers. While the state were mostly employing Muslims foreign investors employed their own coreligionist. Muslims and non-Muslims women and children were employed lesser wage in general.

The worker’s wage were changing in accordance with their sectors and regions and most importantly workers skill. Working hours were longer and conditions were bad. A day off in a week and religious holidays were their best hours in their busy working days. However, a considerable improvement was seen in their working conditions and in their some other rights, particularly those who were working in medical sector and social security services.

The second chapter dwells on the worker’s organisation and Worker’s movement and their reasons and consequences. The workers that were brought from Europe were played an important role in worker’s organisation. Socialism also was one of the main factors that affected the worker’s organisation. Thus Ottoman society was introduced first time with the worker’s organisations and trade union

There were the strikes in the Ottoman after the Second constitution. The strikes were spread all over the countries, particularly those industrialised states such as Istanbul, İzmir, and Selanik. The state took constitutional measures against the worker’s movements. Therefore, the Worker’s movements were lost their excitement from 1909 to First World War.

Keywords: Labour, labour movements, foreign workers, worker’s organisations, worker’s

(7)

İÇİNDEKİLER Sayfa 1. Önsöz………...….………...iii 2. Özet……..………..………….………....………..v 3. Abstract………...…………...……….………...……...vi 2. İçindekiler.………..………...………...vii 6. Kõsaltmalar Dizini………...…….ix 5. Tablolar Dizini………..……...x

GİRİŞ: XIX. YÜZYIL SONU İLE XX. YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI DEVLETİ’NDE EKONOMİ...……….1

BİRİNCİ BÖLÜM OSMANLI DEVLETİ’NDE İŞÇİLER I. 1876 ÖNCESİ OSMANLI TOPLUMUNDA İŞÇİLER………….….……….28-47 A. Osmanlõ Devleti’nde Genel Olarak İşçi Kavramõ……..…………...28

B. Devletin İstihdam Politikasõ……….……..………...32

C. İşçi Örgütlenmesi………....………...………..41

D. Kefalet Sistemi………...………..……….……...44

E. Grevler ve Grev (Tatil-i Eşgal) Yasağõ………...………..………...45

II. XIX. YÜZYIL SONU İLE XX. YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI DEVLETİ’NDE İŞÇİLER………...………47-168 A. Devletin Çalõşma Hayatõna Yönelik Politikalarõ ……..………...…...47

a. Devletin İstihdam İlkeleri……..……….………....47

b. Yabancõ İşçiler ve Bunlarla İlgili Problemler…… ...………...…………..49

c. Devletin Yabancõ İşçiye Yaklaşõmõ…… ………...…...63

d. Yurt Dõşõna Giden İşçiler………..……….…….……75

B. İşçilerin Sosyal Durumu………...….……….82

a. İşçilerin Etnik Kökeni………..…………..…82

b. İşçilerin Aile Yaşantõsõ………...…..………...92

c. Kadõn ve Çocuk İşçiler……….………..…99

C. İşçilerin Hak ve Sorumluluklarõ……….………..……….109

a. İşçi Ücretleri………....…..………...109

b. Mesai Saatleri, Tatiller ve İzinler………...……….…………126

1. Mesai Kavramõ………...126

2. Tatiller ve İzinler………132

c. Sosyal Güvenlik Hakkõ Olarak Emeklilik………...……….135

d. Sosyal Yardõmlar……….148

D. Cezalar………..………...154

a. Para Cezalarõ………....154

b. İşten Çõkarma ve Sürgün Cezalarõ………..….155

(8)

İKİNCİ BÖLÜM

OSMANLI DEVLETİ’NDE İŞÇİ HAREKETLERİ

I. İŞÇİ SINIFINA İDEOLOJİK YAKLAŞIMLAR………..169-197

A. Liberalizm………..………..……162 B. Sosyalizm………..………...177 a. Müslümanlarda Sosyalizm………..178 b. Azõnlõklarda Sosyalizm………..……….185 1. Makedonya’da Sosyalizm………...186 2. Rumlar ve Sosyalizm………..187 3. Bulgarlar ve Sosyalizm………...……188 4. Ermeniler ve Sosyalizm………..189 c.Devlet ve Sosyalistler………191

II. OSMANLI DEVLETİ’NDE İŞÇİ TEŞKİLATLANMASI………..197-233 A. Teşkilatlanma Bilincinin Uyanmasõ………..………...197

B. İşçi Cemiyetleri……….………..…..198

C. İşçi Sendikalarõ………...………….…..211

D. Partiler ve İşçiler………...…218

E. Devletin İşçi Örgütlenmesine Yaklaşõmõ………...224

III. GREVLER………...233-275 A. Grevlerin Sebepleri………...233

a. Ücretlerin Gecikmesi Nedeniyle Yapõlan Grevler………...……….233

b. Ücret Artõşõ Talebiyle Yapõlan Grevler……...………...236

c. Dayanõşma Amacõyla Yapõlan Grevler………..240

d. Çalõşma Şartlarõnõn Düzeltilmesi Talebiyle Yapõlan Grevler………...…242

e. Diğer Nedenler………..244

f. Sosyalistlerin Grevler Üzerine Etkisi………...245

B. Grevlerin Sayõlarõ, Yer ve Zamanlarõ………..………..249

C. Grevlerin Sonuçlarõ………269

IV. DİĞER İŞÇİ EYLEMLERİ………...275

V. DEVLETİN İŞÇİ HAREKETLERİNE YAKLAŞIMI VE ALINAN TEDBİRLER…...288

VI. İŞÇİ HAREKETLERİNE İŞVEREN TEPKİSİ OLARAK LOKAVT……… 316 SONUÇ……….………321 KAYNAKÇA...……….327 EKLER……….….…337 EK-1………..………338 EK-2………..………339 EK-3………..……340 EK-4……….……….……341 EK-5……….…….……342 ÖZGEÇMİŞ……….……….…………343

(9)

KISALTMALAR DİZİNİ

A.MKT.MHM Bâbõâlî Evrak Odasõ Sadaret Evrakõ Mektubî Kalemi, Mühimme

BEO Bâbõâlî Evrak Odasõ

BOA Başbakanlõk Osmanlõ Arşivi

b. bin

DH.HMŞ Dahiliye Nezareti Hukuk Müşavirliği DH.İD İdare Kõsõm Belgeleri

DH.MUİ Dahiliye Nezareti Muhaberât-õ Umumiye İdaresi Belgeleri

DH.EUM.THR Tahrirât Kalemi Belgeleri

DH.EUM.VRK Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Evrak Odasõ Belgeleri DH.SYS Muhaberat-õ Umumiye Dairesi Siyasî Evrakõ

HR.HMŞ.İŞO Hariciye Nezareti Hukuk Müşavirliği İstişare Odasõ Evrakõ

MV Meclis-i Vükelâ Mazbatalarõ

Nr Numara

s Sayfa

Y.A.HUS Yõldõz Tasnifi, Sadaret Hususî Marûzât Evrakõ Y.A. RES Yõldõz Tasnifi, Sadaret Resmî Maruzat Evrakõ YEE Yõldõz Esas Evrakõ

Y.PRK.MTV Yõldõz Mütenevvi Maruzat Evrakõ

Y.PRK.UM Yõldõz Perakende, Umum Vilayetler Tahriratõ Y.PRK.AZJ Yõldõz Perakende, Arzuhal ve Jurnaller

Y.PRK.HH Yõldõz Perakende, Hazine-i Hassa Maruzatõ Evrakõ Y.PRK.ŞH Yõldõz Perakende, Şehremaneti Maruzatõ

Y.PRK.ASK Yõldõz Perakende, Askerî Maruzat

Y.PRK.ZB Yõldõz Perakende, Zabtiye Nezareti Analitik Envanteri Y.PRK.PT Yõldõz Perakende, Posta ve Telgraf Nezareti Maruzatõ Y.PRK.DH Yõldõz Perakende, Dahiliye Nezareti Evrakõ

Y.PRK.EŞA Yõldõz Perakende, Elçilik, Şehbenderlik ve

Ateşemiliterlik

ZB Zabtiye Nezareti Evrakõ

(10)

5. Tablolar Listesi

Sayfa Nr.

Tablo:1.1913 Sanayi İstatistik’ine Göre Müesseselerin Sektörlere Göre Dağõlõmõ…8

Tablo:2. Sanayi Kuruluşlarõnõn 1913’te Bölgelere Göre Dağõlõmõ………...….10

Tablo:3. Seçilen Alanlarda Ekilen Ürünlerin Oranlarõ (% olarak)………….……19

Tablo:1.1. Şark Demiryollarõ 1905 senesi Ağustos Ayõnda İkinci Kõsõm Üzerinde Çalõşan İşçilerin Tabiyeti……….……...53 Tablo:1.2. 15 Ağustos 1887 Tarihinde Ereğli Şirketinde Çalõşan Yabancõ İşçiler ve Milliyetleri………...………...55 Tablo:1.3. Ahyolu Burgosuna Gidecek İşçilerin Memleketleri ve Dini Yapõlarõ………...………76 Tablo:1.4. 3 Ekim 1883 Tarihinde Mõsõr’a Gidip Geri Dönen Bir Gemideki İşçilerin Etnik Yapõsõ…………...……….88 Tablo:1.5. Rusya’ya Gönderilecek Olan İşçilerin Memleket ve Dini Yapõlarõ…...89

Tablo:1.6.16 Şubat 1879 Tarihinde Rusya'ya Gidecek İşçilerin Memleketleri……95

Tablo:1.7. Tersane-i Amire'den gönüllü olarak işlerini terk eden işçiler……...……96

Tablo:1.8. Marangozhane-i Hümayunda istihdam edilen maaşlõ marangozlarõn mevcudu ve aldõklarõ ücretler………112

(11)

Tablo:1.9. 19-25 Mayõs 1889 tarihinde Yõldõz Sarayõ tamiratõnda çalõşan işçilerin yevmiyeleri ………...………...114 Tablo:1.10.Bazõ madenlerde ücretler………...………....116

Tablo:1.11. 1913 ve 1915 Yõllarõnda Bazõ Sanayi Dallarõnda Ücretler…………...118

Tablo:2.1.1876-1908 Grevleri (II. Meşrutiyet Öncesi)……..…..………... 250

Tablo: 2.2.1908 Grevleri (II. Meşrutiyet’in İlanõndan Sonra……….……...……...256

(12)

GİRİŞ

XIX. YÜZYIL SONU İLE XX. YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI EKONOMİSİ

Osmanlõ Devleti, XIX. yüzyõlõn sonlarõna gelindiğinde, eski gösterişli devrinden çok uzakta, siyasal, sosyal ve ekonomik birtakõm sorunlar yumağõ içinde kalmõş, buna rağmen çõkõş yollarõ arayan bir devlet görünümündeydi.

XIX. yüzyõlõn sonlarõndaki ekonomik yapõnõn şekillenmesinde daha eskiye dayanan etkiler olmakla birlikte, esas büyük değişim, yüzyõlõn başlarõndan itibaren olmuştu. XIX. yüzyõlõn başlarõna gelindiğinde ekonomi bir durgunluk dönemi yaşõyordu. Toprak sisteminin bozulmasõ, devletin önemli gelir kaynağõ olan tarõm gelirlerini toplayamamasõna neden olmuştu. Devlet, içten ve dõştan gelen birtakõm sorunlarla karşõ karşõyaydõ. Dõştan gelen tehlike Batõ'nõn askerî ve ekonomik üstünlüğü ile Rusya'nõn güneye doğru yayõlma girişimiydi. İçte ise âyanlar Sened-i İttifak’la güçlerinin zirvesine çõkmõşlardõ. Bu tehlikelerden kurtulmak için devlet, askerî gücü ve vergi gelirlerini artõrmayõ hedefledi. Bu bağlamda Yeniçeri Ocağõ kaldõrõldõ ve vergi gelirlerini artõrmak amacõyla da vergi toplama görevi âyanlardan alõnarak başka kişilere verildi. Tanzimat döneminde önce vergiler memurlar aracõlõğõ ile toplanmaya çalõşõldõ, bunda başarõ sağlanamayõnca iltizam sistemine geri dönüldü. Buna rağmen taşrada devlet, XIX. yüz yõl boyunca etkinliğini artõrdõ. Avrupalõ devletler de taşradaki güçlerle değil merkezî bürokrasiyle ilişkilerini geliştirerek daha fazla taviz koparõp, çõkarlarõnõ sürdürdü.

Avrupa'daki Napolyon savaşlarõndan Birinci Dünya Savaşõ'na kadar, Osmanlõ dõş ticareti daha öncesine göre büyük bir gelişme göstermesine rağmen, tarõmsal mallar ihraç eden, mamul mallar alan ve gõda mallarõ satan bir ekonomi durumuna geldi.1 Bunda Batõ’daki Sanayi İnkõlâbõnõn çok büyük bir rolü vardõ. Bu gelişmeler Osmanlõ’da mevcut sanayi üretiminin temellerini sarstõ. Bu sarsõlma ve belki de

(13)

yõkõlma süreci, toplumsal yapõ üzerinde de etkide bulunarak, birtakõm sorunlarõ beraberinde getirdi.

Sanayi: Burada değerlendirmeye alõnacak sanayi kuruluşlarõ, insan emeğinin yanõnda makine gücü kullanan, küçük üretim yapan imalâthanelere göre daha fazla işçi istihdam eden birimlerdir.

Anlaşõldõğõna göre XVII. yüzyõlõn sonunda Osmanlõ sanayii henüz ciddî bir surette sarsõlmamõştõ. Özellikle pamuk ve ipek imalâtõ çok önemli olan yerini koruyordu. Fakat yine de gerek ülke ihtiyaçlarõnõ karşõlama ve gerekse ihracat bakõmõndan önemini kaybetmiş olmakla birlikte henüz yõkõlõş dönemine girmemişti.2 XIX. yüzyõlõn başlarõnda (1825-1830) pamuk üretimi Manchester fabrikalarõnõn etkisi altõnda kalmõş ve olumsuz yönde etkilenmişti. Artõk Sanayi İnkõlâbõnõn etkisi iyice hissedilmekteydi. Buna bağlõ olarak pamuklu dokuma ve iplik üretiminde ciddî azalmalar olmakla birlikte direrenebilen kesimler de vardõ. İpek sanayii, işlemecilik, sahtiyan imalâtõ, bõçakçõlõk gibi bazõ şubeler henüz önemli surette sarsõlmamõştõ. Şehirlerdeki küçük sanayiler ve İstanbul ile Avrupa Türkiyesi gibi dõşarõyla ilişkisi sõkõ olan kõyõ kesimlerdeki pamuklu sanayi olumsuz yönde etkilenmiş ancak, iç kesimlerde hâlâ yerli mallar hakimdi. Bunun sebebi herhalde taşõma giderlerinin yüksek olmasõydõ.3

XIX. yüzyõlõn ortalarõna gelindiğinde pamuk sanayiinin dõşõnda kalan meselâ ipek sanayiinde de ciddî çöküşler meydana gelmişti. Üstelik bu çöküş yalnõz kõyõ kesimlerle kalmamõş uzak iç kesimlere de sirayet etmişti. Islah-õ Sanayi Komisyonunun 1868'de hazõrladõğõ bir mazbataya göre; 30-40 sene içerisinde İstanbul ve Üsküdar'daki kumaşçõ tezgahlarõnõn 2.750'den 25'e, kemhacõ tezgahlarõnõn 350'den 4'e, çatma yastõkçõlar tezgahlarõnõn 60'dan 8'e indiği ifade edilmektedir.4

2

Ömer Celal Sarc, “Tanzimat ve Sanayimiz”, Tanzimat I, Ankara, 1999, s.623 ve 625.

3 Sarc, “Tanzimat ve Sanayimiz,” s.425-426. 4 Sarc, “Tanzimat ve Sanayimiz,” s.428.

(14)

XIX. yüzyõlda Osmanlõ sanayiinin gelişmesi üzerine olumsuz etki yapan en önemli olaylardan biri şüphesiz İngiltere'yle 1838 tarihinde yapõlan Balta Limanõ Serbest Ticaret Anlaşmasõ’ydõ. Anlaşma ile devlet dõş ticaretteki tekeller ile savaş dönemlerinde aldõğõ olağan üstü vergileri kaldõrdõğõ gibi, ihracata %12, ithalata da %5 vergi getiriyordu. Ayrõca yabancõlarõn ödediği iç gümrükler kaldõrõlõrken, Osmanlõ vatandaşlarõnõn ödediği %8 oranõndaki gümrük vergisi devam etti. İhracattan alõnan vergiler 1860-1861 Lübnan bunalõmõ sõrasõnda %1'e indi ve bu oran I. Dünya Savaşõna kadar aynõ düzeyde kaldõ. İthalattaki vergiler ise, 1861'de %5'ten %8'e, 1905'te % 11'e ve 1908'de de %15'e çõkarõlmõştõ. 1838 anlaşmasõnõn hükümleri ancak Birinci Dünya Savaşõ sõrasõnda bir kenara itilebilmişti.5

Yüzyõlõn ortalarõna gelindiğinde ithal mallarõn rekabeti karşõsõnda pek çok büyük kentte, özellikle iplik eğirme ve kumaş dokuma gibi faaliyetlerde, el tezgahlarõ geriliyordu.

Serbest ticaret anlaşmasõnõn bizatihi kendisinin Osmanlõ Sanayiini yõktõğõnõ söylemek yanõltõcõ olur. Zaten yõkõlanlar geleneksel zanaatlardõ. Bununla birlikte anlaşmanõn Osmanlõ Devleti'nin bağõmsõz dõş ticaret politikasõ izleyebilmesini ortadan kaldõrdõğõ söylenebilir. XIX. yüzyõlõn sonlarõna doğru ülkede ücretli işçi çalõştõrarak mamul mallar üretecek fabrikalar kurulmaya başlandõğõnda, gümrükleri yeterince yükseltmek mümkün olmayacak, bunun da etkisiyle sanayileşme çok yavaş ve cõlõz bir şekilde ilerleme gösterebilecektir.6

Bahsedilenlerin yanõnda sanayileşmenin önünde diğer bazõ engeller bulunmaktaydõ. Ülke İngiltere’nin sanayileşmesinde önemli rol oynayan tarõm devrimini yaşamamõştõ. Küçük ölçekli tarõm işletmeleri varlõğõnõ XIX. yüzyõl boyunca sürdürmüş; nüfusun az, arazinin bol olmasõ işgücünün tarõmsal alanõn dõşõna çõkmasõnõ engellemiş; mülksüzleşme gerçekleşmemişti. Ülke genelinde, Balkanlar

5 Pamuk, Bağõmlõlõk ve Büyüme, s.16-18. 6 Pamuk, Bağõmlõlõk ve Büyüme, s.20-22.

(15)

istisna tutulursa, nüfus yoğunluğu son derece azdõr. Nüfus yoğunluğunun düşüklüğü toprakta mülksüzleşmeyi ve geniş mülkiyetin oluşumunu engellemiştir.7

Osmanlõ Devleti’nde dinî mensubiyetlere göre vatandaşlarõn farklõ muamele gördükleri, meselâ XIX. yüzyõlda Müslüman girişimcilerin devlet tarafõndan desteklendiği oldu. Osmanlõ’da yeterli yatõrõm sermayesi yoktu. Örneğin, Müslümanlar buhar makinesi ve mekanize dokuma tezgahõ ithal etmek istediklerinde devletten yardõm istemişlerdi. Yine değişik loncalar 1860’larda yatõrõm sermayesi için devlete başvurmuşlardõ. Osmanlõ endüstri gelişiminde, teknoloji transferi böylece büyük oranda yabancõ sermayeye kalõyordu. Modern dönem ekonomistleri imalâtta teknoloji transferi için doğrudan yabancõ yatõrõmlarõnõn anahtar olduğunu belirtirler. Şu dikkate değer ki; ABD ve Rusya’nõn endüstrileşmesinde yabancõ sermaye hayatî bir rol oynamõştõr. Fakat Osmanlõ endüstrileşmesi için yabancõ sermaye böyle bir rol oynamadõ. Ülkedeki doğrudan yabancõ yatõrõmlarõ 1870’lerde başladõ ve 1890’dan sonra önem kazandõ. Endüstriyel yatõrõmlar, bütün yabancõ yatõrõmlarõnõn ancak yüzde birini çekebildi. XIX. yüzyõlda Osmanlõ Devleti’nde yatõrõm yapan yabancõlar Avrupa ile Ortadoğu arasõnda mal akõşõnõ sağlayacak liman ve demir yolu yapõmõnõ tercih ettiler.8 Bu yatõrõmlar garanti ve daha kârlõydõ. Batõlõlar Osmanlõ devletine borç vermek suretiyle de yatõrõm yapmõş oluyorlar ve bundan da kendi ülkelerindekine göre büyük kârlar ediyorlardõ.

Ülkede mal ve hizmet talebinin sõnõrlõlõğõ, teknik eğitimdeki gecikme, zanaatõn durağan yapõsõ, lonca geleneği, alõm gücünün darlõğõ gibi sebepler de Osmanlõ Devleti’nde sanayinin geri kalmasõnõn önemli sebeplerindendir.9

Sanayileşen Avrupa’nõn ürünlerinin her geçen gün daha da etkisi altõna girmekte olan Osmanlõ Devleti, sanayiini güçlendirmek için çeşitli girişimlerde bulundu. XIX. yüzyõlda başlayan çabalar XX. yüzyõlõn başlarõnda da bazen artan bazen de azalan seyirler izleyerek devam etti. Bu süreçte sanayileşme çabalarõnda

7 Zafer Toprak, “Osmanlõ Devleti ve Sanayileşme Sorunu,” Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye

Ansiklopedisi, cilt:5, İstanbul, 1985, s. 1342.

8

Donald Quatert, Manufacturing and Technology Transfer in the Ottoman Empire 1800-1914. İstanbul, 1992, s. 6-13.

(16)

genel anlamda şu yöntemler takip edildi: Devlet fabrikalarõ kurularak özel sektöre örnek olunmasõ, sergiler yoluyla özel teşebbüsün özendirilmesi, sektörün meselelerini çözmek üzere Islah-õ Sanayi Komisyonu’nun oluşturulmasõ, sanayi okullarõnõn açõlmasõ ve sanayii teşvik edici kanunlarõn çõkartõlmasõ.10

Osmanlõ Devleti’nde sanayileşme faaliyetleri devlet eliyle ve askerî amaçlõ olarak kurulmaya başlandõ. Her ne kadar Osmanlõ devrinde “hangi nevi sanayi müessesesine fabrika denileceği açõklanmamõş” olsa da11 devlet tarafõndan fabrika kurulmasõ işi III. Selim döneminde başladõ. İkinci dalga ise 1826 ile 1830’larda oldu. 1835’te Fes Fabrikasõ kuruldu. Teknolojisi İngiltere ve Belçika’dan alõndõ. Diğer bir fabrika askerlere kumaş dokumak için 1836’da İslimiye’de hizmete açõldõ. Devlet 1860’larla 1870’lere gelindiğinde sanayileşme konusunda fikir değiştirdi. Artõk fabrika kurma yerine girişimcilerin teşebbüslerini destekleyecekti. Fakat, yine devlet eliyle fabrika yapõmõna devam edildi. Devlette yeni teknoloji ile kurulacak fabrikalar için gerekli olan teçhizat ve kalifiye işgücü Avrupa’dan getirilmekteydi. Osmanlõ’da bazõ mallarõn üretim imtiyazõ ve tekeli yüksek seviyedeki devlet görevlilerince alõnõyor, bu durum ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkiliyor, rekabeti önlediği için de bazõ sektörlere zarar veriyordu.12

Devlet, Batõ sanayii karşõsõnda zor durumda kalan imalât sektörünü yeniden canlandõrabilmek için yurt içi ve milletler arasõ sergilere önem verdi. Bu çerçevede, 1851 ve 1862 yõllarõnda Londra, 1855’te ise Paris sergilerine çeşitli ürünler gönderilerek sergilendi. Yurt içindeki ilk millî sergi ise, 1863’te İstanbul’da tertiplendi. Sanayinin geliştirilmesi bağlamõnda 1864’te Islah-õ Sanayi Komisyonu adõ altõnda, üyeleri arasõnda esnaf ve sanatkarlarõn da bulunduğu bir komisyon

10 Abdullah Saydam, Osmanlõ Medeniyeti Tarihi, Trabzon, 1999, s.413-418.

11 Osmanlõ Sanayii 1913, 1915 Yõllarõ Sanayi İstatistiki, Hazõrlayan: A. Gündüz Ökçün, Ankara, 2000, s. 5.

Fabrikacõ ve İmalâthane Memuru adlõ eserin yazarõ Gelibolulu Azmi fabrikayõ şöyle tarif eder; "bir

maksad-õ muayyende imal olunabilecek bir maddeyi vücuda getiren imalâthanelerin heyet-i mecmuasõna denir". Yazar daha sonra fabrikanõn işlevine dair geniş bilgi verdikten sonra sanayii de tanõmlamõştõr: Hammadde, fabrikalarda çoğunlukla iki şekilde değişime uğrar; birinci olarak maddenin şekli değişir. Ham pamuktan iplik, yelken bezi, bez, dokuma ve saire imali. Yine ham demirden ray, tel ve dökme demir imali gibi. Bu tür fabrikalara "sanayi-i hikemiye" denir. İkincisinde hammaddenin şekliyle beraber havasõ ve tabiatõ da değişime uğratõlõr. Ham pamuktan pamuk barutu ve bundan da dumansõz barut imali gibi. Bu tür fabrikalara da "sanayi-i kimyeviye" denir. Aslõnda bu iki fabrika birbirinden tamamen ayrõlamazlar. Bunlarõn her ikisine birden "sanayi fabrikalarõ" adõ verilir. Gelibolulu Azmi, Fabrika ve İmalathane

Memuru, Dersaadet (İstanbul), 1914, s.6.

(17)

kuruldu. Komisyon, esnaf ve sanatkarõn birleştirilmesi, geliştirilmesi ve disipline edilmesi için gayret sarf etti. Yine komisyon, ihtiyaçlarõn belirlenmesi, kalite kontrolü, bozuk mal üretenlerin cezalandõrõlmasõ, esnaflar arasõndaki anlaşmazlõğa çözüm bulunmasõ gibi görevler yaptõ. Ancak, çeşitli nedenlerle çalõşmalarõna 1874’te son verdi. Teknik elemana olan ihtiyacõn giderilmesi için ülkede sanat okullarõ açõldõ. Bu konuda ilk teşebbüs 1847 yõlõnda başarõsõzlõkla sonuçlandõ. İkinci teşebbüs Midhat Paşa’nõn vali olarak bulunduğu Niş’te gerçekleştirildi. Bu bir õslahhanenin sanat okulu olarak faaliyet göstermesiydi. Ardõndan benzeri kuruluşlar Ruscuk, Sofya, Selanik ve Şam'da; 1868’de ise İstanbul’da İstanbul Sanayi Mektebi açõldõ. Sanat okullarõna II. Abdülhamit döneminde özel bir önem verildi. XX. yüzyõlõn başlarõna gelindiğinde Abdülhamit döneminde kurulan Hamidiye Sanayi Mekteplerinde okuyan öğrenci sayõsõ 2.500’ü bulmuştu.13

Sanayinin geliştirilmesi yolunda girişimciye destek vermek üzere devlet, çeşitli yasal düzenlemeler yaptõ. 1913’te Teşvik-i Sanayi Kanun-õ Muvakkati ile 1914’te çõkarõlan Teşvik-i Sanayi Talimatnamesi bu konuda atõlan ciddî adõmlardõ. Teşvik-i Sanayi Kanunu’na göre; fabrikanõn mirî arazide kurulmasõ hâlinde arazinin bedelsiz verilmesi, vergi ve harçlardan muafiyet, fabrika kurulmasõ için gerekli teçhizatõn gümrüksüz ithali gibi avantajlar sağlanõyordu. Ancak; fabrika için gerekli hammaddenin yurt içinde çõkarõlamamasõ, yetişmemesi ya da üretilememesi durumunda gümrük muafiyeti tanõnõyordu. Yine kanun ülkede faaliyette bulunan bütün fabrika ve tezgahlarõn ihraç edecekleri mallar için gümrük muafiyeti getiriyordu.14 Kanunla;

genel değeri 1.000 lirayõ geçen ve yõlda toplam olarak 750 gün miktarõnda işçi çalõştõran ve en az 5 beygirlik bir muharrik güç kullanan ve tabiî ham maddeleri veya yarõ mamûl maddeleri başka bir şekle sokan fabrikalara bazõ muafiyetler tanõnmaktadõr

Buna rağmen Kanundan yararlanmak için işlemler son derece basit olduğu halde, yararlananlarõn sayõsõ İstanbul’dan uzaklaştõkça daha az olmuş, birçok sanayi

13 Bayram Kodaman, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Kadar Sanayi Mektepleri,” Türkiye’nin Sosyal ve

Ekonomik Tarihi (1071-1920), Ankara, 1980, s.72-90.

14 Zafer Toprak, “II. Meşrutiyet ve Osmanlõ Sanayii,” Tanzimat'tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi,

(18)

kuruluşunun bundan haberi bile olmamõştõr.15 1913 mevzuatõnõn yürürlükte kalma süresi 15 yõl olarak belirtildiği halde, 1927’de yayõnlanan Teşvik-i Sanayi Kanununa kadar yürürlükte kalmõştõr.16

Alõnan tedbirlerin de etkisiyle, gerek özel sektörde ve gerekse devlet kesiminde faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarõ vardõ. Osmanlõ sanayii hakkõnda derli toplu bilgi veren ve ilk akla gelen kaynak 1913 ve 1915 yõllarõna ait sanayi istatistiğidir. Gerçi istatistiğin o günkü ülke sõnõrlarõ göz önüne alõndõğõnda kapsadõğõ alan bir hayli sõnõrlõdõr. Ancak, yine de birçok bilginin bir arada bulunmasõ, ülkenin sanayisi hakkõnda genel bir değerlendirme yapõlmasõna yardõmcõ olmaktadõr.

Söz konusu yõllara ait sanayi sayõmõ Ticaret ve Ziraat Nezareti tarafõndan yaptõrõlmõş ve 1917 yõlõnda yayõmlanmõştõr. İstatistik, İstanbul vilayeti ile İzmir, Manisa, Bursa, İzmit, Karamürsel, Bandõrma ve Uşak şehirlerini içermektedir. Muharrik güçle birlikte en az 10 ve muharrik güç olmaksõzõn 20 işçi çalõştõran sanayi kuruluşlarõ ile bazõlarõnda da üretim kapasiteleri dikkate alõnarak istatistikler hazõrlanmõştõr. Yapõlan çalõşmada küçük sanayi ve ev sanayi sayõmõn dõşõnda kalmõştõr.17

15

Osmanlõ Sanayi, s. 5.

16 Zafer Toprak, “II. Meşrutiyet ve Osmanlõ Sanayi,” s.1348-1352. 17 Osmanlõ Sanayii, s, 3-9.

(19)

Tablo: 1. 1913’te Sanayi İstatistiki'nde Müesseselerin Sektörlere Göre Dağõlõmõ Tüme Yüzdesi Oranla Grup No Sanayi Çeşidi Aslî Müessese Sayõsõ Aslî ve Tâlî Müessese Sayõsõ Aslî Müessese Tâlî Müessese 1 Gõda Sanayi 74 76 29,3 28,2 2 Toprak Sanayi 16 20 6,3 7,4 3 Deri Sanayi 12 12 4,7 4,4 4 Ağaç Sanayi 19 19 7,5 7,06 5 Dokuma Sanayi 70 75 27,7 27,8 6 Kõrtasiye Sanayi 51 55 20,2 20,4 7 Kimya Sanayi 10 12 3,9 4,4 Toplam 252 269 99,6 99,6

Kaynak: Osmanlõ Sanayii 1913, 1915 Yõllarõ Sanayi İstatistiki, s.13’ten oluşturuldu.

Söz konusu sanayi sayõmõnda 1913 için aslî müesseselerin sayõsõ 252 ve 1915 için ise 264’tür. 1913’de 17, 1915’te ise 18 tâlî müessese kaydolmuş, böylece sõrasõyla rakamlar 269 ve 282’ye çõkmõştõr. 1913’te mevcut sanayi kuruluşlarõnda birinci sõrayõ gõda alõrken, ikinci sõrada dokuma sanayi bulunmaktadõr. Sonra sõrasõyla kõrtasiye, ağaç, toprak, deri ve kimya sanayi yer almaktadõr. 1915’te 264 müesseseden 214’ü (%81) özel (gerçek) kişilere aitken, 22 tanesi (%8.8) hükümetin ve Hazine-i Hassa’nõn elinde bulunmaktadõr. 1915’te mevcut 264 müessesenin 249’u (%93.9) buhar makinesi, içten yanmalõ motorlar, elektrik motoru ve benzeri muharrik güçle çalõşmaktadõr.

1913’teki bütün sanayi kuruluşlarõnõn %53.5’i İstanbul ve çevresinde kurulmuş olup, işçi sayõsõ ve imalât değeri bakõmõndan İstanbul Osmanlõ Devleti’nin sanayi merkezi durumunda bulunmaktadõr. İkinci sõradaysa İzmir yer almaktaydõ.18 Adõ

(20)

geçen istatistikteki bilgiler ülke sanayiinin tamamõnõ içermemektedir. Özellikle Adana civarõnõ kapsamõyor olmasõ büyük bir eksiklik olarak gösterilebilir. İstatistiğin içerdiği fabrikalarda 1913 yõlõnda 16.975 kişi istihdam edilmekteydi.19 Sayõmõ yapõlan pamuk ve yün ipliği fabrikalarõnda yaklaşõk 5.500 kişi çalõşmaktaydõ. Bir başka şekilde elde edilen sonuca göre ise 1914 tarihinde Osmanlõ İmparatorluğunun tamamõndaki büyük endüstri kuruluşlarõnda yaklaşõk 35.000 kişi çalõşmaktaydõ. Bu rakam resmi sayõmõn iki katõ olarak görünüyor.20

XIX. yüzyõl sonunda devletin ve devlet görevlilerinin yanõnda diğer yatõrõmcõlar da faaldi. Özel teşebbüs tarafõndan yapõlan fabrikalarda da işgücü ve teçhizat bakõmõndan devlet fabrikalarõnda olduğu gibi zengin bir uluslar arasõ çeşitlilik söz konusuydu. Bir kaynağa göre Paşabahçe cam fabrikasõnõn sahibi olan Jew Saul Modiano Trieste’de yaşõyordu. Fabrikada Bohemiyelilerden Macarlara kadar bir dizi yabancõ işçinin yanõnda Almanlar, İtalyanlar, Fransõzlar, Yunanlõlar ve Osmanlõ vatandaşlarõ çalõşmaktaydõ.21 Tanzimat döneminde de fabrikalarõn çoğu yabancõlar tarafõndan kuruldu. Çünkü ülkede işçi ücretleri düşük ve pazar sahasõ genişti. Ayrõca ithal mallarõn maliyeti bir hayli yüksekti. Buna rağmen kurulan fabrikalarõn çoğu kõsa süre sonra yõkõldõ.22

Sanayileşmenin en fazla olduğu yer şüphesiz ki İstanbul’du. İmparatorlukta burayõ takiben Makedonya geliyordu. Ancak, bu durum Balkan savaşlarõ sonrasõnda değişti. Bu savaşlar sonrasõnda Avrupa yakasõnda önemli denebilecek ölçüde toprak kaybõ meydana gelince ülkede sanayi kuruluşlarõnda İstanbul’dan sonraki sõrayõ İzmir aldõ.

19 Osmanlõ Sanayi, s. 21. 20

Quataert, Manufacturing and Technology, s.27-28.

21 Quataert, Manufacturing and Technology, s.35. 22 Sarc, “Tanzimat ve Sanayiimiz,” s. 437-438.

(21)

Tablo: 2. 1913’te Sanayi Kuruluşlarõnõn Bölgelere Göre Dağõlõmõ

Sanayi Türü

İstanbul ve Çevresi İzmir Şehri Diğer Yerler Toplam Gõda 43 23 10 76 Toprak 19 1 - 20 Deri 10 2 - 12 Ağaç 10 9 - 19 Dokuma 14 6 55 75 Kõrtasiye 44 11 - 55 Kimya 4 8 - 12 Toplam 144 60 65 269

Kaynak: Osmanlõ Sanayii 1913, 1915 Yõllarõ Sanayi İstatistiki, s.13’ten oluşturuldu. XIX. yüzyõlõn sonlarõnda tüccar sermayesinin yatõrõma dönüştürülmesinde büyük bir yoğunlaşma bulunmaktaydõ. Hububat tüccarlarõ Selanik, Manastõr, Priştine, Üsküp, Edirne ve Dedeağaç’ta un değirmenleri kurdular. 1880’lerin başõnda Selanik’te demir yolunun yapõmõyla birlikte, Osmanlõ vatandaşõ ve yabancõ Yahudi yatõrõmcõlar bölgenin sanayileşmesinde çok önemli bir rol oynadõlar. Buradaki fabrikalarõn neredeyse tamamõnõ bunlar kurdu ve gerek işçi ve gerekse yönetici olarak Fransõzlarõ tercih ettiler. Gerekli olan teçhizatõ da Fransa’dan getirdiler. On yõl içinde Yahudiler, 6 sabun fabrikasõ, bir tane kiremit ve tuğla, bir tane çivi ve bir tane de sigara fabrikasõ ile 13 ilave müessese kurmuşlardõ. Üsküp'teki büyük fabrikalarõn neredeyse tamamõ Arnavutlara aitti. 23

1878 ile 1883 arasõndaki beş yõllõk dönemde Selanik’te ve kentin ardalanõndaki değişik yerlerde, değişik teknoloji düzeylerinde otuz kadar imalâthane ve atölye kuruldu. Şehirde son derece fazla atölye ve imalâthane olduğu anlaşõlõyor. Ancak, fabrika sayõsõ hakkõnda daha net bilgiler bulunmaktadõr. 1913’lere gelindiğinde kentte başta pamuk ipliği üreten fabrikalar olmak üzere, üretim sektöründe son

(22)

derece geniş bir çeşitlilik bulunmaktaydõ. Pamuk ipliği üretimine ilaveten, ipek, sabun fabrikalarõ, mobilya, şekerleme, soda, bira, tuğla, dokuma ve fes fabrikalarõ olmak üzere 60’õn üzerinde fabrika ile bundan daha çok miktarda atölye ve imalâthane bulunmaktaydõ. Selanik’ten başka Osmanlõ denetimindeki Avrupa kentlerinde de çeşitli sektörlerde üretim yapan çok sayõda fabrika ve atölye bulunmaktaydõ. Örneğin Kavala’da büyük bir sigara fabrikasõ faaliyet gösteriyordu.24

Büyük fabrikalarõn bulunduğu Adana, Avrupa vilayetleriyle karşõlaştõrõldõğõnda daha az bir öneme sahipti. 1914’e gelindiğinde ikisi Adana ve ikisi de Tarsus’ta olmak üzere pamuk ipliği eğiren ve pamuklu dokuma yapan toplam dört adet fabrika bulunuyordu. Yine Mersin’de dört tane tuğla fabrikasõ vardõ. Bölgede makineleşmeye geçilerek dõşarõdan getirilen teçhizat kullanõlõrken yabancõ işçi yoktu. İşçiler Hacin, Zeytun ve Antep’ten getirilen ve yapõlan evlerde barõndõrõlan Ermenilerdi.25

İzmir’de, Adana’dan farklõ olarak daha büyük ölçekli ve karmaşõk olarak iç ve dõş piyasaya üretim yapan fabrika ağõ bulunmaktaydõ. İncir için kutu yapõmõndan un değirmenlerine ve dokumaya kadar çeşitli sektörlerde üretim yapõlõyordu. Bunlarõn çoğu şehirde yerleşmiş olan yabancõlara ait olup, fabrikalardaki teknoloji ülkenin diğer yerlerinde olduğu gibi Avrupa kökenliydi. Daha 1845 yõlõnda Rumlar tarafõndan kurulan ve buhar gücüyle çalõşan un fabrikalarõ mevcuttu. Burada da girişimcilerin neredeyse tamamõ gayrimüslim ve bazõlarõ da yabancõydõ. Fabrikalarõn yoğun olduğu İstanbul, Osmanlõ Avrupasõ, İzmir ve Adana’nõn dõşõnda, Elazõğ, Gelibolu, Manisa ve Trabzon’da makineleşmiş iplik dokuma fabrikalarõ vardõ. Manisa’daki hariç diğerleri İngiliz sermayesi tarafõndan kurulmuştu. Bu arada yine XX. yüzyõlõn hemen başlarõnda İzmir, Kula, Bandõrma, Eskişehir, Afyonkarahisar ve Uşak’ta yerli ve yabancõ girişimciler tarafõndan birçok iplik fabrikasõ açõldõ.26

Kõsaca Osmanlõ sanayii Batõ'daki teknolojik gelişmelerin etkisinde kalmõştõ. Bu etki kendisini XIX. yüzyõlõn ortalarõnda oldukça etkili bir şekilde hissettirmeye

24Quataert, “Fabrika Bacalarõndan Tüten İlk Dumanlar,” Selanik 1850-1918, Hazõrlayan: Gilles Veinstein,

(Çeviren: Cüneyt Akalõn), İstanbul, 1999, s.186-189.

25 Quataert, Manufacturing and Technology, s.37. 26 Quataert, Manufacturing and Technology, s. 37-38.

(23)

başladõ. Geleneksel tarzda üretim yapan Osmanlõ esnafõ artõk üretimini son derece azaltmõş veya durdurmuştu. Bunda devletin takip ettiği dõş ticaret politikasõnõn göz ardõ edilemez bir etkisi vardõ. Özellikle 1838'de İngilizlere ve akabinde diğer devletlere verilen imtiyazlar, ülkeyi âdeta bir açõk pazar hâline getirmişti. Devletin öncülüğünde başlatõlan sanayileşme hareketi başarõsõzlõkla sonuçlanmõş, özel sektörün girişimleri de çok farklõ olmamõştõ. Özellikle Tanzimat dönemindeki sanayileşme çabalarõnõn başarõsõzlõkla sonuçlanmasõnõn nedenlerini Sarç, devletin zaafõ, bilgisizliği ve aczine dayandõrõr.27 Bununla birlikte İstanbul, Selanik ve İzmir'de ithal mallarla rekabet edebilen, orta ve büyük ölçekli sanayi kuruluşlarõnõn varlõğõnõ da göz ardõ edilemez.

İmalat Sektörü: Bu kõsõmda daha çok üretim sürecinde emeğin, makineden daha çok insana ait olduğu üretim alanlarõ üzerinde durulacaktõr. Ülkedeki imalât sektörü, bünyesinde on binlerce işçiyi çalõştõran bir sektördü. Batõnõn ucuz ve daha kaliteli mallarõnõn devletin tanõdõğõ imtiyazlardan yararlanarak ülkeyi istila etmesi, imalât sektörünü nasõl etkilemişti? Genel kabule göre, bu gelişmeler karşõsõnda geleneksel üretim yapan ve loncalar etrafõnda örgütlenmiş olan esnaflar çökmüştü.

XIX. yüzyõlda Osmanlõ vatandaşlarõnõn %80'den fazlasõ kõrsal alanlarda yaşõyordu. Bunlarõn tamamõ tarõmla uğraşmõyordu. Üstelik imalât sektöründe loncalara bağlõ olmayan kentsel üretim ile kõrsal sanayi de imalât sektörünün içinde değerlendirilebilir.28

XIX. yüzyõlõn ikinci yarõsõnda Osmanlõ devletinde imalât faaliyetinin canlõ bir şekilde sürdüğü alanlar vardõ. Birincisi Selanik ve Makedonya kõrsal kesimiydi. Burada daha çok yünlü dokuma ile yün üretimi hakimdi. Ancak, yüzyõlõn sonlarõna doğru pamuklu dokuma da göze çarpõyordu. İkinci önemli imalât bölgesi ise Batõ Anadolu'ydu. Burada ham ve dokuma ipek, halõ ve değişik türde pamuklu dokumalar yapõlõyordu. İmalât alanlarõnõn üçüncüsü ve belki de en az önemlisi Trabzon ile Samsun arasõnda yer alan bir grup kasabaydõ. Bu kasabalarda daha çok pamuklu ve

27

Sarc, “Tanzimat ve Sanayiimiz,” s. 439-440.

28 Donald Quataert, Sanayi Devrimi Çağõnda Osmanlõ İmalât Sektörü, İstanbul, 1999, s.14-15.

(24)

bir miktar da yünlü dokuma üretimi vardõ. Dördüncüsü imalât alanlarõ içerinde belki de en önemlisi olan Güneydoğu Anadolu ile Kuzey Suriye idi. Bu bölgedeki dokumacõlõk pamuklu ve ipekli-pamuklu üzerineydi.

Osmanlõ imalât sektöründeki seyirler üzerinde devlet politikalarõnõn önemli etkisi oldu. Öncelikle 1826'da Yeniçeri Ocağõnõn kaldõrõlmasõ imalâtçõlar için oldukça yõkõcõ sonuçlar doğurdu. Tekstil imalâtçõlarõnõn pazar alanõ ortadan kalktõ. Batõ tarzõ giyim yerli üreticilerle Avrupalõ giyimcileri rekabete zorladõ. Batõ mallarõyla rekabet edemeyen işletmeler, vergilerin ağõrlõğõ da eklenince yõkõlõyordu. Bunun da ötesinde "Yeniçeri Ocağõ kent loncalarõnõn çõkarlarõnõ devletin ve elitlerin tecavüzlerine karşõ koruyan bir güçtü." Bu olayõn ardõndan devlet serbest ticarete geçebildi. 1838 Serbest Ticaret anlaşmasõ ve 1839 Tanzimat Fermanõ ancak bu Ocağõn kaldõrõlmasõnõn ardõndan yapõlabilmiştir. Devlet, lonca ayrõcalõklarõnõn kaldõrõlmasõ konusunda ve Gedik29 uygulamasõ konusunda istikrarlõ bir politika takip etmedi. Bazen loncalarõn Tanzimat Fermanõ gereğince tarihe karõştõğõ vurgulanõrken, bazen de lonca ayrõcalõklarõnõ koruyucu kararlar alõyorlardõ. Gedik konusunda da bazen sõnõrlara riayet etmiş, bazen gedik sayõsõnõ artõrmõş, bazen de gedik olmaksõzõn işyeri açõlmasõna izin vermişti. Bütün bunlar imalâtõn artmasõ ya da azalmasõ üzerine bir şekilde etki ediyordu.

Batõ etkisine ve devlet politikalarõna rağmen Osmanlõ imalât sektörü hiç de can çekişmiyordu. Toplam üretim düzeyleri itibariyle dikkate alõndõğõnda, 1914'deki üretim 1800'dekinden daha yüksekti. Bununla birlikte yün, pamuk ve keten dokuma üreticilerinin uluslar arasõ pazarlarõ tamamen yok olmuştu. Başka bir açõdan, 1914'e gelindiğinde, Osmanlõ imalât sektörünün ürünleri uluslar arasõ pazarda 1800 yõlõna

29 Gedik: Terim olarak inhisar ve imtiyaz esasõna dayanan askerî, idarî, hukukî ve iktisadî anlamlar ifade

etmektedir. Sanat alanõnda uygulanan gedik sisteminde, inhisar (tekel) söz konusudur. Yani, belli bir miktar esnafõn belli bir sanatõ icra edebilme hakkõ vardõr. İnhisarõna karar verilen sanat ve esnaflõk ruhsatõ, önce bu sanatõ icra eden kişilere verilmiştir. Ahmet Akgündüz, “Gedik,” Türkiye Diyanet Vakfõ İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1996, s.541-543.

(25)

göre daha önemsiz bir hale gelmişti. Öte yandan Osmanlõ Devleti'nin dünya ticaretindeki payõ %3'ten 1910'a gelindiğinde %1'in de altõna düşmüştü.30

Loncalarõn kapsamõ dõşõnda kalan imalât sektörü hakkõnda yeterli bilgi yoktur. Zira bu sektörden ya vergi alõnmamõş ya da düzensiz alõnmõştõ. Kõrsaldaki imalât sektörü evlerde olup, çoğu kez vergiye tabi tutulmamõştõ.

Kõrsaldaki önemli üretim faaliyetlerinden birini iplik eğirme oluşturuyordu. Bunun yanõ sõra iplik ithalatõ her geçen gün artõyordu. Örneğin, 1810'da 250 ton olan ithalat 1914'te 12.550 tona yükselmişti. Bir taraftan iplik ithalatõ yapõlõrken, bir taraftan da ülkede iplik üreten fabrikalar açõlmaya başladõ. Muhtelif tarihlerde iplik fabrikalarõ bulunan başlõca yerler şöyleydi: Harput, Sivas, Ankara, Gelibolu, Manisa, İstanbul, İzmir, Adana, Tarsus ve Selanik. Fabrikalar, yerli ve yabancõlar tarafõndan açõlmõştõ. 1904'te ülkede kullanõlan fabrika ipliğinin %13'ünü Osmanlõ iplik fabrikalarõ üretiyordu.31

İthal edilen ve Osmanlõ fabrikalarõnda dokunan ipliklere rağmen devletin yõkõlõşõna kadar elde iplik eğirme işi devam etti. Çünkü halk fabrika ipliğini alamayacak kadar fakirdi. İthal ipler bazen elde eğrilmiş iplerin yarõsõ fiyatõna satõlõyordu. Öte yandan Osmanlõ Devleti'nde iplik ihracatõ ucuz İngiliz ipliğinin piyasaya girmesiyle birlikte XIX. yüzyõlõn ortalarõndan itibaren bir daha hiç başlamamak üzere sona erdi.32

Ülkede kumaş dokumacõlõğõ da önemli bir yere sahipti. Dönemdeki gözlemcilere göre pek çok bölgede hemen her evde bir tezgah bulunuyordu. Oran Diyarbakõr'da 12 eve 1, Mardin'de 16 eve 1 tane düşüyordu. 1890'larda, Sivas yöresinde 10.000 tezgah vardõ. Evlerde yapõlan üretimin amacõ, yöreden yöreye değişiyordu. Bazen dokumacõlar kendi ihtiyaçlarõnõ karşõlarken, bazen de satõş amacõyla üretim yapõyorlardõ. Osmanlõ Devleti'nin Avrupa yakasõnda eve iş verme yaygõndõ. Evdeki üretimin dõşõndaki imalâthaneler genelde küçük ölçekliydi ve

30

Quataert, İmalât Sektörü, s. 17-24, 39-40.

31 Quataert, İmalât Sektörü, s.28, 65, 77-83. 32 Quataert, İmalât Sektörü, s.65, 74-75.

(26)

buralarda bir ya da birkaç kişi çalõşõrdõ. Makineyle yapõlan üretim nadirdi. Buna rağmen Avrupa yakasõnda fabrikalaşmanõn daha ağõrlõkta olduğu görülüyordu. Edirne, Selanik, İstanbul, Karamürsel, Niausta, Manastõr, Üsküp ve Adana çeşitli büyüklüklerde dokuma fabrikasõ barõndõran yerlerdi.33

Pamuklu dokuma alanõnda da ülkede önemli bir potansiyel vardõ. Pamuklu tekstil imalâtõnõn en yaygõn olduğu yerlerden biri Halep'ti. XX. yüzyõlõn başlarõna gelindiğinde Halep ile Güneydoğu Anadolu'nun bugünkü Türkiye sõnõrlarõ içinde kalan kentsel alanõnda 14.000 civarõnda el tezgahõ çalõşõyordu. Buralarda üretilen ürünler yurt içi ve yurtdõşõ talebe cevap veriyordu.34

Ülkedeki imalât sektörünün can damarlarõndan biri de ipekli dokumacõlõğõ, ipek ipliği ve ham ipek üretimi idi. Bu yõllarda 150.000 kişi yarõ ya da tam zamanlõ olarak bu işte çalõşõyordu.35 Osmanlõ egemenliğindeki Lübnan dağõ ve civardaki yakõn bölgelerde 1840-1914 arasõnda 200'e yakõn ham ipek ipliği fabrikasõ kurulmuştu. XX. yüzyõlõn başlarõnda bu fabrikalarda çoğu mevsimlik olmak üzere toplam 140.000 işçi çalõştõrõlmaktaydõ.36 Ülkedeki önemli ipek dokuma merkezleri Bursa, İstanbul, Şam, Halep, Diyarbakõr, İzmir, Edirne, Selanik ve Trabzon'du. 1909'da Bursa'daki filatür fabrikalarõnda toplam 19.000 işçi çalõşõyordu.37

XIX. yüzyõlõn ikinci yarõsõnda Anadolu'da halõ dokumacõlõğõ çok önemli bir uğraşõ olarak ortaya çõkõyordu. Avrupa'da "şark halõlarõ" çok ünlüydü. 1850'lerden sonra Avrupa'da el dokumasõ halõlar oldukça popüler hale geldi. Avrupalõlarõn alõm gücü bu dönemde artmõştõ. Batõ ile Ortadoğu arasõndaki kişi başõna düşen gelirdeki aralõğõn artmasõ Avrupalõlar ve Amerikalõlar için halõlarõ cazip hale getirdi. Ayrõca zevkler de değişiyordu.38 "Romantik ideale göre her bir Şark halõsõ, bir sanat nesnesi, yaratõcõsõnõn benzersiz bir ürünü olarak tahayyül edilir"di.39 Osmanlõ

33 Quataert, İmalât Sektörü, s. 149-163. 34 Pamuk, Bağõmlõlõk ve Büyüme, s.145. 35 Quataert, İmalât Sektörü, s.195.

36 Roger Oven, “1840-1914 Döneminde Lübnan'da İpek Dokuma Endüstrisi: Çevre Toplumlarõnda Fabrika

Üretiminin Önündeki Olanaklar ve Sõnõrlamalar Üzerine Bir Çalõşma,” Toplum ve Bilim, 23 (1983), s.55.

37 Quataert, İmalât Sektörü, s. 193-208, 233. 38

Donald Quataert, “Machine Breaking and the Changing Carpet Industry of Western Anatolia 1868-1908.” Workers, Peasants and Economic Change in the Ottoman Empire 1730-1914, İstanbul, 1993, s.119.

(27)

Devleti'nde halõcõlõğõn ilerlemesinde, ham ipek üretiminin gerilemesi ile demiryollarõ ağõnõn iç bölgelere kadar yayõlmasõnõn da etkisi vardõ. Avrupalõ ve Amerikalõ tüccarlar sürekli olarak halõ talebinde bulundular. Halõcõlõk Uşak, Gördes, Sivas, Isparta ve daha birçok yerde müthiş bir artõş göstermişti. 1913 yõlõna gelindiğinde, İzmir’den yapõlan halõ ihracatõ hacmi 1850'lerdeki düzeyinin sekiz katõna ulaşmõştõ.40

Halõcõlõk genellikle ev sanayisi şeklinde bulunmaktadõr. Halõlarõn çok az bir kõsmõ imalâthanelerde dokunuyordu. Anadolu'nun hemen her bölgesinde halõ dokunuyordu. Örneğin 25.000 nüfuslu Uşak'ta 1.500 kadar halõ tezgahõ vardõ. Her tezgahta 4 işçinin çalõştõğõ hesabõyla halkõn %24'ünün dokumacõlõkla geçindiği anlaşõlõr. Aynõ oran Isparta, Borlu, Kula ve Gördes için de geçerliydi. Ülkede halõ imalâtõ ile uğraşan altõ ticarethane, 1908'de bir araya gelerek Şark Halõ Şirketi'ni kurdular. Şirket Anadolu'nun birçok yerinde işçilerle doğrudan doğruya ilişki kurarak halõ dokutuyordu. 1913'te şirket hesabõna çalõşan işçi sayõsõ 15.000 kadardõ. 1915'e gelindiğinde Anadolu'da halõ dokumakla uğraşan işçi sayõsõnõn 60.000 kadar olduğu tahmin ediliyor.41 1912'de Konya vilayetinde 4.000 tezgahta 15.000-20.000 arasõnda işçi çalõşõyordu.42 1913'te de Niğde’de hemen her evde halõ tezgahõ vardõ ve şehirde bir de 80 işçinin çalõştõğõ imalâthane bulunuyordu.43

XX. yüzyõlõn başlarõndan itibaren elbise, çamaşõr, kravat, gömlek, şapka, şemsiye imalâtõ gibi dokuma sanayiinin diğer şubeleri de bir hayli canlõydõ. Bu şubelerde genelde eve iş verme şeklinde üretim yapõlõyordu. Bu sanayide çok sayõda işçi çalõşõyordu. Öyle ki I. Dünya Savaşõndan önce 6.045 işçi grev yapmõşlardõ. Muhtemelen greve herkes katõlmadõğõ için çalõşanlarõn sayõsõ çok daha fazlaydõ. 1913'te İstanbul Galata Limanõ ile İzmir'den Yunanistan ve Mõsõr'a hazõr elbise ihraç ediliyordu.44

XIX. yüzyõlõn sonuyla XX. yüzyõlõn başlarõnda Osmanlõ devletinde Avrupa tarzõ bir imalât sektörü yoktu. Kentte ve kõrsalda çoğunluğu makine üretimine

40 Quataert, İmalât Sektörü, s.243 41 Osmanlõ Sanayii, s.116-117. 42

Quataert, İmalât Sektörü, s.272.

43 Béla Horvath, Anadolu 1913, İstanbul, 1996, s.77. 44 Osmanlõ Sanayii, s.117.

(28)

dayanmayan yaygõn ve canlõ bir imalât sektörü vardõ. Halõcõlõk gibi bazõ sektörlerde Batõ talebine bağlõ olarak canlanma görülse de genel anlamda Osmanlõ imalât sektörünün gerilediği kesindi. 1914 yõlõna gelindiğinde 1800 yõlõna göre Osmanlõ imalât sektörü Batõ'nõn çok gerisindeydi.45 1820 ile Birinci Dünya savaşõ arasõndaki dönemde, 1911 yõlõndaki Osmanlõ sõnõrlarõ içinde kalan yerlere gelen ithal pamuklu kumaş ve pamuk ipliği miktarõ yüz kattan fazla artmõştõ. Yine aynõ dönemde kişi başõna düşen pamuklu tekstil imalâtõ da elli kattan fazla artmõştõ. İthal mallarõn bu istilasõ sonucunda, 1910'larõn başõnda toplam tüketim içinde ithal mallarõn payõ yüzde 80’i aşmõştõ. 1820'lerin başõnda, Osmanlõ ekonomisi pamuklu ve yünlü tekstil üretiminde kendi kendine yeterken, 1910'lara gelindiğinde tüketimin yaklaşõk beşte dördü ithal ediliyordu.46

Bununla birlikte, Batõ'nõn sanayi ürünleri, sanõldõğõ kadar yerli üretimi sona erdirmedi. Zira, halkõn alõm gücü zayõftõ ve bu nedenle, ihtiyacõ olan tekstil ürünlerini kendisi imal ediyordu. Yine, kõrsal kesimde ithal ürünlerin etkisi, uzaklõk sebebiyle de, yerli üretimi yeterince kõramamõştõ. Ayrõca, yerel beğenilerle ithal mallarõn uyuşmamasõ da ülke içi üretimin sürekliliğini sağlamõştõ. Yabancõ ürünler, özellikle pamuklu tekstilde ilk önce kõyõdaki kentlerde etkili olmuştu.

Tarõm:Osmanlõ İmparatorluğu, kurulduğu yõllardan son dönemlere kadar bir tarõm devleti olarak varlõğõnõ sürdürmüştür. Tarõmsal faaliyetler Osmanlõ toplumunun ve özellikle Müslüman kesimin temel uğraşõ alanõ olmuştur. Her ne kadar son dönemlerde sanayi alanõnda birtakõm gelişmeler meydana gelmişse de, bu, ekonominin tarõm temeline dayalõ olmasõ gerçeğini değiştirememiştir. Osmanlõ’da devletin ekonomik faaliyetlerin icrasõndaki etkinliği göz önüne alõndõğõnda, tarõmsal faaliyetlerin düzenlenmesi, sevk ve kontrolü, her dönemde özel bir önem teşkil etmiştir.

Bununla birlikte, tarõmsal üretimin iklim yanõnda iç ve dõş faktörlerin etkisiyle dönemsel değişmelere uğradõğõ, artõş ve azalõş eğilimlerine girdiği söz konusu olmaktaydõ. Öncelikle iç piyasanõn ihtiyacõnõ gidermeye dönük olan tarõmsal üretim,

45 Quataert, İmalât Sektörü, s.283-284. 46 Pamuk, Bağõmlõlõk ve Büyüme, s.138, 149.

(29)

genelde küçük ölçekli mülk sahipleri tarafõndan geleneksel üretim araçlarõyla gerçekleştiriliyordu. Ürün çeşidi 1914’e gelindiğinde 1800’dekinden daha fazlaydõ. Toplam tarõmsal gelirler istisnaî olarak yükselmiş ve yabancõ ülkelere yapõlan ihracatta görece bir öneme sahip duruma gelmişti. Bu yõlda tarõmsal üretimin ihracat düzeyi ve ihracattaki payõ XIX.yüzyõlda olduğundan daha yüksekti. Gelirdeki artõş, ekili alanlarõn oranõn yükselmesinden kaynaklanõyordu.47 Köylülerin alõm gücünde dikkate değer oranda bir artõş gözlendi. Çünkü ticarî tarõma yönelmişler, satõş için üretim yapõyorlardõ. Şeker ve kahve gibi lüks ithal mallarõ da satõn alõyorlardõ. Yine yerli ve yabancõ üreticilerden kumaş, iplik, belki saban ve dikiş makinesi alõyorlardõ.

Yedi milyona varan göçmen akõşõ, aşiretlerin yerleştirilmesi ve bilhassa Osmanlõ şehir nüfusunun artõşõ, tarõmsal üretimin artmasõna yola açtõ. Bazõ yerlerde güvenliğin artmasõ ve başarõlõ göçebe iskânõ toplam tarõm gelirlerinin teşvikinde dõş taleplerden daha fazla etkili olmuştur. Osmanlõ tarõm üretimi global gelişmelerin etkisi altõna girdi. Tarõm 1800’de uluslar arasõ ekonomide çok büyük bir öneme sahipken, yüzyõlõn sonunda artõk eski mevkiinde değildi ve sadece bölgesel bir öneme sahipti. Bunda ABD gibi yeni tarõm milletlerinin ortaya çõkmasõ önemli bir rol oynadõ.48

Toprak ve iklim farklõlõğõ Osmanlõ tarõmõ için temel belirleyici etkendi. Ülkede çeşitli ürünler yetiştirilirken, baskõn olan ürün tahõllardõ. Yağõşa bağlõ olarak nüfus yoğunluğu da değişiyor, yağõşõn az olduğu yerlerde nüfus da azalõyordu. Hububat, özellikle de buğday ve arpa toplam ekili alanlarõn yaklaşõk %90’õnõ oluşturuyordu. Tarõmõn ticarîleştiği ve çeşitlendiği Aydõn’da bile ekili alanlarõn üçte ikisinde tahõllar vardõ. Avrupa vilâyetlerinde 1909’da toplanan öşrün % 81’ini tahõllar sağlõyordu.

Tablo:3. Seçilen Alanlarda Ekilen Ürünlerin Oranlarõ (% olarak)

47Donald Quatert, “Agriculture,” An Economic and Social History of The Ottoman Empire 1600-1914,

Suraiya Faroqhi, Bruce McGowan, Donald Quataert, and Şevket Pamuk, Volume Two, Cambridge and New York, 1994, s. 843.

(30)

Tahõllar Sebzeler Endüstriyel Ürünler Üzüm Adana 64 1 32 3 Ankara 90 1 - 8 Aydõn 73 4 6 17 Bağdat 96 - 1 3 Basra 98 1 1 - Beyrut 79 9 10 2 Bitlis 95 1 1 3 Bursa 79 2 3 16 Diyarbakõr 81 4 3 13 Halep 79 3 4 14 İstanbul 79 - 14 7 Konya 91 2 2 6 Musul 87 1 4 8 Şam 89 3 - 8 Van 95 - 3 2

Kaynak: Quataert, “Agriculture,” s.846.

XIX. yüzyõlda ulaşõm alanõnda meydana gelen değişim ve gelişme, mallarõn iç piyasadaki dolaşõmõ kadar dõş piyasaya sunumunu da etkiliyordu. Demir yollarõnõn yapõlmasõ iç bölgelerden kõyõya ve oradan dünya pazarlarõna açõlacak olan mallarõn taşõnmasõnõ kolaylaştõrdõ ve ucuzlattõ. Osmanlõ tarõm ürünlerinin Batõlõlarca keşfi, şüphesiz XIX. yüzyõlda olmamõştõ. Ancak, bu yüzyõl ve bir sonraki yüzyõlõn ilk yõllarõnda, ilginin öncekine göre dönemsel değişimler göstermekle birlikte arttõğõ söylenebilir. Önemli toprak kayõplarõna rağmen, toplam ihracatõn 1840-1913 yõllarõ arasõnda cari fiyatlarla beş kattan fazla, sabit fiyatlarla ise on kat arttõğõ görülmektedir. Bu oranlar ülke içinde birtakõm bölgesel farklõlõklar göstermekle birlikte, aynõ dönemde tarõmsal mallarõn ihracattaki payõ %90 veya daha yüksek düzeylerde kalmõştõr ki bu da Osmanlõ tarõmsal ticaretinin genişlediğini

(31)

göstermektedir. Bununla birlikte, içteki tarõmsal üretimin miktarõ, Anadolu, Trakya ve Makedonya’da 1860 ile Birinci Dünya Savaşõ arasõndaki dönemde bir katõndan fazla artmõştõ. 1913’e gelindiğinde ülkedeki tarõmsal üretimin yüzde 20’den fazlasõ ihraç edilmekteydi. Bu verilere dayanarak Osmanlõ tarõm üretiminin dõş pazarlara yönelişinin genişlediği söylenebilir. Buna rağmen, dönem içerisinde birtakõm dalgalanmalarõn yaşandõğõ da bir gerçektir.49

Ülkedeki demografik değişimler, tarõmsal mallarõn tüketim ve üretimine doğrudan etkide bulundu. İzmir, İstanbul ve Beyrut gibi büyük şehirlerin varlõğõ ve bu şehirlerdeki dramatik nüfus artõşlarõ, iç tüketime önemli katkõlarda bulundu. Pazarlama oranlarõ bölgeye, ürüne ve zamana göre önemli değişiklikler gösteriyordu.50 Örneğin, Bursa’da üretilen ipeğin %90’õ ihraç edilirken, Van’dakinin tamamõ kõrsal ve kentsel alanda tüketiliyordu.

Osmanlõ ekonomisindeki kronik işgücü kõtlõğõna rağmen, şaşõrtõcõ bir şekilde tütün, pamuk, afyon, kuru üzüm gibi emek yoğun ihraçlõk ürünlerin üretimi çok fazlaydõ. Osmanlõ tarõmõ tek ürün yetiştirilmesi yönünde yok denecek kadar az bir eğilim gösterir. Buna karşõn, zamanla tarõmsal üretim ve ihracat yalnõz miktar bakõmõndan değil, aynõ zamanda çeşitlilik bakõmõndan da önem arz ediyordu.51

Osmanlõ topraklarõndaki arazi sahipliği ile ilgili geçerli bir genelleme yapmak neredeyse imkânsõzdõr. Romanya’da, Moldovya’da, Filistin’de, Irak’ta, Sõrbistan’da ve Anadolu’da farklõ mülkiyet sahipliği modeli vardõ. Osmanlõ topraklarõnda küçük mülkiyet sahipliği, dönemin tamamõnda, ticarîleşmenin öncesinde ve sonrasõnda da hâkimdi.

Ülkede yarõcõlõk sistemi oldukça yaygõndõ. Yarõcõ ile mülk sahibi verginin ödenmesinden sonra ürünü yarõ yarõya paylaşõrlardõ. Buna rağmen Batõ Anadolu’daki toprak sahibi İngilizlerin bu sistemi kendi lehlerine olarak yer yer değiştirdikleri de

49

Pamuk, Bağõmlõlõk ve Büyüme, s. 93-95.

50 Quataert, “Agriculture”, s. 849. 51 Quataert, “Agriculture”, s. 850.

(32)

görülüyordu.52 Büyük mülkiyetlerde yarõcõlõk ücretli işçiye göre daha fazla tercih edilirdi. Burada önemli istisnalar da vardõ. Örneğin, Çukurova'daki geniş arazilerde yüzyõlõn ikinci yarõsõnda pamuk toplatmak için ücretli işçi istihdam ediliyordu.53 Osmanlõ Devleti’nde mülkiyet sahipliği bakõmõndan dikkate değer bir başka konu da, yabancõlarõn ülkede çeşitli amaçlarla toprak satõn almaya başlamalarõ ve buralarda üretim yapmalarõdõr. Yabancõlarõn Osmanlõ Devleti’nden satõn aldõklarõ topraklarõn genelde geniş araziler olduğu anlaşõlmaktadõr. Görünüşteki amaçlarõ, arazi alarak üretim yapmak olan, ama gerçekte niyetlerinin ne olduğu sonradan iyice anlaşõlan Yahudiler, Filistin bölgesinden önemli oranda toprak satõn aldõlar. Bu topraklara dõşardan Hõristiyan da geldi. 1882 ile 1908 arasõnda 26 Yahudi tarõm kolonisi büyük mülkiyet sahipleri ve devletten yaklaşõk 400.000 dönüm arazi satõn aldõ. Böylece Filistin önemli derecede yabancõ yerleşimcinin olduğu tek Osmanlõ bölgesi hâline geldi.54 Alman-Yahudi topluluğu yüzyõlõn sonuna doğru Anadolu Demir yolu boyunca bir adet koloni kurmuşlardõ.55

Filistin’e gelen Yahudilerle Anadolu’ya gelen Alman ve İngilizlerin niyetleri şüphesiz farklõydõ. Almanlar daha çok nüfus göndermek suretiyle sömürgeci politika takip etmeyi plânlarken, İngilizler yerleşmeyi düşünmeksizin bu yola başvuruyordu.

Osmanlõ Devleti’nde Aydõn demir yolunun İngiliz girişimiyle yapõmõnõn ardõndan, bölgede İngilizlerin geniş çiftlikler almaya başladõklarõ görüldü. Önce yabancõlarõn toprak sahibi olmalarõ yasakken, 1866’da bu yasağõn kaldõrõlmasõyla birlikte,56 İzmir civarõnda İngilizlerin yoğun bir şekilde toprak satõn aldõklarõ görüldü. Aslõnda iznin çõkmasõndan önceki tarihlerde de yörede toprak sahibi olan yabancõlar vardõ. Ancak, demir yolunun iç bölgelere kadar uzanmasõyla birlikte yabancõlarõn toprağa olan ilgisi iyice arttõ ve 1866 yõlõna gelindiğinde İzmir yakõnlarõnda tarõma elverişli topraklarõn en az üçte birinin İngilizlerce satõn alõndõğõ görülmektedir. Hatta, 1878’de, İzmir civarõndaki tarõma elverişli bütün topraklarõn 41 İngiliz tüccarõnõn

52 Orhan Kurmuş, Emperyalizmin Türkiye'ye Girişi, İstanbul, 1974, s.104-105. 53 Quataert, “Agriculture”, s. 863.

54

Quataert. “Agriculture”, s. 862.

55 Quataert. “Agriculture”, s. 870. 56

Gambar

Tablo :1.3.  Ahyolu Burgosu’na Gidecek İşçilerin Memleketleri ve Dinî  Durumlarõ

Referensi

Dokumen terkait

UJI PUBLIK.. Seiring berkembangnya teknologi, berkembang pula kejahatan. Didunia internet, kejahatan dikenal dengan nama cyber crime. Kejahatan dunia maya sangatlah

Simak pernyataan berikut : Distribute database systemyang digunakan untuk pencarian nama komputer (name resolution) di  jaringan yang menggunakan TCP/IP (Transmission

2.. Hak untuk memperoleh penyelesaian yang patut terhadap permasalahan yang dihadapi. Dari ketiga prinsip ini jelasl prinsip terakhir merupakan masalah dasar

Bahwa bila penentuan anggota KPU Kabupaten Kepulauan Aru dan Anggota KPU Kabupaten/Kota di Provinsi Maluku serta kabupaten lainya di wilayah Negara Kesatuan Republik Indonesia

Bahan: 3-7 gagang daun kelor, 1 sendok makan madu dan 1 gelas air kelapa hijau; Cara Membuat: Daun kelor ditumbuk halus, diberi 1 gelas air kelapa dan disaring. Kemudian ditambah

Peserta harus mencantumkan dengan benar Nomor dan Nama Peserta tes pada kolom yang tersedia di lembar jawaban.. Peserta dilarang membawa buku atau bahan/peralatan lain ditempat

Using your knowledge of motion, forces and properties of material, state and explain the suggestions based on the following aspects:. (i) Shape of

Berdasarkan penjelasan yang sudah dijelaskan diatas tadi mengenai perbankan syariah dan perkembangan index saat ini serta adanya perkembangan perbankan syariah yang