• Tidak ada hasil yang ditemukan

Puşkin - Gizli Günce

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Membagikan "Puşkin - Gizli Günce"

Copied!
263
0
0

Teks penuh

(1)
(2)

Bir büyük deha'mn iç dünyasimn derinliklerine yolculuk.

Sonucu ölüme çikacak düello öncesi itiraflar... Modern Rus edebiyatinin tarti§masiz kurucusu, Rus dilinin babasi

Pu§kin'in ölümünden kisa süre önce kaleme aldigi bu "Gizli Günce", bize dönemin Rusyasi'mn soylu

sinifinin yaçantisini, insanlarin birbirleriyle iliçkilerini, kadinin toplum içindeki yerini kesin

biçimde anlama olanagi veriyor.

Puçkin, "Gizli Günce"nin en az yüz yil yayinlanmamasini istemiçti. Bunun nedeni, güncede adi geçenlerin ve çocuklarinin, torunlarinin magduriyetine neden olmama

isteQiydi. Çünkü günce Pu§kin'in kendisiyle ve yakin çevresiyle kesin bir hesapla§masi anlamina geliyor... Karisiyla, sevgileleriyle, kaçamaklariyla ilgili tüm ayrintilari

müthi§ bir ustalikla gözler önüne seren Pu§kin, böylelikle iki yüzyil öncesinin duygulari ve cinsel kültürüyle bugünün

kar§ila§tirilmasini da saghyor. ISBN 97 5-80 86-8 7-9 9 7 8 9 7 5 8 0 8 6 8 7 0 |ЦИ* 'J V ■' . Hííltr H im ?j U ’Λ % к - »iN V *1 • » è - * 4k ¡»*1 * ки t * M-r Ц I

(3)

Kadinlar hakkinda ögrenilenler arttikça, onlarin gerçekte kar§ila§tirilmalarinm

anlamsiz oldugunu anlarsin. Birinin diQerinden daha iyi ya da daha kötü olmadiöi yönündeki dü§ünceler ikna edlci hale gelir. Tamdigin her kadin

yerl degi§tirilemez bir kadindir ve hlçblr açk yok olmaz ve sonsuza

dek Içlnde seninle kalir. Yani böylece her kadin unutulmazdir.

(4)

A l e k s a n d r Se r g e y e v íç Pu ç k ín

6 Haziran 1799'da Moskova'da dogdu. Babasi, köklü bir Boyar ailesinden

geliyordu. Annesi ise, istanbul'da köle pazarinda satilan ve Büyük Petro tarafindan

evlat edinilen Etopyali prens Abram Hannibal'in torunuydu.

22 Ocak 1837'de, bir düelloda, Georges d'Anthès tarafindan a§ir çekilde yaralandi

ve çok geçmeden öldü. Tarih onu, Modern Rus edebiyatinm kurucusu olarak selamliyor. Rusçanin yazili bir edebiyat dili haline gelmesi, sokak dilinin

üst düzeyde sanat eserlerinin dili haline gelmesi, Puçkinle baçlamiç, klasik Rus

(5)

Bir büyük deha'mn iç dünyasinin derinliklerine yolculuk.

Sonucu ölüme çikacak düello öncesi itiraflar... Modern Rus edebiyatinin tarti§masiz kurucusu, Rus dilinin babasi

Puçkin'in ölümünden kisa süre önce kaleme aldini bu "Gizli Günce", bize dönemin Rusyasi'mn soylu

sinifimn yaçantisini, insanlarin birbirleriyle ili§kilerini, kadinin toplum içindeki yerini kesin

biçimde anlama olanagi veriyor.

Pu§kin, "Gizli Günce"nin en az yüz yil yayinlanmamasmi istemiçti. Bunun nedeni, güncede adi geçenlerin ve çocuklarinin, torunlarinin magduriyetine neden olmama

istegiydi. Çünkü günce Puçkin'in kendisiyle ve yakin çevresiyle kesin bir hesapla§masi anlamina geliyor... Karisiyla, sevgileleriyle, kaçamaklariyla ilgili tüm ayrmtilari

müthi§ bir ustalikla gözler önüne seren Pu§kin, böylelikle iki yüzyil öncesinin duygulari ve cinsel kültürüyle bugünün

kar§ila§tirilmasmi da saghyor. ISBN 97 5-80 8 6 -8 7 -9 9789758086870 & Φ & ‘3 4 i,· імму tu U. -.i/i Ή t · nf* t| 4Ц ЇЇ *Л * «» 'Фі% Іч- Ь- «ù-vlf Ä

(6)

ж

л я « .4<жкм» s s »

ÇiviyAZihiH

(7)

Gizli Günce

Aleksandr Sergeyeviç Puçkin

Çeviri

Cansei Rozzenna/Munire Yilmaer

щ

Λ***»*ЛОША к*

SS&

( й й ц ш Ь н

(8)

Kitabin Özgün Adi:

Secret Journal, 1 8 3 6-1 8 3 7 2nd edition, 1 9 9 0 baskisindan çevrilmiçtir.

Yazar:

Aleksandr Sergeyeviç Pupkin

ingilizceden Çevirenler:

Cansei Rozzenna / Munire Yilmaer

Yayima Hazirlayan:

Hüseyin Demirel

Teknik Düzenleme:

Paxajans

Seri / Sira No:

Çiviyazilari: 8 7 / Littera: 28 / Aykiri Edebiyat 3

ISBN:

9 7 5 -8 0 8 6 -8 7 -9

Adres:

Sakiz Sk. N o : 6 / 9 Bahariye / Kadiköy - Istanbul Tel: (0216) 3 3 0 83 1 6 - 3 3 0 83 9 9

Faks: ( 0 2 1 6 ) 4 1 8 2 6 01 E-mail: civiyazilari@civiyazilari.com

ww w : civiyazilari.com

Copyright:

Çevirinin Türkçe yayin haklari Ç iviya zila ri 2 0 0 0

Kapak:

Illa? Güzeldogu

(9)

ïç in d e k ile r

Editörden 9

Önsöz 15

ithaf 25

(10)

α

Α Λ Α

ÇiUilj&lll&H Littera dizisinde sanat ve sanat eleçti- risi ürünleri yayimlamr. Littera, yanmn bilgisini bu- günden kurmak, yaçamda karçiliklanni üretmek yo- lunda çaba harcayan yazar ve okurlann buluçtugu bir yayin pratigi olmayi amaçliyor. Aykrn kitaplar bölümiimiizde ise, çeçitli nedenlerle lanetlenmi§, ya- saklanmi§, ama sonuçta edebiyat dünyasinm temei taçlan arasmda y er almi§ eserleri tam metin olarak bulacaksimz.

Puçkin’in G izli Günce’si, ilk kez 1990 yilinda A BD ’de yaymlandigindan bu yana, edebiyat dünyasi- nin en çok ses getiren eserlerinden bin olma özelli- gini koruyor.

Pu§kin, ölümünden kisa bir sûre once kaleme aldigi ve en az yüz yil sonra yaymlanmasmi §art ko§tugu bir güncesinin varligi Rusya’da ôteden beri

(11)

bilinmek-teydi ve yan efsanevi bu güncenin güm§igina çika- bilmesi, edebiyat dünyasmin en spekülatif sorunlann- dan biri haline gelmi§ti. Mikhail Armalinsky’nin A BD ’de yayima hazirladigi güncenin Puçkin’e ait olup olmadigi yolundaki tarti§malar artik son bulmu§ durumda. Artik tartiçilan, metnin Pu§kin’in edebi ki- §iligine katkilan ve yaçaminin son günlerine hakim olan ruh hali.

Adim adim ölüme gittiginin bilincinde olan bir dahinin, a§ka, kadinlara, cinsel tutkulara, insanlik durumuna iligkin dü§ünceleri ve itiraflan ve bunlan ifade edi§ gücü, gerçekten çarpici boyutlardadir. Us- tamn anlatimi, yajadigi döneme ait iligkileri, ya§ama biçimini olanca çiplakligiyla gözler önüne sermekte, bir büyük edebiyatçinm, dünyamn bir büyük kültürü- nün en önde gelen temsilcisinin trajik ölümünün ar- dindaki gizleri de gözler önüne sermektedir.

200 yil öncesinin insamna yön veren ve çogu kez birbirleriyle iç içe geçmi§ sevgi, tutku, nefret, kis- kançlik, iktidar, kölelik gibi kavramlann ve kadinhk durumunu gözler önüne seriyor ve bugünün duygula- nyla kar§ila§tirma olanagi veriyor Pu§kin. Bu özel- likleri günceye insanlik durumunu kavrama yolunda anahtar metinlerden biri olma özelligi de veriyor. Aleksandr Sergeyeviç Pu§kin 6 Haziran 1799 yilinda Moskova’da dogdu. Babasi, köklü bir Boyar ailesin- den geliyordu. Annesi ise, Istanbul’da köle pazarinda satilan ve Büyük Petro tarafindan evlat edinilen Etopyali prens Abram Hannibal’in torunuydu.

(12)

al-an Pu§kin, al-annesi ve özellikle amcasi Vasiliy Lvo- viç’in sayesinde Fransiz edebiyatim genç ya§ta tam- ma olanagi bulmuçtu. Sanatçi, 1811 ’de, giri§ sinavla- nndan onur derecesi alarak, seçkin ögrencilerin egi- tim gördügü St. Peterburg yakinlarinda bulunan Tsarskoye Syelo’daki lise ögrenimine baçladi ve me- zun olduktan sonra, 1817’de St. Petesburg Di§ Ìli§ki- ler Okulu’nda memur olarak çali§maya ba§ladi. ilk §iir kitabi Bir §aìr Dosta, 1814’de yayimlandi.

1817-1819 arasinda da link çiirler yazmayi siirdiirdü. Bu çiirlerinde (Ôzgürlük, Çadayev’e, Köy) temei iz- lekler, daha çok yurtseverlik, dostluk ve a§ktir.

1820 Mart’inda ilk uzun ve aynntili çaliçmasi olan Ruslan ve Lyudmila’yi tamamladi. §airin ilk döne- minin son yapiti olan bu romantik siirde Pu§kin, yerle§ik kural ve türlerden aynldigi için agir saldm- lara ugradiysa da, yetenekli bir §air olarak kendisini iyice kabul ettirdi.

Puçkin’in bu ilk §iirlerinde, liberal fikirleri dile getiriliyordu. Çarlik baskisi, dönemin birçok aydini gibi, aristokrat kökenli olmasma ragmen. Puçkin’i de etkilemiçti. Gavriliada adii manzumesinde, geleneksel kurumlan ve görü§leri sert biçimde ele§tiriyordu. Çok geçmeden Ki§inev (Besarabya / Moldovya)’e sürüldü.

Sürgünde geçen yillarda, Yekaterinoslav’da, Kafkas- ya’da, Kiçinev’de, Odessa’da ya§adi. Uzak yerlere gönderilmesi onun yaraticihgim daha da derinle§tirdi. Edebiyata büyük bir tutkuyla baghydi çünkü. Hançer,

(13)

§eytan, Bilge Oleg’in §arkisi, Kafkas Mahkûmu, Çin- geneler, Haydut Kardeçler, Bahçeçehir gibi lirikler bu dönemin ürünüdür. Özellikle uzun jiirlerinde kendi çagirnn kahraman tipini anlama istegini dile getirdi. Yine bu dönem, Pujkin’in devrimci düçüncelerden yana kesin tercihte bulundugu dönemdir. Burada Gü- ney Birligi adii örgütün üyeleri ile iliçki kurdu. Bu örgütün üyeleri daha sonra Dekabristler olarak bili­ nen devrimci grubu oluçturacaklardi.

1825 yili 14 Aralik günü St. Petesburg’da Dekabrist­ ler ayaklandilar. Bu hareketin Çar’a bagli birliklerce kanli biçimde bastinlmasinm ardindan, aralarinda Puçkin’in çok eski dostlannin da bulundugu yüzlerce devrimci aydm, agir içlerde çaliçtinlmak üzere Sibir- ya’ya sürüldüler.

Dönemin yeni tahta geçmiç çan 1. Nikola’mn, onu denetim altina almak için sikça yaptigi sahte yardim tekliflerine ve art niyetli yajcinla§ma çabalanna çok ilgi göstermedi. Ancak yine de ölümüne kadar göz hapsine kaldi. Kisa bir dönem Çar’in liberal vaatle- rinden ümitlenmi§ olsa da, ilerici görüjlerinden hiç vazgeçmedi. Dekabristlerin amaçlanna nasil bagli ol­ dugunu, Arion ve Sibirya Madenlerinin Derinlerinde bajlikh §iirlerinde açikça belimi. Aralik ayaklanmasi- nin idamlar ve sürgünlerle bastinlmasindan sonraki bogucu gericilik yillannda Pu§kin yalmzligi ya§ar. §air’e adii çiirinde, bu yalmzhk ortaminda §iirine ve düjüncelerine dayanarak ayakta kalmayi dile getirdi. Baçyapiti sayilan ve manzum bir roman olan Yevge­ niy Onyegin (1823-1830)’i, 1825’te ünlü tarihî

(14)

mi Boris Godunov izledi. 1826’da Moskova’ya, 1827’de ise Petersburg^ dönmesine izin verildi. Bü­ yük bir hayranlik ve saygiyla kar§ilanan Pu§kin, li­ beral fikirlerinden vazgeçmedigi halde iktidara kar§i açikça cephe almaktan da kaçimyordu. 1831’de, Na­ talya Gonçarova ile evlendi. Artik ya§ami, Çarlik sosyetesi ile Mihaylovskoye’deki sakin malikânesi arasmda geçiyordu.

1833’te Rus akademisi üyeligine seçildi. 1833’te yazdigi Tunç Süvari adii §iiri di§mda yeni eserleri- nin hepsi nesir türündendi. Biyelkin’in Öyküleri be§ öyküyu kapsiyordu; Dubrovskiy (1832) ve Maça Ki- zi da (1836) aym türdendi.

1836 yilinda, Sovremennik (Çagda§) adii bir edebi­ yat dergisi yayimlamaya ba§ladi. Kisa süren ömrüne ragmen, Sovremennik о dönemde Rusya’da çikan en iyi edebiyat dergisi olarak kabul ediliyordu.

22 Ocak 1837’de, bir düelloda, Rusya hizmetinde çali§an ve dönemin Hollanda Büyükelçisi’nin evlatli- gi olan Fransiz asilli Georges d’Anthés tarafmdan agir §ekilde yaralandi ve çok geçmeden öldü. Bu düellonun nedeni, d’Anthés’in sanatçinm kansi hak­ kinda ileri geri konugmasiydi.

Pu§kin, ilk önce ate§ eden d’Anthés tarafmdan kamindan ölümcül bir §ekilde yaralanmi§ti. Pu§kin, son kuvvetini toplayarak d’Anthés’ye ate§ edecek, ama kur§un d’Anthés’nin hayatim kurtaran üniforma- simn metal dügmesinden sekecekti.

(15)

adamla-nni göndermi§ fakat adamlar kästen yanli§ yere gön- derilmi§lerdir. Pu§kin’in ölümünden sonra d’Ant­ hés’nin rütbesi erlige indirilmi§ ve Rusya’dan sürül- mü§tür. Kansiyla hayatlannm sonuna kadar ya§adik- lan Fransa’ya gitmi§lerdir.

Eserleri:

Bir §air Dosta (1814) §iir; Ruslan ve Lyudmila (1820) §iir; Çingeneler (1824) manzum öykü; Boris Godunov (1825) oyun;

Büyük Petro’nun Arabi (1828) tarihsel roman; Poltava (1828) destan;

Goryuhino Köyü (1830) tarih

Kolomna’daki Εν (1830) manzum öykü; Boldino Sonbahan (1831) oyunlar; Yevgeniy Onegin (1833) manzum roman Dubrovsky (1833) roman;

Maça Kizi (1834) öykü

Pugaçev Ayaklanmasi (1834) tarih

§övalyelik Zamanindan Sahneler (1835) §iir; Yüzba§inm Kizi (1836) tarihsel roman Erzurum’a Yolculuk (1836) gezi Misir Geceleri (1837) §iir;

Bati Slavlar’m Çarkilan (1837) §iir.

Pu§kin’in “Gizli Günce”sini özverili bir çali§mayla kisa sürede çevirisini yapan çevirmen dostlarimiz Cansei Rozzenna ve Munire Yilmaer ile metnin ori- jinaliyla kar§ila§tirarak dii bütünlügü saglayan dostu- muz Ebru Gültekin’e teçekkür ediyoruz.

(16)

Önsöz

1976 yilinda Amerika’ya gitmeye karar verdigimde, vize alabilmek için istenen parayi saglayabilmek amaciyla, kii- tiiphanemdeki kitaplan satmaya karar vermi§tim.

Kitaplanm, genellikle Sovyetler B irlig i’nde bulunmasi çok zor olan, yeni baskilan olmayan, kitapseverlerin sürekli aradiklari kitaplardi. Bu nedenle, tanidik tanimadik çe§itli insanlar beni ziyaret ediyor, kitaplarima bakiyorlardi.

Bunlardan biri, ya§li, iyi giyimli bir yabanciydi. Kendi- sini bir tanidigimin arkadaji olarak tanitti. Ancak, verdigi ismi çikaramadim. Çünkü о günlerde kitap satin almak için gelenlere рек dikkat ettigim söylenemezdi

Bu son ziyaretçinin adì Nickolai Pavlovich’di. Gözlerin- de, eskilere özgü, yillar geçse de asla solmayan aksine da­ ha da parlaklajan о i§ik vardi.

Benden, Rus tarihi ile ilgili birkaç kitap almak istedi. 15

(17)

Ama, yamnda fazla parasi olmadigindan begendigi kitapla- rin yalmzca birini alabildi. Ertesi gece digerlerini de alma- si için yeniden bulu§mak iizere sözlegtik. Söz verdigi gibi geldi ve sohbet etmeye bagladik. Çay isteyip istemedigini sordum, memnuniyetle kabul etti. Digleri çay kabina çarpi- yordu ve sikmtiyla di§lerinin takma oldugunu ve fazla bir zaman geçmediginden heniiz aligamadigim açikladi.

Açikça iilkeyi terkedip terketraeyecegimi sordu. “ Eger birakirlarsa” dedim. Bu konudaki ciddiyetimin farkina var- diktan sonra gözle görülür biçimde canlandi ve ardindan çayini yeni diçleriyle sessizce içmeyi bagardi.

Sohbetimiz sirasmda, oturdugum mahalleye yakin kolek- tif bir apartmanda kaldigini ögrendim. Tarihçiydi ve ara§- tirdigi dönem on dokuzuncu yiizyilin ilk yarisiydi.

Ona kendimden, §iirlerimden söz edince, §iirlerimi gör- mek istedi. Birkaç kopya verdim. §iirleri yanimda okuma- di; evde okuyacagini söyleyerek kagitlari rulo halinde ceke- tinin iç cebine yerlegtirdi. Bu ho§uma gitti. ítiraf etmek gerekir ki ondan ho§lanmi§tim. Daramglan öyle incelikli ve oturakli, iistii ba§i öyle bakimliydi ki orta ya§in üzerinde biri oldugu ancak, yüzü, boynu ve ellerine dikkat edilince anlagiliyordu.

Nickolai Pavlovich birkaç giin sonra yeniden ziyaretime geldi ve gece yarisina kadar §iir hakkinda konu§tuk. Bana el yazmalarimi almayi planlayip planlamadigimi sordu. On- lari Hollanda Büyükelçiligi aracigiliyla göndermeye çali§a- cagimi söyledim. Benden kendi el yazmalarmi da götürme- mi istedi. Bunlarin nitelikleriyle ilgili sorularima, samimi biçimde, anti-sovyetik metinler olmadigi ve 19. yiizyilin otuzlu yillarinda yazilmi§ bir giinliik oldugu cevabini verdi.

(18)

Ніг sorun çikmayacagim garanti ediyordu. Notlar çifreli ya- /.ilmiçti ve Nickolai Pavlovich bunlari deçifre etmek için yillarca çali§mi§ti. Asil zorluk, günlügün bazi Rusça keli- meler ve deyimler di§inda tümiiyle Fransizca yazilmiç ol- masiydi. Bununla birlikte, Nickolai Pavlovich’in Fransizca konusundaki ustaligi onun günlügü de§ifre etmesine ve Rusçaya çevirmesine olanak vermini.

Günliigii kimin yazdigini sorunca, bunun siirpriz oldugu- nu sôyledi. Günliigii onun için taçimaya karar verdim.

Nickolai Pavlovich günlügü Moskova’ya gidecegim gece getirdi. O ara gôç iznini almi§tim ve gôç vizesi için ge- rekli belgeleri toplamak için ko§u§turuyordum.

Ona masumca:

“Günlügü neden burda bastirmiyorsunuz? Eger tarihi bir degeri varsa basabilirler. Nasil olsa üzerinden yüz elli yil geçtikten sonra, herhangi bir olaym açiklanmasi zararsiz ol- maz mi” dedim.

“ Hatahsm genç adam, sôz konusu olan bir idolse, üze­ rinden onu umursamadan kaç yüzyil geçerse geçsin о idol bozulmadan kalir” dedi.

Gidecegim gün gelip çatmiçti. Taksi beni Moskova Tren Gari’na gôtürmek için bekliyordu. Trenin kalkmasma bir saatten az bir vakit kalmiçti ve Nickolai Pavlovich gelme- mi§ti. Telefonu yoktu, adresini bilmiyordum ve tam çikmak üzereyken yetiçebildi. Elinde dosyayi tutuyor ve güçlükle nefes ahyordu. Asansör çahçmadigmdan beçinci kata kadar tirmanmak zorunda kalmiçti. Dosyayi çantama koydum. О da taksiye kadar beni geçirdi.

Dosyayi takside telarla açtim: îlk sayfada büyük el yazi- si harflerle “AS. Puçkin Gizli Günliik 1836-1837” yaziliydi.

(19)

Sayfalari çevirmeye ba§ladim. Yazilar çok ktiçtiktü. Araba­ nin içinde lo§ ak§am i§iginda okumak olanaksizdi. Daha sonra, trende okumaya karar verdim.

Kompartimanda, alttaki yataklarm birindeydim. Kar§imda aparatçikleri andiran yiiz ifadesiyle §i§man bir kadin vardi. Yukandaki yataklarda da bir dolu insan bedeni.

Tren vaktinde kalkti. Çantami aldim ve kalabahgin için- den kendime yol açarak orada okuma umuduyla tuvalete dogru gittim. Tuvaletin ônündeki uzun kuyruk, duydugum §iddetli istege ragmen kitabi okuma konusunda cesaretimi kirdi. Kompartimana geri döndiim, i§ik kapaliydi ve herkes uyuyordu. Gece lambam da çali§miyordu. Okumayi ertesi giine ertelemek zorundaydim, zaten vakit gece yarisini geç- mi§ti. Tren tarifesine göre, van§ sabahm erken saatlerinde olacakti ve zor bir gün beni bekliyordu. Hollanda Büyükel- çiligi açilmadan günlügü okumak için vaktimin olacagini dü§ünmü§tüm.

Büyükelçilige yakla§irken, uzun bir sira gördüm. Asker- ler sira boyunca yürüyorlardi. Siraya girdim ve eger elçiyi о gün görmeyi umuyorsam bir saniye bile oradan uzakla§- mamam gerekecegini anladim. Sirada beklerken de okuma §ansimi degerlendirmek istemedim.

En sonunda elçilik açilip, elçinin ofisine girme sirasi geldiginde aklima §u fikir geldi: Günlügü I. Nicholas’in ada§indan almi§tim ve eskiden adì Heeckern olan bir Hol­ landa Elçisi araciligiyla gönderecektim. Günlük Puçkin’in umutsuzca bir gün ziyaret etmeyi hayal ettigi Bati’ya gön- derilecekti.

Elçinin el yazmalarimi Sovyetler Birligi di§ina gönder- mesi dilegimi îngilizce olarak ezberlemi§tim; ama gev§ek 18

(20)

Iiir §ekilde reddedildim.

Çantami, el yazmalarim ve giinliikle beraber dalginlikla imutmu§um gibi orada birakmaya karar verdim. Oturdugum kultugun yanma yere biraktim ve elçinin dikkatini çantadan h;i!jka bir yere çekmek için ona bir soru sordum. Sonra ni- yclimi anladigim düçünerek “ Hoççakalin” diyerek odasindan i.iktim. Birinin beni çagirip çantami geri vermesinden kor- kuyordum. Bereket versin ki çantami kimse geri getirmedi.

Leningrad’a rahatlami§, kendimin ve baçkalarinin yükiin- den kurtulmu§ olarak geri döndüm. Nickolai Pavlovich’i görmeyi ve gíinlügün bir кору asini alip, hiçbir engeile kar- $ila§madan okumak istiyordum. Ama ne aradi, ne de ziya- ret etti. Benim de onu aramak için ne zamanim ne de fir- satim oldu. Zaten soyadmi ya da adresini de bilmiyordum. Ote yandan, aynli§ tarihime birkaç giiniim kalmi§ti ve hal- letmem gereken çok i§ vardi.

A BD ’ne vardiktan bir yil sonra içinde el yazmalarimin ve gíinlügün bulundugu bir paket aldim. Hemen günlügü okumaya ba§ladim. Dolayli anlatimlardaki, ayrinti zenginli- gindeki ve anlatim biçimindeki çiplakligin ba§imin döndür- dügünü itiraf etmeliyim.

Pu§kin’in basilmi§ günlügü 1835’te sona eriyordu. Ama istegine uygun olarak en az yüz yildan önce basilamayacak olan, hayatinm son aylarinda yazilmi§ efsanevi bir gizli günlügün varligini birçoklan gibi ben de duymu§tum. “ Günlük avcilari” nm uzun zamandir bu metnin pe§inde ko§tuklari söylenirdi.

Elimdeki metnin dii ve biçem açisindan Puçkin’e ait ol- dugunu anlamak için konunun uzmam olmak gerekmiyordu. Yalmzca Nickolai Pavlovich’in farkli edebi biçem yaratma

(21)

yeteneginden yoksun oldugunu bilmek bile durumu yeterin- ce açiklayabilir. Ku§kusuz günlügün en yalin hali, Fransiz­ ca özgün halidir. Ancak çeviriler, metnin içeriginin bozul- madan çagda§ anlatim olanaklarma ve diline ulaçmasina katkida bulundular.

Bu durumu, Sheakspeare’in yeni ku§ak íngilizler kar§i- sindaki durumuna benzetebiliriz. Her yeni ku§ak, Sheakspe- are lirizmini anlamakta biraz daha zorlaniyor. Ama aym za- manda §air* Rusya’da giincelligini koruyor, çiinkii dili sii- rekli olarak yeni çevirilerle tazeleniyor. Bununla birlikte bir yazann dili ne kadar giizel olursa olsun eskir ve tazeligini yitirir. Sadece ifade edilen fikirler insanlikla birlikte ya§a- mayi ve güçlenmeyi sürdürür, çevirilerin ve yorumlarm yeni ruhuyla tekrar dogmu§ olur. Bir yazarin dili degil, fikirleri gelecek yillarda çevirileri yapilacak olan çali§malarinin ate§- leyicisi olacaktir. íleride Sheakspeare’i orijinalinden okuya- bilecek olanlarin birkaç dilbilimci ve gerçek hayranlarinm onun çagda§ çevirilerini okuyabilen bu yabanci okurlarinin olacak olmasi bir paradokstur. Anadiline ve ona olan ilgiyi korumak için, Sheakspeare’in çaliçmalarinm bugiiniin Ingi- lizcesine çevrilmesi gerekebilir.

“Slovo o Polku Igoreve” “tgor’un Ordusu Üzerine Bir Kelime” Rusça bir ômek olarak sunulabilir. Bugiinlerde sa­ dece eski Rusça’dan yapilan çevirilerden okunabiliyor.

Kisacasi, günlügün Fransizca olmasi onun sadece bugün için degil gelecek olan ku§aklar içinde güncel kalmasim saglayacaktir.

Dogal olarak, günlügü okuduktan sonra, Nickolai

Pavlo-(*) Sheakspeare

(22)

vich’e sormam gereken birçok soru aklima geldi: Orijinal giinliik neredeydi ve onu nasil elde etmi§ti? Nasil bir §ifre- leme kullamlmi§ti? Bu giinliik gerçek olabilir mi? Nickolai Pavlovich di§inda giinliikten haberdar olan var mi?

Ve en sonunda kendime §u soruyu sordum: Giinliik ba- silabilecek miydi?

Bu arada birisine göstermem gerekirse diye günlügün sayfalarim daktiloda kopyaladim. Uzun bir i§ gezisine çik- mi§tim ve döndügümde Nickolai Pavlovich’in el yazmalari ortadan kaybolmu§tu. Daha fazla bir §ey söyleyemeyecegim.

Bereket versin ■ ki bu kopyayi gözden uzak bir yerde saklami§tim. Bu olay bu giinlügíin basimim daha ciddi bir çekilde düçünmemi sagladi. “ Patlayici dogasi” nedeniyle bi­ risine göstermeye korkuyordum ve eger bir alçagin eline geçerse, iznim di§inda basilabilirdi.

Eger ba§kasi tarafmdan basilirsa, Pu§kin’in kutsal ismini korumak bahanesiyle, içeriginde sansüre gidilebilecegini dü- çündüm, çünkü onun ismi sadece Sovyetler B irlig i’nce de­ gii, tüm Rus Edebiyati a§iklarinca kutsal sayilir.

Bununla birlikte, uzunca bir süre dü§ündükten sonra Nickolai Pavlovich’den aldigim el yazmalarim basmaya ka- rar verdim.

Pu§kin’in edebi §öhreti öyle güçlüdür ki kiçisel §öhreti onu sarsamaz ve tarn tersine bu yapit, bizi her dönem et- kilemi§ olan ve hiç kuçkusuz gelecekte de etkileyecek olan özelliklerimiz, iç güdülerimiz ve kisacasi insan dogasi hak- kinda ciddi bir katkidir.

Mikhail Armalinsky

(23)

Λ * __ JU * . * + . « .1

(24)
(25)
(26)
(27)

Kehanet gerçekle§iyor. d’Anthés’yi* düelloya davet ettim. Alman kadmm kehaneti san§in bir adam tarafindan vahçice öldürülmekti?** Yazginm agirligini hissediyorum, nasil ger- çekleçtigini gôrüyorum, ama onursuzluk ölümden daha be­ ter oldugu için uzerine yürüyorum.

Onursuzluk benim besledigim bir tohum gibi ve §imdi bu tohumun sürgünleri bogaziim sikiyor. d’Anthés karakte- rimin düçkün yanlan için hayatm bana bir cezasi haline

(*) d ’Anthés (Dante) Georges.S. (1812-1895), Pu§kin’i 27 Ocak 1837’de bir duello sirasinda ölümciil çekilde yaralayan düçmani. d ’Anthés 1833’te Fransa’yi terketti ve Rusya’ya geldi, Rus Ordusunun prestijli bir bölümiinde subay oldu. Puçkin’in baldizi Catherine ile 10 Ocak 1837’de evlendi. (**) A.F. Kirhgoff. Puçkin için dort kehanette bulunmuç Alman bir falcidir. Biitün kehanetleri gerçekle§mi§tir. Son kehaneti, Pupkin’in, yaçammin 37. yilmda sariçin, uzun boylu bir adam çekline gelm ezse, uzun bir yaçam sü- recegidir.

(28)

geldi. d’Anthés’ye meydan okuyarak Tanri’yla sava§an Ya­ kub gibi oldum. Galip gelirsem, Tann’nm yasalarmi yalan- layacagim ve kadin cinselligi engelsiz bir §ekilde Cennet’te kraliçe olacak.

Anlatacaklanmi çagda§lanm hiç bilmemeli. Gelecek ku- §aklar ise izin verecegim zaman okuyabilmeliler. N .’nin onuruna ve çocuklarimin onuruna ya§adiklari süre boyunca özen göstermek zorundayim. Ruhumu kagida dökmekten kendimi alikoyamam; bu onulmaz bir yazar hastaligidir. Bu hastalik genellikle öldürücüdür. Çagdaçlarim bu gerçek açiklamayi ke§federlerse, ruhumun bu itiraflari yüzünden beni bir kez daha öldüreceklerdir. Gelecek ku§aklar bana ya da torunlarima hiçbir §ey yapamayacaklar, çünkü zama- nin ögiitücülügü ayiplanmayi en çok hak eden eylemleri bile yalin tarihsel gerçeklere dönü§türecektir. §u andan farkli olarak, tarih tehlikeli ya da saldirgan degildir ama gülünç ve didaktiktir.

Giinahlarimi, hatalarimi ve acilarimi kendimle birlikte mezara götürmek istemiyorum; onlar ' eserimin bir parçasi olmak için fazlasiyla ciddiler.

Ік і yiizyil ya da ona yakm bir zamanda, Sansiir ídaresi kesinlikle tasfiye edilmi§ olacak. Her ne kadar Rusya’yi Sansür Ídaresi olmadan hayal edemesem de, ilk olarak Barkov* daha sonra da bu notlar basilmi§ olacak. Bu de- mektir ki bu notlar Avrupa’da ama daha yiiksek ihtimalle Amerika’da basilmi§ olacak. О zaman ya§amiyor olacagim ve hatta kemiklerimin bile çürümü§ olacagim kesin olarak bilmek çok korkunç.

(*) Barkov, Ivan Semyonovich (1732-1768) §air. Rusya’da hiç basilmami? erotik çiirler yazmi§tir.

(29)

Bu satirlari yazarken elime bakiyor ve onu ölü iskeleti- min bir parçasi ve topragin altmda gömiilmii§ olarak gözü- miin önüne getirmeye çali§iyorum. Her ne kadar bu yazgi reddedilemeyecek olsa bile, ben bunu hayal edemeyecek haldeyim. Ölümiin kaçmilmazligi tek su götürmez gerçek. Ama bu yalin gerçege ragmen ne gariptir ki kolayca ve düçüncesizce birçok degiçik yalam kabul edebilip onlara inanabiliyoruz.

(30)

Delvig’in* ölümü Alman falcinin kehanetinin son bölümü- nün gerçekle§meye ba§ladiginm ürkiitücii bir ijaretiydi. О zaman ayirdedemedim ama §imdi çok anlamli görünüyor. Diigiin törenimiz boyunca dü§en zil ve titreyip duran mum, evliligimde belki de iyi ve giizel hiçbir §ey olmayacagma bir §ekilde beni inandirmi§ti. Bizler zaman zaman kendi geleceklerimize ili§kin kehanetlerde bulunmadan edemiyo- ruz.

Cesaretimi tiimiiyle yitirmemek için, kendimi díigün ge- cemizin sonunda N .’ye** sahip olacagim gerçegiyle teselli ederken, Tanri’ya bu zevkin evlilik ya§amim boyunca de­ vam etmesi için dua ettim.

Evlenmemin gerçek nedeni gerçek bir mutluluga

duydu-(*) D elvig, Anton Antonovich (1798-1831) §air ve Pujkin’in arkadaji. (**) Puçkina, Nataliya Nickolayevna (1812-1863) Puçkin’in karisi. Pujkin’in ölümünden sonra iki sene yas tutmu§ ve 1844’te tekrar evlenmijtir.

(31)

pum özlemdi. Evet evlilik baña ahlaksizliklarim ve içimi ilokluran bo§luk duygusu için sihirli bir tedavi gibi görünü- yordu. Kendimden, degi§mezligimden ve farklila§abilmek IVin yeterince cesur davranmamaktan bir çe§it kaçma giri­ ci mdiydi.

N. benim öldürücü § ansimeli. N .’yi annesinden uzakla§ti- labilmek için, her türlü çeyizi feda ettim ve diigiin §enlik- trrini ödemek için biiyiik bir borea girdim. Ni§andan sonra, diigiin giiniinii beklerken, nasil degiçecegimi, biiyiik bir sa- ilakat yeminini ettikten sonra hayatimin nasil degi§ecegini

ililÿiindüm. '

О zamana kadar, bir giinde genellikle en fazla be§ ka- dina sahip olurdum. Onlarm bacaklarinm arasindaki tapi- naklarla, sevi§me ali§kanliklariyla ve bir kadmi digerinden larkli kilan §eylerle ugra§irdim. Böyle bir çeçitlilik tutkula- inmn körelmesine izin vermedi ve bu çegitliligi siirekli kil- ma çabasi, ya§antimm öziinti olu§turdu.

N.’yi ilk gördiigiimde, hiçbir zaman degi§meyecek bir duygunun içimi doldurdugunu fark ettim. Bu ona sahip ol­ ma arzusuydu ve öyle giiçlüydü ki kisa siirede onunla ev­ ienine arzusuna döntigtü. Bu daha önce de ba§ima gelmi§ti. Ama bu kez çok daha giiçlüydü. Daha öncesinde istedigim kadm için böyle hayranlik duymami§tim. Teklifim en so- nunda kabul edildiginde, ni§anh konumumun avantajini kul- lanarak, onunla yalmz kalmayi becerdim. Onu kucakladim ve elimi gögsünün üzerinde gezdirirken, timagimla gögüs iiçlannin olmasi gereken yeri ok§adim. Sonra timagim üze-I inde gezinmeye ba§ladi. N. kizardi fakat elimi itmedi ve sadece fisildadi: “ Yapma, annem görebilir.”

(32)

Polotnyani Zavod’daki* seyisler di§mda hiç kimse onu be- cennek istemiyor. Sanirim altima yatmaya рек itiraz et- mezdi ama ben tabii ki bunu umursamadim. Kizlarmi çe- §itli yollarla bir manastirdalarmi§ gibi baski altinda tutuyor- du. N .’nin kizkarde§lerini seyrettim ve bu manastin kendi haremime dönü§türmeyi istedim. Damatlari olarak, onlarla ister istemez sik sik kar§ila§acaktim. Yine de böylesine gü- nahkâr isteklere sahip oldugum için kendimi azarladim.

Rahibeme tapiyor ve onu adim adim becerikli bir sevgi- liye dönü§türmek için gizli planlar yapiyordum. Ama giiya planlarim farkedilmiyordu ve belki de bu, onun tarzini sev-

memin nedeniydi. !

Balayimiz tatli bir egitim içinde geçip gitti. Bedeninin dilini ögreniyordum ve N. sadece dudaklarima degil bede- j nimin diger bölgelerine de dokunmayi ögrendi. Benim isra- rim ve onun gayretke§ligi, giderek müzik gibi gelen, ken-

dinden geçi§ çigliklarmi bagi§ladi. j

Böyle el degmemi§ miikemmel bir giizellige sahip j olmak bir erkegin eide edebilecegi en büyük mutluluktur. Yogunlugu uzun süremeyecek olsa da güçlü bir duygudur bu.

Yeni buldugum bu güzelligin, içine girerken, onu derin derin sarmalarken, bedenini çalkalama istegini utandigi için bastirmaya çali§masim algilarken, kulagimda sicak nefesini duyarken, sadece Tanri’nin yarati§ aninda hissedebilecegi bir co§kuyla doluydum.

(33)

N.’yi zevkler bahçesinin rüzgârli yollari boyunca yönlendir- inek ne kadar zevkliydi. Onu ilk kez elleri ve dizleri iize- rinde emekleme pozisyonuna getirdigimde, dizleri ve parlak kiçi önümde açildiginda, bacaklarxnin benim için çok uzun oldugu ortaya çikinca, vajinasina yeti§mek için dizlerimin (Izerinde kalkmak zorunda kaldim. Ona sirtini çukurlaçtir- masini söyledim. N. önce tereddüt etti ve ardindan sirtini kedi gibi kamburlagtirdi. Saf bir azize gibi istegimin tarn lersini yapmasi beni kahkahaya bogdu. Arkasma yana§ilan bir inek gibi ba§ini çevirerek §a§kin §a§kin bakti. Madon- namm belkemigine elimi koydum, ne bekledigimi göstere- rck belini agagiya dogru bastirdim. N. itaatkär bir §ekilde istedigime uydu. Kahkahalarimdan vajinasim §iddetle kasti- ßinin farkina vararak, kahkaha atmasinin gerekli oldugunu liissetti. Sonra ona aletirai kahkaha atarak degil de talimat- lanraa uyarak kavramasmi ögretmeye çaliçtim. Ne var ki

(34)

bir sevgili olarak yeteneksizdi ve organinin canlanmasi için onu gidiklamak ya da öksürmesini istemek zorunda kali- yordum. Gecede bir kez geliyor ve geldikten sonra daha ba§ka hiçbir §ey istemiyor. Bu bir e§ için çok degerli bir niteliktir, sizi uyumak istediginizde §ehvetiyle rahatsiz et- meyecektir. Аша ilk zamanlar organini çok ok§adim.

Her zaman dogayi aldatiyormu§um gibi duygular doldur- mu§tur içimi. Ben, maymun suratli bir dwarf*tim ve bir tannçaya sahip oluyordum. Üstelik о benim ne kadar iyi sevigtigimi takdir edecek durumda degildi. Bunu yapmak için bir kar§ila§tirma noktasina ihtiyaci vardi çünkü. Tanri onu bundan korusun.

Ilk günlerimizde, derinlerde sakli dü§üncelerimizi birbiri- mizden saklamamaya karar verdik. Anla§maya uyamayaca- gimin çok iyi farkindaydim ama N .’nin içinde dü§ünceleri- ni ve arzularmi benimle payla§ma ihtiyaci hissini yaratmak istedim. Ana kural, bana ne anlatirsa anlatsm sinirlenme- mek. Bu kurali uygulayarak, beni iligkilendirdigi öykülerde duydugum ta§kinliklanmi ve kiskançligimi göstermemek için elimden gelenin en iyisini yaptim.

N. anla§mamizi ciddiye aldi. Ba§mdan hiç a§k macerasi geçip geçmedigini sordum, о da itiraf etti. Yakla§ik on dort ya§indayken, annesi ve kizkarde§leriyle Çar’in** sara- yinda bir baloya davet edilmi§ler. B ir ara misafirlerin ara- sinda kaybolmu§. Güzel bir nedime yamna yakla§ip, majes- telerinin kendisiyle tani§mak istedigini söylemi§. Kizim korku içinde titreyerek alçakgônüllü bir §ekilde nedimeyi

(*) Pagan inamçinda kisa boylu, çirkin, uzun silre ya§ayan bir yaratik. (**) Nickolai I Pavlovich, Rus Çari (1796-1855)

(35)

izlemi§. N .’yi Çar’in bir koltukta oturdugu çali§ma odasma getirrni§. Nedime N .’yi tanitip onu lo§ çali§ma odasinin ortasinda ayakta birakip gitmi§. Çar kalkip, divana yönel- ini§ ve onu yanma oturtmu§; çeçitli sorular sorarak etegini yukariya çekmeye ba§lami§. N. kimildamaya cesaret edeme- mi§ ve sorulan detayli bir §ekilde cevaplamaya çali§iyor- mu§. Ahlaksiz hiikiimdar N .’nin bacaklarmi ayirdiginda N “sicakligm dalgalar halinde viicudunda nasil yayildigini” iarketmi§. Duygularmi bana böyle anlatmigti. Aniden biri kapiyi çalmi§. Çar ayaga kalkmi§, onun elbisesini düzeltmi§ ve çali§ma odasini terketmi§. B ir dakika içinde nedime geri döniip N .’yi diger davetlilerin dansettigi hole geri götiirmü§.

N.’nin annesi N .’nin ortadan kaybolugu yüzlinden me- raklanmaya ba§lami§; ama nedime kizinin Çar’a tani§tirildi- gini söyleyince sakinle§mi§ ve N .’ye sadece ku§kuyla bak- mi§. N. olan bitenden çok heyecanlanmiç, ailece eve var- diklarinda annesi yanina çagirip Çar’la yalniz kalip kalma- diklarmi sormu§. N. çaligma odasindayken yanlarmda kim- senin olmadigim ama Çar di§aridan çagirildigi için fazia konu§amadiklarini söylemi§.

Di§lerimin gicirtisini duyurmamaya çali§arak, mümkün olan en sakin §ekilde “ Seni yalanci” dedim. Karim, yalan sôylemekten ho§lanmadigmi ve annesine anlattiklarmm dog- ru oldugunu ve zaten onun da ba§ka bir soru sormadigini sôyledi.

Koko* nedime oldugunda onun saraya taçmmasini ya- sakladim ve bu Çar’m bana olan öfkesini daha da arttirdi.

(*) Goncharova, Catherine Nickolayevna (1809-1843). Puçkin’in baldizi. Giinlükte Katka, Koko, Katrin ve К. olarak adlandmlnuçtir.

(36)

N., Çar’m kendisine evlilik hediyesi olarak verdigi para- dan rahatsizhk duyuyordu. Bunu akhma not ettim. Tsarsko- ye Selo’ya* ta§indigimizda, yürüyüçlerimiz için tenha yerler seçerek ne yapip edip Çar’a rastlamamizi ônlemeye çali§i- yordu. Ama bir gün gölün etrafinda agir agir dolaçirken Çarlik çifti ile kar§ila§tik ve Çariçe N .’yi saraya davet etti. N. evde, sosyete içerisinde görünmek istemediginden dem vurdu. Bundan çüphelendim ve yukarida onun tarafmdan betimlenen itirafi aldim.

Daha önceden, sinir nöbeti tuttukça bana kendini düzdü- ren bir nedimeden, Çar’in tutkulanm giderme biçimini ôg- renmiçtim. N .’nin itirafi yalmzca bildiklerimin onaylanmasi anlamina geliyordu. Ama karimin onun “canli resimlerin- den” biri olmadigina ikna olmak istiyordum. Çar, Çariçe’ye büyük bir sadakat yemini etmi§ti ve bu yüzden onun di§in- da kimseyi düzemiyordu. Tatmin olabilmek için ba§ka bir yol bulmuçtu kendisine. Çevredeki genç kizlardan yakala- diklarma, önünde soyunmalarini ve bacaklarini ayirmalarini emrediyor, gôrdükleriyle kendine ziyàfet veriyor, mastürbas- yon yapip gögüslerine bogaliyor, ama içlerine girip düze- meden oradan ayrihyordu. Çariçe bunu bilmesine ragmen, Çar’in böyle davranarak yeminini bozmadigma inaniyordu.

Birçok nedime Çar’la bu tür zararsiz iliçkiler yagadigi için aci çekiyordu. N. ise onlarin masum olmalarindan ho§- nuttu. Ama Çar’in kendisine tekrar yakla§acagmdan da en­ dige duyuyordu. N .’yi, eger Çar kendisine yaklaçacak olur- sa, kasiklarira bakmaya kalkani bile öldürmeye yemin ede- cek kadar kiskanç oldugumu söylemesini ögütleyerek,

tesel-(*) Lyceum’un ve Çar’m yazlik sarayinin bulundugu St. Petersburg’a yakin bir kasaba.

(37)

li ettim. Daha sonra N.. Çar kendisi ile yalniz kalmak için giri§imde bulundugunda, о an bunu anlatmak için firsati olduguna dair bana garanti verdi. Ondan beri N .’ye hiç yaklaçmadi. Benden korktugunu biliyorum. §ayet ölürsem ne kadar da mutlu olacaktir orospu çocugu!

Kisa siirede N .’yi samimiyetime hile ile de olsa inandir- digima pi§man oldum. Onu bir ihanet durumunda bana ya- pacagi itiraflann aci sonuçlarina hazirlamaya çaliçtim. Zor- du bu.

B ir kadmin e§inin düçüncelerini önemsememeye ba§la- masi, aym zamanda kocasini boynuzlama tehdidini içerir. Ve bir boynuzlu olmak mide bulandirici ve katlamlmazdir. §imdiye kadar hiç kimse benim kadar kocalarin salaklikla- rinin avantajmi kullanamami§tir ve benden ba§ka kimsenin bilmedigi boynuzlarin biiyiimesini seyretmekten о kadar çok zevk aliyorum ki.

B ir defasmda, kadinimm viicudu iizerinde, erkekligimi tekrar dogrulamak istedigimde,

“ Seninle en gizli düçüncemi payla§mak istiyorum” dedi. Kulak kabarttim.

“Nedir?”

Yorgun bir gekilde:

“ Yapmak istemiyorum, uyumak istiyorum” dedi. îçim rahatlayarak giildiim.

“ Sen uyu ve ben seni uyurken becerecegim.”

Anlaçtik. Uyandirmamaya çaliçarak, horlarken düzeyim. Burada öpücüklerden uyanmayan, bir uyuyan giizel vardi. ̧te bu hayatti, masal degii.

(38)

Onunla, hiç havasinda olmadiginda bile kendisini zirveye çikarabilecegim konusunda bahse tutuçtuk. B ir erkegin ne yaptigini bildikten sonra, kadmin ilgisizligini rahatlikla tutkuya dônüçtürebilecegini iyi biliyorum. N. için ilgisizligi , о kadar açikti ki, iz bile birakmadan bu kadar kolay orta- j dan kaybolabilmesini hayal edemiyordu.

Birkaç kadeh §ampanya verdim ve okçamaya baçladim. Canlanan §ehveti nedeniyle inlemeye baçlamasina yetecek bir yarim saat boyunca kendimi tutarak uyarmayi sürdür- düm. Onu zaptedilemez co§kunluk anlarmdan dolayi о ka­ dar çok seviyorum ki...

Tu valete gittiginde ben de peçinden gittim. Her ne ka­ dar, ilk olarak ben oradayken kendini serbest birakmayi kesinlikle reddettiyse de onu yalniz birakmadim ve onun umutsuz durumundan yararlanarak ôpüciiklerimle teslim ol- masim sagladim.

(39)

ilolduruyordu. B ir tanriçanm yatakta degilde bir tuvalette öliimlü bir kadma dönü§mesi beni her zaman hayrete dü- $ürmü§tür. Çogu kadm belli bir süre için yatakta bir tanri- ça olarak kalmayi becerir ama tuvalette büyü yok olur ve ben de bir kadmi yönlendirirken sik sik beni engelleyen a$iri tutkumdan kurtulurum.

Giizellerin yüksek sosyetedeki güçleri, verdikleri kutsal havadan kaynaklamr. Bu bir yamlsamadir, bunu hoyratça dagitmak öyle tatlidir ki... Ah! Büylik ve çok ho§ bir bil- μί. Bacaklan arasinda ne oldugunu, holü neden terkettigini, ncreye gittigini kesinlikle bildigin о en ulaçilmaz giizele bakmak.

Alti yaçimdaydim, bir kitapta bir tanriçanm resimlerini gördüm. Biti§ik dizlerine ve gerçekten tanriçasal olan kal- çalarmin kivnmlarina bakarken terledim. Bagim hayranlikla ilönüyordu. Ama aym zamanda son derece önemli bir §e- yin benden gizlendigini açikça hissettim. Sevimli Olya’mn* eger isteseydim gösterecegi organi, yeti§kin kadinin gizemi- ne uymuyordu. Kadinlarda am denen bir yerin oldugunu hiliyordum, ama görülmesi için kadinin bacaklarmi açmasi μϋΓε^ϊ^ΐηϊ bilemezdim. Ilk kez bir kadimn bacaklan önüm- ilc açildiginda bir §amdan aldim ve orgamn etrafindaki ka- ranligi dagittim. Gerçegin ytiziinii gördüm ve yazgimin far- kina vardim; bir kadinin bacaklari arasma yerle§tirilmi§ kutsal güzellige hizmet etmek ve onun meydana getirdigi cluygularin §arkisim söylemek. B ir kadin kendisine bir tan- nça gibi görünebilir, ama sadece bir nedenle gerçek bir lanriça her kadinda ya§ar: Bacaklarimn arasindaki о organ.

(40)

Bekârken, hiçbir §ey beni mutlulugu yakalama çabam ka- 1 dar sikmadi. Bu çabalama beni mutsuzlagtirdi. Nazik, ho§ bir genç kizla evlilik, huzur ve özgürlügü de getirecekmi§ gibi gôrünüyordu. Ama hayat ya huzuru ya da özgürlügü verir, ikisi yan yana olamaz. Huzur alçakgônüllü bir §ekil- de teslim olmayi gerektirir ve bu huzurun özgürlükle iliçki- si yoktur. Ôzgürlük tutkum, beni içinde huzurun bulunma- digi sonu olmayan iliçkilere sürüklüyor.

Sagduyuma ragmen, evlilik ônsezisi beni atelier içinde yakti; genç ve güzel herhangi bir kadina rastlayiçimda bu : arzu içimde parladi. Herhangi biriyle, gecikmeksizin evlen- meye hazirdim. Böylelikle, sikmti duymadan sosyetedeki; yerim garantilenecekti. Olenina* ve Sof** çilgin bir коса

(*) Olenina, Anna Alexeyevna (1808-1888). Pu§kin ona 1828’de çilgincasma açikti.

(**) Puçkina, Sofia Fyodorovna (1806-1862) Puçkin’in 1826’da a§ik oldu|u uzak bir akrabasi.

(41)

istemediler. N .’nin seçim §ansi yoktu. Tanri bana bir dene­ me §ansmi böyle gönderdi.

Kendimi sakin bir evlilik konusunda ikna ettim ve de- neylerim beni yarasiz umutlardan ve saf hayallerden koru- du. Ama benim evlilik anlayi§im kuru teorik varsayimlarla smirliydi. Duygulan ya§amada içsellegtirmek olanaksizdii; sadece duygularin kalbe dokunabilir ve kalp akli zenginle§- tirebilecegi için yaçananlar içselle§ir, ögrenilir. Benim tiim deneylerim agikliga dayamyordu, kocaliga degil.

Ікі ay geçmeden N.’ye kar§i duydugum tutkulu istek çôzüldii. istekleriniin uçup gittiginin farkindaydim, ama bu basmakalipliktan dolayi cesaretim kinlmi§ti. Çünkii ilk kez söz konusu olan kendi karimdi.

ilk aydan sonra, N. önümde soyunurken tutkulu bir bekleyi§ içinde titremiyordum. Ік і ay içinde, bir sevgili olarak onu kalben ögrenmigtim ve hiçbir özelligi beni §a- $irtamazdi: Hangi hareketleri yapacagini, hangi inlemeleri duyacagimi, nasü tutunacagini ve memnuniyet içerisinde nasil iç çekecegini ezberlemi§tim.

Viicudundan yayilan kokular beni daha önceden yaptigi gibi titretmiyordu. sanki kendi kokulanm gibiydiler. Yarat- tiklari heyecan, Alman peynirinin kokusundan daha fazla degildi.

(42)

Hangi biçimi istersem, N .’nin о biçimi alabilecegini dü§ün- mekte hatahydim. Hayir, yetenegi ögretemezsiniz, onunla dogmalisiniz. A§k için dogmalisiniz.

N. cil ve için dogmu§tu. Benim için mükemmel olan onun için ayipti. A§k sarsintilarim hissedebilmek, hiçbir §e- kilde bir a§k yetenegi anlamina gelmez. A§k yetenegi öyle giiçlü ve öyle kolay uyanan bir tutku dogurur ki titizlik ve utanç tamamen yok olur. A§kta yetenekli olan kadmlar ona köle olurlar. Muhte§em a§iktirlar; fakat korkunç birer e§tir- ler. Yine mükemmel bir a§ik ve mükemmel bir e§ arasmda seçim yapma zorunlulugunuz ortaya çikiyor.

Benim durumum iyi evlilige dogru gidiyor, çünkü eger a§kta yetenekli bir karim olsaydi -diger bir deyi§le kötü bir e§- onun bir e§ olarak yetenek eksikligini dengelemek olanaksiz olacakti. Diger taraftan yetenekli bir sevgili bul- mak hiç de zor degil.

(43)

N.’nin dogasinin evlilik için sahip olunabilecek en uy- gun kiçilik oldugunun farkina vardim. Eger Z .’nin ya da R.’nin sahip oldugu omnivor* bir açliga sahip olsaydi beni öldüriirdii. Beni giicendiren onun soguklugu degil, benim onun bedenine kar§i kayitsizligim. Kalbim, N. ile çiplak yatabilecegim ve onu elde etme arzusu duymadan uyuyabi- lecegim gerçegine boyun egemiyor. Benim için diger bir kadin dii§ünülemeyecek kadar olanaksiz ve N. beni igdi§ etti.

Ona ifadesiz §ekilde bakiyorum. Eger §u anda acayip, hatta çekici olmayan bir kadin onun yerinde olmak için gelseydi, N .’nin beni hiçbir zaman tahrik edemeyecegi bir çekilde §ehvetle üzerine çullamrdim. N.’ye duydugum öfke içimde derinden yamyor ve diger kadmlar beni daha çok çekiyor.

Bedenin yeniligi a§ktan, güzellikten daha giiçlüydü. Ama karima sadakatimden daha güçlü hale gelmesini iste- miyorum.

(44)

Çocuk sahibi olmaya karar verdim. Evliligim izin ilk ayla- : rinda, daha sosyete N.’ye a§ik olmazdàn once, N. bo§ va- ; kitlerinde çok sikiliyordu. Ona satranç oynaraasini ôgrettim, Karamzine’nin* “ Tarih” ini okumasi için verdim, ama bu ¡ onu daha da çok sikti. Çocukça bir co§kuyla yavan Fran- siz romanlanni iist üste okuyabiliyor. B ir defasmda ona §i-, irlerimden birkaçini okudum. Dinlerken, yüziinde о kadar j kayitsiz bir ifade vardi ki §iirlerimle onu bir daha rahatsizj

etmedim. Zaten o da bunu istemedi. .

Ona en çok zevk veren §ey yeni kiyafetler ve giizelligi hakkinda yapilan iltifatlar. Bu beni rahatsiz etmekle birlikte hiç üzmedi. Çocuklar geldiginde gerçek bir §eyle me§gul· olacagim biliyordum. Bu arada naki§ini yapiyor ve ben de bana erotizmden çok estetik hazlar veren tatli giizelligini j

(45)

scyrediyorum.

Hayatimin iyi yanini, §airligimi anlayacak durumda de- gildi. Diger yansinda ise inceligin yerini alan keskin tutku- lar vardi, a§k vardi. Co§kuyu artik yalnizca duygularimi iyice uyararak yakalayabiliyordum.

(46)

Bir a§ik olarak sahip oldugum ün, bana, bir §air olarak sa­ hip oldugum iiniim kadar gurur veriyor. Ama aile hayatim bu i§ler için yeterince vakit ayirmami engellemeye ba§li- yor. N.. güzelligi, nezaketi ve masumiyeti ile benim benli- gimi besledi. Ama sonuçta masumiyet cilveye, incelik duy- gusalliga dönü§tü ve ben hissedilemez olan güzelligine ali§- : tim. Sadece, herkes N .’nin güzelligine hayran kaldigmda ¡ gurur duydum, ama bu duygu maalesef, giderek artan bi- çimde kiskançliga dönü§üyor.

Maceralarla dolu hayatimda, ilk kez her gün aym ka- dinla uykuya dahyor ve uyamyordum. Yeniligin tatliligi, ( sihrini benim için hizla kaybediyordu ve ben sevgilililerimi degiçtiriyor ya da digerine ekliyordum. Böyle davranmanin evli bir erkek için kabul edilemez oldugunun üzüntüyle

farkina vanyorum. j

(47)

(.'jlmenizdir.

Evlilik bu yíizden kutsaldir, çünkii §ehvet gitgide ondan dimanda tutulur ve ili§ki sadece arkada§ça, hatta kayitsiz ya da genellikle dü§manca bir hai alir. Sonra çiplak beden bir Hllnah olarak dü§ünülmez, çünkii artik çekici degildir.

Her zaman begendigim hançerime baktim. Duvarda asili iluruyor ve artik “ a§k sava§lannda” yer almayacagim, sicak kanin kokusunu tadamayacagim dü§ündüm.

Madonnama masumca bakarken huzurlu bir haz içimi ilolduruyor. (B ir Madonnaya bakabilmenin tek yolu bu de- ftil m i?) §ehvet hayatimin küçük bir parçasi haline geliyor. liüyük parçasi, tutkuyu cezalandiran küçük §eylerin kaygi- siydi. Affedilemez fakat kaçmilmaz bir §ekilde, N .’nin rah- mini baña bagi§lanmi§ olarak algilamaya ba§ladim.

(48)

§eytan y ine bana dadaniyor, fantezilerin tutsagi haline geti- riyordu. Hayatimin degi§ik dönemlerinde sahip olmu§ oldu­ gum kadmlar aklimdan geçiyor. Özellikle Z. ile yaptigimiz sevi§melerin anilari bana i§kence ediyor.

Onun sevgilisi oldugumda, ilk gece onu yedi kez düz- mü§tüm. Yirm i defa geldigini ve hiç yorulmadigmi söyledi. Z. §u tutkuyu asla tatmin edilemeyen ama kendini sevgili- sinin yetenegine adapte eden kadinlardan biriydi. Yardimci- lari reddetmeyecegimi §aka yollu itiraf ettim. Ciddi bir §e- kilde bunu kendisinin de istedigini ve ne kadar çok olursa о kadar iyi olacagim söyledi. Sevgililiginden, uzun siiredir yapmayi istedigim pezevenkligine terfi ettim.*

(*) Bu yorum bizi Z .’nin Pujkin’in sevgilisi Zakrevskaya, Agrafena Fyodo­ rovna (1799-1879) oldugunu düjündürüyor. Pu§kin’in Vyazemsky P .A .’ya yazdigi 1 Eylül 1828 tarihli mektupta “Her zaman arzuladigim pezevenkligi- ni elde ettim” demi§tir.

(49)

Röntgencilige kar§i gençligimden beri içimde biiyiik bir istek oldugunu keçfettim ve randevuevlerinde çiftleri gözet- leme firsatmi her seferinde degerlendirdim ve ko§ullar uy- gun oldugunda geçici kiz arkada§imla onlara katildim.

Z. ayni zamanda birçok erkekle birlikte olmayi hayal cttigini dalginlikla söyleyiverdi. Ôviindiigü §eyleri harekete ^eçirmek ve ba§langiç olarak iki sevgili tarafmdan aym an­ cia eide edilmek istiyordu. B ir sonraki baloda göziine kes- lirdigi ama kendisine tam§tirilmayan mizrakli siivari askeri tlzerinde anlaçtik. Ona Komenniy Ostrov’da* beraber olma- yi önerecektim. Kim ligi, tabii ki, bir sir olarak tutulmaliy- ili. Bizi çiplak olarak ve siivari tarafmdan tanmmamak için yiiziinde bir maskeyle kargilayacakti. Siivarinin sesini tam- inamasi için bir tek kelime bile telaffuz etmeyecekti. Ge- rek olursa, kulagima fisildayacakti.

Siivariye adì bende sakli bir güzelin ikimizle birlikte vakit geçirmek istedigini sôyledigimde, sabirsizhgmi ayarla- digimiz zamana kadar yatigtirmak hiç de kolay degildi. lier §eyin sir olarak kalacagi ve kendisinden ilk isteniçte evi terkedeeegi sôzünii aldim. Hizmetçiler gonderilmi§lerdi ve biz Z .’nin benim için çizdigi plana göre yatak odasma gireeektik. Kapiyi sôzlegtigimiz §ekilde çaldim ve ardrna kadar açtim. Z., arkasma yaslanmi§ durumda bizi bekliyor- du. Tam arkasinda yanan mum aydinlatiyordu onu. Bizimle açilmi§ bacaklariyla yiizlegti. Zeki bir maske yüziinii tanin- maz yapmiçti ve gerekli olan agiz, burun delikleri ve göz- leri açiktaydi.

Yardimcim -onu A. diye adlandiracagim- ne§eli bir ki§- iiemeyi andiran bir ses çikardi. Çabucak kiyafetlerimizi

(50)

kardik ve açligimizi tatmin etmek için saldirdik.

Bir saat sonra ayrilma vaktimizin geldigini belirten bir і igaret verdi. Geri dôniiçte A. bagarimizi takdir etti ve ba- yanm kim oldugunu tahmin etmeye çaligti. Omuzlarimi silktim ve sevgilimizin kimligini ortaya çxkarma giri§imindej

bulunmayacagma iliçkin verdigi sôzü hatirlattim. і

Ertesi sabah erkenden, Z .’nin evine maceramizm detay- lanni konuçmaya gittim. Ama mutlu sevinç nidalari yerine, tiim duydugum A .’nm kendini dü§tindügü, benim onu gôz-'i lemedigim ve sonuç oiarak, onun arzuladigi gibi uyumlu hareket etmedigimiz ve baglantisizca davrandigiml'z yakin-; malanydi. Onun için ônemli olan uyumlu olmasi gereken hareketlerimizin ritmiydi; birçok penisi olan, çiftleçen do­ muzlar gibi sadece miimkiin olan en hizli çekilde gelmeyi dü§ünmeyen yetenekli bir erkek tarafmdan becerildigini his- setmesiydi.

Bu sôzlerden rahatsiz oldum, ama “ çiftlegen domuzlar” diyerek beni degil diger erkekleri kastettigini, öncelikle se- vigme tekniklerime ve sonra da §iirime saygi duydugunu

sôyleyerek beni bu konuda rahatlatti. j

Duydugu istekle yiizü kizardi. B elli belirsiz bir utançla,. §imdi bir erkek daha istedigini söyledi. Yalmz bu sefer so-i rumlu olacak ve herkesin ritmini ayarlayacaktim ve onlar da itaat edeceklerdi. Bundan ba§ka, sir tutmak, direktifleri- me uymak, ayine katilma koçullarindan biri olacak.

Z. tiim ayrintilan planiamoti. Tiim ônemli ayrintilari dü§ünürken ne kadar sicak salgi harcadigmi tutkuyla içinde hayal ettim. Tiim katilanlan yerleçtirmek istedigi konumla- rin talimatlarim verdi. Birincisi altma yatacakti ve Z. onun iizerine oturacakti; ikincisi kiçinda yer alacak ve onu dol-j

(51)

duracak, ben de agzinin öniinde duracaktim. Ben, yönetici olarak digerlerinin ritmini kendi hareketlerimle ömekleyerek yönlendirecektim. Z. daha hizli hareket etmemizi isterse, organimi digleriyle bir kez sikacakti. §ayet bizi yava§latma- ya karar verdiyse, iki kez sikacakti. Bu igaretleri uygulaya- rak denedik. Erkeklerin onu konuçmaya çaliçtirma giriçim- lerini önlemek için bizi herkes geldikten sonra terkedecek ve sonra biz de ayrilacaktik.

Bu sefer randevumuz, ailesi ile miilkünii görmeye git- mi§ olan bir akrabanm konaginda oldu. Oturma odalarimn birinde olmali ve içeriye açilan bliffin kapilari kilitlemeliy- dik. Plan, eger hizmetçilerden biri evde görünecek olursa, Z.’nin yine bir parti diizenledigini düçünmesiydi. Hizmetçi- ler Z .’nin misafir davet etmesine ve о evin bir sakiniymi§ gibi davranmasma ahgkmdilar.

Üçüncii kigiyi seçmi§tik. Bu, A .’nin bir arkada§i idi. Onu K. diye adlandiracagim. Balolara her zaman beraber katihrlar ve aynlmaz arkadaçlar olduklan dügiinülür. Z. onu A .’nin K .’ya macerasinm dedikodusunu yapmasi olasiligimn öniine geçmek ve ikisini aym siria baglamak için seçti.

B ir sonraki giin Nevsky’de* geziniyordum ve о kadar adam içinde A .’ya rastladim. îlk olarak ortak tamdigimizm ne yaptigini ve tekrar iyi zaman geçirmek isteyip istemedi- gini sordu. Ona K .’mn da bize katilmasmi istedigini söyledim.

“ Bize katilmaktan elbette mutlu olacaktir, ama herkese yetecek yer var mi?” diyen A. kaygihydi.

“Fantezileriniz, onun yetenekleriyle boy ôlçügemez” di- yerek onu sakinle§tirdim.

(52)

Sonra üçiimüz ‘Venüs’ümíize tapinma yöntemimiz konu- sunda anla§mak için hep beraber bir pastanede bulugtuk. Ana ko§ul olan öliim sessizligini açikladim ve bu sefer bir arabayla gözleri bagli olarak gidecekleri uyarismi yaptim. Z. konagin kirne ait oldugunu anlayip kendi izini siirmele- rinden korkuyordu. Sonra A .’yi hep kendini diiçiinmesi ne- deniyle azarladira ve nasil hareket etmeleri gerektigini söy- ledim. Emirlerime uymalarmi saglamak ve ritmimi takip et- mek. K. kikir kikir güldii ama A. onu azarladi. Bunun sa- j dece bir a§k macerasi olmadigmi, bir kadina hadsiz hesap- j siz zevk vermek için ele geçen ender bir firsat oldugunu vurguladi.

“ En önemlisi, kendileri almaya cesaret edemedikleri zevkler yiiziinden onu affetmeyecek olan sosyetenin kis- kançligi nedeniyle, onun kim oldugunu bulmaya çaligma- ; maniz” diye tekrarladim.

Z.’yi oturma odasi giriçinde pelu§ bir halida yatarken gördük. Doyumsuz vücudunun iizerinde en ince ipekten uzun parlak bir elbise vardi. Yari açik maskesi, açgôzlü dudaklarmi ortaya çikarmi§ti. Kalkti, arkamizdan kapiyi ki- litledi ve herkesi arzulu bir §ekilde dudaklarmdan öptüktent sonra her erkegin önünde sirayla diz çôkiip penisini yala- yarak selamladi. Harika bir kar§ilamaydi ama hiçbirimizdei uzun boylu takilip kalmadi ve zevkten kendimizi kaybede- rek bo§almamiza izin vermedi. Sadece dikkatle organlarimi- zin kalkik durmalarmi sagliyordu. Kiyafetlerimizi çabucak' çikardik ve Z. elbisesini omuzlarmdan dü§ürdii, son engelin iizerinde durur gibi ayakta duruyordu.

Galeyana gelen K .’ya görevlerini hatirlatmak zorunda kaldim ve о itaatkâr bir §ekilde haliya y atti. Z. bacaklarmi

(53)

kaldirdi ve htinerli bir §ekilde K .’nm üzerine çikti. A .’ya içaret etti. A., organi gerilmi§ ip gibi gergin ve titreyerek yakla§ti. Z .’nin elinde bir kavanoz merhem bitiverdi ve A ’nin orgamnin üzerine kalm bir tabaka yaydi. Sonra ka- vanozu bana verdi ve K .’nm üzerine egildi. Yanaklari kü- çüktü ve onlari ayirmam gerekmiyordu. Küçük §i§kin delik içini dolduracak erkeklik organini istiyordu. Dar sicak tü- nelin içine merhemi iterek, onu cômertçe yagladim. Z. par- magimi minnettarlikla siki§tirdi. A. sabirsizca iç geçiriyor- ilu, yerirni almasma izin vererek, gönülsüzce planimizi uy- guiadim ve agzimn içine hareket ettim. A. içine düzgünce kaydi ve davetkâr bir §ekilde heyecanin zevkiyle agzrni aç- li. Z. dudaklariyla bastonumu kapti ve a§k bestesini andan­ te* çalmami emretti.

“ Coçup gitmeyin arkada§lar, beni izleyin ve a§k kadmi- imz gelene kadar da gelmeye yeltenmeyin” diye seslendim.

Ortaklarim, sevgilimizi yari yolda birakmayacaklarma ilair yemin ettiler. Z. mutluluktan bugulanmi§ gözlerle bana bakti ve dolu agziyla gülümsedi.

Yolda gelirken kendimizi §ampanyayla doldurmu§tuk ve bu bizi dayanikli yapmigti.

Son yaklagmaya ba§ladi. Z. inlemeye ba§ladi ve tatli iliçlerini hissetmeme izin verdi, daha hizli hareket etmeye ba§ladi ve ben ayrica emretmek zorunda kalmadim. Izin verdigi hizla geçiriyorlar, onu memnun ediyorlardi. Z. gö- rilÿünü tekrar kazanmi§ gibi yüksek sesler çikardi ve inledi nina inlemesi benim bitiçim ve dölümün yutulma gerekliligi ile kesildi. A. ile K. aym anda içine bo§aldilar.

(54)

Aynldigimizda K., Z .’nin altindan sürünerek çiktiginda organlarimizin o hale soktugu Z .’піп viicudu iskeletini kay- betmi§çesine haliya dü§tü. Ortak eserimize baktim. Zaman zaman kasilmalari viicudu boyunca devam ediyordu. і

Birkaç dakika içinde Z .’піп bilinci tamamen yerine gel- j di ve nezaketle halidan kalkti ve gitmemiz gerektigini bana bildirdi. istemeyerek itaat ettik.

Yeniden gözlerini bagladim ve bizi bekleyen arabaya binmelerine yardimci oldum. Arabaci bana korkuyla bakti. K. ben ona izin vermeden gözbagmi çikarmaya çali§ti ama eger sözünü tutmazsa bunun onursuz bir davrani§ olacagmi söyleyerek tehdit ettim, çünkii tutacagim söyleyerek söz vermi§ti. Onu düelloya davet edecektim ve hemen dövü§e- cektik. K. ciddi oldugumu gördü ve ben gözbagmi çikar- masina izin verene kadar bekledi. Hatta bir erkegin bir ka- dm için yapabilecegi en soylu eylemin ona en büyük zevki vermek oldugunun felsefesini yapmaya ba§ladi. Beraber gerçekleçtirdigimiz i§ten daha soylu bir i§ hayal edemedigi- ni de söyledi.

Arkada§lanma sevgilimizin aldigi zevki daha da §iddetli hale getirmek için ne yapilabilecegini sordum. A. bir ran-i devuevinde gördügü gibi duvarlara ve tavana aynalar yer- le§tirmeyi önerdi. K. bitigik odada §arki söylemeleri için çingeneleri çagirmamizi önerdi. Ben de iki tane daha arka- da§ için yer oldugunu söyledim. Bizler ayni pozisyonu ala- cagiz ve onlar sag ve sol tarafina Z .’піп ayaklarina bakar §ekilde yatacaklar. Z. onlara mastürbasyon yaptmrken, on-j lar da Z .’nin gögüslerini emip, topuklarmi okçayacaklar.j Üzerinde oturdugu adam onu omuzlarmdan tutarak destek- j

(55)

Κ. ve A. heyecanlandilar. Yardimcilarimizm kimler ola- liilecegini düçünmeye ba§ladik. Bu tlir masum bir rolle tat- min olacak, fazladan bir §ey istemeyen gençler olmaliydi- lur. Dogal olarak, §övalyeligimize ragmen, onun sicak ge- (,'illerinden kendimizi mahrum birakmak istemiyorduk.

A .’nin aklina biri on be§, digeri on dort ya§inda olan yegenleri geldi. Bakir olduklarmdan ve bir kadinla cinsel ilijjki sözü verilirse her §eyi kabul edeceklerinden emindi. Uunu kalplerimizi çalmi§ olan kadina önermemiz kesinies­ imati.

Z .’ye planimizi 'anlattigimda, gülümsedi ve beni peze- vengi olarak seçtigi için pi§man olmadigini, çünkii önerdi- flim planin kendisinin en büyük fantezisi oldugunu söyledi. Kafasindan bu be§ organli rüyayi bir türlü atamiyormu§ ve о gün bana bu konuda açilmayi dü§ünüyormu§.

“ Seni ne kadar erkekle paylaçirsam paylaçayim, hiç ek- silmeyeceksin” dedim ve vajinasim öptüm.

Sn-alamayi hallettik. Ilk önce, her çocuga bir gögüs ve- lilecek ve ona yapi§malan saglanacak. Onlara Z .’nin topuk- larim ok§amalan için bir i§aret vermem gerekecek. Bu sa­ dece bizler onun enfes derinliklerindeyken olacak. Degi§ik- lik olsun diye K. ve A .’nin yerlerini degi§tirmelerine karar verdik. Ben yönetici yerimde kalmak zorundaydim.

Z. benden, eger bilincini kaybederse maskesinin yüzün- ilen kaymamasi için özen göstermemi istedi. Ve bu olasilik oldukça yakindi. Her ne kadar ben bir kadimn istedikten sonra bayginligmi geçirebilecegimi her zaman iddia ettiy- Nem de, §imdi bunun gerçekten onun dayanikliliginm öte- sinde olabilecegini gördüm.

(56)

görünmesini beklemek zorundaydik. Bana anahtari verdi. Herkese benim gizli randevularim için kiraladigim dairen: oldugunu söyledim. Beni kiskandüar ve bu yalan çok tatliydi,

Daire, iki katli bir evin kanadmdaydi ve oturma odasi, yemek odasi ve yatak odasmdan ibaretti. Birisinin soguk mahzeninden getirdigi be§ bardak ve be§ bugulu §ampanya §isesi giizellik içinde masamn iizerinde duruyordu.

Oturma odasmda beklememiz istenmi§ti. Bu dairede daha önce hiç bulunmamigtim. Aniden bir kiskançlik atagi hisset- tim. Z .’nin adini intikam almak için herkese açiklamak iste- digim bir an oldu ama kontroliimii tekrar elime aldim.

Koltuk ve divanlarda oturup birbirimize durmadan §am- panya dolduruyorduk, çiinkü buz bulamami§tik ve ìsinmasi- ni istemiyorduk. Sonra kendimizi daha fazla zaptedemedik ve yatak odasina bakmaya gittik. Uyumaktan daha farkh §eyler için tasarlanmi§ biiyiik yuvarlak bir yatak odayi dol- durmu§tu. Güne§ pencereyi orten perdeyi parlatiyordu. Oturma odasmin gerisinde duran bir klavi§kord vardi. A .’nin yegenlerinden biri tatli bir melodi çalmaya baçladi ama parmaklari §ampanyadan dolayi takildi. Digeri, daha biiyük olan ereksiyonunu kiyafetleriyle gizlemeye çali§ti ama organi odada sabirsizca gezinirken alenen ortaya çikti. Hepimizin böylesine tutkuyla bekledigimiz kadina kadeh kaldirmayi önerdim.

Daha biiyiik olan yegen §a§irmi§ bir §ekilde:

“ Sadece bir tane olacagini mi kastediyorsunuz?” diye sordu.

Onu bilgece, “ Bu öyle bir kadin ki hepimize yetecektir” 1 diye cevapladim.

(57)

niilara bir a§k ili§kisi ayarlayacagimiza söz verdik. A. an- nclerine onlari yürüyü§e çikaracagmi söylemigti.

Küçiik oglan bardagini bitirdi ve tekrar doldurmak iste­ di, ama K. ona izin vermedi.

“ Randevumuz boyunca uyumak mi istiyorsun?” diye

V'ikiçti.

Tarti§ma i§e yaradi ve oglan klavi§kordu tekrar çalmaya haçladi. Bir anda melodiyi aniden kesti ve yakla§an bir arabamn sesini duyduk. Hepimiz pencereye hücum ettik. Z. urabadan a§agiya indi. Parlak mavi bir elbise onun kutsal viicudunu sarmi§ti. Yiizünii görünmez hale getirecek kadar kalin bir peçe takmiçti. Birkaç dakika içinde карі açildi ve ben onu antrede karçilamaya çiktim.

Peçesini açtі ve maskeyle bile saklanamayan yiizíinün giizelligi bize göründü. Z. tanmmaktan korkmuyor olsaydi bile yine de maske takacagini sôylemiçti, çiinkü maskenin altmda kendisini bütiin edep ve terbiye kurallarindan ba- gimsiz hissediyordu. Ona:

“ Sabirsizlikla seni bekliyoruz” dedim.

Ba§im salladi ve yatak odasina dogru ilerledi. Soyunma- sma yardim etmeye ba§ladim, ama bana oturma odasma gitmemi ve bize katilabilecegi zaman duvara iki kez vura- cagmi fisildadi.

Oturma odasindaki herkes gergin bir bekleyi§ içinde ayaktaydi. K . gömlegini açarken

“ Gidelim m i?” diye sordu.

“ Biraz daha sabredelim arkada§larim. Kendimizi Cennet- te bulacagiz.”

Herkes buna uydu. Çagrildigimizda zaman kaybetmemek için tamamen soyunduk. Ік і oglan, dikilmi§ organlara

(58)

yülenmi§ bir halde bakarken iç çama§irlarinin içinde kizar- mi§lardi.

Sonra bizi çagiran duvardaki tiklamayi duyduk ve yatak odasina geçtik. Perdeli pencereden sizan güni§igi gözlerimi- zi muhteçem bir vajinayla kar§ila§tirdi. Açgôzlíi öpücüklerle vücudunu sarmak için saldirdik. Ama Z. bizi bir kenara it­ ti ve kapinin önünde utangaç bir §ekilde titreyen oglanlan i§aret etti. Onlari kiyafetlerinin kalanmdan azat etti. Korku onlari niyetlerinden daha az sert bir hale getirmi§ti. Z. pe- nislerini sirayla emdi ve canlandirdi. Oglanlar püflemeye ba§ladilar. Z. onlara yataga yatmalan talimatim verdi ve oglanlarin penislerini simsiki tutarken dirseklerine dayana- rak aralanna uzandi. A. onun altina süründü ve Z .’yi omuzlarmdan tutarak üzerine aldi. Oglanlarin agizlarina bi- rer gögüsucu verdim ve “ hiç ara vermeden emin” diye emrettim. Bu arada K ., kendisine dogru domalmi§ kiça çevrilmi§ organina merhem sürüyordu.

Z .’nin talimatlanm hatirlayarak onu “ iy i yagla” diye uyardim.

“Ne olur ne olmaz diye yagliyorum. Burasi zaten kay- gan, kendisine özen göstermi§. Neyse Tanri bizimle olsun.” dedi ve о güzelim kiça orgamni soktu.

Yegenlerin ellerini alip Z .’nin topuklarma koydum ve “ Ok§ayin ve emin” diyerek onlara son talimati verdim.

Z. dudaklanm ìslatti ve organimi kavradi. Zaman zaman Z.’nin organimi ìsirigini hissederken ve hareketlerimi yava§- latirken “Birlikte, agir agir, giizel bir §ekilde düzün” diye emrettim.

Oglanlar kendi duygulariyla co§up gidince, ok§amayi unuttular ve ben omuzlarina §aplak atarak onlara bunu ha- ■

Referensi

Dokumen terkait

Dalam masyar ak at Kampung Kuta, perempuan tidak menyadar i bahw a sesuatu yang ter jadi padanya merupakan k ek er asan simbol is kar ena selama ini diteri ma sebagai

Dengan mengisahkan pemenjar aan yang ia alam i, Paulus meneguhkan jemaat untuk tidak takut mengambil r isiko yang sama demi p ew ar taan In jil. Kar en a it ulah, Paulus tidak

Kosok baline sing anak pupon ar an Klet ing Kuning mau disiya-siya dening Mbok Randha Kar angwulusan sak anake... Mbok Randha Kar angwulusan ngongkon anake papat mau

Hasil

Stanar penampilan minimal merujuk paa penampilan layanan ke$e!atan yan# ma$i! apat iterima. Stanar  keluaran merupakan !a$il ak!ir atau aki*at ari layanan

Ada beberapa model peramalan yang biasa digunakan oleh para ahli ekonometrika, yaitu model Autoregressive (AR), model Moving Average (MA), model Autoregressive

Berbahasa Indonesia dengan Efektif Bahasa Indonesia X SMA/MA Syamsuddin AR., Agus Mulyanto, Deden Fathudin, Usman S.. Kimia Kimia XI SMA/MA Syamsuddin AR., Agus Mulyanto,

Model autoregressive – moving average ARIMA • Seringkali perilaku suatu data time series dapat dijelaskan dengan baik melalui penggambungan antara model AR dan MA.. • Model gabungan