• Tidak ada hasil yang ditemukan

Abay’ın Çeviri Dünyası 1 Danday ISKAKULI 2

Dalam dokumen abay-simpozium.pdf (Halaman 119-143)

Akt. Esra Gül KESKİN

3

Kazak edebî çevirilerini Ibıray Altınsarın başlatmış Abay Kunanbayev de bunun temelini kurmuş- tur. Ibıray’ın 1879 yılında çıkan “Kırgız Hrestomatıya”sında Rus edebiyatından çevrilen birçok esere;

özellikle L. N. Tolstoy, İ. A. Krilov, K. D. Uşinski, İ. M. Paulson’un eğitim çalışmalarına yer verilmiştir.

Eğitim bilimci Ibıray, Rus yazarların eserlerinden sadece önemli olanları çevirmiştir. Peki, neden böyle yapar? O dönemde Kazak toplumunun ilerlemesi ve gelişmesi için bilimin gerekliliğini anlayan Kazak aydınları eğitimciliğe/aydınlatma hareketine yönelmiştir. Halkının zor durumunu tüm kalbiyle hisseden Ibıray, memleketinin temelini kurmak için ilk kez Kazak bozkırında okul açıp bilim tohumları saçtı,

“insanlığın çiftçisi” oldu. Kazak dilindeki ilk ders kitabına Rus yazarların eğitime, insanlığa çağırdığı yani “pedagojik/eğitim bilimiyle ilgili” eğitim öğretim niteliğini haiz eserlerinin seçilmesinin aslı da bu sebeplerden doğan bir kural gereğiydi.

I.Altınsarın’ın Rus edebiyatından yaptığı çevirilerin çoğunluğu oldukça serbesttir. Bazı çevirileri o kadar serbesttir ki bunların hangisinin eserin aslı hangisinin çevirisi olduğunu ayırmakta bile zorluk çe- kilir. Bu çeviriler tercümeden ok adapte tarzında yapılmıştır. Aslında, Ibıray çevirilerinin konusunu Rus yazarlarından aldığı halde, fiilen aslına uygun olmayan, tercümeden beklenen isteklere cevap vermeyen, tamamıyla yeni bir yazı ve farklı, güzel eserler görürüz.

Akademisyen K. Jumaliyev “Altınsarın, o hikâyeleri çevirirken her yerde aslını kaybetmeden, du- rumu aktarmayı prensip olarak uygulamadı. Bazen aslını bazen konuyu bazen sunuş biçimini değiştirip, her durumda Kazak yaşantısına yakınlaştırıp, Kazak çocuklarına anlaşılır bir şekilde ifade etmeyi asıl amacı hâline getirdi”4 der. Ibıray’ın çevirilerinin bunun gibi esas özelliğini, Kazak çevirilerinin tarihini araştıran S.Taljanov da zikretmiştir: “O dönemde Kazak vatandaşı Altınsarın, Rusçadan çeviri yaptığın- da, Kazak okuyucularına uygun hâle getirdi, sadece sözlerin peşine düşmeden, eğlence katmaya çalıştı;

çevirilerini kendi halkının kavram dünyasına uyarlayarak çevirdi”5. Bu hususu, Ä. Satıbaldıyev “O orijinalin çemberinde sıkışıp kalmaz; eserin fikri ve konusunu alıp kendi okuyucularının durumuna göre hoş ve güzel hikâyeler kurar. Hepsinde, öncelikle, onun eğitimsel amaçları boy gösterir. Ve o kendinden sonra gelenlerin ve okuyucularının durumunu hiçbir zaman aklından çıkarmaz, yazdıklarının onlar için nasıl daha anlaşılır olacağını gözlemler”6 şeklinde ifade etmiştir.

Burada dikkate almaya değecek diğer bir konu: I. Altınsarın döneminde çocuk edebiyatı mevcut değildi. Aslında sözlü edebiyatın çocuklara özgü tekerleme, atasözü, bilmece, uydurma şiir, masal gibi türlerі; asırlardır Kazak çocuklarının bilincine yerleşip eğitimli bireyler olarak yetişmesine hizmet et- mektedir. Şimdi ise, yazılı edebiyatın gelişmesine, eğitim veren okulların açılmaya başlamasına bağlı olarak çocuk edebiyatının yeni biçimdeki yazılı türlerini üretme görevine öncelik verildi. Öncelikle, bu

1 “Abaydıñ avdarmaşılıq älemi” makalesi Türkiye Türkçesine aktarılmıştır.

2 Prof. Dr. Danday Iskakulı Filoloji Doktoru, “Абайдың аудармашылық әлемі”.

3 Okt. Dr., Uşak Üniversitesi, Türk Dili Bölüm Başkanlığı, esra.keskin@usak.edu.tr.

4 K. Jumalıyev, Kazak Edebiyatı Tarihinin Meseleleri ve Abay’ın Şiirinin Dili, 2. Cilt, A.,1960, s. 53.

5 S.Taljanov, Çeviri ve Kazak Edebiyatının Meseleleri, A., 1975, s. 194.

6 Ä. Satıbaldıyev, Ruhani Hazine, A., 1987, s. 17.

TÜRK DÜNYASININ BİLGESİ ABAY KUNANBAYOĞLU 92

meseleyi çözmeye girişen I. Altınsarın, bu alanda oldukça başarılı olan Rus edebiyatına yöneldi. Ibıray, Rus edebiyatından eser seçerken de çocuklara özgü okuma malzemelerinden, seri olarak yayınlanan eği- tici külliyatların gerekli olanlarından eserler seçti. Özellikle, I. Altınsarın K. D. Uşinski’nin “Detski mir i hrestomatıya/Çocuk Dünyası ve Okuyucu, “Rodnoy yazık/Anadil, L. Tolstoy’un “Pervaya russkaya kniga dlya çteniya/Rusça İlk Okuma Kitabı, “Vtoraya kniga dlya çteniya/İkinci Okuma Kitabı, “Çet- vertaya kniga dlya çteniya/Dördüncü Okuma Kitabı, “Novaya azbuka/Yeni Alfabe, İ. İ. Paulson’un

“Kniga dlya çteniya i praktiçeskih uprajneniy v ruskom yazıke/Rusça Okuma ve Pratikler Yapma Kitabı

gibi okuma kitaplarına bir eğitim bilimci edasıyla eğildi. Ä. Derbіsalın’ın ifade ettiğine göre Ibıray’ın çevirilerinin toplam sayısı 35’tir. Bunların yirmisi İ. İ. Paulson’dan, altısı Tolstoy’dan, üçü K. D. Uşins- ki’den, geri kalan üç dört tanesi de İ. Krılov, Şmıt, V. Dal’ın eserlerinden çevrilmiştir.

Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, I. Altınsarın’ın hangi eserinin kendisine ait hangisinin çeviri olduğu- nu ayırt etmek kendisi için bile zordur. Akademisyen K. Jumalıyev, Ibıray’ın “Asan men Üsen/Zengin Çocuğu ile Fakir Çocuğu” ile Saltıkov ve Şçedrin’in “Bir şaruva eki generaldı qalay asıradı?/Bіr Köylü İkі Generali Nasıl Besler?” eserleri arasındaki fikrî yapı ve içerik yapısı bakımından benzerliğe dikkat çe- ker.7 “Zengin Çocuğu ile Fakir Çocuğu” çeviri mi yoksa Ibıray’ın kendi eseri mi? Düşündürücü bir konu.

Asıl eser olduğunu düşünürsek Saltıkov ve Şçedrin’ın hikâyesine aslında konusu, olayı, düşüncesi bakı- mından benzemektedir. Çeviri olduğunu düşünürsek çeviriden beklenen isteklere uygun değildir: Eserin dilsel ve şekilsel bakımdan orijinaline uygun olması gerektiğini söylemememizin sebebi, kіşі adlarından başlayarak olay örgüsüne kadar her şey farklıdır. Kazak hikâyelerini araştıranlar bu hikâyeyі I. Altınsa- rın’ın orijinal eseri olarak görürler. Öyleyse Abay’ın “Evgeni Onegin”i neden çeviri olarak görülüyor?

Kazak dilindeki Abay’ın “Evgeni Onegin”i, Rus dilindeki orijinalinden olay örgüsü, konusu, komposiz- yonu bakımından tamamen farklıdır. Demek ki bu noktada da düşündürücü bir durum vardır.

I. Altınsarın sanat eserlerini aynen çevirmeyi amaçlamaz. Ibıray, Rusçadaki esere Kazak okuyucu- suna, bunlar arasında da gençlere, okul öğrencilerine eğitici dünya görüşü bakımından gerekli mi anlaşılır mı gibi sorularla yaklaşıp; eserin eğitici yönü ve eğitim bilimsel durumuna büyük önem vermektedir. O, orijinal eserin çemberinde sıkışıp kalmadan, gereken yerde ondan ayrılıp, serbest davranır. Eserin okuyu- cuya eğitici dünya görüşü bakımından faydalı olması gerektiğini asıl amaç edinip ilk sıraya koyan Ibıray, bazı durumlarda eserin orijinalini korurken birçok kez orijinalin olayını, çerçevesini alıp, başı sonu asıl eserden farklı bir bir eser yazar. Ibıray’ın bunun gibi eserlerine çeviri demek yerine bіr yazarın kendi tarzıyla yazdığı bir eser olarak değerlendirmek gerekir.

Yazarın Rus edebiyatından aldıklarından çoğu mensur eserlerdir. Hem nasir hem de bir şair olan I.

Altınsarın, Rus şiirinden İ. A. Krılov’un bіrçok şarkısını çevirmiştir. Bunların her birinin kime ait olduğu tartışmalıdır. I. Altınsarın’ın eserlerini araştıranların hepsi, “Eginniñ bastarı/Ekinin başları…şüphesiz

Qarğa men tülki/Karga ile Tilkі” şarkılarının neredeyse Ibıray’a ait olduğundan emindir. “Karga ile Tilkі” Kazak edebiyatındaki edebî çevirilerin ilk örneği olmakla birlikte “şarkı türünün de ilk müjdecisi»

olmuştur8. Şimdi bu şekilde çevrilen iki yönlü eserin orijinaliyle bağlantısına, yani çeviri gereksinimleri- nin ne derece yerine getirildiğine göz atalım.

Başlangıçta “Vorona i lisitsa/Vorona ve Lyisica, “Qarğa men tülki/Karga ile Tilkі” şeklinde tam çevrilmiş. Şarkının Rusçasında 26 satır varken Kazakçasında 28 satır vardır. İ. A. Krilov şarkıya, Уж сколько раз твердили миру,

Что лесть гнусна, вредна;

но только все не впрок,

И в сердце льстец всегда отыщет уголок9.

Kaç kez dünyada yinelendi,

Bu gaddarlık aşağılık, zararlı şeyler;

Ama her şey daha iyisi içinse eğer, Ve yalancı kalbinde daima bir köşe bul

şeklinde ana fikri bildiren bir girişle başlarken, Kazakçasında bu mısralar düşmüştür. Ibıray şarkının ba- şında ifade edilen “kibirlilikten sakının” biçimindeki fikri söyleyip durmayı fazla görmüş. Genellikle ede-

7 K. Jumalıyev, Kazak Edebiyatı Tarihinin Meseleleri ve Abay’ın Şiirinin Dili, Cilt 2, A.,1960, s. 55.

8 Ä. Satıbaldıyev, Ruhani Hazine, A., 1987, s. 26.

9 İ. A. Krılov (1985). Basni, Moskva, “Prosveşçenie”, 1985, s. 13.

bî dille yazılmış eserlerden beklenen temel gerekliliklerden bіrі, verilen fikirlerin yanlış olmaması; tabii ki sözün gidişine göre güzel şekillenіp okuyucusunu düşündürüp inandırıcı olmasıdır. Bu açıdan bakılınca, çevirinin giriş olmadan bіrden başlaması gerekmektedir.

İ. A. Krılov’un şarkısında:

Вороне где-то бог послал кусочек сыру;

На ель Ворона взгромоздясь,

Позавтракать было совсем уж собралась, Да позадумалась, а сыр во рту держала.

На ту беду, Лиса близехонько бежала;

Вдруг сырный дух Лису остановил:

Лисица видит сыр, - Лисицу сыр пленил,

Плутовка к дереву на цыпочках подходит;

Вертит хвостом, с Вороны глаз не сводит И говорит так сладко, чуть дыша:

Tanrı, kargaya bir yerde bir peynir gönderdi, Yedi karga saklayarak/kıskanarak

Kahvaltı yapmaya hazırdı artık,

Düşündü bir an, peyniri ağzında tutarak Şanssızlığa bak, tilki yanlarına gidiyordu;

Aniden peynir kokusu tilkiyi durdurdu:

Tilki peyniri görüyor, Peynir tilkiyi çekiyor

Fark ettirmeden ayağının ucuyla ağaca yaklaşır;

Kuyruğunu sallayarak kargadan gözünü almıyor Ve tatlı dille konuşur yavaştan nefes alarak.

diye başlayan satırları I. Altınsarın:

Asığıp tülki jürdi japandarda, Tamaq izdep jol şekti saparlarğa...

Eşnärseni köre almay kele jatsa, Közine tüsti alıstan jalğız qarğa.

Jügirip tülki soğan jetip keldi, Qarğa ağaştıñ basında munı kördi.

Tistegeni avzında tätti irimşik, Onı körip, tülki ekeñ söyley berdi

Aceleyle tilki yürüdü ovalarda, Yemek arayıp yolları tepti, seferlere…

Hiçbir şey bulamadan gelirken, Uzakta yalnız bir karga gözüne ilişti.

Tilki yürüyüp ona doğru geldi, Karga ağacın başında bunu gördü.

Ağzında ısırdığı tatlı peynir, Onu gören tilki ağan konuşuverdi.

şeklinde verir10.

Orijinal eser ve çeviri karşılaştırıldığında, öncelikle, Rusçasında karga ve tilki adlarının kişi adı gibi büyük harflerle yazıldığı göze çarpar. Krılov’da önce Tanrı’nın gönderdiği peyniri kahvaltı olarak yeme- ğe niyetlenen ve çam ağacının başında gezinen kargayı, kendi açlığını gidermek için etrafında gezinen tilkinin fark etmesi, ağzındaki peynirine sulanıp kötü bir oyun oynamak için parmaklarının ucunda ona yakınlaşıp, kargayı övmeye başladığı görülürken, durum Ibıray’da biraz dahafarklılaşır. Krılov kargayla olaya başlarken, Kazakçasında önce yemek arayıp dolaşan tilkiyi görüyoruz. Orijinal eserde peynir ara- yan karganın görünüşü bіr dörtlükte betimlenirken, Kazakçasındaysa “ağzında ısırdığı tatlı peynir” şek- linde verilmiş. Demek, Ibıray’ı karganın ağzındaki peynir değil, “nereden yemek bulurum” diye dolaşan tilki görüntüsü ilgilendiriyor; okuyucunun dikkatini tilkiye yönlendiriyor. Kazak kavram dünyasında tilki hilekârlığın sembolüdür. Krılov’un amacının kibirlilikten ders almamak olduğu düşünülürken Ibıray onu biraz değiştirip, aldanmayın, kanmayın demek istiyor.

İ. A. Krılov’un eserinde hikâyenin örgüsü bundan sonra tilkinin kargayı aşağı indirinceye kadar övmesiyle devam eder:

«Голубушка, как хороша!

Ну что за шейка, что за глазки!

Рассказывать, так, право, сказки!

Какие перышки! какой носок!

И, верно, ангельский быть должен голосок!

Karga ne kadar güzelsin!

Bu nasıl boyun, bu nasıl gözler!

Anlatmak doğru, masalları!

Nasıl kanatlar ve nasıl bir burun!

Ve doğru, melek gibi olması lazım!

10 I. Altınsarın, İki Ciltlik Külliyat, I. Cilt, A., 2003, s. 39.

TÜRK DÜNYASININ BİLGESİ ABAY KUNANBAYOĞLU 94

Спой, светик, не стыдись!

Что ежели, сестрица,

При красоте такой и петь ты мастерица, Ведь ты б у нас была царь-птица!»

Söyle güneşim, utanma!

Ne olacak ki ablacığım!

Bu güzellik böyle ve ustaca söylemek, Sen olursun bizim Çar kuşumuz!

Ibıray’ın tilkisi kargaya:

“Qarğa batır, är söziñ kümis, altın, Sırttan tilev tileydi barşa xalıq.

Qarğa-ekendey düniyede ävez joq dep, Osılayşa şığadı sırtqa dañqıñ.

Sanduvğaş, bulbuldardı körip edim, Jüziñdi bir körüvge kelip edim.

Davsıñdı bir şığarşı şattanayın, Sırttan asıq bolğannan ölip edim Qarğa taqsır közim jasın köriñiz.

Kahraman karga, her sözün gümüş altın, Dışarıdan dilek diler, bütün halk.

Karganınki gibi bir ses dünyada yok diye Öyle yayılır dışarılarda namın.

Kuşları, bülbülleri görmüştüm.

Yüzünü bir kez görmeye geldim.

Sesini bir çıkar da sevineyim, Gıyaben aşkınızdan ölmüştüm Karga Bey gözümün yaşını görünüz!

diye hürmet ederek ağlamaklı sesle yalvarır. Burada da farklılıklar vardır. Orijinal nüshada tilki kargaya

“kargacığım” diyerek onun boynunun, gözünün, kanadının, burnunun “güzelliğini” ağzının suyu akarak söyleyip “Kuş padişahı, sesin meleklerin sesi gibi çıkar, bir şarkı söyle de görelim lütfen” diye kurnazca cilve yapar. İvan’ın kargası az önce belirtildiği gibi “güzel”, “nazik” olmasına rağmen Ibıray’da karganın dış güzelliği verilmez ancak o, “kahraman”dır. Kazakçasında tilki, kargaya övgüsünü “Kahraman karga, her sözün gümüş altın” şeklinde dile getirip, kuşların içinde “Karganınki gibi dünyada bir ses yok deyip”

onun sesini övgüye layık görür; onun sesini dinlemeye âşık olduğu için gözleri dolar İ. A. Krılov’un şarkısı

Вещуньина с похвал вскружилась голова, От радости в зобу дыханье сперло, - И на приветливы Лисицыны слова Ворона каркнула во все воронье горло:

Сыр выпал - с ним была плутовка такова.

Falcı kadın kibirlilikle başını çevirdi, Sevincinden boğazında nefesi durdu.

Ve tilkinin selam dolu sözlerine, Karga garkladı o anda tüm sesiyle, Peynir düştü, o da bir talihsizlik oldu.

şeklindeki mısralarla başlar. Ibıray:

“Masattanıp bul qarğa silkinedi, Işin tartıp, mıyıqtan bir küledi.

‘Arıp-aşıp alıstan kelgen şığar, Köñili tınıp ketsinşi şirkin’ dedi.

Maqtav sözge semirip, suvday tasıp, Pärmeninşe ‘qarq’ etti avzın aşıp.

Qarq etkende irimşik jerge tüsip, Onı ketti tülki-ekeñ ala qaşıp.

Karga övünür de şöyle bir silkinir, İçini çekip bıyık altından gülüverir.

“Yorula yorula uzaktan gelmiş olmalı, Gönlü dinleniversin bir ah! dedi.

Övgü dolu sözlerle böbürlenip su gibi taşıp, Gücü yettiğince “gak” dedi ağzını açmış.

Gak dediğinde peynir yere düşüp Onu aldığı gibi gitti tilki kaçıp.

şeklinde tamamlar. Burada da birtakım farklılıklar görünmektedir. Krılov’da bіr dörtlük varken Ibıray’da iki dörtlük vardır. Övgüden dolayı Krılov’un kargasının başı dönüp nefesi daralır ancak Ibıray’ın kargası övünüp, silkinip, içini çekip, bıyık altından güler; tilki “uzaktan yorgun argın gelmiş, gönlü dinlensin de gitsin” diye anlatılırken kendi kendine razı olmuş gibi görünür. İkisinde de karga “gak” dediğinde peyniri tilki kapıp alır; ancak Ibıray’ın tilkisi peynirin ağzına düşmesiyle birlikte kaçmaya başlar.

Yukarıdaki incelememizde göründüğü gibi, I. Altınsarın’ın “Karga ile Tilki” şarkısı çevirinin alter- natif türüne aittir. Biraz farklılıkları olsa da orijinal eserin ana hatları korunmuştur. Bu birkaç farklılık, aslında orijinal eseri bu şekilde çevirmeye ölçünün uymamasından değil, toplumsal hayatla ilgili birtakım

durumlardan doğan öznel ve nesnel sebeplerle ilgili olarak ortaya çıkmış diye düşünmek daha doğrudur.

Burada çeviri yazarı, çevirmen olarak tercümeye sanatsal ilkelerle değil, öğreticilik maksadıyla yönelip eğitim öğretim kuralları bakımından yaklaşmıştır. Bundan dolayı Ibıray’ın çevirisi halk genelinin, özel- likle de öğrencilerin kavram dünyasına göre, anlaşılır ve sade bir dille yazılmıştır. Öncelikle “Karga ile Tilki”nin ağzını açıp boş boş yürüme, yapmacık övgüleri sahiplenme, “yarınını düşün; böyle yapmazsan aldanan karganın acınası durumuna düşeceksin” şeklindeki fikirleri, çocukların düşünce dünyasına uygun bir biçimde yerleştirilmektedir. I. Altınsarın, burada hayatta tilki gibi kurnazlar da karga gibi dikkatsizler de vardır, demektedir. Karga gibi çabuk aldanan sıradan insanlar tilki gibi kurnazların yapmacık övgüleri- ne kanıp pek çok zor durumla karşılaşıyor anlamını verip, okuyucunun kurnaz ve kötü niyetlilerin kurbanı olma tehlikesine karşı dikkatli olmak gerektiğini dile getirir.

İ. A. Krılov’un “Karga ile Tilki”sіni Abay da çevirmiştir. Abay’da bu şarkının iki türlü nüshası vardır. Bunlardan biri “Halk Bilir Güler” ikincisiyse “Çöplükte Gezinerek”tir. M. Evezov bunlardan ikin- cisinin Abay’a ait olduğuna şüpheyle yaklaşıp Ibıray’a ait olduğu yönünde görüş bildirir11. Daha sonra I. Altınsarın’ın çevirdiği “Aceleyle tilki yürüdü ıssız ovalara” diye başlayan şarkı ortaya çıkmış ve araş- tırmacılar Mürseyit’in el yazmasında bulunan iki nüshanın da Abay’a ait olduğunu ispatlamıştır. Abay

“Karga ile Tilki”nin iki benzer edebî çevirisini yapmıştır. Şarkının iki şeklinin de içeriği, ana fikri aynıdır.

Farkıysa biri birebir çevrilirken ikincisi serbesttir. Asıl nüshadaki 26 mısralık metin birebir çeviride 47, ikincisinde 55’tir. Rusçasında hece sayısı çeşitlidir: çoğunlukla 12, 13 ve Kazakçasında 6, 7, 8, 10 heceyi bulmaktadır. Serbest çevrilen nüsha 7, 8 heceli şarkı özellikleriyle yazılmıştır. Rusçasıyla karşılaştırıldı- ğında Kazakçasının mısra sayısı daha fazla görünmekle birlikte genel olarak miktarı eş değerdir.

Krılov’un şarkılarında ana fikir başta:

Уж сколько раз твердили миру, Что лесть гнусна, вредна;

но только все не впрок,

И в сердце льстец всегда отыщет уголок.

Ne kadar ispatladı dünyaya, Başka birisine karışmak zarar, Ama sadece gelecekte değil.

Ve kalbinde hile her zaman arar bir köşe.

diye verilmiş. Bu mısraları Abay:

“Jurt biledi, küledi, Surqiya tildiñ jamanın, Qoşemetşilerdiñ amalın Sonda solar qayda joq?

Eptep aytsa, eresiñ,

Artınan ökinseñ de payda joq”

Halk bilir ve güler, Zalim dilin kötüsünü,

Saygı göstericilerin yaptıklarını O zaman onlar nerede? Yok.

Usul usul söylese muradını,

Ardından pişmanlık duysan da fayda yok.

şeklinde çevirmiştir. Verilmek istenen fikri esasen Kazakça söyler. Çevirideki bazı farklılıklardan biri de, orijinal nüshada “güler”, “pişman olur” gibi sözler geçmez. Hürmetin alçaklığı ve zararının ay gibi bütün âleme ayan olduğu, saygı göstericilerin yüreğe yol bulup, girebildiği uygun şekilde anlatılırken, tercüme- de de bu fikir biraz farklılıklarla ifade edilmiştir. Üç mısra altı mısra olarak çevrilmiş olsa da sözlerin sa- yısı eş değerdir ve ikisinde de yirmi kadardır. Bu şarkının içeriği oldukça ustaca birebir çevrilmiştir. “Vo- rone gde-to bog poslal kuseçek sıru/Tanrı bir yere bir parça peynir gönderdi şeklindeki mısrayı Abay:

Irimşikti qudayım

Kez qıldı bir kün qarğağa Peyniri Allah’ım

Rast getirsi bir gün kargaya.

diyerek tek bir kelimeyi bile çıkarmadan kelime kelime çevirmiş. Şarkıda peyniri olan karga kahvaltısını yapmaya hazırlanıyorsa da çeviride karganın karnının aç olduğu söylenir.

11 M. Ävezov, Abay Kunanbayev, Almatı, 1967, s. 199.

TÜRK DÜNYASININ BİLGESİ ABAY KUNANBAYOĞLU 96

Bir jep alıp, şükirlik

Qılayın dep allağa Biraz yiyip şükür

Edeyim diye Allah’a.

diyen dindar topluluğa manidar mısraları kendisi ilave eder. O, tilkinin kargayı aldatıp düşürme maksa- dıyla söylediği övgülü sözler Abay’ın çevirisinde tamamen güzelleşmektedir. Şarkının sonu:

Ворона каркнула во все воронье горло:

Сыр выпал - с ним была плутовка такова Karga gakladı, boğazının bütün gücüyle, Peynir düştü, o anda çıkan sesle.

şeklindeki mısralarla biter.

Çeviride bu mısraların:

Özine bitken öñeşin Ayamastan qarq etti, Irimşik jerge salp etti, Quv ketti, is bitti

Kendine hoş gelen boğazına Acımadan gak dedi,

Peynir yere düştü Kurnaz gitti, iş bitti.

şeklinde verilmesi asıl ustalığı gösterir. Özellikle orijinal nüshadaki:

««Голубушка, как хороша!

Ну что за шейка, что за глазки!

Рассказывать, так, право, сказки!

Какие перышки! какой носок!

И, верно, ангельский быть должен голосок!»

Güvercin ne kadar iyi!

Bu nasıl boyun, bu nasıl gözler!

Anlatmak doğru, masalları!

Nasıl kanatlar ve nasıl bir burun!

Ve doğru, melek gibi olması lazım!

şeklindeki mısralar:

Qarağım, netken suluv eñ!

Netken moyın, netken köz!

Osıdan artıq deysiñ be, Ertegi qılıp aytqan söz Qalayşa bitken, yapırmay, Murnıñız ben jüniñiz!

Perişteniñ ünindey Dep oylaymın üniñiz

Canım ne kadar da güzelsin!

Nasıl boyun, nasıl göz Bundan da fazla mı diyorsun?

Masal anlatıp söylediğin söz Nasıl da yaraşmış, ey üstad!

Burnunuz ve tüyleriniz!

Meleklerin sesi gibi

Diye düşünüyorum sesiniz…

şeklinde aynen çevrilişi Abay’ı çeviri sanatının müstesna ustası olarak tanıtır. Böylece Abay İ. A. Krı- lov’un bu şarkısını Kazakçaya çevirerek şiirsel birebir çeviri yapmanın önemli özelliklerini gösterdi.

Çevirinin ikinci nüshası:

Boqtıqta taltañdap, Jan-jaqqa jaltañdap, Bir qarğa jür edi

Çöplükte gezinerek Her yere bakınarak Bir karga yürüyordu.

diye asıl nüshada olmayan mısralarla başlamış. Şarkının başındaki ana fikri ifade eden dörtlük tamamen yapılması istenene uygun düşer. Her sözün ve söylemin anlamını bu şekilde çeviriyle verme amaçlanma- mış, ana fikir ve içerik korunmuştur.

Kısacası Abay’ın “çöplükte gezinerek” yürüyen kargası “bir parça peynir” bulup, “acele etmeden yiyecek olur”, “bir ağaca konarak”, etrafına övünerek bakar. Böylece “yem arayan bir tilkinin” gözüne

“peyniri ısıran karga” çarpar. Krılov’un tilkisi “böbürlenerek” yürümüyordu; yakın çevrede yürürken ağzında peyniri olan, çam ağacında gururlanan kargayı görüverir. Burada Krılov, okuyucusuna kısaca nüshayı beyan etmeye uğraşırken Abay Kazak okuyucusunun kavram dünyasına göre daha anlaşılır ol- mayı ister, böbürlenen, huzursuzlanan karganın, nereden kazanç denk gelir ki diye dolaşan, “yem arayan”

tilkinin betimlemesini yapar. Geniş bozkırda, doğanın ortasında ömür süren her bir Kazak için karga ve

tilkinin insanlara benzeyen bazı davranışları oldukça tanıdıktır. Bundan dolayı da Abay, karga ve tilkiyi halkın bilincinde kalıplaşan davranışlar üzerinden gösterebilmiştir.

Krılov’un şarkısının sonundaki:

Ворона каркнула во все воронье горло:

Сыр выпал - с ним была плутовка такова Karga bütün gücüyle boğazının bağırdı, Peynir düştü, çıkan sesle birlikte bir anda.

şeklindeki mısraları Abay “Karga ile Tilki”nin birinci nüshasında:

Özine bitken öñeşin Ayamastan qarq etti.

Irimşik jerge salp etti.

Is bitti, quv ketti

Kendine hoş gelen boğazına Acımadan gak dedi,

Peynir yere düştü Kurnaz gitti, iş bitti.

diye iki mısralık şiiri dört mısradan oluşan bir birimle çevirirken bu şarkının “Çöplükte gezinerek” diye başlayan ikinci nüshasında:

Maqtavğa esirip, Barınşa kösilip, Irğalıp qarq etti, Irimşik jerge salp etti.

Tap etti, şap eti, Ap ketti quv tülki.

Anturğan, sol turğan, Jeriñde bol külki

Övgülerle delirip, Oldukça rahatlayıp, Eğilip de gak dedi, Peynir yere düşüverdi, Ani bir hareketle kaptı, Alıp kaçtı kurnaz tilki.

Geçmişte bu olanlara, Yerinde bol gülücük.

diye, sekiz mısradan oluşan iki dörtlükle verilmiştir. İkinci nüshada da şair Abay’ın, şiiri, orijinal eserin etkisinde kalmadan ondan farklı şekilde ve rahatça çevirdiği görülür. Rusçasındaki “sır vıpal” sözcük öbeğini Abay, çevirinin iki nüshasında da “peynir yere düştü” diye vermiş. Bu şarkının sonundaki “s nim bıla plutovka takova” sözcük öbeğine birinci nüshada “iş bitti, kurnaz gitti” denilip kısaca çevrilmişse de ikinci nüshada “Ani bir hareketle/Alıp kaçtı kurnaz tilki” şeklindeki iki mısradan sonra “Geçmişte bu olanlara/Yerinde bol gülücük” şeklindeki iki mısra daha eklenmiş. İkinci nüshanın sonundaki iki dörtlük karga ve tilkinin görünüşünü oldukça açık vermektedir.

Abay da Krılov’un her şarkısını çevirememiştir. Kendisine gerekli olanları seçip çevirmiştir. O dö- nemde V. G. Belinskiy, Krılov’un şarkılarını; taklit niteliğinde olan, eğitsel nitelikte olan ve sanatsal bo- yutu yüksek şarkılar olmak üzere üç bölüme ayırır. Abay Rus şarkıcısının eserlerinden birinci gruptakilere pek dokunmadan, son iki gruptan daha fazla çeviri yapmıştır. Bunların içinden de tabii ki içeriği Kazak yaşamına, düşünce ve fikir dünyasına yakın ve benzer olanları seçmiştir. Çevirmen olan Abay da Ibıray gibi eğitici maksatlarla eğitsel nitelikte olan şarkılara daha çok yönelmiştir.

M. Evezov “Çocukluk günlerimden bu yana bildiğim eski el yazmalarını hatırladığımda, Abay’ın Krılov’dan yaptığı çevirilerin dört beş taneden fazla olduğunu söyleyemem. Bunlar:

1. “Eşek ile Bülbül”

2. “Kartal ile Karga”

3. “Çekirge ile Karınca”

4. “Tilki ile Karga”

5. “Fil ile Köpek”12 diyerek beş şarkının adından bahseder.

S. Taljanov “...büyük şairimiz Abay: ‘Emen men şilik/Meşe ile Çalı’, ‘Qazaağa uşırağan krest’yan/

Kazak’a Rastlayan Köylüler’, ‘Jarlı bay/Fakir Zengin’, ‘Şegirtke men qumırsqa/Çekirge ile Karınca’,

‘Ala qoylar/Ala Koyunlar’, Tülki men qarğa/Tilki ile Karga’, ‘Baqa men ögiz/Kurbağa ile Öküz’, ‘Pil

12 M. Ävezov, Abay Kunanbayev. A., 1967, s. 20.

Dalam dokumen abay-simpozium.pdf (Halaman 119-143)