• Tidak ada hasil yang ditemukan

TüRKiYE Yi AiHM DE KiM SAVUNACAK

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "TüRKiYE Yi AiHM DE KiM SAVUNACAK"

Copied!
20
0
0

Teks penuh

(1)

Doğu Perinçek’in, yurtdışına çıkış yasağının kaldırılması için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet

Başsavcılığı’nın mütalaasıyla ilgili Ceza Dairesi’ne gönderilmesi ve karar verilmesi gerekiyor

VATAN

EMEK

NAMUS

KURULUŞ: 1921 13 OCAK 2015, SALI

www.aydinlikgazete.com

1 TL

VATAN

EMEK

NAMUS

Metin Feyzioğlu’ndan çağrı

TüRKiYE’Yi AiHM’DE

KiM SAVUNACAK

TARiHi

DURUŞMAYA

15 GÜN

KALDI

PERİNÇEK’İN YASAĞI HÂLÂ KALKMADI

ANLA ARTIK BİLAL

3 kez dava açtın, 3 kez reddedildi

ISSN 2146-2356 Mehmet FARAÇ Hükümetin ‘kara kutu’su

11

sayfa Yavuz ALOGAN Fırtınalar ve derin sular

8

sayfa Sabahattin ÖNKİBAR F tipi Fahişeler Şûr’ası

12

sayfa Mustafa MUTLU 6,3 milyon oy CHP ve ANAPAR’a gidecekmiş!

3

sayfa Uğur CİVELEK Gelişmelerin arka planı

5

sayfa

TÜRKİYE ’nin milli davası olarak değerlendirilen “Er-meni soykırımı yalanı” davası, 28 Ocak’ta AİHM Büyük Daire’de görülecek. TBB Başkanı Metin Fey-zioğlu, “Doğu Perinçek duruşmaya katılmalı ve sa-vunmasını yapmalı. Bu savunma, Türkiye’nin savunması olacaktır. Yargıtay da aynı hassasiyette yaklaşmalı ve yurtdışına çıkış yasağını kaldırılmalıdır”.

Bakan ve Büyükelçi açıkladı

DIŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Paralel yapı”nın Ermeni meselesinde, Türkiye’nin aleyhinde çalıştığını belirtti. Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Hakkı Akil de Hürriyet’le yaptığı söyleşide, “Bizim önümüzde-ki esas sorun, Doğu Perinçek davasında AİHM’den çıkacak karardır. Bir sürü alanda yaşanacakları onun sonuçları belirleyecektir” dedi. 7’de

SURİYELİ BAKAN:

Çözüm: 5 Ülke 5 Deniz

‘6 yaş’ sapıklığı

yargıya taşındı

ABD basınında

Paris eleştirisi

CUMHURİYET Kadınları Derneği (CKD), 6 yaşındaki çocukların evlene-bileceğini söyleyen Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız hakkında suç duyurusunda bulundu. CKD Başkanı Canan Arıtman, “AKP’nin kindar nesil yetiştirmesine izin vermeyeceğiz” diye konuştu. 7’de

TGB heyeti, Suriye Tur-izm Bakanı Beşir Yazıcı ile görüştü. Beşar Esad’ın söylediği “5 Ülke 5 Deniz birliği”ni hatırlatan Yazıcı, şunları söyledi: “Biz, Serbest Ekonomi Bölgesi yaratmayı hedeflerken AKP, ‘serbest terör böl-gesi’ yarattı. Ancak iki halk arasındaki dostluğu yıkamadılar.”

4 EKM 2014

MEHMET YILDIZ Şam’dan bildirdi 12’de 

Kahraman

DEVLET

ADAMI

KKTCKurucuCumhurbaşkanıve Ermenisoykırımıyalanınakarşı mücadeleninöncüsüTalatPaşa KomitesiKurucuBaşkanı RaufDenktaş’ıölümünün 3.yıldönümündesaygıylaanıyoruz.

Memur 15 Ocak’ta alanlarda

6

Sayfa

7

Sayfa

SEZİM ÖZADALI’nın haberi 3’te  Ftipinin2010yılındasorularısızdırmasıylailgilisoruşturmada önemliayrıntılarortayaçıktı.Bilirkişiraporunda,sorularıntama-mınıdoğruyanıtlayan58kişininaynıadresekayıtlıolduğuyer aldı.Sınavsonucunagöreaynıpuanıalan268kişiile52kişinin deikametlerininaynıadresteolmasıdikkatçekti.

KPSS’de tulum çıkaran

58 kişi aynı adreste

İkna odaları kuruldu

4 ESKİ Bakanla ilgili Meclis Soruşturma

Komis-yonu’nun 1100 sayfalık raporunda, delillerin ka-nunsuz olduğu öne sürüldü. Yüce Divan

oylama-sının Cuma günü yapılması kesinleşti. Kendi gru-buna güvenemeyen AKP yönetiminin, vekiller üzerinde ikna faaliyeti başlattığı öğrenildi. 9’da

AYDINLIK Melih

Gökçek’in, 17 Aralk

operasyonu günü 6

daire satn aldn

ortaya çkard.

Hab-erde, Bilal

Er-doan’n “sfrlama”

konumas

hatr-latld. Erdoan da

suç duyurusunda

bu-lundu. Savclk ise

“fade özgürlüü bir

toplumun

iler-lemesinin temel

koullarndan birini

oluturur” diyerek

talebi reddetti.

BEKİR BATU’nun haberi 9’da 

DÜNYA liderlerinin katılımıyla yapılan milyonluk Cum-huriyet Yürüyüşü’ne Barack Obama ya da üst düzey bir yetkilinin katılmamış olması, Amerikan basında “Diplo-matik başarısızlık” ve “Utanç” sözleriyle eleştirildi. 11’de

İSTANBUL Askeri Casusuluk tertibinde tutuklu yargılanan 5 asker için tahliye kararı çıktı. 38 kişi hakkındaki yakalama kararı da kaldırıldı. 8’de

43 subay

artık özgür

İSTANBUL dün karanlık bir sabahla güne başladı, sağanak ve dolu yağışı etkili oldu. Bazı

semtlerde yağmur, yerini kara bıraktı. Uzmanlar, “Asıl kış şimdi başlıyor” diyerek soğuk havaya dikkat çekti. Meteoroloji, bazı illere bugün için yoğun kar yağışı uyarısı yaptı.

Kış şimdi

başlıyor

Kış şimdi

başlıyor

Kış şimdi

başlıyor

Kış şimdi

başlıyor

Kış şimdi

başlıyor

(2)

2

Haz›rlayan: MURAT ŞİMŞEK [email protected] 13 OCAK 2015, SALI

Ü

lkemizde son günlerde Osmanlı özleminin ve Cumhuriyet düşmanlığının büyük bir iştahla dillendirildiğini gözlemliyoruz. Nedir bu kişilerin Cumhuriyet’ten alıp veremedikleri? Ya da Cumhuriyet değerlerini ve Cumhuriyetin temel felsefesini hedefe koymalarının anlamı nedir? Bu konuda İslami bir rejim isteyenlerle, ülkenin etnik, mezhepler, inançlar bazında bölünmesinden yana olanlar ve ülke/ulus bir-liğinin bozulmasını kendi menfaatlerine uygun bulan ABD/Batı arasında bir çıkar birliği oluştuğunu görü-yoruz. Bir de bu koroya kendi güncel çıkarları ve menfaatleri için iştirak eden, mevcut konjonktüre göre hareket eden kendilerini aydın(!), entelektüel(!) olarak tanımlayan omurgasızlar da var.

Kimi adını beğenmez değiştirmek ister. Kimi laiklik anlayışını beğenmez. Kimi bayrağını, İstiklal Marşı’nı, başkentini değiştirmeye kalkar. Hatta alfabesini ve kullanılan dilini bile tartışmaya açarlar. Kimilerine göre A’dan Z’ye her şey bozuk ve problemlidir bu ül-kede. Yönetenler ve iktidara gelenler de çanak açarlar bu tartışmalara. Sonuçta sadece tartışırız, taş üstüne bir taş koyamayız, üstelik ülkeyi daha kötü duruma sokar, daha geriye götürür ve halkı fakirleştiririz. Ka-zanan bir grup çıkarcı, onların yalakaları ve bu karga-şadan çıkarı olan ülkeler olur. Cumhuriyeti ve Cum-huriyet devrimlerini yıkmak için yapılan çalışmayı, Cumhuriyetin tekamülü için yapabilseydik; çok farklı noktalarda olacak ve gerçek sorunlarımızla uğraşacaktır. Şimdi Bizans fethedilirken kilisede meleklerin cinsiyetini tartışanlardan bir farkımız yok. Tabii her hareket, her fikir karşıtını doğurur. Bu konuda söyleyecek bir şey yok. Ancak ülkemizde olan diyalektikle açıklanmayacak bir şey. Sonuçta bu çatışmadan ortak, yeni bir ürün çıkmıyor, sadece ölesiye, öldüresiye tartışıyoruz.

Biri çıkıyor bu devlet kurulduğundan bu yana ne Türklerin ne de Kürtlerin devleti oldu diyebiliyor. Yani devletin yanlış kurulduğunu ima ediyor. Başka biri dinin ülkenin temel yapıştırıcı unsur olmasını savunuyor ve Cumhuriyetle birlikte yurttaşlık dininin icat edildiğini söylüyor. Bazıları Cumhuriyetin 200 yıllık bir mücadele ve gelişim sonucu, ortaçağ rejiminin yıkılmasıyla ku-rulduğunu, Cumhuriyetin temel felsefesinin büyük ya-şanmışlık ve tecrübelere istinaden tesis edildiğini unut-muş görünüyorlar. Geçmişte her şeyin güllük gülüstanlık olduğunu yüzleri kızarmadan ifade edebiliyorlar.

BERABER AĞIT YAKARIZ

Efendiler eğer bu gün bu topraklarda insan gibi ya-şıyor, siyaset yapıyor, çalıya-şıyor, kazanıyor ve adam yerine konuluyorsak; bunların hepsini 200 senelik onurlu bir mücadele ve Batı’nın bütün tertiplerine karşı zaferle sonuçlanan İstiklal Savaşı ve Lozan an-tlaşmasıyla taçlanan Cumhuriyet değerlerine, onun “temel felsefesine” borçluyuz. Bu ülke yapay bir ülke değildir. Mozaik hiç değildir. Ülkenin bekası, bu ülkede yaşayan herkesin etnik yapısına, mezhepine, inancına bakılmaksızın bir bütün olarak ulus olabilmesinden geçmektedir. Bu topraklarda yaşayan insanların her yönüyle birbirine benzerliği ve ortak yanları, onların başka ülkelerde yaşayan akrabalarından çok daha fazladır. Bunların farkında olmalıyız ve Cumhuriyet değerlerinin kıymetini bilmeliyiz.

Yaşadığımız bu ülkede Cumhuriyetle bizlere sağla-nanların değerini daha iyi anlayabilmek için etrafımızdaki ülkelere bakmak yeterli olur sanırım. Eğer bu gün Türkiye Cumhuriyeti’nin temel felsefesini ve değerlerini yıkmakla uğraşanların, Türkiye Cumhuriyeti’nin yapay bir devlet olduğunu ifade edenlerin aklıyla hareket edil-seydi; ülkemiz etrafımızdaki devletlerden farklı olmazdı. Daha demokratik ülke yaratma ve ileri demokrasi id-diasında olanların ülkeyi getirdiği nokta ortada. Biraz daha gayret etseler etrafımızdaki ülkeler gibi olacağız ya da iktidarın ve muhalefetin ortaklaşa çalışmalarıyla tabii buna Kürt siyasi hareketi (ne kadar siyasi o da ayrı konu) dahil, onlar gibi olmamıza birkaç adım kaldı diyebiliriz. Ondan sonra da oturup hep birlikte ağıt ya-karız. Ağıt yakmak geleneklerimizde var nasıl olsa. Çünkü ağıt yakmak nedenini araştırmak, geliştirmek ve çare bulmaktan daha kolay. Onun için vurun Cum-huriyetin temel felsefesine ve Cumhuriyet değerlerine, nasılsa sahipsiz ve kimsesiz. Hem arkadan vurmak ve pusu kurmak bu toprakların geleneğinde var.

[email protected]

İsmail Hakkı

PEKİN

ö

zgürlük

MEYDANI

Cumhuriyetin

sahipsizliği

K

ıbrıs davasının yılmaz savunu-cusu ve KKTC’nin kurucu Cum-hurbaşkanı Rauf Denktaş’ı, 13 Ocak 2013 günü kaybetmiştik. Denktaş, dava adamlığına en iyi örneklerden bi-risidir. Kıbrıs Türklerinin Ada’dan sü-rülmesi ve Ada’nın Yunanistan’a oldu bittiyle bağlanmasına karşı duran Denktaş, haklı mücadelesinin zaferini de görmüş bir liderdir. Ömrünün so-nuna kadar Kıbrıs’ı savunan Denktaş, gelecek kuşaklara da örnek bir liderlik mirası bıraktı! Bu yazımızda, Denk-taş’ın pek bilinmeyen Ada’ya gizlice giriş öyküsünü anlatacağız.

ADA’YA GİZLİCE

GİTMEYE KALKTI

Rauf Denktaş, mücadelenin hareretli yıllarında Ankara’da sürgün hayatı yaşar. Ada’dan uzak, uzun süre kalması, onun canını sıkar ve mücadeleden ayrı durma-nın sıkıntılarını yaşar. Buna dayanamaz ve bir yolunu bulup gizlice Ada’ya çık-maya karar verir. Hükümetin ve eşi Aydın Hanım’ın da haberi yoktur. İsken-derun sahillerinden bir tekneyle Kıbrıs’a çıkacaktır. Yıl 1967... Yanında arkadaşı Nejat Konuk ve Erol İbrahim vardır. Ancak bulduğu tekne, onları yarı yolda bırakır. Teknenin ne can simidi vardır ne de pusulası. Eski teknenin dört saat içinde dört kayışı kopar. Gitmelerine imkân yoktur. Tek çare geri dönmektir. Denktaş bu macera için “Motorbot sa-atte 6-7 mil yapıyordu. Meğer üç kişilik bir yükle bu motor bundan fazla bir sürat yapamıyormuş. Herşey bir rezaletti. Ha-sılı ve körü körüne yola çıkmıştık. Baştan başa bir fiyaskoydu” der.

FIRTINADA YANLIŞ

YERE ÇIKTI

Ancak Denktaş karar-lıdır. Onu bu aksilik de durduramaz. Ne yapıp edip Ada’ya çıkacaktır. “Ankara’da davadan uzak keyif çatıyor” de-dirtmeyecektir! Bu sefer dostları Bey-rut’ta daha iyi bir tekne bulmaya çalışır. Ancak zaman geçtikçe ondan haber gelmez. Daha fazla beklemeden bu-lunan bir balıkçı kayığıyla yola çıkılır. Kayık saatte 5-6 mil sürat

yapmaktadır. Üç gün üç gece yol alınır, ancak kötü hava koşulla-rından dolayı istenilen yere çıkı-lamaz. Teknenin dümeni de bozulmuştur. Larnaka’ya çıkma-ları gerekirken, 30 mil kuzeyde Salamis- Mağusa Boğazı’nda sa-hile çıkarlar. Çıktıkları yer Rum askeri sahasıdır. Rum köylülerin tanıması üzerine yapılan ihbarla yakalanırlar ve 13 gün kötü şart-larda sorgulanır ve hapis yatarlar.

SUSUZLUKTAN YENİLEN

DOMATESLER

Denktaş o anları şöyle anlatır: “Kaçmak imkânı kalmamıştı. Kuytu bir yere çökercesine otur-duk ve beklemeye başladık. Bir domates tarlasından domates ko-pararak yedik. Susuzluğumuz bir an için gederilmişti. Fakat hemen yeniden, daha derin bir şekilde su-sayama başladık. O topraklı do-mateslerin tadını hiçbir zaman unutamayacağım.”

Bu mola sırasında bir Rum ço-banı, Türk sanarak konuşurlar. Rum olduğunu anlayınca kur-tulma umutları kalmaz. Denktaş o anı da şöyle anlatır: “Nejat, ‘Şimdi ne olacak’ dedi. ‘Herhalde çok sürmez bizi gelip aramaya başlayacaklar’ dedim. ‘Eğer ilk gelenler arasında beni tanıyan birisi olmazsa ve bizi tevkif ederek bir resmi makama götürürlerse mesele yok-tur. Aksi takdirde bizi burada öldürecek-ler ve bu kovboy filmi de burada bitmiş olacak’ dedim. Tanınmamam için

Ne-jat’ın kepini alarak başıma ge-çirdim, ‘Peki yakalanınca

ne diyeceğiz?’ diye sor-dular. ‘Mağusa’dan

hareket ederek, Kıbrıs’ın etrafını

motor botla gez-meye çıkan üç avukat’ deriz. Sonrası Allah kerim.”

‘KAPIYI

KA-PADINIZ

PEN-CEREDEN

GİRDİM’

Ancak hiç de öyle olmaz. Kısa sürede asker-ler gelir ve alıp götürürasker-ler.

Yakalananın “Denktaş” olduğu kısa sü-rede anlaşılır. Denktaş’ın yakalandığı du-yulunca Rum liderler Kipriyanu ve Papadopulos “derhal öldürülmeli” der-ken, Makarios herkesi dinledikten sonra “Madem ki tanıyanlar olmuştur. Buraya getiriniz ve sorgulayınız. Niye geldiğini anlayalım” der.

Denktaş’a sorguda ilk “Ankara seni

niçin gönderdi?” ve “Kıbrıs’a niçin gel-din” soruları yöneltilir. Denktaş’ın

ce-vabı anlamlıdır: “Ben, hükümetten gizli olarak geldim. Hükümetin haberi yok-tur. Gelmem gerekiyordu. Dört yıldır haksız bir kararla kendi evime sokul-muyordum. Doğru yoldan dönmek için yaptığım her teşebbüse ret cevabı almış-tım. Bunun üzerine kendi kendime imkân aradım, buldum ve geldim. Siz kapıyı tutmuştunuz. Ben de pencere-den girmeyi pencere-denedim. Beni buna Rum idaresi zorladı” olur.

Denktaş’ı tanınmış olmak kurtarır. Denktaş, bunu şöyle anlatır: “Artık rahatlamıştım. Yakalan-dıktan sonra ilk getirildiği-miz köyde tanınmış olmam ‘talihsizliktir’ derken, ha-yatımızın bağışlanmasını sağlayan büyük bir şans ol-muştu.”

Olay birsüre sonra dün-yaya da duyurulur. Ankara ayağa kalkar. Yoğun diplo-matik temaslarla 13 gün-lük esaret son bulur ve Danktaş ve iki dava arka-daşı özgürlüğüne kavuşur. İstanbul üzerinden Anka-ra’ya geldiğinde ise ilk Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil karşılar. Sitem eden Çağlayangil, “Haberimiz olsaydı, yaka-lanmazdın” der. Denktaş hazır cevaptır: “Yakalan-mazdım. Çünkü beni gön-dermezdiniz!” Çağlayangil güler ve “Haklısın” der. İsmet Paşa’nın tepkisi ise anlamlıdır: “Benden ha-bersiz gittin. Beyin takımı-nın cephede işi ne! Burada sana muhtacız.”

İSMET PAŞA’NIN NASİHATİ

Rauf Denktaş, eşi Aydın Hanım’a gi-derken haber vermez. Hatta “Hükümet helikopterle bırakacak” der. Bir de endi-şelenmesin diye “Kıbrıs’a sağ salim var-dım” diye mektup göndertir. Oysa evdeki hesap denizde şaşmıştır. O sıkıntılı gün-lerde Aydın Hanım, İsmet Paşa’ya gitti-ğinde “İzinsiz gitmemeliydi” tepkisini alır. Ondan da dik durmasını ister ve “Sen bir milli Kahramanın eşisin. Sakın basının önünde zafiyet gösterme. Türk halkına yaraşır şekilde davran” der.

Denktaş, Ada’ya giriş yasağı kaldırı-lınca 1968 yılında tekrar yurduna döndü. Ölümüne kadar da mücadele-sini burada sürdürdü.

Kaynaklar:

1- Rauf R. Denktaş, Kıbrıs Elli Yılın Hikâyesi, Akdeniz Haber Ajansı Yayınları, İstanbul, 2008, s.333-401.

2- İhsan Tayhani, Özgürlük Yolunda Bitmeyen Koşu ‘Denktaş Kitabı’, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2011, s.220-223.

Onu kimse durduramadı!

Ankara’ya geldiğinde Dışişleri Bakanı Çağlayangil karşılar. Sitem

eden Çağlayangil, “Haberimiz olsaydı, yakalanmazdın” der. Denktaş

hazır cevaptır: Yakalanmazdım. Çünkü beni göndermezdiniz!

Çağlayangil güler ve ‘Haklısın’ der. İsmet Paşa’nın tepkisi ise

anlamlıdır: Beyin takımının cephede işi ne! Burada sana muhtacız

Ercan

DOLAPÇI

[email protected]

Denkta ailesiyle birlikte. Mücadelede ei Aydn hanm hep destek oldu. Kbrs’a çkarken de üzülmesin diye

Aydn hanma bildirmedi

Fazl Küçük Rauf

Denkta

ki dava adam

Rauf Denktaş yalana karşı en öndeydi

KKTC kurucu Cumhurbaşkanı

Rauf Denktaş, emperyalist merkezli Ermeni soykırım yalanlarına karşı Temmuz 2005 yılında kurulan Talat Paşa Komitesi’nin kurucu Başkanı oldu ve ölümüne kadar da her eylem ve toplantının aktif katılımcısıydı. Denktaş, Lonzan 2005 eylemi öncesi yayımladığı mesajında “Lozan, Tür-kiye’nin temeli. Aynı zamanda da Kıbrıs davasında da Lozan’da

kuru-lan Türk-Yunan dengesinin 1960 Antlaşmaları’yla Kıbrıs’a getirilmesi. Şimdi dış dünya bilerek ya da bilme-yerek hem Lozan’ın Türkiye için kurduğu dengeyi, hem Kıbrıs’ta ku-rulan dengeyi bozma yolundadır. Bunları anlatmak, bunların kabul edilemez olduğunu duyurmak için, Lozan’a yeni bir can vermek için baş-latılan bir girişim vardı. Bu girişimde bizim de payımız olacağı için

mem-nunuz” demişti.

Denktaş ilk olarak, Talat Paşa Komitesi tarafından İsviçre’nin Lozan şehrinde 22 Temmuz 2005 günü düzenlenen ‘Ermeni Soykırımı Emperyalist bir yalandır” toplantı-sına katıldı. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve çok sayıda aydının da katıldığı 24 Temmuz yürüyüşüne Türkiye ve Avrupa’dan gelen aydın öncüler ve vatandaşlarla birlikte sa-atlerce yürüdü ve Baeaurivage Pa-lace önünde yapılan mitingin açış konuşmasını yaptı.

‘BİRLİK OLUN’

Denktaş burada şunlara vurgu yaptı: “Buraya ‘Lozan delinmez’ demeye geldik. (...) Avrupa’da güçlü olunuz. Şu parça bu dernek diye hareket etmeyin. Birlik olun. Türkiye’ye Sevr’i yeniden dayatma davası vardır. Kıbrıs’ı elimizden almak davası vardır. Bu davalar karşısında birleşiniz. Türkiye’nin sesi olunuz. Burada bizim se-simizi de yansıtın. Dünya sadece Rum’un Yunan’ın sesini duyuyor. Yapılacak bir iş vardır milli bir görevdir; birlik olmak bir-likte hareket etmek.”

ERGENEKON TERTİBİNE

KARŞI ÇIKTI

Denktaş, TPK’nin Berlin ve Paris ey-lemlerine de destek verdi. Toplantılarına mazeretsiz katıldı ve Ermeni yalanlarına karşı verilen mücadeleyi, Kıbrıs dava-sında da önemli bir merhale olarak gördü. Denktaş, Perinçek’in Lozan’da 6-9 Mart 2007 günleri yapılan yargılama-sına da kıtılarak destek oldu. Denktaş,

Talat Paşa Komitesi’nin 16 Mart 2007 günü, Türkiye’deki aydınları Lozan’a gi-derek “Ermeni soykırımı emperyalist ya-landır” demeye çağıran bildiriyi

hazırladı.

‘OLACAK İŞ DEĞİL’

Denktaş, 2008 yılında yapılan Ergene-kon tertibinde de Komite üyelerinin tutuk-lanmasına karşı net tavır alarak,

operasyonun Ermeni yalanlarına karşı veri-len mücadeleyi baltalamak için yapıldıĞını savundu. Denktaş 20 Nisan 2008 günü yaptıĞı açıklamada, “Ferit İlsever, DoĞu Perinçek ve Prof. Dr. Kemal AlemdaroĞlu gibi kişilerin Türkiye’de hükümet devire-cek, gizli eylem yapacak, yaptıracak insan-lar olmadıĞına parmak basarım. İnanılacak gibi bir şey deĞil. Kendilerini çok yakından tanıyorum. İnşallah gerçek çok erken za-manda meydana çıkar ve bu insanlar ser-best bırakılır. Olacak iş deĞil bu” dedi.

Denktaş, 27 Nisan 2008 günü de “Gelişmeleri, kolu kanadı kırılmış bir başkan olarak izliyorum. İnşallah ya-kında Talat Paşa Komitesi’nin öncü-leri serbest bırakılır, biz de

eylemlerimize yeniden hız veriririz” açıklamasını yapmıştı.

Lozan 24 Temmuz 2005

(3)

3

13 OCAK 2015, SALI

c

Haz›rlayan: İLKAY AKKAYA [email protected]

ÖNE

ıkanlar

S

ONAR, son yılların en başarılı

kamuoyu araştırma şirketle-rinin başında geliyor. Sahibi

Hakan Bayrakçı da özellikle seçim

araştırmaları konusunda oldukça id-dialı bir isim...

Dün Sözcü’de yayınlanan son seçim araştırması oldukça ilginç:

AKP’nin oyları bir önceki genel

seçimlere göre tam 11,8 puan ge-rileyerek yüzde 38,1’e düşmüş...

CHP’nin oyları ise yüzde 25,9’dan yüzde 27.8’e

yüksel-miş...

2011’de her yüz oyun ancak 12,98’ini alabilen MHP’nin oyu

ise 17,6’ya çıkmış...

Seçime bağımsız girmekte kararlı görülen HDP-BDP ittifakının oyu yüzde 8,2...

Emine Ülker Tarhan’ın

kur-duğu Anadolu Partisi ise ciddi sayılabilecek bir orana, şimdiden ulaşmış: Yüzde 3,9

Diğer partilerin alacağı oyların oranı ise yüzde 4!



Bilirsiniz; ben falcılık yapmayı sevmem!

Ama bu anketteki bazı oranlar bana inandırıcı gelmedi.

Tamam; AKP’nin 11,8 puanlık gerilemesi kesinlikle sürpriz değil ama...

Bu punların 1,9’unun CHP’ye,

4,6’sının MHP’ye, 3,9’unun Ana-dolu Partisi’ne, kalanının da HDP’ye gittiği gibi bir sonuç ortaya

çıkıyor ki...

Bu bana çok gerçekçi görün-müyor!

Sevgili Bayrakçı kızmasın ama Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının

par-tiyi bölünme noktasına getirdiği bir dönemde, son seçimde yüzde

25,9’da kalan CHP’nin oy oranını

artırdığına kesinlikle inanmıyorum. Hem de Anadolu Partisi’nin

yüzde 3,9’luk “tırtıklamasına”

rağmen!

Ha; Anadolu Partisi’nin bu kadar oy alabileceğine inanıyor mu-yum?

Bu oran, aşağı yukarı 2 milyon

200 bin seçmene denk gelir...

Şimdi soruyu ben size soruyo-rum:

Sokakta bu iddianın karşılığı var mı?

Siz bu 2 milyon 200 bin kişiyi yaşadığınız yerlerde görebiliyor musunuz?



Gelelim MHP’ye...

MHP hiçbir zaman “bir şeyler yaptığı” için oy almadı...

Onun oyu tamamen konjonk-türeldir!

AKP’den kaçan ve gidecek yer

bulamayan, aynı zamanda ülkenin bölünmesinden çekinen halk yı-ğınları bu partiye yönelmiş olabi-lir...



Kısacası...

SONAR’ın AKP’den

kaçaca-ğını öngördüğü 6,3 milyon oyun yaklaşık 3,2 milyonunun CHP’ye ve Anadolu Partisi’ne gideceğini ihtimal veremediğim için...

Ben bu tahminleri gerçekçi bul-muyorum!

Yine konuyu çarpıttı!

Yıllardır sanatıyla değil iktidar şakşakçılığıyla gündeme gelen eski solcu yönetmen Sinan Çetin, “Türkiye’nin adının Osmanlı

olarak devam etmesini çok isterdim. Çünkü bu ülkede kendini Türk olarak kabul etmek istemeyen 25 milyon insan var” demiş... Sorum kendisine:

Senin mantığına göre; ülkemizin adının Osmanlı olması için, hepimizin Osmanlı soyundan geliyor olmamız gerekmez mi?

Bir soru daha:

Ne içiyorsun derviş?

GÜNÜN SORUSU

GÜNÜN İSYANI

Devlet Denetleme Kurulu, 14 milyon vatandaşın kimlik

nu-maralarının çalındığını, çalınan bu numaralarla Sosyal Güvenlik

Kurumu’ndan ilaç alınıp PKK’ya gönderildiğini ortaya çıkarmış..

İsyanım bizim paramızla PKK’lıları tedavi ettiren alçaklara:

Bunun hesabının sorulmayacağını mı sanıyorsunuz?

Ah be Abdullah Bey; dev-letin Boğaz’daki köşkünü işgal edip birkaç ay daha (!) keyif çattın diye boyun mı uzadı?

Hele sessiz kalmak... Yakıştı mı sana?

Hemen bir açıklama yapıp

Huber’i boşaltsaydın, sana olan

saygımız artmayacaktı belki ama...

“Devlet ciddiyeti”ne olan

gü-venimiz sarsılmayacaktı... Adalet

duygumuz zedelenmeyecekti!

Sen; bu nafile inadınla kendine zarar vermedin Abdullah Bey; çünkü bizim için zaten yok hük-mündeydin...

Ama bir zamanlar başı oldu-ğun devlete güvenimizi sarstın!

138. GÜN! (72)

[email protected]

Recep Tayyip Erdoğan dün Topkapı Müzesi’nin restorasyonu

tamamlanan bölümlerinin açılış tö-reninde konuşmuş...

Sözü Boğaz’da restorasyonu süren ve kendisi için hazırlanan

Vahdettin Köşkü’ne getirerek

şunları söylemiş:

“Birileri yazıyor çiziyor. İşte; Vah-dettin Köşkü’nü niçin yaptınız, ne yapacaksınız? Bunu diyor Başbakan kendisi için kullanacak. Bunu ne yapacaksın? Buraları ahır olarak kullandılar. Oraları bizzat geldim gördüm. Ancak yeni yeni buraları kazanıyoruz.”



Yine her zamanki gibi konuyu çarpıtıyor.

Aklı başında olan kimse tarihi eserlerin restorasyonuna karşı çık-maz; çıkmıyor da...

Eski sarayları restore edip turizme kazandırırsın; kapıda da bilet ke-sersin, kendi maliyetini kurtarır.

İtiraz; bugün bizi yönetenlerin bunları kendi kullanımları için yap-tırmalarına...

Sen Vahdettin’in torunu musun ki, o metruk yapıyı yoksul halkın parasıyla ayağa kaldırıp saltanat

sürmeye heve ediyorsun?



Sonuçta kardeşi Gül Huber’de... Kendisi de yakında Vahdettin

Köşkü’nde olacak...

Boğaz ın iki yakasından

birbir-lerine ayran kadehi kaldıracak-lar...

Ne diyeyim; onlara afiyet... Bize geçmiş olsun!

AKP’nin 6,3 milyon oyu

CHP’ye ve Anadolu

Partisi’ne gidecekmiş!...

Mustafa MUTLU

Dünkü BirGün

Gazete-si’nden öğrendik ki; sahtekarlar Akkuyu Nükleer Santralı’nda

da işbaşı yapmış!

Santral ‘ın çevre raporlarında,

sorumlu nükleer enerji mühend-islerinin imzaları taklit edilmiş!

Meğer o raporu hazırladığı öne sürülen mühendisler, raporun tesliminden aylarca önce işten ayrılmış...

***

Kendimizi zaten mahvettik de...

Torunlarımızın geleceğiyle oy-nayan alçakların elleri kırılsın!

SAHTEYMİŞ!

SEZİM ÖZADALI / ANKARA

KAMU Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sorularının 2010 yılında Cemaatçiler tarafından sızdırmasıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Baş-savcılığı Memur Suçları Bürosu’nun yürüttüğü soruşturmada önemli ayrıntılar ortaya çıktı. Hazırlanan bilirkişi raporunda soruların ta-mamını doğru yanıtlayan 58 kişinin aynı adrese kayıtlı olduğu yer aldı. Sınav sonucuna göre aynı puanı alan 268 kişi ile 52 kişinin de ikametlerinin aynı adreste olması dikkat çek-ti.

SINAV BAŞARISI IRSİ Mİ?

Raporun devamında yüksek puan alan kişilerin akraba oldukları şöyle vurgulandı: “Eğitim Bilimleri alanında 120 ham puan alan 350 adaydan 93 adayın birinci derece akraba oldukları (70’i karı-koca), 100 ve üze-rinde ham puana sahip olan 3 bin 227 adayın 579’unun 1. derece akraba olması (446’sı karı-koca), Genel Yetenek alanında 60 tam soru yapan bin 29 adaydan 240’ı 1. derece akraba (101’i karı-koca) olması, 58-60 arası ham puan alan 3 bin 740 adaydan 690’unun 1. derece akraba (220 karı-koca) olması.”

İKİ KAT FAZLA HAM PUAN

Önceki yıllarda sınava giren kişilerin hileli sınavda puanlarını iki kat yükselttikleri de bilirkişilerin gözünden kaçmadı. Raporda, “Eğitim Bilimleri alanında 100-120 arası ve Genel Yetenek ile Genel Kültür alanlarında 58-60 arası ham puan alan adaylardan 31’inin 2009 2006 yılları arasında 70 ve altında ham puan aldıkları, 66 adayın ise önceki sınavlarda 35 ve altında ham puan almaları, buna karşılık bu adayların 2010 yılında ortalama iki kat fazla ham puan almaları” ifadelerine yer ve-rildi.

SEDA AKYÜZ

2014-2015 eğitim öğretim yı-lını kapsayan katkı payı ile öğ-renim ücretlerine ilişkin 15 Eylül 2014 tarihinde Bakanlar Kuru-lu’nda alınan ve 27 Eylül 2014’te resmi gazetede yayınlanarak yü-rürlüğe giren karar öğrencileri isyan ettirdi. Karara göre, bir dersi iki kez geçemeyen öğren-ciden o ders için ilave öğrenim ücreti alınacak. Katlanarak ar-tacak ücret sisteminde, öğrenci bir dersi üçüncü kez alıyorsa yüzde 50, dördüncü kez alıyorsa yüzde 100, beş ve daha fazla al-ması durumunda yüzde 300 ilave öğrenim ücreti ödeyecek. Zaten yüklü miktarda harç ödeyen ikinci öğretim öğrencileri ise durumdan en çok etkilenenler olacak. Kararın uygulamasının duyrulduğu üniversitelerden biri de İzmir Dokuz Eylül Üniver-sitesi. Ancak, üniversite yönetimi, duruma tepki göstererek Rek-törlük binasına yürüyen öğren-cilerin kararlığı karşısında kat-lamalı harçların dönem arası ödenme zorunluluğunun kaldı-rıldığını, gelecek sene başındaysa hepsinin alınacağını söyledi.

Konuyla ilgili Aydınlık’a ko-nuşan Dokuz Eylül Üniversitesi

öğrencilerinden Gözde Yeşilkır, şunları söyledi: “Ben birinci sınıf öğrencisiyim. Bu uygulama 3 ve 4’üncü sınıfta okuyan arkadaş-larımızı daha çok etkiliyor. Me-sela bana üçüncü kez aldığım 2 ders için 231 lira borç çıkardılar. Zaten kaldığımız dersler için yaz okulunda da para ödüyoruz. Bir de bu uygulamayı çıkararak tekrar neden bizden para alı-yorlar? Ben örgün eğitim görü-yorum. Harç parası ödeme zo-runluluğu bizim için kalktı. Fakat

ikinci öğretim okuyanlar zaten harç parası yatırıyor. Şimdi tekrar aldıkları dersler için de para ödemek zorunda bırakılıyorlar. Hem de normal bir tutar da değil.

ÖĞRENCİLERE 2-3 BİN

LİRA BORÇ

Arkadaşlarımıza 2, 3 bin lira borç çıkardılar. Uygulamadan mağdur olan arkadaşlarımız bu yüzden okulu bile bırakmayı dü-şünüyor.”

KPSS şampiyonları

aynı adreste çıktı

Soruları sızdırılan Kamu Personeli Seçme Sınavı ilgili yürütülen

soruşturma ile soruların tamamını doğru yanıtlayan 58 kişinin

aynı adrese kayıtlı olduğu ortaya çıktı. Aynı puanı alan 268 kişi

ile 52 kişinin de ikametlerinin aynı adreste olması dikkat çekti

SEZİM ÖZADALI

[email protected]

Katlamalı ödeme

okul bıraktıracak

ŞİKE davası kapsamında yeniden yar-gılanma kararı verilen Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile beraber 6 kişi bugün hakim karşısına çıkacak.

Futbolda şike iddialarına ilişkin davada “şike yapmak ve örgüt kurmak” suçundan aldığı 6 yıl 3 aylık hapis cezasının onan-masının ardından Aziz Yıldırım 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda ya-pılan değişiklik ve “kumpas” iddialarını gerekçe gösterip yeniden yargılanma ve infazının ertelenmesini talep etti.

Talebini değerlendiren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Aziz Yıldırım, Ahmet Çelebi, İlhan Yüksel Ekşioğlu, Olgun Peker, Selim Kımıl ve Abdullah Başak hakkında 6526 sayılı Terörle Mü-cadele Kanunu’nda yapılan değişikliği gerekçe göstererek yeniden yargılanma-sına hükmetti.

TRABZONSPOR’UN İTİRAZI

REDDEDİLDİ

Karara Trabzonspor ve Bucaspor’un yaptığı itiraz reddedilince karar kesinleşmiş ve mahkeme yeniden yargılama tarihi olarak 13 Ocak 2015 verdi. Yargılama İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin adliyenin birinci katındaki kendi duruşma salonunda görülecek.

KUMPAS İDDİALARINA DA

SORUŞTURMA

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu da geçtiğimiz günlerde, Fe-nerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın yaptığı suç duyurusu üzerine, “Şike davasın-da kumpas” iddialarına ilişkin soruşturma baş-lattı. Soruşturma kap-samında Yıldı-rım’ın müşte-ki olarak ifa-de vermesi bekleniyor.

Yeniden yargılama

bugün başlıyor

Başkanımız yazar -şair Seyyit Nezir’in annesi

MELİHA AKÇA

’yı yitirdik. Nur içinde yatsın ve

hepimizin başısağolsun.

Cemal Süreya Kültür Sanat

Derneği

BAŞSAĞLIĞI

BAŞSAĞLIĞI

Arkadaşımız yazar - şair Seyyit Nezir’in annesi

MELİHA AKÇA

’yı kaybettik. Arkadaşımızın,

dostlarının ve sevenlerinin başısağolsun.

(4)

4

ANKARA İmsak05:32Güneş07:02Öğle 12:04 İkindi 14:30 Akşam16:53 Yatsı 18:17 İSTANBUL İmsak05:49Güneş07:21Öğle 12:20İkindi 14:43 Akşam17:06 Yatsı 18:31 İZMİR İmsak05:53Güneş07:21Öğle 12:27İkindi 14:57Akşam17:20 Yatsı 18:42

Ankara: 1/-1

k

İstanbul: 2/8

d

İzmir: 4/7

h

Antalya: 11/13

h

Adana: 4/14

b

Diyarbakır: 3/8

h

Erzurum: -3/1

h

Sivas: 1/5

b

Tunceli: -4/6

h

Trabzon: 7/11

h

Zonguldak: 4/6

h

Bursa: 3/7

h

Konya:0/7

h

HAVA DURUMU

13 OCAK 2015, SALI

ARDAHAN’da kar yağışı otlakları kapatınca yüzlerce koyundan oluşan sürü, İl Özel İdaresi ekiplerinin yardımıyla köye ulaştırıldı. Merkeze bağlı Bahdeşen köyüne ait koyun sürüsü, kış aylarında karın az yağdığı 18 kilometre mesafe-deki Abdal kanyonunda otlamaya götü-rüldü. Bölgede etkisini artıran kar yağışı, Abdal kanyonunu kapatınca sürünün köye doğru zorlu yolculuğu başladı. Özel İdaresi ekiplerinin yardımıyla ilerle-yen sürü, Kura Nehri’nin buzlu tabaka-sını geçerken zorlandı. Yaralananlar, koyunlar ise omuzlarda taşındı. Sürü sa-hiplerinden Aslan Aydın, 5 gün kan-yonda mahsur kaldıklarını belirtti.

Soba 90 kişiyi

hastanelik etti

KISA

CA

AYDIN’ın Köşk ilçesinde yağmurdan kayganlaşan zeminde kontrolden çıkan öğrenci minibüsü, 3 metreden şaram-pole uçtu. Kazada sürücü Tuncay Evgin ile 11 öğrenci yaralandı. Dün sabah Eğri-kavak Mahallesi’nden kent merkezine ortaokul ve lise öğrencilerini taşıyan ser-vis minibüsü, Güzelköy Mahallesi’nde yağmurdan kayganlaşan yolda kontrol-den çıktı. Yolun sol tarafından ve 3 met-reden şarampole uçan minibüs hurdaya döndü. Yaralılardan Zehra Yazar ve Esra Timuçin’in hayati tehlikelerinin bulun-duğu bildirildi.

[email protected]

oplum

Haz›rlayan: ÖZLEM KONUR USTA

t

YURDUN doğu bölgelerinde kar ve soğuk hava etkisini sürdürürken Marmara Bölgesi’nde etkili olan ve hızı saatte 60 ki-lometreye kadar ulaşan şiddetli lodos, Bur-sa’nın Karacabey ilçesine bağlı Ovaesemen köyünde ağaçları devirdi. Lodos yüzünden bazı binaların çatıları hasar görürken elek-trik telleri koptu. Bursa’da 90 kişi, karbon-monoksit zehirlenmesi nedeniyle

hastanelere kaldırıldı, sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi. Gemlik ilçesine 8 kilo-metre uzaklıkta bulunan Keten Çukur mevkisinde meydana gelen toprak kayması nedeniyle 7 köyün yolu kapandı. İstanbul’u sabahın erken saatlerinden itibaren etkisi altına alan sağanak yağış ve fırtına nede-niyle de Sabiha Gökçen Havalimanı’na ine-meyen 14 uçak, Ankara Esenboğa Havalimanı’na yönlendirildi.

Ardahan’da sürünün

zorlu yolculuğu

En acı bekleyiş

En acı bekleyiş

En acı bekleyiş

En acı bekleyiş

En acı bekleyiş

FOTORAF: Erçin Topçu

SAMSUN’un Bafra ilçesindeki Gıcı Gölü’nde balıkçı teknesinin alabora olması sonucu kaybolan 4 kişiyi arama çalışmaları sürüyor. Bölgeye giden kayıp yakınları, çalış-maları gözyaşlarıyla izledi. Önceki gün 7 kişinin bulun-duğu balıkçı teknesi, fırtına nedeniyle alabora oldu.

Yapılan aramada, Dursun Namlı (30), Niyazi Türkmen (30) ve Muharrem Türkmen’in (37) cesetlerine ulaşıldı. Bilgin Namlı (15), Yunus Emre Erol (20), Yunus Semiz (38) ve Mehmet Ali Semiz’i (35) arama çalışmaları devam ederken yakınları ağıtlar yakarak bekledi.

En acı bekleyiş

12

yaralı

Öğrenci servisi

şarampole uçtu:

(5)

Vestel müşterilerinin dikili bir ağacı olacak

BRENT petrolün varil fiyatı dün itibarıyla 48 dolar seviyelerine kadar düştü. Geçen haf-ta 50 doların altını test eden petrol fiyatı daha sonra hafif yükselerek 51 dolar

seviyelerin-den işlem görmüştü. Dün yeni haftay-la birlikte yüzde 2-3 oranında değer yitiren Brent petrolün varil fiyatı 6 yıl

aradan sonra yeniden 48 dolara geriledi. Petrol fiyatı en son 2009

Nisan ayında bu düzeylerden işlem görüyordu. Fiyatların düşmesinde, Goldman Sachs’ın kısa vadeli fiyat

görünümünü aşağı çekmesinin etkili olduğu belirtiliyor. ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs’tan yapılan açıklamada, 2015 ve 2016 yılları için petrol fiyatı beklenti-lerinin düşürüldüğü kaydedilmişti. Banka, Brent petrol fiyat beklentilerini 2015 yılı için 83.75 dolardan 50.40 dolara, 2016 için 90 dolardan 70 dolara çekti. Banka aynı zaman-da, ABD petrol fiyatlarının kaya petrolü yatı-rımlarının engellenmesi için yılın ilk yarısında varil başına 40 dolara yakın seviyeden işlem görmesi gerektiğini belirtti.

İhracatçı ilk çeyrekten

13 OCAK 2015, SALI

5

Hangisi inandırıcı?

(Yayınlanan mı,

yayınlanmayan mı?)

S

eçimlere 6 ay kala, ardı ardına, kamuoyu araştırmaları ve seçim anketleri yayınlanmaya başladı. Her seçim öncesinde olduğu gibi maalesef, çoğu sipariş ve amaçlı, çoğu da masa başında yapılan “sözde” araştırma ve anketlerle kamuoyu oluşturulmaya, yönlendirilmeye çalışılıyor. Bu tür anketlerde amaç, tarafsız-gerçekçi bir eğilimi ve anketi kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesine sunmak değil tabii ki. İktidar ve bazı muhalefet partileri bu yöntemlerle, kamuoyu araştırma şir-ketlerinin -çoğunun- tüm inandırıcılığının ve itibarının yitirilmesine sebep oluyorlar. Bir anlamda milletin zekasıyla alay ediyorlar. Kendi çaplarında siyasette algı oluşturmaya ve bir tür siyaset mühendisliğine soyunuyorlar. Tam bir şark kurnazlığı yapıyorlar. Ama bilinçli ve duyarlı insanlar ve kesimler, yani “kuru gürültüye” pabuç bırakmayanlar, işin esasını ve yönünü ortaya koyabilen, doğru ve gerçekçi kamuoyu araştırmalarına yöneliyorlar. Geçtiğimiz hafta iş dünyasının önde gelen bir kesimi tarafından finanse edildiğini ve yayınlanmayacağını öğrendiğim bir kamuoyu araştırması ile ilgili bazı bilgiler edindim. Yayınlanma müsadesi alamadığım için isim, detay vermekten kaçınıyorum! Bugünlerde, piyasada uçuşan, manüplatif, masabaşı, algı ve kamuoyu oluşturmaya yönelik “anket” görünümlü, psikolojik harekat unsuru açıklama, yayın ve çalış-malara baktığımızda, bahsedeceğim bu araştırmanın -belii bir ihtiyatla- çok daha gerçekçi ve inandırıcı olduğu kanaatine vardım. Bu anketlerle ilgili olarak, nihai değerlendirme ve karşılaştırmayı elbette herkes kendisi yapacaktır. Aralık 2014 tarihi itibari ile “Bu Pazar Milletvekili Genel Seçimleri olsa, oyunuzu hangi partiye verirdiniz?” sorusunun cevabı, bu ankette -kararsızlar- dağıtılmadan şöyle görünüyor; AKP %37 CHP %22 MHP %13 HDP %7 Diğer %3 Kararsız %8 Cevapsız %4 Protesto %6

Tabi bu oranlar ve dağılım, önümüzdeki günlerde, siyasi-sosyal ve ekonomik koşullarda yaşanabilecek olası gelişmelerle çok daha farklı noktalara doğru değişebilir.

PROTESTO OYLARI

Ancak, benim bu kamuoyu araştırması ve sonucunda çok önemli gördüğüm bir husus var.

O da, ilk defa bu boyutlarda ve hiçbir ankette rastlanmayan “Protesto” oyları. Yani seçmenin bu ankete göre yaklaşık %6’sı mevcut hiçbir partiye oy vermemeyi ve seçimleri protesto etmeyi düşünüyor. Hem de azımsanmayacak bir yüzde ile. Bu eğilim ilk kez Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde güçlü bir şekilde ortaya çıkmış ve anlamlı ve önemli sonuçlar doğurmuştu. Ülkenin sürüklendiği vahim yobazlık ve bölücülük fesadı karışısında, Millici, vatansever, demokrat, duyarlı ve sorumlu insanlar; farklı partilerdeki öncü isimlerin sağ-sol demeden, Atatürk’te Birleştik şiarıyla bir Cumhuriyetçi cephede, bir öncü -ya da- çatı par-tisinde sandığa birlikte gitmesini istiyor ve bekliyorlar.. Siyasetin “Milli Takımını” birarada görmeyi arzu ediyorlar. Şahıs partilerine, tabela partilerine, de-nenmiş ve hayalkırıklığı yaratmış çözümlere itibar etmek istemiyorlar. Özellikle parlamento dışındaki muhalefet partilerden hiçbirisinin -söz konusu- an-ketin yapıldığı tarih itibariyle %2’nin dahi üzerinde oy alamayacağı yolundaki tespitler, ciddiye alınması gereken bir önemli uyarı mahiyetinde.

Herkesin, her şartta biraraya gelmesi elbette kolay da değil, mümkün de değil.

Ama mevzubahis vatansa gerisi teferruattır diyen Millcilerin, Yurtseverlerin, Demokratların Milli Anayasa Forumlarında gösterdikleri dirayeti, ilkeli birliktelik ve kararlılığı, parti ayırmadan, sağ-sol demeden, demokratik bir kuvayı milliye ruhuyla, bu kez sandıkta başarmaları mümkündür.

Bu yol mutlaka denenmeli ve zorlanmalıdır. Hala vaktimiz ve şansımız varken... Hazırlayan: RECEP ERÇİN [email protected]

konomi

e

UFKA BAKIŞ

H. Ufuk

SÖYLEMEZ

[email protected] Faks: 0312 467 78 93

UĞUR CİVELEK

Gelişmelerin arka planı dikkatli olmayı gerektiriyor!

[email protected]

F

ransa’da yaşanan terörist saldırılar ve devamında yaşananları daha gerçekçi bir şekilde değerlendire-bilmek için, yakın tarihteki gelişmeleri bugün açığa çıkmaya başlayan sebep sonuç ilişkileri ile yeniden kurgulamak gerekiyor. Ekonomik koşullar olumsu-zlaştıkça sosyal ve siyasi istikrarsızlığın artması doğaldır; bu durum kendi çıkar-larını korumak ve geliştirmek peşinde koşan küresel güçlerin bir kısmı adına fırsat, diğerleri adına ek tehlike anlamına gelebilir!

Gelişmeleri kısa vadeli bir bakış açısı ile algılayan ve önüne konulduğu şekli ile sorgulamadan kabullenen kesimler, kendi gelecekleri üzerinde belirleyici olamaz; başkalarının çıkarlarına hizmet etmekten ve onların sofrasında meze olmaktan kurtulamaz. Bu sebeple ve bugünü anla-mak adına, ABD ve onun tasarımı ile şekillenen AB arasındaki ilişkilerin yeniden sorgulanması yararlı olabilir.

ABD’NİN ÇIKARLARI

Bugün için ABD’nin çıkarları, AB’nin ve özelde Avrupa Merkez Bankası’nın çok güçlü bir parasal genişlemeye gitmesini gerektiriyor. 2008 yılındaki küresel kriz sonrasında bu amaca ulaşmak için çok çalışıyor ve her yolu deniyor. Devasa boyutlara ulaşan gelişen ekonomi

risk-lerinin transfer edilebileceği başka uygun aday olmayışı onları ısrarlı olmaya zorluyor. Eğer başarılı olur ise Avrupalıların, faaliyet dışı gelirler yaratmak üzere son on iki yılda ABD’li finansçıların stratejisine abone olacağını varsayıyor; bu sayede kendileri kayıpsız bir şekilde denizaşırı risklerini azaltma fırsatı bulacak, gelişen ekonomil-erdeki olumsuzlukların bulaşıcılığı çıkar hesaplarına uygun bir şekilde kontrol al-tında tutulabilecek.

BOZULAN İLİŞKİLER

Eğer AB’nin bazı üyeleri parasal genişlemeye direnmeye devam eder veya birlik dağılmaya başlar ise tüm hesaplar bozulacak. Gelişen ekonomiler merkezli yeni bir küresel kriz kapıyı çalacak, finansal yapı işlevini kaybetmeye başlay-acak ve en büyük kayıp ABD kökenli fi-nansçıların hanesine yazılacak. Bu nedenle AB’nin çözülmesini önlemek ve direnen üyelerin direncini kırmak özel bir önem taşıyor; sonuca ulaşmak adına zaman kaybına tahammül azalıyor. Taraflar arasında sır gibi saklanan tercihli ticaret ve yatırım görüşmeleri, muhtemelen ayrılıkçı düşüncelerin etkisini azaltma amacı taşıyor; Fransa’da yaşananlar ve benzeri gelişmeler ise, hesapsız parasal genişlemeye karşı çıkanların direncini kırma niyetine hizmet anlamına gelebilir.

Daha farklı düşünen veya aktarmaya çalıştığımız bakış açısının benimsenmesini kendi çıkarları nedeniyle engellemeye çalışanlar olacaktır. Kafası karışık olanların AB ile finansal sermaye arasındaki ilişki-lerin neden ve ne zaman bozulmaya başladığını irdelemesi önemlidir. 2009 yılının dördüncü çeyreği sonrasında Euro kullanan AB üyeleri neden peş peşe spekülatif atak yemeye başladı? AB üyeleri arasındaki çıkar çatışmaları nasıl bir evrim geçirdi ve büyüdü? ABD kökenli kredi değerlendirme kurumlarının yaşananlar ve küresel gündem üzerindeki rolü ne idi?

BİRİ AYAKTA KALMALI!

Evet, AB çok hasta ve yaşlanıyor, rekabet gücünü kaybediyor; iyice ağır-laşmış yapısal sorunları nedeniyle tükeniy-or. Fakat hala, küresel egemenlik mü-cadelesi üzerinde belirleyici olabilme gücünü şimdilik koruyor. ABD’nin yıpran-maması ve güçlenmesi adına kendini feda etmesi veya çözülerek söz konusu bölgenin taşeronu olmaktan uzaklaşması durumunda ortaya çıkacak senaryolar tümü ile farklılaşıyor! İlk olasılıkta ABD ve parası kısmen de olsa gücünü ve var-lığını koruyabilir; ikincisinde ise pek ko-ruyamaz ve hiçbir şey eskisi gibi olamaz!

Geçmişin gelişmiş ekonomileri

yıpranıy-or, ABD ise sorunlu varlıkları diğerlerinin sırtına yıkarak etkinliğini korumaya ve hasımlarını yıpratmaya çalışıyor. Gelişmişler içinde hepsinin batması yerine, birinin ayakta kalarak diğerlerini de kol-layabileceği varsayımından hareket ediyor. Almanya ile birlikte oldubittilere direnmeye çalışan bazı AB üyeleri ise, geçmiş ile gelecek arasında tercih yapmakta zor-lanıyor; ne gelecekten vazgeçebiliyorlar, ne de çıkarlar farklılaştığı için başkalarının faturasını ödemeye yanaşıyorlar!

Fransa’da yaşananlar medeni Dünya ile İslam arasında bir sorun gibi gösteriliyor. On dokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren selefi İslam anlayışının, gerçekte emperyalist güçlere hizmet ettiği ve aksi yöndeki görünüme rağmen öyle olmaya devam ettiği görmezden geliniyor! Şahsen son bir haftaya damgasını vuran gelişmelerin, Almanya ile ABD arasındaki bilek güreşinin bir parçası olabileceğini düşünüyorum.

Bakalım AB’nin lokomotifi tercihlerini değiştirecek mi? Avrupa Merkez Bankası yetkililerinin, 22 Ocakta yapacağı toplan-tıdan çıkabilecek kararlar bu konudaki belirsizliği azaltabilir! Yaşananların Avru-pa’nın 11 Eylül’ü mü olduğunu veya Al-manya’nın yeniden doğumunu tetikleye-cek bir gelişme mi olduğunu zamanla daha iyi anlayacağız.

PERİSKOP

dolar

2.2923



avro

2.7102



cumhuriyet alt›nı

BİST - 100

88.195

faiz

7.46

604 TL

b. petrol

$ 48.46









VESTEL, 10 bin fidanlık Vestel Ormanı için faaliyete geçti. Şirketten yapılan açıklamada Vestel Or-manı’nın Ege Orman Vakfı ile

birlik-te Çeşme-Ildırı-Kadıovacık’ta oluştu-rulacağı bildirildi. Vestel Ticaret Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Ergün Güler Vestel Ormanı

projesi ile ilgili, ‘’Vestel müşterilerine Vestel Ormanı’nda dikili bir ağaçlarının olacağını müjdelemek-ten gurur duyuyoruz” dedi.

Petrol fiyatı son 6 yılın dibinde

UMUDUNU KESTİ

EKONOMİ Bakanlığı tarafından 3’er aylık dönemler halinde uygulanarak Resmi İstatistik Programı (RİP) kapsamında ya-yımlanan Dış Ticaret Beklenti Anketi (DTBA) açıklandı.

2015 yılının ilk üç ayyına ilişkin anket, dış ticarete yön veren firmaların yakın geçmişe ve mevcut duruma ilişkin değer-lendirmeleri ile gelecek döneme yönelik beklentilerini yansıtıyor. Endeksin 100’den büyük olması beklentilerin iyimser oldu-ğunu, 100’den küçük olması beklentilerin kötümser olduğunu ifade ediyor.

DÜŞÜŞE RAĞMEN İYİMSER

Buna göre, ihracat beklenti endeksi 2014’ün son çeyreğinde 114.1 puan iken 2015’in ilk çeyreğinde 5.6 puan birden düşerek 108.5 puana geriledi. Diğer yandan ihracat beklenti endeksi geçen

yılın aynı dönemine göre ise 9.7 puan yükseldi.

Anketin detaylarına baktığı-mızda; İhracatçı firmaların ge-lecek üç ay içindeki ihracat bek-lentileri 14 puan birden düşerek 118.7’ye, ihracat siparişi bek-lentileri 8.4 puan düşerek 119.8’e, şu anda kayıtlı ihracat siparişi düzeyi 13 puan düşerek 78.2’ye geriledi. İhracat si-pariş düzeyi ise 12.9 puan artışla 117.1’e çıktı.

İthalat beklenti endeksine baktığımızda da, 2015 yılının birinci çeyreğinde, 2014 yılının son çeyreğine göre 5.7 puan azalış

görülüyor. Buna göre endeks 104.2 puana gerilemiş. Endeks, geçen yılın aynı döne-mine göre de 14.3 puan birden düşüş gös-termiş.

HEDEFLER ZORDA

Hatırlanacağı üzere 2014 yılında hükümet ihracat hedefini 160.5 milyar dolar olarak belirlemişti. Fakat yıl sonunda ihracat 157.6 milyar dolarda kaldı. Hükümetin 2015-2017 Orta Vadeli Programı’na göre ihracatın büyümeye katkısının bu yıl sıfır puan olması öngörülüyor.

Diğer yandan 2015 için OVP’de yer alan ihracat hedefi de 173 milyar dolar olarak belirlendi. Bu rakam 2014’te göre yüzde 9.7 oranında artış demek. İlk çey-rekteki beklenti anketine bakılırsa kötü geçen 2014’ün son çeyreğine göre ihracat beklenti anketindeki gerileme ihracatçıların

2015’in ilk üç ayından umutlu olmadığını gözler önüne seriyor.

YENİ PAZAR UMUDU

Beklenti anketindeki olumsuz seyre iliş-kin konuştuğumuz Eski Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı, bu durumun iç dinamiklerden ziyade dış etkilerden ileri geldiğini anlattı. Irak ve Suriye pazarların-daki soruna Rusya’nın da etklenmesiyle böyle bir tablonun ortaya çıktığını kaydeden Satıcı, 2015’teki yüzde 9.7’lik hedefe ilişkinse, “Bu hedef yakalanabilir. Yeni pazarlarla bu durum aşılacaktır. Yeterki ihracatçının morali yüksek tutulsun’’ dedi.

İhracatın büyümeye katkısının sıfır puan olacağı yönündeki beklentiyi de değerlen-diren Satıcı, ihracatın sadece tek bir yönü olmadığını imalat, ithalat ve perakende yüzü olduğunu bunlarla büyümeye katkı sunulacağını aktardı.

RECEP ERÇİN

[email protected]

Enerji sektöründe

iflaslar gündemde

AVRASYA İşletme ve Ekonomi Birliği’nin (EBES) 15. Konferansı’na katılan ekonomistlere göre; petrol fiyatlarındaki düşüş ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) olası mü-dahalesi dünya ekonomisini olumlu etkileyecek ancak enerji sektöründe iflaslar da yaşanabilir. Portekiz’de yapılan ve 51 ülkeden 600 civarın-da akademisyen, uzman, bankacı ve bürokratın katıldığı konferansa dair bilgi veren, EBES’in kurucuları Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, Yrd. Doç. Dr. Ender Demir ve Dr. Hakan Danış’ea göre; konferansta en fazla tartışılan konu petrol fiyatlarındaki düşüş ve dünya ekonomisine olası etkileri oldu. Buna göre, katılım-cıların ağırlıklı görüşü, petrol fiyat-larındaki sert düşüşün küresel ekonomiyi olumlu etkileyeceği şek-linde. Fakat bazı petrol ihraç eden ülkeleri ise zor günler bekliyor.

Konferans katılımcılarının görüşü, özellikle Amerika ve Kanada gibi ülkelerde yüksek maliyetle petrol çıkaran firmaların birçoğunun bu fiy-atlara dayanamayacağı yönünde. Dolayısıyla, yakın zamanda enerji fir-malarından iflas haberleri gelebilir.

KISA

CA

Ouz Satc

Ekonomi Bakanlığı’nın anketine göre ihracat beklenti endeksi 5.6 puan birden düştü. Geçen yıl ihracat

hedeflerine ulaşılamamıştı. OVP’ye göre 2015’te ihracatın büyümeye katkısının sıfır olması bekleniyor

(6)

6

13 OCAK 2015, SALI

mek

[email protected]

Haz›rlayan: TARIK TEKGÖZLİ

e

S

endikacılar çok büyük çoğunlukla na-muslu, temiz, dürüst insanlardır. Ancak biraz saftırlar ve genellikle kanunları bil-mezler. Bu nedenle de herhalde sendika avu-katları tarafından kolayca yanlış yola sürükle-nirler, aldatılırlar.

Sendikacıların sendika avukatları tarafından galiba aldatıldıkları konulardan biri, sendikacılara ödenen hizmet ödenekleridir.

Cumartesi ve Pazartesi günkü yazılarımda sendikacılara ödenen hizmet ödeneği miktarının her yıl için kıdem tazminatı tavanına tabi oldu-ğunu ve her yıl için 3541 lirayı geçemeyeceğini yazmıştım.

Galiba sendika avukatları sendikacıları al-datıyor ve onlara bunun mümkün olduğunu söylüyorlar. Sendikacı ne anlasın kanundan! Saf ve temiz sendikacılar, galiba onları aldatan avukatlara kanarak, her yıl için 3541 lira yerine dört yılda bir 150-200 bin lira hizmet ödeneği almak zorunda kalıyorlar.

Sendika avukatları, galiba yürürlükteki ka-nunların ve ilgili Yargıtay kararlarının, sendika tüzükleriyle ve genel kurul kararlarıyla değişti-rilebileceğine sendikacıları ikna ediyor. Sendika genel kurullarının delegeleri de olayın pek far-kında değil. Böylece sendikacılara zorla akıl almaz miktarlarda hizmet ödeneği veriliyor.

Ben uyarma görevimi yapayım.

KANUNDAKİ YASAKLAR

TÜZÜKLERLE KALDIRILAMAZ

Sendikaların tüzükleri ve genel kurul kararları kanunların üstünde değildir. Sendika tüzüklerine bazı hükümler koyarak, sendikacının alacağı hizmet ödeneği miktarını kıdem tazminatı ta-vanının üstüne çıkaramazsınız. Genel kurul kararları da kanunları değiştiremez.

Toplu iş sözleşmelerinde işçiye ödenecek kıdem tazminatı miktarının her yıl için 60 günlük ücret olduğuna ilişkin hükümler göre-bilirsiniz. Ancak toplu iş sözleşmesinde ne ya-zarsa yazsın, işçinin kıdem tazminatı tavanı her yıl için yalnızca 3541 liradır.

Sendikacıların hizmet ödeneği de aynı tavana tabidir.

Ama şu sendika avukatları, sendika tüzük-lerine ve genel kurul kararlarına galiba sendi-kacıların hiç haberleri olmadan koydukları hü-kümler nedeniyle, sendikacıları kanunların de-ğiştiğine ikna ederler ve onları dört yılda bir 150-200 bin lira para almaya zorla mecbur bırakırlar.

SENDİKA TÜZÜKLERİNDEKİ

HÜKÜMLER GEÇERSİZDİR

Birkaç örnek vereyim.

Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası’ndaki düzenlemeye göre, 20 yıllık bir sendikacıya ödenecek hizmet ödeneği, her yıl için 70 günlük giydirilmiş ücret tutarındadır.

Yol-İş’in tüzüğüne göre, sendikacıların hizmet ödeneği 60 günlük brüt giydirilmiş ücretleri üzerinden hesaplanmaktadır. Yol-İş’in 6-8 Tem-muz 2007 tarihinde yapılan 8. Olağan Genel Kurulu’nda alınan “hizmet teşvik ödeneği” başlıklı madde şöyledir: “Sendika Yöneticiliğinde geçen her bir yıl için 60 (altmış) günlük brüt ücret tutarının neti, ayrıca her türlü sosyal yar-dım, ikramiye ve diğer ödemelerin 60 (altmış) güne isabet edecek brüt tutarının netinin ilavesi ile bir önceki döneme ait Hizmet Teşvik Ödeneği ödenir. Her türlü yasal kesintiler sen-dikaca karşılanır.”

Çimse-İş’in tüzüğünün 46. maddesine göre, 20 yıldır sendikanın şube ve genel merkezinde görev yapan bir profesyonel sendikacı, her yıl için, 105 günlük brüt giydirilmiş ücreti tutarında hizmet ödeneği almaktadır.

Bu düzenlemeler kanunlara aykırıdır ve hu-kuken geçersizdir.

Sendika avukatları tarafından yanıltılarak bu paraları almak zorunda kalan sendikacılar, bir sendika üyesinin cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunması veya mahkemede tespit davası açması halinde, büyük sıkıntı ya-şarlar.

Sendikacılar!

Avukatların sizleri yanıltmasına izin vermeyin!

Ah şu sendika

avukatları

Yıldırım

KOÇ

[email protected]

SINIF GÖZLÜĞÜ

AYDINLIK / ANKARA

TÜRKİYE Kamu-Sen, ek zam talebiyle 15 Ocak Perşembe günü saat 12.30’da TBMM önünde maaş bordrolarını yakacak. Memur-Sen ile hükümet arasında 2013 Ağustos ayında imzalanan toplusözleşme nedeniyle memur maaşına 2014 yılında en-flasyon farkı yansımadı. Memurun gerçek enflasyon karşısındaki kaybının yüzde 12 olduğunu tespit eden Türkiye Kamu-Sen, hak kayıplarının önüne geçmek için AKP hükümetinden ek zam talebinde bulundu. Ancak şu ana kadar herhangi bir adım atıl-madı. Bu nedenle Türkiye Kamu-Sen üyeleri 15 Ocak’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi Dikmen kapısı önünde ve aynı anda tüm il-lerde bordro yakma eylemi gerçekleştirecek.

‘TALEPLERİMİZ BİLE

DİKKATE ALINMADI’

Konuya ilişkin Aydınlık’a konuşan Tür-kiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Kon-cuk, “Memuru, emekliyi enflasyona ezdiren, ek zam talebimizi görmezden gelen, memura emekliye yüzde 3+3 zammı reva gören ik-tidarı protesto etmek için tüm illerde bordro yakma eylemi gerçekleştireceğiz” dedi.

Koncuk, taleplerinin dikkate alınmadığını ifade ederek, “Hükümet yüzde 12 zam ta-lebimizi dikkate almayıp bir öneride dahi bulunmayarak memura ve emekliye verdiği değeri ortaya koymuştur. Başbakan Ahmet Davutoğlu ‘yüzde 17 zam yapıldı’ gibi doğru olmayan açıklamalarda bulundu. Zam değil zam talepleri dahi dikkate alınmadı” diye konuştu.

Memurlar, enflasyon karşısında eriyen maaşları için hükümetten ek zam talep etti. Ancak bu sese

kulak verilmedi. 15 Ocak’ta TBMM önünde maaş bordroları yakılarak hükümet protesto edilecek

Memur bordro yakacak

Aslan: Çaykara’daki

çalışmalar yetersiz

TRABZON’un Çaykara ilçesi Kavlatan mev-kiinde yapımı süren Balkodu-2 HES inşaatındaki tünel girişine geçen cumartesi günü düşen çığın altında kalan 4 işçiyi arama kurtarma çalışmaları dün sabah erken saatlerde başladı. Bölgeye gelen ailelerin tedirgin bekleyişi ise sürüyor. İşçi-lerden Lokman Çelik’in dayısı Kenan Aslan ça-lışmaların yetersizliğinden yakındı. Önceki akşam saatlerinde çalışmanın durdurulduğunu hatırlatan Aslan, “En azından vardiyalı çalışma yapılabile-ceğini düşünüyoruz” dedi.

Öte yandan çığ altında kalarak yaşamını yitiren işçilerden Nusret Er, Adana’da toprağa verildi.

Türkiye Kamu-Sen, 6 Aralk 2014 tarihinde Ankara’da “Memura ek zam” ad altnda miting yapmt.

Şimşek: Maaş artışını abarttık

MALİYE Bakanı Mehmet Şimşek, “Bu sene memur maaş artışı yılın tamamı için en az yüzde 6.1 olacak, eğer enflasyon öngörülenden yüksek çıkarsa onun da farkını memurumuza vereceğiz” dedi.

NTV televizyonunda gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Şimşek, Memur-Sen ile hükümet arasında 2013 yılında imzalanan toplusöz-leşme hükümlerinde hak kayıpları olduğuna ilişkin eleştirileri yanıtlar-ken, “Kesinlikle doğru değil” dedi. Geçen sene enflasyonun yüzde 8.2 olarak geldiğini hatırlatan Şimşek, geçen sene en düşük memur maaşı artışının yüzde 8.3, ortalama memur maaş artışının yüzde 8.5 olduğunu, geçen sene öğretmenlere ilave maaş artışı verdiklerini, yeni başlayan öğ-retmen maaş artışının da yüzde 14.4’ü bulduğunu savundu.

‘ENFLASYONA

EZDİRMEDİK’

Memur emeklilerinin maaşının geçen sene yüzde 12.5 arttığını be-lirten Şimşek, çıkan haberlerde ra-kamların farklı sunulduğunu söyledi.

Şimşek, 2002’den bu yana hiçbir kesimi enflasyona ezdirmediklerini belirterek, “Hatta ben abarttığımız kanısındayım. Şu anda bütçede memurlar için ayırdığımız kaynak 140 milyar lira, yatırımlar için ayır-dığımız kaynak 50 milyar liranın altında” diye konuştu.

Sosyal Güvenlik Kurumu’na da (SGK) 80 milyar lira para aktar-dıklarını ifade eden Şimşek, SGK’nın da emekli maaş bütçesinin yüzde 40’ın altında olmadığını söyledi.

Şimşek, “Bu sene memur maaş artışı yılın tamamı için en az yüzde 6,1 olacak, eğer enflasyon ön-görülenden yüksek çıkarsa onun da farkını memurumuza vereceğiz” dedi.

Mehmet imek

Taşeron işçileri ‘Yargı kararları

uygulansın’ kampanyası başlattı

AYDINLIK / ANKARA

KARAYOLLARI taşeron işçileri in-ternette örgütlenerek kazanılmış kadro haklarının uygulanması için imza kam-panyası başlattı. İşçiler, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 25 Ekim 2011 tari-hinde verdiği “Karayolları taşeron işçileri Karayolları Genel Müdürlüğü’nün asıl işçisidir” kararının hükümet tarafından 3.5 yıldır uygulanmadığına dikkat çekerek gereğinin bir an önce yapılmasını istedi.

MESAJLARLA DESTEK

İnternette “Karayolları Taşeron İşçileri Platformu” adıyla bir araya gelen işçilere destek kısa sürede 500 imzaya yaklaştı. Change.org sitesi üzerinden yürütülen kampanyada toplanan imzaların TBMM’ye sunulacağı öğrenildi.

Kampanyaya destek verenlerin me-sajlarından bazıları şöyle:

Nalan T. : “40 aydır verilen hukuk

kararının önüne menfaatlerin ve çıkarların geçtiği ve bu kadar insanın kaderi ekme-ğiyle oynandığı ve bu adaletsizliğin artık durması için...”

Filiz D. : “İmzalıyorum çünkü biz

ta-şeron işçileri kurumların gerçek işlerini yapıyoruz. Kadrolu çalışanlardan bile daha fazla çalışıyoruz aldığımız ücret ise üçte biri ücret ve hak eşitliği istiyoruz.

Hükümetten beklentimiz modern köleliğe artık bir son verin.”

Ömer A. : “Devlet büyüklerine ve

ku-rumlarına olan inancımız kalmadı artık. Burası muz cumhuriyeti değil ki 40 aydır yargı kararlarımız yok sayılıyor. Adımızı koyun, artık yeter. Kadroysa kadro taz-minatsa tazminat bir şeyler söyleyin, öl-dürdünüz bizi be ölöl-dürdünüz.”

Muğla’da işçi servisi

devrildi: 15 yaralı

MUĞLA Fethiye’de işçileri taşıyan mi-nibüsün devrilmesi sonucu 15 kişi yara-landı.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Ufuk Narin yönetimindeki minibüs, Fet-hiye-Muğla karayolunun Yanıklar mevki-sinde sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrildi. Kazada sürücü Narin ile Ortaca ilçesine narenciye ürünü toplamaya giden işçiler Fatma Kazan, Nurgül Korkmaz, Kader Yörük, Hülya Sa-bancı, Arife Gökhan, Süleyman Acar, Necla Binici, Mert Çakal, Şaban Erkek, Adem Acar, Songül Erkek, Güler Tan, Kemal Tan ve Emine Karcı yaralandı.

Kazayı görüp duran diğer araç sürü-cülerinin yardımıyla devrilen minibüsten çıkarılan yaralılar, olay yerine sevk edilen ambulanslarla ilçedeki hastanelere kaldırıldı.

Yarallarn salk durumlarnn iyi olduu örenildi. Yarallarn salk durumlarnn

iyi olduu örenildi. Yarallarn salk durumlarnn

iyi olduu örenildi. Yarallarn salk durumlarnn iyi olduu örenildi. Yarallarn salk durumlarnn

iyi olduu örenildi. Yarallarn salk durumlarnn

Referensi

Dokumen terkait

terdiri dari tiga buah gagasan dengan jumlah enam panel foto. Ketiganya memiliki konsep, proses, dan teknik yang berbeda-beda. Berikut beberapa perwujudan karya pertama,

Daftar harga alkes Daftar harga alkes Harga distributor  Harga distributor  Compressor manual Compressor manual  Alat berat  Alat berat PENELUSURAN BERSPONSOR PENELUSURAN

Hal-hal yang belum diatur dalam periode PraktikumTEYL daring tahun ini, tetapi muncul dan diperlukan dalam pelaksanaan Praktikum TEYL akan diatur dan diputuskan secara

[r]

bentuk pangkat, akar da gkat, akar dan logaritma n logaritma menyelesaikan menyelesaikan modelnya dan menafsirkan hasil yang diperoleh. modelnya dan menafsirkan hasil yang

Hand off adalah komponen kritis dalam perawatan pasien yang meliputi upaya komunikasi dalam memindahkan pasien dari satu unit perawatan ke unit perawatan yang lain dengan

Tumbuhan obat modern merupakan spesies tumbuhan obat yang secara ilmiah telah dibuktikan mengandung senyawa atau bahan bioaktif yang berkhasiat obat dan penggunaannya