• Tidak ada hasil yang ditemukan

Abay’ın Müzikle İlgili Eserleri 1 Sara Ädilgereykızı KÜZEMBAYEVA 2

Dalam dokumen abay-simpozium.pdf (Halaman 81-89)

Abay’ın Müzikle İlgili Eserleri

1

TÜRK DÜNYASININ BİLGESİ ABAY KUNANBAYOĞLU 54

rıldı. Şiir ve müzik yeteneğiyle ilham bir bütün olup, çağdaş bilimle uyum sağladı. Bunun gibi yaratıcılık sürecinin zirvedeki sanatına ulaşma şartlarıyla ilgili büyük bilgin ve düşünür Äbunasır Äl-Farabi’nin

“Müzik şiirle bütünleştirildiğinde fevkalade güçlü bir tesiri ortaya çıkar, sözler arasında son derece motifli hale gelir. Kısaca, en çağdaş, en insani ve en etkili müzik, bu yukarıda sayılan özellikleri içinde barındı- ran müziktir” (Al-Farabi, 1993: 328). Muhtar Evezov’un romanlarında Abay’ın şiir yazdığı ve zamanları betimlediği sanatsal bir dille ustaca yazılan birçok ilginç epizot vardır. Bu bakış açısıyla yazarın “Abay Jolı/Abay Yolu” adlı destanî romanından bir parça alıntı verelim:

“Bu serin rüzgârı durmadan esen sıcaklığıyla ilkbahar gününde, Abay’ın yüreği farklı bir şekilde tit- reyip durur. Göğsüne, sıcak sıcak akan duygular, yuvasına sığamamış gibi doluşur… Şiir şarkıya sarılıp, nazlanmaktadır… Kopmadan sallanır. Abay farkına varmaz bile. Mäkіş onun şiirlerini dinlemektedir…

O, bu şiirlerin yabancı birinin şiiri değil, kardeşinin şiiri olduğunu da bilmektedir” » (îvezov, 1989: 296) diyerek Abay eserlerinin geleneğini şiirsel yollarla betimler. Abay’ın besteleri milletimizin manevî mirası olarak kendine has müzik diliyle estetik içeriğiyle, görkemli güzelliğiyle, her bir sözü mercan gibi zarif ezgilerle süsleyip konuyla ilgili tasvirlerdeki ustalığıyla çağdaş eğilimlerle seçkinleşen kültürümüzü, zir- veye çıkardı. Dahi, kendi şarkılarında yürekleri kendine çeken sesleri, vurguları, ritim ve yeni şiir ölçüle- rini şiir hecelerine üstün yeteneğiyle uygulamıştır. Büyük bestekâr geleneksel müzik ve folklorun mevcut türlerini içine alarak yeni türler ve metotları edebiyata ve müziğe sokmuştur.

Abay, eserlerini temel olarak iki bölüme ayırdı. Birinci bölüme, coşkulu, hoş sazlı, hoş sesli, na- zik duygusallıkla işlenmiş şiirleri şunlardır: “Közimniñ qarası/Gözümün Karası”, “Jelsiz tünde jarıq ay/

Yelsiz Gecede Parlak Ay”, “Ayttım sälem qalamqas/Selam Söyledim, Kalemkaş”, “Sen meni ne etesin/

Sen Beni Ne Edeceksin?”, “Özgege köñlim toyarsıñ/Gönlüm Başkasına Doyarsın”. Onlar kendilerinin nakışlı müzik diliyle, karakterli sıfatıyla, sezgisi kuvvetli duygusal tesiriyle şarkı kültüründe, lirik ve aşkla ilgili şarkıların klasik örneklerine dönüştü. Örneğin halk şiirinde, epik şiirlerde sık sık karşılaşılan küçük örneklerde yazılan “Jigit sözi/Yiğit Sözü”, “Ayttım sälem, qalamqas/Selam söyledim, Kalemkaş”

ve ona cevap niteliğinde olan “Qız sözi/Kız Sözü”, “Qıyıstırıp maqtaysız/Ahenkle översiniz” şeklinde iki bölümden oluşan şarkıları örnek verebiliriz. Burada melodi düzeni nazik lirik düşüncelerle etkili seslerle bağırarak söylenir. Makamın ilk hassas çizgisinden başlayarak melodisi uygun şekilde başlayıp yetenek- li seslerden kurulan, birer birer ilerleyerek yükselir ve sınıra ulaşır. Kısacası “Sağan qurbım, mal men bas/Sana Akranım, Mal ve Baş” şeklindeki şiir mısralarıyla uyumludur. Abay’ın lirik şarkılarından söz edildiğinde, akıllara gelecek bir problemi akla getirdiği de doğrudur. Bu, Kazakistan müzik biliminde bu güne kadar kabul edilegelen uygunsuz bir düşüncedir. Bu hata, özet olarak, Abay’ın gerçek millî nakış ile süslenen, gerçek Kazak eserleri “Ayttım sälem, qalamqas/Selam söyledim, Kalemkaşa” ile “Jelsiz tünde jarıq ay/Yelsiz Gecede Parlak Ay” şarkılarını, Rusların “Kariye glazki/Kahverengi Gözler” romansı4 ile Rusların halk şarkısı “Korobeyniki/Papazlar”dan taklit edildiği, hatta bu şarkıları Abay’ın yazdığının şüp- heli olduğu gibi sözler söylenmektedir (Muzıkalnaya, 1955: 120). Bizim düşüncemize göre, bu yanlış algı konsey dönemi ideolojisinin sonucunda ortaya çıkan neticedir. Birçok beste yapan Abay, sadece bu iki besteye gelince nasıl olur da onların bestekarı olmaz?! Aslında Abay döneminde kendi çevresinde birçok halkın müziğini dinleyip tabiî yeteneğinin arkasında onu kabul edip, kendi yaratıcılık laboratuvarından geçirdiği malumdur, dolayısıyla biz Abay’ın sadece kendi üslubuna özgü besteler yaptığını doğru kabul edebiliriz. Bu noktada M. Evezov’un fikirleri doğru cevap niteliğindedir: Büyük akademisyen ve yazar Evezulı: “Abay’ın bestekârlık çalışmalarında da, şairlik çalışmalarında olduğu gibi, kendine özgü büyük çağdaş yenilikler vardır. Abay, eski sözlü edebiyata tamamen benzemeye çalışmadan, genel söz hazine- sinden faydalanıp, ‘Söz tüzeldi, tıñdavşı, sen de tüzel/Söz düzeldi, dinleyici sen de düzel’ diyerek, ken- dince yeni mazmun, yeni türde şiirler yazmaya başladığı gibi, besteleriyle de önceki bestelere göre daha özgün türler üretir. Eski şarkıları eski edebiyattan oldukça farklı değerlendirse de, şarkılarını iyi yazmış olsa da, yine de yeni usulle söylemektedir. İcrası kolay, tonları hafif, çoğunlukla kulak seslerine benzeyen yumuşak, alçak sesli şarkılardır. Ayrıca özellikle de ne beyit ne Rus ile Avrupa’nın salon şarkılarına, ro- manslarına benzemektedir. Eski Kazak şarkılarından tamamen farklı şarkılar vardır. Bu da kendine özgü

4 Romans: Piyano için hazırlanmış, genellikle dörtlüklerden oluşan sözleri olan, şarkı türünde beste.

yeni bir yol bulmak için çalışmanın bir sonucudur. Bu, Abay’dan kalan medenî mirasın karmaşık ve zor bölümü olarak görülür” (Ävezov, 2007: 209).

Abay’ın şarkılarının arasında gençlerin en çok sevip söylediği “Jelsiz tünde jarıq ay/Yelsiz gecede parlak ay” şarkısıdır (1888). Bu şarkıda nazik aşk duygusu tabiatın fevkalade sarsıntısıyla uyum sağla- yarak kalbe sıcak ezgilerle etki eder. Sonsuz boşluk, nazik sulu boyalarla betimlenen köy akşamı, neşeyle dolu gençlik rüzgarı sevimli melodilerle salınıyor gibidir. M. Evezov’un sözleriyle ifade edersek: “Burada tamamı somut, açık, sabır ve sevinçli duygulara belenir”.

“Jelsiz tünde/Yelsiz Gecede” şarkısının farklı şekilsel göstergeleri arasında doğal minörden paralel majöre yumuşak geçişler, ezgideki ‘trixord’5lu motifler bulunur.

Jelsiz tünde jarıq ay, Sävlesi suvda dirildep, Avıldıñ janı tereñ say Tasığan özen gürildep.

Qalıñ ağaş japırağı Sıbırlasıp özdi-özi, Körinbey jerdiñ topırağı, Qulpırğan jasıl jer jüzi!

“Yelsiz gecede parlak ay, Işığı suda titreyerek, Köyün canı derin vadi Taşan ırmak gürüldeyerek.

Sık ağaç yaprakları

Fısıldayarak kendi kendine, Görünmez yerin toprağı, Güzelleşen yeşil yeryüzü!

Abay şarkılarının ikinci bölümüne şiir melodisi, nazım türleriyle uyumlu, konuşur gibi okunan şar- kılar girer. Bunlarda, içerik yönünden anlamlı pozisyonlar yerini alıp küçük bir ayarlama çatalı (diapoz(s) on) vasıtasıyla gittikçe yükselen ahenkli makamlarda karmaşık, sosyal, toplumsal problemler ele alınır, şaka, öğüt, nasihat, eleştiri konuları daha baskındır. (“Boyı bulğañ/Boyu salınan”, “Ata-anağa köz quva- nış/Mutlu anne babalar”, “Birevden birev artılsa/Birinden biri çoğalsa” ve başka şarkılar). Sayılan şarkı- ların arasında “Mutlu anne babalar”ı ele alacak olursak, bu eser yeni yetme gençleri adil eserlere, bilimli olma ve insanlığa yönlendirmektedir.

Abay’ın bu eserlerinde terbiyenin önemi baskınken o hicvî “Boyı bulğañ/Boyu salınan”da yazar kendini derin ve nazik bir psikolog olarak gösterip, hayatta herhangi bir kişinin olumsuz huylarını açıklar.

Bu şarkının her şiirsel bölümü sese uygun senkronu, yani ses uyumu ve tonlama açısından çevrilmeye uygundur. Ölçüsü değişken olup, “kimi görsem” diye başlayan şiir dörtlükleri doruklara yükseklerek ses- lendirilir. Bu, Abay’ın müstesna ustalık hünerinin aynasıdır.

Abay “Boyı bulğañ/Boyu salınan”

Jıldam, şalqıta, boyı bulğañ, Sözi jılmañ, Kimdi körsem Men sonan, Betti bastım, Qattı sastım, Tura qaştım, Jalmajan.

Öz oyında, Tul boyında, Bir mini joq Pendesip.

Tüzde mırzañ Üyde sırdan, Sözi qıljañ erkesip…

Derhal, nazlanıp, Boyu salınan, Sözü kurnaz, Kimi görsem Ben ondan, Yüz kaçırdım, Çok şaşırdım, Hemen kaçtım Peşi sıra, Kendi fikrinde, Kendi boyunda, Bir kusuru yok İnsan hali bu.

Bozkırda efendin, Evde hürmetlim, Sözü şaka nazlanıp…

5 Trichord: Üçlü nota kümesi, Ruslarda aralarında en az bir ton fark olan üçlü nota kümesi.

TÜRK DÜNYASININ BİLGESİ ABAY KUNANBAYOĞLU 56

Reçitativtіk6, hitabet türünde yazılan şarkılardan “Sekiz Ayak”ın yeri başkadır. Sosyal bir örnek teş- kil edecek konuda onun meşhur “Sekiz Ayak” şarkısı toplum açısından anlamlı oluşuyla, görkemli olgun- luğuyla, biçimin çağdaşlığıyla vasfedilen bir eserdir. Bu şarkıda Abay halkın irticalen eserler veren ozan- larının adetlerini devam ettirir, onlardan daha da güzel söyler. İnsanlık hakkında cesur ve ilerici fikirlerini dile getirip, içinde yetiştiği halkın manevî olgunluğuna eriştirir, adil ve kuvvetli işleri överek, yeni ruhu arzu ve istekle imanlı bir gönülle gayret ettiği için över.

Abay “Segiz ayaq/Sekiz Ayak”

Sabırlı

A — lıs —tan ser — mep. qu — laq — tan ter — bep Alıstan sermep,

Jürekten terbep,

Şımırlap boyğa jayılğan;

Qıyvadan şavıp, Qıysınıñ tavıp, Tağını jetip qayırğan Tolğavı toqsan qızıl til, Söyleymin deseñ öziñ bil.

Ötkirdiñ jüzi, Kesteniñ bizi

Örnegin sendey sala almas.

Bilgenge marjan, Bilmeske arzan,

Nadandar behra ala almas.

Qıynalma beker, til men jaq, Köñilsiz qulaq — oyğa olaq.

Uzaktan el sallayıp, Yürekten duyguya salıp , Şarıldayıp boyuna yayılan;

Uzaktan koşup, Mantığını bulup,

Dahasını da büzüp koyan Kudretli ve güçlü dil, Söylerim dersen kendin bil.

Cesaretlinin yüzü, Nakışın iğnesi.

Örneği senin gibi yapamaz.

Bilene mercan Bilmeyene ucuz, Cahiller ibret alamaz.

Üzülme boşa, dil ve çene, Gönülsüz kulak, fikre köstek.

Şarkıda Abay’a özgü şiirsel yollar melodik motiflerle bir bütün oluşturmaktadır, bir müzik sesine çoğunlukla şiirin her bir bölümü uyum sağlar ve net duyulur. Şarkının iç düzeni ile kompozisyonu sağlam bir bağlantıdadır, Kazak şiiri ve beste geleneğinde eskiden de bugün de rastlanmayan yeni yaratıcılık yöntemleri kullanılmaktadır. Abay’ın bu bestesinin şekil özelliklerini akademisyen Zeki Ahmetov açıklar.

Bilim adamının düşüncesine göre: “Bu onun çağdaş türü, ayrıca uygunluğu ile ritmik ve vurgulu seslen- dirilmesi… şiirsel dilinin bağımsızlığı ve doğallığıyla ritim ve ses uyumu eklenen uygunluğu açısından bilhassa Abay’a özgü bir eserdir” (Ahmetov, 1964: 338-339).

Abay’ın müzikle ilgili mirasında derin felsefî düşünce, dramatik yalnızlık teması “Qarañğı tünde/

Karanlık Gecede”, “İşim ölgen sırtım sav/Ruhum Ölü Bendenim Sağ”, “Sen meni ne etesiñ/Sen Beni Ne Edeceksin?”, “Qaraşada ömiri tur/Kasımda Canlı”, “Qor bolsı janım/Hor Oldu Canım”, “Ölsem ornım qara jer bolmay ma/Ölsem Yerim Kara Yer Olmaz mı”, “Men kördim uzın qayıñ qulağanın/Ben Gördüm Uzun Kayının Düştüğünü” bestelerinde kendini gösterir.

Abay, “Qarañğı tünde/Karanlık gecede…”

Bayav, tereñ sezimmen/Aheste, derin duygular”

Ezgi; hareketi ve dalgalı şekilde, oktav genişliğinde, temel ve devamlı ses ile minörün üçüncü aralı- ğından başlar. Ezgi aşağıdan, derinden boy alır gibi başlayıp, yavaş, ağır, birer birer güç toplar gibi yükselir.

Ezgi7nin kalıplaşmasında, üçlü nota kümesi8 ile ilgili unsurların önemi büyüktür. İkinci yükselme devresindeki cümlede subdominanta9 ile ilgili kapsam üstün gelir. “Qarañğı tünde tav qalğıp/Karanlık

6 Reçitativtik: Konuşur gibi okunan beste.

7 Melos: Ezgi, şarkı.

8 Trihord.

9 Subdominant: Ana notanın üstündeki dördüncü nota.

gecede dağ uyuyunca” şarkısının İ. Goethe’nіn “Pesnya noçnogo strannika/Gece gezgininin şarkısı”

adındaki şiirinin M. Lermontov’un Rusça şiiri vasıtasıyla yapılan bağımsız ve güzel bir çevirisi olduğu bilinir. Abay bunu kendi iç dünyasına uygun millî dünya görüşüne dayanarak çevirir. Goethe’nin şiirinin felsefî türlerini meşhur yazar M. Şaginyan’nın iddialarını tam olarak tasvir eder: “Uyqıdağı tabiyğatpen äserlengen ol/Uykudaki tabiattan etkilenen o kişi (İ. Goethe), birdenbire geliveren tarafsız geceden kur- tulamadığını hissetti, ölüm tabiat gibi insana özgü ve gerekli bir dinlenme, ömürden sonraki kendince bir

‘nefes alma’ gibi göründü.” (Şaginyan, 1950: 12).

Kazak halkının manevî hayatında geniş yeri olan Abay şarkılarından biri “Tat’yananıñ äni/Tatya- na’nın Şarkısı”dır. Abay, bu eserinde hayal dünyasının sezgileri ve duyguları güçlü iç sırlarını, nazik gönül dünyasını etkili müzik dili sayesinde oldukça hacimli şekilde betimlemektedir. “Tat’yananıñ hatı/

Tatyana’nın mektubu” hakkında onun vasf edişini, müzik araştırmaları ilminin uzmanı olarak bildirdiği derin düşüncelerini M. Evezov’un eserlerinde buluruz. Bilim adamı ve yazar “Tatyana’nın Şarkısı”nı eleştirerek makamı, ritim ve ölçüsü hakkında önemli düşünceler ileri sürüp şöyle der: “Bu şekilde Puş- kin’den aktarılan Tat’yana, Onegin mektuplarına ithafen de besteler yaptı. Kazakların çoğu için oldukça anlayışsız, sağır, göze çarpan Rus gençlerinin adlarını, hayatını, duygularını bu şiirler vasıtasıyla oldukça anlaşılır, etkili ve ünlü hale getirir. 1890’lı yıllardan itibaren Onegin, Tat’yana adları Kazak bozkırında halkın kendisinin ürettiği destanlardaki kişilerin adı gibi bilinen, sevilen adlardan biri oldu” (Ävezov, 2007: 131-132). Abay, kendi aktarmalarına ek olarak nüshaları da eklendiğinde 13 şiir yazmıştır. Bu mü- zik ürünlerinin dizili biçimde sıralanıp, Avrupa opera tarzının kompozisyonu, dramaturgu ve konu(metin) suna ait yapıya benzediği gözlemlenir. Bu derlemede opera sanatındaki gibi baş kahraman Onegin’in betimlenmesi (tipleme), ondan sonra “Tatyana’nın Mektubu” (“Amal joq/Çare yok”), devreden, tematik bağlanışıyla trajik yolla ilerlemesi (“Lenskiydiñ sözi/Lenskiy’in Sözü”) ve operanın sonu, olay sırasının sonu, (“Oneginniñ ölerdegi sözi/Onegin’in öldüğündeki sözü”) içeriği ile çatışması dinamik şekilde geli- şip, ondan daha fazla bilgisini devam ettirip, operanın sonuç bölümü gibi neticelenir.

“Evgeniy Onegin’e” yazılan Abay şarkıları kahraman açısından belirgin oluşu ve tür zenginliğiyle opera sanatındaki gibi ilerletilen reçitativ10 şarkı, arya ve türlerine benzer ahengi ortaya koyan sahne sanatlarını açıkça canlandırır. Şarkılar, opera türlerine uygun olup, “Tatyana’nın mektubu” temel müzik türleri düzeninde (ana motif) konunun kendi arasındaki tematik bağlanışını hızlandırır ve temel işleviyle icra edilir.

Abay. “Tat’yananıñ hatı/Tatyana’nın mektubu”

Bayav, ändete

A-mal joq qayt-tım bil-dir – mey, Ya-pır(ı)-mav qay-tip ay-ta — mın?

Qoy – ma – dı der – tiñ küy – dir – mey, Ne sal-sañ – da tar – ta – mın

Yavaş, söyleyerek,

Çare yok döndüm bіldіrmeden, Ey pirim, nasıl söyleyeyim?

Koymadı derdin yakmadan, Ne yapsan da çekerim.

Düşündüklerimizi kısaca toparlayalım. Abay’ın dehasının bir başka yönü, millî opera sanatının te- melini yerleştiren kişi olarak kabul edilmesidir. Bu fikrimize delil niteliğinde müzisyen, âlim Ğ. Bise- nova’nın görüşlerini gösterebiliriz. O, Abay hakkındaki incelemesinde Abay’ın şarkılarındaki operaya benzeyen “beste-arya stili”ni göstermiştir (Biysenova, 1995: 18).

“Tatyana’nın şarkısı” böylece birçok âşık şarkıcının repertuarına girip, Kazak bozkırında geniş ölçü- de seslendirildi. Muxtar Evezov’un dediği gibi ifade edersek: “Tatyana ile Onegin’in sevgi mektuplarına türküler yakması, onları halk müziği repertuarına sokması, böylece bu isimlerin halk arasında geniş ölçü- de seçkin olmasını sağlaması sonucunda, bozkır gençlerinin sevgi mektupları hep onun kahramanlarının sözleriyle başlamaktadır” (Ävezov, 2007: 17-18). Bu fikri ondan sonra da devam ettirmek amacıyla bir örnek daha verelim. Torğay çevresinde bulunan Rus gezgin ve gazeteci Dmitriy Lvoviç’in denemesinde konuğa saygı ve hürmet gösteren ev sahibi Nurpeyіs, Kazak türkü sanatıyla tanıştırmak için o köyün eski

10 Reçitativ: Konuşur gibi söylenen şarkı.

TÜRK DÜNYASININ BİLGESİ ABAY KUNANBAYOĞLU 58

ozanı Abılay Qarabatırov’u davet eder. Biraz şarkı söyledikten sonra, ozan “Tatyana’nın şarkısı”nı ses- lendirir. O zaman Dm.Lvoviç, “Eleştirimi söyleyeyim, ben kulaklarıma inanamadım. Yaşlı Kazak’ın Tat- yana’nın Onigen’e mektubunu şarkı yapıp söyleyişini canlandırdınız. Mektup olağanüstü başarılı oldu, bunun üstüne beklediğimiz gibi Nurpeyis’in eşi ona farklı bir hürmetle baktı” diye imrenerek yazmıştır (Erzakoviç, 1966: 376).

Abay’ın beste mirası, kendine has estetik ve sanatsal değeriyle çağdaş ve millî sanatın kaynağına dönüştü. Abay ezgisini ve şarkılarını güçlendirip, Kazakistan bestekârları her türde eserler yazdı. Örne- ğin: bu Evgeniy Brusilovskiy’in “Jalğız qayıñ/Yalnız kayın” adlı senfonik şiiri, Erkeğali Raxmadiyev’in Abay şarkıları için yazdığı vokal dizisi, Ğaziza Jubanova’nın “Tat’yananıñ hatı/Tatyana’nın mektubu”

adlı oratoryosu, Sıdıq Muhamedjanov’un “Jarq etpes qara köñilim ne qılsa da/Işıldamaz gönlüm ne yap- sa da” adlı ‘romans’ı ve diğer müzik eserleri. Abay’ın konularına özel olarak yer veren eserler arasında Muhtar Evezov’un librettosuna yazılan “Abay” operasının yeri ayrıdır. Bunda Abay şarkılarını opera türünün kurallarına uyarlayıp, onları çeşitli düzenlemelere tabi kılan, vokal, koro, orkestra bakımından zengin çalışmalarla bir araya getirip, müstesna bir işçilikle ortaya çıkaran, ilk millî bestekârlar Ahmet Jubanov ile Latif Hamidi’dir.

Opera, 24 Aralık 1944’te ilk kez sahnelendi. Abay’ın doğumunun 100. yılına ithaf edilen bu eserde klasik bestekârlar A. Jubanov ile L. Hamidi, halk dâhisi Abay’ın şarkılarını hak ettiği şekilde kullandı.

Abay’ın nesli, Mäken Muhamedjanova ile Erham Isqaqov’dan derlenen şarkılar birçok nüshası ile ele alınıp, olay akışının kurala uygunluğu sayesinde, birçok yöntemle süslenip, çok yönlü yaratıcılık ge- leneğiyle zenginleştirdi. Bunda asıl kahraman, Abay tipi yukarıda bahsedilen yöntemlerle gerçek sanatsal seviyede tasvir edilir. Opera yazarları birçok millî bezekle sahne görüntülerini renklendirip, folklorik müzik ve şiir türlerini hacimli şekilde ortaya koydular. Bunlar, toybastar (düğünlerde söylenen türküler), betaşar (güveyi, gelinin duvağını açarken söylenen şarkılar), jar-jar (düğünde kız çıkarıldığında söylenen şarkılar), joqtav (ağıt), şeşensik söz (hitabet), terme (düğün dernek türküleri), oyın-savıq (eğlencelerde söylenenler) türleri ve diğerleri.

Abay’ın müzik mirası, her zaman kendine has sanatsal özellikleriyle derin fikir dünyası ve anlamlı içeriğiyle, asaleti ile birçok aydın ve âlimi, folklor araştırmacısının ilgisini çekmiş, onların araştırma konularına dönüşmüştür. Onlar, S.Rıbakov, A.Bimboes, A.Zatayeviç, A.Jubanov, B.Erzakoviç, G.Çum- balova, V.Dernova, G.Biysenova ve diğerleri. Büyük bilgenin hayat geleneği günümüzde sanatın mevcut türlerinde, müzik, drama, el sanatları ve sinema sanatında devamlılığını sürdürmektedir. Millî müziğin klasik türü, M. Evezov’un opera metnine yazılan A.Jubanov ile L.Hamididіñ “Abay” operasının ve yeni tiyatro oyununun galası (şenliği), 21 eylül 2012’de Mayningen’de (Almanya) yapıldı. Ahmet Jubanov’un torununun çocuğu, dünyaca ünlü koro şefi Alan Börіbayev’in kılavuzluğunda sahnelenen operada (Al- mancaya aktaran Alvina Mayssner) Abay’ın tarzı Don Xes Şin, Aydardı — Rodrigo Porras Garulo, Ajardı - Kamila Ribero-Suza sağlamlaştırıp, başka sanat ustalarıyla birlikte, vokal ve vazifeşinaslık yetenekle- rini büyük ölçüde gösterdiler. Bu halkımızın övüncüne hak kazanan tarihi olay vasıtasıyla büyük Abay görüntüsü uzaklardaki Avrupa’nın sahnelerinin başköşesine oturdu. Tiyatro oyunundan Avrupa cemiyeti Abay’ın trajedik kaderi ve hümanist, ilerici karakteriyle ilgili derin düşüncelere daldığı bilgiler edindi.

Abay’ın şarkıları, müzik hünerinin inci mercanı, büyük mirasıdır.

Öldi devge bola ma, aytıñdarşı,

Ölmeytuğın artında söz qaldırğan. Öldü demek mümkün mü, söyleyiniz, Ölmeyecek ardında söz bırakan.

demiş.

Abay binlerce yıllık parlak görüntüsüyle, güzel şarkılarıyla her zaman kendi nesliyle birliktedir.

Buna bir delil, Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in girişimiyle gerçekleştirilen “Medeni Mura/Kül- türel Miras” adındaki memleket programı çerçevesinde cilt cilt yayımlanan “Qazaq muzıkasınıñ antologi- yasında/Kazak Müziğinin Antolojisi”nde Abay şarkıları layık olduğu yeri aldı.

Klasik bestekâr Abay Kunanbayulı’nın müzik mirası, Kazak kültürünün gelişmesi yolunda çağdaş,

sanatsal bir yön kazandı. Motiflerle süslü diliyle, güfte ve beste uyumuyla, millî sıfatıyla, yapı ve tematik değeriyle dâhî yazarın şarkıları ebedi ve manevî varlığıyla bitmez tükenmez asırlar hazinesi olarak kala- caktır. (20 Kasım 2014 ).

KAYNAKÇA

Ahmetov Z. (1964). Kazaxskoe stixoslojenie. - Alma-Ata: Navka, 458 s.

Al-Farabi (1993). Traktatı o muzıke i poezii. — Alma-Ata: Ğılım, 456 s.

Biysenova G.N. (1995). Pesennoe tvorçestvo Abaya Kunanbayeva. Almatı: Dayk-Press.

Ävezov M. (1989). Abay jolı roman-epopeya, l-kіtap. — Almatı: Jazuvşı, 608 b.

Ävezov M. (2007). Şığarmalarınıñ elüv tomdıq jıynağı, Almatı: «İpek Yolu» Baspa üyi.

Erzakoviç B. G (1966). Pesennaya kultura kazaxskogo naroda. -Alma-Ata Navka.

Muzıkalnaya kultura Kazaxstana (1955). Alma-Ata: Kazgosizdat, 176 s.

Şaginyan M. Gete (1950). M.-L.

Abay’ın oğlu Abdirahman. A.M. Martova, 1945

Abay’ın Yaratıcılık Karakteri

1

Dalam dokumen abay-simpozium.pdf (Halaman 81-89)